sözlükten guru'ya mesaj atın, o prosedürü daha iyi biliyordur. yardımcı olur.

guru'ya da yazdım şimdi, umarım cevap verir..

Selam. öncelikle basınız sagolsun.

4 yıl evvel kaybetdigimiz eski otel misafirimizn facebook sayfası sürekli acık.

silinme olayı nedenmiş şaşırtıcı. bence şifresini vs bilen birisi kapatmıs olamaz mı ?

selamlar, teşekkürler. Maalesef ailesinde yok şifresi, başka da en azından bizim bildiğimiz kimsede yok. tahminim kendine vazife edinmiş biri, facebook'a bu kişinin vefatını yazdı ve facebook da hesabına mesaj attı, mesaja cevap gelmeyince 2 hafta içinde kapanıyormuş. bakalım, her şartı zorlayacağız açtırmak için..

alternatif olarak: facebooka girmek icin kullandigi telefon veya bilgisayarda otomatik kayitli degil miymis sifre? her seferinde yaziyor muymus ya?

email i icin de gecerli degilse bu durum facebookta sifremi unuttum yapin? facebook icin gecerli mi bilmiyorum ama bazi siteler emaile gondermek yerine telefona da gonderebiliyor yeni sifreyi.

benim 2 3 sene once olen tanidigin hesabi hala acik millet yaziyor dogumgununde falan.

facebook, bir talep gelmeden ya da hesap kendisi kapatılmadan o hesabı kapatmaz ya da kapatılması mümkün değil. ben de bir iki yıl önce trafik kazasında kaybettiğim iki arkadaşımın hesaplarına bakıyorum arada. ailesi yakınları yorum bırakıyor. ikisi de açık hesapların.

şifresini bilen birileri olabilir. durumu bu şekilde detaylandırmanız lazım facebook'a. bir de vefatının ve yakını olduğunuzun kanıtı gerekiyor diye biliyorum. öyle dışarıdan birisi kapayın ya hesabı derse de kolay kapanmaz. siz elinizde bu tür kanıt belgelerini şimdiden bulundurmaya başlayın.

kendim ettim kendim buldumsu gibi geldi bana.

not: yorum katıp kıçımdan uydurdum.

bite your tongue ağzından yel alsın gibi bi şey ama kalan kısmını da katıp yorumlayamadım

Bile bile lades

Ben bu konuda deneyimliyim, bunu daha once yaptim ve kotu bittigini biliyorum, olmasi gerek

Ve tasted blood olmasi gerek

"Sütten ağzım yandı, yoğurdu üfleyerek yerim" gibi olabilir. Ama tabii saksıya fesleğen gibi oturturum gibi bi anlam çıkmaz.

ilk bakışta "bile bile lades" gibi geldi bana. ama ısırılan yer dil olunca "kötü şeyler oluyor ve ben susmayı tercih ediyorum" da olabilir.

bile bile lades değil, "bir olaydan ders çıkarmak" "kendim ettim kendim buldum" anlamı var.

kurt var, 9 kişi ile oynanıyor en az. mafya ve köylü gibi, hatta direk onun bir varyasyonu :)

biz şu şekilde oynuyoruz (9 kişilik olan)

bir adet moderatör
2 adet kurt
bir adet kız
bir adet kahin
bir adet avcı
bir adet amor/eros ne derseniz
2 adet köylü.

moderatör oyunu yönetir. oyun karakterlerin iskambil kartı yardımıyla rasgele dağıtılması, sonra herkesin gözlerini kapaması ile başlar. moderatör ilk turda şunları yapar;

1. kurtlara gözlerini açtırır ve kapattırır, böylece kurtlar birbirini tanır.
2. amor'a gözlerini açtırır, iki kişiyi (biri kendi de olabilir) aşık ettirir, gözlerini kapattırır.
3. aşıkların gözlerini açtırır, birbirlerini tanırlar.
4. kahin'e gözünü açtırır, istediği bir kişinin kartını ona gösterir.
5. son olarak kurtlar tekrar gözlerini açarlar, istedikleri bir kişiyi öldürürler. ölen oyun bitene kadar konuşamaz.
6. kurtlar birini seçerken gözünü sadece "kız" karakteri açabilir, ama kurtlara çaktırmadan yapması gerekir yoksa kurtlar onu indirir.

