maalesef türkiye'de mümkün değil. ancak değiştiremeyeceğiniz şeyler için kendinizi yıpratmayın yapacak bir şey yok. size iyi gelecek bir uğraş varsa onla ilgilenin.

biraz düşününce siyasetle ilgilenmemek değil ilgilenmek daha zor aslında. yıllardır ilgilenmiyorum. oy günü gidip görevimi yapıyorum sadece. onun dışında düz bir yaşantım var. haftanın 5 günü evde veya iş yerinde spor yapmaya çalışıyorum. arta kalan vakitte (artık ne kadar kalırsa) izlenecek binlerce kaliteli dizi film, gidilecek yüzlerce kaliteli tiyatro, konser vb aktivite var. new york şehir merkezinde bir insan her akşam farklı bir restaurantta yemek yemek istese, gittiği yere bir daha gitmese, hepsini bitirebilmek için 50 yıla sahip olması gerekiyormuş. ki hayat akıyor, yenileri açılmaya devam ediyor. düşününce korkunç. güzel çoğu şeyi yaşayamadan öleceğiz.

Uzaklaşmak mümkün. Haberleri izlemiyorum, sürekli siyasi paylaşım yapan arkadaşlarımı sessize alıyorum. Çok büyük bir şey olursa her yerde karşıma çıkıyor ve öğreniyorum zaten. Merak ettiğim bir şey varsa açıp okuyup kapatıyorum. Siyaseti deli gibi takip eden arkadaşlarım adını bile duymadığım birilerinin yaptığı saçmalıklardan bahsederken "hıhı evet" diye kafamı sallayarak dinliyorum, sonra unutuyorum. Haber okumayı bırakalı akıl sağlığım yerine geldi, kesinlikle tavsiye ederim.

Ufak bir Avrupa ülkesi olsak, ABD'de eyalet seçimi olsa da adayların vaatleri, geçmişleri, eğitimleri önemli olsa takip edeyim, kimmiş, bana ne vadediyormuş öğreneyim. E burada onun da anlamı yok? Elimizdeki mal belli, alıcı belli. Zaten tarafsız haberci yok, siyasi meylimiz ne yöndeyse o tarafın haberlerini takip ediyoruz ama (şimdi çok insanı kızdıracağım) Sözcü okuruyla Yeni Akit okuru birbirinin aynısı. Aktivist AKP teyzesiyle CHP teyzesi birbirinin aynısı. Hepimiz kendi çevremizi çoğunluk sanıyoruz, Türkiye'nin geri kalanını hem unutuyoruz hem düşman saymaya başlıyoruz. Seçimden önce arkadaşlarım KK yüzde 51,5 mi alacak 52,2 mi, 53'ü geçer mi yoksa 50,3'te mi kalacak diye bahis açarken yüzde elliyi geçemez dediğim için bozuluyorlardı. Ülke bu. Biri ölmüş gibi karalar bağlamanın faydası yok. (Oh, içimi dökesim varmış.)

Twitter'ı kapatın, silin. Hiç haber sayfası/siyasetçi takip etmeseniz de sürekli önünüze düşüyor.
Instagram'da Facebook'ta haber sayfalarını, siyasi içerik paylaşanları, sosyal medya cengaverlerini takipten çıkın, hiç olmadı sessize alın.
Dizi izleyin, kitap okuyun, puzzle çözün, canınız haber istedikçe gidip bir bardak su için. Sigarayı bırakır gibi davranın diyorum galiba, evet. Kendinizi zorlaya zorlaya uzaklaşın.
İki hafta sonra da gidip oyunuzu verin, yapacak başka bir şey yok şu an.

türkiyede sürekli kutuplaştırıcı dil var. göçmen, cemaat,kürt vb ana maddeler olduğu sürece uzak kalma şansın yok. durduğun yerde terörist vb tarz sıfatlara maruz kalınca sende ister istemez dahil oluyorsun.

-televizyon izlemiyorum
-gazete okumuyorum
-^^yani ozetle haber takip etmiyorum
-eksisozluk'e girmiyorum (bu cok onemli)
-yakin dostlarimla zaten siyaset konusmuyoruz cunku hepimizin fikri ortak, ekstra farkli bir durum yok
-benimle siyaset konusmaya calisan baska insanlara evet haklisin abi diyorum

bu sayede hicbir seyi kafaya takmiyorum zira ben bu ulkeden 20 sene once umudu kesmistim zaten. hicbir sey sasirtmiyor beni

Bizimki gibi ülkelerin kaderi bu. Siyasetil yaşantımızı direkt etkiliyor. Kafa dağıtmak için TV açsan aynı adamlar senelerdir beyni yıkıyor. Diziler aynı.

Ara sıra detoks yapıyorum. Twitter ve sözlükten hatta haberlerden uzak kalarak. Ama yerine bir şey koyman lazım. Takip etmek daha zor +1

Tablo kötü görünebilir ama zaten senelerdir bu buhranı yaşıyoruz; üzülme, kahrolma planlarımızı 2 hafta daha ertelememiz lazım. 2.tur referandum dinamiğinde gerçekleşecek, yalnızca 2 aday. 'Hangisini seçeceğim' den çok 'Hangisini seçmeyeceğim' algısı hakim olacak. Çevremizden ikna edebildiğimiz kadar insanı ikna etmemiz ve yine müşahit olmamız gerekiyor. Ha sonra duruma göre yine kahrolabiliriz, daha ne kadar kahrolacaksak.

