Ekşi Duyuru

Ben bundan memnunum...
urun.gittigidiyor.com

Cama düşünüyorum. Arabayı bilmiyorum, hediye alacağım :)

Trenle gidilecek yer olarak como gölünden daha iyi bir alternatif yok:)
Navigli bölgesini gezin. İzu’da yemek yiyin.

opera'ya gidin ve duomo elbette.

milano çok güzel bir şehir ancak etkinlik müze anlamında diğer italyan şehirlerine göre daha az müze vs var. sempione parkı var güzel. navigli bölgesi güzel. alışveriş merkezleri gezilebilinir.

Venedik hızlı trenle 2 küsür saat mesafede kesin gidin, milanoda yapılacak çok bir şey görememiştim. 3 gün milano için aşırı fazla.

adeta bir acik hava muzesi olan heykelli mezarliga gidin. Cimitero Monumentale di Milano aratip fotograflarina bakarsaniz fikir edinirsiniz.

Bölge olarak;
duomo merkez
navigli
brera
isola
monte napoleone
castello-parco sempione
colonne di san lorenzo

müze-sergi vs olarak;
fondazione prada
triennale
pinacoteca di brera
cenacolo - s. maria delle grazie (leonardo da vinci son yemek freski)
leonardo da vinci museo nazioneale di scienza e tecnologia di milano
museo del novecento
palazzo reale
opera
katedral-kilise
Duomo di milano
Chiesa di San Bernardino alle Ossa
Basilica di Sant'Ambrogio

bunlar sadece şu an ilk aklıma gelip de yazdıklarım, diğer italyan şehirlerine göre daha az müze ve etkinlik var diyenler olmuş garip. milano bu konuda başı çeker ama bilip bulup gezmek gerekir.

1 gün veronaya ayrılabilir keza 1 gün için venedike gitseniz çok bir şey anlamayacaksınız. vicenza da yakın gidip görülebilir hatta verona'dan bence çok daha iyi, palladio nun villaları yapıları vs gezilip tozulabilir.

araştırın, 3 gün milano'da dolu dolu geçebilir. (dolu dolu kısmı biraz paraya da bakıyor tabi)

nwnd +1, hem yorumuna hem önerilerine.
1 gün verona ile beraber kalan 2 günde milano gayet güzel gezilir. brera'da sokaklarda gezip göze hoş gelen mekanlara oturup "yerel" hissedebiliyorsun kendini. ayrıca mezarlık +1

eminim görmüşsündür ama luini'de panzerotti ye. domates ve ham'li olanı için şu anda kendime jilet atabilirdim.
duomo'ya çıkan yolların birinde bir patates kızartmacı var, amsterdam olması lazım adının; onun çekiciliğine kanıp alma, hiç güzel değil patatesi.

Kaslara gereksiz bir rahatlama uyarısı gönderiyorsun bu tür işler koşu sonrası olursa daha verimli olur, herhangi bir disiplinde kanda biraz noradrenalin olması antrenmanı-aktiviteyi daha yüksek performansta yapmaya olanak verir, masaj gibi faaliyetler kasları rahatlattığı gibi aynı zamanda daha da "gevşemene" neden olabilecek hormonların salınımına neden olduğu için koşu performansını psikolojik olarak da düşürebilir.

Tatlıyı yemekten önce yemek gibi olmuş :)

Çok pahalı ve en ucuzunu deneyen bir youtuber vardı, adam bir fark görememişti. Hatta ucuz olan daha hızlı şarj ediyordu.

Öyle çok uzay bir şey değil zaten.

amper değeri telefonun şarj aleti ile en yakın olanı almaya çalışın. Bazıları 1 amper, bazıları 5 amper, bazıları 2.3 falan.

bir de düzgün bir marka olursa iyi olur, ben uzun süredir trust kullanıyorum, bir sıkıntı olmadı.

Doğu Demirkol'u öneririm

Deniz Alnıtemiz

deniz alnıtemiz+
cem işçiler

Deniz Alnıtemiz'e çok gülemiyorum. Cem İşçiler'e bakacağım. Teşekkürler.

doğu demirkol + 1

Caner Omur.
Meşhur olsa kendini kaybetmez mesela.

Caner Omur un bi gösterisini izledim youtube da kusmamak için zor tuttum kendimi. bunu izleyip gülen var mı amk gerçekten ya

Cem İşçiler'e de gülmedim.

Doğu bunların arasında en iyisi sanırım

kurban soyluyordu

Panik-yarasa kız?
youtu.be
Ya da vazgeçtim şuna daha çok benziyor
Kurban-yosma
youtu.be

Cevaplar için teşekkürler. Ama Kurban gibi Panik gibi bilinen grup değil de, ne bileyim Kilink gibi, Ölü Köpek ve Amp Orkestrası gibi gruplardı. Ben biraz daha bakayım, bulursam güncellerim.

aklıma direk şarkı gelmedi ama Second da olabilir

castbox diye bir uygulama var orada bir sürü podcast bulabilirsiniz. Benim tavsiyeim: "gerisi hikaye". korku edebiyatı üzerine konuşmalar yapılıyor. gayet güzel.

ayşe şen başkanı dinleyebilirsin radyo karavan. dinlenilesi insanlardır ayşe şen ile toni . gündelik hayata dair her türlü akıllarına gelen konular konuşuluyor. kurumsallıktan uzak bağımsız radyo oluyor olması güzel.

girişimci muhabbeti, surprisingly awesome, flash forward, this american life.

ayrıca: eksisozluk.com

serdar kuzuloğlu'nu dinliyorum ben çok güzel şeylere değiniyor.

