Ekşi Duyuru

beyaz sacin cikmis yakisikli

@ben de ilk kim farkedecek bakalım dedim:)

niye öyle masum masum bakıyorsun delikanlı?

Biraz da hüzünlü gibi

Ne kadar tatlısın...

Daha çok yolun var genç.

ctrl + f5 yapıp denesene.

@spirit crusher yaptım değişmedi.

1.5 yil o makineyi kullandin yani?

Eger oyleyse dunyada oyle bir teknoloji yok.

imkansıza yakın birşey istiyorsun. sildiğin fotoların üzerine veri yazmışsındır 1.5 sene içinde. o yüzden geri getirmen çok zor.

Recuva deep scan ile buluyor bayağı. Daha önce denendi

yok oyle bir dunya. cunku o 1.5 yil icinde sen diskin o alanlarina defalarca biseyler yaip sildin.

resim,dosya geri getirme sadece soyle mumkun. bir dosyayi silince bilgisayar o dosyanin adini ve bilgilerini fat tablosundan kaldiriyor ve o bilgeyi bos isaretliyor sadece. yani gidip de diskteki o alani sifirlamiyor.

ama o alan uzerine baska bir dosya ya da dosya parcasi bir defa yazilinca eski bilgilere ulasmanin bir yolu yok. fizik yasasi boyle nasa olsan ulasamazsin.

sen birşeyi silince aygıt o dosyaları 'üzerine yazılabilir' kabul ediyor yani yeni şeyleri üzerine yazıyor. eğer silip hemen recovery yapsan gelir çünkü yeni dosya gelmemiş bile. ama 1.5yılda onun üzerine binlerce dosya yazılıp silinmiştir.

Arttiriyorum ayrildiktan 1 ay sonra baskasinin evlilik teklifini kabul etmiş (ben de faceden ogrenmistim :)) ) 2 ay sonra nisanlanip 5-6 ay sonra da evlendiler.. velhasil oluyor böyle isler..

demekk ki "seninle" evlenmek istemiyormus.. ne yapacagiz, onumuzdeki maclara bakacagiz. ;-)

çoğu için kişinin bir önemi yok kurumun önemi var.

Aynı hislerini birkaç ay önce yaşadım. Henüz işsiz değildim bir sürü şey olması gerekenden fazla yolundaydı sonra görüştüğüm hanımefendi bir şebek ile beraber olmaya başladı, WhatsApp aracılığı ile öğrendim. Değişik durumlar ama takma, sonra daha büyük sorunlar bırak ne halt yerse yesin benden uzak dursun dedirtiyor. En azından bana dedirtti.

kısmen alakalı bir şey yaşadım. evet, çok pis bir duygu.

Arkadaşına tebriklerimi ilet, hayirli olsun :)

Buna benzer şeyler yaşadım. Hatta daha kötü. Kızla aynı yerde çalışıyordum. Her gün nispet yaparcasına yüzüğünü takıp gözüme sokardı. Ben ortamdayken lavukla cilveleşirdi.

O zamanlar benim için zordu ama sonra bu tarz işler için keyfimin bozmanın çok saçma olduğunu farkettim. Şimdi bu yaşadıklarıma gülüyorum.

karşınızdakş kişinin beraber olduğu yeni kişi için düşündüğünüz her şeyin sizin aşağılık kompleksleriniz olduğunu biliyorsunuz değil mi? bu kadar ezik olmayın bence.

EK OLARAK; ayrılma sebebiniz çok saçmaymış evet, sen niye suçlu olasın ki? Senin görevin mi onun yanına gitmek? Ortak bir sorumluluk bence bu. Kurtulmuşsun boşver.

bu kişiyle reelde hiç karşılaşmadın değil mi? olaydaki tuhaflığın farkına var, titre kendine gel.

mümkün. şubenize dilekçe ile başvurun.

Askerlik idari izin sayılıyor. Sınavları öne çekebilirler ya da ileri bir tarihte girebilirsiniz.

Sınavlara sonra gireceksiniz. Ama askere gitmeden okula dilekçe verin.

Yav soruna cevap değil de aynı seri bende de var. Fanını temizledim macun yeniledim hala en ufak zorlanmada cayır cayır yanıyor nedendir ?

O fanlar önünde sonunda geberiyor, kaçarı yok. Yol yakınken değiştirin.

Valla bende acer ultrabook var. o da boyle yapti yeni fan aldim. O da ayni sesi cikardi. Macunu vs. de yenilendi ama hic degisiklik yok. Devir ayar programi kurdum. Acilista da basliyor program. Altinda da sogutucu falan olunca yetiyor.

Macunu aşırı ve yaygın sürmekten kaynaklanıyormuş o ses. Ben de deneyip yamularak öğrendim .

Bizde finaller için bu dönem verildi ama büt için verilir mi bilmiyorum.

Büt zaten bir telafi sınavı, onun da telafisinin olacağını sanmıyorum ancak yine de öğrenci işlerine bir danışın.

Milli Savunma Bakanlığı'nın, Bedelli Askerlik Uygulaması konulu yazısı Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında görüşülerek, geçici 55'inci madde kapsamında "21 günlük temel askerlik eğitimi" maksadıyla silahaltına alınacak yükseköğretim öğrencilerinin temel eğitimi aldıkları süre içinde idari izinli sayılmalarına, aldıkları temel askerlik eğitiminin ara sınav, vize veya yıl sonu final sınavlarına rastlaması durumunda mazeret sınav hakkı verilmesine, mağduriyet yaşanmaması için üniversitelerce gerekli tedbirlerin alınmasına karar verildi.

yazı yök ün sitesinden.
bütlerle ilgili bir şey yok görünüyor.

vay arkadaş şaka gibi eğer öyleyse.

Askerde 2 güne kadar mazeret izni alıp sınava girebilirsin. 2 günü geçerse askerliğin uzar ama

Gelir, düzelirsin. Oluşuna bırak ama toplumdan-karşı cinsten kendini soyutlama.

Rezil olsanız nolacak,insan doğasında var bu karşı cins olmadan yaşayamayız,olmuyorsa zorlayın :D

Bence hatalarından ders alırsan düzelir.

Bir sürü sorunlu tip seni bulduysa demek ki sende de bir sıkıntı var. Seçici olmayabilir misin mesela?

Ya da internetten tanışıp hiç görüşmediğin biri ile ilişki yaşadığını düşünmen ne kadar mantıklı?

Internetteki çoğu insan öyle

valla ne diyim sonuç bölümünde doğal olarak tezinde çıkardığın sonuçlarını yazıp sonra yorumlayacaksın. işte bu sonuç şuna işaret olabilir tarzı. kısaca ilk önce tezde ne yaptığını özetle. (bunu bunu yaptık) sonra sonuçları ortaya koy (data). en son da kendi yorumun. bu sonuç neyi ima ediyor? niye böyle çıktı? böyle çıkması mantıklı mı? bu sonuca başka yollarla da ulaşabilir miydik? vs.

en son da girişi yaz. genel bir giriş yap, sonra problemi anlat. sonra probleme nasıl yaklaştığını, çözüm yolunu kısaca özetle. model kurduysan modelin belirli başlı aktörlerini tanıt. alıcı var, satıcı var, vs. en son da işte bu tez 5 bölüme ayrılmıştır diyip 1 cümlede 1 bölümü anlatıyorsun. öyle uzun bir şey değil. toplam giriş ve sonuç 5-6 sayfa yeterli olur bence. tabii bölümüne bağlı.

aslinda tez yazimlarinda incelediginde de gormus olabilecegin gibi giris ve sonuc genel olarak aynidir (ingilizce olanlar icin konusuyorum, turkce tez okumadim henuz)

giriste,konunun ana hatlari, tezin akis sekli, konu basliklari ve sonuclarin ana hatlari.neden konunun bu sekilde aktigini giriste bahsetmen gerekir. intro biraz uzun olabilir. her basliktan biraz bahstmen gerekir.
sonucta ise tezde anlattigin seylerin ozeti ve sonuclarin ana hatlari ile kendi goruslerin yani bu arastirmalar gostermistir ki bunun buna etkisi vardir/yoktur seklinde bir ana tez. sonuc genel olarak cok cok uzun tutulmaz. 1 sayfadan fazla yazmamani oneririm.

bilgisayar isiniyor olabilir. islemci ve diger parcalarin isilarini oyun sirasinda kontrol edin.