Abi bu böyle Avrupa'da falan oluyor. Bak Fransa'da en son ne zaman haber izledim, macron ne yapıyor falan ne benim ne eşimin haberi var çünkü siyasetin hayata etkisi az. Çünkü kimse 15 yaşında kızlar evlenebilir vs diye konuşmuyor.

Türkiye böyle değil. Türkiye zaten siyasetin boslanmamasi sebebiyle böyle biraz. Aman abi akp de olsa chp de olsa ayni diye diye geldi işte. Bu noktada siyasetten kaçmak zor oluyor çünkü alınan her karar insanın hayatini ciddi etkileyebiliyor ve bunu engelleyecek hiçbir kurum yok. Yarın sassot'u dövme şenliği deseler koruyacak bir merci yok.

Keşke, ben misal türk futbolu için de böyle diyorum. Keşke yaşadığım yerin yerel takımına gönül kaptirsam bira sosisli ile Maç izleyip gelsem diye ama bağımlı gibi kaldık türk futbolunu dandik hakemler, yabancı sınırı, bilmem kaç yıldız goygoylarina. Coğrafya kader işte.

siyaset yetmez. bu ulkede ruh ve akil sagligini korumak istiyorsan 3 seyden uzak duracaksin.

1. siyaset
2. ekonomi
3. din

ben yaklasik 5 yildir boyleyim. kim benle bu konulari konussa yada muhabbet acsa sessiz kaliyor yada uzaklisiyorum. sosyal medyada, basinda cikan cildirtici haberlerden, trendlerden, taglerden uzak duruyorum. ha buyuk bir dezavantaji da var bu durumun.

bir sekilde boyle bir muhabbetin icinde durmaya mecbur kalinca orasi sana zindan oluyor.

Ben son 6-7 senedir çok çok uzaktan takip ediiyorum. Seçimlerimin herhangi bir şeyi değiştirmediğini ve değiştirmeyeceğini kabullendikten sonra şu dünyadaki sınırlı zamanımı koca bir grup gerizekalının buhranları ile başa çıkmaya, onları anlamaya çalışmaya vermek yerine kendime ve yakınlarıma adamayı daha anlamlı buluyorum. Seçime yakın biraz takip etmeye başlarım, seçim günü gider oyumu kullanırım, onun dışında mümkün olduğu kadar uzak dururum. Evden çalışıyor olmamın ve çoçuk sahibi olmaanın da etkisi var.

Twitter, ekşi sözlük, yerel medya kanalları, televizyon kanalları hayatımda yok. Dünya gündemini genelde reddit üzerinden takip ediyorum. Akşam bir şey izliyorsak zaten %95 yabancı içerik. Babam ara sıra linkler atıyor. Cevap vermiyorum. Yüzyüze konuşurken konu açılırsa da fazla sürdürmüyorum.

Sosyal medya kullanmıyordum zaten uzun süredir. Ekşiyi de bıraktım seçim sonrasında. Bir şeyler okuyayım dersem masal kitabım var yanımda kısa bir masal okuyorum. blog yazmaya başladım, Onunla ilgileniyorum. İş yerindeki siyaset geyiğinden de müzik dinleyerek uzak duruyorum. 1 oy kadar sözüm varsa fazla konuşmaya ve düşünmeye de gerek yok diyor ve işime bakıyorum

Arkadaşlar, seçimden seçime gidip oy verip sonra da açtığınız şarap eşliğinde fox tv'den seçim takip ederek bu sistemi değiştiremezsiniz. Eğer bu şekilde mümkün olsaydı emin olun şimdiye 50 kere değişmişti. Ama maalesef Norveç'te yaşamıyoruz. Siyasetle ilgilenmezseniz, nefret ettiğiniz siyasilerin sizleri mahkum ettiği hayatı yaşamak zorunda kalırsınız.

Siyaset ve politakadan uzaklaşmak değil, tam tersi çok daha fazla aktif ve içinde olmak gerekiyor. Sadece oy atmak değil, aktif siyasetin bir parçası olmak, sandıkları beklemek, daha sonra da bu sistemi değiştirmek için siyasi faaliyetlere dahil olmak gerekiyor. Çünkü mutsuzluğunuzun sebebi olan partiler bunu fazlasıyla yapıyorlar. En az onlar kadar aktif olmadığınız, en az onlar kadar örgütlü olmadığınız sürece, onların size çizdiği sınırların içerisinde yaşamaktan başka şansınız kalmaz maalesef.

Evet üzüldük, moreller bozuldu ama artık tüm bunları geride bırakıp elimizden geleni, yapabileceğimizi yapma zamanı. Küsmek, boş vermek kendimizi kapatmak bu seçimleri kazanmamıza yardım etmeyecek. Çünkü karşınızdakiler küsmeyecek, boş bırakmayacak, vaz geçmeyecek. Yine her sandığın başında 5 kişiyle hazır olacaklar.

Birilerinin sorunları bizim adımıza halletmesini beklemeyin. Yapamıyorlar, edemiyorlar diye beddua edince oylar artışa geçmiyor. Herkesin elini taşın altına koyması gerek. Bunu yapamam diyorsanız sonuç belli. Maalesef Türkiye simülasyonunda yaşamak kolay değil. Keşke sadece oy verip hayatımıza devam edebilseydik ama maalesef gerçekler bunlar.

hacıt hareketler aynı sistem değişiyor sadece. 4 sene yaptıysan sevdiğin hareketler bellidir zaten. bence kendi programını yapabilirsin. ben 3x5 halter çalışırken çok irileşmiştim ama fitness yeteneğim körelmişti, bisiklet ile dağa tırmanamıyordum. fullbody (vücut ağırlığı çoğunlukla) çalışırken de çok inceydim ama kondisyonum çok yüksekti. yani demek istediğim işi öğrenen herkes kendi beklentisi ve yeteneğine göre program yapmalı bence. sonra da programa sadık kalıp düzenli artan yüklemeyle kendini sürekli zorlamalı.
ilk hafta 3, ikinci hafta 4, üçüncü hafta 5 set, dördüncü hafta yarım ağırlıkla 3 set çalıştığım bir sistem de (ağırlıklar hep aynı) olmuştu o da çok verimliydi.

www.youtube.com

Bilerek mi sectin bilmiyorum ama entry nick uyumu olmus hocam 4 yil fullbody nedir :) evliya olsa catlar sabirdan.

