Giriş
(9)

bu entry niye silindi yaw?

lovemyself
"başörtülü kadının rahatsızlık vermesi" başlığına, aşağıdaki entry i yazmışım bir zaman önce. yakınlarda ispiyonlanmış, "başlıkla uyumlu değil" gerekçesiyle silinmiş. yazılana hak verirsiniz-vermezsiniz, bu tabi ki ayrı konu. lakin, entry "... şekilde bir önermedir" diye bir tanımla başlıyor. farklı
"başörtülü kadının rahatsızlık vermesi" başlığına, aşağıdaki entry i yazmışım bir zaman önce. yakınlarda ispiyonlanmış, "başlıkla uyumlu değil" gerekçesiyle silinmiş. yazılana hak verirsiniz-vermezsiniz, bu tabi ki ayrı konu. lakin, entry "... şekilde bir önermedir" diye bir tanımla başlıyor. farklı açıklamalarla devam ediyor, "rahatsızlık duyulmasa keşke" şeklinde, başlıkla alakalı bir dilek-temenni kısmı ile de bitiyor.

neyi uyumsuz bunun yahu?

en az "başörtülü kadından rahatsızlık duymamak" kadar saçma bir önermedir efendim bu.
kadınları ikiye (başörtülüler-başörtüsüzler) ve başörtülüleri de ikiye (rahatsızlık verenler-vermeyenler) ayırdığımızın delilidir.
halbuki niye ayırıyorsun di mi
başörtülü bir kadından rahatsız olmuyorum demek, başı açık ve saçlarına perme yapmış kadından rahatsız olmuyorum demek gibi bir şey. demeye lüzum gördüğünüz anda zaten ayrımı kabullenmiş oluyorsunuz. başörtülü kadının normal olmadığını kabullenmek, onu ayrıca değerlendirmek, ondan rahatsız olmadığınızı belirtmekle eşdeğer

yok, rahatsız oluyorsanız bu da aynı kapıya çıkıyor ama bence daha tehlikeli. "durup dururken niye rahatsız olalım, bir şey yaparsa rahatsız olurum" mantığını da hafzalam almıyor.
başını kapatmayı seçen biri, ne yapabilir? bu, başını açmayı seçen birinin yapamayacağı bir şey midir?
söz konusu kadın başını kapatmasa yahut zorunluluktan açsa, kafasındaki planlardan, tehlikeli düşüncelerden vazgeçmiş mi sayılır?
başörtülü kadın diye bir imaj var anlaşılan. oysaki ben çok pembe bakmak istiyorum hayata. isteyen istediği yeri kapatsın diyorum. başkalarına kapat diyenleri bile kötülemiyorum. zorlama olursa sorun olur ki bu, başını aç diye bir zorunluluk da olabilir.
kimse kimseye zorlama yapmasaydı, kimse kimseye rahatsızlık vermeseydi keşke.
0
lovemyself
(28.03.09)
başlık bir önerme değil mesela, ilk gözüme çarpan bu.
0
rectoa
(28.03.09)
ha bak ben bir de bunu anlamıyorum. enrty e entari diyor adam, o zaman da "bu entari değil" deyip silelim. ben yazarken bazen "önerme" diyorum, bazen "olay örgüsü" diyorum. açıklama başlıkla uygun sonuçta?
0
🌸lovemyself
(28.03.09)
bu biraz tartismali bir konu gercekten.
(bkz: içerik başlıkla uyumlu değil)
benim de "... olmasi" formatinda bir basliga girdigim "... iddia" seklindeki bir tanimim bu gerekce ile silindi. akabinde deneme amacli bu formatta birkac tanimi ispiyonladim, ispiyonlar geri dondu. moderasyonda da fikir birligi yok gibi yani.
0
lykos
(28.03.09)
imdi ben bu entry in ilk cümlesinin son kısmını " kadar saçma bir durumdur" diye değiştirsem kabul olacak mı yani, bu mudur bütün olay?
0
🌸lovemyself
(28.03.09)
ne yazik ki evet :)
0
lykos
(29.03.09)
benzer bir konuda şuan hangisi olduğunu hatırlamadığım bir moderatorle küçük bir konuşmam var. olay şu: "başörtülü kadının rahatsızlık vermesi" olan başlık eğer "başörtülü kadınlar rahatsızlık verir" gibi yüklemi bir fikir, iddia belirten bir cümle olsaydı yazdıkların legal olurdu. Demek istediğim bu tarz: vermesi, olması falan filan ile biten başlıklar sanki bir yorum yapıyormuş gibi gözükselerde yapmıyorlar yani önerme falan değiller.
0
thehole
(29.03.09)
(bkz: #12257199)
0
crown
(29.03.09)
karar hatali: "kadınları ikiye (başörtülüler-başörtüsüzler) ve başörtülüleri de ikiye (rahatsızlık verenler-vermeyenler) ayırdığımızın delilidir" kismi tek basina yeterli zaten.
0
feeling the blanks
(29.03.09)
feeling the blanks a katilmamak elde deil;)
0
les
(29.03.09)
(2)

yazar,moderatör oyları eşit mi?

fatih eskitas
herhangi bir yazarla bir moderatörün oyu sözlükte eşit midir? karmaya etkileri farklı farklı mıdır? merak etmketeyim. saygılar.
herhangi bir yazarla bir moderatörün oyu sözlükte eşit midir? karmaya etkileri farklı farklı mıdır? merak etmketeyim. saygılar.
0
fatih eskitas
(26.03.09)
evet
0
feeling the blanks
(26.03.09)
belki
0
crown
(26.03.09)
(5)

Metali mavileştirmek

jpeg
çeviri yaparken "blued razor blade" diye bir ifadeye rastladım. biraz araştırınca çivi, vida, bıçak gibi metallerin bazen "mavileştirildiğini" öğrendim. bu ne demek acaba bilen var mı? teknik bir adı var mı bunun?
çeviri yaparken "blued razor blade" diye bir ifadeye rastladım. biraz araştırınca çivi, vida, bıçak gibi metallerin bazen "mavileştirildiğini" öğrendim. bu ne demek acaba bilen var mı? teknik bir adı var mı bunun?
0
jpeg
(19.03.09)
0
demcan
(19.03.09)
bi bağlama elemanları(basitçe vida) broşüründe "paslanmaya karşı mavi oksit kaplı" gibi bir özellik yazmışlardı bu olay için. tam teknik adı nedir bilmiyorum ama bu bluing işlemi "paslanmaya ve korozyona karşı çeliğin pasivasyonu" demek.(tr.wikipedia.org) ya da "blued razor blade" için "paslanmaz jilet" dersin olur biter.
0
yazar k
(19.03.09)
(bkz: meneviş)
(bkz: menevişleme)

Bor yağı ile yapılırsa dadından yinmez :))
0
justaddwater
(19.03.09)
bu wikipedia'da bluing adiyla anilan islem. bunun siyah-kahverengi renk veren turleri de var.
menevislemeden gelen mavi renk ise daha baska bir nedenle oluyor: celik yuzeyinde olusan cok ince oksit filminin kalinligina bagli olarak degisen -evet agirlikla mavimsi- bir renk olusuyor. rengin olusma mantigi sabun kopugunde renk gormekle ayni, isigin o tabakadan kirinimi sonucu olusuyor. mavilestirmeden bu nedenle farkli.
0
feeling the blanks
(19.03.09)
temperlemek le pasivasyon farklı seyler ki ? birisi ısıl bir islemken digerinde oksitlenmesini engelliyorsun.
0
bryan fury
(19.03.09)
(4)

selanik

feeling the blanks
yakin bir zamanda 3-4 gunlugune selanik'e gidecegim. o civarda yasayan veya selanik'le icli disli olmus insanlara sorum var: "mutlaka gor" dediginiz yerler, "mutlaka yap" dediginiz seyler neler?onerileriniz icin simdiden tesekkurler.
yakin bir zamanda 3-4 gunlugune selanik'e gidecegim. o civarda yasayan veya selanik'le icli disli olmus insanlara sorum var: "mutlaka gor" dediginiz yerler, "mutlaka yap" dediginiz seyler neler?

onerileriniz icin simdiden tesekkurler.
0
feeling the blanks
(16.03.09)
atatürk'ün evi diyerek klişe bir tavsiye vereyim.
onun dışında(birkaç klise ve kuleler falan) aslına bakarsan gezecek pek birşey yok gibi gelmişti bize interrail yaparken ya da biz fena halde italyaya geçmek istiyorduk.
izmir gibi upuzun kordonu var,
şehir merkezi güzel, kızlar da avrupa ortalamasının baya üzerinde, ilgileniyorsan.
fırsatın olursa atinaya ve adalara geçmeye çalış derim ben.
0
0 5 ucu olan adam
(16.03.09)
çok fazla taklit ürün var. channel çantalar, gucci gözlükler falan öyle bir eğiliminiz varsa olabilir. orada bir liman gibi bir şey var orayı mutlaka girin görün derim zaten dikkatinizi çekecektir.
0
holly golightly
(16.03.09)
kavala kurabiyesiiii.... hatta al bana da getir:)
0
linuswithnoblankets
(16.03.09)
gittim geldim. yarin bir gun gidecek biri selanik diye arasa gorsun diye bazi notlar yazayim:

- sehirde taksi ucuz. o yuzden ulasim konusunda kasmaya gerek yok (sehir ici 3-4 euro civari tuttu, havalimani-sehir 15-20 euro). ote yandan havalimani-sehir arasi duzenli calisan otobusler var. 78 ve 78n numaralari. 78 ekspres hat, 78n yol uzerindeki her durakta duruyor ama ikisinin de rotasi ayni. durakta bilet gisesi var veya otobus icinden de bilet alabilirsiniz (mavi bilet otomat kutusu) (50 sent)

- muzeler: arkeoloji muzesi (sehrin simgesi beyaz kule'nin yakininda) guzel. arkeoloji muzesi'nin arkasinda bizans muzesi var ve o da guzel -istanbullular icin ayrica tanidik. bunun haricinde sinema muzesi, yahudi muzesi gibi nispeten ufak muzeler de var. vaktiniz, keyfiniz ve ilginiz olursa...

- yeme-icme: ogunler halinde ayiriyorum asagiya.
etrafta cok sayida pastane, borekci gorecekseniz. hatta izmirliler cogunun caminda yazan seyin (μπουγάτσα - bougatsa) boyozla ayni kelime olup olmadigini dusunebilirler. iceride bildigimiz boyoz degil borek var ama boyozla ayni dokme acma potansiyeline sahip, tadi da benzer olsa gerek. sehrin unlu pastanelerinden terkenlis (Τερκενλής)'in birkac subesi var. hepsi de cok guzel. gidip peynirli (evet adi boyle), kasarli (kaseri), ispanakli (spanako ile baslayan tum yiyecekler) borekler pideler cok guzel ve cok tanidik. jambonlu-kasarli bir kruvasanlari da var, o da ayrica guzel. tatlilari saymiyorum bile. bunlari kahvalti icin yazdim ama pastaneler gece gec saatlere kadar aciklar.

- selanikliler aksam yemegini (bana gore) gec saatte (9 gibi diyelim) yiyorlar. o yuzden gec bir ogle yemegi mantikli olabilir. bir tavsiyem yok, burnunuzun goturdugu yere gidin. domuzla sorununuz yoksa guzel gyros yapan spata diye bir yer var aristoleous meydaninda. arada iki kadeh de raki atayim diyorsaniz sagda solda yururken goreceginiz ufak bir ouzeri'ye girip bir iki meze ile ogle yemegini gecistirebilirsiniz.

