şöyle bir şey mi?

www.google.com.tr

I ıh, alakası yok ama oha o nedir ya?! İçim şeyoldu valla :/

bende olmuştu da ufak çaplı..göz doktoru söylemişti hastalığın adını. güneşte fazla kalmaktan, kaynak yapılırken izlemekten olabiliyor dedi. gözde kuruluk oluştuğu için çıkıyormuş. kaşıntı, batma, yanma yapıyor gözler yaşarmadığından dolayı. suni gözyaşı damlası veriyor, 2 hafta düzenli kullanınca geçmeye başlıyor. ama şu anda en ufak bi güneşte gözlüksüz gezmiyorum.

sigara harici her şey genelde diğer ülkeden çıkarken daha ucuz (çikolata, parfüm
içki vs.)

tr'ye girerken de sigara daha uygun.

her duty freede farklı ürünler kampanyada oluyor. işte o kampanyadakiler en uygun fiyatlılar oluyor.
genel gözlemim çıkarken daha uygun olduğu yönünde.

Türkiye'den çıkarken almak istediğin şeylerin fiyatlarını not et, yurtdışında gittiğin yerdeki fiyatlarla karşılaştır. Eğer Türkiye daha ucuz ise girişte alabilirsin. Değilse gittin yerden alırsın.

Bu arada ülkeye girerken duty free uygulaması çoğu yerde yok ya da yok denecek kadar küçük. Türkiye o konuda istisna kabul edilecek düzeyde.

Türkiye'ye girerken sigara daha uygun diyen arkadaşın düşüncesini cidden merak ediyorum.
bir karton marlboro 25 euro ülkeye girerken.
Sakaın ama sakın ATÜ Free shoptan bir ürün almayın.

Parfüm , çikolata , içki ve sigara ateş pahası bizde.

Şöyle örnek vereyim şubatta portekizden 15 euroya aldığım viski atüde 25 euro , geçen ay mısırdan aldığım vodka 15 dolarken atüde 21 euroydu.

watsons veya gratislerde bulabilme ihtimalin var, seyahat kutuları-şişeleri bölümünde.

3-5 TL verip kapaklı bir diş fırçası alırsın. Kapağını kullanırsın yeni fırçanla, fırça eskiyince yedek fırçayı da kullanırsın.

bimde falan 2 tl ye kapaklı fırça var.

a101 de var 2 lira.

Benden daha beter, benim yasadiklarimin daha fazlasini yasayan insanlar aklima geliyor, gidip bir cay koyuyorum.
Bilmiyorum belki bu kendini kandirmak olabilir ama boyle dusununce psikolojik olarak biraz rahatliyorum.

götü silecen, sifonu çekicen. yediklerine dikkat edicen, acı yemicen.

Kendimi bitkisel hayat moduna alıp uyuyorum.

atlattığım daha kötü ve zor durumları düşünüyorum. buna mı pabuç bırakıcam deyip geçiyorum.

Bir motivasyon kaynagi bulmaya calisiyorum

Boka battıktan sonra zor be, anca burnunu kapatırsın kokmasın diye : /

evladım, bol bol temiz hava, güneş, dondurma, seks, pudding yazıyorum.

Daha güzel sıçmaya çalışıyorum, ona benzeyecekse bir de bu yönünden benzesin.

işteyim ben yeaa! siz ne güzel, bir kısmınız evde çay koy, uyu falan demişsiniz :(

@teoridefeminist pratiktegeysa
gereksiz uyku ömürden çalıyor ayrıca, bilesiniz.

Gereksiz saylanmaz, terapi uykusu o. (:
Tavsiye ederim.

öncelikle etrafımdan insan eksiltiyorum. yükselmeye çalışan bir balondan kum torbalarını aşağıya bırakılması gibi.

sonra daha az uyuyuyorum. hatta uyku saatimi gündüze çekiyorum ki geceler bana kalsın.

gece boyunca daha çok kahve sigara kola redbull tüketiyorum. daha çok film dizi izleyip kitap okuyup daha çok düşünmeye ve plan program yapmaya vaktim oluyor. sorunlara bütüncül bir sıçış modunda değil de tek tek her biri ayrı sıçışlar ve herbirinin aslında senin de bildiğin sebep-sonuç ilişkisi içeren açıklamaları var. güç de içimizde, bok da.. hangisini sıçacağın sana bağlı çiko..

aslında her şey bakış açısıyla alakalı ama mood'unuz da önemli sonuçta sizin kendinizi nasıl hissetiğiniz... yani senin amk bi sürü iyi özelliğin sahip olduğun pek çok şey falan filan bi sürü şeyin var amk o kadar boktan değilsin amk şımarıklık yapma amk zengin piçi... gibi bakış da mevcut.. ama mesela felçli doğan çocuklar var. 4-5 yaşında kanser olanlar var. 15-16 yaşında intihar edenler, 20li yaşlarda trafik kazasında ölenler var. bence sen çok şanslısın piç.

3-5 bira, 1-2 şişe şarap alıyorum; yatağa girip bir yandan içerken, bir yandan da Charles Bukowski'nin Barfly ve Factotum filmlerini üst üste izliyorum. Beterin beterini görünce iyi hissediyorum az da olsa. Tabi yeterince içtiysem üstüne bir de sızıp, biraz daha yenilenmiş uyanıyorum.

Tavsiye eder miyim bilmiyorum, bana bazen iyi gelir, bazen bazısına kötü gelebilir, ama o an daha kötü ne olabilir ki, denemeye değer.

ağa ben bokumu bile seviyorum ya kokuyo mokuyo ama yapacak bişiy yok,
şaka bir yana hayat sıkıcı olduğunda kulaklıkla sevdiğin müzikleri dinleyerek yürüyüş yapmak gibisi yok derim.

Önce bir oturup ağlıyorum, hatta 1-2 gün ağlıyorum, kendime zaman veriyorum acı çekme zamanı, o süre zarfında üzüleceğim kadar üzülüyorum, içimdekileri anlatıyorum, kızıyorum, sorguluyorum bir şekilde onları dile getiriyorum yani. Bol bol yürüyorum o zamanlarda, müzik filan dinlemeden ama, böyle sadece etrafı izleyerek. Sonra o süre bitince, üzülmemeye şartlıyorum kendimi, komikli videolar izliyorum, asla slow müzik dinlemiyorum, bir daha o konuyu hiç açmıyorum, kendimle de dahil kimseyle konuşmuyorum. Geceleri uykum çok gelmeden yatmıyorum. O zamanlarda genelde bir şeyler izleyerek uyuyorum. Hassas bir insanım çünkü her kötü bir şey yaşadığımda depresyona girsem oooo hiç çıkamam.

sinirleniyorum;
www.youtube.com (depeche mode-wrong)

belki ağlıyorum;
www.youtube.com (young the giant-cough syrup)

kusasım geliyor, neyse ki kusamıyorum;
www.youtube.com (moby-why does my heart feel so bad)

belki biraz daha ağlıyorum;
www.youtube.com (evanescence-my immortal)

sakinleşiyorum;
www.youtube.com (sting-fragile)

bok gibi oluşunu kabulleniyorum;
www.youtube.com (yann tiersen-monochrome)

biraz daha sakinleşiyorum;
www.youtube.com (deadmau5-strobe)

mutsuzluğun dibinde kayboluyorum;
www.youtube.com (nevermore-dreaming neon black)
www.youtube.com (redd-her neyse)
www.youtube.com (piiz-hadi denizim)

ağlayasım gidiyor birden;
www.youtube.com (oasis-stop crying your heart out)

ne bok yiyorum lan ben? diyorum;
www.youtube.com (massive attack-paradise circus)

neden diye soruyorum;
www.youtube.com (travis-why does it always rain on me)

mutlu hissediyorum;
www.youtube.com (mika-relax, take it easy)

gaza geliyorum;
www.youtube.com (beyonce-grown woman)

tutmayın küçük enişteyi! moduna giriyorum;
www.youtube.com (hüseyin uğurlu-bana dönek demiş itin birisi)

dans ediyorum;
www.youtube.com (bee gees-how deep is your love)
www.youtube.com (kardeş türküler-keriz edelim)
www.youtube.com (beyonce-end of time)

az önce neden mutsuz olduğumu unutmuş oluyorum;
www.youtube.com (cee lo green-fuck you)

aklım çoktan dağılmış oluyor, saçma sapan şeyler düşünmeye geri dönüyorum;
www.mynet.com (ankara'nın yıldızları-yarasa)

aşağı yukarı süreç böyle oluyor bende genelde, bazen ne kadar sürdüğüne bağlı olarak bir adımın 3-5 kez tekrarladığı oluyor falan. tabi uzun dönemli bir bokluksa böyle olmuyor, kendi kendine geçmesini bekliyorum, hiçbir şey yapmak istemiyor canım.

