janta uyum sağlar. yanağı büyütmüş oluyorsunuz dolayısıyla konfora olumlu etkisi olur, araç yerden biraz yükselir, bozuk yolda konfor/yol tutuş artar fakat; hız göstergesi yanlış gösterir, fren mesafesi uzar, düzgün yollarda yol tutuş (viraj açısından) olumsuz etkilenir, tüketim artar, ivmelenmede performans kaybı olur, bir ihtimal lastik davlumbaza sürtebilir.

tabii bunların birçoğu hissetmesi zor etkiler ama pratikte konfor dışında pek bir olumlu/olumsuz etki hissedilmez diye tahmin ediyorum. 14 inç jant olduğuna göre küçük/eski bir araç olmalı. süspansiyon ve yol tutuşu iyileştirmek için bence orijinal ölçüde iyi bir lastik ve belki de daha iyi bir süspansiyon taktırmak çok daha etkili olacaktır ama maliyetine katlanmaya değer mi tartışılır.

lastiğinizin yanak kalınlığı 10,725cm'den 11,55cm'ye çıkar. herhangi bir sorun olmaz yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz. daha az yol sesi, daha yumuşak bir arabanız olur. yol tutuş kabiliyeti azalır ama yaptığınız değişiklik çok az miktarda olduğu için siz bu değişiklikleri ne kadar hissedersiniz ona bir şey diyemem.

yol tutuşu arttırmak istiyorsanız yanak ölçüsünü küçültmeniz lazım büyütmeniz değil.

Araç 2012 i20.

Bilgiler için çok teşekkürler

Yanak az da olsa kalınlaşacağı için yol tutuş başta olmak üzere sürüş dinamikleri zayıflarken konfor artar.

Arabanız görece eski ve alt segmentte (B) yer alıyor. Bu arabanın yol tutuşunu iyileştirmek pratikte mümkün olsa da hissedilir bir fark için gerçekten anlamsız bir para harcamanız gerekecek, özetle değmeyecektir.

Aracınızın motorunu yazmamışsınız ama muhtemelen 1.2 ya da 1.4 motorlu, düşük güce sahip bir araba. Arabanızın lastik genişliğini ciddi oranda arttırmanız durumunda hem performans hem de yakıt tüketimi hissedilir şekilde olumsuz etkilenecektir. Ufak değişiklikler ise istediğiniz sonucu vermeyecektir.

Yerinizde olsam aracın bakımlarını eksiksiz yaptırır, özellikle yürüyen aksamı elden geçirir, kaliteli ve taze lastik kullanır (Bu ebatta özellikle kaliteli lastik opsiyonunuzun çok olmadığının farkındayım), arabayı olduğu gibi kabul ederek hayatıma devam ederdim. Arabayı değiştireceğiniz zaman yol tutuşuyla öne çıkan alternatifleri değerlendirmenizi öneririm. Bu arabaya hissedilir fark için harcayacağınız para anlamsız olacaktır.

Elektrikli almayın da olumsuz yönleri hakkında çok bilgi var.

araba degistirme motivasyonun nedir? ona göre alacagin araba hakkinda daha iyi bir tavsiye gelebilir.

@sonsuz, mercedes 130binde. ve 2014. artık elimden çıkarmam gerekiyor model ve kmden dolayı, yoksa memnunum şu anki aracımdan.

Kia ev3

tesla model y düşünülebilir. fiyatına göre çok daha üst düzey bir araç. dayım ingilterede taksici. 2021 model, model 3ü var. 190 bin milde ve hala ilk bataryası menzilde kaydadeğer bir düşüş yok.

diğer modellerle ilgili çok bilgim yok ama ben türkiye'de kesinlikle elektrikli alırdım ötvv avantajından dolayı.

1- daha az vergi vermek
2- daha az vergi verdiğin için baz fiyatı daha yüksek yani daha üst düzey bir araca sahip olmak.

bence model y'nin tek dezavantajı beyaz alma zorunluluğu. onu da biraz masrafla kaplama filan yaptırıp ruhsata işletilebilir ama ne tutar tam olarak bilemem.

Böyle şarj networkun varsa elektrikli al.
Olumsuz yönleri hakkındaki bilgileri keşke buraya yollasalar da bilsek. Anlatıldı, duyuldu, konuşuldu, söyleniyor haberciliği gene.
Kia denmiş bence iyi seçenek. Hyundai de öyle. Tek sorun böyle bodruma falan giderken şarj olayı olur. Bunun çözümü daha net yok yani, molasiz gidilmez.

Pejo 308 alemin yakışıklısı.

Al toyota cross hybrit bak keyfine. Hem geniş, hem sorunsuz. Başın ağrımaz bir kaç yıl sonra zararsız satarsın.

elektrikli düşünüyorsanız ioniq 6. elektrikli alacak olsam alacağım araba bu.

hybrid al geç bence. toyota corolla cross mis gibi araba. motor ve şanzıman konusunda servis yüzü görmezsin. dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandığımız düşünüldüğünde de çok avantajlı.

Ben olsam elektrikli almazdim. Boyle bir butcem varsa ya toyota hybridlerden secerdim, ya da volkswagen

Hibrit alma. 2 ayrı mekanizma 2 ayrı arıza olasılığı. Üstelik daha da ağırlaştırılmıs oluyor.
Tesla bence gayet iyi

Hollanda da Toyota hybrid kullanıyoruz, güzel araba, şerit takip, otomatik uzun far vs bir sürü özelliği var, basa basa gidince ortalama tüketimi 7lt civarında, yakıt deposu küçük, 35lt.

Şahsi kullanımım için alacak olsam uzak dururum, bağırıyor ama gitmiyor, hybrid olması gereksiz, sıkışık trafikte avantaj sağlar ama 10-15 km/s i geçince hemen benzinli motor devreye giriyor.

Android oto bazen saçmalıyor, bağlanmıyor.

