Ekşi Duyuru

Binada kablotv var mı? Ben teledünya + uydunet kullanıyorum. 61 lira ödüyorum.

50 mbps internet + üst paket + vizion sinema paketi var.

Merhaba ben evde superonline fiber kullanıyordum telefon hattımda Turkcell geçen ay bir kampanya yaptılar 31 Aralık'a kadar geçerli
linki gönderiyorum size
50 Mps hızında 75 AKK fiber internet
10 gb cebinize internet
1000 dk
1000 sms
turkcell tv aile paketi ( digiturk olmasına rağmen arada açıyorum sinema dizi ve belgesel kanalları oldukça kaliteli )
tüm bunlar 119 tl artı hattınız platinum oluyor istanbul'da filan yaşıyorsanız oldukça avantajları var platinum avantajlarından görebilirsiniz

Fiber değilde adsl filan alacaksınız 80 lira civarında bu yazdıklarım


www.turkcell.com.tr

Bence bir adet Teledünya internet + Netflix tüm ihtiyacınızı karşılar.

uydunet (50 mbps 250 GB AKK) + temel paket + vizioon sinema 76 lira eger 2 yillik taahhut verirsen, o kadar kullanmam diyorsan AKK'yi dusurebilirsin

25 mbps kullanirken 25, 50 kullanirken de 50 mbps aliyorum.

Hepsine tek tek cevap vermek imkansiz ama bikac markaya indirdiyseniz o konularda yardimci olabilirim. Bir de evi esya doldurmayin. Bebege ilk basta oda yapmak bana sacma geliyor nasilsa yaninizda yatacak. Bu lazim degilmis su olsa daha iyimis diye cok dersiniz. Deraylar icin mesaj atabilirsiniz

Normal dogum icin de kegel ve nefes egzersizleri yapsin. Youtube'da var. yalniz kendini sezaryana da hazirlasin bebek doguracam diye alt tarafi parcalamaya gerek yok :)

Imza: normal dogum isteyip 9 saat sanci cekip, dogum ilerlememesi nedeniyle sezaryana giren 5 aylik oglanin annesi

hacı şubatta balayı zor. yağmur yoksa kıbrıs olabilir belki.

düğün yorucu, düğünden sonra ordan oraya göçebe hayat zor olur. gözünüzü karartıp otele gidin. 2 otel falan olabilir. biri termal olur, diğeri antalya olur. antalya'da da kışın güzel olan oteller var

Öncelikle yurt ici demissiniz ama Belgrad, Viyana, Budapeşte turu cok guzel olur bence.

Yurtici de kar tatili deyip uludağ yapabilirsiniz belki. Oradan Pamukkale'ye de inebilirsiniz.

her gün bir şehir falan gezmeyin arabayla. kış günü, yağmuru var karı var, yollar kaygan. trafikteki rezilliğimiz diz boyu. balayı derken sonu kabus olur allah korusun. ya atlayın uçağa yurt dışına atın kendinizi ya da kapanın abant ya da ürgüp taraflarına.

kış balayısı için kapadokya'yı tercih eden çok var, butik otellere bakılabilir.

Budapeste +1, hem ucuza kapatirsiniz, hem de guzel sehir.

Şubatta evlenen kankim abanta gitmişti güzel demişti. Gerçi onlar dinlenmek istiyorlardı sizin niyetiniz gezmekse uymaz tabi

abant +1

ayrıca termaller de güzel olabilir.mesela ayder kaplıcaları olabilir.hem oradan doğu karadenizi batumu da gezersiniz

Uludağ'a gidin.. 2 saat alana tatil hediyesi var hem para da vermezsiniz :)

www.bulabilirim.com

Dolap, yatak, koltuk için istikbal, doğtaş ve saloni öneririm. İstikbal'deki tüm takımlar sert hiç rahat değil normalde ama sadece 1 takım çıkarmışlar hem hoştu hem de rahattı, doğtaş hep rahat olur zaten sadece yere biraz yakın oluyor koltukları oturup kalkması zor biraz, denemeden almayın sakın. Saloni'nin ise tasarımları çok güzel hem de rahat da kesinlikle tavsiye ederim.

son soruna cevaben:
hayır evlilik kötü bir şey.
geri kalanlara cevaben: en ucuzunu alın.

önce bir teklif edin, kız kabul etsin, ondan sonra bunları birlikte araştırırsınız. bu ne acele? :)

moralini bozmak gibi olmasın ama :

www.eksiduyuru.com

:)

@m e l t e m, heveslenmiş şu an, bi de çok heyecanlı yazalım bir şeyler rahatlasın :)

beyaz eşyaya falan beraber karar vericeksiniz muhtemelen.

a++ olanlar daha uygun. bi ara bunlarda ötv kalktı vs muhabbeti vardı. belki ona yetişirsiniz :)

bulaşık makinasını çok programlı alıp bi sürü para vermeyin. bekonun iki programlı mis gibi bulaşık makinesi var 600 tlye. çok memnunuz gidin ondan alın.

çamaşır makinesinde de çok deli şeyler çıktı. hiç anlamam da. kısa programı olan bişey alın mutlaka. ablamda var. çok kirli olmayan çamaşırları 30 dakikada yıkıyor. çok pratik.

ocak ayının 2. pazartesi günü başlayan dünya enerji verimliliği haftasında beyaz eşya markaları indirim yapıyorlar özellikle a+ ürünlerde. o zaman almayı düşünebilirsiniz.

edit: evlilik güzel bişey, bence :)

evli değilim ama bu yaz küçük çapta bir ev döşeme olayına imza attık. hangi marka başını ağrıtmaz bilmiyorum ama;

vestel alma. vestel'den buzdolabı, çamaşır makinesi, set üstü ocak kombosu yaptık. buzdolabının kapağı bozuldu, yiyecekleri de bazen donduruyor bazen hiç soğutmuyor bile. çamaşır makinesi kendi kendine yürümeye başladı. geçen gün kapının önüne geçip kapıyı da üstüne kapatmış. ikna edip giremedik banyoya saatlerce, tam bir ergen. ocağı da markanın kendi teknik servisi bizzat gelip bağlamıştı, 1 tllik doğalgaz borusunu 15 tl'ye sattı. sanki alete yarım milyar gömmemişiz gibi hala üç kuruşun peşinde. sonradan öğrendik ki o para istediği şeyin bağlantı noktası kırıkmış. doğalgaz kaçağından ölmedik ama ağustosun ortasında çok ağır doğalgaz borcu girdi. kaçağın neden olduğunu çözmek için 3 kere gidip geldiler. 4.sünde çözmeyi başarabildiler aynştaynlar.

koltuğu da bellona'dan alma. kanepenin küççük göt koyma yeri var üstelik sert ve yüksek. hiç rahat değil. tasarımları da çok çakma, yaratıcılık sıfır. o fiyatlara hiç değmez.

biz de ne kadar dandik şey varsa doldurmuşuz eve şimdi fark ettim.

