Ekşi Duyuru

koltuk temizleyicileri şahane oluyor, geçen bizimkiler yaptırdı iyi yani sıkıntı yok

kosla vanish oxi'yi kovada iyice köpürtüyoruz. köpüğünü koltuklara iyice yediriyoruz. sonra süpürgeyle çekiyoruz. 600 yıllık koltuklarımı bu şekilde parlatıyordum ben.

gayet orijinaller de mağaza fiyatı ile arasında uçurum olduğu düşünmüyorum.

şurdaki linkte baya fark var gibi
www.trendyol.com

orjinaller.

orijinaller, bana hiç saçma bir şey göndermediler fakat donanımhaber'de görmüştüm adamın biri us polo ayakkabı almış. üzerinde normalde since 1890 yazması gerektiği yerine since 1980 yazıyormuş.

verir ama %99.9 askeri diş hekimine gönderir seni askeri hastanede ki kendi diş hekimine gidemezsin.

www.indirherseyi.com

ebru şallı'dan öğrenmesek? :)

bi de türkçe olsa, dimi? (ingilizce beginner)

:) Zaten nefes al nefes verden başka pek bir şey söylemiyorlar, gerekli değil bence Türkçe olması. Çok net anlaşılır görüntüyle beraber diye düşünüyorum. O listedeki The Hollywood Trainer'ı da ayrıca öneriyorum çok tatlı yaptırıyor Jeanette Jenkins..

torrent turkte var.

Evet engelliyoruz. Saat 15:00 sularında krem kullanmadan 15-20 dk güneşlenmek D vitamini sentezi için yeterli oluyordu diye biliyorum.

5-10 dakika el, kol açıksa ve kremsiz kullanılmadıysa yeterli olur o sentezlenen miktar.

peki d vitamini sadece güneş ışığının düştüğü alanda oluşup sadece oraya mı yararlı olur yoksa diyelim kollar açık onbeş yirmi dk gezdik oradan alıp sentezlediğimiz d vitamini bütün vücuda dağılır mı?

d vitamini damarlar içinde üretilir(kolestrolden =) ). yani sistemik dolaşıma katılır. raad olun.

bu arada sıfır kolestrol diye bir şey yok. olsa ölürüz. alakasız bilgi.

o bilgi iyi oldu :D

otantik var, sanırım üç tane şubesi var kadıköy içinde.

taraftar mağazalarına bakabilirsin, harika şeyler var.

power plate'i bilmiyorum ama 4 haftadır pilates yapıyorum. aynen senin gibiydim. 2 senedir falan spor yapmıyordum. eski formuma kavuşmak bir yana esneklikte eskiyi bile geçtim. şpagat çalışıyorum şimdi hehehe

yogaya git. daha aşama aşama gider. hem pilatesten önce vücudunu esnetmiş olursun.

ayarlardan otomatik senkronizasyonu kapatmayı denesin.

annemden bildiğim b tipi fonun hiç bir getirisi yok, vadeli hesaba yatırın.

likit fon aylık getirisi aylık %0,60 civarıdır vadeli mevduattaki oran ise yıllık olarak verilir, o oranı önce %15 azaltman (vergi) sonra da 12 ye bölmen gerekir aylık net getiri için.

linke bakmadım ama vadeli mevduat yıllık faiz verir.

şu an bankaların ortalama vadeli mevduat faizini baz alırsak istisnalar hariç b tipi likit fon getirisi daha yüksektir, ayrıca faiz günlük olduğu için vade bekleme derdi de olmaz, fakat bu kadar avantajının yanında bir de dezavantajı var tabii bu da hesap işletim ücreti.

diyelim ben 2000 lirayı aylık %6 faizle yatırdım mevduata. int şubesinde 20 lira getiri gösteriyor buna. bu yüzde 15 vergisi kesilmiş hali midir? yoksa bi de yüzde 15 vergi mi kesilecek faizi eklenmiş ana paradan? yani demek istediğim midyata pirince giderken evdeki bulgurun başına iş gelir mi? :)

6 x (0,85) / 365 x 30 = 0,419 bu alacağın aylık faiz oranı

2000 / 100 x 0,419 = 8,38 lira bu da alacağın aylık faiz tutarı.

*** bu durumda vadeli hesap senin için daha mantıklı çünkü vadesiz hesap (b tipi likit fon) seçeneğinde gelecek olan paranın neredeyse tamamı hesap işletim ücretine gider.

aramaya inan :)
boyalialan.com

tunein radio güzel uygulama. zibilyon tane radyo var.

wearehunted
grooveshark

edit:wearehunted'a ilk girişte gösterilen chart indie müziklerdir genelde, ama seçeneklerden rihannasıydı katysiydi onların olduğu chartı (emerging) seçebilirsin. yine başka seçeneklerde var tabi; bu da pc için ön izlemen olsun wearehunted.com

Tunein radio super. Ucretsiz versiyonu da gayet yeterli. Ttnet muzik de fena degil.

mayi, sıvı demek

bence yağ demek istemiştir.

sineği ezince yağı çıkıyor niye çıkmasın efenim.

