ismail yk
bizler duygu üreten makineleriz sadece. daha fazlası değil. kendi sınır koşullarımıza göre davranmaktan mes'ul fonksiyonlarız. belli, tanımlı uzaylarda anlamlıyız. tanım yetersiz ise, belki yokuz bile. kendi nefesimizin bir yıldızın çekirdeğinden kopan sıcaklıkla çalışan bir körüğün eseri olduğunu b
bizler duygu üreten makineleriz sadece. daha fazlası değil. kendi sınır koşullarımıza göre davranmaktan mes'ul fonksiyonlarız. belli, tanımlı uzaylarda anlamlıyız. tanım yetersiz ise, belki yokuz bile. kendi nefesimizin bir yıldızın çekirdeğinden kopan sıcaklıkla çalışan bir körüğün eseri olduğunu bilmeyiz çünkü döngülerin iki adım öncesini önemsemeyiz (sadece iki adım). diğer yıldızların güneşimiz gibi bir gök cismi olduğunu bilmeyenler var lan. heliyosentrizme takıldık o kadar şehin arasında. o galaksiler hep uçuşan tül perde ve kesif sigara dumanı zaten. di mi meraksız ibneler?
bir engerek hemen her birimiz için bir tavşandan daha az masumdur. oysa engerekler de acılar içinde ölürken ses çıkaramaz, tavşanlar da... ölümün sesini duyamadığımızdan bu kadar vahşiyiz, sıcağı soğuğa tercih ettiğimizden engerek'i zevk ve güvenlik hissi için, tavşanı doymak için katlederiz. kendi sesimiz kendi içimizde bastırılmaz hale geldiğinden bu kadar saldırganız. kendi sesimizi mevcut şartlarda dışarı çıkarmamız imkansız. bu sesle yaşamak mecburiyetindeyiz. bu sesi bastırmak zorundayız. hafif müzik, hafif atıştırmalıklar, hafif alkollü içkiler bu yüzden var.
duygularımız sapar. katlanamayız bazen yeni hallere. bazen de yeni haller sayesinde sanki hiçbir şey olmamış gibi mutlu görünürüz. mutlu değiliz. kısıtlı bir çevrede tüm dünyaya hakimiz sanırız. bir gölette kendini şişirip suda asılı kalacağı kadar hafifleyen kurbağa gibiyiz. yüzeyde kalmak istersek, biraz havayla doldurmalıyız içimizi. ilk taşta huzurumuz bozulacaktır, dibe dalmamız gerekecektir, taş aşağı giderken eski şişkin ve batmaz halimize kolayca dönmenin verdiği rahatlıkla geçiştiririz bu konforsuz hali. konforsuz hallerden konfor yaratırız.
sevdiğimizi düşünürüz. ihtiyacın şiddetli haline sevgi deriz. yoksunluğun şiddetli haline aşk. bazılarımız bunu bir şekilde aşar, ya doğuştan, ya sonradan ama bir şekilde geçer bu evreyi. tuhaf insanlardır bunlar. hala onları anlayabilmiş ya da onlardan biri olabilmiş değilim. bu kısmı kısa kesiyorum.
sürekli yozlaşırız. bu yozlaşmanın olumsuz etkileri, neden bir türlü görünmez? bilinmez. yozlaşanı sürekli özüne çeviren yaşamsal enerji nereden gelir? kimse gösteremez. ama vardır böyle bir düzenleyici güç. aslında bir bok yozlaşmaz, yozlaşacak her şey, icat edildikten kısa süre sonra kavram dağarcığımıza yazılıp soyutlaşmıştır. defalarca icat edilen bu kavramlar, aynı kere defalarca soyutlaştırılarak yaşamsal rollerinden koparılmıştır. her birimiz bunları zamanı gelince (eğer gelebilirse) keşfederiz ve sıkılınca kültür dağarcığımızın etkisiz elemanı yaparız.
