Giriş
(5)

Palu Ailesi vb aileler

a man alone
Müge Anlı vb programcıların karşısına neden çıkıyorlar? Suçlu bile olsalar aralarından biri bugüne kadar “Sen kimsin de beni yargılıyorsun?” demedi.Herkes hakimin karşısına çıkmış gibi mecburiyetten orada oturuyor ve her lafı yutup, azarlanıp, kendi çapında savunmasını yapıyor.Müge Anlı’ya neden o k
Müge Anlı vb programcıların karşısına neden çıkıyorlar? Suçlu bile olsalar aralarından biri bugüne kadar “Sen kimsin de beni yargılıyorsun?” demedi.
Herkes hakimin karşısına çıkmış gibi mecburiyetten orada oturuyor ve her lafı yutup, azarlanıp, kendi çapında savunmasını yapıyor.

Müge Anlı’ya neden o kadar teslim olmuşçasına katlanıyorlar? Zaten ekranda rezil olacakları aşikar.
0
a man alone
(06.01.19)
money money money money money money
0
bardakigüneşgözlüğü
(06.01.19)
Ben bu aileyi polisin oraya attığını düşünüyorum. Her şey ayan beyan sanki bir tek itiraflar eksik gibi. İtirafları da alınırsa sülalecek müebbet yiyecekler inşallah
0
eylul
(06.01.19)
Müge anlı gelenlere para vermiyor bir gün kalkıp da beni parayla orada tuttular demesinler diye, sadece Otel parası, yiyecek vs. eğer aktif çalışma hayatı varsa mağdur olmaması için yardımcı oldukları da oluyor. Ayrıca Palu ailesini avukatları yönlendirdi çünkü haklarında suçlama var, göya biz kayıp arıyoruz diye geldiler, üzerlerinden atmak için.
0
mslny
(06.01.19)
Muhtemelen çaresizliktendir,ülkede arkan sağlam değilse başına ne gelirse gelsin bir sonuç alman, işini halletmen mümkün değil ki abi. Bu tür nahoş olaylar zaten genellikle düşük sosyoekonomik durumdaki ipsiz sapsiz adamların başına geliyor. Ha sıradan birinin başına gelse de değişen bir şey yok, yine sağa sola düşüp rezil olmadan sesini çıkartıp hakkını alman imkansız.
0
dox
(06.01.19)
Çünkü normalde maaile suça bulaşmış kimse genelde gelmiyor, genelde aile içinden birileri başvurup diğerlerinin bokları çıkıyor.

Kaynana gelinden şüpheleniyor ama elde delil olmadığı için adalet bir şey yapamıyor mesela, gelip programa başvuruyor anlatıyor. Program ekibi de gidip şüpheliler ile iletişim kuruyor ve ya programa katılmasını sağlıyorlar ya da etraftan bilgi toplayıp gıyaplarında konuşmaya devam edebiliyorlar.

“Sen kimsin de beni yargılıyorsun?” diyecek baskın karakterdeki kişiler zaten katılmıyor/katılmaz programa.
0
John Bloor
(07.01.19)
(22)

Kullandığıniz Akilli telefonlar neler?

tolgame
Evet merak ettim hangi marka model akıllı telefon kullanıyorsunuz artıları eksileri ben Xiaomi Mi8 kullaniyorum. Sizden gelen cevaplari bekliyorumm
Evet merak ettim hangi marka model akıllı telefon kullanıyorsunuz artıları eksileri ben Xiaomi Mi8 kullaniyorum.


Sizden gelen cevaplari bekliyorumm
0
tolgame
(05.01.19)
moto z play. 1300'e almıştım 8 ay önce ve hayatımda en memnun kaldığım elektronik alettir kendisi. aynı seriden gitmeye kararlıyım devamında. tek negatif şey 5,5 inch olması. 4,7- 5,0 olsaydı efsane olurdu.
0
old but hot
(05.01.19)
xiaomi mi max 2. cep telefonundan beklediğim her şeyi karşılıyor.
ekran büyüklüğü en sevdiğim yönü; yazı yazmak, oyun oynamak, kitap okumak, nette gezinmek çok daha keyifli küçük ekranlara nazaran.
0
g7mor
(05.01.19)
iphone x. ekranı küçük o sıkıntı. xs max pahalı. mi mix 3 güzel gibi.
0
passion rules the game
(05.01.19)
samsung galaxy s7, memnunum.
0
tabirimekruh
(05.01.19)
samsung j7 prime. sıkıntım yok. +radyosu var.
0
durgunfoton
(05.01.19)
galaxy s7 edge. kamerası çok güzel ama ekranı kırık. ömrünün sonlarına yaklaştı. 1 sene daha gider zannımca.
0
prasinos
(05.01.19)
iphone x.

çok büyük artısı da, eksisi de yok gözümde. zamanında piyasa değerinden çok ucuza alabildiğim için biraz bütçemi zorlayıp almıştım, üzmedi. bir 3 yıl daha kullanırım sanırım.
0
avianthem
(05.01.19)
Iphone 8 yillardir apple kullanicisi oldugum icin artilari cok fazla. Apple urunleri cok hizli kullanim aliskanligi yaratiyor. Watch, airpods, macbook air vs. full senlron olmasi.
Eksisi anlamsiz pahali diye iphone x almadigima pisman olmam :)
0
lynda.com
(05.01.19)
iphone 8. eksisu şu, eski teleofnum bozulduğu için ekmek alır gibi gittim aldım. ertesi gün iphone x almadığıma pişman oldum. 1 hafta sonra da iphone 8 plus almadığıma pişman oldum.
0
Tears of Devil
(05.01.19)
xiaomi mi8 lite.

artıları

ben büyük ekran seviyorum o yüzden ekran büyüklüğü tatmin edici. kamerası çok güzel allah için. şarjı aktif kullanımda 1.5 gün gidiyor. eski telefonun samsung note 4'de bu yarım gündü. onun dışında donma ya da kasma yok.

eksileri

facebook messenger'da ya da whatsapp messenger'da çok hızlı yazdığımdan neden bilmiyorum ekran birden aşağı iniyor zaman zaman. çok sık olmaya başladı. sanırım benim parmaklarım büyük biraz çinliler bana göre yapmamış mehe. bi de kılıfı çok zor bulunuyor. iki tane aldım o yüzden bi şey olursa aramamak için ehehehe.
0
rahat ya
(05.01.19)
Sony Xperia XZ1 ve Nokia 7 Plus var.

İkisinden de son derece memnunum öneririm.
0
bos gezenin bos ustasi
(05.01.19)
iphone se 64 gb
0
neverlose
(05.01.19)
İphone xs çok ucuza geldi kampanya ile aldım. Yoksa öncesinde iphone 6 kullanıyordum.
0
Boris
(05.01.19)
aypon se
tüm özellikleri 6s tek farklılık 4 inç olması
küçük olması benim için çok iyi bir özellik
0
bardakigüneşgözlüğü
(05.01.19)
Google Pixel2
0
crucio
(05.01.19)
Aktif olarak 4 telefon kullanıyorum.

Xr -süper
Mi note 3 - inceliği ve hızı harka. İş görüyor
Samsung note 8 -ekranında yanma olunca soğudum iş telefonuna çevirdim. Mükemmel ama yanıyo.
5s - artık bırak beni diyo. Ama mail için yeterli.
0
valentinov
(05.01.19)
samsung s6
oyun oynamıyorum onun dışında her işimi görüyor. Eksi yönleri: Batarya kapasitesi düşük ve hafıza kartı takılamıyor. Parçalanana veya kullanılmaz hale gelene kadar değiştirmeyi düşünmüyorum.
0
reactionic
(05.01.19)
Huawei mate 20 lite
Yeni aldım sayılır çok güzel telefon ama büyük. Alışırım diyorum ama alışamıyorum. Huawei p20 si olup takas yapmak isteyen biri olsa güzel olurdu.
0
valarmurgulis
(06.01.19)
İlk akilli telefonum zenfone 5'ti, eski model olan. Geçen sene çıkan değil.
Şimdi de gm 5 plus kullanıyorum 2,5 senedir. Bok gibi telefon, mzeme kalitesi berbat. Şarj soketi 2 kere değişti, çerçevesi durup dururken kırıldı, bir kere durup dururken anakart değişti. Kulaklik girişini kullananlar bilir kronik sorunlu.
0
dox
(06.01.19)
iphone5s.bozulana kadar kullanacağım. (umarım bozulmaz) sonra xiaomi ya da huawei’ye geçerim muhtemelen
fotoğrafları berbat çekmesi dışında hiçbir sıkıntım yok
0
blacksky
(06.01.19)
samsung galaxy note fun edition migrostan 2200 tl ye almıştım çok memnunum paralel ithalat tabi ki şimdi baktım 4000 olmuş fiyatı alınırlığını kaybetmiş.
0
firavunfaresi
(06.01.19)
galaxy s8 plus, genel olarak memnunum. şu sıralar hafızası full dolu olduğu için kasıyor biraz haricinde bi problem yaşamadım. Kamerası çok çok iyi diyemem ama.
0
rayde
(06.01.19)
(10)

Posetler paralı fakat plastik su şişeleri de zararlı değil mi?

scorpion37
Poşet çok tüketildiginden ve çevreye zararlı olduğundan paralı oldu. Plastik su siselerinde de oldukça fazla plastik var ve bunlar da zararlı buna da bir çözüm üretilmesi gerekmez mi sizce? Poşetten çok daha fazla miktarda plastik gidiyordur su şişelerine bence.
Poşet çok tüketildiginden ve çevreye zararlı olduğundan paralı oldu.
Plastik su siselerinde de oldukça fazla plastik var ve bunlar da zararlı buna da bir çözüm üretilmesi gerekmez mi sizce?
Poşetten çok daha fazla miktarda plastik gidiyordur su şişelerine bence.
0
scorpion37
(05.01.19)
freebird5406_2
(05.01.19)
şşşt eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürme, sus sus.

bir de oradan vergi giydirmesinler.
0
killerbee
(05.01.19)
Ben onu da almiyorum. Mug'im var. Sirt cantama soguk su doldurup evden oyle cikiyorum. Is yerinde yine damacandan soguk su dolduruyorum.

Aslinda bu nedenle kahve bile almak istemiyorum yazin.
0
Traveller
(05.01.19)
bu poşet olayının bu kadar konuşulmasını aşırı anlamsız buluyorum. donanımhaberde de konuşuyorlar. belli ki görünen köy kılavuz istiyor. eskilerden bir hatırlatmayla konuyu anlatalım "bunların derdi ağaç falan değil"

alınan tutarın yaklaşık %70'si vergi arkadaşım, ne çevresinden bahsediliyor? mantık yürütmeyin hiç, yormayın tatlı kafalarınızı.
0
rouleur
(05.01.19)
Gerekmez. Poşetler bedava olduğu için gereksiz tüketiliyordu, paralı oldu. Şu zaten parayla satılıyor.
0
dox
(05.01.19)
Su siseleri bi sekilde toplanabiliyor, posetler dogaya karisiyor oradan senin icine giriyor.
0
acemi
(05.01.19)
pet şişeleri geri dönüşümle polar kıyafet yapıyorlar.
0
prasinos
(05.01.19)
Plastik şişelerin toplanması ve geri dönüştürülmesi çok daha kolay. Poşeti çöp doldurup atmak, yere atmak veya atmak geri dönüşümsüz bir eylem. Poşetler toplanmıyor. Çöpe gidenler de organik atıkları kalitesizleştiriyor. Yani dönüşebilecek diğer atıkları da bozuyor. Poşet aslında standartlaştırılmış bir yapıda üretiliyor olsa ve dünyanın her yerinde aynı kalitede kullanılsa belki o zaman bir şeyler olabilir. Her önüne gelen poşet dağıtıyorken üretimine müsaade ediliyor olması başlı başına bir çevre ayıbı.

Tabii gündem oldu diye poşet üzerinden yürüyoruz. Elbette tek sorumlusu bu değil. Birçok şey sayabiliriz "keşke şöyle olsa" diyebileceğimiz.

Belli ki birileri bez poşet üretimine giriyor. Sıfır atık güzel ama ben bu ülkede amacın bu olmadığını atıkla az buçuk ilgilenmiş biri olarak çok net görebiliyorum.
0
desdenova34
(05.01.19)
Pet şişeler de poşetler kadar zararlı ama markete gidip 20 liralık alışveriş yapıp 5 tane pet şişe almıyorsun en büyük sorun buydu, millet çöp poşeti olarak kullanmak için marketten bolca poşet alıyordu.
0
solo
(05.01.19)
şuan zatenn çöp pöşeti yapanlar için büyük bir yıkım oldu. 31 martta cevap yerelde pekiştirme yapılarak bu olayda çözülür.
0
protrek
(05.01.19)
(1)

Yeni Kimlikler aynı gün veriliyor mu?

kelbukel
gittiğim gün veriyorlar mı?
gittiğim gün veriyorlar mı?
0
kelbukel
(03.01.19)
Hayır sonradan postayla geliyor.
0
dox
(03.01.19)
(17)

Kent anayasasının gizli federasyonlaşma olmadığını kim söyleyebilir?

godoşu beklerken
Aday Ekrem İmamoğlu'ndan bahsediyorum. (Yılmaz Özdil'in 12'den vuran yazısı hatırlatılır: "Guguk Kuşu Y-CHP": https://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/yilmaz-ozdil/guguk-kusu-2-977502/)CHP'yi anti-TC yapmaya devam, aferin. Atatürkçüleri disipline gönderip partiden attınız, kendinize parti kurmak yerin
Aday Ekrem İmamoğlu'ndan bahsediyorum. (Yılmaz Özdil'in 12'den vuran yazısı hatırlatılır: "Guguk Kuşu Y-CHP": www.sozcu.com.tr)

CHP'yi anti-TC yapmaya devam, aferin. Atatürkçüleri disipline gönderip partiden attınız, kendinize parti kurmak yerine bu partiye sızdınız ki ülkenin en büyük muhalefeti bu bilinçsizlikle içinizde de erisin gitsin, "barış açılımı" vs tekrar hortlatmak mı dersin, Demirtaş Türkiye'nin kuyruğu elinizde kalır derken, Pervin Buldan bildiğin PKK teröristini ziyarete giderken, HDP'yi meclise geçirmek mi dersin, yönetim kadrona blok listenle sokadurduğun şeriatçısı etnik ayrılıkçı Kürtçüsü, tarikatçısı kim varsa alıp Atatürkçüleri ihraç etmek mi dersin, sözümona muhalefet partisi iken ve tüm Türkiye'yi halkçılık, milliyetçilik, inkılapçılık, devletçilik,cumhuriyetçilik, laiklik ilkeleri üzerinden temsil ederek muhalefet yapman programın ve orijinin gereği iken zaten meclise soktuğun HDP'nin klonu olmaya devam etmek mi dersin... halkı ülkeyi bölme önerilerini çeşitli adlar altında temcit pilavi gibi öne sürerken utanmadan, ısrarla sağın kucağına atmak mı dersin.... e sen sol değilsin ki zaten. Böyle TESEVci, Sorosçu, kendi ülkesi hariç her yerde etnik kışkırtma yaparken, başka ülkelere önerdiğini asla kendi ülkesinde yapmayı önermeyen Sosyal Demokratçı, Yeşilci falansın...

uzar gider.



sorular:

1. Kent Anayasası ne demek? Anayasayı dışlamayacaksa, özerkleşmenin önünü açmayacaksa adı neden "anayasa"? Yasalar vardır, bir de anayasa vardır. Bu söz oyunu neden? Bu ülkenin anayasası zaten her ilin anayasasıdır, ne saçmalıyorsun, Ankara'dan yönetilemez ne demek, millet meclisinde bir partidesin, meclisi mi reddediyorsun? TC'yi de redderdiyorsun?

