90 ya da 89 kopya mı ne var vizyona giren. ve evet maalesef sadece 1 tanesi altyazılı olarak vizyonda. ben dvd bekleyeceğim sırf bu yüzden.

sakin ola dublajlisina gitmeyin. tek kelimeyle igrenc. ben dayanamadim girdim, valla igrenc ya.

dublajlı mı girdi?
hayret bişi arkadaşım ya bu kaçıncı! aylar önce bi anket yapmışlardı sanırım onun sonucuna göre test ediyorlar bizleri.

kanyonda tüm gösterimler altyazılı(gittim de biliyorum). ayrıca gitmezden evvel mecidiyeköy profilo ya telefon açtım orda da altyazılı olduğunu söyledi telefondaki kadın ama ben nedense şüpheyle yaklaşıyorum.

kanyonda altyazılı izledim, dublajlı izleyip de berbat edilemeyecek kadar güzel olmuş

ne yapın edin altyazılı izleyin derim

resmin dosya ismini googledan arayabilirsin. Bir şey çıkar mı bilemem.

resmi çokca ziyaret edilen sitelerden birine (mesela ekşiduyuru) koyup bu resim çalıntı mı bir yerde gördünüz mü diyebilirsiniz.

watermark uygulaması yaparlar genelde watermark ile imzalanır resimler. ama bunu copyrightlı şeylerde yapıyorlar stockphotolar falan gibi. çalıntı resim derken resim size mi ait gerçekten yoksa önce siz mi koydunuz siteye gibi kavramlar da önemli. böyle çalınma ihtimali kesin olan şeyler için hayvani watermark da kullanılabiliyor. show haber falan gibi.

peki ben nasıl anlarım çalıntı olup olmadığını, watermark ın nasıl yapılacağını öğrendim de içinde olup olmadığını anlamadım çünkü bir çoğu anlaşılamıyormuş. böyle bir program falan var mı acaba?

yok abi anlasılmıyor, exif e bak bi belki oraya yazmıslardır siteyi ya da ozelliklerden bak oralara yazmıs olaiblirler yoksa anlayamazsın.

mouse vasitasiyla istenen metin ya da fotograf secilir(yani mavi "sey" icine alinir). ctrl+c yapilir.word acilir ctrl+v yapilir.

hatta isteniyorsa tum sayfa bile alinabilir. ctrl+a yapilir sonrasinda ctrl+c ve word sayfasina ctrl+v yapilir.

Opera ile açınca sağ tıklayıup save as diyebiliyorsunuz. Kullandıkları script sadece IE ve Firefox'da çalışıyor...

opera desteklemiyor sitedeki kodu, kopyalanıyor yani. bu arada guzel kodmus mavi sey icine bile alınmıyor.
edit: gec kalmısım

kod body etikesinin icinde yaziyor kullanmak isteyenler icin :)

body ondragstart="return false" onselectstart="return false" onContextMenu="return false"

ie7de Sayfa menusu altinda word for windows ile duzenle gibin bi$i var, yazilari o yolla almak daha kolay. resimler icin kaynaga bakmak gerekiyor.

ben gayet guzel bir sekilde aldim mavi sey icine.

bu verdiğim sitede ctrl+c işe yaramıyor. firefox ile mouse yardımıyla seçebiliyorsunuz ama kopyalayamıyorsunuz, ie ile açınca durum daha da beter seçtirmiyor bile.

opera ile açmak gerçekten işe yaradı teşekkürler :)

belirteyim o zaman. firefox kullaniyorum. sag tus yemiyo. ama secebiliyorum mouse ile .kisayollarla halledebiliyorum copy paste isini.

ben siteyi bile açamadım, hiç konuşmıyım o zaman.

maxthon'da "enable right click" adli bir plugin default olarak bulunmakta.. tavsiye ederim.

printscreen de i$e yarar bi yontem. ben oyle yapiyorum misal.

sağ tuşa basılı tutarken enter'a da basılı tutmak gibi bir yöntem vardı yıllar evvel işe yarayan.

bunun için pluginler falan vardı js falan yüklemiyor mesela.proximitron muydu neydi öyle bir şey hatırlıyorum hatta bütün sayfaları istediğin gibi modifiye edebildiğin bir proxy gibi bağlanırdın. ah ah ne günlerdi..

ben firefox kullanıyorum, hem sağ hem sol tıklayabiliyorum, yazıları seçebiliyorum. benim firefox mu bozuk ulan :S

IE'de ise tebrik ettim hiçbir şey çalışmıyor.

Hee he he he.
Askerde playboy sitesinde tesadüfen keşfettiğim ama mantık dolu yöntem:

Sağ tık işini uzunca süre ve hızlı hızlı yapmak. Sayfanın farklı farklı yerlerinde, böylke arada sırada sol tık falan da sokuşturabilirsin. Script senin kadar hızlı çalışamadığı için, 8-10 sefer içinde birinde sağ tık menüsü açılıyordu. Yani aletin kafası karışıyordu bir nevi... :)

Bir dene istersen.

Firefox 2.0.0.5 ile gayet güzel resim/yazı seçiliyor ("mavi şey") ve ctrl+c ile kopyalanıyor ama sağ tuş çalışmıyor.

dvd writer'lar öyle arada bir okumamazlık yapabilir normaldir. sonra bazı dvd markaları bazı markaları okumaz. bir de belki firmware güncellemesini son seferde doğru yapmıştır. virüs ıvır zıvır da olabilir. ama pek bir alakası yok yine de.

Philips ise cok normaldir, gitsin pioneer ya da lg alsin.

Asus' un çok güzel modelleride var. Bu arada dvd okuyamamsı nedir?Lütfen Türkçemize dikkat edelim.

Marka Lg. Büyük ihtimal firmware güncellemesini son seferde doğru yaptı da düzeldi.

Ayrıca yazım hatası olduğu her halinden belli olan bir kelime için mi diyosun bunu "geldegel" :) bütün yazdıklarıma bak istersen bir tane gramer hatası veya onun gibi birşey var mı ? kaldı ki senin daha çok dikkat etmen lazım. nickinin doğrusu "gel de gel". Tabi geldegel diye bilmediğim birşey yoksa. kısacası yazım hatalarından değil gramer hatalarından bahsedelim Türkçemizi düzgün kullanmak için. Neyse

reklamımızı da yapalım :) www.techno-labs.com günlük teknoloji haber sitesi

opera, stumbleupon'u desteklemiyor maalesef.

snyggast var, güzel zaman geçirtebilir.

sizin yine cokmu$ surekli ziyaret ettikleriniz, benimkiler o kadar az ki aglarsiniz.

i$te sik kullandiklarim:

10 cls
sozluk ve pek tabi duyuru
komikaze.net
ilove.ru
^Z

www.techcrunch.com
www.hattrick.org

www.sezyum.com u unutmamak lazim .daha ciddi seyler ariyorsan www.altzine.net

rus hatun isteyenler için www.limpa.ru var ;D

www.readwriteweb.com
mashable.com

futbol ile alakalıysanız (bkz: aceto balsamico)

düşünmeye bile gerek yok, elbette www.ogame.com.tr
başında zaman geçirmek de ne demekmiş, başından ayrılamayacaksınız :)

söylenmiş daha önce ama reddedilmiş ısrar ediyorum
(bkz: stumbleupon)!

stumbleupon desteklemeyeni ben de desteklemiyorum. online deneyimi kökünden değiştiren bir buluş.

gonderdim davetiyeyi.

teşekkürler jack o lantern, çok makbule geçti.

want2die, senden bişey rica etsem ayıp olur mu? az önceki mesajındaki email adresimi silsen de google'dan falan email toplayan botlar bana spam atmasa?

konu dışı olacak ama rapidreactor'ün içinde olmanın ne avantajı var ki?

> konu dışı olacak ama rapidreactor'ün içinde olmanın ne avantajı var ki?

Kimsenin inanmayacağını bile bile "kendim için değil, bir arkadaş için" dediğimde aslında doğruyu söylüyordum. 5 Mbit okul bağlantısı üzerinden 800 GB download yapmış bir arkadaşım var (sağolsun ben de ondan aldım birçok dosyayı), ona gerekiyordu. RapidReactor'da sağda soldaki rapid linklerinin koleksiyonu varmış, yani az site çok download.

> sildim. öyle bişi mi varmış yaw. ben de diyorum niye @ koymamış.

Email toplama dünyanın en çok yapılan işlerinden biri :) Sağa sola forwardlaman için gönderilen emaillerin bile amacı adres toplamaktır. İçinde 100'lerce kişiye gönderilmiş şekilde adres dolu gelen ve "mutlaka iletin!!!" yazan emailler de dönüp dolaşıp adres toplayıcılarına gelir, amaç odur, içinde adres dolu olan emailler toplamak. İmzalı yoklama kağıdı dolaştırmak gibidir :)

ben de sana atabilirim, email adresin gerek tabii.

iyi de zaten linkleri görebiliyoruz üye olmadan da. üye olunca ne artısı olacak?

valla orasını ben bilemem, ben de emir kuluy(d)um. ama download delisi olan arkadaşın vardır bir bildiği diyorum. :)

valla ben de bi artisini gormedim. uyelere falan msg atabiliyorsun ama, mesela vaktiyle adamin biri pentagram'in unspoken'ini upload etmi$. indirdim, rezalet cikti, bendeki kasetin bile ses kalitesi daha iyiydi vs. ben de i$te yorum falan yazdim, bir iki kuple de kufur edip stres attim. boyle faydalari var :)

"Only registered users can publish upload links and/or search for links sent by other users."

bana da davetiye gönderen olursa çok sevinirim. gmail kullanıcı adım buradaki nickimle aynı.

@kimlanbu

gönderdim

darknum'un dediği doğru. sadece üyeler link upload edebiliyor. rapidshare'de upload ettiğin linkler download edildikçe puan kazanma ve bu puanlarla beleşe üyelik süresi uzatma opsiyonları mevcut. bu yüzdendir.

bende alabilir miyim bir davetiye:) erhankoc (malum mail işareti) gmail com

Major Payne olabilir.

imdb.com

helal be wpi. film bulunmuştur.

emule'de indirdiğiniz dosyanın kaynağı yoktur o yüzden gelmiyordur. türk torrent sitelerinde türkçe altyazılı olarak bulabilirsiniz.

çok az var türk fansub sitesi. japonların kullandığı torrent siteleri biliyormusunuz?

Geç olacak ama, bsplayerda ya da kMplayerda alt yazıların altına siyah fon koyuluyor, ben öyle izliyorum gayet te güzel oluyor.

mevki ya da yorulma seviyesi olabilir diye atıyorum

eğer barları kast ediyorsanız onlar yorulma şeysi. eğer yanda çıkan x o'yu falan kast ediyorsanız onlar da maç içinde taktik değiştirmeye yönelik.

x, o'nun L2 ile x veya o tuşlarına basınca çıkan hazır taktikler olduğunu biliyodum. fakat barlar bir ilginç değişiyor. misal maç başıdna tüm topçular 5 dilimlik barın 3. dilimindeyken maç ilerledikçe 4'e çıkan 2'ye inen oluyor. onun için pek anlam verememiştim.

yorulma şeysi de olabilir ama benim bildiim onlar topa vuruş gücü.. l2+r1 ile arttırabilirsiniz, l2+r2 ile düşürebilirsiniz. frikiklerde fln en düşük ve en yüksekte deneyin farkı anlıcaksınız..

l2+r1 ve l2+r2 kombinasyonları ile artırılıp azaltılabiliyormuş. fakat o kadar denedim şut şiddetlerinde bir fark görmedim. benim bildiğim özellikle uzun mesafeli frikiklerde ileri okuna basarak şut çektiğinizde hızlı, yakın mesafelerde ise geri ok tuşuyla beraber şut çektiğinizde yavaş ve baraj üzerinden aşırtma şutlar çekiliyor.

hicbiri degil aslinda, o attack/defense ayariniz oluyor, team settings'den attack/defense'i manual hale getirirseniz sizin l2+r1'le ayarladiginiz sekilde kalir. yoksa otomatiktir bilgisayar kafasina gore degistirir. eger yeniliyorsunuz kirmiziya yakin kazaniyorsaniz yesile yakin olur.