2 veren 2.3 de verir ahdhsjajsh almandan devam bence

Oncelikle dunyanin en pahali yakitini kullanmiyoruz. 2010'larda falan benzin fiyati 2 euronun uzerindeyken sanirim avrupadaki en pahali benzindi, belki Norvec'ten sonra ikinci.
Aracin sekli, marka algisi, cok konforlu olmasi onemli degilse Toyota olabilir tabii. Elektrikli ben tercih etmem ama Hyundai Ioniq ile ilgili oyle cok kotu seyler de duymadim. Algi onemliyse A3.

konu dışı ama konuşulmuş, nominal olarak dünyanın en pahalı benzini türkiye'de olmayabilir ama ortalama gelir seviyesine göre muhtemelen en pahalılarda başı çekiyordur.

Dolu bir A3 Sedan'ı tavsiye ederim. 1500 cc, 150 beygir. Mild hibrit desteği var az da olsa tasarruf sağlıyor.

İkinci elde güzel fırsatlar olabilir otomotiv piyasasında satışlar genel olarak durgun. 2,3M'a çıkmadan da sıfıra yakın temiz bir araç bulunabilir.

Adaptif cruise kontrolü, otomatik far asistanı, elektrikli koltuk, ayak hareketi ile bagaj açma, anahtarsız giriş/çıkış/çalıştırma, far sensörü, şerit takip asistanı, presense, otomatik katlanır/karartmalı yan aynalar vb. birçok özellik ciddi anlamda sürüş konforunu yükseltiyor. Yakıt tüketimi İstanbul şartlarında ortalama 7 lt/100 km. Arada ciddi fark yokken Toyota'ya binmek var, Audi'ye binmek var.

@mbond,

türkiye'deki bir ürünün pahalılığını avrupa ile karşılaştırmak, ürünün kaç euro ettiği gibi düz bir mantıkla yapılmıyor. asgari ücretle o üründen kaç tane alınabildiği (alım gücü) üzerinden yapılıyor.

şu anda türkiye'de satılan benzin, avrupa ortalamasının 2,5 hatta belki 3 katı daha pahalı. bu korkunç bir uçurum ve korkunç bir pahalılık.

tabii ki myanmar'da, ruanda'da, porto riko'da benzin fiyatlarını takip etmiyorum ama bizim gibi bir nüfusa sahip ve dünyadan kopuk olmayan görece büyük ölçekli ülkeler arasında muhtemelen en pahalı benzini biz kullanıyoruzdur.

yildizdan inilip hyundai, toyota gibi araclara binilmez.
toyota'nin iki gomlek ustu lexus bile almandan sonra tat vermiyor.
o yuzden audi diyorum.

@sir gawain Sizin bahsettiginiz alim gucu falan degil ki, direk "en pahali" diyorsunuz. 1,15 euro falan su an benzin, yani Avrupa acisindan bakarsak buyuk ihtimal en ucuzu. Bakmak lazim ama 1,25'in altinda deger gormemistim.

Alim gucu konusuna gelince, asgari ucretten ziyade numbeo gibi kaynaklardan karsilastirmak daha mantikli. Mesela Amsterdam - Istanbul kiyaslamasinda Amsterdam'daki 4000 euronun sagladigi hayat Istanbul'da 2000 euroya yasaniyor.

www.numbeo.com

Bu hesaba gore 2 kat fark var. Yani Istanbul'daki bir kisinin benzin fiyati olan 1,15 euro ile hissettigi yaklasik 2,30 euro ortalama, Amsterdam'da benzin su an 1,90 euro civarinda. Bu anlamda Istanbul'da hissedilen daha yuksek ama buyuk bir fark da yok.

Ayrica 2010'larda gercekten Avrupanin en pahalilarindandi, mesela asgari ucret 350 euroyken benzin 2 euronun uzerindeydi. Bu bilgiyle o zaman hayat cok zordu, simdi cok kolay diyemiyoruz.

Son olarak, Avrupa ile ilgili kiyaslamalarda sosyal medyanin yaniltici etkisi cok buyuk. Cogu kisi ilgi cekmek icin fiyati uygun olan seyleri vurguluyor. Dandik bir donercide 8 euroya durum yedim diyor ama 6 euroya dandik mercimek corbasi ictim demiyor.

Öncelikle plug-in hibrid (phev) araçları inceleyebilirsiniz, vergisiz fiyatı 1350 altında olan araçlar için ötv %30. Bu tip araçların şehiriçi tüketimi, hibrit olarak kullanılırsa 3-4 litre oluyor. Vag grubu önümüzdeki aylarda phev araç getirecek ama fiyatlaması nasıl olur bilmiyoruz. Skoda superb phev için 2 milyonlar konuşuluyor. Volkswagen Tayron phev heyecanı var mesela.

BMV 2.30e phev i reklamını yapmadan gizli gizli 2,15 e satıyor, sitesinde bile yok. Tipini beğenirseniz olabilir. MPV sınıfı bir araç olduğu için dış görünüşünü tutmuyorlar ama sürüş dinamiği, iç malzeme kalitesi vs. çok beğeniliyor. 326 hp araba :)

Tam bir geçiş dönemindeyiz, bu phev ötv olayı bazı markalar için teşvik amaçlı çıkarılmıştı, diğer markalar da bunu kullanmaya başlarsa muhtemelen düzenleme gelir. Bu nedenle gizli gizli biraz el altından satılacak gibi. Tabi bir de yakıtlıların değerini düşürmemeleri lazım. Mesela Doğuş da cupra formentor phev'i az pahalıdan göstererek %60 ötv ile listeledi ama muhtemelen bayide biraz fiyat kırıp %30 ötv ile satacaklardır diye düşünüyorum.

Elektrkli bekleyenler Tesla'nın yeni arabasını bekliyor. %10 ÖTV ile gelme ihtimali var. Ne zaman gelecek bilinmiyor ama bu beklenti nedeniyle elektrikli piyasası epey düştü.