bu hata değil bir mesajdır. sonuçlar kesinleşmediği için yayınlanamaz

işyerindeki kadınların çantasında dikiş seti olanı vardır mutlaka, tuvalette 2 dakikada halledersin

En kötü japonla yapıştır tuvalette, ya da yerinden fazla kalkma :) yoksa akşam olmaz, geçmiş olsun.

toplu iğne, çengelli iğne
ne güzel şeysin sen öyle

Lifalif'in yulaf ezmesi.
İçine kuru yaban mersini falan koyabilirsin tatsız gelirse.
Haşlanmış yumurta/bıldırcın yumurtası.
Yulaf kepeği ile yapılmış krep.

tahilli tost ekmeklerinden alip labne peyniri ile yiyebilirsin.

ya da etimek uzerine de labne peyniri surunce gayet guzel oluyor.
tatli da olsun dersen uzerine bir kasik recel:)

hahne marka müsli (öğünde 80 gram civarı) + 500ml laktozsuz süt. büyük bir bardağın içinde yemesi kolay oluyor(kaşıkla tabi). kimse yadırgamadı görünüşünü. insanları süte alıştırdım hatta iş yerinde.

hahne dışındaki incelediğim tüm müsliler resmen kesme şeker. 40gr lık öğünde 8gr şeker var. istersen yulaf ezmesinin içine kuru yemiş, kuru meyve vb atarak kendi müslini kendin de yapabilirsin.

uno çok tahıllı sandviç ekmeğinin arasına sürmelik light pınar beyaz, domates ve tavuk jambon yapıyordum ama artık üşeniyorum. şimdi sokak simitine talim durumları.

bostancıda ; tren köprüsünün orada adana öz asmaaltı kebap ve kasaplar çarşısında deniz restaurant.

kadıköyde ; (moda aslında) moda iskelesinin orada koço.

mesela benusen güzel diye duydum ama pazartesiye kadar doluymuş mesela, yoksa oraya yer ayırtacaktım.

böyle tavanından balıkçı ağları sarkan, köşede derbeder abinin oturup ispirto içtiği bir yer aramıyorsan yani derdin "meyhane ortamı" değil de yemeği güzel içki içilecek ortalama bir mekan ise
hemen bostancı ışıklarda evim diye bir mekan var, burger king'in yanında marmaris büfe var o köşedeki binanın en üstünde

aslında müzik de yok yani meyhane sayılmaz ya, bilemedim. önceden mastori vardı taverna şekli, hemen ışıklardan sonra oraya git derdim ama o da kapanmış...
dedikodulu var orası olur mu?

Bostancı'da Hatay, Selimiye'de Birtat, Moda'da Cibalikapı

agapia meyhanesi kadıköy

bostancı hatay, kadıköy kadı nimet.

krakow çok güzel bir yer.. şehrin içinde çok hoş bir kale var, etrafı da çok güzel.. meydanında çeşit çeşit yer altı cafeleri var.. yahudi mahallesi de görülmesi gereken bir yer. orda da müze var.. bir de şehre 1-2 saat mesafede tuz madeni ile auschwitz yahudi toplama kampı var.. bu ikisinden birini göreblirsin..

berline gidebilirsin. çok da para harcamazsın da, konserde bulursun. az para harcarsın hatta kasarsan. oradan da türkiyeye çok rahat dönersin zaten.

brüksel ve lüksemburg'u insanlar genelde küçük buluyorlar bence sessiz sakin güzel yerler. amsterdam daha çok ilgi çekebilecek bir yer. haritaya baktım da çok kasmazsa paris de olabilir, hem yapacak hem de gezecek çok şey var. aynı şekilde bern ve prag da olabilir (diğerlerine göre uzak)

git amsterdam'a 2 gün boyunca ot çek. en temizi =) sonra da müze, kanal falan gezersin. güzel yer.

kaç kere geliyoruz dünyaya hacı. birkaç gün izin al işten. düsseldorf çok güzel olur o zamanlar. 1-2 gün orda kal. sonra düsseldorf'tan ver elini ibiza ryanair'la. 100 euro falandır gidiş-dönüş. dünyayı sen mi kurtaracan. keyfine bak biraz.

sirkeci, doğubank

siyahı kahvesi falan da var, gri de oluyor.
ben sevmiyorum.

ileri modellerde vpn ayarlayabiliyorsun. biz şirkette kullanıyorduk iki ofisi birbirine bağlamak için. modellerin özelliklerine bakın yazar. benim kullandığımı hatırlayamadım ama tp-link vb. bir üründü sanki?

modemlerle uyumlu olma durumları çok zor. uygun model bulmak sıkıntı. onun yerine bir laptoptan vpn kurup connectify la o laptop u ap gibi kullanmak daha işe yarar olabilir.

kanka soru sormamışsın ama -hayrına- ben de paylaşayım bir tane;
www.youtube.com

benden de bu gelsin. şahane. ağlarsın sen buna bence.

www.youtube.com

kim bilir ne derdin var da bilmiyosun henüz.

aa the strokes'un fab'i değil mi bu :) o zaman sana the strokes önererek bugünkü fangirl'lük misyonumu tamamlıyorum,ask me anything- www.youtube.com

@feykalade duyurunun ruhuna bu daha ok uyuyor bence:
www.youtube.com

burdan yürüyelim.

Muzigin gucu olsa gerek. Sanatin gucu ya da. Sozlerde kendi hayatimizda biseyler bulmaya calisiyoruz, bulunca etkisi 3685469542 kat artiyor tabi. Her zaman benzerlik olmuyor dediginiz gibi, ama buna ragmen etkiliyorsa bu da sarkinin/sarkicinin saf gucu.

Link veremiyorum ama bircok diger tracy chapman sarkisi gibi fast car bu etkiyi yapar bende.

hadi azımıza sıçalım. www.youtube.com

loveinaflipbook, aynısı bende de var anacım.

Bu da benden gelsin:

www.youtube.com

evet o aletleri bildim. peki normal istasyon yapar gibi setli falan mı yapmak lazım onları da? yoksa öyle gittiği yere kadar kaç tane yaparsam kardır mantığı mı güdeyim?

eskiden el titrememesi için silah kullanan insanların bilekjleri güçlensin diye çamur yoğurturlarmış
Sana aynısını yap demiyorum tabi ama parmaklarını açıp kapatacağın bir egzersiz senin işini görebilir.
Sert toplar oluyor bu iş için sıkıp bileğini güçlendiriyorsun yada freekaranın dediği gibi yaylı aletler var onlar işini görür

o pense gibi siktigin aletlerden her gun yatmadan once gittigi yere kadar yapiyordum ilk basta 20lerdeyken sonralari 90lara kadar ciktim. sonra duzen bozuldu biraktim. bilegi kalinlastirmiyor ama daha saglam yaptigi kesin. parmaklari guclendirdigi kesin. birisinin elini senden beklenmeyecek sekilde daha guclu sikabiliyorsun.

bir dönem yaptığım bir hareket var, baya bir faydasını gördüm ben: sağlık topu denilen 3-4 kiloluk toptan al (çok pahalı bir şey değildi yanılmıyorsam) potaya bilek atışı yaparmış gibi doğruca havaya atıp yakala. tabi yakalarkende atarken yaptığın bilek hareketinin tersiyle yap. (pek anlatamadım gibi ama....)

bilek derken önkolunu kastettiğini varsayarak;

"wrist roller" edin yada evde yap bi tane. bana göre açık ara en psikopat ön kol egzersizi.

