her gün beyazıttan tahtakale üzerinden eminönüne iniyorum, geçen artık yuh dedim fotoğrafını çekecektim tek tek, zira 10 dakikalık yürüme mesafesinde, 20den fazla dilenci vardı, 10 tanesinin elinde önünde de ya suriye kimliği ya suriye yazısı vardı. 20 tane dilenci diyorum, 20 tane şahıs değil, her bahsettiğim 'dilenci' bir yetişkin kadın 3-4 tane 10 yaş altı çocuk, 1 yetişkin kadın ve muhtemelen 13-14 yaşlarında oğlu, 1 yetişkin kadın bir 2 yaşından küçük çocuk bir kaç tane de 2-3 yaşında çocuk falan şeklinde gruplardan oluşuyor. yani savaştan kaçan çok zor durumdaki insanlara ülkene sığınma hakkı vermenin yolu zaten bu değil, eli yüzü kir içinde bu mevsimde yarı çıplak bebekleriyle çocuklarıyla yerlerde oturup dilenmeleri ne kadar yardım eli uzatmaktır hakkaten şaşıyorum. suriyeli olanları geç, işte bir o kadarı da gayet türk, 3-4 çocuk da yapmışlar, ama çocukların sağlık eğitim ihtiyaçlarını bırak, beslenmesini giyinmesini bile sağlıyamayan bir durumdalar. tahtakale de polis zabıta dolu, bunları elinden tutup çocuk esirgemeye sosyal hizmetlere götüren de yok. o annesi dilenirken yerlerde yuvarlanan 3-4 yaşındaki çocuklar ağzı yüzü kir içinde, yerde çöplerle oynuyor, hastalansa nasıl tedavi olacak. hani bu da bir ölüme terk etmek değil mi?
0