Giriş
(15)

keylogger saptama

mahnita
bir bilgisayara keylogger kurulup kurulmadığını anlayabilir miyiz?keylogger sadece şifre değil bilgisayarda yapılan her işlemi takip etme şansı verir mi?
bir bilgisayara keylogger kurulup kurulmadığını anlayabilir miyiz?
keylogger sadece şifre değil bilgisayarda yapılan her işlemi takip etme şansı verir mi?
0
mahnita
(28.11.14)
her fare ve klavye hareketine kadar takip edebilir zaman zaman ekran görüntüsü alarak karşı tarafa mail atabilir. görev yöneticisini kurcalamakda fayda var, fakat oradan da gizlenebilirler mi açıkçası pek bilmiyorum, bence mümkün. böyle bir şüphe varsa, iyi bir virüs taraması + güvenlik duvarı korumasını açmayı tavsiye ederim.
0
fucking machine in my head
(28.11.14)
Virüs taramaları da bulamayabiliyor. Anlamak zor genelde. Sanal klavye kullanmak iyi olabilir.
Spyware ve trojen detectorler ve hijackthis tarzı şeyler işe yarayabilir.
0
Cursed Chico
(28.11.14)
bilgisayarınızda iyi bir firewall varsa ve kullanmayı biliyorsanız oradan da manuel olarak tespit etmeniz mümkün.
0
maxhoper
(28.11.14)
@fucking machine in my head görev yöneticisi ne onu bile bilmiyorum :( macbook elimdeki
@cursed o dediklerini netten mi indirmeli program olarak mı satın almalı? hiç anlamıyorum bu işlerden
0
🌸mahnita
(28.11.14)
@maxhoper bilale anlatır gibi anlatabilir misiniz? macbook elimdeki
0
🌸mahnita
(28.11.14)
Macbooksa pek olacagini sanmiyorum.

Ayrica sanal klavye demisler fakat oyle keyloggerlar var ki mousein tikladigi alanin etrafini cekip gonderiyorlar.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(28.11.14)
@eksisozlukteeksiyenadam karşıdan gönderme vs değil de laptopu kısa bi süre kullanan birisi yükleyebilir veya yükletebilir mi?
0
🌸mahnita
(28.11.14)
mac için öyle kolay olduğunu sanmıyorum. teknik bilgisi epey yüksek birisi olmalı.
0
fucking machine in my head
(28.11.14)
yükleyebilir, yükletebilir.

ben es kaza, hani olmaz ya, 3 4 dakikalığına bilgisayarımı kitlenmemiş şekilde biriyle bıraksam dahi rahat edemezdim. loggerlar geleneksel tarama metodlarından saklanabilir. herhangi bir biçimde riskli ortama maruz kalmış bir bilgisayarı, tarama sonucuna bakmaksızın kirli kabul etmek gerekir.

maxhoper'ın dediği gibi veri trafiğinden anlayabilirsin belki, ancak programın her zaman bunu derhal göndermesi gerekmez. hedef veriyi sonradan alınmak üzere şimdilik sadece depolayan loggerlarda bu işe yaramaz. aklını alırlar, ruhun duymaz. tek kabul edilebilir çözüm sistemini tamamen baştan kurmak.

macbooksa/osxse/unixse bir şey olmaz diye bir şey de yok. her yaygın işletim sisteminden veri toplayabilecek, çalabilecek binlerce alternatif var ortada.
0
rygard
(28.11.14)
virus taramaları da bulamıyor diye bir şey yok. birisi sizi izlemek için yüzlerce dolar harcama yapmamışsa herhangi bir antivirüs programıyla bilgisayarını tarayabilirsin varsa bir şey bulur siler.
0
birisi.
(28.11.14)
bu durumlar için en sağlamı -naçizane- kısa sürelerde bilgisayarı değiştirmek. 3 ayda bir işletim sistemi ile birlikte değişen bir bilgisayara -win-linux-win-linux- kimse kolay kolay sızamaz gibi geliyor bana.
0
eksi sozluk e bir daha geldim
(28.11.14)
görev yöneticisinde de görünmesini engelleyebiliyorsun. sanırım sistem servisi olarak çalıştırarak. ama macbook kullanmama rağmen mac'de bu işler nasıl oluyor bilmiyorum.
0
twelfth
(28.11.14)
Görev yöneticisinin Mac dünyasındaki karşılığı etkinlik monitörü. Etkinlik monitöründe isminden şüphelendiğiniz uygulamaların adını "what is hede" şeklinde google da aratırsanız. Bu tip trojanların listelendiği siteler var. Oralardan uygulamanın ne olduğunu öğrenebilirsiniz.

İkinci olarak Mac'te kullanıcı parolasını bilmeyen biri açılışta otomatik çalışacak şekilde program kuramaz. Sistem klasörlerine yazmak için parola soruyor çünkü.
0
zombi
(28.11.14)
Evet anlayabilirsin, şu yazıda detaylı anlatmış: nasilsilinir.com

Keylogger klavyenizde yaptığınız herşeyi kaydeder.
0
evliyacelebi
(28.11.14)
mac icin little snitch diye bir program var.
bilgisayarinizdan internete giden butun veri akisini inceleyebilirsiniz.
0
oxymurf
(28.11.14)
(13)

Doktorayi birakmak

lovegeeks
Bu donem US`te doktoraya basladim. Ama sanki bana gore degil (lisanstayken hep phd istedim, mastera istekli basladim ama beni yordu master tezimi yazdigim zamanlar baya zordu), birakmak istiyorum ama birkac sorum var. Ne dusunursunuz, bu yoldan gecen var mi aranizda?1- Turkiyedeki politik durum bell
Bu donem US`te doktoraya basladim. Ama sanki bana gore degil (lisanstayken hep phd istedim, mastera istekli basladim ama beni yordu master tezimi yazdigim zamanlar baya zordu), birakmak istiyorum ama birkac sorum var. Ne dusunursunuz, bu yoldan gecen var mi aranizda?
1- Turkiyedeki politik durum belli artik normal haberleri zaytungtan ayirt edemez olduk, herkes bir sekilde yurt disina kacmaya calisiyorken donmek nasil olur?
2- Lisanstan sonra master simdi de doktora, haliyle is tecrubesi yok, en son 4 sene once staj icin mulakata gitmistim. Is konusunda ne onerirsiniz once stajla mi baslamali?(endustri muhendisiyim)
3- Insanlar ne der, ben ne cevap veririm; kimisi yeni mi anladin sana uygun olmadigini diyecek, bi yandan da cani ne isterse yapan ama hicbir seye tutunamayan imaji olacak,
4- Bir de tabi suanki de kotu ama daha miserable bir hayatim olursa ne derece pisman olurum...
0
lovegeeks
(25.11.14)
1-Donme hocu, donup napacan? Yani Kanada daha iyi cogu acidan (mesela ben buradayim hehe) ama Turkiye... Yasam standartlarinin yerlerde surundugu bir yer.
2- Iste gir bir yere, Amerika'da alacaginin 1/4'une calisirsin sansliysan.
3- Sallama bu adamlari. Ne derse desinler.
4- Amerika'daki hayata ne kadar uyum saglayabildigine bagli biraz da ne kadar pisman olacagin. Ben duzenimi kurdum burada tamamen, burada yasamayi seviyorum. donsem efsane sacma olur.
0
fortisvita
(25.11.14)
No winner quits, no quitter wins.

