Ekşi Duyuru

bi boka yaramaz hobbit filmleri.

yönetmen peter jackson 2 film çekmek istemiş, hatta öyle çekmiş, sonra yapım şirketi zorla ek sahneler çektirip 3 filme çevirtmiş. yönetmen bile sıkılmış. biz mi sıkılmayalım.

@harzem aynen. büyük bir middle earth hastası olarak ilk filmden sonra kalanını sırf martin freeman hatrına izledim. şimdi de tv'de çıktı diye bakıyorum. izledim yine sinir oldum şu cüceye.

Karakteristik özelliği o; zaten onurlu, burnu boyundan büyük cücelerin bir de kurtarıcısı, eski günlere döndürme umudu, ulu reyizi. Kibiri yüzünden başına gelenler, aynı kibire sahip elflerle mücadeleleri falan; orta dünyasal temel gerçekler.

@baba jo Aynen cüceler de, elfler de kibirli. Ama sanki kitaptaki Thorin filmdeki kadar itici değildi. Hatta Tolkien'in kitaplarındaki hiçbir cüce ya da elf bu filmdeki Thorin kadar itici gelmiyor bana. Acaba adamın tipine mi uyuz oldum. :(

thorin oakenshield şerefsizin, karaktersizin önde koşanı, bayrak taşıyanıdır.

Hayatım boyu çok film izledim, her türlü iyi ve kötü karakterle karşılaştım. Bu cibiliyetsiz gibisine hiç rastlamadım.
Bu sorsan "lider" vasfı taşıyan kılıksız hem bir vasıfsız, hem de bu durumdan zerre gocunmayan, uçana kaçana şekil şukul hareketler yapan bir kendini bilmez.
Neymiş efendim "i cannot guarantee his safety" imiş. Ulan dingil, sen önce bi kendi götünü koru. Uzat uzat bana saçları, sonra vay efendim varismiş. Sen bizim çanakkaledeki sümüklü arazinin bile varisi olamazsın be hilkat garibesi seni.

Hepsini boşver gerçek de bir ölü yiyicidir. Donanımhaber ölücülerinin ruhani lideri bana pezevenk. Altını görünce bir gram götü var, onu da kaybediyor. Kimseyi tanımaz oluyor.

Thorin senden ölesiye tiksiniyorum.

@naberabi hah ne güzel ifade etmişsin ağzına sağlık yemin ediyorum ya. bu kadar boş artizliği ne koskoca gondor kralında gördüm, ne ayrıkvadi lordlarında. Tipi de her an boynunda altın zincir döş kıllarını sergileyecekmiş gibi zaten. Denethor'u bile bu oç Thorin'den daha çok seviyor olabilirim.

saygı meselesi karşında kim olursa olsun saygı duyuyorsa sıkıntı olmuyor.
abi baba vs sana yanabcıdan daha az saygı duyuyor ondan sıkıntı yaşama olayın daha artıyor.

tatil detaycisi biri tanimadigi biriyle tatile gitmez, boyle bir arayisa da girmez ama tatil rahati biri her turlu gider. ben ikinci grupta oldugum icin kosullar uygunsa, icime sinmisse giderim, en kotu ayri takilir, ya da rotayi baska bir yere ceviririm.

bazen tek olmak sıkıyor, gülüp eğlenmek paylaşmak istiyorsun..

Cok relax insandir, gidiyordur. Ben tanidigimla bile gitmem kolay kolay. En sevdigim arkdasimla bile tatilde bozusmusluugum var.

Ben giderim abi çok eğlenceli oluyor bildiğim adam ile gidince çok sıkılıyorum hatta. Konuşacak dünya kadar mevzu oluyor hem. Kesinlikle deneyin.

On numara eğlenceli oluyor. Otostopla karadeniz turu yapmak isteyenler varsa yeşillendirsin.

driver yoktur. sadece şarj oluyordur.

@senialan o ne demek? teknoloji hakkında hiçbi şey bilmiyorum :(

işletim sisteminin o cihazı tanımasını sağlayan ve onunla yapacağın işlemleri işletim sistemine anlatan ara program.

kindle ın markasını modelini ve kullandığın ubuntu sürümünü yazıp driver diye google da arat bi bakalım.

Sorun kablodan kaynakli olabilir mi? Bazi kablolar veri tasimiyor sadece sarj ediyor.

Kindle'in orjinal kutusundan cikan kablosunumu kullaniorsunuz?

Birde mtpfs kurulu mu die kontrol edin.

@selam Sorun kabloymuş, başka kabloyla deneyince çalıştı. veri aktarımı yapmayan kablo olduğunu bilmiyodum, teşekkürler :))

Lütfen ubuntudan ozur dile

guissomo +1
windows 7 de kurmanı tavsiye ederim.

esasen ubuntu en iyi işletim sistemi. ben de pc'den anlamadığım zamanlarda arkadaşımın tavsiyesiyle yıllarca kullandım.

eğer ki adobe ürünleri kullanmıyorsan ubuntu'ya devam etmeni öneririm.

ayrıca ubuntu türkiye gibi gibi bir site vardı. oranın forum kısmında derdine çare bulacak bir sürü kişi var. ve anında cevap yazabiliyorlar.

hatta bazıları pırlanta gibi insanlar zira beni telefonla arayarak yardım etmişti biri. tek dertleri ubuntu'nun yaygınlaşması. başka çıkarları da yok.

Noviembre.

Tam onun ayarında olmasa da midnight in paris diyorum.

The piano teacher: www.imdb.com

Amadeus: www.imdb.com

Nasıl unuttum!

Whiplash:www.imdb.com

www.imdb.com

www.imdb.com

bunu henüz izlemedim
www.imdb.com

midnight in paris +1
tam olarak sanatci hayati vs. anlatmiyor ancak referanslar, hikayeler benim cok hosuma gitmisti.

@kassiopeia @asilyis @chica @kljgsls @adramelekh arkadaşlar MÜKEMMELSİNİZ tüm tavsiyeler tam istediğim gibi. şu duyuru sayesinde ne güzel filmler diziler keşfettim ya. <3

www.imdb.com

www.imdb.com

www.imdb.com

A Late Quartet.

Şiddetle tavsiye ediyorum.

www.imdb.com
seri bu film.

la grande belleza
www.youtube.com
oscar a da aday oldu diye hatırlıyorum..

Chicago vardı bir de. Müzikal seversen bir bak derim

da vinci's demons dizi olarak. bir de tom's vermeer diye bir belgesel var resim seviyorsanız mutlaka bakın.

youth

Great Performances; www.imdb.com

Bu linkten bazı bölümlerini izleyebilirsiniz; www.pbs.org

klasik dönemi atlar isek daha popilerden aşağıda yazılı olanlar var, sayılır mı?

the girl with a pearl earring
pollock
hedwig and the angry inch
school of rock
dreamgirls

www.imdb.com

Flesh and Bone

Öneri olması için yazıyorum.

Tekstil, iplik örme fabrikalarında atık olarak bunlardan bolca bulabilirsin.

iptal et cekemezler hem de adamlarin gelmeyeceginden haberi olur.

bu tur bir durumda otele mail atmistim, iptal etmislerdi kendileri.

gitmeyecekseniz odayi bos yere bloke etmeyin.

Kart bilgin yoksa nasıl tahsil etsinler.
Rahatla, bi çay iç.

@fear bana öyle bi mail de gelmedi. şimdi rezervasyonu iptal ettim "168 euro karşılığında rezervasyonunuz iptal edilmiştir" diyo. halbuki kayıtlı kart falan yok sitede, şimdi internetten hesap dökümüme baktım çekilen bi para da yok. eee nerden tahsil ettiler bunlar? :D

@naberabi ya çekemeyeceklerini biliyorum ama adamlar özgüvenli özgüvenli PARA ÇEKİCEZZZZZZZZ ÇEKTİK diyince gerildim :D

@brkylmz iptal ettim zaten :)

yahu o kadar vermek istiyosan ben alırım, alala. daha önce aynısını yaşadım, işletmeye de sordum hatta "yok almıyoz para "dediler. kendileri de herhangi bir şekilde tırtıklayamayacaklarının farkında ki bi şey demiyolar.

@der meister sflşdşgkf 168 -kıymetlimissss-euroyu duyunca tutuştum bi an dalga geçme :D

Eğer çekerlerse booking.com'a ulaş, durumu anlat, hallediyorlar.

evet çünkü onlar reyting getiriyor şu sıralar. ne reyting yaparsa onu satarlar.

