Ekşi Duyuru

ketçapsız yersen ayıp edersin.
pattis diyet yemeği değil malesef

Patates sıkıntı. Kabaktan patlıcandan yapsan?

döktüm pattisi arkadaşlar... mındar oldu.

yiyeydim bari ya nimet sonuçta...

ara öğünde yoğurt veya meyve ye. patatesi öğüne bırak illa yiyeceksen. ekmek yemez patates yersin.

Ana öğünde etin yanında iyi gider baharatlı-az zyağlı fırınlanmış patates, low carb yapsan bile tadımlık böyle bir olayla günlük limitini aşmazsın bence, ha daha da kuruntuluysan k.hidrat oranı daha düşük tatlı patatesi aynı şekilde yap derim, hem de daha lezzetli olur ama fiyatı fakir patatesinin 10 katı Tr de yaklaşık olarak.

sadece migroslarda mlife diye bir cips var 160 kalari gibi bişey hiç uğraşma git onu al.. ben bulduğumda 10 tane alıyorum manyak gibi :F

normaldi diye hatırlıyorum

@big

değilmiş ya. sözlükte de yazmışlar, doğru hatırlıyormuşum.

Geçtiğimiz sene 120 TL'ye Kadıköyde sıradan bir telefoncuya yaptırmıştım .

çıkar. eski sırasına kavuşur ama biraz zaman alır.

Seos yardimi almaniz gerekebilir

seos nedir?

laptop ve telefon taşınabilir elektronik eşyadır. dolayısıyla siz bavulunuza koyduğunuzda kimse garipsemez ama monitör xrayden geçerken sorun çıkaracaktır. ya çıktığınız ülkenin havalimanında ya da burda problem çıkma ihtimali yüksektir.

Arabistan'dan Lcd tv götüren biliyorum.

getirebilirsin.
ggm.gtb.gov.tr

çok teşekkür ettim herkese.

55 ekrana kadar tv diyor, bende öyle biliyordum ama onaylanmış oldu, sağolun :)))

tabii.

Ben sürekli taşıyorum; hiç sorunla karşılaşmadım.

Neden taşınamayacağını düşündün ben onu merak ettim.
Taşınıyor.

@shadow

ya nebliyim su niye taşınmıyor abi :D içine sudan daha rahat patlayıcı konabilir diye yasak olabilir dedim belki :))

ankara'dan istanbul'a dönerken; x-ray'de beni ayırdılar, "bavulunuzu açın" dediler. yüzümü ekşitince "çantanızda dörtgen bir alet var mı?" dediler, "powerbank var" dedim, "ne?.." dedi, "pil var, pil..." dedim, "ha tamam, geçin" dediler.

(bkz: bu da böyle bir anımdır)

Benim el bagajimda power bank vardi cikarttirdilar ama ben Cin den koreye ucarken oldu bu :)

Koca laptop ve pili taşınıyor :)

powerbank ten birşey olmaz

yok dostum zengin bi tanıdığım var köklü bir ailenin oğlu bu kadar ama lord falan değil

okan bayülgen, elmalılı hamdi yazır'ın torunuymuş.

hocalık işinde olsaydı baya soylu sayılabilirdi sünni alemde.
:)

www.hurriyet.com.tr

ben tanımıyorum da benim bi zamanlarki ev arkadaşımın eski ev arkadaşı, tayland kralının mabeyncisinin (doğru kelime bu mudur bilmiyorum kraliyet ailesinin yaver ailesi gibi bişey, orada sistem nedir, asil oluyorlar mı bilmem sarayda kalıyorlarmış) kızıymış, esprisini yapmıştık kimlere düştün (ben oluyorum o düşüş, evet) diye.

Dedem ve babaannem aga cocuklariymis, o sayilir mi?

soylu nedir panpa? biz soysuz muyuz?

Olum nasıl yaşadıklarını biliyormuşsun işte niye soruyon ki?

Ayrıca biz soysuz muyuz +1

Y'yi çok bastırmadan, yutar gibi "siyena".

yani değişiyor. futbolda mesela 6-7 ayın gidebiliyor. belki daha fazla. ama sonra eğer fazla yaşlanmamışsan toparlayabiliyorsun. örneği çok.

thepiratebay.co.in

rarbg

dizidir, filmdir: rarbg
müziktir, flac'tir, hatta hi-res music: rutracker

rutracker, bir nevi tanrı gibi. paralı olsa, hiç düşünmeden varımı yoğumu yatırırım. whatcd'nin kibrinin ağzına sıçayım.

Evet..
Kuracağınız diğer sistem, PHP desteklemeli ve veritabanı olarak MySQL'e de sahip olmalı..

durum cok ciddi diye duydum ben.

sanmıyorum ya, bir ara da büyük turp diye diye uyuttular. bir şey de çıkmadı. adamlar darbeye kalkıştı beceremedi. daha ötesi ne olacak uzaylılardan mı yardım isteyecekler?

zilkade ayına denk geliyor ve dinen haram aylardandır. müslümanlar bu ayda savaş yapmazlar. hizmet diye yola çıkıp, hain olarak dönenler bu aya yapilacak olan hainliğin de inşaAllah cezasını çekerler.

Aton bonbası atacaklar diye duydum.

bir şey olmayacak. merak etme. keyfine bak. pazar günü bol bol seviş.

melih gökçek yurt genelinde bir hafta boyunca elektrikleri kesip, trafoları patlatacakları istihbaratını aldık ama artık yapamazlar demiş.

bence artık bi bok yapamazlar. milleti galeyana getirmeye çalışıyolar

Ne 14ünde ne de sonrasında büyük çapta kaos yaratabileceklerine inanmıyorum artık ben. fetö eliyle, aracılığıyla olmaz en azından. Son koz darbeydi, o da Tsk'nın yıpratılması, itibarsızlaştırılması, emir komuta zincirinin bozulması gibi konularda uzun vadede başarı sayılsa da kısa vadede başarısızlık.