Bende yıldız tilbe yi begeniyom panpa takma kafana

insan sevdiği kişinin b.kuna bile baklava muamelesi çeker. insan sevdikten sonra sevdiği kişide kusur görmez.
güzelliğin on para etmez, şu bendeki aşk olmasa demiş aşık veysel...

Şaka he yıldız Tilbe yı beğenmiyorum

Film, oyuncular, yönetmenler için imdb buna benzer bir şey yapıyor. Diğerlerini ben de merak ettim şimdi.

Google play gazetelik

o kisinin twitter sayfasini takip et

gözden kaçabilecek şeyler olarak değil de, özellikle bir mesaj, notifikasyon gelsin istiyorum. bu tip şeylerde haber verilmekten ziyade, yayın akışında görürseniz görüyorsunuz ancak...

Evden aceleyle cikmak daha az hakaret oluyor.

Belki begendigi icin giyiyordur, belki dikkat cekmek icin giyiyordur, belki aceleyle cikarken eline o renk corap gelmistir, belki kaninda şoparlik vardir, belki en sevdigi renk pembedir.

Olamaz mi? Olaaabiliiir.

tercih desek daha doğru olur herhalde. kendine yakıştırıyor demek ki.

aa benim de var cart pembe çoraplarım :)
genelde evde giyiyorum ya da bağğzen yürüyüşe çıkarken de giyiyorum. :D
o kadar mı nefretlik yahu? :)

örnek verecek olursam; koyu mavi kot, üstünde siyah ceket, altında siyah/lacivert ayakkabı, arada da cart pembe çoraptan bahsediyorum bu arada, yanlış anlaşılmasın...

bu tip giyinişi çorap konusunda bir de michael jackson'da gördüm...
www.thepartyworks.com


edit: evde ok, evde hiç sorun yok, evde başparmağı delik spor çorap bile olur :)

bu sadece tercih meselesi. zevkler herkese göre değişir sizin gözünüze hoş gelmeyen bir başkasının hoşuna gidebilir. bırakın insanlar en azından çorap seçimlerinde özgür davransınlar.

edit;
imza
bundan 10-15 sene kadar önce ergen zamanlarında short altında farklı iki renk çoraplarla dolaşmış kadın kişisi.
sırf insanların garipsemeleri bile giymek için bir sebepti, zevkli oluyordu tepkilerini gözlemlemek.

tumblr gencligi

:) olayı özgürlüklere getirmeye gerek yok ben sadece takıntıdan bahsetmiştim, çünkü sürekli görüyorum böyle, haliyle merak ettim.

yoksa özgürlük her zaman var ortada, karışmak zaten haddime düşmez, ergenlik yapmayalım pliz.

canı öyle istemiştir. istediği için giymştir. çorap bulamadığından giymiş olamaz yani. şirin olduğunu düşünüyordur. neyse, bin türlü nedeni olabilir.

sen çoraplara takılmışsın, ben de kaşlara takılıyorum. ünlüsü, ünsüzü bunu öğrenemediler gitti. kaş yatağı mı desem, kaş çizgisi mi desem bilmiyorum, bunun dışında veya içinde kalan kaşlar inanılmaz çirkin. o kaşlara takılıp, başka bir yerlerine bakamıyorum. en son pınar altuğ yapmış öyle, önceki hali de doğal değildi. şimdiki hali çok berbat olmuş. insan kendine bunu nasıl yapar? anlamadım gitti.

sözün kısası, çoraba gelene kadar neler var?

az aralık bırak, yapıştırma peteğe. benim odam da öyle, yatağım pencerenin önünde. bi rahatsızlık veya ısı düşüşü hissetmedim hiç.

@dessy peki baş dönmesi, bayılma, beyin kanaması gibi bişeyler oldu mu? :P

aslında çok da iyi olmaz, ısıyı kesmesi o kadar problem olmayabilir eğer evde ısınma problemi yoksa ama kafanın dibinde ısıtıcı olması o kadar sağlıklı bir şey değil. ayağını sıcak tut başını serin diye boşuna dememişler :)
yatağı yine o şekilde koyup kalorifer tarafına ayakların gelecek şekilde kullansan?

@minguinho ayakları duvara/kalorifere yapıştırsam, bu sefer kafa kısmı odanın ortalarına gelecek, komidin falan da keza aynı şekilde. biraz garip olur :)

iyisi mi ben eve gidip ölçüleri alıp bir oda planı çıkarayım. ona göre bir beyin fırtınası koparalım :)

gece uykumda konuşma nöbetleri baş gösterdi :P

yatağa zarar gelmez, ama odanın ısınmasını sekteye uğratır.
bir de pencereden soğuk gelebilir kafana gece kalorifer sönerse.
kendimden biliyorum

Benim odam da aynı şekilde. Ama yatağı yatay konuma getirmek ve biraz kalorifer peteği-pencere ikilisinden uzaklaşmak daha mantıklı. Pencere biraz hava kaçırıyorsa (ki pimapen, zart-zurt bile inceden hava kaçırabiliyor) yukarıdan gelecek soğuk ve aşağıdan gelecek sıcak hava vücudunun kafasını karıştırır ve hasta eder. (anne mode on oldu) Yatağa kısa vadede çok bir şey olmaz, kalorifere yapıştırırsan yapıştırdığın kısımla ilgili uzun vadede sararma-solma-şekil kayması gibi durumlar olabilir. Bir de ısınan hava yükseldiği için, sen yatağa yapıştırınca havadan çok yatakla iletişime geçer kalorifer, oda normalde ısınması gereken miktardan daha soğuk olabilir. Peteğin üstüne bir şeyler koymamak ve hava ile temasını engellememek önemli.

büyüksün, evde hasta kitap okuyorum bugün uyurum bunla.



sana puanım dohuz kanka

rapor yaziyodum iyi geldi tesekkurler

Her ne ise kaynagi ben de istiyorum ondan!!!

ben her dakika böyleyim. ikea'dan koçtaş'tan çıkmıyorum :P

haftasonları erken kalkarsan yaparsın bence. geç kalktığında günün bittiğini düşünüp böyle şeylere zaman ayırmıyorsun.

alışılmadık bir şekilde hafta içi evdesin ya ondan bence.

bence o durum kesinlikle bizim kontrolümüzde değil, olmayacağı varsa olmuyor :)
belki gezegenlerin konumlarıyla falan ilgilidir

Bence sen evden çalış kardeşim.

Hastaymissin, ictigin ilaclar kafa yapmis olabilir.

valla ilaç içmedim hiç. portakal vs'de kafa yapan bişey varsa bilemiycem.

sonrasında da mazallah depresyona girersen manik depresif olmuşsun demektir.

işe gitmeme psikolojisi :) mümkün müdür bilemem ama şirketinize freelance çalışmayı teklif edin :)

:) maalesef fiziksel olarak ofiste bulunmam gereken bi işte çalışıyorum, yoksa o konuda esnekler sağolsunlar. ama işimi tam yerine getiremeyeceğim için pek benim için yanaşılmaz öyle bişeye...

neyse arada böyle bi gün falan tekrar şarj olmak için süper oluyomuş, onu anlamış oldum ^^

Bence de işe gitmemek iyi gelmiş. hey gidi. :( (üzgün çalışan sımayli)

manik misin acaba bugun :)) bıze de beklerız ikeadan dönüşte.
transit ay, gunesınle kavusuyor bugun yani ruh ve bilinç birleşiyor o yuzden mutlu hıssedıyorsun. mutlu hissedince de oğlak venüsün ne yapıyor, baskalarının görev bilinciyle zorunlulukla yaptıklarını severek yapıyor.
bırdahakı hayatında ay gunes kavusumlu olmaya ozen gösterirsen bu iş çözülür :)

iş yeri senin kafasını yoruyor.
şimdi evden çalışınca, istediğin gibi rahat rahat yaya yaya çalışıyorsun.
(yat, uzan, maillere bak, çay, sigara, tv vs.vs.vs)
çünkü nasılsa hastayım diyorsun, sebebi bu! (psikolojik olarak rahatsın evde)
ben de ayda 2 kez evden çalışırım, gayet iyi gelir.
arada bir bu şekilde evden çalış bak göreceksin...

