Giriş
(13)

İş yerlerinde samimiyetsizce kutlanan doğum günü seromonisi hk

dedeminhirkasi
Ne düşünüyorsunuz? Girdap gibi kurtulamiyorsun da. Katılsan samimiyetsiz mide bulandırıcı, katılmasan ayrı dert.
Ne düşünüyorsunuz? Girdap gibi kurtulamiyorsun da. Katılsan samimiyetsiz mide bulandırıcı, katılmasan ayrı dert.
0
dedeminhirkasi
(24.12.23)
Biri kendini feda edecek ve dogum gunu kutlanmayacak. Sonrasindakiler de boylece iptal. Biz oyle yaptik. Su an cit cikmiyor. Nazar degmesin ins
0
nic cage
(24.12.23)
Ben çok düşünmüyorum ya, iyiki doğdun diye iki şakşak yapıp pastamı gömüp devam ediyorum. Bence çok da büyütülecek bir olay değil :D Ancak insanlar gitgide irkilmeye başlıyor bu tip şeylerden onu fark ediyorum. Bakınca herkesin üstünde bir tedirginlik, ne yapsam ki şimdi bakışı, irileşmiş gözbebekleri, çaresiz espri denemeleri :D "Acaba hazırlıklara yardım etsem" mi gerginliği... Bu olaylar da ayrıca hoşuma gidiyor aslında. O anda birilerine bir şey kabul ettirmek daha kolay :D
0
akhenaten
(24.12.23)
Bizim yönetici pastayı alıyor. İki dakika mum, kutlama, 1-2 foto çekilip dağılıyoruz. Hediye işine girmedik. OLmasa da olur ama kimisi seviyor:/
0
Amaranta ursula
(24.12.23)
valla ayağıma kadar gelmiş beleş yaş pasta :D ki çok severim, her defasında uçarak katılırım.. para toplansa veririm.. doğan kişinin doğmuş olması pek umrumda olmuyor, "iyi ki doğdun" der geçer ve pastaya yumulurum.. yaşasın yaş pasta :D

hediye yok ama bizim buralarda. hediye olması itici olurdu.
0
tabudeviren
(24.12.23)
Oo beleş pasta diyip kutluyorum valla. Üzerine bu kadar düşünmedim hiç.

Bir de, iş yerinin zaten süper samimiyet içeren anlamlı bağlar kurulan yer olması gerekmiyor. Beklentileri düşük tutmak lazım
0
jazzabel
(24.12.23)
Aşırı rahatsız oluyom, geçende bı duyuru da acmistim bu konuya deginen....
0
abuzer
(24.12.23)
tek rahatsız olan ben miyim derdim a dostlar. aşırı samimiyetsizce, güya sosyalleşiyoruz muhabbeti, saçma sapan selfieler, pasta yerken gereksiz muhabbetler... işyeri burası, işini yap çık.
0
babemsi
(24.12.23)
Yapmayın arkadaşlar, aynı işyerinde mesai yaptığınız kişiye bir "doğum günün kutlu olsun" demek bu kadar zor olmasa gerek. Pasta şirketten oluyor bizde, acil işi olan doğum günü "çocuğunu" kutlayıp pastasını alıp gidiyor. Bu kadar.
0
SiyamkedisiZorro
(25.12.23)
Ben de sevmiyorum genelde ama pandemiden beri patronlar ofise gelmiyor biz de dönüşümlü çalışıyoruz ve ofiste çok az kişi oluyor. Biz de beleş pasta yemek için kullanıyoruz ve kalanları da ertesi gün gelen arkadaşlar yiyor. Bu hali sıkıntı değil bence.
0
peki madem
(25.12.23)
Öncekine ilaveten, "hadi arkadaşa hediye alalım" diye para toplamak itici ama. Pasta şirketten olmasaydı da pasta için ortak olurdum, ama hediye "cuk"
0
SiyamkedisiZorro
(25.12.23)
Fransa'da şöyle bir kültür var;
Doğum günü ya da özel bir kutlamasi olan kendi yiyecek getiriyor.
Hediye vs gibi şeyler sadece yeni çocuk dogumunda ya da işten ayrilirken.

O yüzden çok mutluyum. Ben de saçma bulurdum.
0
logisticsmanager
(25.12.23)
haftada 2 sabit olmayan gün ofise geliyorum. onda da şansıma doğum günü kutlaması denk gelirse, pastamı alıp kenara çekiliyorum. fazla düşünme derim. pastayı fazla kaçırma :)
0
gabe h coud
(25.12.23)
valla ben de devlet dairesindeyim, hani böyle olunca da bir nevi aynı insanlarla emekli olacaksın ortam iyicene samimiyetsizleşiyor sıkıcılaşıyor, özellikle kadın tayfanın beleşe pasta ve instagram paylaşımı etkinliğinden öteye gitmemeye başlıyor. Bir de 20 kişi var her ay istemsiz kutlanıyordu iyicene kabak tadı verip gereksiz bir masrafa da dönüyordu.

En son buna dahil olmak istemeyenler bunu net bir şekilde dile getirse de bu gösterişçi tayfa tarafından ciddiye alınmayınca da bu istemeyenler doğum günlerinde yıllık izin almaya başlayıp pasta parası toplanırken ben katılmadım deyip vermemeye başlayınca neyse ki bu saçmalık bitmeye yüz tuttu.
0
denizgonen
(31.12.23)
(3)

Makyaj 101 sorusu

sekizdokuzon
Yükselen makyaj trendini yakalamak için f/p olacak şekilde nereden ne alayım? Çok basic önerilere ihtiyacım var. 14 yaşında makyaja yeni başlayacak bir kıza anlatır gibi anlatırsanız aşırı mutlu olurum.Teşekkür ederim.
Yükselen makyaj trendini yakalamak için f/p olacak şekilde nereden ne alayım? Çok basic önerilere ihtiyacım var. 14 yaşında makyaja yeni başlayacak bir kıza anlatır gibi anlatırsanız aşırı mutlu olurum.

Teşekkür ederim.
0
sekizdokuzon
(20.12.23)
yukselen trend ne bilmiyorum ama kendine uygun hafif bir makyaj rutini olustur.

1- fondoten, kapatici/concealer ne kadar az uygulansa o kadar iyi zira cok kullaninca 2-3 saat icinde kotu gozukme sureci hizlaniyor. fondoten kesin sart degil ama kapatici gerekli bence. cildine uymasi onemli, cok acik renkli olmamali.
2- kirpiklerine maskara surmeyi ogren
3- gerekiyorsa uygun bir kalemle kaslarina takviye yapmayi ogren. kalemin sicak tonlarda kirmizimsi kahverengi degil daha kullu, grimsi tonlarda olmasi lazim.
4- belki biraz da allik kullanmayi ogren. tarifi surada (ingilizce): www.youtube.com
0
hot potato
(20.12.23)
açıkçası çok amatörüm bu konuda ve bu yüzden cevap verebilirim. şahsen günlük makyajın hafif olması taraftarıyım bu yüzden,

- fondoten veya BB krem. cilt tonunuza göre bir BB krem olmazsa olmazdır
- göz altları koyuysa eğer stick concealer çok pratik
- nude veya pastel tonları far paleti, hafif tonlar. kalem farlar da iş görür, kullanımı daha basittir.
- rimel ve kirpik kıvırıcı
- birkaç tane ruj, genelde mat veya nude tercih ediyorum ben ama koyu veya parlak renkler de düşünebilirsiniz tamamen zevkinize göre

Bunlar benim ilk aklıma gelenler ama tabi daha çeşitli ürünler de var. watsons, gratis, rossmann mağazalarında her bütçe ve kaliteye göre malzemeler var. marka konusunda deneme yanılma yöntemi işe yarıyor. Ayrıca cilt tipinizi, rengini ve hassasiyetini de göz önünde bulundurun
0
babemsi
(20.12.23)
ten makyajı için BB cream, highlighter ve tint, göz için glitter veya simli far, mascara. her kategori için farklı markalar önerilir uygun almak istediğiniz için revolation far paleti(hem simli hem mat farları oluyor), gihtlightler, lipbalm, loreal telescopic veya maybeline mascara olabilir. beaulisin kalem eyelinerı olabilir. BB creamda ve tint için missha en beğenilen. eğer kötü ürünler alırsanız kötü makyaj çıkar o yuzden cok satılanlara bakın. highlitherda the balm güzeldi ama yanlış görmediysem 700tl falan olmuş o kadar da değil be kardeşim....
0
ala09
(21.12.23)
(7)

insanların dertlerini paylaşmaması

denizzz
bu çok yaygın bir durum, değil mi? birebir sohbetlerde herkes halinden memnun gibi görünüyor, derdini tasasını pek anlatmıyor. ama yapılan araştırmalara baktığında nüfusun ciddi bir kısmı yaşamından memnun değil. bir de bu memnuniyetsizlik hali sadece ekonomik güçlük yaşayan insanlarla sınırlı bir ş
bu çok yaygın bir durum, değil mi? birebir sohbetlerde herkes halinden memnun gibi görünüyor, derdini tasasını pek anlatmıyor. ama yapılan araştırmalara baktığında nüfusun ciddi bir kısmı yaşamından memnun değil. bir de bu memnuniyetsizlik hali sadece ekonomik güçlük yaşayan insanlarla sınırlı bir şey değil, hali vakti yerinde olanlar da genel olarak bir tatminsizlik içerisinde. ama bu durum ne sosyal medya paylaşımlarına ne de arkadaş sohbetlerine yansıyor. bunu siz de gözlemliyor musunuz? "güçlü görünme arzusu" mu sizce bunun nedeni?
0
denizzz
(20.12.23)
Herkesin zaten milyonlarca derdi var, dert anlatıp kendi derdimi de yüklemek bana mantıklı gelmiyor sadece, güçlü görünme aezusu değil yani. Bir de aynı nedenle kimse dert dinlemek de ister mi çok emin değilim.
0
Bir ben var benden şurada
(20.12.23)
Ben gelip sana saatlerce dertlerimi anlatabilirim ama sen yarim-bir saatten sonra illallah dersin. Neden bu kadar derdi dinlemek isteyesin? Her gorusmede dert anlatirsan insanlar bir hafta sonra senden kose bucak kacar. Karsi taraf dunyanin en mutlu insani degil ki hayatini senin dertlerini cozmeye veya dinlemeye adasin.
0
ahm1
(20.12.23)
Valla bence olay insanlarin cogunun diger kisilere pek guvenememesinde ve onlari yakin kisi olarak gormemesinden kaynakliyor. Yani gunumuzde neredeyse her iliski bir cikar iliskisine donustugu icin kimse gidip de sikintilarini her gordugu kisiyle paylasamiyor. Kafasinda surekli 'bunu bana karsi koz olarak kullanir mi?' dusuncesi olusuyor insanlarda.

Yani mesele guclu gorunmek degil esasinda, gucsuz gorunmemek. Ikisi arasinda da cok buyuk fark var. Gucsuz oldugunu dusundugunde kendine karsi olan tum guveni kaybedebilirsin. Guclu olmadigini dusundugunde ise direkt gucsuz oldugunu dusunmez, guclu gorunmek icin caba sarfetmeye cabalarsin cunku ortada bir yerlerde oldugunu dusunursun.
0
j r r tolkien hayrani
(20.12.23)
Yukardakiler +1 insan dertlerini gerektiğinde samimi olduğu kişilerle paylaşır.

Bunu yapmayan insanlar da var, herkes hayatının bir döneminde karşılaşmıştır. Özellikle üst üste tekrarlandığında insanlar sizden haklı olarak uzaklaşır.

Yetişme sürecinde çoğu insan bunun dozunu öğreniyor deneye yanıla.

Zayıf görünmeme kaygısı olan da vardır tabi ama genellemeler üzerinden konuşuyoruz zaten.
0
akhenaten
(20.12.23)
her şeyi çok güzel göstermeye çalışarak karşı tarafı kıskandırmak, asıl kendileri kıskandığı için güzel şeylere sahip insanları. dürüst ve düzgün insanlar hayatının tüm gerçekliğini apaçık ortaya koyar iyisiyle kötüsüyle, çünkü kimsenin hayatı ne çok kötü veya çok iyidir, dünyanın kuralı budur. aksini iddia eden kendisiyle barışık değildir ve sahtedir. günümüzde insanların çoğunluğu bu. bir kısım da karşı tarafa güvenmediği için ve hayatındaki dertlerini paylaşırsa diğer insanların hassas noktalarından vurabileceği için bunları paylaşmıyor ki, bu konuda onları haklı buluyorum.
0
babemsi
(20.12.23)
sürekli olarak dert antalan biri sosyal olarak başarıya ulaşması çok zor, negatif bir etki verir , siz kendiniz dert paylaşan bir insanı dinelemeye ne kadar sabır gösterebilirsiniz, çünkü herkesin kendine göre derdi var yeterince .
O nedenle , dert üstüne dert dinlemek yorduğu için bir kaçınma söz konusu da olabiliyor.

Artı maalesef bizim toplumumuzda , insanlar zayıf noktalarını ve sıkıntılarını paylaşmak istemiyor, çünkü gün geliyor, bu durumlar kişinin aleyhine de kullanılabiliyor.
0
Rao
(20.12.23)
Guvenmek icin saglam bi zemin olmayan kimseye dert anlatmamak en sagliklisi. Insanlara dert anlatinca, yanlisinizi dogrunuzu, zayif yonlerinizi vs anlatinca anlattiginiz kisilerin islerine gelmeyen durumlarda tam da oralardan vurulmak icin muthis kozlar vermis oluyorsunuz. Dertlerinizi daha da buyutmemek icin aile disinda pek de konusmamak en iyisi. Yani illa da guclu gorunmek degil, korunmak istiyor da olabilirler.
0
nic cage
(21.12.23)
(5)

deneme suresinde isten cikmak

antikadimag
bunun proseduru nasil oluyor? direkt gitmesek oluyor mu?
bunun proseduru nasil oluyor? direkt gitmesek oluyor mu?
0
antikadimag
(19.12.23)
2 aylık deneme süresi içerisinde istediğiniz zaman işi bırakabilirsiniz. İnsan kaynakları bölümünü arayıp haber vermeniz uygun olur.
0
pispinti
(19.12.23)
direkt gitmemenizi ben tavsiye etmem pek, onun yerine ikcı ile konuşun, 2 aylık deneme süresi içinde zaten karşılıklı fesih hakkı vardır. sizi biraz ikna etme yoluna gidebilirler çıkmamanız için. istifanızı verirsiniz ve çalıştığınız gün sayısının ücreti hesabınıza yatar.
0
babemsi
(19.12.23)
tam 1 aya tamamlama imkanı varsa o tarihe göre istifa ediyorum dersin

yoksa da ik'ya sorabilirsin hangi gün için istifa tarihi belirliyim diye
iş bana uymadı ya da gerçek/hayal ürünü bir bahaneyle
0
mantık
(19.12.23)
mail, mesaj atıp gitmesen olur.
0
gabe h coud
(20.12.23)
Gidip istifa dilekçesi verin.

Gitmezseniz, 3 gün üst üste tutanak tutarlar ve işe gelmediği için iş akdi iptal edildi derler ve bu SGK kayıtlarında gözükür.


.
0
kartallar yuksek ucar
(20.12.23)
(7)

karşıdakini ikna etmek üzerine kişisel gelişim

ilgeru
karşımdaki insanı, arkadaşım eşim dostum iş arkadaşı fark etmez, ikna etmekte inanılmaz güçlük çekiyorum. lafı dolandırıyorum dolandırıyorum bir türlü ikna edemiyorum. ancak karşımdaki beni 10 saniyede ikna ediyor. hemen kabulleniyorum. konuşma bitiyor daha sonra aklıma geliyor bir sürü şey.bu konud
karşımdaki insanı, arkadaşım eşim dostum iş arkadaşı fark etmez, ikna etmekte inanılmaz güçlük çekiyorum. lafı dolandırıyorum dolandırıyorum bir türlü ikna edemiyorum. ancak karşımdaki beni 10 saniyede ikna ediyor. hemen kabulleniyorum. konuşma bitiyor daha sonra aklıma geliyor bir sürü şey.

bu konuda kendimi nasıl geliştirebilirim ilk adım olarak? mesela tavsiye edeceğiniz kitap, video vs. var mı?
0
ilgeru
(18.12.23)
konu teknik şeyler ise konuşulan konuyu en az karşındaki kadar iyi bileceksin
konu genel ise retorik skill'ini geliştireceksin
0
malheiros
(18.12.23)
büyük ihtimal sorun ikna etmek değil
terapide ortaya çıkar ya da geliştirirsiniz

kitap okuyup kendine anlatma, ses kaydını alıp dinleme ->aklına sonradan gelen şeyleri çözer

bir de karşı taraf ikna olmuyor aslında, onun mantığına uyan ya da mantığını değiştirecek kadar çarpıcı bir şey ortaya çıkarsa fikri değişir
tabi gurur yapmıycak, çıkarlarına uygun olacak filan
0
mantık
(18.12.23)
Konuyla ilgili dünya çapında şöhreti olan bir kitap:

www.kitapyurdu.com
0
otonomo
(19.12.23)
Konuya hakimiyet ve bilincsel esneklikle ilgili olabilir. Ikisi de gelistirilebilir.

