Giriş
(4)

Yaklaşık 1 yıl sonra gelen sigara krizi

diadra
Şöyle ki, başlıktan da anlaşılacağı üzere 1 yıl kadar önce sigarayı bıraktım. Zaten öncesindeki sigara maceram da son bir-iki yılı yoğun olmak üzere en fazla 5 yıldır. Yani liseden beri fosur fosur tüttüren bir kişilik değilim. Sigarayı çok rahat bıraktım, uzun süre hiç aramadım. Kendimi yemeye verm
Şöyle ki, başlıktan da anlaşılacağı üzere 1 yıl kadar önce sigarayı bıraktım. Zaten öncesindeki sigara maceram da son bir-iki yılı yoğun olmak üzere en fazla 5 yıldır. Yani liseden beri fosur fosur tüttüren bir kişilik değilim. Sigarayı çok rahat bıraktım, uzun süre hiç aramadım. Kendimi yemeye vermedim. Bırakamayanlara hayret ettim, o derece. Fakat son zamanlarda rüyalarıma kadar giren bir sigara özlemi içindeyim. Bilgisayar başındayken, TV karşısındayken, yolda yürürken, özellikle kitap okurken ya da tercüme yaparken vs devamlı aklım ve içim gidiyor. Neyse ki irade güçlü ama bir noktada yenik düşmekten korkuyorum cidden. Zira eminim ki bir tane bile içsem pişmanlıktan ölürüm ve kendime saygımı kaybederim.

Bu kadar zaman sonra bu tip bir sigara arayışı normal midir? Bir süre sonra kendiliğinden geçer mi? Aklımı bu meretten uzak tutmak, canımın çekmesini engellemek için ne yapabilirim?

Şimdiden teşekkürler.
0
diadra
(22.10.08)
aynı durum benim de başıma gelmişti. gerçi ben 6 yıl kullandıktan sonra bırakıp sonra tekrar başladım. ancak, bıraktığım dönemde şu ilaç tableti gibi sakızlar varya onlardan kullanıyordum. çok etkili oluyordu nedense. psikolojik oluyor sanırım bilmiyorum ama gerçekten sigara isteğiyle yanıp tutuştuğum zaman o tablet sakızlardan bir tane atıyordum ağzıma ve sanki ilaç kullanıyormuşum gibi beni sigara içmemem konusunda uyarıyordu. belki bir yardımı olur.
0
deliktas
(22.10.08)
nerdeyse 3 sene olacak, hala rüyalarımda içtiğimi görüyorum, hala yemekten sonra ya da canım sıkıldığında bi tane yakmak istiyorum. sanırım bu his hiç geçmeyecek.
0
sayinseyirciler
(22.10.08)
nerede okuduğumu hatırlamıyorum, bir araştırmaya göre nöronların nikotin bağlantılarını unutması sanırım on bir sene sürüyormuş(on iki de olabilir, emin olamadım)

on sene boyunca hiç sigara içmediği halde, geçen sene tekrar başlamış bir tanıdığım var. etrafınızda sigara içenlerin sayısı azalmadıkça, sanırım nikotine karşı durmanız daha da güçleşiyor. ben on aydır içmiyorum, buna rağmen "bıraktım" demiyorum...

bahsi geçen nikotin krizi kimi zaman zorlayıcı olabiliyor; ama karşı durulamaz değildir. bu şekilde devam etmen dileğiyle, sevgili diadra.
0
hunter the dayworker
(22.10.08)
tam 2 yıl oldu. arada (ayda bir-iki kere) bana da geliyor öyle bir ama 10 dakkadan fazla sürmüyor, geçiyor.

ama rüyalarıma girmeyi sürdürüyor, orasına bilinç karışamıyor neticede.
0
kimi raikkonen
(23.10.08)
(12)

sevgili eksi guzin duyuru abla

rzs
ben 26 yasinda bir bagyanim. derdim su ki, bugune kadar hic erkek arkadasim olmadi. artik bundan sonra da olacakmis gibi gelmiyor bana. bu durum normal olmadigindan ve artik beni rahatsiz etmeye basladigindan oturu size akil danismaya karar verdim. aslinda yakin arkadaslarimla da bu konuyu tartismis
ben 26 yasinda bir bagyanim. derdim su ki, bugune kadar hic erkek arkadasim olmadi. artik bundan sonra da olacakmis gibi gelmiyor bana. bu durum normal olmadigindan ve artik beni rahatsiz etmeye basladigindan oturu size akil danismaya karar verdim. aslinda yakin arkadaslarimla da bu konuyu tartismisligim var ama bu yakin arkadaslardan biri benimle ayni durumda, digeri 21 yasinda ve ayni durumda (hala umut var herhalde onun icin), bir baskasi da erkek ve iliskiler konusunda uzman degil diyelim (kim oyle ki, o da ayri).

az onceki cumleden baglamak gerekirse, erkeklerle arkadas olmak konusunda bir problemim yok. "ayh erkekler soyle/boyle" gibi pesin hukumlerle hareket eden biri de degilim. genel olarak boyle sosyalligin dibine vuran, her turlu ortamin kusu olan biri degilim ama oyle milletten kacan, hicbir aktiviteye katilmayan biri de degilim. hatta biraz acildim mi cenem gereginden fazla dusuyor bile diyebilirim. yani nasil tarif edeyim bilemedim ama sosyallik durumum asagi yukari budur.

fiziki gorunum bir engel olabilir, ki burada sismanlik devreye giriyor. kisaca 1.70 boyunda ve 99 kiloyum diyelim (gercekten 99, 3 basamakli olmasin diye dusurmeye calismiyorum. ayrica izmirli degilim, adim elif hic degil). cocuklugumdan beri de hic zayif narin bir insan olmadim zaten. cevremden hic "pis igrenc sisko" muamalesi gormedim ama internet sagolsun beni cok aydinlatti bu konuda. ne kadar itici olabilecegim konusunda fazlasiyla yorum okudum. hani ben de fiziksel cazibe onemsiz, herkes ruhumun guzelligini gorsun demiyorum ama... neyse iste. diyecegim, eger tek oneri olarak "zayifla" derseniz muhtemelen fazla yardimci olmus olmayacaksiniz ama bu da durumu etkiledigini dusundugum bir faktor. son bir detay, muzmin ogrenci oldugum icin beni duzgun giyinmeye zorlayan bir durumum yok. kot & tisort takiliyorum ve makyaj yapmiyorum. yuzune bakilmayacak kadar cirkin filan da degilim.

bir baska faktorse su ki, su an abd'de yasiyorum. 24 yasima kadar ailemle yasadim. son iki senedir de abd'de doktora ogrencisiyim. zaten bu durumun beni iyice rahatsiz etmeye baslamasinin nedeni burada fazlasiyla kendimi dinleme firsati (laneti) bulmus olmam. genel olarak depresif bir halet-i ruhiye icerisindeyim, insanlarin yorumu da "sevgili bul." oldu canim, kapida sirada bekleyenler arasindan seceyim birini. geyik bir yana, buradaki turk nufusu oldukca az ve mevcut topluluktan ilgimi ceken kimse yok. yani uluslararasi takilmaya acigim.

aklima gelen son sey: sanirim flort etmeyi bilmiyorum. komik geliyor. aslinda biraz su sebepten sanirim, birine ilgi gosterip sonra terslenmekten korkuyorum. gururuma yediremiyorum.

durum budur. onerilerinizi/yorumlarinizi bekliyorum.
0
rzs
(19.10.08)
durumun şişmanlıkla ilgili olmadığına eminim, senden daha şişman, kısa boylu insanların ilişki yaşadığına tanık oluyorum. bi kere onu geçiniz. bence nedeni diğer kız arkadaşlarınızın da sizin gibi olması. yani, nasıl desem tam birbirinizi bulmuşsunuz. herkes kendi tanıştığı insanlarla çıkmıyor, arkadaş vasıtasıyla insanlarla tanışmak da bir yolu sevgili sahibi olmanın. arkadaşlarınızla bu konunun çok muhabbetini yapıp kafanıza takmayın. "takmamak lazım, takılmak lazım."
bir de kendinizi o kadar güzel gözlemlemiş ve esprili bir şekilde ifade etmişsiniz ki söylemeden geçemedim.
0
pwnedf myself
(19.10.08)
yani belli ki bir özgüven problemi var.
şunu söyliyim ki, "şişman insanlarla kimse birlikte olmak istemez" diye bir şey yok kesinlikle. pek çok insan şişmanlığı fiziksel olarak çekici bulmasa da, sizi beğenecek(iç güzellikten falan bahsetmiyorum. fiziksel olarak çekici bulacak) hatırı sayılır miktarda erkek de var dışarda.

yalnız kendinize biraz özen gösterseniz, bir de çevrenizdeki erkeklerle ufak ufak flört etseniz bir şeyler olacaktır. illa gidip birinin peşine yapışmak yerine çevrenizde beğendiğiniz kişilerle hafif muhabbetler mesela. baktınız karşınızdaki de olumlu tepki veriyor, biraz daha belirgin sinyaller yollarsınız. utanılacak veya küçümsenecek bir şey değil bence flört gayet sağlıklı bir yöntem.