Seks her zaman satan bir şey. Yapımcılar bunu bildiklerinden her diziye koyabildikleri kadar cinsellik koyuyorlar. Yaz dizileri genelde böyle oluyor. Eskiden dizilerde duyguya önem verilirdi ve el ele tutuşmak bile nadir görülürdü. Bana göre bu durumun dönüm noktası Binbir Gece. Dizide yapılan ahlaksız teklif bayağı bir konuşulmuştu.

eskiden kadınlardı şimdi erkekler oldu, kaslı adonisli baklavalı banyodan ya da havuzdan çıkmış erkekler. Kapitalizm

erkeğin objeleştirilmesi kimsenin umrunda olmadığı için dikkat çekmiyor. erkeğin objeleştirilmesi ve daha ötesi belirli bir kalıba sokulması binlerce yıllık olay. eski yunan ve romadaki heykellerden, son yüz yılda çıkan çizgi romanlardaki kaslı, yakışıklı süper kahramanlara kadar erkekler hep bu şekilde. nedense sadece biscolata olayında konu dikkat çekmeye başladı. hangi kupaydı hatırlamıyorum. kadınların ilgisini çekmek için daha dar formalar olayına girmişti italya mesela.

tabii işin içine diğer parametreler olan zenginlik, karimza ve ünlülük işin içine girdiği için o vücut olmasa da erkekler "istenen" olabiliyor.

ergen oğlanlar oturup o dizileri izlemiyor ama ergen kızlar baya vakitlerini harcıyorlar galiba. Hedef kitleye göre dizi yapılıyor işte. Ben de baktım hepsi kızlara hayal satıyor. Normal bi kız "bilmemne şirketi/holdingi patronu ya da patronun oğluyla" sevgili olabilir. Romantik komedi dizileri bunun üzerine kurulu.

@rodriguez2 hedef kitle +1

@rodriguez Aynen! tüm dizilerde hep zengin, eğitimli, zeki, karizmatik, çok çok yakışıklı ideal bir adam ve tipiyle, eğitimiyle, maddi durumuyla ve statüsüyle sıradan denebilecek silik bir kız var. :(

Dizi izleyenlerin cogunlugu kadin heralde? Ben de fark ettim, eskiden kizlar sekil sekil seksi olurdu simdi eli yuzu duzgun turk kizi prototipini sekil sekil erkek kovaliyo.

@cesario Genel olarak türk erkekleri seksileşti mi diye sormadım zaten. Medyada erkeğin seks objesi haline getirilmesini sordum.

genel olarak yazmışlar
erkekler daha az fanboy olmaya başladı
eskiden deliyürek kurtlar vadisi dizilerini ağalı dizileri popüler olduğu zamanlarda erkekler takip ederken şimdi entrika aşk vs şeklinde dizileri kadınlar daha fazla takip etmeye başladı ve o yöne kaydı diziler.

E popi olma gereği ne lazımsa onu pompalıyorlar şu anda.

evet bu konudan çok müzdaribiz. yetkililer bişi yapsın pls.asl

seksi kadın koysalar belki devletten tepki çekeceği, o olmasa köşe yazısı odur budur muhabbeti döneceği, erkeklerin seksi baklavalı fln dizide yer alması pek muhabbet konusu olmayacağı için de oluyor olabilir.

seksilik satar bunu kadın üzerinden yapamadıkları için erkek üzerinden yapıyorlar bence. ki izleyenlerin çoğu da kadın.

şöyle oluyor ki, çirkin hanım kızlarımız; ay biz de böyle bir erkek niye bulamayalım hayallerine kapılıyorlar öyle öyle de izliyorlar. genelde izleyici kitlesi de kadınlar olduğu için daha çok tutuyor.

Genelde ev hanımları ve ergen genç kızlae takip ediyor dizileri dolayısıyla erkeklerin objeleştirilmesi normal gibi görünüyor. Bir de kadın nüfusu artığından artık reklamlarda hedef kitle kadın da oldu deniliyor, ama ben kadın nüfusundan ziyade ekran başındaki izleyicinin daha çok kadın olmasının buna etkili olduğunu düşünüyorum.
45-50 yaşında bir kadının, Kiralık Aşk'taki Ömer'e hayran olup, onu seyretmek için cuma günlerini beklemesini anlamıyordum bir türlü, hadi ergen olsan tamam bir nebze. sonra bakıyorsun o kadının evliliğineeşiyle ilişkisine, eksiklikler var, kpcası var, ama aslında yok. Bu eksiklikleri adonisli, güçlü, zengin, yakışıklı başroller dolduruyor. Ah diziler diziler.

bi de şöyle bi şey var, erkek vücudu daha az tepki çekiyor. türkiye'de kadınların cinsel duygulara sahip olabileceği rtük gibi kurumların aklına dahi gelmediği için erkeğin cinsel obje yapılması dikkat çekmiyor :) bir dizi çek, taş gibi bi bikinili hatun göğüslerinden sular damlayarak havuzdan çıksın, bikinisini çıkarıp güneşlensin yüzüstü falan, erkekler ona bakakalsın, rtük kanalı 10 gün kapatır, izleyenler "ahlakımız bozuluyor, çoluk çocuk görüyor" falan diye ortalığı ayağa kaldırır. erkek çıksın adonisler, six packler havada uçsun, kimse tepki göstermez, çünkü dediğim gibi kadınların bakıp tahrik olabileceği akla bile gelmediğinden onu "ahlaksızlık" olarak algılamıyorlar :)

eskiden bu kadar değildi evet.
ama bu bahsettiğin dizilerin çıtır çerez kavurup satar gibi yaygınlaşmaya başladığı dönemde body building salonları da yaygınlaştı. sadece diziler suçluya yormuyorum ben bunu, o hadde gelene kadar kitleler çeşitli sayıp döksek bitiremiyceğimiz denli çeşitli etkilerle o kıvama getirilmişlerdi, yani erkek bedenin de meta olduğu bir hale. diziler ve body building salonlarının açılması salt tetikleyici oldu o kadar.

Bütün gün evde oturup tv izleyen kitle kadın çünkü.

İnternetin gelişi bayağı değiştirdi her şeyi. Dünyada olup bitenlerin Türkiye'ye girmesi 80'lerle başlasa da internetin gelişi ile akımlar falan hızlı hızlı girmeye başladı. İnternet öncesi Türkiye kendi içinde kapalı bir kültürü olan bir toplumdu. Önce Marshall planları, sonra 80'lerle birlikte yabancı kültürün ülkeye girmesi hafif birtakım etkiler yapmış ama tamamen açılması 2000'lere geliyor.

80'lere bakarsak, dünyanın güzellik anlayışı ile Türkiye'nin güzellik anlayışı çok farklı. Zamanla da soyunma miktarı artıyor. Örneğin, 1980'lerde güzel ve seksi anlayışı Banu Alkan ve Yaşar Alptekin'ken, şimdi onları görünce içimiz kalkıyor. Bir nesil bu kişileri güzel/yakışıklı olarak gördü.
www.youtube.com
Burada, Yaşar Alptekin'in objelenişi var. Tabii, kadınların obje haline gelişi kadar değil.
www.youtube.com
O dönemin güzellik anlayışı kadınlarda ele gelecek kadar et, erkeklerde kassız ve bol döşü kıllı bir vücut.

Aynı dönemde dünyanın güzellik anlayışı yeni yeni Tom Cruise, Emilio Estevez, Harrison Ford gibi adamlar ve onlardaki objeleştirme terleyen, spor yapan, kaslı adam üzerine.
Bize global ya da Amerika'nın değerlerinin tamamen oturuşu internetin gelişinden sonra hızlandı. Erkeklerin objeleştirilmesinde kadın hareketlerini suçlayan çok çalışma var, ki kısmen doğru buluyorum. Amerika'da 60-70'lerden sonra başlayan, bizde 80-90'lardan sonra alevlenen kadın hareketi ile toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri gibi kavramlar oldukça örselendi. Erkekleri obje haline getirebilmek için cinsel devrim gerekiyor. Kadınların da kendi cinselliklerini bastırmamaları gerekiyor çünkü. E, kadın çalışmaya başlıyor, kadın kendini keşfetmeye başlıyor, evlenmeden sevişebilmeye başlıyor, kadın daha fazlasını ve erkeklerin de sahip olduklarını istiyor. Aynı şekilde pornolarda "for her" kategorisinin başlaması da 90 sonlarında tek tük başlayıp 2000'lerden sonra tavan yapıyor. Porno sektöründe şu an hala erkek egemen ama kadın pornosu oranı da sürekli artışta.