Geçen sene 10k koşmuştum

Cep Telefonu kulaklık ile koştum problem yok
İstediğin tişörtü giyebilrisin, önemli olan çip ve numara
Şort tişört koşmuştum ben, normalde nasıl koşuyorsan öyle koş. Örneğin İlk Kez uzun kollu ile koşmaya çalışma
Başlamadan önce çantayı otobüse veriyoruz, bitiş noktasında alıyoruz
Göğüs numarasını iğnelemiştim tişörtüme
Çipi ayakkabının ipine geçirmiştim. Geçen sene çipin yanında nasıl kullanabileceğini anlatan bir şeyler vardı

Her satirda Isim, Sehir, Meslek varsa soyle yapabilirsiniz:

1- CTRL+A ile tum satirlar secilir, kopyalanip notepad'e yapistirilir.
2- Replace ile "Isim", "Sehir", "Meslek" kelimeleri tab yahut bosluk ile degistirilir.
3- Tekrar CTRL+A ile tum icerik secilip excel'e aktarilir. Tab ile degistirdiyseniz zaten hepsi ayri sutunlarda olacaktir. Bosluk ile degistirdiyseniz iceri aktarma araci kullanabilirsiniz.

A sutununun tamamini secip data tabinin altindaki text to columns butonu ile yapbilirsiniz. Butonu tikladiktan sonra delimited ve fixed width olmak uzere iki secenek cikacaktir. Delimited ile devam edeceksiniz. "İstanbul", "Ahmet" ve "ogretmen" keimelerinden once bosluk varsa cikan ikinci penceredeki delimeters altindaki seceneklerden "space"i yoksa, "other"i secip yanindaki kutucuga iki nokta ustuste isaret koymalisiniz. Bu islemle text to columns'a bir hucreyi nereden sonra ayirip bir yan hucresine yazacagini belirtmis oluyoruz. Next next ile ilerledikten sonra illgili kelimeler B kolonuna alt alta satirlara yazilmis olmali. Bu satirlari secip ctrl+c ile kopyalamali, yapistirmak istedigimiz hucreye gelip sag tiklayarak paste special secenegiyle ilerlemeli, kopyaladiginiz hucreleri transpoze ederek yapistirmalisiniz. Bu sayede istanbul ahmet ve ogretmen kelimelerini yanyana hucrelerde, ayni satirda goruyor olmalisiniz. Belirttigim alanlarin Turkce surumdeki isimlerini bilmiyorum, umarim yardimci olur.

Ekşi Sözlükte az kişinin bildiği muhteşem web siteleri diye bir baslık var oraya girip başlıkta ara kısmına eBook kitap sitesi falan yazarsan bir cok öneri karsına cıkacaktır.

gen.lib.rus.ec

İngilicce bilmem ama meritokrasi

zaman hıza bağlı bir kavramdır. hız arttıkça zaman yavaşlar. şimdi senin sorun eksik, önemli olan ışık hızında giden adamın kaç dk gittiği. eğer 10dk ışık hızında gittiyse evet dünyada çok fazla zaman geçmiştir. çünkü ışık hızına yakın hızlarda zaman yavaşlar.

Zaman her yerde aynı akmıyor. Şöyle düşünün, sabah evden çıktınız okula gittiniz, oradan bir kafeye gidip yemek yediniz, sonra arkadaşlarınızla sinemaya gittiniz, akşama da bir konsere gittiniz, zaman su gibi aktı gitti. siz bütün bunları yaparken evde anneniz hiçbir şey yapmadan sizi bekledi. siz zamanı hızlı algılarken evdeki anneniz için vakit geçmek bilmedi. yani çok hızlı hareket eden cisimler için zaman daha az geçiyor, hızı çok küçük olan cisimler için ise zaman daha çok geçiyor gibi düşünebilirsiniz. bu örnekleri anlamak için fizik bilmek gerek. bunların hepsi formül yorumudur.

@dissendium sen olayı çok yanlış anlamışsın kardeş, hahaha.

zaman olayı insanların uydurduğu bir mevzu tıpkı para gibi
bizim zaman dediğimiz olay aslında konum bilgisidir insanlar kendisine göre pratikleştirmek adına adına zaman demiştir.

Zaman gerçek/fiziksel bir şey değil, bir kavram; bir eylemin başladığı ile bittiği süreye deniyor. O eylem ne kadar kısa sürerse zaman da o kadar kısa oluyor. Evden okula 1 saatte yürüyorsan arabayla yarım saatte gidersin, dimi.