ayrıca reddedilmek de hayatın bir gerçeği. bunda gurur meselesi yapacak bir şey yok. herkes yaşıyor.
0
chavezding
(19.10.08)
bende iki seneyi askin bir suredir abd de yasiyorum. dedigin gibi burda kendini dinlemek bir lanet.kendi kendine kaldigi zamanlarda insan cok garip seyler dusunuyor. aslinda bu dusundukleri mantiksiz seyler degil. ama gercekler biraz can yakiyor sanirim. birde insan kendini daha fazla tanima sansi buluyor bende ne kadar iyi bir arkadas ortami olsa da kendini cok acayip yalniz hissediyorsun. bu benimde geldigimin ilk sokunu altattiktan sonra sahip oldugum halet i ruhiyeydi. hala da oyle. ne yaptiysam gecmedi. buraya gelme sebebim olan problemlerin cozulmesi bile beni bu durumdan cikaramadi henuz. bi suredir bir iliski yasiyorum bu bile yetmedi. hala da kafamda bir cozum yok ama cok rahatsiz ediyor bu beni. bazen seytan diyor amerikasinida egitimini de kariyerini de herseyi birak don turkyieye ama turkiyede yasam pek mantikli gelmiyor. iste bu konuda mantigim ve duygularim arasinda kalmam da ayri bir rahatsizlik verici durum. simdilik kafamdaki en makul cozum okul bittikten sonra avrupaya filan yerlesmek turkiyeye yakin olmasi sebebi ile. orda ne olur bilinmez.

dedigin gibi fiziksel gorunum senin icin bir eksi. senin icin birinin arkadas ortaminda ustun koru gormus hoslanmis olmasi zor gibi geliyor bana. cunku gorunus ilk intiba acisindan onemli. biraz oyle yada boyle vakit gectikten sonra tanisilip kaynasilip sonra bir iliskiye baslama fikri daha olasi geliyor gozume. yani arkadas cevren. bide flort konusunda senin gibi dusunen birini bulman daha mantikli sanki. yani isin icinde ask olmasi lazim biraz. insan asik olduktan sonra cidden karsisindakinin dis gorunusu hic onemli olmuyor. bu konuda standartlarin disina cikip karsisindakinin cok degisik seyleri gozune cok guzel gorunebiliyor. ama asik etmek yada olmak cok kolay olmasa gerek.

senin icin diger bir eksi de burda okuyor olman. erkekler iliskilerinde karsi taraftakinden daha ustun bir konumda olmak isterler. ortak bir hayat yasamak yerine karsi taraftakine biraz kendi hayatini yasatmak isterler sanirim.bu yuzden egitimli kariyerli kadinlar erkekleri biraz korkutur.

aslinda burda okuyor olmanin bir artisi. pek fazla okuyan turk kiz olmadigi icin burda erkekler icin mucevher degerinde gibi bise.

sunuda unutmamak lazim ki bir erkegin bir bagyana hayir demesi cok zor bir durum. kadinlar bu konuda daha secici ve erkekler daha ac.

bide erkek arkadasi sahibi olam yada olmamak senin umrunda degilse bunu kendine dert etme. hic olmaz diye dusunme. oluyor. sen bunun olmasina karsi degilsen karsina birisi cikacaktir. sanirim boylesi senin icin daha kolay guzel ve ozel olur.

yanlis bise soylediysem ozur dilerim fakat elimden geldigince yapici olmaya calistim.
0
recursion
(19.10.08)
Şimdi dürüst olmanın gerekli olduğunu düşünerek yazıyorum aşağıdakileri bu bilinsin.

Acı gerçekler ;

- Erkekler,ilk görüşlerinde , kadınları dış görünüşleriyle sınıflar, yargılar ve "çekici ya da değil " olduklarına karar verir. Bu onların ne yazık ki genlerinde var. Kilo vermeni , özenli giyinmeni ve makyaj yapmanı öneriyorum.
Şimdi tabii , o kadar yüzeysel olmadığını , kadınların kişiliklerine değer verdiklerini söyleyenler çıkacakdır. Yeak yea ! demek istiyorum kendilerine. Haa, tabii belli bir süreyi beraber geçirirsiniz, size "o" gözle bakmayı aklına getirir, hem kişiliğinizdne hoşlanır hem de arkadaş yerine sevgili olmak ister şu, bu bilemem. Ama kadınlar -erkekler dünyasında işler böyle yürüyor. Cinsel olarak ilgi çektikten sonra duygusal olarak ilgi de çekebilmek daha kolay olabilir.

Çok da önemsememeni öneriyorum son olarak da, komplike yaratıklar değiller, ya da sen şanssız veya lanetli değilsin. Daha ilgi çekici bir dış görünüş olayı halledecektir.Biraz azimle, ve kendine güvenini kaybetmeden, onuda 1-2 ayda halledersin. Biliyorum kilo ver diyip geçmeyin demişsin ama, sorun buymuş gibi geldi bana..
0
sayinseyirciler
(19.10.08)
kiloyu teşvik etmek için yazmıyorum asla yanlış anlaşılmazsın ben de sağlıksız buluyorum elbette ama bu tamamen kişisel tercihtir vee kilolu insanları çekici bulan kaç yüzbinmilyon adam/kadın var dünyada bunu biliyor muydun :)
bi de aşk varsa zaten onlar ayrıntı olarak kalıyor sadece :)
0
betty puf puf
(19.10.08)
insanoğlu olarak seviye atladığımız, evrimin bir sonraki basamağına geçtiğimiz, düşüncelerle anlaştığımız filan yok.

sorun tabi ki bir miktar kilonla da alakalı. alakasız demek abesle iştigal kaçar. insanın kendine güvenini etkiler bir çok konuda.

napacağın senin seçimin. ama yaşın öyle çok geçkin değil zaten. kendine biraz bak, azıcık uğraş. açıkçası ver fazla ağırlığını. fiziksel bir bahanen yoksa vermemen için bir sorun da yok.

bu kadar basit yani. olayda çok karmaşıklaştırılacak bir taraf yok bence.
0
mortifera
(19.10.08)
duymak istediklerini söylerdim ama ne senin işine yarar, ne de benim içime siner.
bir dişinin olayının %99 dış görünüş olduğunu üzülerek söylemeliyim. ama dış görünüşten kastım, dışsal formun değil yalnızca, o forma nasıl bir özen gösterdiğin (halihazırdaki vücut şeklinin üzerine koyduğun makyaj vs, ve kıyafetler) ve vücut dilin de aynı zamanda.
sağlıklı bir ilişki için bunların hiçbir anlamı olmasa da, bir ilişkiye sebebiyet vermek için "seksi" değer taşıman şart.
zaman olarak da ne yazık ki çıkmış kemiklerin moda olduğu bir dönemde dünyaya gelmişsin. viktorya dönemi olsaydı etli butluluğunda seksapelin doruklarında olabilirdin gayet. haliyle kilo vermen gerek.
ama büyük ihtimalle bu konuda da kendini engelleyen sensin. kiloyu verdiğin zaman, bu zamana dek zaten vermen gerektiğini kabullenmiş olacaksın, ve bu kadar süre kendini kilolu olmanın engellediği zevklerden mahrum bıraktığın için büyük bir suçluluk duyacaksın, ve bundan korkuyorsun.
öte yandan zayıf olmadan da seksi değer yaratmanın yolları var. inan bana tepeden tırnağa 10/10 luk bir bakım ile neredeyse eş derecede çekici olabilirsin. bunun için de nasıl giyinmen gerektiğini bulman gerekiyor. giyinmeyi bilmiyorsun demek istemiyorum, yalnızca halihazırdaki vücut formuna uygun aklına gelmeyecek tonla kıyafet seçimi hilesiyle muazzam farklar yaratabileceğini belirtmek istiyorum.
totalde bu zamana kadar olmadığın birşeyden (erkeklerle flört 'edemeyen' senden) başka birşeye (flört edebilen ve erkek arkadaşı olan sen) transforme olmak istiyorsun. kolay bir yol değil, zor da bir yol değil, yalnızca ne yapılması gerektiğine dair tonla pitfall var, ve bunlara kapılıp hevesi yitirmek çok olası. dolayısıyla bu süreçte psikolojik yardım alabilirsin. bu son kurduğum cümle dünyanın farklı yerlerinde farklı anlamlara geliyor biliyorum, ama yaşadığın çevre itibariyle türkiye'dekinin aksine "yav sen delisin bi doktora git yav" anlamına gelmediğini idrak edebileceğine güvendiğim için söylüyorum.
bir hedefin var ve buna ulaşmak konusunda kullanabileceğin bir sürü de araç var. neden hala kendini engelleyesin.
daha sonrasında ilişki dinamiklerine dair ufak detaylar kalıyor. evet, gayet ufak detaylar. üstelik çok şanslısın ki, karşı cins dizayn olarak işini çoook kolaylaştırıyor, doğası itibariyle . sana da tek kalan da naz yapmak, kendini ulaşılmaz kılmak (ama dozunda) oluyor.
özetleyecek olursak:
1 - psikolojik danışmanlık
2 - stil danışmanlığı
3 - fiziksel danışmanlık (form, kilo vs) alıyorsun. kendini olmak istediğin hale büründürüyorsun ve hayatını dilediğin gibi yaşıyorsun.
0
lhun
(19.10.08)
dış görünüş önemli değil demeyeceğim elbette önemli ama soylediğin kadarı ile oyle obezite gibi bir durumun yok, en azından boyun uzun. kendimden ornek vererek başlayayım, 13 yaşımdan 18 yaşıma kadar tek kelime bile etmediğim bir cocuktan hoşlanıyordum. çok havalı bi tipti boyle. arkadaşlarımın zilyon tane sevgilisi olurken o yaşlarda ben sırf o cocuktan hoslandıgım icin kendime hic bakmazdım boyle önüme geleni yerdim, sağlıksız ne varsa yapardım. kimsenin de yüzüne bakmazdım. ve mutsuz değildim! ilk zamanlar biraz hayal kırıklığı yaratıyordu ama sonra duruma alışıp oyle yaşadım. yani birinden hoşlanıyorsan eğer bu seni hayata bağlayıp kimseyle flort etme ihtiyacı hissetmemeni sağlayacaktır bence. ki çok da gerekli olduğunu düşünmüyorum. birinden gercekten hoslanıyorsan, gercekten seviyorsan birlikte olmalısın. kimse ilgimi cekmiyor demişsin, eger gercekten kimse ilgini cekmiyorsa bosver. ama ilgini ceken birileri varsa reddedilirim diye sakın korkma.