Toplumsal cinsiyetin ortadan kalkması demeyeyim de, yavaş yavaş silikleşmesi kapsamında erkek bakımları da işin içine girdi, çünkü kadın da artık daha seçici halde; ağzını açıyor ve istiyor. Erkeklerin ağda/epilasyon işine girişi, spora abanıp kaslanmaya başlamaları, metroseksüellik akımı, siyah/gri tonlar yerine renkli kıyafetler giyebilmeleri; bunun zıddı olarak Diane Keaton gibi isimlerin erkek kıyafetleri ile gezinerek takdir görmeleri erkek/kadın arası farkı azaltıyor giderek.

Kişisel olarak insanın cinsiyetinin getirilerinden aldığı zevk bir kenara konduğunda, cinsiyet arası sınırların kalkmasını, kadınların erkekleşip erkeklerin kadınlaşmasını, daha eşit ve daha aynı olmalarını, isteyenin istediği rolü kendine biçebilmesini çok sevinerek izliyorum. Örneğin, "erkekler ağlamaz", "erkek kırmızı giymez", "kadın dediğin evinin işine bakar" gibi tabuların yıkılmasını zevkle izliyorum ve elimden geldiğince katkıda bulunmak da isterim. "Her erkeğimiz ruj sürsün, kadınlarımız ise erkek kıyafetleri ile gezinsin" ayarında değilim ama evet, canı isteyen ve kendini o şekilde var etmek isteyen bir erkeğin ruj sürmesi ya da erkek gibi gezinmek isteyen bir kızın varlığı kimseyi rahatsız etmemeli veya alındırmamalı. Ancak, bu durum aşırılıkları (doğru kelimeyi bulamadım aslında) ile birlikte geliyor. Kadının yanında erkeğin de metalaşması birlikte geliyor ya da pornoda erkeği zorlama, erkeğe eziyet döneminin başlangıcı bu dönem. Hatta, bir makale vardı; artık erkeklerin kadınlardan daha fazla objeleştirildiğini söylüyordu. Bu durum abartılı ama bir yandan kadın milleti şu anda biraz intikam peşinde de. Yıllarca baskı altında kaldıktan sonra özgürlüklerin elde edilmesi ile ne oldum delisi bir zıvanadan çıkma da var dünya genelinde. Üstüne de "sex sells" diye diye de pompalanıyor. Bu tarz değişimler kaçınılmaz gibi. Türkiye'de henüz o kadar yok; örneğin erkek spriptizci, dansçı, jigolo sayısı görece olarak çok çok az. Artması yönünde bir dileğim yok ama dünya cinsel devrimi başardı sayılır, hatta "Danimarka başardı, Amerika yarı yolda, İsveç de fena durumda değil" gibi yorumlar var. Türkiye bu sürecin başında ama bir yandan da geri geri gidiyor. Bu bir ilaç gibi; güzel, seni iyileştiriyor ama yan etkisi de bunlar.
www.telegraph.co.uk

Ek: Bir köşe yazısında, dünya düzeninin toplumsalcılıktan yavaş yavaş bireyciliğe geçmesinin de etkisinin olduğunu söylüyordu. Bireysellik öne çıkmaya başladıkça, insanların kendilerini daha fazla tanıma ve tanıtma çabasına girdiğini ve geçmiş nesiller "Ya, normal insanım işte" derken yeni neslin daha çok "Ben kimim, neyim, ne istiyorum" diye düşünmesi ve hatta bu konuda bencilliğe varan durumlar olduğunu söylüyordu. "Ne istiyorum"un üstünde durmanın da cinsel açıdan karşılık bulacağı bir pazar erkek ve kadının objeleştirilmesi.

Eskiden dogru durust vucutlu erkek oyuncu yoktu. Hepsi cuval gibiydi. Simdiki nesilde iyi parcalar var.

Eskiden diziler Kuruntu Ailesi, Bizimkiler ya da kısmen daha yakın zamanda Çocuklar Duymasın gibi ailenin tamamına hitap eden türde yapımlardı. Şimdi daha çok kadınlar ve özellikle bütün gün evde göt büyüten ergen kızlar için dizi çekiliyor. İçerik de ona göre.

@aychovsky çok teşekkürler! epey aydınlatıcı oldu.

@arnold Sebebin sadece o olduğunu zannetmiyorum, 2000'den sonra bile sadece kadın kitle için çekilmiş belki yüzlerce aşk içerikli soap opera vardır. Hiçbirinde erkek vücudu böylesine metalaştırılmamıştı. Yani kadın izleyici kitlesi ve kadınlar için çekilen diziler hep vardı ama muhtemelen bu kitlenin talepleri değişti. eskiden aşk, mum ışığında yemekler, yatağa dökülen kırmızı güller, takım elbiseli adamlar görmek isteyen kadınlar, ekranda şimdi bol bol adonis, sixpack görmek istiyor demek ki.

evet dediğiniz doğru böyle bir durum var. bununla bağlantılı mıdır bilmiyorum ama özellikle yeni nesilde spor yapan erkek sayısı da arttı gibi geliyor bana. tabii herkes bunun için spor yapmıyor, alakası bile yok ama bir kesim için etkisi oldu sanırım. ben sokakta artık eskisine göre daha fit, daha kaslı bir yığın adam görüyorum. sanki biz erkekler arasında böyle adı konmamış ilginç bir rekabet var gibi. bilmiyorum belki bana öyle geliyordur ama benim gördüğüm böyle.

medya nasıl belli bir kadın prototipi sunuyorsa, aynı şekilde belli bir erkek protipi de sunuyor. bu yurtdışında böyleydi zaten ama türkiye'de yeni yeni başladı. sokakta artık çok daha fazla erkeğin saç şekli, kıyafeti, vücut şekli vs. birbirine benziyor. türkiye'de kadınlar mesela eskiden kaslı erkeklerden pek haz etmezdi. atıyorum amerikalı bir kadına gayet çekici gelen bir adamdan genelde buralı kadınlar hoşlanmayabiliyordu ama medyanın etkisiyle bu da değişiyor gördüğüm kadarıyla. çünkü gösterilen, insanlara sunulan bu. medyanın üzerimizdeki etkisi sanılandan çok daha büyük.

bu arada örnek verdiğin dizi fox tvdeki no:309 galiba

@limoncello, evet :)

Blog degil ama su var:
www.youtube.com

Kitchen in Red'i tavsiye ederim, fotoları görsel şölen tarifleri de gerçekten çok lezzetli ve bolca tatlı var.

pinarkoksal.blogspot.com.tr

www.mybeautifulcookbook.com
www.evcini.com
Evcini çok çok uzun süredir paylaşımda bulunmuyor fakat hala arada girip baktığım şeyler olabiliyor.

pamuktanbulut.com

rachel koo cok sirin oldugu icin little paris kitchen, yoksa mutfak zevkim hic uymuyor, bisiy tatar vardi, turkce youtube kanali var, aslinda oldukca piyasa bir kisi, fakat yine tatliligindan ve biraz daha mutfak zevkim uydugundan izliyorum. sonra komik olanlar var, genelde veganlarin mizah duygusu benimle ortustugunden yemek kanallari da zevkli oluyor, blackmetalvegan chef var, thugkitchen var. ikisi de sadece yemek ogrenmek icin degil gulmek icin bile ziyaret edilebilecek bilgi kaynaklari...
bunun disinda dah teknik bloglar var fakat artik benim stilim oturdugu icin uzun zamandir mutfagin temelleriyle ilgili bir site ziyaret etmedim. mutfakla ilgilenmeye baslayan her insana teknik bloglari tavsiye ederim, en basitinden tuzun, karbonatin, sirkenin, yumurtanin vs gorevlerini ogrenmek lazim ki kendi modifikasyonlarinizi yapabilesiniz. ayni sekilde yaptiginiz yemegin besin degerini, hayvani veya bitkisel icerk oranini kendi zevkinize ve hayat gorusunuze gore degistirebilin.

annemin blog'u :) dildendileeldenele.blogspot.com.tr

@mavicorap bildiğin öyle bi teknik blog var mı peki?

merhaba. pdf'ler için çok birşey diyemem ama spotify kullanıyorsan coffee break italian podcastine bir göz at derim. çok yararlı pdf'ler bulamadıktan sonra bu podcast'i keşfettim.

türkçe kaynak için asım tanış - yapısal yolla italyanca kitabına bakabilirsin, gramer degil de kelime bazlı gitmekte daha çok.

gramer içinse bildiğin bir diğer yabancı dil üstünden öğrenmen daha iyi olur (örn. ing. biliyorsan ingilizce anlatan bir kitap). hele başka bir latin dili biliyorsan halihazırda çok rahat öğrenirsin.

bu kitaplar için de malum kaynaklara göz atıp dilediğini seçebilirsin.