Işık hızı bilinen en yüksek hız ve ışık haricinde bilinen hiçbir madde o kadar hızlı değil. Bu ne demek, ışığın yanında her şey yavaş kalıyor. Biz de evreni o yavaşlıkta yaşıyoruz, zaman dediğimiz şey ışık hızından yavaş gelişiyor. Ama birimiz ışık hızında gidersek diğerlerine göre çok hızlı gideriz ve zaman bizim için daha yavaş akar, neden? Evden okula araba ile yarım saat demiştik dimi. Işık hızında gidersek okula gidip gelişimiz göz açıp kapayıncaya kadar olur. Yani okula gitmemiz bizim bir günümüzden çok az süre çalar, gidip gelme eylemi arasındaki süre azalır, yani zaman bizim için yavaş akar. Kime göre yavaş akar peki? Bizden yavaş gidenlere göre. Işık hızı o kadar hızlı ki geri kalan her şey, yani bizim normal hayatımız, çok yavaş kalıyor ve birinin ışık hızıyla aldığı yol için biz çoook uzun süre uğraşmak zorunda kalırız.

Işık hızında gittiğini düşün; 300bin km'yi bir saniyede kat edersin. 300 bin km gittiğinde hayatından 1 saniye gider yani. Şimdi de bizim normalimizdeki hızlı bir arabayı düşün, 300 km'yi bir saatte alsın. Bu arabanın ışık hızındaki senin gittiğin mesafeyi kat edebilmesi için hayatından kaç saniye geçmesi lazım, onu düşün şimdi. Ben hemen söyleyeyim, 16 buçuk saat. Yani ışık hızındaki senin için geçen bir saniye diğer kişinin 16 buçuk saatine eşit. Işık hızında 10 dakika ilerlersen arabadaki kişinin aynı mesafeyi gitmek için 9600 saate ihtiyacı olur, bu da tam 24 gün yapar. sen ışık hızında 1 saat gidersen diğer kişi aynı sürede 144 gün harcar. ve senin 1 ışık günün diğerinin 9 yılına eşittir. sen uzaya çıkıp ışık hızıyla tam 1 gün dolaşıp geri gelsen dünya'da 9 yıl geçmiş sayılacak çünkü dünya'dakiler senin kadar hızlı hareket edemiyor. peki onlar açısından bir şey değişiyor mu, hayır. çünkü zamanın göreliliği bunu gerektiriyor, yukarıdaki sen sırf onlardan hızlı gittiğin için sana buradakiler yavaş geliyor. bu sürede senin için geçen zamanda bir fark olmuyor, sen yine saatine bakıp 24 saat geçmiş diyorsun.

Günümüz teknolojisi çok hızlanmamızı sağlamadı, o yüzden bu farkı anlamak güç ama ışık hızının bizim ulaşabildiğimiz hıza göre o kadar farklı ki sanki normal fizik kanunlarına uymayan bir şey gibi geliyor.

bi dilci ve konuya meraklı biri olarak bikaç kelam etmek isterim naçizane. bu ışık hızında seyahate çıkmak demek işte bi kaç dakikada ışık hızıyla milyarlarca km öteye gidebilmek değil sadece. ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlar. yani aslında normal zamandakiler ışık hızındakinin yaptıklarını görse ne kadar yavaş hareket ediyor der. aslında normal hareket ediyordur kendi zamanına göre. ışık hızındaki arkadaş demliğe çay koyup demleyene kadar normal zaman dilimindeki adamların bi tarafındaki kıllar ağarır. o yüzden geri dönünce bıraktığı gibi bulamıyor hiçbir şeyi.

@benyamo, yanlış olan nedir? olayı basite indirgemek mi?

@dissendium.
senin bahsettiğin şey zamanı algılamayla alakalı, tamamen insan psikolojisinin konusu. fizikle yakından uzaktan alakası yok.

benyamo +1

@benyamo, gerçekten Einstein çıktın, adam anlasın diye günlük hayattan verilen bir örneği fizik dışı ilân ettin, bravo. zaman algısının fizikle alâkası vardır. psikolojide hissettiğimiz zamanın fizikteki zamandan ne farkı var?

@dissendum, sen hakkaten çok yanlış gelmişsin.

Sen olayı basite indirgemiyorsun, alakasız iki konuyu sadece isim benzerliğinden dolayı birbirine karıştırıyorsun.

Farklı dalgaboyundaki ve renkteki ışıkların camın içinden geçerken farklı hız ve kırılma açısıyla geçmesi olayını, trafikte kırmızı ışıkta arabaların durması yeşilde geçmesine benzetmek gibi bir şey yapmışsın. Senin için benzer bir örnek gibi gelen şeyin fizikteki zaman yavaşlamasıyla alakası yok, benzetme yapman bile açıklayıcı olmaktan çok yanlış yönlendirici oluyor.

Psikolojideki zaman algısı ile fizikteki zamanın benzerliği, zaman gazetesiyle zaman yolculuğu arasındaki benzerlik kadar.

