4.5 senedir isviçre, lozan'da yaşıyorum. yazacaklarım sadece lozan için geçerli diğer yerler için yorum yapamam.
otobüs şöförü sizi istediğiniz durakta birakır ama geç kalıp şoför kapıyı kapattıktan sonra dur ineyim derseniz o zaman özel durumlar dışında (hamile, yaşlı, bebek) hayatta durmaz, bir sonraki durakta inmek durumunda kalırsınız. tabi aynı şekilde adam kapıları kapattığında koşa koşa otobüse yetişmeye çalıştığınızda %99 sizin için durup kapıyı açmaz (ki bu son otobüs veya çok seyrek çalışan bir otobüs olsa bile)
yaya geçidinde cidden öncelik yayaların, yaya geçidine adımınızı attığınız anda dururlar, siz güvenle kaldırıma çıkana kadar da beklerler. buna alışınca yalnız istanbula her geldiğimde ciddi hayati tehlike atlatıyorum ilk 1-2 gün.
torpil ve rüşvet olayını hiç duymadım, bizdeki durumdan bahsedince çok şaşırıyorlar.
işler düzenli yürüyor, herşey organize ama aslında rahatsız edici bir düzenlilik ve sistem söz konusu. örneğin polise direk gidip acil bir durum için sikayette bulounamazsınız, çünkü polisin merkesden emir gelmeden müdahale etme yetkisi yoktur. yarım yamalak fransızcanızla polise derdinizi anlatmaya çalışırsınız polis hiç kaale almaz merkezi ara der.
suç oranı düşük görünür, çantanız telefonunuz çalındığında karakola gidip zabıt tutturmak istersiniz, imei numarasıyla telefon bulma diye birşeyin olmadığını öğrenirsiz bir de üzerine polis nasılsa bulunmaz ki diyerek zabıt tutup suçu kayda almadan sizi evinize gönderir.
herşey çok organizedir, ama dediğim gibi abartılı organize. tuvaletiniz sızdırır, kendiniz tesisatçı çağıramazsınız, emlakçıya haber verirsiniz, emlakçı-tesisatçı-kiracı üçgeninde yazışmalar sonucu sonunda tesisatçı teşrif eder, bakar ve "e bu tuvalet tıkalı değil" der meğerse o sadece tıkanıklık açan tesisatçıymış ki siz zaten tuvaletiniz tıkalı değil sızdırıyor demişsinizdir emlakçıya. neyse sonra sızdırmadan sorumlu tesisat bakanı gelir ertesi gün, bakar tamir edemez çünkü pratik çözümler üretmek onların yaşamında yoktur, söker tuvaleti yerine yenisini takar.
0