14ünde mi olur sonrasında mı bilmiyorum, bel altından vurmalar başlayacaktır. Chp mhp tabanlarını başarısız darbeyle oluşan rte/akp sempatisine karşı keskin şekilde ayıracak tapeler, yazışmalar çıkabilir meselâ. Darbe girişimiyle ciddiyetinin farkına vardığımız kurumlara sızmalar, hatta komple ele geçirmeleri düşününce 17 25 aralıktaki tapelerin bildiklerimizle sınırlı olmadığı kesin. Büyük tapeler yeter dediler, yetmedi. Şimdi nispeten küçük ama kendi çapında etkili olanları sürerler mesela. Yine işe yaramaz ama maksat pislik olsun işte

O değil de bahçelinin kasedi falan çıkarsa harbi üzülürüm.

cog ciddi, tuftuflerle saldiaracaklarmis..

Melih Başkan büyük oyunu (trafolara saldıracaklarmış) haber alıp önlemleri almış rahat ol artık.

komik,

ayni skec avrupa yakasinda da vardi. yine okan cabalardi. yalan dunya miydi yoksa?

@rxlibris

aynen, diğer link o zaten.

ikisine de gülmedim. bu arkadaşın da olduğu bir tv programı vardı, ona da en fazla 3 dk tahammül edebiliyorum.

verirsin.

Ancak, öncelikle bi' doktora gidip kan vermen gerekmekte. çünkü kilo alıp vermek sanılanın aksine basit matematik değil. yani günce şu kadar kalori harcıyorum o zaman harcadığımdan daha az kalori alır ve yağ yakmayı başarabilirsem zayıflarım sistemi pratikte çoğu durum için çalışmaz. internetten 2 dk da randevu alıp bi' kan değerlerini ölçtür; hiçbir sıkıntı yoksa -ki çoğu zaman vardır- bu bahsettiğin türevde yemek ve sporla çok rahat kilo verirsin.

Bana sorabilirsin

Haftada bir geliyor bu aralar sezonu zaten. Sitelerde esnafız bilen bilir, sürekli nişan atanlar masadan kalkanlar evlenip boşananlar geliyor artık komik gelmeye başladı valla.

@gözü açık sevişen yahudi

ne kadar rutin hayatın varmış lan.

başıma gelen değil de şahit olduğum bir olay: benim eski işyerinde gece vardiyasının servisinde herifin birinin götüne şişe sokmuşlardı.

başka bir konu daha var birebir şahit oldum buna. müşteri yapmış olduğumuz bir kalıp tasarımı için beğenmediği yerleri düzeltecek geribildirimde bulundu. CAD tasarım. Müşteriye gönderdiğimizde adamlar açıp bakıyorlar ve olmaması gereken saçma sapan çizgiler mevcut tasarımda. Sanırım program versiyon değişikliğinden kaynkalı. Adamlar da bu çizgilerin ekran görüntüsünü alıp şu yorumu göndermişler: "There's a problem with the CAD. It can't be translated NC so on."
Yani, CAD'de bir problem var. NC ve benzeri kodlamaya (makine prgramlama kodu) çeviremiyoruz. Bu yorumu tasarımcı İngilizce bilmediği için proje sorumlusu tecrübeli(!) arkadaş "Kalıbı çeviremiyoruz" diye çevirmiş. Bizim tasarım ekibi, üretim müdürü, yardımcısı falan komple biraraya gelip kalıp datasına bakıyorlar ve "evet, bu kalıbı calaskal ile çeviremezler." deyip 15 gün uğraşmayla tasarımı baştan aşağı değiştiriyorlar.

15 gün sonra tasarım gözden geçirme toplantısında müşteri tasarımı görür görmez "niye tasarımı bu hale getirdiniz?" diye sordu. Ben bu sırada öğrendim tabii bu chicken translate olayını.

Sorunlu bir müşteriyi Esra Erol da görmüştüm. Bağrınıp çağrınırken "beyefendi ayıp olmuyor mu? Ben sizi her gün izliyorum. Orda ne kadar efendi görünüyorsunuz." dedim. O günden sonra saygıda kusur etmedi.

bir rehabilitasyon merkezinde öğretmenlik yapıyordum. özel bir kurum oldugu için kıyafet konusunda oldukca serbesttik. bende o gun cok hastayım ayakta duramıyorum esofman giyinipte gittim sacımı da tepeden lastikle bagladım.

müdürün odasına girmem gerekiyor öğrenci dosyasını almam için içerde veli görüşmesi de var. neyse o arada müdür cıktı ben girdim işimi halletmem için veli bana sorular soruyor;
- memnun musun buradan?
- ne zmandan beri buradasın?
- öğretmenleri nasıl?
....

bende genelleyerek konusuyorum cogunlukla. kadın sonra bana dönüp 'masallah sen iyisin' dedi. 'yok kötüyüm ilacla duruyorum.' dedim, kadın, 'senin raporun ne mental mi?' dedi, 'hayır ben burada ögretmenim' dedim. kadınla koptuk gülmekten. 'bugun grip oldugum için biraz saldım kurumun izni dahilinde' dedim. kadın bana hala diyor ki 'bende seni masallah ne güzel egitmişler ama ilacla böyleyim deyince korktum saldırcaksın falan sandım' dedi :)