bu gözler kapalı bölümden sonra moderatör öleni ilan eder, karşılıklı konuşmalar başlar. bu kısım oyunun tartışma bölümüdür. tartışma kısmı, bir kişinin oy çokluğuyla öldürülmesi ile biter. moderatör ölenin kurt olup olmadığını ilan eder, ama karakterini söylemez. sonra gözler tekrar kapanır.

bu sefer amor bir daha gözlerini açmaz (aşık etti başta zaten) ama kahin yine birinin kartına bakar. kahin bir önceki el ölmüş olsa bile mod oynayanların bunu anlamaması için yine "kahin gözünü açsın, kartına bakmak istediği kişiyi göstersin, gözünü kapasın" gibi emirler verir. kurtlar da yine bir kişiyi daha indirir. oyun böyle devam eder.

tartışma kısmında kurtlar bulunur ve öldürülürse köylüler kazanır. kurtlar ölmeden belli bir sayıda kişiyi indirirse kurtlar kazanır.

amor'un aşık ettiği çift, her şekilde birbirlerini savunmak zorundadır. çünkü biri ölürse (oylama ya da kurt saldırısı ile) diğeri de ölür.

avcı ise, oyunun istediği bir kısmında, silahını çekip birini vurabilir. o el oylama yapılmadan biter.

böyle :) sorun varsa sor. 9 kişi üstünde köylü ve kurt ekleyerek devam edebilirsiniz. ama 8 ve altında oynanmıyor ne yazık ki, karakterleri modifiye etmek gerekiyor.

bi de mafya ve köylü'nün aynısı ise anlattığım kusura bakma :) başlıkta pek açıklamamışlar, ben de yazayım dedim.

süper :) ve baya da komplike bir şeymiş. ama denemeye değer. oynarken çıkmaza girersek özelden sorarım artık :) sevgiler

tabii ki, zaten ufak detayları oynadıkça kendiniz de ayarlarsınız :) bu arada kurt sayısını belirlerken şuna dikkat edin; mesela söylediğim 9 kişilik (1 mod 8 oyuncu) düzende 2 değil de 3 kurt olsaydı, oyunculardan biri zaten ilk elde kurtlar tarafından öldürülüyor, 7 kişi kalıyor, birine oylama açıldığında 3 kurt ve 3 köylü oylamaya girecektir. ilk elden oylamada eşitlik elde edecek kadar sayıda kurt olması oyunu bozar, azaltmanız lazım.. gibi.

ha bu arada 9 kişiden azsanız eğer, "çırak" diye bir karakter icad ettik test aşamasında :) onu da deneyebilirsiniz. iki kurt yerine bir kurt, bir de çırak oluyor. çırak ve kurt birbirini görmüyor, yani iki kurt gibi beraber karar vermiyorlar. çırak, oyundaki tek kurt öldürülürse eğer kurt olarak devreye giriyor. bu şekilde oylamada kurtların hemen çoğunluk elde etmesini engellemiştik.

kısaca, oyun bu şekilde, ama siz oynadıkça ufak detayları değiştirebilirsiniz :) avcı karakteri de öyle değildi mesela, biraz daha dramatik hale gelsin diye öyle yaptık, gaza gelip çekip birini vuruyor filan :)

iyi oyunlar.

Askerlik şubeni ara sor önce. 20 yaşına kadar tecil hakkın olması lazım. Muhtemelen yoklama kaçağı mevzusundan dolayı mahkemeye falan verilebilir bir para cezası ödersin. Ama yaşın/durumun müsaitse hadi askere dememeleri lazım.

Üniversiteye hazırlanmak tecil sebebi aslında. Sınava gireceğini belgeleyip tecil alabiliyorsun ama yoklama kaçağı durumuna düştükten sonra tecil hakların yanıyor diye biliyorum. Yine de bana çok güvenmeyin.

tecil hakkın kesinlikle yanmaz gidersin ne kadar tecil hakkın kaldıysa ozaman kadar kullanırsın bir de üstüne senin şuben kaç tertip asker gönderiyorsa o kadar süre beklersin. askeri hastaneye yollayacaklardır seni yoklama için. sakat bir durum yok.

Yoklama kaçaklığı önemli bir şey değil; istersen şubeye git hemen tecil ettir, istersen de bekle üniversiteye girdiğinde kendiliğinden hallolur.

ne tarz bi eğlence arıyorsunuz?

genel olarak.
(bkz: küçük park)
(bkz: alsancak)
spesifik olarak tarz bilmek lazım.

böyle gençlerin takıldığı, müzikli, içkili, danslı manslı bi şeyler :)

alsancakta genelde bar gruplarının çıktığı bios, boombox, opus olabilir. daha janti bişeyler arıyorsanız bornovada ooze venue.

simon pegg'in diğer filmlerini izleyebilirsin. hot fuzz vs.