not: evlilik pek güzel bir şey değil.

evlilik gibi kulağa sıkıcı/zor gelen bir yapıyı bile sevdirebilir yaşadığınız şey.. tüm evlilikleri bilemem tabi ama benim evliliğim çok güzel.. keşke daha önce evlenseymişiz diyoruz hep:)

eşya konusuna gelince ,
biz baya araştırmıştık, sevgilim excel yapmıştı sayfalarca..
tv + ses sistemi ve çamaşır makinesini lg,
buzdolabı ve bulaşık makinesini bosch aldık..
özelliklerine falan baktık işte , kafamıza yatanları topladık..
kullananlara sorduk, şikayetvar.com'dan baktık, forumlarda dolaştık..
siz de öyle yapın.. her gün bir yenisi çıkıyor bunların..

oturma grubu,yemek ve yatak odasını kelebek'ten almıştık..
ama gardrop yatak odamıza büyük geldiği için onu ikea'dan köşeli aldık mesela..
hem çalışma odası hem de gelen misafiri yatırmak amaçlı kullandığımız küçük odaya ider'den daha ucuz bir L koltuk aldık mesela.. kelebek'teki gibi para bayılmadık..
hangisi daha dayanıklı olmalı sorusunu sorun kendinize ve bütçenize göre ayarlayın bu öncelikleri..

yemek ve çatal bıçak takımını karaca'dan aldık.. ve ben bütün eşyalarımdan gayet memnunum..

midi bi fırın aldım arzum'dan , altı üstü eşit pişirmiyor.. kek yapamıyorum fırında.. böreği,yemeği ayarlıyorum bi şekilde de, kek de önemli nihayetinde.. arzum'un midi fırınını sevmedim.. modele göre değişebilir tabi..
ama arzum buka saç kurutma makinesi harika..

bir sürü kalem var , hangi biri hakkında ayrıntıya gireyim bilemedim..
kafa karıştıran bir durum olursa mesaj at, yardımcı olmaya çalışırım..

hala vaktin varken arkanı dön ve derhal kurtul bu beladan. geri dönüşü -neredeyse- olmayan, kendi hayatını kendi ellerinle zincirleyip sonrasında da çok sıkılacağın, içinin bunalacağı, tüm alışkanlıklarının kısa ya da orta vade içerisinde avucunun içinden kayıp gideceği bir döneme giriyorsun.

ille kendini bi yerlere kelepçeleyip hayatını zora sokmak istiyorsan şu an yaşadığın evdeki kalorifere kendini kelepçeleyip anahtarı yut. ille bi gün biri gelir kurtarır. en azından kurtuluşu kolay olur.

eşyalarla ilgili soruya gelince;
a++ olanlar evet çok daha uygun hale geliyor. bizim buzdolabı biraz eskidi, onu yok edip bi tane a++ bişi almayı düşünüyorum. elektrik faturasına etkisi tahmin edilenden fazla oluyor biraz hesaplayınca. hele bi de yazın falan.

çamaşır makinesi o kadar da önemli değil abi. iyi kötü hepsi yıkıyor yani. bu beyaz eşya konusunda en büyük kazığın döndüğü dal çamaşır makinesi bence. ne kadar sürede bozulur bilmiyorum da, e 2 kat hatta 2.5 kat fiyat farkı olanlar var. yani ille bozuluyorsa daha ucuzundan bi şey alıp çok kafanı bozar ve tamir edilemezse atıp yeni bi ucuz alsan aynı şeye gelir 5-10 yıl içinde. buzdolabı gibi değil.

televizyon önemli bi şey, ona dikkat etmek lazım. ben 1 ay falan araştırdım almadan önce. 3 seneye yakın oldu hala çok memnunum. tabii ki tonla yeni model ve teknoloji çıktı, ben aldığımda pek 3d televizyonlar bile yoktu. ama o dönemin cihazları arasında iyi bi şey araştırıp bulmuşum diyorum.

bulaşık makinesinden hiç anlamam bi şey diyemem. ütü mütü onlar kolay ve ucuz zaten.

eh, seni de evlilikten vazgeçirdiğimize göre (umarım) özgürlüğüne kavuştun ve gözün aydın diyorum. aman bi daha öyle lanetli iğrenç fikirleri aklına sokma. hadi eğlenceli güzel bi hayat dilerim.

eşyayı siktiret. kızı kırma ve üzme. ne olursa olsun, olan, orda kalsın. ne sen başkasına anlat olanları, ne o başkasına anlatsın. kol kırılsın, yen içinde kalsın. kan kusun, kızılcık şerbeti içmiştik diyin. birbirinizin kıymetini bilin. birbirinizle önce arkadaş ve iyi bir dost olun.

eşya, kafa yormanız gereken en son şey.

evlilik cok guzel sey. Allah mesut etsin :)

oturacağınız ev kendinize ait ise:
mobilya: doğtaş (yatak büyük bir indirim teklif edilmezse işbir veya yataş olsun),
beyaz eşya: tamamı siemens'in ithal olan tam ankastre serileri (özellikle ithal olanlar gerçekten mükemmel cihazlar, yerli olanlar bildiğin profilo zaten. mutfağın durumuna göre buzdolabı ankastre olmayanlardan olsun. tümünü aynı markadan ve aynı yerden alırsanız iyi bir indirim olur. aynı listeyi başka bayiye de götürüp fiyat alın.),
klima: mitsubishi electric,
tv: samsung 4k modelleri (55" den küçük ve curved olmasın),
kahverengi eşya: bu biraz karışık. meselam philips ütü olabilir, dyson veya elecrolüx süpürge olabilir gibi. eşinizin çeyizinde gelebilir bunlar, adettendir.
bütün bunlar öncelikle bütçe meselesi elbette.önce bütçenizi belirleyin ve yola öyle çıkın. ev kendinizin değilse yerli üretim arçelik, beko gibi markalara yönelebilirsiniz. mobilya da markalı olmak zorunda değil. ileriki yıllarda daha iyileri alınır. unutmayın bir süre sonra 3-4 kişi olacaksınız. onlara da oda düzenlenecek.
evlilik gerçekten güzel. hayata anlam katan en önemli şey belki. sizin seven bir eşinizin, ailenizin, sıcak bir yuvanızın olması güzel.
gelsenize olm, boyu geçmiyo bak valla :))

hayırlısı olsun, mutlu olun.
eşya konusunda ilk tavsiyem şu:
çok komplike olmasından ziyade asıl işini iyi yapıyor mu ona bakın.
desinler ya da ne derler diye düşünmeyin.
ihtiyaçlarınız düşünüp ona göre hareket edin.