ikinci kısım; yine kendimden ornek vericem. hiç bir zaman çok zayıf bi kadın olmadım. işte bu bahsettiğim ergenlik dönemleri dışında. o zamanlar da düzenli spor yapıyordum o yüzden zayıftım. bırakınca hoop balık etli olma yolunda emin adımlarla ilerledim. hala da aynıyım. boyum da senin kadar uzun değil. ama inan etrafımdakilerin ilgisi hiçbir zaman eksik olmadı. oyle aman aman ahım şahım güzel bi tip de değilim yani onu soyleyeyim. tamamen senin tavrın, bakışın, gülüşünle ilgili bişey. ha bunları bilerek isteyerek kur yapmak anlamında soylemiyorum elbette, aksine ters mizaçlı biriyim mesela ben. herkesle asla merhabalaşmam, yeni tanıştığım insanlarla zor kaynaşırım. yani diyeceğim o ki, sen kendini çok fazla geri çekmedikçe seni beğenen, sırılsıklam aşık olan mutlaka olacaktır. seni baştan aşağı "sen" oldugun için sevecek birileri mutlaka vardır. kesin yani. ama ayırmayı bil, erkeklerin bazıları çok iyi rol yaparlar. sen de sırf ay benim hiç sevgilim olmadı diye, ilk hoslandıgın adama kalbini açma. çok kötü bi hata. ha yüzeysel ilişki yaşayabilirim diyorsan olabilir, hiç ilişkin olmadıgını goz onune alarak yüzeysel bir ilişki yaşayabilecek durumda olmadıgını düşünerek, hiç girme bu işe derim. gercekten seni sevdiğine, senin de sevdiğine inandığın biri olursa başla.

aksi takdirde çok kalbin kırılacak, hiç yapmasaymışım diyeceksin. eğer olayın boyutu cinsellik ise, soylediklerim aynen geçerli.

daha da tavsiye istersen msnden falan konusabiliriz :) bozma moralini.
0
likeinme
(19.10.08)
öncelikle fazla kilo kötü bir şeydir, sadece estetik açıdan değil ruh ve beden sağlığınız açısından da çok kötü. bu konuda acilen ama acilen önlem almanız gerek. tabi ki kilolu kadınlardan hoşlanan erkekler var. her türlü kadın özelliğini spesifik olarak beğenen adam vardır. ararsanız bulursunuz. amma ve lakin her günün sonunda kendiyle başbaşa olacak olan kendinizsiniz. kendinizi kilolu seven erkekler var diyerek avutmanızla, kilolu olduğum için sevgilim yok diyerek üzmeniz aşağı yukarı aynı şey olur. insanın öncelikle kendini ve beklentilerine karşılık ne sunduğunu bilmesi, bunlarla yaşamayı öğrenmesi lazım.

öte yandan hangi koşulda olursanız olun özgüveninizi inşa edecek olacak sizsiniz. herşeyden önce sizden daha çekici görünen kadınların sizden daha mutlu olduğu yanılgısına düşmeyin.

şu bir hakikat ki sizin orda burda gördüğünüz ve erkeklerin ilgisini çektiğini düşündüğünüz, güzel bulduğunuz kadınların pek çoğu; erkeklere ilgi gösterdikleri için mevzubahis ilgiyi görüyorlar.

bu dünyaya gelirken size aralarında seçim yapmanız için 5 ayrı beden sunmadılar, ileride de sunmayacaklar. yani sizin elinizdeki budur ve farklı olsaydı nasıl olurdu diye düşünmektense bununla yapabileceğinizin en iyisini yapmayı düşünmelisiniz. bu anlattıklarımı salt ilişkiler düzeyinde algılamayın. bu dünyaya sadece aşık olup, sevişip, üremek için gelmiyoruz.

benim zıplayıp dokunamadığım potaya benden 15cm daha kısa ve 10kg daha fazla olan arkadaşım smaç basabiliyorsa bu benim şanssız, bahtsız vesaire olduğumu değil, bunun için onun kadar çok çabalamadığımı gösterir.

26 çok büyük bir yaş değil. zamanı geldiğinde bugün kafanıza taktığınız bu şeyler için kendinize kızacaksınız. insan olmanın kuralı bu.

eklemeden edemeyeceğim; burada bu kadar ilgi görmeyi başardıysanız eminim ki bunu başka ortamlarda da başarma şansınız var. biraz sabır, biraz çaba... herşey süper olacak.
0
blackdog
(19.10.08)
ilişki kurabileceğiniz sosyal ortamlara takılın, ne bileyim söz ettiğiniz diğer kız arkadaşınız ve mümkünse bu konularda deneyimli bir arkadaşınızla birlikte dışarı çıkıp yeni insanlarla tanışın, bekarlar gecesi aktivitelerine katılın falan. tanışma konusunda deneyimsizseniz tanışma faslını internet üzerindeki arkadaşlık siteleri vasıtasıyla kolaylaştırabilirsiniz. niyetinizin biriyle tanışmak ve çıkmak olduğunu gizlemeyin ve reddedilmekten çekinmeyin. düşmeden bisiklete binmeyi öğrenmek mümkün değil, tabii ki bunu küçükken öğrenmek ve düşmek daha kolayken yaş ilerleyince insan düşmekten korkuyor ama deneye deneye bisiklete binmeyi de doğru düzgün düşmeyi de öğrenmek mümkün :)
0
zen spider
(19.10.08)
arkadaslar, hepinize cok tesekkur ederim kiymet verip ve zaman ayirip cevap yazdiginiz icin. yanlis anlasilma kaygisi olan arkadaslar: soylediklerinize kirilmadim kesinlikle, bir kisminin farkindayim zaten. ayrica buraya boyle bir sey yaziyorsa insan zaten acik ve durust tepki istedigi icin yaziyordur. yoksa "avutma"yi yakin arkadaslar fazlasiyla yapiyor :)

durumu anlatis seklimden oturu kilo olayi ana mevzu gibi oldu sanirim. aslinda tek derdimin o olmadiginin farkindayim, ama ayni zamanda en azindan sagligim icin zayiflamam gerektiginin de farkindayim. acikcasi, ozguvenimi de etkiledigini de biliyorum. bu konuda bugune kadar ciddi bir girisimde bulunmadim hic, "kafaya koydum, yapacagim" diyip de siki rejimlere, egzersiz programlarina filan girmedim. bu aralar bunu yapabilir miyim onu da bilmiyorum. bir yandan da okulla ilgili islerim cok yolunda gitmiyor, onlari toparlamaya calisiyorum. gecen bahar psikolojik destek alma tesebbusunde bulundum ama sanirim derdimi yeterince anlatamadim. iki gorusme sonrasinda kadinin ozetle "aman kendine cok yukleniyorsun" dedigi hissine kapildim. hani "allah daha buyuk dert vermesin, halledersin iste bir sekilde" gibi. sonrasinda bir ay burada olmadigim icin devami gelmedi. zaten kadin da bir daha aramadi. ben de beni arayan soran olmayinca cok da onemli olmayan bir vaka olduguma karar verdim. aslinda en azindan bir kere daha gorusmeye gitmek istiyorum ama iste 4 ay oldu, hala arayip da randevu almadim...

bu arada bahsettigim yakin arkadas cevresi an itibari ile dunyanin uc bir yanina dagilmis durumda. burada yalnizim. dolayisiyla yepyeni (ve buyuk olcude daracik) bir sosyal cevrem var. burada arkadaslik muhabbetleri farkli yuruyor. milletin "arkadas"i degil, "spor arkadasi," "ofis arkadasi," vs. var genelde. sanirsin spor arkadasinla kahve icmek, ofis arkadasini komsunla tanistirmak yasak. dolayisiyla arkadaslik miktarin bulundugun aktivite sayisiyla dogru orantili. henuz bu konuyu da cozup fazla yol alabilmis degilim.

yorumlarinizda en cok icimi rahatlatan sey sandigim kadar "acayip" olmadigimi gormek oldu. oncelikle su bakim ve isve-cilve-flort olaylarini cozersem sanirim bu konuda bayagi bir yol kat edecegim. bu sirada ya da sonrasinda da sanirim daha fazla yasim ilerleyip bu kilolar uzerime kalici olarak yerlesmeden zayiflasam her bakimdan en iyisi olacak...

hepinize tekrardan cok cok tesekkur ediyorum!
0
🌸rzs
(20.10.08)
Sevgiliniz olmamış olmasını, kendi tercihinizden çok, karşı cinsten ilgi görmemiş olmaya bağlıyorsanız; evet, kilo yüzündendir. Cyrano De Bergerac sadece bir hikayedir. Şöyle bir durum var. Diyelim ki kilo verdiniz (her ne sebeple olursa olsun)ve bir sevgili edindiniz. Düşünebilen bir insan olarak, sürekli; "zayıflamasaydım, bu insan şu an benimle olmazdı"yı taşıyacaksınız kafanızda ve bunu kabullenemeyecek biriyseniz yine kimseyle olamayacaksınız. Bence, sevgilim olsun diye kendinize sevgili bakınmayın. Kilo vermeyi de öncelikli tutmayın. Tabi zayıflayabilirseniz zayıflayın ama zayıfladıktan sonra hayatınıza girecek olan kişi; "eskiden de olsa, beni seçerdi" diyebileceğiniz biriyse ilişki yaşayın.
0
cereal killer
(20.10.08)
(11)

bitmiş bir kariyeri kurtarabilir miyim

umutsuzum
merhaba arkadaşlar.2007-2008 döneminde üniversite 4. sınıfı bitirdim. ama alttan sürüyle dersim var. yani kağıt üzerinde 4 bitti ama derslere bakılırsa 2-3ün dersleri (hemen hemen) komple duruyor. bu sene, yani 5. senemde bile 4. sınıftan ders alamıyorum.üniversite hayatım boyunca dersleri hiç umurs
merhaba arkadaşlar.
2007-2008 döneminde üniversite 4. sınıfı bitirdim. ama alttan sürüyle dersim var. yani kağıt üzerinde 4 bitti ama derslere bakılırsa 2-3ün dersleri (hemen hemen) komple duruyor. bu sene, yani 5. senemde bile 4. sınıftan ders alamıyorum.

