Giriş
(4)

john lennon gözlüğü

ceo
merhabalar, şimdi ben john lennon gözlüğünden arıyorum. bir arkadaşım gözlüklendi ona bakıcaz. istanbulda yarın sirkecide arıycaz ama nokta atışı şurda var diyebilecek olan var mı? ayrıca cam çerçeve kaç paraya alabiliriz bu gözlüğü, sgk yok.ikinci soru.. bu lennon gözlükleri nasıl yüz tipine uygund
merhabalar, şimdi ben john lennon gözlüğünden arıyorum. bir arkadaşım gözlüklendi ona bakıcaz. istanbulda yarın sirkecide arıycaz ama nokta atışı şurda var diyebilecek olan var mı? ayrıca cam çerçeve kaç paraya alabiliriz bu gözlüğü, sgk yok.

ikinci soru.. bu lennon gözlükleri nasıl yüz tipine uygundur.

saygılar.
0
ceo
(27.10.10)
ince kemikli yuz tipine uygundur canim benim.
0
camilo
(27.10.10)
istiklal caddesi'nin sonlarına doğru meydan tarafından geldiğini düşünürsek sağda suriye hanı var. onun içinde de by retro diye bi yer var. orda olması lazım.
0
tepedeki psychedelic adam
(27.10.10)
taksim pasajlar+retroda mevcut
0
arnold layne
(27.10.10)
www.johnlennonsunglasses.com

bende arıyordum lennon gözlüğü üstteki linkten alcam renk çeşitleri falan var güzel gibi.
0
EmilianoZapata
(27.10.10)
(9)

Pasif içiciler daha çok zehirleniyor önermesi efsane mi?

kardesnediyorsunsen
Sayın yeşilaycılar şimdi sigara içen adam hem dumanı cigerine çekiyor hem de o ortamda bulunuyor pasif içici ise sadece o ortamda bulunuyor peki nasıl daha çok zehirleniyor bu kişi?
Sayın yeşilaycılar şimdi sigara içen adam hem dumanı cigerine çekiyor hem de o ortamda bulunuyor pasif içici ise sadece o ortamda bulunuyor peki nasıl daha çok zehirleniyor bu kişi?
0
kardesnediyorsunsen
(27.10.10)
elbette efsane. yok oyle bir sey. kaynak: kicim.
0
camilo
(27.10.10)
Evet aktif + pasif > pasif
Bunu ne kadar düşündün bilmiyorum ama doğru sonuca ulaşmışsın hacı. Tebrikler.
0
noblenible
(27.10.10)
çalıntı:
Yanan sigaradan çıkan duman, akciğerlere çekilerek tekrar havaya verilen sigara dumanından çok daha fazla zararlı madde taşır. Çünkü insan sigara içerken çektiği dumanda bulunana zararlı maddelerin bir kısmını vücudunda tutar. Dışarı verdiği duman filtre edilmiş olur ama yine de zararlı maddeler taşır. Bu nedenle pasif içiciler, EN AZ sigara içenler kadar zarar görür.
0
MaraudeR
(27.10.10)
içen adam filtreden geçmiş dumanı çekiyor, pasif ise filtrelenmemiş dumanı çekiyor. sanki bu yüzden gibi. değil gibi de.
0
geridonusum kutusu
(27.10.10)
Benim anlamadigim nokta da su, yanan sigaradan cikan duman icene de etki etmiyor mu?

Yani,
icen: filtreden icine cektigi duman + filtreden gecmeyen duman
icmeyen: filtreden gecmeyen duman

Bu durumda icmeyen neden icen kadar veya daha fazla etkileniyor?
0
feedback
(27.10.10)
elbette efsane.
0
desdinova
(27.10.10)
bunun üzerine kafa yormak bile saçma, tırnaklarını yiyince midende tırnak ağacı da çıkmıyor.
0
robin crusoe
(27.10.10)
1- ham duman: direk sigaranın ucundan çıkan. en fenası bu, adamın doğrudan gözüne burnuna gelirse kazayla mal eder bi 10 15 saniye.

2- filtrelenmemiş duman: çekince gelen. filtreden geçiyor, yukardakinden biraz daha iyi.

3- duble filtrelenmiş duman: bu da içenin dışarı üflediği. hem sigaranın filtresi, hem de içenin solunum yolları tarafından filtrelenmiş. (mukus, siller, kıllar, vs)

şimdi kapalı bi odada havadaki duman bu 3'ünün karışımı. yani pasif içici de aktif içici de aynı havayı solumakta (sigara içenin dudak tiryakisi olmadığını varsayıyorum) ancak tek fark, aktif içici 1,2,3 numaralı dumanları solurken, pasif içici 1 ve 3 numarayı soluyor.

ancak bildiğim kadarıyla pasifliğin daha zararlı olmasının esas nedeni, içmeyen adamın vücudunun sigaraya karşı herhangi bir tedbir almamış olması. yani her gün 20 sigara içen bir insanın bağışıklığı, solunum yolları, bu bok ile başedebilmek için ekstra önlemler ayarlamış durumda. kısaca pasif içicinin vücudu sigaraya karşı daha hassas.

hatta hayatı hep barlarda marlarda sigara dumanı altında geçen, sigara içmeyen bir ark vardı benim, deli gibi öksürdüğü için doktora gitti, akciğer filmine bakıp "ne kadar sigara içiyosun" demiş doktor. bu da "hiiç" diyince doktor demiş ki "o zaman sigaralı ortama ömür billah girmeyeceksin artık, ya da git sigaraya başla, o bile bundan iyi" demiş bu anlattığımı kastederek. tabi ki ikincisini önermiyor aklı başında her insan gibi.
0
celeron 300a
(27.10.10)
Aktif içicileri ortamdaki dumandan koruyan ulu bir güç mü var ?
0
kimlanbu
(27.10.10)
(2)

ankara mekan

zane
tunalıarjantinfilistinsakaryakonurpark caddesibahçeli ve/veya benzer ünlü mekanlarında direkt isim vererek ve bir özelliğini belirterek mekan önerin lütfen. tabelasını beğendiğimize dalmayalım, fikrimiz olsun en azından. şimdiden teşekkürler.
tunalı
arjantin
filistin
sakarya
konur
park caddesi
bahçeli ve/veya benzer ünlü mekanlarında direkt isim vererek ve bir özelliğini belirterek mekan önerin lütfen. tabelasını beğendiğimize dalmayalım, fikrimiz olsun en azından. şimdiden teşekkürler.
0
zane
(26.10.10)
d'blyu - kopkop
minna's - karaoke(rezervasyon gerekir)
james cook - sakin bir pub isterseniz
meşrep,mey'hane, effendy, osman abi - fasıl
hayyami - şarap
random, corvus - bira içmek için
come to my flat veya kısaca flat - cafe bar (rezervasyon gerekir)

belli bir tür istemediğiniz için aklıma gelenleri hemen sıralayıverdim. fiyat olarak da bir şey belirtmemişsiniz, bunlardan bazıları pahalıdır bazıları orta halli bütçenize göre ayarlarsınız.
0
guro1907
(26.10.10)
mekan derken?

tunus caddesi. sekans pub/sakal, bunlar salaş barlar. sokakta icen hipsterlar/hippiler bu ikisinin cevresinde dolanir. ayarinda rock muzik calar, bira nispeten ucuzdur, muhabbet etmek mumkundur. buralar bence eglenceli. james cook var asagida biraz daha kalburustu, 10 kisi gelir oturursun. onun yaninda motorcu bari var Zodiak, sokaga bakan masalari olan. bence bu ikisi bir ise yaramaz. tam karsisinda IF performance hall, cuma cumartesi gece 12'den sonra et pazarina doner, canli muzik dinlemek ve terlemek icin ideal. yukari dogru o sokagin devaminda Nada-Flat falan var bunlar piyasa ortamlar icki pahali, muzik elektronik. kafanin kaldiracagi mekanlar degil. tam orayi dik kesen sokakta, Cafe Bien - cok kalabalik olur ayakta piyasa yaparsin 20 liraya bir kadeh sarap icersin, muzik iyi, mekanin girisi agaclarla ortulu yanindan gecip gormemek mumkun. en az bir kere gitmek lazim. onun tam karsisinda Old Mariner diye bir yer vardi sanirim yine James Cook ayarinda. sonra Bestekar caddesi var zaten, ust uste City Lounge, Corvus, Crow. bunlari gidip gormek lazim, sonra zevke gore tercih edilir. Corvus bilkentlilerin bulusma noktasi gibidir ve fakat rock muzik gurultuludur. tunali caddesi uzerinde yine bir seyler var tabi. gecen sene DIP Sahne vardi IF ayarinda, simdi ne oldu bilmiyorum. tunali hilmi'nin esat tarafinda ise baska bir DIP var, yine canli muzik icin fena degil, lakin ben tercih etmem. kugulu tarafinda Kitir var bira kokorec midye, tum zararlilar burada, super mekan. onun da altinda random var zaten. biraz asagisinda golden var. kapali, basik sacma sapan bir yer. dart falan oynayabilirsin cok lazimsa. cinnah tarafina dogru, farabi sokakta Manhattan var yine canli rock muzik icin. bir de Overall var tabi ayranci tarafina dogru, alt katinda canli rock muzik ust katinda elektronik sacma sapan bir ortam.

kizilayda, eski yeni var orasi guzel. gidip gormek gerekli. kizilayin gerisi icin bir sey diyemeyecegim, emprovize takilmak lazim.

bahceli'de brothers var eller havaya. bahceli'de bir sey yok aslinda. coluk cocugun cay ictigi taboo cafe'ler falan var.

benden bu kadar.
0
camilo
(27.10.10)
(3)

bilgisayara kafa attım!

şakiloniyılbastınagitmişumunakoyum
saygıdeğer romalılar,önce chrome "chromenin kapatılması gerekiyor" diye kırk kere hata verdi, daha sonra da taktığım flaş disklerin ve harici hard diskimin içindeki klasörlere giremez oldum (hepsisaçma bir şekilde kısayol olarak görünüyor ve girilemiyor).bir yardım edin lütfeni koca arşive ulaşamıyo
saygıdeğer romalılar,

önce chrome "chromenin kapatılması gerekiyor" diye kırk kere hata verdi, daha sonra da taktığım flaş disklerin ve harici hard diskimin içindeki klasörlere giremez oldum (hepsisaçma bir şekilde kısayol olarak görünüyor ve girilemiyor).

bir yardım edin lütfeni koca arşive ulaşamıyorum.

edit: nod32 yükleyip tarama yaptım ve chrome düzeldi; ama hard disk aynı(?).
0
şakiloniyılbastınagitmişumunakoyum
(26.10.10)
combofix ile pc yi bira güzel tarayın bence.


Not: Güvenli kipte bu işlemi, yapmanızı tavsiye ederim.
0
rain
(26.10.10)
restart
0
camilo
(27.10.10)
combofix işe yaradı çok sağol.
0
🌸şakiloniyılbastınagitmişumunakoyum
(27.10.10)
(1)

Endnote Style

kasik yok ulan
aşağıdaki özelliklere sahip Endnote style dosyasına ihtiyacım var?sizde olabilir mi? nerde bulacağımı biliyor olabilir misiniz?teşekkürler1. Periyodik yayın ise; yazar(lar)’ın, soyadı, adının başharfi, makale adı, derginin adı (varsa uluslararası kısaltmaları), cilt no, sayı no, başlangıç ve bi
aşağıdaki özelliklere sahip Endnote style dosyasına ihtiyacım var?

sizde olabilir mi? nerde bulacağımı biliyor olabilir misiniz?

teşekkürler

1. Periyodik yayın ise; yazar(lar)’ın, soyadı, adının başharfi, makale adı, derginin adı (varsa uluslararası kısaltmaları), cilt no, sayı no, başlangıç ve bitiş sayfa no, yıl.

Örnek: ÖZSOYLU Ş., Koçak N., Deniz Mavisi Histiositozisi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 16, 304-9, (1973).

2. Kitap ise; yazar(lar)’ın, soyadı, adının başharfi, kitabın adı, editörün adı (varsa), cilt no, basımevinin adı, yayınlandığı yer, basım yılı, sayfa no.

Örnek: ARIMAN, A., Progress in Particle and Nuclear Physics, ed: Wilconsin D., Vol:1, Pergamon, New York, (1978). Pp: 41.

3. Kitaptan bölüm ise; yazar(lar)’ın, soyadı, adının başharfi, bölümün adı, bölümün alındığı kitabın adı, editörün adı (varsa), cilt no, basımevinin adı, yayınlandığı yer, basım yılı, sayfa no.

Örnek: ARIMAN, A., Progress in Particle and Nuclear Physics, ed: Wilconsin D., Vol:1, Pergamon, New York, (1978). Pp: 41.

4. Tez veya proje ise; yazar(lar)’ın, soyadı, adının başharfi, tezin adı, tezin türü (Ph.D., M.Sc.), tez çalışmasının yapıldığı kuruluşun adı ve adresi, çalışmanın yapıldığı yıl.

Örnek: TAŞÇIOĞLU, S., Blister Bakırın Perlitle Arıtılması, (Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, (1984).

5. Tebliğ veya rapor ise; yazar(lar)’ın, soyadı, adının başharfi, tebliğin adı, kongre-seminer adı, sunulduğu yer, basım yeri, yıl, sayfa no.

Örnek: FEUER, H., Aydın, A., Preparation and Reactions of 4-Nitro-5,6-Diphenyl-2H-Pyridazine-3-one, 6th Int. Congress of Heterocyclic Chemistry, Tehran-Iran, (1977) pp: 418-9.
0
kasik yok ulan
(26.10.10)
bence bu styling isini endnote degil, endnote bibliographysini kullanan program yapiyor. bibtex gibi ornegin. bence.
0
camilo
(27.10.10)
(3)

ankaralı yazarlar

zane
ankara'nın en başarılı mekanlarını bir kaç gün içinde gezmek istesem, nereleri önerirdiniz? tarihi-doğal yerler olur; bar-restoran tarzı şık mekanlar olur... önerilerinizi bekliyorum.
ankara'nın en başarılı mekanlarını bir kaç gün içinde gezmek istesem, nereleri önerirdiniz? tarihi-doğal yerler olur; bar-restoran tarzı şık mekanlar olur... önerilerinizi bekliyorum.
0
zane
(26.10.10)
vallahi atakule'den baslayin botanik park > basbakanlik konutu > dis isleri (MIT) konutu > segmenler parki > sonra arjantin caddesinde veya tunali hilmi'de kayfe molasi > bulvar > guven park > bulvardan mithat pasa > hitit gunesi heykeli > abdi ipekci parki > dtcf > (yolun karsisina gecelim) adliye > opera > genclik parki > yukariya dogru I. II. meclis > ankara palas > ataturk meydani [ akman'da boza ] > kaleici washington restoran yemek :) > salalim asagiya anadolu medeniyetleri muzesi > etnografya muzesi > kurtulus parki > sakarya veya yuksel caddesinde dem :P > guvenpark
0
ucan sincap
(26.10.10)
kalenin taa en tepesine cikmaniz lazim.

ayrica:

(git: 188800)
0
camilo
(27.10.10)
hamamönü, cermodern. girebiliyorsanız eymir bağ evi
0
sharon and hope
(27.10.10)
(1)

boğaziçi turizm işletmeciliği

gif
selam ahali,boğaziçi turizm işletmeciliğinde okuyan var mı?
selam ahali,

boğaziçi turizm işletmeciliğinde okuyan var mı?
0
gif
(13.08.10)
kardesim bu sene kazandi. biz sevindik acikcasi.
0
camilo
(13.08.10)
(8)

Renault Clio 1.2, 16V ye lpg takılır mı?

nictir git
Selamlar. Araç kullanmayı seven, ve işimden dolayı her gün en azından 50-60 km yol yapmak durumunda olan biriyim. benim sorum şu ki 25 bin km de olan 2004 model 1.2 16V clio hb me lpg montajı yaptırayım mı? kullananlar ve lpg ile ilgili bilgisi olanlar lütfen bildiklerini aktarsın. daha önceleri 198
Selamlar. Araç kullanmayı seven, ve işimden dolayı her gün en azından 50-60 km yol yapmak durumunda olan biriyim. benim sorum şu ki 25 bin km de olan 2004 model 1.2 16V clio hb me lpg montajı yaptırayım mı? kullananlar ve lpg ile ilgili bilgisi olanlar lütfen bildiklerini aktarsın. daha önceleri 1986 model bir renault'um vardı brc marka lpg' li çok güzel giderdi. sizce clio'dan da verim alabilir miyim?

şehir içi olduğundan çok hız yapan biri değilim.
0
nictir git
(07.08.10)
dayım da 1,2 palio weekend var. lpg taktırdı daha çok yakmaya başladı. sonuçta aracın ağırlığı - motor gücü - sabit hızla gidilen yol gibi(şehir içind dur kalk küçük motor lpg de fazla yaktırır gibi) değişkenleri hesaba katarsan 1,2 motor lpg için optimum çözüm değil bence. gerek olduğunu zannetmiyorum.


bu ara aracı satmayı düşünürsen haberim olsun swh
0
afchiki
(07.08.10)
aslında bir ara düşündüm ama kilometresi çok düşük olduğundan vazgeçtim. araç annemindi tabi bana gelince bir anda yol yapmaya başladı canavar.

izmirdeysen görüşelim bakarsın bir ticaret olabilir swh

ha bu arada kilometrede 23 kuruş yakıyor benzinde

bir de palio kaç model, 8 valf mi? motorun valfi etkiliyor diye duymuştum ben...
0
🌸nictir git
(07.08.10)
evet 8 valf. bu ara sen baya yüksek devirde kullanıyorsun herhalde 23 kuruş çok yakıyor yaw.

neyse eeee kaç lira istiyosun bakalım? anakradayım ben anlaşırsak alır gelirim. araba temizse
0
afchiki
(07.08.10)
valla kardeş elimize toplu bir para geçecek bu ay sonunda. arabayı o paranın gelip gelmeme olasılığına göre satabilirim. arabaya gelince, arabam temiz ama arka tampon değişik park halinde kaza yapılmasından dolayı. o yüzden sana kesin bir fiyat söylemeyim. sen araştır bak araba güzel. bende ev ile bir konuşayım para gelecekse eğer elimize satabilirim niye olmasın. zira aklımda megane var...

neyse ben sana bir şekilde haber vereceğim.

