etmiyorum, vazgectim. "bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum."

tv izlemiyorum gazete okumuyorum ekşi sözlüğe ne yazarsanız onları biliyorum sadece

Günü gününe. Etmezsem işimi yapamam.
Etmezsen yatırım yapamazsın.
Ayrıca farkındalık bir erdemdir düşüncesindeyim.

2023 seçimlerinden sonra bırakmıştım, 19 mart olaylarından sonra takip edeyim dedim ancak yorucu oldu. artık etmiyorum.

edip etmemek bilinçli bir tercih değil.
ben sosyal medya kullanmıyorum, arada bir burası ve ekşisözlük sadece.
ister istemez öğreniyorum gündemi.

zaman zaman gündemi takip etmemek adına ciddi efor harcıyorum.

etmiyorum. sözlükte, instagramda denk gelirsem ya da google'ın haber bildirimleri düşünce dikkatimi çekerse açıp bakıyorum. onun dışında asla açıp takip etmiyorum. bu ülkeden ümidim kesileli çok oldu maalesef. umurumda değil artık açıkçası. yarın şeriat geliyor deseler şaşırmam itiraz da etmem. saldım gitti.

Ben yıllardır takip etmiyorum. Zihnimin metkezinde hobilerim ve bazı gruplarım evim ailem. Biraz dışında çok önemli haberler ve ülkemde adelet sağlanması için gözlemlerim, tepkilerim. Kadın programları dizi hiç izlemiyorum. Boşa vakit gibi.

özellikle takip etmiyorum ama maruz kalabiliyoruz.

aski memnu bittiginden beri türk televizyonu izlemiyorum. türkiye siyasetini/gündemini 2015 yazindan beri takip etmiyorum. eksi sözlük'te gözüme baslik carpiyor sadece, o da tercihimle olmuyor. sol frame'de yer aldiklari icin görüyorum. mesela bugün "16 aralik 2025 gain medya'ya kayyum atanmasi" basligi carpti gözüme, girip okumuyorum. baslik yeterince aciklayici zaten. "ayni biatci, despot bedevi zihniyeti hala at kosturuyor" diyip geciyorum. gain medya kim onu da bilmiyorum. onun yerine gidip muhabbet kusu basligi falan okuyorum.
bu gözüme carpan basliklari da cok degil en cok bir iki güne unutuyorum. türkiye'de yasamiyorum, dolayisiyla cevremde de konusulmuyor bu konular. böylece inanilmaz uzagim artik bu konulara.
2023 depreminde bir ay boyunca süreci takip ettim. son 10 senede yaptigim tek istisna oydu ama o da zaten cok olaganüstü bir durumdu.

Ediyorum kısmen . Bizde siyasi çekişmelerin ve 3. Sayfa haberlerinin, aşk dizilerinin devam etmesinin yanı sıra BM'nin bazı kurumlarının İstanbul'a taşınması söz konusu. Ataşehir tarafının Finans merkezi olmasına yönelik faaliyetler de buna eklenebilir.

Ayrıca doğrudan bizi ilgilendirse de dış haberler bizde oldukça kısıtlı.
Yerel kaynaklara yönelmek gerek.

Hangi gündem? Hükümet medyasının dayattığı gündemi takip etmiyorum. Daha çok alternatif medya ve sosyal medya gündemini takip ediyorum.

Kaptan +1
Twitterdan alternatif gündemi takip ediyorum

Meşhur bir laf var ya TR gündemini 1 gün takip etmezsen çok şey kaçırırsın ama 1 yıl takip etmezsen hiçbir şey kaçırmazsın diye. çok haklı buluyorum ve epeydir takip etmiyorum. ara ara önüme düşüyor bir şeyler, bakıyorum her şey gerçekten aynı.

Ben bayağı ediyorum galiba. Mehmet Akif Ersoy olayı bayağı sıkıntılı bir mevzu mesela, haberlerde görmesem bu kadarını yapacaklarını tek başıma düşünemem. Biraz gözümü açıyor haber izlemek.

Türkiye'de etmek lazım. Çünkü bak düşünsene bi ara Apo lacoste giymişti, o gün bilmeden işe lacoste giyip gittiğini düşünsene? Veya bi ara başka bi tişört fetöcülerle özdeşleşmişti. Bilmeden başına iş açma veya yanlış anlaşılma ihtimalin çok yüksek. Bu yüzden ben olsam takip ederim.

ediyorum ama artık her şeye tepkisizim. hiçbir şey için kesinlikle olmaz diyemiyorum. artık olan hiçbir şeye şaşırmıyorum. zaten görmediğimiz ne kaldı ki?

bıraktım.
eskiden bağımsız gazetecileri takip ederdim; artık etmiyorum.
hayat kalitemde artış olmadı dersem, sağlam bir yalan söylemiş olurum.
ek olarak, artık ülkeye dair bir umudum kalmadığına yönelik de okunabilir bu tututmum.
bu memlekette, özgürlükten yana, bireyi önceleyen; devletin biz vatandaşların huzurunu ve mutluluğu sağlayan bir araç olarak yorumlayan politikaların hiç bir zaman kök salamaycağına dair farkındalığın yarattığı bir boş vermişlik hissi.

takip etmiyorum.

tv izlemiyorum gazete okumuyorum +1
takip etmiyorum. +1

turkiyeden yapmak ne demek? Turkiyede yasarken amerikada fiziki bir is mi yapmayi dusunuyorsunuz ? , tam anlamadim.

Swift ten once geografik problemler, vergi, oturum vs gibi bir ton sey aklima geliyor.

merhaba anlattığınız örnekte tam anlamadığım kısımlar var, o yüzden sadece kendi deneyimimi yazayım. örneğinizdeki şahıs fixer-upper yapıyorsa evet karlı bir iş ama kendisi için iyi kazanır. eğer normal bir daireyi dekore edip kiraya veriyorsa ev sahibi için çok da kazançlı olmuyor. öncelikle airbnb’nin kuralları biraz farklı. benim bildiğim çerçevede, ny ve nj eyaletlerinde 30günden az misafir edebilmek için (airbnb diyelim) ev sahibinin de o evde yaşıyor olması gerekiyor. kısaca kâğıt üzerinde kısa süreli airbnb yapmak yasak. Bunun hileleri, shortcutları elbette vardır ancak siz Türkiye’de ikamet ederken orada gibi görünecekse sorun çıkabilir diye düşünüyorum. Diğer eyaletlerin kurallarını bilmiyorum. O kısmı iyi araştırmak lazım.

bizim nyc-nj’de birer dairemiz var, açıkçası kazandırdığı kira bütün yıllık masrafları düşünce (hoa, property tax, sigorta, diğer vergiler vb.) çok da getiride bulunmuyor (mortgage olsa ancak ödemesini çıkarır). yıllık değerlenmesi de öyle ivmeli olmuyor. alırken tax abatement olan bölgelere bakarsanız belki masrafınız bir miktar düşebilir. seçeceğiniz lokasyon da airbnb için talep edilen bir yer olmalı. bizim konum nyc gibi turistik bir yer olsa da berlin’deki daire çok daha fazla kazandırıyor. özetle şunu demek istiyorum; bence ev almak istiyorsanız başka bir amacınız daha olmalı (orada yaşamak gibi), onun dışında kesinlikle daha çok kazandıran yatırım araçları var.

Bu arada dediğiniz olayı dubai ve londra özelinde daha çok duyuyorum. oralar daha avantajlı gibi geliyor, özellikle vergi açısından dubai.

Bu tur video ceken 2 3 kisi var bi suredir. Guven buyuk problem. Mortgage sistemj ile aliniyor evler. Cok buyuk riskleri var. Her sey yolunda giderse cok iyi yatirim. Ama olasi bi olumsuzlukta her sey cok kotu olur

Fiziksel olarak orada degilsen dolandirilma ihtimalin cok yuksek. Ha basindayken de dolandirilabilirsin de bu senaryoda rezalet bir yerde rezalet bir eve ederinin cok ustunde odemek zorunda kalman olasi.

eksisozluk.com

ilişkiye göre değişir. bence normal çünkü ben de öyle biriyim. çok sahiplenici bir tarafım var. karşı tarafı bunaltmayacak derecede olduğu sürece sorun yok bence.

ben genel olarak kimseyi merkeze koymama tarafındayım. sevgili, anne, baba, kanka kim olursa... Nedeni de bir ayrılık veya kazık yeme durumunda o merkezin ortadan kalkması nedeniyle birdenbire psikolojik olarak boşa düşmemek ve daha dirençli olmak için.

Ben de hayatının ortasına koyanlardanım. Maalesef şimdiye kadar bunu hak eden insanlar girmedi hayatıma. Bundan sonra da ne olursa artık. Biz yine merkeze koymaya devam

nasıl ki çocuğunuz olduktan sonra hayatınız değişiyorsa, hayatınıza giren birlikte yaşadığınız kişi sebebiyle de alışkanlıklarınızın değişmesi doğal. fakat "her anın sevgiliye göre planlanması", "yavaşça birine teslimiyet" konuları bence sıkıntılı.
ifade etiğiniz kadarıyla tamamen birine odaklı, bağımlı yaşamak bence partneri dolayısıyla da ilişkiyi zaman içerisinde yoruyor. aynı şekilde sizin de kendinizden ödün vermek pahasına bir başkasına bağımlı olmanız bir süre sonra sizi de ilişkiden soğutabilir.
kısaca ortak paylaşımlarınızın olması doğal ancak hayatınızda sizin tasarladığınız size ait özel zamanlarınız da olmalı.

Yanlış bir şey yok da bu uzun vadede pek sürdürülebilir bir şey olmayabilir. Bir ilişkinin başında iki tarafın da birbirine çok düşkün olması, sürekli birlikte bir şey yapmak istemeleri vb. normal bence. Ancak orta ve uzun vadede aynı tempoyla devam etmek zor, zira bir yandan normalden daha fazla çaba gerektiriyor. Kişisel açıdan da ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır; o hayatın merkezinde olma durumu ilişkiyi bir bağımlılık ya da takıntı seviyesine taşıyabilir.

Bok gibi ülke bok gibi çevre sebebiyle oluşuyor. Mekan ve hayat değiştirebilirseniz geçer

sahiplenilmek isteyen, hayatında güven eksiği olan insanlar hayatını tamamen birilerine göre şekillendirmek ister. en ilerisi bağımlı kişilik bozukluğu. illa ki sevgili hayatımızda belirleyici olabilir ama hayatınızın odağı olduysa bu bence kişiliksizliğe doğru gider. eşim kedi seviyor ben de severim, o gslı ben de gslıyım gibi.

kimse kimsenin alt kümesi ya da kapsayan kümesi olmamalı. aradaki yeterlilik, paylaşım ve yetişkin denkliği bozulur. kapsayan küme kapsadığı kümeyi yetersiz bulmaya başlar, sıkılır, ilgisini kaybeder veya sağlıksız bir zemine taşıyıp manipüle eder, domine eder. alt küme de kapsayan kümenin sınırları içinde sıkışır kalır, yetememe hissiyatıyla kıskançlık/kompleks atakları geçirir, ya da aşırı kabullenici olur ve varlığı gittikçe yok olur, kendi olamaz.

iki birbirine benzer boyutlardaki kümenin bir araya gelip kesişim kümesi oluşturması ideal bir ilişkiye zemin hazırlar.

birlikte ortaya konulan ilişki sahiplenilir, kişiler değil.

Bu bence bizim toplumdaki geleneksel ailenin yapısı ve alışkanlıklarıyla alakalı bir durum.
Geleneksel ailede herkes akşam gelir evine, birlikte oturur. Baba akşam arkadaşlarıyla takılsın, anne iş arkadaşlarıyla yemeğe çıksın gibi şeyleri pek görmeden büyümüş bir toplum olduğumuz bir gerçek. Birlikte yapılan sosyal etkinlikler de "misafirliğe gitmek", bayram ziyareti falan gibi şeyler genelde. Aileden bağımsız aktivite şaşırılan, belli bir noktadan itibaren ayıplanan bir şey. Bana sanki bunun bir ürünüymüş gibi geliyor bu zihniyet.

Laylaylom bir ilişki olmadığı senaryoda, iki tarafın da birbirini öncelikler listesinde tepelere koyması standart beklenti zaten. Bu güzel ama bir insanın hayatının merkezinde olmakla o insanın hayatının tamamı olmak farklı şeyler.

İlişki yapınca hayatındaki diğer herkesi ve her şeyi boşlayan insan klişesi çok itici. Şu an en yakın arkadaşlarımdan ikisi bu durumdan müzdarip. Elbette birlikte olduğumuz insan hayatımızın merkezinde olmalı, önceliğimiz olmalı ama kimileri gibi bu durumu "hiçbir arkadaşımla görüşmemeliyim" gibi manyakça bir noktaya taşımak bir sorun. Ya da tam tersi, karşıdaki insanın arkadaşlarıyla bir plan yaptığı senaryoyu kendisine yönelik bir hakaret gibi almak, "istenmiyorum" diye okumak da eşit derecede deli saçması.

