Time of the Gypsies

snatchda brad pitt çingene rolünde, ama filmde çingene namına fazla birşey yok.

www.imdb.com

gadjo dilo var çokzel.

direk çingene olayı diil ama aynı yönetmenin vengo'sunu da şiddetle öneriyore.

Latcho drom_ yönetmen Tony Gatliff- hindistan'dan ispanya'ya kadar her ülkeden bir kuple çingene!

bir de şu var ki tadından yenmeyecek bir film. şahaser.

www.imdb.com

(bkz: turktorrent.biz)

D&R'da dvd bölümünde 4.99 liraya satıldığıı gördüm dün. nb ceylan'ınkiler hariç internetten indirdiğim türk filmlerinin çözünürlüğü çok kötüydü. böyle bir seçenek de aklında bulunsun.

Buradan link göndermek daha kolayıma geldi, belki başkaları da indirmek ister. Kitabın yanında bana gönderseler ne sevinirdim dediğim bir kitabı daha ekledim :) İyi gezmeler!

www.megaupload.com
www.megaupload.com

o korseleri pek önermiyorlar diye biliyorum, kasları zayıflatıyormuş.
takacaksanız da fazl uzun süre kullanmayın derim.

korseler gayet iyi ama hangisini tercih edeceğini fizyoterapistinin belirliyor. sana uygun olanı takman gerekli.

eğilip bir şeyler okumaktan ve bilgisayardan neredeyse kambura dönen sırtımı dans etmek toparladı. Önerim flamenko

doğru duruş için pilates öneririm. üşenmeyin yapın, faydasını göreceksiniz.

problemin omurganın hangi kısmında olduğuna ,hastanın pozisyonuna ve kullanılan malzemeye göre bir çok korse çeşiti bulunmakla birlikte yanlış kullanımı sonucu omurgada geri dönüşsüz bağ-kemik problemlerine, bası yaralarına, hatta iç organ fonksiyon bozukluklarına neden olabileceğinden fizik tedavi/ortopedi uzmanına muayene olarak ihtiyacınıza-probleminize uygun korse alabilirsiniz.
dipnot: bir çok avrupa ülkesinde olduğu gibi ortez, protez gibi destek enstrümanlarının tıbbi nedenlerle reçetelenmesi ve uygulanması ortopedi ve fizik tedavi hekimleri (fiziatrist) tarafından yapılır. fizyoterapistler karar verici değil uygulayıcı sağlık elemanlerıdır, reçete yetkileri yoktur.

cevaplar için çok sağolun.

arkadaş seni hala asıl maili göndermesi gereken kişi sanıyor. GÖnderdiğin cevabıysa "özetle özür dilerim çok ben de tekrar okuduğumda yazan ben değilmişim gibi yazmışım beni korkuttu hakkın var eğer kötü bir şey varsa bana mutlaka söyle. tanrı seni her zaman korusun sımsıkı kucaklıyorum (send a hug demiş aslında) seni seviyorum. 24ünde veracruza gidiyorum" diyerek yanıtlamış.

İkinci mail ise doğum günü mesajı tanrı şöyle yapsın onun yolunda şöyle ol böyle ol diyor tanrı anne babanı ve tüm aileni korusun nerede olmak istersen orada kendine çok iyi bak vs.

Hola! No podia hacer a mi mismo claro en mi correo anterior. Soy de Turquia y te no conozco. Estas enviando tus correos y parace que tus deseos a un correo electronico incorrecto. pienso que erá tu beneficio si tu compruebas la dirección del correo otra vez. Tenga un bueno dia.

atatürkiye

aşağı yukarı türkçesi şöyle:
merhaba. bir önceki mesajımda net olamamışım sanırım. Türkiye'deyim ve seni tanımıyorum. Emaillerini ve görünen o ki iyi dileklerini ve isteklerini yanlış emaile gönderiyor durumdasın. Göndereceğin email adresini tekrar kontrol etmenin senin yararına olacağını düşünüyorum. iyi günler dileklerimle

kusura bakma da, bildigin bu bana spam email gibi geldi ilkini de okuyunca..sonradan nijeryada veya meksikada bir banka hesabina baglamazsa isi iyidir derim. bu sahsin attigi emaillerde sana veya sandigi kisiye isimle hitap ettigi bir yer vs var mi? kafayi yemis biri de olabilir bak, emailleri yazis bicimi bir garip geldi bana acikcasi..

@perliva cevabı çekeceğim. İnşallah bu sefer peşimi bırakır. Net sapıkları da pek zor oluyormuş :) Çok teşekkür ederim.