2 makine çamaşır, 1 makine bulaşık, biraz oda düzenlemesi ve iş :) ikea için enerjim kalmadı, zaten mesai de bitmeden çıkamam daha. biraz dinlenicem şimdi de, toparlanırsam bi tur da ikea yaparım artık. valla ne güzel gün, tadı damağımda kalacak, kesin... yarın giyeceklerimi de hazırliyim askılara falan, ooh :)

karga'yı ben çok seviyorum. şu saatlerde daha da sakin olmalı. kitap falan da okuyabilirsin. mis gibi kafa dinlemelik bir yer bence. müzikleri de iyi.

(bkz: belfast cafe pub)

karga pek öyle tek başına takılıp müdavim olunacak mekan değil bence malesef. ben de çok severim ancak hayli büyük, muhtemelen tanış sayılmanız için hayli uzun süre ve sık gitmeniz gerek. ayrıca haftasonları "damsız giremen" muhabbeti olabiliyor, çok zor yer bulunuyor.

shaft'ın sokağında beatles hayranı arkadaşların açtığı bir yer gördüm geçen. adını hatırlamıyorum ama beatles ile ilgili bişeydi. orası tarif ettiğiniz gibi sayılabilir. bilmiyorum, bir kez gittim. çalışanlar falan baya saf tiplerdi.

thales cafe

lal

thales'in barmenleri ve çoğu garsonu sıcak kanlıdır, hepsi öğrenci zaten.
belfast'ın tasarımı cheers'a benziyor ama genelde çok kalabalık olduğundan ne kadar kanka muhabbeti döner bilemem.
Bay Yengeç de iyidir ama hep kalabalık olduğundan aylardır girmiyorum, son durum nedir bilemem.
karga ve samimiyet çok alakasız kavramlar bence. karga deyince aklıma bol sulu biraya 2 bira parası vermek geliyor aklıma açıkçası.

benim anladığım kadarıyla loveinaflipbook'a daha bar ortamı olan ve ufak bir yer lazım. neresi bu tanıma uygun, bilmiyorum. ben de aradım bulamadım. ancak söylenen yerler uygun değil bence, onu biliyorum. bir kere elli tane masa var abi lal'da. bahçe ile bar ayrılmış gibi birbirinden. hangi çalışanla oturup muhabbet edicen. olabiliyorsa da afedersiniz, benim beceriksizliğimdendir.

karganın karşı tarafında biraz daha aşağıda masal evi var orası biraz daha küçük ve sohbet edebileceğin bir yer çalışanlarla. yukarısı da boş oluyor ev gibi takıl.

liberta

fırsattan istifade edelim madem, akşam bu mekanlara gitmeden önce bi eyleme de uğrayın. eylemden sonra tüm barlar ev sıcaklığında oluyormuş, kesin bilgi.

bu akşam zaten ordayım, bar/cafe şart değil :)

lal pek güzel.
biraz sonra ben de orada olacağım, eylemden evvel.

moda'da dondurmacı ali ustanın orada "yer" diye bi yer var.
pek bar sayılmaz ama viskini alıp ısıtmalı bahçesinde güzel oturuluyor.

moda caddesi'nde cafe 23 var. işletmecileri de ekşi sözlük yazarı.

ben gündüz vakti gidip böyle kendi başınıza oturup kitap okursunuz falan diye düşünüyordum. gece konsepti için ise masal evi güzel olur bence.

Ya aslinda haftasonlari gunduz giderim sakin sakin, haftaicleri de aksam is cikisi falan olabilir. Bar ortami olacaksa da cok kalabalik olmamasi tercihim, yoksa cafeler de guzel.

Teklif edilen yerlerden bi kismi bildigim yerler (karga, belfast, thales), bi kismina gitmedim hic (lal, yer, cafe 23)

Bastan bi deneyeyim firsatim oldugunda hepsini, en sicak buldugumda kalirim artik :)

Tesekkir ederim hepinize! Daha onerecekler varsa da geri durmasin tabii :D

hera (hala varsa)

taptu.

sayfalar o.p. sayfasında var yani iptal falan yok

telefon nexus 4. arayüzün şu anki halinden çok memnunum aslında, launcherlara çok yanaşmak istemiyorum. ama tek çözüm buysa bir göz atıcam mecbur.

ama yani bazı gruplar oluyor diğer gruplar neden olmuyor, ne uyuz bişeydir bu ya...

şimdi en ucuzları partikül filtreler çok kar için bazı satıcılar bunlar sizi korur diye o filtreleri pahalı fiyattan satıyolar ama onlar biber gazına tam koruma saglamaz sizin alacagınız şey abe1 tipi gaz ve buhar kartuşu olacak eger bulabilirsenizde abe2 tipi gaz ve buhar kapsülü ama 2. si zor bulunur

gazmaskesii.blogspot.com.tr

duty free'de 1lt'si 15 euro olmalı yanlış hatırlamıyorsam

her gün duş almak lazım, yatak çarşaf , kıyafet her şey temiz olacak.

montun yıkanması lazım bi kere ter kokusu sindiyse sittin sene gitmez.

Yediklerin direk etkiler et tuzlu cemenli seyler kotu kokutur teri bu tip seyleri tuketiyuosan biraz azalt bakalim ne olacak

@neferkitty temizlik konusunda sorun yok, her sabah evden çıkmadan duşumu alırım, yatak, çarşaf, kıyafet misler gibi. mon desen bu aralar zaten giymiyorum havalardan ötürü. içerden bişeyler var belli, ama çözemedim gitti..

et kısmında düzenleme yapabilirim ama biyolojiden hatırladığım kadarıyla etin kokuya etkisi dışkıya yansıyordu galiba.

hayatımda tuz yok, çemen yok. ete yoğunlaşayım bi bakalım...

Etten cok baharatlari etkileyabilir onlarida gozden gecir

Baharat, cemen, aromalı şeyler, bakteriler, kıllar, havasız kalma. Kristal deodorantlar kullanabilirsiniz bakteriler için.

aynen ben de baharat falan diye biliyorum.bir de kılları sık sık kes.

sebze meyve agırlıklı beslenırsen ortadan kalkacaktır. muhtemelen yedıklerıne dıkkat etmıyorsun ve vucudun asidik halde. stres de asidiktir. yuksek phlı su ıc bol bol. ya da suyuna limon damlat. yeşil yapraklı sebzelere kıymet ver duzelır bırden.

ilk sebep pütrefikasyondur. pütrefikasyon için zaman da gereklidir.

ter + bakteri + zaman, bunlar pütrefikasyona yol açar. pütrefikasyonun eski dildeki karşılığı tefessüh, yeni dildeki karşılığı kokuşma. bahsettiğimiz zaman, 12 saat civarında bir zaman.

diğer sebep, teri emmiş, terle birlikte pütrefiye olmuş giyeceklere, ekstra ter ve ekstra pütrefikasyon takviyesidir. üst üste kurulmuş medeniyetlerin kümülüs oluşturması gibi.

diğer bir sebep, baharatlar, soğan, sarmısak, çemen gibi tere geçen kokulu yiyeceklerdir.

diğer bir sebep, koltuk altı kıllarının temizlenmemesidir. nekkaa kıl, okkaa bakteri.

bir diğeri, vücudun susuz kalması yani dehidratasyondur. ficüt susuz galıncı nası sidik nerdeyse kadmiyum sarısı renge dönüyor, derişimden dolayı, derişik ter de aynı o şekil yoğun kokar.

insan 7/24-366 duyduğu bu kokuyu yani kendi kokusunu algılamaz ve kendine bok atıldığını sanır. halbüse o koku tokat kimin çarpar bizim yüzümüze...

ter kokusunu efsane hâle getiren sebeplerden biri de, cinsî münâsebet partneriniznen ter kardeş (terka) olduktan sonra yıkanmamaktır.

bi de hiperhidrozis illetinden muzdarip olannar vardır ki, âdetâ lânetlenmişlerdir. sempatektomi ameliyatı bile gerektirebilir. (belki de şu anda sallıyorumdur).