Dedem diyalize giriyordu ayni sekilde onda da vardi bu kararmalar. Sanirim kan yeterince suzulemediginden toksik birikiyor.

@acemi hicbir fikrim yok :/

evet. eminönü'nde sözen'den de alabilirsin.

Merhaba ambrosia,

Gaziantep'ten yazıyorum. Burada tarihi bakırcılar çarşısı var. Netten bakanilirsin. İstersen senin için alıp kargolayabilirim. Para istemez. Bana ulaş. Selamlar.

Halil İnalcık'a bakabilirsiniz birsürü kitabı var, istediğin gibi bir şey bulabilirsin.

philip mansel'in konstantiniyye (constantinople) adlı kitabı var. fetihten itibaren payitahtın ve hanedanın tarihini anlatıyor. keyifli de bayağı.

Cidden bilenlerin olma ihtimali oldukça düşük. Ilaclarin yan etkileri genellenebilse de kişiden kişiye değişir.

Üstelik hormon haplarından bahsediyoruz.

Neyse cevaba geceyim:
Biraz deneme yanılma yoluyla bulacaksınız.
Yazz 24+4 var onu deneyin.

Ben 16 sene doğum kontrol hapı kullandım.
Ginera ile başladım. Bahsettiğiniz duygusal yan etkileri oldu. Sonra yasmin gayet iyiydi ama tek sorun çok şişkinlik yapıyordu. ve devamında yazz 24+4 kullandım. gayet memnundum.
Ginera kullanıp çok memnun olan arkadaşlarım da vardı.

başlarda bana da öyle yapıyor ama 1-2 aya düzeliyor. dayanabilirsen yine başla ama doktora gidip sorsan sana farklı bir ilaç verir belki.

tatli duskunu degiller demissin ama nerdeyse hepsi tatli yazdiklarinin :) bizimkiler pismaniyeyi cok degisik bulmus ve sevmislerdi hep gotururum yurt disina giderken. cevizli sucuk da ilginc gelebilir belki bilemedim. bunlar da hep tatli oldu ya :)

@in vito dimi ya? onun ben de farkındayım ama aklıma başka bişey gelmiyor tatlıdan başka :D. böyle değişik peynirler varsa onlardan götürsem ama hiç bilmiyorum ki offf :(

kuru baklava
salep orda yoksa

Sucuk :D
Borek, yaprak sarmasi vb.
tuzlu kuru pastalar (pek yok avrupada)
Cigkofte (etsiz, tasiyana kadar bayatlamasin)

@kuehles sucuk değil de mesela kavurma iyi olur mu acaba?

Ben damla sakızlı türk kahvesi ve hellim peyniri götürmüştüm bir seferinde çok sevmişlerdi ikisini de. Bir de içkiyle araları iyiyse sanki rakı da götürülebilir, tekirdağın falan özel serileri oluyor ya süpersonik damıtılmış vs.

köy tarhanası filan yerler mi ki gotursen? :)

bi de turk kahvesi ama cezve de lazim. kahve yapamiyorsan hic bulasma tabi ona :)

@postneo rakı iyi fikir valla. vikingleri iki duble rakıdan sonra görelim :p

türk kahvesini ben de düşündüm ama oğulları bile sevmiyo kendileri de sevmez heralde. kahveden çok çay seviyolarmış ailecek.

Ya et urunlerinde sikinti yakalanmadan gumrukten gecmek. Ben yazdim ama mumkub oldugunca sakinsan iyi olur.

Ha tarhana olur, kurumus patlican goturursub, dolma yaparsiniz. Pastirma vb de olur.
Keskek vb. turk zeytini..

rakı + 1.
bizim ballı-şerbetli tatlılar onlara 'çok tatlı' geliyor ve sevmiyorlar genelde. ama daha hafif olanlardan mesela çifte kavrulmuş fıstıklı lokum ya da kestane şekeri çikolatalı olanlardan falan götürebilirsiniz bence.

Rakı her zaman getirildiği ortama bir sempati katıyor :) O zaman tomurcuklu bergamotlu falan halis bir rize çayı da bakabilirsiniz büyük aktarlardan. Bir de aklıma kaymak geldi. Avrupa'da çok sevilen ve pek bulunmayan bir şey kaymak. Ama taşınması, serin bir ortamda saklanması falan zor olabilir.

bi bursalı olarak : karyoka gnam gnam :)

migrosta gördüm macroda falan da vardır belki bir markasnın yöresel ürünleri var şimdi aklıma geldi, antakyanın nar ekşisi, bilmem ne reçeli, falanca yerin tarhanası, taze kekiği, zeytinyağı, kastamonunun saray helvası, pestil mestil öyle şeyler vardı, olabilir belki

kaliteli bir kars kaşarı, erzincan tulumu, keçi ezine. bunlar yola dayanır. türkiye zaten peynir cenneti ama kıymetini bilmiyoruz.

pastırma?

kuru patlıcan-biber-domates

tahin- pekmez biliyor olamazlar herhalde.

salep'in kilosu 500 lira filan bu arada.

sağlıklı hayatçıysalar kefir mayası.

bizim kırma zeytinler

favorim: tuzlu hamsi.

avrupada yıllardır yaşayıp her milletten adam tanıyan biri olarak,

en basit ve iyi hediye şaraptır, mümkünse güzel olsun, hatta tatlı ve normal alıp güzel bir kututda hediye edebilirsiniz.

reçel tamamen kalitesine ve özgünlüğüne bağlı, ama çok riskli.

çay olabilir ama türk çayı çok kalitesiz.

lokum aslında runner up bence, ama tatlı olmasın derseniz es geçin, yoksa koskanın çifte kavrulmuşlarını avrupada beğenmeyen tanımadım.

nar ekşisi, olmaz tek kelimeyle.

akide, çok kötü ve kalitesiz bir şeker.


bunlar dışında kaliteli rakı, egzotik gelir.

türk kahvesi avrupada hediyelik ve özeldir, iyi makine ve kahve gidebilir.

el çizimi istanbul portreleri olabilir ama ulaşımı zor.

pastırma sucuk gibi etsel şeylere kesinlikle girme, avrupada bunlar çok tutmaz, tutan yerler, bölgeler var ama çok riskli ve bazı insanlar sarımsak ya da soğan hiç tüketmez. persona non grata ilan edilirsin valla...

şırdan götür. büyük sürpriz olur.

rakı
zeytinyağı
tahin pekmez
kuru patlıcan biber diyorum ben de

Peynir; vakumlu paketlrrde eski kasar,tulum ya da hellim.

Cezerye

Kavala kurabiyesi

Zümrüt var ama pahalı

Google'da aratınca 2 şarkı çıkıyor, onlar değil mi?

@harvey goo goo dolls'la big lyric'in neresi zenci ablaya benziyor? :p

otherwise?

@apocalypse bu değil ama bu da şahane şarkıymış <3333

cashback (yok yok bu olmuyo)

the perks of being a wallflower?
yazdığın filmlerde müzik biraz öne çıkmış ama bu da güzeldi yani beğenirsin bence.

Far from the Madding Crowd

@amuzende izledim çok güzeldi <3

The Broken Circle Breakdown
Youth
Love and Mercy

Açılın, ben naif filmler uzmanıyım!

Not: Bazılarının romantik düzeyük düşük, hatta hiç olmayabilir.

Me and Earl and the Dying Girl
Chef (2014)
Short Term 12
Wish I Was Here
Castaway on the Moon(***)
Sleepwalk With Me
Liberal Arts
Salmon Fishing in the Yemen
Dakota Skye
Mary and Max
happythankyoumoreplease
Little Manhattan

Herhangi birini izlersen haberim olsun. :)

Me and Earl and the dying girl +1 demeye geldim. Çok keyifle izlemiştim ben.

Never let me go
Notebook
Atonement
Pride & prejudice

Kriterlerine ne kadar uyar bilemedim ama bence hepsi guzel

Naif olmayan, daha eski, biraz romantizm ve mukemmel oyunculuk dersen :

Dangerous liaisons

Aşağıda before sunrise önerilmiş. naiflikte üzerine yok.

okuyunca aklıma direk Midnight in Paris geldi. Tavsiye ederim.

amelie

before sunrise-sunset-midnight serisi.

daha naif bir film bulamazsın. çünkü sadece diyaloglar ve mekanlar ile ilerleyen naif bir ilişkinin yükselişi.

belki love actually de olabilir.