"zombieland" biçilmiş kaftan izlemediyseniz, hem de aynı tarz bir film.

bir de son dönem izlediğim filmlerden aklıma "the men who stares at goats" geliyor. tarzı aynı değil ama hem eğlendiriyor, esprileri cidden akıl dolu hem de tempolu namussuz :)

ha bir de "shaun of the dead" in ekibinden bu sefer amerikan aksiyon filmlerini ti'ye alan "hot fuzz" var; o da iyi, güzel, hoş.

black books diyorum dizi aslında kendisi ama simon pegg filmlerinde oynamış elemanlar oynuyor gayet de komik.

everything you need to know about time travel benim çok hoşuma gitmişti.
dur bakayım belki ismini yanlış hatırlıyorum.
tüh yanlış hatırlamışım valla :)
frequently asked questions about time travel olacak. pardon.
www.imdb.com

@kediebesi

bu filmle ilgili hiçbir şey bulamadım hiçbir yerde

big nothing önerebilirim + seth rogen ın tüm filmleri. (başta pineapple express)

big nothing i izledim, cidden iyiydi. diğerine de bakacağım..

ya meğer ben sizin aradığınız şeyi biliyormuşum ki :D

www.youtube.com
bir bakın bakim...

@kediebesi teşekkürler, sözlükteki yorumlara da baktım güzele benziyor. shaun of the dead gibi dememin sebebi sadece kaliteli zombi-komedi filmi aradığımdan değil, shaun of the dead gibi kaliteli komedi aradığımdandı. yoksa piyasa osurup, sıçıp, yere düşüp güldüren milyorlarca komediyle dolu.

hangover, knocked up ve superbad de iyidir.

powerdvd vardi, hala varsa.

km player
power dvd

Windows Media Player, VLC,
herkes oynatir DVD...

gom'un adı güzel geldi bi deniycem onu bakalım. saolun.

nezih rockbar?
bi zamanlar yolcu vardi sanirim sakaryanin paralelinde, gölgeye, limona nazaran daha havadardi en azindan.

nezihten kastım 16 yaşında bir kız çocuğunun zihinsel sağlığına zarar vermeyecek ve kaliteli bir mekandı:)

ama evet nezih'le sınırlandırınca geriye pek bir alternatif kalmıyor:)yanında biz varız nasılsa; sadece müziği güzel ve sert olsun, bir de havadar olsun bizim olsun!

manhattan olabilir mi acaba?

aslında ssk işhanındaki bir yere giderseniz gördükleri şık bir tecrübe olabilir 16 yaşındaki bir kız için. şıktan kasıt pek iyi anlamda değil tabi:) en azından öyle bir yere gidilmesi gerekiyorsa kalabalık gidilmesi gerektiğini aklına şimdiden yazar.

manhattan'a rep verdim ben de. hem bonus olarak çeşitli rak gruplarından elemanları görebilir oralarda, doğumgününün sürprizi olur o da. ayrıca gayet doğumgünü kutlanabiliyor, sahneden anonstur vs.dir (tabi böyle şeyleri seviyorsa) hepsi yaptırılabilir. müziği pek sert sayılmaz ama güzel (gerçi öyle çok gitmedim, bana öyle denk gelmiştir).

onun dışında tunalı'da birkaç yer var ama canlı müzik olayını pek bilmiyorum. bütün apartmanı bar-pub tarzı yerle dolu olan bir bina vardı bestekar'da, crow corvus vs vs biraz kalabalık hepsi ama eh bir köşeyi tamamen kapatırsınız, kalabalık pek dert olmaz gibi.

ne zamandan beri barlara 16 yaş alınıyor,bildiğim sınır 18,zaten sakarya çok yanlış bir tercih,yaş konusunu araştırın bence.

