Ekşi Duyuru

10mb bile çok. Uzun kenar 1600px olacak şekilde ölçekle ve jpg olarak kaydederken atıyorum kalite ayarı olarak 1-10 arası seçenek varsa 7-8 yap.

Örneğin Photoshop'ta save for web derken full kalite 3mb oluyorsa 1 kademe düşürünce 900kb'a düşüyor. Aşırı sıkıştırmadığın sürece gözle görülür fark olmaz.

Zamanında toplu fotoğraf dönüştürmek için şunu kullanırdım, windows kullanıyorsan bakabilirsin ücretsiz bir yazılım ve bu işi süper halleder.
www.faststone.org

Mac kullanıyorsan da direkt görselleri Preview'de açıp Tools-->Adjust size (çözünürlük için), sonra File-->Export (burada da kalite ayarı var)

üstte belirtilen çözüm ile boyutu 3-4 MB bile yapsan gözle görülür bir değişme olmaz.

tinypng.com

şu siteyi yıllardır kullanırım. deneyin bi, gözle görünür bi kalite farkı olmadn devasa küçültüyor boyutu.

--
geri aldım cevabımı, max limit 5mb'mış. sizin resimlerinizin boyutu burası için de büyük.

yazıcılarda doldurulabilir mürekebi olması önemli bir etken. kartuşlu alırsanız sonradan ya bitmeyen kartuş sistemi taktırırsınız, ya da kartuşları bitene kadar kullanıp sonrasında bir rafa kaldırır uğraşmazsınız benden söylemesi.

tavsiyem epson marka tanklı yazıcılar.

edit:
1) yazıcı kartuşlarının genelde yazıcı fiyatına denk geldiğini unutmayın.
2) sonradan takılan bitmeyen kartuş sistemleri akar, sızar tonla dert çıkarır.

Logoyu oldugundan büyük bir boyuta cevirebilmek icin vektörel dosyasi gerekiyor.
Vektörel dosya yoksa ve basit bir logoysa adobe illustrator ile acilip vektöre konvert etme denenebilir. Ama bu cözüm her zaman iyi sonuc vermedigi icin logo tekrardan cizilme durumlari olabilir.

Yukarıdaki bilgiye ek olarak, şu an elimizdeki logo ölçüleri kareye uygun di mi?

Yani atıyorum logo şu an 30x40 ise, 60x60 yapınca yamulur. Eğer iki kenarı da eşitse ve 60'dan büyükse çok kolay küçülür ve kayıp olmaz.

Yok küçükse ve büyütmek istiyorsanız yukarısı +1

60'ın birimi nedir? santimetre mi? piksel mi? büyütmek için vektörel bulmanız lazım. küçültmek için windows'taki paint bile iş yapar.

bu konuda sözlukte başlk açlmıştı istersen ordaki ögrncilerle iletişim kurun direkt.

kaliteli lokum olur, pasabahceden güzel bir set olur, alkol kullaniyorsa Jack Daniels gibi bir sey olur...

güllüoğlundan güzel bir karışık tatlı yaptırabilirsiniz tepsi içine

istanbul'a gelip giden biri değilse buranın öyle çok özel lezzeti, tatlısı, alkolü yok. o yüzden bence İstanbul temalı her türlü hediyelik daha tatlı olabilir gibi.

İzmir üzeri.
İzmire kadar istersen eski yoldan, istersen 200 küsur lira verip İzmir İstanbul otobanindan gidersin. İzmir'den sonra Aydın otobanina girip (aydın otobanı devlet yolu, cüzi ücretli) Muğla -marmarls - Datça yapacaksın. Bodrum'u da göreyim dersen
Aydın otobanindan söke - Bodrum yapıp Bodrum'dan feribotla geçersin.

Balıkesir, Çanakkale, İzmir +1

- Ne mutluyum ne mutsuz. Ortada bir yerdeyim. Sevdiğim bir kadın tarafından geri dönüş alamadım. Halen etkisindeyim. Gerginliğe iten bu.

- İnce bir çizgi üzerindeyim. Kendime çeki düzen verme konusunda düşündüklerimi eyleme dönüştürebilirsem olacak.

- Kendime çeki düzenden kastım;
* spora gidip kilo verme ve fit olma.
* Araba kullanmayı öğrenmek
* İngilizceyi daha da geliştirmek
* Dünyayı gezmek
* Daha güzel konuşabilmek
* Strese alışabilmek
* Kılık kıyafet seçimleri

Kısaca daha derli toplu olmak.


Doğru insandan kastınız ne tam olarak? Benim doğru düzgün bir arkadaşım yok aslında. Birkaçıyla iletişimimi kestim. Aramıyorum, yazmıyorum. Evlenirsem evlenirim. Olmazsa olmaz.

mutluyum. aşk olmasa da sevgiyi buldum. harika bir kız arkadaşım var. çok para kazanıyorum. işimde çok iyiyim. her hafta yeni bir iş için headhunterlar arıyor. çok arkadaşım var. beni düşünen, çok sevdiğim dostlarım da var. sağlığım yerinde. full set saçım var. yaş aldıkça daha hoş, daha yağuşuklu, daha olmuş bir adam oluyorum. 5 pace’de aralıksız 30 km koşabiliyorum. Bugün koştum mesela. en hoşuma giden de gelecekten umutluyum. (ülke şartlarına rağmen) mutlu olmak için çok şey var.

mutsuz olmak için de başka şeyler var ama düşünmüyorum üzerinde. iyiye, güzele, naifliğe odaklanıyorum.

değilim
30 yaşındayım
yalnızım
ve o yalnızlık bozulmaz bence
millet hayatını kurarken ben şu an forza 5 oynuyorum
evimden memnun olmasam da ev bulamıyorum başka veya beğenmiyorum
yurt dışında, memnun olduğum bir işte (bu işte piyasanın en iyilerindenim bence) (ki parası buraya göre de güzel) ama çok da muhteşem olmayan bir ülkedeyim (ki yeri gelince bunu bile kıskanıyorum)
araba alacak param olsa da (4-5 senelik c sınıfı ikinci el, cash) araba beğenmiyorum, alsam da gidecek yerim yok.
mesela aynı paraya fiesta 1.0 hibrid alabilirdim 2022.25 model, 0, ama onu da beğenmedim.
instagramdaki arkadaşlara bakınca bok içinde yüzen bile çok mutlu geliyor bana
sokakta yürüyorum, etrafıma bakıyorum kimler kimlerle beraber.
bana tinder veya atıyorum bumble'da anca paralı askerler veya aşırı sorunlu tipler düşer.

Genelde mutluyum çünkü hayatımda kalıcı olan kişilerden ve genel gidişatımdan memnunum. Galiba bu sene kendimi net tanımaya başladım.

Bu aralar hiç mutlu değilim ailevi problemler ve sağlık sorunları var. Bitsin de mutlu olayım diye bekliyorum.

Değilim.

aşırı derecede mutsuzum. Dün 36 yaşım bitti ve yalnızım. İşsizim. İşsizlik bir tık benim tercihim çünkü formasyon alıp öğretmen oldum ve tükendim çocuklar benim gibi bir öğretmenle asla çalışmamalı. UK başvurum büyük ihtimalle olumlu olur diye evimi kapattım kira krizi öncesi ve annemin yanına geldim. UK den ret geldi, kira krizi başladı. Birikmişim vardı bir üniversiteden asıl işimle alakalı eğitim alayım dedim kuruma parayı ödedim ilk 2 ay çok iyiydi sonra sistemini kurmuş hoca işi bıraktı yerine gelen piyasada çok deneyimli ama onun da öğretmenliği benimkinden hallice yüksek başladığım kurs durmadan sekteye uğradı. 26 kişilik kursta en son 8 kişi ders yaptık millet umudunu kesti. Sabaha karşı uyanıp volta atıyorum evde ben ne yapacağım şimdi diye. Büyük bir tutkuyla başladığım kurs kabusum oldu. Dedim yüksek yapayım madem İTÜ de falan yds çalışmaya da büyük bir hızla başladım ama şimdi app ya da video açıyorum sanki bir şey boğazımı sıkıyor. İnanılmaz bir rehavet çöktü nasıl kurtulacağım bilmiyorum. Bunun dışında hayata bağlayan hiçbir şey yok. Keşke ölsem diyorum.

mutsuzum. sonsuz bir güven duyduğum dostumu kaybettim ve artık birilerine böylesine güvenmiş olmamın mantıklı olup olmadığını sorgular oldum. işlerim yolunda gitmiyor dolar ve enflasyon çok canımı yakıyor. bu yaşımda çok az insanın yapabileceği kadar birikim sağladım ama paramın değeri yok. yıllardır bi ev veya araba alsaydım şu an benden daha çok kazanmış olurdu. bütün bunlara karşılık borsa da uçtu gitti. iyi bi teknik analist olamadım risk alma cesaretine de sahip olamadım. sanırım yerel/yabancı yatırımcılar siyasi iktidarda değişim öngörüyor ve bunu satın alıyorlar. bunu beklemiyordum. bütün fırsatları kaçırdım. yola çıktığımda yeterli birikimi sağlayıp iş hayatından ayrılmak istiyordum. şu an ise amacıma ulaşmak için türkiyede çalışmayı bırak yurtdışına çıkmam gerekiyor. bende içimde bitmek üzere olan azmimi buraya yönelttim. çalışırken bir yandan ingilizce öğrenmeye çalışıyorum falan. öyle.

