@pipepicture, polissin herhalde, en azından böyle düşünmeme neden oldun. Ben polis kurumunun gerekliğini savunuyorum, tabi ki asayişi sağlamak birinin görevi olmalı. Fakat sadece ülkemizde değil, birçok ülkede polis teşkilatı yasal bir suç hatta terör örgütü gibi davranıyor. Polis olan akrabalarım, arkadaşlarım, tanıdıklarım var, içlerinde gerçekten iyi insanlar var ama ne yazık ki yaşadığım, tanıdıklarımın yaşadığı kötü olaylar çok daha fazla.
Ben kendim yaşadım polisin açgözlülüğünü, şerefsizliğini. Tabi kendi suçlarını kendilerine şikayet etmek zorunda olduğun için de bir sonuç alamıyorsun çoğu zaman. Hatta ifşa edince bile o kadar kanıksanmış olduğunu görüyorsun ki durumun, kimse sesini çıkarmıyor.
Bunun dışında polislerin %80-90'ı benim nazarımda genel kültür ve bilgi seviyesi düşük, başka bir iş yapamayacağı için polislik yapan insanlar. Bu tip bir psikolojik durumda olan insanın kompleks sahibi olması garip değil. Kompleks sahibi insana da şiddet uygulama hakkı tanırsan bu yaşananlar, şiddet, rüşvet, vs. garip kaçmıyor.
Polis kurumunun asli görevi kanunlar dışında hareket eden kişileri durdurmak ve yakaladığında adalete teslim etmek. Şiddet uygulayabileceği durum da kendi veya başka vatandaşların can sağlığının tehlikede olma durumu. Ama bizim ülkemizde polis o kadar keyfi şiddet uyguluyor ki işin hayati tehlikeyle falan alakası olmuyor. Sadece şiddet de değil, örneğin bir trafik polisi bile megafondan anons yaparken insan gibi konuşmak yerine azarlar bir tonda emir veriyor.
Polisler amirlerinden, amirleri kendi amirlerinden, onlar emniyet müdürlerinden, emniyet müdürü validen, vali içişleri bakanından, içişleri bakanı da başbakanın emri altında, burası tamam. Polisin özellikle yürüyüş ve eylemlerinde kullandığı şiddetin asıl sorumlusu devlet, ona da tamam ama ben hangi hükumet olursa olsun bir yürüyüş ya da gösteri yapılacağı zaman her seferinde "bunların kafasına kafasına vurun, elinizi korkak alıştırmayın" dediğini sanmıyorum. Tamam, bu hükumetin örneğin genel bir politikası var. Kendine karşı gelen herkese gaddarca davranıyor ve polis de bir şekilde bu politikayı eylemcilere uyguluyor. Fakat en ufak olayda bile tutukladığı insana işkence eden, şiddet uygulayan, sokaktaki köpeğin yüzüne biber gazı sıkan, eylemcilerin geçtiği yönde kafede oturan insanı döven, laf edeni, itiraz edeni tartaklayan da aynı polis. Yani bence polis şiddetinin nedenini özele indirgeyip "kötü insanlar var diye bütün polisi kötülemeyin" demek -senin yaptığın gibi- mantıksız.
Yukarıda demişsin, ben de doktorlardan memnun değilim ama dayak yesinler istemiyorum diye. Doktor seni keyfi bir şekilde dövmüyor ya da elindeki yetkiyi kullanıp hakkını gasp etmiyor. Zaman zaman bu şekilde kadınları tedavi ayağına taciz eden art niyetli doktorlar çıkıyor ama onlar da kanun önünde cezalarını çekiyorlar. Ayrıca bu tip doktorlar afişe olduğu zaman toplum ve özellikle kendi mesleki çevrelerinde ayıplanıyorlar. Oysa bir polisin hakkında dava açılması için bir insanı öldürmesi veya hastanelik etmesi ve bu olayın da ülke gündemine taşınması gerekiyor. Hatta ve hatta böyle olduğunda bile birkaç ay-yıl, her ne kadarsa meslekten uzaklaştırılıyorlar veya sürülüyorlar. İhraç edilen, ayıplanan, toplumdan dışlanan pek olmuyor aralarında. Böyle bir polis oldu mu da bence "yakalanmış yaparken" gibisinden bir tepki veriyorlardır meslektaşları için. İnsanlar o kadar kanıksadı ki polis içindeki ahlaksızlığı ve yozlaşmışlığı, dediğim gibi her şey normal karşılanıyor.
Son olarak polislerin çoğu bizim ülkemizde sağcı ve herhangi bir eylemde solcu gördüler mi ekstra motive oluyorlar. Solcu gördükleri anda işin kontrolü kaçıyor ve şevkle şiddet uyguluyorlar insanlara. Bu yüzden bir polis dayak yediğinde memnun oluyorum hatta bazen öldüğünde bile rahatsız olmuyorum. Polis nasıl bir eylemde eylemciler iyi insan mı değil mi, haklı mı haksız mı diye düşünmeden dalıyor, ben de bir polis zarar gördüğünde umurumda olmadan mutlu oluyorum.
0