@2pac valla mesajların hepsi bu, eksik bir şey yok. Bakalım bir yerden sonra otomatiğe bağlayacak mı, dediğin gibi çıkacak mı?

benim abidik bir email adresime de bu tur bir şeyler gelmişti sonra oğlancağız özür mözür dileyip gerçek muhattabına dönmüş, bana da bir sürü teşekkür etmişti :) bazen bir ihtimal spam çıkmayabiliyorlar. rica ederim efem. sapıklık olmaması dileklerimle hörmet, saygı, sevgi.

?'nin asc ii kodu 63'tür.

yani alt tuşu basılı iken sırası ile 6 ve 3'e basar elini alt tuşundan çekersen ? çıkar.

sormadığın soruya yanıt oldu ama...

tcdd'nin websitesi hala çalışmıyor diye tahmin ediyorum, son bir aya kadar çalışmıyordu. Her neyse bileti internette almayacağını varsayalım önce :) Ekspreslerin ve hızlı saatlerin saatlerini birbirlerine uyacak şekilde ayarlamışlar. Yaklaşık bir 10 kez kullanmışımdır ankara'dan istanbul'a en fazla gecikme 2 dk kadardı ve tam söyledikleri saatte haydarpaşa'da olunuyordu. Bileti eğer tcdd ya da ptt gişesinden alacaksan sana hızlı tren aktarmalı seçenekleri direk söylüyorlar. sabah 7'den akşam 9'a kadar her iki saatte bir var hızlı tren.Yaz dönemi olduğu için seferleri arttırmış olabilirler ama normal ekspreslerde bir değişiklik yoksa seçeneklerin biraz kısıtlı olabilir. Dur bakıyım biraz düşüneyim. Ankara-eskişehir hızlı tren öğrenci 13 lira istanbul'a devam edenler için, eskişehir-istanbul ise ekspreslere göre değişse de 7-8 ile 13-14 arasında değişiyor. Tren içerisinde istanbul'a devam edecekler için peron numarası anons ediliyor düzenli olarak o yüzden kaçırma gibi bir durum olmaz alakasız bir şeyler denk gelmezse. Eğer olur da internetten alırsan ya da rezervasyon yapabilirsen öncelikle hızlı treni hallet biletleri çabuk tükeniyor.şimdi baktım da hızlı trenin sayfasından istanbul'a bilet alınabiliyor gözüküyor indirimli fiyattan. iyi yolculuklar

oblomov adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim. kitap tembellikle aylaklık arasında seyreden bir adamın hayat hikayesini anlatıyor. insan okur okumaz hemen bir hareketlilik arayışına giriyor.

işleri kendinize zul görmeyin. tek başınıza da kalsanız yine o bulaşıklar yıkanacak, yine çamaşır yıkanacak, ev temizlenecek. belli ki yorulmuşsunuz bunlardan ama kocanıza karşı böyle bir tepki geliştirmemeye çalışın. :) bu yorgunluğunuz işlerin yoğunluğundan kaynaklanıyor evet bir nebze, ama çoğunlukla sizin bu işlere bakış açınızdan da kaynaklanıyor. eğer eşiniz size yardımcı olmuyorsa bunu onunla konuşun bence. iş bölümünü biraz daha geliştirmeye çalışın. :) ama şimdi istediğiniz kadar dinlenin.
şartlar el verdiğinde her canlı tembelleşir. :P

kocam yokken tembel olmamın sebebi, kocam varken çok iş yapıyo olmam yada bana hiiç yardım etmiyor olması değil,kocam var diye mecburen (onun zoruyla değil de yapılması gerektiği için) yapıyor olmam. o gidince mecburiyet de ortadan kalkıyor, gaza getiren kimse yok. hatta tv açılmıyor o evdeyken, zaten bilgisayar da ondan fırsat bulup bana kalmıyor, dolayısıyla tembellik araçlarıma erişme imkanım olmuyor.

kediebesi, bahsettiğim tembellik sadece ev işleri ile alaklı değil. zaten yemek yapmayınca yemek yenmiyor ve doğal olarak bulaşık da yıkanmıyor, evde tek kişi olunca ve fazla aktivite olmayınca ev kirlenmiyor, ee çamaşır-ütü zaten hergün olmaz. ben kendim için bile bişey yapmıyorum, öle mal gibi yatıyorum, uyuma değil ama öfleye pöfleye sıkılarak yatıyorum. kalk ders çalış dimi, yeterliliğe gircen. nerdee? onun yerine açıp neymiş lan bu lost diye onu izliyorum. hadi sorun ders çalışmakta diyelim, ee çık gez arkadaşlarınla buluş alış veriş yap. o da yok. yat yat diyarbakır karpuzu gibi göt büyüt. allahtan yemek yapıp yemeye de üşendiğim için kilo da almıyorum.