2. Böyle bir şey olursa devamı başka TC bölgelerinde şehir-şehir veya bölge bölge neden gelmesin? Kanun anayasaya AYKIRI bir biçimde kent anayasasını tanırsa, bunun emsal olmasını ne engelleyecek?

3. 6 ok umrunuzda değilse, AKP'den farkınız ne? Herkes kendi derdindeyse farkınız ne? Neden bu halk sırf TC vatandaşı olarak Türk, köken olarak da Kürt olan halkımızın bir ksımını temsil etmek iddiasındaki 3-5 Osmanlıdan kalma şark kurnazı hacıağa tefeci bezirganın timsah gözyaşı için, herkes de çoktan Türkiye'nin her yerine yayılmışken bir o şehrinden, sonra da bir şu bölgesinden vazgeçsin?

Böyle anayasa teklifleri ekonomik özgürlüğünü kazanmış bir ülkenin insanı iseniz, yıllarca üzerinizde oynatılmamış oyun kalmamasının aksine, kendinizi (dolayısıyla) anayasanızı koruyabilmeşseniz, kısacası bir ulus bilinci zaten oluşturabilmişseniz yapabileceğiniz şeyler. Sizin hayaliniz neden Condoleeza Rice'ınki, Samuel Huntington'ınki, Woodrow Wilson'ınki ya? Sizin bağlılığınız bu ülkeye değilse neden vatandaşısınız bu ülkenin? Kimse kollarını açıp geleydin demediği, geleceksen önce benim için oranın anasını ağlatacaksın, bana sürdürülebilir kaos zemini yaratacaksın, bir doublespeak oluşturacaksın, muhalefeti içine sızıp kuşatarak etkisiz hale getireceksin dediği için mi?
Ki meclisteki her parti böyle ha, ben CHP'ye hesap soruyorum çünkü sizin bunları yaparak bu partinin adını taşıma hakkınız yok, sizi destekleyen tabanın kendine CHP'li deme hakkı yok.
Bu ülkeden başka gidecek yeri olmayan halk, ülkeyi bölüp suyunu toprağını tabii veremeyecek, çocuklarını göreve gitsin ölsün sonra ülkeyi tepsiyle versin diye göndermiyor insanlar.

Siz sizden başka herkesin pahasına bu kararları alma hakkını partinize verirseniz, partinizdeki şeriatçıyı, ayrılıkçıyı, tarikatçıyı en yüksek kadrolara blok listeyle getirdikten sonra -artık çarşaf da fark etmez bu olunca- Atatürkçüleri partiden ihraç ederseniz, pardon, neyin muhalefetini yapıyorsunuz ki? Tekrar söylüyor ve soruyorum: Halkçılıktan, milliyetçilikten, inkılapçılıktan, cumhuriyetçilik, laiklik, devletçilikten oluşan bir altı ok sembolü olan partide, "ok" deyip geçmenin rahatlığıyla olsa gerek, "altı ok geride kaldı" mealinde lafları geçmişte söylemiş bir genelbaşkanla, siz neden bu partidesiniz ve neyin muhalefetini yapıyorsunuz?

Halkı sağın kucağına atacak kadar halkın aleyhine politikalar güderken sizi kim besliyor?

Sizin partiniz var ve adı HDP zaten? Soktunuz da meclise, CHP'ye girip yaptınız bunları bravo. İki operasyon şak şak, ki Kenan Evren'i göz önüne alırsak CHP ile oynanmayan bir vakit yok zaten.

Neden Türkiye Anayasası ile oynayabilmek için her an, her saniye, artık halkın buna ifrit olduğunu ve sırf bu yüzden oyu azalan bir iktidar partisine tekrar oy vermeye başladığını görmüşken ve biliyorken inatla girişimde bulunuyorsunuz?

Neye güveniyorsunuz? Bu sorunun cevabının Türkiye içinde bir şeye güvendiğiniz olmasının imkanı olabilir mi?

Savunduğunuz şeyler kimler için uzun vadede temelli, prensipte yani anayasada garantib ir kayıp anlamına gelmiyor, kimler için geliyor? Bununla ne başarılacak?
Nasıl bir gerekçeyle? Hangi uzun dönem stratejisine dayanarak? Hangi önkabullerle? Hangi yuvarlak olmayan laf ve varsayımsal olmayan gerekçeyle?

Sırada ne olacak, anayasa varken her il kendine anayasa mı çıkartacak?

Federatifleşmekten bahsetmeden federatifleşmek başka nasıl olur, İmamoğlu'nun laf cambazlığındaki fonksiyonellik blincinizde mi* değil, umrunuzda mı değil?
0
godoşu beklerken
(28.12.18)
@buraryu: TESEV'e gelen paranın %20'si Soros'tan.

www.timeturk.com

Soros'un şartlar dikte etmeyeceği ülkenin iş adamlarının örgütlerinden birine bu bağışı yaptığını aynı yerden biri söylerken siz konuşmaya devam edebilirsiniz buraryu kim tutar.

bunlar da Soner Yalçın'dan gelsin:

odatv.com
www.sozcu.com.tr
www.sozcu.com.tr
0
🌸godoşu beklerken
(28.12.18)
Ajdjskakd yahu bu standart yerel yönetim goygoyu niyet belgesi gibi bir şey işte. Ne alakası var federasyonla falan. Federasyon yerel seçim kazanılarak kurulur mu abi komplo teorisi okumanı azalt bi miktar toksisite yapmış sende.
0
dox
(28.12.18)
komplo teorisi mi?

ya yazık, en güzel öğrendiğiniz şey şu zaten. ilginç şekilde bana hangi konuda komplocu dendiyse yanılındı. yalnız daha da acayibi hiçbirisi yamulmuyor arkadaş. utanma falan yok. "ben öyle dememiştim ki" var. "ama ama" lar var.

ya beni geçtim,

kent anayasası lafını ciddiye alamıyorsan sende bir sorun var bence.

adamın bundan bahsettikten sonra dünyayı çekmek demesinden uyanmadıysan ona da tamam. neyse zaten anlatamayıp ehemeheleyene abstrakt sevgilerimi yolluyorum her türlü.
0
🌸godoşu beklerken
(28.12.18)
(okumadım)

"beylikdüzü'nden yazıyorum. imamoğlu geldi burada seçimi kazanınca anarko kominizan bir rejim kurdu. kendisi zaten neo-menşevik bir leninist olduğu için fraksyon çatışması çıktı. bizim evleri devletleştirdi. millet aç"

bu mektubu bir şişenin içinde balıkçılar bulmuş beylikdüzü kuzey kore gibi kapalı bir rejim olduğu için ancak böyle haber verebilmişler dikkatli olmak lazım gizli fedaratifçiymiş diyollar...
0
anon1m
(28.12.18)
İmamoğlu'nun adaylığını savunuyor değilim ama eleştirileriniz yüzeysel.

1) Ben de size sorayım: Yerel yönetim ne demek? Kent konseyi? Ya da mahalle meclisleri? Fatsa'nın üzerinden 30 yıl geçti, Porto Allegre yerli yerinde. Ovacık da öyle...

Dünyada bir anti-kapitalist bir yerelleşme eğilimi var, yeni de değil elbet ama bizdeki yankısı Gezi ile birlikte arttı. Şimdilik üstüne ölü toprağı serilmiş Gezi'nin bağlanacağı olumlu geleceğin bir yanında belki de bu eğilim olabilir. TESEV gibi kötü veya iyi niyetiyle cehenneme giden taşları yolumuza döşemiş yapıların desteği ya da söz konusu yerelleşme eğiliminin merkezî iktidar hedefinden kopukluğu yine de onun kent yönetiminde bir model olarak benimsenemeyeceği sonucuna götürmesin bizi.

Meslek odaları harıl harıl yerelin kendi ihtiyaçlarını öne koymanın, bu ihtiyaçlarla özelleşen yönetim modellerini işaret etmenin peşindeler. Şehirlerin büyümesi; kapitalizmin ve dolayısıyla merkezileşme eğiliminin ifadesi olan ulus devletler için böyle zorlayıcı çelişkiler meydana getiriyor. Tüm bunlara gözümüzü kapasak bile "Yerel yönetim" meselesi, nicedir yap-boz muamelesi gören, yeşilinden olan, nufüsu 15 milyonu bulan, su için Melen'e kadar eli uzanan İstanbul için hayati önem taşımıyor mu?

2) Anayasalar "tarihsel"dir.

3) İmamoğlu'nun derdini kestiremiyorum. Yalnız birinci cevabın sonunda bahsettiğim yerel yönetim temalı çalışmalar CHP'nin etkin siyaset yapan kitlesinde -doğal olarak- bu yönde bu talep oluşturuyor. Üstüne İl Başkanlığı koltuğunda, -şimdi her ne kadar paramparça olsa da- Birleşik Haziran deneyiminden gelen Kaftancıoğlu oturuyor. Adaylığın böyle bir damga taşıması doğal.

Anlattıklarımdan sonra daha anlamlı sorunun şu olduğunu düşünüyorum: Aileden müteahhit olan biri, eleştirel, çevreci, insancıl bir "Kent Anayasası"nı nasıl hayata geçirecek?
0
hikmet iv
(28.12.18)
anonim: çok tatlısın, yarı fabrikasyon olışumlarla dalgasını geçtiğin fraksiyonları değil de, etnisite bazlı on türlüsünü(fraksiyon) burada zamanında geliştirmiş olup 80 darbesinin mağdurlarının beyin hasadını da bir güzel yapan, sonra TKP'nin bile "he abi" moduna girmezse parti kimliğinden olacağı zannını yaşayacağı kadar solun otoritesi/ terim eşkıyası olmuş adamcıklardan bahsedeysin daha espirikli olurdu?

etnikçi faşo ağa sözde sol bluescularının arasında ne idüğü belirsiz bir tanesinin İstanbul'un zaten bir anayasası (TC anayasası) varken yasama yetkisi arzulayan bir tür belediye fantazisi yaşamasının dahi boyut değiştirmek olduğunu anlamayadur, "Ankara'dan yönetilemez" demek özerklik istemektir, oldu mu canikom. TBMM yönetemez, diyor, ağzından çıkmış, geç kaldın.
0
🌸godoşu beklerken
(28.12.18)
Ciddiye alınacak bir yazar değil. Chp ile ilgili dedikleri doğru ancak garip değil. Bağlamından çıkarılan ilk parti CHP değil, CHP'nin ilk farklı yöne direksiyon kırması değil. Kemalizm'e bel bağlamasından iyidir bence şu konjonktürde. Zaten AKP, MHP oraya oynuyor, bir partiye daha gerek yok. Topoş akımlar diyebileceğim yeşillerimsi, birleşik haziranımsı, gezimsi, (trans, lgbt, toplumsal cinsiyet geyikleri) modları ben de beğenmiyorum ama mecliste denge faktörü olması açısından bu tipleri kemalistlere an itibariyle tercih ederim.

Federatifleşme kendi başına iyi yahut kötü bir kavram değil. Kürdistan'ın kurulmasından çok korkuyorsanız federatifleştiğiniz halde de bunu engelleyebilirsiniz. Dünyada lokalizm trendi yükselişte ve ulus devletler bunu engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır. Yalnızca bizim sorunumuz değil bu da. Tüm taraflar için sancılı geçecek bir süreç.

Kent anayasası kavramından bir komplo çıkarılması gerektiğini düşünmüyorum. İstanbul sözleşmesi diye tırt bi mevzu vardı ona selam çakıyorlar heralde. Gezi ruhuna. Bu kadar dertlenmenizi de anlamadım. Tüm bu bahsedilen olaylar da CHP teşkilatının içinde genellikle yasal sınırlar içinde gerçekleşen şeyler. Beğenmiyorsanız ya içerde mücadele edersiniz ya oyunuzu değiştirirsiniz. CHP kemalistlerle de kemalistlersiz de leş bir organizasyon an itibariyle.
0
Zeth
(29.12.18)
hikmet iv, teşekkür ederim bir tane cevap geldi:

hikmet iv:

1. Bu biraz "Kobani-Stalingrad"(gülerler o doublespeak mucitlerine) hesabı oldu sanki,. Fatsa neresi, İmamoğlu ve İmamoğlu CHP'si neresi? Ben yaptıkları yapacaklarının teminatı olan ve fikir olarak en ufak bir halkçı endişe gütmeyen ama o role bürünen insanlar görüyorum.

Ama asıl fark o değil. Fatsa'ya girerseniz zaten mevcut devlet gücünü kullanmadan, dolayısıyla devlete ama iyi ama kötü bir sebeple karşı gelen gençlerin kendi denemelerinden, kalkışmalarından bahsediyorsunuz. Başarsalardı, adı devrim olacaktı. Ama çok geçerli, öngörülebilir sebeplerden başaramadılar.


Bu adam ise, gücü anayasa ile tanımlanan, TBMM'nin içinde yer alan partinin bir adayı olarak, henüz anayasanın belediyelere vermediği yetkileri kullanmaktan bahsediyor. Bu arada bu yetki anayasada tanımlanmadığı için (yanlış biliyorsam biri düzeltsin ama hiç sanmıyorum) ancak kanun düzenlenerek böyle bir yetki çıkarabilecek tek merci olan TBMM'yi de tanımıyor. Tabii şimdi Başkanlık sistemi yüzünden bu teklifi Erdoğan çok kolay verebilir ama adam İstanbul'u TBMM yönetemez diyor.