fındıktan yağ çıkıyor niye çıkmasın efenim.

işte adaçayını eziyorlar ve muhtemelen tam bir su gibi kıvamı akışkan olmayan bir madde çıkıyormuş. olay bu.

mayi: sıvı (tdk)

taze adaçayından bahsediyordur büyük ihtimalle, yani kurumamış olanından.

hocam senin kuru otla kastın çay olarak içtiğin. ama sonuçta ada çayıda bir bitki yani bir zamanlar toprağa bağlı yapraklarında hayat olan bir şey.taze adaçayını ezdiğin zaman içinden çıkan zımbırtıyla (biraz yapış yapış yağımsı bir sıvıdır)masaj yapmanı söylüyor gürleştirmek ve rengini koyulaştırmak için saçlarının.

saça sürecek kadar yağ çıkarabilmek için 43,75 kilo taze adaçayı lazım. nane yağı, alabalık yağı falan oluyor ya watsons'da oralara bir baksanız hali hazırda yağı vardır. ama yağdan bağımsız bu öneri biraz saçma geldi.. hiç duymadım adaçayının böyle bir şey yaptığını.

e tamam iste bundan cok var .

misal ben ikinciden kullaniyorum, old spice swagger olanindan

terliyorum ama biraz daha az terliyorum , bu ter de kokkusuz aromasiz oluyor

hele bir de jelli olani varki en guzeli.

turkiyede bulunamiyor ama amerikadan geliceklerden istenicek yegane sey olabilir

bundan çok var ama türkiyede bulunamıyor :))

bu kadar düsünme bence al bi roll on normal sekilde kullan hicbiri arasinda fark göremeyeceksin.bi roll on u bu kadar overrate etmeye gerek yok.

renksiz olanlarindan al yanliz kiyafetini boyamasin.

roll-on dan roll-on a cok fark var, yok diyenlere inanmayiniz.

sahiden cok fark var

overrate etmek... sıçın iyice sıçın.

bence de ciddi fark var kalitesine göre. terleme sorunu olarak kullanmadığım marka kalmadı. en iyi sonuç: nivea. modelin adını tam hatırlamıyorum ama iz bırakmayan nivea roll on şeklinde ararsan hemen bulursun. diğerlerine göre biraz daha pahalı -8 liraydı sanırım- ancak gerçekten oldukça kullanışlı.

@ack3000

garip garip konusmadan kendi yazdiklarina bak,model ne?roll on ne ?

@demlik
cok fark yok,abartilmasi gereksiz.tabi belli bi kalite üstündekiler icin konusuyoruz.

özel mesaj attim burda ortami germemek adina.

mesajdan bi kuple burayada yaziyim istedim dostlar,anlayana...örnek bi üründen baska ürüne cevrilmistir ve örnekler,markalar,hatta belki alan bile farazidir ama durum gercek...

bi örnek veriyim calistigim bir baska kimya firmasinda yaptiklarimizdan.

simdi bi ürünümüz vardi diyelim ki tüm otomobiller icin 1. kalitede kaporta cilasi olarak is görüyordu,alanindaki en iyi üründü.

ama nooldu müsteri geldi dedi ki ben mercedes icin kaporta cilasi istiyorum,biz de dedik adama "abi bu ürün hepsinde ayni isi görüp ayni kaliteyi veriyo" ki öyle,sonra adam diretti "mercedes icin özel olanindan var mi" bizde yok özel olarak bu ürün zaten hepsinde ayni isi görüyo.adam sallamadi bizim ürünü almayip cok cok dandik olan baska bi firmanin ürünü"mercedes cilasi" aldi memnundu cünkü o sadece mercedes cilasiydi.

heee biz bunu anladik naaptik ?bu her ürün icin olan ayni ürünü degisik paketledik ,hic birseyini degistirmedik,"mercedes cilasi","bmw cilasi","ferrari cilasi" diye her marka icin ayri paketledik nooldu?bi numara olduk piyasada,hee degistirmedik derken sadece farkli esans kattik icine:)

kisacasi kozmetik isi imaj ve kisinin hissiyati ile alakalidir...

cigli de in, hemen metro istasyonunun yanında birakiyor. cigli belediyesinin arkasinda zaten istasyon. taksiye binmene gerek yok. ama özellikle akşam vakti havaalanı orada 45 dakika sürebilir. 30 dakika zor biraz.

ulaşabilirsin. serinkuyudan şemikler veya nergiz metro istasyonuna gidebilirsin. tahmini 45 dakika içerisinde havaalanında olursun.

sende havalimanı takıntısı var zannederim

izban en az 45 dk sürer karşıyaka civarından. ayrıca havalimanının iç hatlarda tadilat gibi bir şey vardı en son. o yüzden dış hatlardan yolcu alıyordu. eğer o düzelmediyse izbandan dış hatlara yürümek de en az 10 dk. bunları da hesapla.

evet izban'dan havaalanına en az 1 saat diye hesapla sen.iç hatlar'la dış hatlar arası baya var.bir de karışık biraz oralar

bim'de kasada numarayı söylüyorsunuz, yüklüyorlar.