23 kuruş şehir içi bu arada. şehir dışında 20 lere iner. belki de daha az. zaten clio eğer 1.2 ise 90 ı geçmek çok yakmaya neden oluyor.

görüşmek dileğiyle. lpg'ye yatkın olsa satmayı düşünmem bile de...
0
🌸nictir git
(07.08.10)
sadece arka tampon değişik olsun sıkıntı çıkmaz sadece tampon ise ve başka yerinde boya badana yok ise
0
afchiki
(07.08.10)
abi tampon değişik benim bildiğim. yine sana akşam herbişeyini sorar, tam şu anda kaç km de olduğundan fotoğrafına, ne zaman bakım yapıldığından yağ durumuna ve kafamdaki fiyata kadar her şeyi özel mesaj vasıtası ile iletirim.

hatta sen bana mesaj ile mailini at daha iyi olur. görüşmek üzere.
0
🌸nictir git
(07.08.10)
ben 2 sene once clio 1.6'ya taktirdim. lpg'deyken verim artiyor, performans dusuyor fakat 1.6 oldugu icin pek farkedilmiyor. 1.2 essege donmesin?
0
camilo
(07.08.10)
mundar edersin motoru. zaten 1.2 yeterince az yakıyor ama benzin fiyatları yüksek olduğuna ekonomik olmuyor. fakat lpg takıldığında da meydana çıkaracağı uyum ve performans düşüklüğü sorunlarıyla benzinle çalışırken ki halini mumla aratacak size haberiniz olsun.
0
icemanr
(08.08.10)
(3)

Kanada'ya kargo gondermek

moneytalks
selammlar..kanadaya adrese teslim 20 adet urun (giyim) gonderecegim.fiyat ve zaman acisindan asagi yukari bilgi verebilecek veya su sekilde gonderebilirsin diye tavsiyede bulunabilecek olan var mi? bu arada fatura yok.. biliyorum is biraz sikintili ama fikirlerinize ihtiyacim var...
selammlar..kanadaya adrese teslim 20 adet urun (giyim) gonderecegim.fiyat ve zaman acisindan asagi yukari bilgi verebilecek veya su sekilde gonderebilirsin diye tavsiyede bulunabilecek olan var mi? bu arada fatura yok.. biliyorum is biraz sikintili ama fikirlerinize ihtiyacim var...
0
moneytalks
(23.07.10)
fatura yok ne demek. ben bir sayfa kagit gonderdim amerikaya, 20 lira aldilar, 1 haftada gitti DHL ile.
0
camilo
(23.07.10)
yani gonderecegim urunlerin faturasi yok
0
🌸moneytalks
(23.07.10)
aramex die bi firma var
fena değil
0
gebesh
(23.07.10)
(2)

fujitsu simens amilo m1451g orjinal olmayan cd dvd okumuyor

zuma
orjinal olmayan cd leri ve yine orjinal olmayan dvd leri okumuyor. boş yazılabilir cd gibi gösteriyor. ne yapabilirim???
orjinal olmayan cd leri ve yine orjinal olmayan dvd leri okumuyor. boş yazılabilir cd gibi gösteriyor. ne yapabilirim???
0
zuma
(23.07.10)
google it.
0
camilo
(23.07.10)
laptop optik sürücülerinin medya seçmesi çok yaygın bir problemdir. hatta başka cd-dvd yazıcılarda yazılmış hiçbir medyayı okumayan dvd-rom sürücüler var. kaliteli bir harici optik sürücü satın alabilirsiniz.
0
blackdog
(23.07.10)
(3)

Birbirinden alakasız 2 sorum var:

gonion
1) ankara'da midye dolma satan bir market var mı? gidip kilo ile alabileceğimiz?2) rte'nin ağladığı konuşmayı izleyemedim, youtube olsun, hurriyet.com.tr olsun bir link bulamadım, yardımcı olur musunuz?teşekkürler.
1) ankara'da midye dolma satan bir market var mı? gidip kilo ile alabileceğimiz?
2) rte'nin ağladığı konuşmayı izleyemedim, youtube olsun, hurriyet.com.tr olsun bir link bulamadım, yardımcı olur musunuz?

teşekkürler.
0
gonion
(22.07.10)
www.beyazgazete.com
İşte burda :)
0
slymene
(22.07.10)
1- carrefour'da var, başka büyük marketlerde de olsa gerek. beyaz köpük kaplarda porsiyon olarak satılıyor.
0
matthias coltrain
(22.07.10)
real'de de var. porsiyon olarak.
0
camilo
(22.07.10)
(1)

nietzsche - ahlakın soykütüğü üzerine / e-kitap arıyorum

emrag
...
...
0
emrag
(16.05.09)
turkce ingilizce almanca?
0
camilo
(23.07.10)
(6)

matematiğin keşfi ya da icadı

psyche
ki bence keşiftir. bu hangi tarihe denk gelir? yani ilk defa ne zaman matematik üstüne düşünülüp, yorum yapılmıştır. insan var olduğundan beri matematikle ilgilenmiştir türünde argümanlarla gelmezseniz sevinirim. kim, ne zaman somut çalışmalar yapmıştır?
ki bence keşiftir. bu hangi tarihe denk gelir? yani ilk defa ne zaman matematik üstüne düşünülüp, yorum yapılmıştır. insan var olduğundan beri matematikle ilgilenmiştir türünde argümanlarla gelmezseniz sevinirim. kim, ne zaman somut çalışmalar yapmıştır?
0
psyche
(08.09.08)
bence ilk insanlar ile birlikte uygulamalı matematik de ortaya çıkmıştır. bu tür argümanları istememişsin ama avcılıkla uğraşan mağara adamlarının hayatta kalmak için kendilerince bir tür matematik hesapları yapması kaçınılmaz (birkaç günlük av vs.)

ama senin aradığın düşünsel anlamda değil de somut anlamda olduğundan yazının icadıyla birlikte somut çalışmalar da var olmaya başlamıştır diye düşünüyorum. eski düşünürlerin hepsi (aristo, aristarchus, pisagor, öklid vs.) aynı zamanda matematikçi sayılabilir.

günümüzde kullandığımız matematiği ise araplara borçluyuz (algebra). arap bilginleri zamanında matematik alanında yardırmış giderken niye bu hale geldiler orası da ilginç tabii.
0
deckard
(08.09.08)
"matematigin tarihi" diye aratirsan somut calismalara da ulasirsin

matematik bulundu diye birsey yok cunku, gelisme asamasi var

suraya da bakabilirsin:
en.wikipedia.org
0
ermanen
(08.09.08)
valla aralarından link seçip yollamak isterdim ama, makale çok kapsamlı olduğu için bölmek de istemedim..

en.wikipedia.org

pöff, wikipedia mı ya diyorsanız da aşağıdaki linkler gayet tatmin edici olacaktır..
0
forgotten hopes
(08.09.08)
tübitak'ın bi serisi vardı bununla ilgili. islam dünyasında hint rakamları adlı kitabı vardı elimde. sıfırı hintliler bulmuş misal.
0
geldiler
(08.09.08)
dil abi, dil matematik zaten.

ise, ve, veya, degil dedigin vakit matematik var demektir zaten. degil mi?
0
camilo
(08.09.08)
"Matematigin nerede ve nasil basladigi hakkinda da kesin bir sey söylemek mümkün degildir. Dayanak olarak yorum gerektiren arkeolojik bulgulari degil de, yorum gerektirmeyecek kadar açik yazili belgeleri alirsak, matematigin M.Ö. 3000 - 2000 yillari arasinda Misir ve Mezopotamya'da basladigini söyleyebiliriz."

www.matematikcafe.com
0
vulpius
(08.09.08)
(5)

(hangi) kutsal kitaplarin eldesi?

armish
Kuran, incil, tevrat ve belki de seytani incil'i paralel (hatta mumkunse sinoptik) bir sekilde okuma gibi bir girisimim olacak. Bu isi daha once yapmis olup da fikir verebilecek olan var midir? Olabildigince Turkce'lerini okuma taraftariyim.Kuran'ın Türkçeleri konusunda az-çok fikir sahibiyim ama di
Kuran, incil, tevrat ve belki de seytani incil'i paralel (hatta mumkunse sinoptik) bir sekilde okuma gibi bir girisimim olacak. Bu isi daha once yapmis olup da fikir verebilecek olan var midir? Olabildigince Turkce'lerini okuma taraftariyim.

Kuran'ın Türkçeleri konusunda az-çok fikir sahibiyim ama diğer kitaplar için önerebileceğiniz versiyonlar hangileridir (katolik matolik falan fistan)?
0
armish
(07.09.08)
paralel okumak imkansız onu söyleyebilirim.
0
mortifera
(08.09.08)
nicin imkansiz mortifera neye dayanarak boyle soyledin?
0
camilo
(08.09.08)
paralel olarak okumak imkansiz, cunku degindikleri konular ve bunlarin kapsamlari cok farkli. neyi neyle iliskilendirecegin sorunu var.
0
npyx
(08.09.08)
bende ilan verip benzer bir çalışma içinde olduğumu söyleyip yardım istemiştim
bir çeşit dzin olsa çok işe yarayabilir

misal
cennet;
incil şunu demiş ama kuran bunu

isa peygamber;
incilin biri böylle ötekisi böyle tevrat da böyle böle
0
demlikposet
(08.09.08)
İncil' i bir katolik kiliseden almanı tavsiye ederim.
0
courtney
(08.09.08)
(10)

yurt hayatı?

denizin kulleri
efenim kısmetse üniversitede yurtta kalacağım. ama hiç adabını bilmiyorum bu işin, nelere dikkat etmek gerekir? aman haa şunu yap, bunu yapma dediğiniz neler olabilir?
efenim kısmetse üniversitede yurtta kalacağım. ama hiç adabını bilmiyorum bu işin, nelere dikkat etmek gerekir? aman haa şunu yap, bunu yapma dediğiniz neler olabilir?
0
denizin kulleri
(06.09.08)
ben bu tip sorulari anlamiyorum. yurt hayatinda yapman gereken tek $ey rahat olmaktir. rahat olursan guzel olur. 5 sene yurtta kaldim. bu kadar.
0
camilo
(06.09.08)
siyaset!! aslaa. evet demokratik bir ülkede yaşiyoruz. ve üniversiteler düşünce özgürlüğünün merkezi gibi şeyler herzman tekrarlanir ama malesef pek doğru diil. o yuzden mevzu taninmak sevilmek korunmak kollanmak dahi olsa. siyasete asla bulaşma derim yurt içerisinde. baba parasiyla yapilan siyasettten de ne kendine ne de ülkene bi fayda sağliyamazsin zaten
0
kasar
(06.09.08)
Yurt efsanelerine inanmayın. Yok ilk geceden üst devreler yatakları onaylatmaya gece gece müdürün yanına yollamış gibi. Ben nöbetçi müdür hiç göremedim. Kimse kimsenin götünede yumurta akı dökmüyor bunlarda palavra. Oda arkadaşlarınla ilk zamanlar mesafeli olmanı tavsiye ederim. Dolabın daima kilitli olsun kapının önüne çıkacak olsan bile sadece oda arkadaşın olsa bile güvenmeyeceksin.

Terlik, sabun vs bunları saymaya gerek yok zaten can damarların.
0
alkolik imam
(06.09.08)
ben de 1 sene yurtta kaldım. devlet hem de...

öncelikle elbette sene başında bazı tipler (anladın sen) gelip yurt kurallarından bahseder bol bol. he diyip geçerek, kendi keyfine bakcaksın. kimseye bulaşmayıp kendi malına maksimum önem göstermen lazım. hırsızlık dahi oldu bizde. bi süre yurtta kaldıktan sonra zaten kafana uygun (buna çok dikkat etmen lazım, sonradan hır gür çıkabilir) eve çıkman daha karlı gibi.

herhangi bi topluluğa falan fazla yakınlaşmaman en iyisi, zırt pırt toplantıya zarta zurta çağırırlar, rahat ettirmezler. bi de temizlik ya da herhangi bi olayla ilgili takıntın falan varsa baştan önlem al ki sonradan vazgeçirmek zor olur milleti. want2die'ın da dediği gibi milletle uğraşmak zor olabiliyor.

hadi hayırlısı.. bi de bunlar ne de olsa tavsiye, en iyisini sen bilicen.

edit: şaka falan yapmaya kalkabilirler, sakın ola ki inanma saçma sapan "yaşanmış" olaylara.
0
infernal majesty
(06.09.08)
hırsızlık olayı var kesinlikle. mümkün mertebe dikkat ediniz. ayrıca ranzanın alt katı bence daha süper. zira ışık her zaman kapanmayabiliyor. yurtlar süperdir. süper muhabbetler döner.
0
cokpissuserim
(06.09.08)
ben devlet yurdunda kalacağını farz ederek yazıyorum:
biraz şans işidir devlet yurdu, ben 1 yıl boyunca 5 kişiyle kaldım. neyse ki iyi çocuklardı da anlaştık genelde. aklıma gelen bikaç şey: özellikle gürültü, temizlik konularında taviz verme, kemiğini kemirtme, yoksa işler ilerde iyice zıvanadan çıkabilir. ranza varsa üst katı kapmaya bak, alt katlara oturulur, yatılır, ıvır zıvır atılır, zamanla deli olursun. telefon falan sakın bırakma kilitli olmayan yerlerde. laptop varsa mümkünse götürme, halka mal olabiliyo. ayrıca kilit alcak olursan kantinde falan satılanlardan alma adam gibi kale vs. al. dandik kilitlerin anahtarları birbirini açıyo, bazıları anahtara gerek kalmadan da açılıyo. bikaç hafta sonra yurt için uygun biri olup olmadığını anlarsın zaten, uyar dersen istersen mezun olana kadar kal. çok öyleleri. ama uymazsa bi an evvel ev bul, katlanırım deme, zorlanırsın.

he ek olarak siyasete girme, edilen bi sohbet senin görüşüne taban tabana zıt olsa da kendi işine bak. bi de ülkücü, solcu, cemaatçi vs. gruplar genelde belli bloklara ya da katlara toplanırlar, uzak durmaya bak. basit bi örnek; bizde bi bloğu özellikle polisler basıp ilgili ilgisiz ne kadar adam varsa odalarını dolaplarını alt üst etti.
0
jangara
(06.09.08)
bence her yurda göre değişir şartlar. ben 2 yıldır yurtta kalıyorum. ve memnunum yurttan. şu ana kadar hiç bir kötü olay gelmedi başıma.

yurtlarda önemli olan oda arkadaşları ve katlardaki adamlardır. kendi kafana göre adam bulabilirsen , grup oluşturablirsen ne ala; ha bunu yapmayınca olmuyor mu ? bal gibi oluyor. kendi kendine yetiyosan bal gibi oluyor.

ama gene dedigim gibi gittigin yurda göre değişir her şey. istanbuldaki cogu yurdun "kalınamayacak" derecede oldugunu kısmen biliyorum daha cok duyuyorum. ben kendimi şanslı görüyorum, kaldığım yurtta hiç bi sorunla karşılaşmadım ben.

beşiktaş'taki abdi ipekçi erkek öğrenci yurdundan bahsediyorum ben.
0
deli misin nesin
(06.09.08)
Kesinlikle rahat olun. Ufak tefek şeyleri dert etmeyin.
Onun dışında rahatsızlık duyduğunuz şeyleri de söyleyin, içinize atmayın. Oda arkadaşınız sizi çok gıcık eden bir durumun farkında bile olmayabilir. İçinize atıp durursanız stres olursunuz, patlarsınız bir yerden sonra.
0
386 dx
(06.09.08)
Yurda göre değişir tabii.

Ne kadar sallarlar bilmiyorum, ama oda arkadaşlarınıza odada sigara içmemelerini söyleseniz çok iyi olur. Bir hastalık uydursanız daha iyi olur, alerji gibi, astım gibi. Siz içiyor olsanız bile söyleyin, herkes çıkıp dışarıda içsin, bir süre sonra çok feci olur değilse. Uymazlarsa da kavga etmeyin, zamanla kendinizi sevdirin, "canın sağ olsun" diyerek içmeyebilirler.

Tuvalet ve banyo muhtemelen her zaman sıkıntı yaratacaktır, ama bir öğrenci evinde de bu konuda çok huzurlu olmazsınız, özellikle titizseniz. İlk günlerde yapamazsınız belki etraftakiler büyükse, ama bir süre sonra, tatlı dille rahatsızlıklarınızı dile getirin bu konuda. Küfürlü yazı asarak değil, bu sadece durumu kötüleştirir. Aile evinden uzaklaşınca biraz pisliğe alışmak gerekiyor.

Herkes yeni gelenin siyasi, dini görüşlerini, etnik kökenini tartmanın yollarını arar, bu tip muhabbetler açar. Renk vermeyin. Söylenenlere onay vermeseniz de sessiz kalmaktan öteye geçmeyin. Kendi görüşünüzü savunmak pek bir şey kazandırmayacaktır; zira kara cahil bir grup insanın bilgin kesilmesi olur genellikle bu olaylar. Kendi gruplarına çekmeye çalışabilirler, toplantılara çağırmak, yayınlar vermek gibi (taraftan bağımsız olur bu). Bahaneler uydurmaya çalışın, gitmeyin, kafanıza uysa bile. İsterseniz biraz zaman geçtikten sonra gidersiniz.