Makul olmakta fayda var. İlişki, sevmek sevilmek şahane ama "bu insan mutlak bir şekilde bana ait olmalı ve hayatının her bir zerresi kontrolüm altında olmalı" bana biraz kompleksli geliyor.

Normal ve değil.

Şöyle normal; ilişkinin başlarındaysanız (örneğin ilk 1 sene) normal.

Şöyle normal değil; hayatın normali bu değil. Hayat inişli çıkışlı. Eğer sevgililiğin ilk dönemlerdeki temposuna çok kapılırsanız hayatınız normale döndüğünde bu sizde "bir şeyler yanlış, demek ki ilişkim yürümüyor" hissi uyandıracak. Sürekli kısa süreli ilişkiler yaşamış insanlar bu hisse çok kapılıyorlar.

Hevesinizi alın, değişen şeylerin tadını çıkarın ama zamanla bunlar yerini "normale" bırakırken yaşayacağınız şeyleri garipsemeyin.

Biriyle ilişki yaşarkenki hayatınızla bekar hayatınız elbette aynı olmaz. Elbette bazı sorumluluklar baki; elbette hayatı ortaklaştırmaktan doğan kalıcı şeyler olacak. Ama ben "sevgilinin hayatın merkezinde olması" sorusunu size sordurtan, o dikkat kesildiğiniz noktaların geçiciliğinden bahsediyorum.

erkeği ile dişisinin birbirinden çok farklı ticaret alanları var. Her defasında erkek sığır, dişi sığır demek yerine kullanımı kolaylaştırmak için farklı isimlendirmeler yapılmış. Bu işin içinde olan, ticaretini yapan için çok makul. Elimde 120 inek var dediğinde kaçı erkek, kaçı dişi, kaçı hiç doğurmamış, kaçı süt veren, kaçı yavru vs anlaşılmaz bu da ekstra soru ve zaman kaybına sebep olur.
Siz sığır diyebilirsiniz, hepsini kapsar.

sığır genel olarak tür adı (insan gibi). inek, doğum yapan dişi sığır oluyor; düve doğum yapmamış dişi sığır; boğa tohumlama yapabilecek (genç) erkek sığır; öküz de tohumlama yapamayacak (yaşlı) erkek sığır oluyor. yani sığır üst küme; inek, düve, boğa ve öküz alt küme gibi düşünebilirsiniz. bilmeyenler hepsine inek deyip geçiyor ama farklı işte.

Abi bak büyükbaş dünyasında bu sınıflandırma yapılabilir neticede farklı özelliklere atıfta bulunuyor ama sırf boy uzunluğuna göre lüferi; defneyaprağı, çinekop, sarıkanat, kofana ve sırtıkara olarak isimlendirmek daha tuhaf, her 10 santimde bir hayvanın ismi değişiyor.

Küçükbaş için de durum aynı, eskiden babamla kurban pazarına gittiğimizde her hayvanı farklı tanımlarlardı... Toklu, kabak vs.

Detaylı entry varmış;

(bkz: büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar sıralı tam liste)

Çiftçinin hayatında anlamı, kıymeti, farkı var ki ayrı ayrı isimlendirmişler. Biz şehirli öküzlere hepsinin bir olması bu durumu değiştirmez.

bizim yediğimiz büyükbaş etleri genelde dana eti olur.
neden dana? çünkü doğum yapmayacak ve süt de vermeyecek.
günde 30 litre su içip bir sürü yem yiyecek, ama verdiği bir şey yok.
o yüzden fazla büyütmeye gerek yok, belli bir olgunluğa erişince kesimhaneye yolla.
doğum yapmış hayvan süt verir.
doğum yapmamış hayvanın doğum yapma potansiyeli vardır.

bu kadar farklı isimlendirilmesinin sebebi bu.
bu isimlendirmeler aslında hayvanın özelliğini belirtiyor.

deneyebilirsiniz. sizin gibi kullanan ve bunu çok uzun süreler çok geniş kitlelere yayabilen bir topluluk olursanız birkaç nesil sonra sığır der geçerler. dil böyle bir şey. kimdi o mavi ile yeşil arasında fark görmeyenler bile var. hani deniz ile ağaç aynı renk diyolla, çünkü hiç farkını bilmemişler. siz unutalım diyorsunuz, zor ama olmayacak iş değil.

Büklüm büklüm

Gündüzüm seninle

www.eksiduyuru.com

m.youtube.com

Yaşamaya mecbursun

yakin zamanda sorulmus, gormemisim. buyuk ustada ve bu saheserine bir saygi durusu olsun o zaman :)
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz

kurumuş bir dal gibiyim

Üstadın kötü şarkısını bilmem diyebilirim rahatlıkla.

Kaderimde hep güzeli aradım

Bu da çok güzel bir parçadır.

Söylenmiş ama yeniden söylemekte bir sakınca görmüyorum:

Kaderimde Hep Güzeli Aradım.

gündüzüm seninle

arkadaşların evinde kutlayacağız. her ne kadar müzikli aktiviteleri sevsek de , gidecek mekan bulmak. rezervasyon yapmak. 50 kişilik yere 200 kişi doldurmaları, ortalığın sigara dumanından ibaret olması ve güvenlik zaafiyeti sebebiyle dışarı çıkmıyoruz.


ortam kötü malum.

kayak tatili yapacaktik ayarlamaya calisirken yilbasina denk geldi. cok ekstra bir sey yapacagimizi dusunmuyorum sadece 3x para vermis olduk.

kedi bakacagim, en sevdigim!

5 arkadaşımla kıbrıs'a gideceğiz . araç kiraladık gündüzleri tüm kıbrıs'ı uçtan uca gezmeyi planlıyoruz geceleri de casinoda atari oynayacağız

son 3 yılbaşında olduğu gibi bu sene de aynı mekanda arkadaşlarla rakı içeceğiz. çalgı çengi, dansöz falan öyle deli saçması şeylerin olmadığı üsturuplu bir akşam.

yakın arkadaşımla dışarı çıkmayı planlıyoruz.

adnan şenses gibi kafaya kravat, bele ceket bağlayıp oynadığım çalgı çengi, dansözlü usturupsuz bir akşam :)

evde aileler arasında toplanıp yemek yiyeceğiz

Cenabetlige bak ya! 31'inde gece vardiyam cikti, aksam 7'den sabah 7ye iste olacagim. 1'i ise tatil gunum, asil 1'inde calismak isterdim. 2-3 kat odenecekti 1'inde calissam.

Keza 26'sinda da double pay durumlari oluacakti calissam, o gun de tatile denk geldi benim vardiyam. 2025'i cenabetlikle bitirip, 2026'ya da cenabetlikle giricez lanetlenmisiz biz.

Ben de bağlanamıyorum şuan.

evet akşamdan beri berbat sözlük, bi arkadaşla mesajlaşıyorum o yüzden sürekli bakıyorum saatlerdir. ara ara kopuyordu, sonuncusu bir saati geçti. cloudflare itinin bk yemesi muhtemelen.

mars dc'deki kesintiden ötürü olduğunu okudum ama bilmiyorum.

hala buyuk basarisizliklar soz konusu.

yarım saat önce yine girilmiyordu

Sedan istiyorsanız Hyundai Accent Blue, Hatchback istiyorsanız Hyundai i20 tavsiyem olsun.

o kmlerde otomatik istiyorsanız. japon veya kore olmalı. i10 i20 olabilir.

bende yaklaşık o aralıklarda bir süredir araç arıyorum,
650k altı egeaların hepsi çöp.
psa grubuna bakmadım bile.
subaru cezbediyor ama modeli düşük olduğu için sürprizlere açık.

sedan istiyorsan 0.9 symbol için temiz araçlar var.
çoluk çocuk bagajı yükleyip gezeyim diyosan araba ruhsatlı fiorinolar da var.

Manuel ve yokuş kalkış desteği istersen 2012-2014 arası chevrolet aveolara bakabilirsin. o fiyatlara alacağın otomatik arabaların her an patlamaya hazır bomba olduğunu bilerek hareket etmek gerek. ha dersen ki ben km- hasar kaydı vb takılmam ya nasip der alırım o zaman citroen grubuna bakabilirsin.

PSA'dan araba alınmaz değil de 1.2 puretech alınmaz ona emin olabilirsin.

performansında bir değişiklik olmaz. bataryası erken bitiyorsa bu sorun çözülür.

iPhonelarda batarya eskiyince Ani kapanma olmasın diye performans azaltma yok muydu? planlı eskitme meselesi bu değil miydi?

daha doğrusu apple, cihazı yavaşlatıyoruz çünkü batarya eskidiği için gibi bir açıklama yapmıştı diye hatırlıyorum. Apple kullanmadığım için daha fazla bilgim yok

emin olmamakla birlikte, telefon şarjdayken performansı artıyorsa, pil değişince de artar diye düşünüyorum.

benim iphone 14 pro ve pil sağlığı %75 idi. değiştirdim ve performansı gerçekten arttı. artık telefonum ısınmıyor ve pili çabucak bitmiyor.

sadece orijinal pil olmasına dikkat edin. troy, apple store gibi yerlerde bu işleminizi yaptırın. zaten 3-4 saatte değiştiriyorlar öğleden önce giderseniz. randevusuz gitmeyin.

değiştirmen için batarya ölüyor zaten. arada çok fark var. değişmeni mecbur kılıyor ya da yeni telefon almanı.

Ben bu islerden anlayan bir arkadastan performansa etkisi var diye biliyorum.

12 kullanıyordum. Pili değiştirtmem telefonu yenilemişçesine etkili oldu.
Isınıp kasan telefon canlandı. Halbuki pil ömrü de 80'lerdeydi performans yönetimi de uygulandı demiyordu.

türkçe ok. bugün verdim.

VFS için bordro türkçe, dilekçe/mektup ingilizce.

Hipokondriyak teşhisi de koyabilir gibi geldi bana.

Yine de beslenme alışkanlığınızı gözden geçirmenizi ve spora başlamanızı tavsiye ederim. Bir de film önereyim.

Geçmiş olsun.

www.youtube.com

egzersiz gerekli. spora başlayın, mümkünse hem ağırlık hem kardiyo. en kötü ihtimalle haftada 4 gün min 1 saat tempolu yürüyüş yapın.

Hipertansiyon, ailede erken yaşta kalp rahatsızlığı gibi ek risk faktörünüz yoksa bu değerler endişe edilecek değerler değil. ldl için akdeniz tipi diyet yapabilirsiniz.
Son tahlilin üzerinden sadece bir ay geçmiş, yeni bir tetkik için erken. İlla yaptıracaksanız da doktorunuz şeker ve kolesterol için hangi tahlilleri isteyeceğini biliyor, merak etmeyin.

aralikli oruc cok iyi gelir size.

Olmaz. Açıklama boş bırak muabbeti saçma bir efsane.

sıkıntılı, senin indirim kuponu sattıgın kişinin iban'ına gittigini nereden biliyorsun? O da belki başkasının iban'ını veriyor ve bu kişi de devamını yazmama gerek yok sanırım. mutlaka açıklamaya yaz.

yargıtay'a göre; açıklama kısmını boş bırakmak "bir borcun ödenmesi" anlamına gelir. ve geri isteme durumu olursa sıkıntı yaşarsınız.

Her bankanın borç yapılandırma konusunda görüşü ve politikası farklı ve banka aynı olsa bile uygulamasının zaman içinde aynı kalmama, değişme ihtimali de var.
Yapılandırmanın bir masraf ve maliyeti var. Mesela söylediğiniz iki faiz oranının aralığı çok az. O masrafı karşılayacağını ve yapılandırma külfetine değer bir fayda yaratacağını sanmıyorum. Ama yine de gidip bir konuşmanızda fayda var.

haritada işaretli yere değil, adrese bakın:
gib.gov.tr

Küçükçekmece Gölü civarı olabilir, Fındıklı Kabataş arası böyle sandalların olduğu bir yer vardı ama tarihe karıştı orası.

tam olarak burası

40.98125485136262, 28.773164251734023

maps.app.goo.gl

anlaşmalı olduğu sürece ve arabanın durumu dilekçede belirtildiği sürece sorun olmaz.

peki karşı tarafa kasadan altın vereceğiz. ama haliyle dekont mekont olmayacak. onu belgelemenin bir yolu var mı?

altınlar tarafımca bu amaçla alınmıştır. imza ali, veli, 49, 50.