çamaşır makinesi için şuraya bakabilirsiniz: eksisozluk.com

bulaşık makinesi için:
buraya yazıyordum, sözlüğe yazayım da başka soranlara da link olsun dedim. taze taze: eksisozluk.com

buzdolabı: derin dolap daha kullanışlı oluyor. şimdiye kadar kullandığım üç dolaptan da başka açılardan memnun kaldım. bundan öncekinin joker bölümü vardı. 3 kapaklıydı. aradaki bölümü ister derin dondurucu istersem soğuk saklama için kullanıyordum. duruma göre ayarlıyordum. çok güzel düşünülmüş iyi bir işti. şimdi o tür dolap yok galiba. aeg üretimiydi o.
şimdiki dolabım derin. derinlik çok işime yarıyor.

bir de derin dondurucu bölümüne bakın. buzdolabında en büyük sıkıntı koku yapma olayıdır. baş edilemeyen koku derin dondurucuda istemeden çözülen akan gıdaların alta sızmasından oluyor. köpük var altta ona geçiyor ve dondurucu tabanını çıkarıp o köpüğü temizlemeden geçmiyor. (köpüğün yenisi bulunmuyor, mecbur temizleyeceksiniz başka çare yok ya da dolabı elden çıkaracaksınız)
derin dondurucunun alt tabanı ya çıkarılabilir olsun, ya da tek parçaysa alt kısımda hava üfleme ızgarası olmasın. ona dikkat edin.

anasini sikeyim öyle orospu cocuklarinin. sikayet etmekten baska yapacak bi sey yokmus gibime geliyor. gizli numaradan ara bu plakali aracta uyusturucu var bagajinda ceset car de, bunu her gün yap. tekrar anasini sikeyim orospu evladinin.

gecmis olsun .

git polise başvur şu şu plakalı araç arabama çarptı durmadı diye geri kalanı onlar hallediyor

bence vatan cad. marmaray ve metro ile ulaşım kolay olur. eylül'de aksaray-havalimanı metrosunu yenikapı'ya bağlayacaklar. vatan caddesinde emniyet veya ulubatlı metro durağıda inebilir.

mümkünse otobüslü ve minibüslü seçeneklerden uzak dur. malum trafik...

vatan

ruhsatı takipçiler hallediyor. ama bi tek imza atmak için sizi çağırıyorlar. sonra bayiye gidiyorsunuz. arabayı ruhsatı alıp çıkıyorsunuz. bir de 0 araba alıyorsunuz ama boyasını konrtol ettirin. alabiliyorsanız boyasızdır diye imzalı kağıt alın.

sıfır araba için notere gitmeye ne gerek? alım satım yapmıyorsunuz ki. ruhsat için de artık adrese kargo yapılabiliyor tercihe göre. sıfır aldıysanız bayiden almışsınızdır koca bayi de sizi dolandırmaz herhalde :)

nasolsa servisten teslim alacaksınız teslim alma kağıtlarını imzalamadan önce bi boya mikron ölçüm cihazı ile aracın tamamını yanınızda kontrol ettirin. sıfır araba da olsa tırdan inerken çarpıp serviste boyayıp satabiliyorlar aklınızda olsun bunu kesinlikle yaptırın sonra davalarla uğraşırsınız.

boya kontrol +1

seri nosuna dikkat et, aynı günde 5 araba satıyorlarsa seri no karışabiliyor.

aynı şekilde trafik sigortası ve varsa kasko ile araba bilgilerini karşılaştırmakta fayda var. karmaşada hatalı kasko falan yapmasınlar yani.

bilgilerini kontrol et, ruhsata yanlış adres giriyorlar, sonra trafik cezası adrese gelmiyor haberin olmuyor falan filan. bir ton dert.

sağına soluna bak ne biliym. ben aldım torpido gözünü açtım sonra kapanmadı. adamlar servise götürüp torpido gözünü tamir ettirdi. her şey olabiliyor yani.

bence poşetini söktürme, türk geleneğidir. :)) kokuyu muhafaza eder.
hayırlı olsun.

Bir seye dikkat etmene gerek yok,git al arabani hayirli olsun.araba carpilip boyanmis olsada sana bilgi verirler merak etme alirken bilirsin boya oldugunu indirim yaparlar.panige gerek yok.gule gule kullanin.

allah yar ve yardımcın olsun güzel kardeşim. ben de yaklaşık 3 hafta önce halı sahada sol ayak parmağımı -serçenin yanındaki- kırdım. parçalı kırık vardı. 20. gün alçıyı attım. topuğa basa basa yürüyorum. su vuramıyorum, ayakkabı zaten giyemiyorum. önceden 1 saatte gittiğim yolu şimdi 5 saatte gidiyorum topallaya topallaya.

halini, sinirini, stresini çok iyi anlıyorum. fakat elden malesef bir şey gelmiyor. lanet olası ayağın kaynaması için yatmaya devam etmen gerekiyor. onun dışında da batıllardan başka bir şey yok zaten.

ameliyat gerekirse fsm hastanesi'nde(anadolu yakası) baransel saygı diye bir doktor var. bana ilk önce ameliyat dendiği için araştırmıştım. hakkında hep olumlu yorumlar okudum. şartların uyuyorsa araştırmanı tavsiye edebilirim.


tekrar tekrar geçmiş olsun güzel kardeşim, umarım en kısa sürede iyileşirsin.

ya ado gadalarını alim yapma böyle.
öncelikle geçmiş olsun, aktarla falan uğraşma derim.
umarım bi aksilik olmayacaktır. sen içini ferah tut.
hacım, annenin değil çorbası eli bile şifalıdır, anne ne veriyosa ye, ne diyosa yap.
tekrardan çok çok geçmiş olsun gardaş.

beslenmenize dikkat edin (yeterince kalsiyum protein), sigara kullanıyorsanız bırakın yeter. fizik tedavi zamanı gelince de aksatmayın.

1 sene önce sağ bacağını dağıtmış biri olarak eyyorlamam bu kadar.

lateral malleol.
ben de yasadim. ayak bilegimi elime aldim var ya seni cok iyi anliyorum.
ilk gun kan topladi.
doktor tam alciya alamam bunu dedi.
yarim aciya aldi.
1 ay bekledim yarim alcida.
sonra yarimi cikardilar tam alciya aldilar tam da 76 gun daha bekledim.

merak etme mecbur kaynayacak ama bilek iste naz yapiyor bir de benim gibi kirik ekleme dogru hareket ettiyse uzuyor iste.


bu arada ben kirdigim da 17 yasindaydim
doktora sormustum bu paca corbalari falan ise yariyor mu diye. dalga gecmisti sen yasli misin falan diye.
yasiniz daha genc.
vucudunuz zaten onaririz kendini.
aeti olarak kullanacagiz seyler size.oyle mukemmel geri donusler yasatmaz.

üff aynı korkunçlu günleri ben de yaşadım. bütün bir yazı yatarak geçirmiştim hatırlıyorum. bir de benim 1 ay sonra çıkaracağız dediler, gittik alçıyı çıkardılar falan ama olmuyo ölüyorum falan, meğer daha tam kaynamamış, öküz doktor da hiç kontrol falan etmeden yollamış beni.