(bkz: cpu throttling)

thermal throttling diye geçen bir olay var, işlemci bir süre sonra daha fazla ısınmamak için kapasiteyi düşürüyor, bu da yavaşlamanın sebebi olabilir.
daha başlamadan ayarları düşürüp öyle olynamayı deneyin bir de, eğer hiç olmazsa veya çok daha uzun zaman sonra olursa thermal throttling olabilir.

Bende hissettim.gec yazdı mudanya da olmuş.

Oldu. Hissettim ben de.

12:26 Mudanya merkezli 3.9 siddetinde. Iyi vurdu yalniz.

Lan oğlum. Bu soru mu...

Sorman kabahat

ben olsam kisa donem ise param olsa da olmasa da askere giderdim.

askerligini yapilabilecek en zor yerlerden birinde kisa donem yapmis biri olarak soyluyorum bunu.

çukurca dağlarında intikal attım. sene 2005. bedelli askerliğe karşıyım. ama devletin verdiği bir hak. bu konuda @brad pitt +1

30da askere gittim, bedelli çıktığında 30bin verememiştim :( ama 12 ay sonra döndüğümde ev aldım kendime..

15bin kredi seni nasıl zorlayacak onu düşün. fırsatın varsa gidersin tabii ki.

yap

yap tabi

Kardeşim de sizinle aynı durumda. Bedellisini ben ödeyeceğim. Zengin de değilim ama o para zerre koymuyor. Aileniz de destek oluruz demiş, bedelliyi kaçırmayın.

valla normal sartlarda yap derdim de... 25 yasindasin. iki sene daha okulum var diyorsun... +2 sene tecil hakkin olacak. Sene oldu 2022 okul uzarsa 2023. o zamana kadar bir bedelli daha cikar bence. bir de bu seferkinde 28 gun gitmece var yani acemiligi yaptiktan sonra bedelli olsa ne olmasa ne...

2023 de daha ucuza yuksek lisansa yazilma ihtimalin de var hadi cikmadi diyelim eli kulaginda kaldi.

ote yandan tarihin en ucuz bedellisi. 3000$ a falan geliyor. 2014 deki 8000$ idi. Ondan onceki 17000$ idi. Fiyat da dusuyor giderek.

28 gun muhabbetinden vazgecerlerse sana uyar bence. yoksa iyi dusun daha ucuza getirebilirsin 2023 e kadar vaktin var en az + uzerine yuksek lisans opsiyonun var.

15bin para mı yahu? bu saatten sonra askerlik yapan enayidir net. zamanında bedelliye 30bin TL istediler. yani 17bin dolar yapıyordu. şimdi 3bin dolara yapıyorsun :)

not : askerliğimi yaptım.

Soru mu diyenlerdenim ayrıca ne yao ne et bul bi yerden 15 bin meblağ zaten makul 5 ay falan çekilir dert değil askerlik

15 bin tl ödemek seni zorlamayacaksa yap bence.

(2014 yılında 18 bin lira verdim, 8 bin peşin 10 bin kredi çektim toplamda faizler ile 21 bin tl ödemiş oldum)

iyi ki yapmışım..

gayet normal, aynen devam

sağlık açısından bakarsak gayet normal ve iyi bir şey. böyle devam.

ha yok sigaram yok içkim yok ama kutu kutu nutellam, kutu kutu coca colam var diyorsan. boş ver içki kültürün olsun ondan daha iyi.

Senin gibi vardır bence. hem de çok. ben senin gibi değilim. Sigara kullanmıyorum. Merak edip denedim benlik bir şey olmadığını gördüm. Sigara ile alakam yok.

İçki kültürüm var. Ayrıca zamanında çok içtim, denedim. Şimdi onu da bıraktım diyebilirim. Gerek yok. Ha katı bir kural değil özel bir şey olur gün olur bir şey olur içilir yine ama içmenin merkezde olduğu şeyleri bırakalı oldu biraz. Umarım böyle devam eder.

Ben aslinda sigara ve ickinin birlikte kullanilmasini sevmiyorum cunku cok alakasiz olduklarini dusunuyorum. Sigara konusunda cok haklisin, gerekli olmayan bir sey. Icki ise guzel hissettiriyor, cesaretini artiriyor, sessiz ortamlari neselendiriyor. Tek basima icmem cunku sagliga zararli ancak arkadaslarin yaninda iyi hissettiriyor. Oyle durumlarda guzel hissetmek icin bira ile degil ama belki bir kokteyl ile baslayabilirsin. Ictikten sonra kararini verirsin.

Sigara hiç içmedim, merak da etmedim; alkolü de yılbaşından yılbaşına. Alkolü daha gençken daha sık aralıkla içiyordum ama son 10 yılda bu şekilde seyrediyor.

hiç sigara içmemiş ve içkiyi de yılda sosyal ortamlardan dolayı 5-6 şişe bira şeklinde içen biri olarak söyleyebilirim ki normalsin, sigarayı bilmiyorum ama alkolün tadı güzel değil ki bu kadar seveni olmasını anlamıyorum.

bence süprsin...

alıcısı olma ama arkadaş ortamında denk gelirse ot iç.

tütün ve içkiden uzak dur...

Senin gibiyim, sigara hiç içmedim, bana göre sigara tüketilmesi ultra saçma bir şey, yaptığı bağımlılığın cebe verdiği zarar üst seviyede, zevk olarak (sosyal) içen yok gibi bir şey herkes bağımlı oluyor ve kesinlikle gün geldiğinde direkt olmasa da dolaylı olarak sancılı bir ölüme sebep olacağına inanıyorum.
İçki sigaradan biraz daha farklı, belki çok pahalı olması da etken olabilir ama içki bağımlısı olmak sigaraya oranla çok zor gibi, tüketim şeklinin ve etkisinin farklı olması da etken olabilir tabi.
Bu sebeple içkiye soğuk bakmıyorum, sosyal ortamlarda, yemeğin yanında 1-2 kadeh olacak şekilde tüketiyorum. Bu da ayda 1'den seyrek denebilir.

Durumun normal ve güzel bir şey ama dendiği gibi içki, tadılması gereken bir şey yine de bence. Fakat sigara asla.

Bence gayet normal.

Sigarayi yurtta arkadaşlarla hele bir deneyeyim deyip tadina bakmistim 1-2 defa. Ciğerlerim çıkana kadar öksürmüştüm. O kadarla kaldı. Şimdi ise migrenimi nuksettirdiği için nefret ediyorum neredeyse, tahammül edemiyorum kokusuna.

Hiç alkol kullanmadim kullanmayi nedense hic istemedim oyle bir merak oluşmadi. Sosyal anlamda bana hiçbir sey kaybettirmedi kazandiracağini da sanmıyorum.