@mantik, @titanic terapiden kastiniz nedir? Psikologlarin yaptigi terapiyle bu durumu pek bagdastiramadim.
0
krmzbvl
(19.12.23)
Satış teknikleriyle alakalı kitaplar okumak iyi olabilir. Ürününü çok iyi bilip, karşı tarafın ne istediğini ve hassas noktalarını anlayarak fikrini satabilmen lazım.
0
jazzabel
(19.12.23)
@krmzbvl: kendini daha kolay fark edip geliştirmek ile ilgili
0
mantık
(19.12.23)
manipulasyon yeteneği.
0
babemsi
(19.12.23)
(22)

Kayinvalidenin pilot ogluyla yatilarda gidip gezmek istemesi

screwedup2
Merhaba,Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel
Merhaba,

Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel odasinda kalarak en azindan otel parasindan kurtarma gibi bir durum var ortada.

Gezmeyi gercekten cok seviyor ve ben bu durumdan rahatsiz olarak engel olmasam gidebildigi her yatiya esimle gitmek ister.
Ben gelin olarak bu durumdan rahatsizlik duyuyorum. Olabildigince nesnel anlatiyorum ki olabildigince nesnel yorum almak istiyorum. Bir gelinin bu durumdan rahatsiz olmasi sizce normal midir?

Bu arada meslege yeni basladigimiz icin borc icindeyiz ve maddi durumumuz o kadar da iyi degil. Neden ayri otel odasinda kalmiyor diye soranlari icin soyluyorum. Daha yeni ikimizin ilk arabasini alabildigimiz icin elimizde para bile yok. Ki olsa bile ben deli gibi gunde 13 saat calisip kendi paramin sefasini suremezken bizim paramizla tatillere cikmasi gezmesi bana batiyor.

Ilk evlenecegimizi soyledigimizde evlenmemizi istememisti tek ogluna biraz duskun.

Bu gezme olayindan rahatsizligimi esim anlamiyor. Sizce durum normal mi?
0
screwedup2
(18.12.23)
Bence çok haklısın. İzaha bile gerek duymadım her yatıya gitmek çok manitacılık işi evli oğlunu salabilmeli. Bütün enerjisini oğluyla atması kötü fikir
0
ala09
(18.12.23)
her şeyin bir ölçüsü var. sürekli sürekli olacak iş değil. insanlar anlayışsız ve vurdumduymaz olunca böyle sonuçlar ortaya çıkıyor. yaşanan durum normal değil. buna bir şekilde çözüm bulunması gerekiyor.
0
dedeminhirkasi
(18.12.23)
Maddi boyut haricinde ve sizin de bu seyahatlerde onlarla birlikte olmadığınızı varsayarak büyük bir problem göremedim ben.
0
elorelia
(18.12.23)
bence bu durum eşinizle alakalı, iki tarafın da gönlünü alıp orta yolu bulması gerekir
0
babemsi
(18.12.23)
Her seferinde değil de yüzde elli olduğu durumda bence normal. Hatta çok zorlarsam her seferinde bile normal karşılayacak sebepler bulabilirim.

Niye rahatsız olduğunuzu anlamadım. Ana oğul gezsin işte sizinle ne alakası var bu durumun? Kaynanam kocamla takılınca be güzel ana oğul hasret gideriyor diye düşünüyorum ben aklıma bile gelmez kıskanmak.
0
yenibirgüzelnick
(18.12.23)
Pilot oğlunun pilot gelinle evlenmesine itiraz eden annede ben bir çentik ararım.
0
onepointzero
(18.12.23)
Maddi durumunuza etkisi tam olarak nasıl oluyor, ben o kısmını anlayamadım. Sonuç itibariyle eşiniz otel ücretini tek de kalsa, annesiyle de kalsa ödemiş olmayacak mı? Uçak biletini mi siz alıyorsunuz? Yoksa komple tatildeki her şeyi mi siz ödüyorsunuz?

Bu durum haricinde birlikte gidiyor olmalarından eşiniz bir rahatsızlik duymuyorsa, siz de orada olmadığınız için ben de bir sorun göremedim. Eşiniz ile annesi arasındaki bir mesele bu bence.
0
fraise
(18.12.23)
siz bu yatılarda yanlarında değilseniz ve arkanızdan eşinizi size karşı doldurma gibi olaylar yoksa, yani siz eşinizle baş başayken her şey yolundaysa bırakın takılsınlar ana oğul derim normal şartlarda ama eşiniz bu durumdan kendisi hiç rahatsız olmuyorsa uzun vadede rahatsız olmakta haklısınız. böyle anneci adamlar ilişkilerinde dengeyi sağlayamıyor çünkü. eninde sonunda bir yerde ilişkiyi etkiliyor bu durum mutlaka.

üçünüz aynı odada kalıyorsanız çarşı karışır tabi.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(18.12.23)
Burada ne sorun var anlayamadım. Oğlu normalde tek gidecekken anne olarak oğluna eşlik etmesi, eşinden yeni ayrılmış bir kadın için güzel bir kafa dağıtma yöntemi.

Bu durumdan rahatsız olup engel olmak iyi niyetli birisinin yapacağı bir hareket değil bence. Bence gereksiz yere sorun çıkarıyorsunuz.
0
but that was just a dream
(18.12.23)
but that was just a dream +1

oyle bir yazmissiniz ki sanki ikisi birden surekli tatile gidiyor, sizi ozellikle yanlarina almiyorlar :D

Hatun bosanmis, dunyayi gezmek istiyor. Bu sirada oteli bedavaya getirmek istiyor, eger kocaniz bunu dert etmiyorsa problem ne anlamadim. Kocaniz zaten tahminen sabah annenizden once kalkip ucaga gidiyordur. Adam calisiyor yani, tatilde degil :)
0
cooperr
(18.12.23)
Şimdi öncelikle sebebini bilmesek de istenmeyen gelin olarak bi kalp kırıklığınız var. Bu, kayinvalideye karşı negatiflik tohumu atmış. Bu yüzden onların beraber bu kadar çok vakit geçirmesi sizi korkutmuş olabilir. Çok vakit geçirdikçe sizin çekirdek aileniz içindeki olumlu-olumsuz bilgiye sahip olacak validanım, eşiniz ne kadarına izin verirse tabi. Bu kaygı anlaşılabilir.

Diğer bir konu da eşini kaybetmiş ya da boşanmış annelerin koca misyonunu oğullarına yükleme eğilimi var eskilerde. Çoğunlukla bağımsız bir hayat yasayamadiklari icin olsa gerek. (aslan gibi oğlum var benim!) Zaten maddi anlamda böyle olduğunu söylediniz. Aile içi dengeyi bozan bi şey bu. Bu da kaygı verici.

Kadınların eşlerinin aile bağını koparması da doğumda annelerin oğullarıyla kesemediği göbek bağını gelinin kesmesi aslında. Duygusal olgunluğa erişmiş erkeklerde bu zaten yaşanmıyor, gayet güzel yönetiyorlar durumu.

Mesela bu söylediklerim soz konusu olmasaydı, borcunuza harcınıza rağmen rahatsız olur muydunuz aynı durumda?
0
beetlejuice
(19.12.23)
Ne kadin ne erkek hic kimsenin annesiyle bahsettiginiz siklikta ve yakinlikta vakit gecirmesini normal bulmam. Ustelik is seyahatinde surekli annesiyle beraber koca adam... Belki ben esimle bir sey konusacak, planlayacak, yapacagim, ergen gibi annen yaninda mi diye mi soracagim kocama hep? Yilda birkac kez normal. Fazlasi garip.
0
nic cage
(19.12.23)
Ailenin geçmişine ve gelişim sürecine bakmak gerekir. Ben pilot olsam annem istediği her yatıya benimle gelebilirdi. Bu konuda eşime karşı bir ihmalim olmazdı ama maddi olarak hiçbir şeyden kaçınmazdım.

Ama her insan pekala aynı değil, anne olmak kişinin kötü yönlerini alıp götürmüyor. Karşı taraftan bakıldığında tasvip edilmeyecek tavır ve tutumlar, çıkarcılık, fırsatçılık, işgüzarlık vb. çoğaltılabilecek durumlar varsa ben de hazzetmezdim.
0
Nature Works
(19.12.23)
Anne evliliği istememiş.

İşleri maddi olarak rayına oturtmaya çalıştığınız bir dönemdeymişsiniz.

Eşinizle yeni evli olduğunuz için ve annesinin de bu davranışı eskiden beri süregelen bir şey olmayıp görece yeni başlayan bir şey olduğu için eşinizle ilişkinizi nasıl etkileyeceğini anlamamışsınız.

Bu üç konu bu meselede canınızı sıkıyor anladığım kadarıyla.

Ben yerinizde olsam gözlemlerdim olayı. Annenin davranışı normal değil evet, sonuçta gezmeyi çok seviyor diye oğluyla "ayda yılda bir" sıklığından daha fazla seyahat etmesi absürt. Orası iş ortamı sonuçta. Anne-oğul hayatı bu denli iç içe geçmemeli. Bazı sınırlar var.

Diğer taraftan anladığım kadarıyla ortada zaten ailevi bir sorun var. Anne boşanmış. Bu birçok açıdan insanları etkiler. Siz böyle bir aileye girmişsiniz. Yani evde yangın varken gelip her şey normal gibi yaşamayı beklememelisiniz. Önce bu sıkıntılar atlatılmalı.

Ben yerinizde olsam bu durumu anneyle aramı düzeltmek için fırsata çeviririm. Hatta anneyi bir kere de siz yanınıza alın mesela?

Sonra bu olaylar yatıştıktan sonra eşim hala bunu sürdürmeye devam ediyorsa oturur konuşurum nasıl iş bu böyle diye.
0
akhenaten
(19.12.23)
ben anlayamadım sıkıntının ne oldugunu. anladıgım kadarıyla oğlu zaten yalnız oluyor bu seyahatlerde. annesi de onunla aynı odada kalıyor. annesi olsa da olmasa da sen bu zaten olmayacaksın. o zaman annesinin olmasında sıkıntı nerede anlayamadım.
sen eşinle beraber gitmek istiyorsan anlarım ancak oğlu tek olacak ise anne oğul neden bir olamasınlar.
maddi olarak da bir yük olmuyor anladıgım kadarıyla. uçak bileti ve otel parası da ekstra yük olmuyorsa sorun nedir?
sizin paranızla nasıl tatile çıkıyor? yemek yiyor en fazla. annenin yediği yemeği mi sorun ediyorsun
0
abelardo
(19.12.23)
Annesine aylik bazda ne kadarlik masraf yapiyor bu seyahatler dolayisiyla?

Iyi tarafindan bakin. EN azindan kiminle ne yaptigini biliyorsunuz.
0
turkuaz
(19.12.23)
Bu duruma bakılacak birden çok taraf var.

Maddi açıdan başlarsak,
- Bildiğim kadarıyla kayınvalideniz pas uçacak, pas uçarken pilotlara ek bir farklılık yok ise sadece vergiler ödenerek uçuyor yolcular. Bu ödenen ücret mi sizi rahatsız ediyor?
- Eşiniz otelde double kaldığı zaman ikinci kişi farkı oluyor ve onu da sizin bütçeden ödüyor ise bu mu sizi rahatsız ediyor?
- Sonuçta eşinizin yaptığı seyahat bir iş seyahati. Şirketin yatı sırasında çalışanlardan belirli beklentileri var ve kayınvalideniz olunca eşiniz bu beklentileri yerine getiremediği için iş kaygısı mı yaşıyorsunuz?

Manevi olarak:
- Eşiniz annesiyle fazla zaman geçirince sizden uzaklaşıyor mu? Kayınvalidenin düzenli bir eşi doldurma durumu mu var?
- Eşiniz ailesiyle sık görüşmeye devam ettiği için kıskançlık yapıyor olabilir misiniz?

Tüm bu soruları kendinize sormanız gerçek sebebi bulmanıza yardımcı olabilir.

Ha ben olsam belki bazı yatılara annemi götürürdüm ama artık benim de bir hayatım var, yalnız olmam gereken zamanlar var mesajını da verirdim.
0
en bi orijinal
(19.12.23)
bir iki kere merak ettigi yere gider de, ben hic normal bulmadim, koca adam niye annesiyle ayni odada kaliyor, bence rahatsiz edici, anne sonradan görme heralde.
sen de kendi anneni götür, ama kaynanan varken biz sonradan görme degiliz ayri odalarda kaliriz diye laf sok. masraflari da ortak hesaptan düs.
0
durgunfoton
(20.12.23)
Durumun normal olup olmaması işin sıklığına bağlı. Senede 2 veya 3 defadan fazla böylesi beraber seyahatler ilişkileri bozar. Şöyle söyleyeyim (ki olayın sadece maddi boyutu olmadığını gösterebileyim) kvalide sizden maddi destek almasa bile eşinizle senede 20 geziye çıkması sizi mutsuz eder miydi? Beni ederdi, çünkü yoğun iş temposu içinde muhtemelen ben bu kadar eşimle beraber olmazken onların birlikte olması bizim evlilik birliğini kurmamızı (evliliğin erken dönemlerinde) etkilerdi.
Bir de seyahat muhtemelen sadece konaklama ve uçak bileti masrafından ibaret değil. Orada gezecek, yemek yiyecek, ıvır zıvır bir şeyler alacak, günün sonunda geçimi için biz destek oluyorsak gözüme batar benim de. Bütün bu olayların üstüne bir de evlenmemi baştan istememişse... Neyse sakin...
Eşinizle annenin bu gezi çerçevesini çizin ama konuşmayı eşinizin yapması lazım, bunun için de ikna olması lazım. Yoksa bir seyahat sonunda eşinizle yollarınız ayrılabilir.
0
SiyamkedisiZorro
(20.12.23)
ufukta boşanma var maalesef.
0
tantunisultansuleyman
(21.12.23)
anne oğluna aşırı düşkün hastalıklı bir kadınsa ayrı, oğlunu tüm bu geziler için maddi manevi bir araç olarak kullanıyorsa ayrı.
ilki zaten evlerden ırak bir durum. yorum bile yapmama gerek yok, ama ikincinin neden rahatsızlık verebileceğini anlıyorum. sonuçta maddi olarak siz de sıkıntıda olduğunuzdan bahsetmişsiniz, geçimine yardım sağladığınız birinin sürekli olarak gezmesi herkesi huzursuz eder. ben mesela evladım dahi olsa, destek aldığım biri varken kendim kişisel harcamalarımı kısmaya özen gösteririm.
ayrıca yeni evli eşek kadar bir insanın kendi annesiyle bu denli çok zaman geçirmesi de sıkıntı. emin olun kadın tarafı olsa da aynısını derdim. insanların ailelerinden uzaklaşıp biraz kendi ailelerinin bilincinde olmaya başlaması gerekiyor.

uzun lafın kısası. madem geçinemeyecek derecede sıkıntısı var, yeni evli çiftin her şeyinden yararlanıp gezmeyiversin.

tşk
0
wild honey suckle
(21.12.23)
merhaba,

bir psikolog ve bir evin bir oğlu ile evli bir kadın olarak cevap vermek istiyorum:

''annenin ilk başlarda kafa dağıtmak için böyle seyahatlere çıkması normal'' diye yorumlar gelmiş, buraya bir nebzeye kadar hak verebiliriz, diyelim ki bu durum geçici, diyelim ki her seyahatine değil de bazı seyahatlere gidiyor anne.