Sonra başka doktora gittim, sarıp sarmaladılar sabit durmasını sağlayacak bir bilek sargısı vardı onunla yaşadım bir süre, 1-2 ay olabilir tam hatırlayamadım.

Üstüne kesinlikle basmamam gerekiyordu tabi bu süreler içinde, bu da yetmedi, ben hop hop sekerek tuvalete giderken takılıp kaç aydır basmadığım ayağın üzerine çok şiddetli basarak düşüverdim. Mis gibi bir de ödemim oldu, ağrılardan uyuyamadım, 1 ay da ayağıma buz koyarak yaşadım. (Hala basamıyordum tabii bu arada)

Sizin de basmamanız gereklidir diye düşündüm çünkü aynı ayak aynı yer tam olarak, siz siz olun düşmeyin üstüne dfgşlkdf. Perişan olursunuz valla.

Sonra sonra öyle geçti düzeldi işte, yavaştan yürümeye başladım doktora taşındım kontroller falan. Geçecek elbet ama sabır lazım, insan depresyona bile giriyor hiç iyileşmeyecek miyim ben diyor.

Ben de tiksinirim öyle kemiktir çorbadır falan, meğer annem gizliden yemeklere falan katıyormuş benden habersiz. İşe yarıyor mu yaramıyor mu artık bilemiyoruz tabi.

Çok yardımım oldu mu bunları anlatarak bilemedim de, hani en azından aynı şeyleri yaşayanlar olduğunu görünce biraz rahatlarsınız diye düşündüm. ;)

Merhaba, öncelikle geçmiş olsun.
Size kötü haber vermek istemem, ancak en az 8 haftadan önce bastırmazlar. Tamamen (yardımsız) yürümeniz de 11-13 haftayı bulacaktır. Şişme bir yıl-18 ay arası.

Liflerde hasar varsa, ananas enzimi: bromelain, tavsiye ederim.
Sonradan kireçlenme olmasın diye de, bir kutu celadrin kürü öneriyorlar, araştırmanızda fayda var.

Ayrıca, sıcak hava gerçi ve bunaltabilir, ama varis çorabı şişmeye iyi gelecektir.

Sorularınız olursa lütfen ulaşın, doktor değilim, aynı dertten muzdaribim, sağ ayak bileği trimalleolar kırık ve lif kopması, 23. haftamdayım, sizden 16 yaş daha büyük olduğum için belki, biraz daha geç yürüdüm, tam 75. günde.

Tekrar tekrar geçmiş olsun, ayak bileği kırığı, başka hiçbir kırığa benzemiyor, tüm yükümüzü taşıyor (ha bir de kilo, aldığınız her kilo, yaklaşık 4 kilo yüke denk geliyor bilek üzerinde--ben o 75 gün zarfında 8 kilo aldım, hala vermeye çalışıyorum).

şimdilik sadece tasarım. ilerleyen zamanlarda back-end de olabilir.

www.r10.net

r10 üyeliğin yoksa youtube monetize anlatım şeklinde araştır mutlaka bulursun.

çabana bağlı olarak kazanacağın tutar değişir yani günde 2 lira da kazanırsın 300 400 lira da kazanırsın.

discussions.apple.com

edit: 2-3 ay sonra istanbul'da apple store açılacak, orada genius'lara daha ucuza, belki ücretsiz yaptırabilirsin gibi geliyor.

çocuklarda motor gelişim- dilara sevimay özer- kamil özer

trackpadin içine küçük maddeler (kum gibi) kaçmışsa onları bir temizletebilirsin ilk olarak. olay trackpad'ine yanlış sinyaller gitmesi çünkü. fiziksel bir şey de yapıyor olabilir, elektriksel/donanımsal bişey de olabilir.

Mouse takıyıpödeneyin duzelıyorsa vuyuk ıhtımal touchpad kirlenmiş olabilir. Bende de benzer manyaklıkları yapmıştı ama soyledıgım cok cok alakasızda olabilir.

trackpad'i fazla kurcalamayın derim.
sivasta olmanız pek birşeyi değiştirmez, eğer garantisi varsa kargoyla bilkom'a göndermeniz yeterli cihazı. içine de arızayı belirten bir not yazın.
eğer ki yanlış birşey yaparsanız cihazı garanti dışı bırakma ihtimaliniz var, bu durumda bilkom aklınıza bile getiremeyeceğiniz ödemeler çıkarıyor benden söylemesi.

Dizisine gore degisir, illa 1080 ve & veya 720p kalitesinde izleyecegim diyorsaniz ve bu diziyi download yapacaksaniz 1gb yi gozden cikartin derim. Normal kalitede bir dizi download etmek 700mb civarindadir. dizimag.com 'dan dusuk kalitede izleyebilirsiniz. Dizilerin tepesinde goruntu kalitesi gibi bir sekme var, oradan ayarlayabilirsiniz.

orada türk dizileri yok galiba. leyla ile mecnun ve behzat ç. olmadan olmaz. torrent falan da olabilir varsa bir forum falan. en tırt kalitede izlemekten yanayım.

türk dizilerini ben genelde, yayınlandıktan 1 gün sonra youtube'dan izliyorum. görüntü kalitesi de oldukça iyi bi' şekilde.

mynetin sebastiyan sitesinde lm var. orayada bakabilirsin.

amerikan dizileri normal kalite izliyim dersem 350mb civarı. ama gayet yeterli bir çözünürlük.

Mac'de oyun oynamak için önce www.mobygames.com adresine gidersin. İstediğin oyunu mac'de çıkıp çıkmadığına bakarsın. Çıkmışsa satın alırsın ya da internetten indirir applications klasörüne atarak kurarsın (imajı çift tıklayıp acıktan sonra)

Eğer çıkmadı ise mac'ine bir windows kurarsın bootcamp ile. Windowsu açar oradan da oyununun windows versiyonunu kurarsın yine CD/DVD takarak ya da internetten indirdiğin iso dosyasını mount ederek

ben 3 hafta acemilik yapmıştım sivasta. cidden kıçın donacak dostum. özellikle ayaklara dikkat. yün çorap falan bulundur mutlaka.

13'ünde birliğine teslim olacaksın. 1'i ile 13'ü arası ense.

dişçi olarak yapan bir tanıdık öyle demiyor ama. kafam karıştı iyice. inşallah dediğin gibi olur. planlarımız vardı, yemesinler gençliğimizi.

kuzenim vardı fizyoterapist sınava girdikten sonra 10 gün daha samsunda birliğindeydi. sağlıkçılar kalıyor diye biliyorum.

agustosa yetisemezsin. aralik.

askerlik subesini ara oradan bilgi alirsin.

Mezun olduktan sonra okulun mezun olduğunu bağlı bulunduğun askerlik şubesini bildiriyor. ''onlar sana hadi askere gel'' diye bir mektup gönderecek ama o mektubu bekleme. temmuz ayı içinde son günlere kalmayacak şekilde askerlik şubesine gidebilirsin. orada sana getirmen gereken evraklar hakkında bilgi verirler. ayrıca ağustos'a yetişemezsin diye bir şey yok.

