bütün kan verme işlemlerini aç karnına yapmanız doğrusudur ama eğer sadece talasemi bakılacaksa sorun yaratmaz.

evet sadece talasemiaya bakılacak. teşekkürler:))

talasemi testi için aç olmaya gerek yoktur.

keşke bir önerim olabilseydi :( çok geçmiş olsun demek istedim sadece.

umarım az da olsa iyileşme çaresi bulunur, keşke tamamen düzelse...

ek: belki görmemişseniz diye bulduklarımı eklemek istedim:

www.tekirinyeri.net (protezle ilgili)
www.kedigen.com (bakımla ilgili)
www.kedilerimiz.com (konuya dair daha genel şeyler)

çok üzücü bir durum:(( sizin çabalarınızı takdir etmek gerek, herkesin yapableceği şeyler değil. maalesef önerebileceğim birşey yok, kedicik için bunca fedakarlığınız onun moralini yüksek tutması için çok iyi olmuş:))

gencaystar.com

0555 677 44 44 / 0 533 426 59 00

Mustafa bey'le irtibata geçebilirsiniz.

teşekkür ederim:))

ben pek sevmedim ama senin tarifine uyan en iyi yer şile ağva. otobandan gidersen yol uzar dağ yolundan gidersen manzaralı bir yolculuk yaparsın. orada ki motellerin hemen hemen hepsi aynı özelliklere sahip. gideceğin motelin nehre kıyısı olmasına dikkat et. bence en iyisi şu: www.neredekal.com bide buralara bak istersen fikir edinirsin: agva.neredekal.com

bir de, kertenkele olmayacakmis mekanda.
emir buyuk yerden :)

Gökçeada'ya gidebilirsiniz. gelibolu - kabatepe'den feribotlarla geçiliyor. hem otantik bir yer hem de adanın verdiği huzur sizi kendinizden geçirecektir.

bozcaada da güzel bir alternatif ama ona gitmek için çanakkale boğazını geçmeniz gerekecek, bu durumda yol süresi de bayağı uzayacak. bence Gökçeada:)) kertenkele olup olmadığını ise bilmiyorum:))

çok kötü olacak sonun. kendimden biliyorum.

edit: (bkz: procrastination)

işe gir çalış, spora başla devamlılık gerektiren, bilgisayarı camdan at, kız arkadaş bul, devamlı dışarı çıkıp sahilde mahilde yürüyüp oturabileceğin arkadaşlar bul, varsa onlarla çık, evde oturduğun sürece kalkmicaksın o bilgisayarın başından. al ben ayağı elime aldığım günden beri evdeyim ve bir saniye olsun bilgisayarın başından kalkmadım.

CTRL+W

bilgisayar yaratıcılığınızı önler. Sabah bilgisayarın başına geçmeden önce dışarı çıkın. keyfinize göre kendinize bir uğraş bulun. Fotoğraf, balık, örgü, dikiş nakış. ama fotoğraf filan iyidir.

Bir süre sonra onsuz olmaz dediğiniz pek çok şeyin aslında hiçbir şey olduğunu görüyorsunuz.

kendine oyalanacak veya uğraşacak başka şeyler başka alanlar bul. hacı yanlış anlama vallahi moron olursun. hiç iyi değil. sosyalleş biraz ama nette değil gerçekte sosyalleş. eminim kendini daha iyi hissedersin. bu şekil devam edersen durum kötüye gider. kendince bir çıkar yol bul bulamıyorsan milletin söyleyeceği yöntemlerden sana en uygun olanı veya olanları bir dene derim.

yapar misin, dener misin bilmem ama bir haftalik bir sure icin bilgisayari baska bir mekana gotur birak. diz ustu degil de masa ustu, masa alti bilgisayarsa, klavyesini mouse'unu gotur birak mesela.

yani bilgisayari kullanilamaz hale getir bir sekilde. hic bi seyi yok edemiyosan, elektrik kablosunu yok et bi haftaligina.

sonra kendine baska planlar yap baska aktiviteler icin.

sabahlari da cik yuru. yarim saat yurusen yeter.

boyle boyle kendini egitebilirsin.

senin problemin disiplinsizlik sonucu bagimlilik.