bankaların internet şubeleri

sebat var. otobüs seferi her türlü bulursun, hatta neredeyse saat başı var.

sebat yaklaşık 3 saatte gider.

bunun dışında truva var. ayvalık çatı'da mola verirler, içeri girmezler, net 2 saatte varırsın. onlardan birine atlayıp izmire gidebilirsin, internet sitesinden bakabilirsin, burhaniye çıkış saatinin üstüne yarım saat eklemen yeterli.

yani her türlü ulaşım imkanın var.

otobüs terminalinden sonra ordan ayarlayacaksın havalimanına.


edit: şimdi aklıma geldi. serinkuyu tarafında falan inersin, ordan izban ile havalimanına kadar ulaşırsın. çok temiz.

abi sebat var aynen dendiği gibi otogarda inip alsancaktan izbana binersin yarım saatte hava alanındasın.

Akçay'dan İzmir'e dolmuş taksiler gidiyor. 4-5 kişi olunca kalkıyorlar. Ayvalık'a da giriyordur muhtemelen. Yoksa Çanakkale-İzmir arası çalışan otobüsler kısa aralıklarla geçiyor. İzmir'den de metro (izban)ile hava alanına gidebilirsiniz. (İzmir otogarda metro yok, otogara kadar gitmeyin yolda inin)

www.ebrosur.com

orijinal olduklarını zannetmiyorum çok ucuzlar

aslında orjinal satış yaptığından şüphelendiğimiz siteleri şikayet edebileceğimiz bi adres olmalı. var mı ki öyle bir adres, merci?

hacı layd milion baktım ve geneline freeshop ta bile o fiyata değil burda mı olacak? AMA iyi ÇAKMIŞLAR.. durun bi şikayat mikayet etmeden önce iki ayakkabı alalımm..:))

Almak istemeyen almasin yahu, nedir bu sikayet etme arzusu? Birakin parasi olmayan da cakma markali urun giysin, siz de gidin gercegini alin.

Tabii ki.

oh yes.

kadıköy yazıcıoğluna gir bir alt kata in. orada elektronik esyaları tamir eden bir dükkan var hallediyor böyle seyleri. ben de aynı sorundan bir kulaklık götürmüştüm ve halletti. üstelik para bile almadı.

fn+f6 veya direk f6 olabilir. f6 değil de o civarda bir tuş da olabilir. packard bell'de f6, dell'de f3 mesela. üzerindeki resimlerden anlarsınız.

başlat çubuğunda sağ tarafta touchpad zımbırtısı vardır muhakkak. en azından benimkinde var. ordan kapatılabilir.

Hp de, touchpadde minik bir çukur var. Çift tıklıyorsun oraya, kapanıyor.

hp' de olanı bahsediyorum. Aşağı yukarı aynı olacağını umuyorum. çünkü toucpadlerin driverları genelde aynı. çoğu synaptics oluyor. touchpad driverını indir. sonra denetim masası fare yolunu izle device settings diye bir sekme olmasını umuyorum eğer sorun çıkmazsa oradan kapatabilirsin.

mobil uygulamanin ucretli oldugunu saniyordum ben de. onla ilgilidir heralde..

agora kitaplığının iyi bi serisi var.

plato var.
es'i afedersin de şeettir et yani, hediye olarak komple seri kitap geldi bana buradan çevirilerini yapanlar rezaletler. okura tamamen saygısızlık es yayınlarının çeviri olan kitapları.

ki çeviren kişilerin de sinema-film hakkında bilgisiz oldukları, kafadan uydurdukları terimlerle çok belli oluyor.

grooveshark abisi. soundcloud ve fizy aynı şeyler değil bir kere, fizy hiçbirşey değil hatta da neyse.

fizy mi soundclouds mu? pandora.com

olay zaman içinde şekil değiştirdi aslında artık arayanlar da programı trollemek için arıyorlar genelde, böylece hem arayanlar eğlenmiş oluyor, hem seyirci.

sürü psikolojisi
narsizm
aşırı hayranlık

cahillik.

bulundukları ortamda yılların şovmeni ve espri üreten bir insan olunca diğerleri onun esprilerine güler. bu böyledir. cem yılmaz bi gösterisinde birisini ti'ye alırsa diğer herkes güler. bu doğal bir refleks ya da mecburiyettir. o esnada somurtamazsın veya ortamı gerip "neden seyirciyle dalga geçiyorsunuz" diyemezsin çünkü ayar yiyebilirsin "sadece eğleniyorduk dalga geçtiğimiz yok, ayrıca neden bu kadar ciddisin " tarzı bi cevapla sen kendini rezil edebilirsin. o yüzden kingodiskodaki durum normal. yani ordaki sanatla haşır neşir konukların da okanın telefondaki kişiyle ilgili esprilerine gülmeleri normal.

bir avukata vekalet ver, bırak o halletsin, yoksa %40 kötüniyet tazminatı ödemek zorunda kalırsın.
sen fatura kesip karşı tarafa tebliğ etsen bile karşı taraf ödemek istemiyorsa o faturaya da itiraz eder, işi yaptıktan sonra 10 gün içinde (7 gün de olabilir, üşendim şimdi mevzuata bakmaya) göndermen gerekti faturayı, 6 ay önceki iş için fatura kesemezsin, kessen bile karşı taraf itiraz eder, fatura elinde patlar, boş yere %18 kdv bayılırsın.
tahsilat üzerinden %15-20 civarında ödeyerek bir avukata yaptır bu işi, yoksa hiçbir şey alamazsın ve tekrar ediyorum, %40 kötüniyet tazminatı ödemek zorunda kalırsın karşı tarafa, bunun dışında yargılama gideri ve karşı vekalet ücreti de var tabi.

