Vardır. Durumu (online, busy, invisible falan) seçtikten sonra onun altında beyaz bir boşluk çıkacak oraya yazıyorsun.

bol su iç, az sudan kurumuş olabilir.

yarım bardak suya bir çay kaşığı cep sodası yada karbonat dediğimiz tozdan koy karıştır ve bununla gargara yap günde birkaç kez.geçicektir.diş hekiminin önerisidir buarada kocakarı ilacı değil.

Kalsiyum alımını arttır bol bol süt iç peynir ye.Bir de dişlerinde tartar varsa o da yapıyor olabilir.Tartar dişte ağırlık yapar ve damağa baskıdan dolayı tahriş meydana getirir.

@alkolikfedai
normal bi insanın bir günde içeceği suyun, sanırım 2-3 mislini içiyorum.

@grunge
haklı olabilirsin, dişimi pek fırçalayan bi insan değilim.

doğru dişçiye gidiyorsun roadrunner :) tartarlar 15dkda temizlenir ;)

@grunge
aslında son 5 senedir 20'lik dişimi çektirmem gerekmesine rağmen çektirmiyorum, o dişler yapıyor olabilir tartarı.

yok hocam sadece onlar yapmaz bütün dişler de vardır o git aynaya aç ağzını dişlerinin arkasına bak sana el sallıycaklar ordan :P

dosya sistemi ne harici hdd'nin?

klasör ayarları ayarlanıyor zımbırtısından bahsediyorsanız beklemek durumunda değilsiniz.
iptal edin efendim. iptal etsenizde paylaşım açılır/kapanır etmesenizde.

hatta ben de bi ekleme yapayım,mesela 25 yaşından sonra kendi kendini eğlendirecek kadar piyano çalmayı öğrenebilmek için haftada ne kadar ders, egzersiz gerekir?

onlarca yıl

calmaktan neyi kastettiginize bagli.

uzun sureler (hele ki nota, solfej, armoni vs. bilgisi olmayan biri icin) iyi bir egitmen esliginde sadece teknik calismaniz gerekiyor once. oturup sıkılmadan gam'ları bitirmeniz gerekiyor. tabi bir yandan da temel nota bilgisi, sonra solfej, armoni gibi egitimi de almaniz gerekiyor ki calmaniz icin gerekecek notalari iyi okuyabilecek duruma gelesiniz. (ki piyano sag ve sol el olmak uzre 2 parti oldugundan kelli, ayni anda gozunuzun/alginizin iki partiyi birden takip edebilecek duruma gelmesi gerekecek. tabii partilerden bir tanesinin sol anahtari, bir tanesinin de fa anahtari oldugunu belirtmeliyim)

cok alelacele bi cevap oldu bu ama, ozetle dediginiz "iyi denilebilecek seviyede piyano calmak" , sizin durumunuzda biri icin sıkıntılı ve uzun bir sürec. (ama neden olmasin)

--

tabi su da var, ben nota ogrenmiyim, iki uc parca calabiliyim basit seviyede derseniz, bu süre cok kısılacak, ama yine de algi kapasitenize ve ezber yeteneginize gore de degisecektir. youtube'da belli parcalari ölcü ölcü ezberleme ve calma ile alakali videolar da var. tabii bu iş değil yani, tavsiye etmem.

@kanuniye

ön söz: piyanist degilim, sadece yan enstrümanım piyano.

yas tabii ki onemli lakin bu biraz da yetenege ve azme de bagli. "kendi kendini eglendirecek kadar" goreceli bi kavram zira eve gelen misafir arkadaslarim bazen uc bes notaya cat cut vurunca da eglenebiliyorlar : )
once de dedigim gibi, temel muzik bilginiz varsa ve enstrumana karsi yatkinliginiz varsa, sure roadrunner_merlin'inkinden daha kisa olacaktir.

ama durum her ne olursa olsun, cok cok zor bir enstruman.

