Mélanie Doutey denmiş bir yorumda.

images.google.com

show tv de gördüm gazeteleri gösterdi. Tanınmış bütün gazetelerde çıkmış haber. Kimi tam 2 sayfa ayırmış. Kimisi bir köşe ayırmış.

bbc'nin internet sitesinde 5 tane haber var uzun uzun.

cnn ve reuters adlı haber ajansları da yer ayırmıştı. birde alman haber sitelerina bakmanı tavsiye ederim.

cnn:

edition.cnn.com

reuters:

www.reuters.com

ilk günler daha yogun işleniyordu. bulabildigim bir iki parça haber.

fotogaleri.hurriyet.com.tr

star girecek olsa dün akşam girerdi.

o değil de şampiyonlar ligi maçlarının açık kanalda yayınlanması diye bir zorunluluk yok mu yoksa ben tamamen sallıyor muyum?
Eğer yoksa digiturk dsmart falan bu yayın hakkını neden al(a)masın ki?

@gaza gelen: öyle bir zorunluluk kısmi olarak var. yayın haklarını alan kuruluş eğer paralı bir dijital platforma sahipse maç yayınlarını bu platform üzerinden yayınlamak zorunda ama her maç günü bir maçı da analog yayınlardan ya da diğer paralı platformlar üzerinden izlenebilecek şekilde. yani şu an türkiye için yayın haklarını elinden tutan doğan yayın holding d-smart üzerinden yayınlamak zorunda ama her salı ve çarşamba bir maçı da analog ve dijitürk izleyicileri izleyebilsin diye star tv den yayınlamak zorunda. biraz karışık oldu ama sanırım anlatabildim.

UEFA ile yapılan Şampiyonlar Ligi yayın anlaşmasının sadece Türkiye’yi kapsaması nedeniyle, maçlar normal uydu alıcısı ile izlenemiyor.

Kablo ve karasal anten ile Star TV’den sorunsuz izlenebilecek maçları ayrıca D-Smart 24. kanal ve HD kalitesiyle HD-Smart 112. kanal’dan izleyebilirsiniz...

www.startv.com.tr

bilmem size uyar mı ama nike ve adidas mağazalarında da var 3 düğmeli yakalı tişörtler.

eger paraya kıyarsan 100 lira civarında son gunlerin moda markası biraz genç işi tek renk polo tshirtleri Fred perry'de(istinye park) bulabilrsin.(Dun baktım cok hosuma gitti).Bunu istanbul'da yasadıgını varsayarak yazıyorum.Eger istanbul dısında yasıyorsan Sana onerim 'Sarar' markadır.Hem kalitesi hemde fiyatı cok iyidir'ister genç işi ister baba işi polo yaka tshirt bulabilirsin.Çok da guzel hediye paketi yaptırabilirsin :)
www.sarar.com.tr
www.fredperry.com

tommy'e bi bakın, olmadı zara

mavi'de güzel renkli modelleri var. gri tonda, koyu mavi filan. fiyatları da çok uygun. yani uygun derken 100 liraya 3 tane filan alırsınız.

boyner'de çocuklar için 17 tl, kadınlar için 24 tl, erkekler için 29 tl, renk renk var.

outlet center'lara da bakin bir.

United Colors of Benetton yada LCW dan da bakabilirsiniz...

Kiğılı'dan alın, 30-40-50 TL civarı ve kaliteli. istediğinizi bulacaksınız. tavsiye ederim.

babalara en uygun modelleri sabri özel yapar.

www.mudo.com.tr

adidas iyidir, severekten giyiyorum tarif ettiğiniz modellerden..

polo garage. en iyi lacoste'tur tabi ama onun da 100 ytlyi geçmeyenleri vardı sanki

Ben de polo diyorum: polo. Daha bu hafta arkadaşa aldım 60 tl.

aynı modellerin hastasıyım. lacoste'da 170lira. aynı model gap'ta 30-60 arası değişiyor.

istanbuldaysan mertere git.

sabri özel veya sanfa diyorum.

LCW, 100 liraya 4-5 tane alırsınız.

İstanbul'daysanız Profilo AVM'nin karşısındaki C&A mağazası.

araçların türüne göre oluyor genelde euro 3 ya da euro 4 olup olmaması. araçların karbon gazı salınımını kısıtlayama yönelik bir uygulama.
ayrıntılı bilgi için : en.wikipedia.org

teşekkürşer stillsoon,
ve fakat ne yazık ki mamafih, ben daha çok uygulamanın pretiğe geçip geçmediğini soruyorum türkiye içn,
yani bugün trafiğe kaydedilecek aracın motoru euro 4 emisyonunda mı olmak zorunda, yoksa hala göz yumuluyor mu? nedir yani?

benim bildiğim tek prosedür evde reyting ölçüm cihazı olduğunun gizli tutulması.

(bkz: peoplemeter)

hiç bi sıkıntısı yoktur, evdeki her bireyin kanal degistirirken kumandada ayri bir paneli kullanmasi bekleniyor, demogrfik özelliklerine gore kim neyi izliyor takip edebilmek icin, tabi bu bir beklenti, gercekte uygulanir mi bilmiyorum

(bkz: 1984)

creates interest'ten sonra sanırım "in" gelicek ama ilk cümleye birşey bulamadım.

ilk cümlede "a" gelecek sadece istenilen yere.

cevabımı aldım.cevap veren herkese teşekkürler:)

tikleyiver o zaman! Buarad male viewer la ne anlatılmak istenmiş, male appearance yada male view olmasın o?

ortopedi

bugün hastanelerde nöbetçi doktorlar vardır. muhtemelen çok ağrınız varsa bir ağrı kesici vurup cuma günü gelin diyeceklerdir. ve bunun içinde acil müdahele parası da alırlar. bence ağrınız çok yoksa yarın ortopedi veya genel cerrahiye başvurun derim, zaten girişte sizi yönlendirirler. gittiğiniz doktor başka bir doktora da yönlendirebilir, bunun için ücret almazlar.

Korkutmak gibi olmasın ama o dediğiniz yeri ağrıyan çok sevilen bir tanıdığımız sarkomadan öldü. Aylarca romatizma bok püsür teşhisleri ile oyaladı doktoru.

Bende de var o ağrı. Kayık olarak çok oturmaktan benimki.

@pichoscosama : inşallah benimki de kayık oturmaktandır. pc karşısında sürekli bacaklarım masada oturduğumdan oldu diye düşünmüştüm ama bakalım doktorlar ne dicek.

@stillsoon: %99 yanlış ve çok oturmaktır.

onu bilmiyorum da tab mix plus eklentisiyle o kırmızı düğmeyi kaldırabilirsiniz.