işte demek istediğim aslında mecburiyet ile koca fikrini aynı kefeye koymuş olman. bu bir süre sonra gereksiz yere eşinin aleyhine büyür. bu sabit fikri kırman gerekiyor. kocan var diye diil, işler yapılması gerektiği için yapacaksın, çünkü yaşamak için bu işleri yapmak gerekir. bu konuda yapabileceğin en akıllıca şey işlerini en pratik ve hızlı şekilde nasıl yapabileceğine dair formüller geliştirmen. (yemek yemediğin sürece de besinsiz kalırsın. düzgün beslen, vitaminlerini, minerallerini her bişeyini kullan. güzel kahvaltılar hazırla kendine, akşam sıkılacağına erkenden yat uyu. valla o bile daha iyi gelir oturup poflamaktan, bedenin kendini tamir eder.)

insanın arada bir dinlenmeye ihtiyacı olur. ama bunun için bile biraz çaba sarfetmen lazım. dinlenirken insan sıkılmaz keyif alır. biraz kendini pohpohla, sırtına bir yastık koy, önüne al bir kadeh şarap. güzel fotolarınıza bak filan, güzel günlerini düşün. ne bileyim işte sıkılacağına bari dinlendiğin zamanın hakkını ver. :) madem tembelsin, gerçekten dinlen. kendine izin ver, kafa izni. dinlenince zaten doğal döngüne kavuşup harekete geçeceksin. :P ya da umarım geçersin hehe

şunu da diyim
tv ve bilgisayar iyi dinlenme yöntemleri değil. :) tam tersine algılara bombardıman yaptığından beyin sürmenaj oluyo. o sırada kafan boşaldı sanıyorsun. halbuki sadece zombi gibi bir modda geçirdiğin için o zamanı vicdan azabı başgösteriyor. en iyi dinlenme durup oturmak, ufka filan bakmaktır. veya böyle spor, efendim kişisel bakım, banyo, havuzda çimmek filan gibi aktiviteler dinlendirir insanı. bu tarz şeyler yapınca tv bilgisayarda olduğu gibi boş işle uğraşmış da hissetmezsin. sonuçlar seni memnun eder :) (göt büyümesine çareler. :P)

elimde dijital yok ama fotokopi çektirmelik birkaç tane güzel kitap var (ankara-önümüzdeki hafta istanbul). iki tanesinin yanında ingilizceleri de var böylelikle sözlük gerektirmiyor. ha bir de ne seviye için arıyorsunuz bilmiyorum da cervantes enstitüsünün sayfasında seviyelere göre küçük okuma metinleri var. baya ilginç konular çıkabiliyor.

Yeni başlıyorum öğrenmeye. İlk kurlardayım daha. Ama kaynak bulması zor olduğu için şimdiden toparlamaya başladım. Aslında zorluk derecesi 0-4 olan kitaplara ihtiyacım var şimdilik.Cervantes'in sayfasını bir inceleyeyim. Ayrıca kütüphanesi de varmış sanırım. Sendeki kitapların seviyesi bana uygun ise almak isterim. Teşekkür ederim.

bende ispanyol edebiyatı antolojisi diye bir kitap var.

Daha çok hikaye kitabı tarzında bişeyler arıyorum ben. İngilizce hikaye kitapları var ya onun gibi işte. stage 1, stage 2 gibi. onun gibi bir kitap değil sanırım değil mi?

ne pimpiriklisin ya. abartma. yakın arkadaşım olsan iki tokat atardım "kes lan sesini" diye.
damakta çıkan iki yarayı hemen kansere bilmem neye bağlama artık. doktor da götüyle gülmesin sana.
:)
vitaminsiz kalmışsın çok normal. adam gibi meyve sebze ye. diş etiyle alakalı da olabilir belki. o filtreli emziği de bırak.