Yani sonradan tanımayacağı gücü şimdi tanıyarak yetkisini istiyor. Bunlar tabii CHP iktidar olur da yasa değişikliği sağlarsa o zaman girişeceği şeyler, önce o kanun değişikliğini onaylatması gerek ama daha oylaması yapılmamış şeyin kazanılmış sonucunu ilan ediyor.

Kaldı ki yerel çıkarlar devreye girdiğinde AKP'den de CHP'ye akışlar olacağını, HDP'ye ek olarak oylamayı pastadan pay umarak destekleyebilecekleri gayet muhtemel.


Anayasanın tabu maddeleri belliyken Türkiye'nin illerinin yönetimini yerelleştirelim mi sorusu bir ilin kaynaklarının ne kadar kullanılacağını belirlemek, hangi yatırımcıya nerenin gideceğini belirlemek vs. gibi aslında zaten özerklik elde edildi mi kazanılan hedefleri gizlemektir.

Bu özerkleşelim mi sorusu oluyor, her şeyden önce. Yani İstanbul'dan kocaman bir ırmak geçseydi, onun sınırları içerisinde nasıl kullanılacağına İstanbul
karar verecek, öyle mi? Ne kastediliyor sizce yerelleşmekten? HAangi yetkiler ne ölçüde genişletiliyor, hangileri yoktan var ediliyor, hangileri toplumun geri kalanının elinden alınıyor?

Meslek odalarının vesairin nasıl da bu fikre ısındığı ile halkın çıkarının ne olduğu alakalı olgular değiller. Birbirleriyle çelişebilirler de.

Yaptığınız eleştirinin her yanında insanların objektif olarak iyi niyetle ve bilgiyle karar verdikleri varsayımı var. Bugün moda olan önemli değil, en temel sorulara ne cevap geliyor o önemli.

Yerelleşme anti-kapitalist olmaz, kalabalığın çıkarına olan şey anti-kapitalist olur. Yerelleştiğini söylediğiniz devletlerden gelişmiş olan federe devletler bile kendileri ulus devlet gibi davranırken kendi ülkesini, özellikle eğitimi mahvedilmişken, devlet tarihinin en büyük borcuna batırılmışken, Atlantik tarafından sürekli haksız tavizlere zorlanıyorken kendilerinin bile uygulamadıkları şeyleri Türkiye'nin uygulamasını olumlu görmeniz bana mantıksız geliyor.

Bu devletler aslında politik kararlarına bakıldığında, gayet ulus devletleri:

i-Gerekirse 2008 krizinde olduğu gibi devlet, kamu kaynaklarını büyük şirketlere aktarmak suretiyle liberal ekonominin prensiplerini bir anda hiçe sayarak, halkı değil de batmış kapitalistleri kurtardı ve bunu halkın cebinden ödeyerek yaptı. Dünyada herkes böyle yapınca ne olmuş mesela, balonlar milletin sırtında patlatılmış. Bankalar da büyümüş olarak çıktı. Ve bu dalga dalga yayıldı. İzlanda'yı bile batırdılar. Dünyanın kişi başına düşen zenginliği en fazla olan ülkelerden birini.

ii-ABD federasyon olabilir ama Teksas kendi ekonomisini ne kadar istese de tek başına yürütemiyor, ayrılmak isteği kanlı bir şekilde bastırılmıştı zaten:
www.texastribune.org
"
The Fight

In 2010, the Obama administration passed the Dodd-Frank Act to avoid an economic collapse like the 2008 financial crisis. Title II of the reform law established the Orderly Liquidation Authority, which can liquidate large financial institutions, including the Texas Treasury Safekeeping Trust Company, which invests and manages assets for Texas agencies. Attorney General Greg Abbott filed a lawsuit in federal court challenging the validity of the new authority. Ten other states have also challenged the financial reform, and private plaintiffs include Texas' State National Bank of Big Spring.
"
Adamlar eyaletlere verdikleri rahatlığı kanunlar geçirip geri alıyor gerekirse.
Ha biz bunu da yapmayız, vermeye devam ederiz. Kafa kendi evini temiz ve rahat tutup sitenin içine çöp atmak bizde çünkü. O site herkesin ama.


iii. Almanya bütün bölgelerin iç yönetimlerini bağlayan yasaları meclisinden gayet rahat geçiriyor. Bu arada bu federe yönetimler üstü parlamento yasaları tabii çok ciddi süreçlerden sonra oluşuyor, adamın tekinin "özerklik teklif etmeden özerklik yaşatacağım"a varan sözlerinden bunun bir süreç değil oldu-bitti hayali olduğu da anlaşılıyor.

Ancak ters bir örnek de var, buyrun: www.ensonhaber.com (sınırsız yetkili Bavyera polisi yasasını eyalet meclisinin onaması)

Bir şehirde kimler en çoksa o yaşamı belirleyecekler. Zaten bizim durumda da biraz bu uyanıklık da var. Türkiye'yi kabile devletçiklerine çevirmek için harika fikir, şehirler ve kaynaklarını sömürmekten başlamak. O yetkiyi verdiniz mi, sömüreni de çıkacak zira.

İstanbul'a edilen muameleden ben hiç memnun değilim. Ancak bu adamın dediğini olanaklı kılacak yasayı bir gün biri teklif eder de geçerse, diğer tüm şehirlerin başına yavaş yavaş aynı şey gelecek.

Siyasi birlik diye bir şey var. Tekkeyi bekleyenin çorbayı içmesi bu ülke operasyonları ardı sıra yediği için mümkün oldu.

Bir de lütfen, bütün "ulus"lararası ilişkilerin "ulus"lar üzerinden yürüdüğü,
anayasanın ve ekonominin iç ve dış politikayı belirlediği bir dünyada, ulusun gerekliliği kabul olunduktan sonra etki alanı mı tartışılıyor?

2. Asıl ulus tarihsel. Ulus tarihsel bir olgu. Üzerinden atlayıp, dünyadan izoleymiş gibi bir sistem kuramıyorsunuz. Yönetim şekliniz, anayasanız, bir ulus olduğunuz için var. Anayasa tarihsel demek, biri gelir devirir başka bir ülke başka bir anayasa olur, demek. Ben halkla çıkarı bir olmayan adamların anayasayı geçmişin bir şeysi haline getirmesi girişimine devrşim değil operasyon derim. Devrim Fidel Castro'nun, Atatürk'ün yaptığı gibi olur. Arkasında bütün halk olur, temsili ele geçirmiş üç beş uyanık değil. Temsilin arkası dolu mu değil mi bir savaşta anlaşılır zaten. Ben TC'nin o yoldan zaten geçtiğini düşünüyorum. Birilerinin deneyselliğiyle değil, önce halkı eğiterek, sonra her şeyi yıllarca tartışarak, raporlar oluşturup kamuoyuna sunarak olur bunun samimi yolu. Bütün sözde muhalif gazetelerin aynı sıcak naneyi servis etmesiyle, çakma sivil toplum örgütleri yani paravan veya fon şirketlerin de bunları desteklemesiyle, gizlenen başka ülke vatandaşlıklarıyla olmaz. Yukarıda dönüşümünü özetlediğim bir parti bunu hiç yapamaz. Bunun aday edeceği adam zaten yapamaz, yapsa aday edilmez.

O nedenle böyle inşaatçı olur. Olmasa sivil toplumcu falan olurdu, yarısı Brookings'e varan, Rand ve benzerlerine varan, paravan şirketler üzerinden obfuscation yapan örgütler.

Yani kanla kazanılan zaferle kurulan ülkenin yasasını değiştirmek bedava değil,olay geç olsa da anlaşıldığında bir o kadar "tarihsel" olur. Kendisine verilen yetkiyi alıp, yetki veren müesseseyi aldığı yetkiyle inkar etmek hükümet değil bildiğin rejim değiştirmek, devirmek.

İstanbul'un bağımsız olarak yer aldığı fantazi ABD hariştasında Kürdistan ve Ermenistan da vardı. Nasıl bir anti-emperyalist tavırsa ulus küçültmek, bunu bizden emperyalistin feriştahı ABD istiyor zaten onyıllardır. Manidar.
Yönetim ulus büyüyünce küçülür:

Ulusları küçülterek değil birleştirerek yönetimleri çoğunluğa hizmet edecek şekilde küçültürsünüz. Derdiniz çoğunluksa tabii. O dönem başlayana kadar ne dense boş. Ben dini de kabul etmiyorum ama bu kavram şemasının yarattığı etkiler söyleyeceğim her laftan daha gerçek. Kendi realitesi oluşmuş durumda. Neyse ki artık pek çok ülkenin takmadığı ama ne yazık ki geri kalsınlar diye başka ülkelere onları laikken birden şeriata gömerek taktırdığı bir içtihadı var.

3. Biz homojen değiliz, çoklu etnik bir kültürümüz var. Dinin siyasi etkileri hissedilir boyutta. Zenginle yoksul arasında uçurum var. İç üretim bitirilmiş vaziyette. Borç gırla. İhracat köreltilerek sıfıra indirgendi. Açık veriyoruz. Bu durumlar altında yerelleşmek istemek "ben ayrıcalıklarımı korumak istiyorum,siz bokunuzda batın" demek,çünkü ancak ortalamadan iyi durumda olan ayrılmak ister. Yoksa bu adam yurtdışından yatırımlar getireceği İstanbul'da yok edilen florayı mı canlandıracak? Siz de dediniz. Adam müteahhit. Büyük yetkilerin verildiği yerler ve temsilcileri küçüldükçe keyfiyet artar ve engelleyemezsiniz. Adam ne söz verir, ne yapar bilemezsiniz. Yaptığında iş işten geçmiş olur. Kanunen o merhale aşılır geri alana kadar ülkenin canı çıkar vs vs.

CHP Batı'nın ekonomisini iyileştirmeye hizmet eden ideolojik bir aygıta dönüştürülmemiş olsaydı, bu güne gelen yollardan zaten geçmezdik.

Birileri Kılıçdaroğlundan önce halkı kine teşvik eden şiir yazdığı için ceza almış bir insanı hapisten çıkarmaya yardım etmezdi.

Sonra o birileri kasetle alaşağı edilip adam gibi ekranda konuşma süresi alınamayan bir zamanda, yerine, önceden Dengir Mir ve Melih Gökçek'i alt etmesi için eline verilen dosyaları kullanarak CHP başkan koltuğunu garantileyen KK'nu geçirmezdi.

Sonra bu adamın, herhangi bir "saflığı" olamayacak, işi kazandığı paraları politika değiştirmeye adamak olan, kurumsal varlığı olan, işi dünya ülkelerinin iç politikalarına kah spekülasyonla kah sivil toplum örgütleriyle karışmak ve yönlendirmek olan Soros'un fonladığı bir organizasyona üye olmazdı.

Bunlar masumiyet değil. Bunlar taraflar.

Daha sonra bu adam verdiği çarşaf liste sözünü bozup CHP2nin içini alayı anti 6 ok tiplerle doldurmazdı. Lanet herifler idealist birer komünist değiller zaten, adamlar bildiğin tarikatçı, şeyh-şıh, etnik ayrılıkçı kışkırtmacı falan.

Ağıclarından çıkan her şey ABD ve Avrupa'nın yapmamızı istediği şeyler. Hani dünyadaki 4 kıtaya yayılıp anasını ağlatmış, yerli nüfusu süpürmüş Batının vahşi kapitalizminden bahsediyoruz. O dönemde kim o kadar gelişseydi bunu deneyecekti, insanın hamuru adiliği iyilik kadar barındıran bir şey. Kimse melek değil. Şartlar olgunsa, her şey olabilir.

İşte bu adamlar kendi ülkelerinde adeta federasyonu hiç kılmış federasyon üstü parlamento yasalarını geçirmişken, kendilerinde var olan tabuları bizim silmemizi istiyorlar. Bizim anayasamız onlarınkine hiç benzemezken ve biz öyle bir ön hazırlık yapmamışken ve işin ilginci, sürekli false flagler düzenlemeseler, yapacağımız yokken, yapmak istemezken.

Bu nasıl olabiliyor. E her ülkenin haini var, haini bulup besleyen maçı alıyor. Biz şu zamana kadar bulunan ve beslenenlerle yönetildik ve CHP'nin bu ülkenin kurucu partisiyle zerre alakası yok, o partinin içi dahi sağcı ve padişahcı kaynamış osla bile.

Tüm bunlar nedeniyle, bana dünya gidişatını çok yüzeysel şekilde genelleyen sizmişsiniz gibi geliyor.
Şartlar kendi çözümlerini oluşturur, kalıptan çıkmıyor bu çözümler. Bir kere kendi toplumunun en önemli sosyal, tarihsel ve kültürel parametrelerini ve ulusun içinde bulunduğu realiteyi bu ülkelerinkiyle bir saymak gerekir, bunu varsaymak için; bu da tamamıyla yanlış olur.
0
🌸godoşu beklerken
(29.12.18)
Dostum @hikmet'e yazmışsın ama olur da genç bir arkadaş okuyup afili kelimelerden etkilenir diye yazıyorum. O kadar anlamsız konuşuyorsun ve kullandığın kavramların ne anlama geldiğini(anayasa, federal devlet, federe devlet, meclis, parti...) o kadar bilmiyorsun ki.

Bunu anayasa hukuku alanında doktora yapan biri söylüyor. Bence hakaret olarak algılama. Değerlendir.
0
Zeth
(29.12.18)
Ben Gezi'ye de katıldım, LGBT gittiğinde de bulundum - hoş çok sağlam bir korsanlıkla Lice-Medeni Yıldırım protestosuna dönüşmüştü, elin gay pride'a da geldiği yer. Ne diyorlardı ona şimdi doğru mu söyledim hatırlamıyorum.

Kemalist derken Atatürkçüyü kastediyorsanız, ben Atatürkçü olarak, sizin gibi konuşan birinin CHP2nin yeni halini sevişini anlayabiliyorum.

Zaten etnik ayrılıkçılar AKP'den, rant var diye CHP'ye geçmeye çalışanlara bozuluyorlarmış. Yiyiciler bir tarafa dolunca, böyle bir spontan difüzyon gerçekleşmiş ahahah nediyeyim. Yok birbirinizden farkınız.

Ben bu soruyu soruda da belirttiğim gibi aslında CHP'ye, CHP'yi değiştirmeye çalışmadan, eski ilkelere sadık olan insanlar adına mücadele vermeden inanan, eskiden gelen CHP seçmenine çatıyorum. Şimdikilerin gaspettiği CHP'nin derdinin ne olduğu belli olan kitlesine değil.

O nedenle beni neyin gerdiği sizi germiyor yani. Germesin. Gerek yok.