Nezih barlar genelde kanunla başlarını derde sokmamak için 18 yaş altında gördükleri kişilere kimlik sorar ve almaz. Böyle katakulliye meraklı yerlere girebilir ancak 16 yaşındaki kız. Ha derseniz 16 yaşında ama 25 gösteriyor diye o zaman kimlik sormazlar elbette. Az önce zirveden geldim, mekan yaklaşık 10 kişilik grubu kapıdan çevirdi yaşları 18 altı diye, çoğu mekana 10 kişi giderseniz önünüze kırmızı halı sererler ama ne derece nezihtir orası tartışılır...

teşekkürler tavsiyeleriniz için. manhattan gerçekten iyi bir fikirdi ama biz hiçbir yeri beğendiremedik kardeşimize ve sonunda kızılay'da trafo'ya gittik. cumartesi günleri rock'n roll ve blues yapan bir grup çıkıyor, tavsiye ederim birkaç kez gitmeme rağmen sıkmadı.

18 yaş konusuna gelince, hayır yaşını gösteriyor; ancak saklıkent dışında bir yerde sorun olmadı şimdiye kadar.

tekrar teşekkürler, iyi geceler..

"rebulmen"

Kibris Sehitleri Caddesi'nde acik parfum satan yerler mevcut.

valentino...

veya paco rabanne xs

emporio armani.. ykm veya büyük kozmetik (alsancaktakinin adını unutum) lerde vardır...

"iceberg twice"

Bana daha koklamak nasip olmadı ama kız arkadaşım benim için amerikadan parfüm almak için biraz araştırmıştı, sonuç olarak Armani acqua di gio ya bayılmış...

"Hugo Boss - Boss" , üstüne tanımam. tavsiyem açık parfüm satan yerlerde bir test et orjinalini öyle al.

armani code (black code mu ölee bişi)
snıff snıff .çogzel.

212 men e bayılıyor kızlar. benden soylemesi

hafif bir şey arıyorsanız ultraviolet, kızların "aman allahım bu da kim?!" sorularına muhattap olmak istiyorsanız da roma uomo'yu bir deneyin; teşekkürleri bana özelden iletin ,)

ysl'den kouros
fransızdan şaşmayın, amerikanlar, kokulu sudur çok çok.

bence babalar değil, ablalar diye başlamalıydınız soruya..

burberrys weekend.

212'nin orjinali iyidir, kokusu güzeldir bende kullanıyorum.
ama son zamanlarda herkes "lacoste red" diyor. denemedim henüz ama baya övdüler.

hugo boss no6.

ucuz ve rahat olmasi onemli bence.

ayrica garsonlar akilli insanlar olmali. servis onemli. hizi, kalitesi, yemek varsa lezzeti onemli. simdilik aklima gelenler bunlar.

ha bi de wireless

müşteri çağırmadan garson gidip kafasına göre 'bir arzunuz var mı' gibi sorular sormamalı, yani adam bir kahve içerek 10 saat o masayı işgal edebilmeli ve kimse ses etmemeli ki son yıllarda gelen dünya cafe zincirleri bunu prensip edinmişlerdir.

ayrıca internet. ve türkiye gibi genç nüfusu falza olan ülkede, çalışma masası (beşiktaş starbaks ta var).

dizaynda çok önemli.

cesiti bol olsun ve en az 1 urunde uzman olsun.
mesela kahve de uzmansa butun dunya kahveleri bulunsun. çayda uzmansa yine ayni sekilde.
aman fal bakmasin, baktirmasin!!

yaratilan atmosfer onemli. benimseyebileceginiz, rahat hissedebileceginiz bir ortam yaratilmis olmali.

muzik olmali ama abarti degil, gayet dinlendirici muzikler. hafif jazz gibi olabilir, ne bileyim kafe muzikleri iste. arka tonda keyif verecek muzikler.

yediğin içtiğin şeyin standardının olması çok önemli. bir gün yeyip ohannes negzel dediğin şey bir başka gün sipariş verdiğine pişman etmemeli. dahası mekanın aşçısı bir şeyi güzel yapıyorsa ve adamın bu meziyeti sayesinde mekana gelen giden oluyorsa adama emeğinin hakkını versinler bir de. çünkü türkiye kafe işletmeciliğinde gelenek gibi, bir süre sonra sevdiğin şeylerin vasatlaştığına şahit oluyorsun sebebi onu hakkıyla yapan şef orda durmuyor patron efendi paracıklarına kıyamıyor diye...

rahat koltukları ve sandalyeleri olmalı. beleş wifi olmalı. fiyatları uygun olmalı mesela bir çay 5 ytl, bir kahve 7 ytl olmamalı. oluyorsa da çay ajda bardak x 3, kahve 300 ml olmalı.