Arabanın mahkeme esnasında kardeşiniz üzerinden olması sorun olmaz.
Ama ben altınları verme aşamasını avukat eşliğinde yapmayı tercih ederdim. Kaç adet hangi çeşit altın verildi vs gibi ayrıntılar ilerisi için önemli olabilir.
Boşanma aşamasında altınları hak etmemize rağmen eksik verildi, o an için bir şey demedik ortada çocuk var diye ama hala yıllar sonra bile canımızı sıkabiliyor. Bilginize

Protokolde karşı tarafa verilen şeylerin devri sonrası feragat edileceğine dair ifade olması gerekiyor diye biliyorum. Hukukçu değilim ama etrafta boşananlardan bildiğim kadarıyla farklı şekillerde feragat ifadeleri mevcut.
x.com

Altın vb varsa sanki avukatla ilerleseniz daha iyi.

kis lastiginde 1 numara NOKIAN
ondan sonra digerleri.

nerden biliyorsun diyeceksin, sabah kalktigimda hava -20c, ise giderken de yol buz kapliydi. araba ustunde nokian takili.

bridgestone blizzak al güzel.

blizzak +

www.tyrereviews.com

Bende üçüncüsü var, dağdayim. Şu ana kadar bir sorun yaşamadım, genelde kışın birkaç gün kalan 20 cm falan kar oluyor.
Kış lastiği her işte en iyisi demek olmuyor, bazısı buzda daha iyi, bazısı karda, bazısı yağmurda. Bu sebepten kullanacaginiz koşullara bakmak lazım.

bir alp köyünde yasiyoruz. etrafimiz kayak pisti falan dolu yani o derece kis oluyor. kis lastigi olarak michelin x-ice snow kullaniyoruz. özellikle görünmeye düz buzlanma icin aldik. gayet iyi ve sifir problem. öncesinde goodyear kullaniyorduk problemsiz.

Güncel sürümleri kullanman zor olabilir Office 2016 mac versiyonu kullanabilirsin gibi

Hepsi var fakat bulabilmek biraz zahmetli olacaktır

En günceli bulamamak sorun değil fakat bir arkadaşım yeni m4 çiplerde iyice zorlaşmış sanırım gibi bir şey söyledi ama bilmiyorum o da emin değil sorayım dedim

2015 yılından beri mac kullanıyorum. önceleri adblocker falan serbestti sonra apple yasakladı. eskiden bir programı bir defa cracklardın adobe programları için konuşuyorum ebediyete kadar kullanırdın. 2022 den beri kırıyorsun bir süre sonra patlıyor vb uğraştırıyor.

hocam niye apple alacağına karar ver. hani ben açıcam adobe ürünlerini ps ai. sabahtan akşama bunları yapıcam. ben kapansın donsun. yavaşlasın istemiyorum dersen mantıklı. logic prox final cut pro kullanıcam diyorsan yine mantıklı. apple ın bu pahalı monitörlerinden alcam. renk kalibrasyonu yapıcam. benim işim renkler grafikler falan diyorsan o da mantıklı.


yaw kaç senedir windows kullanıyorum bu sefer de apple alayım. zaten m4 işlemcili mac mininin fiyatı da uygun diyorsan orada bence dur. spor olsun diye alıncak alet değil apple ve bana sorarsan eski kalitesi de yok. ben 2015 macbook pro nun en yüksek seviye bilgisyarını aldım. aldığım günden beri 1 defa kapatmadım. hala çalışıyor ama yeniler pek öyle değil.


hocam ben mesela ilk zamanlar program cracklarken çok zorlandım. hiç bişey bilmiyordum. mesela bilgisayarımın içine giriyorum herşey gizli.bi klasör arıyorum gizli olduğu için göremiyorum. iki tıkla yapılcak şeymiş ama insan bilmeyince zorlanıyor. yapar mısın yaparsın. internettte sebil gibi program var. çok spesifik bişey aramıyorsan bulursun. bunu adresi de rutracker üye olurken google translate kullan. sonra zaten arama çubuğu var arıyosun indiriyosun. birisi çalışmasa diğeri çalışıyor sıkıntı olmuyor.

geçenlerde app store'a ublock origin lite geldiğini fark ettim.
çok test etmedim ama safari'deki reklamları engelliyordu. malum diğer tarayıcılar çok pil yiyor.
Fodera

@fodera, hep Windows kullandım simdiye kadar ve evet açıkçası mac mini m4 kafamı cok kurcaliyor, cok guzel alet beni bir 10 yil goturur diye düşünüyorum ve fiyatı da cok iyi geliyor.

Ableton kullanacağım, arada photoshop vs kullanırım. Belki almışken logic bakarim vs. Hardcore kullanmayacagim ama tum islerimi de gorur diye düşünüyorum.

Ama mesela ableton indirip yüklerken sorun yaşarsam tadım kaçar işte, windosta bunlar hic sorun olmuyor

hocam çok basit bir yöntem önereceğim.

rutracker a gir. google translate yardımıyla üye ol(rusça çıkıyor) sonra arama çubuğuna ableton xxxx(vangi versiyonu istiyorsan) macos yaz çıkan sonuçlara bak.
seed e göre sırala. tıkla bi tanesine oradaki yorumları yine google translate vasıtasıyla oku. genelde ruslar takıldığı için adam bu çalışmıyor dese bile rusça yazıyor.


öyle iki üç sonuca baksan olayı anlarsın. zaten apple m falan yazıyor. eski maclar için. yanında intel diye belirtiyor.

istediğin tim programlara bu sistemle bak. logic pro dahil.

öteki torrent sitelerine de bulaşma. burada varsa kesinlikle vardır. yoksa hiç bi yerde yoktur muhtemelen virüslü fake dosyadır.

adobe falan bulamazsan bana haber ver cgpeers den bakayım.

cgpeers de bu aklına gelen tüm grafik video programlarını. hazır templatelerin. ps actionlarının paylaşıldığı bir yer ama üye alımına kapalıdır. yardımcı olurum

bunun daha düşük hali olabilir ama bence biraz fazla aşınmış, ayrıca sürekli jel veya protez yaptırıyorsanız 1 haftadan daha uzun aralar vermeniz daha iyi gibi. yaptırdığınız yerden ziyade yaptırma sıklığınız kötü.

6 senedir ara vermeden kalıcı oje yaptırıyorum hiç böyle olmadı tırnaklarım. kalıcı ojeyi yaptırdığınız yere çıkarttırmanızı tavsiye edebilirim. ojeyi,bazı bildikleri için ne kadar derine ineceklerini biliyorlar. bu üstten ojeyi alıcam diye tırnak üstünden de almış.

reversal of fortune’da haklı ya çıkarttırınca hemen yenisini yaptıracaksanız yada 1-2 ay tırnağın kendine gelmesine süre tanıyacaksanız.

Fazla kazımışlar gibi duruyor. Buna benzer görüntü bende de zaman zaman oluyor. Çözüm olarak zaman zaman tırnaklarımı dinlendiriyorum, sürekli gitmiyorum artık. Bağımlılık gibi bişi :(

1993 - atv
ertuğ koruyan

ben hep öyle yapıyorum (detarjanı kazana çamaşırların yanına koymak). çok köpükleme temiz oluyor anlamına gelmiyor bu arada. detarjanı da çok kullanmanıza gerek yok. 60 ml koyuyorum ben genelde.

Çamaşır makine deterjanının elde yıkama deterjanından farkı odur zaten. Köpürmeden temizler.
Köpük konusunda ısrarcıysan elde yıkama deterjanı koy. Ama köpük makineden taşabilir, haberin olsun.

ben komple hiç bilmiyormuşum konuyu.. teşekkürler.. içine atacağım artık. peki yumuşatıcı varoldugu yerde kalması değil mi ?

Yumuşatıcı, yumuşatıcı gözünde kalacak evet. Onu deterjan gibi yıkamanın en başından almıyor makineler, durulamaya geçerken kullanıyor.

deterjanı makinenin gözüne koymakla içine atmak arasında hiçbir fark yok. hatta bence eğer toz deterjan ise suyla karışıp çamaşırlarla buluşması, yani göze koymanız daha iyi. içine atarsanız oraya su gelene kadar kuru deterjan kıyafete yapışıp kalır.

Makine kabaca şöyle çalışır:

Düğmeye bastınız, önce kazanı bir iki tur boş döndürür. Çamaşırlar eşit dağılsın diye. (Bazı kontroller de var ama atlıyorum detayları)

Sonra, su almaya başlayınca, aldığı (ve ısıttığı) suyu deterjan gözesinden geçirerek alır.

Eğer ön yıkamalı program çalıştırdıysanız, sadece küçük deterjan gözüne konan deterjanı alır.

Eğer ön yıkamasız bir program çalıştırdıysanız, son 20 küsür yılda üretilen makineler tedbiren hem büyük hem küçük deterjan gözündeki tüm deterjanı alır. Yani yanlış göze koysanız dahi alır o deterjanı.

Makine ilk su almada tüm deterjanı aldığı için, deterjanı direkt içine koymanızla arasında çok bir fark yok. (Önyıkamasız program için söylüyorum)
Hatta su alırken çekmeceyi temizleyip deterjanı suda daha iyi çözdüğü için, çamaşırda deterjan kalıntısı, kitlesi, lekesi kalmasını da engeller.
Matik deterjanlar (Otomatik makine) zaten çok köpürmez, köpürmemeli. Köpük görmemenizde sorun yok. Yıkama sonunda deterjan çekmecesi boş ise deterjanınızı alıp yıkamış demektir.

İlk sıkmaya kadar hep aynı deterjanlı suyla yapılır yıkama işlemi.

Çözüm önerilerim:

-Tek seferde makineye attığınız kıyafet miktarını bir seviye azaltmak. Çok doldurmamak.

-Deterjan miktarını arttırmayı denemek.

-Çamaşırlar yıpranmayacaksa suyun derecesini yükseltmek.

-Deterjan markasını değiştirmeyi denemek, sıvı deterjan denemek.

-En olmadı, Şikayetvar'a falan "falan marka makinem temiz yıkamıyor" yazıp makineyi servise ücretsiz bir kontrol ettirmek. Olmadı, makineyi değiştirmek.

Yumuşatıcı uygulamanın tek yolu, çekmecedeki yumuşatıcı bölümüne koymak. Farklı bir yöntemi yok.

Zaten çalışma sistemi o değil mi? Yani nette böyle bir bilgi varsa onu çekip başka bir kullanıcıya sunuyor, bu öğrenme mi dersen değil tabii.

hayır sizinle olan konuşmalar için öğreniyor ama bunu genele yayamıyor.

mesela ben ona pizza çok leziz bir yiyecek demişim, benden bu bilgiyi aldı ya, aylar sonra ben lezzet yiyecek gibi konulardan söz etmişsem ya da bir soru sormuşsam bunlarla ilgili hemen pizza diyor. böyle şeyleri dikkatimi çekiyor. benden aldığı bilgileri yine bana kendi araştırmasıymış gibi sunuyor sanki.

yapay zeka henüz niş bir kavramken microsoft herkesten öğrenen bir yapay zekalı chatbot yapmıştı.

sosyal medya 12 saat gibi bir sürede bu robotu (ismi tay) ırkçı, anti-feminist, nazi, kaba-saba küfürbaz biri haline getirdiler.
aşırı toksik bir şey oldu.

o yüzden yapay zekalar şimdi dışarıdan gelen kontrolsüz input'ları hemen kabul etmiyorlar.

www.youtube.com

---
ama bahsettiğiniz manipülasyon şöyle mümkün;
mesela wikipedia'da istediğiniz manipülasyonu yazıyorsunuz. eğer o hatalı bilgi varolmaya devam ederse, yeni model güncellemesinde ai modelleri onu da bilgi kütüphanesine katıyor. sözde ermeni soykırımı gibi manipülasyonlar bu şekilde yapılıyor. eksisozluk hatta eksiduyuru'dan da öğreniyor yapay zekalar. buraları da okuyorlar. yapay zeka'nın tarafsız olması çok zor ve istenirse kolayca manipüle edebilir kullanıcılarını.

bir de; ai modelleri artık web'ten bir şeyler arayabiliyor. claude mesela arkaplanda brave search'ü kullanıyor.

sen claude ile konuşurken buranın sefiri kimdir ara bul bana söyle dersen, o da internette aradığında "buranın sefiri hasan hüseyindir" yazdığın websitesine girerse o bilgiyi alıp sana verir.

onu sen yapamazsın, ai botları web sitelerini gezerek bilgi topluyor.

Aylık bilişim haberlerini tavsiyem yurtdışı kaynaklardan forumlardan izle .
Evet benim şu ana kadar anladığım yapay zeka ile hackerlik işini de devralıyor ve internette muhatap olunan kurum uygulama ve diğer kaynaklarından çok gerçekçi sahte mesajlar almaya, oltaya takılmalara sebep olacak türden yeni tuzaklar da kurabiliyor .

Linki dinlemedim ama bir saatlik ses kaydını bir seferde yapmanıza gerek yok demek için geldim. Bölüm bölüm okuyup birleştirebilirsiniz, daha düzgün olur.