Amac belirtmemissin (hacim, esneklik, patlayici guc, hepsinden biraz vb.) o yuzden izoleyi neden amelelik gibi goruyorsun bilmiyorum. Amacina gore bu konuda hakli da olabilirsin, haksizlik da yapiyor olabilirsin. Spor gecmisin yeterli oldugu icin izole hareketler hedeflerine ters diye dusunuyorum ve yorum yapmiyorum.

PPL sisteminde kaynak sensin aslinda. Herkes kendine gore yorumlayabiliyor bu sistemi. Itis gunu gogus, omuz yapip, cekis gunune biceps tricpes sirt koyuyor adam. Ama gogusle yeterince aktive etmisken triceps de calisabilirsin? Gibi gibi. Yani senin nasil rahat ve keyifli hissettigin onemli.

Kaynak yazinca bayagi cikiyor aslinda ama sureleri cok kisitli oluyor. Sadece anlatmak icin anlatiliyor genelde. Kanalimda var mi var deyip splite devam ediyor genelde herkes.

Bence basla dene, 2 haftayi tamamlayinca hangi gun by gececegin hangi sirayla yapacagini cok iyi oturtursun kafanda.

Gym kong videolarına bakabilirsiniz

Abi bunda kaynaklık bir şey yok bence kendin bile oluşturabilirsin, redditte bile ppl program diye arasan tonla şey çıkar ama hakkaten 4 sene sadece full body çalışmak da büyük azim gerçekten :)

(bkz: athlean x)

benim saçımda var, head and shoulder clinical strength ya da vichy nin dercos diye bir şampuanı var yeşil, bunlarla çok rahatım hangini bulabilirseniz onu deneyin.

Dostum sorun bagirsaklar. youtube da arastir cozersin

travazol krem!

Sac; head and shoulders clinical strength.
Plase olarak t/gel neutrogina
Ikisinde de kepeklenme cok azaldi.

Krem; ds solution

Simdi biraz bakinca cicalfat ürünü redditte çok önerilmiş. Onu da alacagim.

Arada da biyolojik elma sirkesi sürüyorum yüzüme. Sac icin de yapabilirsiniz ama su ile yari yariya gibi yapmak lazim ph dengesini bozmamak icin.

o dediğin kortizonlu bir ilaçmış. Doktorlar çok rahatsız olursan kısa süre kullan diye o tür ilaçlar veriyor ama seboreik dermatit bitmeyen bir şey. Mevsim geçişlerinde artıyor, sonrasında azalıyor.

Ben başta o tür kremler kullanmıştım ama artık çok sallamıyorum şampuan vs. ile halletmeye çalışıyorum.

Neutrogena T/gel bende işe yarıyor mesela. Ama dönem dönem H&S Intensive treatment(clinical strenght), başka markalar vs. dolaşıyorum.

head and shoulder clinical strength haftada 3 kere şart
her duşta yüz temizleyici kullanmak şart
duştan sonra kızarık bölgelere bepanten sensiderm şart
bira, yağlı ve baharatlı yemekler, abur cubur vs yasak
dikkat etmezsen zamanla tüm yüzüne yayılır

çözümün kremlerde, losyonlarda, şampuanlarda olmadığını, bağırsaklarda olduğunu ve candida diyetiyle buna dur dendiğini yazıyor pek çok insan yabancı kaynaklarda.
sözlükte de değinmiş bi çok kişi.

eksisozluk.com

Bu konuda yıllarca doktorlara gittim, herkes farklı bir şey söyledi, özellikle bir dönem travozol gibi kortizonlu kremleri kullanarak kalıcı deri incelmesi yaratmışım suratımda, kızarıklık epey de yayıldı, rozasea denen bi cilt hastalığı da oluştu, çok çektim yani. Sonuç olarak yağlı, zararlı yiyeceklerden, alkolden, uykusuzluktan uzak durma + aşağıdaki kremler ile konuyu çözmeye yaklaştırdım.

Saç için: www.amazon.com.tr
Yüz için: www.amazon.com.tr

Ama dediğim gibi %100 bir tedavisi yok. İki gece ard arda içip, geç falan yatsam suratım yine kızarıyor, ama normal yaşadığım ve bu kremleri kullandığım sürece işim çözüldü diyebilirim.

head and shoulder clinical strength Ve blue cap
Başka çözüm yok
Kalıcı çözüm hiç yok

Içki yok, bagirsaklar saglam, travozolu gogsumun ortasina ayda bir suruyorum. Orada da var mir miktar. Momeconu da ayda bir sakal bolgesine suruyorum.

Sampuani bir deneyeyim ama sac dokmesi hoş degilmis. Zaten az sac var.

Beslenme hazir degil, evde nispeten yagsiz besleniyirum. Baharat karabiber ve pul biberciyim.

Cevaolar icin tesekkurler.