Birde ikisi de uzun vadede vucuda zarar veren şeyler bilincli olarak bedenime bunu yapma taraftarı değilim olmadım.

Aynen devam.

ikisinin de tadina baktim bakmasam da olurmuş. Sigarasiz, alkolsüz hayata devam.

boşverin gitsin ya. normal gayet. şimdiki aklım olsa ben de hiç bulaşmazdım içkiye. hayır bir kere o güzelliğin tadını alınca haftada 1-2 istiyor insanın canı o kötü.

Kendim de dahil olmak üzere hiç sigara içmemiş insanlara denk geliyorum ama içki içmeyen insan sigara içmeyene göre daha az bence. Şahsen tanıdığım iki kişi var: biri muhafazakar, diğerinin de çevresinde alkol kaynaklı tatsız olaylar yaşandığı için hep mesafeli olmuş, merak dahi etmiyor.
Elbette normal bir durum. Hiçbir şey kaçırmıyorsunuz, emin olabilirsiniz.

25ime kadar sanırım ben de sigara içmemiştim. denemek amacıyla birkaç dal içtim ve bıraktım. gereksiz gerçekten.

alkolü daha erken yaşlarda başlamışımdır ama onu da ay yılda bir kere içiyorumdur. alkolün bazen tadı hoşuma gidiyor. bokunu çıkarmamakta fayda var.

bu arada sigara için normal diyebilirim ama içki için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. hiç mi merak edip bir bira içmedin mesela? :)

Senin 34 yas versiyonunum hic icmedim merak etmedim ovunulecek bisey degil ama boyle

içki de sigara da var.
keşke senin gibi olsaydım.
senin gibi olan arkadaşlarım var, normal.
hakem oyna diyor.

hayatında bir kere abartmadan sarhoş olmanı öneririm sadece. Onun dışında içki kültürün olması, olmaması falan bir artı veya eksi değildir. Canın çekmiyorsa boşver gitsin.

Olabilir cok da anormal degil. Ickinin su gibi icildigi ulkelerde agzina icki surmemis insanlar var.

sigaraya hiç başlamamak gerek zaten, öyle alkol gibi ayda 1 içerim olmuyor ama hiç alkol almamış olmak benim için tuhaf bir durum. hafif sarhoşluğun yarattığı o gevşek ortamın arkadaşlar arasındaki eğlencesini ayık kafayla yaşamak her zaman mümkün olmuyor. özellikle günlük hayatında çok "rahat" bir insan değilsen, stresli bir hayatın varsa alkolün getirdiği gelişine yaşanan anlar insanda bir rehabilitasyon etkisi yaratıyor. dini sebeplerle içmesen anlarım ama şu haliyle bir şeyler kaçırdığını söyleyebilirim.

illa kültürünün olması da gerekmez, sarhoşluğun keyfi bir başka. şu zamana kadar içmeden geldiysen bu saatten sonra bağımlı da olmazsın muhtemelen, bence dene.

Zorunluyken bile ordan staj bulmak çok çok zor. Bir çok firma başvuruyu alırken zorunlu stajı şart koyduğu için seçeneğiniz de baya azalmış olacak.

yaz staji icin biraz gec kalmis olabilirsin, bankalara ve denetim sirketlerine bir bak istersen.

eğer cilt numarası yoksa yazmanıza gerek yok tabi. google scholar veya başka bir indeksten kontrol edin, çıkarsa eklerseniz.

Doi numarasını yazın diğer bilgiler yoksa.

Telefonla iptal talep edin, sebebini de açıklayın, yani iptal etmeyin diye yalvarmasınlar. Ardından sms ile bildirecekler. Belki bir kez daha ikna araması yapabilirler.
Sms ile iptal edilmiştir dedikten sonra modem iadesi yapılacak.
Gelecek fatura döneminde cezan yansıyacaktır.

internet iptal edilen adres nerede ise oradaki bayilerden birine bırakmanız gerekiyor. geçen sene superonline iptal etmiştim. modemi iş yerine yakın bi bayiye gönderdim, kabul etmediler. aynı ilde bile istediğin yere bırakamıyordun yani modemi.

müşteri hizmetleri ile bi görüşün yinede. belki bana kıllık yapmışlardır.

modemi kargoyla göndermiştik. başka şehirden iptal olayını bilmiyorum.

Şehir, ülke, aktivite sayısına göre değişir ama 2 bin su olur akar. Euro 5 lira desen 400 euro ile yapacağınız şeyler çok kısıtlı. Hiç mi müzeye girmeyeceksiniz ya da hiç mi yöresel bir şey yemeyeceksiniz? Bütçe bu kadar kısıtlıysa balkan ülkeleri ya da vizesiz ülkeler daha mantıklı.

Belirtmediğibiz için tüm bütçe 2000 lira gibi düşünüyorum.

Sırf interral bileti en ucuz olanı, 208 euro 1040 tl falan zaten, o da 27 yaşına kadar.

www.interrail.eu

Uçak bileti pasaportu vizesi konaklaması şehir içi ulaşımı yemeği falan 2000 lira epey az tüm bunlar için. Balkan ülkeleri olursa belki biraz oluru var.

Bi 5000 tlyi gozden cikar en az. Euro 5 tl baskan

İnterrail bileti hariç 900 euro harcamıştım 1 ay için. Ucu ucuna yetmişti. Bazı geceleri de trene denk getirdiğim halde.

kızlara herkes iyi davranıyor. nice guy sendromu diyoruz. e haliyle götü kalkan kız başka birşey arıyor. hence piç adam sendromu.

red pill başlığına alalım sizi

bunlara rağmen seviyor o çocuğu. ne biliyim çok yakışıklıdır, vücudu çok iyidir, penisi büyüktür, çok iyi sevişiyodur vs vs. bu hareketleri farklı yorumluyodur ya da

Bok gibi babaları var, annelerine terör estiren. Onu da matah bir şey, sevfi filan sanıyorlar işte. Üzücü bir şey.

Kızlara herkes iyi davranıyormuş asfhds

Duzenli sorulur bu soru:)

red g +1
kızın gözünde erkek adam öyle olunuyor. bu bilinç seviyesinde olmayanlarda bile erkek=barzo diye kodlanmış, onlara anormal gelmiyor. bir de işin içine kendine değer vermesi gerektiğinin öğretilmemesi girince ortaya böyle tipler çıkıyor.

tamam, koskoca toplumdaki cinsiyet algısını değiştiremezsin, ister istemez etkilenirsin. biz sanki fildişi kulelerde yaşayan arşidük müydük, o toplumun içinde doğup büyüdük. tamam, benim babam anneme değil vurmak, hakaret bile etmemiştir ama etrafımda vardı, "aa nasıl böyle bir şey mi var" demedim.

tüm bunlara rağmen insan biraz kendini geliştirir yav. yıl olmuş neredeyse 2020, kemikleri ufalanmış bilimkurgu yazarlarının insanlığın uçacağını tahmin ettiği yıllardayız; hala birey olamamış, başka bir insanın kendine zarar verdiğinin farkına varamayan, duygusal olarak birilerine bağlı olmak zorunda hisseden, özsaygısız insanların bu kadar çok olmasını sadece "toplum böyle işte ağbii" diyerek normalleştirmeyi kabullenemiyorum(ki genelde de ben yaparım bu yorumu ama normalleştirmem). bu kadar zor olmamalı insanın kabuğunu kırması, gözünü açması, neyin ne olduğunu görmesi; internet var binbir çeşit haberleşme var, bu kadar da izole yaşamıyoruz artık.

bilemiyorum altan, bilemiyorum...

karşılaştığın bir ya da birkaç vaka sonucunda tüm kadınları genelleyen tavrının da yan dairedeki erkeğinkinden bir farkı yok bence. cinsiyetçi ve ayrılıkçı bir yorum. kadınların mantığını ve tavırlarını sorgulama aşamasına geçmeden önce kafandaki fikirleri netleştirmeni, önyargılarını bir kenara bırakarak tutumunu düzeltmeni öneririm.

sert seks buluyor.