Aa evet mesela nefesim tükenmeye doğru durdurur, dinlenir tekrar başlar sonra onları birleştiririm.

Teşekkürler kobuzchumelek. Iyiki varsın burada.

mikrofondan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama ses çok anlaşılmıyor bir de akıcı değil.
bir kere çok hızlı okuyorsunuz, cümleleri olmadık yerlerden bölüp bir sonraki cümleyle devam ettiriyorsunuz. mesela cümlenin bittiği belli ama devam ediyor gibi. çok fazla virgül varmış gibi konuşuyorsunuz.
yapacağını, vereceğini şeklinde okunmaz. yapıcaanı, vericeeni şeklinde okunur.
ya da yazıda tam hatırlamıyorum bir yerde ile geçiyor ama atıyorum sopa ile vurdu diyorsa bu şekilde okunmaz. sopayla vurdu diye okunur.
nefes kısmı için de diyafram nefesi çalışmanızı öneririm. youtube'dan bakabilirsiniz. çok basittir günde birkaç dakika çalışarak diyaframınızı geliştirebilirsiniz ayrıca dil hareketleri de oluyor onları da yaparsanız konuşmanız daha anlaşılır olur.
yolun çok başındasınız çalışmayla geliştirilir yazdıklarım hevesinizi kırmasın biraz bodoslama yazmış olabilirim.

not: 2 sene dublaj eğitimi aldım orada öğrendiklerime istinaden yorumladım.

Teşekkürler matilda. Hevesim kırılmaz zaten hobi olarak kuracağım sayfayı. Kar amacım yok.
Benim hiç eğitimim yok, yarım dönemlik diksiyon dersi almıştım sadece tiyatro sanatçısından.

Biraz dublaj üzerine çalışayım. Birde bol bol şiir oku demişti tiyatro hocam.

Tekvav Teşekküvlev matilda yardımcı oldun bile. Evet bazı çocuk hikayelerine tiyatro gibi hava katmak istiyorum.

nefes dayanıklılık süremi uzatmak için kullanacağım diyafram egzersizlerini.

dublaj üzerine çalışmak çok eğlenceli. ben normal hayatımdaki mental problemlerimden dolayı devam edememiştim, çok sevdiğim bi hobiydi sonra da çok zam yaptılar maddi olarak zorlar diye devam etmedim.
dublaj dersleri mutlaka vardır youtube'da falan ya da udemy'de onlara çalışabilirsiniz.
diyafram nefesi almayı öğrenmek çok önemli ve çok işinize yarar.
yardımcı olabileceğim bir şey olursa seve seve <3

uzun süredir sesli kitap dinliyorum tabi ki ilk dinleyişte çok çok yadırgadım..mikrofon özellikle önemli, ses yankı yapıyor birde biraz sezen aksu tınlamasında konuşuyorsunuz, bazı harfleri çok yuvarlıyorsunuz.. kelimelerin sonuna doğru sanki daha çok yuvarlıyorsunuz..önemli olan kayıt ettikten sonra nefes alışverişlerinizi kırpmanız, fısıldar gibi okuyorsunuz biraz.. yavaş yavaş yaptıkça dinledikçe kendi kendinizi düzeltirsiniz.

şöyle birşey yapsanız aslında, bir sesli kitap 10 dk dinleyip aynı şekilde anynı tonda canlandırıp karşılaştırarak dinlemek...

sesli kitaplar artık tiyatro gibi canlandırılan bir hale de dönüşüyor, tonlamalar seslenmeler sanki gerçekmiş gibi falan yapılıyor.. harry potter seriside cast ile birlikte yapılandaki gibi bu bayadır yapılıyor buna da kayabilirsiniz..

ekipmanlarınızda sıkıntı olabilir mi? gerçi bas ağırlıklı pc hoperlöründen dinledim.

Eja, çok teşekkür ederi. zaten sesli kitap dinlerim. Biraz da seslendirmesini bulamadığım kitaplar bunlar.

Birde hiç yormayan bir hobi bu. Çok güzel bi şey öneririm herkese.

Ground, evet ekipmanlarım sıkıntılı. Daha iyi aletlere okuyacağım inşAllah.

Bu arada, hobi olarak okuyacağım, site hazırlayacağım falan diyorsunuz, bu işin telif hakkı yönünü araştırdınız mı acaba? Telifsiz kitaplar okuyun bari, onlarda sıkıntı olmaz.

yeğenim avukat o yardımcı oluyor bu konularda. teşekkür ederim.

Merhaba, ben de şevk kırmadan birkac sey demek istiyorum. Eski bir TRT personeli olarak kendimde buna hak gordum.

Ses tonunuzdan ziyade okumanizda, vurgunuzda buyuk bir hissizlik var. Ve sanki sayfalari ilk kez okumus gibisiniz.

duster, evet. konulara iyi hakim olmam lazım ki güzel iletebileyim. bu kitap çocukluğumdan kalma o zamandan beridir hiç okumadım.

tiyatro hocamız da şiir okurken, nerde durmalısınız nerde triplere girmelisiniz. bunları çok iyi ayarlamanız lazım demişti.

çok teşekkür ederim cevabın için

ağzını aç, sesin çıksın.

sesli kitap okumak alzeimer'a iyi geliyormuş.

Çalıştığım şirketin bir faaliyet alanı da sesli prodüksiyon üretmek. Çok güzel öneriler verilmiş, ben de birkaç tane ekleyeceğim.

*Kayıttan önce tatlı, şerbetli şeyler, aşırı sıcak veya soğuk içecekler tüketmeyin, sesinizi boğar.
*Sesin açılması ve yorgun olmaması açısından en uygun saatler 11:00-15:00 arası, mümkünse kayıt öncesi birkaç saat sesinizi dinlendirin.
*Metni 2-3 defa yüksek sesle okuyup es vereceğiniz, vurgu olması gereken vb yerleri metin üzerinde not almak kayıt esnasında çok fayda sağlar.
*Mikrofonla birkaç defa test alın, yakınlık, yan veya düz durmak, yükseklik vb. En içinize sinen pozisyonu seçin. Kaydı ayakta yaptığınızı varsayıyorum bu arada :).
*Metni bölümlere ayırıp, ayrı ayrı kaydedip birleştirebilirsiniz. Bir sonraki bölüme başlamadan önceki bölümün son kısmını dinleyip ses yüksekliği, okuma hızı vb konuları dikkate alın. Yoksa aşırı kopuk kopuk olur.

Haydi başarılar :).

abooov fena gaza geldim. :)

şimdi ben harıl harıl dublaj çalışıyorum. ses egzersizleri bırrrr falan yapıyorum.

storytel'e üye olup profesyonellerin okumalarını dinleyin. bu da geliştirir.

apple store yapar evet.

yıllar önce apple store zorlu center'da ben tam olarak bu dediğinizi yaptım. aslında niyetim bu bile değildi, sadece durumu gösterdim ve sorumlu arkadaş daha ben talep etmeden değiştirdi.

son yıllarda bu tip konularda vatandaşlarımız apple store'u çok suistimal ettiği için bu tip jestlerin azaldığını duymuştum, yine de şansınızı deneyin.

vfs'ye geçince biraz değişti. Randevu alıp belge yükleme adımına geçin, orada kategorilere göre belgeler çıkacak.

Vize garantili belge listesi:

Pasaport sayfaları,
Travel history için başka pasaport varsa onun sayfaları,
Maaş bordrosu (iş yerinden başlangıç tarihini ve maaşı doğrular bir dilekçe ile birlikte),
hesap dökümü - banka hareketleri,
İş yerinden izin belgesi,
Kalacak yer için arkadaş / aile seçildiyse onun adres kanıtı, UK oturum izni, iş yerinden çalışma belgesi ve onun yazdığı tarihleri doğrulayan bir dilekçe

merhaba. oralardaki linklerin birinde ya da email ile checklist gelmis olması lazım. zorunlu evraklar orada yazıyor ve onu zaten her halukarda doldurup yuklemeniz gerekecek.
liste de sizin ne amacla, kime gideceginize gore degısecektir ancak sunun faydalı olacagını dusunuyorum:
Pasaportlar tum veya Dolu Sayfalar
Kisisel Dilekce
Son 3 aylik bordro
Ikametgah
Aile Nufus Kayit Ornegi
Tum aile kimlik fotokopisi
Adli sicil kaydi
Banka ekstresi son 3 aylik, islak imzali
Bilet
Tapu
Saglik Sigortasi
Basvuru Formu
Checklist
davet eden varsa onun pasaport
davet eden varsa onun Share Code
davet eden varsa onun Dilekce
davet eden varsa onun hesap hareketleri
davet eden varsa onun is yeri yazisi
davet eden varsa onun proof of address
davet eden varsa onun payslip

parlatıcı koymazsanız ıslak kalır. tuz koymazsanız çizik çizik olur.

Çeşme suyunuz aşırı sert değilse tuz koymanıza gerek yok, şu üçü beşi bir arada kapsül deterjanlardaki tuz yetip artıyor. Ama parlatıcı kullanırsanız daha iyi kurur, evet.

bir de yarım saatlik hızlı programda falan yıkıyorsanız onlar yıkayıp bırakır.

Hava çıkışlarını engelleyen bir şey var mı bakın. Bazen kesme tahtası vb şeyler hava çıkışlarının önünü kapatabiliyor yerleştirirken.

Migros. Zaten kedim için aldım. Bayılıyor ağaçla oynamaya.

www.carrefoursa.com

internetten al, bir kere alıyorsun yerin varsa gür ve pahalı olanından al diğerleri cücük gibi duruyor, sonra ek dal alarak gürleştirmeye çalışıyorsun çirkin oluyor. bir sefer al parayı tam ver güzelinden al.
www.trendyol.com

mesela bu fiyatı bana çok uygun geldi, ben geçen sene dışardan 1500 tl ye bunun yarısı ve daha seyrek olanını almıştım

Mr.DIY mağazalarında çok uygun fiyata bulabiliyordunuz ancak stokları kontrol edin. Migros ve Carrefour'da da durum aynı, stok yoktur muhtemelen ama şansınızı deneyin. Bu 3 markada stok bulursanız en iyi alternatif bunlar. Yılbaşına çok az kaldığı için stoklar tükenmiştir...

Eğer yılbaşı süsleri de alacaksanız, IKEA o şartlar altında mantıklı olabilir, ağaç+ışık+süs şeklinde setleri var, o haliyle fiyat fena değil. Sadece ağaç alacaksanız ağaçları bence rakiplerine göre dandik ve pahalı.

Trendyol, amazon vb. yerlerde fiyatlar bence çok pahalı. Ben tercih etmedim.

Euroflora cok kaliteli agaclar getirir, senelerce kullanilacak bir yilbasi agaci ariyorsaniz oraya da bakabilirsiniz. Eskiden metro’da da bulunurdu.

google stitch

Haftasonu market alışverişi, canın sıkılınca akşam direksiyon başına plansız geçerek kafa boşaltmak için harika oluyor.

Her yerde evin var gibi. Ufacık bir şey mi aldın at gitsin arabaya. Önce interneti gez avm, park araştır. Sonra aa ben buraya giderim ki diyorsun. Evde bir şey mj eksik bin al gel 2 dakikada. Mis mis.
Ama en sevdiim yanı daha önce görmediğim yollardan geçmek.
Biz hafta sonları aile ziyareti yaparız daha çok.
Ama senede bir tatile gideriz, günü birlik yakın şehirlere gideriz birkaç ayda bir.

Ben hep arabadan verim alamayan insanlardan oldum. Evden işe kullanıyordum hep. Araları da kabaca 4-5km gibi bir mesafeydi. Senede 2 kere tatile falan gidip gel o kadar.
Bir şeyler içtiğimde de kullanmıyorum asla. Böyle böyle derken senede toplasan 10.000km yaptığım olmamıştır sanırım.

Arabayı sattım, evi taşıdım iki ay önce. Keyfim yerinde. Arabaya gerçekten ihtiyaç yoksa tantanasına değmiyor.

İstanbul için, 50 metreden uzak her yere, her zaman arabayla gidiyorum. Sporsuzluk oluyor tabii. Alışınca, araçsız yapamıyorsunuz.

En önemli avantajları saat ve güzergah sınırı olmaksızın istediğiniz yere gidebilmeniz, bir de poşet, valiz, eşya taşımamanız. Özgürlük yani bir nevi.

dışarı her çıktığımda kullanıyorum bu nası soru? toplu taşıma kullanımım sıfır. (havalimanına gidiş dönüş harici)

sadece yürüme mesafesindeki markete fırına giderken araba kullanmam onun harici her yere arabayla. sırf dur araba aldık kullanayım diye değil, ihtiyaç zaten. ama tatile vs giderken de lazım oluyor. diyelim 8-9 saatlik yere gideceksin, gideceğin yerde 1 hafta araba lazım olacak, arabayla gitmek daha mantıklı.

diyelim ankara-istanbul gidiceksin yine araba mantıklı özelikle en az 2 kişiysen. yakın şehirlere gezmeye gidilebilir. uzak parklara ormanlara vs gidilebilir.

tahta pencereli eve 5 milyon yazmışlar. çok bile

ucuz derken? insanlar bu kadar kolay mı para kazanıyor anlamadım.

ayrıca evde en az 2-3 milyonluk masraf var.

banyo, tuvalet baştan yapılsa yeri.
konumu iyi değil. ulaşımın herhangi bir yere sıkıntılı olduğu bir yer.

