çok değerli kitaplarsa , listesini koy şuraya. veya nadirkitap.com da dükkan aç ( aylık 40 tl idi yanılmıyorsam) oradan sat kitapları. sahaflara gidersen heba ederler kitapları , ederinin çok altında para verirler.

genelde klasik denilebilecek türde.ama aylık 40 tl veremem nadirkitaba :)

çok yakın bir arkadaşım sahaf. dilerseniz ona gösterin, o size toplam bir teklif verecektir.

mesela şunlar var;

aristoteles..metafizik,nikhomakhos'a etik,politika.
platon..devlet.
wittgenstein...tractatus logico philosophulus.
umberto eco..gülün adı..
ihsan oktay anar...puslu kıtalar atlası
ilkçağ felsefe tarihi 3 cilt
albert camus..mutlu ölüm,yabancı..
blaise pascal düşünceler..
jean paul sartre...bulantı
thomas aquinas..varlık ve öz.
diogenes laertios..ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri.
montaigne..denemeler
bacon..denemeler,aforizmalar
ionna kucuradi...sanata felsefeyle bakmak
soren kierkegaard...baştan çıkarıcının günlüğü,ölümcül hastalık umutsuzluk,günlükler ve makalelerden seçmeler.
bertrand russell..sorgulayan denemeler

inglizce kelime ezberleme rehberi...
kurgusal sözlük..(hikaye ile kelime ezberleten)

ayrıca körfez dershanesinin sosyal,matematik,türkçe ygs denemeleri var.hiç çözülmemiş.

1 tanede hiç ellenmemiş ales kitabı var.

Duyuru vs aracılığıyla daha karlı satarsın

Aristo-Metafizik, Wittgenstein-Tractatus, Bertrand Russell-Sorgulayan Denemeler üçlüsünü kaça verirsin, talip olabilirim?

ben kitapçıyım, aklınızdaki fiyatı pm olarak atarsanız listeyi inceleyebilirim. ya da diğer sahafların ne kadar fiyat verebileceklerini aşağı yukarı söyleyebilirim. ama aldığınız fiyatla sattığınız fiyat arasında büyük bir uçurum olacaktır, zira sahaflar 0 kalitesinde bir kitabı bile 0 fiyatının yarısına ancak satabildiklerinden çok yüksek fiyatlara almamaktalar

ankara'da iseniz ben bu kitaplardan birkaçını alabilirim.

hepsine 100 yada 150 verebilirim.

fiyat(lar) uygun olursa ankara içi elden almayı çok isterim. toptan almak daha çok ilgimi çeker.

aşağıdaki listedeki her kitabın baskısı var abi. baskısı olmayan bulamadığım bir şeyler varsa ben şahsen veririm parasını.

@cagdas donem kuramcisi..sorgulayan denemelerin yok

o zaman benim bahtıma, kitaplığımda var abi :) aristo'ların, camus'ların, bacon ve kierkegaard'ların alıcısı olur mutlak. bence. piyasada kaç liralar, ona göre bak da iste bence :)

aspava var esatta, özçelik. daha da üzerine iyisini tanımam. soslu dürüm yiyeceksin ama.

baba ordan eve söylüyoruz bazen, onu biliyorum, başka var mı?

bu değil, bu da değil, bu sıradan, farklı bişey arıyorum.

kebap 49

ciğerci aydın - maltepe

devrez-esat

Anıttepe-düveroğlu

şaşırtıcı derece kızılay nefesin çöp şişleri çok güzel ama asıl yanında gelen salataları bomba.

mövenpick, jw marriot eskişehir yolu üzerindedir ve yakındır. gecelik fiyatlarını tahmin edemiyorum!

o otellerde kalmak gerçekten tuzluya patlar :)
hangi tarihte bu gösteri? Ben yardımcı olmaya çalışayım sana .

bilkent otel'den taksiyle gidebilirsin belki ama o bile ucuz değil.
mövenpick ve marriott aşar biraz.

yani çok yüksek bi fiyat olmasa iyi olur :) 3-5 saat kalcam epi topu.

o civarlarda pek uygun otel bulmak mümkün değil gibi. kızılay-sihhiye-malte-tandoğan arasında çok fazla otel var. kesene göre bir tane seçebilirsin. ama gösterinin bitiş saati gece 12'yi geçerse ulaşım sıkıntı olur, sadece taksiye binebilirsin.

anlamsız... o asterisk oraya konuyorsa altına açıklamasını yapacak, o kadar!