öte yandan, hemcinsinizin kokusu da ayrıca iticidir. tabe burdan karşı cinsin ter kokusu her daim çekicidir annamayalım ama hemcins kokusu ilâveten iticidir.

evet, lânetlemiş seni şüfer...

o zalım trafikte oğadar direksiyon salla, ganelferi de aç sonuna gadar, git evde terka ol, ondan soğna bi kaç beyaz yakalının öf pöf züppeliklerine mâruz kal! revâ mı bu?

Mayonez çok etkiliyor beni. İçinde sarımsak olduğu için tabii; ama sarımsaklı yoğurt yediğimde koku olmuyor. Mayonez yediğimde fena halde oluyor. Son dönemde yiyip içtiklerinizi gözden geçirebilirsiniz. Hazır sosa falan dadandıysanız... Tahmin tabii benimki.

@compadrito son paragrafta çok ezmişsin olm beni :( valla 3 hafta dayandık mis gibin, kırılmasın diye çaktırmadan dile getirdik, sonra artık olmayınca kibarca söyledik. adam da deyü ki ya ben kokmam, haftada bir hamama giderim ben, o koku cam suyundan geliyodur, yanımızdan kamyon geçerken yağ yakıyor o kokudur falan... sabah bizi işe bırakıyo sonra evine gidiyo, akşam bi daha geliyo alıyo falan, o arada hep boş. kendimi kötü hissettirmesene olum! :\

pardon hocam, son paragraf was supposed to be ironical.

haftada bir hamam ne yahu? ficüduna haftada bir su ve sabun değerse, haftada iki daafe terka olursan, hergün gömlek değiştirmezsen, soğana sarmısağa ver Allah ver dersen, mum deodorana itne işi dersen olacaa bu! sonra boku biz beyaz yakalılara atarsın, züppe la bunnar! dersin...

not: bi sabah alıyo bi akşam bırakıyo'nun istanbulcadaki meali, ganelfer son gademe çalışıyokene 5 saat direksiyon sallamak, ikisinin arasında da, 30 santigrad dereceye ısıtılmış şöfer odasında çay içip kebap yapmaktır. bu da şöfere ter olarak döner gene...

bonus: www.sabah.com.tr

giydiğin kıyafetlerle de ilgili sentetikler mesela kokuyu arttırır. saf pamuklu kıyafetlerde koku pek olmaz.

ahh, aptal kafa! nası da unuttum! tabii ki, akrilik polyester filan giyersen, hemen ter kokarsın. pamuk, keten, yün gibi malzemeler nefes alıp verir, diğerleri nefes almaz. polar mont, afili aşortman filan ter kokutur...

şimdi amacın tam olarak ne bilmiyorum ama gece kulüplerinde kullanılan black lightalar 350-370nm arası dalgabyouna sahip. medical ve teknik anlamda farklı spektrumda olanları da var. eğer UV led li anahtarlık alırsan onlar 375nm civarında. yine UV spektrumda ışınım yapıyor.

urun.gittigidiyor.com

bu tarz ürünler UV led'le çalışır. ne için kullanacağını yazarsan özel çözüm sunabilirim.

uv mürekkepler, boyalar var. görebilmek için üzerine uv ışık tutmak gerekiyor. esas amacım bu. ama hazır almışken sahte paraları da ayırt edebileyim tabii :P

uv led'li sahte para detektörlerini gönül rahatlığıyla kullanabilirsin. uv mürekkebi nerde ntemin edebilceğimi söyler misin ?

ben temin etmeyeceğim, bir tanıdığımda vardı. sanırsam bazı kırtasiyelerde de satılıyor kalem şeklinde, ama emin değilim tam markası falan nedir, ne değildir.

böyle bişey varmış, benim bahsettiğim gibi aynı, hatta arkasında UV ışığı ile birlikteymiş...
www.hediyerim.com

pnömotoraksa göğüs cerrahları bakar

valla ben hala cubase 5 kullanıyorum. 6 ile 7 'yi kıramadılar daha. mac'in varsa logic'e bakabilirsin bir iki kere kullanma fırsatım oldu ama ses mühendisi vs... den ziyade müzisyenler için yapıldığını söylüyorlar. paran varsa da pro tools. bir türlü kıramıyorlar. kırabilselerde binbir güçlükle kullanılabiliyor.

fl studio artık çöp diyebilirim. davulları reason dan yazıp, sample vst içinde cubase 5 kullanıyoruz biz. reason un davulları gayet gerçek. bunları kullanarak evde reklam müziğinden tutun kendi projelerimizin müziklerini dahi yapabiliyoruz.

evet pro tools kanırtıyor resmen düzgün çalışmadığı için, o yüzden zaten farklı bir arayışa girdim... Cubase LE4 var aslında bi cihazımın yanında gelen, dün akşam en son onu kurdum son tercih olarak. ama sonra uykum geldi yattım, kontrol edemedim. eski versiyo olduğu için tam randıman alamam gibi geliyo.

drumlar için ez drummer kullandım zamanında, yeniden ona geçebilirim. ama işte vsti olduğundan destekleyen bir daw lazım.

olmadı fl'yi bi daha zorlıycam bu akşam..

(bkz: Studio One)

Bana teşekkür edeceksin.

Ableton benim favorim, yanınta motu track16 ile tadından yenmiyor.

logic pro kullanıyorum ve memnunum fakat ola ki yaptığın kayıtları insanların karşısında icra etmek isterim dersen ableton live kullanmanı tavsiye ederim.

rexx'ten aşağı kadıköy'e inerken sağda bir mağaza var.

duty free malları kesinlikle orijinal olur. free shop parfüm fiyatları öyle fazla ucuz da değil.

yok acaba hakkaten duty free mi diye kıllandım işte ben. burda orjinal olmayan parfüm satan adamlar var ya sokaklarda hani "abi free shop'ta çalışıyorum ben, orjinal parfüm var elimde" diye yanaşıyolar... öyle bişey olabilir mi acaba dedim...

duty free etiketi varsa orijinaldir.net.
free shop'ta çalışıyorum bu mallar oradan diyenler free shop etiketli ürün satmıyorlar. ayrıca bu tarz yerlerden gizli şekilde ürün çıkartmak -tester bile olsa- imkansız.

checkcosmetic.net şöyle bir site var.akraba da herhalde yabancı ülkeden sahte parfüm getirmez

bir de resim ekledim. paketi açmadım henüz.

@mrv kapak veya cam yok bunda, başka fikrin var mı?

ne dersiniz, resimden bişey anlaşılır mı?

bu kadar dert olduysa, aynı ürünü satan parfümeri mağazasına sorun. onlar söylerler orijinal olup olmadığını.

brainstorming ?

idea flow ?

bilinç akışı mı yoksa? ama bu bir teknik tabii.

yok bu bir teknik değil, daha çok daydreaming gibi bişey diyebilirim. bir düşünceden girip alakasız başka bir düşünceden çıkmak.

salakça bi laf etmısım. evet edebıyatta boyle bır teknık var. ama bılınc akısı zaten psikolojik bir süreç. yani zıncırlerı bırbırıne baglanan fıkırler uretıyoruz.
daha dogrusu akarak baglanıyorlar. akarken baglanıyorlar. sureklı akıyorlar.
happening li bişi olabılır anlamı itibariyle

stream of conciousness

bu da değil maalesef, ya hani eskiden tv kumandasıyla zap yapardık ya? onun fikirler, düşünceler için olan versiyonu olabilir. ama genelde istemsiz yaptığımız bişey sanırsam bu.