Allah aşkına yaa. O zaman ben de ağız kanseri oldum çünkü ağzımın içinde feci büyük bişey var. su içsem acıyo. kesin ölücem ben.
allah aşkına bak Allah adı verdim. Ben inançsızım da sen inançlıysan lütfen kapat git şifreni falan unut git. Siteyi de unut. Ne bu ya günde 3 kere kanser oldum kanser oldum.
Teyzem mide kanserinden öldü o bile bu kadar karamsar diildi. Yeter bee!!

damaktaki yara için değil de hastalık hastası durum için bir uzmanla görüşmende fayda olabilir. 19 yaşında 70 yaşında hayattan elini eteğini çekmiş bir dede edasıyla kendini dinliyor olman, bu yetmediği gibi internette ölümüne araştırıp aha kesin şu oldum ben demen emin ol uzun vadede seni uzun yaşatmaz. öyle fizyolojik bir durumdan da değil kendi kendini kemirmekten bir bakmışsın ölüp gitmişsin. bir psikologla görüş hem de hiç gecikmeden.

tekliften kastın burssa, o burs bir başkasına verilemiyor sonrasında.zaten bu kabul aşamasından sonra belirli bir miktar para yatırman gerekiyor olmalı (benim gittiğim programda öyleydi)o parayı iade etmezler. Ha bir de bir sonraki sene x ülkeden başvuranlara geçen sene verdik gelmediler, diğer adayları gözden geçirelim sonra şu x'i değerlendiririz konuşmasına benim kayıtlı olduğum programın bir sonraki öğrenci kabul günlerinde bizzat şahit olmuştum.:) ama n farklı programın hepsinin de huyu suyu farklı olabilir. program sekreterine güzel bahanelerle süslenmiş bir eposta ile öğrenilebilir.bursu sana ayırmıştık ver parayı derlerse o biraz sancılı olabilir çünkü.

okullar nasıl bilmem ama prag ne kadar şiirsel,canlı kanlı, açık hava müzesi gibiyse ostrava da bir o kadar depresif, karanlık, gri. insanlar alabildiğine mutsuz, görsel olarak tatmin edecek hiçbir şey yok. ha trenler ucuz polonya'ya gitmek bir iki saat ama eğer bölüm çok kaliteli değilse, başka seçeneklerin olasılıkları düşükse ne ala yoksa 3 günde beni bu kadar darlayan bir şehirde bir dönem hiç de kolay geçmeyebilir. Bir de erasmusun olmazsa olmazı gezme tozma eylemi için de çok bir uzakta kalıyor. illaki prag'a ya da krakow'a gidip oradan otobüs,tren, uçak işine girmek gerekebilir. ostrava deyince bir darlandım yine :))

ostrava'ı çok kötülemişti birisi kimse ingilizce bilmiyormuş vsvs..

bir şehrin, arkeolojik alanın, doğal sit alanın ya da tekil yapının dünya mirası kabul edilmesi için şu linkteki kriterleri arıyor unesco :whc.unesco.org

özetle 3 imparatorluk başkenti oluşundan çok şehrin tarihi kültür dokusu, çeşitliliği, dünyada benzerlerinin olup olmaması, dünya kültür tarihi içerisindeki önemi, insanlık gelişimindeki (sosyal, kültürel, teknik, artistik) rolü vs. oluşuna bakıyor. çünkü listede tarihte sadece 40-50 yıl varlık sürdürebilmiş, ufacık bir uygarlığın bir yapısı ya da bir heykel grubu da olabiliyor. Bu işin kültür tarafı benzer şekilde ilginç doğal alanlar da dünya mirası kapsamında. yukarıda verdiğim sitede bulamazsan cevaplar, internette başka yerde bulmak çok mümkün olmayabilir :) çünkü azıcık kurcalandı mı neresi neden listeye eklenmiş ya da neden listeden çıkma tehlikesinde bulunabilir. ha bir de istanbul listeden atılma riski altında. topbaş sağolsun..

teşekkürler. baya makbule geçti :))

hocam kullandığın şampuanlar falan çok zarar veriyor kafa derisine. yağlanma vs yapıyor bu da işte kısa ya da uzun vade de saç ların dökülüp yerlerine yenisinin çıkmamasına neden oluyor. bunun için işte o piysada dökülmeye karşı etkili ampuller şampuanlar falan var onalrdan kullanabilirsin. yani olayları dökülen saçların yerine yenisinin çıkmasını sağlıyor. bir de mesela 2 günde bir yıkanıp şampuanlamak lazımmış kafayı, her gün her gün sudaki klor falan kafa derisine zarar. bir de mevsim şeysi ya, değişiyor mevsim bu da saç dökülmesini arttırıyor nedense. allahım ne saçma cümleler kuruyorum.