30 haziran son başvuru tarihidir. okuldan geçici mezuniyet belgeni(çıkış kağıdını) alırsan bu tarihe kadar başvurabilirsin. başvurduktan sonrada alıp almamaları onlara kalmış bir şey. bana da bu belgeyi verirlerse kısmetse gidicem.

yok be ya futbol işte bizim futbol. soccer. istanbul ya da diğer illerin takımları da olabilir.

öncelikle 21 yaş az değil futbola başlamak için.
bu yaş için seçme olmaz, antrenörle görüşülür.
eğer olumlu karar çıkarsa oyuncu idmanda izlenir, beğenilirse sözleşme imzalanır.

deneme günleri oluyor belirli zamanlarda. özellikle ağustos gibi falan sanırım. ama 91liyse bilmiyorum nasıl katılır o seçmelere.
en iyisi kendine güveniyorsa ilçe takımlarına, bank asya takımlarına falan gitsin anlatsın durumu harbi yetenekliyse alırlar heralde. oynuyormuş zaten kondisyon da yerindeyse derhal başlar antrenmana.

kasımpaşaspor , kartalspor , güngörenspor , eyüpspor , sarıyer ... bunlara gidin denesinler elemanı.

çok geçmiş olsun bu yaştan sonra olmaz ancak bölge takımlarına gider orada antrenmanlara çıkar beğenirlerse de lisans çıkarırlar devam eder.. buradan yürümesi daha kolay... 21 yaşında adamı büyük kulüplerin alt yapılarında veya a2 takımlarında denemezler bile

okulda oynayıp sonra profesyonel olsun amerikada. beckham bile amerika da oynuyo amk. napıcak burada.

daha once kopek beslemediyseniz japon kurdu (asil ismi akita) beslemenizi kesinlikle onermem, zor kopeklerdir. hem boyutlari buyuk oldugu icin bakmasi zordur, hem de davranis yapisi olarak egitmesi zordur (oldukca bagimsiz kopeklerdir akitalar). bununla beraber baskasinin sahip oldugu bir seyi calmanin da yanlis oldugunu soylememe gerek yok diye dusunuyorum.

edit: ayrica akita'lar saglik sorunlari acisindan da sanssiz kopeklerdendir, veterinere diger cinslere gore daha fazla ugramaniz gerekir.

sahibi görmez, istanbul gayya kuyusu. eğer çalarsam da vermemek için boyarım, estetik bile yaptırırım. veterinerden sahte doğum belgesi bile çıkartırım benim bu demek için :) rengi beyaz.

yasal olarak suç biliyorsun değil mi?

ve sahibi bakmıyordu demek yemez kanımca

Madem köpeğe üzülüyorsun, gerçekten seviyorsun, tamamen egondan sıyrılmış bir şekilde karşılıksız bir şekilde seven bir hayvanseversin o zaman ona yemek vermeye, sevgi vermeye devam et.
Çalmak doğru bir yol değil.
Eminim yemek versen, ilgilensen sahibi kızmayacaktır ve hatta sevinecektir de. Bakarsın ilgilendiğini görünce almanı bile teklif edebilir.
Çalma!
Bu arada halen iki kilodan fazla etin varsa gel bir ara beni de besle :)

köpekler için hayat sadece kaliteli yemek değildir, hayvanı sahibinden ayırırsan yanlış olur. çocuğu annesinden ayırmak gibi bir şey olur bu.

yasal olarak bir şekilde yırtarım diye düşünüyorum da ben vicdanen sordum. hırsızlık bence istisnai durumlar dışında vicdanı rahatsız etmeli. o kadar güzel bir köpeğin o muameleyi görmesi beni daha çok rahatsız edecek eğer orada kalmasına izin verirsem. şeytan diyor çal derler ya, bu sefer şeytan çalma diyor.

ayrıca sahibi et vermeyi yasaklamış etraftakilere. şefkatli olsa köpeğe öyle davranmazdı, aç bırakmazdı, susuz bırakmazdı ve pislik içinde yatırmazdı. köpek için bir zorluk olmaz ayrılmak, bilakis sevinir bile.

adamla konuşmuşlar zaten daha önce. vermemiş isteyene. hem bakmıyor hem vermiyor yani. hayvana bildiğin eziyet. adamla konuştuktan sonra köpeği verme ihtimali yok yani.

ne adamlar var yahu. adam köpeğine senelerce tecavüz ediyordu üsküdar'da. sonucu hüsranla bitmedi. aldık, pakladık, yedirdik, içirdik, sahiplendirdik. ama tabii önce çaldık.

diyeceğim o ki çalarken dikkatli ol. adam konuşulacak bir tip değilse çal gitsin. kaçmış süsü verilebilecek şekilde çal. yalnız şunları diğer arkadaşlar dese de yineleyeyim japon kurdu bakmak cidden zordur ve geçici heves olmayacaksa çalın/kurtarın/sahiplenin.

gazan mübarek olsun pirim.

hani olurda nette falan denk gelirsem akita cinsi köpeğim çalındı /kayboldu bulana şu kadar ödül veriorum diye bir ilan direkt bu duyurunun screenshot ınu yollarım adama (: benim bu davranışım ne kadar etikse seninde davranışın o kadar etik olur bilmem anlatabiliyormuyum.köpeğin belkide nadir bir alerjisi yada sindirim sorunu var ve sahibi bu yuzden et vermior olasılık dahilinde mi evet? benim bir golden'ım var kimsenin yemek vermesini bırak gezdirirken bile her isteyenin sevmesine ilgilenmesine izin vermiyorum ki her yemek verenin/sevgi gösterenin peşine takılıp gitmesin diye böylede bir sadakat eğitimi söz konusu. sahibi kimbilir kaç yüz dolar verdi aldı kaç lira aşı masrafı yaptı bilemezsin. adama para teklif et bakalım kabul edicek mi ?

bir de söyle bir ihtimal var adamın yeterince durumu yoktur kuru mamaya alıştırmıştır hayvanı ete alışsın istemez. 30 x 2 kg = 60 kg et yapar ayda en kötü 500 lira masraf demek bu da

abi seviyorsan git konuş bence :)
ya da sık sık oradan geç belki bir gün tasması açık halde bulursun ve o da seni takip etmeye karar verir. böylece çalmamış olursun

telefonu normal kullanmaya devam ediyorsun fakat tarifeni kullanamıyorsun. Pahalı yani. aradığında da, arandığında da yazıyor.

içki ucuz diye biliyorum, için kanımca.

Telefon için oradan hat alabilirsiniz, fiyatları uygundu. Kendi hattınızı kullanmayın çok pahalı. Pahalının altı çizili ve bold. Gezilecek yer olarak pek bir yer yok. Girne idare eder bir.