@basond amelie'yi izlemeyen kalmadı heralde :)
@hakim before üçlemesini de izlemiştim

tavsiyeler için çooook teşekkürler arkadaşlar hepsine bakıcam <3

bir ara ben de naif romantik film önerileri istemiştim ama başlığı düzgün açamadım herhalde, bu listeden faydalanırım artık:)

tam aradığınızı söyleyeyim ben: im juli

Richard Linklater, Wes Anderson ve Tim Burton filmleri.

Ekmekler ve Laleler dışındakileri izlemiş sevmiş biri olarak aklıma gelenler:

One Day, Mr. Morgan's Last Love, The Station Agent, About Time, Never Let Me Go, A Single Man, Ondine, We Bought a Zoo, 50/50

ha nasıl unuturum asıl bomba şu link
eksisozluk.com

ay bu kadar cevap beklemiyodum valla harikasınız duyurucular. Bir sürü mesaj aldım duyuruyu silmeyin lütfen diye, siz de cevaplarınızı silmeyin naif film severler olarak bu kaynaktan faydalanalım :) <3

Grup kuralım Naif Film Severler diye. Nfs! :)

şu an bu bana dead poets society çağrıştırdı hem fonetik hem içerik olarak ki bak bu da naif film! :)

olmazdım.

hayır. dingil arkadaşlarımın herhalde samimiyetime güvenerek "olm bu kız güzel değil ki" dediği sevgililerim olmuştur ama ben güzel bulmadığım kızla sevgili olmam. çocukken aşıktım ama şu an tip olarak emma watson'ı da beğenmiyorum ben mesela. hani yakın çevremde o tipte bir kadın olsa, güzel buluyor olsam dahi sevgili olmazdım çünkü istediğim kadın tipi o değil. hal böyle olunca, güzel bulmadığım biriyle kesinlikle sevgili olmazdım. benim için sevgili en üst nokta. sevgiliyle mutlu olmuyorsan, sevgiliyle o güzellik ihtiyacını tatmin edemiyorsan, hala kafanda soru işaretleri varsa hem sana hem kıza yazık. o yüzden, "sevgilim" diyebilmem için aşık olmam, aşık olabilmem için de güzel bulmam lazım.

nispeten zekâya ve konuşmalardaki uyumumuza bağlı. bunların olumlu olması tipini de güzelleştiriyor benim açımdan.

güzellik bakanın gözündedir derler ya, karşındaki insanlla ciddi bir ilişkiye gireceksen dış görünüşile değerlendirmezsin zaten. tek etken dış görünüş ise de takılmaca olur bana göre.

Çirkin olduğunu düşünüyorsam "hayır" ancak ben angelina jolie, kim kardashian, kate upton vs. gibi hiçbirini güzel bulmuyorum. Benim tek güzel bulduğum ünlü Emilie de Ravin ki onu da sadece dış güzelliği yüzünden değil (ki boyu 1,57 olan başka birini güzel bulur muyum bilemem) oynadığı karakterlerin çekici gelmesinden beğeniyorum sanırım.

@gazozaila o zaman diyelim ki kafalar MÜKEMMEL uyuşuyo, kız adeta ruh eşiniz ama çirkin buluyosunuz, yine de sevgili olur muydunuz? :D

tipim değille çirkin çok farklı şeyler, tipim olmayıp genel algıya göre güzel olan biriyle olmazdım.

douchebag +1

edit: adam kate upton, angelina jolie, kim k. gibi kadınları "ciddili sevgili olma" sorusuna cevap olarak yerleştirebilmiş.

güzellik bakanın gözünde falan değil. evrensel birşey bu. kör olmak lazım aksi için. ben yaptım, olmadı.

gayet çirkin olduğunu düşündüğüm birine deli gibi aşık olmuştum ve bana dünyanın en güzeli gibi gelmişti.

Millete gayet güzel gelen bir kıza da hiç ısınamadım, kız bana aşıktı ama olmadı devam edemedi hiç bir zaman beğenemedim.

Seninle alakalı bir durum yani bu.

Bi kadın evrensel standartlarda çirkin olabilir ama bir erkeğin onu çirkin olarak görüp sevgili olması mümkün değil. Genelde aşık oldukları için çirkin bir kadını güzel görebilirler ama.

@ambrosia

kafası o kadar iyi uyuşan ruh eşi olan bir kadın , erkeğe güzel görünür. Dolayısıyla sevgili olur ama çirkin olduğunu düşünmez.

Hayır, mümkün değil.

olurum reis.
ama düşüncen çok yanlış.
bu kafa varsa olma sen.
zira sen başkaları ne der muhabbetindesin ya da kızın kalbi kırılmasın mı diyorsun anlamadım.

güzellik göreceli bir kavramdır.
ama sen bu zihniyet bu mantık ile ilişkiye zarar verirsin.
olma başkan sen bu kişiyle sevgili zira sevmiyorsun ve sevmezsin de.
bırak herkes kendi yolunda devam etsin.

Neden homoseksuellere cevap hakkı yok? Aşk tek yönlü değildir diye daha ne kadar söyleyeceğiz?!

@alt4y he kardeşim doğru anlamışsın. duyurudaki senaryo yeteneğinize de hastayım :D daha görüşümü bile yazmamışım hemen hikayeler yazılıyo "sen bu zihniyetle kadını üzersin" falan... ya ben kendim kadınım zaten ne kadını üzmesi ahdjsjsj

@fıytfıyt çünkü erkeklerin kadınlara olan bakışıyla ilgili bir soru sordum kadın-kadın ya da erkek-erkek arasındakini değil. farkındaysan kadınların erkeklere olan bakışını da sormamışım, sorum belli. hetero erkeklerin bakış açısı. her duyuruda duyar kasmayalım lütfen. :')

Gerçekten sevdiğin insan gözüne çirkin gelmez la. Ne bileyim hani başta çirkin bulup bi şey hissetmemiş ama zamanla huyundan suyundan ne bileyim bi şeyinden etkilenip sevdiysen çirkin de olsa sana güzel gelir bence.

Ilk basta isinamazsam, cekici gelmezse buyuk konusmiyim ama isinamiyorum. Guzel kizlarda ilgimi cekmiyor acikcasi. Tatli kizlari seviyorum.

Seveceksem/seviyorsam olurum.

Kağıt üstünde düşük ihtimal gibi duruyorsa da, hayat sürprizlerle dolu.

Bazen tanirsin ve o kisi sana degisik gozukmeye baslar. Bunlar da var.

Yoksa bak ciftlere yuzde kaci hem yakisikli hem guzelden olusuyor ?

Bence önemli olan güzellik değildir. Her insan kendince güzeldir.

Arada bir cinsel çekimin olmasıdır. Yani cinsel arzulama durumu oluyorsa, isterse hiç kimsenin yüzüne bakmadığı bir tip olsun önemli değil, olur. Güzel kız olsa da arada bir cinsel cazibe yoksa olmaz.

Şunu da belirteyim ama bence cinsel cazibenin %60-70 i de dış görünüşle alakalıdır.

Güzel olması önemli değil, seviyorsan senin gözüne güzel gelir zaten. Sen sevmiyorsun belli ki.

sevgili anlaminda seviyorsam eger gozume cirkin gorunmez ki zaten. ama sevgili olmamissa henuz sevgili de olmazdim, cunku bastan karsimdaki kisiyi yargilayarak iliskiye baslamak mantikla hareket olur, gonulle degil.

"diyelim ki beğeneni var ama hiç sizin tipiniz değil" İsterse herkes hastası olsun, benim içimi kıpırdatmıyorsa olmam.

evli erkeğim.
Gerçekçi olalım ilk etapta çekici gelmeyen birisi için sevgili olma şansı azdır.
arkadaşların tanıştırması ile buluşulup çekici gelmediyse ne kadar kafa uygun olsa bile ikinci bir şans için eh acaba olur.

ama çekici bulduysan kafa uyuşmasa bile ikinci şansı verirsin.

Fakat arkadaş ortamlarında tanışıp biraz beraber vakit geçirerek tanıştıysanız aslında kafa kız/erkek beraber güzel vakit geçiriliyor deyip sevgili olma şansı daha yüksektir.

burada olay tanıştırılma amacınız ortamınız ve bulunduğunuz ortama göre kendiniz kendinizi yönlendirirsiniz.