ne kadar vakit ayirabilecegine ve "iyi denilecek seviye" nin ne olduguna bagli. dogru bir programla (burasi onemli) gunde 3-4 saat (sektirmeden) ayirarak 1 senede bile baya uzun yol katetmek mumkun. benim iyi seviye anlayisim 200 senelik eserleri kusursuz bir teknikle calabilmek degil ornegin, piyanoyla nasil iletisime geciyorsun ona bakarim. thelonious monk'a bakarsin, adamin durusundan teknigine her seyi yalan, ama sahane bir piyanist, tabi bu ekstrem bir ornek. fakat "iyi seviye" nin konservatuar agzindan cikma tanimina ben pek katilmiyorum.

fakat enstruman ogrenmede genel bir fikrim vardir "x olmak icin (ornegin iyi denilebilecek seviyede calmak icin)" enstruman ogrenmek ile baslayan girisimler genelde basarisizlikla sonuclanir. enstrumani ogrenme "surecinden", iyi seviyede ol veya olma, keyif alman lazim, yani enstrumani sevmen lazim. yoksa amac bir seviyeye gelip "vay be guzel caliyor" dedirtmek olunca, altina girecegin sikintiyi kaldiramiyorsun. yani klisedir ya dagcilarin, "amac zirveye ulasmak degil de tirmanmak" diye, ha o bence cuk oturuyor. amac sadece kafandaki bir zirve olunca tirmanma islemi zulum gibi geliyor beziyorsun. tirmanmanin kendisinden zevk alabilecegine inaniyorsan yas mas dinlemez bence, vaktini veren herkes bir enstrumani calar.

tümünü okunmadı olarak işaretlerseniz klasörlerin herbirinin toplamını vermesi gerekir, iş görür gibi.

@c sharp
tam istediğimde buydu
buraya hangi navigation yöntemiyle geldik?

Şarkının adı "Your mother won’t approve." Bestecileri Pascal Ebony ve Fabrice Smadja. Myo diye birisi söylüyormuş.

Bu kesinlikle efekt çünkü Tf1 ve Rotf'nın tüm soundtrackleri var hiçbirinin içinde böyle bir efekt yok trailer için yapılmış hatta yanılmıyorsam bu trailerdaki efektlerin aynısı Cod6WW2'nin trailer'ındada vardı.

yakıştığı sürece normal gösterir..

bence modasi gecti,bnde de benzeri var duruyor öle onunyerine klasik bi gozluk aldım her daim kullaniyim die

Demodeliği tamamen seninle alakalı. Günümüzdeki pokercilerin 90% gibi büyük bir oranı aynalı gözlük kullanmaktalar (kış mevsimi de dahil olmak üzere). Nasıl hissettiğine bağlı yani tamamen. "Demode oldu, mal gibi duruyorum" dersen, yakışmaz. İyi hissediyorsan, iyidir :)

ayakkabının tabanı sert olduğundan olabilir. tabanlarını değiştirmeyi dene.

ayakkabını degistir.

hmm yürüdüğün zeminde bir sorun olabilir mi? veya çok fazla koşup yürüyorsan o da normaldir. son seçenek ise ayak derinin çok hassas olması. zamanla nasırlaşır geçer.

scholl diye bir marka var böyle ayakla ilgili her şeyi üreten.. Ürünlerini bir inceleyin bence.

peki soruyu revize edeyim. çorabı değiştirsem bi faydası olur mu?
bi de nasıl bir çorap kullanmalıyım? (kalın mı, ince mi, pamuklu mu vs.)

pamuklu tabiğ

(bkz: onitsuka tiger)

Fotoğraftan anladığım kadarıyla gerçek.


Not: 3 ay amatör olarak fotoğrafla ilgilendim.

@roadrunner_merlin
fake olması kesin gibi. sonuçta elektronik müziğin en ünlü 2-3 isminden biri seni durduk yerde niye eklesin.

@oldu görüşürüz
fotoğraf da ftb.pl sitesisinden alınmış. sen fotoğrafçılıkla nasıl ilgilendin.

@oldu görüşürüz
fotoğrafı öylesine koydum, profildeki fotoğraf bu değil.