Nereye gidiyorsunuz, Girne mi? Kesin Girne'ye de gidersiniz gerçi, Bellapais'e gidin, orada manzarası çok güzel ama biraz pahalı bir restoran var, Kibele idi sanırım, orada yemek yiyin.

taksıyle pazarlık yapınız.
Korsana bınmeyınız.

Taksilerden haberimiz var diye araba kiraladık, kafamız rahat olsun. Araba olduğundan komple gezeriz artık. Anladım, telefon işi kötüymüş. Hat alırız ya da internet sağolsun. Tens yu veri yor evri van.

alkoller duty free'den daha ucuz.

kıbrıs'ta gezecek çok yer var ama hepsi birbirinden alakasız yerlerde o yüzden araba kiralamanız iyi olmuş.

1.girne lefkoşa yolu üstünde st. hillarion kalesine gidebilirsiniz. 16.30'dan sonra kaleye çıkamıyorsunuz, asker izin vermiyor. yazacağım yerlerden herhalde en çok burayı öneririm.

2.lefkoşa'da surlar içine gidip selimiye camii (aslında katedral osmanlılar zamanında camiye çevrilmiş) ve büyük han'ı görebilirsiniz. ayrıca gitmişken civarı da dolaşın. ayrı bir havası var.

3.bellapais söylenmiş zaten onu da görmeye gidin. burası eski bir manastır. biraz erken gidebilirseniz içini de görme şansınız olur. müze olduğu için belli bir saate kadar açık. etrafına da bir restoran kurmuşlar. karşısında da bir şey yemek içmek için yerler var. bunları hiç denemedim.

4.mavi köşk'e gidebilirsiniz. zamanında bir silah kaçakçısının eviymiş. şimdi askerler tarafından korunuyor. evde görmeniz gereken ilginç detaylar var. çok ayrıntı vermek istemiyorum burayla ilgili, büyüsü kaçmasın:)

5.mağusa taraflarına da muhakkak uğrayın. kaleiçini gezin. meydanda lala mustafa paşa camii var gene osmanlılar zamanında alınıp kiliseden camiye çevrilmiş bir yapı. önünde bir ağaç var kilisenin yapımı sırasında dikilmiş tam 713 yaşında genelde insanlar onu görmeden geçiyor ondan ayrıca belirttim.

6.mağusa'da meydan'ın az ilerisinde namık kemal'in sürgün edildiği ev var. burası da şu an müze. onu da görün derim.

7. dip karpaz'a gidebilirsiniz ancak burası adanın en uzak köşesi ondan yola erken çıkmakta fayda var.

8.denize girecekseniz girne'de escape beach club ya da denizkızı'nı öneririm. ikisine de giriş paralıdır ama sezonu daha açmadıklarından bu aylarda para almayabiliyorlar. ancak bence mağusa'nın denizi girne'den çok daha güzel. glapside ya da palmbeach'e gidin. ikisi de halk plajıdır.

9. mağusa'da salamis harabelerine gidebilirsiniz.

10. girne'de limanda muhakkak oturup bir şeyler için ama sakın harbour cafe'ye girmeyin. garsonlarının aklı karışık biraz.

11.girne limanda girne kalesi var. kalenin içinde ayrı bölümler var. birinde batık sergiliyorlar. değişik olabilir.

12.kapalı maraş'a girmek yasak ama sahilden biraz göz gezdirebilirsiniz az da olsa gözüküyor.

aklıma gelen başlıca şeyleri yazdım. elbette daha çok şey var. ama devam edersem bitmeyecek.

gelmeden önce telefonunuzun internetini kapatıp öyle gelin. roaming datayı kapatsanız da bir işe yaramıyor. konuşmaya gelince, roaminge giriyorsunuz. sizi aramazlarsa da iyi olur. aradıklarında size de yazıyor çünkü. siz en iyisi 5 gün için kontörlü bir hat alıp onunla takılın. telsim uçakta hat dağıtıyordu en son, belki hala devam ediyordur.

son olarak mardo'da portakallı dondurma yiyin:)

iyi eğlenceler.

grupon'da yesnational indirim çeki satılıyodu, 47 liraya 2012 fiesta kiraladım ben. budget, sixt bunlar da iyidir, indirim kampanyaları falan var internet sayfalarında.

esat dörtyol'dan aşağı doğru inince libya caddesine çıkacaksın, sağlı sollu her taraf rent a car dükkanlarıyla dolu.

bende iki groupon satın aldım ilk kiraladığımda çok memnun kaldım yesnational rent a car tavsiye ederim güvenilir bir şirket.

weider,gaspari,bsn,universal,optimum tavsiye sırama göre yazdım

öncelikle bir doktora gitmesini tavsiye ederim. önemli miktarda kilo kaybı ve uğraşmasına rağmen o kiloları geri alamaması endişelendirdi beni

son bir senedeki iş yoğunluğundan oldu. günde 4-5 saat uyuyor ortalama. aşırı stres ve iştahsızlık, koşuşturma da var. her şeyi yedi zorla da olsa ama işe yaramadılar. bir de şu ürünlere bakalım.

boy kaç?

175 olmalı.

tesla artık komplo teorilerinin bir malzemesi, yani söylediğin şey hakkında bir bilgim yok yanlış da olabilir doğru da, ama emin olduğum tek şey gerçekten inanılmaz icatlarının olduğu ve tam bir elektrik dehası.

aslında sana buradan onlarca kitap önerebilirim ama inan bazıları çok fazla abartı içeriyordur, o yüzden tavsiyem internetten kitap isimlerini kendin araştır ve içeriğine göz gezdirmeden alma, önemli olan içerik.

aramanızda, "nikola tesla free energy device" anahtar kelimeleriniz olsun.

'Master of lightning' adlı bir belgeseli var, orda bu tarz seyler vardı yanlıs hatırlamıyorsam.

film olarak kurgunun içinde olsa bile the prestige'de de bu tarz bi durumu var tesla abinin...

tam olarak aynı şey değil ama onu yapan bunu da yapar yani

"tesla bobini, radyo frekanslarında yüzbinlerce volta varılmasını sağlayan yüksek frekans transformatörüydü. elektrik akımı bu aletin tepesinden sıçramalara neden oluyor ve mavi kıvılcımlar çıkartıyordu. bu elektrik deşarjlarının bir alıcı tarafından kablosuz olarak alınabilmesi elektrik enerjisinin kablosuz transferini sağlamış olacaktı. 1891 yılında tesla'nın labaratuarında yaptığı aletler sadece 10-15 cm'lik sıçramalar meydana getiriyordu. 1900 yılında yaptığı daha büyük olanlarda ise 100'lerce metrelik sıçramalar elde etmeyi başarmıştı."

burada bütün hikaye yazıyor, gerekirse tesla diye aratın: en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

bilgisayar masaüstü ise kasayı aç, eline bir saç kurutma makinesi al, içini temizle( soğuk ayarda) özellikle fanları temizle.