(bkz: seçmen mürekkebini çıkarmanın yolları) diye başlık varmış tamamdır.

aman boşver nasıl olsa hepimiz damgalandık bu medeniyet(!) boyasıyla. kimse ayıplamaz o yüzden ancak bazı aklı evveller hehe ben hemen çıkardım bilo seninki hala çıkmadı mı diye espri falan yapabilirler.

işte sorun şu ki ben de daha adresini bile bilmiyorum.

araştırdığım kadarıyla böyle bir site yok :) zaten olsa ben görürdüm gibime geliyor. fakat UKT diye ünlü bir dağıtıcı var. Filmlerin/oyunların sürümleri olur hani mesela filmlerde aXXo en iyisidir. Bu da oyunların ilahı gibi birşeymiş sanırsam.

öyle bir site var eminim. yabancı forumlarda da görmüştüm divxplanet'te de rastgeldim. hatta forum.divxplanet.com ve forum.divxplanet.com adreslerinde uk-t karşılığı nelerin verildiğini görebilirsiniz.

böyle bir site var hatta www.uk-t.org adresinde ikamet ediyor. ancak davetiyesini bulmak oldukça zormuş. zira davetiye hakkını aşırı yüksek oranlarda upload yapanlara veriyorlarmış.

arkadaşlar torrent siteleri 10lvl üzerinden bir sıraya konur. şu andaki sırayı vermeye pek gerek yok ama mantık olarak iş siteye girebilme zorluğuyla ölçülür. mesela uk-t aylardır davetiye dağıtmadı ve toplasanız 4500 üyesi vardır ve buraya üye olmak imkansız gibi bir şeydir. en kolay üye olunan siteler torrentleech torrentbytes demonoid gibi davetiyesini karşılıksız bulabileceğiniz sitelerdir bunların lvl'ı 2-3 gibi değişir. en üstte ise ftn ve uk-t vardı sanırım son sıraya göre. sct de lvl10du ancak kullanıcılara davetiye verince lvlı biraz düştü diye hatırlıyorum.
ha eğer derseniz uk-t'de diğer sitelerde olmayan dosyalar mı var yok öyle bişey ama denilene göre en sağlam community o sitedeymiş mesela diğer sitelerde 1 ay girmezseniz üyeliğiniz silinir ancak uk-t'de herhangi bir yanlış hareketiniz yoksa üyeliğiniz ömür boyudur kullanıcıya saygıları vardır vs(üye değilim sadece duyduklarım). normal bir kullanıcıya torrentleech fazlasıyla yeter bunu da söyleyeyim.

www.uk-t.org sitesi bildiğin tekerlek sitesi gibi duruyor ama tüm linkler boş. acaba üye olanlar mı gerçek siteyi görebiliyor? eğer öyleyse gizlilik olayını yutmuşlar. Google da bile bulamadım ben.

üye olduğunuzda site size nasıl gireceğinizi anlatan bir mail yollar merak etmeyin ;) mesela runningthescene var orası da benzer bir sistemdir ancak enter848 yazarsanız login ekranını görebilirsiniz.(direk link vermiyorum kontrol edilme ihtimaline karşı)
bir de google'da bulunamama sebebi bu siteler direk ismiyle kullanılmaz geçmişten gelen bir alışkanlıkla bu da googleda bulunmasını zorlaştırır.

3-4 bin üye dediysek çoğunda seedbox var uk-t de öyledir ftn de sct de:) tek seed olsa bile full hızda indirebilirsiniz. özel sitelerin de böyle bir avantajı var işte.

Hande Yener : www.rapidreactor.net
Demet Akalın : www.rapidreactor.net "Kusursuz 19 + Tatil 3 Cd (2007)" yazıyor başlığında artık nedir bilmiyorum tam. şuradan bakabilirsiniz ne olduğuna www.rapidreactor.net

bir yazar mıknatısların monitörlere yaklaştırılması hakkında bir soru sormuştu, o konuyu bulursan cevap olabilir. tekrar aramaya üşendim her zamanki gibi :)

5.1'im var. senelerdir bilgisayarın yanında duruyor. ne monitörde ne de kasada, usb modemimde falan problem yok. üstüne ipod'u, cep telefonumu falan koyarım hep hiçbir problem oluşmadı.

hayır onun plastik kısmının içinde yalıtım var.

aletten alete degisiyo bu sorun yaratma potansiyeli. misal beim 4+1 ses sistemim var, subwoofer ekranin yaninda dururken ekranin subwoofer tarafindaki kismi hafiften pembelesmisti, "hasiktir ekran bozuldu" diyip yeni ekran almaya karar vermistim ki subwoofer i eskaza kaldirinca goruntunun duzeldigini farkettim. lakin sinema sistemimin subwoofer i televizyonumun yaninda, ekranima da cok yakin duruyo, hic bir sorun yasamiyorum. biri yaparken biri yapmayabiliyo, biseyi etkilerken, bir baska aleti etkilemeyebiliyo.

ikinci soruya cevap oalrak da onun uzerinde iki ses girisi var nasil oluyo anlamadim tam olarak, fakat kendi creative'imden yola cikarak konusursam arkasinda tek bir ses girisi var AUX olarak, onun disindakilerin hepsi speakerlar icin. lakin iki ses cikisi dedigin front ve rear lar ise 4+1 leri onboard ses kartinda kullaniyorsan rear'lari takmiyor, sadece frontlari takiyorsun ki 4 hoparlor de ses versin. yoksa sadece 2+1 olarak ses veriyo. karmasik gelirse mesaj atiniz.

2.ye cevap:
genelde biri yeşil biri siyah 2 giriş vardır.
sadece front(yeşil)dan giriş verdiğinde 4 ünden de ses gelir.
front'a giriş verdin, bi de rear'a(siyah)giriş verdin, o zaman hoparlörlerin 2 sinden başka ses diğer 2 sinden başka ses gelir. mesela bilgisayarının yakınında receiver(uydu işte) vardır, uydunun ses çıkışını rear'a bağlarsın, bilgisayarın ses çıkışını front a bağlarsın aynı anda ikisini de kullanabilirsin. ha uyduya bağlamazsın da onu da ses kartının diğer çıkışına bağlarsın (ses kartın çok eski değilse) dvd de daha hoş ses duyarsın. hatta bazı ses kartları mp3 dinlesen bile 2.çıkıştan sesi biraz değiştirip gönderiyor. bağlanabilir yani rear girişi de bilgisayara.
sadece siyah(rear)a giriş verirsen 2 hoparlör çalışır ikisi çalışmaz 4+1 i 2+1 olarak kullanmış olursun.

evet dogru,
elektronık degil de elektromagnetik korumalı olarak gecer o. alırken ısrarla sor, urun ozelliklerinden kontrol et.

Çevremdeki sigaraya bırakmaya çalışanların tecrübelerinden bahsedersem, 1-2 hafta sonra stres sahibi insan olmuşlardı :) bünyeden bünyeye göre değişir tabi bu durum. İrade ile ilgili sanırsam. İraden kuvvetliyse psikolojik bir sorun olmaz gibime geliyor.

benim de bu konuda birkac önerim olursa..

1. biraktim deme hic bir zaman, onun yerine icmiyorum u ya da simdi icmiycem i tercih et.. böylece hem kendini kandirmamis oluyorsun hem de sigarayi birakmanin sadece birakma kelimesinden kaynaklanan stresini azaltiyorsun..
2. eger gercekten birakmak istiyorsan kelimenin kullanilan anlamiyla, günde 3-4 tane bile icme..
3. tamamen kurtulamasan da azaltman nedeniyle kendini iyi hissetmeye hakkin var, cünkü ne olursa olsun günde 3-4 tane bile icmek 2-3 paket icmekten cok cok daha iyidir..
4. ileri de bir stres dönemi gecireceksin gercekten.. hazirlikli ol..:)
5. nikotin bandi veya sakizi mutlaka yardim eder demiyorum, cünkü kisiden kisiye etkisi degisebiliyor.. ama gene de bir dene..
6. son olarak da, sigara gercekten bir kere birakilmiyor.. canin her sigara cektiginde tekrar tekrar birakman, karsi koyman gerekli yani bir kerelik bir sürec degil..

bu yazdiklarimin hepsi benim kendi görüslerim ve deneyimlerim sayesindeki düsüncelerim.. o yüzden bir garantisi yok.. ama yardimci olabiliyorlarsa sevinirim..

sinir stress yapmaması mümkün değil. vücut kendini yenilemeye ciğerler açılmaya nefes almaya başlıyor. ama günde 25-35 adet icen bi insan evladı 3-4'e indiremez. yani ya kesin ve net bırakırsın kasıp, ''içmem abi bu illeti'' dersin. yada azaltma sonra bırakma diye bir durum söz konusu değil kanımca.

iki kere 1'er ay süreyle bırakmış ve yeniden başlamış biri olarak ;

1-)hem de hayvan gibi yapıyor. kişiye göre değişir ama az ya da çok mutlaka bir etkisi oluyor. ayrıca kafayı toplayamama, yersiz sıkıntı gibi etkiler de var.
2-)hevesinizi kırmış gibi olmayayım ama şunu anladım ki bıçak gibi kesilmedikçe bırakılmıyor. yani bu öyle 3 azaltayım 5 çoğaltayımla olacak iş değil. bırakıyorsanız tamamen bırakmanız zaruri. bantmış sakızmış bence hepsi hikaye, sonuçta sizde bitiyor olay. ben bırakırken hiçbir şey kullanmadım ama o lanet "bir tane içsem bir şey olmaz" hissi yüzünden yeniden başladım. yani yakın zamanda o 3-4 sigarayı da bırakmazsanız sayısı çoğalacaktır. 3-4, 5,6 derken eski halinize döneceksiniz ki bana öyle oldu. sadece ben değil etrafımdakilerde de aynı durum mevcut ama yine kişiden kişiye değişebilir.
3-konuşmak için hiçbir zaman erken değil. aslında bunu sormanız hala sigaranın etkisinden kurtulamadığınız bir belirtisi. yani kafadan tamamen atmadan bırakmış olmuyorsunuz. ben iki seferde de bunu tam anlamıyla yapamadığımdan başarısız oldum. belki biraz daha dayansam şimdiye içmiyor olurdum.

eklemek istediğim, bu meret bakarsın 3 gün 5 gün istenmez de öyle bir an gelir ki kafayı yer insan. kriz anı da budur. en fazla bir iki saat sürer ama vücut kıvranır sigara ver bana diye. o kriz anında iraden güçlüyse bırakırsınız. krize yenik düşersen yakarsınız bir tane daha. o kriz anı geçtikten sonra her şey daha kolay. ilk birkaç hafta gelir bu krizler, sonra git gide etkisi düşer. kolay gelsin.