çizgi romana falan sarmaya çalış hocam, ilaçtır, ilacımdır..

uğraş edin mirim kurs gibi. bir hedefin olsun.

eve girer girmez kesinlikle bilgisayar başına oturma, hiç bir şey yapmasan üstünü değiştir, bulaşıkları yıka, camları sil, kendine bir arkadaş bulmadan kurtulamazsın.

usta kendini bir kaç kez tokatla ve küfret. Bende işe yaradı. Ayrıca ne yapıyosun bilgisayrda onları da söyle ki alternatif üretebilelim. Her şeye ayrı ilaç var. Sor colt18 abin söylesin.

fotoğraf makinesi edinip sokağa çık. insanların doğal hallerini, doğayı fotoğrafla. hem hava almış olursun hem de insanların çeşit türlü yaşamlarını gözlemlemiş olur bilgi birikimi yaparsın

bi sardunya var benim bildiğim bide köyün girişinde mavi bi binası olan bi yer var adını unuttum şimdi,tercihim mavi binadandır :D

www.sardunya.info

"şuraya gitmezsen salaksın";

selimiye dalış okulunun teknesiyle bi dalış turuna katıl, broven yoksa bile discovery yaparsın en fazla 75 tl. 1 gun yemek dahil
www.selimiyedalisokulu.com

geçen yıl gittim Selimiye'ye. mükemmel bir balıkçı kasabası. biz Marmaris'te konaklayıp tüm civarı gezmiştik (bozburun, orhaniye, selmiye, datça, fethiye, saklıkent) belki böyle bir plan yaparsan daha fazla yer gezmiş olursun, ama biz Selimye'de konaklamadığımız için pansiyon konusunda yardımcı olamayacağım. ama sahildeki lokantalarda yapacağın rakı + balık keyfi herşeye değecek. iyi tatiller.. gidesim geldi..

Spontane yapsanız daha heyecanlı olmaz mı?
başlayın aşağı inmeye,
güzel gelen yerde kalın, gelmeyeni geçin
gönlünüzce bir tatil olsun

ege kıyıları pişman etmez insanı ztn
yeşil mavi, çoraklık, deniz balık,
hepsi başka güzel

misal bence bozcaada 2 günü haketmiyor ama siz 2 günkalacaksınız,
küçükkuyuya uğramalı hatta kalınmalı bence belki siz beğenmezsiniz,
riskli

bence hiçbişeyi belirlemeyini
sadece durakları düşünün kalanını bırakın yol getirsin
(romantik teklif değil çılgın tekliftir bu)

biz demlikpoşet'in önerisini uyguluyoruz bikaç senedir. güzel oluyor.

kendinizi sınırlamayın. kafanıza göre takılın işte. ha ben program yapacak olsaydım izmir'den başlamazdım kesinlikle. hem de buradan izmir'e uçup ordan araba kiralamak mantıksız geldi bana. hem maliyet hem de yoruculuk açısından. istanbul'dan dizel bir araç kiralasanız ve çanakkale'den başlayıp güneye inseniz daha sağlıklı olmaz mıydı? öbür türlü aynı yolu 2 kere yapmış olacaksınız hem.

altınıoluk, assos görülmesi gereken yerler. çeşme alaçatı'ya uğranmalı ve en azından bir kahve içilmeli. didim'i pek çok insan sevmez ama ben pek severim nedense. ölüdeniz'e dalıp paragliding yapmak da değişik bir deneyim. marmaris şahane. aslında çanakkale'yi geçtikten sonra her yer şahane bence. tarihi yerleri gezmeyi de unutmayın. efes, meryem ana, milet v.s.

iyi tatiller şimdiden (nası canım çekti ha) :))

bodrumun altında kalıyor ama kaş kalkan patara saklıkent bunları da görseniz iyi olurdu. ben şahsen cundayı cok sevmiyorum cok ufak bi yer cidden cok ufak ama şöye yapabilirsiniz bi gece orada kalıp gunduz ayvalıgı gezip aksam da cundayı gezersiniz hatta vaktiniz varsa ayvalıkta yat turuna cıkın onlar cundaya da yanasıyor.

hasanboğuldu güzeldir, küçükkuyu güre kaplıcalarında hem kalıp hem termal suyun zevki cıkarılabilir. entur da var ama ben beğenmiyorum orasını

öncelikle herkese fikirleri ve zaman ayırdığı için çok teşekürler. sırayla cevaplamak istiyoum:

@demlikpoşet
bozcaada iki günü hakdetmiyor dedin, çok mu geldi yoksa az mı geldi? iki günden az kalamam çünkü araçla gidip gelmek anca 2 gün alacak gibime geliyor. aynen dediğin gibi deniz + balık + tabiki RAKI:)) ama fikirlerini aklımda tutacağım. sınırlı günümüz olduğu için konaklayacak mekanları iyi seçmek gerekli diye düünüyorum, balıkçı kasabaları favori olabilir. fikirlerin için çok saol

@hevipeyra
araç ve uçak çok maliyetli haklısın ancak biz kıbrıs'tan gideceğimiz için bunlara mecburuz:(( yoksa Türkiye'de yaşasaydım atlar arabaya dediğin gibi giderdim. biz de kafamıza göre takılıcaz ancak görülmesi gerekmeyen yerlerde zaman harcayıp da güzel yerleri kaçırmamak istiyorum:)) didime gitmeyi düşünmüyordum ama bi düşüneyim:)altınoluk, assos ve alaçatı rotalarım arasında. marmaris ve ötesini geçen yıl yaptığımız için bodrum'a kadar gitmeyi düşünüyoruz. yorumların için çok saol.