hocam bioxin ve revigen kullandım 1.5 yıl boyunca düzenli olarak.serum ve şampuanıyla beraber.bi işe yaramadı kepek yapmaktan başka...
bu sırada bi kocakarı tavsiyesi geldi.lan her boku denedik bi de bunu deneyelim dedim tabi;her gece yatmadan önce bi diş sarımsak yuttum.(tüm olarak yuttuğun için koku falan yapmıyor rahat ol.)2 ay boyunca ara vermedim ve harbiden çok azaldı dökülme,saçlar güçlendi falan.araştırınca da gördüm zaten sarımsağın saç dökülmesini azalttığını.tavsiye ederim bunu ilaçlardan fayda görmezsen.

23 yaşında saçlarını tamamen kaybetmiş birinden öneri,
"bi insanın başında ya kıl olur ya akıl olur" :)

ahaha, bu süpermiş.

arkadaşlar tavsiyeler çok iyi. çok teşekkürler. bioxin'i aklıma zaten yazmıştım ama şu sarımsak olayını denicem.

bi de bu saç dökülmesi genetik olabilir mi ya ? yani peder'in saçlar kafanın her yerinde var ama çok seyrek. tepeden bakınca beyin kıvrımları görünüyo resmen ama karşıdan bakınca gayet gür duruyo. genetik faktörü var mı ?

minoxil var bi de o da kullandıkça çıkarıyo

saç dökülmesi genetiktir evet doğrudur, ama iyi bakarsan kafaya farklılık yaratabilirsin : )) yani peder kel diye ille sende olacaksın diye bir şey yok. dikkat edersen belki olmazsın. ama olabilirsin de...

cinsiyetini yazmamışsın ama ben erkek olarak kabul ediyorum, bioxcin 3 kutu kullandım. hikaye. genetik dökülmede fda onaylı minoxidil ve finasterid var. ikisinin de kullanımı zahmetli ve yan etkileri olabilir. özellikle ikincisinin.

mesela benim peder balık yağları bir şeyler sürüp durdurmuştu. bence öyle şeyler araştırmanız da faideli olabilir.

aynı kanaatdeyim. çok teşekkürler.

kocakari ilaci :) mevsim degisimlerinde sac teli sayim gozle gorunur bicimde azalinca cesitli aktarlardan ve eczanelerden devsirdigim ilaci soyluyorum. yastiga dokulmez oldu saclar, artik banyoyu da tikamiyor o denli ise yaradi.

malzemeler
-sinameki yapraklari (8-10 tane)
-corekotu yagi (5 damla)
-badem yagi (bir cay kasigi kadar)
-isirgan yagi (5 damla)
-zeytinyagi (1 cay kasigi)
-bemiks ampul
-bepanthene ampul

Bir cay bardaginin yarisi kadar kaynamis suya sinameki yapraklarini atiyorsun. soguyuncaya kadar bekliyorsun geri kalanlarini da uzerine ekleyip bir firca ile (yumurta fircasi mesela)o yoksa pamukla sac diplerine yedire yedire suruyorsun. 30-40 dk bekledikten sonra yikiyorsun. haftada bir uygulaman gerekiyor.bir ikinci kocakari ilaci ise sadece lavanta yagi acilan yerleri tatli tatli kapattigini duydum. bir iki haftaya sevgili uzerinde deney yapacagim. ama lavantanin kokusu yorucu olabilir. deney sonrasi sonucu bildiririm. bioxin acilmayi durdurdu bir sureligine onu soyleyebilirim.

diğer şehri bilmiyorum ama barcelonadan daha iyi olacağını sanmam, için rahat olsun mükemmel bir şehire gidiyorsun. dil konusundan sana şunu söyleyebilirim; dersleri boşver zaten bi zaman sonra sallamıyacaksın, hocalara o dili bilmediğini ingilizce sınava ihtiyacın olduğunu falan söylersin (en olmadı bize proje verin ödev verin araştırma yapalım dersin) ispanyolca - katalanca çok farklımı bilmem ama ben gezmeye gittiğimde kıçı kırık itayancamla anlaştım milletle. italyanca ispanyolca benzerliği malum katalanlarla anladığı ne dediğimi (basit yol tarifleri falan, ülkenin ekonomik durumunu konuşmadık tabi) yani dili çok takma, italya'ya gitmeden önce tek kelime bilmiyordum orada öğrendim. gideceğin okul zaten kurs falan verir onları kaçırma sakın.