Tabi bunlar hep beklenti, phev için bir düzenleme gelir mi, Eğer bu şekilde kalırsa firmaların fiyat stratejisi ne olur, Döviz yukarı yönlü hareket eder mi, faiz indirimiyle piyasa yukarı hareketlenir mi bilinmez.

izlenmiyor artik. ayni wifi'a baglanin falan gibi bir uyari veriyor.

kardeşim yurtdışına taşınmadan önce aile paketimiz içinde tek hesap üzerinden netflix'i kullanıyordu. Sonra ABD'ye taşınınca ekranda "bu ülkede bu aboneliğinizi kullanamazsınız" uyarısı aldı. Orada yeni abonelik satın almak zorunda kaldı.

Orada aldığı abonelik bilgileriyle Türkiye'de telefonunda veya tv'de de kullanım yapamadı. Özetle olmuyor, olamıyor.

Bir de dizi, film gibi sanatsal içeriklerde ülke bazlı telif hakları konusu çok sıkı. Yurtdışına dizi satma işi büyük bir sektör biliyorsunuz. O nedenle bu tür platformların en sıkı iki kuralından biri korsan yayın, diğeri de ülke kurallarıdır.

ben ingiltere'deyim 1,5 yıldır. kardeşim ve annem türkiye'de iki farklı şehirde izleyebiliyor. arada bir hane cihazları güncelle falan filan diye uyarı geliyo, mailden onaylıyorum devam ediyolar. ama aynı anda mı izliyoruz, farklı zamanlarda mı izliyoruz bunun takibini hiç yapmadım.

eskiden oluyordu. artik olmuyor.

mobilden izler, tv de izleyemez. Türkiye'de bile aynı şehirde uyarı veriyor.

Hesapların bi önemi yok. Paranın nereden geldiğini belirtmezseniz zor çıkar. Aylık gelirinizi, aylık giderinizi ve toplam birikmişinizi soruyor. İngiltere'de ne kadar harcayacağınızı vs. giriyorsunuz. Bunlarda tutarsızlık varsa büyük ihtimalle red gelir. Hiç çalışmadıysanız ve parayı aileden aldıysanız sponsor gösterin. Onların bilgilerini doğru girin.

yani yine başvurun tabi ama resmen profil bana vize vermeyin diye bağırıyor.

bankadaki paranızın kaynağını gösterseniz de pek bir önemi yok ingiltere vizesi için. mutlaka istisnalar vardır ama önemli olan profilinizin "ülkenizi gezip görmeye geliyorum, dönücem işim gücüm var" şeklinde olması. sizinki buna pek uymuyor.

vadelide iyi bir miktar para var demişsiniz, "iyi miktarda para" ciddi manada iyi miktarda paraysa iş değişir tabii.

iki ay önce kuzenimin bankada 1 milyon parası vardı. işi de vardı ama konsolosluk aldığınız maaşa göre bankadaki paranız mantıklı gelmiyor diye vize vermedi. :)

çalışmıyor oluşunuz büyük problem. yüksek ihtimalle reddedilirsiniz.

Bu paragraf, akış deneyiminin anksiyeteyi azalttığını ifade ediyor gibi görünüyor. Ayrıca, öz saygının bu ilişkide önemli bir rol oynadığı ve akademik öz-yeterliliğin öz saygı ile anksiyete arasındaki ilişkiyi aracı olarak etkilediği belirtiliyor. Bu sonuçlar, akış deneyimi hakkındaki literatürü zenginleştiriyor ve anksiyeteyi azaltma ve daha genel olarak psikolojik sürdürülebilirlik ve dayanıklılığı teşvik etme stratejilerini belirlemede pratik düşünceleri tanımlamaya yardımcı oluyor.

kaygıyı azaltıyor. "olumsuz anlamda etkiliyor"dan kastı o.

e-sim donanım olarak cihaza bağlı olmuş oluyor. backup yapıp başka bir cihaza restore yaparsanız e-sim gelmiyor diye biliyorum. sıfırdan yeni e-sim almanız lazım turkcell'den.

sorunun cevabını bilmiyorum ama e-sim aktarılabiliyor. lütfen bu işlemi yaparsanız sonucu buraya yazın, ben de yurtdışında yeni telefon alıcam ve eğer mobil bankacılıkta sorun olmuyorsa türk e sim hattımı yeni telefona aktarıcam.

henuz denemedim muhtemelen de bu riski alamayacagim mobil bankacilik sebebi ile. Ama forumlarda okuduguma gore insanlar bir kare koddan bahsediyor. Eger onkare kod mevcutsa ve eski telefonunuzdan esim'i silerseniz yeni cihaza yuklenebiliyor diye okudum. Ama muhtemelen mobil bankacilik kisminda yine sorun yasanabilir.

Mantıklısı o.. ama direkt batuma tiflise giden büyük otobüsler ve dolmuslar var (metro, lüks Karadeniz, Ali Osman Ulusoy). Araştırıp iletişim kurarsan, havalimani karsisindan alirlar belki seni

prenskale seyahat ile iletişime geçmenizi öneririm.

50 binden asagi olma ihtimali yok. 100 bine yakin oldugunu dusunuyorum. yikilan bina sayilarindan yaptigim bir tahmin. 100 bin kotumser bir tahmin degil maalesef. cogu binanin ikinci depremde yikildigini dusunerek hesaplayinca bu cikiyor.

Şuan enkaz altında 120-140 bin kişi vardır. Matematik diye bir bilim varsa.

150 bin olduğunu düşünüyorum.
Öyle yerler yıkıldı ki tek bir binada zaten 1000 kişi yaşıyordu. En son baktığımda 10000 yıkılmış bina vardı şehirlerde. Her binada. Her bina da 15 kişi ölmüş olabilir dedim. Bazılarında bu sayıdan azdır, bazılarında ise çok fazla

Devlet ne dediyse onun 3 katı olur.

yıkılan evler, hane ve yaşayan kişi sayısı hesabıyla 150-200 bin arası olduğu söyleniyor. gerçek vefat sayısını hiç öğrenemeyeceğiz maalesef.

risklayer ın bir tahmin modeli var, türkiye ve suriyeyi bölge olarak tutuyor
twitter.com

80 bin civarı olduğunu düşünüyorum. her yıkılan bina ilk depremde yıkılmadı. ayrıca yıkılan binaların tamamı konut değil.