demiş atalar.
0
compadrito
(25.11.14)
8 aydan az bir süre kaldıysan geri dönme kararı için çok erken bir dönemdesin. Nelerin seni fikrinden uzaklaştırıp canını sıktığını oturup güzelce bir düşün. bunları nasıl ortadan kaldırabilirsin ve kaldırsan yine de dönmek ister misin? Master tezinin zorlaması doktora tezinden daha olasıdır. Doktorada U.S.'de üniversitenin çok belirli kuralları vardır, uyduğun taktirde kolayca geçersin. biraz kendini zorlaman hiçbir şey kaybettirmez. orada kalırsan bitirdikten sonra bir sürü şansın olacaktır, Avrupa ülkelerine geçmenin de, Türkiye'ye dönmenin de içinde olduğu. En azından kendine bu seçme hakkını vermiş olursun diye düşünüyorum. Hiç olmadı belirli bir süre sonra gelip işe başlamış olursun.
1. herkesin ne yaptığı önemli değil. kalmanın senin hayatında hangi olasılıkları getireceğine bak derim. dönmek istersen oradaki dönemi geçici bir dönem olarak da alabilirsin, sonunda yine döneceksin. bir deneyim olarak bak.
2. eğer para kazanmadan ya da az bir para kazanarak yaşama olasılığın varsa staj. ama sektör bana yabancı.
3. hayatın her döneminde bir şeyleri anlayabildiğimiz için sorun yok. ama bence farkettiğin şeyin doktora yapamıyorumdan çok akademisyen olamıyorum olması gerekiyordu. çünkü doktora biraz akademisyenlik demek. akademisyen olmadan da devam ettirebileceğin bir mesleğin olduğu müddetçe kimsenin bir şey demeye hakkı yok. üstelik iş değiştiren, sektör değiştiren bir sürü insan var. kimin ne dediğiyle ilgilenememek zor bir şey çünkü kendimizle ilgili fikirlerimiz de etrafımızdakilerle biçimleniyor biliyorum ama senin hayatını bir tek sen yaşayacaksın. O yüzden önemli olan senin kendine uygun bulduğun. insanlar için başarısızlık olan senin hayatının başarısı olabilir.
4. ilk başlangıçlar hep kötüdür. Türkiye'ye de gelsen yine ilk başlangıç olduğu için daha kötü olabilir. bir 3-4 yıl sonra nasıl yaşamak istediğini kestirmeye çalış. orada kaldıkça her şey daha iyi olacak. orada kal. iyi geceler diliyorum.
0
shadowcat
(25.11.14)
miserable hayat ne hocam? yerde yorgan üstünde mi yatıyon? şilte alacak paran yok mesela, he mi? haftada 20 dolarla mı geçiniyon ha? part time fare ölüsü mü topluyon bodrumlardan? Pazar günleri benzin mi pompalıyon? generic peanut butterdan başka bişey alamıyon mu? tek girebildiğin yer Wal Mart mı? Sürekli McDonalds dollar-menu mü yiyon? ekmek alabilmek için 3 saat yol mu yürüyon? sadece su, armut ve muzla mı yaşıyon? şu miserable hayattan ne anladığını bi de hele...
0
compadrito
(25.11.14)
shadowcat çok haklı.

İlk kararın akademisyen olup olmamak olmalı. Çünkü doktora demek doğrudan akademisyenlik demek olmasa da (olmadı bir araştırma laboratuvarı veya danışmanlık demek), çoğunlukla gittiği yol bu. Ve şunu da unutma, akademisyen olmak demek o çalışmanın hiç ama hiç bitmemesi demek. Nasıl ki zamanında lisede "Üniversiteye gelince rahatlıyormuşsun" diye kandırdılar ve üniversitede rahatlamadık. Doktora ve akademisyenlik ilişkisi de böyle bir ilişki. Bunu göze alamıyorsanız, baştan bırakmak elinizde.

Ancak akademisyen olmak zorunda değilsiniz, özel sektörde danışmanlık gibi pozisyonlardan başlayabilirsiniz. Sadece doktora mezunu istihdam eden teknoloji firmaları var ve sağlam maaşları var. Onlardan birinde de olabilirsiniz. O zaman tüm bu çalışmalarınıza değebilir. Üstelik Türkiye'de tıkılı kalmazsınız, açarsınız dünya haritasını, kendinize yer beğenirsiniz. Dönerseniz, bu seçenek elden gitmiş olacak.

İnsanların ne dediğini umursamayın. Ömrümüz "Ay, o ne der? Ay, bu ne der?" ile geçti. Kimsenin ağzı torba değil ki büzesiniz. Bırakın onlar bıdır bıdır konuşsun. Kararınız ne olsa konuşacak onlarç Dönseniz onun dedikodusu, dönmeseniz başka bir dedikodu dönecek illa ki.

Daha kötü bir hayatınız olmaz. Birkaç sene biraz kalitesiz bir hayatınız olur en fazla, doktoradan sonra toparlanır o.