Etimesgut Alsancak mahallesindeki diğer satılık ilanlarına nazaran hiç de ucuz değil gibi duruyor.

Piyasaya göre normal. Çok bile.

Alsancak ile Bağlıca'yı, Şirinevler - Ataköy şeklinde düşünebilirsiniz. İkisinde de oturmuş birisi olarak, yakınlığına rağmen aralarında ciddi fark var. Yeni Mit binası, askeriye, metro söylentisi gibi etkilerle Alsancak'ta bu fiyatlara çıkıldı. Yazılanlara katılıyorum; ucuz değil ve masraf istiyor.

nesi ucuz? en fazla 3.5 eder.

metrekare değeri doğruysa bu fiyata ucuz sayılır. 290 m2, 5+1 diyor. 3+1 evler 100 m2'den başlarken bunu iki daire gibi düşünebilirsiniz. normal aileler için fazla olur ama 3 kuşak bir arada yaşanacaksa (dede/babanne, anne/baba ve çocuk olarak) bu işe ideal ev gibi.

ucuz degil, fiyatı ortalama diyelim

@ yap desem yapmazsin he

evet ben bağlıcadaki evler ile kıyaslamıştım

geniş bir ev olması ve terası dışında bi artısı yok. ki bunlar bana göre dezavantaj mesela. ucuz değil yani.

Ankara'da evler daha ucuz. İstanbul ile kıyaslama.

mangal tadı istiyorsan döküm almak en iyisi. lava markanın güzel döküm tavaları mevcut.

döküm tava kullanması biraz zordur ama mangal tadına en yakını onunla alırsın. pişirirken tavayı iyice ısıttığından emin olmalısın. üstüne elini tut 5 e kadar say. elini çekmeden duramıyorsan ısıtamamışsın demektir. ısındıktan sonra eti koy ve zevkine göre bir kaç dakika her yüzünü mühürle. tavukda ise tam tersi kısık ateşte çok ısıtmadan yavaş yavaş ve bolca çevirerek pişir. birde evin içinde yapacaksan duman olayı var tüm evi sis kaplayabilir. balkon varsa dışarda küçük tüp yada canavar ocak ile yapmanı öneririm.

Aslında su buharıyla pişiren elektrikli ızgaralar var. Tam olmasa da mangal tadı veriyordu ama evin içinde çok is yapıyor. Balkon, teras ya da müstakil evlerde kullanılabilir.

Taner mangal tadında yapıyor ve evde duman olmuyor;

www.hepsiburada.com

Tava değil ama @bradshaw +1 diyorum, Taner mangal tadında oluyor. Ben temizliğinden hoşlanmıyorum o ayrı.

iyi bir tost makinası. balık hariç her şeyi yapıyorum mangalla farkı yok.

Taner+1

illa 2 marka mı var, muscletech yıllardır reklamı yapılan firma ama bence balon, myprotein kullanıyorum yıllardır memnunum. şekerli tadı ve topaklanma yok

Muscletech Nitrotech kurabiye aromalı kullanıyorum. Tavsiye ederim.

@nahtoderfahrung

birçok marka var ama çok para vermek istemiyorum. Myprotein Türkiye'de bulamadım.

Suplementler sitesinde kingsize creatine ile kampanyası var yapıştırdım bi tane. Deneyip göreceğiz.

7 yıldır ttnet fiber kullanıyorum. bir kere kesinti oldu sadece.

altyapı ttnet ise diğer sağlayıcılar 100 mbpsden fazla veremeyebilir.

Hepsini aradım sordum 1000 diyorlar

taahhutsuz olanlardan ilerle.

turk.net, millenicom ve netspeed var. turk telekom altyapisini kullanan.

ben millenicom kullaniyorum memnunum.

turk.net hiç önermem. kesinlikle muhatap bulamıyorsun. annemlerin interneti 4 gün boyunca yoktu asla telefonla kimseye ulaşamıyorsun. canlı destek var oraya yazıyorum 1'de yazdıysam 5'te cevap veriyolar tekrar yazıyorum 3 saat sonra cevap geliyor. ben bir şey yazıyorum onlar bambaşka bir şey söylüyor. YALAN SÖYLÜYORLAR. yok türk telekom kaynaklı zart zurt. sonra anlaşıldı ki modem kaynaklıymış 4. gün gelip modemi değiştirdiler.
biz de turk.net kullanıyorduk kopmalar çoktu. şu an oturduğumuz apartman çoğunluk superonline kullanıyor ama kopmalar olduğundan şikayet ediyorlar. ben ttnet kullanıyorum (pahalı) ama sadece 1 kere deprem olduğunda 2 saat koptu onun dışında 3 aydır hiç kopma yok.

çok uçuk fiyat farkı yoksa tt öneririm, diğerlerinin müşteri hizmetleri sıkıntılı.

türk telekom

hocam kablonet'in kalitesinden memnunsanız (kaliteden kastım kopma, altyapısal sorunlar olmaması vs.) hız sınırımı 200'e çıkardılar (infinity 401 modem lazım ama, önceki modellere vermiyor). fiyat/performans olarak en iyisi kablonet bence ki ben tv de falan da kullandığım için daha iyi oluyor bana.

tt altyapısını kullanan 50 tane iss vardır heralde.

ama popüler olarak türknet, netspeed, netgsm vs önerebilirim.

superonline, ttnet ve türknet kullanıyorum.

türkneti yeni iptal ettim çünkü 1000 mbit vermiyorlardı. ttnete geçtim.

türknet tech savvy olan kullanıcılar için sorun yaratmaz. ama en basit modem ayarını yapamayan kişiler için sıkıntılı bir müşteri temsilci sistemi var. not bırakınca birkaç saat sonra döndükleri de oluyor 15 dk sonra da. yoğunluğa bağlı. çok sorun yaşamadım ama istediğim hızı veremeyince çıktım. iptal olayı da oldukça basit eğer taahahüt imzalamadıysanız.

ttnet, 1000 mbit hızına geçtim. tam 1000 mbit veremiyor zaten veremeyeceğinde farkındayım. genelde %8-10 kayıp oluyor ethernette. yani 910-920 mbit alıyorum. bu kayıplar gayet normal. yaşadığım yerde birkaç kere akşam saatlerinde hızdan öte sayfaların açılışında bariz yavaşlama gördüm, sorunu dile getirdim, sonra bir daha olmadı. kendi routerınızı kullanmanıza izin veriyorlar. bu güzel birşey. verdikleri routerlar iyi değil. arıza olursa 1 gün sonra hemen geliyorlar (benim bölgemde en azından). 1000 mbite 50 mbit upload gibi komik bir hız veriyorlar.

superonline hem hizmet hem hız konusunda iyi. müşteri hizmetleri ve saha ekibi hızlı diyebilirim. 3-6 ayda bir hizmetten memnumusunuz diye kapımıza geliyorlardı en son.

8,5 sene boyunca Kablonet kullandım, 1 ay önce Türknet Gigafiber'e geçtim.

Kablonet'te neredeyse kesinti olmadı gibi bir şey, hizmet gerçekten iyiydi. Türknet'te bu seviyede bir kalite beklemiyordum ancak 1 ay boyunca hiç sorun yaşamadım. Farkındayım, 1 ay oldukça kısa bir süre ama deneyimim bu kadar ve gerçekten memnun kaldım.

Türknet dışında simetrik internet veren yok. Türknet simetrik gigabit veriyor ve bu fiyata günümüz şartlarında rüya gibi bir şey. Türknet Wifi 6 router veriyor. Evet detaylı ayar yapmak mümkün değil ama hızı ve sinyal gücü iyi. Gerçi ben Netmaster 401'den geçtiğim için bana her şey iyi gelir ama siz de aynı durumdasınız.

Türknet dışındaki fiber bağlantılarda 1000/50 gibi komik upload hızları veriliyor. Ancak Kablonet'in GPON altyapısındaysanız 1000/125 gibi hızlar alabiliyorsunuz.

@shadowfollower'ın dediğini ben de yaşadım, birkaç ay önce hızım 100 mbps'den 200 mbps'ye çıkarıldı. Docsis 3.0 altyapısında olanlara böyle bir güzellik yaptılar. TV ile birlikte Kablonet çok uyguna geliyor. Eğer bulunduğunuz yerde 200 Mbps varsa isterseniz bir de onu düşünün çünkü TT'ye geçerseniz aylık 1.000 TL civarında bir para ödeyeceksiniz. Kablonet'te kalırsanız gigabit hızınız olmayacak ama cebinizden yarı parası çıkacak ve bildiğiniz görece sorunsuz bir altyapıda kalmaya devam edeceksiniz.

Guncelleme olsun diye:

- Vodafone'u aradim. Hattim da vodafone oldugu icin bi tik uygun gibiydi. Telefonda guzel guzel konusurken magazada o kadar sark kurnazligi etmeye calistilar ki, hattimi da vodafone'dan cikariyorum. akpli degil diye duruyordum, dolandirmayan akpliyi dolandirici diger firmaya tercih ederim.

- Turkcell en uygunu duruyordu, kendi altyapilari olmadigi icin 700tl yerine 1200 tl oluyormus onlari da pas gectim.

- turk.net okay gibiydi ama kurulum ucreti vs daha pahaliya geliyordu.

- turk telekom'a 24 ay sozlesme yaptim. (12den sonrasini enforce edemiyorlar zaten yasal olarak), 800 liraya 1000/50, 24 saat icinde de gelip kurdular.

İlk cümleyi okuyunca nedense kaderli nürten, kismetli nürten sozu geldi aklıma

Borcunuzu daha geniş zamana yaymak için daha uzun vadeli (18 ay mesela) bir kredi çekebilirsiniz, kredi kartının alışveriş faizi ihtiyaç kredisi faizlerinden muhtemelen yüksek olduğu için oradan bir miktar kârınız da olur herhalde. Hatta faizler düştüğü için biraz daha düşük faizli kredi bulabilirseniz mevcut ihtiyaç kredinizden de kâr edebilirsiniz...

Ancak en büyük risk borcunuzun vadesini uzattıktan sonra bir sebepten aynı sarmala girmek, mesela tekrar kredi kartı borcu yapmak ve kendinizi bu sefer daha uzun vadeli bir borçla aynı noktada bulmak.

hocam şu anda altından kalkabiliyorsanız hiç kredi olayına girmeyin. ne güzel, 9 aylık borcunuz kalmış. o süre geçtikten sonra çok rahatlayacaksınız. ayrıca kredi kartını krediyle de olsa kapattığınızda bir rehavet çökecek ve gereksiz alışveriş yapacaksınız. gelecek ay zaten maaş zammı alınca biraz rahatlayacaksınız, 9 ay sıkın dişinizi.

dönem içi harcamayı kısamadığın sürece kredi de çeksen daha fena olacaksın. bu yüzden hiç girme o işlere. azar azar şu anki borcu bitirmeye çalış.

ben mouse ve klavye pedi olarak şu büyük keçelerden kullanıyorum. bir süre sonra kirlenmişti kenarları ılık su ve sabun ile lavaboda yıkamıştım avcumla hafif hafif sıkarak, bir sorun olmadı.

geçen ataşehir SAPA da yemek yedik, çok memnun kaldım. orada romantik bir yemek olabilir. sakin sessiz huzurlu lezzetli vs vs. eğlenceli değil de başbaşa vakit geçirmelik.

Şile dediğiniz için casa lavanda

engellesin, nolcak ki? anonim ortamda bu kisilerin sizi engellemesi hayatinizda nasil bir eksik yaratabilir? tanimiyorsunuz bile bu insanlari, sizin hakkinizda ne düsündükleri neden önemli olsun? salla gec.
ayrica bulasmalarindansa engelleyip insanin gözünün önünden cekilmeleri daha iyi.

@konusma engellemeleri sorun değil zaten de. 10 kişi olunca bende mi veya sorularımda/cevaplarımda mı bi sıkıntı var diye düşündüm.

10 kisiyi gözünüzde cok büyütüyorsunuz.
bazisinin burada 3-4 tane hesabi var. hepsinden engellese yeter zaten. her biri individual hesaplar olsa bile bu kadar kullanici icinde on kisi nedir ki?
herkesle anlasmak ve herkesi cevaplarimizla/duyurularimizla tatmin etmek zorunda degiliz. zaten bunun oluru da yok. bu kadar önemsiz, ufak bir seyde kendinizden süphe duymak saglikli degil.