Avukat ne yapabilir acaba bu konuda, ortada sahit de yok o işe dair. Artı zaten para ihtiyaç olan zamanda gelmemiş bi de alacağım paranın yüzde yirmisinden vazgeçmek istemiyorum ki. Tutacağım avukatım vekalet ücretini de karşıya yükleyemez miyim?

avukat zaten karşı taraftan da para alacaktır ama senden de ister (en azından ben istiyorum)
bir adam senin yerine koşturup tüm işleri yapacak, ama sen o adama hiç ödeme yapmayacaksın... zor iş, bence bulamazsın öyle avukat.
her ne kadar kendini haklı olarak görsen de aslında haksızsın, yanlış bir iş yaptın ve paranı alamayacağın bir adama veresiye mal sattın.
ve bu hatanın bedelini ödemek zorundasın nihoohahahahaha :D

geçmiş olsun

gülemedim.
" bir adam senin yerine koşturup tüm işleri yapacak, ama sen o adama hiç ödeme yapmayacaksın" bu mantıkla tabiki adam olmayız. insanın bi ayağı çukurda olmasın.

fatura olmaz. haklıyken haksız duruma düşersin. olayda şahit, imza, sözleşme vs. de yoksa hiç olmaz.

ne olur, nasıl olur bilmiyorum ama avukata verirsen ve kazanırsan vekalet ücretini elbette karşı tarafa yüklersin. yani avukat parasını senden alır ama icra, mahkeme işleri sonunda kazanırsan karşı taraftan kendi paran+avukat parasını da alırsın. hem de faiziyle.

tam oralarda havuzlu bilmiyorum ama fenerbahçe parkının orda powerfull pilates diye bir yer var, küçük ama çok keyifli bi spor salonu, aylık ekstra 50 tl mi ne verince fenerbahçe tesislerinin havuz kartını veriyorlar, sınırsız yüzüyorsun. Tabii önce sporumu yapayım sonra biraz yüzerim yapamıyorsun ama yine de tam güzel deniz havasında standart büyük spor salonlarından daha uygun fiyata hem havuz hem spor.

oralarda pek havuzlu büyük salon yok, öyle salonlar daha çok ataşehirde, acıbadem de almond hill in içinde essporto açıldı yeni, o da öyle bisikletle gidilecek bir yer değil. O yüzden cevap gelmemiştir.

geçen ayla bir ilgisi yok, birkaç senedir bu böyle. eskiden asker kaçakları içişleri bakanlığı'na bildirilirdi, dolayısıyla ona bağlı olarak çalışan polis de kimlik soruşturması yaptığında bu bilgiyi görürdü.

şimdi ise sadece askeriye ilgileniyor bu tür vakalarla. dolayısıyla askeri inzibata ya da jandarmaya yakalanmadığınız sürece hiçbir sıkıntı olmaz kaçak durumuna düşmüş olsanız bile.

bir de kolay kolay kaçak durumuna düşülmüyor. ancak ne yazık ki o kadar araştırmama rağmen tam olarak bu işin formalitesi nedir bilmiyorum, öğrenemedim de.

Başka bilgisi olan?

olmaz birşey git bak işine kalktı o devirler bitti

6 aylık 1250 TL gibi birşeydi sanırım. çok da emin değilim ama aylık 150'den ucuza gelmiyordu, onu hatırlıyorum.

kickbox öneriyorum.

film: the pursuit of happyness

bir de %50'den fazla kakao içeren çikolata ye.

bende boks öneririm şuan yapmayı dört gözle beklediğim tek şey diyebilirim.antrenman günlerini iple çekiyorum.

arkadaşınızın kadın olduğunu da farzedin bari. boks yaparak rahatlanabileceğini biliyorum. benim söylemek istediğim kişinin kendine hedefler koyabilip bunları başarabileceğine inanmasını sağlayabilmek.