sagda solda, kenarda yanda "gardaaass naabiyim palmiye kafede takiliyok sen naabiyon" gibi konusan tipler olmasin da gerisi muhim degil

kamera koymayin, cok rahatsiz edici. gerekirse kapiya bir eleman koyun, begenmedigini iceri almasin

müzik çok önemli bir etken. benim çok sevdiğim müzik tarzını bir başkası hiç sevmez ve o mekanı sevmeyebilir. mükemmel kafe oldu sana mükemmel olmayan kafe. kişisel beğeniler değil de genel düşünürsek, kafeyi güzel yapan garsonlarıdır. ne müşteriyi ilgiye boğacak ne de ilgisizlikten çıldırtacak. ortadan gidecek.

burda yazılanlar uygulanacaksa ankara'da olsun bizim olsun!

bi de askıda kahve uygulaması olsun:)

fiyatlar ve tabakta gelen yemek miktarı arasında bir orantı olsun. mesela 20 ytl vericeksem bile en azından "oha çatlıcam birazdan, 3 gün bişi yemem" demeli insan.
garsonlar kararsız müşteriye tavsiye verebilicek kadar bilgili olsun menüyle ilgili.
menüde çok fazla seçenek olunca da insanın karar vermesi çok zor oluyo
ayrıca müzik çok yüksek olmasın
koltuk falan olcaksa deri olmasın, insan terliyo, koltuğa yapışıp kalıyo...
ortalıkta 80 tane garson olduğu halde bir şey isteyebileceğim bir garson bulamamak da çok gıcık oluyor. bazı kafelerde bir bakıyosun 3 tane garson var, ama her biri 10 masaya bakıyo ve çok da güzel yetişiyorlar.
ayrıca starbuckstaki gibi kendi aralarından espri yapıp eğlenen çalışanlar insanı güldürüyo, mutlu ediyo falan...
ayrıca mesela bazı kafelerde olduğu gibi "hayalinizdeki salata vs" uygulaması da güzel olabilir.

Sevdiklerinle gidip, mutlu olduğun yerdir...

kapidan girdiginiz anda apayri bir yerde oldugunuzu hissetmelisiniz. canalici nokta mesela varoslarin icinde bile olsa kapidan girdiginizde paris'te italya'da nisantasi'nda oldugunuzu hayal edebilmenizdir. (sehir ve semt temiz, nezih olmalari acisindan ornek secilmistir, yoksa onyargi kotu bisi) gerek dekorasyonu gerek muzigi gerek hizmeti ile insan rahat etmelidir. sokakta ne olup bittigi ile ilgilenmemelidir. o kafe kacis noktasi olmalidir. insanin kendini kendinde bulabilecegi bir yer olmalidir. nasil olacaksa artik, siz sordunuz valla..

garsonlar guleryuzlu olmalidir ama bunu icraate dokmelidirler. misal gelen musteriye hal hatir sorulmalidir. mumkunse kisa gundelik ama pozitif sohbetler edilmelidir. ne olacak memleketin bu halinden ziyade kazaginiz hos durmus olabilir. yapmacik olmamalidir tabii bunlar. halk alisik degil bana sarkti manyak mi bu tarzi bakislar ve yorumlar duyulabilir.

yukarida yazilanlar bu tarz bir hizmet goruldugu icin aktarilmistir. hayal urunu degildir.

İçki kesinlikle olmalı. Fakat hadi ver bi bira votka limon getir şeklinde içkiler değil daha çok kokteyller ve farklı tatlarda içkiler bulunmalı. Ortamın çok aydınlık olmasını tavsiye etmem loş ışıkta insanlar daha rahat oluyorlar.
Garsonlar rahatsız etmemeliler. fakat müşteri ilişkileri her zaman iyi olmalı. Özellikle kalabalık olan gruplara karşı sanki sürekli o mekanda takılıyormuş ve çok iyi birisiymiş gibi hal hatır sorup müşteriyi memnun etmeliler.
Duvar renkleri çok açık renkler olmamalı.
Marjinallik adına her cafe de bulunan resimler konulmamalı.
Mümkünse garsonlar tek tip kıyafet giymemeli spor olmalı rahat davranmalılar.
Patron herkesle kanka ayağında olmalı(oraya gelecek müşteriyi en azından 10 ile katlar)
kendin çal kendin eğlen tadında duvarda bir iki gitar bağlama türevi enstrümanlar olmalı bu tip şeyler samimiyeti arttırıcı unsurlardır ve cafenin daimi müşterileri oluşur.
Menü kesinlikle yemek ve içki menüsü olarak ayrılmalı
Çok ucuz olmamalı insanların aklına başka sorular gelecektir.
çiftler ve gruplar için özel 2 bölme olmalı
nargile olmamalı zira bütün o koku eğer önlenemezse hoş olmaktan çıkıyor
Wireless vazgeçilmezdir. Kesinlikle olmalıdır.