Değilim bende 38 yaşına geldim ama hala yalnızım. sanırım bundan sonrada bulamayacağım.

26/e mutsuzum, bu ülke bana 15 yıllık bir arabayı bile çok görüyor.

mutsuzum.

ne sevgilim var, ne doğru düzgün dostum. işsizim, parasızım. hiçbir şey yapmıyorum.

ölsem yeridir.

Birinin ilgisinin peşine takıldım. Sigara içmiyorum ama belirtileri ona benziyor. Maaşım düzenli bir işim var. Borcum yok şükür. Ama aklımda sürekli o kişi var. İşin kötüsü konuşabiliyor onla eğlenebiliyoruz ama sanki onun için özel olmadığımı bildiğim günden beri huzursuzum. Burdaki arkadaşlar işsizim yazınca onlar için ayrıca üzülüyorum. Derdimi bilmem ne yapıyım diyorum.

Sonra Kronik sağlık sorunları yüzünden hiç bir zaman biri için sevgili olamayacağımı düşünüp hayatımı o kişiyle kıyaslıyorum. En mutlu anımda bile onun yaptığı en boktan aktivitede benden daha mutlu olduğunu düşünüyorum.

mutsuzum ama hiç belli etmiyorum. benim yerimde başkası olsa çökerdi

yds için yararlı olur mu bilmiyorum ama millet kütüphanesi'nde rosetta stone ücretsiz kullanıma açılmış. e-devlet'ten kayıt olup online çalışabilirsiniz.

ben remzihoca'dan almıştım çok da faydasını gördüm. ücretli ama karşılayabilirseniz tavsiye ederim. paketlerin kayıtları ya da geçmiş dönem derslerinin kayıtları daha uygun oluyor. ben de o şekilde almıştım. neticede ingilizce aynı ingilizce sınav aynı sınav.

İşkur sitesi çok iyi. Bugün başvurduğumda ertesi gün arıyorlar.

İş ilanları artık genelde LinkedIn üzerinden ilerliyor. Kariyer.net eskisi gibi değil ama halihazırda birçok şirket hala kariyer.net üzerinden alım yapıyor. Bu konudaki iş ortağı kariyer yani. Bizim şirketin de öyle mesela. Birileri "sizin şirkette şu ilanı gördüm" gibi bir şey deyince "kariyer'den başvurun" diye dönüyor insanlar. O yüzden iş arayan birinin kariyer.net'i es geçmesi mantıksız olur. Sonuçta ilana başvurmak zor bir işlem ya da paralı değil. Mutlaka dikkate alın.

şu anda vize randevusu alman imkansız gibi bir şey maalesef. benzer bir planımız vardı ama vizesiz olduğu için meksikaya çevirdik rotayı. tavsiye ederim. mexico city, cancun, tulum, playa del carmen buralar da güzel yerler.

Miami ve ozellikle Los Angeles'ta "gezmek" icin araba kiralaman sart, onu da ekle butceye. Gecelik konaklama fiyatlarina booking veya airbnb'den bak iste merkezi yerlerde. Ucak bileti de zaten belli. Excel dosyasi acip alt alta toplayacaksin bunlari.
Bizden kafadan "komple fiyat" bekleme yani zira sallama olur.

Öncelikle tur şirketlerinin turlarına bakın açıp karşılaştırın bireysel alacağınız sadece uçak parasına tur şirketlerinden komple paket tur bulmanız çok mümkün. Vize için de tur şirketleri daha iyi bilgi verir, hizmet alacakmış gibi arayıp sormanız daha iyi olur.

Uçak bileti ve vize ücretine kendiniz zaten bakabilirsiniz, ucuz tarihleri seçmeniz gerekecek, yoksa uçuyor. Vizeye kendiniz başvurabilirsiniz ama çalışan mısınız, dönüşe nasıl ikna edeceksiniz düşünmeniz gerekir, ayrıca 15 gün uzun bir süre olduğu için havaalanında cebinizde ne kadar nakit var onu da soracaklar.

hostel ya da airbnb'de kalacaksanız en taban fiyattan onları hesaplayın, bu masrafların hepsi zaten yüksek tutacak, önce onu karşılayabiliyor musunuz bakın derim.

Ben bu yola girecek olsam önce yapabildiğim kadar kas inşa eder sonra diyet yapardım. Düşük kas kütlen varsa ne kadar diyet yaparsan yap kötü bi vücut çıkar ortaya. Yeni başlıyorsa eğer kas inşa ederken az da olsa yağ yakabilirsin ayrıca.

(bkz: intermittent fasting)
(bkz: ketojenik diyet)
(bkz: ketofasting)
(bkz: omad)
(bkz: tek öğün)

Once doktora gitmelisin. Metabolizmani olcecekler, sonra buna uygun bi diyete baslayacaksin ve hayatinin geri kalaninda saglikli yasam ve duzgun vucudun tadini cikartacaksin. Geri kalanin hepsi spor ha spor diye irgatlik ister, aman diyim.

ekmeği kes, tatlıyı sıfıra yakınlaştır. Bol (ama hakketten bol) yeşillik (içine yağ katma lütfen) ile mideyi doldur. Bol su tüket. Çay-kahvede şekere sıfır tolerans. Günde 12000 adım hareket.

benim bildiğim kas ve yağ dokusu bambaşka iki doku. iki hedefine de ulaşmak için önce birini sonra diğerini yapman gerektiği şehir efsanesi. İhtiyacın olan iki şey ağırlık idmanı yapmak ve diyet programı uygulamak. Bu şekilde zamanla iki hedefine de ulaşırsın zaten. Ben spor yaparken genelde ağırsağlam ekibinin bu konulardaki tavsiyelerine göz atıyordum. İnternet sitelerinde hem idman hem diyet programı bulabilirsin.

Anadolu yakasında Ağva, Polonezköy, Riva olabilir.

Barto's Burger Place. Swiss cheese burger özellikle, sıradan burgerlerden farklı bi burger.

Kokorec olabilir, seviyorsaniz

Recep Usta'da köfte, Seval'de keşkül, iskeledeki Espressolab'de kahve

Rahat olmaz. Normal boyutta bisiklet alma imkaniniz yok mu?

Normal boyutta normal bisiklet alacaktım aslında ama bu katlanır olduğu için bağaj avantajı var diye seçeneklerim arasına aldım

Cddi ciddi arazide veya orman yolunda surmeyi dusunuyorsaniz "dag bisikleti" ve "hibrid" arasi bir bisiklet alin (cok abartili dag bisikleti modunda olmasin yani), katlanabilirle ugrasmayin. Arabanin arkasina bisikleti tasimak icin apart alirsiniz.

ormanda hiç iyi olmaz.

26" hybrid bisiklet tecrübem az sayılmaz ilk defa şehirde 20" katlanır bisiklete binince "noluyoruz lan" olmuştum. Ormanda olmaz o iş bence de.

Olmaz o iş.

Abi olmazından ziyade katlanırların tekerleri daha çabuk patlıyor, o tür araziye uygun değil, zorlansam da olur demek seni kurtarmayabilir yani

katlanir bisikletim var, ormanda olmaz o is. katlanir bisiklet asfaltta filan surmek icin var, jantlari eline alirsin direkt :( surerken de her seyi hissedersin.

ormandan kasıt belgrad ormanı gibi yürüyüş parkurlu yerse olur ama vahşi doğa tadında, ellenmemiş doğal ormanda bisikleti taşımakla sonlanma ihtimali yüksek.

Cem erdurak

Kesinlikle tavsiye ediyorum

öncelikle bariz insanların ilk görüşte gözüne batan bir şey yoksa kesinlikle ama kesinlikle estetik olmasın, eskisini mumla arama ihtimali %90. kararı kesinse cidden zor bir süreçtir doktoru bulmak, isim yapmış başarılı doktorların isteyeceği ücretler çok yüksektir ve muayene için bile 6 ay sonraya gün verebilirler. benim doktorum aydın mamak'tı, iyi bir doktor ve diğerlerine kıyasla 3 sene önce operasyonu makul bir fiyata yapmıştı, sonuç estetik açıdan beklentimi karşıladı ancak mükemmel de diyemem. koku alma duyum azaldı ve hala daha ara ara tıkanma sorunları yaşıyorum. bu arada benim burnumda asimetri vardı, çok gözüme batıyordu, içinde de aynı şekilde eğilme olduğu için genel olarak tek taraftan nefes alıp veriyordum, bu sebeple olmuştum.