yine de, başta evlenmenizi istemeyen ve sizin maddi gücünüzden alıp, başkasına ''keyfi'' olarak verilen paranın, sizi rahatsız etmesi bence çok normal. burada hissettiğiniz kıskançlık olabilir, öfke olabilir, değersizlik olabilir sizinle alakalı. ama dikkat, sizinle alakalı diye eşinizle alakalı değil, diyemeyiz. siz bir çiftsiniz, evlisiniz, sizinle ilgili olanlar eşinizi de ilgilendirir.

ben eminim ki tüm bu zor şartlar altında, kayınvalideniz zor durumda olsa, Allah korusun bir sağlık gideriz olsa ve yüklü miktarda ona para ayırmanız gerekse, bundan o kadar da rahatsız olmazsınız. ama söz konusu gezmek, tozmak ve ekstra olan bir şey. bunun yanında eğer başta evlenmenizi istemediyse ve oğlu işe girdiğinde kocasından boşandıysa, orada oğlu ile kurduğu sıkıntılı bir bağ olabilir, bunu eşiniz de kayınvalideniz de fark etmiyor olabilir. mesela, tamam artık oğlum güçlü, bana bakar diye bile boşandıysa, bu durum sıkıntılı. sizi de rahatsız eder. valideyi suçmalak doğru değil, bilerek yaptığını hiç düşünmüyorum, Anadolu'da erkekler sınır koymasa bir çok kayınvalidede bunu yapma potansiyeli ne yazık ki var, özellikle kocasıyla sağlıklı bir ilişkisi olmayan kayınvalidelerde.

eşinizin sizi anlamadığını düşünüyorsanız, ona duygularınızdan bahsedin, ve onu suçlamadan kendinizi ifade etmeye çalışın, sizin için de zordur eminim. ''kendimi şu şu duygular içinde buluyorum, ve ancak senin yardım edeceğini düşünüyorum. benim için evlilik birlik beraberlik ve huzur demek; bu yaşananlar benim huzurumu etkiliyor, acaba bana destek olmaya çalışsan, biraz daha empati kurmaya çalışsan, gerçekten buna çok ihtiyacım var.'' gibi cümlelerle yaklaşabilirsiniz.

ve bence mutlaka, evlilik terapisine gidin. ve sakın siz, annen seninle sağlıklı bir ilişki kuramıyor vs demeyin, dememeye çalışın. sizi anlamayacaktır, anlamadığı gibi size tepki de verir. siz üzülürsünüz. bunu uygun bir yolla evlilik terapistinden duyar zaten. ve aslında sizin neden ve ne için rahatsız olduğunuzu, yine aranızdaki hakem, yani terapist anlatır sağlıklıca diye umut ediyorum.

çok geçmiş olsun, sıkıntılı bir durum herkes için bence. ama hayat biraz böyle bir yer, ve evlilik de bazen strateji gerektiren bir ilişki süreci. kolaylıklar.
0
damba
(21.12.23)
(6)

Şu Ceketlerden Hangisi İyi?

french lover
1. https://www.massimodutti.com/tr/cepli-2si-1-arada-ceket--studio-l08818834#colorId=7452. https://www.massimodutti.com/tr/c%C4%B1tc%C4%B1t-dugmeli-pamuklu-ince-ceket--studio-l081018253. https://www.massimodutti.com/tr/2si-1-arada-teknik-ceket-l03414208
0
french lover
(17.12.23)
1>3>2
0
Bruce
(17.12.23)
üçü de çok kötü ya. çok zorda kalsam 3 derim
0
paintov
(17.12.23)
Ilkinin siyahi iyi gibi. Digerleri ceketten cok gomlek gibi duruyor.
0
j r r tolkien hayrani
(17.12.23)
paintov +1
bunlar böyle modelin üstünde güzel gibi görünüyor ama senin onu taşıyabilmen için makyaj falan yapman lazım.
0
neira
(17.12.23)
3. daha kullanışlı
0
babemsi
(17.12.23)
Fiyatı kadar üzerine para verseler yine de almam
3 numara eski bekçi ceketi
0
foster
(18.12.23)
(9)

Erkekte küpe ya da dövme şart mı artık, bende ikisi de yok?

Cesario
İş yerindeki kadın arkadaşlar bu konudan beni vuruyorlar. Dövme ya da küpe taksana, sen demode kaldın vs. diye kendilerince beni eleştiriyorlar.Soru: Gerçekten dövme ve küpe artık default bir özellik mi? Dövme veya küpesi olmayan bir erkekle asla olmaz diyen kadınlar var mı aranızda mesela?
İş yerindeki kadın arkadaşlar bu konudan beni vuruyorlar. Dövme ya da küpe taksana, sen demode kaldın vs. diye kendilerince beni eleştiriyorlar.

Soru: Gerçekten dövme ve küpe artık default bir özellik mi? Dövme veya küpesi olmayan bir erkekle asla olmaz diyen kadınlar var mı aranızda mesela?
0
Cesario
(30.10.23)
Albenisi olmayan düz bir tipsen hareket gelsin diye öneriyor olabilirler.
Ya da çok badass potansiyeli taşıyorsundur, bunlarla tam bir bad boy olucağını düşünüyor olabilir.
0
Bruce
(30.10.23)
ya öyle şey mi olur hocam saçmalamışlar. ne bunu diyen kadın gördüm çevremde ne de ben öyleyim. boş yapmışlar.
0
nic cage
(30.10.23)
@Bruce

Ben insanların fikrini sormadan yorum yapmalarına, öneride bulunmalarına aşırı ayar oluyorum zaten de bu başka duyurunun konusu olsun.

Aynen bad boy falan gibi ol dediler de. İçinde bad boyluk olmayan erkek ne yaparsa yapsın konuşmaya başlayınca hamuru belli oluyor.

Benim için dövme, küpe vs boş iş kendim için konuşuyorum. Başkası ne amaçla ne yaparsa yapsın beni ilgilendirmez.
0
🌸Cesario
(30.10.23)
abi şu dünyada çeşit çeşit insan gördüm de erkekte küpe veya dövmeyi varsayılan gören kimseye rastlamadım inan.

"dövme veya küpesi olmayan erkekle asla" diyen bir kadınla zaten kendi akıl sağlığın için muhatap olmaman lazım. böyle saçma bir şey duymadım hayatımda.

arkadaşların belki sana yakışacağını düşünmüştür, o yüzden söylemişlerdir. aksi takdirde hiçbir mantıklı açıklama getiremiyorum.
0
mark greg sputnik
(30.10.23)
Kafa bulacaklar aralarında sana bunu yaptırırız diye iddia ya girmiş galan bile olabilirler. saçmalamışlar +1
0
basond
(30.10.23)
Şöyle söyleyeyim, bana dövme yaptırtacak ve küpe taktırtacak tek şey devlet tarafından kanunen mecbur tutulması olabilir. Hatta muaf tutulmak için sağlık raporu bile almaya kasarım, o kadar. Nasıl bir saçmalıktır bu?
0
d max
(30.10.23)
dövmeli ve küpeli bir erkeğim. dövme veya küpesi olmayan bir erkekle asla olmaz diyen kadına selam bile vermem, topukları vura vura kaçarım.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(31.10.23)
kurumsal bir şirkette işe başladım, ofise ilk gittiğimde 20-30 yaş arası çoğu kişide birden fazla dövme + küpe, piercing vs. vardı, dövmesiz olarak azınlık gibi hissetmiştim
0
Coyote
(31.10.23)
ona buna bakma, gayet düzgünsün. asıl belli bir yaştan sonra hele ergen değilse bir erkek, dövme küpe falan itici gözüküyor bence.
0
babemsi
(31.10.23)
(2)

Hangi espresso makinesi? Wmf Lumero vs. Delonghi Dedica

chicha_v2
https://shop.delonghi.com.tr/delonghi-dedica-manuel-esp-mak-ec685mhttps://www.wmf.com.tr/wmf-lumero-portafilter-espresso-makinesiDelonghi'ye daha yakınım, fiyatları birbirlerine yakın ama Türkiye'de Delonghi servis vs. açısından daha avantajlı olur gibi.Ne dersiniz?
shop.delonghi.com.tr

www.wmf.com.tr

Delonghi'ye daha yakınım, fiyatları birbirlerine yakın ama Türkiye'de Delonghi servis vs. açısından daha avantajlı olur gibi.

Ne dersiniz?
0
chicha_v2
(30.10.23)
Konchero serena tavsiye ederim, ben kullanıyorum memnunum.
0
motosiklet burclu adam
(30.10.23)
Delonghi
0
babemsi
(31.10.23)
(5)

pişmanlıklarınızla nasıl mücadele ediyorsunuz?

sarisinvekotlu
sb.
sb.
0
sarisinvekotlu
(30.10.23)
Pişmanlığı atlatmak için özfarkındalık ve üzerine düşünerek karar vermek lazım. Bu sayede "O anda yapılması gereken en mantıklı şey oydu ve yaptım, günahıyla sevabıyla benim karar, canım sağ olsun" diyebiliyorsun.

Bi de oldu bitti, kendini yıpratmanın bir anlamı yok. Bi daha aynı hatayı yapmamak için, karşına sonra çıkacak benzer durum için kendini hazırlamaya bak.
0
Bruce
(30.10.23)
Etmiyorum :D "iyi halt yemişsin bir daha yapma" diyorum kendime.
0
akhenaten
(30.10.23)
Yapılan hata çok hayati bir meseleye dokunmadıysa şayet ders çıkartıp önüme bakıyorum. Fakat ciddi bir durumla karşı karşıya kaldıysam yapılan hata sonucunda o pişmanlıkla baş etmek gerçekten zor. Onun ilacı da zaman.
0
dedeminhirkasi
(31.10.23)
Bu güne kadar pişmanlığım olmadı. Ama genelde her yaptığıma ve söylediğime çok dikkat ettim, bu da oldukça yıpratıcı ama pişman olmaktan iyidir.
0
babemsi
(31.10.23)
Bir konudan pişman olunduysa geçmişte yaşanmış ve bitmiş bir konu demektir.

- Eğer telafi etme imkanı varsa, bu hayatın herhangi bir alanında olabilir, telafi etmeye çalışırım.

- Eğer telafi etme imkanı yoksa, yaşanmışlık ve tecrübedir derim geçerim. Bu konudan ne dersler çıkardım, ne gibi hatalar yaptım, gelecekte yapmamak için nelere dikkat etmem lazım diye düşünüp ona göre hayatımı şekillendiririm.

Her iki noktada da önemli olan devamlı olarak geçmişe takılmamak ve hayıflanmamak. Sürekli pişman olduğun konuları düşünürsen hayatı kendine zehir edersin, bugünü ve yarını kaybedersin belki sağlığın dahi olumsuz etkilenir. Hayatta herşey var, geçmişten dersler çıkar ve önüne bak. İnsanoğlu hata yapmaya çok müsaittir hatalarından ders çıkarıp kendini düzeltmeye çalıştığın sürece iyiye gidersin.
0
Lethe
(31.10.23)
(16)

Kendinizden kac yas buyuk/kucukle cikarsiniz?

lapaz
+-7'ye dogru gidiyorum ama biraz da heyecanliyim
+-7'ye dogru gidiyorum ama biraz da heyecanliyim
0
lapaz
(26.10.23)
Max 10 yaş küçük
0
olaylar olaylar
(26.10.23)
+7 olur. yaştan ziyade karakter en önemli şey.
0
babemsi
(27.10.23)
Küçükle no. +10
0
Amaranta ursula
(27.10.23)
21-28 ile 30-37 arasında büyük fark var. Yaşlar yükseldikçe pek problem değil.

edit: fakat yaşa takılıp kendini engellemeye değmez. Kendin deneyimle.
0
nhk ni youkosu
(27.10.23)
+/- 4 dışında düşünemedim ben hiç.
0
ananiyimioguz
(27.10.23)
30 yaşında bir erkek olarak böyle keskin rakamlarım yok ama ideal şartlarda min 25+ birisiyle olmak isterim ancak 23 yaşında biri çıkıp 25'liklerden daha da olgun gelebilir. ama 23'ten küçüğü ciddi ilişkide olmaz gibi ya çok çocuk hissettirir yani o seviye. şimdilik -7 gibi o yüzden ama 35 olduğumda da 25+'ya okey olurum gene o yüzden değişiyor - kısmı. + kısmı sabit ama 2 ya da 3 civarında kalır 4'e çıkması zor.
0
pietro crespi
(27.10.23)
alt legal sınır belli. üst sınır ise vucuda bağlı. vucut sağlamsa limit yok.
0
roe
(27.10.23)
39 yaşında bir erkek olarak ciddi bir ilişki için en fazla 30 yaş. benden büyük veya yakın yaşlarda biriyle olmaz.

ciddi bir şey yoksa 18-45
0
tabudeviren
(27.10.23)
Aradaki farka takılmam, 27-40 arasında olması yeterli.
0
Bruce
(27.10.23)
-2 / +3
0
akhenaten
(27.10.23)
+12, -10 deneyimlerim oldu. Yaşa takılan biri değilim ama 27-28 yaş üstü olması iyidir, ergenlik bitmiş oluyor en azından.
0
astrid
(27.10.23)
+- 20
0
Bir cebinde das kapital
(27.10.23)
4 yaş küçük için daha neler derken 7 yaş küçükte buldum kendimi. İlgin varsa kapılıp gidiyorsun,yaş filan hikaye oluyor.
0
asteriks
(27.10.23)
kendimden kücükle olmaz, +10 a kadar olabilir, yas aldikca arada cok fark olmasini istemem. k.
0
Ley
(27.10.23)
benden 8 yaş büyük biriyle 3 sene takıldım. benden 3 yaş küçüğüne 1 hafta dayanamadım.
0
nolmus yani
(27.10.23)
40 yaşındayım ve 26 yaşındaki sevgilimle müthiş bir uyum içersindeydik. Abuk subuk bir sebepten bitsede yaş olayına çokta takılmamak gerektiğini düşünüyorum.
0
thesomberlain
(28.10.23)
(4)

Hangi marka kablosuz dikey süpürge? F/p

mikahakkinen
Hantal çekmeli süpürgeyi bırakıp kablosuz kolay kullanımlı hafif bir süpürge ihtiyacımız var. Önemli olan hafif ve çekiş gücü olması. 10bin tl üzeri olmayan işe yarar önerileriniz nedir?
Hantal çekmeli süpürgeyi bırakıp kablosuz kolay kullanımlı hafif bir süpürge ihtiyacımız var. Önemli olan hafif ve çekiş gücü olması. 10bin tl üzeri olmayan işe yarar önerileriniz nedir?
0
mikahakkinen
(24.10.23)
Xiaomi Mi Handheld 1C kullanıyorum, çok da memnunum. Dyson’a para vermeye gerek yok, servisiydi, yedek parçasıydı, pahalı olmasıydı vs. Aynı modelden sanırım artık yok ama muadili vardır. Hepa filtresi yıkanabilen bir model seçin.
0
orient blue
(24.10.23)
Tefal flex almıştım ben, memnunum fiyatı çok pahalı değildi ve kullanımı da kolay geldi.
0
babemsi
(24.10.23)
Bosch unlimited 7 kullanıyorum, 10 yıl motor garantisi var yanlış hatırlamıyorsam. Çekim gücünden memnunum. Pili de Bosch'un iş aletlerine takılan pillerden, bizim ufak bir matkabımız var, onun pili uyuyor, yedek pil niyetine kullanıyoruz bazen. Bir sürü aparatı var, filtresini temizlemek kolay. Işığı da var, Dyson gibi yeşil değil ama o da gayet tozları gösteriyor. Borusu da bükülüyor ayrıca, koltuk altına sokarken eğilmek zorunda kalmıyorsunuz. Fiyat aralığınızın sınırında kalıyor biraz, 9 buçuk bin liraymış ama değer bence.
0
loveless
(24.10.23)
ben olsam eski model dyson alirim biter. evde V6 var, 5-6 sene oldu hala mis gibi calisiyor. aldigimizda eski modeldi, uretimi bitmisti. gidip son modeli almaya gerek yok.
0
cooperr
(24.10.23)
(12)

Sabahları sevmeyen var mı?

playing star again
Ben hayatımın önemli kısmını çoğunuz gibi sabah kalkıp okula gitmekle geçirdim. Mecburen erkenden kalkar yarı uyur yarı uyanık okula giderdim. Üniversitede falan sabah ders yoksa pek erken kalkmazdım veya uyansam da yatakta bir iki saat debelenirdim, sabahları ne yapılır bilemezdim. Hiçbir zaman sab
Ben hayatımın önemli kısmını çoğunuz gibi sabah kalkıp okula gitmekle geçirdim. Mecburen erkenden kalkar yarı uyur yarı uyanık okula giderdim. Üniversitede falan sabah ders yoksa pek erken kalkmazdım veya uyansam da yatakta bir iki saat debelenirdim, sabahları ne yapılır bilemezdim. Hiçbir zaman sabah kalkıp ders çalışan biri olmadım mesela, genelde gece çalışırdım herkes uyurken.