Bunlar en komikleri değil de, şimdi aklıma bunlar geldi: Ben akademisyenim hem de diğer kurumlarla da ortak işler yapıyorum bazen. Bir keresinde diğer kurumdan bir kaç bayağı ciddi insanı kampüse çağırdım. Doktora seminerlerinin verildiği, yuvarlak masalı bir toplantı odasında, ki en alt katta, toplantıya başladık. Odanın camları açık ve direkt bahçeye bakıyor, ormana daha doğrusu. Ben sunumumu yaparken camdan bir kedi usulca içeriye girdi. Böyle bir sıçrayışta masanın üzerine çıktı ve sırtını deli gibi bana sürtmeye kafasını kol altıma sokmaya falan çalıştı. Ben normalde "ay tontiş, seni yerim" diye hayvan seven bir insan değilim. Cool bir şekilde sevip "Naber?" diyorum. O yüzden tepki vermem de geçikti hayvana. Gülücem gülemiyorum. Sonra camdan başka bir kedi daha atladı, ve az sonra başka bir tane daha :D Etrafımda bana sırnaşan, ama çok heyecanlı, üç kedi ve karşımda ceketli kravatlı adamlar düşünün. Hayır ne yapacaksın, kışkışlayacak mısın? Peki bu kediler neden geldi? Ben o gün balıkçıdan balık almıştım, napalım, sağlıklı besleniyoruz, o zaman zamanım vardı :( Paketi de uzun süre kucağımda taşımak zorunda kaldım, ve sunum dosyalarıyla falan :D O balık kokusu her yanıma sinmiş. Kedilerin beni yemeye çalışması ondan. 4. kedi de içeriye dalış yapacakken, kampüsün adeta bir kedi cenneti olduğunu da anlamış olduk. Hayvanları uzaklaştırmak için kedilerle kapıdan dışarıya çıkmam, ve bir sürü kapısı açık sınıf önünden geçmem gerekti :D Ya of, çok komikti ya, sahiden. Yani normalde balık falan kokmuyordum. Ama kediler en küçük molekülleri bile tespit ettiler.

Bir diğeri de tipinden hiç göstermese de gizli ve çılgın bir İron Maiden fanatiği olan sevgilimin laptop'ını ödünç almam, müzik çalarken, kapağı kapatmak süretiyle uyku modunda bırakması, ders anlatmak için kapağı kaldırdığımda, slaytlar için, sınıfı en yüksek ses heavy metal doldurması, öğrencilerle bir süre alık alık birbirimize metal müzik eşliğinde bakmamız, ve en son benden "HEll yeah!" ünleminin çıkması :(

Bir de arıdan korkan erkek bir öğrencinin sınav sırasında camdan dışarı atlaması var. O sahneyi sahiden unutamıyorum.

(bkz: das keyboard) bu işin kralı

everest vs. çöptür bulaşma.

ucuz olsun dersen Tt eSPORTS Poseidon filan alabilirsin, biraz daha iyisini istersen cherry switchli ya da razer modellerine filan bakabilirsin. o kadar karakter yazı yazıyorsan zaten bakmadan yazıyorsundur :D haliyle klavye dili farketmez türkçe ayarlar noktaya basar ç yazarsın benim gibi ^^ us layout razer blackwidow ultimate stealth kullanıyorum öneririm mesela. ama yazı için cherry blue switch övülüyor daha çok. razerda stealth olmayan yeşil switchler o serinin karşılığı.

das keyboard işin kralı ben de biliyorum da arkadaşlar 120 euro en az. bu 25-30€

bakarak yazıyorum ama her zaman değil, 10 parmak değilim yani ondan türkçe olması lazım, normal klavyem almanca zaten. ama türkçe iş yapıyorum o sırada gerekli bu.

oldukça iyi yorumlar aldığı için bunu istiyorum açıkçası.

everest çöp değil, işimi gören 18 liralık bir everest klavye var şu anda ama bazen hissiyat ve kalite açısından ve ışıklı olması bakımından önemli.

yoksa ben de isterim razer:D bu fiyat performans olarak oldukça iyi gibi.

Şu an telefomdayım link veremiyorum ama amazonda razer blackwidow bak. Geçen yaz aldım ben gayet memnunum

youtu.be

buyrun mesleği bitirenlerden dinleyin. :)

bu arada bence süper. aynı şeyleri yazıp dursan da peşinden giden çok oluyor ve cumartesi çalışmak zorunda olmak hariç (ki hafta içi başka bir gün çalışmıyorlar) çok rahat bir meslek. temiz ve nezih kazanç bence.

@arda

Hangisine hayır?

mobil odeme alman icin pos ya da terminal lazım
pos ya terminal icin de sirket olman lazım.
ama az maliyetli sahis firması acabilirsin.

var

support.microsoft.com

Disari cikip yurumek.

kişiden kişiye değişir bu. mesela ben chiper'in dediği gibi dışarı çıkıp yürüsem hem kafam dağılır hem hiçbir şey düşünemem. yürürken düşünemiyorum genel olarak.
bu tıkanmayı açmak için karanlık ve sessiz bi mekanda tavana bakıp sigara içerim ben.

lise arkadaşımın dayısı mit ajanıydı. kendilerine ajan falan demiyorlar gerçi de. götlü göbekli bir amcamızdı. gözlüklüydü. operasyon fotoğrafları falan vardı evinin her yerinde. hiç öyle jason bourne havası yoktu yani anlayacağın. aldığı plaketleri, hizmet başarı belgelerini falan görmesem adam tam bir şizofren diyeceğim. öyle ajanlık mı olur lan. bir de yurt dışı görevlisiydi.

dedemin yakın bi arkadaşı mit ajanıymış, tekstil atölyesi vardı paravanmış o atölye falan , mitten emekli olup atölyeyi kapattıktan sonra söylemiş yakın çevresine.

Benden supheleniyorlar ama duz adamim.