Rahmi Özcelep
ben de çok araştırdım en son bu doktorda karar verdim. arkadaşım da 6 yıl önce Rahmi bey'e ameliyat olmuştu nefes almasında hiçbir sorun yaşamadı , estetik olarak da güzel oldu .
instagramdan yaptığı işlere de bakabilirsiniz .

hangisini istiyorsa onu seçsin. pazardan karpuz mu seçiyor sonuçta geleceği bu. hangisini istiyor, hangisine ilgisi var? hangisi yapabileceğine inanıyor? hangi meslekle bir ömür geçirmek istiyor?

ikisi de birbiriyle alakasız çünkü.

Ben gastronomiyi daha mantıklı buldum. Restoranlarda, otellerde çalışma şansı olabilir. Yemek şirketlerinde de çalışabilir. İş alanı iç mimarlığa göre daha geniş.

Gastronomi çünkü evrensel.
İkisi de stres ve masraf açısından zor bölümler ama en azından birinde dönüş iyi olur.
Trde inşaat sektörünü bırak ülkenin kendisi batınca iç mimarlık diplomasını nereye satacak?
Yine de kendi karar versin; en çok istediğini tercih etsin.

inşaat sektöründe çevreniz yoksa iç mimarlık seçmesin.

Aileden oturu mimarlarin arasinda buyumus biriyim, cevabim net Gastronomi.

Cunku:

1 - Mimarlik 3. dunya ulkelerine uygun bir meslek degil, luks olarak gorulur. Tanidigim mimarlarin cogunlugu hayatta kalmak icin bambaska islerle ugrasiyor. Varlikli bir aile mensubu degilseniz isiniz cok zor.

2 - Mimarlik "hmm acaba bunu mu yapsam" seklinde secilecek bir meslek degil. Sanatkar ruhlu olmaniz lazim. Bu da genetik bir hadise. Sadece geometrim iyi diye okunulacak bir meslek degil, bir yasam bicimi bir nevi, ya da oyle olmali. Oyle degilse zaten sonu husran olur.

Gastronomi'nin yakin gelecekte bence onu acik..

Gastronomi okuyanlar mutfağa girmek istemedikleri için mesleğini yapmıyorlar. Zor iş diyorlar. Mutfağı seviyorsanız gastronomi.

Geçen sene tam da bu yol ayrımına girmiştim. Ve gerçekten ikisi de değil. Hele ki gastronomi orta halli bir üniversite olacaksa hiç değil. Dersler fiyasko. Öğretim anlamında asla tatmin edecek gibi değil hatta ben Türkiye’de en iyilerinden Akdeniz üniversitesini düşünüyordum sadece şarap dersi var diye. Daha sonra swiss ve movenpick otellerindeki aşçılarla görüştüm. Eğer kardeşiniz kadınsa hiç girmesin bu işe. Ha paranız vardır zenginsinizdir ilerde kardeşi desteklersiniz bir yer açar o ayrı ama yeteneğin yanında mutfaktan gelen genç bir kesim var.

İç mimarlık/mimarlık içinse yine hem genç hem de tecrübeli mimarlarla görüştüm ve sektörün bitmiş olduğunu söyledi. Tecrübeli olan yeni mezunları resmen köle gibi kullandıklarını, alaylı olanların bile işten çıkarıldığı olmuş. Gençlerin durumu zaten ortada yazmıyorum bile.

Biraz konsantre şekilde kısa kısa yazdım ama bu ikisinden baska bir alternatif varsa onları da düşünün. Ha bu arada cok parlak olmasa da şuan fizyoterapi ve rehabilitasyon okuyorum.

İkisini de tavsiye etmem. Mimarlık içiyle dışıyla öldü bu memlekette. Mimar Sinan mezunu 5 yıl sektör tecrübeli adam 4,500 tl'ye çalışıyor, değer de görmüyor. Gastronomide de alaylılar çok daha önde. Başka bölüm bakmak daha mantıklı. Ama unutmayın yanlış bölüm okumaktansa hiç okumamak evladır. Kimsenin de aklına bu gelmez bizim memlekette. Örgün ve yabancı dilli işletme okuduk salak gibi 6 sene. İşe başlayınca AÖF okuyup 5-6 sene tecrübe yapmış yaşıtlarımızın gerisinde kaldık.

palamutbükünde bozalan sahil evlerini önerebilirim.

Moralinizi bozmak gibi olmasın ama artık buralarda kafa dinlicek yer kalmamış gibi. Kaşa gidicekseniz cukurbağ yarımadasındaki otellerinpansiyonlar belki bir nebze?

kaş merkezden yeni döndüm. daha önce gitmediyseniz gidin ama bir kaç günden falan fazla kalmayın. maske, mesafe hak getire. biz önce ev tuttuk sonra otele geçtik. Maki otel güzel, temiz, kahvaltısı var birde anlaşmalı plajı var.

her şey çok pahalı. şok, migros falan var. suyu bile ordan alın bakkallar kazıkçı.

son 1 ayi datca ve kasta geciriyorum, kafa dinlemek mümkün degil artik buralarda. gündüz sahilde oturacak yer yok, aksam yemek yiyecek yer bulamiyorsun. datcada gecen gün sular kesildi, marketlerde su bulamadik. gündüz vakti mercan'da denize girecegiz, markete gireyim su alayim dedim, ne migrosta ne şokta ne a101 de su kalmamis.
fiyatlar ateş pahasi, bira 35-50 arasi, iki kisi pidecide yemek yesen 200 tl'ya masadan kalkiyorsun. otellerde odalar kisi başı 600 lira civari, apart tutsan 1000 tl, onda da agustos sonuna kadar boş yer bulmak cok zor. kaş'ta günde ortalama 150 covid vakasi var (acildeki doktorlardan birisi arkadasim, o bile imkan olsa başka yere gitmek istiyor). datcada vaka daha az ama bir iki haftaya orasi da farkli olmayacak.

cok karamsar konustum ama maalesef durum böyle. illa gelecegiz diyorsaniz eylül gibi gelin, belki biraz sakinler ortalik.

kaş için kaş marin otele bakabilirsiniz.

daha başka ne olması lazım düşüş trendinin kesinleşmesi için?

yükselen tepeler ve dipler serisi bozuldu 50 binin altına sarkıldı
yükseliş kanal desteği kırıldı
41950 kırıldı
bütün hareketli ortalamalar başını aşağı çevirdi
200 ema kırıldı

Bence yapacak bi ralli ethereum önderliğinde pos sistemine geçişte eth ve eth altyapısını kullananlar.

geldi tabi. ne olsun daha?

Geldi de ne kadar sürecek asıl kilit nokta o. Altcoinlerin popüleritesi önceki sezonlara göre çok arttı, yatırımcının güvendiği seçenek arttıkça bu sezonların süresi azalacaktır diye düşünüyorum. O yüzden ayı sezonu geldi diyip yelkenleri indirmek kış uykusuna yatmak bana fırsat kaçırmak gibi geliyor. Al sat işinin azalması uzun dönem yatırım fırsatı doğuruyor, bu anlamda al-unutçular için ayrı bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Tamamen atıyorum uzman değilim
Btcyi gömecekler bu arada alt coinler tepe taklak. Arada batanlar olacak. Sonra btc yerine başka coinlerin boğa rallisi var

böyle soruları burada soruyorsunuz ve bir aylık tecrübesi olan adam da cevap veriyor, 5 senelik tecrübesi olan adam da. tabi kimin tecrübeli kimin tecrübesiz oldugunu anlamıyorsunuz.

benim cevabım büyük ihtimalle geldi. haftalık macd, aylık mumlar, aylık bolinger bantları, günlükte düşen tepeler, günlükte 200ma haftalıkta 20ma altında kapanışlar, btc dominansın geldiği nokta vs ayının geldiğini gösteriyor.

ancak bu ayı önceki kadar uzun sürmeyebilir. çünkü halving tarihleri ve döngülerine bakınca zamansal olarak eksik bir şeyler var.

Bence bir süre daha akşam ve haftasonları yasakları devam eder. Pat diye açmazlar birden

Hazirana kadar belki haftasonu akşam yasakları devam eder sonra kalkar hepsi.

Şu anda plan yapmayın bence, ücret iadesi vs ile uğraşırsınız bunların ne yapacağı belli değil.

Sennheiser.

airpods 2

sennheiser hocam tabiki. airpods 2 artik eski nesil. ayrica sennheiserin noise cancelling ozelligi var. ilk defa duydum dedigin icin soyleyim, elektronik olarak disardan aldigi sesi, kulagina negatif fazda vererek notrler ve sesi azaltir.

Bu arada ben Sennheiser dedim ama bunu Airpods 2 eski teknoloji diye demedim kulaklık konusunda Apple ürünleri Mercedes Bmw sınıfındaysa Sennheiser için Bugatti Koenigsegg falan diyebiliriz aralarında böyle bir fark var.

sennheiser momentum true wireless'da noise cancelling yok. sennheiser momentum true wireless 2'de noise cancelling var.

iphone kullandığınızı varsayarak airpods diyorum.

everclean

everclean, pahalı ama memnunuz.

Ever Clean kullanıyoruz ama geçen gün başka bir marka almak zorunda kaldım çünkü ellerinde kalmamıştı. Brexit'ten sonra bir daha bulamamaktan korkuyorum.