- aksam icin gozunuze bir yer kestirin. bu kalamaria tarafindaki bir balik restorani olabilir veya ladadika tarafindaki bir ouzeri ya da rakidiko. disaridaki menuyu okuyun, cogunda ingilizce menu var ama yoksa bile eger yunanca okuyabiliyorsaniz (anlamak gerekmez, alfabesini biliyorsaniz) yemekler ve mezeler hakkinda bir fikriniz olur. patlicanli mezeler guzel, kefalotiri denen peyniri (kelime anlamiyla kelle peyniri / head cheese anlaminda) ben fetadan daha cok seviyorum, salatalar genelde cok guzel, tarama biraz abartilmis bir sey, cacik (susuz) bulunsun mutlaka, kabak kizartmasi deneyin, kalamar ve ahtapot izgaradan hic cekinmeden bol bol yiyin ve yemek uzerine de lokma, helva falan isteyin derim.

acikcasi yeme icme konusunda cok da tavsiyelik bir sey yok cunku cok ayni her sey turkiye ile. ben iyi bir istanbul meyhanesi kalitesinin selanikte girip ciktigim her yerden daha yukarida oldugunu dusunuyorum. tek tavsiyem siparsileriniz tek parca halinde vermeyip yeme hiziniza gore ayri ayri soyleyin. yoksa her seyi bir anda masaya yigarak isleri hizlandirmak gibi bir egilimleri var ve bu da benim gibi uzun raki icicileri uzebilecek bir sey.
0
🌸feeling the blanks
(30.03.09)
(6)

Fizik Mezunlarının İş Alanları? ve Y.T.Ü. Fizik Yıldız'da mı Davutpaşa'da mı?

suursuz deve
soru açık. bir arkadaşım fizik okumak istiyor (puanları düşük olduğu için).. Fizik okuyup otomotiv sektöründe çalışabilir mi? Araçların üretim aşamasında falan.2.si de Yıldız teknik'in fizik bölümü yıldızda mı davutpaşada mı?
soru açık. bir arkadaşım fizik okumak istiyor (puanları düşük olduğu için).. Fizik okuyup otomotiv sektöründe çalışabilir mi? Araçların üretim aşamasında falan.

2.si de Yıldız teknik'in fizik bölümü yıldızda mı davutpaşada mı?
0
suursuz deve
(12.03.09)
2- davutpaşada, merkez kampüste değil
0
hia
(12.03.09)
Fizik öyle kaypak bir bölüm ki. Düz mezun olursa hiçbir iş bulamaz. Ama fizikçi adam zekidir; oturur programlama dilleri, web programlama vs öğrenir bilgisayar bilgisini geliştirir bir de it üzerine y.lisans yaparsa tadından yinmez.

Tabii bu ortamda %95 işsizdir orası ayrı. Umut kırmak gibi olmasın.

Bir de puanları düşük diye yazacaksa muhtemelen arkadaşınız biraz tembeldir. Ve fizik tembellere göre bir bölüm değildir. Okuyamaz, her sınava girdiğinde küfreder bölümüne. Benden tavsiye.

İmza: İsimsiz bir fizikçi.
0
ataturkiye
(12.03.09)
sadece puani dusuk diye istiyorsa istemesin. hakkini vererek okuyamayacaksa birkac IT sertifikasi almak icin universitede 4-5 sene gecirmesine gerek yok, fizik bolumunde olmasina hic gerek yok. hakkini vererek okuyacaksa da bunu bir yolun basi olarak dusunmesini tavsiye ederim. yolun nereye varacagina, ucunda otomotiv mi, elektronik mi ve hatta medikal teknolojiler mi (ve daha neler neler) olacagina yolda ilerlerken kendisi karar verir.
0
feeling the blanks
(12.03.09)
fizik mezunu bir tanıdığım embedded gömbedded sistemlerde guru olmuş, bir gün lincon navigatoru bir gün 250 bglik spor mersedesi ile geziyor. mersedes eski biraz ama. ha amcam 45 yaşında.
başka bir fizik mezunu tanıdığım gümrük memuru oldu sonunda. bisikleti var sanırım.

kısaca, trde özellikle fizik mezunu olarak pek bir title sahibi olunmuyor.
bence gereksiz.
ha 4yıllık mezunu olucam, üni görücem diyorsa belki.
0
domine deyus
(12.03.09)
ben 2004 girisliyim odtu fizik'e. son sinifim.

sirf puani dusuk diye girmis arkadaslarimin cogu hala 3. sinifta. yalniz cogu 2002 girisli. sen dusun gerisini yani.

neyse. fizik mezunu her bi seyden az biraz bildigi icin otomotiv sektorunde de calisabilir. hem de fizik derslerinin yanina makine bolumunden, otomotivle ilgili dersler de alirsa balli lokma tatlisi, aman hadi hayirlisi olur.

yani sonucta her sey, insanin neyi ne kadar istedigiyle alakali.
0
osuruklu
(13.03.09)
Ben selçuk fizik mezunuyum, yıllarca otomotiv yedek parça sektöründe üretim üzerine çalıştım. Fizik mezunu bir kişinin otomotiv yedek parça üreten, yada otomotiv montajı üzerine bir firmada çalışması için bir miktar alt yapıya ihtiyacı vardır.
Bunlar:
Malzeme bilgisi
Kalite teknolojileri
Üretim Planlama ve Üretim Yönetimi
Teknik Resim
yukarıdaki konu başlıklarında gerekli eğitimleri herhangi bir yerden alırsa bal gibi çalışır, çalışır çalışmasına ama şöyle bir problemle yüzleşmek zorunda kalacak. rakibi olan diğer mühendislik fakültesi mezunu kişiler.
İlerleyen zamanda herhangi bir firmaya iş başvurusu yaptığında işveren ilk etapta mühendislik fakültesi mezunu kişiyle görüşmek isteyecektir. Böylelikle fizik mezunu kişi sonlarda yada hiç görüşme şansı olmayacaktır.
Benim naciz düşüncem fizikçinin otomotivle falan hiç ilgilenmemesi, herkes kendi mesleğiyle iş bulmalı.
Ha fizik mezunu nerede çalışacak, nereden ekmek parası kazanacak derseniz, keşke bu sorunun yanıtını bende bilsem...
Ha fizik bölümünü tavsiye edermiyim bu iş ortamında, kesinlikle tavsiye etmem, minumum 4 sene heba olacak.
Çıktıktan sonra elinde tutacağın tek şey: Diploma. Bu diploma şu an ki piyasa şartlarında hiç bir şirkette değeri yoktur.
Benim önerim yukarıda da belirttiğim gibi çeşitli yerlerden ek eğitimler alarak başka bir sektöre doğru yelken açmasıdır.
Fizik mezunu kişinin zeki olduğu doğrudur, gireceği her iş ortamında başarılı olacaktır.
Özet: Kesinlikle fizik bölümünü tavsiye etmiyorum.
Özet2: Fizik mezunu her iş kolunda çalışabilir.
0
tanjant
(13.03.09)
(1)

muhendislik/ konferans

sleepy99
mühendislikle ilgili yurtdışında yapılan konferans/kongrelerle ilgili bir prestij sıralaması var mı?bilgisayar mühendisliği konusundaki etkinlikler için "impact factor" listeleri var. elektronik/makina için var mı?
mühendislikle ilgili yurtdışında yapılan konferans/kongrelerle ilgili bir prestij sıralaması var mı?
bilgisayar mühendisliği konusundaki etkinlikler için "impact factor" listeleri var. elektronik/makina için var mı?
0
sleepy99
(04.03.09)
bir impact factor listesi var mi bilmiyorum ama elektronik icin ieee konferanslari (mesela iedm) kalburustu kabul edilenlerin basind agelir. makina icin saniyorum daha spesifik bir alt sinif belirlemek lazim oncelikle.
0
feeling the blanks
(04.03.09)
(3)

grafigin denklemini elde etmek

supuki
sevgili sözlük insanları ekşi biraderlerim...elimde bi grafik var excel ile çizilmiş ancak bunun bana gelişi jpeg :DYani bunu artık excelde editleyemiorm falan filan ancak bana bu grafikteki fonksiyonun denklemi lazım bi şekilde denklemi elde etmeliyim uçuk bi istek gibi sanki ama size güveniyorum b
sevgili sözlük insanları ekşi biraderlerim...
elimde bi grafik var excel ile çizilmiş ancak bunun bana gelişi jpeg :D
Yani bunu artık excelde editleyemiorm falan filan ancak bana bu grafikteki fonksiyonun denklemi lazım bi şekilde denklemi elde etmeliyim uçuk bi istek gibi sanki ama size güveniyorum bi buldurun be
0
supuki
(02.03.09)
grafikteki egriyi digitize etmen gerekli. google'dadigitizer diye ararsan saniyorum bunun icin kullanabilecegin bir freeware program bulabilirisn.

bu turden programlar icine grafigi kopyaladiktan sonra once eksenleri tanimliyorsun (orijin ve bitis noktasi ve eksenin lineer-logaritmik olusu gibi faktorler) ardindan da veri noktalarini grafik uzerinde elle isaretliyorsun. bu sayede eksendeki noktalara karsilik gelen veri noktalarini excel'e ya da kullanacagin bir baska spreadsheet programina atabilirsin. daha sonra da curve fitting denen islem ile elindeki grafige uyan bir sey cikartirsin. bu haliyle, yani grafik uzerinde error bar olmadan, istersen lineer istersen ikinci vya ucunce dereceden parabolik bir sey uydurursun. dorduncu dereceden parabolikle zaten istersen babanin resmini bile cizebilirsin, o yuzden en fazla ikinci derecden parabolik bir denklemde sona erdir curve fitting isini. zaten cok karisik bir egri yokmus.
0
feeling the blanks
(02.03.09)
bu da bonus olsun: digitizer.sourceforge.net adresinden indirebilecegin engauge isimli program sorunsuz kullanilabiliyor, daha once kullanmisligim var, memnun kalmistim.
0
feeling the blanks
(02.03.09)
google: digitize it

bana da fluid dersinde lazım olduydu aynı şey. hey gidi...
0
makineci
(02.03.09)
(5)

ergenlik dönemindeki fazla mastübasyonun ileriki yaşlara etkisi??

sermet
sözlükteki "erken boşalan erkek" başlığını görünce aklıma geldi, sorayım dedim.. ya şimdi ben ergenkene haftada 5-6, ne bileyim bazen günde 2-3 kez olmak üzere bu mastürbasyon konusunda baya aktif idim.. ancak şimdi yaş 22 olunca normal bi cinsel hayata atılınca gördüm ki sanki biraz erken boşalıyor
sözlükteki "erken boşalan erkek" başlığını görünce aklıma geldi, sorayım dedim.. ya şimdi ben ergenkene haftada 5-6, ne bileyim bazen günde 2-3 kez olmak üzere bu mastürbasyon konusunda baya aktif idim.. ancak şimdi yaş 22 olunca normal bi cinsel hayata atılınca gördüm ki sanki biraz erken boşalıyorum ve yeterince sert olamıyorum.. acaba bununla bir alakası var mıdır? eğer varsa bunun bir çözümü var mıdır? ne yapmam gerek? (bu arada boyuma falan etkisi olmadı yani, 20cm falan atıp 1.83 oldum, başladıktan 2-3 sene sonra..)yardım ederseniz çok sevinirim..
0
sermet
(27.02.09)
(bkz: #15200566)
0
feeling the blanks
(27.02.09)
arkadasım, masturbasyonla boyun uzaması ne alaka? bence sen masturbasyona bi 1-2 yıl araver, ciddi söylüyorum bak. kendini bulursun. hergün, şapşapşap adamın psiklojisini bozar, bunalıma girersin.. fiziksel olarakda, penisde sancı yapar, vucudun metobolizmasını bozarsın...
0
scp
(27.02.09)
batıl inançlar bir yana, fazla mast. ın aslında tam tersi geç boşalmaya yol açması da mümkün. kendini çok iyi uyarmayı öğrenip ona alıştığın için normal ve/veya prezervatif ile ilişki yeterince uyarılamayabiliyorsun.