Böyle saçma detaylara takılmak seni başarısız yapar.

Sorunun cevabına gelicne, önemsemiyorum.

kitabın adını okuduktan sonra oradaki asteriks sanki alttaki yayınevi adını okutmaya yönelik diye düşünülmüş olabilir diye düşünüyorum :)

hoş değil bence de. yıldız koyduğu kelimenin türkçesinin "sel" sanılmasına sebep olabilir.

Altında açıklama var zaten. *Sel yazmışlar ya işte.

sel ve kabalcı ikisine de uyuz oluyorum. kabalcının sembolü de öküz gibi basılıyor.

saçmaymış bence.

Akılları sıra şekil yapmaya çalışmışlar ama başarılı değil maalesef ki.

ben de berlin in berlini izleyince böyle bir arayışa girdim lakin bulamadım.

bir ihtimal ama; 2 genç kız'a bir bakınız.

iki genç kız filminde behiye'yi oynayan oyuncu, hülya avşar'dan da vildan atasever'den de daha iyi bir oyunculuk sergilemiştir-şahsen.

iki genc kiz i izlemistim ve Berlin in Berlin den sonra Hulya Avsar filmi olarak aklima gelmedi. bir ihtimal denmis zaten.
birinin sevgilisini, zengin koca esini vs oynamiyor. rolun agirligi farkliligi acisindan evet. Bir de Fatmagulun sucu ne var.
ama ikisinde de Hulya Avsar olmasi gerektigi gibi degil.

boyle bir yetenek ziyan olmus goz gore gore, agzim acik kaldi.

benim sinemalarım var aklıma gelen.

salkım hanım'ın taneleri var bir de, orada da iyiydi.

bilkent kütüphanesi A 2. kat yenilendi, süper olmuş ortam. internette dış ziyaretçilere açık mı bilmiyorum.

gryffindor gibi şaşaalı bir yer değil ama kızılay'da kitapkurdu var.

Sudem olabilir Olgunlar tarafında

sudem'in sitesinde canlı fasıl diyor ama öyle kop kop fasıl degildir umarım. cok bozuldu bu fasıl işi iyice eller havaya'ya döndü.

kumsal var sakaryada bir deneyin derim.

emek 4. cad. zarif fasılsızdır meyhanedir.kapı 7dekiler hep fasıllı diye biliyorum ben

sudem sessiz sakindir. meyhane gibi değildir, tam olarak fasıl tanımına uyar.

Pek Emek sayılmaz ama Bahçeli 3. caddede LİVA var.

7. caddede güzel mekanlar var.

tarif ediyorum ama anlar mısın bilmiyorum çünkü isimleri unuttum.

şimdi ankaranın en tiki yerlerinden bi cadde var. kıç kadar ama inatla herkes arabayla girer. he orda bi yer var. kop kop bi yer. çok piyasa bi ortamı var. zaten meşur bişe adı ama gelmedi aklıma şimdi zalım. o mekanın arka balkonuna sigara içmek için çıkılıyor. heh işte o balkondan aşağıda görünen sazlı sözlü dehşet bi yer var. gözümde kaldı orası gözümde.

şu isimleri de hayrına bilen söylesin. ebleh gibiyim.

@cecilia arjantin?

7. cadde; brothers :)

evet sanırım orda bi sokak var, ama hiç gitmediğimden mekanları bilmiyorum, deneme yanılma yapmakta istemiyorum bugun.

Cilveli Meyhane - GOP, Nenehatun'da

cecilia 7 Kapı'yı diyor. Ordaki mekanlar çok dip dibe olduğu için şarkılar birbirine karışıyor ama 7 kapı'nın sonunda Cadde Balık var orayı tavsiye ederim. Haftasonu gidecekseniz arka bahçesinden yer ayırtın mutlaka. GOP'ta Rakıcı ve Park Caddesi'ndeki Beyzade'de güzel.

kesinlikle sudem.

eczaneler 7 ye kadar açık olur ama o eczanenin bir ayrıcalığı varmıdır bilemem

rebul dediğiniz demirören avm den hemen önceki ise pek çabuk kapatıyorlar.
gün karardığında kapalı oluyor hep.

eczaneler yediye kadar açıktır- nöbetçi değilse şayet.

ama ing'den istediğin zaman paranı çekebilirsin.senin için avantaj mı bilmiyorum.