Ever clean.

sanicat pink passion kullanıyorum.

everclean üst segment, onun bir altında reflex aktif carbonlu var, yeşil olanı kullandım gayet iyi.

Sanicat ya da Eczacıbaşı pisi pisi.

Proline

temizmama'nınkini alıyordum, lindo cat'e geçtim.
beş kedim var, memnunum.

Reflex

pisipisi

ever clean

Google'a "youtube download" yaz

yt1s.com

(bkz: ssyoutube.com)

Firefox için eklenti var, youtube videosun hemen altına bir buton/menü ekliyor download için. Oldukça kullanışlı.

video'yu izlerken adresin başına ss yaz. yani www.SSyoutube.com.... gibisinden.. gelen sayfada indirirsiniz.

4K Video Downloader

eğer istediğin videolar değil de (çünkü müzik albümü demişsin) onların mp3 formatı ise ytmp3.cc

Selam, attığınız bilgisayar freedos, yani üzerinde bir işletim sistemi yok. Kendiniz kurmanız lazım. Bunun yerine Windows 10 kurulu olanlara yönelin. Örneğin
www.vatanbilgisayar.com

Veya alternatif olarak
www.vatanbilgisayar.com

Apollo 13 (tom hanks)
Martian

martian, gravity.

Arrival
Coherence
Bu ikisini kesin izle

iki gün önce apollo 13'ü izledim ve ulan şu olaylar harbiden yaşanmış yav diye iç geçirdim. ayın etrafında döndükleri sahne mükemmeldi. öneririm.

Contact da güzel.

Hemen yeni film izlemek yerine interstellar dan yola çıkıp bir şeyler okumak izlemek güzel oluyor

Neil degrasse de tyson ın videoları
youtu.be


Filme danışmanlık yapmış astrofizikçi kip thorne un da science of interstellar kitabı var

Zaman
youtu.be

First Man

www.imdb.com

Moon

gattaca

aklıma geldi first man de iyidir. aya ilk inişi anlatıyor.

Evlilik ve öncesinde nişanlılık süresince, eşim ne kazandıysa hesabında biriktirdi, bütün harcamaları ben yaptım. Ben karşılayamadığım zamanda birikim hesabı olarak tuttuğumuz onun hesabından kullandık.
Her ay sonunda gelir gider hesabını ben yaparım, eksik varsa onun hesabından gerekeni tamamlarız. Nakit ihtiyacı varsa ben veririm.
Tahmin ediyorum ki banka kartını atm'ye takıp para çekmeyi unutmuş bile olabilir bu 10 yılda.

herkes kendi parasını harcıyor.

1. faturalar ortak (cep telefonları hariç)
2. yemek için alışveriş ortak.
3. misafir çağıracak olan kendi alışverişini yapar.
4. kozmetik herkes kendi öder.
5. araç masrafları ortak.

daha öne denenen ortak bütçe yönteminde plansız harcamlar yapan bir taraf olunca sıkıntı oluyor. şimdi hesaba gerek kalmıyor. yaşasın bağımsız bütçe.

erkeğim. kartı hanıma teslim ettim. bana harçlık veriyor. dünya umurumda değil.

Kredi kartları ortak
İsteyen istediğini alıyor, soran yok, haber verebilir isterse
ama genelde "al canım" diyoruz.

para ortak birikiyor.
kart ödeniyor sonra ay sonu
kalan parayla da pound alıp biriktiriyoruz.

paralar, poundlar, kart ödemeleri bende
eşim bana sık sık para gönderiyor, benim maaş + ek gelirler benim hesapta birleşiyor.

Taraflardan biri "benim param benim param", "eşimin parası da benim param" diyorsa o evlilik yürümez.

Böyle olmayacak şekilde ayarlanması gerekiyor.

1.5 yıllık evlilik. Maaşlar aşağı yukarı aynı. Mesela ben kenara 5x ayırıyorum, eşim 4x. Herkesin birikimi kendi hesabında. Herkes kendi kalan parasından özel harcamasını yapıyor. Ortak harcamalar ortak. Ama birbirimizden para esirgeme, ailelere yardım konusunda çekince falan olmuyor. Birikimler farklı olsa da kimde ne kadar var biliyoruz. Bir harcama olunca da ortak giriyoruz. Tam bir kanka galiba eşim.

Edit: Yatırım danışmanlığı genel olarak bende. "Altın al" diyorum, "vadeliye yatır şimdi" diyorum, yapıyor. Kaybedince de sorun etmiyor (muhtemelen tolere edilebilir kayıplar olduğu için:)

Bizde "Sende ne kadar kaldı bende şu kadar var, tamam şunun için şu kadar ayıralım, haftaya da şu ödenecek" şeklinde dönüyor işler.

Evli değiliz, birlikte yaşıyoruz. Partnerimin üç katı kadar maaş alıyorum. Kira, aidat ve faturalara ait ödemeleri o yapıyor. Market alışverişleri ve yemek siparişleri bende. Ayrıca eve ev tekstili, küçük ev aletleri vs alınacaksa yine ben alıyorum. Tatillerde de kazancımız oranında harcıyoruz, o bir harcıyorsa ben üç şeklinde. Ekstra tatile çıkılacaksa, lüks bir harcamamız olacaksa tamamen ben karşılıyorum.

Ha, eklememe gerek yoktur tabii ama onun dışında herkes kendi kredi kartı ve banka hesaplarına sahip. Kişisel olarak ne isterse alıyor. Yatırımlarımız da ayrı ama birbirimize danışıyoruz hisse, döviz, cripto currency vs alım-satımlarında. Bir de tabii bunlar ayrı diyorum ama herhangi bir şekilde bir ihtiyacımız olursa, harcamamız gerekirse, ev, araba vs alacak olursak birkimlerimizden ortak bir şekilde harcarız.

Senin paran benim param yok. Bir sey alirken birbirimize soruyoruz.
Excel tablomuz var. Aylik max market harcamasi limiti belli, elektrik faturalarını giderleri kirayi her şeyi yazıyoruz. Harçlık da bırakıyoruz. Kalan miktarı hisse senedi ya da fon alarak değerlendiriyoruz. Bunlar benim hesabımda ama benim diye dusunmuyorum bizim diye düşünüyorum.

Sene sonunda kimin eve ne kadar para soktuğunu bileceğiz ama bu tamamen data icin, gelire göre farklı bir yaşam yok :)

Bu sağlıklı finansal iliskiyi 2 seye borçluyuz.
1) ailelerimize destek olmamiza gerek yok.
2) ikimiz de birçok insan için cimri sayılırız. Para harcama davranışlarımiz çok benzer bu konuda tartışmıyoruz hic. Ikimiz de alisveris düşkünü vs olsaydık da problem olmazdi. Sorun bi taraf daha tutumlu diğerinin daha savurgan oldugu zamanlarda ortaya çıkıyor bence.

Masrafların tek elde toplanması önemli. Tüm masrafları ben yönetirim. Harcamaları yaparım. Eşim eksik kalan kisimlari için takviye yapar. Artan olursa da çeşitli araçlarda değerlendirmeye çalışırız. Ama bu bu sıralar pek mümkün olmuyor.

eşim har vurup harman savurucuydu, yavas yavas ögrendi. artık en azından buyuk harcamalardan önce soruyor.
her sey bende, gelirler de giderler de. ama giderler hep cok oldugu icin butce dengelemek cok yorucu oluyor benim icin:(

Herkesin kendi kartı ve hesabı var, ortak harcamaları kime denk geliyorsa o yapar. Bireysel harcamalarda ufak tefek şeyler konuşulmaz, daha büyük harcamalar yapılacaksa diğeriyle konuşulur. Maaşlar yatınca kartlar ödenir, eşim kira ve faturaları öder, eksik kalırsa ben takviye yaparım (gelirimiz yaklaşık aynı). Altın alınacaksa eşim, döviz alınacaksa ben alırım. Birikim takip ettiğimiz bir Excel dosyamız var. İkimiz de savruk olmadığımız için çalışıyor sistem, evlendiğimizde konuşmadık hiç nasıl yapalım diye kendiliğinden böyle gelişti.

Ben evin kredisini ödüyorum ve kredi kartımı kapatıyorum. Eşim evin diğer masraflarını ödüyor ve eksik kaldığımız boktalarda birbirimize harçlık veriyoruz aslında ortak her şey. Ama evle ilgili genel ödenecek şeyleri onun maaşından ödüyoruz. Bir de o ayın 15 inde alıyor ben de ayın başında aldığım için aslında daha güzel oluyor 15 günde bir yeni maaş geliyor gibi oluyor birbirimize harçlıklarımızı o şekilde veriyoruz

Eşim maaşını her ayın son iş günü alıyor. Kira faturalar krediler vs tüm ödemeler onda. Benim hesabıma da gönderiyor. Ben maaşımı çok geç aldığım için genelde benim maaş çarçur oluyor bir işe yaramıyor. Hesaplarımız bir asla senin paran benim param hesabı yapmayız.

evin tüm harcamaları, ev kredisi, araç kredisi, gezme tozma masrafları vs her şey bende. eşim kendi parasını harcıyor, kendi harcamalarını yapıyor, isterse biriktiriyor artanı. bazen benimki yetmezse ondan para istiyorum o kadar.

neden böyle yapıyoruz, onun harcamaları bana saçma gelebiliyor erkek olduğum için. benimkiler de ona saçma geliyor bazen. kendi kazanıp kendi harcayınca karışmıyorum. özellikle kadın çalışma özverisini gösteriyorsa iki taraf ta kendi parasını harcayabilmeli yoksa evliliklerden problemler oluyor. gidip araba kredisi çektirip kıza ödetmek falan büyük sıkıntı ve stres kaynağı, söylemiyorlar ama taşıyorlar bu mevzuyu yıllarca. kazansın ne yapıyorsa yapsın, kendi arabamı da kendim öderim en temizi bu, dolayısıyla bir çok evlilikteki o temel polemikleri kesinlikle yaşamıyoruz.