(bkz: 30 dk+ )
(bkz: bayanlara selam)

ereksiyon eksikliğine bir yorum getiremeyeceğim, allah beline kuvvet versin. belki psikolojik birşeyler vardır.
0
lhun
(27.02.09)
yalnız benim asıl sormak istediğim şuydu ki; ben bu olayı artık bıraktım veya çok nadiren yapıyorum, ancak bu ergenlik döneminde yaptığım aşırı "aktivitenin" hala etkileri devam ediyor mudur bunu merak ediyorum.. yani 15 yaşında bu olayı çok fazla yaptıysanız, 25 yaşında hala zararlarını hisseder misiniz? ve bu sorunlar( yeterince sert olamama, erken boşalma..) mastürbasyonu tamamen bırakak çözülebilir mi?
0
🌸sermet
(27.02.09)
"ergenlik dönemindeki fazla mastürbasyonun ileriki yaşlara etkisi?" gibi bir soru sorma ihtiyacı. yani zihinsel. düşünün hak verecekseniz. en önemli zararlarından birisi budur.
0
oldu görüşürüz
(28.02.09)
(4)

Ekmek Kizartma Makinesi Faciasi

ermanen
Benim beyaz, iki bolmeli, bombe suratli bir ekmek kizartma makinem var. cok seviyordum ta ki ekmeklerimin bir yuzunu daha cok (karartilar olacak kadar), diger yuzunu daha az kizartana kadar. Ekmeklerin iki tarafini da ayni derecede kizartsin istiyorum. Ne yapayim?
Benim beyaz, iki bolmeli, bombe suratli bir ekmek kizartma makinem var. cok seviyordum ta ki ekmeklerimin bir yuzunu daha cok (karartilar olacak kadar), diger yuzunu daha az kizartana kadar. Ekmeklerin iki tarafini da ayni derecede kizartsin istiyorum. Ne yapayim?
0
ermanen
(23.02.09)
az kızartan taraftaki rezistanslardan biri gitmiştir. genelinde bu makinaların tel tel 4-5 rezistans oluyor. onlardan biri ya da birkaçı bozulmuş olabilir. görünür halde ise belli olur zaten. basit bi tamir işi dediğim gibiyse.
0
dorian greyfurt
(23.02.09)
kendim nasil hallederim?
0
🌸ermanen
(23.02.09)
ekmekleri ustune koydugun o metal tabakalari kaldir (ucunda bir cikinti vardir, bas kaldir) sonra da bi oynas bakalim rezistanslarla.
0
nochristrequiress
(23.02.09)
temel elektroteknik yetenekleriniz yoksa (kontrol kalemi nedir, sigorta nedir, rezistans neye benzer vs) hic tamire yeltenmeyin derim. uc kurusluk makine icin tehlike yaratmaya degmez. mahalle elektrikcisi muhtemelen basitce halleder en kotu olasilikla.
0
feeling the blanks
(23.02.09)
(7)

evdeki malzemelerle nasıl bir makarna sosu?

dinomazu
evde havuç, soğan, domates, sarımsak, yeşil biber, soya kıyması var (salça, tereyağı, kaşar, bilimum baharat falan da var) bu malzemeleri kullanarak makarna sosu yapmak istiyorum ama nasıl yapıcam? havucu haşlamalı mıyım? yoksa soğanlarla beraber mi kavurmalıyım? salça koymasam mı gibi...
evde havuç, soğan, domates, sarımsak, yeşil biber, soya kıyması var (salça, tereyağı, kaşar, bilimum baharat falan da var) bu malzemeleri kullanarak makarna sosu yapmak istiyorum ama nasıl yapıcam? havucu haşlamalı mıyım? yoksa soğanlarla beraber mi kavurmalıyım? salça koymasam mı gibi...
0
dinomazu
(19.02.09)
sadece salça, karabiber ve sarmısaktan süper bi sos yapılabilir aslında. daha zengin bir şey isterim dersen bilemem.
0
yoldaki isaretler
(19.02.09)
1 soğanı yağda biraz pişir. 2 tane biber ekle. istersen jülyen kes daha şık olur. daha sonra domates at içine 3 tane. kabuklarını soy ama. pişmeye yakın zevkine göre baharat vs at. sarımsağı ocaktan almadan 5 10 dk önce at içine. kaşar varsa sosu makarnaya döktükten sonra tabakta kaşar da ekle.
0
tai
(19.02.09)
havucu haslamak iyi bir fikir degil. cok ince (kurdan) dograyarak sosa en son ekleyip neredeyse cig halde birakmak ya da bastan kucuk kupler halinde yagda cevirmek mantikli olur (ikincisi hanimdan destek gordu).
soyle bir oneri:
ince dogranmis soganlari zeytinyaginda cevir, hemen ardindan (soganlari tavaya attiktan az sonra) havuclari ve biberleri ekle, bunlarin ardindan soya kiymasini da ekle. soya kiymasi hakkinda cok bir fikrim yok ama nirmal kiymadan daha hizli olacagini tahmin ediyorum. salcayi da tavaya ekleyip salcanin cig kokusu gidene kadar tum karisimi pisirmeye devam et. domates kullanmak istiyorsan onlari da en son ekleyip sos kivamina ikna olana kadar pisir.

baharat, tuz vs gibi seyleri de emprovizasyonla halledersin diye tahmin ediyorum. koku versin istiyorsan az miktar tereyagini hasladigin makarnalarin uzerine koyabilecegin gibi sosa son asamalarda ekleyip oyle de kullanabilirsin. kavurma esnasinda tereyag kullanmak cok iyi sonuc vermiyor genellikle.

makarnayi da belki al dente pisirip sosla birlikte bir iki dakika ayrica vakit gecirtebilirsin.
0
feeling the blanks
(19.02.09)
soğanları küçük küçük doğrayp,içine rendelediğiniz havucu koyun,beraber kavurun,çok iyice kavrulmadan doğradığınız biberi de ekleyebilirsiniz.biber geç pişer,çok sona bırakmayın bu arada.ben biraz salça da eklerim bu sosa ama keyif sizin,olmasa da olur yani.ama evde varsa eğer,elle uafaladığınız cevizleri de eklerseniz şahane olur,en son da makarnanın haşlama suyundan ekleyin bi miktar.afiyetle yiyin:)
0
karamell
(19.02.09)
www.evdeyimaciktim.com dolaptan seç al
0
maxpainn
(19.02.09)
bu malzemelerin tamamı değil ama bir kısmıyla benim yaptığım bir makarnayı tarif edeyim. iki tane havuç rendelenip tereyağ ve az sıvıyağ karışımında sotelenir. üzerine 1 veya isteğe göre 2 rendelenmiş domates, 2 diş sarımsak eklenip şöyle bir iki dakika çevrilir. arkasından çok ince kesilmemiş 2 adet sivribiber de bu karışıma eklenir. ama sivribiberi ekledikten sonra çok pişirmemek lazım, biberler özellikle bu mevsimde çok çabuk pörsüyor. son olarak kekik, çok az nane, az pulbiber eklenir, karabiber de olur. salçaya hiç gerek yok, zaten hoş bir rengi oluyor. sonra makarnaları sosa ekleyip karıştırın. kenarında bir kaşık yoğurtla harika bir sunum. afiyet olsun.
edit: ben tarifi yazana kadar bir sürü tarif gelmiş :)
0
kirkinin da kulpu kirik kup
(19.02.09)
soya kıymasını kullanacaksanız önceden sıcak suda bekletin 5-10 dk kadar. bir de domatesler bu mevsimde pek tatsız olur, biraz salça da katılabilir sosa.
0
munny
(19.02.09)
(10)

Doğalgaz eskisi kadar ısıtmıyor!

teritori
Geçen sene yaktığımız ayarda kombiyi çalıştırıyoruz ama geçen sene aynı ayarda kaloriferlere elleyemezdik. bu sene ise neredeyse ılık bile olmuyor petekler. bir çok kişiden de duydum aynı şeyleri. eğer cidden kullanılan doğalgazda bir sahtekarlık varsa bunu ortaya çıkarmanın bir yolu var mıdır? orta
Geçen sene yaktığımız ayarda kombiyi çalıştırıyoruz ama geçen sene aynı ayarda kaloriferlere elleyemezdik. bu sene ise neredeyse ılık bile olmuyor petekler. bir çok kişiden de duydum aynı şeyleri. eğer cidden kullanılan doğalgazda bir sahtekarlık varsa bunu ortaya çıkarmanın bir yolu var mıdır? ortaya çıkarılırsa da yasal süreç sancılı olur mu? askere gidene kadar uğraş lazım. hali hazırda açacağım bri davam var zaten.
0
teritori
(15.02.09)
Memlekette bunu bilfiil belediye çalışanı insanların ağzından tecrübe ettik. O'nun yalancısı olarak aktarıyorum.
Belediyeler ne zaman maddi olarak zorda kalsalar, neşelerine göre miktarda hava basıyorlarmış doğalgaz içine...
0
delikan76
(15.02.09)
aynı sorun bende de var.
0
dinomazu
(15.02.09)
açıkcası ben de bu sorunun son 1 aydır farkındayım. bana öyle geliyordur diyorum ama doğalgazı bildiğin yüksek derecede tutmama rağmen orta ayarda ısı veriyor petekler ılık kalıyor. dava etme konusunda öncelikle delil felan bulmak lazım daha hazır bir kanıt, yoksa pek bişi çıkmayabilir bence.
0
wish i could fly
(15.02.09)
sobalı doğalgaz kullanıcısı olarak (kombi değil) bu konuda benimde sıkıntım var. geçen sene üçüncü kademede mis gibi ısınırken şu an beşinci kademede ısınamıyoruz bile. yokmudur bi çözümü?
0
soul cancer
(15.02.09)
aynı dert bende de var. zaten haddinden fazla pahalıyken bir de ısı vermeme problemi çıktı. tuhaf bir şekilde sanki gece geç saatlerde daha fazla ısı veriyor gibi. peteklerin havalarını da sürekli kontrol ediyorum, öyle bir şey de yok. artık paranoyak mı oldum bilmem ama yemekler bile daha uzun sürede pişiyor gibi geliyor yahu.
0
tarantinoesque
(15.02.09)
bu konuda supheniz varsa bence muhendislik odalari ile irtibata gecerek kullandiginiz gazin kalorifik gucunun tespiti icin yardim isteyebilirsiniz. makina muhendisligi ve/veya kimya muhendisligi odalari yardimci olabilirler saniyorum.

konu kisisel merak duzeyindeyse ve deneysel olarak tespit etmenin yollarini ariyorsaniz ayrica yontem onermeye de calisirim.
0
feeling the blanks
(16.02.09)
ya ben de 200 ytl ödeyip ısınamayangillerdenim. bu iş çok can sıkıcı. bir çözüm arıyorum.
0
andy kaufman 2
(16.02.09)
gecen gun haberlerde soylemıstı sanırsam sebebı o rusya dogalgazı kestı yada kesıntı yapıyor ya bundan mütevellit gaz basıncı dusuk gelıyormus bu sebeblede dogalgaz kullanıcıları 1 liraya ısınırken sımdı gelen gazda sıkıntı oldugu ıcın daha fazla para odemek zorunda kalıcaklar demıslerdi
0
vaevictis
(16.02.09)
Rakamı tam hatırlamıyorum ama Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin nasıl 10m^3 doğalgaz alıp 15m^3 doğalgaz sattığının cevabını bulmuşsunuz :)
0
crown
(16.02.09)
evet bugün bu olayın haberi çıktı ankara büyükşehir belediyesiyle ilgili. yolsuzluk iddiası var.