Head & Shoulders kullanıyorum ben de yıllardır ama saça çözüm oluyor sadece. Sakala çözüm olmuyor. Onun için m-furo merhem kullanıyorum ama sadece çok kızarınca yüzüm ve rahatsız edince kullanıyorum. Sık kullanılması önerilmiyor hiçbir yerde.

Bu illetin tedavisi yok maalesef 20 senedir hayatımda kendileri. Arttığı zamanlarda baskılamak için dermovate pomad ve losyon kullanıyorum. Kortizon maalesef fakat bana tek iyi gelen bu ürün. Bir de ek olarak eskiden zetion sampuan kullanıyordum tek fayda gördüğüm şampuan idi kendileri fakat hammadde sıkıntısından su aralar üretilmiyor.

Süt ve süt ürünlerini kesince düzeliyor benim. Eşiminde aynı şekilde. Benim yüzümde var onun saçında var.

Takip için yazıyorum. Geçmiş olsun

selamlar,

5 senedir denemediğim hiçbir nane kalmadı. kreme şampuana verdiğim paraya acıyorum. bu duyuruyu görünce tekrar araştırmaya başladım. sabah ve akşam yemekten yarım saat önce 1 bardak suya 1 silme çay kaşığı sodyum bikarbonat/ingiliz karbonatı atıp eritip içme gibi bir öneri buldum. bunu deneyeceğim. bu duyuruya da gelişmeleri yazacağım.

www.youtube.com

Ben 20 senedir çekiyorum bu illeti. Kullanmadığım kortizonlu ilaç, şampuan kalmadı. Kalıcı çözüm malesef yok, head and shoulders clinical strength benim saçı da sakalı da rahatlatıyor, ciddi bir saç dökülmesi de yok.

zeytin peynir yumurta domates maydanoz
sucuk, patates, menemen

kahvaltıda sadece kahve içiyorum. ekmek ve sütsüz kahvaltı istersen hindi fümeli soğanlı biberli yumurta yapabilirsin. çorba içebilirsin.

Her türlü çiğ sebze ve ot, yumurta, peynir, zeytin. Üstlerine çörek otu veya kekik ve zeytinyağı ekliyorum.

Kahvaltıda hiç süt içmiyorum. Ekmek de neredeyse hiç tuketmiyorum. Bir de süt çok da faydalı değil diye biliyorum. Süt ve kahvaltı ikilisi çocukluğumdaki reklamlarda kaldı.

Ben genelde haşlanmış yumurta/yulaflı omlet+ 1 kase yoğurt+ peynir+zeytin+domates+salatalık ile yapiyorum.

haftaiçi kahvaltı yapmıyorum. haftasonları bol sucuk üzerine yumurta kırıyorum 2 ya da 3 tane. yanına domates salatalık yeşillik

Salam-sucuk-sosis, peynir ve yumurta akını çırpıp pişirince ekmek kıvamında olan adını bilmediğim o şey. Yumurta tadı kırılsın, biraz daha ekmeğe benzesin diye un da ekliyorum bazen.

alerjim olduğu için gluten ve süt içeren hiçbir ürün kullanamıyorum (laktozsuz versiyonları da dahil)
mönülerim şu şekilde oluyor genelde(her birini farklı bir gün gibi düşünebilirsin):
* karamelize soğan ve mantarlı omlet, yanına kuzu kulağı, maydonoz, nane gibi yeşil otlar
* viyana usulü patates salatası + haşlanmış yumurta
* menemen
* yeşil biber + yeşil zeytin + siyah zeytin + haşlanmış yumurta + ceviz ( bunların hepsini salata gibi bir kasede yiyorum. üzerine tuz, karabiber, pul biber, kimyon, toz kişniş, limon kekiği koyuyorum)
* avokado + haşlanmış yumurta + ceviz + hindi füme ( bunları da salata gibi kasede yiyorum. baharat olarak da karabiber, fesleğen ve tuz koyuyorum)
*glutensiz brownie (tarifini verebilirim, şekersiz aynı zamanda) + kahve

bir de yeni bir keşfim var, www.trendyol.com
şu paket içerisindeki her şey çok lezzetli. alıp buzluğa atmıştım, bayağı uzun süre idare etti beni. hafta sonu kahvaltılarında yukarıda saydıklarımın yanında ek olarak yiyebilirsin.

eğer karşıya geçersem zapata'dan karabuğday ekmeği alıyorum. onu da tavsiye ederim.

bazı sabahlar ise patatesli yumurta yapıyorum ama bence o biraz kalorili, o yüzden onu sık yapmıyorum.

edit: yukarıda verilen önerilerden paketli olanları satın alacaksan, içindekiler kısmına bakmanı öneririm. hiç aklına gelmeyen ürünlerde gluten olabiliyor. bir de yulaf içeriği, glutenin en büyük taklitçilerinden, onu da deneyerek yemeni öneririm.

Harika önerileriniz için teşekkür ederim ^^

@irene glutensiz brownie harika olurdu, ne zamandır brownie yapsam diyorum sağlıklı beslenme çabalarımı baltalamak istemediğim için vazgeçiyorum her seferinde.

Sürdürülebilir olarak, yumurta süt ve ekmeksiz olarak, zeytin, yagsiz peynir, domates, salatalik ve maydanoz ile birlikte epeyce kilo vermisligim vardir.

Diger seyler zamanla yapmaya usenilen seyler oldugu icin pek devamliligi olmuyordu. Yumurtayi da kolesterolden oturu birakmistim.