2008 krizi trendleri yaratan ve trendlere inananların sıçıp batırmasının itiraflarıyla dolu bir krizdi(IMF, Dünya Başkanları veya danışmanları Stiglitz, Krugman, Piketty gibi adamlar veya serbest piyasa manyağı Fukuyama). Papağan gibi neyin in neyin out olduğuna değil şartlara göre sonuçların da değiştiği durumları anlamaya odaklanın bence. Modayı takip etmekle düşünebilmek pozitif korelatif olaylar değil.

Son olarak içeriğe ilişkin söylediğiniz her şeye dair: şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler.
0
🌸godoşu beklerken
(29.12.18)
ya zeth anayasa hukuku okuyorsun da ben de başka anayasa hukukçularını takip ediyorsam onlar da sana katılmıyorsa ne olacak?

yani ben süheyl batum'u ciddiye alırken osman can'ı hukukçudan saymam, saymak için hukukçu olmaya gerek duymam. yani süheyl batum'u da yeterince dinledim, sabih kanadoğlu'nu da ekleyebilirim.

hani atom fiziği okumamışsın, anayasa hukuku okumuşsun. söyleyeceksen bir şeyi söylersin, boş işler saptayıcısı trendy kişiliğin zorlansa da.

okuduğunuz bölümü söyleyerek otorite kurmaya çalışmayın düşüncenizi yazın. bir de, hani bunlar sosyal bilimler, daha yeni ekonomi kitapları yazan dünya bankası yönetmiş adamların özeleştirilerini yazdım zaten?

şunu da söyleyeyim. burası duyuru. ben akademik kuruluşlara sosyal bilimlerde veya sosyal ağırlıklı bölümlerde zerre saygısı olmayan biriyim, kendi beynim var. o yüzden ben bunların "batırdık" diyeceğini tahmine debiliyorum ama trendy çocuklar edemiyor. herkes kendi çıkarını sistematiğe kavuşturup textbook hazırlayınca, aynı müfredatı tüm ülkeye verince insan dinamikleri, enerji yasaları vs değişmiyor.

burada bana neyin benim hakkım olduğunu söyleyen şey sana ne öğrettikleri değil, benim vatandaş olarak söylenene baktığımda en kötüsünü düşünme yükümlülüğüm ve bunun doğuracağı sonuçları hem yaşayacak hem de seyretmek zorunda kalacak olmam. ben hakkımı doğrudan parlamentonun varlık sebebinden alıyorum.


cafcaflı bir kelime kullandığım yok, sana öyle geldiyse vay haline.

bu kadar cevap vereceğine düzeltme yapmıyorsan da bir yerlerden ses geliyor demektir yapacak bir şey yok. (bunu hakaret olarak algılama ya paylaş ya sus)

dostum falan da çok trendy bu arada. olur a bir genç arkideş okur.
0
🌸godoşu beklerken
(29.12.18)
@godoşu beklerken:

1) İmamoğlu'nun İstanbul'u bir Fatsa -ya da diğer örnekler...- hâline getireceğini söylemedim. Sadece konuşmaya, Şehir Anayasası gibi, yakın tarihteki yerel yönetim deneylerinin belki çeyreği etmeyecek ama şu canavarlaşmada kazanımımız olabilecek bir girişime federasyon kuruntusu ile karşı çıkan birine tarihsel örnekleri hatırlatarak başlamam gerektiğini düşündüm: Fatsa, Porto Allegre, Ovacık gibi örnekleri bu yüzden sıraladım. Çünkü bana kalırsa, en sonda da söylediğim gibi, İmamoğlu'na ya da Şehir Anayasası'na dair eleştirilen odağı mavcut anayasanın elden gideceğine dair bir telaş değil, İmamoğlu'nun ve partisinin neden daha fazlasını yapamayacağı olmalıydı.

Kentteki sorunlar ve yerel yönetimler üzerine yapılan çalışmaların bugünkü sıklığı "moda" gibi çoğunlukla ihtiyaca dayanmayan furyalara benzetilemez, üstelik burada benim "yerelleşme" diye andığım eğilimi zaten federasyonlaşma değildir. Bu çalışmalar ihtiyaçtan; şehir kaynakları kötüye kullanıldığından, hesap sorulabilirlik ortadan kalktığından, üçüncü köprü ve çevre yollarının yerleşime açacağı kuzey ormanları tarihe karıştığında soluyacağımız havadan, Kanal İstanbul gibi bir proje gerçekleşirse Marmara Denizi'nde canlılık sona ereceğinden dolayı filan yapılıyor. Karar süreçlerine halkı katma kaygısı keyfî değil, kopup giden, "temsilcisine" yabancılaşan iktidarı -ki bence bu teknik olarak tüm iktidarlardır, daha fazla yabancılaşan diyelim...- dengeleme girişimidir. Bu yüzden bu çalışmaların yakıtı tam da aradığınız "halkın çıkarı"dır. (CHP'ye ya da İmamoğlu'na iyi niyet atfediyor da değilim fakat STK'ları, meslek odalarını, buralarda söz konusu başlıklarla uğraşan bilim insanlarını "çoğunlukla" iyi niyetli buluyorum, bu da onların yüzü suyu hürmetine değil, yaptıkları çalışmalar sebebiyledir.)

Yerelleşme tam da "anti-kapitalist" olabilir. Bu garabet kavramı bilerek kullandım, bir eleştiri içeriyordu. Karşıt olduğu şeyin yerine bir alternatif koyamadan "anti-kapitalist" olabilir ancak: Ara sözlerden birinde de belirtmiştim, günümüzün yerelleşme hareketlerinin iktidar mücadelesi ile bağı zayıftır, şayet başarıya ulaşırlarsa çelişkileri azaltırlar, merkezî iktidarı alıp üretim ilişkilerini düzenleyemezler çünkü çoğunlukla, bu yüzden de "sosyalist" olamaz, düzen içi kalır. Ovacık istisnai bir örnek... Yine de bu arazlar, insanların kendi kentlerinde karar alma süreçlerine katılacağı bir yerel yönetim anlayışını savunmayacağım anlamına da gelmez.


2. Ulusun ve ulusal devletlerin etki alanı da, gerekliliği de tartışılabilir, bu siyaset ortamında bunlara karşı pozisyon alarak da var olabiliriz. Din için de bu geçerli... Tarihten, hiç yırtılmaz zannettiğimiz perdeleri yırtarak bugün bize düşünme biçimleri aramağan eden sayısız kahramanı tutup çıkarmak istemiyorum tekrar.

Ben "tarihsel" sözcüğünü, genelde özcü benimsemelere karşı olarak, bu örnekte ise değişmez sandığınız anayasanın geçiciliğini anlatmak için kullandım. 61 Anayasa'sı yürürlükteyken "İşçi Anayasanın Bekçisidir" yazılı bir pankart açmanız tutarlı olabilirdi. Bunu bir de bugün düşünün... (Bir devrimci olarak şunu söylemek isterim: Castro'nun ve Mustafa Kemal'in arkasında "tümüyle" halk yoktu. Bu isimlerin iktidarında pek çok değişiklik kalabalığa rağmen uygulanmıştır, eğer devrimi yalnızca bir "an" olarak değil öncesi sonrasıyla, "kültürel devrim" tarafıyla da anlıyorsak bunu kabullenelim. Girişte Devrimci Yolcular için "Yapsalardı devrim olacaktı" dediğiniz için, "Yaptılar ve devrim" oldu gerçeğini de göreceğinizi umuyorum. Her zaman meşru olan kazanamaz fakat kazanan meşrulaşabiliyor. Marks halkların tek değişmez hakkının "devrim hakkı" olduğunu yazarken, tüm burjuva iktidarlarının da devrimle başa geldiğini hatırlatırdı. "Tarihsel"lik, geçicilik işte bir devrim kadar yakın.)

Şehir anayasası taslağı bir tartışmayı öngörüyor. Fakat bu tartışmayı da biçimi, mecrası ve amaçları dolayısıyla beyhude görüyorsanız bir yerelleşme girişimine karşı çıkmanız garip. Halkı neden eğitip tartıştırıyoruz, yönetimi yerelleştirmeyeceksek? Sürekli eğittimiz kitlelerin varlık amacı nedir böyle bir durumda, iş gününü çalışarak geçirip düzenli olarak sandığa gitmekten başka?


3. Şehir anayasası girişimi "görünüşte" zaten halihazırda "adam ne söz verir, ne yapar bilemezsiniz" durumunda olan bizlere, mevcut durumdan daha fazla denetleme olanağı veriyor. Tekrar söylüyorum: Bunlardan şikayetçi iseniz neden daha fazlasını alamıyoruz diye sormak gerekir. (Fakat sizin bunun federasyon anlamına geldiğine dair varsayımınız buna engel oluyor.)

CHP'nin ideolojik aygıt olmadığı bir dönem yok, eğer atıf Althusser'e ise... En baştan beri aslında tüm Batı'ya benzeme eğilimlerinin, taşıdığı açık ya da gizli sömürü amaçları bir yana, üretici güçlerin gelişiminin doğal çelişkileri olduğundan bahsediyorum. Yerelleşme de bir ihtiyaç olarak karşımıza çıktı, kent insanına daha fazla yetki verecek. Böyle olumlu bir durumda bizim anayasamızın ya da kültürümüzün buna hazır olmadığı gibi tezler geçerli değil. (Federasyon için bunu söylüyorsunuz, biliyorum ama inatla yerelleşmeyi tartışmak istiyorum.) Şöyle bir kökümüz de var bu konuda: Biz İstanbul için Gezi pratiğinde bu tartışmayı başlatmadık mı zaten? Pratikte akamete uğradı, o güzelim mahalle meclisleri sönümlendi. Fakat bizim özellikle İstanbul'da yoğunlaşan bir "kent hakkı" pratiğimiz zaten var. Hiçbir şey öyle gökten gelmiş, emperyalistlerce buyurulmuş değil.

Son olarak hiçbir ülkenin kendi gerçekliğini diğerlerininki ile bir saymıyorum, eşitsiz gelişim yasasından haberdarım. Yalnız ülkeler arası etkileri doğru seyretmeye çalışıyor, değişikliklerin olumlu tarafını sahipleniyorum. Bu kadar. Sevgiler, selamlar.
0
hikmet iv
(29.12.18)
1- İlk cevabımla alakalı bir otorite kurmaya çalışmıyorum farkettiysen. Zaten kahve muhabbeti üslubundan da anlaşılacağı üzere öyle düşüncelerimi özetle geveleyip geçmişim. Aksi düşüncelerle de herhangi bir sorunum yok. İkna yahut argümantasyonla çürütme gibi derdim olsa "gezi gibi topoş hareketler" demem. Daha net olurum. Yazdıklarımın içinde somut bazı bilgiler var örneğin CHP tarihi ile ilgili ancak açmamışım. O kısımda bi mutabık olalım.

2- Şimdi sorunu belirleyelim. Sorun senin anayasa hukukunun temel kavramlarının ne anlama geldiğinden haberdar olmaman. Bunu bir örnekle açıklayalım. Federal devlet.

Bir kere benim lokalleşme, hikmet'in yerelleşme diye bahsettiği şey federal devlet değil. Mahalle, köy, komün gibi. En yakın örneği isviçre kantonları olabilir.

Sen "Yerelleştiğini söylediğiniz devletlerden gelişmiş olan federe devletler bile kendileri ulus devlet gibi davranırken" derken örneğin tam bir kavram kargaşasındasın. Çünkü federal devlet, ulus devleti dışlamaz. Üniter devlet - federal devlet ayrımıdır o. ABD'de, Almanya'da ulus devlettir.

-Federal devlet anayasa ile kurulur. Bu anayasada federe devletler ile federal devletler arasında yetkiler bölüşülür. Genellikle bu anayasalar yazılı ve katı anayasalardır ve değiştirilmelerinde federe devletlerin çoğunluklu rızası aranır. Federe devletlerin federal devletten ayrılma hakkı yoktur.- Temel 1. sınıf bilgisi bu.

Dolayısı ile texas kendi ekonomisini yürütemiyor derken anayasada belirlenmiş olan bu yetki paylaşımı dahilinde gerçekleşen bir durumdan bahsediyorsun. Federal devletin anaysada var olan yetkisini aştığı düşünülüyorsa federal yüksek mahkemeye başvurulur. Zaten verdiğin link de texasın federal mahkemeye açtığı davaları derlemiş.

Almanya kolaylıkla tüm bölgelerin içişlerinde etkili yasa çıkarabiliyor diyorsun. Sanki bu federal devlete aykırıymış gibi. Halbuki federal devlet tam olarak budur.

Tersi bir örnek deyip bavyera eyalet meclisinin bavyera polisine sınırsız yetkiyi onayladığını belirten haber paylaşıyorsun. Halbuki federal devlet tam olarak budur.

Teksas ayrılamıyor diyorsun. Zaten federal devlet tam olarak budur.

Yazdığın hiçbişey sansasyonel yahut istisnai bir durum değil.

3- Tabii ki farklı hocaların belli konularda farklı görüşleri olabilir. Ama ben burada tartışmalı konuda görüş belirtmiyorum. Temel kavramı bilmeden kullandığını söylüyorum.

4-Sosyal bilimler hakkında senin görüşüne yatkınım. Bu yüzden akademiyi bırakmayı düşünüyorum ama bu konuda bile düşüncenin sığ olduğunu görüyorum. "Ekonomistler 2008 krizine yolaçtılar dolayısıyla iktisat is bullshit." Sosyal bilimlerin eksikliği ve kusurları gerekliliğini dışlamaz.

Sosyal bilimlerin doğası gereği hipotezlerin test edilmesinde faktörlerin izole edilememesi kaynaklı sorunları vardır. Sosyal bilimlerde yöntem dersini alan herkes bu kısıtlamaların bilincindedir.

Bu arada atom fiziğinde de faktörler izole edilemediğinden spekülasyon yapılır. quantum bayesianism, kopenhag okulu, bohmian yaklaşım vs.

Textbook bilgisi geliyor:

Kuram bir butun olarak gercekligi veya gercekligin belirli bir bolumunu aciklama; olay, olgu ve nesneler arasindaki düzenli iliskilerden genel sonuclar cikarma ve bu sonuclara gore gelecek ile ilgili ondeyilerde bulunma amaci guden, gecerliligi, temel aldigi varsayimlarla sinirli sistematik bilgi cercevesidir.

Bilimsel yasa gözlenen olayların sıniflandirilmasi sonucunda, değişmez, her zaman ve her yerde geçerli neden-sonuç ilişkilerine varılmasıdır.

----

Düzeltme yapmamamın sebebi neredeyse her kavramı hatalı kullanmış olmandı.