Zengindir ortamı vardır kızların erkekte aradığı sonraki hayatlarında kendilerini her türlü koruyabilmesi

sert seks buluyor diyen arkadaş için,

aynı bu anlatılan tipte bir erkek tanıdım, eski sevgilimin en yakın arkadaşının sevgilisiydi. çocukla ister istemez görüşüyorduk ayda 1-2 kere. hanzonun tekiydi, kıza bağırıyordu, azarlıyordu. daha sonra kız arkadaşımdan öğrendim ki erken boşalıyormuş, kalkmıyormuş doğru düzgün.

Olay parada bitiyor bence. Tip, davranış falan paranın yanında çok etkisiz. O adam çulsuz olsa suratına bakmazdı. Paranın da barzolukla ilişkisi yok değil.

Öyle tavırları olanda gizli homoseksüellik vardır. Aşağılık kompleksiz de serçe parmağı kadar penisten gelebilir.

kızın kezbanlığının ilgisi yok, kendini gerçekleştirememiş kadınlar- aslında erkekler de- güçlü karakterlerin yanında dururlar. sürekli. Şöyle bir etrafına bak herkes güce yakın durmak ister (güç sizinle olsun dostlarım)

mesela zamanında masonluğa böyle bir ilgi varmış, sonra da farklı akımlara....(şimdi isim isim rencide etmek istemedim, havlamalara karşıyım)

Aynı şey insan ilişkileri için de geçerli, bak mesela; güçlü karakterlere etrafında el pençe duran tipler vardır, kendilerini bu güçlü karakterle gerçekleştirebileceklerini zannederler, kadınlar da böyle. O erkeği karizmatik-çekici buluyor, taaki yeterince yakından bakıncaya dek. çünkü kime yakından bakarsanız bakın altında aciziyetin krallığını görürsünüz.

bu biraz da güzellik-yakışıklılık gibi birşeydir. sorsan teoride ''yok yeaa ne alakası var'' derler ama pratikte sürekli bi' yönelim.

Hep anlatmışımdır, dünyada şu an sevgili bulamayan erkekler; eğer kadın sayısı erkek sayısının 10 katı olsada sevgili bulamama ihtimalleri çok yüksek olacaktır. Ve bunun bütün sebebi de ''miras''dır. Miras vahşettir.

bu yüzden red phil blue phill meselesi değil bu pek, alfa beta muhabbeti değil. Filmlere-kitaplara bak mesela, sürekli yoksun olanı kazandıracak bir yapıda ilerler bu yapılar, mesela sürekli spora giden okul takımının kaptanı olan zengin bebesi, fukara çocuktan dayak yer hem de sürekli ? bunun türk-ingiliz kültürüyle filan alakası yok. Ve bu dayak atan mağdur ama mağrur karakter bundan zarar göreceği yerde bunun ekmeğini yer.

Yani normalde kadınlar kavgacı erkeklerden hoşlanmaz derler ya, hah işte aslında kadınlar gerçekten kaybeden erkeklerden hoşlanmazlar. Kavgayı kazanıyorsanız aslında kavgacı bir insan olmuyorsunuz otomatik olarak.

otomatik portakal.

edit: şöyle mousela yukarı kayarken bruce'un uzun cevabını farkettim, onu sonra okuyacağım daha okumadım ama bu bruce benim alternatif evrenlerdeki benliklerimden birisi olabilir, büyük ihtimalle benden daha çirkindir, tabi bilmiyorum. Şu başlıkta onun yazdıklarına dikkat etmen gerektiğini de tereddüt etmeden söyleyebilirim.

Tip ve parayla ilgisi yok. Öz güven ve ağzının laf yapması önemli. Sen kızın yanına gidip iki dakika konuşamazken elin piçi takır takır konuşuyor. Adamın ağzı öyle bir laf yapıyor ki bizim gibi ezik erkeklere "seni duvardan duvara çarparım" mesajı veriyor.
Birde bu adamlar hatun milletine sahte bir dünya yaratıyor. o dünyanın içinde hatun milletini kafalıyor.

Yok galiba, altyazılı gelmedi.

animasyonlar çocuklara yönelik olduğu için hep türkçe dublaj girer. yeni bir olay değil. eğer orijinal dilinden izlemek istiyorsan bekleyeceksin.

sıkıstır hocam
devlet evragi kaybedemez
noter onaylı vs. yok mu?

@kingcyrax bölüm sekreteri yok diyor. Sabahtan beri gitmediğim yer kalmadı. Fakülte sekreterine gittim dilekçe yazman lazım dedi. Ders seçimi bitecek 4 gün sonra ya.

Ogrenci Isleri Daire Baskanligina gidip ortaligi ayaga kaldir, Daire Baskaniyla gorusmek istedigini soyle. Olmazsa Rektore mail at.

rektörün twitter'I varsa oradan da yürüyebilirsin. bizim üniversite rektörü aktif twitter kullanıyordu. rektör yardımcısı falan da.

dilekçe yazıp öğrenci işlerine ver. durumu izah et. olmazsa dekan sekreterine git. sonra dekana, sonra rektörlüğe git. danışman hocanla iletişime geç. dönem kaybetmemek için elinden geleni yap.

okuldan okula değişebilir ama o öğrenci işlerindeki kadın nerdeyse her şeyi yapabilme yeteneğine sahip.derslerini saymak isterse büyük ihtimal şu an da sayabilir.

İşinin hemen olmasını istiyorsan O suratsız kadının şube müdürünün yanına git, 6aydır ders saydırma yapılmadığı için şu an okulu uzatma durumundayım, ben sorunca beni azarlıyorlar, rica etsem ilgilenir misiniz diye sorun ve ne olduğu/olacağını öğrenmeden odadan çıkmayın.

Yine sizi sallarlarsa rektör yardımcılarından o anda kim varsa onunla görüşün. Aynı gün içinde işiniz hallolur.

Normalde silsile önce danışman, sonra bölüm başkanı sonra dekan yrd., sonra dekan vs. diye gidiyor ama zaten yeterince beklemişsiniz. Daha da gecikmesin işiniz.

aynen katılıyorum.
bu filmle gora'nın alakası yoktu abi.
216 bile yeşillik olsun diye öyle geldi. saçmalık.

bir çok uzatılmış/gereksiz sahne yerine bunun içini doldurabilirlerdi katılıyorum. belki o zaman gora ile alakasız bulanlar da daha memnun olurdu.

Hem oyle hem de film icinde baska sahnelerde deginiyordu ama her turlu bombos bi filmdi.

çünkü dünyaya geliş amacı filmin sonunda belli oluyor.

filmin sonunda diyor ya hani ölüyorum falan o yüzden geldim?

robotun pili bitiyomuş işte yav

Ohooo epeydir böyle.

@himmet dayi önceden bu kadar değildi ama. fragman bile yok full reklam.

Cinemaximumlarda filme göre de değişiyor. Star Wars öncesi 30 dakika reklam var.