Henüz kararınız için geç değil. Daha ilk dönemmiş. Her şeyin başındasınız. İster biraz deneyin ve dayanıp dayanamadığınızı görün.
0
aychovsky
(25.11.14)
Ben olsam hayatta gelmem.
0
cemlemikonusuyorsun
(25.11.14)
pompacılık yap gene gelme iyice boka sarıyoruz. Hatta beni de aldırsana oraya :)
0
nuka cola
(25.11.14)
hakkatten sana göre değil mi yoksa zorluğa mı gelemiyorsun? bunun cevabını bir bulmalısın önce. neden sana göre değil, hangi gerekçe ile böyle düşünüyorsun? başka bir alanda mı yeteneklisin, bu yeteneğini mevcut alanında da değerlendirmen mümkün değil mi? ya da başka hangi özelliğin seni böyle düşünmeye zorluyor?

eğer bu hayatta yanlızsan, kimseye el açmayı düşünmüyorsan ve dürüst yaşayacaksan, çaba sarfetmeden hiçbir şey olmaz. bazen çaba sarfetsek bile birşey elde edemeyiz, ama olacaksa da uğraşarak, ter dökerek, üzülerek, uykusuz kalarak, acı çekerek olur bir ihtimal. eğer devam edersen dört sene sonra eminim sık sık eski günlerini hatırlayıp iyi ki dayanmışım, yapmışım diyeceksin.

durumunu yaşamayan bilemez, anlıyorum; bizlere tavsiye vermesi kolay, ama ben çok iyi bir işe kalkıştığını düşünüyorum. sana imreniyorum. abd'de doktora yapmak, hele ki iyi bir hocanın ekibi içinde olmak, bunlar gerçekten büyük şans. üstelik yaşın daha genç, zorluklara dayanma gücün yüksek.

hepimiz hayatımızın belirli dönemlerinde sefillik çekiyoruz, iyi yönden bakarsan eğer sefillik çektikçe karakterimiz güçleniyor ve güçlü bir karaktere ileride daha çok ihtiyacın oluyor.
0
puc
(25.11.14)
1.neden donmek istiyorsun?
2. stajla da baslayabilirsin. eger amerika'da kalmayi dusunuyorsan direkt full time bir ise bak derim.
3.insanlarini ne dedigini bu kadar onemseme.
abd'de doktorayi yarida birakan iki tane arkadasim var . biri "yeter artik para kazanmak istiyorum" dedi vetrader oldu, keyfi yerinde. digeri de consulting isine girdi, o da gayet memnun. kimse doktorayi birakmalarini sorgulamadi.
4. akademik hayat zor. bazen cok fazla calismaktan yoruluyor insan. veya belki yasadigin sehirden bunalmissindir bilemiyorum. ama bu tip sorunlar turkiye'ye donmeden de cozulebilir.
0
oxymurf
(25.11.14)
(bkz: amerika/@compadrito)

(bkz: karar vermek/@compadrito)

hayat senin hayatın hocam. Bünyen akademisyenliği mi reddediyo, Amerika'yı mı reddediyo? Aileni mi özledin? Gurbet ve yalnızlık ağır mı geldi? Bu mutsuzluğunun "root cause"unu bulmadan, ani karar verme. Benim o iki yazıyı iyi oku, anla ve düşün
0
compadrito
(25.11.14)
Pompacılık yap ama gelme diyen, o pompacılığa 1 ay dayanamaz. Onu da diyim. Mecazi olarak diyosa o başka tabii.
0
compadrito
(25.11.14)
Yazan herkese tesekkurler,
Gurbette olmakla ilgili sorunum olmaz sanmistim basta ama bir sure sonra yalnizlik ve saat farki insani yoruyo. Bolumumde cok fazla Cinli var onlar hep kendi aralarindalar bide evde yalniz kaliyorum, skype da yapmasam 5 gun insan yuzu gormeden geciyor.
13 yasindan beri yatili okuyorum, aileyle cok alakasi yok. Masterda da cok calisirdim ama en azindan ayda yilda bir de olsa dostlarimlaydim. Burda surekli calisma ve yalnizlik hali zaten burs anca kiraya yemege yetiyo.
Belki doktora yapan herkesin aklindan geciyordur ama kimsenin dunyayi kurtardigi da yok. Surekli eski makalelere ekleme yapip yeni makale basiyolar. TAligi seviyorum, teaching kismi icin ve doktora bana boyle bir imkan verecegi icin katlanabilirim ama researchu sevemeden de zor gibi..Surekli ayni rutin, yeni konu bul arastir yaz yayinlat.

Neyse tekrar tesekkur ederim herkese, dediginiz gibi bu benim hayatim ama farkinda olmadan yillar geciyor.
Dediginiz gibi biraz daha cabalayip sorunun rootunu bulmaya calisicam bir donem daha, teaching tamam ama surekli gecen gunduzun olmadan researchu dusunme fikri beni yordu.
Bide job marketin giderek daha rekabetci olmasi da etken oldu, yan masamdaki arkadas son sinif ve simdiden 2 makalesi olmasina ragmen iyi gitmiyor diyor. Cok az pozisyon var ve cok fazla iyi aday var. Bu surekli hirs ve rekabet ortamini istemedigim icin biraz da akademiye yonelmistim. Ama burada da fazlasiyla durum boyleymis. Sanirim hic bir yerde isimi iyi yapayim, maasimi alayim yastiga kafami rahat koyayim yok. Surekli bitmeyen rekabet hayat.
0
🌸lovegeeks
(25.11.14)
amerika'nın genel bir özetini yapmışsın hocam. yazdıklarından cımbızla çektiklerimi sıralıyorum:

- yalnizlik (akademisyenlikle ilgisi yok)
- saat farki (akademisyenlikle ilgisi yok)
- cok fazla cinli var onlar hep kendi aralarindalar (akademisyenlikle ilgisi yok, çinli heryerde çok, hepsi it gibi birbirini destekler. nüfusları, senin ülkenin nüfusunun 20 katı. üstelik senden çok daha çalışkanlar. üstelik senin vatandaşların gibi birbirlerinin kuyusunu kazmıyor, birbirlerine çelme takmıyor, aksine birbirlerine deli gibi destek oluyorlar. dolayısıyla, amerika'ya gelmiş bir türk, karşısında 20 değil, 30 çinli görebilir for a given situation, 20 de hintli görür tabii.)
- evde yalniz kaliyorum, skype da yapmasam 5 gun insan yuzu gormeden geciyor. (akademisyenlikle ilgisi yok)
- ayda yilda bir de olsa dostlarimlaydim. (amerika'da dost diye bişey bulamazsın. akademisyenlikle bi ilgisi yok bunun).
- surekli calisma ve yalnizlik hali zaten (bu da amerika'nın getirisi ya da götürüsü. akademisyenlikle bi ilgisi yok)
- burs anca kiraya yemege yetiyo. (reel sektörde çalıştığında, karnın biraz daha iyi doyar, elin biraz daha bollaşır).
- surekli ayni rutin, (akademisyenlikle hiçbir ilgisi yok)

dolayısıyla, seni yoran ve üzen şeyler, amerika'nın genel özellikleri. akademisyen olmasan da, bunlar olacak zaten. bunlara dayanamayanlar, 2. sene sonunda türkiye'ye geri dönerler. biraz daha dayanıklılarsa, 7. senede kayış yarar.