yalan söyleriz, gerçeği gizleriz, gözümüzün önünde olmamış gibi davranırız ustaca, son anda müdahale ederiz acıyıp, yüreğimiz dayanmaz. neye? içimizdeki şeytanlara mı? yoksa ilahi kırıntılara mı? yoksa gerçeği desteklememizde ufak menfaat belirtilerinin katkısı mı var? nadiren adil oluruz. nadiren kendimiz işin içindeyken adil oluruz. iki nadirin skaler çarpımı, biraz fazla seyrek bir sıklık demektir.
birini severiz, bazıları için, bir kadını. nedenini anlatamayacağım. ya da neden anlatmayım? anlatıyorum, omuzlarından kollarına benzersiz bir kuvvet akışı vardır. incecikleri bile adamın sırtını ısıtıp kendine çekmeye yeter. çenelerinin boyunlarına değdiği yer saltanat öpücüklerinin birbirlerini devirip durduğu, monarşisi bir garip bir taht kavgasıdır. hiçbir öpücük vadinin son hakimi olamaz. hanedan bile değişir arada. ama boynun o kısmının asla mutlak bir hükümdarı yoktur. bir damla çikolata olur kimilerinin göbeğinde, hem de süzülerek akar. tombullaşır bazen ve belinde iki gamzesi belirginleşir tekrar zayıflayınca. her ay şişer, iştahlanır, acı çeker, kanar, rahatlar ve böyle gider. aralarda sever ve sevilmek ister. tek güzel parfümü, sabah uyandığında üzerindeki yorganı hafifçe aralayıp yamacına davet ederken o boyundan gelen kokusudur. kalan tüm parfümleri, zaman kaybıdır. iç bayar. tenine uymaz. teni parsel parsel ezberlendiği gün, ayrılıp gideceği güne kadar sürecek korku ve aymazlık başlar. teni tamamen unutulursa (ki zaman ister) yerini belki biri alabilir o saatte. belki alamaz. her, şey, hakkındaki, her, çizgi, her, ürpertisi, her, uykuda, sayıklaması, her, meşhur, "hıh"laması, :'), her, fırça, sürüklemesinde, elektriklenen, saçları. adamın terk edilirken bedeninde kalan arazdır. yaşatır ve yavaşça başında bekler son nefesini vermesini beklemeden kaçmak üzere. sonrası, adam şanslıysa, sıçtın mavisi. belki musluk suyunda haşlanmış hazır kahve. sabah sabah tıraş keyfi.
öğrendiğimiz şey bayağılaşır. bizi de bayağılaştırır. merak ölür, aşk ölür, şarkı söyleme eğilimi de bitince bitiyoruz. sabah oluyor ve işe gidiyoruz.
şunları dinlemeyi unutmuyoruz bir ara:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
akıntı birden norveç usulü maelstroma dönüşünce paniklemiyoruz, mantık ve sağduyu iflas ettiğinde fındık faresini dinliyoruz, kafamızı besliyoruz, aklımız ipleri bırakıyor az, cennet var mı yok mu'ya takılmıyoruz, şişme sevgilimiz de önemsemiyor, tek yapmamız 6 gün köstebek gibi yer altında yaşamak. erzak, radyo, fener ve piller karyolanın altında. yedinci gün enkaza hoş geldiniz.
bir engerek hemen her birimiz için bir tavşandan daha az masumdur. oysa engerekler de acılar içinde ölürken ses çıkaramaz, tavşanlar da... ölümün sesini duyamadığımızdan bu kadar vahşiyiz, sıcağı soğuğa tercih ettiğimizden engerek'i zevk ve güvenlik hissi için, tavşanı doymak için katlederiz. kendi sesimiz kendi içimizde bastırılmaz hale geldiğinden bu kadar saldırganız. kendi sesimizi mevcut şartlarda dışarı çıkarmamız imkansız. bu sesle yaşamak mecburiyetindeyiz. bu sesi bastırmak zorundayız. hafif müzik, hafif atıştırmalıklar, hafif alkollü içkiler bu yüzden var.