"nedense bir anda bırakıyorum dedim". neden bıraktığınızı tam olarak belirleyin. sağlık sorunları mı, bir şeye bağımlı olmaktan rahatsızlık duymak mı, anlamsız bir şey olduğunu düşünmek mi vs.. tabi ki neden bunların hepsi veya farklı kombinasyonları olabilir. ama şu kesin ki canınız sigara isteyecek ve bu istek başgösterdiğinde dayanmanızı sağlayacak bir motivasyona ihtiyacınız var. örneğin canınız sigara istediğinde kendi kendinize "kendine zarar vermek zevkli de olsa aptallıktır" falan gibi şeyler söyleyin. sigaraya neden başladığınızı da hatırlayın. bir nedeni olmadığını düşünseniz de vardır. her şeyin nedeni vardır. umarım yardımcı olabilmişimdir. şimdi ben bir sigara daha yakayım :)

ben sürekli spor yapmanızı, terlemenizi, bir kaç gün içinde sigarayı tamamen bırakmanızı, dengeli beslenme ve uyumanızı tavsiye ederim. etkilerini minimuma indirebilirsiniz.

kendi tecrübem:
1.5 yıldır içmiyorum, son 15 aydır ise hiç içmemiş kadar rahatım. yani aklımın ucundan dahi geçmiyor.

bu bir buçuk yıl önceki bırakma eyleminden önce belki 50 kere denedim, olmadı.

kendimce bulduğum formül:
kabullenme formülü. yani bir daha sigara içmeyeceğini kabullenme formülü.
yani mesela çok sevdiğin sevgili seni en yakın arkadaşınla aldattı ve gittiler diyelim. o eski sevgiliye ve eski dosta geri dönme ihtimalin nasıl yoksa, buna da olmadığını kabullenmen gerekiyor.

sigarayı bırakmaya karar veren herkesin eninde sonunda bu kabullenme aşamasına geleceğini düşünüyorum. bu yüzden kabullenme kzor geliyorsa "arada içerim ya nolucak ki" düşünceleri düşüncene mani oluyorsa, az içerek devam et bence çok kasma kendini.

zira biliyorum ki azaltmanın bırakmak ile uzaktan yakından alakası yok, kendini iyi hissetme hakkın var ama yaptığın şey bırakmak değil. çünkü hala aklında, ve sen bağlarını kesene kadar aklından hiç çıkmayacak.

misal sevgilinle kavga ettiniz, böyle soğuk bir dönem geçiriyorsunuz, 1 ay sürdü 2 ay sürdü, görüşmüyorsunuz falan, arada bri iki iletişim. ama aklından çıkmıyor. halbuki en yakın arkadaşınla aldatıp gitseydi, aklından 2-3 ay sonra çıkacaktı. çünkü kabullenmek zorunda kalacaktın.

ama bağını kesmezsen kabullenme aşamasına da gelemezsin. bu yüzden azaltmak çözüm değil. sadece daha iyi.

sinir stres yapacağına kanalize olmazsan çok fazla olmaz bence ama kişiden kişiye değişir. ve fakat geçer yani her halükarda, kabullendikten sonra zaten hayatında hiç sigara içmemiş gibi oluyorsun bri süre sonra, böylece sonsuza kadar o acıyı çekmek zorunda kalmıyorsun.

ama kabullenmeden bırakırsan vay haline, sonsuz işkence, daha önce denedim ordan biliyorum. "ulan bir tane içsem mi?" sorusu beynimde yankılana yankılana 6 ay geçirdim, kabus gibiydi(bu başarısız eski denemelerden biriydi).

halbuki kabullen işte, ne soruyosun kendine?

sigara krizi "bir tane içsem mi?" sorusuna cevap vermeye kasan irade krizidir. soruyu sormazsan girmezsin.


falan filan. bol şans dilerim. : )

ben de yaklaşık 4 aydır içmiyorum. sigarayı bırakınca sormuş olduğun stress hali 3 gün sürdü. en zor olan bir daha sigara içememek düşüncesi. ben bıraktığımdan beri hiç sigara içmedim. her hangi bir zamanda içeceğim 1 adet sigara beni tekrar sigara içmeye başlatacak. bundan adım gibi eminim. şu günlerde sigara krizleri puro ile aşıyorum. evet sigarayı ağzıma koymadım ama puro içiyorum. öyle çok değil ayda 5 tane falan.
sigarayı bırakmanın en önemli aşaması inanmak. sigarayı kestiğin zaman nikotin bağımlısı vücut ne tepki vereceğini şaşırıyor. mesela ilk hafta bacaklarım kıpkırmızı oldu. sonra geçti. eğer bırakırsan geriye dönüp bakma sigara diye. çok bunalırsan puro iç.
saygılar...

şimdi ağırlık buradan olmak üzere çevremdeki tepkiler ve yaklaşımlar doğrultusunda bu sabah itibariyle tamamen kesmiş bulunuyorum.. dün gece gelen bazı cevaplardan dolayı o kendime koyduğum 3-4 tane günlük sigaraya da gerçekten ihtiyacım olmadığını farkettim.. burada en azından yol göstermek babında cevap verdiğiniz için teşekkür ediyorum.. nihayetinde teorisi kolay da pratiğini yapanlardan da dinlemek daha sağlıklı..
tekrar teşekkürler..

Benzer bir yöntemle bir sene kadar önce 1 paketten günde 4-5'e düştüm. Son iki haftadır ise günde 1 tane içiyorum, daha kırmadım bu kuralı. Direk kesme çabalarım sinir stres sahibi etti beni, o yüzden şimdilik günde bir ile idare ediyorum, inşallah "eeh bugün de içmeyevereyim" diyeceğim günler de gelecek. Söylenildiği gibi "bıraktım" kelimesi ile bir daha hiç içememe düşüncesi çok fena hırpalıyor adamı.

Özetle, direk kesme durumunda stres sahibi olabilirsiniz, ama inadınıza devam edin.

Dost'da bu konu hakkında bir kitap görmüştüm. Yani en azından böyle kurallar var diyebilirim...

kitap okumanı tavsiye ederim bol bol. yazma dilinin gelişimine oldukça katkısı olur. ne yazdıgına da baglı tabi. roman falan ise, orhan pamuk'un karakitap romanını öneririm. ben onu okuduktan sonra baya bir şeyler karalamıştım. senaryo öykü falan ise senaryo yazma teknikleri,öykü yazma teknikleri gibi kitaplar bulunur remzi kitabevi,iletişim kitabevi gibi yerlerde.

ben de sormuştum benzer birşeyler ve tatminkar cevaplar aldım,
www.eksiduyuru.com

ek olarak tavsiyem; adnan binyazar'ın yazma öğretimi/yazma sanatı isimli kitabı.

bolca kitap okuyorum. zaten ilginçtir, roman okuduğum zamanlarda zihnim çok rahat çalışıyor karalama konusunda. işi aslı, yaratılmış bir karakter üzerinde çok güzel oynayıp, onu devam ettirebilirken sıfırdan bir karakter yaratmayı beceremem. ciddi ciddi denemedim hiç yaratmayı ama atıyorum bir romanda olması gereken cümleler otomatik olarak zihnime düşerken, karakterlere yönelik "ilham"ın gelmemesi kafamı kurcalıyor.

oyle bi torrent sitesi sanirim yok meydanda ama bu torrent isinde bazi cakalliklar var.bunlari uyguladigin zaman ratio matio dert degil. bi yere yazmistim bunlari ama nereye yazdim onu hatirlamaya calisiyorum. bulamazsam tekrar yazarim.
bunlarin disinda bitsoup.org her turlu ihtiyacini karsilar ancak uyelikler kapali normalde cok sık aciliyo. arada bir bakip yakalaman lazim.

hemen hemen bütün türk tracker'larına üyeyim ve aradığım bu değil. yukarıda yazdığım kriterlere en "yakın" tracker'ı arıyorum.

www.eztvefnet.org (en azindan diziler icin super bi site)

bende yoğun araştırmalar sonucu (yalan) istanbula nispeten yakın yerleri sayayıyım
marmara ve avşa adası en hoş tercihler. bunun dışında kilyos, ağva, şile, akçakoca gibi yerler var. en son da adalar geliyor. caddebostanda denize girmeyi ise kolibasil denen şeye alışkın kişiler dışında tavsiye etmem.

avşa'ya yenikapı'dan deniz otobüsü ile 3 saatte erişilebiliyor. onun dışında daha batı'da kumburgaz,selimiye, silivri gibi yerler de mevcut. 3-4 sene öncesine kadar temizdi şimdi bilemem.

anadolu kavağı da fena değil denize girmek için.

kilyos olabilir.
(bkz: solar beach) e gidin mesela. kumlari cok guzel diyorlar sozlukte.

agva yolu uzerinde yer alan kabakoz koyu plaji, alinan su orneklerinde de oldukca temiz sonuclar verdi. ek olarak karadeniz sakaya gelmez...

akçakese; şile ağva arasında. akçakoca düzce'nin üstünde istanbuldan uzak sayılır, karışmasın. kefken, kerpe bir de bunların dışında.

olur tabi.
tşk.

şimdi ben dışarıdan da görebiliyorum dosyaları. girince ne avantajım olacak ?

(git: 4710) ama bildiğim kadarıyla orada saniyeyi gösteren program yok.

yok, onu biliyorum, cevap verenlerden biri bendim zaten ona.

(bkz: lyrics euy)
ama bu baya eski ve outdated... evil lyrics daha güncel...

(bkz: minilyrics )

:/ bulamıyorum ben evil lyrics ya da minilyrics'de o saniyeleri....?

foobar için bir panel yaptım da, sol tarafta akıyor sözler, ama her şarkıyı bulamıyor, kendim nasıl bulurum diye sormuştum.

evillyrics'te saniye olarak yazmıyo fakat karaoke seçeneği var, o an söylenen sözlerin üstünden geçiyo kırmızı ile.

aradığım olayın adı "lrc" imiş. .lrc uzantılı dosyalar oluyor bu şekilde saniyeleri gösteren.

ve minilyrics bu .lrc dosyalarını otomatik olarak bilgisayara indirebiliyor, bu sayede foobar'a entegre edebildim, yardımcı olanlara teşekkür ederim.

ups al.

ups almayı ben de biliyorum ama sorduğum bu değil.

wake on lan usb power vs diye seçenekler var. oradan ayarlayabilirsin ama eğer login olman gereken bir bilgisayardaysan bu olay sadece welcome yazan kısma kadar getirir.

wake on lan ayrı birşey. Senin dediğin tüm bioslarda olmayan eğer varsa biosun power ayarları altında wake up after power loss gibi bir isimle geçer. Elektrik geldiğinde otomatik enerji verir makineye.