surekli gecen gunduzun olmadan researchu dusunme fikri beni yordu. (bunu değiştirebilirsin bak! kendini eğitebilirsin bu konuda. kapıdan çıktığın andan itibaren, research'ü unutacaksın.)

bide job marketin giderek daha rekabetci olmasi da etken oldu, yan masamdaki arkadas son sinif ve simdiden 2 makalesi olmasina ragmen iyi gitmiyor diyor. cok az pozisyon var ve cok fazla iyi aday var.
(sen 2008 - 2011 arasındaki krizde, özellikle de 2009 yılında abd'de olmadığına dua et. rekabetin tillahı asıl o zaman vardı. şimdi ekonomi tırmanışta which is very good for us!)

surekli hirs ve rekabet ortamini istemedigim icin biraz da akademiye yonelmistim. (hırs ve rekabeti, akademiden, hele amerika'daki akademiden soyutlayabileceğini pek sanmıyorum. burası kurtlar sofrası. dünyanın en iyileri buraya geliyor ve burda kapışıyolar.)

ama burada da fazlasiyla durum boyleymis. sanirim hic bir yerde isimi iyi yapayim, maasimi alayim yastiga kafami rahat koyayim yok. surekli bitmeyen rekabet hayat. (amerika'da, kebap yapmak, keyif yapmak, kaytarmak, arazi olmak, başkasının sırtında asalak olarak yaşamak gibi kavramlar yok. ak göt kara göt burada belli olur. güvenilecek bi götü olmayan da silinir gider zaten).

bu verdiğim bilgiler ışığında, sana göre olmayan şeyin akademi mi, yoksa amerika mı olup olmadığını yeniden düşün.
8 ay, karar vermek için çok kısa bir süre. ikinci senenin sonunda, amerika'da mutlu olup olamayacağını anlamış olman gerekir. öğrenmeyi, öğretmeyi ve it gibi çalışmayı sevmiyosan, amerika zor gelir. yalnızlığa tahammül edemiyosan, gene çok zor gelir.
0
compadrito
(26.11.14)
(12)

ingilizce konuşabilmek hep mi zor?

kızılşeytan
spartalılar bi toplaşır mısınız bişey dicem.şimdi benim bu ingilizcem fena değil. upper düzeydeyim. biraz konuşarak geliştirmek istiyorum. fakat ne zaman bi kursa gitsem önce bir gramer diyorlar. ben çok sıkıldım gramer görmek istemiyorum. ilkokul 4ten beri ingilizce ders aldığımızı okuduğumuz hazır
spartalılar bi toplaşır mısınız bişey dicem.
şimdi benim bu ingilizcem fena değil. upper düzeydeyim. biraz konuşarak geliştirmek istiyorum. fakat ne zaman bi kursa gitsem önce bir gramer diyorlar. ben çok sıkıldım gramer görmek istemiyorum. ilkokul 4ten beri ingilizce ders aldığımızı okuduğumuz hazırlığı falan da sayarsak toplamda 13 sene ingilizce ders görüyoruz hepsi boş! gramer! hayır beni burda sinirlendiren taraf "gramer bilmeden konuşulmaz"ı beynimizin içine kazımış sistem. bakıyorum ıvana serte kadın iki gram türkçesiyle çatır çatır jürilik yapıyor, thank you one minutele bi cumhurbaşkanı koca ülkeyi idare ediyor biz hala "önce bi gramer" derdindeyiz.
kıt da olsa zorlansam da ben bu dili konuşarak geliştirmek istiyorum. yurtdışına work and travela ayıracak param ve zamanım yok. bana sadece speaking dersleri alabileceğim (mümkünse Ankarada) kurs ya da alternatif yollar önerir misiniz?
derdimi söyledim rahatladım şimdiden teşekkür ederim =)
0
kızılşeytan
(20.11.14)
içinden konuşmak çok kolay. Ben kendimle ingilizce konuşarak çok iyi anlaşıyorum. Akıcı ve net.
0
m murphy
(20.11.14)
sizi gramer öğrenmeye zorlayan zihniyetin gözüne ishal sıçıyim!
Türkiye'deki İngilizce eğitimi, insanlar İngilizce konuşamasınlar diye var.
0
compadrito
(20.11.14)
compadrito +1. gramer gramer diye milletin beynini lahanaya çevirdiler, teorik bilgiden pratiğe geçemiyor insanlar.

şöyle ufak bir tavsiye verebilirim, speaking kursuna gidene kadar veya onunla beraber uygulamak için: sevdiğin bir sitcom'u aç, friends olur, hımym olur, the big bang theory olur, hepsi olur. oradaki konuşma kalıplarını çalış. yani oradaki diyalogları, cümleleri tekrar et, durdur tekrar et. böylece dilin, ağzın alışır belli başlı konuşma kalıplarına.
0
fengari
(20.11.14)
Gramerden nefret ediyorum artık. Hala kurtulamadım, şimdi okulda öyle salak bir sistem yapmışlar ki sınavdan en yüksek alan insanları bile muaf yapmıyorlar, present perfecti özet geçtiler ilk derste kendimi kesecektim. Ana dili ingilizce olan bir cocuk var sınıfta o bile muaf değil.