Geçmiş -> Yeni kapatılan sekmeler'den tabın iadesini istiyorsunuz.

(bkz: about:config)de browser.tabs.closebuttons degerini 0 yapinca diger tablarin x'lari normalde gozukmeyip tabi secince gozukur hale geliyor. boyleyken de tabi bir adimda kapayamamayi sorun edebilirsiniz ama bu bana daha kullanisli geldi.

opera da olsa ctrl+z ile acıyorsun tekrar. ya da trahs den istediign herangi birini acabiliyorsun.

bir de son kapatılan sekmeyi açmak için ctrl + shift + t kombinasyonunu kullanabilirsiniz.

firefoxun sayfasında eklenti bakarken tab buttons diye bi eklenti buldum.. sol tarafa "new tab" sag tarafa "undo closed tab" butonu ekledi 2tane.. verilen cevaplara ek olarak kendime bunu uygun gordum.. utanmadan bir d tavsiye ediyorum..

sekme çubuğunun üzerine gelip sağ tuş yap ve kapatılan sekmeyi aç de.en son kapatılandan geriye doğru hepsini açıyor.

amerikan sitesiyse o xl gecelik gibi olacaktir. avrupa/turkiye ise sorun olmaz. ayni boy ve kilodayiz, bazen aynini ben de yapiyorum. bol oluyo biraz ama oluyo iste.

boy 1,87 ise kesin xl alın. large hem kısa hem dar gelebilir.

türk sitesi,forma da adidas, sağolun cevaplar için.

Evde sana olan ürünlerden boş masaya açıyorsun, en+boy ölçüyorsun(yayarak ve ekstra çekiştirmeden). İnternetteki beden tablosunu tıklıyorsun , karşına çıkan en+boy rakamları aynı şekilde ölçülmüştür. Verileri karşılaştırıp rahat rahat sipariş geçiyorsun.

nikeplus'ın sitesinde kullanıcılar tarafından belirtilen en popüler 10 gaz şarkı şöyle :

1. Eye of the Tiger
2. Pump It
3. Don't Stop Me Now
4. MR. Brightside
5. Jump
6. Lose Yourself
7. American Idiot
8. I Predict A Riot
9. Firestarter
10. Chasing Cars.

sözlüğü küçümsemeyin derim ben.

(bkz: koşarken dinlenecek şarkılar)

last.fm'de de olması lazım, "running songs" ya da benzer bir tag ile.

k1chyd.adress.eksjo.com
www.runningmusicmix.com

böyle sayfalar da var. hatta paralı, koşu gelişimine göre mix tape hazırlayan sayfalar bile bulmuştum da, şimdi bulamadım :)

shpongle - divine moments of truth diycem ama bilmem size uyar mı? :)

videoları facebook'ta yayınlamak için download etmene gerek yok ki, videonun altında veya yanındaki "f" veya "facebook" butonuna basınca facebook profilinde yayınlanır.

www.downloadhelper.net
firefox'un bu eklentisi her derde devadir. sayfada acilan tum videolari bu eklenti ile indirebilirsiniz.

www.revver.com

firefox kullanmıyorsanız orbit downloader'ın grab özelliği işinizi görür.

şöyle bir şey buldum. denememişseniz bir deneyin.

www.sonyericsson.com

ve sony ericsson'un sitesinde yazan bir bilgiye göre usb hub kullanımı sorunlara yol açabilirmiş.

komut isteminde(cmd) sfc /scannow komutunu yazıp windows cdnizi takıp öyle deneyin bi.

@stillsoon; değişen bir şey olmadı.

tine up utilities kullanıyordum. iki kez c'yi tararken yarıda kestim. acaba bundan kaynaklanan bir problem olabilir mi?

google'dan biraz araştırma yaptım o isimde bir dll dosyası yok gözüküyor. başka bir antivirüs yazılımı deneyin ya da bu uyarı vermeye başladığı günden daha eski bir tarihe sistem geri yükleme yapın.

Çanak kaç cm?

bilmiyorum ki hiç görmedim.. ama bikaç gün öncesine kadar sorunsuzdu. Ayarlamalarını falan yapabiliyordum ama şimdi olmuyor. Şu Quality nin sıfır göstermesi sanırım sorun.. kabloları da kontrol ettim ama olmadı..

not: sitede oldugum icin görmedim çanagı..

Sorun sadece sizde mi? Başka bir receiver ile denediniz mi?

Bazı aletlerin yazılımı uçuyor zamanla bana sanki yazılımıyla ilgili bi sorunmuş gibi geldi.

aynı sorun bizim uydu alıcıda da mevcuttu yazılımı güncellettik 10 lira bayılıp düzeliverdi kerata. sizinki de kendini naza çekiyor olabilir.

@pichoscosama: sadece bende :) diğer katlar takır takır izliyor.. bazen rica edip ses açtırıyorum bari dinliyim diye :P

@stillsoon: umarım öyledir yarın bi gidip sorayım bakalım..

görevlinin alıcıyla denedik.. ancak önceden de olmustu bu durum.. o zaman bişekilde düzelmişti..

öyle bir motorola reklamı hatırlıyorum sanki, aradım ama bulamadım.

Huh. Hiç mi gören duyan yok şu klibi ?
Motorola.. Bir de ben araştırayım.

senin dediğin de bana bir film sahnesi gibi geliyor (: "görünmeyen tehlike" filminde vardı aynısı tavanda asılı kocaman bir kagı vardı "you should be working" yazıyordu. anlattıklarına benzer bir sekilde de devam ediyordu geri kalan sahneler. nedense bir de aklıma bon jovi'nin its my life klibi geliyor. ne bileyim allah söyletti heralde.şimdi ben de takıldım uyku uyuyamam.

basshunter'ın bir şarkısı olabilir.

buldum.

digitalism - idealistic

www.youtube.com

Onlar da bizim gibi tezahürat yapıyorlar. Pek fark yok. Onlar genelde şarkılı, marşlı bir tarz seviyorlar. Hatta Liverpool takımının dünyaya malolmuş bir you will never walk alone şarkısı vardır ki dillere destan.

Öte yandan ingiliz stadlarında yayılan uğultular futbolcuların psikolojilerini de ciddi olarak etkilemekte.

www.fanchants.com

irish'ler

come on you boys in green
www.youtube.com

stand up for the boys in green
www.youtube.com

manchester united taraftarının en ünlü marşı glory glory man united'dır.

liverpoollular çoğunlukla 'liieeevııırpuuuuooll, liieeevıııırpuuuuuul' diye bağırır maç esnasında. onu anlamam bile bayaa sürmüştü..