Saç, sakal, küpe, giyim tarzı gibi şeyler bulunduğunuz çevreye göre sıkıntı yaratabilir. Siyasi yakıştırmalar olabilir. Gerekirse bir süre feragat edin bu hakkınızdan, küpenizi çıkarın. Başkalarında gördükçe takarsınız.

Kibar biriyseniz cinsel içerikli yakıştırmalara filan pek hevesli olur davar üniversite gençliği, takmayın. Öyle olsanız bile takmayın zaten, o ayrı.

Giysilerinizi filan giymek isteyenlere ne dersiniz bilmiyorum, ama bulun bir bahane, vermeyin. Tıraş makinenizi kullanmak isteyen bile çıkar bol bol, sakın.

Borç para isteyene param yok filan deyin, vermeyin. Geri alamazsınız büyük ihtimal.

Hırlaşarak değil de, kendinizi sevdirerek baş etmeye çalışın insanlarla. İlk zamanlarda ben yatarken türkü çığıran arkadaşlarım onlar uyurken telefon ışığıyla dolabımı karıştırdığımı öğrenince değişmeye başladılardı. Çok davar değillerse iyi davranışlarınız az da olsa geri döner.

Ben dört yıl yaşadım okulun yurdunda, iki yılında tek başıma kaldım odamda. Temizlik, gürültü gibi sıkıntıları haricinde çok iyiydi. Bizim yurttaki davar herif sayısı azdı ve bir siyasi grup yoğunluğu yoktu.
0
fadetoreality
(06.09.08)
ben dünyanın en rahat adamıyım çok uyumluyum kabına göre şekil alırım diyorsan git sorun yaşamazsın
ama hafif de olsa huylu kıl kapabilen bazı sevdiği şeyler olan insansan herşeye hazır ol

yani üst katındaki sevgilisiyle kavga eder ertesi gün vize varken ışıkları kapatıp yatmaya kalkar
ayakk kokusu felaket olur kokkudan camı açarsın kapattırırlar
çoğu anadolu kaplanı olur iki kelime zor edersin
hırsızlık gani olur
Giriş çıkışın dert olur
siyasi perdesi bambaşka

ama güzel olur hadi diyince dışarı çıkıcak muhabbet edicek adam denyo da olsa vardır

kalmama ihtimalin varsa sakın kalma, mecbursan zevk almaya bak
sinirlerini aldırdığını farzet
askerlik gibi zaten çok şey öğretiyor
0
demlikposet
(06.09.08)
(3)

vitessiz bisiklet?

camilo
bugun gaza gelip arkadasla vitessiz kocaman bir bisiklet aldik (baya eski modellerden). simdi gelince gorduk ki yokus cikmak bizler icin neredeyse imkansiz olmu$. ben kucukten hatirliyorum o kadar da sorun olmuyordu aslinda (yanli$ mi hatirliyorum yoksa?). sizce kisa zamanda alisabilir miyiz? yoksa
bugun gaza gelip arkadasla vitessiz kocaman bir bisiklet aldik (baya eski modellerden). simdi gelince gorduk ki yokus cikmak bizler icin neredeyse imkansiz olmu$. ben kucukten hatirliyorum o kadar da sorun olmuyordu aslinda (yanli$ mi hatirliyorum yoksa?). sizce kisa zamanda alisabilir miyiz? yoksa tamamen sacma bir fikir mi vitessiz bisiklet?
0
camilo
(05.09.08)
vitessiz bisiklet bir hayli kasıyor insanı. Kendi bisikletimin vitesleri bozulduğunda kullanmak bile gelmiyordu içimden. Yoksa biz artık yaşlı bünyeler miyiz..
0
alkolik imam
(05.09.08)
acaba bisikletciye bizim buradaki yokuslara uygun ufak cark taktirtabilir miyim?
0
🌸camilo
(05.09.08)
İstanbul gibi bir yerde ise çok zor. Hollandada vitesli bisiklet yok mesela dümdüz her yer heheh... Vites takılabilir sanırım bisiklete ama pahalıya patlar muhtemelen.
0
kurukafa
(05.09.08)
(4)

gunes gozlugu cami

camilo
elimde tertemiz ray-ban gunes gozlugu cami var. atsam atilmaz satsam satilmaz. ne yapayim? satilir mi?
elimde tertemiz ray-ban gunes gozlugu cami var. atsam atilmaz satsam satilmaz. ne yapayim? satilir mi?
0
camilo
(05.09.08)
modeli uygunsa, biraz para harcayıp şu şekilde kullanabilirsiniz?

www.optiktunali.com.tr
img.sabah.com.tr
0
flyalone
(05.09.08)
ben kullanamam. gozlerim 5 numara bozuk. bu camlar numarasiz.
0
🌸camilo
(05.09.08)
bana satabilirsin?


düşündümde hediye daha iyi olur sanki?:)
0
unoktad
(06.09.08)
bende talibim:)
0
alkolik imam
(06.09.08)
(3)

Ankara'da backpack tipi büyük sırt çantası arayışı

atomic punk
5-6 günlük şehir dışı gezilerde iş görecek büyükçe bir sırf çantası arıyorum. Zannediyorum doğa sporları malzemeleri satan yerlerde bulunuyor bunlar. Evet, soru şu: Ankara'da nerededir bu mağazalar? Ya da yine aynı kategoride bu tip çantaların daha ucuz taklitlerini bulabilmek mümkün mü?Yoksa, Ankam
5-6 günlük şehir dışı gezilerde iş görecek büyükçe bir sırf çantası arıyorum. Zannediyorum doğa sporları malzemeleri satan yerlerde bulunuyor bunlar. Evet, soru şu: Ankara'da nerededir bu mağazalar? Ya da yine aynı kategoride bu tip çantaların daha ucuz taklitlerini bulabilmek mümkün mü?

Yoksa, Ankamall'lerde, Armada'larla keklik gibi gezmeyelim boşu boşuna. : )

Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.
0
atomic punk
(15.08.08)
ulus'ta bisikletçilerin oldugu ve av malzemelerinin satıldıgı bir cadde var. oranın baslarına dogru iki-uc katlı bir carsi var. oradan iyi bir şeyleri ucuza bulabilirsiniz. carsinin tam adini şimdi hatırlayamadım.
0
papado
(15.08.08)
dikmen'de alpinist diye bir magaza var. googleda aratirsaniz telefon falan cikar. oradan da temin edebilirsiniz sirt cantasini. bir de ulkealan pasajina bakabilirsiniz. o daha ekonomik ama konforu daha az cantalar icin ikinci bir adres olabilir.

bir oneri olarak, cok ucuza kacmayin derim. o 5-6 gunluk sure boyunca, cantanin kolonlari omuzlarinizi kesebilir, agirliktan dolayi bel sorunlari yasayabilirsiniz. bunun yani sira bu cantalar ic ve dis govdeli ya da destekli -frame diyorlar da terimi nedir turkce bilemedim- olarak satiliyor. ben size ic govdeli almanizi tavsiye ederim.
0
dahicocuk
(15.08.08)
ulus konya sokak'in sonunda cantacilar carsisi var, kime sorsan gosterir. orada var ucuza.
0
camilo
(16.08.08)
(8)

sabiha gokcen havaalanina en kolay nasil gidilir?

camilo
ankara'dan geliyorum, ucagim gece saat 3:00'da. en kolay nasil olur?
ankara'dan geliyorum, ucagim gece saat 3:00'da. en kolay nasil olur?
0
camilo
(02.08.08)
kurtkoy cıkısından cıkınca tabelaları takip et 10-15 dk fln suruyor.
0
bryan fury
(02.08.08)
yok araba yok
0
🌸camilo
(02.08.08)
neyle geliyorsun ankaradan otobüsle geldiğini farz edersek; metro turizmin dudulludan servisleri var pendiğe, ulusoyunda küçükyalidan ayni $ekilde. çoğu otobüs firmasinin vardir servisi pendiğe. burada olu$ saatin çok önemli, minibüs kalmiyor 11 den sonra. 11 gibi burada olursan pendik-kurtköy minibüsleri var. yol ağzı gibi biyer var orada iniyorsun, taksiyle gidersin 1-2km felan içeride kaliyor. tenha biyer biraz taksi en iyisi. havaş var birde pendik sahilden kalkiyor, deniz otobüslerinin oradan. nasil yolcu aliyor bilmiyorum göte gelmemek lazim. ne zaman geliyorsun pendiğe bi yaz yardimci oluruz.
0
05
(02.08.08)
ankaradan otobüsle geleceksen e10 var otobüs atla ona havalimanı otobüsü zaten
0
yuto
(02.08.08)
kari$ikmi$ en iyisi erkenden istanbula gelip taksimden kalkan hava$ a binmek gibi?
cunku en iyi bildigim yer orasi.
0
🌸camilo
(02.08.08)
hangi havayolu ile gittigine de bagli biraz, bazi havayollarinin gec saate kadar servisleri var. arastirip sormak lazim bence.
0
wish i could fly
(02.08.08)
kadıköy ve bostancıdan e10 ve e(bişiy unuttum) otobüsler var. direkt havalimanına gidiyorlar. çok başarılılar tavsiye ederim.
0
darknum
(02.08.08)
16s son seferi 9-10 gibi
e10 ise 1'e kadar var. e10 iyi gibi duruyo.
0
baldur2
(02.08.08)
(14)

düşünmemek istiyorum arkadaş

kriker
bilincimin açık olması şartıyla tüm düşüncelerimden arınmak, bir başka deyişle hiçbir şey düşünmemek istiyorum. kısa bir süre dahi olsa bunu başarmamın yolu var mıdır acaba?zaman zaman tamamen sessiz bir ortamda bunu denediğim oluyor. gözlerimi kapatıyorum hiçbir şey düşünmemeye odaklanıyorum. ama d
bilincimin açık olması şartıyla tüm düşüncelerimden arınmak, bir başka deyişle hiçbir şey düşünmemek istiyorum. kısa bir süre dahi olsa bunu başarmamın yolu var mıdır acaba?

zaman zaman tamamen sessiz bir ortamda bunu denediğim oluyor. gözlerimi kapatıyorum hiçbir şey düşünmemeye odaklanıyorum. ama düşünceler, görsel mesajlar, sesler, anılar adeta zincirleme reaksiyona uğramış şekilde zihnimde dans ediyor. mesela elimi düşünüyorum. tırnağım geliyor aklıma. tırnak aklıma gelince gün içerisinde gördüğüm güzel elli kızı düşünüyorum. o kız aklıma gelince kadın erkek eşitsizliğini düşünüyorum. sonra ülke sorunları aklıma geliyor. sonra ülke sorunlarına tepki gösteren zıçan adamı görüyorum. böylece devam ediyor düşünceler.

uyku desen, uykuda da bir sürü rüya...

soruyu tekrar ediyorum:
geçici bir süre için düşüncesiz kalabilmek mümkün müdür?
0
kriker
(30.07.08)
illegal ve dumanlı ürünler bir anlamda bu dediğini sağlıyor ama ne denli doğru olur...
0
marmara34
(30.07.08)
vodka,viski,tekila hepsi geçici bir süre işini görür.ayrıca uykuya dalmakta bir problem çekmezsin.
0
alternatif
(30.07.08)
bilincin açıkken tamamen 'düşünmemek' diye bir şey yok. fakat öyle guru'lar gibi anlatamasamda uzun süre (1-2 yıl) çalıştığın zaman hafiften oluyor. çalışmaktan kastım bütün maddi şeylerden sıyrılman, başka bir deyişle iraden üzerinde kesin bir hakimiyet kurman lazım. //
bu böyle uzar gider. en iyisi kısaca şöyle anlatayım. senin istediğine ulaşmanın en kolay yolu inatçı bir umursamazlıktan geçer. eğer çevresindeki olaylara duyarlı, eleştirmeyi seven bir insansan kuşkusuz kendini çok zorlaman gerekecek. her şeye karşı duyarsız olacaksın; ele, tırnağa, kıza, eşitsizliğe, ülkeye, zıçan adama... yani aklına gelen ve doğal olarak 'düşünebildiğin' hereşeye karşı.
tabii bu senin istediğin gibi kafandaki bir düğmeye basıp beynini kapatmak olmaz. çok ciddi ve hayatın boyunca etkisi altında kalacağın bir düşünmeme şekli.
tavsiyem iradenle düşünce zincirini kontrol ederek daha sakin ve pek kafa yorman gerekmeyecek şeylere odaklanman. neler dersen, senin yaratıcılığına kalmış derim.
0
insanimsi
(30.07.08)
atarax içebilirsin. hem illegal değildir, hem içince uçurur insanı; düşünecek halin kalmaz ancak sersemlik yapıyor. düşünmek istemediğimde atarax içerim ben.
0
sare
(30.07.08)
kendinle celisiyorsun.

dusunmek, bilince sahip olma durumunun sonucudur. dusunmekten ne anliyorsun bilmiyorum ama var oldugunun bilincinde olmak da bir dusunceye sahip olmaktir, var oldugunu bilirsin. dusunme durumundan siyrilabilmen icin bilincini yitirmek zorundasin.
0
no christ requiress
(30.07.08)
hiçbirşey düşünmesen bile hiçbirşey düşünmediğini düşünüyorsun.. Bu da kısır döngüye girer...
0
ermanen
(30.07.08)
Bitkisel hayat,Sara krizi vb bilinç dışı durumlarda söz konusu olabilir bu ancak. Dolayısıyla evet,bilinçli bir haldeyken düşünmeme diye bir durum söz konusu olamaz.
0
villeneuve
(30.07.08)
(bkz: zen) felsefesine bi bak bence..
0
point guard
(30.07.08)
bunu ben de denemiştim. nefes alma teknikleri işe yarayabiliyor. bi yere yatıp yavaş bi ritimde nefes alıp vermeyi dene. her teneffüs edişinde nefese odaklan. ilk başta kısa bi süre mi yapabiliyorsun? yılma, ikinci üçüncü beşinciyi de dene.. sabırlı olursan işe yarayacaktırr.
0
smy
(31.07.08)
doktor tavsiyesiyle ve kontrolünde kullanabileceğin seratonin inhibitörü tarzı antidepresanlar tam etki gösterdiklerinde insanın düşünmesini engelleyebiliyorlar. amma marul gibi hissetmektense kontrolsüz düşünebilmek daha iyi.
0
canliceset
(31.07.08)
memlekette amma malumat varmi$ bu konuda be arkada$.. eh neyse.
corbada benim de tuzum bulunsun:
uzun sure uykusuz kalmayi dene, ayakta uyuma kafasina yaklasirken dusunce aki$i baya baya yava$liyor. oyle hindistana kadar gitmeye gerek yok yani hahha.
0
camilo
(31.07.08)
castaneda da buna benzer temalar var stopping the world diyor buna castaneda'nın hocası. çevremizdeki dünya aslında öyle olduğu için değil herkes öyle olduğunu düşündüğü için öyledir bunu kaldırabilirsen artık öyle olmaz. şöyle de bir şey öneriyordu başarmak için yürürken nerdeyse 180 derece etrafına bakıyorsun ama hiçbişiye yogunlaşmıyorsun filan bir şekilde bir an hiçbişi düşünmemeyi başarabiliyorsun. Ben yapamadım:)))
0
joepiscopo
(31.07.08)
sadece iki durumda düşünmüyoruz bir güldüğümüzde bir de esnediğimizde
bol bol gül
bu bir konsantrasyon meselesi
meditasyonu dene
konsantre olmak istediğin şeyden başkasını düşünmeyebilirsin
seç aralarından öyle yığınlar halinde birbirine ulama düşüncelerini
kontrol et
mümkün olduğunca yeni imajlar da yükleme ayrıca beynine, kaydetme olsun bitsin
verilen her veriyi işleme almak zorunda değilsin sen sana gerekli kadarına konsantre ol
zaten belli bir seçiciliğin vardır otur zihnini yeniden düzenle
geçici bir süre için düşüncesiz kalman mümkün
dene
0
gdduman
(31.07.08)
arkada$lar,

anayasa mahkemesi du$unmenin kotu bir $ey olmadigini 6'ya kar$i 5 oyla karara baglami$, haberiniz olsun diye soyluyorum.
0
camilo
(31.07.08)
(8)

ankara'da psikiyatr

no avalon
bildiğiniz, helal süt emmiş biri var mı? 10 gündür yemek yemiyorum billah.
bildiğiniz, helal süt emmiş biri var mı? 10 gündür yemek yemiyorum billah.
0
no avalon
(29.07.08)
tunalı da ayakkabı dünyasının orda nesrin dilbaz var. aynı zamanda psikiyatr bilmemne başkanı. tam bilmiyorum. yalnız biraz tuzludur tabi :)
0
oceano
(29.07.08)
cinnah caddesi üzerinde (tam numarasını hatırlayamadım) çıkarken sol tarafta kalıyor, Madalyon psikiyatri merkezi var. ordan iki doktorla görüştüm, birisi Cengiz bey, Cengiz Güleç, seansı 200 liraydı en son. çok iyidir, ordinaryus prof. falan bir amca.
ama bağ-kur ya da başka bir sosyal güvencen varsa 49 lira fark ödeyip bir doktorla görüşebilirsin. Ben iki senedir falan Aydın Salgırtay'la görüşüyorum. her seansa giderken "bu ne ya bırakıcam ben tedaviyi" psikolojisindeyken, adamla konuşunca pamuk gibi oluyorum, çıkarken yenilenmiş oluyorum. gayet iyidir yani.
eğer karar verirsen numarasını yollayabilirim. ayrıca her hangi bir sorun/sorunun olduğunda konuşmak istersen bana ulaşabilirsin. iyi bir dinleyici olduğum söylenir.hiç olmadı birlikte ağlarız.
0
ahandanick
(29.07.08)
aydin bey benim de doktorum ben de sikayetci degilim kendisinden
0
camilo
(29.07.08)
madalyon: 3124397606

bu arada bu adamlarin yeni bir hizmeti var, 10 milyon lira verip 10 dakikalik gorusme yapabiliyorsun, eger ogrenciysen ve SSK liysan, ne ise yarar tabi bilmiyorum
0
camilo
(29.07.08)
martı terapi var uğur mumcu cad. başında, netten bulabilirsin tel. methiyeler düzmeyeceğim ama gidebileceğin en iyi yerlerden.
madalyon için ise, kötü reklam yapmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm ama gitmeni önermiyorum.
yakın bir arkadaşımdan bilgiyle aktarıyorum (bkz: bir arkadaşım ekolü), burada kontrole gitti, gördüğü adam sorun olmadığını, gelmesine falan gerek olmadığını söyledi. ardından arkadaşın ablası oraya başka bir sebeple gitti, hasbelkader oradaki daha kıdemli biriyle kardeşinin mevzuu ve dosyası açıldı. kadın (kıdemli prof) melektaşının aksine kardeşinin kesinlikle gelmesi gerektiğini söyledi. böyle bir çelişkinin var olabilmesi bir yana, prof kadından alınan yeni randevuya 5 gün kala arkadaşım intihar girişiminde bulundu ve neredeyse kaybediyorduk. şimdi ağır karaciğer hasarını toparlamaya çalışıyor.
ciddi suisid potansiyeli olan biriyle, psikiyatr görmesine hiç gerek olmayan sağlıklı birey teşhislerinin yakın olduğunu sanmıyorum.
sonuca kendin varırsın.
0
lhun
(29.07.08)
cok sagolun arkadaslar. su 2000 kisilik binada kimsenin yapamadigini yaptiniz. eve en yakindan baslayacam turlara.