Hukukçular daha iyi bilir ama bir insana resmen ve hukuken öldü diyebilmek için ortada tanımlanmış bir cenaze olması gerekiyor.

Devlet, tanımlanmış ve tanımlanamamış cenaze sayılarını veriyor. Onun için açıklanan resmi sayılara yalan ya da yanlış demek doğru değil.

Diğerleri uzun yıllar kayıtlarda 'kayıp' olarak geçecek ve 'öldü' diyebilmek için mahkeme kararı gerekecek.

akp ne açıklıyorsa x3
hiç şaşırmayan hesaptır.

pandemide kovidten ölenlere bile salgın hastalık yazmamak için kırk takla attılar. kovid sebepli ölen binlerce kişi sırf sayı artmasın diye başka sebeplerden öldü gösterildi.
burada da aynı şeyleri yapmayacakları ne malum.

@mirket +1

kayıp olanlar vefat sayısına dahil edilemiyor. cenazesi bulunana dek bu sayıya dahil edilemiyor hukuk gereği. örneğin atsu'nun cenazesine bugün ulaşıldı ve bugün dahil oldu vefat sayısına.

önemli bir nokta da yıkımın ikinci depremde daha çok olması yani ilkini hasarlı atlatan binaların ikincide çok daha kolay bir şekilde yıkılması sayının yüz binleri bulmamasının asıl nedeni bence.

Enkazdan henüz çıkmayanlar
açıklanan vefat
sağ çıkıp sonra vefat edenler
Kurtulup çadırda kslan ve soğuk, bakımsızlık, evsizlik nedeni ile ilerleyen aylarda başka nedenlerle vefat edecekler

Hepsini düşünürsek en iyimser ihtimal 350.000

Depremin olduğı gün pazarı pazartesiye bağlayan gece. Yani hafta başı, insanlar işe gidecekler, evlerinde uyuyorlar.

Size çok iyimser bir hesap yapayım mı?

Önce bilgi, yenişafak gazetesinden:

"13 ilde yürütülen hasar tespit çalışmaları kapsamında şu ana kadar 236 bin 410 bina da yer alan 1 milyon 279 bin 576 bağımsız birimde hasar tespit çalışması yapıldı.

Yürütülen çalışmalar kapsamında 33 bin 143 binada yer alan 153 bin 506 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edildi."

153 bin bina. 150 bin diyelim.

Her bir binada 1 kişi ölmüş olsa 150 bin kişi ölmüş olmalı. Peki her bir binada 1 kişi mi vardı? Hayır, kesinlikle.

Her bir binada en az 5 daire olsa, her dairede en az 2 kişiden, bina başına 10 kişi. 150.000 × 10 = 1.500.000

Kişi.

Hürriyet gazetesine göre 39.672 kişi ölmüş. 39.672 nerede, 1.500.000 civarı kişi nerede Allah aşkına.

@muhayyer divan,

gazetede yazan "bağımsız birim", yani doğru haliyle "bağımsız bölüm" bina demek değil. her daire, müstakil ev, villa (ikizse 2, üçüzse 3) bir bağımsız bölümdür. bina, binadır. binanın içindeki örneğin 10 daire 10 bağımsız bölümdür. aynı zamanda binanın altında 2 dükkan varsa bunlar da birer bağımsız bölümdür.

bir şeyi savunmak ya da karşı çıkmak için yazmıyorum, sadece bilgiyi düzeltmek istedim.

büyük oyun görülmüş
tüm enkaz kalktığında kaç ölüm + kayıp açıklanmışsa o kadar kişi vefat etti.
ben yakınımı kaybettim ama ölü-kayıp sayılmadı diyen çıkmadı 99 depreminde,

risklayer da tahmin ve medyan vermiş ama neye göresini söylememiş, tvitirdan ekmeğini arayan bir araştırma şirketi olduğunu söyleyebilirim

ilk depremde yıkılmayıp insanlar dışarı çıktığı için, yıkılan bina*insan sayısı hesabı da yanlış

tldr: istatistik böyle bir şey değil

@muhayyer divan
"33 bin binada yer alan 153 bin bağımsız birimin" orada 33bin *bina* yazmasına rağmen 150bin bina olarak anlaman bi kenara
"153 bin bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık"ı da hepsi depremde yıkılmış olarak almışsın.

muhayyer divan'ın yanıldığı diğer konu da şu: 153 bin 506 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu. yani bu sayının tamamı yıkılmış değil. ağır hasarlılar ve yıkılması gerekenler dahil. ben gerçek sayı öğrenilmesin veya tahmin edilmesin diye sayıyı birlikte verdiklerini düşünüyorum

valla ben sizin yerinizde olsam elimden gelen her şeyi yapardım.

öncelikle avukat bulun. alan kişinin o şehirde evi yoksa farklı oluyordu kalabiliyordunuz.

avukat bulun hakkınızı arayın o ne yahu.

Merhabalar. Kira sözleşmenizin tapuya şerh edilmediğini var sayıyorum. Yeni satın alan kişi size satın aldıktan sonra evi boşaltmanız için ihtar yollayacak 1 ay içinde. O ihtardan sonra da evi boşaltmak için 6 ayınız oluyor. Yasal olarak haklarınız bunlardır.

Tabi siz yasal haklarınızı öğrendiğinizi çaktırmayın. Bunlardan hiç bashetmeyin. Ev bakıyorum bulunca çıkacağım deyin. Geçiştirin. Eğer onlar avukata danışmayı akıl etmez ve 1 ay içinde ihtar yollamazlarsa o zaman var olan kira sözleşmesini kabul ettileri var sayılır ve sizi hiç çıkaramazlar. Bu sebepler siz ihtar vs. karıştırmayın çaktırmadan geciştirin.

Ayrica, kira sözleşmesinde kira kontratınız şerh edilebileceği ile ilgili bir madde varsa gidip tapuya şerh ettirin. Bu durumda direk satın alırken sözleşmeyi bilerek almış olurlar ve yine sizi çıkaramazlar.