Eski forumculardan olduğumdan uzun yazışmalara zaafım var. Bu yazdığımı da senin döşediğin paragraflara harcadığın emeğe saygımdan yazıyorum.good old days

Bence bu azmini başka yere kanalize et. Bu alan pek yeteneklerine uygun değil gibi.
0
Zeth
(29.12.18)
illuminatiyi unutmuşuz evet o da var.

ayrıca imamoğlu seçilirse kuran iptal olacakmış: www.youtube.com
0
anon1m
(29.12.18)
Ben söyleyebilirim.

www.cambridge.gov.uk

şehirlerin zaten belediye meclisi adı altında bir meclisi var. bu meclisin çalışmalarının esaslarını düzenleyen metnin adı pekala şehir anayasası olabilir. Bunun federal yapı ile bir ilgisi olması şart değil.

kaldı ki federal yapı uygulayan devletlerde (rusya federasyonu, federal almanya cumhuriyeti, amerika birleşik devletleri) federal hükümetlerin birer anayasası yok. bunların içinde kendi ceza kanunu olanlar var (özellikle abd) ama hiçbirinde anayasa yok.

edit: olm siz ne konuşuyorsunuz lan? insan okuyacak onları insan... biraz konuya odaklanın.
0
babilbaligi
(29.12.18)
Hikmet:

Kocaman bir cevap yazmıştım, üstelik ilk girişimim de değildi ve gönderdikten sonra yok oldu. Arrrrgggh.

Bu sefer kısa geçeceğim:

1. Yakın geçmiş, CHP'nin özerkleşmeleri destekleyen teklifleri, Yerel Yönetim Şartnamesi, dünyada 40 yıldır dolaştırılan Türkiye haritaları benim dediğimi değil sizin dediklerinizi kuruntu yapıyor.

2. Mecliste sağlayamadığınız demokrasiyi yerel yönetimde sağlayabileceğiniz zannı neye dayanıyor, anlamadım.

3. Sırf devolüsyondan bahsetmek için bile geçilmesi gereken yasal aşamalar anayasanın yeniden hazırlanmasını gerektiren bir kurucu meclisi de lazım getiriyor. Ha bu adam çekinceleri kaldırarak yetkileri de kendinde toplayarak ülkeyi her an patlayabilecek bir bomba haline getirdi de, başkanlık güçle elde edilmiş bir şey, meclisin yaptığı oylamanın bir ehemmiyeti yok.

4. Tam da benzer şekilde buna olumlu bakan aklın başkanlık sistemine de olumlu bakan akıl olmasını beklerim. Tamamen aynı mantık. Sağlık özelleştirmesini de iyi bir şey zanneden kafa olmasını beklerim. İyi bir şey olur temennisinden başka, ya anakronistik kıyaslamalar ya da benzeşmeyen örnekler üzerinden tarihi, ekonomipolitik ve sosyokültürel şartların tamamen farklı olduğu ve farklı bir insan yapısı ve atalet yarattığı ülkede bu kıyaslara benzer sonuçların doğacağını varsayımı var, hiçbir dayanak yok.

5. Mecliste yaşanan kanunsuzluğu en alt birime geçirmek, belediye düzeyinde bürokrasden halkı geri teptirmek, statükoyu korumak için mükemmel.

6. Fatsa anti-kurum bir oluşum ve kurum dışında. Ovacık'taki düzenlemelerin adı yerelleşme falan değil. İstense her belediye başkanı aynı şeyi yapabilir ama bu halk böyle insanları seçmiyor, onu seçemiyorken nüfusu 10 küsur yıl önce 16 milyon olan bir şehre yetjkileri artmış başkan seçecek, o da daha yetkilerin ne olduğu açıklanmadan, yuuvarlak laflarla ve anayasal dayanak olmadan.
O insanı seçecek bir kumaş kalmadı, bu 60 yıllık Batı uğraşısıyla yok edildi ve yeniden inşa edilmek zorunda.(Marshall Planı, NATO, PKK'nın kuruluşu, Kontr-gerilla, Komünizmle mücadele, darbeler, eğitimin imam hatipler ve müfredatla kötüleştirilmesi, 80'den beri ülkenin en önemli konumlarına hilekarların gelmesi,JITEM, Çevik Kuvvet,Gümrük Birliği ve Uluslararası Tahkim ve Barış Süreci ve özgürlük adı altında tarikatları ve etnik kimlikleri öne çıkaran, vatandaşlık bilincine saldıran, solun her yanını işgal etmiş sızıntı, besleme bir güruh)
Konudaki örneğe gelirsek. Daha tasarı teklifi bile yokken verilen bir vaat var; kim neye söz vermiş de bu adam bunu vaat ediyor, ne hakla? Kurumun içine girip kuruma karşı hareket etmek kuruma, kurumu yıkmak üzere sızmaktır.

7. En iyi niyetli durumda bile münferit ve bir sonraki başkanla geçicileşecek yamalı bir bohça olan çözüm görünümlü sorun için aynı hastalığı tüm illere sirayet ettirecek şekilde prensibin ta kendisine saldırılması şaka gibi. Bugün anayasaya aykırı KHK çıkarmaktan bahsedebiliyorsunuz, bunu yaptığınız zaman artık ondan da bahsetmenizin önemi olmaz.

8. Yerelleşmenin merkezi iktidardan uzaklaşması bir iddia. Bunlar "adı üzerinde" kavramlar değiller çünkü dinamikler. Bugün iktidar olamadığı için yerelleşmeden yararlanan yarın her yere yerleştiğinde iktidar da olur. Bu opportunizmle alakalı bir olay. Kafa farkı olmayan adamların parti farkı var sadece.

Bu da bir bilim değil. Çıkara göre terim anlamlarının sürekli değişime uğratıldığı bir alan. Politika.

9. Temsil, üstelik işlemeyen demokrasilerde yerelleşmenin de bir güç tekeli oluşturmayacağı zannı nereden geliyor? Kimin çalışmalarından bahsediyorsunuz? Bizde teklifleri yapan adamların spesifik yol haritasını dahi daha bilmeden bu benzetmeleri yapma rahatlığı ve özgüveni nereden?

Bakın ben makul sorular soruyorum. Daha da uzar yani, sorun yok. bu çok çok uzun bir şeydi anca bu hale geldi. Ama şu geçersiz, bu geçersiz demek için iddialarınızın dayanaklarını, bu konjonktürde nasıl geçerli olduklarını, varsayımlarınızı yaparken neye güvendiğinizi ve bunun ne kadar objektif olduğunu söyleyebilmek gerekiyor.

Şu an değişmesi gereken şey en üstte. Siz en üstteki hastalığı en alta kadar indirmekten bahsediyorsunuz.

Sizin iyi niyet gördüğünüz yere baktığımda, yakın tarih bana Türkiye Gladio'sundan başka bir şeyi göstermiyor.

Sivil toplum örgütleri için Sivil Örümceğin Ağında'ya veya Bir Ekonomik Tetikçinin İtiraflarına bakabilrisiniz mesela. Bu teorik bilim değil, pratikler bütünü. Bir teorisi varsa pratik desteklemediği sürece boşa konuşuluyor. Konjonktürden boşanmış saptamalar yapıyorsunuz ve iyi niyete kanıtlar aksini gösterirken inanmak adı üzerinde sadece inançtır ve başkalarının inanmasını istediğinizde sorumsuzca oynanan bir kumardır.
0
🌸godoşu beklerken
(31.12.18)
Zeth:

1. Birisi gelip 10 tane sıfat sıralayıp "uzmanıyım güven bana" demek için iki kere zahmet ettiğinde ve uzmanlığını söyleme gereği duyduğu yerde kahve muhabbeti yaptığını da eklediğinde çok garip bir ortam oluşuyor, ne bileyim hem karnım doysun hem pastam dursun, kasap havasına varyasyon tadı.

2. Yahu yerelleşme sizin iddianız. Siz kimin adına konuşuyorsunuz ki, neye dayanarak?

-İsviçre federal bir devlet. Kantonları çok eskiden vardı, kuruluşunda da federal devlet olduğu tanımı var.

-Bence siyasal bilimler(!) ve uluslararası ilişkiler yaşıyor o kavram karmaşasını-(bunların tanımlarını sabitlemiş uluslararası konvansiyonlar varsa adamlar kendileri kendi dediklerine uymuyor o zaman):

*Ulus-devlet üzerinde bahsettiğiniz gibi bir konsensüs yok. Ağırlıklı olaraksa kültür, tarih ortaklığı içeren topluluklar ve özellikle bunların üniter olanları var. İlginç şekilde buna mukabil devlet-ulus gibi bir terim ortaya atılmış bir Hintli tarafından. İçinde çok farklı kültürlerin olduğu ancak üniter olarak yönetilen bir devlet olmasından hareketle bu tanımı ortaya koyuyor.
*Birleşik Krallık ÜNİTER bir devlet olarak geçiyor. Koca İskoçya, tüm yasamasıyla yine de bir devolüsyon örneği. Şimdi Westminster'ı hiç saymasak, tam bağımsızlık ilan etsek diyorlar. Yasaları var.
Hakeza Galler ve Kuzey İrlanda.
Hepsi ayrı ulus hatta ülke olarak tanımlanabiliyor ama yasa olarak sonuçta tek bir yere bağlı oldukları için üniter olmuş oluyorlar.
Kısacası aslında "üniter devlet" bile anlam olarak karşılamıyor durumu. BK'da kendi krallığa ulus-devlet diyeni de var bu arada, çok uluslu devlet diyeni de var.

Öte yandan Federasyon olan ABD federal hükümerin kendi devletlerine müdahalelerine bakılırsa ve her azınlığın dil ve kültür olarak büyük ölçüde asimile oluşuna bakılırsa neredeyse üniter davranan ve uluslaşmış bir devlet.

Bunlardan gücünüze bağlı olarak kendi kategorilerinize bile aykırı davranabildiğiniz görülüyor zaten.

* Bu kadar akışkan constructlar yaratıp bunları işine geldiği gibi kullananların koyduğu terimler burada beni ve eylem kapasitemi ben istemedikçe bağlamaz. Bağlamak zorunda değil. Bu adamların anlayışı kitaplara yazılmış diye uygulanmak zorunda değil. Azınlığın hükümranlığının barem olmadığı ve hileye yer olmayan bir demokraside çoğunluğun istediği bağlayıcı olur. TC kurulurken belli bir şekilde kurulduğu, kaynaklar belli yerlere, insanlarsa her yere dağıldığı için örneğin İstanbul'un kaynakları sömürülürken ve nüfusu neredeyse 30 milyona varmışken devletin tipini tanımlama anlamında çoğulculuk için artık çok geç. O iş başta olacaktı. Ayrıcalık tanınmış kendine de mağdur diyen azınlıklar ülkenin tüm kaynaklarını ele geçirdikten sonra bu uyanıklıktan başka bir şey olmaz. Zaten öyle kurulmuş ülkeleri rejim değiştiren veye değiştirtilenlere eş tutmak saçma. Biz çokkültürlü olsak da çokuluslu olmaktan çoktan çıktık. Kültürler de izole olarak varlık göstermiyorlar zaten.

*Federe devletlerin federal devletlerden ayrılma hakkı yokken hangi gerekçe gösterilerek SSCB dağıtıldı, hani o en merkezi, daha ziyade "birlik" olan federasyon nasıl kendini feshetti, görülmemiş bir örnek derken hangi ayrımı yaparak söylüyorsun bunu?
Aynı gerekçeyle neden ABD dağılamıyor? BK dağılmıyor?

Ben zaten eyaletler üstü federal bir anayasanın varlığından bahsettim, yokluğundan değil. O nedenle, demeye getirdim ki, kendi adına bakmadan senin sözde üniter ve ulus (ikisini birleştiriyorum BK'ı unutarak) devleti yaptığında karşı çıktığı şeyleri kendisi kendi ülkesinde yapabiliyor.Ve dedim ki kendi anyasası olan Texas, hani bundan federe bir devlet olduğu için bahsedebiliyoruz, federal anayasaya uymak zorunda. Ama bu adam, bu federasyonlaşmayı bırakalım yerelleşmeden bahseden adam emirleri TBMM'den almamaktan bahsediyor. Nasıl olacak o? Diğer iller ne olacak? Diğer iller işin içine neden giremesin, tanınmasın? Ülke genelinde yönetimi değiştiren bir durum anayasada uygulama sınırları ve denetim anlamında tanımlı değilse yürürlüğe nasıl konacak? Konamazsa o anayasa değişikliği talebi olmadan değişiklik gerçekleşmişçesine "yerelleşme" beyanı nasıl oluyor? O anayasaya değişecekse kurucu meclis nerede?


Bu işi bırakalım desentralizasyona girişmenin bizim ülkemizde neden benzer sonuç vermeyeceğini ben zaten hikmet'le yazışırken cevapladım. On kere tekrar etmek istemiyorum.

Bakın bu temel birinci sınıf bilgisi falan değil. Ne olursa, neyin olabilirliği varsa o da tanıma sokuluyor bu kadar. Bana federal devlet sessesyon hakkı tanıyamaz diyen genel bir uluslararası kanun gösterebiliyorsanız, sözümü geri alayım. Gözleme dayalı istatistiksel bilgi veriyorsanız, o zaman ben de bunun nasıl da böyle olmadığını gücünü kaybetmiş ülkede başkalarını oynattığı atlarla kan dökülmeden, federe devletlerini bağımsızlaştırıp 2 yıllık süre zarfında kendini de fesheden SSCB'yi hatırlatırım. Demek ki ülke güç kaybedince o muhabbeti ülkenin kendisi değil, başkalrı çıkartıyormuş derim.

Yoksa Irak 1993'te federalleşmeden Kürdistan'a göz yumacak "yerelleşmeyi" birden vahiy indiği için kabul etmedi. 2005'te federasyonlaşmaya giden dalavereyi kendi kendine düzenlemedi. O hurmalar, Orta Doğudaysanız tırmalar. Bu arada bunu tanımayanlar ülke içinde de dışında da var.

Ben zaten tam da işin lafta değil güçte bittiğini ama lafın güce yasama yoluyla zemin hazırladığını, özellikle bu dönem için bunun geçerliolduğunu söylüyorum. Siz on araba laf etseniz Kuzey Afrika, Balkanlar ve Orta Doğu'daki paterni değiştiremezsiniz. Süslü kelimeler olguları anlatmayıp örtüyorsa o kelimelere ihtiyaç yok.


- Yazı sıranızla gidiyorum, Teksas'tan bahis olmuş. Evet ben zaten aynen bunu söylüyorum. Ancak bize dayatılan yerelleşme modeli -AB'ye müthiş bir eziklikle girmeye çalışırken çekince konularak kabul edilen şartnameden evvel Türkiye'yi böyle bir kavram germiyordu ne de olsa- o çekinceler kaldırıldığında, ilginç bir şekilde bir federasyondan bile fazla merkezi devlet tavizi içeriyor. Ah ne güzel, tam da bunları söylüyorum hey allahım.