Bence insanlarla konuşmalisin, skype-hangouts için konuşma grupları varmış. Henüz denemedim ama faydalı olacağını düşünüyorum. Ülke sınırlarında pratik yapacak pek kimse yok çünkü. Bir de diziler çok güzel kulak dolgunlugu yapıyor. Bir dünya deyim, kalıp, phrasal verb falan ogrenmisim sayelerinde. Tavsiye ederim. Downton abbey izlesen kraliceyle çay içip sohbet edebilirsin. Son olarak içinden deli gibi kendinle konuş.
0
Lim5
(20.11.14)
eksisozluk.com

Lim5,

Onların kafası biraz çalışsa, gramere mahkûm etmek yerine, makale tercüme ettirirler çocuklara. Ama nerdeeee? Bari otur da sen kendi kendine tercüme et gülüm. Ya da tecüme etme, doğrudan özet çıkar. Basit özetler çıkar makalelerden. Her birinden sadece 1 adet bişiy öğrensen, sonunda hoca olursun allaama!
0
compadrito
(20.11.14)
Buradan bir speaking club oluşturun, conference call yapılabilen viber gibi uygulamalarla.
0
[silinmiş]
(20.11.14)
ana dili ingilizce olan biriyle internetten tanisip sohbet edebilirsin.

kasamam dersen turkiye'de yasayan ve anadili ingilizce olup speaking dersi veren bir suru yabanci var, craigslist'e bakabilirsin.
0
oxymurf
(20.11.14)
ingilizceyi DOĞRU konuşabilmek için gramer bilmek durumundasınız. sokaktaki adamla gramersiz de iletişim kurabilirsiniz ama oturup bir kişiye azıcık resmi bir mail yazacağınız zaman, gramere ihtiyaç duyarsınız. ya da en basitinden, bir forumda yaşadığınız teknik problemle ilgili başlık açacaksanız grameriniz iyi olmalı.

ben de o gereksiz bulduğunuz ingilizce eğitimini aldım anadolu lisesinde. dışarda hiçbir şey almadım. gramer bilgim bayağı iyi durumda, pratiğim sıfıra yakın olmasına rağmen konuştuğum zaman gayet güzel beceriyorum.

kendi okulum dışında ingilizcenin nasıl öğretildiğini bilmiyorum ama ben gayet sıradan bir anadolu lisesinde çok güzel bir eğitim aldım. ingilizceyi grameriyle, telaffuzuyla gayet güzel öğretti hocalarımız.

ben bu "gramersiz dil öğrenme" hevesini anlayamıyorum açıkçası. ya tamam, yine iletişim kurarsın da, cümlede hangi öğenin nereye geleceğini bilmeden kurduğun cümleden ne hayır gelir? derdin "çat pat" konuşmaksa zaten onu becerebilecek düzeydesin. yok ben ingilizce öğrenmek istiyorum diyorsan, grameri de çalışmak durumundasın.

türkiye'de en önemli sorun ezberci zihniyet ve ingilizce konusunda yaklaşımın fazla teorik olması. nice yiğitler gördüm ingilizce roman yazıp da hoşlandığı kıza are you disco diyen. biz yabancı dil bölümü öğrencisi olmamıza rağmen 2-3 misafirimiz dışında kimseyle ingilizce konuşamadık. ne yabancı bir grup geldi, ne biz yurtdışına çıktık. anca kendi imkanlarımızla internetten tanıştığımız kişilerle falan. sıkıntı bu. ve dediğim gibi, ezberci sistem. bize paragraf sorularını nasıl çözeceğimizi mantığıyla değil de, taktiğiyle anlatırlardı. çoğu arkadaşım paragraf sorularını iyi çözerdi ama paragrafın %60'ını ancak anlardı. çünkü tamamen teorik, sınav geçmeye yönelik eğitim alıyoruz.

bu iki faktöre rağmen, bizim okul yine de iyiydi işte. bissürü okul vardır böyle eminim, bizim hocalarımızın özel ya da çok yetenekli falan olduğunu hiç sanmıyorum.

yabancı dil özveri, istek işidir. konuşulan dilin kültürünü, yapısını özümsemeden düzgün konuşmayı ve akıcılaşmayı sağlamak imkansız. ben üniversitenin birinci yılında ispanyolcadaydım. bıraktım, italyancaya geçtim. herkes taşak geçti, "lan aynı sayılır zaten" falan dedi... onlara anlatamadım işte. ben ispanyolcaya ısınamıyorum kardeşim. ben latin edebiyatıyla ilgili paragraflar yazmak, ispanyolca konuşmak istemiyorum anasını satiyim. öğrenemeyeceğimden emindim, o yüzden bıraktım.

yani bu bir sevgi olayı ercan. maalesef kurs öneremiyorum, sadece kendi fikrimi yazayım istedim. dediğim gibi, eğer derdiniz çat pat konuşabilmekse onu şimdi de yapabiliyorsunuzdur zaten. ama BEN İNGİLİZCE ÖĞRENECEĞİM diyorsanız o gramer seve seve öğrenilecek. alternatifi yok.

ayrıca, ingilizce grameri en kolay olan dil. biraz istek ve hevesle çok rahat öğrenilir.
0
pescador
(20.11.14)
Kendi adıma konuşayım, bence de dilbilgisi öncelikli. Belki de dediğiniz gibi sistem kaynaklı ama kısaca şöyle izah edeyim, İvana Sert' in Türkçe bildiği kadar İngilizca bileceğime hiç bilmeyeyim daha iyi.
Yani İvana ve RTE örnekleri yanlış bence burda - RTE' ye değinmedim bile dikkat ederseniz - karakter olarak sadece dil öğrenmede değil herhangi bir konuda bir şeyin ya elden geldiğince tam yapılması ya da hiç yapılmaması taraftarıyım, benim " önce dilbilgisi " deme sebebim bu.
Bir dili öğrenmeyi sadece o dili konuşabilmek değil, dilin kültürünün de öğrenilmesi olduğuna inanıyorum.
0
charlesbukowskiineksi
(20.11.14)
Yoğun şekilde İngilizce kullanılan/konuşulan bir iş bul. 1 senedir çalıştığım şirket bu şekilde. Geçenlerde bi Kanadalı ile evrimi tartıştık. Bi arkadaş da bir ingilizin kahve falına baktı. Kullanmak zorunda olduğunda deli gibi ilerliyor.
0
washe
(20.11.14)
defalarca yurtdışına gittim (ingiltere de dahil), gramerim 0 a yakın, hadi 100 uzerinden 30 diyelim maximum. çok kelime calıştım zamanında sadece (100/80) , hiç zorlanmadım konuşurken dışarda, tabi iş toplantısı falan değil sokakta yemekte barda vs.
0
cptxxx
(20.11.14)
ilkokulda yıllarca grammer dersi alıp ( devletten bahsetmiyorum ingilizce konusunda oldukça iddialı özel okullarda okudum) bir bok öğrenemedim, liseyi de Anadolu L0isesinde okuyınca yine İngilizcem kaldı öyle . Hadi kendimi kötülemeyeyim kendi kendime intermediate seviyesine gelmiştim dizi, film oyun falan derken ama yeterli olmuyor tabii ki. Sonra üniversitede Odtü'yü kazandım grammer'i hazırlıktayken anladım meğer kelime bilgisi hariç bir bok bilmiyormuşum.
Sonra akademik kaynaklar, makale çevirmeler, yabancı arkadaşlar falan derken akademik konularda sunum falan yapacak kadar kendime güvenmesem de günlük konuşmayı, biraz kasarak akademik yazı yazmayı falan halledecek düzeydeyim. Tam aşırı akıcı konuşup yazamıyorum belki ama deneyimim az yurt dışına şöyle bir süre çıkabilsem onu da hallederim sanırım.