Sonraki dönemlerde mecburiyet yoksa pek erken kalkmadım. Sabah erken kalkmak beni huzursuz ediyor sanki. Mesela pandemide bir ara çalışma düzenim 20.00-00.00 arası idi. Gündüz saat 12 gibi kalkar evde kitap mitap okurdum. Toplantı falan varsa öğleden sonra onlara girerdim, ıvır zıvır işim varsa onları hallederdim ama aktif çalışmaya saat 20.00'de başlardım. Hatta bir ara ramazan da denk geldi ve aktif çalışma düzenim gece 12.00-04.00 oldu. Gece sessizliği daha verimli çalışmamı sağlıyor sanırım. Sabahları çok fazla dikkat dağıtıcı şey var sanki ve yataktan çıkıp hayata başlamak zor geliyor açıkcası.

Neyse şu an yine belli dönemler dışında erken kalkma zorunluluğum yok çoğunlukla. Kalksam da sabahları kös kös duruyorum ne yapacağımı bilemeden. Sabahın köründe pc açıp iş başına geçmem çok zor verimli şekilde. Hadi hazırlanıp gideyim ofise erkenden bitireyim işleri diyorum ama tatsız tutsuz sası sası geliyor o vakit ve yoğun bir anksiyete basıyor. Bir de sanki sabahları kafam çalışmıyor gibi geliyor. Bu durumu daha gençken sürdürmek kolaydı ama şu an o kadar kolay değil. Tabi bir de normal insanların çalışma düzeni 09.00-17.00 olduğu için hayata adapte olmak, insan içine karışmak, partnerle saatleri denkleştirmek zorlaşıyor.

Ey 09.00-17.00 çalışıp kafanızı yormanız gereken işler yapanlar (biraz da özdisiplin gerektiren işler yapanlar özellikle), siz sabah normal çalışabiliyor musunuz? Hani kağıt kürek vs işler yine yapılıyor sabahları da analiz sentez, yaratıcılık, çözüm gerektiren şeyler sanki patlıyor gibi.. çözüm de istemiyorum aslında ama sadece merak ettim benzer şeyler hissedenler var mı diye.
0
playing star again
(19.10.23)
11'e kadar beynim çalışmıyor benim, hele ki az uyuduysam ve hava kötüyse iş konusunda kimseyi yanıma yaklaştırmıyorum.
Öğle yemeğini yiyip sigara kahve yapıp öyle girişirim kafa yormalı işlere.

Bu arada bence saatle değil uyandıktan sonra geçen süreyle ilgisi var. 5te kalksan 9'da verimli çalışırsın bence.
0
Bruce
(20.10.23)
hocam tam olarak ben de böyleyim, sabah güneşinin açısını duvara yansıyan rengini bile sevmiyorum, sarısı bile çiğ geliyor bana yani bu kadar sevmeyen yoktur :)

uykumu alsam da kafam henüz açılmış olmuyor güne başlayamıyorum

bazıları da sabahı daha çok seviyor enerjik oluyor zihinleri açılmış oluyor onları da anlıyorum
0
freebird5406_2
(20.10.23)
Tam tersini dusunuyorum.
Kafa patlatma gerektiren isleri sabah erken yapiyorum. Sabah 8 den oglene kadar beynimi patlatacak isteri yapiyorum. Cok da verim aliyorum.
Oglersn sonra kagit kurekler ve 5 gibi bitiris.
Sonrasi sosyallesme, oyun, yemek vs.

Ama ben universitede de boyleydim. Yani iki tip insan var bu konuda ertesi gune yetistirmesi konu varsa gece uyumayip calisanlar ve gece uyuyup erken kalkip calisanlar.

Ben 2. Gruba giriyordum. Suanda da ben ogleden sonra kafa batlatacak bie isi cok zor yapiyorum. Hele de 7 den 8 den sonra asla yapamam.

Ama bu hayat duzeninde uzun suredir bulunmanin verdigi sartlanmislikta var biraz. Yani belki bu sartlanmisligi asabilsek ben aksam daha verimli olurum sen sabah daha verimli olursun. Ama arrik tercihler oturdu.
0
zimbirik
(20.10.23)
Ben de tam tersi durumdayım. Tatillerde bile 5:45-6:00 civarı uyanırım. Şu sıralar günler kısaldı diye 6:30'u buluyor, o saatten sonra yatak batıyor bana.

Uyandığımda da hiçbir problem yaşamam, uyanmam için nadiren alarm gerekir. En verimli olduğum zamansa öğle yemeğine kadarki zaman. Yemekten sonra gün geçmez.
0
akhenaten
(20.10.23)
Çok klişe iki sınıf var işte baykuşlar ve tavuklar diye. Bu sınıflandırmanın bilimselliği ne kadar var tartışılır ama olayı basitleştirmek için etkili bir yöntem. Siz baykuşsunuz, ben de öyleyim. Lisede, üniversitedeyken yaz tatillerinde sabah 6 gibi uyuyup öğlen 2 gibi uyanırdım ve hayatımda en keyif aldığım dönemdi. Sabah gün doğarken uyumanın keyfine bayılıyordum.

Üniversite bitip tus çalıştığım dönem pandemiye denk geldi ve zorunluya gitmediğim için evdeydim. Gece 10'da çalışmaya başlayıp sabah 6'ya kadar ufak molalarla çalışıyordum ve en etkili çalışabildiğim dönem oydu günlük 6-7 saat ortalamalarla. Normal şartlarda 4 saati geçemiyordum pek (tus'a günde 10 saat ortalamayla çalışan insanlar oluyor yani çok abartı değil benimki :D )

Şimdi çalışırken de sabah kalkmaktan NEFRET ediyorum. Çalıştığım bölüm gereği öyle çok erken kalkmama gerek yok. 8'de kalkıp 9 gibi işte olsam yeter. O 8'de kalkmak bile bana zulüm geliyor. 5 tane alarmla anca uyanabiliyorum, uyansam da yataktan çıkmaya üşeniyorum tekrar uyuyakalıyorum falan dsjds zaten öğle arasına kadar da ayılamıyorum düzgün. Ama geceleri de en verimli olduğum zamanlar oluyor.

Burada sabah erken işini halledip verimli çalışan arkadaşlar da yorum yapmış. Onlar da tavuk grubunda işte (hakaret olarak tavuk demiyorum ki çok özeniyorum da kendilerine, günümüz dünyası daha çok onlara uygun şekilde dizayn edilmiş durumda). Sabah erken kalkıp güne başlamaktan keyif alan, gece 11'den sonra önemli bi şey olmaz diyip kafasını vurup yatan insanlar var ve bu hayattan maksimum verim alabiliyorlar gibi geliyor bana :D

Şu an yaptığım işte bu dönemde spesifik olarak beynimi kullanmam gereken pek işim yok ama olduğu dönemler sabahları bir şekilde kendimi zorlayarak yapabiliyorum ama yine de çok keyifli olmuyor tabii ki :D
0
nundu
(20.10.23)
Herkese teşekkürler.

@nundu ben de büyük oranda böyleyim. Sabah iş varsa uyanırım, hatta önemli bir iş varsa kaygıdan kendiliğimden uyanırım ama sabahları salgılanan kortizol seviyesinden mi bilmiyorum ama aşırı mutsuz kaygılı uyanıyorum. Ve direkt kafam dağılsın diye bişiler dinlemeye (bu ara fatih altaylı mesela xd) başlıyorum hazırlanırken.


Mesela bugün 09.30 gibi uyandım ama hala yataktayım. İşler de var aslında ama kalksam kafamı toplayamayacağımı biliyorum az çok, tabi motivasyonsuzluk da var biraz inkar etmeyeyim.

Yine öğleden sonraya ve akşama kaldı bizim işler...


Bu arada bu tavuk ve baykuş olayının biyolojik temeli vardı diye hatırlıyorum. Sirkadyen ritmi farklı oluyordu sanırım baykuş diye tabir edilen bizim gibilerin.
0
🌸playing star again
(20.10.23)
Sabahları seven var mı?
Var gerçi biliyorum birkaç tanesini ama çoğunluk sabah erken kalkmaktan şikayetçi.
0
SiyamkedisiZorro
(20.10.23)
Başlıpa cevap Acun Ilıcalı var benim bildiğim en son bu minvalde açıklamalarına denk geldim.
0
AlsterWasser
(20.10.23)
Ben sizin gibiydim, tüm öğrencilik hayatım geceleri ders çalışarak, geceleri proje hazırlayarak, geceleri yazı yazarak geçti. Neredeyse on yıldır çalıştığım sektörde de (bir yıl dışında) sürekli uzaktan çalıştığım için, toplantı koordinasyon vs derdim de olmadığı için sabah kalk, kahve iç, bi şeyler izle, oyalan, sonra bir ara otur işe başla... şeklinde çalışıyordum.

Son birkaç aydır çoğu sabah en geç 6'da (en erken 4.30'da) uyanıyorum, baktım ki uykumu almışım ve kafam da çalışıyor gibi, kalkıyorum. O saatte kalkınca da "e çalışayım bari" diye bilgisayarı açıp işin başına oturuyorum. İşim rutin değil, her an kafamın çalışması gerekiyor ve sabahın karanlığı da bana gece herkes yattıktan sonra karanlıkta çalışmakla aynı hissi veriyor. Bazen sabah 10'da o gün yapmam gereken bütün iş bitmiş oluyor, eşim mesaisini bitirene kadar ayaklarımı uzatıp dizi izliyorum. 39 yaşımdan bildiriyorum: sabah erken kalkıp çalışabilmek aslında şahane bir şeymiş.
0
kobuzchu kiz
(20.10.23)
sabah erken kalkmaktan nefret ediyorum. sırf bu yüzden, iş hayatımı buna göre kurgulamak için senelerce farklı girişimlerde bulundum. tam rayına girdi, artık erken kalkmamı gerektiren bir durum yok diyordum ki, bir bebeğimiz oldu. sanırım yine aynı kısır döngüye geri döneceğim gibi duruyor :/
0
silent enigma
(21.10.23)
Bol kahve ve bol şekerli birşey yersem sıkıntı olmuyor. Sabah kahvaltısıyla sorunum var. Yumurta, peynir sevmiyorum.
0
roe
(22.10.23)
sabahları apar topar kalkıp işe veya okula giden birinin sabahtan nefret etmesi çok doğaldır. ama sabah keyifli bir yere gitmek, veya evde rahat rahat kahvaltı edip bir şeyler içmek bambaşka. bence geceleri de eğer yalnızsanız ve yapacak bir şeyiniz yoksa daha kötü, sabahın koşuşturması vs. derken çabuk geçiyor ama geceleri depresif mod, yalnızlık daha kötü etkiliyor.
0
babemsi
(23.10.23)
(9)

kadınlara soru: bir erkek sizin yanınızda heyecanlanıyorsa

sorusoranadam
eli ayağına dolaşıyor, saçmalıyor, kızarıyor bozarıyor..dolayısıyla hoşlanma olduğunu anladınız. bu durumda ona bakışınız nasıl olur?hoşunuza gider mi, acınacak bir durum olarak mı görürsünüz?
eli ayağına dolaşıyor, saçmalıyor, kızarıyor bozarıyor..
dolayısıyla hoşlanma olduğunu anladınız. bu durumda ona bakışınız nasıl olur?

hoşunuza gider mi, acınacak bir durum olarak mı görürsünüz?
0
sorusoranadam
(10.10.23)
Niye aciyayim ki? Cok tatli bi duygu. Acimam icin sevilecek biri olmadigima inanmam gerekir benim bakis acima gore
0
mor oje
(10.10.23)
Yakışıklıysa hoşuma gider
0
personaa
(10.10.23)
Hoşlanıyorsam hoşuma gider hoşlanmıyorsam Allah’ın eziği derim.
0
yenibirgüzelnick
(10.10.23)
Hoslaniyorsam hosuma gider. Hoslanmiyorsam herhangi bir his belirmez, fikir olusmaz, en fazla gulumser gecerim.
0
nic cage
(10.10.23)
bana hitap etmez hayirdir kardes ilk defa mi bayan goruyorsun diye dusunurum malesefkk
0
mess
(10.10.23)
Güzel bir şey, kaldı mı öyle erkekler.
0
babemsi
(10.10.23)
hoşlanıyorsam hoşuma gider ama çok da şapşaloza bağlamasın
0
Mossy
(11.10.23)
çok insanca bulurum, sempatik gelir.
0
elma
(12.10.23)
duygum nolursa olsun, hoşuma gider. acımak ne kelime!? :)
0
cccbehzatccc
(12.10.23)
(5)

Hangi mont?

we are floating in space
Baharlık baseball yaka bomber mont alma niyetim var. Şu ikisi arasında kaldım. Hangisini tercih edersiniz?https://www.mavi.com/lacivert-bomber-mont/p/0110210-70490https://www.boyner.com.tr/only-sons-lacivert-erkek-mont-22023287-onsjoshua-bomber-otw-vd-p-1682380
Baharlık baseball yaka bomber mont alma niyetim var. Şu ikisi arasında kaldım. Hangisini tercih edersiniz?

www.mavi.com


www.boyner.com.tr
0
we are floating in space
(07.10.23)
mavi jeansdekinin tarzı klasik bomber cekete daha yakın, kesimi işçiliği daha güzel, mat rengi de daha iyi hatta kumaşı polyester değil polyamid olabilir, bu polyestere göre daha dayanıklı bir kumaş ipliği
0
freebird5406_2
(07.10.23)
www.sandro.com.tr

Bunu mağazada gördüm çok güzeldi :(
0
fakat
(08.10.23)
1. diyorum ben. ama ikisi de güzel gerçekten
0
babemsi
(08.10.23)
Ben ikisini de beğenemedim şahsen. Yakın zamanda bakmadığımdan öneri de sunamıyorum maalesef.
0
baldan kaymak
(08.10.23)
Ikisini de begenmedim. Daha spor veya daha tarz duran bir sey aradi gozum
0
mor oje
(08.10.23)
(9)

intikam iyi bir sey mi kotu bir sey mi?

duyurukullanıcısı
Biri bize bir sey yaptiginde unutmali miyiz? Yoksa bizde benzer bir sekilde denk bir sey yapmali miyiz?Etik ve ahlak acisindan da degerlendirebilirsiniz
Biri bize bir sey yaptiginde unutmali miyiz? Yoksa bizde benzer bir sekilde denk bir sey yapmali miyiz?

Etik ve ahlak acisindan da degerlendirebilirsiniz
0
duyurukullanıcısı
(06.10.23)
Ben kendime yapılmasını istemediğim birşeyi başkasına yapmam.

Biri bir hata yaptıysa yutmak zor iş. Birşeylerden ödün veriyorsunuz. İçeriğine göre hareket ederim hep.

Yani tamamen örnek; sevgiliysem ciddiyse devam istemediyse eyvallah derim. Daha kötüsü yaşanmadığı için devam ederim. Yada söz verdi tutmadıysa, kârdır derim. Sonuçta tüm insanlar değerli şeyleri ellerinde tutamıyorlar. Ama yalan söylendiyse, yüzleşirim. İçimdekileri söylerim ve bir daha dikkate almam.
0
baldan kaymak
(06.10.23)
bir faydası olcaksa, fazla efor gerekmiorsa, pskilojik açıdan yormayacaksa yapılabilinir
zaten yaşatılan yaşanır
0
bir soru sorcam
(06.10.23)
Ingilizce varsa su videoda cok detayli bir sekilde masaya yatiriliyor bu sorun:
www.youtube.com
0
hot potato
(06.10.23)
bence unutmak enayilik

ama intikam alma duygusunu sürekli taşımak çok yıpratıcı

kafaya takmamak, zamanı ve sırası geldiği zaman golü atıp intikam almak en güzeli. ne de olsa intikam soğuk yenilen bir yemektir. intikam duygusunu sıcak bir şekilde uzun süre taşımak kötü bir şey

etik ve ahlak açısından değerlendirmedim
0
abelardo
(07.10.23)
intikam, hukukun üstün olmadığı, düzgün uygulanmadığı ülkelerde daha çok hissedilen bir duygu bence..