öyle bir mekan yok, kızılay'da daha mutlu olabilirsin.

umitkoy koprusunden umitkoy'e girer girmez meksika caddesi'ne donunce ilk sagda bi giris var oraya gidin. biraver mi biraci mi ne mekan sessiz sakin istersen bidonla bile bira getiriyolar. ayrica mekanda bi seyler de yiyebilirsiniz

kendime cevap vereyim. park caddesindeki kitir'a gittik. bira 9 lira. nezih bir ortam, muzik makul seviyede. cok iyi oldu, cok da guzel iyi oldu.

Ben hiç bardak içiyorum. İçersem türk kahvesi. Bir keresinde günde 5-6 bardak içtiğim oluyordu, bir zararı yoktu görünürde ama sağlıksız şeyler bunlar. 2nin üstüne çıkma gitsin.

bir ara günde 8 bardak içiyordum..bildiğin bağımlılık durumuna gelmişti..

ölmezsin ama böyle devam edersen kafeinden kendine hakim olamayabilirsin gözlerin seyirmeye başlar aşırı sinirli olursun

2lt içiyordum biri ara. 2. haftanın sonunda akşamları elim ayağım tutmuyor ve uyku da ciddi sorun yaşıyordum. 1 lt gün içine yayıyorum şu sıralar iyi.

genel olarak günlük 3 kupayla sınırlamanın sağlık açısından iyi olacağı söylenir. ha beni deli gibi işetmesi dışında, bir de aç karna çok sigarayla tüketince midemin felaket kazınması dışında bir zararını görmedim. ama bokunu çıkarmamak, 3-4 kupada (devasa kupalardan değil bu arada, normal boyutlu bir kahve fincanından bahsediyorum) kalmak lazım.

valla ben baya içerim(5-6 kupa)ve artık azaltmak niyetindeyim.

ben de gecen hafta makinasını aldım daha önce french press ile yapıyordum, günde en fazla 2 bardak oluyor o da her zaman değil, bi de starbucks tan aldığım kahve şurubu ile aroma katıyorum daha bi güzel oluyor. abartmamak lazım tabi.

orta boy fincanla 2 fincan içerdim her gün, midem büyük zarar gördü doktor günde bir parmak (enine) içebilirsin dedi. ayrıca 49 kilo olan birine göre oldukça fazla selülit sahibi oldum.

Sınav zamanı çok içiyorum. Espresso,Türk kahvesi,filtre... Ne bulursam. Normalde, günde bir fincan filtre kahve ya da Türk kahvesi. Aç karnına içtiğim zaman midem ağrıyor. Mideyi hassaslaştırıyor, dikkat edin.
Çok içmeyin, hatta 2 bardağın üzerinde içmeyin. Şekerli içiyorsanız daha da kötü. Ciddi manada fazla şeker alıyorsunuz demek olur bu. Yağlı sütten hiç bahsetmeyeyim? Beyazlatıcıda da kimyasallar var. Tabi kafein bağımlılık da yapıyor. Gerek yok, keyfini çıkartarak için.

fazla kahve kalp çarpıntısı ve mide problemine neden olabilir. ayrıca kahveden ölmek istiyorsan günde 80-100 bardak civarı içersen içindeki kafein oranı vücudunda ölümcül düzeye ancak ulaşıyor diye okumuştum bir yerlerde.

Günde 1tane ama bazen maksimum 2 bardak içerim sütlüsünden. Kupalar var ya hani onlardan.

100-120 bardak/gün seviyesinde ölürsün.

max. 3-4 kupayı güne yayarak içmenin, şekersiz ve sütsüz olması şartıyla zararı olmaz diye düşünüyorum. özellikle spordan 1 saat önce tüketirseniz yağ yakımına da yardımcı olur ki en güzel bişey... ama sigara kullanan için daha fazla tüketime sebep olur ki bu yönüyle de dezavantajı yok değil.

bi süreden sonra o yol gözünde çok büyür.

zamanını yola harcamak yerine başka şeyler yapabilirsin bence.