Kira sözleşmemiz tapuda şerhli diyorsanız ballı kaymak zaten

Başka sorun varsa ekşiden yazabilirsin

sizi oradan çıkarabilmeleri yine sizin isteğinizle olur; yasalar ne olursa olsun yaptırım mahkeme kararı ile olur o da 3-4 sene sürer en az, bunu ev sahibi de bilir, onun için bu yola girmez, 10 gün vermeleri kendi çaplarında olur ancak.

pluton'un da dediği gibi yasal haklarını kullanmaları da mahkeme kararı ile olur ve yıllar sürer. bu yüzden taşınma parası alıcaksınız. mevcut kiranızın 5 katı civarında bi taşınma parası talep edin, işler böyle yürüyor. zamanında emlakçılık yaptım istanbul-ataşehir'de ve her zaman böyle oldu.

şimdi burada "öyle saçmalık mı olur milleti sömürüyorsunuz" filan diye saçmalayanlar kesin olacaktır ama açık ve net söylüyorum sen mağdur olacağına sömürmekse sömürmek siktir edip kendi yoluna bakman gerekiyor.

Sizi çok seviyorum ya, işte bu yüzden ekşi.

Söylendiği gibi tahliye davası öyle 3-4 sene sürmez. Buradakilerin aklı ile hareket etme. Adam guzelce ihtarını çeker sana. 6 ay içinde çıkmazsan da noter ile gelir bunu tespit eder. Bu tespit ile ihtarı dosyaya ekler tahliye davası açar 1 sene içinde seni çıkarırlar, sana da mahkeme masrafları ve karşı tarafın avukatının vekalet ucretini ödemek düşer. Dava süresince evi yeni alanlar senin yüzünden baska bi yerde ev kiralamak zorunda kaldıysa ve senin ödediğin kiradan yüksek bir kira ie tuttularsa aradaki fark + taşınma giderleri de onlarin maddi zararıdır onu da tazmin ederler. Sen sana söylediğim haklarını bil dibine kadar kullan ama onları da esnetmeye kalkma derim. Eminim sen de hukuk dışı bir şey yapmak istemezsin.

Pheno'nun söylediği yöntem de bir çeşit cayma parası gibi. Uygulamada olduğunu duydum. Taşınmak icin 6 ay hakkın var ya. İşte diyorsun ki bana şu miktarda para verin ben de 6 ay beklemeden cikayim. Mantik bu

Yok zaten hukuk dışı bir şey yapmak istemem. Ama bana bayan diye iş bilmez, tek kalıyor diye uydururuz bişeler gibi kafasıyla gelmesinler. Ucuz cümlelerle korkutmaya kalkmasınlar. İnsan olsun anlasın yani halimi. Öyle Yok 10 gün veririz gibi aptal aptal konuşuyorlar. Hayır ben de öğretmenim yani, onun gibi iki basit cümle kurayım karşımdaki ürksün bilmem ne işime gelmez benim. Kimseyi zora sokma gibi derdim de YÖK ama onlar da işi yokuşa sürmesinler. Yoksa ben de sürerim en basitinden. Ev bulup çıkmak öyle ha deyince de olmaz. Bunları bilsinler en azından yeter. Ne kadar empatisiz, ne kadar çakal, ne kadar vicdansız olduk..

Cevap veren içime su serpen herkese de çok teşekkr ederim.

eger ev icradan satisa cikmissa ev sahibiniz hakli olabilir yalniz, onu sormanizi tavsiye ederim.

Bir de evi satın alan kişinin aynı il sınırları içinde kendi üzerine kayıtlı evi varsa seni çıkarması epey zor. Yoksa ve bu evde ben oturacağım diyorsa o zaman 6 ay süre içinde çıkmanı haklı olarak talep edebilir. Kendim oturacağım diyip kiraya verirse yine başı yanar, tazminat davası hakkı doğar sana.

kısıtlı bilgimle konusuyorum : ağaç dustu diye kimse para vermez, ama üstüne ağaçları devirttin diye para isteyebilirler. KAza yapan araçlardan kırdıkları seylerin parasının alınması hesabı.

KAsko niye yok ya.... kasko niye yok??????

anladığım kadarıyla siz aracın hasar masrafını tahsil etmek istiyorsunuz. hukukçu değilim ama eğer kaskonuz yoksa hiçbirşey tahsil edemezsiniz. eğer adamlar ağacı siz yokken kesip aracınızın üstüne düşürmüşse hukuken bir sonuç tabi ki alınabilir, ancak bu tarz doğal olaylar için hukuk diyor ki "kasko" ne için var?

Kazanin olduğu yer mahallindeki sulh hukuk mahkemesinden delil tespiti isteyin dava acacaksaniz elinizde rapor olur.

geçmiş olsun. bilgim de yok ama istersen belediyeyle bi görüş. fikir verirler en azından.

Sorumluluk için illiyet bağı kesilmemeli. Yani agacın düşmesinden kim sorumlu ise ondan aracın masraflarını talep edebilirsiniz. Ancak illiyet bağı kesildiyse talep edemezsiniz. Yani ağacı rüzgar mı? Kurum mu? Şahıs mı düşürdü?

ya bilmiyosanız niye cevap veriyosunuz anlamadım. evet, hakk iddia edebilirsin. madem ki anıtlar kurulunun koruması altında bir ağaç, o zaman anıtlar kurulunun o ağacı güvenli bir hale getirmesi gerekir. arabanızın kaputuna değil birinin üzerine de düşebilirdi bu ağaç ve yaralanma-ölüm gerçekleşebilirdi. belediyeden filan önce bir avukatla görüşün.

tabi ki hak iddia edersin. ne kadar boş adam var duyuruda. anıtlar kurulu ve belediyeyi de hasım göstermelisin.