@ahandanick, su an onume gelene sadece "midem bulaniyor, basim donuyor, soguk soguk terliyip nefes alamiyorum" diyebiliyorum. ayrica yemeden icmeden kesildim, acliktan basima agrilar giriyor fekat heyhat :) iletisim kurabilecek insanlik duzeyine erisirsem memnuniyetle.
0
🌸no avalon
(29.07.08)
prof.dr. ünsal söylemezoğlu var meşrutiyet caddesinde. hatay sokakta. gayet iyidir. biraz pahalıydı ama.
0
norec
(29.07.08)
@no avalon: en iyisi kısa vakitte bir doktorla görüşüp onun teşhisini beklemek. gerçi bana senelerce yanlış teşhis koyan doktorlarla uğraştıktan sonra doğru doktor arayışını çok iyi anlayabiliyorum, var böyle vakalar da. psikiyatri, sosyete doktoru falan diyorlar ama yanlış tedavi çok daha büyük sorunlara sebep olabiliyor (bkz: kendimden biliyorum). ama sosyal güvencemle gidebileceğim yegane güvenilir mekan olan üniversite hastanelerinde dahi karşılaştığım "seans" anlayışından sonra burası(madalyon) başlı başına ilaç gibi geldi.

@lhun ; haklısın, camilonun bahsettiği 10 ytl verip 10 dakika görüşme olanağı da madalyonun öbür yüzü :P (olay şu; sürekli görüştüğün bir doktorla randevunuz gelmeden ya da görüşmeye gerek kalmadan sürekli kullandığınız bir ilaç varsa onu yazdırabiliyorsunuz) yani biraz paragöz olabilirler elbette, ama bu işletmenin sorunu. sonuçta orası da bir nevi ticarethane, hatta her gittiğimde "en sadık -müşteri-lerinizden biri benim diy mi" falan derim, gülüşürüz girişteki (resepsiyon mu denir şimdi bilemedim) işte ordakilerle. öyle bir yanı olduğunu ben de düşünmüyor değilim, ama doktorları konusunda hiç bir sıkıntı yaşamadım. hatta şöyle söyleyeyim, her seferinde depresif epizodda gittiğim (daha önceki) doktorlar bana ssri dayayıp yolluyorlardı, bir tek aydın bey inceledi, araştırdı, dinledi ve rahatsızlığımın depresyon olmadığı teşhisini koydu. tedaviye başladığımızdan beri de nispeten stabil duruma geçtim diyebilirim. mesele doktorda bitiyo aslında.

@ tekrar no avalon ; ama mucize de beklememek lazım. şimdi düşünüyorum, kelin ilacı olsa başına sürer. yani sana sihirli bir değnek uzatıp fiziksel şikayetlerine sebep olması olası psikolojik sorunlarını çöz demicek kimse. sadece yardımcı olabilir. bunu görerek gidersen hayal kırıklığına uğrama ihtimalin azalır. (benim bunu fark etmem doktorlarda geçirdiğim bi 6 senenin sonunda gerçekleşti, aman diym) tabi bi de farmakolojiye ne kadar güvendiğini sorgulaman gerekebilir. hah işte bu aşamalarda insan anlaşılmak istiyor, ya da paylaşmak istiyor. o tür zamanlar için de gönüllü destek olarak ben varım, varsa başka dostlarından yardım alabilirsin..
tabi umarım bu şikayetlerinin fiziksel bir menşei olup olmadığını araştırmışsındır. umarım değildir dicem de, iki türlüsünü de aşmak kolay olmuyo :=) allah sabır versin cümlemize.
0
ahandanick
(30.07.08)
(8)

quantum fizigi felsefesi

coldbound
uzerine yazilmis; benim gibi matematikten ve fizikten zerre anlamayan, sayilarla arasi hic iyi olmayan insanlara quantum fizigini kafasina vura vura anlatacak, doyurucu bilgi iceren ve son olarak -baslikta belirttigim gibi- felsefi bir dille yazilmis kitaplar, makaleler, ivirlar zivirlar araniyorum
uzerine yazilmis; benim gibi matematikten ve fizikten zerre anlamayan, sayilarla arasi hic iyi olmayan insanlara quantum fizigini kafasina vura vura anlatacak, doyurucu bilgi iceren ve son olarak -baslikta belirttigim gibi- felsefi bir dille yazilmis kitaplar, makaleler, ivirlar zivirlar araniyorum efenim. kriterlere uygun ne varsa onume atabilirsiniz, itinayla yerim. ordan burdan edindigim yuzeysel bilgi hic yeterli gelmiyor nitekim.
0
coldbound
(27.07.08)
2002-2003 yıllarında bazı Bilim ve Teknik sayılarında kuantum felsefesi ile ilgili geniş bilgiler mevcuttu. Stern Gerlach Deneyi ve kuantumu birlikte irdeleyen "Yeni Ufuklar" ekleri bulunuyordu. Edinirseniz yeterli bilgiye sahip olacağınızı düşünüyorum.
0
hlathguth
(27.07.08)
0
gereksiz insan
(28.07.08)
wikipedia da çok ayrıntılı makaleler var
0
joepiscopo
(28.07.08)
engin geçtan'ın "hayat" adlı kitabı hem çok güzel bir giriş, hem de esaslı bir referans listesi sunuyor. begenmezsen faturayı bana gönder paranı iade ederim, o derece. yani sen bunu oku, gerisi geliyor zaten.
0
vecihi
(28.07.08)
cok $ey istiyorsun.

ben quantum fizigini doyurucu bir sekilde anliyayim derken gencligimi yedim. matematik fizik ogrenmeden olmaz bu isler, oldurmaya cali$ana inanmayiniz.
0
camilo
(28.07.08)
camilo, hocam butun hevesimin icine ettin, eheh.

wikipedia konusuna gelince, orda bulabildigim cogu seyi okudum. bohm yorumuydu, copenhagen yorumuydu, zartti zurttu. yuzeysel bilgi olarak kastettigim bunlar idi. yani konu hakkinda sifir degilim. sadece -her ne kadar quantum anlasilmaz deseler de- anlayabilmek, en azindan anlamaya calismak istiyorum.
0
🌸coldbound
(28.07.08)
pbs'in elegant universe belgeseli cok fazla yalin bir dille anlatiyor, internetten izlenebilir.
0
vghost
(28.07.08)
(4)

Laptop Klavyesi

incesaz
Abimin Sony Vaio'sunun klavyesinin e ve i tuşları yerinden çıkmış ve kaybolmuş. O haliyle bir süre kullanmış ve bir süre sonra e tuşu çalışmamaya başlamış.Soru şu ki, 1-bu tür bir laptop a klavye yedek parçası ayrıca satılır mı? Yani tek tek tuş satılmaz herhalde değil mi?2-kendim alsam bu klavye şe
Abimin Sony Vaio'sunun klavyesinin e ve i tuşları yerinden çıkmış ve kaybolmuş. O haliyle bir süre kullanmış ve bir süre sonra e tuşu çalışmamaya başlamış.

Soru şu ki,
1-bu tür bir laptop a klavye yedek parçası ayrıca satılır mı? Yani tek tek tuş satılmaz herhalde değil mi?
2-kendim alsam bu klavye şeysini, kendim takabilir miyim? çok zor mudur takmak?
3- son olarak, garantisi falan bitmiş durumda bilgisayarın, servis tamir için 200 dolar istedi. mantıklı mıdır servise yaptırmak?
0
incesaz
(20.07.08)
benim de r harfi çıkmıştı ve hala takamadım gerçi ilk gün ugrastım sonra bi daha uğraşmadım ama zor tekrar yerine takmak, çok ince şeyler var zorlayınca kırcam diye korkuyo insan.

bu arada sadece 2 tuşu takmak için mi 200 dolar istedi bence çok fazla, dışarda bi yerde daha uyguna yaptırırsın.
0
light beam
(20.07.08)
benim sony'nin p tusu cikmisti. hatta bu konu tartisildi burada "p tusu" diye aratirsaniz bulursunuz.

o cikan ince seyleri takmak cok kolay, biraz ugrasin. takmazsaniz eninde sonunda geri donusu olmamaksizin bozuluyor.
0
camilo
(20.07.08)
ya götürün servise taksınlar. acer'a belki 10 kere gitmişimdir. ne garantisi ya iki tuş takacaklar. olmadı merkezi arayın şikayet edin (200 dolara laptop alırım) bir de uğraşmayın onun bi aleti var öyle takıyorlar.
0
radikalherif
(20.07.08)
valla ben bir kere vaio klavyesini soktum takmak biraz azim istiyor. Ama bu islerden anlarim diyorsan sorun cikarmaz. ebay'den falan bakabilirsin klavyeye tek tus olarak satilmaz tabi. Laptop klavyesi gibi klavyeler var external onlari kullanabilirsin gecici cozum hatta katlananlar mevcutdu.
0
badseed
(21.07.08)
(9)

peder zickler ve yansimalari

katafalk
demin meczupca diye bir yazarin entry'sini gordum. kimdir nedir'ine baktim. gecen haftanin en kotu entryleri'nde de gormu$tum nick'ini. actigi ba$liklara ve altina yazdigi entrylere bir goz attim. peder zickler'in taklidiymi$ falan demiyorum. en azindan ozendigi ortada. ancak onun kadar olamadigi da
demin meczupca diye bir yazarin entry'sini gordum. kimdir nedir'ine baktim. gecen haftanin en kotu entryleri'nde de gormu$tum nick'ini. actigi ba$liklara ve altina yazdigi entrylere bir goz attim. peder zickler'in taklidiymi$ falan demiyorum. en azindan ozendigi ortada. ancak onun kadar olamadigi da belli. ki bence peder zickler gerektiginde gayet normal, tutarli-cok guzel entryler yaziyor. bunu pz'i ovmek icin yazmadim. klon sozluklerde de goruyorum mesela buna benzer bir uslubu bircok yazarda. itu sozluk'te kayser sozer ve petersburg vardi. uludag sozluk'ta kac tane benzeyen var sayamadim. zenci gibi falan degil de stevemcqueen'e de benziyor yazilanlar. ve son bir yildir falan buna benzer adamlar cogaldi. once $unu sorayim. bu furyanin ba$ini ceken peder zickler midir? ikinci sorum ise $u: neden bu kadar taklitci adam turedi? ilgi/dikkat cekmek icin mi sadece? zira ba$ka yollarla da dikkat cekilebilirdi. bu ikisini istiyorum.
0
katafalk
(17.07.08)
bruker diye bi yazar da vardı,popüler olmuştu bi ara. ama onun tarzı daha farklıydı.
0
brkylmz
(17.07.08)
YA BIRAKIN ALLAH AŞKINA NE TARZI NE USLUBU...
0
tathar
(17.07.08)
fi tarihinde otisabi'nin co$tugu zamanlarda butun sozluk otisabi gibi $akirdi. bir de cem yilmaz gibi konu$an tipler turemi$ti bir ara hatirlarsan..

boyledir bu i$ler.
0
camilo
(17.07.08)
ya zaten eglencesine yazdiklari belli de want2die, ben kim onayak oldu onu merak ediyorum. yoksa bana gore de sorun yok :) okumam entryleri, biter.
0
🌸katafalk
(17.07.08)
@camilo; sozlugu yeni yeni tanidigimda otisabi'ye ayarmator falan dediklerinde kucuk bir ara$tirmadan sonra bu muymu$ demi$tim. lakin sozlugun '99 versiyonundaki entrylere baktigimda gercekten hakli olduklarini anladim :) bana mi oyle geldi bilmiyorum ama otisabi sanki uslupta buyuk bir yumu$amaya gitmi$. moderatorlerin entry girmesi ile ilgili entrylerini saymazsak tabi :)
0
🌸katafalk
(17.07.08)
Bu son donem (peder zickler vb.) yazarlarin uslubunun kaynagini -bana sorarsaniz- bruker'e dayandirmak lazim. Benzer turdeki sacma basliklari onda gormustum ilk olarak. Fakat soyle bir fark var: Bruker denen adam genelde Pink Floyd gibi, ne bileyim iste LOST gibi insanlarin genel begenisine hitap eden seylerle dalga gecerek prim yapiyordu.

Bir de hazreti muhabbet vardi da neyse o sadece din ile ironi yapiyordu. Bunlar gibi degildi. RED dergisinde bir roportajini okumustum en son. Sonra da kayboldu gitti herif.

Yalniz soyle bir durum var: Bu tip adamlar simdiye dek hep ucuruldu. Artik ucurulmamalarinin sebebi nedir bu da anlasilmaz bir durum.
0
vita vinum est
(17.07.08)
sen ne diyorsun otisabi rahat bir nefes aldirmazdi kimseye.

ama isin kotusu, uslubunun bu inceligi ve ayni zamanda yikiciliginin buyusune kapilmi$ binlerce yazar mantar misali turedi. yanli$ yonlendirilmi$ agresyona sahip bu yazarlar sozlugu sozluk olmaktan cikardi, omur torpusu haline getirdi. bunlar unutulmasin.
0
camilo
(17.07.08)
Bildiğim kadarıyla sözlükte bu işi yapan ilk kişi "feylule" nickiyle yazan avasas idi. 2002 yılı olması lazım. Kendisi bu mahlas ile kör gözüm parmağına ırkçı entryler giriyordu. O zaman bütün sözlük çok şaşırmış, ciddiye alan da çok fazla kişi olmuştu. Sonraları onu solda sıfır bırakan troll'ler çıktı tabii ama sözlükte bir ilk olduğu için önemlidir.
Bu birkaç hafta devam ettikten sonra avasas açıklamıştı gerçeği.
(bkz: feylule) (bkz: feylule bendim)
0
robin
(17.07.08)
peder zickler'i takdir ediyorum açtığı başlığın altında afferim çok iyi düşünmüşsün tarzında fiks entry girenlere de güzel döşüyor yaptığı genellemeler biraz ekstrem ama güldürüyor her zaman
0
yuto
(17.07.08)
(2)

Tercüme Bürosu Piyasası

actionary
Çevirmen olmama rağmen tercüme bürolarından çok fazla uzak kaldım. Şimdi de elimde bir çeviri var, ancak çevirmen ücreti üzerinden değil, çeviri bürosu ücreti üzerinden yapacağım. Yani çeviri bürosu 1000 karaktere kaç YTL alıyorsa, ben de o kadar alacağım. Çeviri bürosu 1000 karaktere kaç YTL alıyor
Çevirmen olmama rağmen tercüme bürolarından çok fazla uzak kaldım. Şimdi de elimde bir çeviri var, ancak çevirmen ücreti üzerinden değil, çeviri bürosu ücreti üzerinden yapacağım. Yani çeviri bürosu 1000 karaktere kaç YTL alıyorsa, ben de o kadar alacağım.