çözüm değil fakat işe yarar diye:
eski kompüterim (p3 500+gigabyte board) aynen bu şekilde açılıyordu. elektrik gelince ya da power kablosunu çıkarıp takınca açılıyordu. bi ayar yapmamış olmama rağmen.

sözlük halka açık bir şirket ya da vakıf olmadığı için bu tip bilgiler gizlidir ve açıklanması yöneticilerin insiyatifindedir diye biliyorum.yine de ödenen vergi miktarı vs. olarak maliye'de falan bir bilgi mevcuttur onu da içeriden bilgi alamadıkça öğrenemezsiniz. ayrıca vergi çeşitli yollarla düşebilen bir olaydır vs.

bir ara türkiye'de en yüksek reklam ücretini aldığını duymuştum. ne kadar doğrudur bilemem ancak hit bakımından ilk 50'de olduğuna göre pek kötü bir gelir değildir diye tahmin ediyorum.

ekşi sözlüğün ait olduğu şirketin (ekşi şeyler ltd. şti.) vergi dairesini ve vergi numarasını biliyorsanız gelir idaresi başkanlığı'nın internet sitesinden vergi levhası sorgulama yapabilirsiniz.

yıllık kazanç ve tahakkuk eden vergi bilgileri gizli olmadığı gibi tam tersine açıklanması, teşhiri zorunlu bilgilerdir. vergi levhasına yazar, herkesin görebileceği şekilde duvarınıza asarsınız. asmamanın cezası vardır. maliye de güzellik yapmış internete koymuş bu bilgileri. vergi dairesi ve vergi numarası ile sorgulama yapılabiliyor.

rob zombie - dragula (matrix soundtrack'te olanından)
belkıs akkale - ilvanlım
dr. dre - still d.r.e.
jaydee - plastic dreams
etnik sentetik - popüler doktor
haggard - final victory

(bkz: ievan polkka)
türlerin içinde saymadığınızdan oyun havası veya türkü tavsiye etmekte kararsız kaldım...

scorpions - they need a million
the doors - take it as it comes

nena - 99 luftballons
indochine - l'aventurier
bi de motörhead - ace of spades var ki hepsinden ötedir sanırsam ki

manu chao - rumba de barcelona

korpiklaaninin bütün parçaları.

cumbawamba-tubthumping

ayrıca fat boy slim hepsi birbirinden

david vendetta- unidos para la musica
camille jones - the creeps

kessinlikle ilk olarak:

chromeo - needy girl

annem gizli bir şey yersen veya yaparsan çıkar derdi çocukken. ne hikmetse dolaptaki pastadan gizlice yersem hemen çıkardı istisnasız. önerim evdeki pasta börekten çaktırmadan yeme :)

abi genellikle bizim memlekette su dialoğun yasanması gerektigini soylerler(ciddiyi. walla)
-(dilinde dilpay(senin sivilce dediğin sey) olan kisi) dilimde dilpay bitmis.
-(herhangi biri)tükür de gecsin.

bu muhabbet 3 kere tekrarlanacak.

pyralvex diye bi ilaç var tentürdiyota benzer,birebirdir bu tür yaralar için.
ayrıca (bkz: pyraldine)

(bkz: aft) orada bazı çözümler de mevcut. ama benim durumumda çıktıktan sonra hiçbir ilaç bir işe yaramıyor, geçene kadar bekleyeceksiniz.

üzerine tuz dökmek anında bitirir ama anında cehenneme çevirecektir ağzın içini. katlanırım diyorsanız dökün.

tuz döktüm ve evet anında geçti, pek de cehenneme çevirmedi açıkçası.
teşekkür ederim herkese.

gec oldu ama aklinizda olsun dis fircanizi degistirmek de ise yarar...

switch diye bi program var, iş görüyordu, deneyin bi isterseniz.
www.nch.com.au

cdex di galiba bedava sorunsuz cd ripper ve mp3 converter.

dbpoweramp var iyidir, basittir.

winamp 5 , bir de cracklersen hayvani hızda çeviriyo şarkıları, bal gibi şeker gibi.

eğer audio cd mp3'e çevrilecekse, windows media player yapabiliyor.

icine kil tuy yun comak deveku$u kacmi$ olabulur. ters cevirip silkeleyin, olmadi sac kurutma makinesi ile tuslarin arasina hava tutun, olmadi klavyeyi sokup ilik suda 1 gece bekletin.

(son oneri $aka)

başka birşey olabilir. bazen dos'a girince farklı tuşlar farklı tuşlara karşılık gelmeye başlıyor. bazı tuşlar çift karakter basmaya başlayabiliyor. eğer durum bu gibi birşeyse (ki sanmıyorum) ... hmm bilmiyorum sonrasını :)

şimdi çok basit gelecek ama num lock'u açık unuttuğunuzdan olabilir mi?

garanti kapsamında yetkili servise götürmelisin. içini aç şöyle böyle yap diyenlere sakın ha kulak asmamalısın. neden? açarsın içini ufak bir parça kırarsın daha büyük sorunlara yelken açarsın sonra ne olur? ske ske yetkili servise götürmek zorunda kalırsın. adam açar bakar der ki burası kırılmış kardeş? vidalarda yontma var siz bu aleti açmışsınız garanti kapsamı dışı bu. ama 300 milyona yaparız.

kısacası bedava yaptırabiliyorken git yaptır kendi başına sorun çıkarma. sony vaio bir de aletin, normal notebooklardan çok daha pahalı tamiriydi ıvırızıvırı haberin olsun.

yanitlayan herkes sagolsun..

kullanimdan kaynaklanan ariza izlenimi verebilecek bir$ey yapmayin da ne yaparsaniz yapin. benim tavsiyem makinenin $oyle bi tozunu alip servise teslim etmeniz. klavye uzerinde ya da yakinlarinda gordukleri en ufak tahribatta (klavye ve anakartin kom$u olmasindan mutevellit) "sivi dokulmu$" "nem kapmi$" "toz yapmi$" benzeri bahanelerle anakart degi$tirip $300 anakart + $100 klavye + kdv fatura cekiyorlar. servis de servis. servisten $a$mayin.

tanidik e$/dost vs de olsa ba$ka markanin servisine de sakin goturmeyin, bu "vidalarda yontma var" hadisesi gercekten ya$anabiliyor. bir arkada$ oyle fandan garip sesler geliyor diye toshiba servisine temizletti mi ne yaptiysa artik. acilmi$ bu komputer dediler, garanti iptal. aman diyeyim.

fallout ve fallout 2 aylarca yeter (gerçi fallout 98 tarihliydi galiba)

eski derken ne kadar eski özellikleri nedir pc'nin? age of empires conquerors 2 takılabilirsiniz mesela. ya da worms world party var online oynuyoruz sözlükçe.. half life falan da yükleyebilirsin.

eski derken, celeron 800,256mb ram, 64 mb ekran kartı olan bir bilgisayardan bahsediyoruz. tarihi eser yani. ama ilginçtir battle for the middle earth, undergroun 2 gibi oyunları sorunsuz çalıştırıyor.

(bkz: f1 challenge 99-02)

olmadi mi?

geforce fx 5200, 1 gb ram, eski p4 cpu (socket 478 ler hani) ile bile 1024*768@85 hz oynuyorum tum detaylar acikken. sen de nerden baksan 640*480 ile cok rahat oynarsin...

half life
diablo 2
warcraft 3
fallout 2
fifa 99-2000 (gerisini salla)
GTA 2
x wing allience (98 olabilir bu)
splinter cell ?

ilk anda aklıma gelenler

gta2 yi www.rockstargames.com linkinden indirebiliyorsunuz. yasal.

pharaoh
caesar 3
shadows of amn
colin mcrae rally 2
need for speed high stakes
revolt
nba live 2003
simcity 3000

need for speed porsche unleashed, diger adi ile nfs 5. serinin en zevkli oyunu bence.

baldur's gate 2 derim, yani nam-ı diğer;
(bkz: shadows of amn)

pharaoh hastasıydım.. cleopatra diye expansion pack'i vardi.. ah ah :)

sanitarium.

kadıköy anadolu lisesinde bahsediliyorsa altıyol boğanın ordan bahariyeden dümdüz yukarı çıkılır. karşına havuz gibi birşey gelince sola yogurtcu parkına dogru inişe geçilir sağ tarafta kalan liseler önce saint joseph sonra kadıköy anadoludur, sahilden girişi yoktur.

kadıköy lisesi derken eski kadıköy kız lisesinden bahsediyor olabilirler. malum artık karma oldu... ulaşım için moda caddesi üzerindeki oyak bankı bulun, o sokaktan içeri girin ve dümdüz aşağıya devam edin, sol tarafta kalması lazım.
modaya giderken solda kalan okul meslek lisesidir. bir zamanlar kız meslek lisesiydi, orası da karma oldu...

eski kadıköy kız lisesi mevzubahisti. benim dün bulduğum ve test edip onayladığım tarif ise şu, kadıköy'den denizi görene kadar tramvay yolunu takip et, yolu görünce sola dön biraz yürü tamamdır oradasın.

Dosya bitince seeding'e geçer. Torrent'e sağ tuşla tıklayıp, finish yaparsanız completed yazacaktır.

Dosya ne indirdi bu arada? Disc image olabilir. Winrar ile açılmaz. Bence silme dosyayı...

www.fea.usp.br part 14'e kadar mı 15'e kadar mı ne. ben indirdiğimde rar'ın içindeki 1 dosya bozuk çıktı onu da oradan buradan temin ettim. ama başkasında bozuk çıkmayabiliyor o yüzden deneyebilirsiniz. age of + conquerors içinde.

sanırım normale dönmeye başladı, mnskm ttnet...

sikko turktelekomdandir. modemi kapatip bi 10dk kadar beklemek cozum olabilir

iki gündür ben de bazı sorunlar yaşıyorum sitelere ulaşmakta. tabii ki telekom'dan.

telekomdan o problem.

dns tir muhtemelen. Ben bu problemlerden delirdiğim için ya ilgili sitenin ip sini lmhosts dosyasına ekliyorum yada acamadiğim sayfalara proxy üstünden gidiyorum. Tavsiye ederim.

yamulmuyorsam zaten ufacık bir adaydı orası,
gidince 1 saatte fln tamamiyle adayı bitirebilirsin bu bakımdan zorluk çekiceğini sanmıyorum..
tam sahilde vapurların yanaştığı iskelenin arkasında güzel denize sıfır restaurantlar vardı oralarda vakit geçiyordu,
sevgili olmasa hiç vakit geçmez anlayacağın(:

ada sadece iskelenin olduğu bölümden oluşmuyor. adanın arka tarafında gerçekten harika ve bilakis ıssız sahiller var. taksiler her yere aynı fiyatı alır o yüzden ulaşımın problem olacağını sanmıyorum. iskelenin olduğu yer sadece adanın en gelişmiş yeridir. orada biraz araştırma yaparak kalabalıktan kurtulup daha temiz bir yerde denize girebilirsiniz. ben gitmem oralara derseniz herkesin girdiği adanın ön sahilinde girmelisiniz. ama sırtınızı denize verip sağa gittikçe tenhalaşır orası da. birkaç sene öncesine kadar 2 tane adam gibi disko vardı hala da öyledir diye tahmin ediyorum. birincisi tanz, ikincisi de onun karşısında bir yer var orası.

tanz avşa'nın en büyük diskosudur. ortamı fena değildir. pop çalar paso. karşısındaki daha küçük ve biraz daha basittir. sahildeki barların hiçbirinden cacık olmaz. tanz'ı kime sorsanız, veya dağlara doğru giden kalabalığı takip edersiniz bulursunuz. merkezden uzakta da bir tane metal/rock çalan yer var adını unuttum.

avşa genelde pansiyon cennetidir ama pek tavsiye etmem. otelde kalmanız iyi olur. bu kadar galiba evet.

küçükken her sene giderdim, şimdi nerden baksan 10 sene olmuştur gitmeyeli.97 gibi ben bıraktığımda çok güzeldi avşa, şimdi ne olmuş bilemem :)

şaka bi yana çok severim avşa'yı, şirin yer.akşamları ufak tefek tezgahların kurulduğu çarşıyı gezmek güzeldir incik boncuk falan.
sabahın köründe kalkıp çay bahçesinde sıcacık çayla kahvaltı yapmak da güzeldir.
bi de yanlış hatırlamıyosam yaz şenlikleri falan da vardı, o donemlerde aylak aylak gezmek de iyidir.. :)
otellerini bilmiyorum ben genelde pansiyonda kalıyodum, ev ortamı çok hoşuma gidiyodu.tertemiz pansiyonları var mutfaklı falan.
erkek adam için farketmez ama kız arkadaş mevzubahisse otel daha rahat olabilir.