duygularımız sapar. katlanamayız bazen yeni hallere. bazen de yeni haller sayesinde sanki hiçbir şey olmamış gibi mutlu görünürüz. mutlu değiliz. kısıtlı bir çevrede tüm dünyaya hakimiz sanırız. bir gölette kendini şişirip suda asılı kalacağı kadar hafifleyen kurbağa gibiyiz. yüzeyde kalmak istersek, biraz havayla doldurmalıyız içimizi. ilk taşta huzurumuz bozulacaktır, dibe dalmamız gerekecektir, taş aşağı giderken eski şişkin ve batmaz halimize kolayca dönmenin verdiği rahatlıkla geçiştiririz bu konforsuz hali. konforsuz hallerden konfor yaratırız.
sevdiğimizi düşünürüz. ihtiyacın şiddetli haline sevgi deriz. yoksunluğun şiddetli haline aşk. bazılarımız bunu bir şekilde aşar, ya doğuştan, ya sonradan ama bir şekilde geçer bu evreyi. tuhaf insanlardır bunlar. hala onları anlayabilmiş ya da onlardan biri olabilmiş değilim. bu kısmı kısa kesiyorum.
sürekli yozlaşırız. bu yozlaşmanın olumsuz etkileri, neden bir türlü görünmez? bilinmez. yozlaşanı sürekli özüne çeviren yaşamsal enerji nereden gelir? kimse gösteremez. ama vardır böyle bir düzenleyici güç. aslında bir bok yozlaşmaz, yozlaşacak her şey, icat edildikten kısa süre sonra kavram dağarcığımıza yazılıp soyutlaşmıştır. defalarca icat edilen bu kavramlar, aynı kere defalarca soyutlaştırılarak yaşamsal rollerinden koparılmıştır. her birimiz bunları zamanı gelince (eğer gelebilirse) keşfederiz ve sıkılınca kültür dağarcığımızın etkisiz elemanı yaparız.
yalan söyleriz, gerçeği gizleriz, gözümüzün önünde olmamış gibi davranırız ustaca, son anda müdahale ederiz acıyıp, yüreğimiz dayanmaz. neye? içimizdeki şeytanlara mı? yoksa ilahi kırıntılara mı? yoksa gerçeği desteklememizde ufak menfaat belirtilerinin katkısı mı var? nadiren adil oluruz. nadiren kendimiz işin içindeyken adil oluruz. iki nadirin skaler çarpımı, biraz fazla seyrek bir sıklık demektir.
birini severiz, bazıları için, bir kadını. nedenini anlatamayacağım. ya da neden anlatmayım? anlatıyorum, omuzlarından kollarına benzersiz bir kuvvet akışı vardır. incecikleri bile adamın sırtını ısıtıp kendine çekmeye yeter. çenelerinin boyunlarına değdiği yer saltanat öpücüklerinin birbirlerini devirip durduğu, monarşisi bir garip bir taht kavgasıdır. hiçbir öpücük vadinin son hakimi olamaz. hanedan bile değişir arada. ama boynun o kısmının asla mutlak bir hükümdarı yoktur. bir damla çikolata olur kimilerinin göbeğinde, hem de süzülerek akar. tombullaşır bazen ve belinde iki gamzesi belirginleşir tekrar zayıflayınca. her ay şişer, iştahlanır, acı çeker, kanar, rahatlar ve böyle gider. aralarda sever ve sevilmek ister. tek güzel parfümü, sabah uyandığında üzerindeki yorganı hafifçe aralayıp yamacına davet ederken o boyundan gelen kokusudur. kalan tüm parfümleri, zaman kaybıdır. iç bayar. tenine uymaz. teni parsel parsel ezberlendiği gün, ayrılıp gideceği güne kadar sürecek korku ve aymazlık başlar. teni tamamen unutulursa (ki zaman ister) yerini belki biri alabilir o saatte. belki alamaz. her, şey, hakkındaki, her, çizgi, her, ürpertisi, her, uykuda, sayıklaması, her, meşhur, "hıh"laması, :'), her, fırça, sürüklemesinde, elektriklenen, saçları. adamın terk edilirken bedeninde kalan arazdır. yaşatır ve yavaşça başında bekler son nefesini vermesini beklemeden kaçmak üzere. sonrası, adam şanslıysa, sıçtın mavisi. belki musluk suyunda haşlanmış hazır kahve. sabah sabah tıraş keyfi.