@hızlı sperm
kaş, kalkan, saklıkent.. bunları geçen yıl gezdik dediğin gibi harika yerler. bu yıl bodruma kadar ineceğiz ama gezecek o kadar yer var ki nasıl yetiştireceğimi bilmiyorum:)) yorumların için çok saol:))

@gilbertus albans
kaz dağlarında gezecek çok yer var, dediğin yerleri de araştırdım mutlaka gidilmeli. yorumların için çok teşekkürler.

ege kıyıları kadar güzel ki hangi birine gideceğini şaşırıyor insan. yaşadığınız yerlerin kıymatini bilin:))

hevipeyranın önermesi çok doğru, başka bir zorunlu hal yoksa. ayrıca artık kiraladığınız aracı başka yerde bırakma seçeneğiniz de var. bunları da araştırın.

adalarda 2'şer gece konaklama fazla gelebilir. (yapacak pek az şey olduğunu bildiğinizi varsayıyorum, zati tatil de bu demek değil mi?)

şuradan çıkış, "falanca gün falanca yerde MECBURİ konaklama" gibi kısıtlamalar var sanırım. daha kesin bir rota çizebilirseniz, plan yapmak kolaylaşacaktır.
edit: üstteki cevap görülmeden yazılmıştır.

@kabablanka

kıbrıs'tan ya istanbul'a yada izmir'e uçmaktan başka çaremiz yok ve en yakını da izmir oluyor. sanırım en doğrusu izmir gidiş - dönüş yapmak olacak zira istanbul'u ezberledim artık o kalabalık şehirde 1 saatimi bile geçirmek istemiyorum:))

mecburi konaklama durumu yok ama plan yapıp ona göre uygulamak istiyorum ki 14 güne sığdırabileyim. çanakkale'ye belki de ömrümde artık bir daha gelemeyeceğim için adaları görmek istiyorum ama bu da bana 4 güne mal olacak gibi görünüyor. kalan 10 günde de balıkesir - bodrum arasını (çeşme karaburun yarımadası dahil) nasıl sığdırabileceğimi galiba yolculuk sırasında öğreneceğim:)) yorumların için çok saol

bir de şu var
(git: 132686)

@kabablanka
süper bilgiler var burda, tşk

turkce cumlenin kendisi sakat, ne demek istedigi tam anlasilmiyor. ne denmek istedigini biraz acarsan daha dogru cevrilir belki. tam olarak ne islem yapilmis? Derecelendirmeden kastettigi nedir, siralama mi?

Bence de senin Türkçe cümlende bir sorun var. Öncelikle senin Türkçe cümleni şu şekilde düzelttim:
“Değerler 100 metreye göre derecelendirilmiştir, ancak sokakların uzunluğu tam olarak 100 metre etmiyor” (sanırım senin demek istediğin anlama geliyor)

Onun İngilizcesini de şöyle çevirdim:
“The values are classificated according to 100 meter, but the length of the streets is not just 100 meter.”

etini yara yara diş çıkıyor, acısına katlanmak gerekiyor ne yazık ki.

amiliyatı biraz zor ama öyle yapmak en iyisi ve daha sağlıklısı. şu an için de rakıyı pamuğa döküp tampon yapabilirsin yada rakıyla oraya doğru gargara yapabilirsin o da olmuyorsa geçmiş olsun diyelim başka yapcak bişey yok acıya katlanacaksın...

6 7 kök karanfili sızlayan bölgeye yerleştir, uyuşturacaktır.

aspirini dişin üstüne koyun erisin bir de üstüne suyla aspirini karıştırıp için acı kalmaz

kesin çözüm anestol sürüyosun merhemi ağrı sızı gidiyor. Bilmem doğrumu yanlış mı

aspirin için diyen arkadaş, yarın öbür gün dişini çektirecek birisine kan sulandırıcı al diyorsun ? ayrıca yukarıdaki hiç bir yöntem gidermez.

yukaridaki hicbir yontem gidermemekle kalmadigi gibi daha da kotu acitir. sen bana da guvenme, doktoruna 1 bardak ilik suya 1 cay kasigi tuz koyup calkalasam acisini azaltir mi? diye sor. ayrica birkac gun izdirap haline gelmez, en azindan bende gelmedi sadece ~6 saat boyunca kan cikti oradan, onu da pamukla aldim.

ps, SAKIN AMA SAKIN AGRIYAN DISE ASPIRIN SURME.