Doğanın kanunu böyle şimdi çıkıp yooo hiç alakası yok diyenler olacaktır ama böyle olduğu bir gerçek.

bağyan değilim ama... hani böyle biraz da sempatik olsa neden olmasın, zati dünyalar güzeli biriyle evliyim :D görmesin cevabımı...

zaten sevene çirkin ayrımı yoktur, cidden.

Benim dışımda hemen hemen herkesin beğendiği bir hanımefendiyle 3 ay kadar ciddili ilişki yaşadım.Kendimi zorladım falan ama yapamadım,kız ne yapsa bana yaranamadı ve ayrıldık.

olmazdım.

alayım

Bir arkadaş halletti çok sağol @gozu acik

bataryayı değiştir.

düzgün kablo al mutlaka önce bikaç kez dene ama bataryanın gitmiş olma ihtimali çok yüksek.

Birde güncellemeler ne alemde onlarda etkiliyor.

Bataryanın belli bir ömrü var ve her şarjda o ömür azalıyor normalde. Bu şekilde düşük/yüksek voltaj durumlarında hem telefonun hem bataryanın ömründen çalıyorsun ekstradan.

Şu an alacağın orijinal şarj aleti mevcut batarya ömrünü uzatmayacak, olanın daha kısa sürede gitmesini engeller belki ama önce orijinal batarya al derim ben. Sonrasında yine orijinal şarj aletiyle devam edersin.

Teşekkürler, bataryayı nereye değiştirtiyoruz acaba? Ve ne kadardır?

herhangi bir telefoncu bu işlemi yapar ancak orjinal batarya mı taktı ne taktı bilemezsin.
En güzeli bu işlerle içli dışlı sağlam bir arkadaşınla irtibat kur. Yada orjinal batarya satın alıp onu taktır telefoncuda gözünün önünde.

Takma işlemi 10-15 tl gibi bi paradır. batarya ne kadardır bilmiyorum.

İlaveten; kablo almadan önce birinden ödünç alıp şarj et.

Batarya geçen sordum 150 tl civarıydı apple da

Evet ergence yazilmis bir yazi, sikildim okumadim hatta. "Tabağınızdaki ölü hayvana utanmadan biftek diyeceksiniz." kismindan sonrasini okumaya gerek duymadim.

hissizlik konusunda yalnız değilsin diyebilirim. şahsen savunduğum herhangi bir şey için "ölmeye değer" diyemiyorum, hayatta seni tutan bir şeyler kalmaması lazım.

yani hayatın çok ama gerçekten çok anlamsız olmalı. sansasyon yarattığını sanıyorsun ama hepi topu 15 minutes of fame

edit: cidden 2. denememde okuyabildim ben de, yazı berbat.

@stavro aynen o kısımdan sonra ben de atlaya atlaya okudum. Offf veganların hepsi birer melek ya. Utanmasalar et yemek için de "kapitalizmin oyunu" falan diyecekler. İlk insanlar da soya sütü içip kinoa yiyodu çünkü he.

Yazıyı okumadim. Gecen gün bir kullanıcı burada aktivist bi arkadaşınin intihar ettiğinden bahsetmişti, aynı kişidir belki. Hayvanlar yeniyor, ülkeyi bok götürüyor, insan onuruna uygun yaşamıyoruz diye çekip kendini vuracak kadar gözü kara bi insandiysa ben tebrik ederim, saygı duyarim da muhtemelen intihara meyilli ydi, ciddi bi psikolojik sıkıntısı vardı. Gordukleri de umudunu hepten yitirmesine neden oldu. Yoksa kimse anası, kocası, babası öldü, aç açıkta kaldı diye canına kiymaz.

ölüm yarıştırmak ne kadar "kötüyse" dert yarıştırmak da o kadar "kötü"; ikisi de kişinin kederlenmesiyle alakalı ve kime neyin keder verdiğini değerlendirmek diğerlerine düşmüyor. sen terörist ölünce üzülmüyorsun, olayın terör boyutun düşünmeden empati yapabilen biri ise sadece bir insan öldüğü için üzülüyor.

empati eksikliğinden fazlasıyla açıklanacak bir durum değil yani.

Stefan Zweig kamp deneyimini bizzat yaşayanlardan daha mı fazla acı çekti? Hayır, ancak Avrupa'yı nazi işgali altında görünce intihar etmeyi seçti. Ne o, ne de bu tip intiharlar en büyük acıyı kendilerinin çektiği iddiasında değiller. Ergenvari bir narsisizm hareketi de değil; çünkü narsisizm bir şeyin 'en'i olduğunu iddia ettiğinde açığa çıkar. En kötü olduğunu, en iyi olduğunu, en beceriksiz olduğunu vb.

En başa dönersek, evet dayanamıyor. Birçok kimse dayanamıyor. En çok da 'senin' yüzünden dayanılmıyor. İnsanların deneyimlerini hiçe sayanlar, daha kötü durumdakilere bakıp şükredenler, senin neyin eksik ki diyenler yüzünden dayanılmıyor. İnsanların hiçbir karar vermesini istemeyenler, kendileri hakkında verdikleri her kararı sorgulayanlar yüzünden dayanılmıyor. Kadın kendi yaşamı üzerinde bir karar vermiş, duygularını ve deneyimini aktarmış; gelip burada kişinin en özel kararı (çünkü yaşam üstüne bir karar) üstüne karışma hakkını kendine reva görebiliyorsun. Ne yapsınlar; onkoloji servislerine gezi düzenleyip hallerine şükür mü etsinler? Hiçbir bireysel deneyimi (sanat, edebiyat, sinema) yaşatmaya çalışmayıp trendleri takip mi etsinler? Hep gösterilen daha kötü sebebiyle iğrenç bir yaşamı kabul mü etsinler? İntihar etmek isteyenlerin ya da yaşamından memnun olmayanların nasıl yaşamasını uygun görürsünüz haşmetlim?

@protector niye saptırıyosun, kadının intiharıyla ilgili bişey sormadığımı belirtmişim zaten. Ben yazının içeriğinden bahsediyorum, hadi kadın dayanamamış intihar etmiş, beni ilgilendirmez. Benim sorduğum kadının arkasından intihara bu kadar güzelleme yapmak niye? Kadının intiharıyla benim tabağımdaki etin ne alakası var?

"Ya ben bi hissizim amk? Şimdi bu isyan eden aktivist arkadaşlar ikinci dünya savaşı sırasında gözünün önünde babası kurşunlanan çocuktan, cephede gözünün önünde arkadaşı ölen, kolunu bacağını kaybeden askerden, birinci dünya savaşında bebeğine ekmek pişirecek buğday bulamayıp kayısı çekirdeğini ezip de un yapıp ekmek yapan kadından, maden göçüğü altında kalan kocasını kaybeden dört çocuklu eşten, siyasiler ego savaştırırken vatanından olan muhacirlerden, nişanlısı teröristlerce kurşunlanıp şehit edilen genç kızdan daha mı çok dert yükleniyorlar sırtlarına? Evet dünya bok gibi bi yer ama gerçekten çile çeken güzel insanlar bir şekilde dayanıp intihar etmiyorlar da bu arkadaşlara noluyor?"


şu paragraf komple sana ait. Eleştirdiğin noktanın, kadının senin tabağındaki ete karışmasıyla hiçbir ilgisi yok. Keza, intihar güzellemesiyle de. Konuyu benim başka bir tarafa çektiğimi sanmıyorum.

İntihar eden eder size mi soracaktı intihat etme nedenim mantıklı mi diye

sikik loser edebiyatı

Okuyamadım. Bayaaaa bir zorladım ama olmuyor. Ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok o yüzden. Konuşma diline bakarsak 1. ihtimal vegan, 2. ise feminist. Hangisi olduğuna dair gerçekten bir fikrim yok çünkü okumak imkansız. Bu dil ile bir şeyler anlatmaya(!) çalışanların, bir yere varabileceklerini sanması, bu "ben çok zekiyim, her şeyin farkındayım" tavırları çok komik. Düzeltiyorum trajikomik.