üniversite hayatım boyunca dersleri hiç umursamadım. açıkçası üniversiteye ve şehire alışamadım. zaten sevmediğim bir bölümdü o yüzden hiç ısınamadım. dersler mide bulandırıcıydı. bu arada bölümüm zor bir mühendislik dalı.

bugün birinci sınıftan itibaren aldığım tüm notların yazıcıdan çıktısını aldım. açıkçası iyice umutsuzluğa düştüm. birçok arkadaşın 90-100le geçtiği dersleri 2. , 3. alışımda hâlâ geçememişim. üstelik çok komik notlarla (100 üzerinden 0, 1, 5).. ama dediğim gibi çalışamıyorum ve derslere bir türlü ısınamıyorum.

benimle beraber üniversiteye girmiş arkadaşların mezun olması ise beni kahrediyor. neden diyecek olursanız, açıklayayım. "aslında ders çalışmadın, doğal olarak bitiremezsin 4 senede" yaklaşımı doğru. ama bu mezun olanlar o kadar salak ve aptal insanlar ki... onları görünce, hâlâ alttan bu kadar dersimin olması beni mahvediyor.

açıkçası notlarıma baktığımda utanç duyuyorum. beni nasıl bu hale geldim, inanmıyorum. günlük gazete bile okumayan tiplerin dersleri başarıyla geçmesi, beni geriye atıyor. notlara bakınca iyice geriliyorum. korkuyorum, umutsuzluk içindeyim. geceleri aniden uyanıyorum tedirginlikten. mezun olmamak beni inanılmaz ürkütüyor.

bu sene aldığım tüm dersleri istisnasız vermek zorundayım. yani hepsini vermeliyim ki, 6. senede 4. sınıfın derslerini alıp bitireyim. ne kadar korkunç değil mi. tam uçurumun kenarından döneceğim, eğer dönebilirsem. omuzlarımda inanılmaz bir yük var. geçen senelerde yaşadığım deneyimler nedeniyle bunu yapabilip yapamayacağımı kestiremiyorum. inancım yapamayacağım yönünde.

bu sene de geçen seneler gibi olursa yandım.

arkadaşlar o kadar kötü bir durumdayım ki, eğer bu sene başarılı olamazsam intihar etmeyi bile düşünüyorum. birisi bana derslerle veya okulla ilgili soru sorunca ağlayasım geliyor. kaçıyorum hemen oradan.

benim gibi bir insanın bu duruma düşmesi çok kötü. bir de insanların ders başarısını sosyal statü gibi görmesi iğrenç bir şey. az önce kariyer.net'e girip baktım. staj başvurularım reddedilmiş. iyice çöktüm. evet, 4. sınıfım ve hiçbir zorunlu stajı da yapmadım.

ailemde de kendimi çok yalnız hissediyorum. pek yakınlık ve samimiyet yoktur bizde.
4 senelik üniversite hayatımda adam gibi bir dosta rastlamadım. omzuna yaslanacağım ve bana destek olacak bir kız arkadaşım da yok. yani arkadaşlar anlacağınız, batacağım en dip noktaya batmış, yalnız ve zavallı biriyim.

ne yapabileceğim konusunda hiçbir fikrim yok. birisi "bunun çözümü hacca gitmektir" dese onu da yapacağım. tavsiyeleriniz, her bir kelimeniz benim için altın niteliğinde.
lütfen dalga geçmeyin, cidden çok kötü durumdayım ve yardıma ihtiyacım var. bu bataklıktan nasıl kurtulabilirim?
0
umutsuzum
(05.08.08)
senin gibi durumda olup hatta bir kaç sene okula gelmeyip sonra 6. ve 7. senede okulu rahat rahat bitiren çok tanıdığım var. yine de geç olduğunu düşünmeyin ve derslerin başladığı tarihten itibaren bütün derslerinize düzenli olarak girin, bütün hocalarla durumunuzu konuşun, ilk dönemi bitirip bir çok dersi verebildiğinizi gördüğünüzde size güven gelecek ve bir sonraki dönemlerde de çok daha rahat olacaksınız.

okula gitmek ders çalışmak zor geliyorsa yapacak fazla bir şey yok. bu alışkanlığı kazanmaya çalışın. okula gittikçe sizin durumunuzda olanlarla tanışacaksınız ve yeni bir ortamınız olacak, üniversiteye yeni başlamış gibi olacaksınız. düzenli takip ve diyalogla çok rahat bir şekilde üstesinden gelirsiniz diyorum hepsinin.

bir dönemde 12 (ben) 16 ve 22 (iki arkadaş) ders veren insanlar var daha önce hiç takip etmediği halde.
0
nihilanth
(05.08.08)
istemediğiniz bir alanda dersleri de veremiyorsanız belki de öss'ye tekrar hazırlanıp başka bir alanda başka bir üniversiteye gitmek için çok geç değildir. söylemesi kolay gerçi ama..
0
yuto
(05.08.08)
:) hocam beterin beteri var, bu dediğin dert mi allasen, 2 sene uzatmışsın alttarafı, panik yapma takıl kafana göre bitmezse koy götüne, illa bitirmen gerekmiyor bitirirsende bu düşüncelerle olmaz, ayrıca gerçekten abartıyorsun bu kadar kafayı takacak bir şey göremedim ben.
0
marmara34
(05.08.08)
bende okulumu 7 yılda zar zor bitirdim. umutsuzluğa kapılacak bişey yok, sen bitirmeyi kafaya koyduysan kesin biter. bi de bişey söyliyim sana, biliyorum inanmayacaksın, alay ettiğimi düşüneceksin, ama çok ciddiyim, ve zamanı geldiğinde sende aynı şeyi hissedersin büyük bir ihtimalle, iyi ki okulu 4 yılda bitirmemişim, iyi ki 7 yıla uzatmışım, askerliğimi yaptım, büyük bir firma da iyi bir işe girdim, ama şu an senin yerinde olmayı deli gibi isterdim. herşey olabiliyorsun ama ne yazık ki bir daha üniversite öğrencisi olamıyorsun.
0
crimson king
(05.08.08)
Okul bitmesine biter, biraz gayret gerek. Zaten yukarda bu isin nasil yapildigi, yapilabildigi anlatilmis. Ben ek bir oneride bulunacagim:

Zorunlu stajinizi yapin, sonra da ek olarak yapabildiginiz kadar cok yerde stajyer olarak calisin. Ne kadar cok yer gezerseniz o kadar iyi olacaktir sizin icin. Is bulmaniz, kariyer planlariniz daha kolay gerceklesir. Uzerinizdeki bu depresifligi de atarsiniz. Bence ilk is olarak kendinize stajyer olarak calisacaginiz bir yer bulun.
0
vita vinum est
(05.08.08)
istemediğin bir okulu bitirince derdin bitmeyecek ki? bu sefer istemediğin bir işi arıyor olacaksın. es kaza çalışmaya başlarsan istemediğin bir hayatı emekli olana kadar yaşamaya çalışacaksın.
gerçekten yapmak istediğin bir şey var mı? hiç düşündün mü? hayatta ısınamayacağın derslere nasıl çalışacağının derdini çekeceğine gerçekten istediğin bir şeyin mücadelesini vermenin yolları olabilir mi?

var olabilir diyorsan, ben eforumu o yönde sarfederdim, daha kolay ve daha verimli olabilir(yaptım ordan biliyorum). yok ise(ama burda "çok zor ya" dan falan bahsetmiyorum, karşına aldığın durum da zor, gerçekten hiç bir imkan olmamasından bahsediyorum) damdan düşen ien iyi damdan düşen anlar. 7 senede okulunu bitiren bir sürü kişi var, destek al. tek olmadığından eminim, hepimiz her gün duyuyoruz.

kolay gelsin.
0
kurukafa
(05.08.08)
umutsuzluk cukuruna duseriz hepimiz. ben 96'da girdim, 2008'de ciktim. hazirlik okudum, dondurdum, salladim, hic gitmedim. ben de bolumu cok sevemedim, ama bitti cok sukur.

benim de alttan cok dersim vardi, hatta bi donem sirf 2 ders alip ikisinden de kalmisligim bile olmus, ki sonradan bakinca ne kadar da salakmisim dedim.

tek basima ben de calisamiyordum, simdi bile olsa yine calisamam, ki ders calismayi cok sevmem. okula da pek ugramadigim icin -calistigimdan dolayi- derslerde pek basarili olamiyordum, taaaaa ki grup calismasini kesfedene kadar.

evet, olay bu, grup calismasi kesinlikle. sinavdan birgun bile once olsa, ortak ders aldiklarindan bikaciyla samimi ol, yardim etmelerini rica et, bi gece beraber bakmak yeterli olur. konuyu pek ogrenmene gerek yok, soru tiplerini ogrensen yeter. oyle yaptim da anca gectim.

ha ben af cikmadan bir hafta once kaydimi sildirip, af cikinca geri geldim, yoksa atiliyordum okuldan, 7 sene dolacakti ve alttan dersim coktu yani.