Çeviri bürosu 1000 karaktere kaç YTL alıyor aşağı yukarı?
0
actionary
(17.07.08)
camilo
(17.07.08)
son 6 aydır istanbul ve ankara büroları 12 - 15 ytl arası alıyor, pazarlık yapması olası bir müşteri ise direk 15 demenizi tavsiye ederim.
0
alustriel
(17.07.08)
(5)

amerika da lisansüstü eğitim

fjack
hakkında çok az şey bildiğim bir konuda beni adım adım aydınlatabilecek arkadaşlardan yardım istiyorum.yardım edin bana.olay şu;işletme 4 e bu sene başlıycam ve duyduğum kadarıyla ileriki yıllar için yurtdışı düşünüyorsanız en az 10-12 ay evvelden bir takım girişimlerde bulunmanız gerek.işte bu giri
hakkında çok az şey bildiğim bir konuda beni adım adım aydınlatabilecek arkadaşlardan yardım istiyorum.yardım edin bana.

olay şu;
işletme 4 e bu sene başlıycam ve duyduğum kadarıyla ileriki yıllar için yurtdışı düşünüyorsanız en az 10-12 ay evvelden bir takım girişimlerde bulunmanız gerek.
işte bu girişmlerin neler olduğu hakkında ufaktan ayrıntı içeren bilgilere ihtiyacım var.gogıldan falan olacak gibi değil..
burdan,olmadı özelden,olmadı msn den bir şekilde öğrenmem gerek bu işi.teşekkürler.
by.
0
fjack
(13.07.08)
.hemen GRE'e yada SAT'a gir
.hemen TOEFL'a gir
.referanslarini ufaktan hazirla
.CV'ni duzenle
.statement of purpose'ini adam gibi yaz yazamiyorsan yazdir
tum bunlari kasim'dan once halletmi$ ol.
aralik'tan itibaren iyi universitelerin addmission dead-line'lari olur, internetten onlarin tam tarihini ogrenebilirsin.
tum bu belgeleri genel olarak internet uzerinden yollayabiliyorsun, bazilarini ise posta ile gondermen gerekecek.
posta masraflari, sinav masraflari, admission vergileri icin falan 1000$'i kenara koy.
bu kadar.
0
camilo
(13.07.08)
burslu gitmek istiyorsan fulbright olanaklarini arastir. bursu kazanmanda referanslar etkili olacagin icin, hocalarina hoş görün cok istiyorm bu bursu bir araya girer misiniz turlarina başla.
0
atmacaged
(13.07.08)
once iklim vs kosullari arastir ve sehir tespit et. veya iddiali biriysen gitmek istedigin bolumdeki ranking'lere okul tespit et ve basvuru icin ne istediklerini ogren. asagi yukari camilo'nun dedikleridir. aralik/ocak aylari sinavlar icin yogun bir donemdir, yer bulamayabilirsin simdiden gir. amerikan usulu cv hazirla. mba yapacaksan cok abuk statement'lar istiyorlar (bir liderlik deneyiminizi anlatin gibi) en belirleyici belgen bu olacak, en iyisini yapmaya bak. masraflar icin minimum 1000 dolar, ama daha fazlasina hazirlan. referanslarda, abd universiteleri bizim hocalari tanimadigindan akademik ref her ne kadar elzemsem de pek faydasi olmuyor. ilk sene burs vermezler ama sonrasi icin alirsin, dolayisiyla ilk seneyi nasil gecirecegini dusun (fulbright, baba parasi vs) cunku adamlara inandirici bir sekilde anlatman gerekecek. en gec eylul gibi baslarsan sikisiklik olmaz.
0
no avalon
(13.07.08)
son olarak bir de genel akademik ortalama konusundaki hassasiyetlerini merak ediyorum aslında.bu okullarda 4 üzerinden 2.5 veya 4 üzerinden 3 gibi kesin sınırlar sözkonusumudur mesela veya bu sınırlar okuldan okula değğişiklik gösterir mi ?
0
🌸fjack
(13.07.08)
okuldan okula degisiklik gostermekle birlikte bu tur sinirlamalar vardir ve basvuru sayfalarinda ilan edilirler.
bazilarinda ise internet sitelerinde ilan edilen sinirlar pratikte keyfi oynakliklar gosterebilir. basvuru mektuplarini kataloglayan sekreterlerin 3.5'un altindaki basvurulari elemesi gibi ornegin.
0
camilo
(14.07.08)
(17)

makarna nın süzüldükten sonra sudan geçirilmeli mi geçirilmemeli mi?

demlikposet
her sitede farklı bir şey yazıyor ben size napılmalı neden diye soruyorumçünkü hep böyle yaparız veya annem böle yapar yanıt değilmantıklı açıklamasını istiyorumartık bende lezzetli makarnalar yapmak istiyorum
her sitede farklı bir şey yazıyor ben size napılmalı neden diye soruyorum

çünkü hep böyle yaparız veya annem böle yapar yanıt değil
mantıklı açıklamasını istiyorum
artık bende lezzetli makarnalar yapmak istiyorum
0
demlikposet
(13.07.08)
ben sudan gecırmıyorum ama daha dırı olması ıcın sudan gecırılması tavsıye edılır genellikle. sızın damak zevkınızle alakalı, o yuzden en mantıklısı deneyıp farkı gormek ve makarnayı ona gore pisirmek.
0
think martini
(13.07.08)
benim annem sudan geciriyor ama ben gecirmeden seviyorum. sudan gecirince makarnanin makarna tadi gidiyor bence.
0
nussschnecke
(13.07.08)
Amaç lezzetli makarnalar yapmaksa tavsiyem şu:

Makarna suyuna, kaynamasını müteakip bir tavuk bulyon atmak, kaynarken kapağını kapalı tutmak (daha yumuşak olması için - ara sıra, dakkada 1 falan kapağı açmak iyi oluyo, değilse taşması ihtimali var), süzdükten sonra yağda bi otuz saniye falan karıştırarak kavurmak (evet makarnayı)

makarna suyuna yağ ve tuz koymak default olduğu için yazmadım, tabi ki bu ikisi abartıya kaçmamak koşuluyla su kaynadıktan sonra eklenmeli
0
joelskellington
(13.07.08)
cok mantikli bi aciklamasi var:

kaynar sudan cikarinca makarna halen daha cok sicak oluyor

o haldeyken kendi buhariyla ha$lana ha$lana lapa olmasin, dokular birbirine yapi$masin diye $oyle bir sudan geciririm ben.

bu arada eger lezzetli makarna yapmak istiyorsaniz, i$in puf noktasi ha$ladiginiz suya bol bol tuz atmak. o kadar tuzu ememiyor makarna dolayisiyla sorun olmuyor. ama o tuz sayesinde makarnalar hic yapi$miyor, diri diri oluyor.

afiyet olsun
0
camilo
(13.07.08)
sudan geçirmezsen birbirine yapışır ya da hamurlaşır ama sudan geçirince de tadı bozulur, çözümü şudur; makarnalar kaynar sudayken suya biraz sıvı yağ dökmek böylece süzdükten sonra yapışmazlar ve tadı bozulmaz.
0
marmara34
(13.07.08)
asla asla asla!


makarnanin irzina gecmekle esdegerdir
0
the man who hears deepest inquisitions
(13.07.08)
makarnanin tadi kabugunda mi ki islatinca tadi gitsin?
0
camilo
(13.07.08)
Makarna zaten suyun içinden çıkıyor. Sıcaktan yapışmasın diye sudan geçirmenin bir zararı olacağını düşünmüyorum.
0
kurukafa
(13.07.08)
lezzetli makarna yemek için bi önerim var..

makarnayı süzmeden önce tencerenin içinde bulunan sudan 4-5 corba kasıgı alın ve onu bı kabın ıcıne koyun.makarnayı süzün ve sudan GECIRMEYIN.süzdükten sonra tencereye koyun tekrar makarnayı ve o ayırdıgınız suyu gezdırın üzerinde..

birde bu sekılde deneyın farkı goreceksınız..

afiyet olsun (:
0
isott
(13.07.08)
valla ben süzdükten sonra sudan geçiriyorum sonrada makarnayı buz gibi yiyorum. :(
0
flate
(13.07.08)
Pisirdikten sonra hemen yiyecekseniz sudan gecirmenin bir manasi yok. Sos vs ne koyacaksaniz ustune koyar, sicak sicak yersiniz.

Hemen yemeyecekseniz, birbirine yapismalarini onlemek icin sudan gecirmekte fayda var.

Isin ozeti budur.
0
wpi
(13.07.08)
makarnanın suyu dökülmez, vitamini orda zaten. makarna pişdiğinde suyu bitecek kadar suyla makarna hazırlanmalı, :)
0
hasanez
(13.07.08)
İnsanlar makarnayı Türkiye'de genellikle yumuşayana kadar kaynatıyorlar. Normal olanıysa italyanların "al dante" dedikleri usüldür. Yani makarna biraz diri kalmalıdır.Bizde fazla pişirildiği için bir de üstüne sudan geçirildi mi sonuç felaket oluyor.

1- suya yağ ve tuz eklemeyi unutmayın. arada sırada karıştırın.

2- çubuk makarnayı kırmanıza gerek yok. suyun içine attıktan sonra bir kısmı dışarda kalacak ama suya giren kısmılar yumuşadıkça makarnayı aşağı doğru ittiniz mi gerçek spagetti görünümüne kavuşursunuz.

3- İçme suyu ile kaynatın.(musluk suları tadını bozuyor ve sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Kireç vs.)

4- Su çok fazla olmasın. İstediğiniz diri kıvamdaki makarnaya ulaştığınz anda tencere içinde çok fazla su kalmamış olsun. Vitamin suyunda kalıyor çünkü ve süzülmeyle lavabodan aşağı gidiyor. yani vitamini kabuğunda değil suyunda.

5- Bu şekilde yaptığınız zaman süzmeye de ihtiyaç olmadan güzel bir makarna elde etmiş olacaksınız. ben süzmeyip tencereden kepçe ile almayı tercih ediyorum. sıcakken de üstüne sosunu döküyorum. Makarnayı makarna yapan da sosudur. kıymalı ve peynirli dışında farklı soslar yaratın ve deneyin. afiyet olsun.
0
blueheat
(13.07.08)
lezzetli makarna yapmak çok da zor bişey değil, italyan arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla olay şudur.

makarna cinsine göre pişme süresü değişse de ortalama 5-10 dkkalık bir pişme ömrü vardır. makarna bi kere haşlandıktan sonra soğumadan fln yenilmelidir onun için makarnayı haşlamadan sosu hazır etmek gerekir.
makarnanın suyuna sadece tuz koymak yeterlidir. yağ koymanıza gerek yok, sosda var nasıl olsa. makarna dediğin piserken bi iki karıştırdın mı yapışmamalı zaten.

herneyse makarnayı damak zevkinize göre haşladıktan sonra (bazısı diri bazısı hamur sever ama diri olması makbuldur), suyunu süzün ve hiç soğuk sudan geçirmeden hazırlamış olduğunuz sosla bütünleştirin.

makarna sosun olmasını beklerse eğer soğudugundan yapışıyor sonra da hoş şeyler olmuyor..

afiyet olsun
0
nwnd
(13.07.08)
ben sudan geçirmiyorum ama süzgeçteyken üzerine 1 bardak ılık su döküyorum canavar gibi oluyor.
0
mba38
(14.07.08)
süzdükten sonra tereyağ at içine sıcağıyla erisin mis ;D suya muya tutma yazıktır.
0
yuto
(14.07.08)
GEÇİRİLMEMELİ sadece pratik farklılığından kaynaklanan bir şey bu
bu basit bir şey haşlanan herşeyi süzdüğünde bile besin değerinden bir şeyler kaybediyor ki bir de üstüne üstlük yıkıyorsun makarnayı düpedüz.
bir çok şekilde bu uygulamadan kurtulabilirsin yapışıyor diyorsan haşlama suyuna sıvıyağ ilave et, süzdükten hemen sonra yağını ialve et, bazı makarnaları hiç süzmeden bile pişirebilirsin falan filan pratikle ilgili bunlar ama esası undan yapılan makarnanın yapışmasını engellemk için yapılan bir şeymiş bu da bi gelenek olmuş işte yoksa ben asla yıkamam makarnayı.bence öylesine bir yemek değildir makarna gerekli özeni göstermek gerekir.
bir bak istedigin mantıklı açıklama bu olabilir
www.gidasanayii.com/modules.php?name=News&file=article&sid=522
0
gdduman
(14.07.08)
(8)

Türkiye'de Kaliteli Tatil

actionary
İngiltere projesini zaman kıtlığından ertelemek durumunda kaldım.Şimdi Türkiye'de şöyle 7-10 gün arası, kendi plajı olan, barzoların giremediği (sap kabul etmeyen (ben sap gideyim, beni de kabul etmesin, o derece)), her şey dahil bir otelde kalmak istiyorum. Çift olarak.Antalya, Bodrum, Çeşme... Ner
İngiltere projesini zaman kıtlığından ertelemek durumunda kaldım.

Şimdi Türkiye'de şöyle 7-10 gün arası, kendi plajı olan, barzoların giremediği (sap kabul etmeyen (ben sap gideyim, beni de kabul etmesin, o derece)), her şey dahil bir otelde kalmak istiyorum. Çift olarak.

Antalya, Bodrum, Çeşme... Nereyi tavsiye edersiniz? Çeşme civarına daha sıcak bakıyoruz. 4-5 yıldızlı oteller bize kaça patlar? Nelere dikkat etmemiz gerekir? Spesifik otel adı verebilirsiniz. Hiçbir şeye karar vermiş değiliz, o yüzden tüm önerilere açığım.

Tekrar edeyim: Gittiğim yerde barzo görmek istemiyorum mümkünse :)
0
actionary
(13.07.08)
mavi tur?
0
chavezding
(13.07.08)
baba bol bol paran varmi$ gibi konu$uyorsun. hatta sanirim tam bir snob'sun.

tavsiyem $udur: paran varsa bence kafayi rahat tutman yeterli. barzoymu$ plajmi$ bu tur $eyleri dert edinme kendine, bozma façani. sonucta tatile gidiyorsun ve bol bol paran var; her $ey olacagina varir, en kral yerde sen kalirsin.

sevgiler.
0
camilo
(13.07.08)
bodrumu bu sezonda tavsiye etmiyorum cunku herkeste bir bodruma gitme aski var ve her turlu insan geliyor. cesme ve antalya seceneklerinden de antalya daha cazip gibi.

gecen sene antalyada 200-300ytl civarindaydi gecelik ama daha ucuza da bulabilirsin gibi cunku bnm zamanim kisitliydi ve larada yer buldugum ilk otele gittim diyebilirim.

keske nasil bir yer aradigini da soyleseymissin. sessiz sakin mi kalabalik mi, sosyal aktiviteler mi onemli mutfagi mi vs..eger plaj konusunda israrci degilseniz ve bnm gibi dag agac yesil seviyorsaniz kazdagindaki otelleri de oneririm kesinlikle(öngen country hoteli tavsiye ederim).
www.kazdagiotelleri.com

antalyada da silence beachi sevmistim ama orasi biraz kalabaliktir eger sakinlikten cok hoslaniyorsaniz(gerci buna ragmen barzo dediginiz tiplerden gormedim) ama mutfagi civardaki bircok otele gore daha iyi diyebilirim-hem lezzet hem ozen hem de cesit bakimindan-. aquapark, bowling salonu ve aksamlari acilan lunapark da avantajlari tabii.
www.silencebeachresort.com

umarim istediginiz gibi bir yer bulabilirsiniz. iyi tatiller;)
0
kayranin kedisi
(13.07.08)
camilo: bilakis, ailesinden mali yardım görmeyen bir öğrenciyim. on yıldır tatil yapmıyorum ve uzun yıllar sonraki bu ilk tatilimin kusursuz olmasını istiyorum. ne kadar da meraklısınız tanımadan etmeden insan damgalamaya...
0
🌸actionary
(13.07.08)
chavezding: mavi tur'da kamara imkanı yok, değil mi? insanların arasında güvertede yatma fikri pek hoş gelmedi bana, ama başka bir çaresi varsa şahane fikir.

kayranin kedisi: sessiz sakin, ama güvenli olmalı. bana kalsa ben de deniz yerine orman tercih ederim ama sevdicek ille de deniz diye tutturdu :) 200-300ytl iki kişilik odalar için mi peki?
0
🌸actionary
(13.07.08)
200-300ytl lara beach icin gecerliydi gecen agustos ayinda ve evet tek kisiydim ama lara beachi tavsiye etmiyorum pek, ozellikle calisanlari cok laubali ve yemekte izinsiz masama oturani bile olmustu, guneslenirken de gerek gorgusuz alman turistlerden gerek calisanlarin bakislarindan pek rahat edememistim ve plaji da pek iyi degildi.

silence beach sevgiliyle gitmek icin keyifli bir yer, hic sıkılmazsınız. bir de agustos ayi gelmeden ya da eylulde gitmenizi tavsiye ederim cunku agustos ayi otellerin en pahali oldugu donemdir genelde.

bugun gazetede www.tatilsepeti.com diye bir site gormustum, oraya da bakmanizi tavsiye ederim. en azindan fiyatlar hakkinda kesin bir fikriniz olur.
0
kayranin kedisi
(13.07.08)
Antalya Belekte Tat Beach. Son 1-2 sene içerisinde Antalyada bir çok otele gittim. İçlerinde her anlamda en iyisiydi. Hatta şanslı dönem denk gelirse burada bazen hiç Türk olmayabiliyor,gayet rahat edersin yani :) Yalnız şu sıralar yer bulmak pek kolay olmayacaktır. Fiyatlar da uçmuş olabilir.
0
villeneuve
(13.07.08)
Türkiye de kaliteli tatil istiyorsanız göcekten batı akdeniz turları var 1 haftalık mavi tur kıvamlı kamaralı falan gayet şık gayet güzel oluyorlar diye biliyorum.

Ayrıca antalya belek civarındaki 5 yıldızlı otellerde hiç barzo tabir ettiğiniz insanlardan yok, gayet nezih 5 yıldızlı tatil yapar luxemburg lu bankacılarla gol oynayabilirsiniz.