ücretli öğretmenlik oluyor diğer adı sanırım.

bulunduğunuz yerin il/ilçe milli eğitim müdürlüğüne başvuruyorsunuz, evrakları hazırlamanızı söylüyorlar. sonra uygun bir yer oldu mu çağırıyorlar. ama garantiniz yok, yani okulunuza sizin branşınızda bir atama oldu mu, sizi alabiliyorlar ordan.

rectoa'nın dediği gibiyse eğer... üniversite mezunlarının idareten yapacakları bir iş aslında. ders saatine göre ücret alınıyor. 700 lira civarı oluyor maaş. mesela türk dili ve edebiyatı mezunu bir arkadaş başvurmuştu öyle, hamile bir öğretmen izne gitmiş onun yerine şuan 6. 7. 8. sınıf türkçe derslerine giriyor. ziraat mühendisliği mezunu bir arkadaşım da memleketi ağrıda ingilizce öğretmenliği yapıyor. garip ama evet var öyle birşey. dediğim gibi maaş az oluyo ama.

ayrıca afedersiniz köpek gibi çalışıp sizinle aynı saat derse giren bir öğretmenin yarısı kadar maaş alırsınız. en azından ing. öğretmenliğinde böyle.

@stillsoon, sadece ingilizce değil, diğerlerinde de öyle maalesef. hatta bazı okullarda ikinci sınıf muamelesi görür. sınavlarda filan görev çıkmaz, uyuzluk yaparlar. ufak bir geliri olur, para lazımsa yapılır. başka imkan varsa hiç bulaşılmasa daha güzel olur, kafa rahat eder.

wikipedia'da çıkış tarihi ekim 2009 olarak gözüküyor.

2009'da yapmasınlar daha iyi bu ne ya, 2010 yapsınlar bari! mart 2009'du ekim 2009 olmuş..

bahçede bir alan yapsanız onlar için? yemeklerini, suyunu düzenli olarak orda verirsniz isterseniz seversiniz falan. hatta küçük bir de kulübe tarzı bişey yapabilirsiniz.

balkonda zaten kocaman uzun tüylü cins bi kedi icin yer yaptım.. arkadasımın kedisi 13 yıldır bakıyomus basıma saldı gitti.. o kedi benimkilere rahat vermiyor pek.. dışarı göndermek istemiyorum da acıkcası.. hep evde mi tutsam diye düşünüyorum ama alıştılar dısarı cıkmaya da..

yok ya bana da sonradan mantıklı gelmedi kapatma fikri :) en iyisi takılsınlar zaten yaz geldi cok sorun olmaz.. ben de sürekli temizlicem artık.. buna katlanırım o salaklar için.. bu arada kedi nanesi diye bi bitki varmıs, bi nevi pasifloraymıs onlar icin.. ondan da alıyım evde mayışıp kalsın maybaşlar..

duvarlara raflarla yürüyüş yolları yapabilirsin ince böyle. kimi yerine halı, örtü bir şey koyarsan orada takılırlar. yerlerde hiç dolaşmazlar.
bir de şunu görmüştüm dışarıda durmak üzere ev olarak:
inventorspot.com

hocam evde hayvan beslenmez. evdekiler zamanla alışıyor belki ama dışarıdan gelene leş gibi kokuyor. sen ne kadar temizlersen temizle, fayda etmiyor. en güzeli yap bahçeye ufak bir baraka. içine sığcakları kadar bile yeterli. temiz temiz yaşasınlar..

girip çıktıkları yerlere paspas koysan, hafif nemli gibi. böyle kendiliğinden ıslak duran paspaslar var. ayakları en azından temizlenmiş olur, diğer kısımlarını kendileri temizliyorlar zaten.

eğer kısır değillerse, kısırlaştırıp tümden eve alabilirsiniz. kısır oldukları için cinsel dürtülerle kendilerini dışarı atma ihtiyaçları biteceğinden, ev hayatına daha kolay alışırlar. öbür türlü, sürekli dışarının toprağını eve taşıyan iki kediyle o evi temiz tutamazsınız pek.

basit olacak ama eczanelerde kulak tıkaçları var. onlardan kullanın.

noise filmi tam size göreymiş :)

hangi noise filmi? ne gibi yardımı dokunur ki?

www.imdb.com

www.apple.com

sizin gibi seslere dayanamayan bir adamın öyküsü. çıldırmadan izleyebilirseniz ne ala. :)

Ben de normal seviden az yüksek seslere tahammül edemiyorum, afm lerde sinema izlemek bi kabus gibi benim için, yalnız şu sony nin ses izolasyonlu tıkaç şeklindeki kulaklıkları gerçekten işime yarıyor aynı şekilde ipod un earbuds tipi kulaklıkları da işini görebilir. Sesi bir hayli azaltıyorlar, otobüste filan mışıl mışıl uyuyorum bunları takıp:)

@joker the one

bunu sony kulaklıgını nereden bulabilirim?

Benim kullandığım w810i cep telefonu kulaklığı, cep telefonu aksesuarı satan her yerde var, yalnız sadec ses izolasyonu amacıyla kullanacaksan orjinal kulaklık almana gerek yok tahtakalede sirkecide sahteleri var 12 tl idi en son yanlış hatırlamıyorsam. şimdi baktım gittigdiyorda da varmış.

kulak tıkacı alın. ama ses değil su için olanlardan, büyük eczanelerde bulabilirsiniz. şekil olarak çam ağacına benzeyen modelleri sesi %90 kesebiliyor. 6 yaş grubu olan tıkaçlar kulak borusuna daha rahat yerleşebildiği için tavsiyemdir.

ps: 3 yıldır geceleri kullanıyorum.

O deilde ben havanın -45 derece olduğu bi yerde kışın mutlak sessizlik diye bişey yaşamıştım. Herşey donmuş ve rüzgar da yoktu 897milyarkilometrekarelik bir ovada olduğum için, çok değişikti lan, tribe girmiştim.

kulak tikaclari ilk baslarda guzel sonuc veriyor ancak 2 saat surekli taktiktan sonra rahatsizlik veriyor. ornegin 2 saat tikaci taktiktan sonra dis gicirtilarim dahil her turlu metabolizmik sesi (o da ne demekse) duyar olmustum. yane disarida ki seslerle olan sorununu cozuyorusum ama kendi cikardigin yutkunma, nefes alma, dis gicirtisi vb sesler cok sinir ediyor. haberin olsun.

controlfreak adında bir uygulama var. daha çok winamp'ı kontrol etmek için yapılmış ama isterseniz msn'de arkadaşlarınızla uzaktan yazışabilirsiniz , yazılanları okuyabilirsiniz.

dostum benim aradığım daha çok bir evin dışındayken gprs-edge/wireless yardımıyla evdeki pcye bağlanabileceğim bir yazılım.

google'a symbian remote desktop yazınca pek çok şey çıkıyo. denemek sana kalmış. windows mobile kullansaydın anında önerebilirdim ama bi tane :D

symbian'a winmobile'dan geçtim zaten hocam sen iste ben sana zibilyon tane program önereyim. google'da bile aratınca 1 tek sonuç alıyorum rdm+ isimli bir yazılım. bunun kırığını falan nasıl buluruz ki?