evet. oldukça konforlu fakat hızlı tren içindeki tabelalarda konfor oluyor komfor? tepede hız sayacı var, trenin ne kadar hızla gittiğini görebiliyorsun. ankaradan çıkana kadar pek hızlı gitmiyor ancak vaadettiği sürede seni eskişehire bırakıyor. yolculuk sırasında sıcak-soğuk içecek servisi var fakat ücretli, uygun fiyatlı. müzik dinleyebiliyorsun. bir frekansta da film var ancak görüntüyü görebileceğin bir ekran yok. bu yüzden gözlerini kapatıp kendin hayal ediyorsun.

yani maddi açıdan mantıklı bir yolunu bulursan (aylık ucuza kart vs. satışları varsa misal) gayet mantıklı olabilir, ben ankara'da yaşayıp burada okudum ve senelerce 1-1.5 saatim hep yolda geçti. hızlı tren de aynı süre. hem daha rahat koltuklu.

aylık abonman var.

sincanda etimesgutta fln otursan da aynı hesaba geliyor, ki ankarada daha uzak yerler de var. ben bi süre öveçlerde çalışıp elvanketten(sincanla etimesgut arasında) gidip geldim, inan esk. den daha kolay gerçekten. ki o tren hattını çok sık kullanan bir nsan evladı olarak söylüyorum bunu. ama bi süre sonra sıkılırsın gerçekten. esk de de gara yakın bir yerde oturuyo olman lazım. bunun karı var kışı var.

lmgtfy.com

yok ben özet geçmek için istedim burdan? o kadar bilgiyle uğraşmak istemedim bir bilen vardır diye

cinsel ilişkiyle bulaşır,french olmazsa öpüşmeyle bulaşması çok zor.

vücut salgıları karışıyor işte, daha neyin alışverişi olacağıdı...

Öpüşmeyle ağzında yara valan varsa bulaşır HIV. İster french olun ister swiss olsun

virüsler salgılar yoluyla iletiliyor.

bazısı mukus, bazısı kanla bulaşır. korkulacak tek virüs hiv değil, bu arada.

hemcins ve hemfikiriz.

Kız arkadaşımla gittiğimde aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. %99 çok kötü, %1 ilginç birşey çıkıyor. O yüzde %1 için yine gidiyorsun.

Nispeten sade ve kendi tabirimce komik ¨olmayan¨ şeyler arıyorsan çok zor işin. Öte yandan bazı insanlar o komik dediğim şeyleri giydiğinde onlarda o komikliğini yitiriyor kıyafetler. En absürd leopar desenli pullu aptal şeyi bile giyip üzerine yakıştıran insan var, güzellikle de alakası yok, onun kişiliğine uyuyor. Benim hatun giyse 2 hafta dalga geçerim, onlar giydiğinde göze batmıyor.

İşin kötü yanı, sade ve komik olmayan dediğim herşey bulduğunda çok pahalı oluyor. Erkek kıyafetleri de çok sıkıntılı. Üzerinde yazılı baskılı tişört milyon adet var. 2 saniye durup okuduğunda üzerinde bozuk ingilizceyle saçma sapan şeyler yazıyor. Düz, sade, arkasında abuk subuk bir logo veya yazı olmayan birşey aradığında ayda yılda bir buluyorsun, fiyatları da tavan yapıyor.

Konudan iyice uzaklaşmadan, eskiden mango daha iyiydi sanki. Daha sade düzgün şeyler vardı. Günümüz için olan gözlemine katılıyorum, bu aralar çok kötü (belki de ben yaşlandım).

duyurun içinde (baştan sonra) yer alan hiç bir markayı beğenmiyorum.
cinsiyet; kadın.

mango konusunda haklısınız. zara'da nadiren güzel bir şey oluyor ancak onun da fiyatı almış başını gitmiş oluyor. sadece ince kazakları oluyor, onlar güzel.

stradivarius'un pantolonları çok güzel, son 3 yıldır bütün kotlarımı oradan alıyorum. onun dışında etek olsun, şort olsun aslında fena şeyler yapmıyorlar. ancak gerçekten bazı saçmasapan kıyafetlerin arasında onları görmüyor da olabilirsiniz.

pull&bear'ın kısakollu tişörtleri güzel, onun dışında da giyilebilecek şeylerin fiyatları zarayı sollamış oluyor ve malesef o fiyatı hak etmiyor ürünler.

Forever New ancak düğün dernek olursagirilmesi gereken bir yer bence. Twist sahiden felaket.