su an senin durumun benden iyi, o yuzden bu kdar umizsizlige kapilma ve dedigim gibi, grup calismasi, tek cozumu bu, tek basina calisamayanlar icin.
0
x daemon
(05.08.08)
örnek olsun diye söylüyorum, yakın bir arkadaşım 3 yıl okula devam etmedi derslere girmedi.
4. yıl bütün vaktini derslere ayırdı, hem 1. hem 2. öğretimlerle derse girdi. dersleri takip edip düzenli çalıştı ve adam bölümün yüzde 60-70 nin iki-üç senede verdiği 4 dersle beraber ilk dönemde 17 ikinci dönemde 15 ders verdi. hepimiz göt olduk.
O da bölümünü sevmezdi.
0
uz
(05.08.08)
arkadaşım hiç üzülme benim itü gibi okulda 7.senenin yaz okulunda okulu bitirmiş arkadaşım var. senin yapman gereken aldığın tüm dersleri verme çabasına girmek hocalarla arayı iyi tutmak. yaz okulunda artık okulunun yaz okulu kredi limiti veya büt limiti neyse hepsine girmek. moralinide bozmamaktır. yok aga ben karı-kız meselesinide halledicem diyorsan facebook filan yardır derim:) moralide bozma dediğin gibi ne mallar üniversite bitiriyor.
0
kendicoplugundeotenhoroz
(06.08.08)
ben ilkokula basladigimda dayim universiteye basladi, ben universiteyi bitirdikten 1 yil sonra dayim seref listesine girerek universiteyi bitirdi.

sen az uzatmissin dayimi ornek al adam kac sene kaldi, atildi, geri dondu gene kaldi en son aklini basina topladi dogru durust okudu bitirdi okulunu. ha sebebi soracan olursan proflardan biriyle didisti adam sakalini kes demis bizimki kestirmem diye inat etmis kac yilina patladi bir inadi.

kendi kendine acimayi birak ve yeniden basla. sanki yeni kayit yaptirmissin hissiyatina burun ( u : uzum'un u su ) ne olacak yani?
0
hayatacaylakkaldim
(06.08.08)
4 sene hemen hemen hiç okula gitmedim, çoğu hocanın yüzünü bile görmedim, 4 sene boyunca 1 gün bile üstüste 2 derse girmedim.
5. sene vermem gereken yanlış hatırlamıosam 30 - 36 ders vardı , ki dönemde 8 ders filan veriliyor. Yapıcam dedim yaptım, yapıcam diyen adamın elinden hiç bi şey kurtulamaz.
Ha bi de, stajın reddedildi diye hiiiç üzülme, daha neleri reddedecekler :) Tavsiyem okul bitmeden ucundan kıyısından iş hayatına girmen, bizim o çok önem verdiğimiz diplomaya iş hayatında pek prim vermiyor abiler..
0
sayinseyirciler
(06.08.08)
(3)

doğru parfüm

quinza
doğru parfüm neye göre seçilmeli? das parfum kitabında insanın asıl kokusunun kol dirseğinin iç kısmında olduğu yazıyodu yanlış hatırlamıyorsam. orda mı denemek lazım?
doğru parfüm neye göre seçilmeli? das parfum kitabında insanın asıl kokusunun kol dirseğinin iç kısmında olduğu yazıyodu yanlış hatırlamıyorsam. orda mı denemek lazım?
0
quinza
(29.07.08)
walla genelde bileğin iç kısmına sıkılır ve iki bilek birbirine sürtülmek suretiyle koku yayılır. doğru parfüm bence kesinlikle kalıcılığına göre seçilmeli. bir parfüm denemeye gitmişken bütün testerları sıkıp çıkmazsanız, bir tane deneyip gün içindeki durumuna bakabilirsiniz. parfüm üzerinizde öyle bir kalmalı ki, insanlar mesela "burdan quinza mı geçti" demeli :))
0
luin 41
(29.07.08)
burda bi quiz gibi bisi wardi
size uygun koku hangisi die
www.parfumsihirbazi.com
0
lady laura
(29.07.08)
Parfümü teninizde değil elbiselerinizin üzerinde kullanmak için, deodorantı teninizle direkt temasla kullanım için almalısınız.
Parfümü etek uçları , yaka, saç gibi yerlerde kullanabilirsiniz, ama tabii saçta alkol oranının yüksekliği yüzünden zarar verebilir.
Parfümü tanıtıldığı standdan üzerinize sıkıp, 2 saat sonra filan değerlendirmelisiniz. Bazı kokular çok uçucu olabilir ( pahalı olmasına rağmen ) para verdiğinize değmez, bazılarıysa ağır gelebilir, siz bile rahatsız hissedebilirsiniz. 2 saat bekledikten sonra, daha objektif bir seçim yapılabilir.
Standlarda, asla 2 hadi bilemedin 3 ten fazla kokuyu üzerinize sıktırmayın, hepsi birbirine karışır. Asla çok yakından sıktırmayın, koku yoğunlaşır. Asla iki bileğinize sıkıp, sonra da bileklerinizi birbirine sürtmeyin , alkol ısınır ve koku değişir.
Esmerler için baharatlı , tatlı yoğun kokular pek tavsiye edilmez, daha yoğun durabilir çünkü.
Bir de, parfümlerin de kullanım süresi ve son kullanım tarihleri var, o yüzden güvenilir yerlerden almaya çalışın.
Son olarak, bence sevgiliniz neyi beğeniyorsa onu alın, sonuçta siz kendi kokunuzu bir süre sonra algılamayacaksınız, o sizinle her karşılaştığında kokuyu yeniden algılayacak:)
0
sayinseyirciler
(30.07.08)
(16)

İzmirliler/İzmir'de yaşayanlar/İzmir'i bilenler Buraya!!!