çok uzun zamandır böyle. bu yüzden sinemaya gitmiyorum.

Cinemaximum star warsda belki omrumce izlemedigim kadar reklam izledi. Irite bir sey.

Cinetime sinemalarında filmden önce 10 dk, film arasında 5 dk sınırı var ve gerçekten bu sınırları geçmiyorlar. Hatta film arasında tuvalete giderseniz yetişemeyebilirsiniz. :)

bazı filmlerde çok reklam oluyor heralde filmin uzunluğu ve o salonda oynatılacak kaç seans olduğu ile alakalı bi şey.

sekiz dokuz sene önce gitmiştim en son, reklamlar o kadar çok değildi

Star wars'a özel değilmiş, Suburbicon öncesi de yarım saat reklam verdiler. Pardon 25 dakika :)

Artık sınır getirildi; 10+5 dk (10 dk reklam, 5 dk fragman) öncesinde, 15 dk ortasında reklam olacak en fazla. Yasal düzenleme yapıldı yani.

Bu arada Cinetime +1

Ek: Duyuru geçen seneninmiş. Neyse yeni yönetmeliği eklemiş oldum. :)

Kisisel olarak bir bilgim ya da tecrubem yok ama yakin bir kiz arkadasim guzelliklerini bayagi ovmustu. Fakat karakterleri hakkinda bir fikrim yok.

benim 2 tane yakın arkadaşım var. güzellik olarak türk kızlarından bir farkları old. düşünmüyorum. daha esmerler sadece. kesinlikle iyi insanlar sadece biraz mesafeliler herkese. kendi dünyalarında kendi Azeri arkadaşlarıyla yaşıyorlar biraz.

gorme sorununun sebebine gore degisir. bunlarin kimisi kotuye gider, kimisi yaklasik ayni kalir, kimisi iyiye gider. doktoru ne diyor?

www.istanbulretina.com

murat hoca dünyadkai en iyi göz doktorlarındandır. randevu fln ileri atarlar ama gün içinde beklerseniz aradan da alıyor hoca. kesşnlikle ufaklığı götürün derim

tatile çıkarak yapabilirsin.

piranha kendi üretmez. oem'dir büyük ihtimalle o. orjinal markasını ya da daha yaygın versiyonunu bulup çin sitelerinden bakabilirsin. screen ya da screen+digitizer şeklinde durumuna göre aratırsın. düşük bi ihtimal bulursun. bulsan bile bunu taktırmak da biraz sıkıntılı olacak çok yaygın bi telefon olmadığı için.

öte yandan piranhanın en pahalı telefonu 600 lira. basıyorsa kırık camla gittiği yere kadar git patlayınca başka bişeyler bakarsın.

Dokunmatiğine etki etmiyorsa öyle kullan, kırık ekran havalı duruyor

dilekçeyle bölüme tekrar başvurmanız gerekiyor.

Bişey olmaz, panik yapma. İnternetten çözülmez, bilgisayarla neyi çözeceksin. Pazartesi sabahtan öğrenci işlerine git, orada çözmeye çalış. Halledersin.

kurul toplanmamostir toplansiysa da senin dilekcen gundeme gelmemiş olabilir. ogrenci işleriyle gorus.

yeni de değilmişsin 3. sınıf olmuşsun üniversitelerdeki işleyişi öğrenmiş olman lazımdı. gidip öğrenci işlerini darlayacaksın. dilekçe verdikten sonra başka hiçbir şey yapmadıysan işleme alınmamış bile olabilir (başıma geldi). bilmem ne kurullarının toplanmasını bekliyor olabilirler, öyle bir durum varsa da toplantı gününü saatini öğrenip bittikten sonra gidip yine darla. genç, hevesli bir memura denk gelmediğin sürece telefonla, maille falan halletmek imkansıza yakın olur.

sürelere çok takılma. ders seçimi, harç ödeme gibi işlemler bir şekilde hallediliyor.

sırayla, sonuç alana kadar öğrenci işlerini, bölüm sekreterliğini ve danışmanınızı arayın.

normal bi durum öğrenci işleri bu.
böyle durumlarda en iyi çözüm gidip başlarında beklemek oluyor. dgs ile geçen arkadaşlarım çok uğraşmışlardı.

tatilde olabilir, maillerine bakmiyordur. o da insan. ben de notla ilgili yazilan maillere yanit vermiyorum.

Bunun muhattabı öğrenci işleri sanki daha çok

finallerden sonra her hocanın mail kutusu not dilenen öğrenci mailleriyle dolar taşar (onları da anlamak lazım). bazı hocalar inisiyatif alıp tek tek cevap verir. bazıları göz gezdirip cevap vermeye değer olanları seçer. bazıları da direkt okumadan siler. okuyacaksa bile gözden kaçırmış olabilir. kendin ulaşabileceğin bir bilgiyi kolaycılık yapıp hocaya sorarsan sinirlenip cevap da vermeyebilir.

mevzu çok önemli ise mail ile yetinmeyeceksin. odasındaki telefon, ulaşabilirsen cep telefonu, mümkünse okula gidip yüz yüze halletmen lazım. tabi bunlar tatil olmayan günler için geçerli.

Tatil.

Devlet universitesiyse vermeyebilir ama ozelse bu durumu sikayet edebilirsin. Dogrudan bolum baskanina yaz, hoca cevap bile vermiyor de.

Bir yandan da hocalara hak veriyorum. Bir ozel ogrencim vardi Adi A soyadi B olsun, bana kendini tanitmadan bir email atmis mail adresi de tipik 90'li email adresi, crazyfb1993 gibi bir sey. Icerigi sadece su: Yarin saat kacta? Umursamadim ben de aklima bile ogrenciden oldugu gelmedi sonra sorun cikti neden soylemiyorsun falan diye. Sonra bir ogrenci 8 tane email atabiliyor, yuksek lisans dersinde bir hocanin email kutusunda gorduk "Hocam ben niye kalmisim?" yaziyor baska bir sey yok. Hoca da 500 tane ogrencim var bu kisiyi bulmakla mi ugrasacam demisti, bolumunu ogrenci numarasini da yazmasi gerekli. Durum da kisaca boyle oldugu icin hocalar da zaman zaman hakli. Ki yurtdisinda buna cozum bulmuslar: Ogrencilere okulun ilk haftasi oryantasyon yapiliyor, hangi durumda kime email gonderilmeli, hatta email nasil gonderilir ve icerigi nasil olmali gibi bilgiler veriliyor, belki 100 yil sonra buralara da boyle sistemler gelir ne ogrenci magdur olur ne profesor.

Turkluk zaten genetikten ziyade kulturu tanimliyor, genetik aciktan baktiysa dogru demis. Gen haritana bakilsa ancak %10 un filan orta asyadir, bu ulkedeki cogu kisi icin de durum boyle.

Cogumuz aslinda daha cok ermeni, yunan, rum, romen, farsi, ortadogu, akdenizin karisimi bir gene sahibiz.

Göçmenler Osmanlı zamanında, özellikle 2. Mehmed döneminde, Balkanlarda alınan topraklara Anadolu'dan gönderilip oradaki Müslüman nüfusu artırmak için yerlerinden yurtlarından edilmiş insanlardan oluşuyordu, sonradan bir kısmı geri geldi bazıları orada kaldı vs. Yani oradan gelenlerin Türklükleriyle Anadolu'da bugün yaşayanların Türklükleri hakkında bir fark yok tabii, adamlar oraya gökten inip de sonradan buraya gelmiş insanlar değil.