Eğitim ve hukuk sistemi düzgün işleyen bir ülkede intikam hissi serserice bir his...
0
digits
(07.10.23)
siz bir eylemde bulunmuşsanız bile kişi yaptığının karşılığı bir şekilde , bir zamanda bulacaktır, eğer buna inanıyorsanız, rahatlarsınız, eğer degilse enerjinizi kurban etmeye hazırsınız demektir
0
Rao
(07.10.23)
İntikam iyi bişey mi kötü bişey mi? - kötü bişey

İntikam alır mıyım? Yapana, yapılana, bana etkisine göre değişir. Yapmam diyemem. Psikolojimin ne kadar bozulduğuna da bağlı olarak değmez deyip çok affetmişliğim var.
0
naksidil
(07.10.23)
birinin bize bir şey yaparkenki ruh hali ve koşullarını muhakkak değerlendiriyorum kendi adıma. hepimiz insanız, bazen hiç farkında olmadan, gayet insani içgüdülerle de başkalarını üzüp kırabiliyoruz. hayat ve insan psikolojisi lineer bir çizgiden oluşmuyor. böyle durumlarda niyete odaklanıyorum ben. gerçekten insani bir tökezlemeyle mi yaptı o davranışı, yoksa bir irade göstererek bıçağı sokup üstüne bir de çevirdi mi. davranış derken gündelik yaşama dair şeylerden bahsediyorum bu arada.

insani bir tökezlemeyse bu konudaki kırgınlığımı, kızgınlığımı düzgün ifadelerle paylaşıyorum. karşı taraf yapıcı biriyse iletişim ve paylaşım onarılıyor, yapıcı değilse elenip gidiyor, bu durumda da zaten çok umursamıyorum.

irade göstererek bana o hareketi yaptıysa, şiddet veya öfke sorunu yoksa yine düşüncelerimi kısa ve öz, tartışmaya ve spekülasyona kapalı bir şekilde paylaşıp iletişimi sonlandırıyorum. bahsettiğim problemleri varsa, tartışmaktan beslenen negatife odaklı biriyse, benim düşünce ve duygularımı paylaşmam, öfkemi yansıtmam beni daha büyük bir kaosa, toksik bir zemine, seviyesiz bir noktaya çekeceği için sıfır tepkiyle iletişimi derhal sonlandırıyorum. bir süre kendi içimde öfkemi, kırgınlığımı taşısam da bununda bir deneyim olduğunun idrakiyle bunları ardımda bırakıyorum. bunları taşımak çok gereksiz yükler olarak geliyor bana.

bu yazdıklarımı her seferinde tabi ki %100 uygulayamıyorum ama mümkün mertebe bu yol haritasıyla ilerlemeye gayret ediyorum.
0
Phoebe
(07.10.23)
ben alıyorum bir akrep burcu olarak, ben almazsam ilahi adalet alıyor.
0
babemsi
(08.10.23)
(3)

Onay bağımlılığı

Lubb
--dikkat hassas konu--Onay alma hastalığına kapıldım. gayet de insan sevmeyen biri olarak nedense çevremden onay almak istiyorum en saçma şeylerde bile. bunu nasıl aşabilirim? çünkü iş ortamı olsun, aile ortamı olsun böyle millet onay versin de öyle yapayım şu fikrimi güdüsü var içimde hep. sonra pi
--dikkat hassas konu--

Onay alma hastalığına kapıldım. gayet de insan sevmeyen biri olarak nedense çevremden onay almak istiyorum en saçma şeylerde bile.

bunu nasıl aşabilirim? çünkü iş ortamı olsun, aile ortamı olsun böyle millet onay versin de öyle yapayım şu fikrimi güdüsü var içimde hep. sonra pişman oluyorum tabi. yanlışsa da yanlışım benim olsaydı keşke diyorum.

muhtemelen karakterimde sıkıntılar var. belki de psikolojik bozukluklar da olabilir (99.9% ihtimal). çok da umrumda mı? hayır.

sadece insanları daha az umursamak için ne yapabilirim bunu merak ediyorum? en yakınlarım bile olsa. çünkü kendim olamadığımı hissediyorum.
0
Lubb
(04.10.23)
Dönemsel olarak yaşadığınız birşey olabilir. Zor bir durumun içindeyseniz bunu bir kaçış noktası olarak görüyor olabilirsiniz. Benim tavsiyem yaşadığınız şeyleri çevrenizdekilere anlatmayın. Şu sıralar havadan sudan sohbet açın, sıra fikir alma konusuna gelmesin ve kendinizi onaylayın. En önemlisi, kendinize bir hedef koyun, gerçekleştirin, sonra diyeceksiniz kimsenin fikri olmadan hallettim bu meseleyi, o yüzden kimsenin fikrine de ihtiyacım yok.
0
babemsi
(04.10.23)
Onay derken bile kendi kararınıza en yakın olanı tercih ediyor olmalısın.

İnsanları sevmemen bile fıtrat gereği onlarla bir şekilde eninde sonunda yakın olacaksan. Onay konusunda kendi kesin kararınıza rağmen yine yardım olsun, başka bir ihtiyaç söz konusu olsun diğer insanlara bir şekilde yakın olma gereği söz konusu.
Bir de onay almak istediğin konu hakkında bilmediklerin fazlaysa başkalarının görüşleri burada yine önem kazanacaktır.

İnsan kelimesi 'ünsiyet'ten gelir. Başkalarına yakın olma isteği demektir.
Bizler için kaçınılmaz bir durum.

Onay aldıktan sonraki pişmanlık çoğunlukla konuya uzak veya bilgisiz birine danışmaktan ileri gelir.
Bir bilene sormakla çok sevdiğimiz birine sormak arasındaki farkı da görmeye çalışmalısın.
0
diyecevaplandı
(04.10.23)
Onay almak istemek = sorumluluk almak istememek.

Neden sorumluluk almak istemiyorsun?
Birkaç kınuda sorumluluk alıp kararından pişman oldun ya da kendini sıkıntıya sokacak bir şeyler yaşandı.

Böyle bir şey mi acaba?
Ya da bilgisizlikten dolayı mı hep insanlara sormak istiyorsun? Eğer öyleyse öğrendikten sonra geçer o durum. Öğrendiğin ve defalarca yaptığın şeyi bi daha sormazsın.

Eşimle aramızda şöyle bi şey yaşandı onay alma konusuyla ilgili; o makineye çamaşır atacağı zaman gelip sürekli "bunu beyazlarla atacağım di mi, bunu koyu renklerle atacağım di mi?" tarzı sorular soruyor, daha önce yanlış attığı şeyler olmuştu ben de kızmıştm neden sormuyosun diye. Artık hep onay almak istiyor, böyle bir şey mi yaşadınız acaba?

Yani kaynağını çözmek lazım bence. Sorumluluk alma konusunda somut adımlar atmak gerekebilir.
0
turuncu tonlarda
(04.10.23)
(6)

Akşam saatlerinde gelen açlık hissi

baldan kaymak
Ne yaparsam yapayım akşam bu saatlerde bir çorba, ekmek arası birşey gibi bir yemek yeme açlığı hissi geliyor. Yemeden de uyuyamıyorum.1) Bu neden oluyor? 2) Neyi ölçtürmem lazım kontrol etmej için. Canım tatlı değil tuzlu istiyor ağırlıkla. 3) Sizde de oluyor mu?
Ne yaparsam yapayım akşam bu saatlerde bir çorba, ekmek arası birşey gibi bir yemek yeme açlığı hissi geliyor. Yemeden de uyuyamıyorum.

1) Bu neden oluyor?
2) Neyi ölçtürmem lazım kontrol etmej için. Canım tatlı değil tuzlu istiyor ağırlıkla. 3) Sizde de oluyor mu?
0
baldan kaymak
(01.10.23)
Evet maalesef. Yapacak bir şey yoksa, can sıkıntısından. Çözüm olarak akşam yemeğini sağlam yemek işe yarayabilir veya birşeyler yemek yerine birşeyler içerek oyalanabilirsiniz.
0
babemsi
(01.10.23)
Gün içinde yeterli kalori almiyorsaniz akşam saatlerinde illa ki acikiyorsunuz. Ama bu kalorilerin makro değerlerine de bakmak gerek. Örneğin ben güç içinde proteini dengeli yediğim zamanlarda akşam hiç acikmiyorken; glisemik indeksi yüksek besinler tukettigimde ya da karbonhidrat ağırlıklı beslendigimde acikiyorum. Öğünlerinizi bir gözden geçirmekte fayda var.

Akşam yemeklerini çok erken yiyorsanız gece de geç uyuyorsaniz acikiyorsunuz. Yine akşam 18.00den sonra yemek yemeyin efsanesi en geç 11-12 gibi yatakta olanlar için geçerli bence. Sizin uyku saatiniz daha geç saate kalıyorsa illa ki acikirsiniz. O yüzden yemek saatinizi biraz daha geç bir saate alabilirsiniz.

Gün içinde yeterli su icmeyince de acikiyorsunuz daha doğrusu susuzlugu açlık sanıyoruz. Bu bende çok gözlemlediğim bir durum. Az su içtiğim bir dönemdeysem aç sanıyorum kendimi. Halbuki sadece susuyorum. Bunu da gözden geçirebilirsiniz.


Son olarak da psikolojik açlık olabilir. Her gün belirli bir rutin oluştuysa beyin bunu sürdürmek istiyor, dolayısıyla acikiyorsunuz. Bu noktada biraz sabırlı olup yememek gerekiyor. Bazı kişilerde tatlı yeme istegi on planda oluyor, bazılarında tuzlu. Kiminin TV izlerken rutini var, kimisinin de kitap okurken. Ben mesela içki iciyorsam illa ki yanında kıtır bir şey arıyorum. Yemezsem olmuyor mu? Oluyor ama beyin otomatik olarak bunu istiyor ve tat almıyorum. Sizde de rutin oluştuğundan yemek istemeniz normal. Eğer kendinizi tutarsanız ve gün içinde dengeli beslenirseniz bir süre sonra o açlığın geçtiğini görebilirsiniz.

Yine de genel bir kan sayımı da yaptırabilirsiniz ama yukarıdaki nedenlerden biri olma ihtimali yüksek.
0
fraise
(01.10.23)
Öğle yemeğini akşam üstü yersem olmuyor pek.
Paikolojik nedeni birazcık duygusal açlık olabilir.
Ve alışkanlık.
Fizyolojik nedeni metabolizmanızla ilgili olabilir. Gün içindeki saatlerde ve ne yaptığınıza bağlı olarak hızı değişiyor. Bu da yeme isteği uyandırabilir.
Tatlı isteği asabiyet olur şekwrle ilişkilendiriliyor genelde.
Süzün birazcık tansiyonunuz düşüyordur ya da belki şekeriniz de oynuyordur.
Fraise +1 , dahiliye doktorauna gidip kan değerlerinize baktırabilirsiniz.
0
cccbehzatccc
(01.10.23)
3- bende de arada oluyor, daha çok keyifliyken
0
cccbehzatccc
(01.10.23)
Kahve oneririm
0
turkuaz
(02.10.23)
Aynı problemi salatalık yiyerek çözüyorum. Bazen sadece televizyon seyrederken can sıkıntısından, bazen açlıktan, acıkıyorsam kendimi açlıkla baş başa bırakmayıp 1-2 tane salatalık yiyorum. Bazen kahvaltılık sivri biber yiyorum. Muhteşem bir şey.
0
silverleaf
(02.10.23)
(6)

Odaklanma sorunu yaşıyor musunuz ?

ismim ibrahim
Veya şöyle sorayım. En son ne zaman 30-40 dk boyunca sadece tek bir şeye odaklanıp onla uğraştınız? Film olur youtube videosu olur kitap olur... Ben kendimi bisey yaparken bir yandan da telefonun tuş kilidini açıp kaçarken buluyorum. Veya 15 dk kitap okuyorsam sonra twittera girerken buluyorum. Var
Veya şöyle sorayım. En son ne zaman 30-40 dk boyunca sadece tek bir şeye odaklanıp onla uğraştınız? Film olur youtube videosu olur kitap olur... Ben kendimi bisey yaparken bir yandan da telefonun tuş kilidini açıp kaçarken buluyorum. Veya 15 dk kitap okuyorsam sonra twittera girerken buluyorum. Var mı bu odaklanma sorununa tavsiyesi olan ?
0
ismim ibrahim
(30.09.23)
hocam bu mesele maalesef çağımızın sorunu. bende dehb de var, bi de günümüz koşullarının getirdiği olumsuzluklar olunca dikkati bir arada tutmak iyice zorlaşıyor.
en kestirme çözüm, sosyal medyayı bırakmak. sürekli kısa süreli içerik tüketmek, beynimizin dopamin dengesini bozduğu için uzun süreli hiçbir şey yapamıyoruz. böylece verimliliğimizi günden güne kaybediyoruz.
0
yazamajor
(30.09.23)
Maalesef, hatta diyorum zamanında nasıl bol bol film kitap oyun vs yapmışım. Kendimce şöyle çözümler getirdim, yapılacaklar listesi yapıp tek tek gerçekleştirmek (sıra sıra plan olsun vakit kaybı olmasın diye), birşeyler yaparken çay kahve içmek odaklanmak için, sosyal medyadan gereksiz şeyleri takipten çıkmak, kullanımı azaltmak, ve sanırım telefona uyarı koyabilirsiniz size bildirim gönderip uyarması için.
0
babemsi
(30.09.23)
Cagimizin sorunu +1 , yuzmek cok yardimci oluyor ve kitap okurken ara vermiyorum, spor salonunda derslere katiliyorum dolayisiyla ara vermeden yapiyorum,
0
songforsomeone
(30.09.23)
Hocam ben tez yazarken, telefonu farklı bir odaya koyuyordum. Bilgisayarın da internet bağlantısını kapatıyordum. Yoksa asla odaklanamıyorum ben de.
0
overthinker
(30.09.23)
Johann Hari'nin çalınan dikkat kitabını okumadıysanız tavsiye ederim kesinlikle. Herkesin bir şeyler bulabileceği bir kitap
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(01.10.23)
belki garip gelecek ama ben dopamin detoksu yaptıktan sonra kurtuldum. mastürbasyon ve pornoyu bıraktıktan bir 30-40 gün sonra odaklanma sorunum kayboldu.
0
komando kani var bende
(01.10.23)
(8)

bir kulağımı dolu hissediyorum ve kaşınıyor ne yapayım?

avatar is back
2 defa kbb'ye gittim bu sebepten 2 sene içinde. biri bakıp herhangi bir sorun yok deyip yolladı ikincisi "oo müthiş yav kulağın benimkinden temiz" gibi sırtımı sıvazladı. 3.kez şansımı mı deneyeyim ne yapayım? biraz iğrenç olabilir ama yıllar önce diğer kulağımdan çok büyük bir kir tabakası çıktı o
2 defa kbb'ye gittim bu sebepten 2 sene içinde. biri bakıp herhangi bir sorun yok deyip yolladı ikincisi "oo müthiş yav kulağın benimkinden temiz" gibi sırtımı sıvazladı. 3.kez şansımı mı deneyeyim ne yapayım?

biraz iğrenç olabilir ama yıllar önce diğer kulağımdan çok büyük bir kir tabakası çıktı o taraf hep boş rahat hissettiriyor ama diğeri tam tersi. ama doktorlarda bişey yok diyor.

nette baktım çene falan bişeyler diyor kirli olmasa da öyle hissedilmesi normalmiş ama normalliği geçtim rahatsız oluyorum :/

tecrübe dinlemeye ve önerilere açığım
0
avatar is back
(29.09.23)
şikayetin geçmediyse git bence, fiziksel muayenede bir sorun görünmemiş olabilir, mr isteyebilirler belki. daha önce de muayene edildiğini ve bir şey görünmediğini fakat şikayetinin devam ettiğini belirt.
0
oldz
(29.09.23)
O şey herkesten çıkıyor. İğrenç de değil.
0
Bir cebinde das kapital
(29.09.23)
başlığı görünce derin bir ah çektim, tecrübeli bir kbb hastasıyım. evet kir olabilir, bir yandan su kaçmış da olabilir. östaki disfonksiyonu da olabilir, kulakta basınç eşitsizliği yüzünden. son zamanda uçağa bindiyseniz, ağır grip, orta kulak iltihabi vs geçirdiyseniz, alerji varsa bunlar tetiklemiş olabilir. bol sakız çiğnemeli ve yutkunmalısınız, valsalva manevarası işe yarayabilir. son olarak mutlaka alanında uzman ve kendini geliştirmiş bir kbb uzmanına gidin, herkes anlayamayabiliyor.
0
babemsi
(29.09.23)
Kbb bence en sıkıntılı poliklinik. Bu doktorlar yüzünden içmediğim antibiyotik kalmamıştı. Özele gidip saçma sapan parça aldıracak doktora bile rastladım. En azından hastalığın ismini be nedenini öğrendim. Periyodik olarak hastalık tekrarlasa da artık kbb doktoru deyince güven vermiyor.