öğrendiğimiz şey bayağılaşır. bizi de bayağılaştırır. merak ölür, aşk ölür, şarkı söyleme eğilimi de bitince bitiyoruz. sabah oluyor ve işe gidiyoruz.
şunları dinlemeyi unutmuyoruz bir ara:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
akıntı birden norveç usulü maelstroma dönüşünce paniklemiyoruz, mantık ve sağduyu iflas ettiğinde fındık faresini dinliyoruz, kafamızı besliyoruz, aklımız ipleri bırakıyor az, cennet var mı yok mu'ya takılmıyoruz, şişme sevgilimiz de önemsemiyor, tek yapmamız 6 gün köstebek gibi yer altında yaşamak. erzak, radyo, fener ve piller karyolanın altında. yedinci gün enkaza hoş geldiniz.
0
benim dayim moderator
gençler tam 36000 lira elektrik faturası gelmiş max 200 lira gelen eve. bi de faturanın üstüne adam endeks doğru diye not düşmüş. aradım yanlıs okunmustur ekipleri tekrar yollayacağız falan dedi kadının biri. sinirler alt üst. olabilir mi böyle bir şey? fabrika mı işletiyoruz lan?!
gençler tam 36000 lira elektrik faturası gelmiş max 200 lira gelen eve. bi de faturanın üstüne adam endeks doğru diye not düşmüş. aradım yanlıs okunmustur ekipleri tekrar yollayacağız falan dedi kadının biri. sinirler alt üst. olabilir mi böyle bir şey? fabrika mı işletiyoruz lan?!
0
Tam 36.000 mi küsüratı var mı? Örneğin 360,44 yazacağı yerde 36.044 yazılmış olabilir. Tekrar kontrole gelir ekipler bir iki güne. Kapıda yakalamaya bak lavuğu.
0
panik yapmayın, isteseniz de o kadar para gelemez zaten bir eve. düzeltirler.
0
Hocam önce bir sakin olun. sonra elektrik idaresine başvurun önce telefonla arayın, sonra kuruma gidip akıl danışın ve dilekçe verin. oradakilerde insan, durumunuzu anlayıp size ne yapacağınıza dair doğru olan yolu tavsiye ederler.
0
imkansız bir şey, sanayi bölgelerinde 3 vardiya çalışan firmalara bile bu kadar gelmiyor. panik yapmayın mutlaka bir sorun vardır. bir eve bir ayda bu kadar fatura gelemez.
0
Hallediyorlar ya bize de oldu anormal fatura olayı. Kurum çalışanları halden anlayıp adam yolluyorlar hiç olmadı mahkeme yolu görünüyor.
0
haber ajanslarını ara... akşam da bize el salla tvden.
tvden de para alırsın olm fırsatı kaçırma...
haber değeri var.
tvden de para alırsın olm fırsatı kaçırma...
haber değeri var.
0
alikavazinmahmut +1 boyle firsat kacmaz.. hem tv ye cikarsin belki bir ajans gorur tipin hoslarina gider oyunculuk teklifi alirsin :P
0
şöyle oluyor. önceki endeks 438 diyelim, sonraki endeks de 457. bu okuyan adam alete 457 yazacağına 427 yazıyor. ne oluyor öyle olunca? önceki endeks 438, sonraki endeks 427. geri gidemeyeceği için alet diyor ki bu alet 457'den 99999'a kadar gitmiş, geri sıfıra dönmüş, sıfırdan da 427'ye gelmiş diye hesaplıyor. elektronik ya bu aletler. ona göre hesaplıyor alet de. tamamen okuyan admaın okuduğunu yanlış (öncekinden eksik bir rakam) girmesinden kaynaklanıyor. bi faturaya bakar mısınız dediğim gibi mi?