@sourz
mesaj attım sen fake misin gerçekmisin diye ondan sonra ekledi beni

6 iddiadan birinin doğru, diğerlerinin yanlış olduğu söylenmişti.

mythbustersresults.com

Sonuç olarak aya gidilmiş sonucuna vardılar.
Doğru olan iddia da aslında gittiklerini kanıtlıyor. Apollo 15 bir prizmatik ayna (ya da her neyse adı. ışığı geldiği yöne yansıtan bir ayna) bırakmış ay yüzeyine. bunlar da bilmem kaç wattlık lazeri doğrultuyorlar bu aynaya ve lazer gerisin geri yansıtılıyor. bu da orada bir ayna olduğunu gösteriyor.

data-backup-software-review.toptenreviews.com

istediğinden başlayabilirsin. programları kullanmadığım için isim değil link vermeyi uygun gördüm. linke kefilim tarafsız inceleme yapıyorlar.

It's the soundtrack to "From the Earth to the Moon", an HBO mini-series.

demisler ikinci sayfada gormediyseniz.

www.youtube.com buyrun

1)imza kampanyasının pek bi sike yaramadığı tarafımca sabittir.
2)belediyeden mi valilikten mi ne izin almak lazım bildiğim kadarıyla.
3)evet gayet basit.

4)hayır, çoğunlukla yaramıyor. zaten imza kampanyalarının asıl amacı da işe yaraması olmuyor genelde. başlatan da bunu gayet iyi bilir. ama hoşlarına gidiyor herhalde. ankara'da toplu taşıma araçlarının ücretleri %50 indirilsin diye imza kampanyası başlattık mesela, herkes de hiçbir sike yaramayacağını gayet iyi biliyordu. "olsun" deyip geçiyorduk.

sanırım asıl amaç kitle toplamak. imza kampanyası aracılığıyla insanlarla iletişime geçmeye çalışıyorlar. partiye/derneğe adam toplamaya çalışılıyor. ve son derece acınası bir yöntem. mensubu bulunduğum parti de bunu sık sık yapıyor.

çok olmuş yazılalı ama şöyle bir makale var konuyla ilgili:
ubuntu.wordpress.com

motorla kabataş, sonra tramvay.

cumartesi-pazar kabataş vapuru çalışmaz.
karaköy vapur, ordan tramvay 1 durak zaten. aslında yürüme mesafesi ama tramvay da olur

daha zor diye biliyorum.

değildir. hiç de kolay değil yani. tek kolaylığı yazıldığı gibi okunması olabilir -belli harf ve harf öbekleri dışında-, fransızcaya nazaran mesela. ama bir sürü de ıncığı cıncığı var bunun yanında, düzensiz fiiller, gustar kalıbı, acostarseler bilmem neler.

almancadan kolay ingilizceden zor.

ee peki ben niye internette ingilizce'den bile kolay diye okuyorum?
biri açıklasın yahu :)

ingilizceyle cok benzer
kolay ya eger ingilizce konusuyorsan sadece ispanyolcayi dikkatlice dinle mutlaka neler konustuklarini anlayacaksin.

ingilizce'den kolaylığı, eğer ingilizce'den önce ispanyolca öğrenirseniz geçerli. yoksa iyi ingilizce konusup ispanyolca öğrenmeye başladığında insan ister istemez benzerlikler aramaya başlıyor, o da işi biraz zorlaştırıyor.
bilmem kaç yıl boyunca ingilizce öğrendikten sonra 1,5 yıl önce ispanyolca'ya başladım, şu anda ispanya'da yaşıyorum ve hala bazı yerlerde konuşurken tıkanıp ingilizce konuşmaya başlıyorum, sen anla...

Benim de yaklaşık 2 yılı buldu İspanyolca serüvenim. Bilhassa grammer oldukça ağırlaştı diyebilirim. Fiil çekimlerinin her zamana göre farklı olması; geçmiş, gelecek, şimdiki zaman, perfect vs insanı oldukça zorluyor.
Yazıldığı gibi okunması tek artısı denebilir kolaylık açısından. Belki bazı kelimelerin İngilizce ile aynı olması da buna eklenebilir. Bu da okuma yaparken kolaylıklar sağlayabiliyor.
Bir süre Almanca dersi de almıştım. Zorluk açısından (kime göre neye göre?) bana göre Almanca ile dengeli. Bir Fransızca, Rusça daha zordur herhalde, bişey diyemem tabi..
Ayrıca okuması kolaydır, dinlemesi diğer dillere göre zordur. Kelimeleri yutarlar konuşurken. Sen sınava girersin dinlemeye başlarsın, metin bitmiştir ve ne konuştuklarından zerre anlam çıkaramamışsındır :) Anadili İspanyolca olan hocamı karşımda dinlerken dahi ne konuştuğunu anlamakta zorlanıyorum, aşağı yukarı sadece bildiğim kelimeleri kullansa bile.
Kısacası okuması kolay diye aldanmayınız ama eğlenceli dildir.