Mudo kesinlikle bu markadaların içinde en iyisi, ancak genel olarak ürünlerin kalıpları çok büyük, o nedenle çok beğenip de alamadığım şeyler oldukça insanın canı sıkılıyor.

Mesela bence stradivarius ve bershka arasında bir fark yok. Kotondaysa bazı dönemlerde hiç güzel bir şeye rastlanmıyor (ama bu sorun satın alma müdürleriyle ilgili), ama onun dışında gerçekten başarılı.

sorun sizde değil demeye gelmiştim ama gevezeliğim üstünde.
demişsiniz ya "Ama öyle bi imajı var ki, sanki çok üst bir moda zevkine hitap ediyor.", o bizim halkımızın aptallığından. ne kadar çirkin de olsa zara'dan giyindiklerinde kendilerini bir şey sanıyorlar malesef.

sorun artık kaliteli üretimin olmaması.aynı parça kumaştan birçok model yapılıyor ve fahiş fiyata satılıyor.eskiden her gün mutlaka mangoya uğrar alırdım birşeyler.ancak şimdi ben de beğenemiyorum.zara güzel ama el yakar cinsten.koton da kaliteyi bozdu tekstilde çalışanlar da aynı şeyi söylüyor.vero moda/topshop gayet başarılı lcw da çizgisini değiştirdi.modern şık ve her bütçeye uygun ürünler bulmak mümkün.taksimdeki kikiriki son zamanda gezdiğim,güzel bulduğum mağaza.

Son bir kaç yıldır Mango'yu haketmediği kadar pahalı buluyorum. Yani, neredeyse transparan sayılabilecek ince siyah bir kazağa 90 lira vermek saçma geliyor. Bir kazağa 90 lira verilmez demiyorum, sadece kalite-ürün ve fiyat uygun gelmiyor.

Mudo,55 kilo altı icin imkansız gibi neredeyse.

Stradivarius saydıklarınızın icinde benim en rahat kıyafet bulduklarımdan biri (hırkaları, düz kazakları falan) ama işin içine yılan derisi bir karış mini etekler, leopar desenli parlak taytlar falan girince ben de "nerede yaşıyoruz" düşüncesine kapılıyorum.

Bershka'nın ürünleri genelde kalitesiz oluyor. Daha magazadaki tişörtler bile yırtılmıs, delik, sökük vs olabiliyor o yüzden cok iyi kontrol edip almak gerekiyor.

beden sorunu yüzünden ben genelde Stradivarius'u tercih ediyorum, pantolonlarımı da genelde Mango'dan alıyorum. Mağazada 40-50 lira arası olan pantolonlar her zaman İzmit'teki outlette 10 lira, yine 50- 60 liralık etekler 3 liraya falan geliyor, o yüzden avantajlı.

ama yine de bu aralar bir çok mağazada aptal tişört modası var sanırım. Yani, hayatta hiçbir güç bana çingene pembesi ve üstünde "party girl" falan yazan bir şey giydiremeyeceği için seçmek zor. Hele, İngilizce olup da yanlış yazılmış -gramer veya imla açısından- cümleler olunca otomatik olarak eleniyor.

yani dediğiniz gibi mango ve zara çerçöp satıyorlar artık, eskisi gibi değil. br önceki sezon penye aldıysanız, ertesi sezon o penyenin deseninde etek görüyorsunuz, hatta aynı kumaşla kaplı ayakkabı. iğrençç!!. Artık, çöpe gidecek kumaşları yeni koleksiyon diye bize kakalıyorlar. Bu saydıklarınızdan birinin merkez ofisinde çalıştım. sizin mağazadan misal 100 tl ye aldığınız kotu biz 10 tl ye alıyorduk ki o satıştan bile bayağı kar ediyorlar !! ne kadar kaliletli olduğunu varın siz düşünün...bershka da Zara'nın alt grubu fakat kaliteden ziyade tasarım olarak Zara'ya on basar diyorum. Vero moda'yı da beğeniyorum ne yalan söyleyeyim. ama bana sorarsanız gidin paranıza kıyıp Polo Garage'dan alın. orası da eskisi kadar kaliteli olmasa da diğerleri arasında farkını belli ediyor.

yazdığın bu markaların çoğunun anavatanı ispanya. yani senin için olmayabilir. mudo, koton... bunlar türk firmaları. zaten kesim ve tasarımları da buna göre yapıyorlar.