think martini
Boğaziçi Edebiyat'tan yeni mezun oldum. Çalışan arkadaşlarıma bakıyorum da kimse hayatından memnun değil. Haliyle bende de iş hayatına karşı bir önyargı oluştu. İş bulmak bi dert, çalışmak başka dert. Şimdi bendeniz gelecekle ilgili her gün karar değiştiren biri olarak diyorum ki gidiyim, İzmir'e ye
Boğaziçi Edebiyat'tan yeni mezun oldum. Çalışan arkadaşlarıma bakıyorum da kimse hayatından memnun değil. Haliyle bende de iş hayatına karşı bir önyargı oluştu. İş bulmak bi dert, çalışmak başka dert. Şimdi bendeniz gelecekle ilgili her gün karar değiştiren biri olarak diyorum ki gidiyim, İzmir'e yerleşiyim. Orda bir iş bulıyım, küçük de bir ev kiralıyım, yuvarlanıp gidiyim, en azından kafam sakin olsun. Hem biraz burdan da uzaklaşmış olurum. Çok para kazanma gibi bir amacım yok sonuçta. Ne derece mantıklıdır? Uzaktan göründüğü kadar kolay mıdır bu iş? İzmir'deki iş imkanları nelerdir, yani sonuçta İStanbul kadar kalabalık bir şehir diil diye güveniyorum ama yanılıyor da olabilirim. Hayat da burdaki kadar pahalı değildir diye daha rahat hayatımı idame ettiririm gibi geliyor. Bir yandan da dokuz eylul'de master yapabilirim belki. İzmir'deki iş ilanlarını kariyernet ya da yenibiris dışında nerelerden inceliyebilirim? Gitmeye kara verirsem İzmir'in neresinde yaşamak daha caziptir???
0
think martini
(08.07.08)
bence seni evlendirelim zamani gelmi$. ic sikintisina bire bir. izmir'liyim bu arada yanli$ olmasin.
0
camilo
(08.07.08)
27 yaşına kadar hayatımın 2 senesi hariç - o iki sene ankarada idi - karşıyaka bostanlıda yaşamış, son 3 yıldır istanbulda yaşamak zorunda kalmış bir insan olarak hiç terddütsüz derim ki git. şüphesiz istanbula göre çok ciddi biçimde ucuz. yine istanbula göre küçük olasından dolayı çok daha rahat bir yaşantın olur ancak gözardı etmemen gereken şöyle bir gerçek var. istanbulun sana sağladığı iş olanaklarının çok iyi ihtimalle yarısına erişebilirsin ve istanbulda daha fazla para harcıyacağın aşikar ancak istanbulda kazandığın parayı izmirde kazanman maalesef mümkün değil. İzmirin neresinde yaşanır sorusuna gelince gez gör derim trafik sorunu olmamasından mütevellit çekmek zorunda kalacağın yol en fazla bir saat olur. bunun yanısıra bornova hala öğrenci gibi yaşamak istiyorsan bence uygundur, özellikle küçük park tarafları. tabi bostanlı ,atakent, mavişehir de biraz daha pahalı olmasına rağmen bence harika yerlerdir. izmirde iş arıyorsan benim bildiğim izmir merkezli hsc küresel diye bir İK sitesi var bi bak istersen iyilerdir - tabi sektörler farklı olduğu için yamuluyor da olabilirim , ben bütçe raporlamada çalışıyorum.
Şunu bence unutmamam gerekir herşeyin ötesinde istanbul, izmir gibi şehirlerin kıyaslanmasında kişinin kendisi en önemli unsurdur. şehir içinde yaşananlarla bütünleşir.
0
in vito veritas
(08.07.08)
Boğaziçi İşletme mezunuyum, 3 sene İstanbul-Ankara plaza maymunluğu sonrasında 5 senedir İzmir'deyim, mutluyum huzurluyum. İş istedikten sonra her yerde var, önemli olan iş için ömründen ne kadar bedel verdiğin (Ha bu arada işkolik bir insanımdır, yani öyle yatayım geniş geniş diye de gelmedim İzmir'e). Tüm İstanbul yorgunlarına tavsiye ederim.
0
sui
(08.07.08)
izmir tecrübesi olanlar oradaki yaşama dair daha net fikir verecektir ama ben "yuvarlanıp gitme" kısmına değineğim.
evlenmek, çocuk, okutmak, aileyi büyütmek vs kısımlarını bir köşeye bırakıp sadece kendi başına yaşamını idame ettireceğini düşünsek bile bir tampon varlığının olması lazım insanın. beklenmeyen harcamalar, sağlık harcamaları, kriz durumları (ki türkiye gibi bir ülke için ne kadar olabilir bilirsin), allah korusun daha büyüğünden şeylere karşı, işgörürlüğünü bir oranda veya tamamen yitirmene karşı falan tampon bir birikimin olmalı. veya bunu oluşturabilecek düzeyde bir maaş / ek iş / vesair edinmelisin.
bu aslına bakarsan önlem alması en kolay şey. daha zoru, daha zararlısı, kendine karşı alacağın önlem. yani olur da fikrin değişir, tercihinin iyiliğini sorgulamaya başlarsan falan "naaptım lan ben" diyip kendinden nefret etmemen için olabildiğince sert kararlar vermekten kaçın.
ha diyeceksin bu zaten orta profil orta sınıf düz adam mantığı, aman devlete kapağı attım arkam sağlam falan zihniyeti, o da doğru. muhasebesi sana kalmış çünkü sana neyin ne kadar maliyet uygulayacağını sen bilirsin. homeless olmayı devlet memuru olmaktan üstün tutuyorsan (yani sana maliyeti daha azsa ruhani olarak) buyur bir gün dahi bekleme. (izmire giden homeless olur anlamında değil tabiki :) )
insanın aklının, onun bir tercihte olabildiğince az şeyden vazgeçmesini sağlayacak bir şey olduğunu unutmadan, kendi kararını kendin vermeli ve sorumluluğunu almalısın.
veya salla, kafana göre takıl! :D
güzin ablan :p
0
lhun
(08.07.08)
öncelikle şunu belirtmeliyim ki İzmir'de hayatımın sonuna kadar kalmayı düşünmüyorum tabii ki. Öyle başına buyruk ve çok da gözü kara bir insan da değilimdir, o yüzdn her şei ölçüp biçip gitmek istiyorum. Belli bi kapitalim var tabii, burda yapmak istediğim eğitim için ayırmıştım, İzmir'de başım sıkışırsa onu kullanıcam. İstanbul'da da kendi başım hayat sürdürüyorum sayılır yani ev düzenini sağlamanın maddi-manevi ne gibi zorlukları olduğunu biliyorum. En zoru burdaki düzenim tamamen bozacak olmak, yoksa hiç durmicam:)
Şunu da merak ediyorum; diyelim ki gittim, birkaç sene İzmir'de yaşadım, çalıştım ve sonunda tekrar İst'e döndüm. Burada iş hayatına atılırken bu benim için bir dezavantaj olur mu acaba? "İşin kolayına kaçmış" intibası uyandırır mı hakkımda?
@sui; valla nasıl bu kararı verdin ve hayatını nasıl kurdun İzmir'de çok merak ettim, tebrik ederim. Alanlarımız farklı ama aynı okuldan mezunuz, bunun herhangi bir artısını görsün mü orada acaba? Bir de eğer tek yaşıyorsan düzenini kurman (ev bulma, geçindirme, oraya alışma vs.) zor oldu mu?
0
🌸think martini
(08.07.08)
İzmir'i az bilen ve orda yaşamak isteyen bir İstanbul kölesi olarak ben de sizin gibi 2-3 sene boyunca İzmir'de çalışmanın yollarını aradım. Yalnız ben halihazırda büyük bir şirkette 5 senedir çalıştığım için işim sizinkinden çok daha zor. Bazı sorumluluklar altına girmiş durumdayım ve bunları bırakıp gitmek gibi bir lüksüm yok. İzmir'in şartları ile hem oraya hem buraya yetişme imkanım da yok.
Sonuç olarak, eğer böyle bir karar ve isteğiniz varsa İstanbul size ayakbağı olmadan bir an önce gerçekleştirin derim. Sonradan ayrılması maddi manevi yükümlülükler nedeniyle çok daha zor olacaktır.

Bense emeklilikte ancak, sanırım :(

Sui seni tebrik ve takdir ediyorum üstüne gıpta ile bakıyorum.
0
felina
(08.07.08)
istanbul'da yaşayan bir izmirli olarak diyorum ki;

Durma git! İki dakika düşünme! Bak hala düşünüyosun düşünme dedim! Kaç ve git. Alışma süresini şunu bunu bilemem, tek bildiğim orada hayat daha güzel, parası olana da olmayana da.
0
sayinseyirciler
(08.07.08)
madem bu kadar kararsızsın neden 3-4 günlüğüne buraya (izmir'e) gelmiyorsun? emin ol sözlükçüler sana yardımcı olur. hem biraz gezersin hani derler ya alıcı gözüyle bakmak, işt ondan yaparsın :) hem de buradaki insanlarla tanışmış olursun. şu bir gerçek buradaki birçok insan izmir'i övecektir. hatta ben yapmamak için kendimi zor tutuyorum ehehe izmir milliyetçiliği başka ve bizler maalesef ki objektif bakamayız. en güzeli senin görmen. daha önce geldiysen bile yaşanılabilir bir yer mi diye bakmamışsındır.
nacizhane teklifim budur. kordon'da içeceğin 3 biradan sonra ehehe eşyalarını almadan burda kalmaya karar verebilirsin. oturabileceğim yer diye sormuşsun bence onu da kendin seç. alternatifin çok ama işyeri de önemli. dedikleri gibi en fazla 1 saat tutar yol belki ama işyerine göre yer seçmen sabah 15-20 dakika daha fazla uyumanı sağlar :) düşünsene bir kış günü sıcacık yatağında 20 dakika daha fazla kalıyorsun ehehe burdan da anlaşılacağı üzere izmir insanı ehl-i keyf ya da bu daha iyi; sefa pezevengidir ehehe
0
zminrna
(08.07.08)
ya istedikten sonra iş var tabi ama izmirde iş alanı istanbuldaki kadar geniş degil.
400 ytl ye güzel bi evde oturursun biraz merkeze uzak olması önemli degil dersen. eer üniversiteye girer asistan falan olursan süper bence
izmirde ulaşım da çok dert olmuyo da, bi sıcagı kötü işte, bi de iş az kardeşim.

ben sana dogma büyüme izmirli olarak izmir'in avantajlarını sıralıyım:

1- daha az ev kirası ödüyosun
2- daha az kalabalık var. her yerde kuyruk beklemek yok
3- ulaşım kolay. eger çok ücra bi yere gitmiceksen tek otobüsle heryere gidebiliyosun hemen hemen. metro da cabası
0
merope
(08.07.08)
[Madem ilgili kişi okudu, hayat ayrıntısını çıkarıyorum metinden]

Bir adamın kısmeti varsa o kısmet onu bulur. Yoksa da hiç bir yerde bulmaz.

İstanbul’da kalanların, özellikle de Boğaziçi gibi okullardan mezun olanların bir söylemi var: “Ben İzmir’de çalışmak için Boğaziçi’nde okumadım” diyorlar. Bu işin İstanbul’dan görünen yüzü. Oradayken ben de öyle diyordum. Buraya geldikten sonra bir şey farkettim ama.Ben aslında tam da İzmir’de çalışabilmek için Boğaziçi okumuştum. Yani tabii ki İzmir’de iş olanakları İstanbul’a göre kısıtlı. Ama eğer bir işe birisi alınacaksa, ve adaylar arasında böyle “reputable” (Allahım bayılıyorum bu lafa) üniversite mezunları varsa onlar burada tercih ediliyorlar. İstanbul’da kolunu sallasan Boğaziçi’liye çarpar, İzmir’de ise hint kumaşı muamelesi görürsün. Bu işin birinci boyutu.

Çalışmazsan hiç bir yerde iş yok. Çalışırsan her yerde yükselmek mümkün. Bu da iki.

Üçüncüsü, buraya geldikten sonra anladım ki, İstanbul’da maaş olarak sana ödenen para, senin İstanbul’a ödediğin bedellerin onda biri bile olamaz. Bir ara acaba “uzanamadığım ciğere mundar mı diyorum” diye de düşündüm ama yok. Günde trafikte geçen 4 kayıp saatin, genel mutsuzluğun, mutlu olabilmek için eve abuk sabuk elektronik eşyalar alup sonra da “Ben ne yapıyorum ya” huzursuzluğunun, çocuğun olsa “acaba başına bir şey gelir mi, okulun önünde uyuşturucu satıyorlar mıdır, karşıdan karşıya geçerken bir Cayanne’in altında kalır mı” endişesinin ücreti nedir? Bana mutsuzluğun fiyatını koyabilir misin Abidin?

Şimdi İstanbul’la İzmir’i bir kıyaslayayım sana:


- İstanbul’da ortalama olarak bakarsan daha fazla para kazanırsın. Daha fazla da harcarsın tabii. Alacağın en vasat ev 200.000 YTL’den başlar. İzmir’de o paraya yalıda oturabiliyorsun neredeyse.

- Çoluk çocuğun olursa özel okula verirsin korkudan. Seneliği 14.000 civarındaymış. İzmir’de en yakındaki devlet okuluna yollarsın.

- İzmir’de sebze meyve nispeten daha ucuzdur (delicesine ucuz değil ama) ve böyle Akdeniz mutfağı sağlıklı yemek modunda bir insansan pazarda şevketibostan, deniz börülcesi, hede hödö otu bulabilirsin. İstanbul’da “O ne lan?” der pazarcılar.