Baviux

baviux.com

AHAHAHA BURDAN DA SORMUŞSUN AMA BULAMAMIŞSIN.

karşim cevap baviux.com değil söyliyim de.

arz meselesi. bi üründen pazarda ne kadar çok varsa fiyatı o kadar düşüyor. nadir bulunan ürünler daha pahalıya gidiyor haliyle.

bir silah skin'i şu renklerde olabilir;

1) - White - Consumer grade
2) - Light blue - Industrial grade
3) - Darker blue - Mil-spec
4) - Purple - Restricted
5) - Pinkish purple - Classified
6) - Red - Covert
7) - Exceedingly Rare ★

7 en değerlisi, 1 en değersizi.

sonra bu silah skinlerinin durumu da etkiliyor. aynı silahın şöyle farklı kalite seviyeleri var; Factory New en iyisi, Battle-Scarred en kötüsü.

Factory New (FN)
Minimal Wear (MW)
Field-Tested (FT)
Well-Worn (WW)
Battle-Scarred (BS)

atıyorum Kırmızı seviyede bir silah düşürdünüz. bu silah bayağı pahalı olacaktır. ama o skin'in battle-scarred durumundaki daha ucuz, factory new durumundaki hali daha pahalı olacaktır, çünkü factory new durumundaki daha az oluyor piyasada.

arkadaşlar güzel açıklamış ama soruya tam olarak cevap verilmemiş ben vereyim :) silahı oyunda kullanmanızın fiyatına bi etkisi yok.

Hayir, hic vurdurmadim. Hatta 3 numara bile yapmadim sacimi askerlik de dahil.

off.. bunu hep düşünüyorum da hiç cesaret edemedim.

Evet.

evet, cok keyifli.

sifir degil de 3 numara yaptim evet.

evet, 2-3 kez

1 kere yaptım fakat güneşe karşı çok dikkatli olmak lazım. Ben yaz aylarında yapmıştım bunu ve dikkat etmedim. Bayaa sıkıntı yaşamıştım.

ben de bi kere üçe vurdurdum saçı. iyiydi ama tipsiz oldum çok aq

hyr

3'e vurdurmak ile 0 arasında çok fark var.

Ben iki farklı yaz denedim. Herkes hayatında bir kez denemeli. 2 güne bir kendim traş bıçağıyla temizler olmuştum bir hafta içinde.

cesaret edemedim geçen ay 3e vurdurdum. ilk defa bu kadar kısaltmıştım saçlarımı inanılmaz bi rahatlıkmış keşke daha önce yapsaydım. bundan sonra hep kısa saç takılacağım ve bi ara sıfır da deneyeceğim

bir defa kazıttım saçları. bildiğin permatikle tıraş oldum. tıraş biter bitmez kafamı suya sokup doğruca maça koştum. aman allahım yok böyle bir sızı. koşup terledikçe kafam nasıl yanıyor. tek bıçakla tıraş olduğumdan çok tahriş olmuştu kafam. 2 gün terledikçe kafam sızladı. ama rahatlığı bir başka. peçeteyle bile saç kurulayabiliyorsun. :)

bir defa da 3 numaraya vurdum kafayı. kıza bozulmuştum :) bir defa da 2 karış kadar uzatmıştım. düşündüm de saçıma vermediğim şekil kalmamış :)

uzun saçlarımı 3 numaraya vurdurmuştum.

bir senedir ust taraf 2 yanlar 0 geziyorum. tavsiye ederim.

Omzuma gelen saclari 3e vurdurmustum. Birkac hafta sonrasinda ise jiletle kazittim.

o kadar buyuk bi bonus kafam vardı ki, sokağa çıkınca laf atmayan erkek kız kalmıyordu.

bir gün uyanıp berbere gittim ve yanları 1,5, üstleri 2 ye vurdurdum. 10 küsür senedir de 1 cm den fazla uzatmıyorum.

2-3 yaz vurdurdum. pezevenge benzemek dışında güneşlenme sonrası deri dökümü kötüydü. onun dışında duşlar sadece 3 dakika sürüyordu. mis.

evet, çok rahat

İki kere kazıttım. Genelde de üç numara yaptırırdım saçımı uzattığım o beş yıllık süreç dışında. Ama şimdi üç dört parmak uzatıp resmî bir görünüm yakalamayı hedefliyorum.

ortaokulda mıydım neydim, babamın gazına gelip vurdurmuştum. incest is wincest. henry gibi gezmiştim ortalıkta bir süre. thierry olan.

sonra yine geçen sene üç numaraya vurdurdum. çok rahattı, iyiydi falan ama bana yakışmıyo ya. sıfatının güzelliğini saça borçlu olan, saçsız qıral olamayan biriyim. o üç numaralı zamandaki fotoğraflarıma bakıyorum da hepsinde hasta ve çökmüş görünüyorum, halbuki sadece saçım yok aq.

belime kadar olan saçlarımı direkt 3e vurdurmuştum. tabi öncesinde berbere ördürttüm saçlarımı. inan bana böyle bir rahatlama yok.

ben iki türlü de vurdurdum, ikisi de çok rahatlatıyo.

ustura ile traş ettim evet

size doesn't mean everything.

ben değil teemo denilen bir kahraman söylüyor, dikkate alalım.

evet önemli. sevdiğin sürece çok kafana takmasan da yine de insanın aklına bir keşke gelir.

duyuru nick uyumu?! hahaha.
bu yılların birikimi bir özgüvensizlik aslında, açıkyürekllikle hislerinizi anlatmanız, banane diğer erkeklerden ben bu memeleri senin olduğu için diğer bütün memelerden çok seviyorum diye açıklamanız, belki işe yarar. işi daha şımarıklığa vurup, durduk yere sinsi gibi memelere minik ataklar gerçekleştirip, sevimlilik yapmak da işe yarar sanırım. o ya hayır öf zaten küçükler falan dedikçe, şımarıklığa vurup banane ben seviyorum kaçırma ulen demek, onun gülmesini sağlayacak memelerin olmadan asla geyikleri yapmak, kısacası bu memeleriyle olan soğukluğunu kırmak genelde işe yarar bence.