Soru ve cevaplarından engellemişlerdir; başka bir sebepten olamaz ki zaten. Seni tanımayan kişiler, sorulara verdiğin cevaplar ve sorduğun sorulardan rahatsız olabilir ancak.
Beni de engelleyen bu sebeple engeller ve bu da benim için gurur verici.

bana çok çocukça geliyor bu engelleme olayı. niye kafaya takıyorsun boşver.
ben duyuruyu kim açmış, kim cevap yazmış ona bile bakmıyorum. cevabım varsa yazıyorum geçiyorum.
millet birbirine laf sokma derdine düşmüş. dün biri cevabımı beğenmeyince hakaretler yazıp engelledi. bir de dmden hakaretler ediyor ardından engelliyor. karşılığını alma cesareti bile yok. neyse ki modaratörler gereğini yapmış.
o yüzden takma kafana

Üşenmedim şöyle bir cevaplarınıza baktım. Engellenecek pek bir şey görmedim. Sadece birine sana öyle gelmiştir gibi bir şey yazmışsınız. Türlü türlü insan var, kim bilir nereden ne düşündü. Sorsanız bazıları sebebi unutmuştur bile.

benim 6 kişi şu an :)

kafaya takılacak bişey değil. cevapların veya duyuruların birilerinin hoşuna gitmiyor sadece. herkesin de beğenmesi gerekmiyor sonuçta.

Ben gerçek hayat hikayeleri okumayı seviyorum. Senin hikayelerin de bana heyecanlı geliyor. Bazıları bunu sevmiyor. Mesela geçmişte bir çok kişi bana uydurduğumu söylemişlerdi. İnandırmak zorunda değiliz.
Bazen de üşeniyorum hızla ve kısacık soruyorum. Bunu da sevmiyorlar. Derdimi anlatıyorum sonuçta.

Ben de 30 dan fazla kişi engelledim. Biri bana inanmadığında, yaşam becerimle, üslubumla falan alay edince, magazini çok sevdiğime kızdığında tepem atıyor. Ona ne? Dedikoducu hemşerilerimi hatırlatıyorlar bana. O yüzden engrlliyorum.

Dün siyasi sordum diye bana demedik bırakmadılar. Bana fındık atana ben kaya yuvarlarım. Bu da benim korunağım. Arkamdan geliyorlar gibi oluyor korkuyorum.

Sen değil onlar kaybeder kardeşim sen daha iyilerine layıksın zaten.

İnsanlar bazan doğrunun değil de hoşuna gidecek olanın peşinde oluyorlar.

Benim son engellenişim bundandı.

İki kişi tarafından reddedilmiş arkadaş, reddedenlerdeki sorunu arıyordu. Ben sorunun kendisinde olabileceğini söyledim :)

burada kimseyi tanımıyorum. kimseye kolay kolay özel mesaj atmam. ama özel mesajla soven oldu. nasıl olsa bi yaptırımı yok. biri size ana bacı sovüp engelleyebiliyor burada. moderator ekibi sag olsun bir şey yapamayız diye yanıtlıyor.

kimseyi engellememe sovmememe ragmen beni 15 kişi engellemiş. burada ismini ilk defa gordukerim bile. demek ki problem karsı taraf

hakaret eden ya da küfreden cahilleri ve şakirtleri (ve kişilik bozukluğu yaşadıkları yan hesaplarını) engelliyorum. burada bayağı bir zaman geçiriyorum ve bu tip insanların şiddetin her türlüsünü normalleştirmelerini okumak zorunda değilim. o kişiler de beni engelleyebilir, onlardan öğrenecek bir şeyim yok zaten.

Öyle anormal bir duyurunuzu hatırlamıyorum. "Bende mi problem var" diye düşünmenize gerek yok bence.

Engelleme ilk çıktığında sadece iki kişiyi (sh...rd ve feas.....ned) engellemek istiyordum. Başka kimseyi engelleyeceğimi düşünmüyırdum. Farklılıklara tahammül etmek lazım. Ama zamanla bir baktım, duyurularını ve cevaplarını görmekten rahatsız olduğum kişiler çıkıyor arada. Böylece 4-5 kişiyi daha engelledim zamanla. Bir tanesi hariç diğerleri tamamen faydasız ve bazen provokatif duyuru ve cevaplar veriyorlardı. Birinin de üslubu çok sıkıntılı, densiz ve rahatsız ediciydi.

Sizde öyle bir durum yok.

bende neden böyle şeyleri takılıyor insanlar onu merak ediyorum bir arkadaşta bu eksi verme olayına takmıştı. inadına millet eksiye basıyordu.

6 görünüyor:) umrumda degil

10 normal. 20 30 sonrası kendinde sorun aramalısın.

"You can have the pain of suppressing yourself for the sake of being accepted, or you can have the pain sometimes of being yourself and not being accepted."

Gabor Maté

bep20 kullansın 1 dolar kesinti olur

@summerjam bep20'de de aynı 1 dolar. ama kesinti yine fark etmiyor 60 binliraya yine 2000 tl üzerinde kesinti oluyor bunu anlayamadık.

1- kriptoyla tl gönderilebiliyor mu? siz sanırım tl karşılığını söylüyorsunuz. usdt göndermiş. nereden, hangi borsadan, hangi ağdan, hangi cüzdandan, kaç usdt gönderdi ve size hangi ağda kaç geldi onu net yazsanız kesinti diye bahsettiğiniz şey daha iyi anlaşılır.

2- bu işi neden borsayı aracı kılarak yapıyorsunuz? kendi cüzdanınızı açıp, ağ ve adres bilgisi verebilirsiniz. arkadaşınız da yollar. siz sonra kendiniz borsaya atabilirsniz. bu durumda işlem detayına ulaşıp arkadaşınızın gerçekte ne kadar gönderdiğini de öğrenmiş olursunuz. ancak burada cüzdanın kelimelerini iyi saklamanız, ağ bilgisinden de emin olmanız gerekiyor yoksa fonlar çöpe gider. biraz deneyim gerektiriyor.

3- kripto üzerinde bu kadar kesinti olmaz ve normal değil.

Önce kendinizi düşünün, sizin tercihleriniz başkasını kırılabilir, bu gayet doğal. Bu konuda net olduğunuzu açıkça belirtmek gerek.

kadınların genelde yaptıkları şeyi yapıyor. sevgili olmayalım ama sen bana sürekli ilgi göster yedekte dur. lazım olduğunda kullanırım modu. kendini kullandırma sınırları baştan çiz.

Kadınlar birinin kendisine ilgi duymasına bayılırlar. Asla sevgili eş olmayacaklarını bilseler de kenarda böyle birinin tutmaktan keyif alırlar. Siz de işte bu kişinin bu kontenjanındasınız. Bunu bilerek net ve kesin bir şekilde sınır koyup duygularınıza hakim olun. Hatta onu hiç umursamadıgınızı artık ondan tamamen vazgeçtiğinizi hissettirirseniz büyük ihtimalle aşık bile olacaktır size.

Ooo çok kırılır, yapmayın. Bırakın duygularınızla oynasın :)

limonlu eksi +1
Tekrar konuşma yapmanın zamanı gelmiş. Umursamazsan o senin peşinden koşar ve sana daha büyük sorun yaşatabilir, en kısa sürede yanında başka bir kızla ona görün kendiliğinden soğusun.

Benim olmasin ama baskasinin da olmasının diyor, tipik kadın hareketi. Buraya yazdigin durumu aynen yuzune karsi soyleyip amacın ne diyebilirsin.

Söylediklerinizi biliyor ama kabul edemiyordum. Onun için başka seçenekleri kafamda ve kalbimde öldürmüştüm. Bir daha alan açarsa, açıkça söylemekte fayda var o hâlde.

"Seninle iletişime girdikçe duygularımın canlanmasından korkuyorum" diyerek poposunu epey bir kaldırmışsınız. Şimdi "Bu meseleyi konuşmuştuk. Eskisi gibi sınırlı iletişime geçelim. Rahatsız oluyorum" derseniz iyice tavana değecek ve iş bitmeyecek. Onunla işiniz kalmadığını hareketlerinizle göstermeniz lazım.

ben olsam artık kendisini muhattap almazdım. konuşmaları sadece merhaba-merhaba seviyesinde tutar, hal hatır sormaz, yani açıkcası onu sallamadan yoluma devam ederdim. çünkü kadının yaptığı davranış şu anda iki farklı şekilde yorumlanabilir,

1- herkesin dediği gibi ben sana bakmayayım ama sen bana hep ilgi duy moduna girmiş olabilir.
2- biraz düşündükten veya arkadaşlarıyla dedikodunu yaptıktan sonra aslında senin de kötü biri olmadığın belki de bir şansı hak ettiğini düşünmüş ve bundan dolayı gözlemlemeye başlamış da olabilir.

(bence) her iki senaryodan hangisi olursa olsun umursamaz tavırla devam edersen istediğini elde edebilirsin. o zaman da şu sonuçları göreceksin

1-senden hoşlanmaya başladı
2-seni yanında tutmak istedi

eğer aşık değilsen muhtemelen ondan soğuyacaksın ve bir şekilde aranızı açmaya çalışacaksın. seviyorsan zaten gerisi gelir...

senden değil ilginden hoşlanıyor. çok klasik canını skıkmadığın sürece etrafında dolaşmanı egosunu okşamanı bekliyor.

aklı başında insan kararı değişir ise gelir efendi gibi konuşur niyetini belli eder. böyle oyunlara girmez. uzak durmaya devam.

ilginizden hoşlanıyor çünkü egosu okşanıyor. siz ilgi göstermedikçe sizin ilginizi isteyecek ama uzak durun.

4 sene önce işyerinden birine açıldım reddedildim, beni sevmeyeni ben hiç sevmem, romantik tüm hislerim kayboldu o yüzden arkadaş kalabildik.

Neyse geçen sene kız arkadaşımla yurt dışı gezisinde kavga etti bu sene bana trip attı "düğünümde ona yeterince ilgi göstermemişim, kötü davranmışım" ne saçmalıyorsun dedim konuşmayı bıraktım.

Açıkça davranışının sebebini sor bence, açılmışsın ve reddetmiş. Şimdi tam aksi şekilde duygular beslemeye başladıysa duygularını ifade etmekte, direkt iletişim kurmakta zorluk çekiyor olabilir.

"sevgili olmayalım ama çekim bana iyi hissettiriyor, seni yanımda tutmak istiyorum." bu düşüncenden emin değilsin ve doğrulamış olursun. açık iletişim mis.

-konudan bağımsız, iş yerinde biriyle sevgili olmaktan uzak durulmalı-

Aranı iyi tut. Bir yerlere davet et.

Kaçak dövüşüyor çoğu kadın bunu yapıyor maalesef. Eğer sizle ilgili acele karar verdiğini düşünüyor ise açıkça konuşmalı ve düzeltmeli arayı ama sanmıyorum bu cesaret ister ve çoğu kadın bunu yapmaz.
Ps.bir kadın

konuşmayı ve açık iletişimi çok seviyorsun ve gözünde büyütüyorsun.

birinci hatayı kadına açılarak yapmışsın. açılmak nedir? 1970 yılında mıyız?
ikinci hatayı "Tamam ama bir şey olmamış gibi devam edemeyiz. Seninle iletişime girdikçe duygularımın canlanmasından korkuyorum." diyerek yapmışsın. götünü kaldırmışsın
şimdi üçüncü hatayı yapmak üzeresin. "Bu meseleyi konuşmuştuk. Eskisi gibi sınırlı iletişime geçelim. Rahatsız oluyorum" dediğin anda daha çok götü kalkacak.

yapacağın şey umursamaz davranmak olmalı. bu kadar umursayarak ve hatta umursadıgını ona açık açık söyleyerek onun istediğini elde etmesini sağlıyorsun.

ve en başta dediğim gibi açık iletişime bu kadar değer verme. konusmak hata.

Bunun adı ilgi orospuluğu. Senin ona içinin gittiğini bilmesi lazım. Bundan beslenecek.

Öyle bir şey söyleme. Söylersen hala aklının onda olduğunu düşünecek. Kendisini görmezden geliyormuş gibi de yapma. Bu hareketleri umursama. Bu kadar. Ama umursamıyormuş gibi yapma, gerçekten umursama. Yoyo gibi atar çeker seni, hiçbir muradına eremezsin, sadece beslemiş olursun.

Hiçbir zaman hiçbir koşul altında sana sana vermeyecek. Bunu kabullen. Kesinlikle bir beklentin olmasın.