Malesef ki menülerde özenti bile olsa ing. çok yer vermelisiniz başka türlü ilgi çekemiyorsunuz.


vs vs vs..

çalan hoş müzik, çalışan insanların müşteriye samimiyet/saygı arasındaki tutumları,siparişin geç gelmemesi, siparişin verilen paraya değmesi, müşteriyi memnun etmesi. ortamda televizyon vs. izlenmemesi, kafenin çatı katına sahip olması, rahat ve kasmayan ev ortamı havasındaki dekorasyon, farklı odaların olması vs.

dekorasyon önemli bişey. şu, duvar boyunca devam eden, sıra gibi koltuklar olmamalı. kimse tanımadığı bi insanla yan yana oturmak zorunda kalmamalı. bi de bence hafif kapalı mekanlar daha sıcak oluyor. cephesi tamamen cam olan yerler biraz rahatsız ediyor, sokakta gibi hissediyor insan kendini. bence içerde yumuşak ve sıcak renkler kullanılmalı, çok aydınlık ya da çok parlak, yanarlı dönerli olmamalı ortam. kesinlikle yüksek müzik olmamalı. bi de insanlar bi mekanın pahalı olup olmadığına genelde çay ve kahve gibi basit şeylerin fiyatını değerlendirerek karar verir. bu gibi temel şeyleri pahalı yapmayın derim.

bir kahve icmeye gelen insanla, butun gun orada kalmak isteyen insana farkli politika uygulamali. Insan elinde kitabiyla, dokumanlariyla, veya baska bir seyiyle en son ne zaman bir sey siparis verdigini dusunmemeli.

hazır kart ise; *111#
faturalı ise; ULUSLARARASI yazıp 2222'ye mesaj yollayarak..

www.turkcell.com.tr

benim faturalı turkcell hatla 2 sene evvel abd'ye gitmiştim. hiç konuşmadığım, 2 mesaj attığım halde o ay 280 küsür bi şey gelmişti. meğerse açık olduğu her an yazıyormuş şerefsiz! ben de bilmiyordum, lanetlemiştim telefonu; pilini, sim kartını, kapağını falan çıkarıp ayrı ayrı yerlere koyuyordum! işe yaramıştı, tavsiye ederim:)

cidden tam bilmiyorum ama o açık olduğu sürece yazma işini bi öğrenin, hat sinyali aldıkça yazıyor muymuş neymiş.. insan bi fena oluyor çünkü sonra..

herhangi bir teknik servisin 2 dakikada halledebileceği bir sorunu var sanırım.
benim de aynısından monitör, aynı sorun bende de oldu. teknosadan almıştım aleti, onların gönderdiği teknis servisi bulmuştum, gittim, adam yapıverdi. arkasıyla oynamıştı, temassızlık bu, taktım çıkardım bi şeyleri falan dedi de anlamam hiç o işlerden, ne taktı ne çıkardı bilmem artık:)

anakartta çift monitor output da olabilir, dikkat edin.

anakart demişim ya, bleh. ekran kartı olacak tabi.

vardır. bazı internet sitelerinde dinleme ve konusma alistirmalari var. onestopenglish ve eslcafe den baslarsaniz gezinmeye bir kac tanesine denk gelirsiniz.

herhangi bir yabanci arkadasiniz varsa, o arkadasinizin babasi ile duzenli chat yapmasini saglayabilirsiniz mesela babanizin?

ucuk gibi gelebilir ama bir nevi karsilikli konusma oldugundan ise yarar gibi az da olsa?

Ayrıca bunlar için konuşma sınıfları var ingilizce kurslarında. Herhangi bir kitap olmaksızınoturup sınıfça ingilizce geyik yapıyorlar...