Pamuklara sarılarak büyütülmüş, döneminde ciddi bir buhran yaşamamış konformistler, en ufak bir şeyde çok etkilenip, depresyonlar, anti-depresanlar moduna giriyor. Herkesin taşıyabileceği yük elbette ki farklı. ABD'deki "shaming" ve hassaslık hikayesi bunun en uygun örneği. Belki de medeniyet böyle çıt kırıldım olup, her şeyden etkilenmeye, depresyona girmeye doğru evriliyordur. Bilemem ama senin belirttiğin gibi işte. Çocukluğundan beri yoksullukla, bir şeylerden mahrum kalmakla ne bileyim genel olarak zor olduğu kabul edilen dertlerle büyüyenler böyle "narin" değillerken, ana ocağında baba kucağında sorunsuz sıkıntısız büyüyenler "yha sevgilim beni terk etti. ölmek istiyorum." kafasına girebiliyor. Bunun "şükürcülük" şeklindeki saçma bakış ile alakası yok.

Ha tabii ben daha hissizim ama yazı da cidden kötü. Ergen denmesini de garipsemem bu yazının kafasına. Ben de kafası karışık bir insanım mesela. Dünyaya "reset" atılması gerektiğini, nüfusun şöyle en fazla birkaç on milyon seviyesine düşüp, tekrardan kaliteli bir şekilde gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii o kurtulanlar orta çağ kafasında ya da mağara adamları değil, belirli bir zeka kapasitesi üstünde olmalı. Hal böyle olunca ölen insana değil, neden ve nasıl öldüğüne göre üzülüyorum. Bu yazı sağolsun hiçbir fikrim yok neden öldüğüne dair.

"Sizler bir gün zenginler gibi her şeye sahip olduğunuzda mutlu olacağınızı sanıyorsunuz. Hayır. Onlar da sizin gibi mutsuz. Çünkü tatmin = tatminsizlik. Bu bir paradoks. Ve dünya bu paradoks üzerine kurulu. Ne kadar tatmin olursanız o kadar tatmin gerekecek ve o hırs sizi medeniyetin koruyucusu haline getirecek."

Beyin koşarak uzaklaşır...

Hak verdiğim yerler de var hak vermediğim yerler de var.

Neticede "gerçekten çile çeken"i sen ben bilemeyiz, kimin "gerçekten" çile çekip kimin çekmediğine karar verme hakkımız mı var? Sana gerçek gelmiyordur, ağır gelmiyordur ama ona geliyordur. Bu durumun ağırlığından ziyade kişinin o duruma verdiği tepkiyle alakalı. Ben kıyasen oldukça zor bir hayat yaşadım, kıyasen de hiç zor bir hayat yaşamadım. Kıyaslamaya kalkışırsan kendi duygularını da kıyaslaman gerekir. Seninkilerin gerçek olduğuna kim karar versin?

Birinin acısı diğerininkinden yüce değil. Herkes herkes kadar güçlü olmayabilir. Güçsü olmak da hak, intihar etmek de (sağlıksız da olsa) hak...

Yargılamak bayağı kibirli bir davranış.

Dünyanın gidişatı konusunda kendim kadar karamsarını görmedim. İntiharı bir hak olarak görmemem bir yana, bunu dünyanın kötüye gidişiyle ilişkilendirmeyi çok saçma buluyorum. Kimsenin başkalarının acıları sebebiyle yaşamına son verecek kadar iyi olabileceğine inanmıyorum ki bunun mantıklı hiçbir açıklaması yok. En kötü insanın ölümü bile kaydadeğer bir iyileşme sağlamazken kötülükten şikayetçi olan birinin ölümü neye yarar? Bana kalırsa bu durum intihar için vicdani bir gerekçeye ihtiyaç duymaktan kaynaklanıyor. Ayrıca intihar fikrinin tanrısızlıkla yakın alakalı olduğunu düşünüyorum.

Bekle atacagim.

www.fakirane.org

firdevsi sehname diye gugıllayınca çıkan ilk sonuç, saçmasapan yüklemeler isemiyor; orada 4 cildin de linki var.

@godoşu beklerken pdf değil epub formatı sormuştum

@stavro bekliyoruuum ^^

Onu bana da bulsak ya?

pdf'teb epub'a convert edebiliyorsunuz, unutmuşum söylemeyi. yani formatı başka türde arzu ettiğiniz ancak bulamadığınız zaman yapabileceğiniz tek şey bu sanırım.

daha önce görüşüp fransızca çalışacaktık denk gelmedi istersen italyanca yapalım bu sefer :d
rete junior var guerra edizioni'nin, parte A parte B şeklinde gidiyor o güzel bir kitap aslıhan pasajı'nda bulursun öğrenciler satıyor.
onun dışında ben roma'dayken "Italiano per stranieri" diye bir kitap almıştım a1/a2/b1 falan gidiyor ayrı ayrı, üzerinde edizioni alphabeta verlag ve edizioni dilit yazıyor, rete'den çok daha iyi arkada egzersizlerin cevapları da var ama türkiye'de var mıdır bilmiyorum internetten bakabilirsin

Bana özelden yazarsanız, konuşalım. Mobil oldugum için yazamadım ben

Duolingo da tüm kurları bitirirseniz eminim günlük işlerinizi az da olsa idame ettirecek kadar italyanca öğrenebilirsiniz.

İspanyolca ve italyanca derslerini tamamlayıpta çok işine yaradığını konuşulanları rahatlıkla anladığını ve cevap verebildiklerini söyleyen çok kullanıcı yorumu okumuştum

@tejeve benle mi fransızca çalışacaktın? Ben değilimdir o nickleri falan karıştırıyor olabilir misin :)

ahaha yok be şimdi tekrar kontrol ettim hatta numaran duruyormuş hala "ekşi duyuru ambrosia" diye kaydetmişim. geçen seneydi unutmuş olman normal ^^

Nereden biliyorsun yüklenmediğini?

Telefonunda yer olduğu sürece telefonda da durmaya devam edecekler, ancak arka tarafta upload edecek iCloud'a ara ara. Başka bir cihazdan iCloud Library'ni çekmeyi denedin mi, yüklenip yüklenmediklerini görmek için?

vapurla eminönü. ordan kısa bir taksi yolculuğu ya da otobüs. ama otobüs numarası filan bilmiyorum.

vapur ya da motorla Eminönü, oradan otobüsle gidin, en kolayı. 99, 99a, 399c otobüsleri geçer.

Eminonunden 99 a binebilirsin. Tam 99 olmayabilir, sonunda A b c bi şeyler yaziyo olabilir. Gaziosmanpaşa otobüsü. Ya da Balat, Fener yazan herhangi bi otobuse binebilirsin.

üsküdardan direk eyüp'e giden motorlar vardı benim hatırladığım. bu balata da uğruyor. en kolayı o olur gibi.

Uskudar'dan Eyup vapuruna binilir, Balat'ta inilir.

Celil oker'in hoş romanları var. Eğlenceli ve kolay okunuyor.

ahmet ümit kitapları.

Tumblr'ın kendi uygulamasından denedin mi?

Uygulama hata veriyor, üye girişi yapamıyorum bile.

tumblr'a da erişim engellendi, ondandır.

@sutsuz sayfalar açiliyor, giflerde resimlerde sikinti yok ama?

Imgur'u da siteyi açılacak ama resimleri ve videoları göstermeyecek şekilde yarım yamalak engellemişlerdi. Yine becerememiş olabilirler :)

@engineer şimdi diyelim ki engellenmiş napmam gerek :( çocuğa anlatir gibi anlatirsan eğer

zenmate kur.

normal sayilir. yüzükler de o civarda oluyor. Gümüşü geri satarken ise pek para etmez.

pahalı bence. ucundaki süsten o kadar parayı kaktırıyorlardır insanlara.

işin içinden- grama bağlı ama ortalama maliyeti 5-10 tl satış fiyatı 15-60 arası

evet farklilik var. net anlasilyior dinlerken gormesen bile.

sadece erkek değil kadınların sesi de daha farklı(olumlu anlamda). zenci gırtlağı dedikleri şey.

heteroseksüel erkeğim ama şimdi "seksi" deyince bi adam seksi mi değil mi onu ayırt edebilirim diye düşünüyom. zenci erkeklerin sesi etkileyici, farklı ama "seksi" değil. bu konuda beyaz erkekler daha iyi bence. zencilerde zik var affedersin. sesleri de çok iyi ama seksi değil bence. yani şimdi hiçbi zencinin sesinin till lindemann'ınkinden daha seksi olduğunu söyleyemezsin di mi. öte yandan pantulu indirdiğin zaman işler değişebilir. o kısmıyla ben çok ilgilenmiyorum, hanımefendiler şeyapsın o kadarını.