Herşey ortak. Para ortak hesaba aktarılır tüm masraflar oradan ödenir alışveriş, kredi kartı, krediler vs. Herkes normal harcamalar dışındaki harcamalarında bilgi verir. Maşallah sorun yaşamıyoruz.

"erkeğim. kartı hanıma teslim ettim. bana harçlık veriyor. dünya umurumda değil."

şöyle olmayı o kadar çok isterdim ki :D süper olay valla

Benim banka kartim ve kredi kartim esimde.Esim yapacagi tum harcamalari burdan yapar. Maaslardan arta kalanlar da dahil olmak uzere yatirimlarin nerelerde degerlendirilecegini ben yonetirim.Bu birikimlerin bir kismi benim hesabimda bir kismi onun hesabimda. Görüldügü gibi ortak bir havuzuz

Biz kirayı, faturaları bölüşüyoruz. Elektrik, internet birimizde, su ve doğalgaz diğerinde gibi.

Kalan parayla da birikim yapıyoruz. Ben uğraşmayı sevdiğimden hisse senedi kovalıyorum, o vadeliye veya çok uygunsa dolara/altına yatırıyor.

Keyfi harcamalarda vs. de birbirimize karışmıyoruz. Ben konsol aldım mesela kendim ödedim, o kendine hobi malzemeleri aldı kendi ödedi mesela.

He keyfi 1000 dolarlık harcama yapacak olsam sorarım, araba vs. alacak olsak yine ortak paydada buluşuruz bir şekilde.

Bizim de kendiliğinden gelişti, taraflardan biri çok dengesiz harcamalar yapmıyorsa özerklik iyidir bence.

Evlendiğimizde ortak hesap açacaktık, ikimizin de internet bankacılığı ile ulaşabileceği bir hesap sunan banka bulamadık. Şimdi herkesin maaşı kendi hesabına yatıyor. Eşim kirayı, faturaları, kendi kredi kartını ödüyor. Ben de kendi kredi kartımı ödüyorum. Eşim her ay değişken meblağ gönderiyor bana, döviz alıp kendi hesabımda biriktiriyorum. öyle disiplinli bir ortam yok. Gidere göre ya ondan çıkıyor ya benden. Her şey ortak. buyuk harcamalarda istişare ederiz birbirimizle.

Ben savurganim, esim tutumlu. Kredi kartlarini pos cihazlarinda asla kullanmamaya karar verdik. Ne alırsak alalim nakit kullaniyoruz. Internet alisverislerinde hesaptaki canli parayi hemen kredi karti hesabina transfer ediyoruz. Hesapta varsa aliyoruz. Kirayi, faturaları ayirdiktan sonra maasi hanima teslim ediyorum. Bana harclik veriyor. Tum harcamalar onda. Oh. Kafa rahat.

şu an evli değiliz ama evlenirsek şöyle yapcaz.

ikimizin geliri birleşecek. Bu toplam paranın;

- %20'si benim kişisel harcamam,
- %20'si kendisinin kişisel harcaması,
- %30'u ev harcamaları,
- %30'u yatırım.

"erkeğim. kartı hanıma teslim ettim. bana harçlık veriyor. dünya umurumda değil."


yemin ederim evlenince hayat felsefesi yapicam bunu. 15 senedir buradayim, gordugum en efsane cevaplardan biri. haha.

Tüm harcamalar ortak... TL, döviz, altın birikimlerini eşim yapıyor. Bitcoin birikimlerini ben yapıyorum.

Birlikte çalıştığımız için bizim açımızdan çok kolay. Bütün para bende toplanıyor :D Kiralar, kredi kartları, krediler, maaşlar, faturalar, sigortalar vs bütün ödemeleri ben yapıyorum. Kenara atılacak, dövize çevrilecek vs parayı çeviriyorum. Cebimizde genel bi para oluyor harcamak için kimin neye ihtiyacı varsa. Para biterse yine harcanabilecek kısımdan ben veriyorum. Marketi filan da kartlardan yapıyoruz. Haftalık rapor veriyorum, şunu şöyle yaptık, bunu böyle yaptık, şu kadar kaldı haberin olsun gibi. Öyle yani özet olarak iş ortak, havuz ortak, harcamalarda ayrı gayrı yok ama yönetim tek elden.

ikimizde ihtiyacımızdan fazla kazanıyoruz herkes kendi parasını harcıyor artanı ek hesapta vade yapıyoruz

Tam muayeneye girerken arka koltuğa aldiriyorlar eşyaları. Araç LPG li ise tankı kontrol ediyorlar, bir de stepneye falan bakıyorlar. Sorun falan olmaz yani

Sorun olmaz

Geçen bende bir koli vardı. Sıkıntı olmadı. Ama şase no'nun yerine bağlı. Çoğunda ön koltuktadır. Bazılarında bagajda. Bagajdaysa eşyaları çıkarttırıp bakmak ister.

Temasın varsa karantinaya girmen gerekiyor. Son birkaç gün temas yoksa gerek yok.

Bu vesileyle ben de sormak isterim: temaslı karantinası 14 gün mü? 10 değil miydi?

Hayır negatif olsan da 14 gün karantinaya giriyorsun. Benim arkadaşta aynısı oldu. Annesi ve kardeşi pozitifti, kendisi negatifti. Ailecek karantinaya girdiler.
Pozitifler 10 gün, temaslılar 14 gün

eğer önceliğiniz YDS ise eve gelir gelmez yatın. Sabah erkenden kalkıp arındırılmış bir zihinle dersinizi çalışın

bence evde pek vaktin yok. bence yolda youtube dan ya da aplikasyonlardan kelime çalışabilirsin.

9la 11 arasında hiç vakit yok mu?

Eğer yoksa cuma vakitli yatıp cts pazar 3er saat ayrılabilir.

Yazması kolay ama yeterince sebebiniz varsa yapılma ihtimali var

H.içi de bu öğrendiklerinizi aralarda, yolda vb tekrar edersiniz. Mesela sosyal medya kullanıyorsanız onun yerine.

Öncelikle şunu söylemek isterim 14 saatiniz işle alakalı geçiyor. Bu insani olmayan korkunç bir rakam. Buna beden dayanmaz. Yorgun düşmeniz gayet normal. Zaten akşam 11 de eve girince vucut otomatikmen dinlenmek uyumak isteyecek. Tabi sosyal hayat da sıfır olunca desarj olmadıgını için zihin kendini daha da yorgun hissedecek. Çalışma saatlerinizi düşürebiliyorsanız düşürün. Eger mümkün değilse yolda gidiş geliş vakitlerinizi degerlendirip çalışabilirsiniz. Eve geldiginizde de dinlenmeye çekilirsiniz. Ertesi gün daha az yorgun olursunuz. Yoksa bu temponuzda yorgun olamama ihtimaliniz hiç yok.

9 da çıkıp gece 11 de gelirseniz yorgun olursunuz. üzerine ders çalışırsanız sabah sürünerek kalkarsanız büyük ihtimal.
sonuçta insanız, moralinizi bozmak gibi olmasın ama bu çalışma saatleriyle zor bence. ben 8 de geliyorum. çalışamıyorum. 11 ile arasında 3 saat var gün içi o kadar yoğun oluyor ki kafa kalmıyor derse fln.
belki bir ihtimal erken kalkıp çalışmayı deneyebilirsiniz. aziminize göre tutabilir.

Bence burdaki yorumlara bakma. Sen bu soruyu sorduğuna göre baya azimlisin. Aynen devam. senin gibiler başarır bu hayatta. Multivitamin deneyip, eve gelince direk duş uyku, sabah 4-5 kalkış yapabilirsen iyi olur gibi.

D vit, c vit, magnezyum eksik etme. Demir de baktır eksikse kullan. Vit değeri fln baktırırsan mesajla at, yorumlarım. Bazen eksik olmayan ama alt değere yakın vit vs leri kullanınca da eksikmişcesine toparlıyor vücudu.

Kakao içmenizi tavsiye ederim. Birde amino asit ama gün içinde hareket çli biriyseniz beden yorgunluğuna iyi geliyor.