önce altyazıyı videoya gömeceksiniz. akabinde de o videoyu mp4'e çevirip ipdonuza atacaksınız.

winavi mp4 converter ile çevirirsen altyazıyı gömebilirsiniz. program ücretsiz bu arada.

(git: 44848)

Avidemux ile de yapabilirsin, açık kaynaklı bir programdır. Ben bütün çevirmelerimi avidemux ile yaparım. Avidemux kullanmaya karar verirsen yardımcı olabilirim.

hangi konularla ilgileniyorsun bilmiyorum ama ben technet ve exploring windows newsletter'larina kayitliyim. (profile.microsoft.com)
ayrica cnet'in newsletter'lari var ama onlari sitelerinden takip ediyorum: reviews.cnet.com
diger cogu haberi de genelde netvibes sayesinde feed'ler ile takip ediyorum. geek.com'dur, bildirgec'tir vs.

genelde bu duyurulara stumbleupon denir. Ben de kullanıyorum arada bir mail atıyorlar. İlgilendiğiniz alanları belirtiyorsunuz. Size o alanlarla ilgili site tavsiye ediyorlar.

bi şekilde (mesela stumbleupon) ilgi alanlarınızla ilgili yeni siteler keşfedin. bunların rss feed lerini rss reader ınıza ekleyin. böylece spam derdi olmadan sadece ilgi alanınızla ilgili güncel saf bilgi elde edersiniz.

beleş olan bulamadım. sadece paralı var :

www.fonts.com

ev dekorasyon malzemesi ve aksesuar satan yerlere bakınız. bir yerlerde ona benzer bişey gördüm ama hatırlayamadım. yaşadığınız yerde varsa ikea'ya bakın.

Mudo Conceptlerde var kendilerinden

Teşekkürler arkadaşlar. Araştırayım.

sicakliktan diyecegim sonlandirmakla ugrasmaz programlari. gerci bazi ekstra yazilim var sicaklik belli konumu gectiginde pc yi kapanmaya zorlayan.

once sicakliklari kontrol edin. sayet bir anormallik bulamazsaniz bir de winamp yerine baska bir player deneyin (pek zannetmiyorum bundan oldugunu).

winamp'in playback ayarlarina bir baksana.
stop tusuna sag tiklayip "on the end of queue" listesine bak. orada shutdown secili mi ?

@assert h :
evet "shutdown" seçeneği aktifmiş, kardeşim genelde winamp'ı açık bırakıp çıktığı için o ayarlamış heralde. teşekkürler.

ne kadar süre ayrılır kısmında bir bilgim yok fakat kendime mutlaka gör dediğim yerleri sıraliyim :

Buckingham Palace
Madame Tussaud's
Harrods
Stonehenge
Emirates Stadium
Anfield Road
Old Trafford
İngiltere dışında ama Millenium Stadium
Wembley

covent garden veya waterloo da london eye'in altinda sokak gosterileri oluyor.
merkezdeki parklardan birini gezebilirsiniz.

camden town... ozellikle camden market denilen labirent gibi sokaklar.
tasarim ilgini cekiyorsa design muzesi.
southbank. burasi kultur sanat merkezi bi cesit... sokak gosterileri, konserler vs..
o2 arena'da bi konser seyretmek sahane olur.

haftalarca sikilmadan dolasabilirim ben. ama kisiye gore degisir bu.

mutlaka görmek gereken yer paris.

bazı bilardo salonları satıyor ama tam nerelerde var bilemiyorum. özellikle büyük alışveriş merkezleri içindeki bilardo salonlarına sorun.

Bilardo salonuna git, siyah 8'i cebine at, sviss sviss uzaklaş ortamdan..

En fazla belediye otobüsü parasına çözmüş olursun..

Kurumun adı Türksat. Sitesi de www.turksat.com.tr

böyle bir şey buldum borç sorgulama için :

online.turksat.com.tr

444 0 126 musteri hizmetleri.

maalesef ki vaziyet boyle. zaten d-smartta emre tilev anlatır maçı onun için balatayı sıyırırsın bunun içinde sessiz(mute) izlemek zorunda kalırsın maçı. ard de izle onemli olan görüntü.

ya dışardaki maçları trt veriyodu vermiycek mi bunu?

yok ikisi de dsmarttaymış.

trt'nin sitesindeki yayın akışında maç gözükmüyor.

@stillsoon
ben reklamını izledim malesef iki maç da dsmart ta arkadaşlar.

maç dsmartda izlenir

4. turdan sonra maclarin iciresini disarisini d-smart almis. isi biliyo adamlar.

final maçı farklı bir kanalda olabilir...

forward maille geldigine gore takilmaya gerek yok. giyebilirsin sen nike ayakkabini gonul rahatligiyla.

yok ben zaten Nike'tan vazgeçmem ne yazarsa yazsın da gerçekten üretildi mi merak ettim.

benim bildiğim o çok eski bir hikaye.

www.islamiyet.gen.tr

burdan bak kendin karar ver.

nike ile konuştum haberler iyi. üç beş sivilceli veletin forward mail atarak mail adresi toplayıp satmak için yaptığı birşeymiş bu olay. kafanız rahat, ayağınız nike'lı olsun.

portaçma.net e baktım yapamadım diğer bisürü yerde daha var ama hepsindeki resimler uçmuş anlayamadım.

www.port-forward.com zyxell varmi bilemiyorum. Zyxell Turkiye'nin sayfasinda bununla alakali resimli anlatimlar var idi..

www.portforward.com

Bildiğim kadarıyla yemin denen şey noter onayı. Noter huzurunda yemin ediyorsunuz, noterde bunu onaylıyor. Çok fena sallamış da olabilirim.

yabancı dil bildiğinize dair resmi bir belge (diploma, sınav sonucu vs.) ile bir notere gidiyorsunuz. noterin canı çekerse yemin zaptı hazırlıyor. ve o zabıt yalnızca o noterde geçerli oluyor.

linklere bir göz atın :

www.turkceyamam.com
www.yamaindir.org
www.oyunrekoru.com

teşekkürler

bazi takimlarin var. ornegin real madrid kralci (re kral demek itl., isp.de oyledir) iken atletico madrid halkcidir gibi. bu da ispanyol ic savasina gidiyor sanirim.

ya da fenerbahce zengin takimi iken besiktasin esnaf takimi olmasi gibi. (bu yakistirilmis bir sey, kesin degil)

Genelde taraftarları yüzünden böyle bir imaj olur ya da bazen siyasi olaylar yüzünden böyle bir imaj oluşur.. Lazio'nun ve Real Madrid'in faşizan takımı olarak anılmasının sebebi budur. Türkiye'deki takımlar arasında en öyle bir ayrım fark edemedim.