Demek istediğim eğer şikayetçi iseniz bu durumdan paraya kıyıp iyi bir doktora gidin
0
filipis
(30.09.23)
Ankara'daysanız Ergin Turan'ı öneririm
0
mirty
(30.09.23)
+1 östaki borusu
0
adivar
(30.09.23)
Kbb sorunlari yasayip cozum bulamadigim zamanlar olmustu. Cozumu soyluyorum uzman a degil profesora gideceksin.biraz fiyat farki var ama verirsin. Durumunu anlatirsin.
Doktor tavsiyesi istersen
(Istanbul avrupa yakasi)
Medipol bahcelievler hastanesi

Profesor dr. Cagatay han ülkü
0
Zetnikov
(30.09.23)
Bi yakınıma da öyle oldu, öeğer geniziyle ilgiliymiş. O da kulak temizlettireceğini sanıyordu
0
cccbehzatccc
(01.10.23)
(10)

sıkılıyorum, bunalıyorum

kixo
Taşrada memurlukta ikinci ayımı doldurdum, üçe yaklaşıyorum. Taşradan kastım hem kadrom taşra, hem de yaşadığım yer taşra. Bir şekilde büyükşehir sıfatı almış bir yer aklınıza gelmesin. Ancak en azından şehir merkezindeyim.İşten bahsetmek gerekirse, bir halt yaptığım söylenemez. Üç ayda iki üç hafta
Taşrada memurlukta ikinci ayımı doldurdum, üçe yaklaşıyorum. Taşradan kastım hem kadrom taşra, hem de yaşadığım yer taşra. Bir şekilde büyükşehir sıfatı almış bir yer aklınıza gelmesin. Ancak en azından şehir merkezindeyim.

İşten bahsetmek gerekirse, bir halt yaptığım söylenemez. Üç ayda iki üç hafta yoğun geçiyor gibi görünüyor, onun haricinde bir şey yok. Sabah bilgisayarı açıp kurum internet ağının izin verdiği ölçüde vakit öldürüp akşam eve geliyorum.

Ev ise 50 m2 bile değil. Üç kişi aynı anda evin herhangi bir yerinde yan yana duramaz. Teknik olarak mesken bile değil, ikametgah alamıyorum. İyi yanı yok mu, var. Faturalar dahil. Eşyalar dahil. Masrafı maaşımın tam çeyreği denk geliyor ve iş yerime yürüyerek 8-10 dakika mesafede.

Eve kedimi köpeğimi getiremedim. Hem ev sahibi sıkıntı, hem ev küçük. Ancak en büyük etken, en iyi ihtimalle 8 saat olan yolculuğu kaldırabilecek durumda değiller. Açık olmak gerekirse onlardan uzak olmak muhtemelen beni şu anda, ne kadar kabul etmek istemesem de, çok fazla etkiliyor sanırım.

İş konusunda şanslı mıyım, şanssız mıyım bilmiyorum. Çok alakasız işlerle görevlendirilip çok yoğun çalışanlar da var, benim gibi boş takılanlar da meslektaşlarım arasında. Bu durum biraz da benim çalıştığım yerin müdürü olsun, diğer çalışanları olsun genel olarak oldukça iyi, anlayışlı insanlar olmasından da kaynaklanıyor olabilir. Açıkçası bu yönüyle memnunum, başlamadan önce bayağı bir gözüm korkuyordu, şans işte. Ancak iş olduğunda da neyin nasıl yapılacağı belli değil. Kervan yolda düzülür kafasında gidiyoruz.

Yaş ortalaması çok yüksek hem çalıştığım yerde hem şehirde. En yaşlı şehirlerden biri zaten. Tamam, bende yirmilerinin başında delikanlı değilim ama bana göre bile yaşlı. Konuşacak ortak bir şeyler bulmakta çok zorlanıyorum iş yerinde. Diyalog kurabileceğim üniversite mezunu iki kişi var sadece. Üniversite mezunu olmak çok matah bir şey değil, biliyorum, sadece durum bu. Onlar da hem yaşlı hem de biraz fazla kafa açıyorlar.

4 kişi aynı odadayız. Tek erkek benim. Bol bol yerel dedikodu dinlemekten, nereden uydurulduğu belli olmayan mankibe dinlemekten kusacağım artık.

İşin anlamsızlığı da ayrı üzüyor. İş yüküm olsa da anlamsız olmasa da anlamsız. Varlığı da yokluğu da bir şeye iş demişler. Hiçbir zaman büyük adam olacağım derdim olmadı. Ancak bu kadar önemsiz bir işle meşgul olmak canımı sıkıyor. Bir şeyler öğrenir, kendime ya da kuruma bir katkım olur mu diye bakıyorum ama pek imkan görünmüyor.

Eve geliyorum, yapacak bir şey yok. Kitap okumaktan, dizi izlemekten sıkıldım. YouTube deseniz tüketecek bir şey kalmadı.

Üç kere tiyatro oyununa gitmeye niyetlendim. Üçü de iptal oldu, yetersiz bilet satışından. Çevre illerde oluyor güzel etkinlikler ama en fazla 2 saatlik bir etkinlik için git gel en az 5-6 saat yol, en az iki bin lira para harca ne mantıklı geldi ne içime sindi.

YDS kursuna gideyim dedim, kurs yok. Derdim en azından günlük boş muhabbet birilerini bulabilir miyim, kurs bahane. Tiyatro kursu buldum, onlar da sadece çocuk grubumuz var, yetişkin grubumuz yok deyip yolladılar.

Her tuşa basıyorum ama olmuyor. Akşamları dışarı çıkmaya niyetlendim. İki tane caddesi var. Aslında bir tane de sizin güzel hatrınıza iki dedim. Şehir hâlen ezan vakitlerine göre yaşıyor. Akşam ezanına kalmadan her yer kapanmış oluyor. Bar falan yok tahmin edersiniz ki. Bir iki tane pavyonla restoran arası yer var.

Uzun bir işsizliğin sonunda iş bulduğum için mutluyum. Deprem sonrası daha da artan borçlarımı kapatabileceğim için mutluyum. Bunlar güzel şeyler, kabul ediyorum. Ama bu yaşam tarzını ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum. Şartlarımı iyice zorlayıp yurtdışına gidebilirdim, yapmadım. Belki de yapamadım. Şu anda bunun bir önemi var mı, onu da bilmiyorum.

Daha önce benzer süreçler beni içinden çıkmamın yıllar aldığı maddi ve manevi çukurlara itmişti. Bu sefer tekrar düşürsem o çukurlara çıkabileceğimi sanmıyorum. Memuriyetten devam edersem üç yıl daha sike sike buradayım. Sonrası belli değil. Bir yılın sonunda istifa etsem ne yapacağım belli değil.

Kendi varlığımdan sıkılma noktasına geldim. Bir akıl verin.
0
kixo
(27.09.23)
Hoacm yanlış anlama ama daha 2 ayda bu kadar bunaldıysan bence sıkıntıyı kendinde araman lazım.

Muhtemelen çok büyük önyargı ile gittin oraya, yani "zaten küçük şehir, insanlar şöyle böyle, benim ilgimi çekmez" diye başlarsan sıkılırsın tabi. İşte diyorsun ya mesela "bar yok" diye. Küçük şehre gitmişsin, bar olmayacağı belli, beklentiyi "bar olması" noktasında tutarsan tabi mutsuz olursun. Aynı şey "büyük adam olacaktım ama anlamsız iş yapıyorum" düşüncesinde de var, hala yurtdışı düşünmende de...

Bi kaç sene önceye kadar benim TR'nin "kaymak tabakası" diyebileceğin bi arkadaş çevrem vardı. Ben bundan sıkıldım ve sosyal çevremi biraz değiştirmeye karar verdim, başka ortamlara girdim falan. Başta inanılmaz sıkılıyordum çünkü kimse benim ilgilendiğim şeylerle ilgilenmiyordu, biriyle oturup yarım saat muhabbet etmekte bile zorlanıyordum.

Bi noktada çevreyi değiştirmeye karar verip, beklentiyi hala eskiden alışık olduğum şekilde tutmanın ne kadar anlamsız bişey olduğunu idrak ettim. Ondan sonra düzeldi. Karşıdakini merak etmeye, söylediklerini baştan "kafa açıyorlar" diye değil de içten bi şekilde dinlemeye başladığında, aslında orada da öğrenebileceğin ve keyif alabileceğin bişeyler olduğunu farkediyorsun.

Yani yapman gereken arabayla 6 saat ötedeki şehre gitmek değil, kendinle uğraşmak biraz. Onu yapmazsan koskoca youtube bile biter tabi.
0
plutongezegendegilmi
(27.09.23)
Valla iki ayda bu kadar dolduysan sıkıntın büyük.
Yeteneğin veya tecrüben veya spesifik bir konuda bilgin varsa yeni iş aramaya başla şimdiden.
Ama bunlar yoksa kendini değiştirmen gerekecek, beklentilerini düşür, asosyalliği sindir, bulunduğun yerdeki ortama ve yaşayışa ayak uydur.
İnternette bir fotoğraf dolanıyordu bir ara, çölün ortasındaki bir tren istasyonunda görevli memur, istasyonun etrafına diktiği ağaçlarla 50 yılda görüntüyü tamamen değiştirmiş şekildeydi. İş yerinde de böyle bir şey yapman lazım. Bence her zaman yapılacak bir iş vardır, sen görevi bekleme görevler seni beklesin yapılmak için. Guzellestir etrafını, iş yerini evini, ev sahibini, iş arkadaşlarını...
0
etna
(27.09.23)
Öncelikle içinde bulunduğunuz durumdan sıkılmaktan haksız değilsiniz. Ama ben değişebileceğini düşünüyorum henüz 2-3 ay çok erken, memurum demişsiniz, yeni memurlar gelebilir gidebilir, 4 kişi aynı odadayız demişsiniz, sürekli aynı şeyleri yapmak yerine değişik bir şeyler yapmayı teklif edin bu kişilerle. Sürecin geçici olduğunu kabullenin, 3 seneyi verimli geçirmeye çalışırken farklı iş imkanları veya yurtdışına gitme imkanı arayın eğer bu kadar çekilmez bir durum ise. Tekrar işsiz olsaydınız bunların hiçbirisini de göremeyecektiniz ve inanın daha kötüdür.
0
babemsi
(27.09.23)
Eger ilgilendiginiz konu ile ilgili grup yoksa siz kurmayi deneyin? Belki sizin gibi tiyatro yapmak isteyen ama ayni cevabi alan insanlar vardir? Yas ortalamasi buyuk olabilir ama sizin yasiniza yakin insanlar mutlaka vardir. Mansur ark'a katiliyorum ve boyle hissetmekte haklisiniz, ona da katiliyorum

Eger ilgilendiginiz bir sey varsa mutlaka ilerletin, mesela ingilizce bilmiyorsaniz mutlaka haftada 2-3gununuzu ona ayirin, sadece ingilizce altyazili dizi film izleyerek inanilmaz ingilizce ogrenen insanlar var, onemli olan ciddiye almak. Onunuzde oradan dolu dolu bir insan olarak cikmak icin 3 yiliniz var, oyle dusunun. Ama ne yapacaksaniz ciddiye alarak yapin. Yazmaya merakiniz varsa, muhtesem atolyeler var online, onlara katilin. Online etkinlik olarak sizin yerinizde olsam 1 tane secer, emek verir, onun disinda mumkun oldugunca fiziksel dunyaya karismaya calisirdim. Belki hangi konulara ilgi duyuyorsunuz, hangi alanlarda gelismek istiyorsunuz, mesleginiz ne, ve neredesiniz yazarsaniz buradan cok guzel oneriler bile cikabilir?
0
songforsomeone
(27.09.23)
Ben de istanbulda yaşarken 1 yıl için ailemin yanına küçük bir ilçeye gitmiştim, sonra evlenip geri istanbula geldim, küçük yer insanlarının böyle küçük bi dünyası oluyor. Mesela dizi izlemeyi çok seviyolar. İşyerinde dizilerden bahsediyolar heyecanlı heyecanlı, bence onları biraz gözlemleyip onlar gibi dizi izlerseniz vs ertesi gün konuşacak konunuz olur gayet. Ne bileyim kendinizi geliştirmek isterseniz online kurs da var bissürü. Bi de küçük yerlerde belediyenin açtığı veya halk eğitim merkezlerinde gitar kursu filan oluyor. Öyle bir şey bakabilirsiniz. Ya da sizin bildiğiniz bir şey varsa siz gidip halk eğitimle konuşup kurs açabilirsiniz. İlkokul çocuklarına ing öğretmek gibi ya da matematik dersi vermek vs. Bunlar hem vakit geçirmenizi sağlar hem de çevre yaparsınız.

Bence 2 ay henüz çok erken o yüzden henüz kafa dengi arkadaş bulamamış olabilirsiniz umutsuz olmayın. İnsan tanımaya odaklanın bence.

Son olarak küçük yerlerde insanların siyasi partiye katılma eğilimleri baya yüksek oluyor. Oy verdiğiniz ve kitlesini sevdiğiniz bir parti varsa ilçe yönetimine gidip üyelik yapıp ordan insanlarla tanışabilirsiniz
Siyası parti arkadaşlıkları çok içten oluyor. Aynı partili olunca kadın kolları teyzeleri çok iyi davranıyor.
0
turuncu tonlarda
(27.09.23)
Ya pardon memur olduğunuz için üyelik yapamıyorsunuz unuttm bi an. Ama yine de gidip tanışabilirsiniz resmi üyelik olmasa bile.
0
turuncu tonlarda
(27.09.23)
evlen
0
bir soru sorcam
(27.09.23)
önyargı ile gitsin gitmesin ne fark edecek? önyargı ile gitmese gittiğinde farklı bir şey mi bulacaktı?
yeni bir yere taşındım, nasıl yeni birilerini bulurum diye burada her hafta min. bir tane duyuru açılıyor. hepsinde de aynı cevaplar var. dil kursunua git, o kursunu git bu kursuna git. içilecek bir yer vardı oraya git. eee, gitmiş işte? siz yazmadan bu alternatifleri denemiş ama yok.
kaldı ki ilk etapta sıkılacak zaten. üçüncü yılında mı sıkılacaktı?
sağda solda anadolu irfanı geyiği yapıp burada ama anadolu'da işte böyle ya ne olacaktı sorun sende, önyargılı gitmişsin demek komik olmuyor mu?
tek şehirli caddede çevreni ne kadar değiştirebilirsin? ne katabilirsin oraya? taşrayı anca nbc filmlerinde görmüşsünüz atın tutun kafanıza göre.
ama büyük bir mallık yapıp evlenme. gider oradan biriyle evlenirsin sonra tabutun bile gelmez üç yıla kurtuluyorum derken.
git xbox+ultimate al en f/p çözüm bu. mis gibi de vakit öldürürsün. bir de bira kiti falan al, senden kralı olmaz.
allah kurtarsın.
0
koxy
(28.09.23)
Bu süreyi kendinizi geliştirme ve para biriktirme süreci olarak değerlendirin.

Artık her şey online. Her türlü kursu online alabilirsiniz. İş yerinde online işlem yapamıyorsanız kitap alın.

Bahaneler ardına sığınmayın. Kendinizi biraz zorlayın.