“Eskisi gibi olmayalım dayanamam kötü olurum” falan kendini yeterince ezdiğin bir hareket olmuş zaten. Olan olmuş deyip, gözünü açıp sağa sola bak. Milyar insan var dışarıda. O yok. O gitti. Öğ o. Pis. Kaka.

online check in'de ekstra ücret vermezseniz zaten ayrı verecek koltuklarınızı.

kişi seçebiliyorsunuz. ben hangi kişiyi seçtiysem sadece ona ekstradan bagaj alma hakkı çıkmıştı. seçip ilerledim bi sorun olmadı.

bilet aldıktan sonra pnr'ları ayır kısmı var. oradan aynı biletteki kişileri ayırıp, istediğinize istediğiniz paketi alabilirsiniz. (en son böyleydi durum)

bu sorunu ben de nasıl çözeceğimi bilmediğim için ayrı ayrı alıyorum biletleri. uçakta yanımızdaki kişiden yer değiştirmeyi rica ediyoruz. öyle hallediyoruz.

genel araştırdığım, bildiğim, duyduğum kesinlikle değmez diyorum.

ben cok memnunum ama acikcasi bu beklentilerine ve zevklerine gore degisecek bir sey. son 5-10 yilda gocmenlik turkiye gibi ulkelerden bati ulkelerine cok artti, haliyle ortalama gocmenin degeri ve potansiyeli azaldi. onun yaninda bu ulkelerin yasadiklari ekonomik degisimler, emlak fiyatlarinin tirmanisi, enflasyon gibi makro sebeplere ek olarak yeni nesil gelen turklerin kulturel ve tutekticilik beklentilerini yan yana getirince memnun olmayan cok kisi var haliyle.

su entry hollanda icin yazilmis, benzer kavramlar yine islerlikte:
eksisozluk.com

benim sosyal medyada denk geldigim yeni gelen turklerin cogu da surekli eve yemek soylemeli, internetten/avm'den alisveris yapmali turkiye hayatinin "plus" versiyonunu burada yasayacagi hayaliyle geliyor ama bu tip seyler hem kanada'da ucuz degil hem de olmazsa olmaz mustakil evde yasama + araba israri zaten kazancinin hepsini silip supuruyor. dolayisiyla "yasam standarti" beklentileri pek karsilanmiyor.

son olarak turkler psikolojik olarak diger turklerle takilmaya programli ve kulturel olarak ice donuk. kendini/kulturunu "yabanci"larla kaynastirma, pazarlama vs yatkinligi yuksek degil. ama ve lakin burada (avrupa vb aksine) cok dise dokunur bir turk toplumu da yok bir cok yerde, diger gruplarla da kaynasmayinca cok sinirli bir sosyal hayat ve taninirlik oluyor.

degmez, commonwealth'in hicbir uzvu degmez.

okyanusu gececeksen direk amerika, gerisi vakit kaybi.

bir de gocmenlik pek matah birsey degil, ciddi ve gercek anlamda hayatini degistirmiyorsa bir mantigi yok, sacma sapan lezzetsiz bir aktivite.

valla degmez aslinda da, alternatif turkiye olunca insan zorlaniyor.

kanada cok tuhaf bir ulke. cok agresif bir gocmenlik politikasi yuruttu. ulkesinden kacmak isteyen ama amerika'ya veya avrupa'ya gidemeyen insanlar kanada'ya gitti. gocmen profili genelde egitimli, okul bitirmis ama en ust kaymak tabakadan degil.

ulkenin ciddi problemleri var. 20 senede nufusu %30 artti. korkunc bir oran bu. tr'de %20 o kadar gocmene ragmen. bu kadar artan nufusa yonelik ev sikintisi var. amerikan sistemi mahalle yapiyorlar ama yasanilacak alan ve o alana goturulecek altyapi cok pahali. dolayisiyla yeterli supply yok.

valla benim gordugum butun ekonomiler az ya da cok ponzi scheme. erken giren parsayi topluyor, onlarin sattigi hayale gelenler elleri bos donuyor. 10-20 yil once kanada'ya gelenler evini barkini aldi, ev degeri artinca satti ve kanada vatandasligi ile abd'ye tasinma pesine dustu. (satmadiysa da mahalle councillerinde zoning yasalariyla ev yapimini engellemeye calisiyor ki kendi evinin degeri dusmesin) boomer'larin gen z'ye cehennem kosullarini birakmasi da ayni mevzu. akilli boomer deden varsa kralsin, yoksa kolesin.

kanada'nin guya cazip olan saglik sistemi falan ama ayni avrupa'da oldugu gibi hizmeti alamiyorsun. alabilsen bedava da, alamiyorsun. orada yasayanlar daha iyi anlatir belki bu konuyu.

su anda dunyada goculecek ulke kaldigini dusunmuyorum. saka gibi ama korfez ulkeleri disinda aklima bir yer gelmiyor. yuzyillardir dunyanin gocmenlik cazibesi amerika bile korkunc sartlar sunuyor gocmenlere. herkes firtina oncesi kapiyi bacayi kapatip kendi evine kapanmis durumda. sonumuz hayrolsun.

instagram kullanıyorsan Furkan Değerli degerliturizm çok detanylı anlatıyor bakmak istersen

Ben olsam ciddi ciddi düşünürüm. bu ülkenin 10 yıl sonraki durumu ortada, burada bile profil inanılmaz düştü. iklim kriziyle beraber ciddi bir kuraklık da geliyor. Ben abd’den green card alana kadar kanada’daki tüm arkadaşlarım vatandaş olmuşlardı bile. sırf böyle bir opsiyon için bile düşünülür. şu an vancouver’daki arkadaşlarım mutlu. sağlık sistemi sorunu var, emlak sorunu var; burada sizi bağlayan neler var onları tartmanız lazım. ayrıca başka opsiyonunuz var mı?

tatile istanbul’a geldim ve herkesi boğmak üzereyim. buradaki fanus gittikçe küçülüyor, zengin olsanız da fark etmiyor.

edit: buradaki herkese şöyle demek lazım: practice what you preach.

berbat bir ülke. kanadaya yerleşeceğine git suriyeye yerleş (ciddiyim) en azından hava daha güzel.

kanada berbat bir ülke. her şeyiyle.
hiçbir fırsatın bulunmamasından tut, bitmeyen kış mevsimi, türkiyeye akıl almaz uzaklığı ve berbat insanı, berbat kuralları, berbat altyapısı her şeyiyle.

cooperr arti 1.

ucuz iphone, ucuz et, ucuz araba bir yere kadar. peki gocmenligin senden goturecekleri? bir bakmissin 6 sene olmus, ne orali olmussun ne de burali, sacma sapan bir insana donusmussun?

Fransa'da yaşayan biri olarak çevremde kardeşi, akrabası kanada'da yaşayan var diye merak edip bakmıştım ve hayatımda herkesin bu kadar negatif konuştuğu ülke görmemiştim. Bütün reddit "gelme" diyordu.
Anladığım genel olarak iş olanakları sıkıntı, sektörel olarak ciddi bir üretimi yok (çok belli sektörler var) ve emlak kafayı yemiş durumda.
Burada tabiki Türkiye vs kanada vs kişiye bağlı ama ben Türkiye'den bu kadar uzak, bu kadar soğuk yerde yapmazdım.
Genelde reddite yollarim insanları ama kanada konusunda cevap hep negatif geliyor :/

Selamlar, ben 5 yildir Kanada'da bati yakasindayim, asagidaki yazdiklarim da bati yakasi icin gecerli.

Benim islerim genel olarak yaver gitti, covid zamani yerlesmeye calisirken sacma sapan bir sansla kendi alanimda is buldum, hala ayni yerde 3. farkli pozisyonumda calisiyorum simdi. Bugun calistigim departmani kapasalar, baska departmanlardan beni ise almak isteyen cikar mutlaka, iliskilerim cok iyi durumda artik, o yuzden issizlik korkum kalmadi. Esim isin durum tam tersi, 1.5 sene surdu is bulmasi (alanlarimiz ayni bi de), kafayi yedi hakli olarak. Simdi duzgun bir isi var, ama o da ABD'de :D. Yarin isten cikarilsa ne yapariz belirsiz.

Ayni alanda benzer tecrubeyle nasil bu kadar farkli oldu deneyiminiz derseniz, ben car car car konusan bi tipim, bunu ingilizce de gayet guzel yapabiliyorum. Esim daha tutuk, kendini o kadar rahatca ifade edemiyordu basta, bu da karsi tarafta "eksik, ozguvensiz, bilgisiz, yeterli degil" gibi izlenimler birakiyordu. Bi de alanini degistirmeye calisti baslarda, tecrubesi de yokken iyice zor oldu o yuzden. Bildiginiz yerden ilerleyin siz, alaninizi sonra degistirin ille degistirecekseniz. Isler genelde kistli yukarda da denmis, oyle cok bir buyume, risk alma fln yok, bankalar vs guvenli yerler olarak goruluyor.

Konuyu is ile actim cunku ne kadar ekmek o kadar kofte. Kanada standardinin uzerinde kazaniyoruz, hayat kalitemiz bence epey iyi. Turkiye'ye git gel, anneye kardese bilet al, tatile (5 yildizli meksika otel tatili filan) git gel gibi konulari aylar oncesinden planlamaya ihtiyac duymuyoruz, lazim oldugu anda cile cekmeden, 3. parti ajanstan indirim kovalamadan bilatleri sak diye alip gecebiliyoruz. Banyolarimiz yepisyeni mermer fln degil ama ev sicak, pencerelerden soguk hava girmiyor asdgashgdj. Daha yeni ev aldik, o da tam olarak mustakil degil, zira ev fiyatlari gercekten kafayi yemis durumda. Aldigimiz evin her tarafi haliflexti bi de allah cezalarini vermesin, onlari degistirmekle ugrastik.

Bayaa zengin hayati yasayacakken sacma sapan kredi oduyoruz evimiz olsun diye, ne kadar mantikli tartisilir. Soyle soyleyeyim, aldigimiz ev, brut hane gelirinin 4 katindan biraz az. Bu tablo bize gore cok korkunc degil, zira maaslaimiz iyi. Zorlanmiyoruz odemekte, hatta cift maas oldugu surece birikim/yatirim da yapabiliyoruz, ama dogum izni fln olursa cepten yeme sozkonusu. Ayni paraya mustakil de alabilirdik belki ama onlar da iyice eski pusku bakimsiz seylerdi. Bu arada dunyanin normal bir yerinde burdaki bu ortalama eve verdigimiz parayla gercek anlamda malikane alabilirdik.

Gunluk yasam sekli farkli epey. Burdan once 10+ yil Istanbul'da yasadim, referansim o. Ortalama bir hafta sonu kar kayagi, su kayagi, kosu, bisiklet, dag bayir tirmanmaca, dere tepe park bahce yuruyus, gole/nehre/okyanusa girmece ile geciyor. Yazin hafta ici aksamlari da olabilir bunlar. Buna karsilik soyle guzel bi alis veris caddesinde yuruyeyim, kalabaliga karisayim derseniz nerdeyse hic yok o imkan. "Guzel" caddeler bile meeh. Kafe barlar downtown tarafinda toplanmis daha cok, uzaklastikca azaliyor. Muze filan hak getire, ama guzel konserler oluyor arada. Bir de brewery konsepti epey yagin, kucuk cocuklu ailelerin bile gidip takildigi sirin salas mekanlar oluyor ve her yerdeler. Iyi restoran var ama sayisi kisitli, onden rezervasyon sart. Ev fiyalari sacma sapan oldugu icin kiralar da sacma sapan, minik sirin kafelerin o kiralari cevirebilecek kadar para kazanmalari imkansiz. O yuzden sokaklarda disci, masaj/fizyoterapi ofisleri, spa merkezleri filan var daha cok.

Bunlara ek olarak "Community Center" dedikleri, bizdeki sosyal tesislerin karsiligi olan seylerden var, bence cok iyiler. Spor salonlari, yuzme havuzlari, saunalari, buz rinkleri gibi seylerin yani sira epey bir dersleri ve aktiviteleri var, kullanma maliyeti de 3-5 dolar gibi bisey. Aktiviteden kastim yuzme dersi, yoga, spin class, personal trainer, cocuk gelisimi, boyama, tenis, badminton vs gibi zilyon tane sey. Aylik guncelleniyor bi de. Emprovize tiyatro dersi alip sacma sapan egelnmistim. Tenis demisken etrafta bolca tenis sahasi, futbol sahasi, basketbol sahasi fln var, o tip seyler icin. Her yerlesim yerine yakin mutlaka birkac tane oluyor, yurume mesafesi sayilabilir. Market bulamazsiniz bu kadar.