Bence "insanlar gocmenleri türk olarak görmüyor mu"nun aksine göçmenler ustune basa basa türk olmadiklarini vurgulamayi daha cok seviyor gibi. Tabi kültürel köken, ırk bakımından yapiyorlar bunu. Arkadaşın da o açıdan bakıp türk oldugunu vurgulamak istemiş herhalde.

macır ne demek bilmiyor, ya da o an anlamamış.
macır mısın deyince mesela şöyle düşünmüş:

- macar mısın? :)
- hayır türküm
- he bursada çok göçmen var ya ondan sordum
- göçmen falan değilim :)

böyle olsa sinir olmazdın bence. yine olma o yüzden. (:

bana da garip geldi kızın tepkisi. ben de muhacirim yani macurum. kimse bana macur musun diye sordğunda türklüğüme laf söyleniyor diye hissetmedim. kaldı ki banaannem'ler bulgaristan gelirken erzincan'a yönlendirilmiş, onlara oradan toprak verilmiş. iklim ve kültür şartları uyuşmadığı için batıya gelmişler, ayrı. ama erzincan taraflarında macur olmaz demek çok doğru değil sanki.

bizim burada, sakarya'da, herkes birbirine ne milletsin diye sorar. türk'üm cevabı kabul edilmez. "tamam hepimiz türküz de ne milletsin" derler. buralı olmayanlara bu soru garip gelir, belli ki bu kız da öylesi bir gariplik hissetmiştir.

bir de türkiye'de neredeyse herkeste bir göçmenlik var. ben göçmen misin diye soran birini yadırgamam açıkçası.

bakınız;
4.bp.blogspot.com

bana senin tepkin daha saçma geldi.

kız bursalı değil. erzincanlı. bursada yaşıyor diye macır olmasını beklemek saçma

kıza sormuşsun. hayır değilim demiş. erzincanlıyım demiş. bursada çok macır var ondan sordum diyince, hayır göçmen falan değilim demiş. göçmenlere küfür etmemiş ki. falan lafına mı kızdın yani? neye sinir oldun şimdi?

eksiduyuru insanlarının diğer insanları tuhaf görüp duyuru paylaşması asıl tuhaf olan şey.

@dafuq erzincanlı olduğunu nerden bileyim ya. bilmediğim için sordum zaten, göçmene benziyor diye. sırf yazmak için saçmalamasanız keşke.

Sen niye böyle algıladın onu anlamadım, sen gülerek bir soru sormuşsun o da yok öyle değilim demiş gülmüş. Macırın ne olduğunu bilmediği için de türküm demiştir, bana garip gelmedi.

macırın ne demek olduğunu bilmiyor. zaza mısın kırmançi misin veya slovak mısın gibi anlamış bence :)

@nothing in may kardeşim anlatamadım galiba. erzincanlı oldugunu bilmiyordun eyvallah, cevabı alınca ezik gibi kaldın ve çok göçmen var burda ondan sordum gibi devamı gelmeyecek bir cümle kurdun. kız da göçmen falan değilim dedi. küfür etmişsin gibi cevap vermediki? sıkıcı bir muhabbete cevap verir gibi verdi. ayrıca "falan" kelimesine ne çok içerlemişsin sen ya. kızdan yüz bulamayınca olayı türk-göçmen ayrımcılıgına kadar getirdin. ne ezikmişsin ya :)

Eligible demek olabilir mi ki acaba ?

bunu bize soracağına, yönetmeliğini okusan? hangi üniversitede okuduğunu nereden bilelim?

Bölüm işletme.

(E) yarıyıl sonu sınavına girdiği halde, belgelenmiş makul ve geçerli nedenle laboratuvar, proje, ödev ve benzeri yükümlülüğünü yerine getiremeyen öğrenciye verilir. (E) alan öğrenci, notların öğrenci işlerine teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde eksiklerini tamamlayarak bir not almak zorundadır. Aksi halde (E) kendiliğinden (FF) notuna dönüşür. Ancak, uzayan bir hastalık ve benzeri hallerde, bölüm veya program başkanlığının önerisi ve fakülte veya yüksekokul yönetim kurulunun onayı ile (E) işaretinin süresi daha sonraki kayıt döneminin başına kadar uzatılabilir.

Böyle yazıyor. Pek anlamadım açıkçası.

ilgili madde açık. finale girmişsin ama ödevin, quizin vs. eksik. notun E olunca bir nevi beklemeye alınıyorsun. bahsedilen türden yıl içi notları not E iken girilebiliyor. belirlenen süre içerisinde giriş olmazsa FF oluyor.

git hocanla konuş. ödev mi vereceksin, quiz mi olacaksın yoksa kesin bıraktı mı söylesin.

Ödev ve quiz yok ki:) Hocaya mail attım ama tık yok. Bekleyeyim bari.

Elbette okula gore degisir.

genel bir şey yok ki. fakülte yönetim kurulu canının istediği zaman toplanır, o ara karar verilir. bu tür konularla ilgili en doğru bilgiyi bölümünden alırsın.

Okullar fakülte fakülte veya bölüm bölüm ayırabiliyor tarihleri kendi içinde, okul tarafından hangi tarih ilan edilmişse ona uyun. Yine o meşhur cümleyi kuracağım: Arayıp okula bir sorun, garanti olsun.

İlk olarak, şu anda kayıtlı olduğunuz bölümden kaydınızı sildirmeniz gerekiyor. Bu işlem biter bitmez de tercih sonrası kazandığınız bölüme yeniden kayıt olacaksınız. Her şey bittikten sonra da, saydırmak istediğiniz bir ders varsa, onları saydırıp kaldığınız yerden devam edersiniz.

Aslında karmaşık gözükse de çok uzun şeyler değil; kafa karıştıran kısım, birbirine yakın süreler oluyor genellikle. Bildiğim kadarıyla böyle; eğer gözden kaçırdığım bir şey varsa, başka kullanıcılar ekleme yapar diye umuyorum.

İlaç konusunda uzman değilim ama sabah ereksiyonunun libidoyla alakası yoktur. Ben de farklı bir nedenle nörolojik ilaç kullanıyorum ve hepsinin bir yan etkisi var. Genel olarak aspirin bile olsa vücuduna kimyasal bir madde alıyorsun. Bence ilaçla bağın tamamen koptuğunda eski haline dönersin.

cinsel isteksizlik psikoloji temelli ilaçların çoğunda görülen bir yan tesir neredeyse. zaman verin, geçecektir.

genel olarak gürültüyü ve çocuğu yaramazlık yapan, bunun için bir şey yapmayan aileyi sevmiyorum ben. sayı konusuna pek takılmam.

ben bu tip aileler konusunda çocukların sesinden çok varlıklarından rahatsız oluyorum. En gıcık olduğum durum çocukların yaşlarının arasında çok ufak bir fark olması. Bu gerçekten esas problem. Çocuk yapmayın demiyoruz, yapın ama araya en azından 7 sene koyun. Doğurduğunuz çocuk da kardeşleriyle kavga ede ede büyümesin.

Çocuk sesinden nefret ederim. En tahammül edemediğim şeydir.
Çok çocuk olayına gelirsek maddi durumu kendine bakmaya yetmeyen insanların tonla çocuk yapmasından nefret ediyorum evet. Kimsenin o çocukları sıkıntı çekecekler bir hayata getirmeye hakkı yok.
Orta halli insanlar çok istiyorlarsa bir tane çocuk yapıp doğru düzgün eğitip yetiştirsin yeter. Etraf böyle pislikten geçilmiyor olmazdı eminim.
Maddi durumu doğurduğu her çocuğu düzgün koşullarda bakacilecek insanlar isterlerse 10 tane doğursunlar, uzakta gürültü yaptıkları sürece umurumda olmaz.