Universitede bizim sinifta yoktu da baska bolumlerde birebir bildigim var. Yanlislikla ogrenmistim bazilarini. Bizim sinifta vardiysa cok basariliymis derim ancak. :) Universite disinda tanimadim sanirim.

2 aile dostu var, biri dışardan hiç anlaşılmıyor, diğerini görsen şizofren dersin enemy of the state'deki Gene Hackman gibi.

pkk'nin kurulusundaki liderlerinin mit ajani oldugunu okudum bircok yerde.

yurtdisinda da mesela ayni anda bircok ortadogu dilini konusan, ama kendi ozel hayatindan gecmisinden bahsetmeyen tipler o yolda oluyor. ingiliz bir kadinla tanistim gecenlerde. kadin, turkce-arapca-arnavutca konusabiliyor. klisede koroda calisiyorum diyordu. nereden para kazandigi muglak. kasabadaki yabancilarla icice, muhtemelen bir yerlere bu yabancilari ve onlarin ortamini rapor ediyordur. o raporlarin nerede kullanildigini bildigimi dusunmuyorum lakin.

turkiye'de de eger malin biri, haketmedigi bir konuma cok kolay geldiyse ya tanidigi biri vardir ya da malum partiye ajanlik yapiyordur. bizim ajanlarimiz, ispitcilik yapiyor genelde.

eski mit baskanlarindan bir tanesi ortaokul arkadasimin babasiydi. evet fethocuydu. adamla pek konusma firsatim olmadi, lakin ailesinde onlarin cemaatiyle ilgili herhangi bir propaganda vs duymadim, gayet siradan insanlar.

var. kendisi 1,5 yıldır kayıp

var, bizzat benim.siyah takım elbise+gözlüğüm de var.bulun beni.

Genelini bilmem ancak bircogunu fark etmesi kolay, hollywoodvari hayallere gerek yok. Okul onlerindeki simitci vb isportacilarin cogu, bunu burada nasil barindiriyorlar ya da bu buradan nasil gecimini sagliyor diye ufak bir hesap yapinca akil erdiremediginiz sokak saticilari, devlete bagli hastane vb kurumlarda uzun yillardir ne alcalmis ne yukselmis oraya kazik cakmis gibi gorunen idareciler (normalde Turkiyede iktidar degisimiyle tum kadrolar degisir), ortamlarda bugun a yarin b'nin obur gun c'nin utanip sikilmadan en atesli savunuculugunu yapanlar, bu egitimle buraya nasil gelmis zaten isyerine de ugradigi yok niye kovmuyorlar bunu dediginiz insanlar, sosyal olaylarda ortaliga gaz verenler... Dunyaya toz pembe bakmayinca bunlari gormek o kadar da zor degil.

hangi platformda?

1)telefon ise en çok kullandığım facebook/twitter/vs >bankalar > netflix/youtube/amazon
2)şu anda lazım olup da bulamadığım bir uygulama yok. cisimlerin 3 boyutlu modelini çıkarabilecek bir uygulama iyi olurdu heralde, belki vardır bile. ne işime yarardı bilmediğim halde isteyiverdim.

önceki telefonumda yaptığım bütün ayarları yeni tele atacak uygulama olsa iyi olurdu.

@sour

abi kolay mı bi psikolojik kuram fomalize etmek? kaç para lan bi kuram? diyip yapamıyoruz ki :D

bir tanıdığım gayet verimli değerlendirmişti, yurtdışı stajları, ilk iş amerika vs falan ama sonra dönmek zorunda kaldı. detay bilmiyorum, soramam yakın zamanda ama memnundu yani.

www.pcworld.com
www.howtogeek.com

İnsanların tercihleri farklı. Saygı duymak lazım. Bana da ters paso foto paylaşmak.

kalan zamanlarını da fotoğraflarının nasıl olduğu , hangi fotoğraflarda güzel çıktıkları vb konuşmalarla geçiriyorlar. telefon ekranlarına duvar kağıdı olarak kendini koyuyor insanlar. megaloman oldu herkes. kezbanlığı/kamilliği de tam atamadılar. çok pis bişey oldu, g*tüm gibi oldu millet.

yüz tane tag olayı beni de şaşırtıyor doğrusu. farklı bir yer, yeni bir manzara olunca belki paylaşıyorum ben o da bir tane. insanlar aynı selfie pozunu allayıp pullayıp efektleyerek her gün önümüze koyuyor. gerekirse takipten çıkarıyorum bu tipleri. sanki kafalarının içi çok boşmuş gibi geliyor bana.

Ben uzun süredir arkadaş olduğum insanlarla vakit geçirirken fotoğraf çekmeyi unutuyorum ya zaman öyle hızlı geçiyor ki. Ama sıkıldıysam paso çekiyorum ben de. Uğraş oluyor.

bugracaner +1

valla sadece facebook kullanıyorum, orada da iki dakikada bir paylaşım yapanları zaten gizliyorum. herhangi bir şey düşünmüyorum, ben bu şekil geyinirim bu bayan şu şekil geyinir. şahsen sürekli fotoğraf çekmeye de, paylaşmaya da enerji bulamıyorum. çok nadiren yaptığım bir şey olduğu için, seyahate çıktığımda falan paylaşırım arada veya hayatımda bir daha görme şansımın olmayacağı bir yerde, fotoğraf çekebilecek pozisyondayımdır, o zaman çekerim. konserlerde bayramlarda seyranlarda hiç çekmem mesela çünkü zaten internette falan bulurum olm aynısını, anın tadını çıkarmak varken niye 10 dakika elimde telefonla durayım. ama mesela teriberka'ya gitsem fotoğraf çekerim tabii.