Bakın arkadaşlar teoremi ortaya atan Albert Einstein zamanın göreceliliği üzerine şunları söylemiş: Eğer güzel bir kızla iki saat oturup sohbet ederseniz bu size bir dakika gibi gelebilir, fakat kızgın bir soba üzerine bir dakika için oturursanız bu size iki saat gibi gelebilir.' Bu sözün orijinali ve kanıtları aşağıdaki gibi:

quoteinvestigator.com

Teoremi çıkaran adam bile fizikçi kimliğini bir kenara koyup böyle bir açıklama yapıyorsa ben fazla söze gerek olduğunu düşünmüyorum.

"The quotation was not directly from Einstein. Indeed, the reporter simply noted that the tale was being circulated."

senin verdiğin linkte yazıyor. şehir efsanesinden öte gidememiş bir laf.

giriyor. adım adım izlersen göreceksin. hızı da 0.25'e getirip deneyebilirsin.

öyle bi açıyla gelmiş ki fileyi bile sarsmamış, baskette izlediğim kadarıyla oluyo bazen maçlarda böyle şutlar eğer biraz bombeli giderse.

Surface pro 3

evet, bir ara görülüyordu şimdi görülemiyor. biz değil de ösym kafayı yemiş. bir kurum nasıl bu kadar berbat edilirin özeti ösym.

sorunun numarasına tıklayınca görülebiliyor olması lazım. mobilden giriyorsan telefonu yan çevir.

bu tarz şeylerde en güncel olan tercih edilmeli bana kalırsa. ama carl sagan'ın yeri bambaşka.

Eskisini izlemedim de yenisi cok guzel. Yenisi varken eskisini ne yapasain ki?

"yenisi varken eskisini ne yapasın ki" gibi kafalar yüzünden ülkemizde bilim gelişmiyor, bir gecede cahil kalıyoruz.

ikisi apayrıdır, ikisini de izlemek gerekir.

Eskisindr hepsi yenisinde bazı bölümler..

ikisini de izle.

İlk maçların süresini 20:00-22:00 diye düşünerek 22:05 yaptıkları sonucuna varmıştım ben. Ne kadar doğrudur bilmem..

ben de merak edşyorum

20:00 maclari uzatmalarla birlikte 22:00 gibi bitebiliyor bazen, yayin olarak garantiye almak istedikleri icin sanki :)

formatlamayı denedin mi?

Biçimlendir.

Unlocker'i dene.

Biçimlendirince diğer dosyalar da uçar mı?

Unlocker'a da bakayım.

Edit: Oha! God save unlocker :D Bu baya iyiymiş. Teşekkürler.

bicimlendirince diger dosyalar ucar, denemeyin =)

Yeniyor. Ben seviyorum da kemirmeyi:)

İlla yiyecem diyosan yenir de ama genelde yenmez

Ben de kemirmeyi seviyorum, yiyebilirsin

acı orası. yenmez. hatta marketlerde atıyorlar ortasını.

Yeme

Atılır.

yenir hocam bir memur çocuğu olarak seni anlıyorum :D ama mango vs. alırsan ortasındaki çekirdeği yemeğe çalışma.

Yenmez yahu. Hazir temizlenmis ananaslara bakin mesela, ortalari hep cikarilmistir.
Sonradan gorme memur cocugu olarak azicik asinayim tropik meyvelere.

fakir çocuğum (memur çocuğu bile değilim düşünün) yenir, yerim yiyorum seviyorum kemirmeyi. ama zevk meselesi tabii sevmezsen yeme :)

Yenmez. Servis ederken de ortasini atarlar zaten.
Ama ben kumpirin kabugunu yiyorum mesela, hala hayattayim.

ben yiyorum. kemirmek guzel

Toplum bu konuda resmen ikiye bölünmüş durumda :D Isırıp baktım, tatsız geldi biraz, yemedim ben de.

Düzgün kemirememişsin demek ki:d bi kere "meyveyse orası da meyve, para verildi sonuçta boşa gitmesin" kafasıyla yaklaşmamışsın olaya. Ortasını yiyen fakirdir, dolayısıyla yemen lazım. Günah günah:))

ortasını ben de kemirenlerdenim, ama bu fakirlik-zenginlik göstergesi değildir bence artık, Umut Sarıkaya'nın bu konu üzerine de karikatürleri vardır, muzu-kiviyi-ananası falan zengin meyvesi olarak gösterdiği. Ama market ve pazarlarda gördüğüm kadarıyla bu meyveler artık içselleştirilmiş -her ne kadar Avrupa'ya göre pahalı olsa da- zaman zaman evlere girer olmuş, yabancılık pek kalmamış -bu genellemem elbette orta halli yaşayan haneleri kapsıyor-. Ama artık marketlerde-pazarlarda asıl zengin meyvelerini görüyoruz, nedir onlar: Avokado, mango, misket limonu falan. Bir avokado 3,5-4 lira ve neredeyse yarısı çekirdek, zengin olmayan benim gibi insanlar kırk yılın başında mideme kaliteli yağ girsin diye bundan aldığında acaba çekirdeğini bir şekilde değerlendirebilirmiyim diye düşünmüyor değil. Misket limonunun kilosu da 20 lira, ona hiç girmeyeyim.