Madem ikna olmuyor çare:

www.facebook.com

büyük olsa bile emin ol kafasına takacak başka bir şey bulur. belim mi kalın? bacaklarım mı kalın? saçlarım böyle mi güzel, kısa mı olsa güzel olur? takıntı haline getirebiliyorlar bunları. yağlar, ballar yapıp gönlünü yapmaya çalışmaktan başka bir şey yok. eğer psikolojisi ciddi anlamda kötüyse psikolog çözüm olabilir. beraber gidersiniz.

büyük memeli kadınlar bana da çekici gelir ama sevgili olmak farklı bir olay. memeye, kalçaya bakıp tav olmazsın. sevgilini memesi büyük oldugu için sevmezsin. öyle bir durum varsa ortada sevgi oldugunu düşünmüyorum. o kadın senin için cinsel obje gibi bir şeydir.

olmadı estetik var. bir çare.

alice practice +1

Büyük meme benim dahi dikkatimi çekiyor, erkeklerin nasıl çekmesin. bazılarının yürürken bile hobbidi hobbidi oluyor, nasıl bir his acaba? İkna edemezsin. Haklı çünkü.

ona iyi ya işte bir gün anne olursan emzirdikten sonra hem biraz daha büyüyecek hem de sarkmayacak siz kadınlar bunu istemiyor musunuz de. küçük meme hem ince hem genç gösterir de.
ayrıca memeleri onunkiler olduğu için sevdiğini bu haliyle de etkilendiğini belirt(etkileniyorsan) belirt kısmına katılıyorum.

ha çözümü yok mu var. illa ki diyorsa doğallığını kaybetmeye razı olacak.
ama bence tahta değilse doğallık her zaman makbuldür

imza son nefesini doğallık diye verecek insan modeli

Bilerek küçük memeli kadın pornosu izlerken yakalan sevgiline.

@neferkitty bıçak altına yatmaktadır korkuyormuş ben de yaptır demedim zaten bir de kendisi de buraya sor dedi bak bakalım erkeklerin yüzde 90 büyük meme demicek mi diye birlikte okuyoruz bu tutumun ilişkimizi olumsuz etkilediğini de yazdım söyledim de kendi de biliyor

D cup meme harika.

burada verilen taktikleri birlikte okuyorsanız nasıl ikna olmasını bekliyorsun ki? sonu önceden öğrenilmiş film gibi.

devilred +1

devilred +1
kendisini sevmiyorsa siz ne derseniz deyin ikna olmayacaktir zaten.
soruya cevap vermemisim pardon, inek memesi olmadigi surece evet onemli, kucuk memeyi sevmem.

büyük meme sizin için önemli mi?

önemli.

nasıl ikna etmeli ne yapmalı?

sen ikna edemezsin, o kendi memesini kendi beğenmiyor. yapacak bir şey yok.

şimdi yalan yok aşırı olmadığı sürece büyük meme küçük memeden iyidir. ama sevgiliyle aradaki ilişki tamamen bizim mükemmel anlayışımızı karşılamak zorunda değil. aradaki ilişkiyi ayakta tutan eğer sevgilinizin memeleri ve vücuduysa evet takıntı yapmakta haklı. ha zaten eğer sizi bedeni ve dolayısıyla memeleri dışında etkileyemiyorsa o ilişki yürümez.

@devilred ben kendisine de söyledim zaten düşündüklerimi ama hala içinde acabalar var, ben onu sevsem de bir kadın olarak yetersiz olduğunu hissediyor ve bunu da kabul ediyor önceki sevgililerinde de yaşamış benzer hisleri onun asıl merak ettiği erkeklerin düşüncesi ve başlıktaki asıl soru ve bununla ilgili sabit bir fikri var ben de sorunun yanına kendi sorumu ekledim benim rahatsız olduğumu da ama menelerden değil bu durumdan görsün istedim. Ona karşı da netim duygu ve düşüncelerimi saklamıyorum

Ben de duyuru-nick uyumu demeye gelmiştim, haha :D
Yahu sevgilin diğer erkeklerin ya da erkeklerin genelinin ne sevdiğini ne yapacak ki? Soruya cevap, erkeklerin geneli küçük meme sevmiyor evet. Kadınlar da bunu erkeklerin "penis boyu" kıyaslaması gibi bir gurur meselesi olarak görüyorlar. Ama bu genel cevabı vermemiz sizin için çözüm olmaz. Benzer örnek üzerinden gidersek, belki kendisi de daha büyük penis istiyor, ya da sarışın bir erkek istiyor, ya da çok kaslı ya da göbekli istiyor (sizde olmayan bir özellik hangisiyse), belki sizde olmayan çok daha alakasız şeylere karşı fetiş boyutunda beğenileri var ama o özellikler sizde yok? Ne yapacak o zaman artık sizi sevmeyecek mi, çekici bulmayacak mı, aldatmayı mi düşünecek? "Yoksa yok yahu ne yapalım, ben onu böyle sevdiysem geri kalan şekillerin hiçbir önemi yok" diyecek. Işte senin de ona karşı öyle düşündüğünü; daha güzelin, daha esmerin, daha büyük memenin, daha ince belin, daha x herhangi bir şeyin sonunun olmadığını anlayacak. Sonu yok yani o işin. Ve işin içine sevgi girdiğinde öyle büyük penis, büyük meme, bebek surat, uzun bacak cart curt gibi şeyler bir noktadan sonra önemini yitiriyor. Bunu anlamak zorunda :)

değil. ortalama boyutta memeyi severim. meme varsa, "ooo meme" derim ama yoksa da "aaa memesi yokmuş" demem.

sevgilin kompleks yapıyorsa biraz daha takdir edebilirsin. bu konuda rahatlamasını, kendine güvenmesini sağlaman lazım gibi. istekli ol, hevesli ol, vücudunun herhangi bir başka yerine de çok odaklanma; "ben seni her türlü seviyorum beybisi" mesajını ver. atıyorum ayak fetişistiysen bi süre ayaklarına falan iltifat etme. ayrım yapma. hepsini eşit sev. genel olarak da ne kadar sevdiğini, ne kadar hoş bulduğunu ifade etmekten çekinme.