bu işler ne yazık ki kitapla ya da filmle çözülemiyor..
hani izliyorsun ama 1 saat sonra etkisi kalmıyor..
kitap bitince de aynı şey.. etkisini kolay yitiriyor böyle şeyler..
kalıcı bir şey bulunabilmesi için, kişinin önce kendini tanıması gerekir bence.
bu hayatta neleri severim, beni mutlu eden şeyler nedir diye bi düşünülmeli.
elbette ki herkesin hayatında belirli zorluklar var.. önemli olan bakış açını değiştirebilmek sanırım.. umutsuz olmanın hayata dair hiçbir artısı yok. kpss'yi kazanamayacakmış? neden kazanamasın? evlilikler bitiyormuş, ee? onun başına geleceği nerden belli? gelse bile ne fark eder? demek ki yanlış bir şeyler varmış ki, doğrusu bulunmuş..
neyse uzun uzun nutuk atmayayım (: kısacası, hayatı renklendirmek gerek biraz.. neşeli şarkılar, umut verici filmler ilk etapta iyi bir adım atmanı sağlar ama devamlılığını sağlamak yine kişinin kendisine düşüyor.
bazı kararlarını (örneğin, kpss'de şu kadar puan alıp, şu tercihi yapmak, bi müzik aleti çalmak, şu kitabı bitirmek, bu yaz şuraya gitmek, en yakın arkadaşımla şunu yapmak gibi) gözünün önünde olabileceği bi yerlere asabilir/koyabilir.
yani en güzeli, güzel şeyler olacağını düşünmek, buna inanmak, bunun için çalışmak..

fitness'a ya da vücut geliştirmeyle ilgilen.
5,6 ay sonra aradığını bulacaksın.

1. fitness vücut geliştirm çok çok önemli. konu kas sıkılaşmak falan ASLA DEĞİL. konu endorfin mutluluk hormonu.

2. tam bağımsız birey olun. sigara alkol çay kola kahve neskafe kullanmayın. konu çay dişleri sarartır kahve tansiyon artırır sigara öldürür DEĞİL. bağımlılık bireyin en büyük düşmanıdır. kendine güvenini alır, mücadele edemezsiniz.

3. internet 21.yy ın en büyük bagımlılıgıdır.

asgari ücretli insanlar saatte 7-8lira kazanıyor. ekşi'de geçirdiğim vakitle asgari ücretle bir yerde çalışsaydım jipim olurdu.

facebook twitter vs vs vs. geçen vakti düşünün?

www.eksisozluk.com

bu link de ekşi'den... ironi.

sonuç: internet en büyük bağımlılık. aynı şekilde sosyal medya facebook vs vs vs. 2 yeğenim var 18 yaşında. ikisine de 3000 sms 7 gün ancak yetiyor. twitter facebook blackberry mesajlaşmaları da cabası.

bu da insanın genine aykırı. insanoglu oyle 1000 arkadası olsun diye programlanmamıs.

4. uyku düzeni. saat gibi şaşmayan gece uyuyup gündüz uyuyan bir hayat sürün.

5. madde bağımlılığı... konu uyuşturucu değil.

20 sene öncesine kadar en "karizma" adamlar 20 albüm 20 filmle ömür geçirirlerdi. şimdi 100gb müzik arşivin yoksa, 500 film izlememişsen adam değilsin.

ankara kızılay'da aptal bir havuzda müzik eşliğinde su fışkırıyor. 1000lerce insan cepten çekiyor.

onu al kaydet istifle sınıflandır sakla...

bu nedir aga?

rahmetli babam - annem babam vefat edene kadar (1962 - 1997) 35 sene evli kaldılar (ki sosyo ekonomik düzeyleri gayet iyiydi, 4 tane de çocuk vardı) tüm aile çocuklar akrabalar yılbaşı aybaşı toplamda 300 fotografları vardır yoktur.

6. sonuç şu:

insan kafası azıcık iyi çalışan ortalama bir memeli.

kediden falan az farkımız var. temellerimiz aynı. sevişiriz rahatlarız korkar kaçarız yemek yeriz karnımız doyar.

kediye gece lazer tutun, önüne: hayvan saatlerce oynar. veya balkondan düşen salak kediler var, kelebek kovalarken.

yani: biz memelilerin dikkati çabuk dağılıyor. kafamız durmuyor. HAYATI DARALTMAZSAN aptala döner işin içinden çıkamazsın.

genlerimiz 100.000 sene öncesi ile neredeyse tamamen aynı. 100.000 sene önceki mağara adamı gibi 1 sene yaşa aradaki farkı göreceksin yani:

- dar sosyal hayat.
- sağlam spor.
- bağımlılıklar yok.
- biriktirmeler tutmalar takip etmeler yok.

bundan sonra da genetiğiniz hayatınızı belirler.

gerçi benim dediğim gibi bir hayat sürseniz, tam sağlıklı süper şekilde, 10 senede nerelere gelirsiniz o da ayrı, keşke becerebilseniz.

7. the pursuit of happyness ne rezil ne saçma ne vakit kaybı bir filmdir.

her salisesi ucuz holivut filmi kokar. benim için incir reçeli veya kavanoz (teneke...) peşinde koşarken inatlaşan, betonda öpüşerek rahmetli olan aptal 2 fransız aşığın filmi neyse bu da odur.