2000 yili oncesi tum takimlarin stadlarinda istiklal mar$i okurken bozkurt i$areti yapan taraftarlar cogunluktaydi. ben bu ki$ileri pek gormuyorum artik. yabanci takimlar icin bi$i diyemicem ama turk takimlari icin siyasi kimlik ta$iyorlar argumani yersiz olur. kulupler her kesimden taraftara sahiptir. belki biraz bjk taraftarinda sola egilim vardir ama, popularite olayindan ba$ka bi$i degildir. yani livorno'ya sempati duyup, inter ve lazio'dan nefret etme kli$esi her kesimde, her ulkede vardir.

Bizim 3 büyüklerde böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum..
Trabzon'un genel taraftar profili görece siyasi! bir profil çiziyor.Ancak ısrarla:
(bkz: st pauli)
(bkz: livorno)
(bkz: atalanta)
(bkz: acap)
Bu arada Lazio'nun dışında milano curva'larının da genelde ırkçı olduklarını da belirtmeliyim

solcu kavramını modern kavramı ile karşılamak sorunlu görünüyor.

hem solcu hem modern diyelim o zaman..

italya'da genel olarak kırmızı renklere sahip takımlar komunist/solcu, mavi renklere sahip takımlar ise sağcı olarak bilinir. bir de chelsea kapitalist :D

aslına bakarsak galatasarayın bir fransız ekolünden geliyor olması (kuruluş, bildiğim kadarıyla yönetim kurulundaki insanların gs lisesinden felan geliyo olması ) onlar bir eski jöntürk anlayışı efendime söyliyim bir cumhuriyetçilik izi bırakabilir. yabancı ülkelerde özellikle italya ve ispanya da barizdir. barcelona nın bir katalan kulübü olması katalan ispanyol çekişmesi falan filan

boca juniors ile river plate için de söylenir bu tip şeyler. ilk olarak river kurulmuş liman patronları tarafından, sonra işçiler boca yı kurmuşlar. o yüzden river burjuvaziyi boca ise proletaryayı simgelermiş arjantinde.

(bkz: ss lazio)

(bkz: solcu futbol kulupleri)

en baba sol takim dinamo mesken'di. 12 eylul yonetimi kapatti klubu.

basligindan detayli bilgi alabilirsin.

(bkz: bizarre love triangle) geldi aklıma ilk olarak.

placido domingo - je crois entendre encore

jeff buckley - forget her.. heh?

(git: www.playlist.com )

how can we hang on to a dream

hareket vakti-umay umay

deniz seki - gurur

truphone uygulamasını bi araştırın. kullanım kısmında anlatılır nasıl kullanılacağı.

iPod touch 2G'de sanirim voip destegi geldi. 1G ile olmuyor.

ipod touch 1G ile de oluyor, ebayde falan 1G için modifiyeli özel bir mikrofon var onu alırsanız fring le bile oluyor voip görüşmeler benim bildigim.
www.macrumors.com forumlarında bu konuyla ilgili bi kaç thread var

eğer ipod touch'ınız 1g ise, mikrofonun çalışması için firmware 2.2 ye yükseltmeniz gerekiyor. skype şifreniz. fring veya nimbuzz programınızla konuşabilirsiniz. bende ivoicelll mikrofon var ve ses kalitesi de oldukça iyi. nereden bulurum derseniz.. elmasepeti.com
edit: doğrudur 2.2 olacak.

ipod touch 1g benimkisi ilgi icin tesekkurler.firmware 2.3 cıktı mı? bendeki 2.2 heralde bir sorun olmaz.elmasepeti.com dan olan mikrofonları gordum kdv dahil 128 tl gibi bir fiyata geliyor.daha ucuzunu bulmak mumkun mudur?

Macally iVoiceIII iPod Mikrofonu bahsediyorsunuz tahmi ettiğim kadarıyla şimdi bu aleti aldıktan sonra içini açık iki yerine lehim yapmak gerekiyor youtube da arasanız bulursunuz cesaret edemezseniz yapılmışı satılıyor işte o siteyi bulamadm da macrumors forumlarında yada ipodtouchfan forumlarında var ilgili site ebaydede yapılmışı satılıyor tabii bunların hepsi elmasepetine göre daha ucuz olur ama türkiyede elmasepetinden baska yerde bulunmaz bu mikrofon heralde

@supuki
lehime gerek yok. 2.2 destekliyor mikrofonu. ben aldım kullanıyorum. hatta ocarina uygulamasıyla flüt bile çalınıyor.

mikrofonun siparisini verdim.ins pisman olmam sonra :D

@onakomamonako2
ya ben ilk 2.2 releaseinde inceledim belki olabilir diye konuluyordu o zaman ben de alıyorum hemen :D

dmg dosyalarının kullanımı linkte anlatılmış:

filext.com

dmg dosyasi zaten disk image, cift tiklayinca cd gibi gorunmesi lazim

şurdan bi bakın, beğendiğinizi seçin :

en.wikiquote.org

linkte onun olduğu yazıyor o sözün:

tr.wikiquote.org

quotations.about.com

adresinde daha fazla cesit varmis. her halukarda tesekkurler. iki sorumda yanit buldu, hem de cabucak.

windows'un orijinal değilse msn 9'u açmıyor. bende öyle oldu da :) 8.5'i yüklemek zorunda kaldım 9'u silip. ama orijinalse bilemiyciim.

ekle kaldır dan onar desene.

@bryan fury:

onar dedim, onarıldı dedi ama hala aynı sorun var, siliyorum, kurtuluyorum.

Orjinallikle vs alakasi yok olayin. Cok genel gorulen bir sorun sanirim. Ben de cozumu bulamamistim. Formattan sonra tekrar denedim; sorun cikmadi.

"msn 9" diyerekten sanırım "wlm 2009" u kastediyorsuz..

orijinal windows ile alakası yok.. ben de torrent den çektiğim windowsu kurdum kullanıyorum..
gayet güzel çalışıyor..

evet, orijinal windows'la doğrudan alakası yok ama bende dolaylı bir bağlantısı olduğu için atladım hemen soruya. sen bana bakma kardeş. benim laptop azıcık antika da :)

neyse... evet, orijinallikle "doğrudan" alakası yok gerçekten :)

pırıl pırıl formatlanmış bilgisayarımda bile senin sorununun aynısı çıktı. hem çok yer kaplıyor be ya. 8.5 daha iyi boşver.