biraz daha çıkmasını bekleyip çektir bence. tamamen çıkmazsa çekerken kırılabilir bu kez de ameliyatla damağı yarıp çıkarmak zorunda kalır doktor. biraz sabretmelsin ki diş tamamen çıksın. ben de çektirdim, kocaman bir oyuk duruyor ağzının içinde, evet bir iki gün ağrıyor ama ağrıkesici (antibiyortik değil) içersen ağrıyı hissetmezsin, bir iki güne de yara kapanmaya başlar zaten. yani o dişi çektirmekten başka çaren yok. ömür boyu da kurtulmuş olursun

dişinol adında karanfil özünden yapılma bir ilaç var eczaneden alıp pamukla acıyan yere bastırabilirsiniz. bu, mevzi uyuşukluk yaratarak acıyı duymanızı engeller. anestol de iyi bir tercihtir, kuvvetli lokal uyuştucudur. ama dilinize sürmemeye dikkat edin yoksa ağız sizin değilmiş gibi dolaşırsınız ortalarda.

ben de bir hafta önce tamamen aynı durumdaydım. önceden 3 tanesini çıkmadan operasyonla aldırmıştım, 4.yü ise biraz bekleyeyim dedim. tam da final haftasında üstelik feci hasta iken kendini hissettirmeye başladı. daha önce ortodontik tedavi gördüğüm için o dişin çıkması tüm tedavinin boşa gitmesi demekti. yani çok kötü bir zamana denk gelmişti ama bekleyecek vaktim de yoktu.

Ben de gözümü karartıp dişçime yarıp alın dedim. Daha öncekiler oldukça zor olmuştu benim için. Ağzın içinde dikiş, yanakta kocaman bir şişlik, inanılmaz bir ağrı... Ama bu sefer ne operasyon esnasında birşey hissettim ne de uyuşukluğu geçtikten sonra. Doktor dikiş de atmadı, bunun yerine sponjel (böyle bişeylerdi sanırım) diye birşey doldurdu yarayı. En ufak bir kanama dahi olmadı. Hiç bi şişlik, ağrı sızı da hissetmedim sonrasında. Sanki hiç dişi aldırmamış gibiydim.

toplarını aldırın ve bunu iyi bir hekim yapsın...kediye de kendinize de çok büyük bir iyilik yapmış olursunuz, ömrü uzar, hayvan kendini yıpratmayı bırakır...ayrıca hayatı boyunca haftada bir gün su dışında yiyecek vermeyin. "hayat boyu haftada bir gün oruç".
o bahsettiğiniz marka mama da bu arada en kötü sınıf,ticari mamaların hallicesidir, bu markayı önerebilecek veteriner hekim oranı kanımca %1'i bulmaz, öneren de muhtemelen hekim değil tüccardır. en ucuz bilimsel mama kendisinden trilyon kat iyidir, acil bilimsel mamaya geçin.

her kızgınlığa girdiğinde kız mı arayacaksınız sıpaya :) ayrıca çiftleşse bile koku bırakma olayına girdiyse devam eder. siz de evinizde dayanılması zor bir sidik kokusuyla yaşar durursunuz. iyisi mi kısırlaştırın. hem daha mutlu ve sakin bir kedi olacak hem de çiş olayı biteceği için aranız bozulmayacak. erkek kedilerin operasyonları çok basit. iki günde tamamen atlatıyorlar. yeter ki deneyimli ve iyi bir veterinere götürün.
mama konusu söylenmiş ama tekrarlamak istiyorum. whiskas'ı gördüğünüz yerde kaçın!!! berbat bir mamadır ve her yediğinde kedinizin böbrekleri biraz daha hasar görür.bu kadar rezil bir mama olmasına rağmen fiyatı da gayet yüksek. veterinere sorarsanız iyi bir profesyonel mama önerir.

yakışıklıyla sağlık ve uzun bir ömür geçirin inşallah

katzizu, siz hangi mamayi satin aliyorsunuz?

felisky'ye yüzde yüz katılıyorum. biz de kedilerimizi kısırlaştırdık, hem daha sağlıklı oluyorlar hem de daha mutlu. cinsellik dürtüsü hissetmiyorlar ve sokaklarda eş arayışına girmiyorlar. bizim küçük bir kedimiz vardı, "daha yaşı genç, daha sonra kısılaştırırız" demiştik. bir gece eş aramak için sokağa çıktı ve bir aracın altında kalıp can verdi. ama kısır kedilerimiz bütüngün evde, dizimizin dibinde güvenle oturuyor.
benim başka bir kedim var, annesi daha 6-7 yaşında ölmüştü. senede 2 kez doğum yapıyordu ve çok çok yıpranmıştı. ama kızını kısırlaştırdık. şimdi 16 yıllık ve maşallah koşup zıplıyor hayatından çok memnun. kediyi kısırlaştır bence, hem senin yanından kaçmaz hem de daha sağlıklı bir ömrü olur.

eğer kedinizi evde besliyorsanız, hiç dışarı çıkartmıyorsanız kısırlaştırma çok doğru bir çözüm olacaktır sizin için...

biraz daha pezevenklik olsun, veterinerlere not bırak telefonunu ve kedinin bilgilerini. zira veterinerlere gelen giden çok oluyor.

ya biz olaya sanırım duygusal yaklaşıyoruz. en azından bir kere çiftleşseydi. tadını alsaydı da sonra kısırlaştırırdık diyorduk. hani erkek sonuçta :)
veterinerleri biraz daha zorlayıp olmadı kısırlaştıralım o zaman.