sorun %80 yok olur.

aynı sesler benim bilgisayarımda da çıkıyodu fan sürttüğü için olmuştu ben bilgisarcıya götürdüm fanı düzeltti

japonca dünyanın en zor dillerinden biridir. 3 alfabesi vardır. 2 alfabesi hiragana ve katakanadır, onları öğrenmek kolaydır. 3.sü kanji alfabesidir. Sanırım japonca gazetenin politika bölümünü okuyabilmek için en az 6500 kanji'yi bilmek lazımdı. hala yeteri kadar kanji bilmediği için gazetelerin bu kısımlarını okuyamayan üniversite mezunu japonlar vardır. grameri desen daha ayrı bir zordur. farklı seviyelerdeki kişilerle bambaşka gramerle, kelimelerle konuşulur. iyice düşünüp taşınıp uzun vadeli karar verip öyle öğrenmeye başlamak lazım. öyle ispanyolca gibi hobi olarak öğrenilecek bir tarafı ne yazık ki yok.

kursa gitmeden öğrenemezsin. forum falan yok olmuyo hocam. japon kültür iyidir taksimde.

avrupa yakasına geçerseniz özel ders veren birilerini bulabilirsiniz belki? belki de o kişi bir mesaj kadar yakınınızdadır?

beyoglunda japon kultur bu konuda ilk akla gelen yerlerden biri. kadikoy diil belki ama kolay bi yerde sonucta.

japonyaya git en kestirme yol.

(git: 83516)
(git: 60074)
(git: 233600)
(git: 345786)

www.urbandictionary.com

türklerin takıldığı küçük site dediğin www.thedict.net mi bilmem ama ben yine de söyleyeyim, tam sözlük yapısına uygun olan bir tek o var sanırım.

bu ikisine de bakmıştım. türkler'in takıldığı dediğim de o site evet. yav koca amerika'da alan şu tip bir site yok demek.

aslında yıllar önce "sourdictionary" diye ingilizcesi de yapılmıştı. ama kimler yapmıştı ve sonradan neler oldu hatırlamıyorum.

vardır, ama yayın hâlâ yok.
bence yayınınız bir süre daha gelmezse 1-2 saat sonra tekrar deneyin.
çünkü yayın olmadığı sürece canlı birine ulaşamıyorsunuz.

gb-esk. maçından vazgeçtim hadi de, galatasaray maçına kadar gelmezse kanser olabilirim. nalet ettim digiturk'ten.

Telefon numaranızı ya da müşteri numaranızı girdikten sonra bikaç reklam yapıyor. Sonra sırasıyla dinletiyor herhangi birine basıp gir. 0'ı tuşlayınca canlı birine bağlıyorlar seni. En fazla 1 dakika bekledim şimdiye kadar.

her karda yağmurda böyle 10 yıldır.
herhalde çözemedikleri bir şey var, anlamıyorum.

10 yıldır öyle olması gayet normal. Uydu dediğiniz şey hava şartlarından etkilenir. Karda yağmurda yamulur, bu gayet normal.

Aynı şekilde karlı havalarda gps ler de sapıtabiliyor, yani hava şartları olumsuz olduğunda uydu yayınlarının gitmesi normal

twitter destek hesaplarına mention yapınca ilgileniyorlar.

Sana şunu garantili olarak söyleyebilirim; çevirmenler verdiğin paraya göre çeviri yaparlar. Yani hem hızlı hem de kaliteli çeviri istiyorsan ucuz olmasını asla bekleme. Eğer istersen çevirmen tanıdığım var. Ama dediğim gibi kaliteli istiyorsan ucuza olmasını bekleme.

edit: 2-3 gün gibi bir sürede 100-150 civarı. Metni görmeden kesin fiyat vermezmiş.
edit2: Eğer hemen yarınaysa fiyat artarmış. O duruma göre konuşulur.

10 sayfayı 2-3 günde 150 liraya?

metin ve konu görmeden fiyat ve zaman vermesi zor. onexey'in dediği gibi geri kalanı zaten. metni bana iletirsen ben bakabilirim, fiyat verebilirim.

metni şu an hazırlıyorum. yarına yollarım fiyat verebileceklere. 10 sf. civarı olacağını tahmin ediyorum. bana da pazartesi lazım. yani yolladıktan iki gün sonra.

yakin zamanda 10 sayfa ceviri teslim ettim. 450 lira civari para aldim. süre ne kadar azalirsa fiyat o kadar artar, cevirmene benim işimi hemen bitir demek, elindeki işleri birak sadece benim ceviri ile ilgilen demek. özel muamele özel fiyat gerektiriyor. berberlere bir sorun isterseniz. muamele ve ücret ilişkisini tabii.

bir de ekleyeyim. ceviri size cidden lazim ise ve metin icindeki bilgiler önemli ise, işi bilen bir profesyonele yaptirin. cok ucuz fiyatlara ceviriyoruz diyenler bilgisayar programi ile cevirip düzeltiyorlar. onu siz de google translate ile yapabilirsiniz bedavaya.

Bir de böyle durumlarda sayfa üzerinden değil kelime üzerinden fiyat teklifi alınır/verilir.

kelime değil karakter üzerinden fiyat verilir.

turkcealtyazi.org iyi bir site.
insanlar yorum falan yapmış.bak derim.

www.criticker.com
mubi.com
fwfr.com > bu eğlencelidir ama spoiler barındırır bolca.

hangi film bu arada?

en iyi olmayabilir ama:

www.filimadami.com

the namesake adlı film.

rogerebert.suntimes.com

www.imdb.com

şarabın mahzende saklanmasının bi sebebi vardı diye biliyorum

eğik durması ve bilmemkaç derecede olması püf nokta diye biliyorum. öyle değilse içme bence

sirke olmadıysa bişey olmaz. şarabın bozulması alkol oranının düşmesi ve sirkeleşmesidir, birkaç yudumda anlarsınız.

ışığa tut berraksa yüksek ihtimal içilebilinir berrak değilse açmadan at.

hiç kıvılcım yoksa taşı bitmiş olmasın?

Yağ sürtünmeyi azalttığından taş olsa bile kıvılcım çıkmayacaktır, bir kaç liraya taşını değiştirtebilirsin. Bir şey olmaz, müsterih ol.

çakarken çevirdiğin disk gibi olan yeri tel fırça ile temizle,fitili gazıyla ıslat, taşı değiştir düzelir heralde

mekanik alet o yağ bulaşmayla bozulmaz raad ol. önce dedikleri gibi yak. olmazsa taşı değiştir. olmazsa fitili değiştir. olmazsa bir tane zippo satıcısına git mümkünse aldığın yer olsun içini değiştir. benim aldığım yer bedavaya değiştiriyor ama bazı yerler 5 tl istiyor. raad ol yani.

taşı ters çevirsen bile düzelir.

o sorunun cevabı bende...

www.forward.com böle bi yazı var..