Fikir firarı

gofletçi dostum ingilizce arıyorum ama ben :)

gerçi neden aradığımı da unuttum ya :D

arkadaşlar, yorumlara sadece şu haytap'ın linkini ya da bana göz kulak ol derneği'nin videosunu koysanız bile bir faydası olabilir.

yanında birkaç cümle bişey yazarsanız çok daha dikkat çekici olur hatta. Groupon'un böyle bir şeye destek vermesinin ne kadar etik dışı olduğundan, bu tarz şeyleri kişisel olarak desteklemenin ve satın alarak devamını sağlamanın ne kadar yanlış olduğundan bahsedebilirsiniz.

yorum yazanlar buraya da paylaşabilirse belki başka fikirler de çıkabilir.

Ben de yazdığım yorumu paylaşayım, kafasını toparlamakta zorluk çeken arkadaşlar copy-paste yapıp, kendisine göre düzenleyebilir belki. Zamandan ve enerjiden kazanırız...


"İnsanlık dışı bir sektöre destek verdiğiniz için sizi kınıyorum!

Bu parklar yüzünden yunusların ömürlerinin 45 seneden 5 seneye inmesine mi yanalım, anne yunusların ölü yavru doğurmak zorunda kalmalarına mı yanalım, insanlığın sadece kendi eğlencesi için başka canlıların yaşam haklarını gaspetmelerine ve onlara eziyet etme hakkını kendilerinde görebilmelerine mi yanalım, sizin buna ortak olmanıza mı yanalım, bu parklara giden insanların bilinçsizliğine mi yanalım?!

Senelerdir sizin fırsatlarınızdan yararlanırım, bu insanlık dışı gruponlarınız devam ettiği sürece bir daha asla sizi kullanmayacağım!"



loveinaflipbook'a farkındalığı ve duyarlılığı için teşekkürler.

bu bir tek groupon'da olan bir şey değil maalesef.
grupanya falan da düzenli olarak yunus parkı etkinliği satıyor.
daha geçen gün markapon'da da vardı.

her yöne genişletilmesi gereken bir protesto bu.


edit: hâlâ aktif markapon'daki.
www.markapon.com

Hadi bakalım hazır başlamışken "[email protected]"'a da aynen mail atıyorum ben o zaman.

Arkadaşlar, böyle bişey de vardı yakın zamanda imzaladığım. change.org'a çok inanan birisi değilim ama belki faydalı olur. aklıma geldi, paylaşmak istedim:

www.change.org

maalesef sadece istanbul için...

kesinlikle; bir şehir, bir ülkeyle sınırlı kalmak anlamsız. konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, teşekkürler.

ben de şu duyuruyu açmıştım, pek sallayan olmadı:

eksiduyu.ru

facebook da nereye yorum atacagimiz hakkinda bi link alabilir miyim.

@kutsalbok

sehirfirsati linkinde, sayfanın en altına doğru "Siz de bu Groupon'la ilgili fikirlerinizi paylaşın!" başlıklı bir bölüm var ufak. orasını kastetmiştim ben.

tamamdir telefondan dolasiyorum goremedim bi an buldum sanirim.

merhaba. öncelikle duyarlılığınız için sizi tebrik ediyorum. groupon'da yorum yazılan yer sizin de dediğiniz gibi facebook bağlantılı ve yayınlandıktan sonra nerde görülüyor ben anlayamadım. yani bu yunus gösterisini satın almak için sayfaya girecek olan biri, bizim yorumlarımızı altta falan göremiyor. dolayısıyla yorumu oraya yazmak ne kadar etkili olur bilmiyorum.

@beyaz zambak ve mezar haklısın. duyuruyu açtığımda işyerinde o kısım bloklu olduğu için anlayamamıştım. ama evden girip denediğimde bana da hata verdi zaten. Groupon'un Facebook sayfasında bu kampanyanın postunu aradım ancak bulamadım. ben de Groupon'u değerlendirme kısmına tek yıldız verip notumu düştüm.

Groupon İstanbul ve Groupon ticaret (tam emin değilim) genel sayfasına da aynı notu yazdım. umarım takip eden insanlar okuyordur bu yorumları.

Markapon için böyle halka açık bir yer bulamadım yalnız. o konuda da yapılabilecek en iyi şey pandispanya'nın da belirttiği üzere [email protected]'a mail atmak. ama sadece onların okuyacağı bir mail ne kadar etkili olur bu uğurda, tabii tartışılır. muhtemelen direkt okumadan siliniyordur, ama denemeye değer.

Benim markapon'a attığım maile bi kadından cevap geldi:

"Mailinizi ilgili bölümlere iletiyoruz, Saygılar" tarzında.

Önden bi hazır mail geldi, sonrasında da bi insandan mail geldi. Hiç yoktan iyidir diye düşündüm ben de...

ben de aylardir blogda sabit tutuyorum duyuru'yu.

imgur.com

#direnyunus

hatta bu duyuruyu da paylasalim.

aynen.
hayvanları açlıkla terbiye ediyorlar.
aynı şey köpekler içinde geçerli.
televizyonlarda karşımıza çıkan dümbelekler hesapta hayvan sever.
hayvana her gün işkence yapıyorlar.
hayvanlar her istediğini yaptıktan sonra elini yalıyor.
çünkü mama arıyor.
bunlara da prim vermeyin.

uyuşturucu batağına düşme olasılığın dezavantaj mesela.

ülkede legal olunca da adı hala batak mı oluyor? :\ hani sigara batağı gibi falan?

şaka bir yana, hakkaten o kısmı geçiniz. iş hayatı, yaşama, havalar, ekonomi, hayat pahası vs açılarından beni aydınlatırsanız gerçekten çok sevinirim...

Hocam benim orada yasayan kuzenlerim var bende ziyaret ederim siklikla ama cidden yasanilacak sehir degil, yani orada cok turkle de muhabbet ettim akrabalarimla da adamlar her firsatta buraya gelmek icin cabaliyorlar. Gozlemlerim sonucu ulasim cok pahali bir kere, ayrica kalacak yer de sorun, sehir icinde kalmak cok pahali o yuzden sehir disina banliyolere yoneliyorsunuz, Genelde sınir sehirlerde leiden da yada almere de yasiyor insanlar ve ulasimi tren yada otobusle sagliyorlar. Benzin bizim buradakiyle ayni fiyat ayrica evinin onune park etsen bile devlete park bedeli bile oduyorsun o yuzden arac son tercih. Insanlari iyiler gayet guzel komsuluk yapilabiliyor bizim turklere karsi cok fazla antipatiklik yok. Gezmek tatil yapmak icin ideal ama 1 aydan sonra inanilmaz baymaya basliyor sahsen ben katlanamiyorum. Oradaki insanlarda parayi bulsak da kesin donus yapsak kafasindalar

ev bulmak çok zor diye biliyorum, ufacık yerler için çok yüksek kiralar dönüyor. orada çalışılır ama yaşamak için amsterdam merkez çevresinde bir genişçe halka çizip o bölgede ev aramak lazım. amsterdam'da tek kalırsanız rahat 1000 euro, kıç kadar odada kalırsanız rahat 500 euro kira ve faturalara gidecek. bir de aylık 100 euro kadar zorunlu sağlık sigortası ödemesi var. süpermarket alışverişini ucuz halletme yolları var, ucuzluk süpermarketleri, pazar falan. ev döşemek için ikinci el mağazaları çok yaygın, temel her eşyayı bulursunuz. sonra yavaş yavaş yenilerle değiştirirsiniz. havası soğuk, yılın çoğu günü yağmurlu. iş hayatı fena değil, tabii ne yapacağınıza çok bağlı olarak değişmekle beraber, haklarınız iyi korunur, tatil hakkınız vardır onun için de ek tatil parası alırsınız.

maddi durumun iyiyse veya oraya gittiğinde iyi bir gelirin olacaksa, yaşanılacak yerdir.