@vaevictis

gelen gaz basıncının düşük olması hane tüketimini etkilemez. fiyatların bu yüzden yüksek çıkacağını söyleyen bir haber okuduysan, bu haber kesinlikle ama kesinlikle halkı yanıltmaya yönelik ve bastıkları havayı bu tarz bir haberle örtmeye yönelik kasıtlı bir haberdir. sebebini kısaca şöyle açıklayım:

rusya sana doğalgazı verir. düşük basınç yüksek basınç farketmez. sen bunu doğalgaz depolarında depolarsın. sonra oradan belirli ve ayrı bir mekanizmayla illere dağıtırsın. illerdeki depolardan da tekrar şehre pompalanır bu doğalgaz ve basıncı her pompa istasyonunda tekrar ayarlanır.

yani basınç kaybı olması vs söz konusu değildir olamaz.
0
andy kaufman 2
(16.02.09)
(9)

ucuza rakı

bilkerk
efenim haziran ayında düğünüm olacak inşallah.bu düğün için 25-30 şişe raki gerekicek.bu rakıları en ucuz nerden temin edebilirim.gümrüklerde fiyatlar yükselmiş diye duydum.metroda ata rakı varmış 35 liraya 1,5 litre.bildiğiniz ucuz ama insanları kör etmeyecek kaçak maçak olmayan rakı veya yer tevs
efenim haziran ayında düğünüm olacak inşallah.bu düğün için 25-30 şişe raki gerekicek.bu rakıları en ucuz nerden temin edebilirim.gümrüklerde fiyatlar yükselmiş diye duydum.metroda ata rakı varmış 35 liraya 1,5 litre.bildiğiniz ucuz ama insanları kör etmeyecek kaçak maçak olmayan rakı veya yer tevsiyesi istiyorum
0
bilkerk
(11.02.09)
Restoranlarin tedarikcileri size iyi fiyat verebilir 25-30 tane alacaksaniz.
0
wpi
(11.02.09)
burgaz'in fiyati digerlerine kiyasla daha makul olabilir. kalite acisindan da ust duzeyde bir raki ayrica -ucuz etin yahnisi havasi vermez. bu arada metro'daki fiyatlarin uzerine kdv gibi ilaveler geliyor olabilir, ona gore dusunmekte fayda var.
0
feeling the blanks
(11.02.09)
burgazın damacanaları var. migroslarda satılıyor.
25-30 şişe için fabrikasına gitmene gerek yok. ata rakı falan içmem ben. içirme zaten, bozma milletin ağız tadını.
0
pain
(11.02.09)
damacana veya 1,5 litrelik rakı dügünde servis edilmez. 35lik veya 70lik yeni rakıdan şaşma.
0
patricia teyze
(11.02.09)
düğünse ve şişeyle konacaksa
1,5 luk veya 2lik damacana keko durur

en güzeli patricia nın dediği gibi 35 veya 70lik bir şeyler olacak, onu da mahallenin bakkalıyla konuşup bi güzellik yapmasını rica etmek

yuva kurana yardım etmek sevaptır fln diye gönül cümlelerle konuyu bağlayabilirsin belki
0
demlikposet
(11.02.09)
burgazdan şaşma. tanıdık bi restoran ya da bar bul. sonra da sahibinden rica et senin için sipariş versin. damacana ya da 1.5l'lik rakıları da dert etme. eğer servis yapacak yerde şık karaflar varsa şişeden daha güzel ve nezih durur. mutluluklar dileriz efendim.
0
gethsemane
(11.02.09)
70lik izmir marka yaş üzümler 19.90 lira. Bilmiyorum bütçenize uygun mu da... içimi başarılı.
0
karapolisnas
(11.02.09)
ata rakı nedir ya garip garip şeyler içirmeyin insanlara.
0
cilgin fantezilerin adami
(11.02.09)
efenim ata rakı da yeni çıkan rakılardan biri
yanlız 1.5 litrelik şişe nası olur merak etmiyo da değilim
0
🌸bilkerk
(12.02.09)
(8)

matkap tavsiyesi

okocha
evde ufak tefek raf yapma işlerini falan halletmek için adam akıllı bir matkap önerebilecek olan var mı.
evde ufak tefek raf yapma işlerini falan halletmek için adam akıllı bir matkap önerebilecek olan var mı.
0
okocha
(04.02.09)
hitachi
0
cruor
(04.02.09)
model falan onerebilir misiniz.
0
🌸okocha
(04.02.09)
Ev kullanımı için bence fazla para sulamaya gerek yok :

www.koctas.com.tr

Benzeri dandiklikte bir matkabı yıllardır sorunsuz kullanıyorum. Ağaç ve beton üzerinde sorunsuz iş görüyor. Bu markanın da matkap harici ürünlerini kullandım, şimdiye kadar üzmediler beni.
0
skatheist
(04.02.09)
tamamen yasadigin eve bagli. tunel kalip teknigiyle insa edilmis bir ev icin mutlaka darbeli matkap kullanmak gerekiyor (ic duvarlar haric). klasik betonarme evler icin kolondan kiristen uzak durmak kaydiyla herhangi bir dandik sarjli matkap rahatlikla is gorur. hatta benim tavsiyem ayni zamanda sarjli tornavida olarak kullanilablecek ebatta bir seyler edinmek olur. sunun gibi bir sey mesela: direct.tesco.com
0
feeling the blanks
(04.02.09)
Bence de pahalı ürüne gerek yok. Sonuçta ayda yılda bir kullanacaksınız. Yapı marketlerinde bolca bulunan ucuzlardan birini alın. Kampanyalı olan, yanında uç seti hediye eden varsa iyi olur.
0
44
(04.02.09)
bosch psb 550 ( harfler şaşabilir ama rakam 550 olmalı. hem ucuz hem her işe gelir bir makina
0
trocero
(04.02.09)
vallaha model filan bilemeyeceğim de evde benden çok daha büyük olan bir matkap var. daha bir kere teklediğini bilmem. benden büyük olduğuna göre de en az 26 yaşında demek oluyor bu.

edit: lan markasını yazmamışım. bosch marka.
0
teritori
(05.02.09)
black and decker kullaniyorum gayet memnunum...zamanında bauhaus da 50-60 liraya almıştım. Matkabın watt ı kadar uc değişiminin el ile yapilip yapilamayacağı da önemli. anahtar ile yapilanları tercih etmeyiniz.
0
ned flanders
(05.02.09)
(8)

sözlüğümü öğreniyorum tarzı format hakkında tüm bilgilerin derli toplu bulunduğu kaynak var mıdır?

surtunme kuvveti
öncelikle bilmeyenler için (bkz: sözlüğümü öğreniyorum)sözlük formatı hakkındaki entryler pek çok başlığa dağılmış durumda. çöp tenekesi boşkenki 5 başlıkta olmayıp da bilinmesi gereken şeyler de var mesela. hatta zamanla değişmiş şu an geçerli olmayan kurallar da bu başlıklarda yer alıp olayı iyice
öncelikle bilmeyenler için (bkz: sözlüğümü öğreniyorum)

sözlük formatı hakkındaki entryler pek çok başlığa dağılmış durumda. çöp tenekesi boşkenki 5 başlıkta olmayıp da bilinmesi gereken şeyler de var mesela. hatta zamanla değişmiş şu an geçerli olmayan kurallar da bu başlıklarda yer alıp olayı iyice karıştırıyor.

var mıdır bunların toplanıp tasnif edildiği bir kaynak? ya da kendisi için tek dosyada toplamış ve bu dosyayı paylaşmaktan gocunmayak bir kişi?
0
surtunme kuvveti
(15.01.09)
(bkz: hatalı entry örnekleri)

bunların dışındaki şeyler, format abuse yapmadığınız sürece legaldir.
0
tom riddle
(15.01.09)
@surtunme kuvveti:(bkz: altıncı nesil migferdibi gammaz)

hala mı öğrenemedin hocam?
0
coffee and cigarettes
(15.01.09)
gerek yok komplike seylere cunku formatla alakali iki tane buyuk hata var:

1. 'dedirten baslik' adiyla da bilinen baslikla konusma sacmaligi

2. soru formunda bir baslik altina o sorunun cevabindan mutesekkil bir entry yazmak (yani 'elma nedir' gibi bir baslik altina 'meyvedir' yazmak gibi)

bunun haricinde caylakliga/ucmaya yol acacak hatalar (bence onem sirasina gore):

1. okumaya inanmamak: okumayi sevin, okuyun. okumayi sevmiyorsaniz bile ya da baslik okunamayacak kadar kalabaliksa baslik icinde ara fasilitesini kullanin.

2. forumlasmak, forumlastirmak

3. aramaya inanamamak: arayin, arama tekniklerine goz atin, ararken asterisk kullanmayi ogrenin, mumkunse esanlamli olabilecek sozcukleri de degerlendirmeye calisin.

ve her zamanki gibi 'gotumuze girebilir' vakalari. bunlara dikkat ederseniz bir sorun yasamazsiniz. bunlarin haricindeki format ve kurallar yumagina okudukca (en onemlisi bu, okuyun) ve yazdikca ihtiyaciniz kalmayacak zaten. takmayin bunlari bu kadar...
0
feeling the blanks
(15.01.09)
aradığın şey tam olarak şu olsa gerek: (bkz: olan biten/#14389829)
0
deckard
(15.01.09)
(git: 15529)
0
teritori
(15.01.09)
(bkz: #14790340)
0
sql
(15.01.09)
@coffee and cigarettes
her nesilden insanın çaylak olabildiği bir ortamda o kadarda abes bir şey değil sorduğum. eğer altıncı nesil gammazlar ve daha eskilerin formatı kavradığı gibi bir yanılgın varsa arada bir nesillere göre dağılım istatistiklerini bir köşeye yazmanı tavsiye ederim.
0
🌸surtunme kuvveti
(15.01.09)
hakikaten dogru soylemis coffee and cigarettes. hala formatla ilgili bilmediklerin varsa sasarim dogrusu. feeling the blanks 4 cumle ile aciklamis. daha da otesi yok gibi. hani tasi siksan 10 tane format kaidesi cikartamazsin ortaya.
0
ne nicki be(2)
(15.01.09)
(18)

Sözlükteki Moderetörlerin Durumu

abtash
Başlık biraz ironi gibi tamam kabul ama moderatörlerin maaşı yazmaya elim gitmedi. maaş alıyorlar mı almıyorlar mı, sözlükte baktım tam alıyorlar kanaatine varırken sona geldim kafam bulandı. alıyorlarsa ciddi bir ücret mi?neden bunu sordum kendime koca alacağımdan veya ağzımın sulandığından değil,
Başlık biraz ironi gibi tamam kabul ama moderatörlerin maaşı yazmaya elim gitmedi.
maaş alıyorlar mı almıyorlar mı, sözlükte baktım tam alıyorlar kanaatine varırken sona geldim kafam bulandı. alıyorlarsa ciddi bir ücret mi?

neden bunu sordum kendime koca alacağımdan veya ağzımın sulandığından değil, bu kadar yazarın çilesi ücretsiz çekilir mi onu merak ettim.