Katalanlar (en azından benim tanıştıklarım) İspanyolca bilir. Dersler dışında hayatınızı İSpanyolcayla rahat geçirirsiniz.

Derslerin Katalanca yapılacağından emin misiniz? Değilseniz oradaki koordinatöre bir e-mail atıp sorun.

yani işte bugün netleşti ben öyle duymuştum ama işte herkes başka başka şeyler söylüyor.. dersler sorun değil işte zaten ders çalışmaya gitmiyorum ((: da sokak önemli benim için. türkiyeye döndüğümde ben artık ispanyolcayı havada karada konuşurum demek istiyorum :)) okulların da kursu oluyor ama ne bileyim kendim de öğreniyorum zaten benim korkum katalanca :)
peki yaşam hakkında da yardımcı olur musunuz? yani büyük şehir evet ama istanbul kadar tehlikeli mi? ulaşım nasıl, pahalı mı, mesafeler uzak mı? kira olarak ne kadar gider.. :))

uzun uzadıya yaşamadım barcelona'da (toplamda 1 ay) ama genel olarak söyleyebilirim ki pahalı..kiralar bir oda için min 400-500 euro'dan başlıyor. la ramblas'a yaklaştıkça fiyat artıyor. ulaşım için bisiklet en ekonomik çözüm ama zannediyorum 1 seneyi geçmeyen kalışlarda şehir içinde her yerde olan ortalık malı bisikletleri kullanamıyorsun. Metro ile her yere ulaşmak mümkün ancak tek biniş en son 1 euro civarıydı (temmuz 2008) ama biraz artmış olmalı. katalanca dediğin dil ispanyolca+fransızca karışımı bir dil kendine has özellikleri de var tabi ancak belediyenin ücretsiz kursları var her yerde. ders için gitmiyorsan ki erasmusa ders için gideni kendim dahil henüz görmedim- e biraz da cebinde parayla gideceksen senden kralı olmaz. ha yapmaman gereken şey bir katalana ispanyol musunuz diye sormak, biraz bozuluyorlar. tehlike konusuna gelince, çok kalabalık, çok turistik dolayısıyla en az istanbul kadar kaotik.istanbul'da yaşayabilen biri için bence lafı olmaz. Bir de bu kadar sorgulamak bence gerekmez azıcık macera payı kalsın :) kolay gelsin

hehe teşekkür ederim rahatladım oldukça :))

aklıma geliverdi birden.

(bkz: l'auberge espagnole)

hehe evet izledimm ((:

beri mahalleleri bilmem ama la ramblas'ın limanına doğru olan tarafa indikçe bolca uyuşturucu daha doğrusu esrar satıcısı var biraz ısrarcılar satış yapma konusunda cevaplamadan geçersen sorun yok=)

barcelona hakkında söylenicek birşey yok. gezmek için mükemmel bir yer. böyle bir hafta git gör iki hafta kal şeklinde harika ama uzun süreçte nasıl olur bilmiyorum. Oralı bir arkadaşım barcelonada yaşamayı hiç sevmediğini hayatın çok zor olduğunu söylemişti istanbulda yaşayan bizlere :)

Salamancada öğrenci popülasyonu çok büyüktü. Çok da ucuzdu.Gece hayatı çok güzeldi. Tabi barça tartışılmaz her açıdan ama pahalı olcak be. ha bi de bütün katalanlar ispanyolca bilir. ders konusunda hocalar ingilizce sınav hazırlayabilir. bize portekizde o şekilde yapmışlardı. Derslerin sorun olacağını sanmam. Ama ispanyolca biliyorsan barcelonada da geliştirirsin istersen.

Pragda kesinlikle gitmen gereken kulüp adını vereyim: Karlovy Lazne adlı avrupanın en büyük diskolarından biridir, 5 katlıdır, her katında ayrı tel çalar, her katında ayrı bir eglence guzellik bulunur, girişi ucuzdur, tek başına da girebilirsin. Kesinlikle tavsiye ederim. içerde içeceğin bira ucuzdur, örneğin(atıyorum) bira 4 lira ise 5 verirsin para üstü vermeye tenezzül bile etmezler, sakın isteme kuduruyorlar cok fena. :D