mama olayında ise şok oldum! beni kazıklıyorlarmış demek. bugün veterinere (moda) not bırakmaya gidicem. gittiğimde de mama sorarım artık.

cevap veren herkese çok teşekkürler.

mama olarak da hill's, iams falan alabilirsiniz. aralarinda cok da fark oldugunu sanmiyorum. zaten pahali mamalar. ama market mamalarina gore daha besleyici, tok tutucu ve uzun vadede problemsiz oldugunu garanti edebilirim.

duyuruda sormak varken neden sozlukte basligi var bunun ben cozebilmis degilim zaten :)

books.google.com.tr


çok uzun bir adres oldu:)) makale değil ama ordaki yazarlardan birinin yazınısından bir alıntı yapılmış hali var sadece. (nikhil p. varaiya)

internette şöyle bir sitede biraz bilgi var, bir bak istersen, umarım işine yarar

www2.cob.ilstu.edu

bi kısmını aldım yardım için teşekkür ederim, hala arayış içindeyim lütfen yardım :(

www.jbpub.com

bir de bu isinize yarayabilir www.slideshare.net

Mesut Mertcan?

mesut ertugay

(bkz: mustafa yolaşan)

evet, mustafa yolaşan ben de hatırlıyorum

Çetin Çeki.

Hayır baktım hiçbiri değil. Mustafa yolaşan zaten değil o pazar95 adlı programı sunuyordu benim dediğim ana haber sunucusu

mehmet alkas?
zafer kirazli?

yok baktım bunlarda değil ya ana haber olmayabilir bu arada ama kesinlikle haber sunucusuydu trt de o yıllarda :S

benimki de oynuyordu o kadarken ama şimdi hiiiç tınlamıyor.

efenim nacizane yorumum şudur ki en nihayetinde bir heyvandır, yarın öteki gün unutur gider, kucağınıza, yanıbaşınıza alıştırırsanız tadından yinmez, çok da sevimliymiş kerata

kablo düzenleyicilerinden kullanabilirsiniz

images.gittigidiyor.com
www.gold.com.tr

kablolara gittikçe ustune su puskurtun

eski bi kaç kablo bulun kemirsin oynasın çocuk.
bu arada çok güzel lan bu eşoleşek.

bi kere söyliyim; bunun resmini buraya koyup bizim niye ağzımızı sulandırıp komaya sokuyorsunuz ne gerek var? maşşallah ya acayip tatlı!

benimki kulaklıklara takmıştı. çantanın ağzını kapatmazsam içine girip buluyordu kulaklıkları. kaç tane parçaladı öyle, bir şey yapamadım. ama daha dikkatini çekecek bir şey bularak onu uutmasını sağlayabilirsin.

analı babalı büyüsün :)

kablonun üstüne kolonya gibi koku verici birşeyler sıkın, hem kokusu hem de tadı hoşuna gitmeyeceği için yanına pek yaklaşmaz diye düşünüyorum.

sakın ola, eski bir kablo verip de oynatmayın, bundan sonra tüm kabloları oyuncak olarak görür.

kablolara yaklaşırsa su sıkın ama siz evde yokken bunu yapmaması için acı spreyler var. petshoplarda bulabilirsiniz. kablolara onlardan sıkıyorsunuz yememeye başlıyor. bir kaç kez yaparsanız, bir daha da çok gitmiyorlar zaten. (öğrenilmiş çaresizlik)

kablo ile oynaması çok tehlikeli, ev hayvanlarının kaza ile ölüm sebeplerinin başında elektrik çarpması geliyor, unutmayın!

kablonun üzerini battaniyeyle kartonla falan örtün ki görmesin, başka çare yok çünkü oyun oynama güdüsünü durduramazsınız

tabii ki "pardon"

fasulye

şans kapıyı kırınca
her şey çok güzel olacak
neredesin firuze

kutsal damacana. bin kez izlesem usanmam.
bir de, neşeli hayat (ama o güldürdüğü kadar düşündürüyor da)

beynelminel

pardon beynelmilel idi
alkislarlayasiyorum.com

bayrampaşa ben fazla kalmayacağım

güneşin oğlu, komedi unsuru gayet fazla

çemeks

champions league

çempiyıns diye okunuyor.

şameks

şameks evet.

daha 1 ay olmuş alalı, bir de sokakta yaşadığı için yabani duruyordur sana. biraz şefkat, biraz zamanla sahibinin kokusuna, huyuna suyuna alışacaktır. acele etme, kediler ağır ağır ilerleyen acayip hisli hayvanlardır ve kolay kolay kapılarını açmazlar insanlara.
biraz zaman geçince alışacaktır sana.

insanların huyları nasıl değişikse kedilerin de öyle. bazı kediler bazı kokulardan huylanıyorlar. bazıları hoşlanıyor. örneğin çoğu kedi parfüm-kolonya vb kokuları sevmezken benim büyük kedim bebekliğinden beri çok hoşlanır. elimde parfüm kokusu olsa gelir koklar, yalar. banyodan çıktığımda bornozla biraz otursam gelir hemen kucağıma çıkar mayışır.

oysa küçük kedimin umurunda bile olmaz. yoksa hoşuna giden bişi olsa fırsat vermez kendi çıkardı kucağıma.