çok fark var aslında. daha ince, hoparlor var, genius var, tutulma açışına duyarlılık var, var da var.
youtube üzerinden bakın işte.

hmm.. yani storage dışında "fark var".. ok..

iphone almak sorun değilse bence direk iphone alın ugrasmayın ipod touch la falan. ben ipod touch kullanıyorum cok memnunum ama keşke iphone alsaydım diyorum. ayrıca stroge olarak fark yok asıl :) ikinci nesiller de 8-16-32gb versiyonları var birinci nesil de aynıları cok uzun süredir zaten var.

insanimsi ya ek olarak wireless alanı da genişletildi 2.nesilde. iphone a gerek yok diyosan illa ipod touch al pişman olmazsın kesinlikle garanti veririm.

1 yılı aşkın süredir kullanıyorum webte aynı anda 8-10 sayfa açmazsan pek sorun yok. bir de facebook un normal haline girmeye calısırsanız fazla dolaşamadan donuyo alet:)

storage olarak çok büyük bir alana ihtiyacım yok.. 8 gb benim işimi hayli hayli görür.. dl manyaği birisi değilim.. elimin altında laptop var doldurur boşaltırım..

ama diğer saydığınız özellikler, 1. değil de 2. nesil almayı şart kılıyor..
sadece storage kapasitesi farkı olsa farketmezdi 1. veya 2. nesil almak ;)

bir de default olarak oyunları destekliyor. 1. nesilde yazılımı güncellemeniz ya da kırmanız gerekiyor. 2. nesillerde ayrıca işlemci ve grafik hızlandırıcı değişik.

kelime bulma konusunda sizin bulduğunuz ya da kendi deyiminizle uydurduğunuz kelime akılda kalıcı kolay ve o gerecin yaptığı işi karşılıyorsa o kelime zaten kendiliğinden yayılır.

şahane soru.

benim de tdk ile derdim var. bir sürü de entry girdim konuyla ilgili. yabancı kelimelere buldukları karşılıklar, gerçekten de kendileriyle dalga geçirtmek için bulunmuş gibi. yani "çok oturgaçlı götürgeç" gerçek bir karşılık değil, espri amaçlı uydurulmuş, ama bıraksan tdk'yı, hakikaten de otobüse "çok oturgaçlı götürgeç" der. zira yüzyıllardır "ataş" diye kullandığımız 4 harfli yazması, okuması, söylemesi, akılda tutması kolay kelimeye "tutturgaç" diye çince bir karşılık bulabiliyorlar. bir sürü örneği var bunun. french press tek içimlik filtre kahve yapmaya yarayan bi alet ve türkçesi yok. bıraksan buna da gaçlı guçlu bir şey bulurlar. ya da salak bir kısaltma (faks kelimesine belgegeçer diyip, ondan sonra da uzun bulup belgeç yapmak gibi) "kahveyapar" ya da "kahvesüzer" giye bir karşılık bulur, sonra da kısaltır "kahyap", "kahsüz" gibi rezalet bir kısaltma yaparlar. kimse de tutmaz. allahaşkına kaçımız faks'a belgeç, email'e elmek diyoruz? tutacak kelimeler bulamıyorlar. french press'e rororo desek daha çok tutar.

destekliyorum ve bir atılımınız olacaksa yanınızdayım.

french press için tek kelimelik bir karşılık yok bildiğim kadarıyla. mesela, bana birisi sorsa "french press mi, o da ne?" diye, "filtre kahve yapılan alet" falan diye açıklamam gerekiyor. bu tip durumlar tamamen kavramın, toplumun kültüründe var olup olmamasıyla ilgili. japonların sake içtiği minik kasenin onlarda en az bir ismi vardır, ama bizde yok, çünkü bizim kültürümüzde böyle bir gereç yok. hani derler ya, eskimolarda kar önemli bir şey olduğu için, kar anlamına gelen bilmem kaç kelime var diye, böyle bir durum.

günümüzde bu tip kavramlar/nesne isimleri, bizde kullanılmaya başladığında yabancı dildeki isimleri ile benimseniyorlar. bence bunun sebebi teknoloji ve iletişimin gelişmesiyle yabancı kültürlerin çok kolay izlenebilir, ulaşılabilir olması. Bu benimseme sürecinde anglosakson kültürün baskınlığı olduğunu gözlemliyorum. sizin verdiğiniz örneğe bakarsak, fransızlar french press için "cafetiere" kelimesini kullanıyor ama bizde yerleşen ingilizcesi oluyor. bir kez yerleştiğinde de yerine türkçe bir kelime yerleştirmek zor. bu konuda tdk'nın en büyük başarısının, "bilgisayar" kelimesini tam zamanında üretmek olduğu söylenir, yoksa büyük ihtimal hepimiz bu alete kompütür diyor olacaktık.

söyleniş, okunui, yazılış kolaylığına falan hiç dikkat etmiyor tdk. halka nasıl daha kolay gelir diye de düşünmüyor. bilgisayar gerçekten tam zamanında bulunmuş bir karşılık. ama 20 senedir kullanılan, artık piyasadan kalkmak üzere olan "faks"a belgegeçer demek için çok geç kalındı. bi de gegeçe falan diye okunması zor. kısaltıp belgeç de yapsan şu saatten sonra kimse tutmaz.

bazı kelimelerin illa ki türkçe kelimelerle karşılanmaya çalışılmasını da anlamıyorum. tek bir türkçe kelimeyle karşılanamayınca 2-3 türkçe kelimeyle açıklanıyor, uzun gelirse ilk harflerinden kıslatılıyor. ya da yaptığı işin sonuna "-gaç -geç" getiriliyor. bu türkçe değil ki. şahsen yapı ve kural itibariyle türkçeye daha uygun olan yabancı kelimenin kullanılmasını tercih ederim. yani french press'e kahve süzdürgeci, kahve yapacı falan gibi bir şey deneceğine "kafetiyer" densin, bu şekilde girsin dilimize tercih ederim.

bilgisayar kelimesi ve bu alandaki bircok terim icin (bkz: aydin koksal)

su anki tdk'nin durumunu ben de pek ic acici bulmuyorum, ama zamaninda iyi isler yapmislar gercekten.

bir de guzel bir ironi (bunun da duzgun bir turkcesi yok ama yerlesmis, guzel olmus. istihza da guzel gerci) ornegi (bkz: milli produktivite merkezi)

bu düsünceniz, devlet destekli, bol gönüllülerden cok güzel bir proje olur.
hatta madem bu kadar ilgilisiniz, baslangic olarak konu ile alakali kisileri bir araya toplayici bir site de olusturulabilir.