@selimse : hafta içi çalıştığı,hafta sonu da müzikle uğraşması gerektiği için kurs düşünemiyoruz, zaten tam şu araya kurs ayarlamak muhtemelen zor olur.
@la traviata: aslında fena fikir değil,niye olmasın

nacizane fikir: babanızın evde türkçe konuşmasını yasaklayın. bütün dileklerini, şikayetlerini, düşüncelerini vs. ingilizce dile getirsin. hani evdeki herkes de ingilizce bilmiyorsa önce ingilizcesini söyler, sonra türkçesini.

1. tv ye konussun. misal haber izliyor, tepkisini ing. anlatsin.
2. filmden ziyade turkce dizi izlerken duydugu replikleri ingilizceye cevirsin.( dizi diyaloglari daha basittir)
( ilk etapta ya da etrafta siz varken bunlari icinden yapabilir ama sonra sesli konusmasi lazim. etrafta duyan varsa cekinebilir ama sonucta biraz abuk bir durum. ayri bir odada tv izleyebilir bir sureligine)
3. bazi ing ogrenme cd lerinde speaking aktiviteleri var, sesini kaydedip dinliyorsun vs.. english plus in var mesela.
4. bilgi egitim in konusma siniflari gelcek hafta gibi basliycak, sanirim 6 hafta suruyor.saat 19 da basliyor, ayarlayabilirse onlara da gidebilir haftada 3 gun. koordinat dolapdere.

şu adresi de buldum, belki bir işe yarar.
www.cdlponline.org

panik ataktan şüphelendim ben ilk okuduğumda. gerçi uyuşmadan başka bir semptom belirtilmemiş.

başka bir semptom yoktu, sadece uyuşma.
ama bazen panik atak krizlerine benzer şeyler yaşıyorum(çok nadir).

öyle durup dururken mi uyuşuyor?

@tribal enfexion yazdığın durumlar var,çok teşekkürler.
@insanimsi durduk yere oluyor.

benim kardeşimde de aynısı olmuştu, -moralini bozmak gibi olmasın ama- sonradan ms hastası oldugunu anladık. bence bir norologa gitseniz iyi olur.

kol uyuşması olayı bana da oluyodu. sıklaşmaya başlayınca randevu almak için hastaneyi aradım, şikayetimi anlatınca nörolojiden randevu verelim dediler. alakasız diye düşündüm ama sonuçta boyun fıtığı çıktı. bence her ihtimale karşı doktora görünün.

Var :) Antalyada muhtelif otellerde gördüm. Özel yapım yaparlar ya hani küçük. O şekilde yapmışlar. Hatta colgate idi biri yanlış hatırlamıyorsam. :)

dikiş ipleri numuneliktir heralde,kimse pek kullanmaz ellemez falan belki

diş macunu marka falan diycem hani millet kullanmaz kendi markasından başka, ama daha hassas şampuan konusunda markasız bi sürü koyuyorlar.

ben de merak ettim şimdi. götürmesinler diyedir belki

bir cok otelde bana denk geldı..

ancak koymamalarının nedenı sanırım diş macunu aynen diş fırçası gıbı kişiye ozel bir seydir.yani ornegın bir insan x firmanın y model diş macununu tercih ediyorsa ve otelde bulunan bir diş macunu kullanmak suretıyle dişlerinin sarardıgını beyan edıp ilgili mahkemeye basvurursa dava acma hakkı olabilir diye dusunmekteyım..

bi an boyle seyler olabılır dıye dusundum..

adanada mavi sürmeli otelde hem diş fırçası hem de diş macunu bulunmakta idi. ayrıca erkekler için traş seti gibi bişi de vardı.

var yahu, resort olanlarin hemen hepsinde...

ben de geldim (denk). hatta restoraninin wc sinde firca+macun olan bile var.

Hatta toksik maddeler bile içerebiliyormuş:
www.msnbc.msn.com

fiyatı yüzündendir, şampuan diye el sabunundan bozma bi sıvı koyuyorlar bunun ucuzunu daha yapamamışlardır. bende sadece bi filmde denk geldim diş macununa. hem onu koysalar bide fırça lazım tek başına bi işe yaramaz. ne biliyim ben fırçayı taşıdıktan sonra macunu da taşırım ya 2'sini de koysunlar yada hiç koymasınlar.

vallahi 5 yıldızlı olan bir tanesinde satın alıyordunuz mecbur 10 ytl'ye. aynen odadaki buzdolabı mantığıyla çalıştığını düşünmüştüm o vakit..

google scholar da aramayı denesen?

denedim:( neyse artık teslim süresi doluyor yarın.. saol yine de