Bu arada aklıma şöyle bir şey geldi. Yıllık izni her hafta 1 gün kullanarak ilerletebilirsiniz. Diyelim 10 gününüz var. 10 hafta yapar. Hem işte daha az yorulur hem derse daha çok bırakırsınız. Karşılığında yıllık izin feda olacak. Yapılmaz mı, bence iyi bir amaç için yapılabilir.

199 u arayarak kimliğinizi ve ehliyetinizi kaybettiğinizi belirtmeniz yeterli sonrasında en yakın nufüs müdürlüğünden geçici kimlik ve ehliyet için başvuruda bulunun.

Youtubede çok var gramer dinlemek istiyorsun youtubede ; Özkan Çelen dinlemiştim ve baya ilerlemiştim güzel ayrımları ondan öğrenmiştim önceden bilmediğim.Ama sıfırdan başlamak için yeterli olmayabilir üst düzey gelebilir.Telefonda çok fazla uygulama var dualingo en çok tercih edileni memrise de güzeldir.

Doktor / Sağlık çalışanı değilseniz almayın bu maskelerden diyorlar.

Ömürü 5-6 saat
ASLA ve ASLA Yıkanmaz

bu maske n95 sanırım. bu maskelerin tekrardan kullanılması için bazı dezenfekte işlemleri paylaşılmış. hepsinin farklı sonuçları var. tam kesin bir sonuç yok gibi görünüyor.

www.n95decon.org

insanlarla birebir calismiyorsan bu maskeyi kullanmanin bir anlami yok.

n95 maskelerinin defenfekte islemleri var, ama maskelerin yapisini bozdugu icin pek tercih edilmiyor.

bu kadar sürede ancak doğrudan kursa hazırlık programina gitmek mantikli olur.

(bkz: ilknur hoca)

youtube'da örnek videoları var. begenirseniz kendisine ulasirsiniz. online kurlari falan oluyor. tarzi herkesin hosuna gitmeyebiliyor.

boşuna uğraşma. hem parana hem emeğine hem zamanına yazık.

Kendi adıma söyleyecek olursam ben hobi olarak, kafa dağıtmak amaçlı gramer kitabı çözmeyi sevdiğim için eylülde 45 olan puanı üni dersleri ve vizelerden dolayı hiç deneme ya da son 1 ay çalışmaya fırsatım olmamasına rağmen Aralıktaki sınavda 68’e çıkardım (özellikle bağlaç ve zaman konularının iyice pekişmesi etkili oldu) Gramer in use kırmızı başlangıç ve mavi orta seviye kitapları ve Develop Your Grammar kitabını tavsiye ederim eğer masa başına oturup gramer kitabına boğulmaktan sıkılmıyorsan.

İkincil olarak en önemlisi intermediate ve upper seviyesinden kelimeleri öğrenmek, zihinde pekiştirmek. Boşluk doldurma ve çoktan seçmelilerle öğretme yolu izleyen YDS vocabulary kitapları faydalı olabileceği gibi, YDStime gibi online kursların da faydası büyük. Sadece bir ay kullanma fırsatım olmuş olsa da kelime öğretme açısından ydstime’in önemli ölçüde faydası olmuştu. Bence bu tür online kurslar sınıf ortamındaki kurslardan öğretme açısından daha etkili olabiliyor. Ayrıca kelime ezberleme/pekiştirme egzersizler için Quizlet uygulamasını tek geçerim, çok büyük faydası var tek başına.

Ek olarak, Intermediate seviyeye geldikten sonra her gün en az 30 dakika İngilizce altyazılı film ve dizi izlemeyi de kesinlikle tavsiye ederim. İlk başlarda zor geliyor ancak seviye ilerledikçe büyük ölçüde anlamaya başlıyorsun ve her gün İngilizce altyazılı izleyerek zihni nispeten İngilizceye maruz bırakmış oluyorsun. Bu da özellikle paragraf sorularında daha hızlı anlamayı sağlıyor, hiç paragraf ya da deneme çözmeden sadece İngilizce altyazılı dizi filmler, oyunlar ve de seviyeli hikaye kitapları sayesinde o paragraf sorularının büyük bölümünü geçebildim. Seviye ilerledikçe paragraf soruları ve denemelerle birlikte Nisana kadar 70’i çok rahat geçebilirsin eğer aralıksız İngilizceye zihnini maruz bırakırsan.

olmaz valla ne yalan söyleyeyim.

sınava yönelik çalışarak olabilir bence

6 ayda 30 puanda 90 puana ulaşmış birisini tanıyorum.

İsteyince oluyor demek.

Reader at work 1-2,
Essential Grammar in use,
English Grammar in use,
Advanced Grammar in use (opsiyonel)

+ Cambridge Advanced Learner's Dictionary

Gerçekten sıkı sıkıya çalış şunlarla 90 görebilirsin ama sanmıyorum insan azminin bu kadar acıyı kaldırabileceğine

çok çalışırsan olur. sonuçta sıfırdan upper intermediate seviyesine 1 sene hazırlıkla falan geliyor insanlar. 5 ay zaten anca ders alıyorsundur hazırlık sınıflarında.

öğrenciye de bağlı br durum.
25 puan bana pek pre intemediate gibi gelmedi. daha çok beginner sanki.

Kilyos yolunda bir suru yer var boyle. Oralari bir arastirabilirsiniz

ekrem'in yeri var dere kiyisi, pasamandira'da. ama ben tekrar gitmem, asiri kazikci.

beykoz mahmutşevketpaşa köyünde kulindağ diye bir yer var, aradığınız özelliklere uyuyor. biz gidip memnun kalmıştık.

daha iyisini yeni keşfettim. play store/app store da kelime öğren yazarak bulabilirsiniz, turuncu bir logosu var. bence mükemmel.

ben sınava hazırlanırken kelime defterim vardı her gün tekrar ederdim türkçesini elimle kapatıp hatırlamaya çalışırdım oyunlastırarak. düzenli tekrarın cok faydasını gördüm. ek olarak kelimeleri eş anlamlarıyla ve isim sıfat halleriyle not etmeye çalışın. örneğin important hedef kelime ise parantez içinde bi yerde crucial significant vs de yazsın ki hepsi birbirini çağrıştırsın. ankara dil akademisi sitesinde ve videolarında güzel kelime listeleri var bakmadıysanız öneririm. başarılar.

Quizlet diyorum

Bin yıllık dilci tavsiyesidir, kelimeler en iyi metin içinde öğrenilir. YDS için birçok metin kitabı var piyasada, readingi geliştirirsiniz ve hızlı okuma yeteneğiniz de olur ek olarak. Bir miktar vakit gerekiyor elbette bunun için.

Düz kelime ezberlemek içinse (bkz: anki) tabi ki. Her gün disiplinli bir şekilde yapılacak tabi ki

küçük şirketse etkisi olması ihtimali var ama büyükse efor kaybı olur bence. doğrudan ik birimine mail atmak daha mantıklı bence

Bence hicbir sey kaybetmezsin. Yap gitsin belki denk gelir.

Kapiya birakirsan bir ise yaramaz ama yetkili ikya ulasabilirsen olur.

Mektup yollayabilirsin o kisinin adina.

bir şey kaybetmezsin +1. insan kaynaklarına cv bırakmak için gelmiştim yetkili kiminle görüşebilirim dersin resepsiyon veya güvenlik ne varsa artık. tanışırsın varsa kartvizitini alırsın cvni bırakırsın gidersin.

Kurumsal şirketse boşuna gitme. Kime vereceksin CV'yi, resepsiyona mı bırakacaksın? Alır çöpe atarlar dosyayı. İK da, eğer önceden kendileri söylemedilerse, elden CV almaz genellikle.

sektöre ve pozisyona göre değişir. mesela üretim sektöründe, mavi yaka için elden cv çok geçerli ve yaygın bir başvuru yöntemiyken beyaz yaka ve "plaza" sektörleri için pek işe yarar bir yöntem değil; hele ki orta-üst düzey bir pozisyondan bahsediyorsak bir işe yarayacağını sanmıyorum.

elden verme, ama insan kaynaklarinda calisan birisine mumkunse insan kaynaklari muduru yada direktorune dogrudan email olarak cv'ni yolla. kendini aciklayan guzelce bir yazi da yaz. en etkili yontem bu olur. elden verirsen, o cv sekreterin cop kutusuna gider.

Ne seviyorsa onu alabilirsin.

Guzel giyinmeyi severse kaliteli bir triko vs olabilir.

Yaşlılar çok üşüyorlar. Triko yelek, diz battaniyesi, sıcak tutan ev ayakkabısı vs olabilir.

sürekli oturduğu sabit bir yer varsa ayak ısıtıcı al. ayaklar sürekli üşüdüğü için çok işe yarıyor. şimdi hareket de kısıtlanır, iyice üşür.

www.hepsiburada.com

çiçek menekşe tarzı çok seviyorlar

Terhis belgeni yaninda tasi.

Terhis olmadın aslında terhis mahiyetinde izin aldın. Yani hala askersin. Çevirmelerde gbtlerde bir şey olmaz eskiden olsa tmi şartlarında araç kullanmak da yasaktı ama günümüzde pek önemseyen yok.

askerde izindeyken nasıl araba kullanabileceksen şimdi de kullanabilirsin.