- Hayır ben bir ikiyüzlülükten bahsediyorum, kendinizi size bunu yenilik gibi dayatan ülkelerle onların koşullarına sahip olmadan bir tutup böyle tavizleri tüm ülke adına vermek için propaganda yapamazsınız, diyorum. Bu adamın, tahminim o ki yerel yönetim şartnamesine dayanarak isteyeceklerini (ki bununn yasal zeminini kabul edenler tabu maddeleri nasıl 1988'den beri çiğnemediklerini açıklasınlar, bölünmez bir bütündür derken, ekonomik olarak bölünebilir, yerel yönetimleri uluslararası yerel yönetimlerle anlaşmalar yapabilir de demiyor ama şartname diyor) Alman federe devletleri Almanya'dan isteyebiliyor mu, bunu diyorum. Ben hep aslında aynı soruyu soruyorum.

- Tersi örnek diyorum zira haberlerde bütün ülkede tepkiyle karşılanan bir yasadan bahsediyor. İddiaları bu. İlginç bir şekilde derken dalga geçiyorum. hiç ilginç değil. Sözümona bu federal devletlerde milliyetçilik öyle arttı ki, muhtemelen içten içe eyaletlerin hepsinin aynı yasamayı çıkarmasını diliyorlar, federasyona bok sürülmesin diye. Burada diğer her şeyi dikte eden güç ülkenin bağışıklığı ve varlık refleksi. Biz de özellikle yıpratılan bir olay. Tam da bununla dalga geçiyorum. Cidden bunları yazmak zorunda kalacağımı bile düşünmemiştim. Şekilde iddia ve hissiyat olarak zıt, olgusal olarak aynı şeye hizmet eden örnekler.

- Ay lanet olsun, Teksas ayrılamıyorken, daha resmi olarak federasyon bile olmayan ülkeler önce "yerelleştiriliyor", sonra alavereyle "federasyon"laştırılıyor, sonra da geretiği zaman kopartılıyor. Of.


-Bana kalırsa dünyanın yuvarlak olduğu 1400lerde bile sansasyonel değildi ama yine de insanlar engizisyon mahkemelrinde yargılandı.

Benim görevim size sansasyon sağlamak, duygularınızı stimüle etmek değil.
Ben zaten gösterilen hukukun altında uluslararası olarak üstünlerin hukukunun varlığından bahsediyorum.
Siz aynı hukuku uygulamayı "ama onlar sarışın hadi biz de esmer kafamızı kömür suratımıza bakmadan sarıya boyayıp duralım" tarzı düz mantık kopyacı bir öznefretle düşünebilirsiniz de, yeter ki kendinizi üstünlerle aynı kulvarda zannedip olası sonuçları karıştırmayın.
0
🌸godoşu beklerken
(31.12.18)
(9)

otobüste hiç uyuyor numarası yaptınız mı?

Techsavvy
Günümüzün sorunu..Otobüste uyuyor numarası yapan gençler...Bu trt2 girişinden sonra size sormak istiyorum, hiç uyuyor numarası yaptınız mı?ben: çok yorgun bir günden sonra bilerek teyzelere yer vermedim. evet suçluyum! ama çok yorgundum ya hu....
Günümüzün sorunu..Otobüste uyuyor numarası yapan gençler...

Bu trt2 girişinden sonra size sormak istiyorum, hiç uyuyor numarası yaptınız mı?


ben: çok yorgun bir günden sonra bilerek teyzelere yer vermedim. evet suçluyum! ama çok yorgundum ya hu....
0
Techsavvy
(26.12.18)
Kolum kırıkken gelip başımda cık cık yapan teyzeye yaptım üstelik hiç uykum da yoktu başarılı da değildim yani numaramda ama pişman değilim.
0
bokmuhendisi
(26.12.18)
Yer vermemek için değil de bazen kimseyle göz göze gelmemek için yaptığım oldu.
0
purrty ploop
(26.12.18)
otobüste yer vermemek için uyuyo numarası yapmama gerek yok. Normal olarak zaten vermiyorum yani bana ne. Bedava ulaşım hakkı var diye can sıkıntısından tüm gün otobüsle ordan oraya gidip tam iş çıkış saatinde eve dönen, bir poşet pırasa almaya, ekmek almaya metroyla giden yaşlılara niye yer vereyim ki tüm gün o kadar yorulduktan sonra?

Otobüste/metroda gerçekten uyuduğum çok oluyor ama.
0
nundu
(26.12.18)
fazla otobüse binmiyorum o yüzden benim çok büyük bir sıkıntı değil ayakta gitmek
ama hergün iş için vb. kullanıyor olsam
ve sürekli amcaların teyzelerin işgali altında bir otobüs kullansam (mesela esat hattı)
yer vermek için çabalamam, teyzeye bakarım gerçekten içime siniyorsa veririm
yoksa bu söylenip duran, 190 kilo gün teyzeleri ve aşuğuuum sana tayyyyip ekmek almaya çıktım çukurambardan cumayı da hacı bayramda kıldım oooh nasılsa bedava diyen günde 8 arabaya binen kokan amcalar var mesela onlara ben değil kimse vermese keşke deli oluyorum kendilerine.

rol yapar mıyım ?
uyuyamıyorum ben 12 saat yolda bile mecbur rol yapardım muhatap olmak için anlıyorum gençleri.
0
niye ama
(26.12.18)
yok, yıllardır uyuyor numarası yapmadım. hatta yer için üstüne üstüne gelen tiplerin gözüne gözüne bakıp yer vermiyorum.
0
dox
(26.12.18)
Yıllaar önce banliyöde teyzelerin ağır hakaretlerine rağmen ayak yapmıştım. İş orada biraz inada binmişti.
0
japon askeri
(26.12.18)
Yok yapmadım. Onun yerine kulaklığı takıp boşluğa ya da ritim rutan ayaklarıma bakiyorum. Ama bazen migrenim azdıysa ışık çok fazla rahatsız ettiğinden mecburen gözlerimi kapatıyorum.
0
Amaranta ursula
(26.12.18)
uzun süredir görmediğim birini gördüysem anca. yohusam hiç uğraşamam.
0
nice tnetennba
(26.12.18)
Yapmisimdir.
0
stavro
(26.12.18)
(14)

pkk için

sabenburak
terör örgütü demekten kaçınıp silahlı militanlar diyen birisi neyi amaçlamaktadır tam olarak, nedir fikriniz?
terör örgütü demekten kaçınıp silahlı militanlar diyen birisi neyi amaçlamaktadır tam olarak, nedir fikriniz?
0
sabenburak
(25.12.18)
terörün politik bir kavram olduğunu düşünmektedir.
0
biravekahve
(25.12.18)
pek sempatizanı.
0
giovanne
(25.12.18)
Uyesidir.
0
acemi
(25.12.18)
Sempatizan uzak dur
0
opitseri
(25.12.18)
Sempatizandır.
(Bkz: gerilla)
0
neysene
(25.12.18)
pkk'ya pekeke der mesela o
0
ssiradanbirigibi
(25.12.18)
sempatizandır yada yan kollarına üyedir. 155'i ararın.
0
false pretension
(25.12.18)
Haysiyetsizliği şiar edinmeyi amaçlamaktadır.
0
Delay Fuze
(25.12.18)
teroristtir.
0
crucio
(26.12.18)
Dombilidir, taocudur.
0
dox
(26.12.18)
benim karsilikli konustugum birisi ise ben duzeltirim, elmaya armut denmez. hani bazi tartismali konular vardir hayatta ama pkk nin bir teror organizasyonu olup olmadigi bunlardan degildir. bunlar kurt degil masa dersin anlarim, amaci sudur degil budur dersin yine olabilir ama terorist mi degil mi diye bir tartisma olamaz, cunku sagolsunlar terorist olarak butun krilterleri sagliyorlar.
0
mavicorap
(26.12.18)
genelde bunu iki grup yapar, birincisi zaten söylenmiş.

ikincisi de arabulucu olma ihtimali görüp taraflar arasında niteleme yapmak istemeyen bürokrat grubu. bunlar "iki tarafa da eşit mesafede duralım ki, yarın bunlar masaya oturursa bize de iş çıksın" kaygısıyla hiç niteleme yapmaz, sadece durumu tespit eden nitelemelerle yetinirler.

edit: "pkk terör örgütüdür" demek bir yorumdur. Bence doğru bir yorumdur. Fakat sen eğer -olası bir- ateşkes görüşmesine arabuluculuk etmeyi düşünüyorsan bu tip yorumlardan kaçınmalısın. Arabulucunun tarafsız olması şarttır.
0
babilbaligi
(26.12.18)
PKK'yı şirin göstermek, terörist dememek için çırpınıyordur. Hiç şüphe yok ki sempatizanıdır.

Çevremde çok fazla hdp ve pkk destekçisi var, akrabalarım içinde de. Emin olun aşırı yobazlar, irticadan ve aşırı dincilerden çok daha tehlikeliler.

Burada da eminim pkk sempatizanı vardır, eyvallah ne yapsak düşüncelerini değiştiremeyiz.

Ama tek bir şey söylemek istiyorum;

Kardeşim bu örgüt sadece güvenlik güçleriyle çatışan bir örgüt mü? Eğer cevabınız evetse tamam, gerilla diyelim, militan diyelim.

Ama diyebiliyormuyuz ki "PKK hiç sivil öldürmemiştir, hiç öğretmen öldürmemiştir, hiç işçi öldürmemiştir, hiç hedef gözetmeden bombalı saldırı yapmamıştır"

Bunu diyebiliyor muyuz?

Hayır, o zaman buz gibi terör örgütüdür PKK.
0
John Bloor
(26.12.18)
Örgütleri sınıflandırırken kullandıkları yönteme göre mi sınıflandırıyoruz yoksa amaçlarına göre mi? Mesela siyasi parti diyoruz, amaca göre sınıflandırma; siyaset yapmak için kurulan örgütlenme diyoruz, miting örgütü demiyoruz. Terör örgütü diyince de sanki örgüt şamata olsun, gırgır olsun diye terör yapma amacıyla kurulmuş gibi bir algı oluşuyor bende, halbuki terör amaç değil kullanılan yöntem orada. Tam olarak sorunun cevabı olmadı ama konunun PKK vs. değil de gramer açısından ilginç bir yanı var.

Gerçi o açıdan silahlı militanlar çok daha kötü bi tanım, o yüzden arkadaşının temel motivasyonunun gramer olmadığını söyleyebilirim.
0
plutongezegendegilmi
(26.12.18)
(2)

Tek hekim raporu aldım

işimdeyim gücümdeyim
Baslangic tarihi 23.12.2018Bitis tarihi 23.12.2018 yazıyorBir de raporu veren pratisyen hekim (acilde görev yapıyor)Bu bilgiler ışığında bugün (23.12.2018 tarihinde) raporlu muyum?Bir sıkıntı var mı?
Baslangic tarihi 23.12.2018
Bitis tarihi 23.12.2018 yazıyor

Bir de raporu veren pratisyen hekim (acilde görev yapıyor)

Bu bilgiler ışığında bugün (23.12.2018 tarihinde) raporlu muyum?
Bir sıkıntı var mı?
0
işimdeyim gücümdeyim
(23.12.18)
evet
0
fragile lady
(23.12.18)
Rapor değil de o gün acile geldiğine dair belge olarak veriliyor bazen. En azından bizim acilde öyle verdiğimiz oluyor.
0
dox
(23.12.18)
(12)

ajanda kullanmak

yuvarlanantencereninkapagi
ajanda kullanıyor musunuz? evetse ne sekilde kullanıyorsunuz; neleri, nasıl yazıyorsunuz?yapacağınız şeyleri, planlarınızı yazıyor musunuz? ben bunu yapmaya calıstıgımda obsesiflesiyorum, her adımı, her noktayı yazmak istiyorum. bu işe hiç girmek istemiyorum bu yüzden.ajanda kullanmanın avantajları-
ajanda kullanıyor musunuz? evetse ne sekilde kullanıyorsunuz; neleri, nasıl yazıyorsunuz?

yapacağınız şeyleri, planlarınızı yazıyor musunuz? ben bunu yapmaya calıstıgımda obsesiflesiyorum, her adımı, her noktayı yazmak istiyorum. bu işe hiç girmek istemiyorum bu yüzden.

ajanda kullanmanın avantajları- dezavantajları nelerdir?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(22.12.18)
Mecbur kullanıyorum yoksa her şeyi nasıl hatırlayacaksın. 47. Hafta bilmem kim aranacak, fiyat sorulacak falan. Bilmem hangi tarihte sendikayla yemek var şu mekanda vs diye, yazıyorum mütemadiyen.
0
bos gezenin bos ustasi
(22.12.18)
Ajandaya normal notlar alıyorum.bazen yapacaklarını yazıyorum ama takvime uygun değil defter gibi

Önümde bir takvim var onun üzerine gün güm yapacağım işleri yaziyorim
0
seyyar satıcı
(22.12.18)
Kullanıyorum.
Önceden tarihi belli olan şeyleri yazıyorum; diş hekimi randevusu da olur, biriyle buluşma da. Bazen çok öncesinde bilet aldığım tiyatro-konser etkinlikleri de yazıyorum. Ben ajandayı hatırlama amaçlı değil de, daha çok geçmişe baktığımda ne zaman kimle ne yapmışım diye görmek için tutuyorum.
Yeni seneye başlarken güzel bir ajanda almak ayrı bir keyiftir benim için.
0
pike
(22.12.18)
kullanıyorum. işim için mecburum zaten. onun dışında kişisel hatırlatmalarımı, günlük işleri, önemli notları, özel günleri, randevuları da ekliyorum aynı ajandaya. faydasını da görüyorum. iş için özellikle iş bitirdiğini görmek motive ediyor, yapılacakları atlamamak açısından da faydalı. ben birkaç senedir çok alıştım kullanmaya. yeni ajandam yolda hatta :)
0
aquarium
(22.12.18)
iki gün kullanıyorum üçüncü gün unutuyorum kenarda :(
0
birsürüsorumvar
(22.12.18)
ajandaya not almak artık hem gereksiz zaman kaybı hem de çok ilkel. artık to-do listler var, evernote var, hepimizin akıllı telefonu var, bilgisayar kullanıcısıyız. yapılan iş listesi için bir yerden fiziksel bir ürün çıkartıp sayfa karıştırıp not anımsamak son derece anlamsız. artık to-do listler tüm platformlarlar senkronize oluyor, hatta bazıları sms,mail ile ayrıca bildirim yapıyor.
0
her gece yeminler ediyorum
(22.12.18)
2014de basladim 50. Sayfaya geldim.
0
acemi
(22.12.18)
İşimle ilgili olarak kullanıyorum.
O anda yapmayıp ertelediğim her işi not alıyorum. Mesela tam bir şeyle uğraşırken biri aradı ve bir şey istedi. Hemen not alıyorum, uğraştığım işe devam ediyorum. Bir mail geldi okudum ama o anda cevap veremeyeceksem bayraklıyorum ve ajandaya da 2-3 kelime ile not ediyorum. Telefonla konuşurken not almam gereken şeyleri yazıyorum, sonra nereye yazmıştım derdi olmuyor. İleri tarihte yapılması gereken her şeyi o tarihli sayfaya yazıyorum. Hatta 2-3 gün öncesine de bu iş yaklaşıyor diye not ediyorum.