EK: bu genellememi destekleyen unsur olarak düşük-orta gelirli ailelerin yaşadığı çevrelerdeki süpermarketlerin manav bölümünde ananas soyma aletinin varlığı gösterilebilir.

Kıtlık gören büyüklerimizin zamanında elmayı armudu hiç israf etmeden tamamıyla götürdüğüne şahit olan birisi olarak meyvenin yenilebilir bölgelerinin israf edilmemesi taraftarıyım.

www.asus.com
oyun oynatabilen modelleri bile var.

VivoPC'ler bana fazla küçük geliyor. Spor çantasına sığabilen bir şey istiyorsan Cooler Master Elite 110 ve 130'a bak.

alakası var mı bilmiyorum, dün benim telefonda google uygulaması güncellendi, ondan sonra mikrofon açılamıyor deyip duruyor. nexus 4, android 5.1.1

Marketten indirdiğiniz uygulamalara verdiğiniz izinleri tekrar gözden geçirin. Bunları yapabilecek tonla uygulama var.

uygulamanın teki zikertiyor afedersiniz

Şaka dükkanları ya da kırtasiyelere bak.

Alternatif olarak gittigidiyor'da falan satılır.

şimdi can yayınlarından çıkan tomris uyar cemal süreya diyenler gelecekler ama şurada detaylı şekilde anlatmış

meseledergisi.com

yazı uzun sonuca gel dersen agora kitaplığından çıkan erhan kayaalp çevirisi

www.idefix.com

freebird +2376481

Belki fikir verebilir: eksisozluk.com

Resmen piyasada Küçük Prens fırtınası çıkmış =) Erhan Kayaalp'e yöneliyorum, teşekkürler.

Bende de Mavibulut'un Yaşar Avunç çevirisi var. Bir tane de ben eklemiş olayım. :)

Yazıda bahsedilen cümlenin (“Elveda, demiş tilki. İşte sırrım. Çok basit: İnsan ancak yüreğiyle görür. Aslolan göze görünmez”) çevirisi Mavibulut'ta da şu şekilde: "Hoşçakal, dedi Tilki. Bak, işte sırrım; çok da basit: İnsan ancak yüreğiyle bakarsa bir şeyi görür, iyi anlar. Gözler bir şeyin özünü göremez."

Arşivde dursun diye de Tomris Uyar-Cemal Süreya çevirisi çıkınca onu almıştım, şimdi paylaşılan yazıyı okuyunca pişmanlık duydum desem yeridir.

Erhan Kayaalp'ten de okuyayım.

lütfen annene/anneme bunun onun suçu olmadığını söyle.

"Lütfen anneme bu onun (kızın) suçu değil deyin".

whimsical'ın dediği de kalıp olarak uygun olduğu için şarkının sözlerine bakma ihtiyacı duydum. sözlere bakınca ilk başta dediğime +1 veriyorum :)

kız olan full değil, 9'u olan halihazırda full.

çıkış kağıtları: as & kız ve hatta 8.

9 lu full'ü zaten yapmış. %13'ün kazandıran 3 çeşit kartı var: Q,A ve 8. 7 kart yani 3 tane Q açıldığı için. 7/44 = %15 falan ama genelde diğer oyuncuların kartlarını da hesaba katıyorlar canlı yayında. Bir kartı başka bir oyuncu fold etmiş.

Ha ilki 9 9 9 Q Q ile full house yapmış zaten. Gözden kaçırmışım.

Devamını merak edenler için: www.facebook.com

@karakteristik 8 gelirse de fullhouse oluyor kızdan.

Pocketların ne kadar güçlü olduğunun göstergesi resmen. Normalde iki kız düşmesi AQ için çok iyi bişeyken bir anda full yapıyo karşı pocket olduğu için.

Karşı tarafın fulü var. Mizrachi'ninse 7 outu var. Qh, Ah As Ac, 8h 8s 8c.
Riverda en iyi ele sahip olma olasılığı çıkış kartlarını 2'yle çarparak hesaplayabilirsin . 7x2=%14 gibi.

iş bankası'nda palto, burun ve bir delinin hatıra defteri birlikte, çevirisi de mazlum beyhan. iyi olduğunu düşünüyorum. iletişim'de de petersburg öyküleri'nin içinde olması lazım o da fena değil.

o değilde trt'nin palto radyo tiyatrosu var. Tadından yenmez sayın ivan ivanovic!

(git: www.idefix.com )

Budur hocam. Bunun içinde, Nihal Yalaza Taluy çevirisi.

Food inc.ve age of stupid izlemiştim son zamanlarda.İzlemediysen ikisi de güzel.Seri değiller bu arada, bir bölüm ikisi de.

Food inc. ve the age of stupid ek olarak

Super Size Me belgesel filmini de izlemeni tavsiye ederim.

www.imdb.com
www.imdb.com

www.imdb.com

our universe.