çok dert etmeyin. belki sabundan bile huylanıyor olabilir.

sigara içiyorsanız, beraber yaşadığım 2 kedi de kokusundan hoşlanmıyor, ondandır belki?

Kedimi ilk aldıgım sıralardan beri sigara içerdim ondan olsa gerek benimkisi pek takmazdı sigara kokusunu.. ama severmiydi? hiç sanmıyorum.. Acayip koku alma yetenekleri var.. Özellikle kolonya kokusunu uzaktan alır almaz direk başlardı kaçmaya,, Özetle alışır zamanla, hele bi sana alışsın sonrasında sırf kokunu almak için bile yanına gelicektir :) Üzülme yani arkadaşlarında dedigi gibi geçici bir durum bence..

her kedinin huyuna göre sevmediği kokular var. garip ama salatalık kokusundan bucak bucak kaçan bi kedim vardı. salatalık yiyorsam fırlar evin diğer ucuna gider, sinir olurdu. ayrıca bi de kedilerde insan kokusundan hoşlanmama vardır. bu yine huya göre değişkenlik gösterir ve bazı kediler rahatsız olmaz ama çoğu kedi, kendisine insan dokunduktan sonra uzun uzun yalanır. insan kokusunu üstünden atmak ister. kediler başka bir canlı gibi kokmak istemezler. kendi kokularını korumaya çalışırlar. kedilerin her yere, eşyaların köşelerine filan yanaklarını sürtmesi hatta insanların bacaklarına sürtünmesi de benzer sebeptendir. kendi kokularını bırakmak amacındadırlar. çünkü kendileri gibi kokan şeylerin etrafında kendilerini tanıdık bir çevrede ve rahat hissederler. özellikle sokak kedileri, insana alışkın olmayan kediler böyledir. sizinki de sokakta yeni geldiği için böyle bir hassasiyet gösteriyor olabilir.

niye kediye hohluyorsunuz? bana da birisi (tanıdığım biri bile olsa) durup dururken hohlasa, koklamam kaçarım. ayrıca kedi bunu kıhlamak olarak algılayıp saldırı addedip kaçıyor olabilir.

havanın güzel olduğu bir gün caddebostana gideceksin Burger King den hamburgerini yanındaki migrostan da soğuk biranı alacaksın doğru denz kıyısına
Dönüşte de tam karşısındaki cafe neroya oturup keyfini çıkaracaksın

adalar. özellikle büyük ada. faytonla bir küçük tur, ardından da istanbula karşı rakı-balık. ohhh:))

üye olunca her çarşamba sonraki hafta yapılabilecekleri yolluyor. üye olmadan da bakabilirsiniz tabi

lecool.com

ben stiller filmlerine de bakabilirsiniz.

jack black filmlerine de bakabilirsiniz.

mesela year one?

good luck chuck , ben bayılıyorum,yalnız pek aile işi değil şimdiden uyarayım

brüno ve borat

judd apatow un herhangi şekilde içinde oldugu filmlere göz atabilirsin:

(git: www.imdb.com)

ateşli piliç tavsiyem :)

eurotrip & boat trip

bruce almighty, zohan'a bulaşma

eh, kill bill tabe...

(bkz: memento)

intikam denilince oldboy filmini anmamak saygısızlık olur.

(bkz: cape fear)
(bkz: #1847914)

la pianiste

(bkz: death sentence)

(bkz: vengeance trilogy)

(bkz: c'era una volta il west)

(bkz: alin yazisi)

(bkz: the revenge)
(bkz: medeleine stowe)
(bkz: kevin costner)
(bkz: anthony quinn)

36 Quai des Orfèvres; konusu "intikam" etrafında dönmese de süper filmdir.

payback var...

(bkz: the crow)

monte cristo kontunun filmi vardı.

law abiding citizen sinemalarda. adamın ailesi öldürülüyo, işin içindeki herkesi kovalıyo herif. sonu hariç çok iyiydi.

esas film taken; liam neeson var, ortalığı dağıtıyo.

(bkz: intikam filmleri)

ihanetin bedeli
pierce brosnan oynuyor, konusunu anlatmayım çünkü düğüm sonunda çözülüyor. ama güzel

ailen anlayacaktır zamanla. :) ama sevmelerini sağlamazsan zehir olabilir evlilik.

ne yapıyorsan ama başkasının söylediği şeyi yapma. mutlaka pişman olursun.