tek kolaylığı okunmasındadır. ingilizce biliyorsan da bi kısım kelimeyi direk anlarsın onun dışında gramer olarak (zamanlar ve fiil çekimleri) ağlatır.

kitaro
vangelis

açıkçası bende bilmiyorum mısır özelinde.

yalnız türkiye'yi düşündüğüm zaman bir zamanlar bu topraklarda ilk felsefe okulu kuruldu, ilk yazılı anlaşma yapıldı, ilk akıl hastanesi açıldı, ilk kez para kullanılmaya başlandı, bu topraklardan denize açılan insanlar akdenizde koloniler kurdu. fakat nihayetinde türban tartışmaları, demokrasi tartışmaları, yoksulluk ve işsizlikle uğraşan bir toplum haline geldik. muhtemelen mısır içinde aynı yazgı söz konusu...

mısır iran ve türk tarihine bakın, zamanının en ileri 3-5 medeniyetiyken, islam'ın gelmesiyle, doğru bir ifadeyle o zamanki insanların islamı yanlış yorumlayıp, uygulamasıyla gerilemişlerdir.

mısır aslında gayet ileriydi yamulmuyorsam enver sedatın vefaatından sonra geriledi,

mısırın atatürkü gibi bir şey enver sedat,

hatta enver sedatın cenaze töreninin videosu vardı hiç başı bağlı bile yoktu

sonra birden çöküntüye girip geriliyro halk yanılmıyorsam

youtüpe baktım ama videoyu bulamadım şu anda

@baldur, zaten şu an gelişmiş olan ülkeler bunu hristiyanlığa borçlu... ne alaka din ile, alakası olsa bile mantıklı bir sebep olmuyor maalesef.

nedeni zaman.

savaşlar, kaybetmeler, gerilemeler falan fıstık, yüzyıllar sonra belki bugünün gelişmiş ülkeleri aynı durumda olacak.

bu iş teori ile olmaz, vardır mantıklı bir açıklaması, bing de arat çıkar belki

antik mısır medeni ve zamanına göre çok ileride bir toplum olmasına rağmen demişsiniz. antik mısır uygarlığı kurulduğu zamana göre ileri olabilir ama yapısı çok statiktir. yaklaşık 3000 yıl süren mısır imparatorluğunda ne siyasi yapı ne de günlük yaşamda ne de teknolojide büyük değişiklikler, gelişme ve ilerleme görülmez. değerli olan aynının tekrarıdır. yapı budur. bu nedenle de mısır'a uygarlığın dış dünyalardan getirildiğine dair teoriler bulunmaktadır.
ne zaman ki diğer kültürler mısır uygarlığından ileri seviyeye ulaştılar o zaman mısır sona erdi. bir de günümüz mısır halkı o eski imparatorluğun genetik mirasçısı değiller. antik mısır diline benzer bir dil konuşan yalnızca kıptiler var mısırda. diğer halk roma, arap, osmanlı dönemlerinde harmanlanan bir gen havuzundan. e bir de tabii tarihe baktığınızda hiçbir iktidar sürekli değil. bırakın kaç bin yıllık mısırı 600 yıl hüküm süren osmanlı'nın mirasçıları bile bu kadar kısa zaman sonra osmanlı uygarlığının neresinde.

(bkz: hititlilerin çorumlu olması)

kesin tarihi kimse bilmez ama bence de bugün açıklanma ihtimali var.

edit: (bkz: #16355803)

hocanın dediği gibi oblique'e dahil oluyor adonis kası denilen bölge.. adonis kası gerçekten var mı sorusuna da adonis'e inanmıyorum ama orada kas var diye cevap vereceğim..