Ki ben agir kahvalticiyimdir, patatesinden sucuguna, yumurtasindan,simitine, boreginden menemenine kadardi, simdi ikisinin ortasinda bir hayat yasiyorum

-Ceviz
-keçi boynuzu unu ve greçka unu ile yaptığım şekersiz bademli kurabiye
-tatlı patates

Glutensiz yulaf. Yanina meyveler, kuru meyveler ve findik,fistik... Süt olarak da, bitkisel süt.

sabah peynirli omlete yulaf atıp yedim
haslanmış yumurta+lor peyniri karıştırdığım da oluyor.
el blender i ile yulaf+ yogurt+ muz vb yapabilirsin. shake içine taze zencefil de atmaya başladım, çok yakışıyor bence. benim için en sürdürülebilir kahvaltı shake ile yapılanlar.

Orijinal Cosmos'u izlemediysen onu öneririm. Carl Sagan yapımı olan.

ikisini de izledim. net geo'daki the genius'un einstein serisini izledim bir de. başka aklıma gelmedi.

Carl Sagan romanından uyarlama Contact filmini izledin mi :)

www.youtube.com
güzel seri, ikinci bölüm daha güzel, üçüncüsü de çıkacak yakında

contact, gravitiy, intersteller vb. filmleri de izledim. fakat belgesel olunca daha faydalı oluyor. Filmlerde Faraday'dan bahsetmiyor kimse :)

teşekkür ederim, aldım favorilere.

belgesel öneremeyeceğim ama bu konulara ilgin olduğu için şu tweet serisini okumanı şiddetle tavsiye ederim. inanılmaz zihin açıcı bir flood:

onedio.com

Teşekkür ederim, mutlaka okurum. evrim ağacı'nı da okurum fırsat buldukça ama bir sosyal bilimciye görsel ve canlandırmalı fizik çok daha anlaşılır oluyor :)

şimdi aklıma geldi. YouTube'da bebar bilim diye bi kanal var.
Herkesin anlayabileceği bir dilde bu konularda 10-15 dakikalık videolar var. Fizik serisini öneririm. Müthiş bir video serisi.

kanal: www.youtube.com
fizik serisi: www.youtube.com

Özellikle izafiyet, kuantım, young deneyi, zaman, ışı vs. konulardaki videolar muazzam.

İnceleyeceğim hepsini çok teşekkür ederim.

youtube kanallarını da bence göz ardı etme. kurzgesagt in a nutshell kanalının videoları muhteşem örneğin.

Teşekkür ederim, bunu da ekledim.

(bkz: enter the dragon)

Ipman serisini izledigini dusunuyorum

turkcealtyazi.org

Ong bak ve baskın serisi çok güzel

Umarım ciddi bir durum değildir, sen söyleyince üzerine düşündüm, ben de böyleyim. Hatta ben nasıl bir insan olduğumu, o zamanki beni, hislerimi, dönemsel içinde bulunduğum duygu durumunu dahi hatırlamıyorum. Ufak kesit anılar var ama genel bir resim çizemiyorum.

Ben bunu üzerine düşünmediğim için tecrübe ettiğimi sanıyorum. Hiç geçmişte yaşayan biri olmadım. Olan olur ve biter, üzerine hiç düşünmem. Dün bana şöyle demişti böyle anlattı diye olmuş olaylar üzerinden basit dedikodu veya havadis anlatmak bile zor benim için.

Bende dikkat eksikliği de var, belki bu yüzden düzgün kayıt etmiyorum diyorum bazı şeyleri. Ama bunun bir bozukluk olabileceği aklıma gelmemişti, nörolojik bir şey bile olabilir diye düşündüm şu anda.

bende de aynısı var, ben bunu normal sanıyordum, yani normali bu değil mi zaten ? herşeyi detaylıca hatırlamak imkansız. özellikle çocukluğuma, ilkokul ortakul ve liseye dair hep üstünkörü şeyleri hatırlıyorum. varla yok arası yani.

2020’yi net hatırlıyorum mesela ama 2019 için fotoğraflara bakmam lazım. 2019’da yaptığım şeyler sanki 5 sene önceymiş gibi geliyor. yeni bir yıla girince bende 6. aya kadar yıllar da karışıyor.

bende de var. daha iyi boşver.

Allahım keşke bende de aynısı olsa.

Bence nörologa görünmelisiniz. Psikolojik değil ama fizyolojik bir sorun var mı ona baksınlar.

Düşük konsantrasyon, çok konuşkan olmayan yapı, travma kaynaklı kapalı bir iç dünyada yaşam, insan ve olaylara karşı ilgisiz yaklaşım. Ben bunlara sahibim ve geçmişi hiç hatırlamıyorum. Tahminim bir noktada dışlanmış hissedince içeriye kapandım ve iç dünyaya yatırım yapma kaynaklı yaşadım. Unutkanlık değil bence sorun. Algımız toplumsal sosyallige / iletişime kapalı bir sebepten ötürü. Önem versek hatırlardık.

Bende de var. Sanirim yalniz degiliz. Iyi endiseye gerek yok

www.wikihow.com

(şapka ve renkler hariç)

yirtik jeans ve uzerine nba formasi giysem?

Forma giyme olmaz duz siyah tshirt giy

maskenizi takın. malum corona :)

Ayakkabi Sneakers akar mi?

janti giyin kardo. dans edeceksen ona uygun rahat şeyler giy. gelecek olan kitleye de bağlı açıkçası biraz.