Yorum yapabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyaç var. İçtenlikle soruyorum, eğer üzerinde düşünmediyseniz düşünün diye:

- Yaşınız kaç?

- Farklı ailelerde yetişmiş olmak sizce ikinizi hiç bir zaman ve hiçbir koşulda mı zorlamaz?(Şu anda zorlamıyor olabilir, ama zorlu durumlarla karşılaşan 'çoğu' insan -istisnalar müstesnadır- sonradan enjekte edilmiş olan ve benimsediği zannedilen tavırlardan ilk öğrendiklerine geri dönebiliyor; bunu bilmek için tecrübe gerekir; tecrübe de aynı şeyin x yıl tekrar edilmesi değildir.)

- Ailenizi reddetseniz bile, bu durumu olağan karşılayıp ailesi hayatta olduğu halde ortalıkta olmayan bir muhatap(damat)la toplumun karşısında nikah kıydırmayı kabul edecekler mi? (Millet boş durmaz sorar, "Bunun ailesi yok mu? Varsa nerde? Kızınızı istemeye kim geldi?" diye. Ha, bunlar saçmalık olabilir ama kızın ailesi bunu dert ederse, bunlarla başa çıkmayı veya gereğini soğukkanlılıkla yapmayoı kabul edebilir misiniz? Özetle, hayat bilginiz bu tür şeylerin üstesinden gelmeye müsait mi?)

Sanırım bu iş sandığınızdan da zor olabilir. Ama dediğim gibi ek bilgiler lazım ki, sizi durduk yere demoralize ediyormuş gibi olmayayım.

@Parole Unique

Her türlü fikire ihtiyacım var. O yüzden herşeye açığım. Vurun öldürün.

- Yaş 26 bitiyor.

- Son 3 yıldır beraber yaşıyor gibiyiz zaten. Yediğimiz içtiğim ayrı gitmiyor. Tüm süre boyunca da ikimiz ailelerimizden uzaktaydık. Bir çok sorunu kendi başımıza aştık. Ama tabi ki evlenince durum daha da değişebilecektir. Ama buna dayanmaya da hazır hissediyorum kendimi.

- Ailemi reddetme noktasına kadar varırsa zaten bir şey yapamam. O duruma gelirse kendimi tamamen çaresiz bir halde bulurum gibi geliyor. Çünkü dediğiniz gibi, o halde kızın ailesi beni kabul eder mi; sanmıyorum onu.

benzer bir mevzu yaşayıp tam anlamıyla çözemediğim için kendimi sorduğum soruları sorayım sana, kendine sor burada cevap verme.

ailen senin mutluluğunu ne kadar düşünüyor(senin için herşeyin en iyisini onlar mı biliyor, yoksa senin nasıl mutlu olduğuna değer mi veriyorlar)?
ailenin senin bir prensesle mi evlenmeni istiyor?
ailenden ekonomik olarak bağımsız bir şekilde yaşabilirmisin(meslek, çevre, yetenek vs. yeterli mi?)

Tabii maksat vurmak, öldürmek değil. Dediğim gibi tecrübe de yılla ölçülmez. 50 yaşında olup 30 yıldır aynı şeyleri yaşayan adamla 35 yaşında olup muhtelif koşulları yaşamış adam farklıdır. Ama ummadığınız şeylerle karşılaşabileceğinizi aklınızda tutun.

Ailenizi reddedip karşı tarafça kabul edilseniz bile, yarın öbürgün işler ters giderse ailenize ram olmayı mı seçeceksiniz (hata yaptığınızı mı kabul edeceksiniz) yoksa yolunuzu daha önce çizdiğiniz gibi yine çizebileceğiniz için sağlam mı duracaksınız?

Öte yandan, siz reddetseniz de ve aileniz mırın kırın da etse sonunda (siz de nihai olarak aile olma yoluna girdiğiniz için) herşeye rağmen ilişkiniz tamamen kopmayacaktır büyük ihtimal.

Her türlü terslikte ve herkese (kan hısımlarınız -kendi kanbağı aileniz-, müstakbel sıhri aileniz -evlilik yoluyla edineceğiniz aile- ve dahi müstakbel eşiniz) ve kendinize karşı başınız dik alnınız açık olacaksa, durmayın derim. Bu işler içinde bulunulan anın gazıyla, heyecanıyla değil; uzun vadeli, aklı başında projeler ve kararlılıkla aşılabilir.

Aslında ben "bildiğini okuma" taraftarıyım, ama desteksiz dayanaksız olmaz, "okuma"dan önce "bildiğinden" emin olmak gerek. Kolay gelsin diyorum.