Başlıkta Avşa'yı görünce atladım hemen :)

şimdi Avşa'da oldukça ucuza yaşanabilecek bir yer diyebilirim. eğer sıkı pazarlık yaparsanız(biz yapmıştık) günlük 10 ytl'e kalacak yer ayarlamanız mümkün (ama tabiki sizin için otel daha rahat olur). ada tam olarak limanla ikiye ayrılmış durumda, şöyle ki gemiyle limana yanaşırken sağda kalan sahil şeridinde çılgın gençlerin eğlenebileceği diskolar, barlar, gece klüpleri ile dolu. sol tarafta kalan sahil şeridinde ise daha çok aile mekanları var. türkü barları, restorantlar ve lunapark vs. seçim size kalmış. Biz arkadaşla gittiğimizde gayet modern ve lüks manzaralarla karşılaşmıştık. bu bakımdan hiç sıkıntı çekmeyebilirsiniz.

Bunun dışında yapabiliyosanız sahil şeridini tüm ada boyunca gezmeyi deneyin. eğlenceli ve zevkli bir aktivite olabilir. Ada'nın arkasında Yİğitler köyü var, orası tam bir köy (saçma oldu biraz). eğer köy köy dolaşmaktan zevk alan biriyseniz (benim gibi) gitmeniz kesinlikle tavsiye edilir. biz bisiklet alıp adanın ortasındaki yoldan gitmiştik 5 dakkada ordaydık.

kısacası Avşa hem hesaplı hem de gayet fazla eğlence imkanı sunan bir yer. sanırım senin ilacın limana yanaşırken sağda kalan kısım.

edit : hatta benim çektiğim video (sahil şeridindeki barlar) : www.youtube.com

bu da yukarda bahsedilen tanz disco ile ilgili bir video : www.youtube.com

www.avsa-akvaryum.com
Adresi Bir İncelerseniz İhtiyacınıza Uygun Bilgilere Ulaşabileceğinizi Sanırım
(bkz: http://www.avsa-akvaryum.com )

bilgisayarım'a sağ tık, özellikler, gelişmiş, başlangıç ve kurtarma'nın içinde yüklü işletim sistemlerini gösterme süresinin tikini kaldırın. alttakinin tiki kalsın.

#8293 numaralı soruda da açıklanmış.

boot.ini dosyası editlenerek çözülür.

c'ye format attıktan sonra neden böyle bir sorun çıkıyor ki?
mantığı nedir işin?

dedicated server'ın torrent üzerinden seeder olarak kullanılmasıymış temel olarak. işte hayvanlar gibi upload yapılıyor ama download için kendi hızınız geçerli. aylık 100 ytl civarı. daha fazla bilgi için divxplanet forumlarına bakılabilir.

abi bence ayrı kamera hayatta tahsis etmezler. bu hem maddi hem de manevi (eheh, yani yer dar sonuçta zor) zorluklar çıkartır ki uğraşmazlar.

ama futbol sahası yeşil renkte ve rengi her yerde aynı... yani az buçuk image processing üstüne çalışan bir kimse basit bir algoritma ile futbolcuları sahadan ayırt edecek bir program yazabilir. eh yani bunu yazdıktan sonra koşulan yolu gerçek zamanlı olarak da hesaplayabilir. belki böyle birşey kullanılıyodur.

ki bence buna bile kasmıyorlardır ama ne bileyim, futbol önemsenen bir spor bilmeden konuşmuş da olmayayım:)

bu da güzel bi fikirmiş, çok daha ucuz bi çözüm bi kere,mümkünse adamlar kesin bunu kullanmayı düşünüyolardır.
peki image processing ile, sahanın farklı yerlerine düşen farklı ışık degerleri falan nasıl ayırt edilir,bir deşu geldi aklıma, bir arkadaşım insanları tanıyabilen bir uygulama yapmıştı, geçen insaları kare içine alıyordu insan oldugunu anlayıp.
malum maçta , spesifik bi fitbolcunun tanınması lazım ki x futbolcusu şu kadar koştu densin, image processing ile bu adamı tanımak mümkün müdür , tabi pilot kamera olduğunu varsayıyorum, yakın çekimden tabi ki mümkün.

bir programda izlemiştim. paul scholes'un ne kadar koştuğunu hesap ediyorlardı. ayakkabısına miniminnacık bir alet taktılar. heralde arabalardaki km ölçerler gibi bir şeydi ama küçüktü. onunla ölçmüşlerdi işte. belki yıldız futbolculara da takıyorlardır bunlardan. (bu arada 11 km koşmuştu hayvan sadece 1 maçta)

Image Processing olduğunu sanmıyorum. Saha ile oyuncuları ayırt edebilir fakat oyuncuları birbirlerinden nasıl ayırt edecek? Hadi öyle bir algoritma yazıldı ki ufak değişikliklere uğrayan posizyonlara sahip futbolcuları ayırt etti, ikili mücadelelerde ne yapacak?

colg fusion'ın dedigi en mantıklısı sanırım, babamda da vardı böyle bir aletten kemere takıyosun kalça hareketinden adım sayını mı ne hesaplıyo,heralde ortalama bi adım uzunlugu ile çarpıp mesafeyi buluyorlardır.

prozone diye bir program kullanılıyormuş bu gibi işler için. sony mamülü.

bu arada bu analizler sonucunda mesela peter crouch'un steven gerard'dan daha çok koştuğu gibi ilginç verilere ulaşılmış.

www.sonybiz.net

unutmuşlardır. benim de başıma gelmişti çocukken.

okuluna gidip hesap sor. unutmuşlarsa versinler. ayıptır. öyle üstüne düşmemezlik etme. ama önce kardeşinin sahtecilik yapmadığından emin ol ki okulda rezil olmayın.

ayrıca davranış notlarını hesaba katıyorlarsa ondan dolayı da çemkirebilirsin. davranışını ailesi mi iyi bilir okuldaki öğretmeni mi? öğretmeni ile konuşun gerekirse. ilgisiz olmayın.

devamsızlık durumu ne ? bi de disiplin sorusturması varsa o zaman da verilmiyor notu ne olursa olsun.

türkçe dersinin belirli bir notun altında olmasında belge verilmiyordu hatırladığım kadarıyla.
(ben 2 diye hatırlıyorum ama 3 de olabilir)

zaten gidip konuşacağım, bilmediğim bir şey varsa orada çıkışıp haksız duruma düşmeyeyim diye soruyorum. devamsızlık sınırını geçmiş değil, disiplin soruşturması yok, türkçesi iyi, sahtecilik zaten olmaz: )

1. disiplin yönetmeliği
2. sorumlu olunan ders
3. bakkalda yeniden düzenlenmiş karne
4. biraz dalgınlaşmış sınıf öğretmeni
5. idarede kalma ihtimali
6. toptan vermeyi unutmuşlardır.

her sistemde, agirlikli dersler vardi.
bu derslerin notu, belli bi seviyeden asagidaysa, diger derslerin tamami bile 5lik sistemde 5 olsa, bisey alamaz.

misal turkce 2 ise, hepsi 5 olsa da vermiyorlardi.
veya ingilizce agirlikli derslerin okutuldugu bi yerde ing. 2 ise, yine ayni durum.

disiplin cezasi ile (cok buyuk bi suc degilse tabi) bi alakasi oldugunu sanmiyorum. sorun bi

Daha önce de dendiği gibi belli dersler belli bi notun altındaysa verilmiyor olabilir. Bir de gerekli krediyi tutturmuş olması lazım sanırım.

belge alabilme notları yanlış hatırlamıyorsam şöyle hesaplanıyordu:

..........not.....haftadaki ders sayısı
türkçe:...5.........2..................
matema:...4.........3..................
sosyal:...5.........2..................
_________________________________________
....................7....................

teşekkür/takdir notu, toplam (ders notu x haftadaki ders saati) / haftadaki toplam ders saati idi. yani
[(5 x 2)+(4 x 3)+(5 x 2)]/7 şeklinde...

teşekkür 3,5 ve üstü, takdir 4,5 üstüydü galiba. emin değilim.

bir de böyle hesaplayın :)

daha ilkokul 5'te o yüzden ağırlıklı dersler olayının olduğunu sanmıyorum. 3'ten aşağı notu yok zaten ki her türlü hesapladım hala alabiliyor. benim kıllandığım, bu öğretmenin kıllığına vermemiş olabileceği. öyle şey olmaz demeyin şimdiye kadar doğrudürüst 4 getirmeyen kardeşimi teşekkür'e kadar düşürmeyi başardı.

aile bireylerinin hep birlikte soyleyecegi ''teşekkür ederim evladım'' sözü daha makbul olacaktır ve o kagıt parcasından daha kıymetlı ve akılda kalıcı olacaktır inancındayım..

ee noldu merak ettim ben? aldınız mı belgeyi?

bitti.
gnctrkcll ba$liginda da yaziyor.

31 mayıs'ta bitti. bana haziran'ın başında böyle demişlerdi.

eve online oynamadım ama genel tecrübelerime göre :

1-başlayacaksanız bedava bir oyundan başlayın ki neyin ne olduğunu işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenin. ha yok ben eve oynayacam diyorsanız aşacak bir şey yok.
2- aşacak bir şey yok çünkü bu tür oyunlar genelde ne kadar başında oturduğunuzla alakalıdır. ve evet amelelik olmadan olacağını sanmıyorum.
4- özellikle geceleri pek problem olmuyor.
5- www.mmorpg.com a bakarsanız bütün fiyatlar cart curtu bulabilirsiniz.

mmorpg her zaman zaman harcama aparatıdır. çok eğlenirsiniz, tatmin olursunuz ama zaman uçar gider. birkaç ay yapacak bir şeyiniz yoksa evet değer.

splitter'dan ciki$lari dogru yaptiginiza emin olun.
ayni $eyi bir arkada$imin evinde ya$adim. sorun splitter'da idi.
modem ciki$indan telefona, telefon ciki$indan da modeme kablo cekilmi$ti. tersine cevirdim duzeldi.

Ayrica filtreler geliyor bazen dsl kurum paketleriyle. Onlari da pakette isaret edildigi sekilde hattiniza takmayi deneyebilirsiniz.

splitter kurcalandıktan sonra sorun düzelmiştir.

bir zamanlar talip takip sistemi diye benzer bir şey varmış lakin şu anda bunu anlamanın imkanı yok. ama ssg 1000$ karşılığı yapıyormuş.

bir kabın içinde karbonatlı su hazırlayıp onunla güzelce silin dolabı, lastiklerini vs. kuruyana kadar da kullanmayın, kurumadan dolabın kapagını tam kapatmayın.