bir de moderatörler sıradan bir sözlük yazarı kadar sözlükten zevk alıyor mu? yani sonuçta moderatörlük sırtlarında bir yük gibi, görev sonuçta. insanın doğasında var bir işi yaparken sorumluluk aldığında farklı oluyor. mod osurursa yazar ne yapar hesabı.
0
abtash
(14.01.09)
ya maassiz yapilacak is mi moderatorluk. preatorler bile alir biraz.
0
ne nicki be(2)
(14.01.09)
bir praetor, aynı zamanda da sözlüğün avukatı olan kanzuk; praetorlük görevini gönüllü, avukatlık işini ücreti mukabili yapıyordur.

moderatörler onca yazarın çilesi nasıl bedava çekilir? e gönüllülük esası işte. ona bakarsanız piyasadaki mizah yazarlarına bin basacak mizah yazarları var sözlükte. eserlerini mizah dergilerinde yazmak, toplayıp kitap yapmak yerine sözlükte beş kuruş almadan yazıyorlar. tutup kitap yapsalar, makale olarak yayınlatsalar deli gibi satar. ama gönüllü olarak böyle bir platforma yazmayı tercih ediyorlar. moderatörlerin görevi de aynı şekil bir gönüllülük.

belki de alıyorlardır tabi bilmiyorum. ben hep gönüllü olduklarını düşünmüştüm. want2die kafamı karıştırdı şimdi güvenilir kaynak falan diyip.
0
kibritsuyu
(14.01.09)
alıyorlarsa da maaş usulü değildir herhalde. moderatör aktivitesine göre prim usulüdür. yatan moderatör de var, gece gündüz çalışan moderatör de var.
0
kibritsuyu
(14.01.09)
su ana kadar eminim burada da yuzlerce kere sorulmus ve cevaplanmistir ama ben yine de sirayla cevaplayayim:

- moderatorler maas, para, cukka, sakal veya herhangi bir maddi unsur almiyor. ben birakana kadar almiyorlardi en azindan.

- moderatorluk zevkli bir sey degil. butun gun gotu basi yamuk entryler okumaya vaktin oluyor sadece. bir de ustune genellikle ispiyonu donmus gammaz ve entrysinin neden silindigini merak eden yazar mesajlari var ve herkesin minimum nezaket seviyesi birbirinden farkli.

- moderatorlugun iki getirisi var: birincisi eger varsa iktidar hirsini tatmin edebilirsin. ikincisi de vakit gecirdigin bir yerde hosuna gitmeyen unsurlari degistirme sansi bulabilirsin. birincisi icin kullanilacak malzeme birakmamak icin bir takim calismalar var. bazilari yapildi (yazarlarin ksiisel bilgilerine erisimin kaldirilmasi, yazar ucurmanin oy cokluguyla yapilmasi, referansla yazar getirene "niye getirdin lan bunu" denilmesi, buyurgan olan biten duyurularina "ne geregi var simdi bunu boyle soylemenin" denmesi giobi. bir kismi icin de oneriler islenmeyi bekliyor (anonim moderasyon, moderasyon islemlerinin tumunun seffaf ve denetlenebilir olmasi, merkezi moderasyon yerine iyice daginik moderasyon vs).

hepsi bu.
0
feeling the blanks
(14.01.09)
(bkz: #14954541)
(bkz: #14955392)
0
jfk
(14.01.09)
valla aktif bir moderatorsen (o da ne demek be :p) carpal tunnel'den geberirsin, ben olsam en azindan saglik hizmeti alirim. bedavaya yapilacak is degil.. bunlar sakaya vuruyor bakma.. ssg modlar falan hep boyle bakma sen.. torpilli yazarlar listesi diye de bisi olusturmustu ssg, tersini yapsaydi kolaysa? inanma bunlara.. alayi yalan dolan..
0
katafalk
(14.01.09)
@want2die başta iyi yedin beni:) galadnikov yazmasaydı yutmuştum

@galadnikov bu samimi cevap için teşekkürler. ancak sorunun devamı da var, sözlükten zevk alıyor musunuz diğer yazarlar kadar(madem mod cevap verdi konya tam olsun değil mi)(bkz: bokunu çıkarmak)

@jfk ilgili konuyu bende okudum ancak orada mod'ların az da olsa maaş aldığı da yazıyordu üst taraflarda ondan burada sorma ihtiyacı hissettim.

@feeling the blanks teşekkürler açıklama için sözlükte de burada da arattım ve lakin bulamadım sözlükte çelişki vardı, duyuru'da ise aramak sözlük kadar basit değil ya da ben arayamadım.
0
🌸abtash
(14.01.09)
@feeling the blanks
madem gonullu yapiliyor. neden emekli oluyorsunuz o zaman? vaktimiz yok diyorsaniz, vaktiniz kadar is yaparsiniz. yani; 7 moderator yerine 14 moderator olsaydi simdi, sozluk ne kaybederdi? hem degerlendirmeler daha hizli olmaz miydi? hele bu sabirtasi olayi sirasinda...
0
ne nicki be(2)
(14.01.09)
@ne nicki be(2)
sorun bana değil ama cevabı söyle sanırım; ne kadar çok üst düzey insan o kadar karmaşıklık. moderatörlerin belirli bir sayıda olması sözlüğün tutarlılığının gereği sanırım. yoksa formata hakim, boş vakti olan bir sürü eski-ekşi yazar var onlar da moderatör olabilirdi sanırım.
0
🌸abtash
(14.01.09)
kobrettii
(14.01.09)
@ne nicki be.
herkesin gerekcesi farkli. ben kendiminkini soyleyeyim: ben degistirebilecegim kadar seyi degistirdigime ve degistiremeyeceklerimin de zaten degisemeyecegine kani oldgum icin emekli oldum. aksi bana gore kazik cakmak olurdu ki bir anlami yok. neticede entry degerlendirmek cok mekanik bir is; sozlukte iyi kotu zaman gecirmis birini al koy degerlendirsin. o yuzden moderatorlugu daha cok isleyisle alakali baska unsurlarda aktif olarak gormek lazim, mesela yeni mekanizmalar yaratmak veya yanlis isleyenleri duzeltmek veya iyilestirmek gibi.
simdi ben sana sorayim: yapacaklarini yaptin, degistirebileceklerin degisti, degismeyecek olanlari gordun. bu durumda zaten zevkli olmayan bir isi niye yapmaya devam edesin?
0
feeling the blanks
(14.01.09)
@abtash. moderatorlerin belli bir sayida olmasi icin teknik veya idari bir gerekce yok. tek gerekce moderatorlerin gereginden fazla yetkili olmalari. bu durumda da yetkisini istismar etmeyeceginden emin oldugun insan sayisiyla sinirlisin.
0
feeling the blanks
(14.01.09)
ben gammaz olarak asgari ücret + yol (adsl sınırsız) + yemek (zirvelerde fiş veriyolar) + sigorta alıyorum. var moderatörleri sen hesap et.
0
kurukafa
(14.01.09)
gerrain'in söz konusu entry'sini okuduk, ettik. o halde altını çizelim.

bariz kar eden bir şirketin/organizasyonun/kuruluşun işlerliğini ve düzenini sağlayan insanların beş kuruş para almadan çalışmaları en masum tanımıyla ssg'nin ayıbıdır.

ssg gelsin, yüzüne de söylerim bunu. çekinmem
0
jfk
(14.01.09)
moderatorlerin hepsi, kacamak cevaplar veriyordu bu sorular hakkinda. ve bu da para aldiklarini teyit ediyordu. simdiye dek bir tek feeling the blanks samimi bir cevap verdi gibime geldi. acaba diyorum, feeling the blanks e mi para vermediler sadece.:)
0
ne nicki be(2)
(14.01.09)
samimiyetsiz gibi gorunmesi enayi ya da iktidar budalasi gibi bir intiba birakmasin diyedir. moderatorlugun niye yapilabilecegin anlattim, nasil bir is oldugu da ortada, manita pesinde kosacak olsan "tuh erkekmis" diyebilecegin bir bilgiye dahi erisimin yok (yazarin kimligiyle alakali olabilecek her turlu bilgi: ad soyad, dogum tarihi, ip adresi, cinsiyeti, susu busu her sey moderatorlere kapali). su anda bir moderatorun bundan saglayabilecegi faydalar vakit gecirdigi bir yerin isleyisini kendine daha guzel gelecek hale sokmak, esi dostu infial yaratmadan aradan almak, cok isterse durmadan olan biten duyurusu yapip goz onunde kalarak kendini unutturmamak gibi seyler.
nasil diyor siz; otuzbir olsa cekilmez :)
0
feeling the blanks
(14.01.09)
bilakis, daha önce de defalarca "gönüllülük" usulü olduğunu söyledi pek çok moderatör. sadece inanmıyordu çoğu kişi, çünkü inanılır bir şey değil pek.
0
gerrain
(14.01.09)
ssg'nin emekçiden yana olmadığını anladık yani :=)
0
alkolikfedai
(14.01.09)
(10)

arabanın motorunu ısıtmak

kibritsuyu
niyedir yahu? yıllardır anlam veremediğim bir uygulama. arabayı vitese takmadan park halinde röööğğ röğğğ diye gazlayıp çalıştırmanın, vitese takıp yolda gitmesinden farkı ne? motor dediğin alet, araba gitse de gitmese de çalışmıyor mu lan zaten? arabanın gidiyor olmasıyla duruyor olması arasında mo
niyedir yahu? yıllardır anlam veremediğim bir uygulama. arabayı vitese takmadan park halinde röööğğ röğğğ diye gazlayıp çalıştırmanın, vitese takıp yolda gitmesinden farkı ne? motor dediğin alet, araba gitse de gitmese de çalışmıyor mu lan zaten? arabanın gidiyor olmasıyla duruyor olması arasında motor açısından ne fark var? araba giderken ısınamıyor mu motor? durduğu yerde niye ısıtmak gereği duyuluyor? aklıma bir tek kaloriferi kullanarak camların buzlarını eritmek geliyor. bir de çok fantastik olsa da donmuş olması muhtemel vites kutusu dişlilerinin, şamzıman yağının falan motor sıcaklığıyla erimesini sağlamak olabilir. başka?
0
kibritsuyu
(30.12.08)
diyelim ağır bir kalkış olacak, araba devir almadığı için motorda soğuk olduğundan muhtemelen istop edecektir.
0
alkolik imam
(30.12.08)
iyi de araba yürürken motora güç biniyor. motor soğukken o gücü karşılayamayacak vaziyette. e tabi bunlar genelde karbüratörlü arabalar için geçerli. enjeksiyonlu araçlar kendileri ayarlıyorlar. karbüratörlülere göre daha kolay daha doğrusu ısınması. otomatik jikleli çünkü çoğu.
0
osuruklu
(30.12.08)
Çok iyi bilmiyorum ama tecrübe ettiklerimi anlatayım,

Şu an yürüyen çoğu araba enjeksiyonlu. Bu enjeksiyonlu motorlarda jigle denilen aparat yok.

Şimdi motosikletten devam edeyim,

Soğuk havada beklemiş motoru, enjeksiyonlu bir motosikleti çalıştırmak için, çalışana kadar aralıksız marş basıyorsunuz ve eğer akünüz zayıf değilse ve ne bileyim yakıt varsa bir süre sonra mutlaka çalışıyor. Vitese takıp gidebiliyorsunuz...

Karbüratörlü motorlarda ise jigle çekiliyor ve marş basılıyor. Motor çalışmıyor. Biraz bekleyip tekrar deniyorsunuz. Çalışmıyor. Bir daha, Bir daha derken soğukta çişiniz geliyor. Çişe gidiyorsunuz geliyorsunuz ki, anahtarı üzerinde unutmuşsunuz biri motoru götürmüş. Sonra polisti, tutanaktı, sigortaydı uğraş dur.