tag olayına hiç anlam veremiyorum ama şimdi sözlük yazarı/duyurucu/facebook kullanıcısı olarak instagramcıları bash eylemek de biraz ikiyüzlülük olur sanırım. işte kimisi bi fotoğrafa 400 tane hashtag koyuyo, kimisi 3959 paragraf cevap yazıyo, hepimizin türlü türlü aptallıkları var yani. ben nefret etmekten, bunlara takılmaktan yoruldum açıkçası. o yüzden ilgilenmiyorum artık. sorgulamıyorum, yorum yapmıyorum. kim naabıyosa yapsın.

instagram zaten bu tarz insanlar için değil mi ?

kullanıcıların %90 ı böyle zaten, benim hesabım var, arada girer bakarım ama ekli olanlar natgeo, bir sürü gezi yapan kişi-rotasız seyyah var mesela çok iyi o- birkaç tane profesyonel anlamda fotoğraf çeken kişi var.

yani benim dediğimin dışında arkadaşları ekleip arada saçma bişeyler çekip paylaşıyorsan senin de çok farkın olmamalı bu şikayet ettiğin kişilerden-yani senin de öyle olman gerek aslında :)

Ben hiç görmüyorum böyle tipleri. Instagram hesabım yok, yalnızca Facebook, Ekşi Sözlük/Duyuru ve Tumblr hesabım var (takip ettiğim muhteşem fotoğraf ve müzik blogları var burada).

Facebook'ta falan bazen bu şekilde davranan insanlar görünce takipten çıkarıyorum ve gönderilerini görmüyorum, kafam rahat.

Özgüven eksikliği, ilgi çekerek gelen kalplerle bunu kapıyorlar işte. Klasik olacak ama takibi bırakabilirsin bu tip insanları. Sonuçta senin takip ettiğin kitle bunu yapıyor.

Konu dışı: Sülüklü göl efsane ötesi bir yer, gidip büyülenmemek elde değil. Bolu, Sakarya'ya yakın olanlar dibinizdeki cenneti kaçırmayın.

Her halini paylaşanları sevmiyorum. Direkt engelleme sebebi.

Sadece Facebook hesabım var, hoşuma giden anları yayınlamayı seviyorum. Ötesinde insanların anlarına tanık olmayı çok seviyorum. 'Bugün çorba var menümde'leri bile seviyorum. Bazıları hayatlarını açık yaşamayı seviyor, ben de onların hayatlarında olmayı seviyorum. Bunların bir kısmı da beğeni kaygısı olmadan yaşıyor.

Açıkçası 'Narsisist bunlar, beğenilmek istiyorlar. Özgüvenleri yok' kısmına uç bir durum olmadıkça, ne bileyim tuvaletteki anlarını paylaşmadıkça ya da günde 30 resim paylaşmadıkça ama senin paylaşımların umurlarında olmadıkça noktasında katılıyorum sadece. Atıyorum, sen paylaşırsan umrunda olmaz ama kendi paylaşırsa 150 like beklerse ayrı bir konu, o zaman benmerkezci derim ama onun dışında hayatlarını paylaştıkları için çok mutlu oluyorum. Bir arkadaşım var mesela, çiçek gördüğünde dayanamaz mutlaka fotoğrafını çeker, o çiçekle 150 tane fotoğrafını çektirir, aynı çiçeği her gördüğünde saldırır. Bazılarımız kedi gördüğünde saldırmadan duramaz, bazıları manzaraya dayanamaz, bazıları sevgilisi ile fotoğrafını paylaşmaya doyamaz; o arkadaş da günde 5-10 tane çiçekli fotoğrafını yayınlıyor. Millet beğenmiyor ve bıktı ama o paylaşmayı çok seviyor, çünkü çiçek gördüğünde çocuklar gibi mutlu oluyor ve o mutluluğunu ben ya da başka biri beğense de beğenmese de paylaşmak istiyor. İçindeki heyecanı tutamıyor. Diğer paylaşımlar için de aynı şeyi düşünüyorum. İçindeki heyecanı tutamıyor ve paylaşıyor insan, beğenilirse o kısmı bonus ve önemli de değil. Bir komşumuz var, o da hayatının her hayatını paylaşıyor. Pişirdiği çorba, sürdüğü oje, balkonundaki çiçek, vb. Onun da öyle like derdi yok, sadece hayatını açıyor diğer insanlara. Ben biraz daha ketumum o konuda sanırım onlara göre ama keşke herkes paylaşsa herkesin istediği her anına ortak olabilsek.

Sadece selfie komik geliyor bana, bir iki tane arkadaş zoru ile çekilmişliğim var ama arkasında ilginç. bir şey, bir manzara olmayınca koskoca resimde armut gibi kafa çok komik oluyor bence.

şimdiye kadar hiç fotoğrafını twitter-facebook-instagram'da paylaşmamış (wassap saylanmaz di mi) biri olarak bana acayip geliyor, şöyle ki az paylaşan da ilginç geliyor, anlamlandıramıyorum sadece, bana özel bir durum olmalı bu.