Siyah kot + duz ya da uzerinde minimal desenler olan siyah tisort. Dans etme durumunuza bagli olarak rahat ayakkabi.

ahaha kedili günlerimi hatırlattın :))
maalesef yok öyle tül perde :/

Hem tül hem jaluzi var bizde tüller paspas oldu artık ama jaluziler karartma olduğu için kalın, pek uğraşmıyorlar ama karartma günlük işe yaramaz.

tül değil ama bu tarz bir perde olur mu acaba? tutup tırmanamazlar en azından?

www.google.com.tr

Sanal uyku fotoğraftakiler iplikten sanırım. İplerle oynamazlar mı bilmiyorum.

ipli perdelerle çok oynuyolar ya sarmaş dolap olup tepenize indirme riski var. bence ucuz bişi alın geçin eskidikçe değiştirirsiniz.

perde için bir çözüm yok. o perdeye tırmanılacak ve üstünde bekleyip yırtılması sağlanacak ya da kedimizin ihtiyarlaması beklenecek.
koltuklarda çözüm basitucuz ve dayanıklı bir kumaştan koltuk örtüsü yaptırın. hem koltuğunuz rahat etsin hem de kediniz. üstelik koltuğu tüy olmaktan da koruyor.

siyah tül var bende. plastik gibi sert bir malzemeden yapılmış. baktım şimdi kediler parçalayamamış.

Gidip pazardan en ucuzunu alıyorsun
Yırtıldığında da umursamıyorsun
Keza çelikten de olsa o tül yırtılacak
Hem de her yerinden
En azından 5 kedisi olan biri olarak biz öyle yapıyoruz
Geçen sene alıp astığımız tülü aldıktan yarım saat sonra tam ortasından yırttılar
Sonra pencere tarafına geçip tülün yırtılan kısmından kafasını geçirip gözümün içine bakıyordu şerefsiz
Güldük geçtik tabii ki
Bu aldığımız 7. Ya da 8. Tül

Otopsicocuğu benim perdemde aynı şekilde pazardan almıştım önce kenarı yırtıldı bende o kısmı boydan boya kestim üzerine perde geliyor zaten. Şimdi ortasında kocaman kedinin rahatça geçebileceği büyğklükte delik oluştu. Madem çözümü yok almamak en iyisi nasıl olsa yenisi de yırtılacak :)

Ben oruç tutmuyorum da diyebilirsiniz, hiç vermeyin, vermek zorunda değilsiniz.

bi lira olmaz. bu hiç vermemekten daha kötüdür. vermek istemiyorum diyebilirsiniz. ya da 10 lira 20 lira bir şey verin eğer durumunuz bunu kaldırıyorsa.

Ben geçen gün vermedim valla. Normalde kapıya yardım kuruluşlarindan gelenler, derneklerden gelip satis yapan çocuklar vs olunca asla boş göndermem ama ramazan davulcularına vermiyorum. Zaten 2019 yilinda asiri gereksiz bir uygulama. Dediğiniz gibi davul calmadiklari için açmış bulundum; 'oruç tutmuyoruz biz, kusura bakmayın. İyi çalışmalar' deyip kapattım.

Kavgayi goze aliyorsan yapabilirsin. Herkesin elinde alarmli cep telefonlari varken bu uygulama kadar sacma bir sey var midir bilmiyorum. Valla ben icimden gelmese de 5 lira verdim. Evde cocuk var; insan bir sey yaparlar diye korkuyor. Resmen harac veriyoruz.

"kolay gelsin kardes" deyip hicbir sey verme, daha guzel olur. Bunu yapmanda da hicbir sakinca yok.

yoo kapıyı açınca da teşekkür edip kapatmışlığım çok. vermek zorunda değilsin.

Stres yapacaksan 3 lira ideal. İşsizlik vs var, para kazansınlar

Hic verme uzerine les gibi bulasmasin.

içeride bangır bangır müzik çalarken bile kapıyı açmıyorum. ne muhattap olacağım. davulcu lan bu. kim takar.

Verme sakın. Verenler yüzünden asalak gibi yapıştılar. Bana mu sordun çalarken dersin...

hiç verme. oruç tutmuyorum, işsizim veya öğrenciyim diyebilirsin.

Amaç 1 lira vermekse, 1 lira verilir. Yani bu kadar verebiliyorum denilir. Ya da açıp vermeyeceğim de denilebilir. Hiç gariplik yok bunlarda. Ama kapıyı açıp "dilencisin tabii, ya nesin" demek kavgaya hazır olmak demek yukarıda dendiği gibi. Bunu diyeceğinize kapıyı açmayın. İçeride sizi duymaları önemli değil. Zorla değil sonuçta.

monitörün arka kısmında sabitleyici vidalar olması lazım. caps pls.

arkası böyle.

eksiup.com

yuvarlak kapağı döndür ortadaki. vida bi şey çıkar ortaya sanırım. uzun kısım çıkmıyor olabilir.

ortadaki ufak kısım dönmüyor, komple büyük parça hafif hareket ediyor ama emin olamadığım için zorlamak da istemiyorum kırılır diye.

ok resmi bile var yahu üstünde. dönüyordur o.

şuradan hallettim:

www.manualsdir.com

o mandal gibi şeye basılı tutup standı çevirmek gerekiyormuş.

nick hastalık uyumu olabilir mi sendeki?

yakın zamanda sigarayı bıraktın mı?
yakın zamanda hiit tarzı spor yapmaya başladın mı?
Benim de bi süre çarpıntı olayım olmuştu doktor aynı şeyleri söyledi ve ritm düzenleyici bi ilaç vermişti 1-2 ay kullan sonra düzelirsin demişti. daha sonrasında düzeldi gibi ara ara bi yokluyor ama çok hatırlatmıyor kendini. çok fazla dinleme kendini kafaya taktıkça daha fazla artacak kendimden biliyorum.

dahiliyeye git

@hasmetizm belki de olabilir. Doktor panik atak ya da anksiyete olabilir demişti. Ama net bir şey söylemedi. Psikiyatriste de yönlendirmedi.