önemli olan adı değil ki, sonuçta orada kas kendini gösteriyor, adı adonis kası veya oblik ne farkeder.

fakespeareinlove.blogspot.com
burda göstererek açıklamış.

adonis diye kas yok. obliklerle alt karın arasındaki çizgi var. adonis kası dedikleri yer bir çıkıntı değil oyuk zaten.

adonis dendiğini ben de sözlükten duydum sadece. bildiğin oblik işte.

ilginç benim spordaki hocam da bilmiyor adonis kası diye bir kas yok diyordu. bu adonis ismi nerden geliyor o zaman.

adonis yunanlı bir adamın ismi

canım kardeşlerim, suser ve okur arkadaşlarım spor hocalarına filan sorup madara olmayın. oyuna gelmeyin, sazan olmayın.

googleda aratınca "adonis kası" sözcüğünün bir tek "sözlük"lerde geçtiğini görürsünüz. :))

adonis antik yunan'da bir karakter; kısaca kadınların taptığı bir tip diyelim.

söz konusu kas demetinin kasıkta olması ve onun görünürlüğünün birkaç santim aşağısında bir cinsel organın bulunması ve muhtemelen kadınlara çekici gelmesiyle bağlantılı olarak takılmış bir isim olsa gerek, venüs tepesi gibi yani, aynı hikaye.

sözlükçülerin arkadan uydurması işte...

spor hocası bilmeyebilir. adonis kası onun literatürdeki ismi değil. sonuçta orda bir kas var. o kası belirginleştirmiş olan erkekler çok beğenildiği için ona halk arasında adonis kası deniyor. adonis mitolojide taş gibiliğiyle bilinen bir karakter olduğu için.

var. şöyle ki şeffaf olanlarından bulabilirseniz onları tavsiye ediyorum. onların içi ful silikon dolu ben en çok onlarla rahat etmiştim. ama tabi deneyin kendi ergonominize göre bişi seçin derim. mavi bilgisayarda güzel modeller vardı ben ankaradayken ama ne yazık ki mavi bilgisayar istanbulda yok.

krem 7/24 candır.

eskiden elidor kullanırdım, ama paketi bozdular vıcık vıcık bir şey oldu.

bulabilirsen ipek, bulamıyorsan hobby'nin krem 7/24 ürünlerini kullanabilirsin.

elidorun krem 7/24 ü solucan gibi kokuyor. kullanmayın. onun dışında saç köpükleri de saça jöleden daha az zarar verir. ama benim tavsiyem saçı kendi haline bırakmaktır. fazla kurcalayınca bozuluyor

ha buarada, necip bey biryantin kullanın. hala var mı bilmiyorum ama kokusuna hastaydım ben onun.

(bkz: osis)

şekil verme için, pahalı olmalarına karşın john frieda ve toni&guy ürünlerini tavsiye ederim.

şekillendirme dışında saçı kendine getiren şampuan+krem+bakım ürünleri için de schwarzkopf'un gliss serisi şampuanları tek kelimeyle süper. (sarı şişedeki oil nutritive serisini tavsiye ederim)

okuluna göre değişir.

88-100.......aa..4
81-87........ba..3.5
74-80........bb..3
67-73........cb..2.5
60-66........cc..2
53-59........dc..1.5
46-52........dd..1
39-45........fd..0.5
0-38.........ff..0

bunları soruyorsan böyle.


edit: soldaki rakamlar yüz üzerinden not değerlendiremsi, yanındaki harf değeri, onun yanındaki de 4'lük sistem. bunları 5'lik sisteme göre ayarlarsan da
00-44=1
45-59=2
60-70=3
70-85=4
85-100=5

böyle bişey olması lazım yanlış hatırlamıyorsam. ta lisedeykendi 5'lik sistem. buna göre bakarsan a- (a eksi olarak yorumluyorum bunu) harf sisteminden ba'ya denk gelir ki bu 81-87 aralığı yapar. 81-87 aralığı da 5'lik sistemden baktığımızda... boktan biyere denk geliyormuş. hadi ben kaçtım.

a 5 lik not sisteminde 4 e eşdeğer diye bir şey olamaz. a dersin en yüksek notudur, 5 lik sistem 4 lük sistem vs a ile alakalı bir şey değil not ortalamanla alakalı, yani 4 üzerinde 3 denir, onu da a b c diye ayırmazlar. ünv hakkında mı sordun tam anlayamadım açıkçası, hatta ben neyi açıkladığımı da anlayamadım, nasıl soru yav bu?