Amerikalilar bir kutu karbonatin tepesini tamamen acip oylece koyarla buzdolabina. Orada durur o hep, butun kokulari almaya yarar. Yanilmiyorsam karbonat ucuz bir sey, deneyebilirsin. Bunun avantaji kokan bir yemek koydugunda onun da kokusunu almasidir.

teşekkürler bu bilgiler için. son kullanma tarihi geçmiş bi paket karbonat buldum, açtım koydum bakalım işe yarayacak mı.. diğer yöntemleri de deneyeceğim.

bir bardak sütü açık olarak dolaba koymak da yararlı olabilir.

evet süt koymak kesinlikle işe yarıyor. ama sütü kaldırdıktan bir süre sonra koku yeniden ortaya çıkabiliyor, kokunun yoğunluğuna göre tabi bu. tamamen kurtulmak da mümkün.

sütün faydalı olacağını sanmıyorum esasında ama bildiğim şöyle bir tarif var..



malzemeler
1 portakal
bolca karanfil
ip

hazırlanışı,
portakalın üstündeki deliklere fıttırı fıttırı karanfiller taneleri saplanır,
yuvarlar dikenli bişey elde edilir sonuında
ip üssten ggeçirilip dibinden çıkaralır
havada top gibi duracak şekilde dolaba asılır
portakallı karanfil kokusu dolabı sarar her şey güzel kokar

biraz daha kalıcı çözüm gerek arkadaşlar bana. her seferinde karbonatı ve sütü değiştirmek zorunda kalmamalıyım. karanfili de deneyelim bakalım.

1. bunun için bir zımbırtı satılıyordu bi zamanlar.

2. eğer buzsuz (görece yeni) dolaplardan kullanıyorsanız dolaba kapağı açık hiçbir kap kaçak (özellikle sıvılar) koymamak gerekiyor. espri şu: alet buzsuz. air conditionlardakine benzer bir mantıkla çalışıyor. havayı kendi içinde belli soğutma kanallarından geçiriyor vs. vs. bu kanallar makinanın elle ulaşılıp temizlenemeyeceği yerlerde ve buharlaşan sıvılar kanallarda tekrar yoğunlaşıp oraya yapışıyor. belli bir süre sonra koku oluşuyor.

bir yerlerde mangal kömürü (odun kömürü de deniyor) koyarsanız koku filan kalmaz diye okumuştum ama emin değilim.

codecleri kurduktan sonra sorun olmaz diye biliyorum (ya$amadim da hic)
2.95 var idi bende. sorun da yoktu hani.

emin degilim ama 2.80 den sonrasi wma caliyor bildigim kadari ile. 2.82 de olabilir...

nereden indirebilirim kismi icin (bkz: oldversion com)

oldversion'dan indirilen 2.91 gayet tatmin edici olmuştur sonuç itibariyle.

2.79 = ok.

anayasa'da belirlenmiş bir toplantı yeter sayısı var, 184. ancak yine anayasada belirtildiği üzere cumhurbaşkanının ilk turda seçilmesi için en az 367 milletvikilinin oyu gerekmektedir. dolayısıyla, bir taraf meclis'in zaten sonuca ulaşmayacak bir olay için toplanmasının gereksiz olduğunu, sonuç olmayacaksa toplanmanın da manasız olacağını, dolayısıyla cumhurbaşkanı seçerken en az 367 milletvekilinin salonda olması gerektiğini söylüyor. diğer taraf ise toplantı yeter sayısının zaten 184 olduğunu, dolayısıyla meclis'in karar alamayacak olsa bile bu sayıyla toplanabileceğini söylüyor. ilk turda 367 toplanamazsa olay anayasa mahkemesine götürülecek ve anayasa mahkemesi bu konudaki nihai kararı verecek. 367 mebus toplanırsa zaten böyle bir seçenek de olmayacak.

184 toplanti yeter sayisini aciklayan maddede anayasada aksine hukum yoksa gecerlidir ibaresi yer almaktadir. yamulmuyorsam 184 toplanti yeter sayisiyla toplanirsa 149 oy yeterli oluyor diye bir aciklama var. fakat gelin gorun ki (sanirim) 102. madde 367 rakamından bahsetmektedir. bu da aksine bir hukum olarak degerlendirilmektedir

benim bildiğim de şu yönde;
toplantı yeter sayısı 184, ilk turda seçilme sayısı 367 bildiğin gibi, ilk turda 367 ye ulaşılmazsa yeter sayısının(184) yapacağı 2.turda 149 oy olması yeterli oluyor.fakatşöyle birşey var seçilme sayısı 367 oldugu için eger toplanamazsa bu kadar kiş ehhe muhalefetin konuyu anayasa mahkemesine götürmesi söz konusu, böylece anayasa mahkemesine götürebilirler konuyu. ve eger anayasa mahkemesi 367 yi kabul ederse ki(burda prosedür nasıl işliyor bilmiyorum) tekrar meclis seçimi oluyor yani iş uzun eheh tabi ki bu çok meşakatli bir iş oldugu için zor ihtimal, mesela daha önceki cumhurbaşkanları da ilk oturumda (367) seçilememişti.bunun 2.ve 3. oturumlarıda var.
kişisel fikrim zaten 354 adet akp milletvekili var.150 kadar da chp geri kalan partilerin (mesela anap 20 milletvekili ile temsil ediliyor) oturuma katılıp oy vereceğini düşünüyorum.
ayrıca söylediklerim doğruysa anayasa hukuk undan beni geçirmeyen hocamın taa..

benim anlamadığım olay da şu: ilk turda meclis 350küsürle toplansa, arınç "367 sağlanamadığından ikinci tura kalmıştır" dese, ikinci veya üçüncü turda da iş bitse olmuyor mu? nedir bu "ilk tur 367" takıntısı, direk atlasınlar diğer turlara???

367 olursa seçilecek abdullah gül, olmazsa anayasa mahkemesine gidilir. mahkemenin kararı cumhurbaskanı için 367 kisinin gerek olduğu yahut olmadığı yönündedir. eğer 367 ye gerek yoktur derse mahkeme abdullah gul seçilir. eğer gerek var derse yine toplanmaya çalışırlar yahut erken seçime gidip daha fazla millet vekili ile gelmeye çalışırlar.

gene karıştırdınız be :)

(bkz: #10801198)

belki onu kötüleyen yazar uçmuştur sözlükten. Tabi verdiği kötü oylar da beraberinde.

bildiğim kadarıyla sözlükten uçan kişilerin verdiği oylar da siliniyor,ya da kaydı silinen okurların falan verdiği oylar da siliniyor. bu durumda senın entryni kötü oylayan kişi veya kişiler bir şekilde sözlük dışına uçmuşlarsa,entryin de zamanın ötesi olmaktan çıkmıştır.

bu arada sık yapılan bir hata olarak, zamanın ötesinde değil zamanının ötesindedir o. madalyamı bekliyorum.

moderasyon tarafından da ucurulmus olabilir mi ki entry ?

enteresan bir sekilde ben de yeni ogrendim yillarin sozluk okuyucusuyum zamaninin otesindeymis.

efenim cevaplar için çok teşekkür ederim herbirinize.
işte entry'm kanlı canlı burada: www.eksisozluk.com

"zamanının ötesi" olduğunu sanırım bir kez farketmiştim ama yine unutmuşum, kafamda hiç yer etmemiş. "Zamanın ötesinden gelen edit" kalıbı yanlış oluyor böylece.

4 ihtimal var;
1) yazar ucmustur
2) kayitli okur ucmustur
3) o entry e daha evvel cok kotu veren birisi oeh veya sokella surmustur.
4) ssg x=5 vermistir
bunlarin disinda bir sey olamaz. (4. nun yakin zamanda olmadigini biliyoruz)

kayıtlı okur nasıl uçar?

bazen sayilari birden bire dusuveriyor, demek ki bir sekilde ucuyorlar. nasil ucarini tam olarak bilmiyorum ama sirf birilerini kotulemek icin veya yuceltmek icin acilan hesaplar olabilir. en olmadi ssg hdd ye porno atacaktir yer kalmamistir ondan ucurur.

kayitli okur aldigi hesaba sanirim 3 ay giris yapmazsa, hicbir faaliyet gozukmezse hesap ile ilgili ucuyor.

Şimdi sözlüğün en gereksiz özelliği olarak bulduğum bu özelliğini bir de soru yapmışsınız öncelikle tebrik ediyorum. Öncelikle okurların vs. olmasının tamamen duygusal olduğunu ve okur bağımlılığını yaratmanın yolunun da böyle bir ekstra özellikler sunmaktan geçtiğini biliyorum. Burada yöneticileri tebrik ediyorum.
Fakat sorun şurada: Bu okur arkadaşlar zaten sözlük kalitesine tutunamamış eski yazarlardan vs. de oluşabiliyor. Çoğu ahaha çok güzelmiş bu sözlük ya falan diyip kaynak belirtmeden forward yapan kişilerle aynı zihniyette, tabi gelişmiş bir sense of humor ya da espri anlayışından yoksun olduklarını ve popüler olana tapmak fiiline anlam verdikleri de bir gerçek(bkz. ssg entrylerinin oyları). Neyse sonuçta karmanın büyüsüne başta kapılmış olan ben dahi bu durumdaki entarilerimi editleyerek naptınız yuh size tadında mesajlar vererek eğleniyorum. Zaman içinde böyle bir grup geliyor ki eskiden beğenilmemiş olan entarilerinize şukela veriyorlar. Bu neticede nötrlenen oylarınız bazen zamanının ötesinde olmaktan çıkarıyor bazen ise en beğenilenlere girebiliyor. Bu tamamen hedef kitlenize ne anlatabildiğinize bağlı. Bazen x yazarın oh bu ne yani yazmasıyla, y yazarının oeh bu ne yani yazması nın oylara yansıması arasında dağlar kadar fark oluyor. ssg zaten bunu bilerek en son kötülenen entryleri kaldırarak en son oylanan entryleri koydu. böylece hangisi yüceltilmiş hangisi kötülenmiş bilemediğimiz için zamanının ötesinde olana kadar duruma uyanamıyoruz.
Bu konuda bir örnek benim 300 için yazığım bir entaridir. Filmi kötüleyenlere inat gittiğim filmi ters psikoloji yaratacak şekilde sözlüğe aktardım. Ne oldu önce kötülendi baya üstlere çıktı, sonra altına oha be diye bir not düştüm sinirle. Haftalar içinde döndü dolaştı nötrlendi. Böyle seviyeli muhabbet olduğu zaman bu sistemi sevebiliyorsunuz.
Başka bir örnek mesela aek adlı benle uğraşmaktan haz duyan ve ayar manyağı yaptığım bir arkadaşımız vardı. ben buna bir gün uçacaksın diye entry dizmiştim. sonra gittim bu uçtuktan sonra bunu hatırlatan bir entari girdim. sozluk.sourtimes.org ne oldu aylardır yıllardır en kötü listemde 3. olarak duruyor bazen liste başı oluyor. Bu aek adlı arkadaş zaten sevilmeyen bir tipti (benle yarışır mı bilemiyorum ama ben sevmezdim) neden böyle olduğunun açıklaması bence bir entry kötüleme mafyasına kurban gitmiş olabileceğim sonucu olabilir.
Neyse işte örneklerle açıklaması böyle bir şey. 3-5 kayıtlı okurun uçmasıyla ilgili olduğunu pek sanmıyorum ama olabilir de.

efendim yukarıda da belirttiğim gibi, o entry oylanmadı çoook uzun zaman boyu.
muhtemelen oylayan kişiler uçuruldu ve oylar silindi, yapılan açıklamalar gibi.
tekrar teşekkür ederim.