Edit: İmla

eer o kişi ile mutlu olacağını düşünüyorsa ailen zaten ailesini sorun edeceğini sanmam. ama belki de senin mutlu oalbileceğine inanmadıkları için bunu ileri sürüyor olabilirler.

bilemiyorum tabi belki aileler arası ekstrem (ekstrem ne yae) bir fark vardır, ya da mesela evlenceğim kişinin babası karanlık birisiyse mesela aile her trlü karşı çıkar.

ayrıca bu aradaki uçurumlar aileyi geçtim gelecekte sizin aranızda bile büyük aşılamayacak sorunlar çıkarabilir. iyi ölçüp biçmek lazım. yani 5-6 senede tanımadım mı ben karşımdaki insanı dememek lazım, 10-11 sene flört edip birbirini tanıyamamış isnalar var, ki benim ailemde böyle bir durum var.

bilemiyorum, ailenin tepkisinden çok sen bu aradaki uçurumları düşünüp karar vermelisin. 5 senede ben karşımdakini tanıdım demeyip gerçekten daha objektif bir biçimde bakmaya çalış gelecekete karşına çıkabilecek sorunları görmeye çalışıp ölçüp biç. gene sonunda doğru yolu ne ailen ne de bir başkası değil sen kendin bulacaksın. bütün bu olumsuzluklar kötü bir evlilik yaşayacağını gstermeyebilirde, belki bir çok birbirine uyumlu, teoride uyuşan ama pratikte ilişkiyi yürütemeyen çiftlere göre daha başarılı olabilirsiniz.


ne olursa olsun en olmadı boşanırsınız bter gider. o kadar da büyütmemek lazım bazen de. hayatın ne getireceği bilinemez tabi, işte bu yüzden hayat güze. ne güzel yae hayat : ))

konuya birebir örnek teşkil edemez elbette ki ama yine de örnek vereyim dedim benim dayım da zamanında bir kızı çok sevip yıllar süren beraberlikten sonra evlenmek istedi, fakat aileler istemedi, anlaşamadı... kavga kıyamet koptu en sonunda ayrıldılar. dayım başkasıyla o sevdiği kız başkasıyla evlendi.yıllar sonra gelinen sonuc: dayım o evliliğini çocuğa rağmen yürütemedi, kadın da çocuğuna rağmen kendi evliliğini yürütemedi ikisi de ayrıldılar. şimdi yeniden biraraya geldiler. dayımın ailesi ise zorla güzellik olmadığı için şimdi o kadını da kabul etti, yaşayıp görmüş oldu her iki taraf da. ha olan evliliklerindeki cocuklara oldu sonucta ama şu anda mutlular, en sonunda.

hakkatten dert iş yahu. geceleri uykularım kaçar oldu... işe kan çanağı gibi gözlerle gidiyorum her sabah... sağolun yorumlar için.

"ailesini koynuma almayacağım"

şu edit imla denilen lanet şeyi duyuruda da gördüm ya gidip kafamı duvarlara tek tek vurmak istiyorum.

nedir bu ya??? bunu kasıtlı mı yapıyorsunuz?

kardeş sen delimisin? sen hala gelip buraya ne diye cevap istiyosun kardeşim? sanane yahu aileler arasındaki sorunlardan? senin tek sorunun şunlar arkadaşım. senin arkadaşınla olan sorunun, senin ailenle olan sorunun, senin onun ailesiyle olan sorunun. bunların hiç birinde sorun yoksa ve aynısı arkadaşın içinde geçerliyse ailelere diyecek tek bi laf var. "fazla konuşmayın artık" bu kadar.

ha bide yok öyle aileyi reddetme gibi aptal aptal son derece gereksiz laflar duydum zaten öyle bişeyi yapamazsında hani milletin kulağına salak salak şeyler kaçırmayın.

bu aileleri anlamak mümkün değil.

kendi ailenizi kurma aşamasına geldiğiniz halde aileniz hala karar vermenizde faktör oluşturuyorsa evlenmeye hazır değilsiniz.
ya da
herhangi bir üçüncü şahsın, (annenizin, babanızın, kardeşinizin, arkadaşınızın, patronunuzun, başbakanınızın, tsk genel sekreterinin vs) fikri sevgilinizden ayrılmayı düşünebilmenize sebep oluyorsa, evlenecek kadar aşık değilsiniz.

sakın aileyi dert etme sevdiğin kızla evlen. aileler evlatlarının en iyisine layık olmasını ister ve onların, iyi aileler, zengin, hali vakti eşler sayesinde mutlu olabileceğini zanneder (çünkü onların zamanında görücülük usulü vardı, yani mantık evliliği) yani aileler aşkın ne demek olduğunu bilmezler, evlenmek için gerekli kıstasların içinde "aşk" yoktur onların lugatında. ama sen sakın bir önceki nesil gibi düşünme, görücülük işi bitti. artık kimin yanında mutluysan orda olmalısın. ve bence senin ailen, son bir baskı yapıyor belki vazgeçersin de daha iyi ailesi olan bir kız bulursun diye. ama pes etmediğini anlayınca mecbur kabul edeceklerdir.

seni evlatlıktan reddetmezler de böyle bişey için merak etme. ne bu yaa, adam mı öldürdün ki naaptın?