0
seninki kadar egzantirik değil ama bize de benzer bir durum olmuştu. dingil herif virgülü -artık neasıl beceriliyor bilemiyorum o kısmını- bir basamak sağa koyunca baştan bi afalladık. sonra doğru hesap ortaya çıkınca kuşboku kadar tutar kaldı.
0
Sayaç üzerindeki değer ile faturadaki son değer tutarlı ise hemen İtiraz edin, sayaç sanayi bakanlığı tarafından test ediliyor. Kolay gelsin.
0
zaugnakhaldun
Saçma bir soru belki ama bilmediğimiz bir sürü şey vardırSırbistan'a gideceğim 2 günlüğüne, aynı ay içerisinde Londra'ya gideceğim. Sırbistan'da ufak bir hostelde kalıyorum.Giderken dikkat etmem gereken neler var, yani bu sorudan kastım sık giden insanların artık dikkat etmeyeceği ama benim bilmem g
Saçma bir soru belki ama bilmediğimiz bir sürü şey vardır
Sırbistan'a gideceğim 2 günlüğüne, aynı ay içerisinde Londra'ya gideceğim. Sırbistan'da ufak bir hostelde kalıyorum.
Giderken dikkat etmem gereken neler var, yani bu sorudan kastım sık giden insanların artık dikkat etmeyeceği ama benim bilmem gereken neler olabilir; gümrük mevzularından pasaport vesaire konusunda dikkat etmem gerekenlere kadar uzanabilir. Bütün tavsiyelerinize açığım :)
Sırbistan'a gideceğim 2 günlüğüne, aynı ay içerisinde Londra'ya gideceğim. Sırbistan'da ufak bir hostelde kalıyorum.
Giderken dikkat etmem gereken neler var, yani bu sorudan kastım sık giden insanların artık dikkat etmeyeceği ama benim bilmem gereken neler olabilir; gümrük mevzularından pasaport vesaire konusunda dikkat etmem gerekenlere kadar uzanabilir. Bütün tavsiyelerinize açığım :)
0
Sırbistan hakkında pek bir şey bilmiyorum ama nedense pek çok kişiden güvenli bir ülke olmadığına dair yorumlar duydum. Özellikle gece otobanda araba kullanıldığında hiç güvenli olmadığına dair anılar dinledim ama siz araba falan kullanarak gezmeyecekseniz bu sizin için gereksiz bir bilgi olabilir.
Londra benim çok beğendiğim bir yerdir. Gezilip görülecek çok şey var, o yüzden bence kendinize gitmeden güzel bir program yapın. Eğer ilginiz varsa mutlaka en az bir müzikali gidip seyredin derim ben. Hatta direkt We Will Rock You'a gidin derdim ama şansınıza adamlar Türkiye'deler. Ayrıca tiyatro seven biriyseniz mutlaka Shakespeare's Globe'da bir oyun izleyip oranın büyüleyici havasını soluyun derim. Benim maalesef oyun izleyecek fırsatım olmadı ama yine de tiyatronun içine girip bir dolandım. Merak ederseniz diye:
www.shakespearesglobe.com
Onun dışında, Ben's Cookies'den kurabiye yemeden dönmeyin sakın!
Son olarak da, (son zamanlarda epey konusu açıldı ama belirtmeden edemeyeceğim) eğer pasaport kontrolü sırasında sırf Türk olduğunuz için İngiliz polisi tarafından aşağılanırsanız şaşırmayın ve kendinize hakim olmaya çalışın. Şahsen Brüksel'den trenle Londra'ya geçerken, tren için yarım saat önce pasaport kontrolünde sıramı beklediğim halde İngiliz polisi tarafından "Sen Türk vatandaşısın, senin hakkında daha çok inceleme yapabilmemiz için buraya en az 1 saat önceden gelmen gerektiğini bilmiyor musun? İstesem seni sırf bu yüzden içeri almam şimdi!" şeklinde azarlanmışlığım var. İnsanın "lanet olsun ülkenize de, size de" deyip s.ktiri çekesi geliyor ama Londra'yı görme arzum ağır bastı, ne yapalım...