(bkz: ararat) filmine bakabilirsiniz misal..

www.turkishweekly.net

bir de şu makaleye..

ibrahim yasa'nın bu konuda makaleleri var. okuyuver.

www.edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr

eprints.sdu.edu.tr

www.ailevetoplum.gov.tr


egitim.selcuk.edu.tr

www.digital.library.strathmore.edu

www.luc.edu

www.ucg.org

yasakani'den arak:

dergiler.ankara.edu.tr

konuyu enine boyuna inceleyecekseniz:

avrupa'da aile - jack goody (literatür y.)

osmanlı toplumunda aile - ilber ortaylı (pan y.)

aile sosyolojisi - k. canatan, e. yıldırım (açılım k.)

kültür bağlamında insan ve aile - çiğdem kağıtçıbaşı (evrim y.)

ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni - engels (sol y.)

sağ tık için ctrl'ye basılı tutup sol tık yapıyordunuz sanırım.

Quick time ın Perian eklentisinide indirip kurabilirsiniz. Sağ tık içinde Track pad e 2 parmağnızla dokunun aynı anda.

pci kart ile ugrasmak yerine mis gibi takilirsin usb'den iste. sok-tak derdi yok.

edimax'in urunleri iyidir: www.sanalmarketim.com

tinyurl.com

ben almıştım ve yepisyeni cillop gibi duruyor, kablo çekmek zorunda kaldım. fena halde kopmalara sebep oluyor. en son 5-9 dakika da bir hattan düşüyordum. hiç verimli değil. 30 lira vereceğinle kalırsın.

hocam usb adaptör düşünüyorsan TP-link öneririm sana. TL-WN722N aldım TP-link'in gayet memnunum. Hiçbir kesilme olmuyor ve sinyalde iyi derecede alıyor. Hem de pc çevresinde gereksiz kablodan kurtulmuş olursun usb adaptör alarak

www.microsofttranslator.com bi de bu var, gooogle dan iyi olduğunu söyleyenler var ama hepsi aynı bokun mavisi.

yok, offline da yok

bir programın insan gibi çeviri yapmasını beklemiyorsun inşallah.

türkçe sondan eklemeli bir dil olduğundan bu tür çeviri motorları tam anlamıyla doğru bir çeviri yapamaz, en azından şimdilik

www.hemencevir.com en iyisi bu.

avi ye çevirince oluyordu.

iwisoft belki çözebilir

www.ortakaraba.com
aradığın bu
google a ortak araba yazdım

couchsurfing'de de bu tip ilanlar oluyor doğru gruplara üye olursan. couchsurfing.com

üniversitenizde toplum gönüllüleri topluluğu varsa onlarla iletişime geçebilirsin, çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yapıyorlar

yok ne yazık ki. fazla büyük olmayan bir vakıf üniversitesindeyim.

çağdaş yaşamı desteklem derneği/ altı nokta körler derneği/ eğitim gönüllüleri

(bkz: egitim gönüllüleri vakfı)

www.seslikitapgonulluleri.com

başka üniversitelerdeki toplum gönüllüleri ile görüşüp onlara katılabilirsin. ya da üniversitende başlatmak için neler yapabileceğini sorabilirsin.

özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine gidebilirsin.

(bkz: düşler akademisi)

sığınmacı ve mülteci çocuklara yardım edebilirsiniz
www.sgdd.org.tr

verdiğim linkte istanbul sgdd'nin iletişim bilgileri yer almıyor sanırım, buradan yazayım:
Adres: Hamlabaşı Caddesi 22/ 3 Beyoğlu ( ingiliz Konsolosluğu Yanı)
Tel: 0212 251 67 44

boş adam işi. ya işin bu olacak ya da hiç işin gücün olmayacak.

www.scubatr.com diye bir forum var. şu sıralar çok aktif olmasa yazışmalar zaman zaman toplanıp dalışa gidiliyor.

kalteli ekipman bulmak zor değil, hesaplı bulmak sıkıntı.

en iyi dalış zamanı diye bir şey yok. bir kez başlayıp hastası olunca her fırsat bulduğun zaman çok iyi bir zaman oluyor dalmak için :) yer konusunda da benzer bir şey var. yazın akdeniz-ege'de dalarım diye başladım 12 ay buz gibi çamur göller de dahil olmak üzere dalıyorum neresini bulursam.

ssinüzit işini en iyi kbb'ci bilir. azdığı zamanlarda dalma. spreylere falan güvenip hiç dalma, kalırsın suyun altında çıkamadan sinüslerin patlamasın diye.

sinüzit dalış güvenliğini riske atabilir. dalmadan önce mutlaka ama mutlaka doktora git, bir danış derim.

yuvasını yaparken boz olmadı elini melini sok, bozarsan da kolonya dök oraya bi daha gelmiyolar ben de kırlangıçlarda işe yaradı.

bu tarz seyler alman lazim sanirim. kuskorkulugu.com

martılara falan normal migros poşeti işe yarıyor , poşetin hışırtısına ya da hareketine tam bilmiyorum gelmiyorlar, belki güvercinlere de yarar

çapraz teller var. nalbura gidin derdinizi anlatın oradan alın ve köşelere koyun. bir daha gelemiyolar, gelseler de zaten duramıyolar :)

bir şahin alıp bağlayabilirsin pencerene.

boşnakça var mıydı hatırlamasam da: www.livemocha.com

Boşnakça yok ne yazık ki o sitede.

www.italki.com

ustam ingilizce karşılığında boşnakça bildiğim kadarıyla öğretebilirm :)

taşucu'ndan gitmenizi tavsiye ederim. adana'ya ıçakla gidersiniz bir gün önceden. o bir gün mersin'deki tarihi yerleri filan gezersiniz, ertesi gün taşucu'ndan çıkarsınız.

kesinlikle yük gemilerine veya feribotlara binmemenizi tavsiye ederim. 10-12 saat civarı sürer. taşucu'ndan kalkarlar. geminin %70'i kusar. gemiler eskidir. sallar.

illa deniz yolculuğu diyorsanız. akgünler deniz otobüsleri var mesela. hava şartlarına göre 2-4 saat sürer. (öyle derler ama 5 saatten az gidenine rastlamadım) deniz otobüsleri konforludur, güzeldir. ama açık hava deniz keyfi falan pek mümkün değildir.

benim önerim, atlayın uçağa gidin. değmez deniz yolculuğuna öyle düşündüğünüz gibi kadıköy-beşiktaş vapur seferleri gibi seyrü sefer tıngır tıngır manzara falan olmuyor. çok pis sallar, dışarda durursanız su içinde kalırsınız falan. kusanlar da cabası.

www.yildiz.tv

yildiz tv. google'da aratıp girin. saat 8'de başladı, alttan zamanı seçin. izleyin. iyi seyirler.

diziport.com ?

gece tekrarı var, 00.30'da sanırım.

www.tvarsivi.com