(bkz: cosmos a space-time odyssey )
Türkçe anlatımını yanlış bilmiyorsam haluk bilginer seslendiriyor ve evrenle ilgili ufkunu açacak belgesel.

Ayrıca El cezire Türk'ün çok güzel türkçe belgeselleri var.

aljazeera.com.tr

www.imdb.com
www.imdb.com

akşam bakıp yazarım aklıma gelmeyenleri.

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

yukarıdakilere ilaveten bunları beğenmiştim.

Bilgim yok ama son cümlede dayanamayıp güldüm :)

Televizyonda smart menüsüne gel. orda youtube vardır. ilk önce onu aç sonra oynatalım uğur de

Bağlantı için aynı ağda olman gerekiyor, ha komşu senin interneti kullanıyorsa olabilir.

Ne oynattın hacı :)

Sanmıyorum oynattığını

Ajdar'dan Çikita Muz vidyosu :P Yok şaka, hatırlamıyorum ne oynatamadığımı, YouTube'dan rastgele bir şeydir herhalde.

evet dilek sabancı'yı yıkıp onun yerine yaptılar stadı.
devlet hastanesi tarafındaki inşaatı bilmiyorum.

ramazan disinda insanlarin rahatca camiye gitmesi icin vakit girdikten bi kac saat sonra ezan okunuyor. ramazanda insanlar yanlislikla yemek yemesin diye vakit girer girmez okunuyor

3 te ama nedenini bilmiyorum

her zaman gün 3 te başlıyor yani imsak da başlıyor esasen.insak vakti geçtikten sonra sabah namazı kılınabilir yani. ama müslüman ülkelerde camiye gelecek olanlar düşünülerek, imsaktan 1 saat sonra falan okunur ezan güneş'e 40-45 dk kala kılınır namaz.ramazanda ise direk imsakta okunmasının sebebi hani vsktin girdiğinin belli olması. namazı o iki zaman(imsak-güneş) arasında kılabilirsin ama oruçun kesin başlangıç saati olmalı muhabbeti.

birleşik yazdıklarında de'nin de olduğu anlaşılmayacak da ondan. dey mi de mi nasıl anlaşılacak?

ifadenin ve denilmek istenen olayın net olması açısından eklere kesme işareti konabiliyor.

hakemler bir takımın kaç tane mola aldığını takip etmekle yükümlü değiller. sen mola alırsan hakem verir. maç sonu ya da esnasında bakarlar ki hakkından fazla mola almışsın sonra maç iptal.

mola hakkın dolduktan sonra mola istediğinde teknik faul/faul/vs. tarzı bir şey çalabiliyor hakemler; diye bişiler okumuştum geçenlerde ya ekşisözlükte ya da bir basketbol forumunda..
sanırım oyunun temposunu düşürmek için filan yapmasınlar diye.

mola hakkı yokken mola alınca teknik faul çalınıyor. iki atış artı kenardan başlama.

tabi bu sadece şuana kadar nba oyunlarında gördüğüm bir şey gerçek hayatta mola hakkı yokken mola alana denk gelmedim.

5 Eylül 2015

5 eylül
büyükten kücüge gibi düsün

amerikan tarihi ise 9 mayıs, avrupa ise 5 eylül

edit: az once ters yazmısım

i.imgur.com

Almak için ilçe kaymakamlığına başvuru gerekir. Onlar da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na yönlendirir.
Not: Herhangi bir sosyal güvencesi olmadığını varsayıyorum. Emekli kişi 65 yaş aylığı alamaz.

Edit: 3 aylık 250 lira gibi bir şey.. Ama kişi engelli ise, hastaneden alacağınız engelli raporu ile birlikte bu ücret aylık 400 liraya kadar çıkabiliyor.

yaşlılık aylığı da deniyor. herhangi bir geliri olmayanlara verilen cüzi bir para. ne öldürür ne güldürür.

www.tasova.gov.tr

www.imdb.com

Aha buldum, "Do You See What I See?"
www.dailymotion.com

bahsi geçen dil-renk-düşünce olayı hakkında kitap isterseniz;

guy deutscher - dilin aynasından

Bence sahadaki oyuncunun psikolojisini seyirciye aktarabilmek için yapıyolar bunu. Nou camp'ta var bu.

Para daha belirleyici bi unsurmuş ama m.livescience.com

sanırım stadlar çok büyük olduğu için çatı yaparsa desteklemek için kolon dikmek zorunda bu da seyirci görüşünü perişan eder. kaynak tamamen kıçım
ama soru güzel, o kadar zamandır futbol izlerim bu aklıma gelmemişti.
vikings'in stadı bi tek komple kapalı galiba. diğerleri püfür püfür. ki onun da yoğun kardan çatısı çöktü 1-2 sene evvel.

St louis'inki de kapalı galiba.