(Bu pasaport kontrolü konusunda da ben ne dolmuşum be arkadaş!)
Londra benim çok beğendiğim bir yerdir. Gezilip görülecek çok şey var, o yüzden bence kendinize gitmeden güzel bir program yapın. Eğer ilginiz varsa mutlaka en az bir müzikali gidip seyredin derim ben. Hatta direkt We Will Rock You'a gidin derdim ama şansınıza adamlar Türkiye'deler. Ayrıca tiyatro seven biriyseniz mutlaka Shakespeare's Globe'da bir oyun izleyip oranın büyüleyici havasını soluyun derim. Benim maalesef oyun izleyecek fırsatım olmadı ama yine de tiyatronun içine girip bir dolandım. Merak ederseniz diye:
www.shakespearesglobe.com
Onun dışında, Ben's Cookies'den kurabiye yemeden dönmeyin sakın!
Son olarak da, (son zamanlarda epey konusu açıldı ama belirtmeden edemeyeceğim) eğer pasaport kontrolü sırasında sırf Türk olduğunuz için İngiliz polisi tarafından aşağılanırsanız şaşırmayın ve kendinize hakim olmaya çalışın. Şahsen Brüksel'den trenle Londra'ya geçerken, tren için yarım saat önce pasaport kontrolünde sıramı beklediğim halde İngiliz polisi tarafından "Sen Türk vatandaşısın, senin hakkında daha çok inceleme yapabilmemiz için buraya en az 1 saat önceden gelmen gerektiğini bilmiyor musun? İstesem seni sırf bu yüzden içeri almam şimdi!" şeklinde azarlanmışlığım var. İnsanın "lanet olsun ülkenize de, size de" deyip s.ktiri çekesi geliyor ama Londra'yı görme arzum ağır bastı, ne yapalım...
(Bu pasaport kontrolü konusunda da ben ne dolmuşum be arkadaş!)
0
pantolonun falan icine sokusturulabilen pasaport cuzdanlarindan al. hem pasaportu kaybettim derdini kaldiriyor hem de buyuk kolaylik.
www.reidsguides.com
www.reidsguides.com
0
sırbistana girişte muhtemel sorulara hazır ol bana denk gelen gıcık herif varsa.
hostel çıktını al, dönüş bileti çıktını al. yanında ne kadar para var sorusuna hazır ol. sonra sana güvenmez yinede alır pasaportunu gider, seni bekletirse bekle sabırla, 10dkya geliyor, bakıyor sicilin temiz, geç diyor ibne.
neyse:
sırbistanda inince havaalanından bavulları alıp çıkışa giderken orada döviz ofisinden az biraz para bozdur. şehrin merkezine giden otobüs var hemen çıkışta. onun fiyatı 3 ay önce 300 veya 400 dü artık birimi ne boksa.
otobüs/tren garında (ikisi yanyana) yada bir merkezi meydanda(trg slavija sanırım adı) durağı var.
tramvay hattı haddiyle fazla, bir haritaya ihtiyacın var, hostelinde vardır. hostele nasıl gideceğini ise önceden öğren yada taksiye bin. 5 km kadar yol için 600 para ödemiştik, araba ışıklarda beklerken bile taksimetre işliyor azar azar :D
otobüslere tramvaylara kimse bilet basmadan biniyor. biz boşuna bilet almışız. son gün gezelim diye tramvaya bindik hemde ısınalım diye, uyuyakalmışız kontrole binen elemanlara yakalandık. ingilizce de bilmiyorlar, bişiler diyo sürekli, benden ceza kesicekti kağıda yazdı 1500 diye, dedim sıçtık üstümüzde yok. o ara allahtan (yada cizıs christtan) sırp bir abla turist onlar gibi bişe dedi heralde, bizi ilk durakta indirdi, sırpça tembihledi ve sonra saldı.