Anksiyete bozukluğu çarpıntı yapar. Tedavide sabah akşam yarım dideral verilir. Bende çok işe yaramıştı dideral. Doktora danışıp kullanabilirsin.

kahveyi sigarayi cok azaltman ise yaramaz. Tamamen birakman lazim. Beslenme cok onemli.Kafein'den uzak durman lazim.

dün kampta yaptığım kahvaltıyı görsen kalp krizi geçirirsin. biz bunu hiçliğin ortasında yapıyoruz. geçen kurban bayramında datça'ya kampa giderken arkadaş zorla bi kahvaltıcıya soktu. olum çok meşhur, aynı evdeki gibi yapıyorlar dedi. aynı evdeki gibi değildi. ısıl işlem görmüş sucuk, sanayağından yapılmış peynirler, 4-5 adet zeytin falan. şaka gibi geliyor bana bu kahvaltıcılar. burger king'i dolduran çocuklar gibi içerideki beyaz yakalar. neden kendiniz yapmıyorsunuz?

dun cihangirdeki bir kahvalticiya giderken besiktastan gectik, hani evlendirmeden sair nedim uzerinden denize dogru inerken sagdaki yollarin birinden mackaya cikiliyor ya, oralar bile kahvaltici olmustu. bir evin onunde bile uc masa vardi, pek kafe gibi gorunmedi gozume. yani aslinda rasgele sokaklara girip hosunuza giden yerleri deneyebilirsiniz sanki.

İstanbuldaki kahvaltı deneyimlerim yeniköy kahvesi ve beşiktaşdaki kahvaltıcı sokağıyla sınırlı. İkisini de fiyat performans açısından yeterli bulmadım. Yeniköyde mekan güzel ama lezzet orta ve fiyat yüksekti. Kahvaltıvılar sokağı da tıkış tıkış. Sizin yerinizde olsam mekanı güzel bir özsüte gider anadolu ve ya ege kahvaltısını denerim. Tek kişilik bile olsa 2 kişi doyuyor. Lezzeti de yukarda saydığım mekanlardan üstün.

aldıktan sonra kartı kaldır geri. yoksa tıkır tıkır çeker parayı gugul, yok reklama tıkladı, yok oyun para istedi derken.

Reklama tıkladı diye para çekmez ama oyun içi satın alma varsa(atıyorum 10 liraya oyun içi para satın alma gibi, ki 300 lira bile oluyo bazen) onu alabilir kredi kartı tanımlıysa tek tuşla. O yüzden çikarmanız yararınıza olabilir kartı

edit: oyuna baktım şimdi,oyun içi satın alma yokmuş. O yüzden korkmanıza gerek yok bu açıdan.

valla ben bisiklet için app almıştım zamanında. yapı kredimobilden baktım bi süre sonra google play 3tl gibi mi miktarı 30 kere falan çekmeyi denemişti. o yüzden sitelerde tanımlı kart bırakmak zengin adam riski.

oyun parasi onemli degil, asil dikkat edilmesi gereken oyuna girdikten sonraki kisim.

oyunlari oyle bi dizayn ediyorlar ki, cocuk oyuna girer girmez buyuk butonlara basmaya baslayinca (hepimizde olan klasik next next refleksi gibi dusun) sakir sakir para cekmeye basliyor karttan.

siz bile oyunu oynasaniz emin olun farkinda olmadan bir seyler satin alirsiniz. karti sistemden cikarip emin olun, baska yolu kesinlikle yok.

işinize yarayabilir: support.google.com

kardesim kimi nereye sikayet ediyorsun ? 30 tl ye calisacak suriyeli dolu her yer, vasfi olmayan insanlar kendileri yapti kendilerine bunu. oradaki asgari maas alamayan herkesin hangi partiye oy attigi malumdur. yapacak bir sey yok, en fazla sgk ya sikayet edersin, sgk ciddiye alip gelmez.

vergisiz dukkan isleten suriyelileri bizim semtte sikayet ediyorlar bakkal actilar diye, belediye karismiyor ornegin.

cozum yok bu konuya, cikacak isten haysiyetine onem veriyorsa, sigortasi olmayacagini bilerek girmistir ise.

Bir de şöyle bir durum var. Şikayet ettin devlet gelip tespit etti. Atıyorum 100.000 tl ceza kesti. Bu adam büyük ihtimalle belli bi kısmı işten çıkarır.

Bu arada şikayet sgk’ya Yapılıyor.

tekstil atölyeleri hep suriyeli kaynıyor. çalıştığına şükretsin. malum bakınızı vermeye gerek bile yok. vasıfsız insanlar kendi kendine yaptılar bunu dendiği gibi. insanlar onların hakkını da arıyordu ama onlar çekirdek çitleyip dalga geçtiler zamanında.
bu zamanda böyle şeylerin olması üzücü değil normal. her şey ortada. patron çatır çatır kovar hepsini kesin. paraya tapan insanlar eninde sonunda yaladığı ayakkabıyı suratına yer.

sgk ve çalışma bakanlığına şikayet et. her yerden yürüyün.