Ama bana sorarsanız siz alaçatı ya gidin.
0
mikelarteta
(14.07.08)
(4)

matematik

reeper redeemer
u1+2u2<=2u1-2u2<=32u1+3u2<=5u1+u2<=23u1+u2<=3u1,u2>=0max 4u1+3u2=?nasıl çözdüğünüzü öğrenebilirsem süper olur
u1+2u2<=2
u1-2u2<=3
2u1+3u2<=5
u1+u2<=2
3u1+u2<=3
u1,u2>=0

max 4u1+3u2=?

nasıl çözdüğünüzü öğrenebilirsem süper olur
0
reeper redeemer
(12.07.08)
bu sasirtmacali bir soru..
en kolayindan, bir kartezyen duzlem ciz. her bir esitsizligi duzlem ustunde tarayarak goster, cozum kumen hepsinin kesi$imi olacak.

ornegin:

u1+2u2<=2 esitsizligi, (u1=2,u2=0),(u1=0,u2=1) noktalarindan gecen dogrunun sol tarafinda kalan kismi ifade eder, u1,u2>=0 esitsizligi ile birlikte dusunursen cozum kumesi ilk quadrant'a hapsolur.

diger esitsizlikleri de kartezyen duzlemde gosterdigin zaman en kisitlayici sinirlamanin zaten hali hazirda ilk esitsizlik oldugunu goruyorsun..

yani: sadece u1+2u2<=2 ve u1,u2>=0 ile belirtilen (u1,u2) ler kumesi senin cozum kumen.

max(4u1+3u2) yi bulmak da sana egzersiz olsun..
0
camilo
(12.07.08)
basit bir linear model bu. excel'in solver'ına çözdürdüm u1'i 0.8, u2'yi de 0.6 buldu. 4u1+3u2 de haliyle 5 çıktı.
ama ben üşendiğimden solvera yaptırdım direk u1-u2 eksenler olmak üzere bir düzlem çizip analitik geometri bilgilerini kullanarak çözebilmen lazım. endüstriciysen zaten grafikle çözme yolunu öğretmiş olmalılar.
0
berkertoy
(12.07.08)
yok aga ben algebraic olarak cozeyim diyorsan, al bak buraya:

control.ee.ethz.ch
0
camilo
(12.07.08)
galadnikov dogru soyluyor.
0
camilo
(13.07.08)
(16)

En favori 3 şarkınız?

colg fusion
müzik repertuarımda genişleme çalışmalarını başlattım. şu anda en bir sevdiğiniz en bir harika dediğiniz şarkıları merak etmekteyim. sanatçı ismi istemem benim dinleyip test etmem gerekir. arabesk,jazz, klasik müzik sevmem.Edit : Şu ana kadar yazılmışların hepsini aldım. Daha sonra yazılırsa onları
müzik repertuarımda genişleme çalışmalarını başlattım. şu anda en bir sevdiğiniz en bir harika dediğiniz şarkıları merak etmekteyim. sanatçı ismi istemem benim dinleyip test etmem gerekir. arabesk,jazz, klasik müzik sevmem.

Edit : Şu ana kadar yazılmışların hepsini aldım. Daha sonra yazılırsa onları da alırım. Herkese teşekkürler.
0
colg fusion
(12.07.08)
sanatçı ismi istemem demişsin ama yazacağım şarkıları söyleyen birden fazla grup var. o halde;

the cars - drive
the beatles - and your bird can sing
neil young - cortez the killer
0
deckard
(12.07.08)
metallica- is live to is die
cranberies-still do
judas priest- painkiller
0
yuceonder
(12.07.08)
free bird - Lynyrd Skynyrd
Nimrodel The Procession The White Rider - Camel
all apologies - Nirvana
0
dorian greyfurt
(12.07.08)
tarja turunen- minor heaven
amy winehouse- love is a losing game
amy winehouse- to know him is to love him
epica-descent of the archangel
lily allen- littlest things

burdan da ne kadar tutarsiz bir muzik zevkimin oldugunu gormus oldum:/
0
kayranin kedisi
(12.07.08)
babybird - back together
natalie imbruglia - torn
cake - never there
jamiroquai - cosmic girl
jim carrey - cuban pete
0
swallowed arsenic
(12.07.08)
Boston - More Than A Feeling
Sting - Shape Of My Heart
Oasis - Dont Look Back In Anger
0
cruseo
(12.07.08)
micheal jackson - billie jean
black sabbath - angry heart
too much - brave and busy
0
osuruklu
(12.07.08)
Thievery Corporation – The Richest Man in Babylon
Pole – Tanzen
Grateful Dead - Lady With a Fan

ilk ikisi last.fm den preview edilebilir
0
camilo
(13.07.08)
Çok zalimce bir istek bu "en favori 3 şarkı" muhabbeti. Kesinlikle seçilemez o kadar şarkı arasından 3 tanesi. Keza bırakın 3 şarkıyı, yüzlerce şarkıya vakıf gruplar arasından bile 3 tane seçemiyorum ben.

Elimden geleni yapmak adına:
+ Dark Tranquillity - Lethe,
+ In Flames - Man Made God,
+ Amon Amarth - Death in Fire.

Bunun onlarca alternatifi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hatta içime sinmedi 1 tane daha konduracağım:
+ Hypocrisy - Fire in the Sky,
+ Children of Bodom - Everytime I Die,
+ Haggard - Awaking the Centuries.
0
shangrilla
(13.07.08)
at the gates - blinded by fear ( bana kalsa death metal aleminin gelmiş geçmiş en sert şarkısıdır)
nevermore - the river dragon has come ( inanılmaz solo ve gitar riffleri içerir)
pantera - cemetery gates
bonus: pantera - floods

açtım bu dördünü dinliyorum şimdi. ağzımı sulandırdın.
0
baldur
(13.07.08)
stratovarius destiny
eric clapton wonderful tonight
frans liszt hungarian rhapsody no2
0
omer460
(13.07.08)
radiohead-the bends
rem-drive
kasabian-doberman
0
thinkbeforedoing
(13.07.08)
bu aralar bu 3 şarkıya takılmış durumdayım;

Brian Eno – St. Elmo's Fire
David Bowie – Space Oddity
UFO – Doctor Doctor
0
luzumsuzadam
(13.07.08)
dire straits-i think i love you too much
blind faith-presence of the lord
zz top-brown sugar
0
kroc_with_a_k
(13.07.08)
dire straits - where do you think you're goin
devendra banhart - long haired child
the zombies - the time of the season veya she's not there

ilk aklıma çok sevdiğim olarak bunlar geldi.
0
nihilanth
(13.07.08)
frente - bizarre love triangle
linda kiraly - can't let go
damien rice - 9 crimes
damien rice - blower's daughter
desree - kissing you
johnny cash - hurt
0
turkish tekila
(13.07.08)
(2)

parameter estimation - information theory

camilo
10 tane gosterge (sinyal) kullanarak bir parametreyi estimate etmek istiyorum. ancak bu gostergeler noisy. ustune ustluk her gosterge bir digeri ile arbitrary korelasyona sahip, Pij $eklinde. simdi ben, atiyorum, 1 5 ve 10. gostergelerin SNR'ini koklersem (misal 1000 katina cikardim) overall estimat
10 tane gosterge (sinyal) kullanarak bir parametreyi estimate etmek istiyorum. ancak bu gostergeler noisy. ustune ustluk her gosterge bir digeri ile arbitrary korelasyona sahip, Pij $eklinde.

simdi ben, atiyorum, 1 5 ve 10. gostergelerin SNR'ini koklersem (misal 1000 katina cikardim) overall estimation'imin kalitesi (SNR'i, yahut entropisi de denebilir?) ne kadar geli$ir (gostergelerin cross correlation'larini onceden biliyor oldugunuzu kabul edebilirsiniz)?

Pij lerin hepsinin yuksek oldugunu kabul edip estimation'daki kalite arti$ina gev$ek bir upper-bound bulursaniz da cok makbule gecer.
0
camilo
(08.07.08)
Valla model oturtmakta zorlaniyorsan neural networkler ile yapabilirsin. Basit sayilir uygulamasi. Hatta matlab'da toolbox'i var.
0
badseed
(08.07.08)
olmaz oyle
0
🌸camilo
(08.07.08)
(5)

animatörlük

baldur
ilk defa animatörlük yapacak birinin karşılacağı zorluklar nelerdir? hemen alışabilir mi? sıcakkanlılık, hareket ve neşeli olmak şartsa eğer, onlar sorun olmaz da ingilizce üst düzeyde mi olmalı? kelime, gramer bilgim var, konuşulanı anlayabiliyorum fakat konuşma pratiğim yok. çok sorun olur mu?
ilk defa animatörlük yapacak birinin karşılacağı zorluklar nelerdir? hemen alışabilir mi? sıcakkanlılık, hareket ve neşeli olmak şartsa eğer, onlar sorun olmaz da ingilizce üst düzeyde mi olmalı? kelime, gramer bilgim var, konuşulanı anlayabiliyorum fakat konuşma pratiğim yok. çok sorun olur mu?
0
baldur
(08.07.08)
iyi bir animator her $eyden once tam bir yav$ak olmalidir. ingilizce falan onlar sonra.
0
camilo
(08.07.08)
camilo'nun tavsiyesine uymakla birlikte her turlu terslemeye, hatta dayak yemeye hazir olman gerek evvela...
0
katafalk
(08.07.08)
Valla herkes deniz kum gunes takilirken seni essek gibi kosturacaklar. Erken kalkip gec yaticaksin. Bir kere tanistigim animatorler sadece yazin calisiyoruz demislerdi. Ondan iyi para kazaniyo olabilirler oteline gore. Bide hersey dahil masrafsiz hayat tabii.
0
badseed
(08.07.08)
gunese karsi dayanikli olman lazim. sabah 9 da basliyor mesaileri. 1 saat aralari var, mesai bitis saatleri ise disco nun kapanma saati. gece 2-3 allah ne verdiyse. ondan sonra da eger sefin insafliysa gider uyursun, insafli degilse bir de aksam showunun provalarini yaparsin.

kisacasi dayanikliysan bu isi yaparsin. otel calisanlari kole der animatorlere ( bakma sen super isimiz var diye goz boyayanlara ) pek de muhabbete girmezler fazla maas aliyorlar diye. camasirhanede falan surekli sorun yasarsin. otelde kaliyorsan temizligini kendin yaparsin ( oyle tatile geldik haci ne istersek hemen yapiyorlar durumu yok )porterleri yoksa showun dekorlarini hep acemilere tasitirlar v.s. v.s.

butun bunlardan kurtulabilirsin aslinda. 2-3 sezon gecirip pisersen ( yuzsuzlesirsen ) guzel bir animatorluk devresi gecirirsin hatunlar felam gerci onlar yuzunden de servis elemanlariyla carpisman lazim rekabet var aralarinda...
0
hayatacaylakkaldim
(09.07.08)
Bence en önemlisi paranı almamayı veya çok geç almayı en başta göze alacaksın. ikincisi camilo'nun dediği gibi olay yavşaklıktan ibaret. tek kelime ingilizce bilmeyen, her arafında şiş yarası olup amele bile olamayacakken nasıl olduysa dj olabilmiş, tek kelime yabancı dil bilmemesinin dışında türkçeyi bile düzgün konuşamayan 1,60'lık bir adamın 17'lik rus kız götürdüğünü gözümle gördükten sonra sanırım başka bir şey yazmama gerek yok.

ayrıca gramer, kelime vs. düşünüyorsan daha işe başlamadan çekincelerin var. çekingensen de dediğim gibi en büyük eksikliğe sahipsin. şahsen ben bir yaz su sporlarında çalıştıktan sonra animasyonda yapamadım.

bir de kendine ayırabileceğin en fazla 4-5 saatin var. özellikle türk firmalarında çalışıyorsan tatilin de yok.
0
uckac
(10.07.08)
(16)

İzmirliler/İzmir'de yaşayanlar/İzmir'i bilenler Buraya!!!

think martini
Boğaziçi Edebiyat'tan yeni mezun oldum. Çalışan arkadaşlarıma bakıyorum da kimse hayatından memnun değil. Haliyle bende de iş hayatına karşı bir önyargı oluştu. İş bulmak bi dert, çalışmak başka dert. Şimdi bendeniz gelecekle ilgili her gün karar değiştiren biri olarak diyorum ki gidiyim, İzmir'e ye
Boğaziçi Edebiyat'tan yeni mezun oldum. Çalışan arkadaşlarıma bakıyorum da kimse hayatından memnun değil. Haliyle bende de iş hayatına karşı bir önyargı oluştu. İş bulmak bi dert, çalışmak başka dert. Şimdi bendeniz gelecekle ilgili her gün karar değiştiren biri olarak diyorum ki gidiyim, İzmir'e yerleşiyim. Orda bir iş bulıyım, küçük de bir ev kiralıyım, yuvarlanıp gidiyim, en azından kafam sakin olsun. Hem biraz burdan da uzaklaşmış olurum. Çok para kazanma gibi bir amacım yok sonuçta. Ne derece mantıklıdır? Uzaktan göründüğü kadar kolay mıdır bu iş? İzmir'deki iş imkanları nelerdir, yani sonuçta İStanbul kadar kalabalık bir şehir diil diye güveniyorum ama yanılıyor da olabilirim. Hayat da burdaki kadar pahalı değildir diye daha rahat hayatımı idame ettiririm gibi geliyor. Bir yandan da dokuz eylul'de master yapabilirim belki. İzmir'deki iş ilanlarını kariyernet ya da yenibiris dışında nerelerden inceliyebilirim? Gitmeye kara verirsem İzmir'in neresinde yaşamak daha caziptir???
0
think martini
(08.07.08)
bence seni evlendirelim zamani gelmi$. ic sikintisina bire bir. izmir'liyim bu arada yanli$ olmasin.
0
camilo
(08.07.08)
27 yaşına kadar hayatımın 2 senesi hariç - o iki sene ankarada idi - karşıyaka bostanlıda yaşamış, son 3 yıldır istanbulda yaşamak zorunda kalmış bir insan olarak hiç terddütsüz derim ki git. şüphesiz istanbula göre çok ciddi biçimde ucuz. yine istanbula göre küçük olasından dolayı çok daha rahat bir yaşantın olur ancak gözardı etmemen gereken şöyle bir gerçek var. istanbulun sana sağladığı iş olanaklarının çok iyi ihtimalle yarısına erişebilirsin ve istanbulda daha fazla para harcıyacağın aşikar ancak istanbulda kazandığın parayı izmirde kazanman maalesef mümkün değil. İzmirin neresinde yaşanır sorusuna gelince gez gör derim trafik sorunu olmamasından mütevellit çekmek zorunda kalacağın yol en fazla bir saat olur. bunun yanısıra bornova hala öğrenci gibi yaşamak istiyorsan bence uygundur, özellikle küçük park tarafları. tabi bostanlı ,atakent, mavişehir de biraz daha pahalı olmasına rağmen bence harika yerlerdir. izmirde iş arıyorsan benim bildiğim izmir merkezli hsc küresel diye bir İK sitesi var bi bak istersen iyilerdir - tabi sektörler farklı olduğu için yamuluyor da olabilirim , ben bütçe raporlamada çalışıyorum.
Şunu bence unutmamam gerekir herşeyin ötesinde istanbul, izmir gibi şehirlerin kıyaslanmasında kişinin kendisi en önemli unsurdur. şehir içinde yaşananlarla bütünleşir.
0
in vito veritas
(08.07.08)
Boğaziçi İşletme mezunuyum, 3 sene İstanbul-Ankara plaza maymunluğu sonrasında 5 senedir İzmir'deyim, mutluyum huzurluyum. İş istedikten sonra her yerde var, önemli olan iş için ömründen ne kadar bedel verdiğin (Ha bu arada işkolik bir insanımdır, yani öyle yatayım geniş geniş diye de gelmedim İzmir'e). Tüm İstanbul yorgunlarına tavsiye ederim.
0
sui
(08.07.08)
izmir tecrübesi olanlar oradaki yaşama dair daha net fikir verecektir ama ben "yuvarlanıp gitme" kısmına değineğim.
evlenmek, çocuk, okutmak, aileyi büyütmek vs kısımlarını bir köşeye bırakıp sadece kendi başına yaşamını idame ettireceğini düşünsek bile bir tampon varlığının olması lazım insanın. beklenmeyen harcamalar, sağlık harcamaları, kriz durumları (ki türkiye gibi bir ülke için ne kadar olabilir bilirsin), allah korusun daha büyüğünden şeylere karşı, işgörürlüğünü bir oranda veya tamamen yitirmene karşı falan tampon bir birikimin olmalı. veya bunu oluşturabilecek düzeyde bir maaş / ek iş / vesair edinmelisin.
bu aslına bakarsan önlem alması en kolay şey. daha zoru, daha zararlısı, kendine karşı alacağın önlem. yani olur da fikrin değişir, tercihinin iyiliğini sorgulamaya başlarsan falan "naaptım lan ben" diyip kendinden nefret etmemen için olabildiğince sert kararlar vermekten kaçın.
ha diyeceksin bu zaten orta profil orta sınıf düz adam mantığı, aman devlete kapağı attım arkam sağlam falan zihniyeti, o da doğru. muhasebesi sana kalmış çünkü sana neyin ne kadar maliyet uygulayacağını sen bilirsin. homeless olmayı devlet memuru olmaktan üstün tutuyorsan (yani sana maliyeti daha azsa ruhani olarak) buyur bir gün dahi bekleme. (izmire giden homeless olur anlamında değil tabiki :) )
insanın aklının, onun bir tercihte olabildiğince az şeyden vazgeçmesini sağlayacak bir şey olduğunu unutmadan, kendi kararını kendin vermeli ve sorumluluğunu almalısın.
veya salla, kafana göre takıl! :D
güzin ablan :p
0
lhun
(08.07.08)
öncelikle şunu belirtmeliyim ki İzmir'de hayatımın sonuna kadar kalmayı düşünmüyorum tabii ki. Öyle başına buyruk ve çok da gözü kara bir insan da değilimdir, o yüzdn her şei ölçüp biçip gitmek istiyorum. Belli bi kapitalim var tabii, burda yapmak istediğim eğitim için ayırmıştım, İzmir'de başım sıkışırsa onu kullanıcam. İstanbul'da da kendi başım hayat sürdürüyorum sayılır yani ev düzenini sağlamanın maddi-manevi ne gibi zorlukları olduğunu biliyorum. En zoru burdaki düzenim tamamen bozacak olmak, yoksa hiç durmicam:)
Şunu da merak ediyorum; diyelim ki gittim, birkaç sene İzmir'de yaşadım, çalıştım ve sonunda tekrar İst'e döndüm. Burada iş hayatına atılırken bu benim için bir dezavantaj olur mu acaba? "İşin kolayına kaçmış" intibası uyandırır mı hakkımda?
@sui; valla nasıl bu kararı verdin ve hayatını nasıl kurdun İzmir'de çok merak ettim, tebrik ederim. Alanlarımız farklı ama aynı okuldan mezunuz, bunun herhangi bir artısını görsün mü orada acaba? Bir de eğer tek yaşıyorsan düzenini kurman (ev bulma, geçindirme, oraya alışma vs.) zor oldu mu?
0
🌸think martini
(08.07.08)
İzmir'i az bilen ve orda yaşamak isteyen bir İstanbul kölesi olarak ben de sizin gibi 2-3 sene boyunca İzmir'de çalışmanın yollarını aradım. Yalnız ben halihazırda büyük bir şirkette 5 senedir çalıştığım için işim sizinkinden çok daha zor. Bazı sorumluluklar altına girmiş durumdayım ve bunları bırakıp gitmek gibi bir lüksüm yok. İzmir'in şartları ile hem oraya hem buraya yetişme imkanım da yok.
Sonuç olarak, eğer böyle bir karar ve isteğiniz varsa İstanbul size ayakbağı olmadan bir an önce gerçekleştirin derim. Sonradan ayrılması maddi manevi yükümlülükler nedeniyle çok daha zor olacaktır.