Yani demek istediğim şu grammer doğru önemli ama özellikle gündelik kelime bilginiz, kelime kalıpları ve en önemlisi deneyim ile çok da güzel konuşursunuz. kasmamak lazım. Ben de aksan olayına çok kasıyordum bir ara ama sallayın gitsin bir şekilde olur o da kimse dalga falan geçmiyor.
www.youtube.com
0
rexex
(20.11.14)
(6)

MVC ve OOP mantığını ne kadar sürede çözerim

tchuck
bayadır php ile uğraşan biri olarak, bu benim utancım. farkındayım, oop kodlamamış olmak ve mvc mimarisini kullanmamış olmak vücuduna bakmaktan aciz türk futbolcusu gibi hissettiriyor bana.ama, artık vakit buldum ve bunlarda da geliştiricem kendimi. udemy'den oop dersleri satın aldım, çözersem mvc m
bayadır php ile uğraşan biri olarak, bu benim utancım. farkındayım, oop kodlamamış olmak ve mvc mimarisini kullanmamış olmak vücuduna bakmaktan aciz türk futbolcusu gibi hissettiriyor bana.

ama, artık vakit buldum ve bunlarda da geliştiricem kendimi. udemy'den oop dersleri satın aldım, çözersem mvc mimarisini de kavrıycam.

çok cahil değilim bu konularda. yani opencartla vs. uğraşırken her ikisi hakkında da bilgi sahibi oldum, editlemekle uğraşırken.

ama hiç sıfırdan bu şeyler üzerinde çalışmadım, haliyle pratik ve mantık eksiğim var. ne kadar sürede çözerim ki, bi de çözebilmek için bazı projeler üstünde çalışmalıyım. nasıl bi proje yapsam da keyifle çalışsam diyorum. nabim ya
0
tchuck
(15.11.14)
Sana tavsiyem kompleks bisey istiyorsan magentoyla baslaman. Hemen dokumantasyonu bol hem de stacoverflow'da sorularina saglam yanitlar alabiliyorsun. Takildigin noktalari bana da sorabilirsin. Magento ozellikle veritabani mevzusunda biraz karmasik. Ayrintili da bi diyagrami var o baya yardimci olur baslangic olarak :)
0
Solem
(15.11.14)
Merhaba

Ben de 3-4 sene önce artık bir php framework'e geçeyim diye kolları sıvadım, dedim yeter artık. O zamanlar codeigniter (gerçi şu anda da azalmakla birlikte) popülerdi, dökümantasyon ve tutorial seyrederek başladım. Sonra birkaç ufak proje geliştire geliştire iyice hakim oldum. Şimdi de yeni frameworklere (laravel, symphony vb) hop diye adapte oldum.

Bu arada oop ile mvc benzer olmakla birlikte farklı kavramlar. Biraz göz atarsanız ayrımını farkedebilirsiniz. Ama şiddetle mvc yapısını ve bir php framework öğrenin derim. Bunca zaman niye öğrenmedim diceksiniz.
0
burka
(15.11.14)
@burka, yok hocam ben farklı oldklarını biliyorum.

birbirlerini tamamlayan şeyler desek daha doğru. oop ile daha derli toplu kod yazıp mvc ile daha düzgün mimarı kasmaya yarıyor. yani terimsel sıkıntım yok :)
0
🌸tchuck
(15.11.14)
oop'u cok kolay ogrenirsin. bir kac proje yeterli olur. ingilizcen varsa "oop code exercise" diye arattir.

mvc frontend kodlamadigim icin ilk ogrendigim frameworkde biraz zor gelmisti ilk baslarda.bir iki haftami almisti ogrenmek. basit mantigini vereyim view (Ekranda gordugin grafikler), model (ekranda gordugun grafiklerin arka planindaki veriler), controller (model'i degistirebilen program kismi)
ama onu da kod egzersizleriyle halledebilirsin. (dinamik icerigi olan bir website yazmak gibi bir projeyle mesela)
0
oxymurf
(15.11.14)
blog yap, e-ticaret sitesi yap, admin panel yap ne bileyim ben yap bişiyler, ne kadar sürede öğreneceğin ise biraz tecrübe ile alakalı, bu konuda daha öncesinden biraz ön okuma yapmak her zaman en temizi oluyor benim için.
0
selam
(15.11.14)
mvc ve oop için php'de de çalışmalar yapabilirsin ama mvc mantığını anlamak için ruby on rails teknolojisi biçilmiş kaptandır. ayrıca java, .net ve bunların teknolojilerini kullanıp öğrenmek daha verimlidir hem oop hem de mvc için.
0
gezegen olan pluton
(15.11.14)
(8)

Kitap önerisi - Yeraltı edebiyatı ya da ütopya - distopya kitapları

6655321
önerilerinize açığım efendim
önerilerinize açığım efendim
0
6655321
(07.11.14)
şunlardan başla,

george orwell - hayvan çiftliği
george orwell - 1984

peşpeşe oku mümkünse.
0
vedat chili peppers
(07.11.14)
george orwell +1

hatta bu adamı seversen diğer kitaplarını da okumanı tavsiye ederim en bilinen kitabı bu ikisi ama gerçekten diğerleri çok güzel kitaplar.

benim okudum bi de cesur yeni dünya vardı o da güzeldi.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(07.11.14)
okuduklarını söylesen belki öneriler ona göre gelir. boşuna yazılmaz tekrar.

android'ler elektrikli koyun düşler mi?
0
kisa bisey olsun istemistim
(07.11.14)
hayvanlar çifliği ve 1984'ü okudum malesef. cesur yeni dünya , mülksüzler de okuduğum ütopya kitapları arasında. yeraltı edebiyatı olarak da chuck palahniuk kitaplarını ve ayrıntı kitapevinden çıkan birkaç kitap okudum.