Ayrica soyle soyleyeyim amsterdama trenle 45 dakika uzaklikta 3 katli garajli 1000euro kirali sahane yerler var , yani amsterdami taksim dusun kaldigin yerde avcilar gibi

karar verirken buranın ne kadar yaşanılır olduğunu da bir gözden geçirmek lazım bence. madden sıkıntı yaşamayacaksan durma git derim, akıl sağlığın yanına kar kalır.

@Sour 1.85'in mantığını da açıklarsan sevinirim.

uzun boylu insanlar, at gibi. ondan diyor.

lahey'de (the hague - den haag) çalıştım ve yaşadım. amsterdam'ı da biliyorum.

kışın kaçmak istersin. çok sıkıcı ve soğuk. tabii, diğer ülkelere şehirlere haftasonu yardırabilirsin.

yaşam pahalı ama çok nezih. evlerini çok beğendim. para sıkıntısı olmayacaksa çok güzel yaşanır. hollandalılar dünyanın en mutlu insanları arasında. çoğunun hayatında spor çok önemli ve bu nedenle fit insanlar.

evet kadınlarının boy ortalaması 1.72

erkeklerin boy ortalaması 1.80

@pinman
bahsettiğin tipik gurbetçi sendromu. uyum sağlayamayan insanlarda çok görünür.

kışı, soğuğu hariç amsterdam her açıdan seviye atlatır. tabi türkiye'de nasıl yaşadığına da bağlı.

ŞEhir gerçekten çok pahalı ulaşımda öyle çok iyi bir maaşın varsa tamam ama burasıyla aynı oranda gidicekse maaşın bence değmez.

haftasonu ordaydim ben delft te yasiyorum. Amsterdam candir.

Trompette pozisyonlar beşli ilerliyor. O mevzuya kafan yattıktan sonra çalması zor değil. Acilite falan için de çalışaksın tabi.

Cep trompetinin orkestra trompetinden tek farkı boyutu. Boru uzunluğu falan herşeyi aynı. Sesi de aynı. Volüm biraz daha düşük. Biraz daha sadece...

süt yumurta reçel
piraye restaurant
balkaymak
kibrit kutusu cafe
my chef

önceden arayıp rezervasyon yaptırmaya çalışın özellikle süt yumurta reçel için, olmadı sıra bekleyebilirsiniz.

Rıhtım Bambi.

Süt yumurta reçel ve Denizyıldızı.

dodo

google'a "istediğimi ürün .apk" (tırnaklar hariç) şeklinde yazın indirin uygulamayı sonra yüklemeye çalışın güvenilir olmayan uygulamarın yüklemeseni kısıtlayan bir seçenek çıkacak onu kaldırın tekrardan deneyin ve poof uygulamanız hayırlı olsun :)

cal ya da any.do var, belki işinizi görür. tasarım olarak güzel ama chart olarak gösterme seçeneği var mı emin değilim.

any.do çok gıcık. cal'ı denemedim ama takvim tarzı bişey aramıyorum tam olarak. notifikasyon olarak değil de, böyle saat alarmı gibi çalsın istiyorum ben susturana kadar. alarm sesini değiştirebileyim hatta, farklı bir ses vermek istiyorum o tip alarmlara.

(bkz: Evernote)

@svarte dauen evernote içinde günlük program oluşturma var mı? yani her gün tekrar eden bir program.

her günün saat 18:00-19:00 arası proje A, 19:00-20:30 arası proje B, vb.

her gün elle tüm işleri ayarlamak istemiyorum.

arkadaşlar tam ihtiyacım olan şeyi buldum sanırsam: wunderlist

aramaya inananlar için yazdım, burda dursun.


edit: lanet olasıca, bizim ülke play storeunda yokmuş!..

çok rahat, gamsız olacaksın bu
hayatta valla

çok rahat, gamsız olamayanlar napsın peki? ölsün mü? :\

time management gerçekten çok önemliymiş. hem çalşıp hem de yüksek lisans yaparken sevgiliye vakit ayırma-ayıramama, kendine vakit ayırma-ayıramama içinde cebelleşirken farkettim.

otur yaz. yapmak istediklerini, onları ne kadar çok yapmak istediğini. sırala hepsini. puanlama falan yap hatta. en çok puanı verdiğinle başla. özel hayatınla iş hayatını ayır önce.

işten çıktığın andan itibaren işi düşünmemeye çalış. 6da mesain bitiyorsa 6dan sonra iş konuşma. iş arkadaşlarınla da görüşme mümkünse çünkü konu ister istemez işe geliyor.

ölmeyin canım.. bence bi iş değiştirmeyi düşünebilirsiniz.. bana kalırsa çok yoğun çalışıyorsunuz..
yapmak istediklerinizden sadece en kısa zamanda ve en kolay şekilde yapabileceklerinizi seçin diğerlerini bırakın.. onları elde edince diğerlerini hedefleyin.. çok fazla şeyi yapamamış olmak yerine hedeflediği her şeyi yapmış olmak daha iyi..

duyuruya girmemek yaramamış anlaşılan. neyse, işteki ve özel hayatındaki sorunların hepsini bir anda düşünmemeye çalış, çözmek için de sıralama yap. üstteki cevaplarda var izlenecek yol. hem sorunların var, hem de kendini daha da sıkacak yeni durumlar yaratıyorsun. evde kalıp sıkıntıdan patlamak gibi. sibirya soğukları mı geldi de haberimiz yok? dışarısı o kadar da soğuk değil. kendini zorla, dışarı çıkma konusunda. keyif alacağın ne varsa onları yap. keyifli olman, diğer sorunlarını çözmek konusunda güç verir sana.

SHAPE UP or SHIP OUT!!!

ahan da sağa 3 ay mühlet! ya gendine çeki düzen ver, ya da sana siktiri çekeceez!

duyuruya ara verme duyurusu + bu duyuru = işler yolunda gitmiyo işyerinde

SIMPLIFY YOUR LIFE!!!

Gâvur durup dururken performans değerlendirmesi yapacam sennen diye vakit harcamaz. Senden memnun değil heralde.

Bak hocam! Şindi beni iy dinne!

Bi goyundan 3 post çıkmaz. Bi goyundan 2 post da çıkmaz. Bi goyundan anca 1 post çıkar. Önce bunu gafaya yaz!

Hayatını basitleştirecen.

Sıralaman şu olacak:

1. Sağlığın
2. İşin
3. Dinlenmen (Tatil - aylak aylak yatıp tavanı seyretmek - uyumak)
4. Sevdiklerin ve onların sağlığı (Önce can, sonra cânan!)
5. Bir ya da en fazla iki hobin
6. Hayata dair diğer ıvır zıvır

Türkiye isimli maaalle baskısı cangılında, insanların üzerinde elli türlü baskı var zaten. Buna bi de sen ilavelerde bulunma.

İşin konusuna geri dönecek olursak,

Gâvur, overpromising, underdeliviring adamları hiç sevmez ve derhal siktir eder. Yiyemiyceen yarraan altına yatma. Her boka maydanoz olma. Çapını bil, ona göre iş al üstüne. O işyerindeki ''süperstar'' olmanı beklemiyo kimse senden. Sana verilen işi ''iyi'' yap, yeter! Bak mükemmel yap demiyom. İyi yap sadece.

Otur, bir gün düşün: Aga bu herifler bana niye bu kadar mayış ödüyo? diye bi sor gendine. Ben brüt mayışımın en az 6 katı kadar bara gazandırabiliyom mu bu heriflere? Ben işveren olsam, benim gibi bi adamı işe alır mıydım? Hadi işe aldım diyelim, peki işte tutmaya devam mı ederdim, yoksa acele siktir mi ederdim?

Sonra şu basit soruyu sor gendine: Bu itneler ne bekliyo la benden? Asıl bekledikleri ne? Majör beklentiye odaklan! Sekonderleri siktiret. Asıl ne istiyolar senden? Sen bunu nağadar garşılayabiliyon?

Bu soruların objektif cevaplarını da ver. Yazılı yap bunu.