Bense emeklilikte ancak, sanırım :(

Sui seni tebrik ve takdir ediyorum üstüne gıpta ile bakıyorum.
0
felina
(08.07.08)
istanbul'da yaşayan bir izmirli olarak diyorum ki;

Durma git! İki dakika düşünme! Bak hala düşünüyosun düşünme dedim! Kaç ve git. Alışma süresini şunu bunu bilemem, tek bildiğim orada hayat daha güzel, parası olana da olmayana da.
0
sayinseyirciler
(08.07.08)
madem bu kadar kararsızsın neden 3-4 günlüğüne buraya (izmir'e) gelmiyorsun? emin ol sözlükçüler sana yardımcı olur. hem biraz gezersin hani derler ya alıcı gözüyle bakmak, işt ondan yaparsın :) hem de buradaki insanlarla tanışmış olursun. şu bir gerçek buradaki birçok insan izmir'i övecektir. hatta ben yapmamak için kendimi zor tutuyorum ehehe izmir milliyetçiliği başka ve bizler maalesef ki objektif bakamayız. en güzeli senin görmen. daha önce geldiysen bile yaşanılabilir bir yer mi diye bakmamışsındır.
nacizhane teklifim budur. kordon'da içeceğin 3 biradan sonra ehehe eşyalarını almadan burda kalmaya karar verebilirsin. oturabileceğim yer diye sormuşsun bence onu da kendin seç. alternatifin çok ama işyeri de önemli. dedikleri gibi en fazla 1 saat tutar yol belki ama işyerine göre yer seçmen sabah 15-20 dakika daha fazla uyumanı sağlar :) düşünsene bir kış günü sıcacık yatağında 20 dakika daha fazla kalıyorsun ehehe burdan da anlaşılacağı üzere izmir insanı ehl-i keyf ya da bu daha iyi; sefa pezevengidir ehehe
0
zminrna
(08.07.08)
ya istedikten sonra iş var tabi ama izmirde iş alanı istanbuldaki kadar geniş degil.
400 ytl ye güzel bi evde oturursun biraz merkeze uzak olması önemli degil dersen. eer üniversiteye girer asistan falan olursan süper bence
izmirde ulaşım da çok dert olmuyo da, bi sıcagı kötü işte, bi de iş az kardeşim.

ben sana dogma büyüme izmirli olarak izmir'in avantajlarını sıralıyım:

1- daha az ev kirası ödüyosun
2- daha az kalabalık var. her yerde kuyruk beklemek yok
3- ulaşım kolay. eger çok ücra bi yere gitmiceksen tek otobüsle heryere gidebiliyosun hemen hemen. metro da cabası
0
merope
(08.07.08)
[Madem ilgili kişi okudu, hayat ayrıntısını çıkarıyorum metinden]

Bir adamın kısmeti varsa o kısmet onu bulur. Yoksa da hiç bir yerde bulmaz.

İstanbul’da kalanların, özellikle de Boğaziçi gibi okullardan mezun olanların bir söylemi var: “Ben İzmir’de çalışmak için Boğaziçi’nde okumadım” diyorlar. Bu işin İstanbul’dan görünen yüzü. Oradayken ben de öyle diyordum. Buraya geldikten sonra bir şey farkettim ama.Ben aslında tam da İzmir’de çalışabilmek için Boğaziçi okumuştum. Yani tabii ki İzmir’de iş olanakları İstanbul’a göre kısıtlı. Ama eğer bir işe birisi alınacaksa, ve adaylar arasında böyle “reputable” (Allahım bayılıyorum bu lafa) üniversite mezunları varsa onlar burada tercih ediliyorlar. İstanbul’da kolunu sallasan Boğaziçi’liye çarpar, İzmir’de ise hint kumaşı muamelesi görürsün. Bu işin birinci boyutu.

Çalışmazsan hiç bir yerde iş yok. Çalışırsan her yerde yükselmek mümkün. Bu da iki.

Üçüncüsü, buraya geldikten sonra anladım ki, İstanbul’da maaş olarak sana ödenen para, senin İstanbul’a ödediğin bedellerin onda biri bile olamaz. Bir ara acaba “uzanamadığım ciğere mundar mı diyorum” diye de düşündüm ama yok. Günde trafikte geçen 4 kayıp saatin, genel mutsuzluğun, mutlu olabilmek için eve abuk sabuk elektronik eşyalar alup sonra da “Ben ne yapıyorum ya” huzursuzluğunun, çocuğun olsa “acaba başına bir şey gelir mi, okulun önünde uyuşturucu satıyorlar mıdır, karşıdan karşıya geçerken bir Cayanne’in altında kalır mı” endişesinin ücreti nedir? Bana mutsuzluğun fiyatını koyabilir misin Abidin?

Şimdi İstanbul’la İzmir’i bir kıyaslayayım sana:


- İstanbul’da ortalama olarak bakarsan daha fazla para kazanırsın. Daha fazla da harcarsın tabii. Alacağın en vasat ev 200.000 YTL’den başlar. İzmir’de o paraya yalıda oturabiliyorsun neredeyse.

- Çoluk çocuğun olursa özel okula verirsin korkudan. Seneliği 14.000 civarındaymış. İzmir’de en yakındaki devlet okuluna yollarsın.

- İzmir’de sebze meyve nispeten daha ucuzdur (delicesine ucuz değil ama) ve böyle Akdeniz mutfağı sağlıklı yemek modunda bir insansan pazarda şevketibostan, deniz börülcesi, hede hödö otu bulabilirsin. İstanbul’da “O ne lan?” der pazarcılar.

- İstanbul’da “15 gün iznimi alayım da Antalya’da full inclusive bir tatile gideyim” diye plan yaparsın. İzmir’de Cuma günü 4 sularında arazi olursun, hafta sonunu Çeşme’de geçirirsin. Pazartesi sabahı 8’de çıksan, 8:30’da işine varırsın. Bodrum 2.5, Kuşadası 1 saattir, her akşam ve sabah Çeşme’den Sakız’a feribot geçer. 20 Eurodur bilet.

- İzmir’in en uzak iki köşesi olan Balçova ve Karşıyaka arası 25 dakikadır. Trafik varsa 45 dakika alabilir. İstanbul’da Beşiktaş’tan Ortaköy’e ortalama yarım saatte gidersin (bkz: beşiktaş’tan ortaköy’e gidiş süresi)

- Eğer İzmir’liysen ve ailen buradaysa, ne zaman istersen yanlarına gidebilirsin. Bir ihtiyaçları olduğunda koşabilirsin. Başka şehirdeysen her ziyarete geldiğinde biraz daha yaşlandıklarını görürsün oysa ki. Kahrolma bonus olarak gelir.

- İzmir’de insanlar güleryüzlüdür çoğunlukla. Teyzeler otobüsten inerken şoföre iyi günler dilerler. İstanbul’da yapsan şoför anlamsızca sana bakar. İnsanlar rahat kıyafetlerle gezebilirler, Kordon’da bir bira alıp körfezin keyfini sürebilirler. Bunun İstanbul’daki karşılığı Beşiktaş İskele’deki çay bahçesidir, yalan olmasın.

- İzmir de deprem bölgesidir ama 6.5-7 üzeri deprem beklenmez. “Allahım ne zaman deprem olacak hepimiz ölecek miyiz?” diye panik içinde yaşamazsın.

- İzmir’de de sinema, tiyatro vardır. Ama Metallica, Kylie Minogue falan gelmez buralara. İzmir’de bazı kitapları bulamazsın, bir Robinson Cruseo 389’u yoktur. Ama kargo şirketleri diye bir gerçek vardır.

- İzmir’in de İKEA’sı vardır, bize sahip olmalarını istediğimiz eşyaları buradan satın alabiliriz.

- İzmir sıcaktır, yazın daha da sıcaktır. İstanbul ılımandır, kışın kar yağar. Kar güzel bir şeydir, kardan adam yaptığın sürece. Maslak üst geçidinde düşüp kıçını kırmana da yol açabilir. Sıcak ise adamı terletir, onun olayı odur.

- İstanbul’da bir gün güzel bir hayat yaşayacağını umut edersin. İzmir’de güzel bir hayat yaşarsın. Ortalama yaşamın erkekler için 67, kadınlar için 70 olduğu bir ülkedir Türkiye.

İşin acı tarafı şu ki, bu hesabı anca İzmir’e yerleştikten sonra yaparsın. Bu şema İstanbul’da yaşarken çizilemez. Niye böyle bilmiyorum ama böyle. İstanbul’da yaşayan yine BÜ mezunu bir kardeşim ve BÜ mezunu eşi var, bir sürü arkadaşım var. Oradan tablo böyle görünmüyor, biliyorum.

Eğer bir gün kalkıp İzmir’e gelirsen, burada en kral işi bulacağını tabii ki garanti edemem. Hayatın iki haftada yoluna gireceğini de edemem. Belki de bombok olabilir her şey. Bunlar ihtimal dahilinde. Ama bildiğim bir şey var ki, hayatta her şey ihtimaller dahilinde. Mesele hangi riskleri aldığın ve bunları kaldırma gücünün ne kadar olduğu. O güç genç yaşlarda daha fazla oluyor, sonra statükoya alışınca, yani yaşlandıkça giderek azalıyor.

Umarım kendin için en hayırlı kararı verirsin, seçtiğin yol iyi olan yol olur. Ha eğer gidiyorum uleyn dersen bir kahve ısmarlarım buraya geldiğinde.

Bu yazı üzerine dr. depeyi’den iki doz da şunları vermek isterim:

(bkz: sürüsosyallik ve iş dünyasının sürüsosyalleri)
(bkz: içimdeki çocuk olmasa bir bankada genel müdürdüm)

Hayırlısı olsun.
0
sozluge giremeyen sui
(08.07.08)
cevap veren herkese çok teşekkür ederim. Öncelikli olarak iş başvurularında bulunup geri dönüşleri bekleyeceğim. İzmir'e gelme ve orda birkaç gün kalıp bizzat İzmir'i tanıma önerisi aklıma yattı. Daha önce geldim ama Çeşme'ye giderken uğrak yeri olmuştu o zaman. Şimdi işin boyutu farklı. İşlerimi ayarlıyıp gelmeye kalktığım zaman yine sizlerden yardım istiyeceğim;nerede kalırım, ne yaparım diye.Belki bana birkaç gün rehberlik yapacak birileri de olur aranızda. Çok ama çok teşekkürler.
@sui; senin özel bir çaban ve emeğin olmuş bu soruya cevap verirken, sana ayrıca teşekkürler. İzmir'i ziyarete geldiğimde bir kahveni içmek isterim:)
0
🌸think martini
(09.07.08)
Ufak bir not ekleyeyim: trafik ile ilgili yazılanlar abartma. balçovadan karşıyaka'ya 25 dakikada ancak cbr 1000 rr motorunuz varsa gidebilirsiniz. izmir'in güngeçtikçe artan bir trafik sorunu var. sabah akşam iş saatlerinde ciddi sıkıntı yaşanıyor. tabii ki istanbul ile kıyas bile edilmez bu trafik ama abartıldığı gibi de en uzak yere bile 1 saatte fln gidemezsiniz. balçovada oturan birisi çiğli organize sanayii'ye anca zeplin'le gider 1 saatte. hele ki otobüsle yolculuk işkence olur. sıkış tıkış otobüslerde yazın tozutursunuz. park sorunu, dar sokaklar, trafiğe inat yavaş giden sürücüler ve neredeyse erkek kadar bayan sürücü, 100 metrede bir trafik lambası, iki şeridi işgal ederek 50 ile giden belediye otobüsü bekliyor sizi izmir trafiğinde.
0
sijwocaq
(09.07.08)
@sijwocaq: İşten çıkış saatleri hariç KSK'den Balçova'ya girişim 23 dakika. Motorum yok, Peugeot 206 ile yapıyorum bunu. İşe gidiş / çıkış saatlerinde ise en fazla 45-50 dakika sürüyor. Genelleme yapabilmek için gerekli deneme sayısını ise çoktan aştım valla.
0
sui
(09.07.08)
Mavişehirden Gaziemir'deki işine her gün 2 saatte giden insalar tanıyorum. Bunu duyunca "yuh oha ne farkı var lan İstanbul'dan" demiştim ama değil. Öyle değil o. Aynı insalar Cuma akşamı ya da C.tesi sabahı "hadi bi Kuşadası yapalım" diyebiliyorlar umarsızca. Öyle işte.
0
felina
(09.07.08)
Mavişehir'den Gaziemir'e gitmek için kullanacağınız yola bakar. Misal Çevreyolundan gideyim derseniz yaklaşık 25 dakika sürer Gaziemir'e girişiniz, şu an Gaziemir girişinde bir yol çalışması olduğundan orada tıkanır bir 15-20 dakika da orada kaybedersiniz. Ama çevreyolu uzundur ve benzin sarfiyatını artırır, dolayısıyla insanlar normal eski yolu tercih ederlerse yolda kaza falan olması durumuna göre tabii ki 2 saat sürebilir.

En son gittiğimde İstanbul'da çevreyolu, E-5, TEM falan hiç bir şey kar etmiyordu trafiğe.
0
sui
(09.07.08)
11 ay istanbulda yaşayıp tekrar izmire geri dönmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki; kesinlikle hayatının en olumlu kararı olur. ancak izmirde daha önce yaşamadıgın için ilk başlarda oldukça zorlanabilirsin. (ki izmire geri döndüğümde ben bile ilk aylarda istanbula geri dönmeye yeltenmiştim. ama bi kaç ay sonra silkinip kendime gelerek bu düşüncemden vazgeçtim.) istanbul un temposu, sosyal imkanları izmirde biraz daha azdır ancak bahsedildiği gibi rahat,huzur anlamında oldukça avantajlıdır. gelip de 5-6 ay dayanabildin mi izmir den vazgeçemeyeceksin diye düşünüyorum.
0
nick name
(10.07.08)
(1)

doğu karadeniz gezisi

dali dili havali korna
ay sonuna doğru 6 günlük bir doğu karadeniz gezisi yapıcaz. artvin’de borçka, şavşat, kafkasör yaylası, maçahel, ikizdere, hopa ve arhavi’yi; rize’de çamlıhemşin ve ayder’i; trabzon’da da uzungöl ve sümela manastırı’nı görelim diyoruz. bölgeyi bilen deneyimli arkadaşlar şu hususlarda bizi aydınlatab
ay sonuna doğru 6 günlük bir doğu karadeniz gezisi yapıcaz. artvin’de borçka, şavşat, kafkasör yaylası, maçahel, ikizdere, hopa ve arhavi’yi; rize’de çamlıhemşin ve ayder’i; trabzon’da da uzungöl ve sümela manastırı’nı görelim diyoruz. bölgeyi bilen deneyimli arkadaşlar şu hususlarda bizi aydınlatabilir mi:
1-en önemli sorun kalacak yer konusunda. sadece geceyi geçireceğimiz için konforu fazla önemsemiyoruz, kalacağımız yerin duşu kahvaltısı olsun yeter. gideceğimiz yerlerde geceliği kişi başına 25-30 ytl yi geçmeyecek yerler bulabilir miyiz? gitmeden buradan rezervasyon yaptırmamız icab eder mi?
2- artvin’den başlayıp trabzon’da bitiricez geziyi, rotamız net değil henüz, ama örneğin bir şavşat’tan maçahel’e geçerken ulaşım konusunda sıkıntı yaşar mıyız?
3- artvin’de bu saydığım yerleri gezmek için 3 gün yeterli olur değil mi?
4- gezi için “yanınızda kesinlikle bulunsun” diyebileceğiniz neler var?
5- bu saydıklarım dışında mutlaka görmemizi tavsiye edebileceğiniz başka yerler de var mı o civarlarda?
0
dali dili havali korna
(08.07.08)
ben olsam hem$in'de en az bir gece kalirdim. tarif ettigin gibi yerler bulabilirsin. rezervasyon gerekebilir.
0
camilo
(08.07.08)
(10)

Elektronik mühendislerine ve sesle ilgilenenlere bir sorum olacak

seen sea
Düşük frekanslı sesler için çok dar bantlı ve keskin analog filtreler yapmak mümkün mü?Evde opamp ve 2 katlı R-C filtre kullanarak ancak bas ve tizi ayırabildim. Benim amacım bası kendi içinde ayırmak. Hatta tam olarak amacım, baterideki, davulu trampeti ayırabilmek. Bunlara ses olarak ihtiyacım yok
Düşük frekanslı sesler için çok dar bantlı ve keskin analog filtreler yapmak mümkün mü?
Evde opamp ve 2 katlı R-C filtre kullanarak ancak bas ve tizi ayırabildim. Benim amacım bası kendi içinde ayırmak. Hatta tam olarak amacım, baterideki, davulu trampeti ayırabilmek. Bunlara ses olarak ihtiyacım yok kabaca birbirlerinden ayırsam yeter. Ama analog olacak. Ama Atmel veya PIC ile yapılabiliyorsa da anlatabilirsiniz.
0
seen sea
(06.07.08)
crossover konusunda hiç deneyimim olmamakla beraber, şu site ccs.exl.info
belki işinize yarayabilir.
0
vincenzo
(06.07.08)
Kabaca birbirinden ayırmanın limitini çizmek lazım. Eğer kabaca ayırmak istiyorsan, pasif filtreler ile bile yapabilirsin. 300-500hz altına bir lowpass -> kick. Trampet ise karmaşık, çünkü spektral dağılımı baya geniştir. bütün mid ve high range'de snare'in etkilerini duyabilirsin. Araya kaynağına göre dene yanıl ile bir bandpass filtre(dar bantlı olması bir şeyi değiştirmez, zira bu sesler birbirlerinden keskin bir şekilde ayrılmıyorlar, frekans sağılımları hep birbirinin üzerine biniyor) koyarak en azından kickten ve zillerden bir nebze ayırabilirsin.