erkekler olarak bu konuda biraz beceriksiziz biz, kızlar bu ego okşama ve yeme (www.capsverlan.com ) işini daha iyi beceriyor sanırım. bir ara damarlı_6cm ile kendimi porno yıldızı zannediyodum mesela ben, o güven ve hayranlık duygusunu çok net bi şekilde aksettirmişti çünkü kız bana. bi bok sanıyodum kendimi. mutluyduk da ha. bak bunu demişken aklıma önemli bi nokta geldi: takdir ederken, "memen olmasa da seviyorum" tarzı bir yaklaşımda bulunma kesinlikle. o ters teper. dediğim gibi kızı potada erit, meme ya da başka herhangi bir bölüm ayrıcalıklı olmasın. komple hatun olsun. "ya ben meme sevmem ki zaten :))" dersen ümüğünü sıkar.

Önemli olan sarkık olup olmaması. bence portakal kadar olup patriot gibi dik ve sert olması ideal.

senin veya başka birisinin falan beğenmesi önemli değil. ne olursa olsun kendisi beğenmeyecek. o yüzden ya kendi ile daha barışık duruma gelsin ya da estetik yaptırsın. Yalnız estetik sonrası kazanacağı fazla güven senin için problem olabilir.

sanırım fiziki olarak en önem verdiğim şey bu.

bunu kolay kolay açıklayamam, ama olmazsa olmaz.

bu hikayeyi okut:

Genç bir erkeğin dört kız arkadaşı vardı ve bir
türlü hangisiyle evleneceğine karar veremiyordu.
En sonunda doğru kararı verebilmek için bir test
yapmaya karar verdi.

Her birine 1000$ verdi ve bu parayı istediğiniz gibi
harcayın"
dedi..

Birinci kız arkadaşı kendisine yeni elbiseler ve
ayakkabılar aldı,kuaföre ve güzellik salonlarına gitti. Genç erkeğe geri
geldiğinde söyle dedi:
'' Senin için en güzeli ben olmak istiyorum,çünkü seni
seviyorum!"
İkinci kız arkadaşı ise genç erkeğin tuttuğu takımın
iki kombine biletini,en sevdiği türden bir suru video CD ve bir ay
yetecek bira ile geri geldi ve söyle dedi:
"Bunlar senin için aldığım hediyeler, eminim seni mutlu
edecektir,senin mutlu olmanla bende mutlu olacağım."
Uçuncu kız arkadaşı ise bu parayla iyi bir yatırım
yaptı ve kısa bir sure içersinde para kendini ikiye katladı ve bu parayida
çeşitli yatırım alanlarında kullandı.
Genç adama geri gelerek söyle dedi:
"Bana verdiğin parayı birlikte yaşayacağımız mutlu
bir gelecek için çoğalttım, çünkü seni seviyorum!"
Dördüncü kız arkadaşı ise bu paranın bir kısmıyla
bir suru kitap aldı, kalan kısmıyla ise fakirlere yemek dağıttı. Genç
adama geri gelerek söyle dedi:
"Verdiğin paranın bir kısmıyla sana layık olabilmek
için bir suru kitap aldım diğer kısmıyla ise senin adına fakirlere yemek
dağıttım."
genç erkek dört kız arkadaşının yaptıklarından çok
etkilenmişti. Karar vermek için epey bir sure düşündü düşündü,
düşündü..... ve sonunda büyük memeli olanla evlenmeye karar verdi...

@pheno çok güzel moral verdin ( limoncellonun sevgilisi)

aslında içgüdüsel olarak evet, önemlidir diyebiliriz. büyük memeye kim hayır diyebilir? ama hatunu seviyorsam ve memeler büyük değilse sıkıntı yok. küçük veya büyük, ben onları yirim. :3

ne kadar güzel olurlarsa olsunlar, çoğu kadının böyle özgüvensizlik problemi oluyor. "ay şuram kötü, ay buram kötü" diyorlar. bence "yav he he" diyip geçiştirirsen, sevişirken de memelerden hoşnut olduğunu belli edecek hareketler yaparsan inandırabilirsin.

Kız arkadaşın ameliyattan korkmasın. Çok basit yarım saatlik bir operasyon. İnan bana ameliyattan sonra yeniden doğmuş gibi olacak, kendine güveni artacak. Hazır elinin altında böyle bir nimet varken değerlendirmemek niye?

Ayrıca sorunun cevabına gelince, o kendini beğenmedikten sonra sen onu hiçbir şekilde ikna edemezsin.

Boyut değil orantı. Erkekler büyük meme sever diye obezlere yürüyen çaresizler hariç tabi.

valla standart meme her zaman iyidir. ne büyük ne küçük. küçük olmasına yine takılmaz insan ama büyük olmasına takarım ben.

herkesten özür dileyerek bir anımı anlatmak istiyorum; bir gün çok kocaman memeli bir kızla sevişeceğimiz sırada göğüslerinin arasına roll-on sürdüğünü farkettim. o andan sonra sevmez oldum büyük memeyi.

kısa devre flan vardır

Feature degil bug. Kisa devre falan vardir.

Bug değil. Opelin yeni tüm serilerinde var. Benim araçta da var

vw golf v kullanıyorum bende de var. hatta ilk keşfettiğimde çok şaşırmıştım. bence sikko bi yerde mahsur kaldığında minimum tüketimle maksimum farkedilebilmeyi sağlayan bi özellikte olabilir. ya da SOS sinyali bile verebilirsin o şekilde.

i.imgur.com

Bahsettiğiniz olay yabancı ülkelerde sıklıkla kullanılıyor. Arabayı ışıksız biryere park ettiğinizde yol tarafındaki ışıkları açıp arabanın farkedilir olmasını sağlıyor. Ayrıca bazı arabalarda (bmw) çok şekil duruyor. Biz bunun yerine sadece acil durumda yakılması gereken dörtlüleri kullanıyoruz :)