Bu arada maçlar genelde gün ışığında oynandığı için stadın üstünün açık olması çok önemli. Topu iyi görebilmen gerek. Gece ne kadar ışıklandırma olursa olsun çok fark ediyo. Topun rengi beyaz olmadığı için gece maçı gündüze göre sıkıntılı.

aradığın şeyin bookmarks, yer işaretleri, yer imleri gibi browser ile gelen özelliklerden farkı nedir tam olarak?

chrome da senkron özelliği var. gmail hesabınla oturum açınca kaydettiğin bütün siteler geliyor istediğin yere.

Firefox'da da var o ozellik, yalniz gecen sozluk istatistiklerini gorunce sadece %9'un bunu kullandigini gorunce cok sasirdim.

Neyse asil diyecegim, yer imlerini de gruplandirmalisin. Ilk bastan belirle muzik-wiki-sozluk-okul-x diye, cok rahat oluyor.

X-marks'tan otesini tanimam. Chromeda sorunlu ama firefoxda efsane calisiyor. Hesap aciyorsunuz. Senkron diyorsunuz. Sonra bilgisayarini camdan at git amerikada ac hesabini hepsini tekrar yukle

firefox'ta default gelen Sync de çok iyi çalışıyor.

delicious.com

chrome ile ço yıldır sık kullanılanlarım hiç kaybolmadı. ama delicious.com var mesela, pratik ve site de öneriyor alternatif.

buyruun

zete.com

www.facebook.com

plot penceresinde sag ustte dropdown menude monochrome'u sececeksin. muhtemelen grayscale secili.

Bak burda resimle anlatmaya çalıştım , ilk önce tüm renkleri seç , sonra hepsini siyah yap i.hizliresim.com

Monochrome'da da, bütün renkleri siyah yapınca da olmadı :/

Çizimlerin bir kısmı İdeCad'den geldi, bunla alakalı olabilir mi acaba?

Ek olarak, çizgilerini hepsini tek layer, tek renk, tek kalınlık yaptım, yine grili siyahlı çıkıyor.

O zaman o pdfi illustratorda aciyorsun ve cizgileri secip siyah yapiyorsun.

ben pdf creator programını kullanıyorum. gerçek çıktı kalınlıklarının aynısı çıkıyor her zaman hiç sorun yaşamadım tavsiye ederim.

programı indirip kur, autocad'e gelip plot sayfasından yazıcı olarak pdfcreator'ü seçiyorsun, çıktı ayarlarını yapıp yazdıra tıklıyorsun bu kadar.

siyah beyaz çektiğiniz vakit kararı makieneye bırakıyorsunuz, işlemeyi makine yapıyor. siz raw çekip sonradan kendiniz işlerseniz fotoğraf üzerinde daha çok hareket alanınız oluyor.

bildiğim kadarıyla, kimse -kanunen- vatandaşın üstünde değildir. belki tbmm ve cumhurbaşkanı olabilir. dolayısıyla sizden böyle bir şey "talep" etmeleri saçma olmuş. kraldan çok kralcılık.

Maalesef oylarımızla onlara protokolde yer tahsis etmiş oluyoruz.

Yine de buna takacak adamın kafasına sıçayım, o ayrı.

doğru yazmışsınız, belediye üstünüz falan olmuyor.

belediye nasıl üstünüz?. sen vatandaşsın rica edersin, talep edersin. o memur başkanına arz eder.

arz etmek sunmak demektir zaten. o arz ederim lafının aslı "hazırlanması talebimi arz ederim" den geliyor. bazı avukatlar komik biçimde dilekçelerinin altına bu arz etme galatı yüzünden yanlış olarak "arz ve talep ederim" bile yazıyor. siz talep edersiniz, talebinizi arz edersiniz, talebinizi sunarsınız vb. size kalmış bir şey. cehaletin en korkuncu karşısındakini bilmiyor/yanlış biliyor zanneden cehalet. sizin yaptığınız doğru.

Söylediğim gibi, vatandaş yazarken arz eder. Neden bunun itirazı? Siz yazın, rica edin, "istiyorum" diye bitirin, talep edin vs.
adam bunun doğrusunu sormuş ve doğrusu bu

hayatımı dilekçe yazarak kazanıyorum (arzuhalci değilim ama onu da söyleyeyim) microfiction +1. arz etmek sunmak demektir. dilekçenizin sonuna yalnızca saygılarımla talep ederim/talebimi sunarım/talebimi arz ederim vb. yazmanız yeterlidir. "makama yazılan dilekçeyi arz ederimle bitirmek gerekir" lakırdısı bir galat-ı meşhurdur.

sadece tr olduğunda sadece türk sitesi olduğunu belirtir. gov.tr olduğunda devlete ait bir türk sitesi olduğunu belirtir.

ayrıca tek kullanan biz değiliz ve bu şekilde bir standardı olması bence çok daha iyi bir durum. ne olacaktı mesela gov.tr yerine dev.tr mi edu.tr yerine uni.tr mi?

iyidir böyle.