İşte bu yüzden...
0
sheba and the albino girls
(30.12.08)
enjeksiyonlu motorlarda da jikle oluyor efenim. (bkz: kawasaki z750)
0
osuruklu
(30.12.08)
arabayi en iyi sekilde isitmak icin de rolantide bekletmek daha faydali derler bu arada.
0
x daemon
(30.12.08)
soğuk havada motora rörö diye gaz vermek motora yapılacak en büyük kötülüktür. arabada antrifriz yoksa ÇOOOT diye motor bloğunu eline alır şahıs uyarmak gerek. yapılacak mantıklı hareket arabayı hareket etmeden 2 3 dakika çalıştırıp yavaş yavaş hareket ettirmektir. bunu yapmanın sebebi de zaten soğuk olan motora fazla yük bindirmemektir. motor ısındıkça kendine, kendine geldikçe gücü hızı yerine gelir.
0
atrin
(30.12.08)
önemli olan motorun ısınması değil,yağın ısınmasıdır.ısınan yağ incelir ve yağlama işini daha iyi yapar.yağ pompası ne kadar hızlı dönerse o kadar yağ pompalar.bu işlem de bildiğim kadarıyla en fazla 10 sn içinde gerçekleşir.maksat,kartele süzülen yağın hareketli parçaları yağlamasıdır.en sağlıklısı arabayı çalıştırıp 8-10 sn sonra birinci viteste 2000 devirde bi süre takılmak.öyle durduğu yerde röağğğ diye gaz vermenin çok bir manası yok.
0
sarap dumani
(30.12.08)
eski nesil sabırtaşı araçlarda** arabayı çalıştırdıktan sonra motoru ısıtmazsanız yolda giderken araç stop ederdi . yeni nesil araçlarda otomatik jikle mevcut olduğu için ısıtmanıza gerek yok. hatta benim aracımın kullanma kılavuzunda çalıştırdıktan sonra direkt hareket edin yazıyor.

not: hareket edin derken hayvan gibi gaza abanmayı kastetmiyorum. abanırsanız ve aracınız dizelse mazot pompasını harcayabilirsiniz...
0
hevipeyra
(30.12.08)
Arabaların kullanım kitapçıklarını okursanız motoru durur şekilde rolantide ısıtmanın motora zarar verdiği, bunun yerine 2500 deviri geçmeden hareket ederek yolda motorun ısıtılması gerektiği yazar. En azından Mercedes ve Hyundai bunu öneriyor, başka markaların kitapçıklarını okumadım ama muhtemelen onlarda da benzer şey yazıyordur...
0
crown
(30.12.08)
bunun hicbir manasi ve motora da herhangi bir faydasi yok. ilk 5-10 saniye rolantide kalsin kartere inen yag motora dagilana kadar, sonra dusuk devirde hareket edip ilerlemek motor icin de benzin tuketimi icin de en iyisi. o ilk 5-10 saniye de zaten kemeri tak, gozlugu sil, garaj kapisinin acilmasini bekle gibi ivir zivir islerle gecip gidiyor.
0
feeling the blanks
(30.12.08)
(1)

üretim bandı için yazıcı biliyor musunuz?

loststone
şimdi bi müşterim var, bu abiler İkea için yemek takımı üretimi yapıyor. ürettikleri ürünlerin altına da mühür vuruyorlar. ancak bu işi otomasyona bağlamak niyetindeler. bu işi gerçekleştirmek için bildiğiniz üretim bandına bağlanan bir yazıcı var mı? yalnız mürekkep özel biraz. yani fabrikanın müre
şimdi bi müşterim var, bu abiler İkea için yemek takımı üretimi yapıyor. ürettikleri ürünlerin altına da mühür vuruyorlar. ancak bu işi otomasyona bağlamak niyetindeler. bu işi gerçekleştirmek için bildiğiniz üretim bandına bağlanan bir yazıcı var mı? yalnız mürekkep özel biraz. yani fabrikanın mürekkebini kullanmalı bu yazıcı.

adamların eline yazık..
0
loststone
(04.12.08)
endustriyel inkjet printer ureticileri var epeyce. hitachi, xennia, oce gibi sirketlerin bu ise yonelik printerlari olmasi lazim. "industrial inkjet printer" gibi bir keywordle arasan epeyce isim cikmasi lazim. hangisi turkiye'ye calisiyor diye bakip onlarla irtibata gecmek lazim. ben secime yardimci olabilecek olasi teknik noktalardan bahsedeyim:

- continous ink system denen bir teknok var: inkjet kafasi ile murkkep besleme sistemini ayrior. o olsun

- inkjet kafasinin kendine ozel temizleme sistemi olsun. seramik endustrisinde kullanilacagina gore bu muhtemelen sir bilesimine yakin bir murekkep vardir. bas belasi olabilir o turden kolloidal sistemlerle calismak, her tikandiginda sistem durmasin, bu sayede yurusun.

- cozunurluk: belki sadece etiket basmaktan baska seylerle de ilgilenebilirler, dogrudan desen basmak gibi. o zaman onemli olabilir bu.

kabaca bir seyler cikarsa detaylari degerlendirmeye yardimci olabilirim.
0
feeling the blanks
(05.12.08)
(5)

aynanın bir çözünürlüğü var mı ?

parantez
soru açık ve net. aynanın yansıttığı görüntünün bir çözünürlüğü var mı ? farklı aynaların farklı çözünürlükleri olabilir mi ? yoksa insan gözünün görebildiğiyle tamamen aynı mı ?
soru açık ve net. aynanın yansıttığı görüntünün bir çözünürlüğü var mı ? farklı aynaların farklı çözünürlükleri olabilir mi ? yoksa insan gözünün görebildiğiyle tamamen aynı mı ?
0
parantez
(27.11.08)
Çözünürlükten bahsedebilmek için bir örnekleme yapılması gerekir (diye tahmin ediyorum). Eğer aynanın yansıtma özelliği süreklilik arzetmiyorsa çözünürlükten bahsedilebilinir. (gibi geliyor)
0
ilkdefa
(27.11.08)
ayna, ışık ışınlarını soğurmadan yansıtır, yani aynadan görülen gözüntü insan gözünün çözünürlüğüne eşittir.
0
kabal
(27.11.08)
Aynada da hemen her şeyde olduğu gibi bir kalite ölçütü elbette vardır. Dolayısıyla aynanın kalitesiyle doğru orantılı olarak değişen bir çözünürlük mevcuttur aynada da.

Not: Bunun için kusursuz bir gözün, kusursuz bir beynin ve organlar arası kusursuz bir iletişimin var olduğu kabul edilmeli.
0
nuage
(27.11.08)
sanırım aynanın arkasında kullanılan o aluminyum folyo benzeri her ne ise, ne kadar gözeneksiz bir madde olursa görüntünün kalitesi o kadar artar.
0
safepassage
(27.11.08)
safepassage'in cevabi dogruya cok yakin. yansitan yuzeyin kalitesi ve eger isik ayna icinde seyahat ediyorsa da seyahat ettigi ortamin ozellikleri kaliteyi belirler.

aynalarin kalitesi hangi isik icin tasarlandiklarina da (gorunur beyaz isik, muhtelif dalga boylarinda laser, infrared vs) bagli. yansitan yuzey metal (bkz: metal ayna) veya dielektrik (bkz: dielektrik ayna) olabilir mesela... bizim banyo aynalari gibi standart aynalarda metal (genellikle krom) kullaniliyor camin arka katmaninda. haliyle camin on ve arka yuzeyi, kirilma indisi, metal-cam arayuzeyinin kalitesi farkettirir.

yalniz ben niyeyse sorunun sununla da alakali olabilecegi hissine kapildim o yuzden (bkz: digital micromirror device) (bu sadece piksel hesabiyla calisiyor)
0
feeling the blanks
(27.11.08)
(3)

XP-64bit vs Vista

neronas
Oyunların ayarlarını minimum yapıp zorla takıla takıla oynamaktan gına geldi. Şöyle bir süperkompüter yapmaya karar verdim. en az 4gb ram istiyorum. Son çıkan oyunları da rahat rahat oynayayım istiyorum. Donanım konusunda bir sorunum yok. Fakat işletim sistemi ne olacak ona karar veremedim. Oyunlara
Oyunların ayarlarını minimum yapıp zorla takıla takıla oynamaktan gına geldi. Şöyle bir süperkompüter yapmaya karar verdim. en az 4gb ram istiyorum. Son çıkan oyunları da rahat rahat oynayayım istiyorum. Donanım konusunda bir sorunum yok. Fakat işletim sistemi ne olacak ona karar veremedim. Oyunlara uyumlu, hızlı ve işlevsel olsun istiyorum. XP-64 mü, Vista mı yoksa vista-64 mü? yoksa hepsi aynı mı? ne önerirsiniz?
0
neronas
(06.10.08)
vista 32bit versiyonu da 4gb ram gorebiliyor (saniyorum sp1 ile gelen bir ozellik) ama sadece gormekle yetiniyor saniyorum. 3gb'den yukarisini aktif olarak kullanip kullanamadigindan (dogru sekilde adresleyebildiginden) emin degilim.
0
feeling the blanks
(06.10.08)
vista 32 bit sp1 ile bile 4gb rami göremiyor. ben de kaldırıp 64bit kurdum ama sanırım bilgisayardan dolayı takılmalar oluyor arada bir. vista 64bit iyidir.
0
passion rules the game
(06.10.08)
oy birliğiyle Vista-64 e karar verilmiştir. Teşekkür ederim hepinize
0
🌸neronas
(06.10.08)
(4)

vista uzerinde need for speed most wanted

feeling the blanks
8. yilindan gun alan emektarimi bu haftasonu itibariyla emekliye ayirarak kalin bir makinaya terfi ettim ve makina uzerinde vista ile geldi. epeydir kenarda duran bir nfs most wanted cd'si vardi evde. hazir yeni makina yapmisken bir bakayim dedim ama hevesim kursagimda kaldi. oyunu kurdum, calisti,
8. yilindan gun alan emektarimi bu haftasonu itibariyla emekliye ayirarak kalin bir makinaya terfi ettim ve makina uzerinde vista ile geldi. epeydir kenarda duran bir nfs most wanted cd'si vardi evde. hazir yeni makina yapmisken bir bakayim dedim ama hevesim kursagimda kaldi. oyunu kurdum, calisti, cozunurluk vs gayet yerinde ama takilip kaliyor oyunun beklenmedik yerlerinde. oyunu compatibility mode'ta (windows xp sp2) calistirinca da bir sey degismedi. cozum onerisi olan birileri var midir? simdiden tesekkurler
0
feeling the blanks
(28.09.08)
grafik ayarlarını düşürmekte fayda olabilir
0
yurdum insanı
(28.09.08)
ekran kartı güncellemeleri falan filan yapılmamış da olabilir.bi bakın derim...
0
onurct
(28.09.08)
ekran karti suruculerini yuklerken her zaman en son surumu degil de size uygun olan, sizin icin stabil diyebileceginiz surumleri bulun..
0
katafalk
(28.09.08)
tavsiyeler icin tesekkurler. bu arada sorunun bunlardan hicbiri ile alakali olmadigini ve bir donanim sacmaligindan kaynaklandigini buldum. packard bell en az 400W'lik guc kaynagi ile kullanilmasi gerekene bir ekran kartinin oldugu makinaya 250 W'lik bir guc kaynagi takarak iyi sacmalamis. yetersiz guc yuzunden ekran kartinin guc tuketimine abanildigi her anda takiliyormus meger. makinayi aynen geri verdim, gittim adam gibi bir tane aldim sorun cozuldu.
0
🌸feeling the blanks
(02.10.08)
(8)

beslenme saati

feeling the blanks
epeyce uzun zamandir (birkac yil diyelim) sabahlari spor yapiyorum. spor derken yaklasik 50 dakika kadar suren ve kardiyo (~25 dk) ile bazi agirlik calismalarini iceren iddiali olmayan bir programdan bahsediyorum. hastalik, siddetli aksamdan kalmalik gibi bir durum olmadigi surece de haftaici her gu
epeyce uzun zamandir (birkac yil diyelim) sabahlari spor yapiyorum. spor derken yaklasik 50 dakika kadar suren ve kardiyo (~25 dk) ile bazi agirlik calismalarini iceren iddiali olmayan bir programdan bahsediyorum. hastalik, siddetli aksamdan kalmalik gibi bir durum olmadigi surece de haftaici her gun icin gecerli bu program. spordan once herhangi bir sey yemiyorum. kahvaltimi (bir dilim cavdar ekmegi, bir dilim peynir, sade kahve) spordan sonra isbasinda yapiyrum -spor salonundan ciktiktan takriben 20 dakika sonra.