.
0
kartallar yuksek ucar
(29.09.23)
mobil oyun ve ilgi alanınıza göre online kurslar aklıma geldi. adaptasyon sürecindesiniz biraz kendinize zaman tanıyın.
0
elvan abeyiylegezse
(29.09.23)
(2)

Ekimde Antalya

kondansator
Selamlar, 7-8-9-10-11 Ekim de Antalya’ya gideceğiz. Havuza, denize rahat rahat gidebilir miyiz? İzmir’de şimdi bile deniz havuz üşütüyor. Emin olamadık
Selamlar, 7-8-9-10-11 Ekim de Antalya’ya gideceğiz. Havuza, denize rahat rahat gidebilir miyiz? İzmir’de şimdi bile deniz havuz üşütüyor. Emin olamadık
0
kondansator
(27.09.23)
antalyadan bildiriyorum, gün itibari ile havalar gayet sıcak deniz suyu sıcaklığı da gayet iyi, söylediniz tarihlerde deniz suyunda çok bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Antalyanın yaz ayı aşırı sıcaklığını düşünüldüğünde güzel br zamanlama söylediğiniz tarihler.
0
Rao
(27.09.23)
Antalya'da yaşıyorum bünyem hassastır o yüzden daha çok Temmuz Ağustos gibi deniz havuz yaparım. Ama burada kış aylarında bile yüzen insan görmek mümkün, havalar da oldukça sıcak ve nemli, siz çok hassas bir insan değilseniz girebilirsiniz.
0
babemsi
(27.09.23)
(13)

Saat seçimi sorusu

soft
İki saat beğendim, biri otomatik Seiko 5, diğeri quarz tissot prx. İkisini de 8 bin lira civarına alabiliyorum. Günlük hayatta, jean-gomlek-tshirtle takmak için hangisinin seçeyim sizce?https://www.seikowatches.com/tr-tr/products/5sports/srph23https://www.tissotwatches.com/tr-tr/t1374101104100.html
İki saat beğendim, biri otomatik Seiko 5, diğeri quarz tissot prx. İkisini de 8 bin lira civarına alabiliyorum. Günlük hayatta, jean-gomlek-tshirtle takmak için hangisinin seçeyim sizce?

www.seikowatches.com
www.tissotwatches.com
0
soft
(27.09.23)
1
0
gallienus
(27.09.23)
Bende bunların ikisi de var, seiko çok daha güzel (ve kaliteli) hocam.
0
plutongezegendegilmi
(27.09.23)
markaları kapatsak tissot un modeli daha güzel, tasarımı daha zamansız ve koyu mavi kadranı hoşuma gidiyor

bazı koleksiyonerler tissot'u koleksiyonluk saat markası saymıyor çok arada kalmış bir marka, bu modele de bir iki senedir insanlar acayip ilgi gösterdi
0
freebird5406_2
(27.09.23)
tissot daha güzel ama seiko otomatikmiş. bu sebeple seiko :D geçen erk koçak videosu izlerken gördüm. tek saatte indirim kodu var. oradan 7600e falan geliyor
0
glamdr1ng
(27.09.23)
Tissot, daha modern duruyor ve giyim tarzınıza daha çok yakışır gibi
0
babemsi
(27.09.23)
Tissot. Diğerinden açık ara farkla daha güzel görünüyor.
0
charbiel
(27.09.23)
Illa birini almak gerekiyorsa 2 diyorun.
0
hot potato
(28.09.23)
ilk saatiniz olacaksa swiss-made tercih sebebi, seiko kötüdür diye demiyorum.

ikisi arasından birini ben alacak olsam seiko'yu alırdım şu an.
0
gule gule
(28.09.23)
Seiko <3
0
nic cage
(28.09.23)
normalde tissot derdim de bu modeli sevmedim, seiko beyazı güzelmiş, kordon tırt ama.
0
ravenudon
(28.09.23)
1 diyorum,

kordonun kadrana baglandigi yer ikincideki gibi olan modelleri sevmedigim icin genisleyerek ya da daralarak gelen kordonlar bence hos degil
0
a perfect lie
(28.09.23)
bence ilki daha güzel.
0
bohr atom modeli
(28.09.23)
İlki daha güzel hocam bence de
0
overthinker
(01.10.23)
(7)

Yaşamınızda hiç ciddi belirsizliklerin olduğu dönemler oldu mu?

psmstc
Aynı anda büyük belirsizlikler yani. Uzun süreli hapis cezası alma ihtimalimizin olması, sevdiğinizin kanser olma ihtimali vb gibi birden çok belirsizlikten bahsediyorum. bu süreçleri ve stresini nasıl oldu da yönettiniz? Teşekkürler.
Aynı anda büyük belirsizlikler yani. Uzun süreli hapis cezası alma ihtimalimizin olması, sevdiğinizin kanser olma ihtimali vb gibi birden çok belirsizlikten bahsediyorum. bu süreçleri ve stresini nasıl oldu da yönettiniz? Teşekkürler.
0
psmstc
(27.09.23)
Bu ara hepsi üst üste geldi ve yönetemiyorum. Kafası çalışan birinden tavsiye alman iyi olacaktır.
0
prole
(27.09.23)
Çok yönetemedim. Sağlık sorunları peşinden geldi.
0
Kahvedesu
(27.09.23)
Çok oldu ve felaket kötü etkiledi beni, yönetemiyorum. Tek diyebileceğim şey bu belirsizliklerin ardından “bomm” diye kökten değiştirici bir olay oluyor ve o şekilde son buluyor.
0
babemsi
(27.09.23)
Prole +1 ama yönettim.
0
baldan kaymak
(27.09.23)
Bu kadar ciddi bir sorun yaşamadım ama işyerinde baya olaylar olmuştu. Tehdit filan almıştım, psikolojim bozulmuştur işten ayrılmıştm bulunduğum şehirde başka iş bulma imkankm da pek yoktu, evde 5-6 ay kaldım her gün ağlama krizi geçiriyodu, ve evlenme sürecinde ailemle birbirimize girmiştik. Evlenmek ve şehir değiştirmek kurtuluş oldu. O kaos dönemini atlattm, istanbula geldim, işe girdim, eşimle normal bir rutine döndü hayatımız. Ama o belirsizlik kavga ve gözyaşı ile geçen 5-6 ayı gel bana sor. Artık keşke araba filan çarpsa da ölsem diye düşünüyordum, hatta kanser olup ölsem diye dua etmişliğim bile var.
0
turuncu tonlarda
(27.09.23)
İki tane olmuştu.

Birinde askerde fetö kumpası içinde kaldım (fetö kumpası olduğunu sonradan ogrendim) kaçakçılıkla suçlamaya çalıştılar, kanıtlar da dolabima yerleştirilen eşyalar. Uzun hikaye ama bir şekilde Tem, kaçakçılık sube sorguları sonucu aklandım. Ama o arada geçen 3 ay ve sonrasındaki altı ay (bu kısmı lan aklandik ama ya yine bir kulp bulurlarsa kuruntulari) müebbet hapis hazırlığı ile geçti içimde herkesle vedalaştım öyle diyeyim. Sonra alt devrelerden birinden öğrendim ki bu konuda beni ihbar edip suçlayan kişiler fetoden alınmış. Orada sakinlesebilmistim.

Bir de gunceli: paylaşımlı ofis + home office tarzı çalıştığım bir isim var. İşler epeydir iyi gidiyordu artik kendi yerime geçeyim dedim geçtim. İşler birdenbire yüzde 50 düştü. Kira faturalar ve biraz yeme içme ancak cikisiyor. Buna da neyse en kötü batar sokakta yaşarım falan diyorum kendime. Galiba kendimi sakinlestirme tarzım da bu genelde, en kötüsünü düşünmek.
0
encokbenisevinnolur
(28.09.23)
su anda var. amerika'da calisiyorum ama ogrenci vizesiyle. cunku calisma vizesini hintliler mahvetti artik cikmiyor. 2 sene sonra iznim bitiyor.

acaba amerika'da mi kalirim, baska ulkeye gitmem mi gerekir, turkiye'ye donulur mu, baska ulkeye gitsem nereye gitmeliyim? yas da 30'u gecti artik vs. gibi dusunceler.
0
antikadimag
(29.09.23)
(5)

Her şeyi eksik gibi hissetmek

dakota
Bi tek bende mi var bu olay? Hayatımda yaptığım her şeyi yarım veya eksik yapıyormuşum gibi bir his var içimde. Her ne yaşarsam yapayım, ne olursa olsun hep bir eksiklik hissi var içimde. Hah tam istediğim gibi oldu dediğim hiçbir şey yok hayatımda ve hiç de olmadı. Bu konuyla alakalı geç olmadan p
Bi tek bende mi var bu olay?
Hayatımda yaptığım her şeyi yarım veya eksik yapıyormuşum gibi bir his var içimde. Her ne yaşarsam yapayım, ne olursa olsun hep bir eksiklik hissi var içimde. Hah tam istediğim gibi oldu dediğim hiçbir şey yok hayatımda ve hiç de olmadı.
Bu konuyla alakalı geç olmadan psikolojik destek almalı mıyım? Veya düzelecek bir şey mi bu? Ömrümün yarısına yaklaştım. Şimdiye kadar düzelmeyen şey bundan sonra düzelir mi?
Ne yapmalıyım bilmiyorum. Tek başıma bi çözüm üretemedim.
0
dakota
(21.09.23)
Ben de aynı hissediyorum. Çok çok istediğim bir şeyi yaparken dahi tat alamıyorum, bir olmamışlık hissi oluyor hep. Sanki tam tatmin olabilmem için bir şey olması lazım ama ben ne eksik bilmiyorum.
Düzelir mi, nasıl düzelir bilmiyorum ama bir tek siz böyle değilsiniz.
0
hayalhayal
(21.09.23)
Aynısı bende de var. Kimi insan da herşeyi gerçekten eksik ve hayatında milyonlarca sorun olmasına rağmen bu şekilde hissetmiyor nasıl yapıyorlar? Merak ediyorum.
0
babemsi
(21.09.23)
Hayatınızı bilmeden biraz uzaktan üfüreceğim ancak eğer kullanıyorsanız bir müddet için sosyal medyaya (özellikle görsel içerikli) ara verin, 1 ay bile büyük etki ediyor (dateing app kullanıyorsanız onlar da...).
Dilinizi değiştirin. Yalnızca sosyal çevrenizle konuşurken değil kendinizle de konuşurken kendinizi yargılayıcı / cezalandırıcı / hakaret barındıran cümlelerden uzak durun.
Mutlaka psikoterapi ancak önerim sistemsiz terapiler (varoluşçu / psikodrama / gestalt).
0
charbiel
(21.09.23)
Kendini Kabul etmek, takdir edilmek, başarının tatminini hissetmek çok fazla insanın özlemi günümüzde. hobi denilen olaylar tam olarak bu ihtiyaçları karşılamak ile ilgili. Hobi seçiminde ellerin aktif olarak kullanılıyor olması gereklidir diye düşünüyorum ek olarak. Yaratma, şekillendirme ve yönlendirme vb eylemler kontrol ve tatmin arzusunu çok karşılıyor. Günün sonunda da tek ihtiyaç geribildirim kalıyor. Bir şeyler yapmak, yazmak veya söylemek istiyoruz ve bunları çevremize sunup ne düşündüklerini duymak istiyoruz. Çare aktif bir yaşam, telefondan TV den bilgisayardan kafayı kaldırmak, kendine özen göstermek, paylaşmak ve geri bildirim istemektedir. Hiç bir motorlu taşıt bisikletin verdiği tatmini veremez örneğin. İnsanlık yavaşlamayı, keşfetmeyi, macerayı ve şimdiki zamanı unuttu, geçmişi düşünüp geleceği hayal ediyorlar. Elinizde olan tek bir şey var şimdiki zaman. İsyan etmeyi bırakın (Allahın gücüne gider), yeni bir şey deneyin,.sevmeniz gerekmiyor, denerken hissedeceğiniz şey zaten deneyimin güzelliği.
0
hasmetizm
(22.09.23)
sürekli eksiklik hissi olması normal, insan yaradılışı böyle bana göre
tamamlanması ancak ölmekle mümkün.

demek istediğim şu: doğduk ve belirli bir ömrümüz var ve ölümle tamamlanacak. dolayısıyla hayatımızda ne yaşarsak yaşayalım, tamamlanmış hissetmeyeceğiz. çünkü ancak ölümle tamamlanır.

bu arada yanlış anlaşılmasın, ölümü övmüyorum ya da dini bir şeyden bahsetmiyorum. doğal süreçten bahsediyorum.

ha bu arada şunu okumak da fayda sağlayabilir, bende işe yaramıştı:

www.milliyet.com.tr
0
noxie
(22.09.23)
(6)

29 Yaş

oylesine sordum
Henüz 29'una girmiş birisi olarak vakti olanlara iş-yaş-gelecek ile ilgili birkaç soru sorup, fikir almak istiyorum.Ben makine mühendisiyim. Mezun olalı 4 yıl oldu ancak bunun yarısından fazlası işsiz olarak geçti. Halen de geleceğe yönelik planlama yaptırabilecek doğru düzgün bir işim yok. KPSS'ye
Henüz 29'una girmiş birisi olarak vakti olanlara iş-yaş-gelecek ile ilgili birkaç soru sorup, fikir almak istiyorum.

Ben makine mühendisiyim. Mezun olalı 4 yıl oldu ancak bunun yarısından fazlası işsiz olarak geçti. Halen de geleceğe yönelik planlama yaptırabilecek doğru düzgün bir işim yok. KPSS'ye girdim 84'de kaldım. Atanmam biraz sürpriz olur.
Tüm bunlar haricinde yanlış meslek seçtiğimi mezun olduktan sonra anladım. Makine mühendisliği disiplini içerisinde ilgilendiği konuları seviyorum ancak çalışma ortamından (fabrikalar, atölyeler) nefret ediyorum. Satışçı olsam o dil/pazarlama kabiliyeti yok.

Uzun zamandır majör depresif bozukluk tedavisi de görüyorum. Yukarıdakilerin etkisiyle birlikte çoğu zaman artık yapacak bir şey kalmadığını, çıkmaz sokağa çoktan girdiğimi düşünüyorum.

Bir yandan da halen bir umut olabileceğini, yine sevdiğim, çalışma ortamının da daha uygun olduğunu düşündüğüm IT alanına atılsam mı diye düşünüyorum ancak bunun için üniversite eğitimi almaya mecalim kalmadı anca bildiklerimin üzerine ekleyeceğim kurslarla vs. belki olabilir.

Bunlar için geç mi ?
0
oylesine sordum
(21.09.23)
Sevdiğiniz ilgi duyduğunuz alana yoğunlaşın bence, geç değil. Çalışma ortamının ve iş arkadaşlarının çok etkisi var meslekte.
0
babemsi
(21.09.23)
29 yas ne hocam, allah askina. meslegimde 15.yilimi bitiriyorum, severek yapiyorum, ama bambaska bir okul okumayi dusunuyorum, daha onumde cok zaman var, bir 15-20 yil da baska meslek yapayim diye. depresyonunuz icin tedavi gorun mutlaka, terapist vs. artik ne uygunsa. depresyonda oldugunuz icin her sey siyah beyaz gozukuyor size, hayat gridir. her an her sey olabilir.
0
kassiopeia
(21.09.23)
29 gerçekten geç değil, fabrika, atölye çalışması her yerde aynı olmaz, bence bu konuya biraz daha şans verin, eninde sonunda sevdiğiniz bir yere denk gelirsiniz, ha gelmediniz bence iş yerini çok da sevmek gerekmiyor, iş bu akşam bitince gidiceksiniz, görev olarak görün, illa sevmeniz gerekmiyor.
0
ravenudon
(21.09.23)
bekarsan yurt dışına çık. makine türkiyenin en zor bölümü keşke sevdiğin işi seçseydin seni anlıyorum ben de yanlış meslek seçtim. geç yok bas git türkiyeden bu ülkede imamlar lise mezunları eğitimlilerden daha fazla para kazanıyor bu gelir adaletsizliği adamı üzüyor.
0
mikahakkinen
(21.09.23)
psikiyatrist + terapiste gidin. Çok faydasını görürsünüz. Yaşınız daha genç. Yapabileceğiniz pek çok şey var.
0
psmstc
(22.09.23)
Bence ülkede mesleğini severek yapan insan yok gibi bişey. Kime sorsam, abi bu iş yapılmaz ya bırakıcam olmuyor diyor. Ama herkes para kazanmak için çalışmaya mecbur. Yani mesleği sevmiyorum yapamıyorum, ortamları sevmiyorum diye düşünmeniz normal, ama size bir tek siz öyleymişsiniz gibi geliyor olabilir. Sanmayın ki insanlar sabah tık doğdu güneşim diye uyanıp heidi modunda işe gidiyor :D bizim ofiste bi kız var, avukatlığı çok sevdiğini söylüyor. Ama malın teki olduğu için ve verilen işi düzgün yapmadığı için ona iş vermiyor zaten patron, yani öylesine geliyo ofise, yüksek maaş da almıyo, öylesine duruşmalara falan giriyo. Yani işi seviyorum diyen insan aslında o işi gerçekten yapmıyor. Gerçekten sorumluluk almadığı için de çok sevdiğini iddia ediyor.