.tr'den once gelen her sey istenildigi gibi degistirilebilinir. www.turkiye.tr'de olabilir turkiye.dev.tr'de. sana verdigi rahatsizligi baskalarina vermedigi icin degistirilme ihtiyacagi duyulmamis demekki. yoksa belediyelerin uzantisi bel.tr'dir misal.

amerikan uzantısı olduklarını nereden çıkardın? uzantıların amacı websitelerini kategorilere ayırmak idi, zira amerikan sistemi ile turkiye.tr isimli bir adresi isteyen herhangi bir insan alabilecek iken, turkiye.gov.tr isimli bir adresi yalnızca bir hükümet kurumu kaydedebilir, bu da siteye otomatik olarak güven sağlar. aynı şekilde com.tr, adresin bir şirkete ait olduğunu, gen.tr kişisel olduğunu vs. belirtir. bu ikinci seviye uzantıların kategori belirtmekten başka bir amacı yoktur.

ingiltere de böyle kullanıyor, misal www.dwp.gov.uk, sanmıyorum ki önemsiyorlar bu durumu.

aslında bu sadece biz de yok, diğer ülkelerde de var, milliyetçilikle alakası yok. telefon koduna benzer bir şey diyebiliriz.

Sana rahatsizlik verdigi gibi devletin egemenligine de aykiri oldugundan sadece tr uzantili alan adlari icin calisma yapiliyor, yakinda gecilecek.

kötü değil bence o ön isimler. yani mesela uludağ'ı düşün. uludag.edu.tr uludağ üniversitesi, uludag.gov.tr uludağ belediyesi olsa, uludag.tr neyin olacak?

www.immigration.gov.au

gov, edu, mil vs her ülke kullanıyor da com.tr odtü'nün mallığı

@hjarteblod uludag.com.tr'yi kim alabilmişse .tr de onun olur

tr zamanında alınmadığı için bizde yoktu, son zamanlarda türk şirketi aldı ve artık .tr uzantılı alabiliyorsun

senin gibi ezik hissetmemek için böyle bir girişimde bulunmuşlar

alan var aslında; www.tsk.tr herkese vermiyorlar demek ki.

evet yurtdışında da öyle.
gov zaten government'ın kısaltılmış hali değil mi?

Şurada bütün ülkelerdeki uzantıları vermişler.
www.quackit.com

Sanırım ülkeleri 3 grupta toplayabiliriz.
1. Bizim gibi com, gov, edu uzantıların sonuna ülke kodu koyanlar. (Bu grup İtalya'sından İspanya'sına çoğunlukta)
2. Almanya, Belçika, Norveç, Hollanda gibi bodoslama alan adı verenler. (.de, .be, .no, .nl)
3. Uzantıyı da kendi diline çeviren. (Çoğul takısı koymadım çünkü bir tek Fransa örneği var sanırım. gov.fr yerine gouv.fr gibi)

bildiğin uyduruyorsun:) örneğin kosova var 2008 de kuruldu.

kosova?

bir ülkenin kurulması için denize sınırı olması zorunluluğu yok. öyle demelerinin nedeni şu: bir ülke kurulduktan sonra ayakata kalabilmesi için ticaret yapmak zorundadır. olası bir kürdistan devletini bu coğrafyada hiçbir devlet istemiyor. eğer olası bir kürdistanın sınırları sadece kendisini istemeyen devletlere (iran,ırak,türkiye, suriye) komşu olursa dış dünyaya kapanır ve 3-5 seneye kendilerini yiye yiye çökerler. ancak denize kıyısı olursa dünyanın istediği yeri ile hem ihracat hem ithalat yapabilir. ülkeye giriş çıkışlar kendi inisiyatifinde olur.

kısaca olası bir kürdistan, zazazistan, çerkes imparatorluğunun vs. bu coğrafyada kurulabilmesi için kendini dış dünyaya bağlayacak olan bir limana sahip olması gerekir

sen entryde verilmek istenen mesajı yanlış anlamışsın:) elbette bir ülkenin kurulabilmesi için denize kıyısı olması gerekmiyor. o yorumu yazan kişi "kürdistan denen saçmalığın petrol ve diğer malların ticareti için deniz lazımdı, kuzey suriye olayları da buna hizmet ediyor" demek istemiş. devlet kurmak için gerekli olan coğrafi özellikten bahsetmemiş. özel olarak, kürdistan saçmalığına ne gerektiğini belirtmiş.

en.wikipedia.org

Cevaplar için teşekkürler. Peki Bosna Hersek'in Hırvatistan kıyılarını ikiye bölen ufak kıyısının sebebini biliyor musunuz? Madem başladık, o konuda da cehaletimiz üzerimizden gitsin.

Edit: geldiler'in paylaştığı bağlantıda, sınırlar belirlenirken o küçük kıyı Bosna'ya Osmanlı mirası olarak kalmış. Ancak sınırlar belirlendikten sonra o bölgede Bosna Hersek için herhangi bir karayolu veya demiryolu düzenlemesi yapılmadığı, ancak günümüzde o kıyının aktif kullanımı için değişiklikler yapılmak istendiğini belirten bir madde var.

Yalniz uluslararasi hukukta zaten deniz kiyisi olmayan devletlere denize gecis hakki verme zorunlulugu var.