Kişisel işlerim için mobil uygulama kullanıyorum.
0
sanxis
(22.12.18)
iş yerinde kullanıyorum, kullanmak zorundayım. hem online ortak outlook ajandası kullanıyoruz hem de kişisel var. kullanmazsam dağılır giderim.

sosyal hayatımda ise tam tersi, planlı hiçbişeyim yok; haliyle kaydetmeye de gerek duymuyorum.
0
Bruce
(22.12.18)
2 gün kullanıp sonra unutanlardanım maalesef.
0
dox
(22.12.18)
Evet. O yokken hicbir isi yapamam. Tüm yapilacak isleri cok kisaca yazarim... Günlük halledilecek isleri, randevulari, kutlamalari, dogum gunlerini, gidilecek yerleri... Plansiz hicbir sey yapamiyorum. Yazdigimda cok rahatlatiyor beni, "yarisini" yapmis, o isi halletmis gibi hissediyorum kendimi.
0
buf-e kür
(22.12.18)
Biraz günlükvari kullanıyorum o gün neler yaptığımı falan yazıyorum güzel bir şeyler yapmışsam. Bazen o sıralarda kafama takılan düşünceleri yazıyorum. Bazı önemli gelişmeleri yazıyorum ileriye dönük de. Beyle.
0
pastörizesüt
(22.12.18)
(8)

31 aralık 2018

adwokat
Tatil olur mu sizce? Ya da ders işlenir mi?
Tatil olur mu sizce? Ya da ders işlenir mi?
0
adwokat
(17.12.18)
Olmaz, işlenir. Nasılsa şahsi görüşüm.
0
kablelvuku
(17.12.18)
Olmaz.
0
dox
(17.12.18)
olmadı olmaz.
0
mikahakkinen
(17.12.18)
nein davut!!!
0
teritori
(17.12.18)
zor.
0
datnet
(17.12.18)
Bizim okulda işlendi, az kişi gelse de
0
turuncu tonlarda
(17.12.18)
Finallere denk geliyor, acımamış koymuşlar :')
0
beetlejuice
(17.12.18)
Hocasına göre değişiyor heralde. Gelmeyin oturun finale çalışın dediler hahahah.
0
🌸adwokat
(17.12.18)
(13)

termos tavsiyesi

goochie goochie
Merhaba. Sicagi uzun sure tutan bir termos ariyorum. Memnun kaldiginiz bi marka varsa paylasir misiniz?Tskler
Merhaba. Sicagi uzun sure tutan bir termos ariyorum. Memnun kaldiginiz bi marka varsa paylasir misiniz?
Tskler
0
goochie goochie
(17.12.18)
trendix
0
birsürüsorumvar
(17.12.18)
www.thermos.com

bunlar termosu icad eden adamlar.
0
bryan fury
(17.12.18)
Hb den aldim bi tane 5 yildizlilarda var 45 lira birseydi.

Sb den 100 e aldigim var bir de. Ikisi de ok.
0
baldan kaymak
(17.12.18)
trendix alma. thermos bak. stanley bak. bi tane japon markası var ona bak. trendix bakma. contigo da bakma.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(17.12.18)
Thermos almıştım yıllar önce, gayet güzel.
0
dox
(17.12.18)
bardak,kapak olsun yeter.
0
jactantia
(17.12.18)
arkadaşlarım memnun

www.hepsiburada.com
0
masumiyetkarinesi
(17.12.18)
stanley iyidir.
0
candide
(17.12.18)
bulabiliyorsaniz zojirushi thermos en iyisi

www.youtube.com
0
compumaster
(17.12.18)
Stanley aldım, dishwasher safe yazan termosu çamaşır makinesine attıktan sonra sıcak tutma özelliğini tamamen yitirdi. Aylardır maillerle uğraşıyorum hiçbir şey yaptıkları yok, aklında bulunsun
0
sys coyg
(17.12.18)
Çamaşır değil bulaşık olacak mobilim düzeltemiyorum
0
sys coyg
(17.12.18)
Trendix
0
nax
(17.12.18)
thermos king 1.2 litre 24 saat falan tutuyor. ufağı yarım litrelik olan da 12 saat civarı tutuyor diye aklımda kalmış.
0
argent dawn
(17.12.18)
(12)

Nedir ulkedeki futbol hastaliginin sebebi?

s0phiesw0rld
Futbolcular senede milyonlarca euro kazaniyor, anadoluda oynayanlar bile en kotu yuzbinlerce euro kazaniyor. Yaptiklari sey topu kale direginden gecirmek ve insan hayatina hicbir faydalari yok. Hayati boyunca calissa yuz bin dolar kazanamayacak kisiler futbol icin kavga yapiyor, formalara ve yayinla
Futbolcular senede milyonlarca euro kazaniyor, anadoluda oynayanlar bile en kotu yuzbinlerce euro kazaniyor. Yaptiklari sey topu kale direginden gecirmek ve insan hayatina hicbir faydalari yok. Hayati boyunca calissa yuz bin dolar kazanamayacak kisiler futbol icin kavga yapiyor, formalara ve yayinlara uc kuruslarini harciyor.

Bu durum tuhaf degil mi?
0
s0phiesw0rld
(15.12.18)
Adamlar 1000 sene önce arenalarda gladyatörlerin birbirlerini kesmelerini izliyordu ve bunun da insanlık adına bir faydası yoktu, demek ki insan doğasında böyle bir şey var, bunun için izleniyor. İzlenecek şeylerin şekli değişebiliyor ama sonuç aynı.
0
angelus
(15.12.18)
ülke ile ilgisi yok.
tüm dünyada böyle.
akdeniz insanı abartıyor tabi
0
damladamla
(15.12.18)
eğitimsiz vasat kalabalığın hayattaki gerçek yenilmişliğinin acısını sahte zaferlerle çıkartması lazım. tribüncü denilen süprüntü tiplerin çoğu, kahvelerde izleyenler, eve uydu alıp izleyenlerin çoğu asgari ücretli.
0
dox
(15.12.18)
(bkz: 78716684)
0
crucio
(15.12.18)
kitleleri uyutmanın en kolay yöntemlerinden biri çünkü.
0
tabirimekruh
(15.12.18)
Uğur Meleke'nin bu tespiti efsane: eksisozluk.com
0
neverletyougodown
(15.12.18)
evet saçma sapan.. ama işte kınamamak lazım. oluyo öyle

tuttuğun takım bir şey başarınca sen kendin başarmışsın gibi hissediyorsun ve beynin de öyle algılayıp ona göre seni ödüllendiriyor. son dakika golüyle maç kazandıran -ve sana bu başarıyı getiren- futbolcuyu hep ayrı bir yerde görüyorsun yıllar sonra bile. bu yüzden forvetler hep daha çok sevilir.

en yıkık zamanlarında, moralin dipteyken bir önemli galibiyetle 2 gün mutlu olabiliyorsun. tuhaf mı tuhaf, ama o renkler sana hep heyecan veriyor. [bordo&mavi]
0
ssiradanbirigibi
(15.12.18)
ben de anlamiyorum. insanlar ilginc varliklar. bu futbol durumunun psikolojik ve sosyolojik sebepleri vardir, bu boyutu bilmiyorum, ilgilenmiyorum da. dunya ve insanlik hakkinda futbol uzerinden yapilmis cok guzel tespitler vardir eminim. simdilik hicbirini bilmiyorum. tek bildigim sey bilmemek.

aklima su anda su soru geldi: porno izlemek ile futbol maci izlemek arasinda ne fark var?
farkliliklar uzerinde dusunmeyecegim. benzerliklere bakalim: ikisini de izlemek -kisiye gore degisir tabii- zevkli. ikisinde de heyecan var. ikisinde de insanlar eglenmek, guzel zaman gecirmek icin izliyor.

futbolun amaci ile pornonun amaci ayni. insanlari eglendirmek. bir problemi cozdukleri yok, insanligi ileri tasidiklari da yok. boyle bir amac tasimak zorunda degiller. her ikisinde de kimisi bagimlisi olur, kimisi daha dengeli takip eder. hepsi bu. bence.
0
Leonardo~Da~Vinci
(16.12.18)
Bu arada bu konu ile ilgili yapilan politik tespitlerin biri de budur: sektörde dönen yüksek meblağlar kitlenin bu sektörü izleme nedenlerinden birini oluşturuyor.

Tersi de geçerlidir: sırf para için futbol sevdalılarının delirdiği bazı kurallar belirlenebilir ve değiştirilebilir. Örneğin ofsayt olmasaydı gol o kadar değerli olmazdı ve belki maç 90 dakika takip edilmezdi. Ya da oyuncu değişikliği sayıları ve araya reklam girmesine yarayan çeşitli kurallar değişip durmazdi...
0
her giriste sifresini unutan adam
(16.12.18)
İnsanlık olarak en büyük sorunumuz kendi hoşlanmadığınız, ilgilenmediğimiz şeylere bok atmak. Kitap okumayan ve hiç ilgisini çekmeyen insanlar nasıl okuyanları aptal olarak görüyor ve zaman kaybı olarak görüyorsa aynı şeyi okuyan okumayana yapıyor. İnsanın herhangi bir zevki olabilir, pul biriktirebilir, saatlerce sosyal medyada gezebilir vs. Kimseye zararı olmadığı sürece ve sorumluluklarını aksatmadığı sürece dileyen dilediği her şeyi yapar. Herkes için anlamlı olmasına gerek yok
0
Tjms
(16.12.18)
"Evine ekmek götürmeye çalışan asgari ücretliler olarak toplandık milyonlar kazanan futbolcuların morallerini yükseltmenin yollarını arıyoruz"

bu konu hakkındaki şu sözün de hakkını vermek lazım :)

twitter.com
0
ssiradanbirigibi
(16.12.18)
@Tjms
Kitap okumak ile futbol oynamak ayni sey mi allah askina?

@ighe
Olimpiyat oyunlari da futbol kadar mantiksiz. Ancak ulkemizde malum futbol yuzunden fanatiklik yapiliyor, kavga ve kufur ediliyor.

@ssiradanbirigibi
Cok guzel bir ironi. :) futbol icin asgari ucretlilerin fanatiklik yapmasi ile siyasilere fanatiklik yapmak arasinda fark yok. Ikisi de tepedekilere tapmak

@Leonardo~Da~Vinci
Insan en azindan porno izleyince ve masturbasyon yapinca rahatlama duyuyor. Halbuki futbol (dunya kupasi vs icin zevkine izlenmiyorsa) stres yaratiyor
0
🌸s0phiesw0rld
(17.12.18)
(5)

Avrupa'daki olayları Abd mi tetikliyor?

Techsavvy
Bu bir rastlantı olamaz değil mi? hani Macron'un nato'ya karşılık Avrupa ordusu kurulacak lafından sonra?Eğer öyleyse vay vay vay... Adamların eli uzun. Peki bunu nasıl yapıyorlar hacıtlar ve hacıtessler?
Bu bir rastlantı olamaz değil mi? hani Macron'un nato'ya karşılık Avrupa ordusu kurulacak lafından sonra?

Eğer öyleyse vay vay vay... Adamların eli uzun. Peki bunu nasıl yapıyorlar hacıtlar ve hacıtessler?
0
Techsavvy
(15.12.18)
Macron'un "avrupa ordusuna ihtiyaç var" gibi bir açıklamasından hemen sonra olayların patlaması ne kadar tesadüf olabilir?
0
John Bloor
(15.12.18)
Delil, kanıt, belge yoksa abd suçsuzdur diyebiliriz.
0
Delay Fuze
(15.12.18)
Suriye ve Irak savaşlarından sonra geçim kaynakları azaldı.Savaştan önce ihracat kalemlerinde müslüman ülkelerin büyük payı vardı.Libya'ya saldırmakla hata yaptılar.Bunda dolaylı olarak büyük sermayenin de etkisi var.İngiltere dahil Avrupa ülkelerinin sermaye ile arasında soğuk rüzgarlar var.İngiltere Abramoviç'e vize vermedi.Bu görünen kısmı. Gelecekte Mahir Kaynak'ın da dediği gibi uluslarla sermaye arasında büyük mücadele başlayak gibi.
0
hebanon
(15.12.18)
hayır.
0
dox
(15.12.18)
Hayir
0
Traveller
(15.12.18)
(8)

Netflix ile ilgili bir soru

asethuan
Netflix'e abone oldum. Ancak dizileri kafasına göre kestiği, bölümleri değiştirdiği, sezonları kısalttığı, sansürlediği vs ile ilgili bir şeyler okudum farklı kaynaklardan.Nedir ne değildir? Aslı astarı var mıdır?
Netflix'e abone oldum.

Ancak dizileri kafasına göre kestiği, bölümleri değiştirdiği, sezonları kısalttığı, sansürlediği vs ile ilgili bir şeyler okudum farklı kaynaklardan.

Nedir ne değildir? Aslı astarı var mıdır?
0
asethuan
(14.12.18)
Netflix bir sirket, diziyi kimse izlemiyorsa bir sonraki sezonu iptal eder. Yonetmeni de isterse bolumleri degistirir tipki diger kanallarda oldugu gibi. Neden bu durum seni rahatsiz etti? Zaten her zamanki isleyis bu Netflix'e ozgu bir durum degil. Insanlar bu diziyi cok seviyorum alin paramizi ve bu diziden bize daha fazla verin dediklerinde Netflix ya da hicbir kanal sezonu kesmez ya da iptal etmez.
0
Traveller
(14.12.18)
sezonu kesmekten bahsetmiyorum. bölümleri kısaltmaktan bahsediyorum.

kendimi anlatamadım galiba.

örneğin ezel dizisinin 10. bölümü 1 saat 30 dakika diyelim. netflix bu bölümü, 2 bölümde verip toplam süresini 40+40 80 dakika yapıp 10 dakikasını kesiyor diye duydum.
0
🌸asethuan
(14.12.18)
Bir dizinin bu kadar uzun oldugu tek ulke sanirim Turkiye. Bu nedenle normalimiz da bu anormal durum olmus.