(bkz: beklenen) necip fazıl kısakürek'in bir şiiri

beklenen çok önde diğerlerinden.

göğe bakma durağı

(bkz: el ele büyüttük sevgiyi)

kadıköy de aktaç spor senin aradığın yer. otobüs durağı var ya kadıköyde hani boğanın ordaki duraktan bi önceki durak o durağın arkasında aktaç spor. oranın üst katında sadece büyük numara ayakkabılar oluyor. bir de süreyya sinemasına doğru giderken solda bi pasaj var adını unuttum hatta içinde sinema da var. pasajın dışında kocaman bi nike işareti var orası da profesyonel nike ayakkabılar satmakta. prfesyonel ayakkabı nasıl oluyor dersen basketbolculara falan çalıştıkları için her yerde olmayan modelleri getirebiliyorlar.

metro gross market - kozyatağı

araban falan varsa viaport'ta adidas ve nike'ın outlet leri var. özellikle adidasta dehşetengiz ayakkabılar var ucuza, benim param bir taneye anca yettiğinden yetinmek zorunda kaldım, gönül isterdiki 5 6 çift alayım.

@roadrunner_merlin : yoo gayet nike-adidas-lacoste-tommy hilfiger-converse gibi ayakkabılar var hemde acayip uygun fiyatlara...ben son 4 ayakkabımı buradan aldım hemde en pahalısı 80TL. aldıklarımın aynılarını mağazalarda 150-250tl arasında buldum.
metro gross markete girmek için oraya kayıt yaptırmış bir ticari işletme olmanız gerek.

cm 01-02, sanırım artık ücretsiz dağıtılıyor.

olmazsa cm 03-04 56 mb'lık kurulum gerektirmeyen paket dosya halinde piyasada dolanıyor,kolaylıkla bulabilirsin.

(bkz: worms)

Dyson diye real time strateji tadinda basit,kisa ve eglenceli bir oyun var:

www.dyson-game.com

zuma
warblade
crimsonland

edit: hiçbiri freware değildir.

(bkz: generally)
(bkz: armadillo run)
(bkz: demonstar)

www.k2xl.com

bagimlilik yaratir.

unuttum bir de şu var,

(bkz: crazy machines)

soldat

little fighter 2

theme hospital. eskidir ama oynatır hala kendini=)

(git: 72759)

flash oyun olmaz mi?

armorgames.com

porsyon var porsyon var.

orada sadece meyveler adam akilli yani.

ben sunlari kullaniyorum
www.thecaloriecounter.com
www.thedailyplate.com

www.fotozeynep.com.tr olabilir mesela.

eğer temiz bir ikinci el bulursan canon s5'i tavsiye ederim.. Ben geçen aylarda eos 450d almak için 450 liraya satmıştım s5'imi.. Birde video çekimi olağanüstü derecede kalitelidir..

dostum sana samsung ST50 öneriyorum manyak bir camera istediğin herşey içinde var. aslında bende alma taraftarıyım fiyatkonusunda biraz pahalı ( 600 ) ama yinede hani almışken güzel bişey alim diyorum. dediğim gibi onu tavsiye ederim.

Sony makinalara göz atmanı öneririm, video çekimlerinde seste boğukluk olmuyor. Carl Zeiss lensli olanları gayet iyidir. Tek olumsuz yanları memory stick kullanmaları.

model olarak aklımda bir şey yok ama profesyonel bir şey düşünmüyorsan sony'nin carl zeiss lensli makinalarına ya da canon'lara bak.

Geçen hafta boyunca Sony'nin DSC H10 modelini kullandım. Grubumuda bulunan bilumum Koda, Canon, Samsung ve Benq marka cihazlardan çok daha kaliteli resaimler çektim ancak pili maalesef çok az gidiyor. Tam şarj olmadan kullanılmıyor ve tam şarjlıyken de gün ortasında pili bitiyordu.

Kendi samsung S 850 makineme ise maalesef pil dayanmıyor. Gerek sıfır aldığım alkalik piller gerek tam şarj ettiğim şarjlı piller 2(evet bildiğiniz 2) çekim yapmadan kapanıyor.