şöyle düşünüyorum ben örn. cep telefonumda kendi çektiğim fotoğrafı fi tarihinde tanıdığım birine gösterir miyim, hayır, o zaman koymuyorum internete, zaten gerekli fotoğrafları wassap üzerinden yakınlarıma gönderiyorum.

paylaşana da bir şey demiyorum, beni ilgilendiren bir konu değil.

ama bazıları o kadar vıcık vıcık ki, hani utanıyoruz buradan arkadaşlar, abartmayın. 35 yaşında adam gözleri büyütmeli, ses değiştirmeli video çekip internete koyuyor falan, teallam.

ben de düşünüyorum şu sıralar, sektöre göre değişiyor sanırım.

www.nebigarci.net

Uzun oldu ama 'pire için yorgan yakmak' olarak çeviririm ya da abartmak / abartılı bir çözüm-önlem olarak çeviririm.

tek kelime kullanmak zorunda olsanız?

tek kelime zorunluluğu olsa abartmak derdim

Katletmek olarak kullandım.

geçen seneye göre puan türü değişmiş.

bundan dolayı 40 bin alan yerde 5 bin oynama minimum yapar gibi geldi bana.

doğru mu fikir yürütüyorum?

en iyi tercih robotu insanın kendisi. hiçbir algoritma seni kendinden iyi bilip karar veremez. oturup iki üç saat yaparsın tercihini.

illa robot istiyorsan; ben tercih yaparken bizim dershane aydın ünviersitesininkini kullanıyordu. public kullanıma açık mı bilmiyorum. çoğu arkadaşım buna göre yapmıştı tercihleri.

@caner kardeşim

ben sadece bana geçen sene açık olan bölümleri versin istiyorum, puana göre sıralasın, excelde formülle üniversite adı çıkacak şekilde kendim zaten yazdım ama efektif değil, benim haricimdekiler göremiyorlar. kullanamıyorlar.

yoksa bizde biliyoruz insanın kendisi en iyi tercih robotu ama sıralayamıyor insanlar.

yokatlas.yok.gov.tr Daha iyisi yok sanırım, Yök her detayını belirtmiş bölümlerin

Marmara İşletme

Özelde %50 düşünme bile.
"Düz işletme hatta ingilizce işletme mezunlarından farkım olsun istiyorum, ingilizcem fena değil okul dışı geliştirebilirim, almanca öğrenmek işime gelir, bilgisayarla da aram iyi" diyorsan Marmara - İşletme Enformatiği'ne de bakabilirsin.

deeps +1

marmara işletme iyidir, gelsin 60 kuruşluk çaylarımızdan içirelim.

çok merak ettim bize de söylesene, haa onu bizim arkadaş hep diyodu filan diyelim yerden yere vuralım olgunu? :)

edit: ne kızıyosun, komik olsun diye dediydim. hocalarınla görüş, makale yazmaya başla, deney şart.

Bunun kabulu icin once makale yazip yayimlaman lazim
Deney imkani varsa guvenirligi artar
Ama bagli bulundugun uni varsa onlar yonlendirir bu konuda

@evdeki liyakat

heeee söyliyim de sonra çalınsın amk.

ted konuşması diyorum abi, ciddiyim. harvard, yale de üstüme olacak bedenleri seçiyorum şimdi zaten.

cdn.shopify.com

(bkz: simpsons already did it)

literatüre girerse tekrar yazsana buraya okuyunca vaay be diyelim.

dur tahmin edeyim doğruysa evet de :d

kurnaz sendromu

insanların gönülden inandığı, güvendiği birisinden duyduğu şeyleri farkında olmadan hayatına uyarlayıp sonra bunları x kişisi aslında demişti diyerek o kişiye daha da güvenmeleri. Bu şekilde kısır döngüye girip hayatını farkında olmadan tamamen o kişinin söyledikleri doğrultusunda yönlendirmeleri

Sadece yazmak değil, psikoloji alanında uluslararası ve hakemli bir dergide yayınlatmanız gerekir.

Ayrıca siz yeterice deney yapmamış olursanız ciddiye alınmaz, denenemeyecek bir teziniz olursa yine ciddiye alınmaz.

@truew

değil hocam :D

@ jester

ben yazmayayım demiyoum ki.

bilimsel biçimde hocalarımla beraber yayınlayalım diyorum.

arkadaş buldum "deney kısmı bende kanka" dedi. deneyleri o yapcak :D

zaten belli başlı dergilerde yayınlanacak belkide tez olacak çıkacak.

merak ettim
şark kurnazı olabilir ama

daha önceden yapılmadığına emin olun
akademik araştırmalarınızı yayınlatmanız gerekli.
ted konuşması için kilit nokta görsellerin güzel ve eğlenceli olması sunumun dinleyenleri kendine çekmesi bunun dışında çok ses getirmez.
üniversite desteği olmadan kabul görmeme ihtimali de var.

www.typingme.com

bence gayet başarılı dene istersen

@yaratıcı
tecrübeleriniz neler?

soruları alalım

hop

eğer yazılar bölümündeki yazarın yanındakileri diyorsan hayır. ben gizliyordum. sadece içerik vardı. gayet güzel Google'dan hit alıyordum.

hayır

evet. yurtdışında aldığım numaram ile açtığım whatsapp'ı tr'de hem telefon hem de web üzerinden kullanabiliyorum.

Hayır.

Whatsapp web'i kullanmak için aynı zamanda telefonda da bağlantının olması lazım.

Ama eğer whatsapp'ın telefon kısmını bluestacks gibi bir programda simüle edersen olabilir sanırım.

Whatsapp webi telefonun internet bağlantısı varsa kullanabilirsin. Telefonun internetini kestiğin anda kullanamazsın.

Eğer whatsapp'ı sadece bilgisayardan kullanacağım diyorsan bluestacksi ve bunun içine whatsapp kuracaksın, (bilgisayarının içine yüklediğin bir android cihaz gibi düşün bunu). Bu sefer de aynı whatsappı telefonunda kullanamazsın.

eft/havale

once para sonra kargo. islerine gelirse

@fakyoras,

benimki üründen ziyade bir hizmet aslında, fiziksel ürün yok :)

eft havale dışında yok mu çözüm ya :(

TL yollayabilirler cep telefonuna belki.

Silmesi gerekiyorsa silmiştir. Özel bir şey düşünmüyorum ben.

daha önce onlarca kez tartışılan konu ile ilgili yeni duyuru açan hakkında ne düşünüyorsam aynısını..