psu da olabilir, bazen fanlardan dolayi da olabiliyor. tam oturmadigi icin asiri isinan bir cpunun uzerinde bulunan fan ne kadar akim cekecegine karar veremeyip benim anakartimi yakmisti :)
en guzeli sorunlu olabilecegini dusundugunuz parcalari teker teker sokup sorun cikartip cikartmadigina bakmak. sorun cikartana kadar tek tek deneyip hicbirisinin sorun cikartmadigini gorurseniz o vakit belki voltaj dalgalanmasindan belki de windows un gudiklerinden diyip gecebilirsiniz.
ben kesin sorun olduguna emin olmadan bir sey almanizi tavsiye etmem (ama benimn basima gelen gelebilir sizin basiniza)

Bu olayın çok başka nedenleri olabilir tabi ama uzun vadede yeni bir PSU almak çok daha mantıklıdır. PSU, yıllarca süren kullanımdan sonra artık naz yapmaya başlamış olabilir. Şimdi yeni bir PSU almasanız bile yarın öbür gün PC'ye ekstra bir component taktığınızda yine aynı sorunlar ortaya çıkabilir. E o zaman kaliteli bir güç kaynağı almanız gerekecek. Zaten iyi bir PSU, sadece sisteme istediği voltajı vermek için değil, elektirik şebekesindeki dalgalanmaları da komponentlere yansıtmamak üzere tasarlandığından 15-20$ daha ekstra para verip, çok daha pahalı olan PC ekipmanlarını korumak para israf etmek değil, tam tersine paranı sokağa atmamak anlamına gelir. Zira hepimizin bildiği gibi bir CPU'nun, Hard Disk'in, RAM'in Anakartın vs. fiyatı kaliteli bir PSU'dan çok daha fazladır ve üzerinde kısa devre olduğuna dair en ufak bir ibare bulunan elektronik cihazlar garanti kapsamı dışında kalır.

anlattığınız sorunun tamı tamına aynısı bende de mevcut. ayrıca bilgisayar da 7/24 açık sizinki gibi. power supply'ımın gücünü 150watt kadar artırmama rağmen hala sizinle aynı sorunları yaşıyorum. psu'yu değiştirmemle azalsa da tam olarak geçmiş değil. sorun tahminen ya ram'lerde ya da anakartta. duyuru'da "bilgisayar kendi kendine kapanıyor" başlıklı bir sorum vardı aratırsanız orada çeşitli varyasyonlar açıklanmıştı yardımcı olabilir.

download manyağı olarak makinam genelde açıktır. geçen sene bilgisayar başındayken makina çat diye kapandı, 2. kez açtım xp ekranı çıktı pat gene kapandı. ondan sonra tekrar başlattım, bilgisayarın güç ışığı yanıyordu, hdd ışığı yanıyordu ama ekranda görüntü yoktu. aha dedim yaktık ekran kartını

teknik servise para verirsem ayıp olacağı için parçaları tek tek denedim. ekran kartını başka arkadaşta denedim çalıştı, cpu mu söktüm götürdüm o da çalıştı, ramler de aynı. şansımı tekrar deneyeyim dedim ve güç verdim. sabrı taşan güç kaynağım alev çıkartarak yaşama veda etti, beraberinde anakartımı da götürdü. kısacası şüphelerinde haklı olabilirsin

bu durum 2-3 ay önce benimde başıma gelmişti. %95 ihtimal power supply yüzünden oluyor bu durum. makinadan acaip ses gelmişse zaten sorun donanımsaldır. ilgisayarın parçaları arasında güç dengesizliği olabilir. hali hazırda dandik bir güç kaynağın varsa hiç üşenme yeni ve sağlam birşey al derim, bir gün tam manasaıyla ortada bırakabilir.

herkese yorumları için teşekkürler,
sanırım boş bir zamanımda bir iki test yapıp ondan sonra yeni bir psu alacagım. ilk başta tabi genel bir temizlik , termal macun sürme işlemi ve psu temizleme düşünüyorum.

peki şöyle bir soru yöneltsem bütün bunların akabinde ? psu anakarta baglı degilken -buna ya anarkatım yanarsa modeli g.t korkusu diyolar :)- , ben bu mereti nasıl zorlarım düzgün çalışıp çalışmadıgını anlarım? bir ölçüm cihazıyla , kaç watt güç verdigini ölçsem mesela ki asla üstündeki degeri vermedigini biliyoruz zaten? mesela benim güç kaynagımda 300 watt yazıyor, sözlükte birl ink bulmuştum, oradan sistem bileşenlerinizi vererek kaç wattlık bir güce ihtiyacınız oldugunu hesaplıyordu. benim yaklaşık 180 watt falan çıktı bir yanlışlık yapmadıysam.

neyse en iyisi ben gidip yeni bir power supply alayım. Fikirlerini ve tecrübelerini ileten herkese teşekkürler.

voltaj dalgalanmalarını sadece psu ile düzeltemezsin. hele izmit gibi dandik bir şehirde :P
ups ve psu beraber kullanman lazım o da sağlam bir paradır.

sana tavsiyem 7/24 kullanım için silverpower marka power supply alman. hem seste yapmaz. ama sorununu %100 de çözmez.

voltaj dalgalanmalarını sadece psu ile düzeltemezsin. hele izmit gibi dandik bir şehirde :P
ups ve psu beraber kullanman lazım o da sağlam bir paradır.

sana tavsiyem 7/24 kullanım için silverpower marka power supply alman. hem seste yapmaz. ama sorununu %100 de çözmez.

voltaj dalgalanmalarını sadece psu ile düzeltemezsin. hele izmit gibi dandik bir şehirde :P
ups ve psu beraber kullanman lazım o da sağlam bir paradır.

sana tavsiyem 7/24 kullanım için silverpower marka power supply alman. hem seste yapmaz. ama sorununu %100 de çözmez.

abi ben de bunu merak edip duruyorum. işin ilginç tarafı itici bir şekilde hoşuma gidiyor şarkı ve devamını dinlemek istiyorum. ne gariptir yahu. iyi ki açtın burda. hiç aklıma gelmemişti.

ahahahahhaha evet abi haftalar süren çalışmalarım sonunda bi mekanda denk geldim bu müziğe girdim içeri abi bu çalan ne dedim bilmem al bak dedi.üstünde ''bass patlaması'' yazıyodu laksjfklaskjla kesin adı o değildir.her 5 kişilik doğan ve şahin de çalıyo abi bu şarkı.

ne kadar dandik bir şey bu? ve ne yazık ki aklımdan kolay çıkacak gibi de değil! :(

kaç gündür nasıl tarif etsem de sorsam diye düşünüyordum. teşekkürler herkese.

evet ben de soracaktım da neyse diyordum.ozellikle sahinlerde duyuluyo bu evet :)

Ben bu şarkının ismini "to suffer a lot" benzeri bir şey diye biliyordum.

hector el father- rumba sanırsam

valla abi oncelikle gecmi$ olsun.
$oyle $eyler yapabilirdin.. ornegin merdivenden a$agi atabilirdin olan gucunle, kacarken du$tu derdin. eve girseydi bi $ekilde kendi kendine yaptigina inandirabilecegin bi$eyler yapabilirdin belki. hani diyorlar ya tut balkondan at yapabiliyorsan diye, o tarz $eyler. onun di$inda direkt zarar verirsen sen suclu oluyorsun.

Geçmiş olsun.

Geçen senenin haberi. Bir hırsız, iki Nijeryalı (Başka bir Afrika ülkesi de olabilir) öğrencinin kaldığı eve girmiş. Öğrenciler bunu yakalamış, bir güzel dövmüş ve apartman boşluğunda merdiven korkuğuna bağlayıp polis çağırmışlar. Bir şey olmamış. Yani adamın canını almadıktan sonra, polis adamı (sakat bırakmayacak) kadar hırpaladığına bakmaz. Ayrıca hırsızı yakaladığın için madalya da takmazlar. O yüzden bence adam kaçmaya başladıktan sonra, hiç bulaşmamak en güzelidir...

iki sene kadar önce de acik balkon kapisindan bizim eve girmisti hirsiz. komsular haber vermis polis geldi yakaladi aninda. hicbirsey olmadi ifadeler alindiktan sonra adam serbest kaldi. gecenlerde mahkemesi oldu, ben gittim hirsiz ve avukati davaya gelmediler. baska yerlerdeki dosyalarla birlestirilmesi karara baglandi falan filan. yani yakalamadigin iyi olmus bir yerde.

bir de ekleyeyim hemen. hirsiz girdiginde komsular da toplasti tabii herkes bir anisini anlatiyor. dediklerine göre gece giren hirsiz gündüz girenden daha fazla ceza yiyormus, bu sebeple de hirsizlar gün dogumunda sabaha karsi giriyormus evlere.

bu tür durumlarda hırsıza darp uygulandığında, ev sahibinin suçlu durumuna düştüğünü okumuştum.

başka türkiye yok!

geçen gün ntv'deki biri bana anlatsın'da konuşuluyordu. yatak odanızda yapacağınız her şey nefsi müdafaaya giriyormuş. hatta gerekirse silah vs. kullanmak bile. (sanırım)

büyük geçmiş olsun, kazasız belasız atlattığın iyi olmuş boşver.

arkadaşımın evine 2 sene önce hırsız girdi, jandarma geldiğinde "siz adamı 'indirin' elinde bir şey yoksa bile biz bıçak tutuştururuz rahat olun" demiş. kısacası rapor tutan polise/jandarmaya bağlı.

hırsız hem suçlu hem güçlü, evinde adamı yaralarsan ve senden şikayetçi olursa ceza alırsın. "yatak odası hariç" demek istiyorum ama efsane mi gerçek mi net bir bilgim yok.

bir anımı daha anlatayım ders olsun. 4 sene önce bursada otururken kardeşimin arkadaşıyla tanıştım. çocuğun babası otoparkta arabasının teybini çalan 3 hırsıza balkondan "napıyorsunuzlan diye bağırmış, "içeri gir lan" diye cevap gelince çıkarmış silahı saydırmış. 1 kişi kaçmış, 1 kişi yaralanmış, 1 kişi korkudan bayılmış. polis geldiğinde bunların bol sabıkalı, cinayetten aranan tipler olduğu ortaya çıkmış. babası ceza almamış ama başına geleni söyleyeyim : bir kaç hafta sonra hırsızların yakınları çocuğun babasını öldürmüşler ! kısacası hırsıza yapacakların sana 100 katı olarak geri dönecektir, bulaşmamak en iyisi.

bana kalsa vurur dağa taşa atarım ama tek gezmedikleri ve "boş" gezmedikleri gerçeğini göz önüne almanız gerek.

dur dur son anı. geçen sene WRC de görevliyken diktiler bizi dağ başına köylülerden biri geliyor biri gidiyor. derken birisiyle muhabbete başladık, hırsızdan açıldı muhabbet. tanıdığı bir hırsız varmış. eve nasıl sessizce girdiklerinin cevabını buldum. adamlar eve girmeden önce kapıdan, bacadan bir şekilde adını öğrenemediğim bir sprey sıkıyorlarmış. zaten uykuda olan bünye bir derece daha ağır uykuya dalıyormuş. adamlar dalga geçer gibi işlerini halledip kaçıyormuş.