Evet goygoycu. Eskiden ekşi sözlükte yazanlar yazılanları okurdu, irdelerdi, yorumlardı. Bu zihinsel yeterlilik vardı çünkü. Şimdikiler boş insanlar. Sokaktaki memet emmiyi sözlüğe üye yaparsan böyle twitter kadar bile doğruluk payı kalmayan bi siteye dönüşür.

Eskiden insanlar karşılıklı ayar verir-alırdı. Tartışırdı sayfalarca. Şimdi herkes kendi dandik düşüncesini yazıp geçiyo. Tanım bile yapan yok.

her yerde bu böyle. twitter'da eskiden eli yüzü düzgün bi yerdi az biraz. mesela sinema sayfası replik yada herhangi bir x dizisinden/filminden haber paylaşıyor altına direkt "çöp,izlenmez,vakit kaybı" yada "abi boş ya banel şeyler bunlar" diye ego kasmaya çalışanlar geliyor. kimse artık banane demiyor herhangi bir konuda herkes her şey hakkında konuşuyor.

demem o ki ekşi bazında bakmamak lazım son 3-5 senede genel olarak bişeyler oldu. genç işsizliğin %30'lara yaklaşmasının da etkisi olabilir

çok haklısın. ekşi sözlük eskiden çok daha az kişinin kullandığı ve kullananların en azından farklı görüşleri yansıttığı bir yerdi. şimdi maalesef senin tanımlamanla goygoycular doldu. öte yanda şöyle bir hayata bakınca insanların çoğu her konuda şikayet ettiğin gibi davranıyor. içeriğe bakmaya anlamaya çalışan sayısı çok az.

neredeyse 20 senedir yazan biri olarak sözlükten aldığım zevk her sene azalıyor. artık haber almaya giriyorum. bir duyuru vardır keyif aldığım onu da aynı kitle basmaya başladı. zaten moderasyon desen kanayan yara yakında feyste(!) takılmaya başlayacağım diye korkuyorum.

belki yaşlandım bilmiyorum. ama farkettiğim konu şu ki insanlar haberleri okumuyor, hoax haberleri falan bile farkedemiyor, okumayan bir nesil hiç okumayan bir nesli doğurdu ve büyüttü yakında bu nesil ülkeyi yönetecek.

yurtdışında yaşıyorum ve millenial çalışanlar hakkında eğitimler almaya başladık bile.. 5-6 sene sonra bu ergenler iş gücünün büyük kısmını oluşturacaklar.

insanlar goygoy yapıyor tabi neden yapmasın ama durun bakalım daha tüm sistem açıklanmadı bile. sınavı da görelim.

eskiden entry girilirken başlık değil başlığın anlattığı ile ilgili yazılırdı. başlık da öyle açılırdı haliyle. şimdi başlıklar zaten konuyu özetliyor. hatta gerizekalılar ironi yapacağım derken sıçıp sıvıyor. öğretmenlere hakaret muhabbetinde gördük. başlığı normal açsa ilgi görmeyecek çünkü. hakaret başlıklar bu kadar moda ve ilgi çekiyorken hem elinde tuzlukla laf sokmak isteyenler hem de sözlüğün muhasebesini tutanlar memnun olduğu için kalite vasata geldi uzun süredir. ben de 2000'lerden beri sözlükte takılıyorum. uzun zaman önce çöpe dönüşmüştü zaten burası. vakit geçirmelik kalitesiz bir site artık. ekşi hesabım uçsa üyelik almam bir daha.

ekşi sözlük'ü okumuyorum, kutsal bilgi kaynağı değil artık. Y****k gibi bir kullanıcı kitlesine sahip, modere etmesi zor, para uğruna s***ler formatı eylediler viran. Troller kalitesiz, yönetim tepki görmediği sürece değerlere hakaret edilse bile bir şey yapmıyor. En son öğretmenleri "paralı askerlere" benzeten bir başlık açıldı, dünya yazı yazıldı. Sosyal medyadan tepki yağınca yazarı uçurdular.

Bahsettiğin durum senelerdir var, uydurma bir haber yaz, kaynak olarak gotum.com yaz, açıp okumadan haber gerçekmiş gibi entryler girilmeye başlanır hemen.

edit : troll başlıklarına ciddi ciddi yazanlar var en başta. Bu mallar olmasa troller de olmayacak.

Turkiye'de alinan patentin uluslararasi gecerliligi var mi? Ornegin ben burada patent aldim, Amerika'da biri patente mevzubahis icadimi kullanmaya basladi, bu kisiye dava acilabiliyor mu? Oyleyse nerede?

Bir de iletisim kurmak istesek nereden bulabiliriz sizi?

@robokot: patent sadece alınan ülkede geçerli. Türkiye'de aldığınız patent ile başka bir ülkede buluşunuzu uygulayan birini durduramazsınız.

bir mesaj kadar yakınınızdayım. olmadı [email protected]

fikir satmak için patent almak gerekiyor mu?
büyük bir veya birden fazla firmaya fikir satmak istiyorum ürünlerinin perakende kullanımı ile ilgili.

Avkat lazım mı :))

@hasmetizm: teorik olarak değil. yani herhangi bir kişi fikri (know-how) karşılığı bir para alabilir.

fakat problem parayı veren fikrin detaylarını öğrenmek istediğinde başlıyor. fikri satmak için ne olduğunu anlatmak gerekiyor, bu noktada da fikri öğrenen parayı ödemeden uygulayıp fikir sahibini aradan çıkarma şansına sahip oluyor.

patent bu noktada fikrin "çalınmasını" önlemek için kullanılabiliyor.

ama zorunlu değil.

@photo85: nö.