BB kremler var birçok markanın. hem nemlendirici, hem güneş koruyucu, hem kapatıcı çok iyi kremler. missha bb krem kullanmıştım çok memnun kaldım. türkiyede garnier bb krem çıkarmış sanırım, ben kullanmadım ama pek beğenilmemiş nemlendirici özelliği.

internetten bb kremleri araştırdım fakat yağlı ve karma ciltler için önerilmiyor. evet, garnier'in bb kremleri vaadedilenin altında.

www.kadinlarkulubu.com

özel ders ver..saati 30 liradan ders versen çok öğrenci toplarsın.

nerede oturuyorsun ,ders verebilir misin ? ingilizce öğretmeyi öğrendin mi ? yaş ,cinsiyet detay paylaş ..
dizilerde mi oynayabilirsin ,ingilizce mi öğretebilirsin biz de yorum yapalım değil mi ?

tetris oyna.

arı sütü. ~ölüyü diriltir

bol limonlu corba, katarin, sikma meyve suyu bol bol bu da. Dediklerinize bunlari da ilave edin, sicak suyla yikanip, kalin giyinip yatarak terleyin.

çok miktarda çiğ sarımsak.

bol acılı çiğ köfte ayran tursu bi baş da sogan. çok ciddiyim. ama püf nokta şu hakkaten acı olacak.

belki da almanca bilmiyorsundur:

"Efsaneye göre bayrağın oluşumu şöyledir; Avusturya Arşidükü V. Leopold'un yaptığı savaş süresince giydiği beyaz savaş elbisesi kan ile tamamen kırmızı olmuştur, kazanılan zaferden sonra belini sıkı sıkya tutmakta olan kemeri çıkarmasının ardından kanın kemerin altındaki kısma hiç bulaşmadığını ve oranın bembeyaz kaldığını görür, ve altı-üstü kırmızı ortası beyaz bu savaş elbisesini milletine bayrak yapar. Ama aslında bayrak 13. yüzyılda Avusturya Arşidükü II. Frederick tarafından tasarlanmıştır."

bayrağın nasıl oluştuğu değilde bayrağa olası dur anlamı katabilecek şeyi merak ettim

bayrakta veya armada 'dur' anlamı yok zaten. berker arkadaşımız almanca olarak yardım etmiş ama aynı sayfanın türkçe'sine bakarsan armanın simgesel yorumunu görebilirsin. bağdaştırman oldukça fantastik ve güzel. en iyisi 'dur' işaretinin nereden yola çıkılarak hazırlandığını araştırmak.

Belki bilen birisi vardır diye merak ettim ondan sordum kongreden önceki kullanılan işaretleride bulamadım zaten.ilgilendiğiniz için teşekkürler.

gözünde muhafaza edebilirsin. bir gece çıkarmazsan çok büyük sorun olmaz.

kaynamış soğutulmuş su.
sadece bir gece için yapın ama.
bence gözünde kalmasın.

suya koymayın hayır. gözünüzde kalsın bence de.

izotonik sodyum klorür'de saklanabilir.

sakın gözünden çıkarıp kuru bi yerde bırakma. lens kabın yok mu yanında, onun içinde hiç mi su kalmadı.
yatabileceksen gözünde yat. sabah kalktığında gözlerin yapışmış gibi olur ama sık sık aç kapat, kırpıştır zamanla düzelir. eğer çok rahatsız olursan temiz bi suyu kaynat ve soğut içine tuz koy ve iyice erit. onla lensi yıka sonra kalan suyla durulayıp tak.
bu arada yarın pazar. işyerine gitmeyeceksen nöbetçi eczane bulup lens suyu almak iyi olabilir.

eczanede falan vardır ya ilgili sıvı. yok mu yakında eczane neyim?

Solusyonda durmaz ise kurur ve kırılgan bir hale gelir. Ne kadar kurumuş diye incelerken çıt diye kırılabilir. Bir kere kuruyan lensi tekrar kullanmamanızı tavsiye ederim.

durabiliyorsa gözünde ,duramıyorsa kaynamış soğumuş su olur bencede.

kaynamış soğumuş su +1

lens solüsyonlarında dekstarn vardır burdan yola çıkarak şekerli su, aynı işlevi görür gibi.

goo.gl

bu sorunun cevabını en yakın eczanenin eczacısından öğrenebilirsin. bilgisayarlarında buluna rx adlı programdan yanıt, kısa bir sürede bulunabilir.