yatak odasında öldürünce bir şey olmaz hikayedir. yatak odasının özellikle öne çıkması hırsızın sizin hayatınızı tehlikeye atabilecek kadar size yaklaşması. yatak odası, salon fark etmez. ancak onda bile hırsızın elinde bıçak mıçak olması gerekiyor. yani adam dibinize de gelse eğer hayati tehliken yoksa hırsızı hırpalamak bile haksız fiil teşkil eder. evinize giren hırsızı öldürmeniz ya da yaralamanız durumunda ancak cezada indirim alabilirsiniz.

bunun türkiye'yle de alakası yoktur hemen hemen bütün dünyada bu böyledir. verilecek bir ceza varsa hukuk verir(bunu tartışmak ayrı konu). inanmayacaksınız ama türk ceza kanunu şu anda çoğu hükmüyle modern bir kanundur.

hukuka giriş dersinden aklımda kalanlara göre,hırsız sizi ölümle tehdit etmedikçe onu öldürmeniz nefsi müdafaya girmiyor.(yani onun elinde bıçak varken sizde silah varsa bile bu nefsi müdafaya girmiyor)
o yüzden evlerine hırsız giren bir tanıdığımıza polisin söylediğine göre hırsızı camdan atın önerisi onlara da söylenmiş.sanırım polisler de yakalayıp,sabah salmaktan bıkmışlar,herkese bu öneriyi veriyorlar.

geçmiş olsun abicim, ne kadar modern bir ceza kanunumuz var ki polisimiz vatandaşa "abi sen camdan at gerisini bize bırak" diyebiliyor. "mosmodern" olmuşuz canlar heyoooooo...

benim cevabıma gelince abicim "yamultursan" hiçbişi olmaz. hatta madem polis öyle diyor yamulttuktan sonra balkondan atıp düştü salak diyebilirsin pekala ne ala...

cok gecmis olsun. benim bir arkadasimin basina gelmis, hirsiz evdeyken uyanmis ve onu goren hirsiz birsey alamadan kacmis, fakat daha sonraki gunlerde gene gelmis, alamadiklarini almak icin. O yuzden hirsizi yamultmaktan ziyade siz kilitlerinizi falan ihmal etmeyin, bir de o inanilmaz ses cikartan minik alarmlardan koyun kapiniza... ve evet bulasmayin aman...

anladığım kadarıyla en güzeli balkondan atmak. ev zaten dördüncü kat. bahçede de süs havuzu gibi bir şey var, kenarları tırtıklı, hmmm.

evet yatak odasinda iken indirebilirseniz sahane olur. fakat diger odalarda sorun çıkabiliyor sanırım. kovalamaya kalkmanız durumunda erketede bekleyenler sorun yaratabilir.

ben de ben de!!

bence hırsızla yakın ilişkiler kurarak iş ağını geliştirebilirsin. baktın yanaşmıyo, at itoğlunu balkondan.

iki üç sene önce haberlerde izlemiştim, ninja bir abimiz katanayla hırsızın kulağını kesmiş, hırsız da dava açmış adama.

polisin "abi sen camdan at gerisini bize bırak" demesiyle kanunun modernliğinin alakası yoktur. polisin bu yaptığı da suçtur. elmalarla armutlar güzel meyvelerdir.

otoyolda (tem e5 vs) karşıdan karşıya geçen adama çarpınca suç olan bir ülkede hırsıza saldırmakta suçtur.

şimdi bu şerefsizlerin tek başına olmadığını düşünürsek dövüp bırakmak akıllı bir iş değil. dövüp polise teslim etmekte polislerin çoğu için normal bir hareket (kendileri dövemiyorlar vatandaşa dövdürüyorlar artık) ama gene hırsız dönüp pislik yapabilir.

en iyisi adamı içeri girmeden engellemek. yani gerekli önlemleri almak yada camda kapıda bağırarak kaçırmak. bir kere camımdaki hırsıza gel lan buraya diye bağırıp kovalamıştım. iyi koşuyorlar.

evin içinde hırsız var ise en iyisi bence bırakın uyuyor numarası yapın.

hiç bir mal canınızdan önemli değil.

yapım eki onlar
çekim ekleri ayrı yazılır

işte sorun şu ki türkçe kelimesine gelen çekim ekleri de bitişik yazılıyor.

çünkü türkçe kelimesinde "çe" zaten ek. türkçe kelimenin kökü değil. kök türk. direk türk'e çekim eki getirirsen ayrı yazman gerekir ama örneğin atatürkçü kelimesine 1. tekil sahış çekim eki koyulduğunda atatürkçüyüm diye yazılır atatürkçü'yüm diye değil. yani yapım ekinden sonra gelen çekim ekleri bitişik yazılır.

ben de sunu anlamiyorum: ornegin turkcenin icine artik girmis, turkcelesmis yabanci sozcukler yapim eki aldiklarinda bu yapim ekleri ayrilmiyor (parisliler gibi) ama dilin sindirmedigi yabanci ozel isimlerde ayrilma durumu var (liechtenstein'lilar gibi) o zaman arkadas, biz dublin'i nasil sindirmisiz de "dublinliler" diyoruz? turkceye girdiyse neden "dablinliler" demiyoruz? "dublin" olarak kullanacaksak "dublin'liler" dememiz gerekmez mi?

saygilar,

boshi

O sanırım Türkçe okunuşuyla yazılan kelimeler ve yazılmayanlarla alakalı. Gelen ekler de Türkçe okunuşyla yazılıp yazılmadığına göre ekleştiriliyor kelimeye. Emin değilim ayrıca.

şimdi şöyle oluyo. bir kelimenin ve tabi şehir isimlerinin de türkçesinden sonra yapım eki gelirse ayrılmaz. örneğin: londralı. orjinalinden sonra gelirse ayrılır. örneğin: london'lı. lı'nın genel olarak ayrılmamasının sebebi de şehir isimleri özel olduğu halde lı eki alınca özel olmaktan çıkması. milyonlarca istanbullunun varolması gibi.
colg fusion bahsettiğindeyse aslında haklı çünkü yapım eklerinin ayrılması aslında cins ve özel olmakla ilgili çıkış nedeni olarak. dolayısıyla birden fazla türkçe dili olmadığından türk dilinden bahsederken türkçe'yi büyük harfle başlatıp çe'den sonra gelen çekim eklerini ayırabiliriz. ama türkçe windows sürümü falan derken türkçe sıfat görevi gördüğünden özel isim olmaktan çıkar. neyse ya zaten alfabedeki harf sayısı diş sayımıza eşit olacak falan türkçe de özel olmaktan çıktı.

senin verdiğin linkte türkçe isminden yapım ekleriyle yeni isimler türetilmiş. misal türkçeci derken aslında türkçe öğretmeni anlamında kullanıyoruz. ama türkçe'nin güzelliği işte burada! dediğimizde kesme işareti kullanıyorum çünkü güzelliğinden bahsettiğim şey bir özel isim.

opera sağolsun kendi içinde torrent'leri indirebiliyor. ancak ben bunun için ek bir program kullanmanızı öneririm. bitcomet, utorrent olur. indirdiğiniz torrent dosyasını bitcomet'e taşıyıp bırakırsanız bitcomet indirecektir.

utorrent kullanıldığı takdirde dert tasa kalmayacaktır

aa teşekkür ederim, ben de o turuncu top gibi şey ne işe yarıyo ki diyordum:) deneme başarısız oldu gerçi, 90mblık albümün 50mbını indirebildim. kaldı öyle, kısmet:(

ayarlar/download/ dan .torrent uzantılar için kurdugun programı tanıt bundan sonra o program ile indirecektir.

hatta bu sekilde istedigin uzantıyı istedigin proramla acabilrsin. pdf mesela fln fln kafana gore takıl iste.

beceremedim ben bu işi. yardımcı olanlara teşekkürler, hevesim heyecanım da kalmadı, soğuttular beni torrent meselelerinden.

merhaba, anlatayım tekrardan. oldukca kolay.
1-tools-ayarlar
2-preferences-tercihler
3-advanced-gelismis
4-download-indirme
5-bu asamada yukarda arama kutucugu var oraya "torrent" yazınız[bunu yapmadan once hemen yanında bi kutucuk var "opera ile acılan uzantılaı gizle" burdaki secili isareteini kaldırınız]. application/x-bitttorent - uzantı olarak da torrent diye bulacaktır. b
6-bu sonucu secip edit/duzelt e basın.
7-yenı acılan kutucukta "open with another application/baska bir programla ac-yürüt" var.
8-bunu secip kurdugunuz torrent istemcisinin kısayolunu isaretleyin burdan. ya da c/program files/xx/xxx.exe yi secin ikisi de torrent dosyalarının kullandıgınız torrent istemcisi ile eslesmesini saglayacaktır[xxx kullandıgınız torrent programı].

bu sekilde istediginiz uzantıyı istediginiz programla degistirebilirsiniz.

arama kutucugunun yanındaki opera ile acılan uzantıları gizle işaretin kaldırınız.

Sıcak Külleri Kaldı'yı okumanızı tavsiye ederim. Aklımda sorunuzun cevabı olan bir roman olarak kalmış ama tam emin değilim. Bir de Şrödinger'in Kedisi'ni okuyun derim, ki konuyla alakasız olma ihtimali her ne kadar yüksekse de mükemmel bir kitaptır.

"yakın tarih" ansiklopedisi var
bir de yalan soyleyen tarih utansin diye bi seri vardi sanirim.

feroz ahmad'ın kitapları da bu konuda objektif yaklaşımlar sergiliyor, bakmanız iyi olur.

erik jan zurcher

sina akşin'in editörlüğünü yaptığı türkiye'nin yakın tarihi ansiklopedisi vardır.milliyet gazetesi falan vermişti bir ara kuponla.

türkiye tarihi diye bir seri var. cem yayınlarından çıkmış 5 ciltlik bir seri. selçuklulardan falan (belki daha eskiden, kalkıp bakmaya üşendim) 1990'lara kadar özet bilgi var. tarafsız mı, pek sayılmaz. lakin geniş editör kadrosunun da katkısıyla olabildikleri kadar objektif olmuşlar.

idiocracy. ama film dusundugun kadar guzel olmayabilir. parani bosa harcarsin gibime geliyor.

evet idiocracy ama ortalama bir komedidir kendisi maalesef.

tesadüf ki 5 dakika önce bitti film. berbat bisey tavsiye edilmez.

evet idiocracy. her ne kadar çok şey vaadetse de ,sömestr tatilinde vizyona giren vsasat komedi filmleri ayarında. zaman ve para kaybı malesef. tavsiye edilmez : )

renk tüpü bitmiş. değiştirmekten başka bir çözüm gözükmüyor. aynı şekilde bir monitörü 2-3 ay kullanmış biri olarak renk algınızda bile bozulmaya yol açabileceğini söyleyebilirim.

Kablosuna baktiniz mi? Uctaki pinlerden biri egilmis/kopmus ise ayni sorunu yaratabilir. Tup bitme ihtimali daha yuksek ya bir umit iste...

renk tüpü bitmişse at gitsin.

RGB preamplifier chipinin R kanalı gitmiş olabilir. Aynısı başıma gelmişti yıllar önce...Hatta tls1233 idi bendekinin chipi. Bulup değiştirmiştim. Hey gidi...

teknik servise götürmenizi ve teşhis'i söylemeden tamir etmeye çalışmamalarını tembihlemenizi tavsiye ederim nacizane..

kaynak ile de çözebiliyorlar bunu. benim eski monitörüme de olmuştu. kaynak yapmışlardı aynı gün almıştım geri.