kontrolcüleri anlıyosun zaten 2 kişi biniyorlar ayrı kapılardan ellerinde bi makine. kapıda dur binenlere bak, varsa in, 5dk içinde aynısı bida geliyo zaten :D
hostel çıktını al, dönüş bileti çıktını al. yanında ne kadar para var sorusuna hazır ol. sonra sana güvenmez yinede alır pasaportunu gider, seni bekletirse bekle sabırla, 10dkya geliyor, bakıyor sicilin temiz, geç diyor ibne.
neyse:
sırbistanda inince havaalanından bavulları alıp çıkışa giderken orada döviz ofisinden az biraz para bozdur. şehrin merkezine giden otobüs var hemen çıkışta. onun fiyatı 3 ay önce 300 veya 400 dü artık birimi ne boksa.
otobüs/tren garında (ikisi yanyana) yada bir merkezi meydanda(trg slavija sanırım adı) durağı var.
tramvay hattı haddiyle fazla, bir haritaya ihtiyacın var, hostelinde vardır. hostele nasıl gideceğini ise önceden öğren yada taksiye bin. 5 km kadar yol için 600 para ödemiştik, araba ışıklarda beklerken bile taksimetre işliyor azar azar :D
otobüslere tramvaylara kimse bilet basmadan biniyor. biz boşuna bilet almışız. son gün gezelim diye tramvaya bindik hemde ısınalım diye, uyuyakalmışız kontrole binen elemanlara yakalandık. ingilizce de bilmiyorlar, bişiler diyo sürekli, benden ceza kesicekti kağıda yazdı 1500 diye, dedim sıçtık üstümüzde yok. o ara allahtan (yada cizıs christtan) sırp bir abla turist onlar gibi bişe dedi heralde, bizi ilk durakta indirdi, sırpça tembihledi ve sonra saldı.
kontrolcüleri anlıyosun zaten 2 kişi biniyorlar ayrı kapılardan ellerinde bi makine. kapıda dur binenlere bak, varsa in, 5dk içinde aynısı bida geliyo zaten :D
0
uykulu_fb
Msn kapandıktan sonra bu bilgisayarda kullandığım skype açtığımda foto da olan ekran çıkıyor kullanıcı adı ve şifre bölümüne geçmiyor.ayarlarını vs baya kurcaladım bu ekranda kalıyor.peki neler yaptım düzelmesi için;günceledim olmadısildim yükledim olmadısildim antivirüsü kapadım tekrar yükledim olm
Msn kapandıktan sonra bu bilgisayarda kullandığım skype açtığımda foto da olan ekran çıkıyor kullanıcı adı ve şifre bölümüne geçmiyor.ayarlarını vs baya kurcaladım bu ekranda kalıyor.peki neler yaptım düzelmesi için;
günceledim olmadı
sildim yükledim olmadı
sildim antivirüsü kapadım tekrar yükledim olmadı
sildim antivirüsü kapadım windows koruma duvarını kapadım yükledim olmadı
sistem geri yüklemesi yaptım olmadı.
yardımlarınızı bekliyorum.
günceledim olmadı
sildim yükledim olmadı
sildim antivirüsü kapadım tekrar yükledim olmadı
sildim antivirüsü kapadım windows koruma duvarını kapadım yükledim olmadı
sistem geri yüklemesi yaptım olmadı.
yardımlarınızı bekliyorum.
0
microsoft hesabı ile giriş var orada,onu seçeceksin, bu 1.
2.si sanırım aynısı bende de olmuştu versiyon eski olduğundan sanırım,bir kontrol etmeni öneririm.
2.si sanırım aynısı bende de olmuştu versiyon eski olduğundan sanırım,bir kontrol etmeni öneririm.
0
darkknight
Burası tam olarak neresi dostlar ? U S A gibi duruyor ammaa
Burası tam olarak neresi dostlar ? U S A gibi duruyor ammaa
0