2 çocuklu olup çocuklardan sadece 1 tanesi ortalığı yıkan bir kuzenim var
küçük de değil sıpa artık, ama resmen terörist
ODTÜ mezunu filan annesi de bu arada, cahil biri de değil
yani çovuk sayısından çok çocuğun yaramaz olmasıyla alaklı bende "çekilmez çocuk" algısı. tabi ki sevmiyorum. hele bir yaştan sonra tahammül edilmez bir şey.

çok çocuklu kavramı bizim ailede 7-8 filan bu arada :) (biz 4 kardeşiz ve babamlarda en az biziz) hiç de öyle yaramaz, oraklığı yıkan çocuklar değildik, bizim gibi çok olanlar da genelde değil.

Çok çocuklu ailelerden nefret etmek değil de layığıyla ilgilenemeyeceği kadar çocuk yapan anne babaları sorumsuz buluyorum.

Kiracımız 30 yaşına gelmeden 3. çocuğuna hamile, günah diye aldırmamışlar. Eşinin de kendinin de düzenli gelirleri yok, çocuklarına ayıracak zamanları da yok ve 3. çocuk yolda... Buna tahammül edemiyorum sadece fakat nefret boyutunda değil.

korku degiller ama gerilim denebilir.

the signs

coherence

La Cara Oculta

İnsidious serisi,
Korku seansi serisi
James wan filmleri fln

get out. izlemedim ama baya övülüyor ve güzel görünüyor izlemeyi düşünüyorum ben de.

' Get Out '

get out'u sinemada izledim. enfesti kesinlikle:)

Frontier(s) (2007)

ehhh daha fazla aşmamak kaydıyla olabilir kız yaşından daha olgunsa. ama ben erkeğin yerinde olsam tercih etmem.

olur, neden olmasın?

24 yaşında erkek, normal şartlarda 18-19 yaşında kız olgunluğunda olabilmeli zaten.
erkekler daha geç olgunlaşıyor sonuçta.
o yaş farkı ideal bile sayılır.

Yaş kimlikteki bir sayıdan ibaret, eğer kişi yeterli olgunluğa ulaşmış ve reşit ise. Jenerasyon farkı olmadıkça birkaç yaşın ilişkide önemli bi rolü direkt olarak yok bence.

Ha bi taraf çalışan bi taraf öğrenciyse maddi manevi uyuşmazlık olabiliyor, ama aşılamayacak şeyler değil.

ben tercih etmezdim ama kadının olgunluğuna bağlı olabrak olabilir diyorum.

Min X/2+7 formülünü sağladığından olur diyorum. How i met'te vardı sanırım.

Hemen alamıyorsunuz. İlgili emniyet şubesinde işlemleri tamamladıktan sonra, en geç bir hafta (genelde 3-4 gün içinde) içinde eve postayla gönderiyorlar.

1 hafta sonra eve geliyor.

ankara'dan postalıyorlar

tam 1 haftada geldi bana

randevu, pasaport başvuru işlemi için. istenen belgeler var, randevuya onları götürüyorsun. parmak izi falan alıyorlar. sonra vereceğin adrese postalıyorlar pasaportu. genelde 3-7 gün arasında gelir ama 2012'de bir ara pasaport krizi olmuştu sanırım ihale yüzünden, gafayı yemiş idik milletçe. zor zamanlardı.

(bkz: etken ve edilgen fiil arasındaki farklar)


bir hafta sonra çıkartıp evine yolluyorlar. sen çıkaramazsın.

ahaha niye densin canım isteyen istediğini düşünmekte ve istediğine inanmakta serbest. ortamlarda dini görüşünü açıklamak zorunda da değilsin ayrıca.

isteyen istediği olur, istersen hüseyin avni mutlu'ya inan. senin elinde. buna seni rencide edici bir girişimde bulunan olursa uçan tekme haktır.

demezler. hem kim karışabilir ki.

ahahah güldürdün ya kusura bakma. başkalarına takacaksan hanefi-sünni-müslüman olmaktan başka şansın yok. kafana göre takıl. garip karşılayanın da kendi öküzlüğü.

agnostikliği niye arada kalmışlık olarak görüyorlar bir türlü anlamıyorum. agnostiklerin duruşu nettir, inançtan da bağımsızdır. böyle bir bilgiye sahip olmadığımızı, hangi yargıda bulunursak bulunalım (tanrı var veya yok yargılarından) bunun altının çizilemeyeceğini; içi boş bir iddia olacağını belirten etimolojik olarak da bu anlama gelen (a-gnostik(bilgisine sahip olmama)) bir görüş. arada kalmışlık değil, benim gözümde en rasyonel ve bilimsel yaklaşımdır.

agnostik olduğunda tanrı var ya da yok diye yine kişisel olarak birine daha çok eğilim gösterebilirsin. ama bildiğin bir şey varsa o da hangi eğilimde olursan ol aslında bu bilgiye sahip olmadığındır. hissiyatın ile bilincini, bilgini ayrı tutarsın.

Agnostik olmak garip değil. İnançlı birinin yazdıpı kitapta şöyle bir yazı vardı "Ateistleri anlıyorum ama agnostikleri anlamıyorum. Tanrı'nın varlığı çok büyük bir şey ve her şeyin başı. Bu kadar önemli bir konuda nasıl fikir sahibi olunamaz, nasıl "Kanırım yok" denir, "Bilemeyiz" denir. Olay zaten bilememek, bilmediğin şeye ya inanırsın ya inanmazsın" dyordu. Buradan anladığım kadarı ile önceliklere bağlı. İnancını önde ve her şeyim başında tutan bir insan bunu "Üniversite sınavı bitmiş, bölüm seçmişsin, mezun olacaksın ama hala ne olacağını bilmiyorsun" gibi görebiliyor.

Bana kalırsa, bu kadar soyut bir konuda kararsız kalmak kadar normal bir şey yok.

neseranni + 1

yani ortamlarda agnostikim demeyin, zira değilsiniz.

neseranni +1

ingilizcen varsa www.amazon.com bunu okumanı tavsiye ederim. agnostisizmin evrimsel biyolojiyle veyahut bilimle ilişkisini, sanılanın tersine arada kalış olarak tanımlanmadığını görebilirsin. ortamlarda biri demeden ben demek istedim.

Kaç yıllık agnostiğim bir kişi de "ya inanırsın ya inanmazsın" dedi diye en ufak rahatsızlık hissetmedim.

neseranni güzel açıklamada bulunmuş. ailesinin dini, onlar öğretti diye inanan dinci ya da kız arkadaşı terk etti ya da zengin değil diye tanrıya küsen ateist kadar prim görmezsin ama zaten amaç prim olmamalı. bu gruptakilerin fikirleri de seni ilgilendirmemeli.

agnostiklere bakış açısı ya arada kalmış ya da aslında inanmıyor ama bir ihtimal yanarım diye tamamen inkar etmiyor şeklinde. sanırım teistlerle karıştırılıyoruz.

Ben de agnostiğim heralde. Yani kendimi bir kalıbın içine sokmuyorum ama öyleyim diye düşünüyorum.