Evden calsitigim icin alis veris ihtiyacim azaldi, daha dogrusu degisti. Guzel bir elbise yerine yagmura dayanikli mont fln aliyroum aritk ahaha. Alis veris demisken AVMler var lazimsa ama cogu seyi amazondan soyleyip geciyoruz. Ha bi de oyle 2 gune gelmiyor, 1-2 hafta standardi, malum ulke kocaman sdfsd. Downtown'da yasamiyorsaniz, "aa evde ekmek yokmus ya bi kosu al gel" demek arabaya bin git ekmek al gel demek. Bisiklet de olabilir ama sure uzuyor. O yuzden market alisverislerini haftalik yapiyoruz, buzdolaplarimiz fln essek kadar.

Bir de sunu acayim, gole/nehre/okyanusa girme kismi ASLA turkiye ile kiyas kabul etmez, turk sahilleri suya girme deneyimi olarak FERSAH FERSAH otede burdaki sahillerden. Hatta bi arkadasim "sen niye hep camur icinde foto atiyorsun" demisti asagkfas. Yanliz su var, burda adi "plaj" olan yer yer her zaman ucretsiz, mutlaka giyinme/soyunma kabini, dus, sabunu/tuvalet kagidi olan tuvalet mevcut. Bunlar Istanbl'da ozel plajlarin sundugu imkanlardi vakti zamaninda. Bir de mesela hizmet anlayisi cok kisitli. Plajda kokteyl servisi fln yok ahahah ama kendi birani mangalini vs istedigin gibi getir. Sana hizmet edilmesi diye bir olgu yok gercekten, ama sen kendi kendine istedigin gibi hizmet sun diye sinirsiz imkan var.

Bir de buralarda asiri yagmur yagiyor. Sosyallesme zor, ama nis hobilerle sekillenebiliyor. Bizim burda muzik yapmaktan, tiyatro derslerinden, az bucun is yerinden filan bi cevremiz olustu, ama kolay degil. Olduktan sonrasi zaten geyik goygoy, insanin kendisinde bitiyor biraz bu.

Ben genel olarak hayatimizdan memnunum, ancak dedigim gibi islerimiz ve sansimiz yaver gitti. Su an yaptigim isi ABD'de yapacak olsam muhtemelen 2x kazanip daha guzel bir evde yasiyor olabilirdim, ama gundelik yasam olarak cok bisey degismezdi gibime geliyor. Kanada standardinda para kazaniyor olsak donmeyi dusunebilirdim ama; bunun da tek sebebi ev fiyatlari. Insanlarin kira/kredi sonrasi elde kalan para az olunca hayat da cekilmiyor zira.

edit: En onemli konuyu atlamisim, burda hava kar kis sacma sapan soguk degil. An itibariyle bulutlu ve 11 derece. Ancak kasim-mart arasi cogunlukla kapali (gunes belki haftada 1, 2-3 saat fln cikiyor) ve bol yagmurlu. Normalde bu mevsim 5-6 derece fln olur da bu sene daha bi sicak, kayak merkezlerine bile kar yagmamis dogru durust. Kar da yaginca 1-2 kez yagip 4-5 gunde eriyor, kardan adam fln yapip egleniyrouz. Nisan-ekim arasi da 15-25 derece arasi, gunesli cicekli mis gibi geciyor. Hatta yazlari yagmur yagmadiginda ve cimler sararip topraklar kuruyup toz duman oldugunda yagmuru ozluyoruz, yagsa da ortalik temizlense diyoruz. Yagmura ragmen sokaklarda asla camur yok, hava inanilmaz temiz.

aslında ne kadar iyi yaşadıklarını sana ve kendilerine kanıtlamak için 50 paragraf yazanlara bakarak ne kadar balon kere balon bir memleket olduğunu anlayabilirsin.

yaşamadığım için çok doğru bilgi olmaz tabii ama çok yakın arkadaşlarım gitti, onlardan bilgi vereyim. burada iyi bir şirkette beyaz yakaydılar ama gitmek istediler. vatandaş da oldular sonunda. toronto'da yaşıyorlar fakat şuan dönmeye çalışıyorlar sanırım 6-7 yıl oldu. son gördüğümde de epey bunalmışlardı. pasaport aldıkları için mutlular tabi ama hayatlarından ve düzenlerinden pek memnun değiller. kiralar pahalı diye mortgage çektiler, aldıkları evden de mutsuzlar. biri direktör oldu ama maddi anlamda zorlanıyorlar iyice mortgage yüzünden. asosyallik, soğuk hava, ülkenin nüfusundaki asya baskınlığı, yemek vs gibi konulara zaten girmiyorum. ilk gittikleri iki sene övdüler, şimdi tam tersi durumdalar. bir de memlekete uzaklığı var ki illa gidicem bu ülkeden diyene bile zor.

yazilanlardan sonra sunu eklemek ihtiyaci hissettim.

ben kendi hayatima bakarak yorum yapmiyorum, genele gocmenlerin yasamina bakiyorum. yani ben gotu kurtardim diye kanada super bir ulkeye donusmuyor ki kicim acikta degil zaten. bence bu tarz sorulara cevap verilirken yapilan en buyuk hata, kendine bakip yanitlamak.

ben genel olarak ulkenin vasat oldugunu dusunuyorum. ha milyonlari olup 3 ayda bir sicak bir ulkede 5 yildizli otele tatile giden, donunce de ferrarisine binip gezen tanidigim var mi? var tabiiki. ama bu adamin 1000 acre arazisi var ve bu araziden ayrica petrol cikiyor yahu.

yani birkac kisiye, ya da kendine aynada bakip yorum yapmak hatali.
ortalama alin ortalama. vancouver'daki arkadaslar, biraz gastown'da cadirlarda kalan binlerce zombiden bahsedin mesela.

5 senedir ameliyat sirasinda olup koltuk degnegiyle gezen tanidigim da var, $50.000 atesleyip 2 hafta sonraya randevu alan tanidigim da.

paran var mi kardesim? asil sorulmasi gereken soru bu. varsa hayat guzel, yoksa acikli, boktan. nokta.

Gocmenlik herkes icin farkli bir hikaye. Ayni ulkeye yerlesen iki kisinin deneyimleri tamamen zit olabilir. Biri ekonomik olarak zorlanirken digeri stabil bir duzen kurabilir. Bu nedenle Kanada'ya yerlesmeye deger mi? sorusunun tek bir cevabi yok.

Bu soruya daha anlamli bir cerceve sunabilmek icin kendi kisisel durumumu ve iki ulkenin durumunu gordugum kadariyla yazayim...

Ben Kanada'da mutluyum. Bunun bir cok nedeni var. Once Federal hukumette iyi ve cok yuksek maasli bir pozisyonda calisiyorum. Yillik $200.000 civarinda kazaniyorum. Farkli provincleerde yaptigim emlak yatirimlari iyi bir ek gelir getiriyor. iki evim var, 70 kadar ulkeye seyahat etmemi saglayan Kanada pasaportumu da seviyorum. Cocuklarim Ingilizce ve Fransizcayi ana dil seviyesinde konusuyor. Guclu bir sosyal cevrem var. Tabi bu sosyal cevrenin olusmasi oturmasi yillar aldi.

TR'ye kiyasla gunluk hayatimda hissettigim en buyuk farklardan biri guven duygusu ve bu benim icin cok onemli. Burda insanlar birbirine gunaydin diyor, herkes herkesle konusuyor, tanisiyor, evimin kapilarini kilitlemiyorum, arabalarin anahtarlari uzerinde, sokaklar temiz, cesme suyu icilebilecek kadar guvenli... Bir ihtiyacim oldugunda belediye baskanina ya da millet vekilime bir telefonla ulasabiliyorum. Cunku onlarin gorevi benim sorunlarima cozum bulmak... Devlet kurumlarinda hizmet alirken saygi goruyorum, evsiz biri de olsam, akil hastasi da olsam, zengin biri de olsam gordugum muamele ayni. Issiz kalsam, sagligim bozulsa beni zor durumda birakmayacka bir sosyal guvenlik sistemi var.

Maddi acidan hayatim daha rahat. Fiyatlara bakmiyorum. Benzinin litresi ne kadar bilmiyorum. Kisin ise V8 motorlu kamyonetimle giderken yazin bisikletle gidebiliyorum. Benim Kanadam bu sekilde. Bu yazdiklarim sizin icin hic bir sey ifade etmeyebilir. Turkiye'de de iyi kazanan, mutlu yasayan cok insan var. Yalniz ulkeyi degerlendirirken bu kisilerin bireysel basarilarina bakmak anlamsiz.

Bence bugun itibariyle iki ulke arasindaki en buyuk fark sistem. Kanada'da kurumlar guclu. Kurallar kisilere gore degismiyor. Sistem belli ve stabil. Insanlar uzun sureli planlar yapabilirler. Yani ongorulebilirlik var burda. Turkiye boyle degil. Cok acik yazmaktan rahatsizlik duyuyorum. Neden rahatsizlik duyuyorum? sistemsel belirsizlikler var deyip gecistiriyorum. Ekonomik dalgalanma, siyasi kutuplasma, yuksek enflasyon, hukuki belirsizlikler, kurumlara duyulan guven... Bunlar benim icin onemli.

Ayrica yine kisisel bir sey ama gene de yazayim. Ben Turkiye'de bir depren yasadim. Kelimelerle anlatilamayacak kadar kotu bir deneyimdi. Bu risk hala var.

Cok uzattim. Kanada herkes icin dogru tercih olmayabilir. iklim bok gibi. Sosyal uyum zor. Yalnizlik hissi kolay gecmiyor... Turkiye'nin kulturel zenginligini, sicak insan iliskilerini, hareketli yasamini sevsemde benim onceligim ongorulebilirlik. Ben suprizleri sevmiyorum ani degisikliklere uyum saglarken zorlaniyorum. O yuzen ben Kanadayi tercih ettim. Burda en buyuk belirsizlik bugun kar mi yagacak? kac cm yagacak? vb iken Turkiye'deki en buyuk belirsizlik acaba bugun ne yagacak? :) seklinde olabiliyor.

Para meselesi diyorlar.

anne sütünü tam alamamiş,
zeka geriligi muhtemel.

çünkü normal birisi değil.

detaylari bilmiyorum, full tahmin. milyoner annenin culsuz, yeteneksiz kizi. 27 yasina gelmis, annesinde onu krallar gibi yasatacak milyonlar var ama muhtemelen koklatmiyor. cocukken annesi sahnelerde gezerken cok bir bag da gelistirememisler muhtemelen. olurse hayatim kurtulur diye dusunuyor.

"Özellikle aile içi şiddet ve cinayet vakalarına bakarken tek bir motivasyonla yetinmek yanıltıcıdır. Bu tür olaylar çoğu zaman, yıllar içinde oluşmuş sağlıksız bir ilişki yapısının dramatik bir çöküşü olarak karşımıza çıkar."

"Güllü’nün kişiliği, kızına hamilelik süreci, çocuklarının babasıyla yaşadıkları, özel hayatı, kızının kişilik yapılanması ya da olası bozuklukları, çocukluk çağı fiziksel travmaları ya da geçirdiği hastalıklar, aile dinamikleri, alkol ve madde kullanımı gibi pek çok başka faktör de elbette vardır ve bunların büyük bir kısmını tam olarak bilmiyoruz.

Bu nedenle yaşananları yalnızca para, madde ya da ahlaki çöküş gibi başlıklarla açıklamak yetersizdir. Bu büyük olasılıkla, sahip olma isteğinin, ayrışamamanın, kontrol kaybının, patolojik bağlanmanın ve yaşam koşullarınınki istikrarsızlıkların dramatik bir sonucudur. Dışarıdan güçlü ve kopmaz görünen bazı bağlar, eğer sınırlar yoksa ve bireyler ayrı ayrı var olamıyorsa, en kırılgan ve en tehlikeli ilişkiler hâline gelebilir."

Makalenin devamını linkten okuyabilirsiniz

www.instagram.com

Uyuşturucusu da varmış sanırım. Yanındaki kızla da çarpık ilişki yaşıyorlarmış. Zaten gençliği çok tatlı. Son hali feci. Çiçek gibi kızken kendini neye çevirmiş. Allah yardım etsin. Onun gücü her şeye yeter.

kız biraz serseri tiplerle takılıyormuş, annesi ise bu davranışlarına izin vermiyormuş.
öyle şeyler de varmış.

servetinden pay almak isteği ve duygusal eksiklikler bu yola itmiş olabilir.

olaylar netleşti mi? öldürdüğü kanıtlandı mı?
evdeki güvenlik kamerasından itişme sesleri geliyor ve sonra kızlar aşağı iniyordu.
kimisi bu görüntülerdeki seslerin cinayet kanıtı olduğunu söyledi, kimisi kızın suçsuz olduğunu. ben takip etmedim son gelişmeleri.

Madde kullanan birinin sebebe pek de ihtiyacı yok gibi. O dakka karar vermiş bile olabilir.

Otel havaalanının içinde. İçeri girip çıkmanız baya zaman alır, otoparksız çok zor.

bjk-ts diye arama yapmışsın.

sadece "beşiktaş" diye arama yaparsan canlı çıkar.