bir diger mevzu ise, karsilik üretilen kelimelere bir sekilde tinisal olarak sempati mi duyulmuyor, serde tembellik mi var ayri bir konu. örnegin almanca´da yabanci kelimelere illaki bir karsilik bulunmus bu zaman kadar. lakin son yy esiginde onlarda da gözle görülür ciddi yabanci kelime kullanimi var. ancak almanca´da uzun kelimelere hic de soguk bakilmamis, yazim da ve sözlü anlatim icinde yerlesik olarak kullaniliyor. bu hususa deginis sebebim, bu bizde bulunan uzun kelimelere sicak bakilmayisinin, baska sebepleri oldugunu düsünüyorum. lakin diger bazi arkadaslarin da degindigi gibi türk dili tetkik cemiyeti zamaninda türetilen kelimerin kalitesi müthistir. bugün o sekilde saglam, hizli ve tutarli kelime türetilmeyisinin sebebini de dil yüzünden degilde de, dile hakim insanlarin azligindan kaynaklandigini saniyorum.

sadede gelirsek, her dil güzeldir bizim de hamurunda yoguruldugumuz bu dil, heran gelistirilmeye muhtac.
genel anlamda, konu ciddiye alinsa müthis seylere imza atmak pek ala mümkün.

bu konuda dil derneği önemli ve ciddiye alınan bir kurumdur. www.dildernegi.org.tr adlı internet sitesi mevcut.

dille sıkı uğraşı olan birisi olarak benim de tdk ile derdim var. bu konuyla ilgili sözlük'te de birçok "entry" girdim.(bak yine ecnebicesini kullandık. girdi desek şuna. veya giri) tdk ile ilgili temel sorunlardan birisi tutarsızlığı. bunun kökeninde de 1980 darbesinden tdk'nın yapısıyla oynanması yatıyor. ben tdk'nın yayınlarına güvenmiyorum. imla kılavuzu olarak bu konuyla ciddi ilgilenen herkesin yaptığı gibi ana yazım kılavuzu'nu, sözlük olarak da darbeyle yapısı değiştirilmeden önceki son sarih tdk sözlük çalışması olan 1983 tdk türkçe sözlük'ü kullanıyorum. bunun ışında can yayınları'ndan çıkma ali püsküllüoğlu'nun sözlüğü iyidir. ayrıca merhum andreas tietze'nin simurg'dan çıkma etimolojik türkçe sözlüğünün tamlanmasını da - her ne kadar ölümünden sonra yıllar sürecek olsa da - dört gözle ve sabırla beklemekteyim.

dilin gelişmesi için yapılması gereken temel şey onu kullanmak ve bilmek. söcüklerin türemesini sağlayan şey temelde akademik, bilimsel ve edebi alanda onun kullanılmasıdır. bunu sağlayabilmek için de insanlara iyi bir dil eğitiminin verilmesi gerekir. yurtdışında eskiden latince ve klasik yunanca eğitiminin verilmesinin sebebi insanlar entelektüel çalışmaya girdikleri zaman gereksindikleri sözcükleri türetebilsinler diyedir.
türkiye'de ise dil yeterince kullanılmadığı için - yani yaratıcı entelektüel çalışma yeterli olmadığı için - iş tdk'ya kalıyor. dolayısıyla bu halkın kullanımı ve sözcük türetmesiyle bulunacak bir şey değil. bugün halkın kullandığı temel gereçleri karşılayacak belli başlı sözcükler zaten var. asıl mesele felsefe, sosyal bilimler, fen bilimleri, özellikle yurtdışından alınan teknoloji, edebiyat vb. alanlardaki sözckülerin türetilmesi.

bu da aslında sorunun sadece bir kısmı. türkçe sorunları hep ideolojik bir bakış açısından ele alınmakta. türkçe'nin zenginleştirilmesi - daha doğrusu yoksullaşmaktan kurtarılması - düşünülmemekte. bugün beğenmediğimiz ingilizcesnin sözvarlığı türkçe'den çok daha geniş olanaklar sunuyor. öztürkçeleştirmek bir çözüm değil, pek çok kere ayakbağı olabiliyor. örnekse tercüme etmek yerine çevirmek dediniğiniz anda bu dilde bir daraltmadır. daraltmanın sebebi çevirmek sözcüğünün zaten başka anlamlara gelmesidir. siz bugün "açık" dediğiniz sözlükte açık sözcüğünün yüzlerce anlamı vardır. nüanslar hatta temel ayrımlar belirsizdir. konuşmayı her tarafa çekebilirsiniz. bizim bir tek sözcükle karşılamak zorunda olduğumuz birbirinden farklı kavramları elin oğlu 50 farklı sözcükle belirgin bir şekilde ayırabiliyorsa burada dilin sözvarlığı açısından bir yoksulluğu var demektir.

türkçe'de öztürkçecilik veya osmanlıcacılık sığlığını aşamadık. beri yanda "bırakınız geçsinler" duruyor. "bırakınız geçsinler" dediğiniz anda bırakalım o zmaan başka dil konuşalım! bu da çözüm değil. o zaman temel ilke bir dilin kendi sözvarlığından yararlanarak dili olabildiğince zenginleştirmek olamlıdır. bugün disk sözcüğü türkçe'de zaten kullanılan bir sözcük. siz tutup da discplayer yerine bir sözcük aradığınızda buna tekerçalar demek abes. diskçalar demek daha mantıklıdır. pratiktir, dili gereksiz bir sürü anlamdaş ve ikircil sözcüklerle hantallaştırmaz, yoksullaştırmazsınız. örnek: yeni hava iş kanunu tasarısında uçuş personeli yerine uçucu personel denilmiş. uçucu? uçucu madde gibi yani. bu dili kısırlaştırmaktır. aynı sözcüğpe birden fazla kavramı bindirip dili hantal ve yoksul kılmaktır. çünkü dilimin sınırları dünyamın sınırlarını belirler! (bkz: ludwig wittgenstein)

ben dile çok kafa yoran birisiyim. bu konuda sürekli çalışıyorum. yazdığım metinlerde dilin olanklarını kullanmaya, akla yatkın yeni yollar arayıp zenginleştirmeye gayret ediyorum. dil kullanıla kullanıla gelişir. ama halktan önce yazarlarca, entelektüellerce, akdemisyenlerce... tabii bunu yapan adamların da dili bilmeleri gerekmekte.bunda bir kurumun da katkıları olur. ama şu anki "darbe yemiş" tdk bunu gerçekleştirmekten yoksundur. bileşik sözcüklerin yazımı konusunda bile tutarsız ve çelişkili bir tutum içinde olan şimdiki tdk'dan medet umulamaz. öte yandan "ne kadar orta asya kökenli olmayan sözcük varsa topunun köküne kibritsuyu" diye oktay sinanoğlu gibi yalınkılıç ve kör dvüşüyle saldırıya geçenler de bana salt mantıksız bir milliyetçilik içindeler gibi gelmekte. hiçbir dilde sadece safkan sözcüklerle konuşamazsınız. olanaksızdır! bu yüzden türkçeyi zenginleştirmede öztürkçecilik adına sözcük ırkçılığına gidilmemelidir.