@Meister heteroseksüel KADINIM ve ben seksi diyorum dolayısıyla your argument is invalid....

@der mesiter heteroseksüel bir kadın olarak savına bende katılmıyorum. sesleri bir hoş oluyor siyahilerin. ayrıca o senin dediğin abinin sesi pek ahım şahım değil. rock sevmez birdirdi.

ambrosia +1

kesinlikle çok seksi! ama düzgün bir diksiyonla tabi.

Zencilerin sesi farkli ama bana seksi falan gelmiyor. Begendigim, seksi buldugum tum sesler beyaz erkeklere ait.
Kadin sesleri icin de aynı.

rapçiler konu alınmış ama siyahi cazcılara değinilmemiş. seksapalite anlayışına göre değişir

YA ERKEKLER NIYE GELIP YOK SEKSI DEGIL DIYE TATAVA YAPMIŞ. Siz zaten seksi bulmayın abi, allahın niggasını seksi bulup napıcaksınız?

Kas gevşetici olabilir olası durumlar için.

fenistil, böcek sokması.
ercefuryl, ishal.

Hassasiyetiniz varsa mide ilacı olabilir.

güneş kremi, ağrı kesici, yanık/böcek için krem

yönetim asıl emek sahibi olan yazarlara danışmadan değer vermeden kendince birşeyler yapıp ediyor. yazarlara sormadan onların entryleriyle para kazanıyor. bir sıkıntıda yazarların yanında durmuyor vs. insanlar da madem değerimiz yok entrylerimizi de alır gideriz diyor

''bizim tek derdimiz tema, eksi seyler falan degil. biz sozlugu eski haline getirmenin derdine dustuk. format denilen bir sey kalmadi. zamaninda patir patir yazar ucurulmasina sebep olan tanim diye bir sey kalmadi. biz bunlari geri istiyoruz. eski havayi yakalamak, yeniden burada hevesle entry girmek istiyoruz. cop entry vardi bir zamanlar hatirlar misin? hah iste biz onu da geri istiyoruz. keyfi mudahalelerden biktik artik. keyfi ucurulan yazarlarin gunahi yoktu ucurulurken. son 10 gundeki olaylar sadece bardagi tasiran son damla oldu.

biz cok sey istemiyoruz, kanzuk. biz sozlugumuzu geri istiyoruz

yoksa kanzuk, biz gidiyoruz. ''

demiş adam.

eksisozluk.com

daha ilk entrynin 3. paragrafı. üşenme oku.

@efruz ben de öyle düsünmüstüm ama yazarlar entry sildikten sonra uçurulunca niye olay yaratıyolar? Amaç "entryleri alıp gitmek" ise eğer?

Bi de feysbuk, twitter, ne bileyim bilumum sosyal medya da üzerimizden para kazanıyor onlara niye direnmiyoruz? :) bi noktayı mı kaçırıyorum?

@dedim dedim teşekkür ederim güzel açıklama :)

aralaragiriyorum.tumblr.com

- tema değişti alternatifsiz olarak, sonradan grimsi bi alternatif geldi
- sub-etha linki kaldırıldı
- ekşi şeyler dayatıldı
- entrylerini silenlerden uçurulanlar oldu
- entry silmenin önüne geçmek için dakikada 2 entry silme sınırı koyuldu.

özetle insanı irrite edecek ne kadar şey varsa yaptılar.

eksiseyler yapıyorsan burada izinsiz yazar entrylerini göz önüne çıkarıp buradan para kazanıyorsan zaten bir ödeme (editör, metin yazarı, içerik sağlayıcı) planın olmalı yazarlara. her türlü elinde kalacak kadar amatör bir uygulama yaptılar ellerine yüzlerine bulaştırdılar. umarım direniş büyür. ders olur herkese.

benim isyanım hem temaya, hem kullanıcı sözleşmesine hem de yönetimin kibirli tavrına.

tema gözlerimizi kör ediyor dedik, bizce doğrusu bu alışacaksınız dendi. kullanıcı sözleşmesinde eğer entry hukuken sakıncalıysa ekşi sözlük bir yer sağlayıcı ama entrylerden ticari gelir elde etmek istediklerinde ekşi sözlük eser sahibi oluyor. böyle bir saçmalık olabilir mi? son olarak da temayı beğenmedik diyince "bunlar ne anlar değişime direnç gösteriyorlar işte" temalo yazılar paylaşıp, dünkü açıklamayı yapmadan önce 340000 entrynin silinmesine göz yumdular. hatta hatta ssg ve kanzukun twitterdaki son menşınlaşmaları şok edici:eksisozluk.com

bu nasıl bir kibirdir anlamadım gitti. bu siteye uzun zamandır saçmasapan anlamlar yükleyen tek bizmişiz, onların umurlarında bile değil.

Almanca değil onu söyleyebilirim, kulağıma Fransızca gibi geldi, duyduğuma yakın bir sözlükte arattım "sujet" çıktı, İngilizce issue-topic anlamlarına gelen. Ben bunu attım elbet ama Fransızcası olan birisi kesin bilir bence.

EK: Sonradan baktım da Almanca'ya da aynı şekilde geçmiş kelime ve birkaç telaffuza baktım daha çok oturdu müzikte geçenle, sanırım "sujet" doğru.

www.dict.cc

almanyada bunu kullanana pek rastlamadım açıkcası belki almanca konuşan ülkelerde kullanılan bi kelimedir.

eğer sujet diyosa fransızca. almanca'da da kullanılıyo ama biraz entel bi kelime. sanatsal bi eserin içeriğinden bahsederken falan sujet deniyor

maymuncuk gibi bir seyle yanilmiyorsam. hayir gerekli degil.

gerekmez, hatta kurcalandığı bile anlaşılmaz. bi tane çevirme hareketi veren cubukla gerilim uygulayıp, bi tane de seçeceği alet ile içerdeki pinleri hizalıyor.

sploid.gizmodo.com
www.youtube.com

bizim çelik kapıyı kart sokup pıt diye 3 sn de acmıstı

kapı kilitliyse kilidi kırar.
kapı kilitli değil ama arkada anahtar unutulmuşsa önce kırmadan dener olmadı kırar.
kapı kilitli değil arkada da anahtar yoksa yine dener. bu sefer uzun uzun dener. en son çare yine kırar.
bilmiyorum siz nasıl kapılara sahipsiniz ama iyi bir demir kapıyı açmak için genelde kilidin kırılması gerekiyor. zaten çilingirin gelip 3 saniyede açtığı bir kapınız varsa gidin o kapıyı değiştirin. çilingiri terletmeyen kapıdan hayır gelmez. aslında tek suç kapıda da değil. onun yerine yerleştirilen düzeneğinde iyi olması lazım.

kilit açmak kadar kolay bir şey cidden yok. lisedeyken kapıları, kilitli bilgisayar kasalarının olduğu kutuları açardım şu kızların kullandığı demir bir toka ve düz ince bir çubuk ile. hala anlam veremiyorum neden bu kadar kolay sistemler olduğuna. önemsiz bir şey mi bu konu anlamıyorum.

@hepinize soru: arkadaşlar kilitli kapı açılırken kilidin kırıldığına emin miyiz?

Anahtar çeşidine göre değişir,

resim-1: tr.stockfresh.com

1. resimdeki anahtara sahipseniz , 2 tane tel ile kapı kilitli olsa bile kilidi çevirerek açabiliyor kapıyı. Bunun dışında bump key denilen tüm kapıları açan anahtar var onla açar

resim-2: www.anahtarsepetim.com

2. resimdeki gibi anahtarınız varsa; ne yazık ki kilit kırılmak zorunda. şayet kilitli değilse, pet şişeyi keserek kapı kilidi arasına sokarak veya ince sac levhayı araya sokarak açabiliyorlar.

Hasta oldun da mı kötüleşti, durduk yere mi kötüleşti? Durduk yerde kötüleşti ise klasik yöntemler işe yaramayabilir ya da başka sorunlar olabilir belki, doktor iyi olur. "Hasta oldum, olacağım" ise ballı süt, zencefil limon, ıhlamur, adaçayı gibi şeyler iyi gelir. Her şekilde bal zararlı olmaz herhalde.

bepanthen pastil al

çare ballı zencefil !!! mö. 3000'den beri kullanılıyor. kleopatranın mezarındaki tasta bile ballı zencefil cıkmıs. bir de bunu dene.

H&M 2 hafta öncce devam ediyordu sanırım.

Bir de bu var: mecmua.boyner.com.tr

var var, 2 gün önce gördüm.