Yeğeniyle o niye ilgileniyor ki o ebeveynlerin asli görevidir ve oldukçada zor bir iştir insanın tüm zamanını alır, bir süre sonrada bakan kişilerde depresyon v.b. benzeri rahatsızlıklar olabilir. Bence oradan başlamalı?

bencilata; haklısınız, insan kendi doğasından kopmamalı, ait olduğu çevrede yaşamalı...
çok güzel açıklamışsınız.
ama insan her konuda iyi olacak diye bir şey yok. film konusunda iyi değilsiniz:))

kurarken telefonu usb den cıkar duzgun kurulmaz demıs.

usb sürücüyü yüklemeden önce telefonun usb kablosunu çıkarın. telefon pc'ye bağlıysa, usb sürücü düzgün şekilde yüklenmeyecektir. diyor.

anladıysam arap olayım. ben de öyle çevirdim emin olmak için sormuştum. kabloyu çıkartırsam havadan mı gidecek bilgiler telefona. çıkardım şimdi bağlantı kesildi dedi.

ahah ben online yükleme filan yaptığını düşünmüştüm. kabloyla yapıyorsan baya saçma oluyor tabi :) bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor olmalı. ama anlamadık.

şu şekir olabilir: bağlantıyı kes ama kablo takılı kalsın. mesela ben telefonumu bilgisayara bağladığımda 3 tane seçenek çıkıyor. birinde hızlı işlem yapıyorsun ama bütün işlemleri yapamıyorsun. diğerinde her şeyi yapabiliyorsun diğeri de bağlantıyı kesiyor. disconnect ten bahsettiği şey budur belki? yine saçma geliyor ama eyyorlamam bu kadar

doğrusu buymuş. bilgisayara bikaç şey indirtti. şimdi telefonu tekrar bağlamamı istedi. emme bu sefer ben telefonu bağlayamıyorum :P

kullanacağın zaman kullanacağın kadar ki miktarı yıkarsan iyi olur . Nişastasını akıtmış/arındırmış olursun ve pişerken yapışmaz. (yıkayınca görürsün zaten beyaz su aktığını)

Süzgecin içine ölçüp bırak suyun altına zahmetli bir iş değil yani.

Su bulanık çıkmayana kadar (4-5 su) yıkarsan pilav daha güzel olur. Hamur olmaz. Parlak durur.

pirinci yıkamak pilavın püf noktalarındandır. arkadaşların dediği gibi yapış yapış olmaz, ezilmez, doğru düzgün piştiğinde de tam yemelik olur :)

en guzeli 20 dk kaynar ve tuzlu suda bekletip sonra yikamak hatta.lezzet acisindan seyediliyo bunlar.

Kir değil nişasta gidiyor.Yıkamayınca pek hoş olmaz sanırım.

Arko

body shop'un deniz mineralli kremleri biraz pahalı olsa da çok güzel hem de doğal.
ayrıca babe'nin güneş koruyucusu gayet iyidir :)

Benim bahsettiğim arko, mahalle bakkalına sorsan verir cinsinden. Etkilidir ama o ayrı .. Surata meymenet verir.

edit: arkoyla büyüyen nesil arko'ya ihanet etmeyecektir :)

la roche posay
avene
md formulationsercih

paraben içermeyen nemlendiricileri et. tsb den filan da uzak dur.

kadınlarkulubu.com diye bir site var. Onun forumlarında bebek bakıcılığı, ev işlerine yardım ve muhtelif konularda eleman arayanlar oluyor. Bebek bakımı ve ev işlerine yardım birleşince alınacak ücret asgari ücreti geçebiliyor yerine göre. Bir gözatılmasında veya oraya da ilân verilmesinde fayda olabilir.

eğer iş bulamazsa bir öneri sadece evde birkaç lokantayla görüşüp kayseri mantısı hazılayabilir bu şekilde evinden çalışan bayanlar biliyorum

yapılabilecek en iyi çalışma ders anlatım videolarını izlemek.

geçmiş sınavlarda çıkan sorulara da çalış.

verdiğiniz linkte "iyi yapışır ve kolayca su ile temizlenebilir. "diyor.

Hangi karda? Nerede kullanacaksın?

botu giyip besmeleyi çekip karın bol olduğu yerlere basıp ince tabakalardan kaçarak yürüyorum şahsen

önce topuk basıyorum.

dağcılık falan yapmıyorsan, yahut çok kar yağan bir memlekette değilsen kar kramponu aşırı olur. sonbahar aylarında arabalara zincir takmak gibi. abartılı yani.

ille de almayı düşünüyorsan buyur şık birşey var. outdoor.com.tr

@want2die fakat taban ne kadar geniş olursa aynı zamanda uygulanan basınç da azalmaz mı, bu da kaymaya sebep olan bir durum değil mi, bu sebeple tabanı bütün olarak basmak yerine önce topukla yüklenip yüksek basınç oluşturmaya +1 diyorum.

kayma korkusu ile kasılarak yürürsen kapaklanırsın.çok gevşek de olmamak kaydı ile rahat yürü,sağlam bas.Bugün nike larla bu kıyamette.Leventten Üsküdar'a geldim gram sendelemeden.(yolun 1/4'ünü yürüyerek,en az 6 üstgeçitten geçerek)
Türkiye'nin en karlı memleketlerinden birinde büyümenin adaptasyonuda olabilir.