- İstanbul’da “15 gün iznimi alayım da Antalya’da full inclusive bir tatile gideyim” diye plan yaparsın. İzmir’de Cuma günü 4 sularında arazi olursun, hafta sonunu Çeşme’de geçirirsin. Pazartesi sabahı 8’de çıksan, 8:30’da işine varırsın. Bodrum 2.5, Kuşadası 1 saattir, her akşam ve sabah Çeşme’den Sakız’a feribot geçer. 20 Eurodur bilet.

- İzmir’in en uzak iki köşesi olan Balçova ve Karşıyaka arası 25 dakikadır. Trafik varsa 45 dakika alabilir. İstanbul’da Beşiktaş’tan Ortaköy’e ortalama yarım saatte gidersin (bkz: beşiktaş’tan ortaköy’e gidiş süresi)

- Eğer İzmir’liysen ve ailen buradaysa, ne zaman istersen yanlarına gidebilirsin. Bir ihtiyaçları olduğunda koşabilirsin. Başka şehirdeysen her ziyarete geldiğinde biraz daha yaşlandıklarını görürsün oysa ki. Kahrolma bonus olarak gelir.

- İzmir’de insanlar güleryüzlüdür çoğunlukla. Teyzeler otobüsten inerken şoföre iyi günler dilerler. İstanbul’da yapsan şoför anlamsızca sana bakar. İnsanlar rahat kıyafetlerle gezebilirler, Kordon’da bir bira alıp körfezin keyfini sürebilirler. Bunun İstanbul’daki karşılığı Beşiktaş İskele’deki çay bahçesidir, yalan olmasın.

- İzmir de deprem bölgesidir ama 6.5-7 üzeri deprem beklenmez. “Allahım ne zaman deprem olacak hepimiz ölecek miyiz?” diye panik içinde yaşamazsın.

- İzmir’de de sinema, tiyatro vardır. Ama Metallica, Kylie Minogue falan gelmez buralara. İzmir’de bazı kitapları bulamazsın, bir Robinson Cruseo 389’u yoktur. Ama kargo şirketleri diye bir gerçek vardır.

- İzmir’in de İKEA’sı vardır, bize sahip olmalarını istediğimiz eşyaları buradan satın alabiliriz.

- İzmir sıcaktır, yazın daha da sıcaktır. İstanbul ılımandır, kışın kar yağar. Kar güzel bir şeydir, kardan adam yaptığın sürece. Maslak üst geçidinde düşüp kıçını kırmana da yol açabilir. Sıcak ise adamı terletir, onun olayı odur.

- İstanbul’da bir gün güzel bir hayat yaşayacağını umut edersin. İzmir’de güzel bir hayat yaşarsın. Ortalama yaşamın erkekler için 67, kadınlar için 70 olduğu bir ülkedir Türkiye.

İşin acı tarafı şu ki, bu hesabı anca İzmir’e yerleştikten sonra yaparsın. Bu şema İstanbul’da yaşarken çizilemez. Niye böyle bilmiyorum ama böyle. İstanbul’da yaşayan yine BÜ mezunu bir kardeşim ve BÜ mezunu eşi var, bir sürü arkadaşım var. Oradan tablo böyle görünmüyor, biliyorum.

Eğer bir gün kalkıp İzmir’e gelirsen, burada en kral işi bulacağını tabii ki garanti edemem. Hayatın iki haftada yoluna gireceğini de edemem. Belki de bombok olabilir her şey. Bunlar ihtimal dahilinde. Ama bildiğim bir şey var ki, hayatta her şey ihtimaller dahilinde. Mesele hangi riskleri aldığın ve bunları kaldırma gücünün ne kadar olduğu. O güç genç yaşlarda daha fazla oluyor, sonra statükoya alışınca, yani yaşlandıkça giderek azalıyor.

Umarım kendin için en hayırlı kararı verirsin, seçtiğin yol iyi olan yol olur. Ha eğer gidiyorum uleyn dersen bir kahve ısmarlarım buraya geldiğinde.

Bu yazı üzerine dr. depeyi’den iki doz da şunları vermek isterim:

(bkz: sürüsosyallik ve iş dünyasının sürüsosyalleri)
(bkz: içimdeki çocuk olmasa bir bankada genel müdürdüm)

Hayırlısı olsun.
0
sozluge giremeyen sui
(08.07.08)
cevap veren herkese çok teşekkür ederim. Öncelikli olarak iş başvurularında bulunup geri dönüşleri bekleyeceğim. İzmir'e gelme ve orda birkaç gün kalıp bizzat İzmir'i tanıma önerisi aklıma yattı. Daha önce geldim ama Çeşme'ye giderken uğrak yeri olmuştu o zaman. Şimdi işin boyutu farklı. İşlerimi ayarlıyıp gelmeye kalktığım zaman yine sizlerden yardım istiyeceğim;nerede kalırım, ne yaparım diye.Belki bana birkaç gün rehberlik yapacak birileri de olur aranızda. Çok ama çok teşekkürler.
@sui; senin özel bir çaban ve emeğin olmuş bu soruya cevap verirken, sana ayrıca teşekkürler. İzmir'i ziyarete geldiğimde bir kahveni içmek isterim:)
0
🌸think martini
(09.07.08)
Ufak bir not ekleyeyim: trafik ile ilgili yazılanlar abartma. balçovadan karşıyaka'ya 25 dakikada ancak cbr 1000 rr motorunuz varsa gidebilirsiniz. izmir'in güngeçtikçe artan bir trafik sorunu var. sabah akşam iş saatlerinde ciddi sıkıntı yaşanıyor. tabii ki istanbul ile kıyas bile edilmez bu trafik ama abartıldığı gibi de en uzak yere bile 1 saatte fln gidemezsiniz. balçovada oturan birisi çiğli organize sanayii'ye anca zeplin'le gider 1 saatte. hele ki otobüsle yolculuk işkence olur. sıkış tıkış otobüslerde yazın tozutursunuz. park sorunu, dar sokaklar, trafiğe inat yavaş giden sürücüler ve neredeyse erkek kadar bayan sürücü, 100 metrede bir trafik lambası, iki şeridi işgal ederek 50 ile giden belediye otobüsü bekliyor sizi izmir trafiğinde.
0
sijwocaq
(09.07.08)
@sijwocaq: İşten çıkış saatleri hariç KSK'den Balçova'ya girişim 23 dakika. Motorum yok, Peugeot 206 ile yapıyorum bunu. İşe gidiş / çıkış saatlerinde ise en fazla 45-50 dakika sürüyor. Genelleme yapabilmek için gerekli deneme sayısını ise çoktan aştım valla.
0
sui
(09.07.08)
Mavişehirden Gaziemir'deki işine her gün 2 saatte giden insalar tanıyorum. Bunu duyunca "yuh oha ne farkı var lan İstanbul'dan" demiştim ama değil. Öyle değil o. Aynı insalar Cuma akşamı ya da C.tesi sabahı "hadi bi Kuşadası yapalım" diyebiliyorlar umarsızca. Öyle işte.
0
felina
(09.07.08)
Mavişehir'den Gaziemir'e gitmek için kullanacağınız yola bakar. Misal Çevreyolundan gideyim derseniz yaklaşık 25 dakika sürer Gaziemir'e girişiniz, şu an Gaziemir girişinde bir yol çalışması olduğundan orada tıkanır bir 15-20 dakika da orada kaybedersiniz. Ama çevreyolu uzundur ve benzin sarfiyatını artırır, dolayısıyla insanlar normal eski yolu tercih ederlerse yolda kaza falan olması durumuna göre tabii ki 2 saat sürebilir.

En son gittiğimde İstanbul'da çevreyolu, E-5, TEM falan hiç bir şey kar etmiyordu trafiğe.
0
sui
(09.07.08)
11 ay istanbulda yaşayıp tekrar izmire geri dönmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki; kesinlikle hayatının en olumlu kararı olur. ancak izmirde daha önce yaşamadıgın için ilk başlarda oldukça zorlanabilirsin. (ki izmire geri döndüğümde ben bile ilk aylarda istanbula geri dönmeye yeltenmiştim. ama bi kaç ay sonra silkinip kendime gelerek bu düşüncemden vazgeçtim.) istanbul un temposu, sosyal imkanları izmirde biraz daha azdır ancak bahsedildiği gibi rahat,huzur anlamında oldukça avantajlıdır. gelip de 5-6 ay dayanabildin mi izmir den vazgeçemeyeceksin diye düşünüyorum.
0
nick name
(10.07.08)
(5)

iş görüşmesi için tavsiyeler

taipan
abilerim ablalarım perşembe günü önemli bir iş görüşmesine gidicem. bir bankanın kredi kartını satıcam. yanlız bu banka önünde bağırma şeklinde değil de bankanın üst düzey müşterilerini ziyaret ederek oluca. maddi geliride çok iyi. ben hukuk fakültesinde öğrenciyim ve yazın bu işe çok ihtiyacım war.
abilerim ablalarım perşembe günü önemli bir iş görüşmesine gidicem. bir bankanın kredi kartını satıcam. yanlız bu banka önünde bağırma şeklinde değil de bankanın üst düzey müşterilerini ziyaret ederek oluca. maddi geliride çok iyi. ben hukuk fakültesinde öğrenciyim ve yazın bu işe çok ihtiyacım war. yani para için yapıyorum bu işi ve adamları bu işi çok istediğime ikna etmem gerekiyor. bu işe kabul edildikten sonra belirli bir eğitim alıcam yani emek vericekler bu açıdan bu banka daimi çalışıcak adamları tercih ediyor yani hukukçu olmam olumsuz bir durum. diğer başvuranlardan daha iyi şeyler yapmam lazım. bu durumlar için tecrübeli olanlar varsa biraz yardım etse. çok ihtiyacım var be abi. neler yapabilirim nasıl girmeliyim odaya. istanbulun bu sıcağında takım elbise giyicem nasıl bir renk tercih etsem. daha önce başarısız bir iş görüşmem oldu o açıdan bunda başarılı olmam lazım yoksa kendime güvenimi kaybedicem bu kadar abartmamın sebebi o. bu kadar uzattım ama anlayın ne kadar önemli olduğu bi yardım abi yaf.
0
taipan
(27.06.08)
ilk yorum benden olsun dostum, emegine sağlik... ayh pardon.

iş giyimiyle ilgili seminerlerde kahverengi giymemek gerektigi anlatilir hep.

ekleme: ha birde dik durmanin, dik yurumenin (abartmadan) oneminden bahsetmeye gerek yok heralde..
0
theli
(27.06.08)
tam yerine geldin dostum. hemen tavsiyelerimizi sıralayalım.