Özel hayatında yapmak istediklerinin miktarı ve gendine goyduğun deadline'lar gerçekçi değil.
Hedeflerinin sayısını azalt. Deadlineları uzat. Türkiye'de bize 'zaman' kavramı öğretilmiyo. Öğretilmediği gibi, soktuumun maalle baskısı yüzünden, zaman yetmiyo, zaman yetmiyo, geç galdım, geç galdım diye insanı gıvıştırıp bırahıyolar.

Evden biraz eşya, kitap, giyecek at. Doğrudan gapıya goy. Gargoya verecem, kütüphanaya baaşlayacam filannan uğraşma.

Bana vermiş olduğun sözü hâlâ yerine getirmediysen, onu bi yap. Hatta ayda bir yap.

İşe gittiğinde, en gıllıgışlı işleri sabah en erkenden yap. Saat 11'e döndüğünde, bütün gıllıgışlı işleri toparlamış ol.

Zamanının %80-90'ı yaz kış bilgisayar başında geçiyosa, eczaneden D3 vitamin ampul satın al. Elini kesmeden ampulü kır, bi dilim ekmeğin üzerine dök ve o ekmeği ye.

Güneş görmeyen adamda D3 vit eksikliği olur, o da insülin direncine, o da hipoglisemiye, o da beyin amcıklamasına yol açar!

Mutlaka Omega 3 desteği al. En iyi markanın, en yüksek omega 3 olanından.

Her gece mutlaka iyi ve kaliteli uyu. Her gece sekiz saat uyu. Uyumadan iki saat öncesinde, televizyon seyretmeyi, bilgisayarla uğraşmayı bırak.

Sen bi goşturmanın içine atmışın gendini. Rûhun geride galmış. Dur ve rûhunun sana yetişmesine müsaade et.

Bi de günde iki daafe, Allah'a, Tanrı'ya, Ulu Manitu'ya, Sistem'e, Uzay'a, neye inanıyosan, ona şükret. Yüksek sesle şükret! Şükürsüz olma. Bütün bu yaşadıkların, şükürsüz olmandan geliyo başına...

Kesinlikle. Gerçi o izni ben de alabilirim ama işin adını koymak da güzel olurdu.

Eğer java biliyorsan işin inanılmaz kolay, syntax'ı bile fazlaca benziyor. Java olmasa bile başka programlama dillerini biliyorsan, nerdeyse öğrenmen gereken bir tek C# syntax'ı kalıyor.

İngilizcen varsa thenewboston.org şu tutorial serisini öneririm. Kolay gelsin

@elon işin sıkıntısı burada biraz da, bildiğim ve bu zamana kadar kullandığım diller web tabanlı php, html, css, bir de tee eskilerden kalma gwbasic ile qbasic tarzı şeyler. nesne yönelimli geliştirme hiç yapmadım. mantığına üç aşağı beş yukarı hakimim. best practice eksiğim de bol haliyle.

nesne tabanlı programlama öğrenmesi daha kolay bence. ben c biliyordum, visual basic'i öğrenmem 1 haftamı, pratik yapıp iyice aşina olmam da 1,5 ayımı falan aldı. Tabi bu süreçte belli ve kapsamlı bir program yazarsanız daha çok yardımı olur. bol bol araştırma yapmak zorunda kaldım ben çünkü.

tabi c# visual basic'e göre daha zordur ama kendi başına halledebileceğin bir şey. bir programlama dilini (web tabanlı da olsa) öğrendiysen diğerlerini öğrenmek çok kolay. çünkü neredeyse hepsi algoritma mantığına dayanıyor.

hiç askerlerin olduğu bir hafta sonu internet kafede bulunmadın sanırım. ana bilgisayardan sahibinin yanında oturup nerelere girip naptıklarını çok gördük, tabii uyarı veriyor sistem o şekilde yoksa izlemedik. birkaç örnek.

liseli kız msnleri
... şehrinde azgın kızlar

vs. hep böyle şeyler işte. bunlara inanan buna da inanır sana sinir bozucu gelen şeye eminim heyecanlanan insanlar vardır.

valla link yok, torent sitelerinde magnet linlkine tıklayınca çıkıyor, anında kapatıyorum. rekorum "merhaba arkadaşlar"ın "merha" kısmında...

adblock kullanın

Böyle anlarda ben rastgele bir bölüm açıp Friends izlerim.Henüz başlamadıysan da tavsiye ederim.

kitap oku,film izle,dizi izle

film izle, hatta office space'i aç izle.
özellikle eğer iş hayatından sıkıldıysan ilaç gibi geliyo. yani pek bişey katmaz ama kötü ruh halinden çıkarabilir en azından.

iste gok yeleli bozkurt diye bir adam vardi hatirlarsan, trollugun o kadar super bir sey olmadigini oklar kendisine cevrilince kesfetmisti.

Duyuru trolleri sanırım bu camianın en yeteneksizleri. Troll dediğin kuyuya taş atan deli olmalı ama bunlar trollemeye çalıştıklarından daha fazla emek sarfediyorlar.

bunlar verdiğin cevapları da beğenmiyor. adamın tekine "troll olduğunu umuyorum, sağlıklı bir kafa bunları düşünemez" tarzı bir şey yazdım, neler neler sayıyor. cevap vereyim dedim, mallara eklemiş.

ne diyim allah akıl fikir versin.

kız olduğunuzu varsayarak yazıyorum çünkü bi erkeği genelde foursquareden kimse eklemez. zaten genelde biyere kimler gitmiş diye erkekler bakıyor ve ordan ekleşmeler falan çok oluyor. spam olduğunu sanmıyorum ama fake hesaptır büyük ihtimalle. birde foursquarede facebook twitter gibi sosyal ağlarınız görünüyorsa ordanda çok tanımadıklarınız ekler.

ben erkeğim, ekleyen kadın.

facebookta da var bu, sadece gercek hayatta tanidiklarim degil baskalari da ekleyiveriyor. genelde cok arkadasi olmayan tipler, zararsizlar, bazen spammerlar da olabiliyor. ben cok kafaya takmiyorum. bir sure sonra niyeti anlasilinca ona gore silebilirsin nasilsa..

Al bir de buradan yak sadrazamım ikram ^^ inagist.com

ha ha :)

ben de bi kere yuklemistim, ne hikmeti varmis bir ogreniyim dedim. hartford'a gittigimde check-in yapmistim, ayni otelde daha once kalanlarin yorumlarini gostermesi guzeldi. turk gorunce eklemis olabilirim ama ben de sildim 2 gun sonra, enteresan tesaduf :)

abdesimizi kaçırma çık şurdan!!11

tik atmaya çalışıyorum ama yanlış yerlere tıklıyorum...

töbe et.

keferesin.

aha tik koyabildim bi tane!

birkaç kere ekersen vazgeçer.

hocam sakın yannış annama da, ben iş çevresiynen iş dışı çevresini pek birbirine garıştırmıyom

de,

o annar!

kandil tebrik mesajı sakıncalı bir işaret. sallama bence.

her aradığında bahane üret. hatta detay verme, ya biraz işim var, müsait değilim aslında, başka zaman bakarız falan diyerek ek. o zaten vazgeçer.

Bir iki cevap vermeyim reddedersen olayı anlar. Zorlamaz pek.

kandil işi fena bu seni yakında şuradaki camii de cumaya gidek diye çağırır bak demedi deme

önce bi arasın bakalım ondan sonra düşünürsün.

ne biliyosun şöyle demediğini arkadaşlarına "... şu şu şirkette bi kız var mecburen konuşuyorum iş için aramak zorunda kalıyorum. gelmiş burnumun dibine taşınmış beni mi takip ediyor arkadaş. arada takılırız diye geçiştirdim."

@kakao ben de erkeğim...

bahane beyan etmeyin, bikaç kere ekerseniz uzaklaşır diye bişiy yok. üslubu adama göre ayarlamak kaydıyla, net ve açık iş dışında muhabbet tercih etmediğinizi belli edin. yoksa habire bahane/mazeret üretmek gerekir, buna da gerek yok.

Netten alkol satisi yasaklandi, hatta reklami vs.si de zannederim :/