prag için Czech inn. inanılmaz bir ortamı oluyor, şehir içinde kullanacağın haftalık otobüs biletini, gayet hoş bir haritayı ve prag da yenilebilecek en medeni kahvaltıyı da veriyor. şehir merkezine 20 dk falan sürüyor tramle ancak dersen ki ben medeniyette kalayım yürüyerek gideyim, öyle şahane olmasına gerek yok, o zaman namesti republiky e inip başın yukarı da biraz yürüdüğünde onlarca hostel bulabilirsin, fiyatları da gayet uygun olur. gece hayatına gelince karlovy lazne bir kere görülmesi gereken ama çok da lüzumsuz bir yerdir, çeklerden çok yabancı görebileceğin, i was like'lara maruz kalabileceğin bir yer. ortam daha normal, biralar ucuz, çekler bol olsun diyorsan praha 6'da futurum diye bir mekan var. cazsal yerleri eski şehir meydanına paralel sokaklarda bulabilirsin, isimleri gelmedi aklıma. ama sokak müzisyenlerini dinleyip onlara nerelerde çaldıklarını sormak, hem seni özellikle cebi dolu turistlerin gittiği caz kafelerden ve barlardan uzak tutar hem de daha kaliteli bir dinletiyi garantiler.

varşova'yla ilgili net bir şeyler söyleyemeyeceğim ama prag'la ilgili birkaç bir şey var aklımda, karışık olarak söyülüyorum:

1- konaklama için www.hostelworld.com'u kullan kesinlikle. kesin çözüm. ben "prague lion" diye bir hostelde kaldım. fiyatı ortalama olmakla birlikte odaların durumu muhteşem. mikrodalga bile vardı. yemek yapıp para arttırmıştık baya.
2-şehir gözüktüğünden çok daha küçük. harita üzerinde çok uzak gözüken yerlere yürüyerek gidebiliyorsun. ulaşımdan para arttırılabilir.
3- gece hayatı genelde "charles bridge"in etrafında dönüyor anladığım kadarıyla. Karlovy Lazne de çok büyük, 5 katlı, farklı katlarda farklı temalar olan bir yer. ucuz da. ama bununla doğru orantılı olarak yaş ortalaması inanılmaz düşük, turist yoğunluğu çok fazla olabiliyor. bunları olumsuz olarak görüyorsan o charles bridge'in devamı olan yolda güzel mekanlar mevcut. bir de jazz club diye bir şey vardı sanırım.
4-uyuşturucu olayı daha çok yeni. uygulamaya ne kadar geçmiştir bilinmez. dikkatli olmakta fayda var.

haa uyuşturucuyu unutmuşum :) mustek'in paralelindeki sokaklarda kar kış demeden ayakta duran, gelip geçene bakan tipler genelde satıcılar. yasallaşmasına gerek kalmadan oralarda satın almak mümkün. ha bir de kalitelileri için CTU'da okuyan ya da strahov'da kalan birilerini denk getirirsen sana tam yerini söylerler. o kadar yaygın yani.

gezecek kadar zengin değiline bakmazlar hatta çok vizen varsa aa gidiyor geliyor sorun yok derler.

hatta bu kadar gezecek kadar zengin olmanızı düşünmeleri, iyi bir şeydir. oo elemana bak helal olsun, heryeri görmüş bizi de mutlaka görmeli, derler..

işte sorun evraklarda okadar gezecek gelirimin olmadığı yazması :)

bugun izledigim bi habere(ntv sanirim) gore almanya artik otobus soforleri, sanatcilar ve sporculardan vize istemeyecekmis. bunu bi arastir istersen. zamanin varsa kovala derim.

gerçi bir miktar farklı olmakla birlikte kardeşim bir workshopa katılmak için kültür vizesi aldı müzisyen olduğu için..dolayısıyla 1 hafta gibi bir süre baklemesi gerekmedi..yalnız konser organizasyonundan şu tarihte şurada çıkacak gibi bir yazı alman gerekli..kültür vizesinin vergi gibi bir olayı yok..biraz daha esnetmiş gibi almanya vize işini artık direk faksi da kabul ediyorlarmış..haa bir de dikkat et elçilikteki kraldan çok kralcı köpek muamelesini büyük aşkla yapan çalışanlarla laf dalaşına girme..ağzınla kuş tutsan vermiyorlar sonra (fakir ama gururluyum)Düzgün giyin eğer ankara'daki elçiliğe gidiyorsan kendini ghetto ortamına hazırla ki şaşkın bu ne be bakışını yakalamasınlar..(gaz odaları ve kazan dairesi eksik bir tek :D)..

ha bir de paranın nereden geldiği onları ilgilendiren bir şey değil kalacağın süre kadarını günlük 50 euro muydu öyle bir şeydi onu belgeleyebilmen yeterli..ama bir kez almanyadan schengen alırsan avrupa'da alamayacağın schengen vizesi olmaz ondan sonra öyle söyleyeyim..

bence çıktıyı al yanına. sorun çıkmaz. çıkarsa da agresifleş, trip yap, bi şey diyemez kimse.

check-in'de pasaportunu gostermen ve nereye gidecegini soylemen yeterli. illa da olmaz dersen mail'inde yazan rez. no sunu bir kagida not al(pnr kodu), icin rahat etsin ama gerek yok.