Demem o ki kendini asla yalnız hissetme. Mesleğinle ilgili bir eğitim almışsın, yapmak istemiyorsan elbette kendini zorlama ama önyargılı da olma bence, yukardaki arkadaşların dediği gibi ortam, arkadaşlar ve iş yoğunluğu insanın işe yaklaşımını ve motivasyonunu değiştirebiliyor. Yani öngargı oluşturmadan, iş yoğunluğu fazla olmayan bir yerlerde yavaştan başlayabilirsin, ya da kurslara falan gidebilirsin, mesaili bir işin olması psikolojik durumunu da olumlu etkileyecektir bence. Ben de bazı durumlardan dolayı 5-6 ay bi ara verdim çalışmadım, o ara cidden hiç iyi değilidm, yataktan çıkmıyordum sürekli ağlıyordum vs.

Booolll şanslar ve başarılar seninle olsun.
0
turuncu tonlarda
(22.09.23)
(6)

40 yaş icin sevgiliye hediye.

caliptyca
Erkeklere hediye almak ne zormus.. ilk dogum gunu hediyem olacak ama yaratici veya farkli bir seyler bulamadim. Fikriniz var midir? Max 5 bin harcayabilirim. Tesekkurler simdiden
Erkeklere hediye almak ne zormus.. ilk dogum gunu hediyem olacak ama yaratici veya farkli bir seyler bulamadim. Fikriniz var midir? Max 5 bin harcayabilirim. Tesekkurler simdiden
0
caliptyca
(20.09.23)
Ben kocişi hafif şık bir yere yemeğe götürüp saat gibi bir hediye alıyorum. O aralar en çok neye heves ediyorsa onu almaya çalışıyorum genelde. Öyle bi şey yapın bence. Mesela bu yaz bazı durumlardan dolayı tatile çıkamamıştık, tatil ayarlamıştım, onun iş arkadaşlarıyla görüştüm izin ayarlayabilseydim uçak biletlerini alıp süpriz yapıcaktm ama izin işi olmadı, o yüzden bu aralar istediği başka bi şey vardı onu alcam ve yemeğe götürücem sadece.
0
turuncu tonlarda
(20.09.23)
ilgi alanlarını bilmeniz lazım, özel olarak sevdiği, takip ettiği, ilgi duyduğu şeyler olmalı illa ki. o tür birtakım bilgilere ihtiyacınız var, yoksa alacağınız her şey standart gömlek hafifliğinde olur.

tıraş olmaya özel ilgisi olan eşime mesela bir şeyler almışlığım var o alandan. örnek olarak şu tür bir set bakabilirsiniz mesela, ama ilgisi yoksa çook alakasız kalır:
www.razorus.com

ya da günlük çektiği fotoğrafları anı olarak kaydetmeyi seven biriyse mesela hızlı baskı alan bir printer alabilirsiniz (bana alınmıştı) mesela şu tür:
www.hepsiburada.com

ya da mesela marvel/dc bir şey fanıdır ona göre özel değişik bir şey bakarsınız. ya da belli bir spor türünü çok seviyordur, onunla alakalı bir şey alabilirsiniz. futbolsa çok sıradan olur tabii ama bilemedim. satranç seviyordur şık bir set bakarsınız. dolmakalem merakı vardır oradan yürürsünüz. belli bir müzisyeni/grubu çok seviyordur orijinal plak alırsınız, yanına da bir pikap alırsınız. aklıma hep bu tür şeyler geldi ama yani bir sürü farklı başlık olabilir.

yani belli bir alan bulup o alanda normalde almanın aklına gelmeyeceği ya da alamayacağı ama çok sevebileceği bir şey bakmak gerek yaratıcılık/farklılık için.
0
nimberjack
(20.09.23)
aklıma ilk parfüm geldi. ortak olarak hoşunuza gidebilecek bir koku olabilir. oyun konsolu vs teknolojik bir alet olabilir kendi ilgi alanına göre.

hediyeden ziyade gerçekten etkileneceği, daha önce yapmadığınız bir etkinlik, konser vs beraber gidebilirsiniz bu sayede güzel de bir anı kalmış olur.
0
babemsi
(20.09.23)
Lazy-boy olur muhtemelen :)
0
alfired
(21.09.23)
pikap alabilirsin. biz arkadaşlara ev hediyesi aldık, çok beğendiler. fazla araştırmam dersen d&r'dan alabilirsin. lenco tt 10 bn'de kampanya var.
0
surprise
(21.09.23)
erkeğe hediye için masraf yapmayın fazla. 1 kilo baklava, soğuk baklava, şöbiyet, ekler vs ne seviyorsa, tatlı bile çok güzel bir seçenek olur
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(21.09.23)
(9)

Kendimiz gibi biriyle er geç karşılaşacak miyiz?

sanguine
Bunu sadece romantik anlamda söylemiyorum geniş kapsamlı, sevgili, arkadaş, is arkadaşı vs. Kendimiz gibi biri derken yanlış anlaşılmasın, aynı şeyden hoşlanmak, aynı dünya görüşü değil kesinlikle.Davranış konusunda benzer; ben kimseyi rencide etmem mesela, vefaliyimdir, yakın arkadaşlarımı asla yal
Bunu sadece romantik anlamda söylemiyorum geniş kapsamlı, sevgili, arkadaş, is arkadaşı vs.

Kendimiz gibi biri derken yanlış anlaşılmasın, aynı şeyden hoşlanmak, aynı dünya görüşü değil kesinlikle.

Davranış konusunda benzer; ben kimseyi rencide etmem mesela, vefaliyimdir, yakın arkadaşlarımı asla yalnız bırakmam, her türlü dertlerini dinlerim, maddi olarak da elimden geleni yaparım, kötü anlarını paylaşırım

30 yaşındayım, 15 yıllık arkadaşlarim saçmalamaya başladı. 4-5 yıldır tanıdıklarim da keza. Rencide edici şeyler duyuyorum, ya da iş dusulunce araniyorum, dert anlatilacagi zaman araniyorum. Bu son ikisiyle ilgili gene çok önemli değil demek ki güveniyorlar da paylaşıyorlar ama bir üstüne rencide edilmek çok koymaya başladı.

Insanları iyi tanırım zannediyordum onun da şaşkınlığı içindeyim. Benimle çok yakın derin paylaşımlar yapan benim de yaptığım insanlar bazen öyle bir söz söylüyor ki şaşıp kaliyorum. Bu densizlikleri ben kimseye yapmıyorum .Ve iletişimi kesiyorum direkt. Özür gelmeyince de engelliyorum, bu insanlarla sık sik aynı ortamı da paylaşıyoruz. Şimdi uzun vadede etkilerini bilmiyorum belki dönüp barışmak isterler ama gene bir anlamı yok, yüz göz olduktan sonra soğuyorum zaten


Ama hep böyle mi olacak, gerçekten yıldım. Kendimi açabileceğim bir insan olmayacak mı bu arkadaş da olur sevgili de başka bir şey de
0
sanguine
(19.09.23)
Yabancılaşıyorsunuz. Doğal akışı hayatın... Bu devirde insanlar ekonomik olarak ne kadar bağımsız ve güçlü olurlarsa o kadar tahammülsüz oluyorlar. Kopuyorlar insanlardan. Birçok insanda durum aynı. Yaşınızdan ötürü doğal bu... Arkadaşlıklar bitiyor, tanıdıklıklar başlıyor.

Üzülerek söylüyorum, kafanıza göre bir insanın hayatınıza girme ihtimali daha da azaldı. Ama bitmiş değil. Bir tane kafa dengi insan sizi uzun müddet idare edebilir. Nasip meselesi.

Yani anlaşma potansiyeliniz olan insan dünyada çok var ama yaş, hayat koşuşturması, tercihler vs. imkan tanımıyor...
0
yadigar
(19.09.23)
Bende siz gibiydim, bunun altında gizli bir egoistlik olduğunu düşünüyorum. Gizli egoistim bence ben. Kendimi sürekli diğer insanlardan daha vefali, daha iyi niyetli gördüm ve yalnız kaldım. Şu an çok ağır bi hatası olmadığı sürece daha az insan siliyorum, herkesle beklentisiz şekilde iletişim kuruyorum. Kötü bir tepki alırsam şaşırmıyorum, iyi tepki alırsam seviniyorum. Beklentiyi düşük tutmak hayat kurtarır. Kimse olduğu haliyle kalmıyor, kendimiz de öyle. Hayat insana yeri geliyor yapmayacağı şeyler yaptırıyor. Kişilik olarak daha tutarlı davranışlar gösteren insanlarla daha çok vakit geçiriyorum, fakat yine de insanların değişebileceği ihtimalini göz ardı etmiyorum.
0
personaa
(19.09.23)
malesef hayat hassas insanlar için zor oluyor. insanların büyük kısmı sizin istediğiniz gibi değiller ve kibar insanı eziyorlar, hadleri bildirilince insafa geliyorlar. cabası güçlünün yanında olmayı tercih ediyorlar. dilerim istediğiniz gibi insanları bulursunuz ama bulana dek beklentiyi düşük tutun ve üzülmeyin
0
abelardo
(19.09.23)
Sanmıyorum. Ben yakında şöyle olurum www.instagram.com
0
Kahvedesu
(19.09.23)
bence yaşın ilerlemesi ile alakalı. ben de birkaç ay sonra 27'ye giriş yapacağım. üniversite bittikten sonra yavaş yavaş böyle oluyor. iş hayatı başlıyor, sonra evlilikler falan istesen de istemesen de kopuluyor arkadaşlardan. benzer durumdayım ama ufaktan kabullenmeye başladım, hayat böyle. insanların öncelikleri farklılaşıyor ve pek çoğunun da arkadaşları umrunda olmuyor çünkü zaten bir eşi var o bana yeter kafasında oluyorlar. bir de çocuk varsa hepten yoklar yani. bir de iş hayatı var sabahtan akşama kadar çalışma vs.

sonuç olarak yalnızsanız ve evlenmeyecekseniz aşırı berbat bir durum.
0
candide
(19.09.23)
Ben bunu oldum olası hissettim, şuanda da 28 yaşındayım. Günümüzde insanlar karakteristik olarak daha berbat bir hale geldi, kaçınılmaz bir gerçek. Karşındakinin menfaatlerini karşıladığın sürece varsın, seni kullanamadığı anda yok oluyor. Ancak her zaman iyi insanlar olduğunun kanaatindeyim ve bu insanlarla tanışmanın belli bir zamanı olduğuna inanıyorum. Yani bizim hayatımızın her şeyi oturmuş (maddi manevi çok büyük bir problem yoksa) ve karşı tarafın da bu anlamda bir eksiği yoksa, o zaman insan ilişkileri daha sağlam oluyor. Tabi bu çok nadir bir durum. En önemlisi düzgün insan bulmak ve bu da zor, artı şans meselesi.

Bir de derler, hayatı tren gibi düşünürsek, herkesin bizimle kalacağı bir süre vardır. Kimisi 1 durak 2 durak derken kimisi daha fazla gelecektir. Bizi yaralarken bize öğretecekleri şeyler de vardır. Ama yanlış istasyona bindiğimizde inmeliyiz çünkü dönüş maliyeti o kadar artar. 20li yaşlarda ne kadar iyi seçimler yaparsak hayatımızın geri kalanını o kadar iyi geçireceğimizi düşünüyorum. Siz 30 yaşındasınız ki yeni başlıyorsunuz sağlam bir hayata. Seçtiğimiz insanlar önemli faktör ve asıl o kötü insanları hayatınızda tutmayarak iyi bir seçim yapıyorsunuz. Hayatınızdan çıkarın ki yenilerine yer açılsın.
0
babemsi
(20.09.23)
Insanlardan kopmak, arkadaslarin zaman icinde sekil degistirmesi baska, en hassas benim, en kibar benim herkes kotu demek baska. Personaa'nin dediklerine buyuk oranda katiliyorum.

Ayrica kendini degersiz gorup, sevilmek icin, ihtiyac duyulmak icin sinirlarinizi alt ust edip ve belki de baskalarinin sinirlarini cigneyip, sonra herkes bana ayip ediyor diyerek kurban ucgenine girmediginizden emin olmanizi tavsiye ederim. Ne yazik ki sinir koymanin ne oldugu (ve buna benzer bir cok gerekli bilgi) hicbir yerde bizlere ogretilmiyor.

Bir seye kirilip, bunu kibarca ifade edip sinir koymak ve iliskiyi saglikli bir yerden devam ettirmek de bir secenek. Beni rencide etti, ben de sildim, sonra da ozur dilemedi demek de bir secenek. boylesine aslinda yanlis bir yerden iliski kurmadiginiza/iliskilerinizi bitirmediginize emin olun. Sinir koymak duvar ormek degil aksine benimde daha derin ve daha saglikli iliskiler kurabilmen icin yollarim budur demektir. Once sinirlarinizin ne oldugunu belirlemeyi deneyin, kendini gercekten seven, bagimli degil bagli iliski kuran insanlarin sinirlari vardir, sonra kibarlikla ve sevgiyle sinir koymayi ogrenin, yine sinirlariniz ihlal ediliyorsa o zaman yavas yavas insanlari hayatinizdan cikarirsiniz. Son olarak, herkese ayni sinirlari koymayabiliri, sinirlarimiz iliskimiz gelistikce ve derinlestikce esneyebilir ve degisebilir. Bunlarin hepsi mumkun.
0
songforsomeone
(20.09.23)
otuz yaşındaymışsın, on beş yıllık arkadaşlarım diyorsun. muhtemelen onların ve senin kalbinin kararmadığı ergenlik zamanında tanıştınız. ergenlikte ne yapsan mübah. karşındaki deccal olmadığı sürece arkadaşlığını sürdürüyorsun çoğu zaman. devam ettikçe de sevdiğinden ve yılların hatrından kopamıyorsun. ama hepimiz değişiyoruz. aradaki on beş yıl insanın hayatındaki ciddi dönüm noktalarını barındırıyor. o noktaları geçince neye dönüşeceğini sen bile tahmin edemiyorsun. belki senin de eski inceliğinde olmadığın, çevrene tatsızlık veren farkında olmadan yaptığın şeyler vardır. gururuna dokunuyorsa açıkça söyle, çözümcül olmaya bak bence niye böyle oluyor diye buraya yazacak kadar dertleniyorsan. bunu yaptığın halde beklediğin gibi davranılmıyorsa da boşver gitsin.
0
black holes in the sky
(20.09.23)
Başlığa cevap; mümkün değil…
0
hayalhayal
(20.09.23)
(4)

şu nasıl ifade edilmeli?

fakat
' para istemiyorum ama sen vermek istiyorsan kabul de ederim' bu hiç yanlış anlaşılmaya sebep olmayacak şekilde ve olabildiğince kısa nasıl ifade edilir ingilizce?
' para istemiyorum ama sen vermek istiyorsan kabul de ederim' bu hiç yanlış anlaşılmaya sebep olmayacak şekilde ve olabildiğince kısa nasıl ifade edilir ingilizce?
0
fakat
(17.09.23)
I don't require any payment but if you'd like to pay me, I will happily agree.
0
king lizard
(17.09.23)
I am not waiting or looking for any payment but if you do so, I will accept your generosity.
0
sparkle kiddle
(17.09.23)
I don't want it, put it in my right pocket
0
faberkastelli
(18.09.23)
I don't want money, but if you'd like to give me, that's alright! :)
0
babemsi
(19.09.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.