gecenlerde birileriyle konusurken kahvaltidan once yuksek enerji tuketiminin vucutta aksamdan enerji depolanmasi ve/veya metabolizmayi yavaslatmak gibi bir etkisinin olabileceginden bahsedildi. ayrica dusuk kalorili bir kahvaltinin da bu surece etkili olacagini ve metabolizma hizini ciddi etkileyebilecegi gibi bir elestiri aldim. bir bilene sormak isterim bu konuda beni aydinlatabilir mi diye. simdiden tesekkurler.
0
feeling the blanks
(23.09.08)
Bir bilen sayılmam ama bildiğim kadarıyla kahvaltıyı kuvvetli yapıp daha sonraki öğünleri giderek azaltıp en az gıdayı akşam yemeğinde almak lazım. Yani sabah vücut bol enerji alınca "oh mis gibi enerji bol yükselteyim metabolizmayı hololey" diye coşuyor, ama az yiyecek olursa vücudu hibernate moduna sokma eğilimi gösteriyor tasarruf yapıyor...
0
crown
(23.09.08)
ben de bu şekilde duymuştum. eğer aç karnına özellikle de sabah saatlerinde enerji harcarsan, vücut bütün gün aynı şekilde aç kalacağını ve çok enerji yakacağını zannediyor ve ileri öğünlerde ne bulursa depolama eğilimine giriyor.

bu yüzden sağlam kahvaltı tavsiye eder uzmanlar. çünkü iyi bir kahvaltı yaptığında bu sefer de, ohh tüm gün böyle hayvan gibi yerim diye düşünüp depolamaktan vazgeçiyor...
0
kahvegibi
(23.09.08)
Normalde bile hafif olacak bu kahvalti sporun uzerine iyice yetersiz kalmis. O kesin. Daha cok karbonhidrat ve protein almaniz lazim.
0
wpi
(23.09.08)
En onemli ogun kahvalti aslinda ama yogunluk, erken kalkip ise gitme ve onemsememe gibi durumlar kahvaltiyi geri plana atiyor, pazar kahvaltilari da bir baska oluyor(du)..
0
ermanen
(23.09.08)
sabah kardiyosu hızlı yağ yakmak için en popüler yöntemlerden biridir ama yavaşlamış bir metabolizma ve düşen hormon seviyesini de beraberinde getirir.
yalnız güne bir meyvasuyu ile başlayıp üzerine yapılan kardiyo + ağırlık çalışması ise tam tersine hormonları zıplatabilir.

bu beslenme düzenindeki asıl problem ise aç bünyeye yapılan antremanın yıkıcı etkisini yok edecek bir geri kazanım içermemesi. yani, bu çalışma sonrası yerlerde sürünen kan şekeri seviyesini çavdar ekmeği yükseltemez. kaslarda oluşan yıkımı da en yavaş sindirilen protein kaynaklarından biri olan peynirle geri kazanmak imkansızdır.

bence olması gereken;
(supplement kullanılmadığını varsayıyorum)
* kalkınca bir bardak meyvasuyu
* 10 dk içinde başlanan antreman
* antreman sonrası meyva suyu + çavdar ekmeği + 2 tam yumurta & 3 yumurta akı omlet + kahvaltılık diğer istenen besinler.

çok düşük kan şekeri vücudu survival mode'a sokar. vücudun hayatta kalmak için yapmak isteyeceği şey de yağ depolayıp, kas yıkmak yani metabolizmayı yavaşlatmaktır.
0
arnold schwarzeneger
(23.09.08)
sabah kalktığınızda bir bardak, hadi olmadı yarım bardak bir meyve suyu muhakkak için.

bu spor yaparken gereken enerjiyi sağlamasının yanı sıra şekerinizi iyice düşmesini engeller. çok fazla aç kalmamak, şekeri fazla düşürmemek gerekiyor.

ayrıca kahvaltınız dengesiz. sadece tahıl grubu ve protein grubundan peynir var. ekmek ve peynirin yanına yağ grubundan zeytin (veya birkaç ceviz, badem, fındık vs), süt ürünlerinden bir bardak süt veya ayran, ayrıca salatalık, domates, biber gibi sebzeler, hatta bir meyve de olmalı.
0
mea maxima culpa
(23.09.08)
arnold schwarzeneger gayet dogru ve net anlatmıs.uzerine pek soylenecek bir sey olmasa da genel olarak belki su denilebilir: spor sonrası ogun mumkun oldugu kadar guclu olmalıdır.ozellikle de kahvaltıyı ne kadar saglam yaparsanız o kadar iyi olur.
bunun dısında,agırlık calısmanız hangi kas gruplarını hedefliyor bilmiyorum ama her gun aynı kas grubunda agırlık calısmak kas gelisimini engeller,over-traininge yol acabilir.onun yerine idman programınızı bir gun cardio bir gun agırlık olarak da ayarlayabilirsiniz.
0
espandon
(24.09.08)
tesekkurler hepinize. tavsiyelere uyup bu sabah bir meyve ile gune basladim, muhtemelen plasebo etkisidir ama performansimin daha iyi oldugunu gozledim. antreman sonrasi kapsamli kahvalti isi vakit-mekan darligindan dolayi ancak bir takim takviyelerle desteklenirse bir sekle girebilecek gibi gorunuyor, bir yandan da onu arastiyorum simdi. saniyorum peynir alti suyu tozu ile hazirlanmis ve mumkunse sentetik katki icermeyen bir takim icecekler is gorecek gibi.

dedigim gibi iddiali bir program takip etmiyorum: kardiyo-isinma(~10 dk), her gun farkli bolgeler olmak uzere biraz agirlik, abdominal ve sirt icin bir grupla birlikte 15 dk kadar calisma ve akabinde ne kadar surem kaldiysa o kadar daha (~15-20 dk) kardiyo ile sonlandiriyorum. yaklasik iki haftada bir de bir gunu uzun sure (60-70 dk) kosu ile degistiriyorum (bu ogle veya aksamustu). amacim dayanikliligimi artirmak sadece. o yuzden agirlik calismasinda cok zorlamiyorum kendimi.

yeniden tesekkurler herkese, faydali oldu cevaplariniz.
0
🌸feeling the blanks
(24.09.08)
(9)

Manyetizma ve enerjinin korunumu hakkında basit bir soru

kurukafa
Elimizde bir mıknatıs, bir kağıt, bir de buzdolabı gibi metal bir yüzey olsun. kağıdı mıknatıs ile buzdolabı arasında sıkıştıralım. Aslında örneği vermem için kağıda gerek yok, mıknatısın kendisi de yeter ama böyle daha açık oluyor sanırım.Şimdi normalde, elimizde mıknatıs olmasa, o kağıdı buzdolabı
Elimizde bir mıknatıs, bir kağıt, bir de buzdolabı gibi metal bir yüzey olsun. kağıdı mıknatıs ile buzdolabı arasında sıkıştıralım. Aslında örneği vermem için kağıda gerek yok, mıknatısın kendisi de yeter ama böyle daha açık oluyor sanırım.

Şimdi normalde, elimizde mıknatıs olmasa, o kağıdı buzdolabının yüzeyine yapışık, h yüksekliğinde tutabilmememiz için bir çeşit enerji harcamamız gerekiyor. mesela parmağımızla bastırabiliriz ki burada yapılan bir iş var, kağıt parmak ve buzdolabı ile olan sürtünme kuvvetine karşılık yerçekimine yenilmiyor ki orada asılı kalıyor.

Fakat oraya bir mıknatıs koyduğumuzda, sanki "bedavaya" onu orada havada asılı tutuyormuşuz gibi oluyor. mıknatısın kendi kütlesi de aynı şekilde, bedavaya asılı kalıyormuş gibi oluyor.

Sanıyorum hemen hemen bütün devridaim makinesi denemelerinin manyetizma kulanıyor olması burada içgüdüsel olarak farkettiğimiz "beleşlik" sebebiyle oluyor(mıknatısları hemen herkesin eğlenceli bulmasının da bu beleşliğin görünümün doğanın görünen manyetizma harici yasaları ile ilk görüşte bağdaşmamasının verdiği ilginçlik olduğunu düşünüyorum). zira ben çocuk yaşımda mıknatısların birbirini nasıl ittiğini falan gördükten hemen sonra aklıma bu kuvvetle kendi kendien dönen bir motor yapılabileceği gelmişti.

Tabi bunun bugün kullandığımız yasalarla mümkün olmadığını biliyorum zaten sormak istediğim şey de bu değil.

Benim merak ettiğim şey, o kağıdı orada başka bir kuvvet kullanmadan nasıl tutuyor olabildiğimiz. Bu durumda mıknatıs sonsuz bir enerji kaynağı olmuş olmuyor mu? Kağıdı mıknatısla buzdolabı arasına sıkıştırıyorum ve artık bir daha kağıdı orada tutmak için enerji harcamama gerek kalmıyor.

Daha büyük-kuvvetli bir mıknatıs ve metale onunla tutturulan daha büyükçe plastik bir parça düşünürseniz belki benim "bedava" görüşüm hakkında daha net bir fikir sahibi olabilirsiniz, o parçayı orada havada asılı tutmak için bir enerji harcanması gerekiyor aslında ama mıknatıs bunu tek başına ekstra bir enerji kullanmaya gerek kalmadan yapabiliyor olacak.

Bunun fiziksel olarak açıklaması nasıl olabilir, enerjinin korunumuna göre?