@kısa android'ler elektrikli koyun düşler mi?'ye bakacağım, teşekkürler...
0
🌸6655321
(07.11.14)
On the Road - Jack Kerouac (yeraltı edebiyatının kutsal kitabıdır)

yerli yazar için Hakan Günday'ın tüm kitapları

öncelik:
Kinyas ve Kayra
Piç
0
Fayfa
(07.11.14)
ray bradbury - fahrenheit 451
George Cockcroft - the dice man (turkcesi zar adam - luke rhinehart)
0
oxymurf
(07.11.14)
yani yazmış arkadaş da gerçekten bir jack kerouac hayranı olarak öneririm on the road'u. bunun dışında dharma bums, beyaz zenciler ( ben pek sevmedim ama o da kült bir kitap).
0
the coolest dude
(07.11.14)
(bkz: lanark)
0
rivulet
(07.11.14)
(10)

Espresso makinesi hakkında

aguilas negras
İyi akşamlar,Daha önceden de bu konuda soru sormuştum ama henüz nihai karara varamadım.Her tip makineyi kullanan bir tanıdığım bir iki eksiği haricinde Nespresso Latissima almamı önerdi. Tat olarak en iyisinin o olduğunu söyledi. Fiyat 1100 lira yanılmıyorsam. Biz de şu modelde ( http://www.mediamar
İyi akşamlar,

Daha önceden de bu konuda soru sormuştum ama henüz nihai karara varamadım.

Her tip makineyi kullanan bir tanıdığım bir iki eksiği haricinde Nespresso Latissima almamı önerdi. Tat olarak en iyisinin o olduğunu söyledi. Fiyat 1100 lira yanılmıyorsam. Biz de şu modelde ( www.mediamarkt.com.tr ) karar kıldık sonradan.

Ama kapsüllü makine en başından beri içime sinmiyor. 19 bar basınca sahip oldukları için bu kapsüllü Nespresso makinelerinin, çekilmiş kahve ile çalışan 15 barlık DeLonghi makinelerinden daha iyi olduğu söylenmişti ama bu kadar maliyetli kahve yapmaya değmez diye düşünüyorum. Pahalıymış sanırım kapsüller.

İlk başlarda şu makineyi düşünüyordum: www.mediamarkt.com.tr Ama 400 lira olması kafamı karıştırıyor, "bu kadar ucuz makine ne kadar iyi kahve yapabilir" diye geçiriyorum içimden. Yanına da kahve öğütücü almak lazım tabi.

Bu makineyi de bu hafta inceledim: www.mediamarkt.com.tr Media Markt'taki kadın çok yardım etti, çok övdü. Hakimdi de makinelere. "Geçen hafta demosu vardı, harika kahve" dedi. Öğütücüsü içinde. Bu bir dezavantaj mı bilmiyorum. Ayrıca alınacak bir öğütücü hem etrafa daha yoğun koku yayar, hem de sırf o işi yaptığı için daha başarılı olabilir diye düşünüyorum ama bilmiyorum tabi.

Evet yorumlarınızı bekliyorum. Bu iki DeLonghi arasındaki fark ne birisinin yarı otomatik olmasından başka? Tek kriter basınç mı bu makinelerde? Kahve çekirdeği fiyatlarını bilmiyorum. Kapsüllere oranla çok mu avantajlı?

Yardımlarınızı bekliyorum. Artık içime sinerek bir espresso makinesi almak ve evimde lezzetli bir kahve içmek istiyorum. Çok teşekkürler.
0
aguilas negras
(06.11.14)
Ben o kapsüllü makinalara hiç sıcak bakamadım zira ben latteyi de çok seviyorum o yüzden buhar kısmının da olması lazım benim için. Ayrıca belli bir kapsüle bağımlu kalma fikri hoşuma gitmiyor. Açık makineler her zaman iyidir, istediğin kahveyi espresso için çektir ve iç. Fiyatlarına takılma, delonghi candır. Ben 1 ay önce tefalden bir delonghi aldım, teşhir ürünü diye fiyatı çok uygundu üst bir model olmasına rağmen, bir de üstüne bayram indirimi yaptılar, sonuç olarak 99 liraya fıstık gibi delonghi aldım, hala inanmakta güçlük çekiyorum :)

Ezcümle, 400 lük delonghi gayet iyidir, senin istediğin lezzetli kahveyi fazlasıyla verir sana ve üstüne latte yapma şansın da var.
0
fengari
(07.11.14)
@animal Eheheh gurme misin diyince kötü hissettim kendimi :) Benim aklımda canlanan kadarıyla makine çok daha önemliydi. Bu arada bana o tavsiyeleri veren insan gurme. Belki de benim bu kadar takılmamam lazım, haklısın. Hangi makine acaba o?
0
🌸aguilas negras
(07.11.14)
Gurmelikle alakasi yok pek bu isin, duzgun kahve ıcme ıle alakası var. Ve bar olayı en temel espressoda.

Ben sahsen kapsullu makına almam. Ama alana da saygı duyarım sahsen.
0
gurur
(07.11.14)
Bu arada kahve cekırdegı tchıbbodan bakabılırsın. 250 gr X 2 seklınde 25 30 lıra cıvarındadır.
0
gurur
(07.11.14)
bir sure kahve snoblugu yapmis ve is yeri sagolsun jura espresso makinesini de yillarca kullanmis olarak belirteyim.

oncelikle espresso makinesine bu kadar para vereceksen kapsullu makine alma. cunku "icine sinerek" espresso icmek istiyorsan kahvenin kalitesi de cok onemli. (bu gosterdigin nespresso latissima zaten "gercek" espresso yapmiyor)

espresso makinesi alirken basinc disinda kullanim kolayligina da dikkat etmenizi oneririm.
0
oxymurf
(07.11.14)
@oxymurf Yok zaten Latissima benim de aklıma yatmadı da. Latissima'dan kastınız kapsüllü kahveler mi yani? Hepsi aynı sayılır çünkü.
0
🌸aguilas negras
(07.11.14)
evet kapsullu sistemler genel olarak gercek espresso yapmiyor. hep ayni kalitede kahve yapma gibi bir artilari var yalniz, bu nedenle luks gurme restoranlar bile kapsullu sistemleri kullanabiliyor.