Hakkında: kurnazeksiduyuru.com kullanıcısı

Siteye giriş sayısı 2248
Toplam duyuru sayısı 123
Toplam cevap sayısı 1424
'Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı 1003
'Cevap bu'/Toplam cevap oranı %70.4
Silinmiş duyuru sayısı 173
Kendi kendine: 171
Moderasyon: 2
Silinmiş cevap sayısı 107
Kendi kendine: 96
Moderasyon: 11

@whimsical

eee? ben silmiyorum demedim ki, ne düşünüyorsunuz diye sordum.

laf sokmaya mı çalıştın orası az muallak.

ben de siliyorum da, komik geldi duyurularını silen birinin başkalarından bahseder gibi sorması, o yüzden şey yaptım.

edit: alttaki soruyu (git: 1097963) şimdi gördüm, ona atıf varsa anlamamışım pardon.

bir şey düşünmüyorum.

silinmesinde sıkıntı yok, silebilir ama ardan zaman geçmesi gerek bence. o an sıcak, tartışılan bir soru ise ve tak diye silerse fitil oluyorum, öteki türlü nadiren benim de sildiğim oluyor.

bir şey düşünmüyorum. canı istemiş yazmış, canı istemiş silmiş belki @body electric'in dediği gibi bi konu tartışılırken silindiyse anlık bi sinir durumu oluyo ama çok önemli değil.

Tamamen beni ilgilendiren bir soruyu sildiğim oldu fakat özgün olmayan herkesin başına gelebilecek bir sorumu / sorunumu silmedim. Sildiğim soruyu da birkaç hafta sonra sildim cevap verenlere saygısızlık olmasın diye

Silinmiş duyuru sayısı 625
Kendi kendine: 619
Moderasyon: 6

abartmışım biraz :)

başkalarına faydası dokunabilecek olanları bırakıp kalanları siliyorum.

silineceği söylenmemişse, duyuru daha cevap almaktayken silinmesine sinir oluyorum. birkaç kere yazıp gönderirken "böyle bir duyuru yok" sayfası ile karşılaştım çünkü.

üzerinden zaman geçmişse, duyuru sahibine duyurusunu sildi diye kızmıyorum tabii. ancak müzik, film önerisi tarzı sorularda bazen "bir süre silmezseniz ne güzel olur" dediğim oluyor. o tür şeyleri fave'liyorum çünkü. bir de hesabını kapatmıyorsa özel bilgi içermeyen bu tür şeylerin silinmesi gereksiz geliyor. ama tabii vardır duyuruyu açanın bir bildiği.


* her türlü soruyu çeşitli gerekçelerle sildiğim oldu:

- hesabı kapatmayı düşündüğüm bir ara çok seçmeden önüme geleni silmeye başlamıştım ama çok sıkıldım, bıraktım. zaman içerisine yaymaya karar verdim.

- özel soruları "tahminen buna daha cevap gelmez" dediğim zaman siliyorum, sileceğimi de çoğu zaman belirtiyorum. çok fazla özel soru da sormadım zaten şimdiye dek.

- gelen cevaplar tırtsa ve azsa ama soru benim için önemliyse "daha doğru bir zamanda bu soruyu hala merak edersem yeniden sorarım" kafasıyla siliyorum. (mesela till lindeman'ın şarkı sözleriyle ilgili bir soruma sanıryorum bir tek basond cevap vermişti ya da baldur, yalnız biraz geçiştirme bir cevaptı. birkaç ay sonra sildim.)

- soruyu yazıyor ve gönderiyorum ama cevabı o an arıyorum ve gelmiyor, siliyorum. (sonra uzunca bir süre duyuruya bakmama ihtimalim varsa)

silinebilir gayet normal.

zamanında torpille vasıfsız elemanların üst düzey memurluklara getirilmesi hakkında arınç: "bu durumun ahlaki boyutu tartışılabilir ancak kanunen yapabiliriz ve yaptık" tarzıbir şeyler demişti.

aynı hesap, duyuruyu açanlar silebilirler ancak başkalarının zaman ayırıp emek vererek yazdıkları cevaplar da direkt silindiğinden, cevap veren arkadaşların emeklerine saygısızlık oluyor.

duyuruyu silme durumu varsa baştan belirtilmesi gerekiyor yoksa çok uç bir durum olmadıkça emeğe saygı çerçevesinde silmemesi gerekiyor diye düşünüyorum. böylesi daha ahlaki.


zaten duyurunun eski kalitesini kaybetmesinin başlıca nedenlerinden biri de bu kafasına göre silme durumu. ciddi ciddi cevap veriyorsunuz, bazen birkaç paragraf sürüyor yazdıklarınız. sonra bi bakıyorsunuz tüm yazdıklarınız gitmiş, eah diyip bi daha sadece birkaç kelimelik cevaplar dışında bir şey yazmıyorsunuz sonra.

yemyem +1

www.imdb.com

interstate 60

Cast Away on the Moon.

Uzakdoğu sineması sevmememe rağmen bunu çok sevdim.

kıyıda köşede kalması kişiye göre değişir ama:
(bkz: safety not guaranteed)
(bkz: the little death)

Short term 12
Salton sea
Diving bell and the butterfly - nispeten bilinen
Timecrimes
Darjeeling limited
Like crazy
Das ende ist mein anfang
Pu-239
Rescue dawn
You can count on me
Dead man's shoes
İnstinct 1999
Office space 1999

La antena (esteban sapir)

Wristcutters: A love story
The Fall
Interstate 60
Ruby sparks
Please don't kill me
The royal tenenbaums
Moonrise kingdom
Pleasantville (bu 2000 öncesi olmalı)
Grand hotel budapest (bu epey meşhur oldu gerçi ama wes anderson'a iltimas bitmez bende :) )
Stranger than fiction
Science of sleep
Whatever works

Ay daha çok geliyor aklıma, gelirse yine eklerim

İkisi de aynı yönetmenden (bkz: Joachim Trier)

(bkz: Reprise)
(bkz: Oslo, 31. august)

ben tam bi php özürlü olarak tag cssine display none yazardım dshdfjfs

ben her zaman bitirip de ekliyorum. yoksa yeni içerik ekledikçe bekle babam bekle de google gelsin. hepsini bitir, tek seferde guzelce indexlesin.

