öncelikle sinir sisteminin evrimine bakmanız gerekiyor ki burada canlıların sinir sistemi geliştirmeden önce enzimleri geliştirdiğini görebiliyoruz. volvox denilen yaşam formları var mesela çok hücreliye geçiş, onlarda yönetim enzimler üzerinden hallediliyor. canlı daha da gelişmeye başladığından enzimler yetersiz kalıyor çünkü enzimler salgılanır, her tarafa yayılır sonra ilgili kısıma ulaştığında işlem yapılır. bu biraz hantal bir süreç. çok hücrelilerde gelişim sırasında enzimin artık yetmediği durumda bazı hücreler farklılaşıp sinir hücrelerini meydana getiriyorlar. iletimler sinirler yoluyla yapılmaya başlanıyor.
ikinci olarak da canlılara gelişmişlik düzeylerine göre bakabiliriz. beynimizi yaşayan bir fosil olarak düşünün. kümülatif bir biçimde gelişen bir sinir sistemi görülüyor canlılarda. buna şöyle bir örnek verebiliriz. sürüngenlerin beyinlerinin açlık, susuzluk, kovalama, kaçma, üreme gibi temel dürtülere sahip olduğu görülebiliyor. bizim beynimizde de bu görevleri yerine getiren bir bölge var, hipotalamus. sürüngenlerin beyni bundan daha gelişkin değil diyebiliriz. yani duygu ve düşünce diye bir şey tam anlamıyla yok. daha gelişmiş canlıların beyninde limbik Sistem denile üst bölge görülmekte. işte bölgeye sahip olan hayvanları incelediğimizde, dürtülerin kontrol altında tutulmaya, filitreden geçirilmeye başlandığını görüyoruz. bu evreden itibaren, canlı hissetmeye, öğrenmeye, hafızalamaya başlıyor. daha üst tabakada ise çok daha gelişmiş bir yapı olan, daha iyi iletişim kurmayı vs sağlayan beyin korteksi sosyal zekayı oluşturmaya başlıyor. insanda bu beyin korteksi dediğimiz bölge oldukça büyük. memelilerde en büyük beyin korteksine sahip olan maymununkilerin 3-4 katı kadar. ayrıca bu sistemler arasında hiyeraşik bir yapı var. gitgide nitelikçe daha gelişmiş olan üst merkezler oluşup alt merkezlerin kontrol altına alındığı bir süreç...
daha da uzatmamak adına; bu cerebral cortex'in gelişmişlik düzeyine göre, farkındalık oluşuyor. mesela bazı maymun türleri kendilerini aynada tanıyabiliyorlar. soyutlama yetenekleri az da olsa var. insanda bu soyutlama yeteneği çok üst düzeyde. (maymun ile insan arasındaki alet yapım farkları da bundan kaynaklanıyor. maymun eline geçirdiği aleti kullanıyor (taşla hindistan cevizini kırıyor) veya az bir soyut düşünceyle kısmi değişiklikler yapabiliyor. fakat insan sivri bir şey yapacaksa mesela o şeyin görüntüsünü kafasında oluşturup, taşı isteğine göre yontabiliyor. şuradan vurursam şu şekli alır diyor. maymun bunu yaparken, şuradan vurursam böyle olur demiyor. vuruyor işte kırıyor. parçaları deniyor.)
sinir ağı tüm vücutta fakat bilinç beyinin üst bölgelerinde oluşmakta. diğer canlılara da baktığımızda çıkan sonuç bu. her bölgenin kendine göre görevleri var. bilinç tüm vücuttaki sinir ağına yayılmış olsaydı, hawking gibi %99 felçli kişilerin farkındalıklarında azalmalar görülmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
haliyle; ruh diye bir şey yok. ruh bir çıkarım değil, açıklayamadığımız bir şey için kullandığımız bir kelime sadece.
0