Vodafone red 10. 52 tl ödüyorum

tevrat-zebur-incil. akıcıdır. dinler insanlık tarihine büyük etki etmiştir. bence genel kültür olarak bilgi sahibi olmak gerekir. inançlı olun olmayın, fark etmez.
(ciddiyim. dövmeyin beni.)

bunları okuduysanız shakespeare öneririm. özellikle macbeth, othello. salt kurgu değildir. karakterler aşmıştır. :)

askere kitap götürme : )

illa kitap okuycam dersen ilk haftalarda zaten vaktin olmıycak. sonra oranın kitaplığını kullanmayı öğrenirsin. acemilik bitince usta birliğin neresiyse artık orda da kitap konusunu öğrenir ona göre kitap alırsın

dostum ortamı görmeden kitap götürme.

birincisi yatmayamı geldin lan imajı olmasın

ikincisi askeriyedeki her yazılı şeye el konulacak, komutan görecek, inceleyecek, onay verecek kıl yün, o kitap senin eline gelene kadar geçer zaten 2 ay.

şükredin cep tepefonu serbest, bizim zamanımızda kontürlü telefon kartlarını bile karaborsadan alıyorduk, bırak cep telefonunu.

illa götürücem diyorsan unutulanlar dışında yeni birşey yok gibi kapağında dev gibi türk bayrağı olan kitaplardan falan götür. vatan millet sakarya imajlı.

dino buzzati - tatar çölü.

bir askerle ilgili yalnız kitap, komutanlar falan arıza çıkarırsa bilemedim :) tam olarak "ufku iki katına çıkaran kısa kitaplar" ayarında bir roman, kesinlikle tavsiye ederim.

Ulusların düşüşü

Nutuk diyecektim fakat günümüz askeriyesinde ne kadar güvenli bilmiyorum

askerliğim boyunca 15'e yakın kitap okudum, kimsenin denetiminden geçmedi. benim şansımdı sanırım.

okuduklarımdan aklıma gelenlerden örnek vereyim:

biz - yevgeni zamyatin
korkma ben varım - murat menteş
godot'yu beklerken - samuel beckett
koloni - jean-christophe grange
hırs ve ceza - ayça şen

edit: benimki tavsiyeden ziyade, "o dönemler bu tarz kitapları okudum." listesi oldu aslında.

Lan bende giderken götürmek istiyordum. Goturmesem mi acaba ? Çok kararsız kaldım simfi korkuttunuz beni

Tanpınar - saatleri ayarlama enstitüsü
Orhan pamuk - kara kitap
Saramago - körlük

Kitap götürün mutlaka.

Tatar çölü'nü öneririm. Ayrıca steinbeck'ten fareler ve insanlar, inci ile zweig'tan satranç kitaplarını da öneriyorum.

askere kitap götürme +1

çünkü girişte detaylı bir arama oluyor, kıl birine denk gelirsen alabilirler. ayrıca yukarıda da dendiği gibi acemilikte vaktin olmayacak. usta birliğinde de o şehrin çarşısından, kütüphanesinden, ya da bölüğün kitaplığından falan okuyacak bir şey bulursun elbette.

ben askerde 10 taneye yakın agatha christie, üç beş stephen king, bir de mario puzo-baba okumuştum. kendime yakın anca bunları bulabilmiştim. ağır kitaplardan ziyade sürükleyici kurgular daha iyi oluyor.

Kitap götürün. Her askeriye aynı değil. Kontrol ediliyor ama bize iki günde verdiler.

Akşamları çok boş zaman oluyor. Değerlendirmek için muhteşem fırsat. Neredeyse 4 aydır askerim, 18. kitabı okuyorum.

Sapiens güzel kitap. Felsefe için geç kaldıysan sofie'nin dünyası'nı okumak çok zevkli, ondan başla. Dostoyevski'nin budala'sını inanılmaz beğendim. Hikaye seversen dorian grey'in portresi'ni oku, palto da fena değil. Kafka'dan uzak dur :)

askere kitap götür. bavulunda durur, uygun ortam olduğunda bir haftasonu çıkarırsın. öncesinde çıkarma ama.

ben game of thrones götürmüştüm, 3 kitap okudum. döndüğümde devamını okuyayım dedim sıkıntıdan patladım. tamamen insan psikolojisi, askerde ne götürsen gider.

not: kontrol olayını unutmuşum, eğer soran olmazsa sen yine de bir takım komutanına vb götür onaylat .siyasi içerikli birşey götürme sakın.

Bence de kitap götürülmeli askere. Zorlukların söylenmesi bir bahane gibi gözüktü bana. Kitapların uzun süre gelmeme şansı olsa da denemeye değer bir şans bu.

oneri olarak restaurand kelimesini kesinlikle kullanmamanizi oneririm. restoran olarak turkcelesti o kelime zira.

hacı dürümcü'den başla. ucuza güzel dürüm. cidden bak istanbul'da dürümcüler eridi gitti. dürümcü'de başarıyı yakalarsan oradan yürürsün.

@j r r tolkien hayrani dünya mutfağı açacak donanım ve lezet tecrübesine sahip değilim. İnsan en iyi bildiği işi yapmalı diye düşünüyorum

antep-urfa tarzının sağlam ustaları pek yetişmiyor, halihazırda piyasanın en iyilerini toplamak için iyi maaş -hatta kardan pay- vermek gerekebiliyor.

ama nedir, kendine ait bir dükkan-işyeri tarzı bi gayrimenkulün vardır, onu değerlendirmek için kebabı iyi-kötü yapabilen birilerini bulursun, belirli sektör standartlarını tutturursun; o zaman para kazanırsın. yemek işinde konum önemli, bu da yüksek kira demek. işletme giderleri konusunda başarılı olduğunu varsaysak bile en başta sağlam sermaye gerekir. konum ne şekilde önemli olmaz, çok iddialı lezzetler sunarsan; günümüzde sırf güzel şeyler yemek için yol katetmek moda gibi bişey bile oldu ama işte cidden insanları oraya getirtecek lezzet lazım. bunun için de yine başa dönüyoruz, işinin ehli ustalar. senin damak tadının sağlam olmasının bu noktada işe yarayacağı tek aşama yeni usta keşfetmek olur, o da sadece şans. bu işin okulunu okuyanlar, daha profesyonel gözle bakanları ikna etmek zor olur.

iş ustada başlıyor yani, hakikaten iyisini bi şekilde bulursan neden olmasın. yoksa sıradan bir şeyler yapacaksan yaptığın yatırımı çıkartacak seviyeye kadar büyümen çok uzun zaman da alabilir, hiç o seviyeye gelemeyebilirsin de. kiradan vs. kaçacak bir durumun varsa, heves de ettim diyorsan olabilir.


Basta editi: basta'nın kurucuları Kaan Sakarya ve derin arıbaş Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış, sonrasında buraya gelip ülkenin en iyi fine dining restoranını açmış iki tane üst düzey şef. O çıta çok yüksek bir çıta, zaten sosyal medyada duyulmasının sebebi de ikisinin kariyer ve el becerisi; sadece reklamla olacak gibi değil. İkisinden birinin yarısı kadar işinin ehli usta bulsan daha da bişeye ihtiyacın kalmaz.

adım başı kebapçı. bence tutmaz.

kebap işi çok komplike, usta dışında, aldığın ete kadar dünya kadar ayrıntıyı düşünmen gerek, bence en iyi bildiğiniz 1-2 yemeği düşünün ve onun üzerine gidin. mesela çorba olur, köfte olur, lahmacun olur; bunlardan biri ya da en fazla ikisi olsun.

tabii bunlar iyi bir iş yapmak istiyorsanız, yoksa sıradan bir yerde, vasat yemeklere ortalama ve altı fiyatlar vererek bir şekilde kazanırsınız.

bir de devren satın almayı da düşünebilirsiniz, bu daha basit ama daha pahalı olur ama garantisi vardır.

Şehir?

Şehiri istanbul. Yazmayı unutmuşum

Handan kumaş var

Kadıköy'de Sestanbul diye bir seslendirme kursu var. Oranın kurucularından Cemal Erdoğan'ı önerecektim ama kadın hoca olması kesin şartsa aynı kurumda başka hocalar da var sanırım. Bi araştırın.

ehliyet her yerde kimlik yerine de geçer, ama kimlik ehliyet yerine geçmez.
dolayısıyla sadece birini taşımak istiyorsan ehliyet yeterli.

Ehliyet kimlik görevi görür

ÖSYM sınavlarına ehliyetle giremiyorsun nüfus cüzdanı şart orda.

kimlikte fark olarak ana baba adı yazıyo. sorun çıkar mı bilmem.