Benim aklıma gelen açıklama şu: Bir mıknatısın manyetik olma özelliği zaman içinde kayboluyor yani sınırsız değil, ve aynı zamanda bir maddenin mıknatıslık özelliği kazanması için harcanan enerji, o kağıdı, mıknatısın hayatı boyunca havada tutmak için harcanacak enerjiden fazladır. (sistemin 100% verim ile çalışmayacağını öngörürsek)

Ancak açıklamamın doğruluğu konusunda hiç bir fikrim yok. Mıknatısların gerçekten ömrü var mı ve o özelliği kazanmak için büyük enerjiler mi harcanıyor(doğada veya yapay olarak) bilemiyorum, yardımınızı bekliyorum.
0
kurukafa
(24.02.08)
evet enerjisi gitgide tükeniyor ama bu yavaş bi şekilde oluyor, beleş enerji verdiği doğru ama bunla yapılan motorlar güçsüz hantal oluyorlar. zamanında ucu mıknatıs olan bütün tornavidalarım kullanmadığım halde bu özelliğini kaybetti.
0
sourlemonade
(24.02.08)
Şurda kısaca açıklamış:
www.coolmagnetman.com

yardımcı olur umarım.
0
ermanen
(24.02.08)
O kağıdı almak için mıknatısı çekerken kuvvet uygulamanız gerektiğini unutuyorsunuz.
0
paranormal
(24.02.08)
paranormal, hayır unutmuyorum. aslında tam olarak o yüzden sordum, kağıdı almak için mıknatısı çekerken kuvvet uygulamam gerekiyorsa, orada halihazırda bir kuvvet var demektir. yoksa kuvvet harcamadan onu oradan alabilirdim. yerçekimine karşı bir duruş var orada. bozuk parayı koyduğumda durmuyor mesela... mıknatısı koyunca duruyor(ki doğal, mıknatıs olduğu için) fakat sorum limitleri ile ilgili. dediğini tam olarak alakalı bulmıyorum yani.

ermanen sağol, makaleleri inceleyeceğim. biraz devridaim makinesi eleştirisi tadında yaklaşmış aslında, buradaki noktam tam olarak o değil basit bir enerji korunumu açıklaması arıyorum.

yani "o mıknatısa mıknatıslık özelliğini vermek için harcanan enerji ile o kağıt ve mıknatıs orada mıknatısın ömründen daha uzun süre asılı tutulabilir" önermesini doğrulamak istiyorum aslında.

yine de daha basit açıklamaları olanları dinlemek isterim.
0
🌸kurukafa
(24.02.08)
bir maddeye manyetik enerji yuklemek icin cok az enerji gerekir, içindeki kendi enerjisi aslında biz yuklemiyoruz sadece atomlarını dizip ortaya cıkarıyoruz yani verim acısından yuksek verim alıyoruz. maddelerin kendi enerjileri var atomların baglarında saklı bunlar barutu yakmak icinde hic enerji gerekmez ama cıkan enerji hayvanidir. işte limitleri belirlemek lazım bunun da bi birimi vardı ama unuttum neomidyum mıktanıslar var onlar cok guclu mesela google da aratırsanız satan firma yanına güç olarak birimini koyuyor. ama ne kadar süreyle bu gücü korur orası mechul.
0
sourlemonade
(24.02.08)
kurukafa sorununc evabi 'is' tanimi ile alakali. kagit-buzdolabi-miknatis uclusunde sadece uc is var:
1. miknatisi yapistirmak (manyetik kuvvetler sayesinde)
2. miknatisi ayirmak (manyetik kuvvetlere karsi)
3. kagidi miknatis-buzdolabi arasinda cekistirmek (surtunme kuvvetine karsi
bunun haricinde yapilan bir is yok. durum agacin uzerine cikmak, dalda oturmak ve agactan asagi inmekle tamamen ayni. dalda otururken de bir is yapilmiyor :)

miknatisin zamanla miknatisligini kaybetmesi (ve bu arada 'aciga cikan' enerji) ise tamamen ayri bi konu. polarizasyon-depolarizasyon-repolarizasyon iliskisinde harici manyetik alan ve sicaklik etkili iki faktor. mekanik gerilmeler gibi baska faktorler de var ama onlarin da tamamini sicaklik uzerinden degerlendirmek mumkun. detaylarini dilersen ayrica anlatirim.

en.wikipedia.org (bu is ile alakali kisim)
en.wikipedia.org (bu da polarizasyon ve depolarizasyon ile alakali fikir verir biraz daha)
0
feeling the blanks
(24.02.08)
mıknatıslanan maddenin kalitesi de önemlidir belki, 10 yıl önce mıknatısladığım hediye gelen bi tornavidam var hâlâ koruyor özelliğini
0
joe feyzullah
(25.02.08)
feeling the blanks teşekkür ederim açıklama için. ama sorumu cevaplamıyor.

söylediğin şeyi anlıyorum, evet olaya iş açısından bakınca bir yere kadar gelebiliyoruz fakat ben mıknatısın manyetik kuvvetinin sürekli yaptığı işin limitlerinden bahsediyorum. iş bu haliyle ağacın üzerine çıkmak oturmak ve inmekten farklı bir hal kazanıyor. çünkü mıknatıs yerine demir para kullansam, buzdolabına kağıtla beraber yapıştırsam, elimi çektiğim anda ikisi de düşecekler. enerjinin korunumu prensibine göre bu çok doğal, iş yaparak para ve kağıdı bir yüksekliğe çıkartıyorum. bir yükseklikte potansiyel enerjileri var. bırakınca yerçekimi etkisiyle potansiyel enerjileri kinetik enerjiye dönüşüyor giderek ve yere doğru ivmeleniyorlar.

fakat mıknatıs kendini de kağıdı da orada tutuyor.

yani ben onu bıraktığım anda sürekli bir "iş" yapmaya devam ediyor. bu işi yapmak için enerjiye ihtiyacı var. bu enerji mıknatıslık özelliğinde var. fakat bu özelliği kazanması için harcanan enerji, orada sürekli buzdolabına yapışık ömrü dolana(ve bir gün oradan düşene) kadar yaptığı toplam iş için gereken enerjiden fazla mı? enerjinin korunumuna göre böyle olması gerek.

yani onu oraya kaldırmak vs gibi işlerden bağımsız olarak konuşuyorum, onlar her madde için geçerli, fakat her madde bıraktığımda orada öylece asılı durmuyor. bu aradaki farkı iyi anlatamıyorum sanırım.

veya açıklamaları anlamadığımı düşünüyorsanız onu da belirtin, o da olabilir. :)
0
🌸kurukafa
(25.02.08)
Buradaki sorun aslında bir kavram sorunu, soruda enerji ve kuvvet kavramlarını birbirlerine karıştırılmış.

Aslında tespit doğru bir kısım devridaim makinelerinin (benim henüz enerjinin korunumu ilkesinden bir haber iken yapmaya çalıştığım da dahil) çalışmamasının sebebi de bu hatanın sebebi ile aynı enerji ve kuvvet birbirlerinden farklı şeylerdir.

Yaptığım aslında feeling the blanks in yazdıklarını ayrıntılandırmaktan başka bir işe yaramayacak

Şimdi enerji aslında iş yapabilme yetisidir. Bir çok farklı halde bulunabilmesine karşın (ısı hareket potansiyel kütle vs.) bizim sorunumuz ile ilgili problem potansiyel enerji ile alakalı.

Bir cismin potansiyel enerji sahibi olabilmesi için o cismin aynı zamanda bir kuvvet alanı içinde olması gerekir. Yani cismimiz uzayda belirli bir noktada iken kendisine belirli bir yönde belirli bir büyüklükte bir kuvvet etki etmeli. Bu kuvvetin yönü ve büyüklüğü o cismin oraya geldiği yoldan bağımsız olmalı (fiyakalı söylersek alan korunumlu olmalı). Şimdi diyelim böyle bir alanımız var (bizim sorularımızdaki alan yer çekimi alanı cisimleri basitçe dünyanın merkezine doğru çekiyor). Bu durumda cisimlere kütleleri ve yerden bulundukları yükseklikler ile orantılı olarak bir potansiyel enerji atayabiliriz

Bu arada not bir cimin enerjisi ile o cisme uygulanan kuvvet arasındaki bağlantı şu şekilde ifade edilir (cisme uygulanan kuvvet yönünde cisim hareket ettiği kadar cismin enerjisi değişir.

Potansiyel enerjiyi de bu yukarıdaki bağıntıyı kullanarak atarız cisimlere. Uzayda bir nokta buluruz o noktanın potansiyel enerjisini 0 kabul ederiz. Ve cismimizi o noktadan bir diğerine belirli bir kuvvet uygulayarak taşırız. Eğer cismimizin kinetik enerjisi başlangıç noktasında ve sonuçta geldiği noktada aynı ise o cismin üzerine yapılan işin o cismin potansiyel enerjisine dönüştüğünü söyleriz. Ve bu yöntem sayesinde uzayda her noktadaki cisme potansiyel enerji atamamız mümkün olur

Bizim sorumuzda cismin üzerindeki enerjiyi yaratan kuvvet yer çekimi kuvveti. Cismimizin bulunduğu konumdaki enerjisi ise m*h*g olsun. Şimdi dikkat cisme bu enerjiyi kazandıran yer çekimi kuvveti değil. Bu kuvvet size sadece alanı yaratıyor. O alanda farklı bir noktaya çıkmak ise bir başka kuvvetin cismi hareket ettirmesini gerektirir. İşi yapan da cismin enerjisini değiştiren de odur. Dolayısı ile cisim hareket etmez ise, enerjisi üzerine uygulanan kuvvetin şekli ya da biçimi ile değişmez.

Dolayısı ile bir cismi belli bir potansiyelde tutan hede o cisim üzerinde iş yapıyor o cismin enerjisine katkıda bulunuyor değildir. Yani barajlar tuttukları su kütlesi üzerinde iş yapmazlar, yani çivi duvarda tuttuğu tablo üzerinde iş yapıyor değildir. Bizim mıknatıs da tuttuğu kağıt üzerinde iş yapmıyor. Bir masa üzerindeki vazoyu orada tutmak için iş yapmaz. Bir zebra ayakta uyurken (bacaklarını masa ayağı gibi kilitleyebilir zebralar) iş yapmaz ve yorulmaz. Potansiyeli yerli yerinde tutmaya kinetiğe dönüşmesine engel olmaya yarayan şey kuvvettir enerji değildir, ve potansiyel enerjiye sahip cismin durduğu yerde durmasını sağlamak için uyguladığımız kuvvet ile iş yapmış olmayız. Mıknatıs olmasa idi kağıt düşecekti, doğru. O halde mıknatıs kağıdın düşmesini engelliyor, doğru. O halde kağıdın düşmemesi için kuvvet uyguluyor, doğru. O kuvvet kendi kendine bırakıldığında olacak olan bir şeyin olmasını engelliyor ve dolayısı ile iş yapıyor, yanlış. Olacak olan bir şeyi engellemek iş yapmak değildir. Çünkü Engellemek için bahsi geçen düzenek ile potansiyel enerjiye sahip cisme uygulanan kuvvet cismin potansiyel alandaki yerini ve dolayısı ile potansiyel enerjisini değiştirmemektedir. Peki biz ayakta çanta tutarken iş yapmadığımız halde (çanta üzerine uyguladığımız kuvvet ile yer değiştirmiyor ise) yoruluruz. Bunu yapan alelade bir çivi olsa yorulmayacağı halde? (ona aşağıda değineyim)

Evet bir mıknatıs ile çok büyük bir kütleyi belirli bir noktada tutabilirsiniz. Ama o kütleyi oraya çıkaran mıknatıs olmadığı sürece mıknatıs iş yapmamıştır. Eğer çıkaran mıknatıs ise o zaman mıknatıs cismin üzerine uyguladığı kuvvet ile cismin yerini değiştirmiş iş yapmıştır. Siz onu eski haline getirip mıknatıstan ayırmak için tekrar iş yapmalısınızdır.

Bizlerin çanta taşırken yorulmamızın sebebi ise kaslarımızın o yükü taşıyabilmek için kasılmak zorunda olmalarıdır. Kaslarımız kasılır iken kas hücrelerinin içinde bir sürü şey sürekli hareket eder. Çalışan kasalar ısınır enerji harcar ve dolayısı ile iş yaparız. Kaslarımızın içinde uyguladığımız kuvvete karşılık bir hareket olmakta ve dolayısı ile bir iş oluşmakta ve bizler de yorulmaktayızdır.
0
selfadjoint
(25.02.08)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.