ancak ben yine de türkçe'nin kendi sözcük dağarcığından devinim sağlanarak devinim kazandırılmasından yanayım. dışarıdan gelme gereçlere ait sözcüklerse işin sadece bir boyutu. bugün iki önemli sorun varsa onlardan birisi dilin yoksul bir biçimde temel kavram nüanslarından yoksun olmasıdır. bir diğeri ise dışarıdan gelen sözcüklerin artık türkçe imlaya bile uydurulmadan dil içinde kullanılmaları. french press deneceğine frençpres dense ona bile razıyım neredeyse.

bana sorarsaniz tdk kadar biz de sucluyuz. kibritsuyunun orneginden gidiyorum, faksa belgegecer demeliyiz. nedeni de gercekten gecen bir belgenin olmasi. aklima ilk gelen ornek almanlar ve onlarin nerede ise dunyada standartlasmis kelimleri kendilerine gore cevirmeleri. ornegin televizyona fernsehen diyorlar ve bu fern ve sehenden olusuyor. biraraya gelince uzaktan izlenen gibi bir anlam cikiyor (almancam yok denecek kadar az, birebir ceviriyorum). peki biz televizyon icin uzaktanizlenen diye bir tamlama olustursak kacimiz bunu kullanir? olusturulan kelimenin soylenis kolayligi kadar o kelimeyi bilmeyen icin ifade ettigi anlam da onemli. yani belgegecer deyince bunu faks ile iliskilendirmek hic zor degil.

@kadirsavun: ilişkilendirmek zor değil zaten. öyle bir açıklamalı kelime ki ne olduğu şıp diye anlaşılıyor. yani biri bana "tutturgaç" dese ataş demek istediğini anlarım. ama ataş gibi sade, güzel bir kelime dururken sırf fransızcadan gelmiş diye bundan rahatsız olup "yooh bu gavırca. olmaz" diyip dört harfli iki heceli mis gibi kelimeyi, dokuz harfli, üç heceli acaip bir kelimeye dönüştürmeye ne gerek var.

bel-ge-ge-çer. 10 harfli, dört heceli. ortadaki heceler de ge ge diye tekrar ediyor. upuzun bir kelime. karşılığı ne? "faks". raks gibi, dans gibi türkçe olarak kabul edilmiş kelimelere ne kadar da benziyor. ama yok olmaz. ingilizce bu. illa türkçe olacak. isterse 20 harfli karşılık olsun, yazması da söylemesi de garip olsun, ama türkçe olsun.

yabancı kökenli tren sözcüğüne espri olsun diye "alttan tüttürmeli üstten öttürmeli götürgeç" denmesini hiç acaip karşılayamıyorum bu yüzden. valla bıraksan buna benzer bir karşılık bulurlar. ha duyunca tranden bahsedildiğini anlıyorum ama sadece anlıyorum. kimse benden böyle karşılıkları (gerçek olanlarından bahsediyorum bu esprilerden değil) benimsememi beklemesin.

messenpass diye bir uygulama var bilgisayardaki bütün kayıtlı(hatırlatma seçeneği aktif) msn şifreli gösteriyor. Bedava bir uygulama , google'da aratırsanız hemen bulursunuz.

ortadünya

sting cafe vardı, hala duruyorsa iyidir.

meşrutiyet caddesine girin 2. aradan sağa dönün 33 metre yürüyün solda ikinci kat plaklı figüran.

baştan söyliyim tam 33 metre olmayabilir.

tenados

ardıç kitabevi. hem çaycı hem ikinci el kitapçı. mülkiyeliler in karşısında 4.katta.limon bazaar ın üstü.

eylül cafe :P

küçük imge'nin üstünde kitapça var(dı). pek severdim

dün de sorulmuştu; (git: 60983)

umarım çözüm yolu aynıdır :))

linkteki eklentilerden birini kurarsanız sorununuz çözülür, umarım :)

mycroft.mozdev.org

ben de şu aklentiyi öneriyorum:
addons.mozilla.org

bunu yükleyince istediğiniz herhangi bir arama çıbığına sağ tıklayıp arama çubuğu ekle diyorsunuz ne sağ üste yerleşiyor.türkçe google a eklersiniz bunu sonrada en alttaki arama motorlarını yönetten ingilizce olanını siler türkçe olanını en üste çekersiniz olur. tabi sözlük de imdb de felanda işe yarıyor bu yöntem tavsiye ederim gayet pratik oluyor.

arada tireler varsa yazmayı ihmal etmeyin.

oyunu kırık kullanıyorsunuz sonra gelen patch'i yüklüyorsunuz hep ondan oluyor bunlar

tireleri yazdım ama aynı şey oluyor.birde kırık derken?ben bugun aldım oyunu korsan ama ne bileyim...hadi kırık diyelim neyapmalıyım????ya gerçekten çok sinirlendim oyunu aldıgım yerde kapalı bu gece oynayamassam kabus gorurum:D

oyunu kaldırıp tekrar kurun. kurduktan sonra oyunun internete bağlanmasına izin vermeyin. internete bağlanınca kopya olduğunu anlıyor.

gerekli dosyaları bu sayfalardan bulabilirsiniz.
www.rlslog.net
www.rlslog.net

tibbs kardeşim çokkk teşekkür ediyorum sana nasıl teşekkür edicegimi bilemiyorum msn verim istersen yardıma ihtiyacın olursa solersin saoll...
o adresteki dosyaları ne yapıcam bide oyunu internet açıkken açmıcam dimi?

muhtemelen aldığınız dvdde oyunun crack dosyaları vardır. kurduktan sonra onları kullanın. nasıl kullanacağınızı biliyorsunuz. interneti kapatıp(ya da firewall ile oyunu engelleyip) oyunu çalıştırın. oynayabiliyor olmanız gerekir. çalışmazsa yukarıda verdiğim linklerdeki crack dosyalarını kullanın.

donanimhaber forumuna üye olup detaylı yardım alabilirsiniz. 108 tane red alert fanı var, 1000lerce mesaj atılmış red alert 3 le ilgili konulara. birisi mutlaka yardımcı olur.

forum.donanimhaber.com
forum.donanimhaber.com

hatayı olduğu gibi google'a yazdınız mı

duyuru dışarıya açık :)