Not:Eve geç geldim şöyle bir başlıklara baktım, İstanbul'daki rezillikler hakkında bir tane başlık görmedim,içimden dedim tam istenilen kıvama gelmişiz olmuşuz biz.

şu an için hiçbi özel ekipmanım yok ama çok zorda kalırsam ne yapmam gerektiğini biliyorum. işte hikayesi..
efendim yıllar önce bir geceden sabaha öyle çok kar yağdı ki, sabah okula gitmek için evden çıkan bendeniz inmem gereken yokuşu asla inemeyeceğimi ilk 1-2 adımda anladım. eve geri dönüp anneme durumu anlatınca o da kendi çocukluğundan kalma bi yöntemle işin çözümünü buluverdi: bir adet külotlu çorap alınır. ikiye bölünür. bi yarısı bi ayağa, öbür yarısı öbür ayağa botun üstünden dolanır, bağlanır. Kesinlikle karizmatik bi yöntem değil ama düşüp orayı burayı kırmaktansa yaşasın çorapla gelen sürtünme kuvveti diyorum. en azından aklınızda bulunsun.

kösele ayakkabı ile bile kaymadan yürüyebilirsiniz.

yürürken dizlerinizi kırın, ellerinizi cebinize sokmayın, eldiven takın, düşerseniz bi yerlere tutunma şansınız olur. bayansanız tobuklu giymeyin bi zahmet. kısa adımlar atın.

%100 testen geçirilmiştir. askerliği doğubeyazıtta yapmış bir birey olarak buzda dansa katılacak kadar antreman yapmışlığım var :)

ben de dün mecidiyeköyden beşiktaşa yürümek zorunda kaldım. ayağımda converce vardı ve herkes rahat rahat yürürken benim gibi az kişi henüz basılmamış kar birikintilerinden giderek düşmemeye çalışıyordu. basılmamış kar ayağı tutuyor nedense, hani gartç gurç ses çıkarır ya ayak yapışıyor neredeyse basınca. sulu karlı yüzeyler çok tehlikeli. bi bacak kırığı geçirdikten sonra çok tedirgin basmaya başladım, sanırım bu da @abraxass' ın dediği gibi tehlikeyi daha yaklaştırıyor. sinan paşa pasajının oradan kalın bi çorap alıp bota geçirip yola devam ettim. karizma kaydı biraz ama ayaklarım yere daha sağlam bastı. birazdan yozgata doğru uzanacağım. orada bir metre kar varmış budurumda düzgün bi önlem şart gibi. herkese danke :)

ışığı kesmek için perde kullanmıştım, normal güneşlik perdelere göre daha kalın ve ışık geçirmeyenlerden.
bulması daha kolay olur diye söylüyorum, kesinlikle işe yarıyor.

şehir de yazarsanız uygun fiyata kumaş alabileceğiniz bir yer söyleyebiliriz belki.

mat ve kalın dokulu kumaşlar daha iyi, bizim karanlık odanın perdeleri siyah kadifeydi mesela. bir de keten kadife diye bir şey var, süper mat. ışığı tamamen engelliyor ama metre fiyatı diğer kumaşlara göre pahalıydı diye hatırlıyorum.

kumaşçılar.

meslek kaybına neden olacak durumlar için sigortalar var. maaş değil de tazminat olarak yapılıyor. kendi işine hakim bir sigortacı bulursanız (çalıştığınız bankanın vardır) yardımcı olacaktır.

Sitede seçeneklerle beraber şu sonuçları veriyor:

-UPS Worldwide Saver 64.27$
3-5 Business Days Delivery


-$134.80
FedEx Priority
3-5 Business Day Delivery

-$113.00
International Express Mail
5-7 Days Delivery

-$105.00
International Priority Mail
10-14 Days Delivery (No Tracking Available)

tabii bir de gümrükte takılacak onun için ayrı para verilecek galiba ama onu da benden daha bilgili biri cevaplar umarım.

ayarlar-ekran-ekran zaman aşımı

otobüsle gitmeniz mümkün değil sanırım, fakat tren havalimanının içinde duruyor. havalimanı dışında bir sürü yerde daha duruyor, o yüzden aydından 2.30 saat civarında sürüyor havalimanına ulaşmanız. uçağa yetişmek için bunu da göz önünde bulundurun derim.

zaman problemi yoksa trenle gelinebilir tabii ama tavsiyem rötar olasılığını dikkate alıp önceden gelmeniz zamanı gelince izban kullanarak havalimanına ulaşmanız şeklinde.

serbest meslek defteri alıp notere onaylatacaksınız. noterde hazırlanacak imza beyannamesi ve diğer evrakla (aşağıdaki linklerden bakarsınız) vergi dairesine gidip açılış başvurusu yapacaksınız. oradan yoklamaya gelecekler işyerinize.