Pasaport vermeniz yeterli.

thy'nin web sitesinde e-bilet görüntüle diye bi bölüm var. tam sana göre bak:

www4.thy.com

londra heathrow'dan online check in ile bile gidebiliyormuşsun, buradan da check in yaptır:

www4.thy.com

kredi kartı ibrazı yapıldıysa sorun yok ama daha da emin olmak istiyorsan bir thy ofisine gidip elektronik bileti normal bilete çevirttir zaten ofiste kredi kartınının ibrazının doğru yapılıp yapılmadığını söylerler.yapılmadıysa kredi kartı sahibi de orada olmalı..yapıldıysa normal bileti vermezler zaten..cıktıya da gerek yok boyle bir durumda..pasaport yetiyor..

jil sander-sun

bruno banani.

davidoff - adventure

Fahrenheit. Bildiğin hıyar kokuyor ama afrodizyak etkisi var.

sansiro diye bir parfüm markasi var, bu parfümleri yapiyorlar ve 1-2 gün kalicilik sagliyor, istersen ilk onu dene.

olmadi; 3 numarali issey miyake iyidir, hafif bir parfümdür ama herkese gitmez, cidden cok riskli :)

simdi bunlardan rochas man'i kullandim. kis sezonu kullandigimda genelde herkes cok begenirken, yaz icin "koku biraz agir" dediler genelde.

dolayisiyla cok severek kullanmis olsam da hazirana girecegimiz su gunlerde rochas'i onermiyorum nacizane.

ben Aqva Bvlgari kullaniyorum ki tenime uyan, tam olarak butunlesebildigim kokum bu.

Bi de DG Light Blue var ama onu soylemem, herkes kullanmasin : p

biraz ağır bir kokudur, ama sırf bu kokuya tav olduğumu bilirim. hey gidi hey.

(bkz: roma)

kadın olarak konuşayım, 212 kullanan bir erkek her zaman gönlümüzde apayrı bir yer tutar. tüm kadınların ortak noktada birleştiği tek kokudur diyebilirim. açık parfüm elbette teninizde durmaz ama orjinali her tene oturur hiç endişe etmeyin. başka önereceğim bir parfüm yok çünkü alternatifi yok gözümde.

212'nin orjinali kalıcıdır. Issey Miyake ve Fahrenheit keza.

esmer tene rochas ve bvlgari blv çok uyum sağlıyo,şiddetle tavsiye olunur.. ;)

erkeklerde tatlı değil de, böyle daha kekremsi(?) ve ağaçsı(ya da odunsu) kokular çok çekici duruyor bence, daha erkeksi. mesela st dupont noir, burberry london,kenzo homme.

kalıcılık içinse, gidin sevil ya da tekin acar a test edin seçeneklerinizi, dolaşın biraz, bikaç saat sonra hangisi kaldıysa ve hoş kokuyorsa teninizde onu sipariş edin strawberryden.

dedıın gıbı ten uyumu ayrı mevzu ama alacagın orcinal parfum öle kolay kolay ucmaz bende eskiden 3-4 şişe acık parfüm kullanmiştim şimdi paco rabanne nin orcinalini aldim baya kalici o yüzden orcinalden şaşma derim

Yaz için L'eau Par Kenzo, kış için Jean Paul Gaultier2 tavsiye ederim.

hmm tekin acar ya da turevi olan bir yere gidip bir kuple koklamanda fayda olabilir..bahsettigin kokular guzel olmakla birlikte herkeste ayni durmuyor zaten orada bu isi askla yapan ablalar tipe gore koku bile oneriyorlar onlara guvenebilirsin..ha bir de cok populer kokular alirsan kalabalik bir yerde birden fazla kisiden ayni koku geleceginden sansin azalabilir..en guzelinden feromon hep galip olagelmistir..boyle ise yaramayan bir cevap oldu mukadderat :)

Yaşınıza uygun olarak "YSL Kouros"

Amerikana prim vermeyin, fransızdan şaşmayın, parfüm dediğin fransız işidir.