Nüfus cüzdanı, pasaport ve ehliyet. Bu üçü resmi olarak kimlik yerine geçmekte. Avukat kimlikleri de var ama bankacılık sisteminde geçerliliği yok o kimliklerin. Ayrıca unutmayın. Bankada 2 kimliği birden de isteyebilirler. Bence ikisini de taşıyın yanınızda

@silahtaciri artık avukat kimliklerini bankacılık sisteminde geçerli sayılıyor

@kibrit bize öyle bir bilgi gelmedi daha :) avukat kimlikleri bankalarda hala geçersiz sayılmakta

dediğiniz gibi cüzdan bu işin olmazsa olmazı değil. parayı btc olarak kenara atıp uzun süre tutacaksanız cüzdanda durması daha güvenli çünkü parayı gönderdiğin borsa kapanabilir, sahibi cukka yapıp kaçabilir gibi sorunlar oluşuyor.

tabi sık sık al-sat yapacaksanız ve diğer para birimlerine çevirecekseniz parayı borsada tutmak daha kolay. üstteki riskler hala geçerli.

250 liralik alip 260a sattiysan al sat masrafi, para cekme masrafi falan kar ettin mi?

ben zamaninda btcturkten almistim kapatiyoz cekin paranizi diye mail atmislardi.

Paribuda duran BTC'niz de onların cüzdanında duruyordu aslında. Donanımsal (USB bellek gibi) cuzdan almanın faydası; BTC de fiziken sizde oluyor. Private key sizde olduğu sürece o fiziksel cüzdan patlasa da yenisini alıp key ile BTC'nizi kurtarirsiniz. Paribu ya da benzeri borsaların cüzdanında durursa ne olabilir? Şirket batar, patlar, kaçar vs bir şekilde erişim saglayamazsaniz coinler gider. Sizin için ciddi bir miktarda para yatıracaksaniz fiziki cüzdan alın mutlaka.

2 sene sonra toy'r'us dan istediğin otomobili alabilirsin kardşim.

yapma... yazık parana. bitcoin cok volatile bir yatırım aracı. 40 bini 4 bin olarak gorebilirsin..

Bitcoin ile uğraşmak için de ekonomi / finans bilgisinin olması gerektiğini düşünüyorum. Bir ara deve kuşu yumurtasına para yatırıyordu herkes, hızlı kazancı var diye. Fakat hayvancılık bilgisi olmayan ve daha önce uğraşmamış çoğu insan bundan para kazanamadı hatta bütün parasını kaybetti. Eğer bilginize güveniyorsanız, daha önce borsayla aktif olarak ilgilenmişseniz, bitcoin üzerinde epey kafa patlatıp, gündemi takip ediyorsanız neden olmasın. (Ki bunlar olsa bile tek bir olaya bağlı değil iniş, çıkışları.) Kısacası 2 bitcoin parası sizin için kenara atılabilecek bir şeyse, kaybettiğinizde koymayacaksa evet, aksi takdirde hayır.

Hemen yatır.

2 sene uzun vade. bitcoin gibi volatil bir yatırım aracı yerine bu vadede değerlendirebileceğin bist30 hisselerine yönel ve bitcoini sonsuza kadar unut.

Kardeşim 1 milyon liran varsa %5'i olan 40-50 bin lirayı bitcoin'e yatırabilirsin, zira yüksek riskli ama yüskek getirili bir yatırım aracı. Lakin tüm paranı çekip arabanı satıp BTC yapmak olacak bir mantık değil.

Ben kasimda gitmek icin bundan 3 sene evvel 15 ağustosa son dakikada yetismistim. Bu ay sonunda yerler aciklanacak.

Hadi gittin yalvardin diyelim devre kaybi ayagina gönderirler falan bosver zamanini bekle derim

kesinlikle 2.

seferihisar kuşadası oldukça boktan yerler

resmen 2. ye hakaret olmuş.

bence bodrum'a gideceksen oradan feribotla datçaya geç ve datça'yı mutlaka gör. böyle bi yer yok ! oradan marmarise devam et ve fethiye'ye gelmeden önce katrancı koyuna da uğra. sonra da pırıl pırıl kafayla geri dön ;)

bir izmirli olarak söylüyorum kesinlikle 2, hatta mümkünse kaş'a kadar uzanmak lazım.

3-4 gun icin fazla bence.
O kadar az surede bodrumun koylari bile bitmez. :/

Eczanelerde yaşlılar için besleyici özellikte mamalar oluyor.

Hastane şart. Istah kesilmesi o yaşta baska bir şeye isaret ediyor.

o yasta istah kesilmesi domino etkisiyle saglik duzeninin bozulmasina neden olur. acil illa vardir oraya goturun, cok bir sey yapmazlar ama damardan mamalar oluyor onlardan desteklerler

Tipik öneri olacak ama basketbola gitmesini öneriyorum.

basketbol oynasın barfix çeksin.

ben de kısagillerdenim (165) kalsiyum, çinko gibi şeyler bir yere kadar. yüzmeyi seviyorsa yüzsün yoksa gitmez ki.

kabullenmek lazım bence durumu.

düzenleme: basketbolda başarılı olanların boyu uzun diye basketbol oynacak olanların boyunun uzayacağı yanılgısı yaygındır. bilim çevresinde bunlara hevristik denmektedir.

16 yaşında ve erkek. Boy uzasın diye yüzmeye göndermek ashadfs. Doğduğu gün boyunun ne kadar olacağı zaten belliydi. Beslenme ve spor aktivitelerinin etkisi minimal. Bırakın takılsın çocuk istediği gibi. Lisedeyken sınıfın en kısasıydım. Şimdi lise arkadaşlarımın çoğundan uzunum. Boşuna efor sarf etmenize gerek yok. Olursa olur. Basketbol falan diyen de çıkar şimdi. Millt boyu uzun diye basket oynuyor, basket oynadıkları için uzun değiller.

Öncelikle çocuk doktoru nasıl gidin o ölçümleri yapacak ve gerçekten kısa ise sizi endokrinoloji ye gönderecek.ihmal etmeyin eğer erken puberte gibi bir durum söz konusu ise erken teşhis ve tedavi çocuğun geleceğini kurtarır.

Balık yağı hapları vardi sanirim. Doktora gidin bence.

Liseye başlarken boyum 1,52 idi. (13 yaş)
Lise bittiğinde 1,80 (16 yaş)
Şu anda 1,84 (30 yaş)

Fikir verebilir.

Çok mu kısa ki? Boy uzaması büyük oranda genetik tabii ama bundan bağımsız olarak yine de yüzmeye yazdırın derim.
Yüzmenin omurgaya etkisi çok fazla, hem omurgayı uzatıyor hem güçlendiriyor. Uzamasa bile fit ve sağlıklı bir vücudu olur, postürü iyi olur.

Benim eşimin ailesinde uzun boylu insan yok mesela, anne-baba tarafındaki erkekler de hep kısa. Ama eşimin boyu bayağı uzun. Küçüklükten beri yüzüyor ve sırtında kocaman ve derin uzama çatlakları var. Bu ani uzamanın nedeni muhtemelen yüzmeydi diye düşünüyorum. Yani boy uzunluğu genetik ok ama yine de sporun hiç etkisi yok diyemeyiz.

Çocuk doktoruna gidin.
Ben bir yerde uykunun en önemli faktör olduğunu okumuştum. Maksimum 1.70 olacak diyelim. Ama yanlış vakitlerde az uyursa 1,67 olarak kalır, diyordu.

basketbolun etkisi minimalse bu halterciler neden kısa arkadaş? doktorun kendisi burada spor etkili diyor.

www.uzmantv.com

erkekse basketbol. hemen etkı eder.

Hemen bir adet barfiks barı edinin ve iki kapı arasına sabitleyin. Gidip gelip asılsın, çekebiliyorsa barfiks çeksin. Kesinlikle etkildir.

@want2die, ağırlık kaldırma, halter gibi sporlar büyüme bölgelerine baskı yapar ve uzamayı yavaşlatır diyor doktor.

yahu basketboldur, barfikstir bunların etkisi yok denecek kadar azdır.
hiçbiri boy uzatmaya yardımcı olmaz.

kafaya çok takıyorsa bir doktora götürün ondan destek alın.

Çalışma konusunda biraz daha araştırma yap. Part time çalışma süreleri filan kısıtlı olabilir hatta izin vermiyor bile olabilirler

vize sıkıntısı olacak. hani iltica edeceğim, yasa dışı yaparım diyorsan ayrı tabi.

öbür türlü olay vizeden ibaret. çalışma izni olan bir vize varsa master falan öğrencileri içindir. onun da saati vardı haftada şu kadar en fazla diye.

dil kursu icin alacaginiz vize calisma hakki vermiyor. turist vizesi alip uzun sureli kurs kaydi yaptiramiyorsunuz. yanlis hatirlamiyorsam kursa 30 gun gidebilirsiniz.

en temizi turist vizesi alip gideceginiz sehirden oda arkadasi seklinde konaklamayi cozup sosyalleserek dilinizi gelistirebilirsiniz. ayrica bazi kutuphane ve kiliselerin ucretsiz kurslari oluyor ama katilim kosullarini net bilmiyorum.

amac buraya yerlesmekse kaldiginiz surede bir kiz/erkek arkadas edinip evlenmeniz en temiz ve hizli cozum.

Türkiyede biriktirdiğin paralar orada balkabağına dönüşecek, buna hazır ol.