keseceğiniz faturada KDV olur, evet; KDV oranı herhalde sektörünüzde % 8 ise evet. ama işin bedeli + KDV diye belirtseniz daha iyi bence. bir de, serbest meslek grubuna göre %17 veya %20 oranında stopaj da sözkonusu. yaptığınız işin ne olduğuna göre değişir. %20 ise mesela 125 + KDV makbuz kesersiniz, 100 + KDV'yi size öderler. 25 lira gelir verginizi de sizin adınıza öderler.

sadece işinizle ilgisi olan harcamalarınızı deftere gider kaydederek kaydettiğiniz gelirlerin KDV'sinden giderlerin KDV'sini indirir, kalanı KDV beyannamesi göndererek ödersiniz. işyeriniz kira ise siz de stopaj ödersiniz, muhtasar beyanname vererek. üç ayda bir geçici gelir beyannamesi ve yılda bir de yıllık gelir beyannamesi verirsiniz.

beyannameler elektronik ortamda verilir ve yıllık kazancınız belli bir haddi aşmadıkça kendiniz vergi dairesinin vereceği şifre ile beyanname gönderebilirsiniz. eğer bunları yapacak bilgiye sahip değilseniz bir muhasebeci ile anlaşır, bunları ona yaptırırsınız.

taban primin asgari ücret üzerinden hesaplandığını "sanıyorum", part time çalışma ücretli çalışanlar (işçiler) için geçerli, kendi işini yapanlar için değil.


şuraları da okuyun:

www.gib.gov.tr/fileadmin/user.../gelir_isi_dirakma_degisiklik.pdf

www.gib.gov.tr/fileadmin/.../mukodevserbest2010.pdf

5d mark ii her türlü gümrüğe takılır. onu unut. Anca ABD'den gelecek olan vs. birini denk getirebilirsen alıp ona gönderirsin, yanında getirmesini rica edersin.

istanbul'daysan hayyam'a uğra, dükkan/usta garantili ucuza bulabilirsin. Ucuz dediğim de yine ABD fiyatlarından pahalı olur elbet.

hayyam'da abd değil de avrupa fiyatlarına yakın 1 yıl dükkân garantili bulabilirsin. nova fotoğraf'ı önerebilirim.

elle seçip word dosyası oluşturuyorsun..

silinecek mesajları e-mail olarak gönder var, ayarlarda.

cevap at? yeni olur belki.

ama fotograf değil aradığım. video. zaten türkiyede özel olarak bu konuda uğraş yok diye tahmin ediyorum. gene de tik sonra gelecek :)

www.youtube.com

kendileri yutub ünlüsü, bu haftasonu evlendiler ve bu güzel videoyu koydular birkaç saat önce.

düğün öncesi hazırlık kısmını da çekerseniz güzel olabilir. gelin saçı makyajı gelinliğin giyilmesi, damadın hazırlanması ve hatta ortamın hazırlanması gibi. güzel de bir müzikle eşlik edilince pek hoş oluyor.

bu konuda ugrasmak ıstıyoruz ama, çiftler anlamıyor henuz. bu yuzden tanıdıkla baslayabılmenız sahane olmus. yakında bir iki orneklerı goruldugu zaman ne paralar kırılacak da, neyse. aklıma gelmısken: www.imdb.com

Satış Danışmanı & Kasiyer
(Ref:AKB001)

su sekilde gondermeyi deneyin: www.kariyer.net
url'deki turkce karakterlerden dolayi sorun cikiyor olabilir.

sebep?

ISP'niz (internet hizmet sağlayıcınız, telekom, uydunet filan gibi) IP'nizi farklı merkezlerden verebiliyor, normal bir durum. izmir'i görmemiştim daha önce gerçi ama o da olabiliyordur heralde.

kısacası, ben dahil bir sürü kişiye oluyor. gene de IP adresleri size ait mi diye ara sıra kontrol etmekte fayda var.

Chrome On Win 7 diyor, sensindir o. Başka bir browser görürsen kıllan, kullanmadığın.

ip adreslerimizi nasıl kontrol edebiliriz? mesela ben öncelikle kendi ip adresimi nasıl öğrenebilirim?

facebook'ta security settings sayfasında, şehrin üzerine fare imlecini getirdiğinizde IP adresi çıkar.

şu anki IP adresinizi google'a what is my IP adress yazıp arattıktan sonra ilk çıkan sitelere bakarak öğrenebilirsiniz.

modem açılıp kapandığında IP de değişir. her modemin IP'si farklıdır. atıyorum okuldan ya da bir arkadaşınızdan FB'ye girdiğinizde farklı bir IP gözükecektir.

bunlar uzman bilgisi değil bu arada.

her şehirde farklı bi ip adresi çıkıyo

her şehirde farklı IP adresi çıkması normal. hatta başka türlü olamaz zaten. tarayıcı ve işletim sistemi bilgileri seninkilere uyuyorsa dert edecek bir şeyin olmaması lazım.

İSMEK kurslarına gidebilir. birçok branş var, kendisine uygun olanı seçsin. üstelik bu kurslar ücretsiz ve kurs sonunda meb onaylı sertifika veriliyor. ayrıca sadece hafta sonu gidebileceği programlar da var.
ismek.ibb.gov.tr
www.eksisozluk.com