- gri, siyah ya da lacivert takım elbise giyebilirsin. ayakkabılara da bakarlar, onlar da uyumlu olmalı. ne kadar şık, o kadar profesyonel görünür. ye kürküm ye kuralları özellikle finans sektöründe geçerlidir...malesef.

-kendine güvenmesen bile güveniyormuş ayağına yatmalısın. rol yeteneğine bakar bu iş. içinden şöyle düşün: ''ya almazlarsa almasınlar. ben daha iyilerine layığım zaten.'' gerçekten işe yarıyor. köpek oluyorlar hatta. çok enteresan ama böyle.

-adamların gözlerinin içine bak sürekli. bol duraklamalı ve ''ımm''lı konuşma. saçma sapan bir soru sorarlarsa ''bir dakika kadar düşünebilir miyim?'' demekten çekinme, düşün. saçma bir cevap vermendense bunu tercih edeceklerdir. odaya girdiğin anda adamların sırayla ellerini orta kuvvette sık ve yine gözlerine bakarak ''merhaba, ben taipan'' de. hoşgeldiniz buyrun falan diyeceklerdir. hemen oturma, oturacağın yeri göstermelerini bekle. sakin ol. biraz gülümse ama öyle 32 diş sırıtma. olumlu bir insan profili çizmeni beklerler. çiz.

-sana kesinlikle eğitiminle finans sektörü arasında bir bağlantı kuramadıklarını söyleyecekler. ''niye çağırdınız lan ozaman?'' denmez tabi, ayıp. bunun yerine şöyle diyebilirsin: ''bankacılık sektörü en başından beri ilgimi çeken bir sektör. üstelik satış ve pazarlama bölümünün bankacılık sektöründe en önemli ve en zor bölüm olduğunun farkındayım. bu yüzden bu bölümü tercih ettim. öte yandan elbette eğitimimi tamamlayacağım ve hukuk gibi kaliteli bir bölümde okuduğum için gayet memnunum. belki de mezun olduktan sonra hazır birbirimizi tanımışken yine bankanızda kendi mesleğimle ilgili bir pozisyonda görev alabilirim, zira bankacılık hukuku üzerine uzmanlaşmayı düşünüyorum; (nasıl yalan!) tabi ki karşılıklı memnun kalırsak. (burada bankayı yıkama yağlama yapmalısın biraz.) bence bana bir şans vermelisiniz. bu işi zevk alarak yapabileceğime inanıyorum.'' gibi.


bol şans!
0
mavikedi
(27.06.08)
Öncelikle, bu işe deliler gibi ihtiyacın olduğunu hissettirme, engizisyonun önünde ezilme. İyi giyin (siyah ve grinin "biz birbirimizle çok uyumluyuz!" diye bağırdığı bir takım elbise iyi olabilir, ayrıca kravatının renklerinin biraz canlı olması da fena durmaz), iyi konuş, iyi kok. Beden dilini iyi kullan, sıkıldığını ve strese girdiğini gösterecek bir hareket yapmaktan kaçın. Terlersen, suçu sıcaklara attıktan sonra ceketini çıkarmak istediğini belirt kibar bir şekilde. Çok yapmacık olma, Heidi gibi de aşırı doğal durma. Zaten, herkes birbirinin yeri geldiğinde rol kestiğinin farkında. Konuşurken göz temasını da kaybetme. Kendini mülakat öncesi bir kalıba sokma, hitabetini karşındaki insanların seviyelerine göre ayarla. Seni değerlendirecek kişilerin kurduğu cümlelere dikkat et, örneğin kampüs yerine "yerleşke", ya da tam tersi olarak; seçenek yerine "opsiyon" kelimelerini kullan. Büyük ihtimalle "Bye Bye Turkce" tadı damakta kalacaktır bu güzergahın sonunda ama yine de çıkmadık candan ümit kesilmez. Bir üstteki yorumda da yazıldığı gibi, %90 küsür bir olasılıkla "Hukuk vs. Bankacılık" müsabakası düzenleteceklerdir sana. İstersen bu seferlik bankacılığın kazanmasına izin verebilirsin, ya da dövüşü (yine yukarıda yazan ve benim de tuttuğum şekilde) "Bankacılık Hukuku" şeklinde berabere bitirebilirsin. Tatmin edici bir cevap verip o güruhu kendine inandırabilmen büyük bir önem teşkil ediyor.

Gecenin bu saatinde aklıma gelen öneriler silsilesinin sonuna ulaştık. Umarım yardımcı olabilmişimdir/olabileceğimdir. İyi şanslar, daha sonra neticeyi beyan edersen bizi de merakta bırakmamış olursun. :)
0
shangrilla
(28.06.08)
bankanın kredi kartı satılan direkt satış bölümüne başvuruyorsun anladığım kadarıyla. Yüzyüze satış yapılan bu bölümde, genelde paraya ihtiyacı olup kariyer beklentisi olmayan genç arkadaşları tercih ederler. Hukuk eğitimin sadece işe alacak adamın gözünü korkutabilir, şimdi bu çocuk okumuş etmiş, beklentisi fazla olmasın, kafamızı şişirmesin şunu şöyle yapmanız daha doğru diye boş konuşmasın ...gibi

Tavsiyem ; muhtemelen primle çalışacaksın, primle çalışacağın işlerde başarılı olmanın ilk hatta tek yolu paraya ne kadar ihtiyacın olduğudur. Paraya ne kadar ihtiyacın olduğunu vurgula.

yüzyüze satış yapacağın için insanlar üzerinde bıraktığın etkiye dikkat ederler, bir anlamda kendini pazarlaman gerekiyor bu noktada. Ne kadar girişken, pozitif, kendine güvenen bir insan olduğunu vurgula.

Kesinlikle naif ya da hayalci görünme. Hayallerim arasında yok topluma katkı sağlamak yok insanlara faydalı olmak filan olmaz. 5 sene sonra kendi arabanı ya da evini almış olduğunu hayal ettiğini söyle, fazlası onlara da fazla kaçar.

Bir de böyle işlerde eleman sirkülasyonu çoktur, satışı düşük olanlar genelde istifa eder filan, gitmeyeceğini, pes etmeyeceğini belli etmen lazım

son olarak, sizin gibi bir banka ya da bunun gibi bir ekiple çalışmanın sana ve cv ne neler neler katacağını, kariyerine başlangıç için ne kadar doğru bir nokta olduğunu filan söylemeyi unutma.

İyi şanslar diliyorum.
0
sayinseyirciler
(28.06.08)
kolay mı bilmem ama bi yolunu bul rahat ol, heyecandan kurtul, kendine güven. (coupling'den öğrendiğim: karşındaki insanları çıplak düşünmek en iyi yöntemmiş bu durumlarda :)) görüşmedeki kendini insan sarrafı sanan şahıslar sizi bambaşka biri olarak değerlendirebilir. hele aday çok, zaman azsa. bi keresinde teyzenin biri, 7 yıldır yalnız yaşayan benden, "kendi işini kendi göremeyen, ailesine muhtaç biri" izlenimi edindiğini söyleyip, sonra da lafı gargaraya getirip teşekkür edip yollamıştı. aman diyim kendinizi doğru ifade edin. biraz arsız, çirkef bile olun gerekirse.
0
geldiler
(28.06.08)
(5)

ist de sağlam yüzme havuzu

imparatorolmayikolaymisandin
sevgili ile gidilicek rahat edilicek istanbulda hüzme havuzu aranmaktadır aqua marın/dolphin olmasın yanlız!! şartları da açıklarsanız iyi olur
sevgili ile gidilicek rahat edilicek istanbulda hüzme havuzu aranmaktadır aqua marın/dolphin olmasın yanlız!! şartları da açıklarsanız iyi olur
0
imparatorolmayikolaymisandin
(09.05.08)
sporium vardi maltepe taraflarinda. orasi iyi bir yere benziyor ama $artlarini bilmem.

ayrica yeditepe universitesinde var, gerci henuz tam temizlenmedi sezon acilmadi sanirim ama havalar duzeldiginde sezonu acarlar sanirim. [disaridan girenler oluyor]
0
safepassage
(09.05.08)
(git: 6773)
(git: 19954)
(git: 15796)
(git: 7695)
0
inatci kahraman aga
(09.05.08)
darüşşafaka tesislerini tavsiye ederim, açık havuz var, kapalı havuz var, açık havuz ısıtmalı hava serin olsa da girebilirsin. Yalnız olimpik havuz, kulvarlı. gayet enzih bir ortam. 6 aylık üyeliği sanırım 750 ya da daha azına pazarlıkla yaptırabilirsiniz.
0
sayinseyirciler
(09.05.08)
itü maslak kampüsü.

www.ituhavuz.itu.edu.tr
0
winsome
(09.05.08)
enka var resitpasa civarında ya da namık eken mı neydı o adam. bi de itu maslakta var iste.
0
bryan fury
(09.05.08)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.