Ama her filtre çıkışında naaparsan yap bütün elemanlar yine de duyulabilir olacaktır. Filtreyi jilet gibi yapman, kick drum'ı ayırmak hariç çok şey değiştirmez.
0
kurukafa
(06.07.08)
davulu ve trampeti ayırmak demişsin orası sakat olmuş. trampet davula göre sonuçta daha yüksek frekansta bir ses. tek filtre ile ikisini aynı anda ayırsan da aradaki bütün sesler de filtreden geçer.

adc kullanarak atmel ve pic ile yapabilirsin elbet, ancak analog seviyorsan analog olarak yapman daha zevkli olacaktır, ben olsam öyle yapardım. sinyalini dijitalleştirirsen daha sharp bir filtren olur. ama bir filtre için de kontroller kullanmak ne kadar mantıklı?

aklıma şöyle bir şey geldi, bir şarkıdaki her davul ve trampet sesinin verdiği frekansı bulup kendi kaydettiğin trampet ve davul seslerini çalacak şekilde dijital bir devre deneyebilirsin. ama trampet gibi ses veren enstrümanlar olacak, bu sebeple sorun olacaktır bu durumda.
0
tom riddle
(06.07.08)
Konuya yancı olarak eklemek isterim ki enstrumanın çıkarttığı harmonikler çokca zaman diğer enstrümanlar ile aynı frekansa düşüyor bu bakımdan şarkıdan enstrümanları ayırmak ütopik oluyor biraz, kaldı ki enstrümanı dinlenir hale getiren canlılık katan o harmonikler yoksa ses çok tek düze oluyor.
0
thefin
(06.07.08)
bir davul kaydının frequency analyzer grafiğine baktığımda çok gelişmiş algoritmalar kullanılmaksızın bu işin yeterli verimde yapılamayacağını görüyorum.

örneğin kick frekanslarının en yoğun bulunduğu aralık 50-300hz diyelim (emin değilim, kaldı ki miksaja göre değişir). kick'in harmoniklerini 1khz'de halen görebilirsin. üstelik trampet de 250-600hz filan olur, onun da harmonikleri ayrı...

ayırırsın ayırmasına, ama sesler pek bir şeye benzemez. kesinlikle yeterince temiz olmaz yani. sinek vızıltısı gibi olur mesela kick'ler.

e winamp'in eq'sunda iptidai bir deneyini yapabilirsin? aç bir rock şarkısı, 60-170 dışındaki tüm aralıkları sıfırla...
0
actionary
(07.07.08)
actionary'nin de dediği gibi sadece filtreleme ile bu iş yapılamaz. gaussian mixture model kullanılıyordu zannedersem müzikteki enstrumanları ayırmak için..
0
alembic
(07.07.08)
aslinda analog elektronik acisindan bakildiginda yapmak istedigin sey kolay degil.

bir paralel RLC resonant devreyi dusunelim. dar bant ile kastin yuksek Q ya sahip bir RLC filtresidir. Q = R*sqrt(C/L) ve wo = 1/sqrt(LC). wo = 600rad/sec desek, Q'yu da 1000 secersek bandimizin genisligi 0.1 hertz falan olur (BW=fo/Q), merkez frekansimiz da 100 hertz civarinda (wo/2pi=fo).

simdi buradaki kriter paralel direncin (R) ne olacagi, onu keyfimizce buyuk secebilirsek cok yuksek Q lara ulasabiliriz. fakat burada bizi limitleyecek olan sey kapasite ve induktor un kendi Q degerleridir. yani rezonant devrelerde kayip mekanizmalari paralel olarak isler ve en dusuk Q ya sahip komponent rezonatorun overall Q'sunu belirler.

herneyse, ulasabilecegimiz en yuksek Q yu hedefleyerek R = 1e9 diyelim. wo = 600 olarak alalim ve elimizdeki iki esitligi carpalim, Q*L = 1.6e6. bobin icin 10mikroHenry insafli bir buyukluk olacaktir (10-20 sarim falan). bu frekanslarda telin direncini DC dirence esit kabul edebiliriz ve 10mikroHenry 0.5 ohm civarinda bir direnc demektir. bu da Q = 1e11 eder. ancak goruldugu gibi simdi elimizde bir baska kayip mekanizmasi daha var, o da bobinin kendi ic direnci.

bobin'in kendi Q sunu hesaplayalim. seri rezonant devrelerde Q = 1/R*sqrt(L/C). C = 1e-12farad desek, L = 10mikrohenry icin Q = 6000 eder. bu su demek oluyor ki, Q degeri daha onceden hesapladigimiz gibi 1e11 degil, bobin kayiplari nedeniyle 6000 civarinda.

simdi tum bu sayilara denk gelen kapasite degerini hesaplayalim. 1/sqrt(LC) = wo demistik. buradan C = 0.2farad. cunku, C = 1/wo^2/L. 0.2farad ise bir bina kadar kapasite banki demek ve onun kendi ic kayiplari da cabasi. simdi burada acik bir tradeoff var. realistic C degerleri icin L yi yukseltmemiz gerekiyor ancak bu durumda da artan sarim sayisi sebebiyle artacak olan bobin kayiplari sistemin overall Q sunu dusuruyor. yani ortalarda bir yerlere dogru L ve C yi makul degerlere cekeceksin ve kayiplara razi olup mutevazi bir bant genisligine talim edeceksin.. highQ mikroFarad'lik bir kapasite bulmak pekala mumkun. fakat bu da miliHenry civarinda bir induktor eder ve iste onu highQ yapmak kolay degil.

tabii neden tek stage rezonant devre ile yetinelim? degisik devre topolojileri kullanarak bu sinirlamalardan kacmak her zaman mumkun olabilir ancak bu frekansta keskin bir filtre yapmanin zorluklarini gorduk, degisik katlar ekledikce baska problemler yasayacagini tahmin ediyorum (bu nokta biraz .$aibeli aslinda, emin olamadim soyledigimden).

bunun yerine bu frekanslarda digital bir filtre yapmak cok daha makul. cunku 1000 hertz lik bir bant en az 2000 hertzlik bir ADC gerektirir ve bu kapasitede kaliteli bir ADC her yerde bulunabilir. arkasina koyacagin cok dar bantli filtreleme yapacak processorun speclerini de hesaplayabiliriz ama useniyorum.
0
camilo
(08.07.08)
analog yapmak istemenin sebebi quantization noise'dan kacmak midir? nedir?
0
camilo
(08.07.08)
aslinda daha kibar ve flexible bir cozum $u olabilir:

quartz kristaller var, yuksek frekansta calisiyorlar ama yuksek Q sagliyorlar. ornegin bunlardan bir tanesi (nispeten low frekans bir device): www.2belettronica.it

bunun bandwith'i 1Hz civarinda, merkez frekansi 50KHz.

simdi elimizdeki ses sinyalini 49900Hz'te sallanan kare dalga ile carparsan, 100Hz'deki ses sinyalini alip 50KHz'e oturtmus olursun. filtrelemeyi 50K'daki quartz yapar, ardindan tekrar 49900Hz ile carparsin, ses sinyali filtrelenmis olarak eski yerine oturur.

fakat 150Hz i filtrelemek istiyorsan 49850Hz kare dalga ile mix ediceksin. kisacasi bir adet high-Q quartz kristal, iki adet mixer, bir adet voltage controlled oscillator, bir kac tane amplifier isini gorur. (bunu boyle yapan var midir acaba edaboard'culara sorabiliriz ogrenmek icin)

sen bunu boyle hallediver harmonic'leri nasil alacagini da dusunuruz.
0
camilo
(08.07.08)
Sanırım bir tekniker için boyumu aşacak bir soru sormuşum gibime geldi. Aynı zamanda bir odyofil olaraktan da sesteki değişiklikleri ışık ile grmek istiyordum. Lise 1 den beri babama sözüm var yapacağım diye (eskiden ışık modülatörü varmış), sonunda şimdi boardda kurdum çalışıyor. Eskiden trafo ile spot yakıyomuş, ben şimdi çıkışına Power LED türü şeyler düşünüyorum, hala da bir triyak koyma ihtimalim de var ama zero cross çok uğraştıracak gibi.

DSP ya da dijital filtrelerle ilgili bir bilgim yok (ne yazık ki, henüz)

Sesi sadece çakan, kısılıp çoğalan ışık şeklinde görmek istediğimden kabaca bir filtreleme tercih etmiştim. harmonik kısmı sorun olmaz.

Cevaplayan herkese de teşekkür ediyorum. Bu arada yeni öğrendim, şu arabalardaki kafayı sallayan köpekler gibi sağa sola dönen ışık robotlerını kontrol ettikleri zımbırtı (sanırım DMX) da bunu yapıyormuş. yıkıldım.*
0
🌸seen sea
(10.07.08)
(5)

Işığa bakınca gözlerde oluşan izler

kimlanbu
Başlıktan bir şey anlaşılmıyor evet. diyelim düz florasana baktık, gözlerimizi kapatsak bile karanlık bir arka planda parıl parıl parlayan bir çubuk görüyoruz, ya da simit şeklinde olanlara baktık, gözlerimizi kapatınca resmen audi amblemi görüyoruz. niye ? bir de gözlerin altına bastırınca veya ovu
Başlıktan bir şey anlaşılmıyor evet. diyelim düz florasana baktık, gözlerimizi kapatsak bile karanlık bir arka planda parıl parıl parlayan bir çubuk görüyoruz, ya da simit şeklinde olanlara baktık, gözlerimizi kapatınca resmen audi amblemi görüyoruz. niye ?

bir de gözlerin altına bastırınca veya ovuşturunca geçici körlük oluşuyor ve etraf kararıyor bunun sebebi ne acaba ? küçükken bol bol yapardım zararı var mıdır ?

aramaya öyle üşendim ki...
0
kimlanbu
(05.04.07)
ikisi de zararlı diye biliyorum. gozleri ovusturmak ve direkt ısıga baktıktan sonra , karanlık bir seye bakmak falan. ısıga baktıktan sonra bir kaç saniye gozlerini kapatıp dınlendır demişti bi doktor.
0
etacarinae
(05.04.07)
birincisinin sebebi, insan gözünün tembelliğidir. sırf bu tembellik sayesinde sinema denen bir icadımız var. iki kare arasındaki çizgiyi obtüratörle kapattığımız ve her kare arasında kısa bir karanlık yarattığımız halde, bu gözümüzün görüntüyü hemen tazeleyememe özelliği sayesinde kesintisiz filmler seyredebiliyoruz...
0
ashh
(05.04.07)
bir ışık kaynağına yada çok parlak bir imaja uzun süre bakınca gözde oluşan izlere after effect denir. zira gerçekten de gözde "iz" kalır bir süre... çok uzun süre bakmadıkça uzun vadede zararı yoktur.

gözü dışarıdan veya dokunarak oğuşturmak ise kaşınmıyorsa pek yararlı birşey değildir boşu boşuna göz yorulur ve uzun vadede göz sulanması gibi gayet uyuz problemler çıkar.
0
dirk pitt
(05.04.07)
benim bir tahminim var (bilimsel degildir) ortaokuldan hatirlayaniniz vardir; koni ve cubuk hucreleri var gozde. cubuk hucreleri aydinliga ve karanliga geciste adaptasyonu sagliyo ve sekli suzuyodu. bir isik kaynagina bakip gozlerimizi kapattigimizda bu cubuk hucreleri saatler boyunca (oeh) suzmekte olduklari goruntuyu seklen sinirlere birkac saniye daha iletiyor olabilirler. yani motor soguyana kadar. 100km/h ile gidiyorlar ampule bakarken, gozlerini kapattin mi hemen duramiyorlar, aci bi fren sesi duyuluyor. "instant" bi adaptasyon yok yani.

mesela isigi kapattigimizda ilk birkac dakika zifiri karanliktan bir sey gorulememesini, ancak birkac dakikanin ardindan nesnelerin secilmeye baslamasini da bu cubuklar sagliyordu sanirsam, konuyla pek ilgili degil ama...
0
boshi
(05.04.07)
opponent process diyoruz buna. retinadaki cone hucreleri renge duyarlidir. bazilari ye$ile veya kirmiziya, digerleri ise maviye veya sariya duyarlidir. cone hucrelerinin arkasinda, noronlar seviyesinde ise opponent processler i$ler. ornegin mavi-ye$il opponent processini ele alalim. kirmizi bir i$ik kaynagina bakarsak, processin kirmizi tarafi agir basacak ve kirmizi gorecegiz. ancak kirmiziya bakmayi surdurursek bu taraf yorulmaya ba$layacak ve bir sure sonra i$iga bakmayi kesersek ye$il taraf kirmiziya baskin hale gelmi$ olacagi icin ye$il ye$il parildayan bir afterimage goruruz. yani temelde fazla uyarilan sinir sisteminin yorulmasindan ba$ka bir $ey degil.
0
camilo
(06.04.07)
(3)

türk müziği , dünya müziği ve makamlar

marcelorios
şimdi türk müziğinde bir çok makam var, hicaz , muhayyer , rast ,saba ....bu makamlar sadece türk müziğine mi mahsus ?mesela snoop dog'dan hicaz bir eser dinleyebilir miyiz
şimdi türk müziğinde bir çok makam var, hicaz , muhayyer , rast ,saba ....
bu makamlar sadece türk müziğine mi mahsus ?
mesela snoop dog'dan hicaz bir eser dinleyebilir miyiz
0
marcelorios
(05.04.07)
paul mauriat sanırım soruna yetersiz de olsa bir cevap olabilir.
0
kimlanbu
(05.04.07)
türk müziğinde, batı müziğinde kullanılan notalardan farklı olarak iki nota arasında da notalar vardır. çok fazla bilgim yok ama örneğin mi ile fa arasındaki yarım seslik boşlukta birkaç nota daha vardır. bu yüzden türk müziğindeki makamlar çok fazladır. lakin basite indirgeyerek şöyle söyleyebilirim ki, makam denilen hadise notaların dizilişi olduğundan batı müziğinde sol minör, re majör falan diye geçiyor. yani münir nurettin'den nihavend makamında kalamış bach re minör tocatta ve füg diyeyim mesela.
0
kibritsuyu
(05.04.07)
hicaz dinlersin.
0
camilo
(06.04.07)
(5)

elektrikten anlayan yok mu

demlikposet
emekli bankacı olan annem, elektrikli aletlerin kapalıyken de elektrik çektiğini idda edip elektrikli sobanın fişini çekip çekip duruyor.bildiğim kadarıyla elektriğin geçmesi için devrenin anahtar vasıtasıyla kapanması gerekiyor. devre tamamlanmadan nasıl elektrik çeker bu alet..mahallenin elektrikç
emekli bankacı olan annem, elektrikli aletlerin kapalıyken de elektrik çektiğini idda edip elektrikli sobanın fişini çekip çekip duruyor.bildiğim kadarıyla elektriğin geçmesi için devrenin anahtar vasıtasıyla kapanması gerekiyor. devre tamamlanmadan nasıl elektrik çeker bu alet..
mahallenin elektrikçisi de evet lan çeker demiş
hatta vakti zamanında babam da demiş evet çeker..
ben turizmciyim annem bankacı,
onun argümanları var
benimde iman dolu göğsüm gibi serhaddim
0
demlikposet
(30.11.06)
"Stand-by" modu olan elektrikli aletler cogunlukta artik. Televizyon, muzik seti gibi aletleri aslinda hic kapatmiyoruz. Kumandadan kapatma tusuna bastigimizda stand-by'a geciyorlar ve az da olsa elektrik harciyorlar bu durumda. Buna karsin, ornegin televizyonu kendinden kapatirsan, kumanda ile acilamayacak sekilde (bu eski TVlerde mumkundu), o zaman elektrik harcamaz.
Sobanizin durumunu bilemeyecegim.
0
wpi
(01.12.06)
"stand-by" modu olan bir elektrik sobası bilmiyorum(gerçi "ufo"nun varmış artık uzaktan kumandalı sobası ama).anahtarı açık(halk dilinde kapalı) olan hiç bir alet elektrik harcamaz.
0
gregory
(01.12.06)
şarj aleti, müzik seti, televizyon ve içinde transformatör bulunduran çoğu elektrikli alet kapalı olmasına rağmen "elektrik çeker". yalnız çok önemsiz miktarlardadır. elektrik faturanıza deve dersek, bu eşyalarda harcanan pire kadardır. elektrikli sobaların içini açıp bakmışlığım vardır. eğer fişe takılıysa ve çalışmıyorsa kesinlikle elektrik çekmez. hatta altlarında yaylı bir anahtar daha bulunur, soba devrildiğinde elektriği kesip sağın solun yanmasını önlemek için.
0
kimlanbu
(01.12.06)
buyuk induktanslar varsa mumkun.. sizinti (bilenlerin leakage olarak da tabir ettigi) olabilmekte.
0
camilo
(10.12.06)
bizim iş yerindeki elektrikli radyatör mü denir ne denir artık, o da kapalı olsa da çok pis elektrik çarptırıo misal..
0
hushhush
(19.01.08)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.