makine konusuna gelirsek. evet guzel kahve icebilirsiniz. ama cok iyi bir cekirdekle stovetopla (en.wikipedia.org) bile guzel bir kahve icebilirsiniz. makineye bu kadar para verilmeli mi emin degilim. kahve snoblugu doneminde ben de aldim bir tane, bir sure sonra kahveyi hazirlamasiydi, makinenin temizlenmesiydi derken kullanmayi biraktim. kahveyi french press'le, moka potla veya drip yontemleriyle yapmak ( mesela www.surlatable.com daha kolayima gelmeye basladim.

edit:espresso ibaresi duzeltildi
0
oxymurf
(07.11.14)
@oxymurf sen olayı tamamen uyanlış anlamışsın.

senin de yazdığın gibi o cezve, moka cezvesi.
espresso yapmak icin yüksek basınçlı alet alman gerekir.
0
titiraprap
(07.11.14)
@titiraprap
evet stovetop'la (veya moka pot herneyse)sadece 1.5 bara yakin bir basinc sagliyor. moka pot, cold brewing ve french press yontemlerini onermemin nedeni gercek espresso yapabilmeleri degil, basit ve ucuz bir sekilde kaliteli kahve icme imkani vermesi.
0
oxymurf
(07.11.14)
tümünü okumadım ama espressoda

"ne kadar basınç o kadar güzel. o zaman bizimki 25 bar hmsnskm" mantığı yok.

ezbere konuşacağım. rakamdan emin değilim. ama espresso çin 8-10 bar arası bişey yeterli. hani transatlantik geminin kral dairesine hizmet eden kahve gurusu adam bile olsa "biz çok zenginiz 50 bar mnakyim" demiyor. kahveyi düzgün seç. yeterli. kapsülde pahalı sadece sanki. yoksa sırf fazla bar için para verilmez.
0
ibomiu
(07.11.14)
(10)

çok güzel bir hayal değil mi?

c1b2k3
kütüphane gibi bir kafem olsun istiyorum. dikdörtgen. sütlü ve koyu kahve renklerinde. raflar olsun kitaplar olsun yüzlerce. borda ve türevi renklerde tekli koltuklar bir sürü. gelen kitabını okusun, kahvesini içsin ne bilim içecekse içkisini içsin. sohbet falan olmasın ama. herkes tek. yemek yemek
kütüphane gibi bir kafem olsun istiyorum. dikdörtgen. sütlü ve koyu kahve renklerinde. raflar olsun kitaplar olsun yüzlerce. borda ve türevi renklerde tekli koltuklar bir sürü. gelen kitabını okusun, kahvesini içsin ne bilim içecekse içkisini içsin. sohbet falan olmasın ama. herkes tek. yemek yemek de yok ama küçük tatlılar olabilir mesela.

ne bilim abi kaç gündür böyle bir hayal var kafamda. bunu düşünen de bir mühendislik öğrencisi 2. sınıf :)

bu konsept var zaten biliyorum ama benim de olsun istiyorum.

çok güzel olmaz mı hocam ya?
0
c1b2k3
(04.04.13)
bunu hayal eden milyonlarca insan var:)
0
perferil
(04.04.13)
çok güzel olur. sermaye bulursan denersin.
0
pike
(04.04.13)
0
tasa oturma soguk ceker
(04.04.13)
çok güzel olur
0
rock n roll
(04.04.13)
@november ahahaha bunu bilmiyordum süper oldu :)

@kapitalist gerilla babamın firmasının dışındakiler beni orda bildiğin işçi olarak çalışıyor sanıyorlardı öyle çalıştım. yeterli sanırım.

zaytung'da bahsedilen amelie ne oluyor? film mİ?
0
🌸c1b2k3
(04.04.13)
15-20 yaş arası her ergen genç bunun hayalini bir kez kurmuştur.

yanıt: evet çok güzel olur :)
0
lancelot du lac
(04.04.13)
çok güzel. beylerbeyinde oturuyorum alt caddeye burak diye bir kitapçı açıldı. kitap cafe internet gazete görüyorum. 3 yıldır da yürüyor.
20-30.000 civarında bir sermayeyle bu işe girilebilir.
göreceksen hayallerini o ağa göre ör.
0
agy3
(04.04.13)
Berbat bir fikir bence. Şu kitap-kafe fikrini ilk ortaya atan adamı bulup gebertmek isterdim.
Nedir arkadaş bu her şeye rant gözüyle bakıyorsunuz, kütüphane gibi olacakmış da millet kahve içecekmiş de. Her olayda bi sosyalleşme, bi kendini gösterme derdi peyda oldu millette. Kitap okurken bile aman kafede olalım, birileri olsun etrafımızda, kahve içelim, elit gibi yapalım.
Okuma merakı olan adam alır kitabını (bak parayı verir alır diyorum) evinde okur. Kahvesini de evinde içer. Kitap okumak özel bir aktivitedir, birlikte yapılmaz. Senin hayalini kurduğun bu kafeye ancak kendini göstermeye denyolar gelir.
Eh bu noktada da fikrin güzel mi değil mi sen karar verebilirsin bence.
0
buff
(04.04.13)
@buff bilmiyorum benim çok para kazanma amacım yoktu aslında düşünürken. akşamları öyle bir yerde geçirsem yeter bana. tabi sahibi olarak. para kaygım da yok o yüzden tabi.

ne bilim gelen gelir yine ama ya. kitap okumayı o kadar da gösteriş olarak kullanacak, o durumu sürekli olarak taklit edecek tip de çok olmaz sanırım. kolay bir şey değil çünkü gel kitap okur gibi 3-5 sayfa bir şey okur gibi yap falan. sıkılır insan bi zaman sonra sanki.
0
🌸c1b2k3
(05.04.13)
Ergenlik yillarimda boyle bir cafe vardi Izmir'de adi da Kutuphane'ydi. Dekor kutuphanemsiydi ama totalde 10 hadi catlasa 20 kitap vardi. Sahibi klasik solcu sakalli berdus tadinda bir abimizdi. Hatirladigim kadariyla takilan genclik ne kahve icer (ayilmak haricinde) ne de kitap okurlardi. Varsa yoksa gizli gizli sarap icmek ve tuvalette yiyismek.Izmirli liseliler tarafindan cok sevilse de el degistirmisti bu cafe nedense, gerci berdusda bir isletmeyi cekip cevirecek ufku hic bir zaman gorememistim . Neyse bilgin olsun diye diyorum bu da boyle bir animdir :) Sevgiler.
0
oxymurf
(05.04.13)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.