İnanç veya inançsızlık konularına kafa yormuyorum ve bu konu hakkında kimse ile konuşmuyorum. Bu konular hakkında konuşmak bana saçma ve anlamsız geliyor. Ergenler veya kendini inanç ile tanımlayanlar bu konu hakkında konuşuyor genelde.
İnancınızı da hiç kimseye açıklamak zorunda değilsiniz. Ailem dindar olduğu için onların yanında ikiyüzlü davranıyorum ama onların yanında olmadığımda düşünmüyorum bunları. Niçin oruç tutmadığımı soranlara da tutmak istemiyorum ve tutmuyorum diyorum. Siz de böyle diyebilirsiniz.

@nawar
Bilmiyordum, öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim ancak bu adlandırmaların benim için gerçekten bir önemi yok. Dediğim gibi düşünmediğim, kafa yormadığım için adını bilmem de bir şey ifade etmiyor.

Garip değil ama bana risk almayıp kolaya kaçmak gibi geliyor. Tercihte bulunmak, bulunmamaya göre daha mantıklı ve sağlıklı değil mi? İnançlı kişi vazgeçiyor, inançsız kişi risk alıyor, agnostik ne yapıyor? Neye göre hareket edecek, biraz ondan biraz bundan mı alacak?

neseranni +1000

agnostik olmak fikri olmamak anlamına gelmiyor. en basit biçimiyle "tanrının varlığı ya da var olmayışı bilinemez." agnostik düşüncedir. Türkçede de 'Bilinmezcilik' diye geçiyor zaten.

Tanrı Yanılgısı kitabının yazarı Richard Dawkins'in bu kitapta bir skalası var;

1- Tanrının varlığından kesin olarak emin olanlar.
...
7- Bir tanrının olmadığından kesin olarak emin olanlar.

R. Dawkins en popüler ateist bilim insanlarından biridir. O bile kendini 7 olarak değerlendirmez. Nitekim bir şeyin olduğundan ya da olmadığından kesin olarak eminim demek bilimsel bir yaklaşım değildir. Bilim şüphecilik olgusunun üzerine kuruludur.

soruya cevap: ortamlarda agnostiğim demeyin.

neseranni artı1

@harvey risk almak nedir ya lol. Ya varsa diyen müslümler gibi konuştun.

İşi yokuşa süren emlakçının ev sahibinin telefonunu vereceğini nasıl düşündün?

Bugüne bırakmamalıydın bu işi, daha önceden çözmeliydin sanki.

Sozlesmenin uzatilmayacagini bilmiyo muydunuz, yer aramaya onceden baslasaydiniz keske. Ama bunun haricinde benim bildigim belli bir sure onceden yine de cikaracaklarini haber vermeleri lazim, bunlari arastirabilirsiniz.

Bir de sey 1 ay daha kalabilecekseniz odeyin iste 1 aylik kirayi, kalin. O arada ev de ararsiniz.

emlakçıya ne ki bütün bunlardan?
bir de siz her ay kirayı ev sahibine vermediniz mi?
ev sahibinin adını soyadını biliyorsunuzdur herhalde. emlakçıyla hiç uğraşmayın, internetten falan bir şekilde ev sahibinize ulaşın durumu açıklayın, bence birkaç gün daha kalmanıza bir şey demez. kimse o kadar kötü olamaz değil mi?
ama bu güne kadar ev sahibinizle görüşmemiş olmanız bana çok enteresan geldi, en azından telefonla bile olsa görüşmeliydiniz.

Hata, emlakçıyı ciddiye alıp laf anlatmaya çalışmanız olmuş. Kira kontratı biterse yenilemek zorunda. Ev sahibi evden çıkmanız için protesto çekti mi? Çekmedi. E o zaman? Kirayı bankaya yatırıyorsunuz diye varsayıyorum. Zaten düzenli ödeme yaptığınız da kayıt altında. Emlakçı geldiğinde benim muhattabın sen değilsin. Evden de çıkmıyorum. Git kime şikayet ediyorsan et de. Hiçbir skim yapamaz. Sizi ev sahibine şikayet etse bile sizi öyle kafasına göre kapının önüne koyamaz. Git dava et de geç. Orço emlakçıya bak. Bulmuş gencecik çocukları zorbalık yapıyor. Siz emlakçıyla muhattap olmayın bak nasıl tıpış tığış o ev sahibi sizi kendi arıyor.

Emlakçı sesini yükseltirse falan direkt polis çağırın. Zaten hemen uzayacaktır

emlakcıyla konus evden cıkmıyorum de kapı gibi kontratım var de istedigin yere sikayet et de. daha dogrusu mesaj at tehdit mehdit ederse elinde mesaj olur
kirayı her zaman yatirdigin yere yatir
kal evde de istedigin kadar

thracia +1

Bitirebilirsin ancak biraz totoyu sıkmak lazım.

Ben 2. Sınıftayken 1. Dönemde 1.76 ile kaldım. 2. Sınıf 2. Dönem derslerinden hiç alamadım doğal olarak yaklaşık 6-7 ders ediyor. Bunun üstüne 2-4 arasında kaldığım dersler de oldu bunlara rağmen büt dü yaz okulu derken 4 senede bitirdim.

bitirirsin tabii ki. neler neler gördüm ben.
illa örnek gerekirse, okuldan bir çocuk boşluğa düşmüş, ne yapacağını bilmiyor, depresyonda.çoğu dersten kalmış. gelecek sene gazla 4.00 ortalama yapıyor. alttan üsten ne varsa bütün dersleri veriyor ve sahalara geri dönüyor.

3 ders bir şey değil. çok rahat toparlanır.

asılırsan değil 3, 13 dersi bile verirsin de asılman lazım. bölüm ne oda önemli, mühendislikse biraz zorlar ama geçersin.

www.shazam.com

bu olmayabilir de, shazam bunu buldu ama ben benzetemedim.

Hocam öncelikle resimdeki rakamları doğru yazmalısın. Brüt satışlar 300.000,00 diye kabul ediyorum. 15.000,00 Satıştan iadeleri düş. 285.000,00
Satışların Maliyeti şöyle bulunur : (Dönem Başı mal stoğu + dönem içi alışlar - (eksi) Dönem sonu mal stoğu.
285.000,00 - (eksi) 66.000 = 219.000,00
Faaliyet Giderleri (eksi) 68.000,00
Faaliyet Kârı 151.000,00
Diğer Faaliyet. Olğ. GK +45.000,00
196.000,00
Diğ. Faal. Olğ. Gider (eksi) 53.000,00
143.000,00
Finansman Giderleri (eksi) 24.000,00
Olağan Kâr 119.000,00

Veriler bu şekilde düzenlenir.

düzenli meditasyon yapın.
birkaç günde etkisini görürsünüz.

eksiduyu.ru

Stresi ortadan kaldır

cok az bilgi vermissiniz.

uyuyamamaniz disinda hersey herzamanki gibi mi?

madde filan kullaniyor musunuz?

hayatinizda son donemde ne degisti? son aylariniz nasildi?

yazmıyor mu sayaç okuma tarihi gibi bir şey? ya da kaç günlük olduğu. Elektrik faturalarında yazar normalde.

Fatura gelmesini beklemektense internet üzerinden tesisat no veya abone no ile ödemeyi niye denemediniz?

Sonuçta fatura size gelmediği için ödeme yapmamak gibi bir şey söz konusu değil her 30 günde bir fatura borcu oluyor.

Bunlari yapamiyorsan konu calis. Bul bir kitap oku. 10uncu sayfaya gelmeden cozebiliyor olursun.

4) 250tl

1
i.hizliresim.com

4
i.hizliresim.com

2
i.hizliresim.com

@elorelia 4 te atladıığınız bir nokta yok mu?

benim atladığım nokta varmış çok özür dilerim.