Kronik bir rahatsızlığın var mı? Bende ketcapli, salçalı bir şey yiyince oluyordu, özellikle makarna. Migrenden ya da sinuzitten diye düşünmüştüm hep. Sinüzit alakasız gibi ama.

Bende de olur, duramam başımın ağrısından soğan ve sarımsak yedikten sonra. Senin sayende biraz araştırayım dedim, sebebi bilinmemekle birlikte bazı insanlarda migren benzeri ağrılara sebep olurlarmış. Kimilerinde migren çıkmış, kimilerinde alerji, bir kısmında ise sebebi.bulunamamış.

Soğanın beynin ağrı hissetmeyi sağlayan bölgesini tetiklediğine dair bir iddia var. Bilemedim.

100 gr soğanda yaklaşık 9-10 gr karbonhidrat varmış, belki o karbonhidrat şekere dönüşürken baş ağrısı yapıyordur.

hAava temizleyiciler?

@sutlu,

tam olarak aynısı değil gibi. saf toz alıcı olsa?

29 yasina kadar kurana 3 sene muafiyet

bu muafiyet neleri kapsıyor peki?

O kadar detayli bilmiyorum fakat yazdigim bilgi haber bulmanizi saglayacaktir sanirim.

Gelir vergisi muafiyeti girişimcilerin elde ettikleri yıllık kazancın 75 bin liralık kısmına uygulanacak, yıllık 75 bin liradan fazla gelir elde eden girişimciler muafiyetten yararlanamayacak.


ekonomist.co

Statik?

Unterschall? Almaniz galiba?

statik değil hocam, o hışırtılı az.

almanlık güzel şey:)

@willi

youtu.be

şu ses iste heh.
adı ne bunun

Mains hum daha basik ton. Ac tranformer iceren adatörlerde var. Coil whine da benzer bir sey.
Urban static sehir ici yüzlerce cihazin yarattigi ses kirliligine denir.

Yukarida dediklerim tek tonda olmayabilir senin dedigin gibi ince olabilir. Genelde düzgün topraklanmamis, clean outputu olmayan ya da not loaded output kaynaklidir.

Statik de genellikle sinyal output inputun bos olmasi durumunda cihazin kendi icinde störung yasamadir. Ingilizcesi gelmedi. Anladin ama sen.
Ädirekt sudur diye baska özel ismi varsa bilemedim. Ama coil whin ya da ac hum icin high pitched versiyonlari buna benziyor. Frekansindan yüklenisine, her alet farkli kosullarda farkli sesler cikrarabiliyor.

yüksek frekanslı ses?

Aynı özelliklere sahip Kingston alabilirsin.

www.amazon.com

maks 1066 mhz ram destekliyor.

ark.intel.com

1600'lere falan fazla para verme boşuna.

bir de ram almak birşey kazandırmayacak sana. ne için istiyorsun bilemiyorum ama eski bilgisayarın.

aynen ram pek bişey değiştirmez. ssd daha çok etki eder hdd kullanıyorsan.

reklamlara yönlendirme yapmak adsense'de yasak da ne derece uygulanıyor bilgim yok.

support.google.com (tıklamalara teşvik etme başlığı)

Yasak. Eğer kontrole denk gelirlerse banlanırlar.

reklamlara tıklamayı teşvik etmek yasaktır. şikayet ederseniz incelerler.

6 grup var. 3.lere bakılacak(puan-averaj) en iyi 4'ü üst tura çıkacak.

o zaman aman aman 0 değil şansımız.

minimum 2 farklı kazanmamız çıkarabilir.

doğru mu?

bu arada takıma değnek değse diyorum, yoksa çok kötüler.

0 değil. ama mesela ingiltere berabere kaldı bugün, slovenya'yı geçmemiz imkansızlaştı.
arnavutluk da sıkıntı, en az iki farklı kazanmamız lazım onun için.
başkasının tikiyle gerdeğe giriyoruz yani.
hoş ben kazanacağımıza da inanmıyorum ya neyse.

Buz gibi karpuz. Yaninda surekli bulundurman rahatligi arttirir. Yani ben bununla rahatliyorum.

sandalye önemli. ışıkların, ekranın falan okumak için güzel kalibre edilmiş olması. ilk aklıma gelenler.

@ufuk, sağolasın,
güzel bir ofis sandalyesi var, ekranı da aynen güzel kalibreliyorum. f.lux var.

sandalye, düzgün masa, gözleri yormayan monitör, mekanik klavye.

ben bazen köşede çalışıyorum (solumda ve önümde duvar oluyor, açık renk), daha verimli oluyor. solak olduğum için daha rahat çalışıyorum orada.

açık renkli bir şeylere bakmak insanı rahatlatıyor, akıl hastanelerinde de bu renkleri (açık yeşil gibi) kullanıyorlarmış. Linus Torvalds'ın yalancısıyım : www.ted.com

motivasyon & disiplin

mekanik klavye +1

@mattiadestro
@hayırsız

hocam valla mekanik klavye deli ediyor beni.

sıfır sesli almam lazım mümkünse.

Eğer optik gözlük kullanıyorsanız mavi filtreli gözlük kesinlikle.