Zaten bir dizi 1 saat 30 dk ise buna dizi denemez, denmesin!
0
Traveller
(14.12.18)
Gereksiz ve uzatılmış gıy gıy sahneleri önceden kesip daha izlenebilir bir hale getirdilerse gözümde bir kez daha değerlendiler o zaman.

1 saat 30 dk olan dizide eminim ki 30 dk gıygıyla geçiyordur, tv'ye çekildiği süre ve reklam ilişkisi için kabul edilebilir. Ama özgürce izlenilecek bir platformda kesilmiş olması mantıklı bence.

Dizi veya filmin anlam bütünlüğü bozulmadan, önemli repliklerin kesilmediğini varsayıyorum.
0
John Bloor
(14.12.18)
gıy gıy bölüm olsa da sonuçta dizinin bir parçasıdır. ayrıntısıdır. ben neden varolandan daha az izlemiş olayım ki?

hani bu filmlerin kesilmiş sahneleri gibi de değil. kesilmiş sahneleri bulup izlersin. ulan bir şey izlemedim mi diye aklında kalmaz. filmdir en nihayetinde. 3 saattir. izlersin biter.

dizi öyle değil ki. onlarca sezonu var. sezonlarda yüzlerce bölümü var. adam yapmış işte. lost'un bölümleri 40 dakikaydı. ezelinki 90 dakika. ben istersem izlerim, istemezsem izlemem. yayıncı bunu kesme hakkına veya kesilecek sahneleri kafasına göre belirleme hakkına nasıl sahip olabilir ki?

belki ben o mal mal bakışmalardan, saçma sapan uzayan sahnelerden hoşlanıyorum.

hem kim belirliyor bu kesilecek sahneleri?

- hamit abi lost'ta sawyer ile kate sahnelerine gıcık oluyorum abi.
+ kes kes onları sktiret. said jarrah'ın 3. sezondaki dövüş sahnesini koy yerine.
- abi bu hurley'in balık tutma sahnesini de kestim. mal gibi.
- tamam. bizim kayınço'nun sünnetinden bi ara geçiş koy. anlamaz kimse.

bu mudur yani?
0
🌸asethuan
(14.12.18)
la casa de papel'e yapmışlığı var.
www.reddit.com

ayrıca bazı bbc dizilerinde de var.
www.reddit.com
0
eagofant
(14.12.18)
saçmalık.

ciddi ciddi netflix üyeliğimi yenilememeyi düşünüyorum bu nedenle.

yeni bir diziye başlamak şevkim kalmadı. ya eksikse diye.
0
🌸asethuan
(14.12.18)
orjinal netflix içerikleri ile ilgili böyle bir şey olacağını sanmıyorum ama la casa de papel'deki olay sansür vb değil de uzun bölümleri kısaltıp bir sezonu iki sezona çıkartma işiydi. yani totalde içerik aynı ama bölüm bitme yerleri falan değişiyordu ister istemez.
0
dox
(14.12.18)
(5)

Hastalanıyorum galiba

ofkeyle kalkanin yerine oturan yazar
Dün yağmurda başım epey ıslanmıştı, şimdi boğazımda hafif bir kızarıklık gibi bi rahatsızlık var. Ateşim yok ama vücudum da hafif sinyaller vermeye başladı.Tam bu noktada ne yapmalıyım?
Dün yağmurda başım epey ıslanmıştı, şimdi boğazımda hafif bir kızarıklık gibi bi rahatsızlık var. Ateşim yok ama vücudum da hafif sinyaller vermeye başladı.

Tam bu noktada ne yapmalıyım?
0
ofkeyle kalkanin yerine oturan yazar
(11.12.18)
Yemeden içmeden kesilme. Bol bol meyve ye, sıcak bir şeyler iç, uykusuz kalma.
0
Amaranta ursula
(11.12.18)
Aile hekimine gidip rapor almaya çalış. 2-3 devam edecek ne yaparsan yap.
0
dox
(11.12.18)
Yeşil çaylar, meyveler tüket varsa bir soğuk algınlığı hop mis
0
jetfadılınannesi
(11.12.18)
Nane limon iç bol bol
0
sonuncu nokta
(12.12.18)
bol bol soguk meyve yiyip sıcak şeyler içip boğazını zedeleme. sadece dinlen, bol bol su tüket.
0
execlusive
(12.12.18)
(5)

Göz Hastalığı (galiba konjonktivit)? Acile gitmek?

atom karincanin torunu
Merhaba bir kaç gündür, burun akıntısı, boğaz şişliği ve öksürme ile başım dertteydi, dün kbb uzmanı farenjit teşhisi koydu aşağırdaki ilaçları verdi, iyi gelmekle beraber gırtlakta bir baskı var ne olduğunu bilmiyorum ama geçecektir heralde.Asıl sorunum ise bugün akşam saatlerinde göz çapağı temizl
Merhaba bir kaç gündür, burun akıntısı, boğaz şişliği ve öksürme ile başım dertteydi, dün kbb uzmanı farenjit teşhisi koydu aşağırdaki ilaçları verdi, iyi gelmekle beraber gırtlakta bir baskı var ne olduğunu bilmiyorum ama geçecektir heralde.

Asıl sorunum ise bugün akşam saatlerinde göz çapağı temizledim bir kaç kez, burun akıntısıydı öksürüktü derken normal gibi geldi ama eve geldiğimde bildiğiniz sümüğümsü bir şey ürettiğini farkettim ve hızlıca kızardığını.

İnternette hızlıca göz hastanesi aciline gidilmeli diyor, ben tuzladayım, google maps'te özel göz hastaneleri var ama zannediyorum zaten devlet göz hastanesi yok gibi. Özellerde ne kadar öderim acaba? Veni vidi vici'ye gideyim mi?

MAJEZIK %0,25 ORAL SPREY 30 ML
CEMPES 600 MG 10 FTB
MUCOPLUS 1200 MG 20 EFF.TABLET
TANTUM 20 DRAJE
0
atom karincanin torunu
(11.12.18)
geçmiş olsun. hastalığı bilmiyorum ama geçen sene bu zamanlar sağ gözüm şişmeye başladı. galata kulesinin ordaki göz hastanesi aciline 2 defa gittim. gözün mikrop kapmış dediler. bir kaç ilaç vs verdiler ama geçmedi. daha sonra özelden hocaya gittim ve hipertrioid teşhişi kondu. özetle düzgün bir doktora gitmek gerekiyor. özel hastane için öncesinde iyi araştırma yapılmalı ve gitmeden telefonla ücret sorulmalı. yine de ekstra ücretler çıkacaktır.
0
scudman1
(11.12.18)
direk nöbetçi ecznaeye gidip konjonktuvit için damla da alabilirsin. konjonktuvit olduğuna eminsen tabi. ben yıllar önce olmuştum ama pis bir batma ve sürekli akma vardı diye hatırlıyorum. smüğümsü bir şey hatılrayamadım.

-What do you use to treat conjunctivitis?
Use lubricant eye drops – these are available over the counter at pharmacies or they may be prescribed for you; they may help ease any soreness and stickiness in your eyes; always follow the manufacturer's instructions. Gently clean away sticky discharge from your eyelids and lashes using cotton wool soaked in water
0
n62
(11.12.18)
Sakın kendi başına damla alma. Bakteriyel mi virütik mi alerjin mi var glokomunu tetikler mi tonla riski var. Telefonla muayene ücretini sor. Bu tarz rahatsızlıklarda genelde detaylı analiz yapmazlar. Önce göz dibi muayene, retina kontrolü vs. Muayeneye dahil. İlk tespitini söyler ek tahlil isterse devletten devam edersin. Ara sor hastaneleri fiyatları
0
sarcophagus
(11.12.18)
Sümüklü +1
0
dox
(11.12.18)
Dalin bebe sampuani alip yuzunuzu onla yikayin. Doktor demisti:)
0
gelmeistemem
(12.12.18)
(15)

Küfür

zxcd
Özellikle üniversite okumuş kimselerin yazım hatası yapmasına dayanamıyorum. Kendimden geçip bir anda içimden anne avrat söverken buluyorum kendimi. Öyle -de -da ayrımı olsa neyse insanlık hali derim ama bunlar bildiğin moloz. Mecbur kalıyorum küfür etmeye. Halbuki günlük hayatta temiz Türkçemize to
Özellikle üniversite okumuş kimselerin yazım hatası yapmasına dayanamıyorum. Kendimden geçip bir anda içimden anne avrat söverken buluyorum kendimi. Öyle -de -da ayrımı olsa neyse insanlık hali derim ama bunlar bildiğin moloz. Mecbur kalıyorum küfür etmeye. Halbuki günlük hayatta temiz Türkçemize toz kondurmayan, argo dahi konuşmayan biriyim.

Siz de küfür ediyorsunuz bunlara değil mi?
Ağzınıza sağlık.
0
zxcd
(11.12.18)
Etiyorum evt
0
Delay Fuze
(11.12.18)
Kulakları çınlıyor nice güzel insanların, yapmayın.
0
🌸zxcd
(11.12.18)
bende senin gibi düşünüyorum.
0
dox
(11.12.18)
Ayibediyorlar bencede
0
brkylmz
(11.12.18)
Ben en çok dil bilinci olmayan milliyetçileri ciddiye alamıyorum. Daha anadilini öğrenememişsin millet mavrası çekiyorsun.
0
joker hakki
(11.12.18)
yoo. bu insanlar türkçe bile konuşamayan insanlar. türkçe konuşamayan insandan türkçe yazabilmesini beklemiyom
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.12.18)
Askerdeki yakin arkadaşım türkçe öğretmeniniydi bariz hatalar yapıyordu. Bunun yanında mimar arkadaşimda vardi onunda imla hataları çoktu onları gördükten sonra eğitim sistemi böyleymis dedim
0
all girls dream
(11.12.18)
Kuzenim Turkce ogretmeni, utanmasam hatalarin var ulan diyecem de ayip olur aile sonucta.
0
Traveller
(11.12.18)
de/da'yı yanlış yazan. Noktadan sonra boşluk bırakmayan, te/de ayrımının yapamayan, herkez yazan, insanlara kızıyorum, uyarıyorum. Facebook'ta de/da'yı bitişik yazan profesör hocamın paylaşımının altında de ayrı yazılır hocam yazmışlığım var.

Üniversite değil orta okuldaki öğretmenimden öğrenmiştim her şeyi. Temelde sorunlar var demek ki.
0
gonulcelen87
(11.12.18)
Eskiden küfür ederdim. Şimdi mesaj atıyorum, "birader ilkokul mezunu musun?" diyorum, iyi günümdeysem "de ayrı" yazıyorum. Göre göre alıştım artık.
0
diffarentiationation
(11.12.18)
Ya bırak allah aşkına bu kadar takmak nedir. Eskiden ben de öyleydim ama sonra sonra sonuçta ne dediğini anlıyorsam sıkıntı yok moduna girdim.
0
[GODDARD]
(11.12.18)
Kendime sövüyorum, onlara değil. Bu mallar bile üniversite bitiriyor. Ben hala boş işlerle uğraşıyorum.

Not: Küfür etmek değil, küfretmek.
0
dont eat me
(11.12.18)
İnanılmaz küfür ederim. Hala oksijenle temasta bulunmamış küfürlerim var. Buket buket, balya balya... Özellikle “pahallı” diyenlere sövüyorum.
0
Tears of Devil
(11.12.18)
hayir kufur etmiyorum. kendi icimden bu kisi demekki okulda dersleri dinlemeyen bir tipmis diyorum. buradan biraz karakter analizi yapiyorum.

ama genel olarak soylemek istedigi seyi anlamissam yeterli. gunluk yasamda yazim hatasi muhim degil benim icin.
0
Leonardo~Da~Vinci
(11.12.18)
Bir de da için ana avrat küfür edil memeli. Umarım yorumlar da ki arkadaşlarda etmiyordur.
0
fatih baker
(12.12.18)
(15)

yılbaşı planı yaptınız mı?

haydudd
ankara'da sevgiliyle ne yapalım yılbaşında evimiz var ama dışarı da çıkalım bir süreliğine diyoruz.siz ne yapacaksınız?
ankara'da sevgiliyle ne yapalım yılbaşında evimiz var ama dışarı da çıkalım bir süreliğine diyoruz.siz ne yapacaksınız?
0
haydudd
(11.12.18)
evde oturup bira içerim herhalde
0
malheiros
(11.12.18)
paramız olmadığı ve ankarada dışarıda her yer ateş pahası olduğu için -295 tl'ye basit bir meyhane, 150 tl'ye tek konser vsvs- evde oturacağız. tabii oturacak bir ev bulursak inş.
0
kablelvuku
(11.12.18)
ben de gelirse kız arkadaşımla, gelmezse ev arkadaşımla evde geçireceğim. 3-5 bira içip film falan izleriz napcaz. çok şımarırsam mandalina, kuruyemiş alırım.
0
der meister
(11.12.18)
pazartesi günü izin koparabilirsem arkadaşlarla cümbür cemaat arkadaşın villasına gidip takılacağız. İzin olayını ayarlayamazsam evde oturup bira içicem :/
0
silah taciri
(11.12.18)
arkadaşlarla evde takılmaca
0
fragile lady
(11.12.18)
1 ocak nobetim var, evde takılır 11 gibi uyurum muhtemelen.
0
dox
(11.12.18)
evde toplaşcaz arkadaşlarlan
0
mirty
(11.12.18)
Güzel bir film izleyip uyumayı düşünüyorum.
Dayanamam kendime bir şarap, kuruyemiş falan alırım herhalde.
0
mutekebbir
(11.12.18)
sunsette masa ayırttım. şaka şaka:)) ev tabii ki.
evde takılcam. en iyisi evde takılmak. migros veya macro centerdan güzel şeyler alınabilir.
0
lata
(11.12.18)
tam olarak @kablel +1500. en sikik yerler 300 den kapı açıyor.
0
giovanne
(11.12.18)
Evde maks 100 TL'ye mal edebileceğimiz bir şekilde geçiririz muhtemelen. Hadi 150 de, istediğini de yersin.
0
piremses
(11.12.18)
Aileyle evde oturucam.
0
chitosan
(11.12.18)
eski sevgilimle doğaya kaçacağız galiba.
0
datnet
(11.12.18)
Yaptik gecen ay. Kucuk bir sarap kasabasinda, bir bag otelinde kafa dinleyip, bol bol beyaz sarap icecegiz.
0
buf-e kür
(11.12.18)
valla plan yapmadım ama büyük konuşmayayım, ankara'da üstüne para verseler yılbaşı dışarı çıkmam.
0
passion rules the game
(11.12.18)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.