edith hamilton, mitologya. kitap isterseniz tabii..

www.ada.net.tr buraya bakabilirsiniz, güzel şeyler yazıyor

donna rosenberg'in "dünya mitolojisi" adlı geniş kapsamlı bir kitabı var.

ayrıca homeros'tan direk dalabilirsin.

bir de halikarnas balıkçısı'nı şiddetle tavsiye ederim.

edit: internetten ziyade kitaplar daha sağlıklı olur. mitolojiyle ilgilenen biri olarak şunu söyleyebilirim ki internet'te hep birbirinin aynı hikayeleri ve aynı dandik bilgileri bulursun, açıkçası benim anladığım amacına uygun değil.

killswitch engage'in holy diver coveri oldukca guzeldir. ayrica machine head'in hallowed be thy name de dinlemeye deger coverlar arasinda yeralir.

ilk anda aklima gelen primal fear'in seek and destroy cover'i oldu. bence gayet basarili. aklima gelen oldukca da cevabi editlerim.

bir de not:
(git: ) fonksiyonu sadece duyuru id'leri ile calisiyor. (git: 70074) gibi. bilginize.

Richard Cheese
Tek geçerim.
Coverları hem çok başarılı hem de çok matrak.
Dene, pişman olmazsın.

www.richardcheese.com

dandy warhols - hells bells [ac/dc]

velvet revolver'in psycho killer coveri güzeldir.

morrissey seviyorsun madem, colin meloy sings morrissey albümü. jack the ripper ne şahane olmuş yaa.

colin meloyu dokunaklı buluyorum ama bence moz kavırlamasın bu adam.

patti smith- smells like teen spirit o ne ses ne hüzün yırtarım kendimi

type o negative ayrıca travis-hit me baby one more time:)

evet patti smith'in twelve isimli albümü tamamen cover'lardan oluşur ve kötü bir yorum yoktur içerisinde bana kalırsa. şarkılar da gayet güzel.

(bkz: orijinalinden iyi olan cover'lar)

tesla'nin real to reel ve real to reel vol.2 albumleri cok guzel cover sarkilar iceriyor, kesinlikle tavsiye ederim.

bir onceki cevabim ile biraz alakasiz dusecek ama bugun klibi gorunce aklima geldi.
muslum gurses'in son iki albumundeki cover'larin cogu cok basarili. tavsiye ederim.

"pink floyd" seviyorsan yazacagim albumu dinle bir sekilde. ben spotify'da dinliyorum su an mesela.

pink box: songs of pink floyd / tinyurl.com

spotify link'i de su: open.spotify.com

shirley bassey - where do i begin

www.sport-smart.com

soğuk su ve sabunla elde çitilenir, sonra kururken içine gazete konur ki şekil alsın, hatta sonra da kolalanabilir.

ingilizce ama www.bbc.co.uk yine de küçükler seviyor, renkli, menkli :)

pbskids.org bi de bunu buldum, ama yine ingilizce

www.ogretmenlerweb.com

aralarında aydede de var, aynı şarkıdır herhalde ama indirip bakmak lazım. bir de şu var:

www.anaokullu.com

@fluobio : teşekkür ederim ama bu siteyi biliyorum. yeteri kadar izledik dinledik oynadık. baby einstein cdlerini izledik sayısız kez. sonra da buluta koo (cloud)der oldu. hala bulut demiyor. bu yüzden Türkçe olsa daha iyi olur.

anladım, haklısınız :) şu siteyi buldum bir de şimdi, www.turkishmusic.org

eğer ingilizce kabul ediyorsanız, şunu şiddetle tavsiye ederim :)
youtube.com buradaki bütün vidyolar birer çocuk şarkısı, resimli mesimli hem de..

'budu yokken' benim favori sarkimdir. cok klise olucak ama, susam sokagi'ndan sarkilar dinleyin, nostalji olur hem.

beyaz kemik gibi olan, zencefile benziyor. eğer boğazların ağrıyorsa balla zencefili karıştırıp yersen iyi gelir. ama zencefilin toz halinde olması lazım.

portakal varsa evde o da iyidir.

taze nane, zencefil, gülhatmi ciceginin yapraklari, asilanmamis limon ya da taze misket limonu (kabugu ve suyu), zevke göre 1-2 karanfil bu iyi bir karisim.
sicak sicak icilir, yatilir ve terlenir.
eger taze zencefilkin varsa rendelenmis zencefili kaynatip icine limon suyu ve bal katip da icebilirsin.
adacayi da basli basina iyidir soguga karsi.

taze zencefil, kuşburnu, limon dilimi ve bir pinçik rezene tohumunu biraz kaynattım, altını kapatıp biraz bekledim. sonra bal katıp içtim. tadı fena değidi, rahatlattı diyebilirim. ayrıca rezeneden dolayı acayip uykum geldi:) cevaplar için teşekkürler...

ben tamamen magazinsel olarak hatırlıyorum hürriyetin arkasında filandı. sadece tek bir şey yersen ne kadar süre hayatta kalırsın diye, tüm yiyecekler aynı hızla kirleniyormuş birinciliği patatese vermişler, 300 gün ile.

ama sanırım soru farklı : ) valla herhangi bir yumurta olabilir yumurta hücreleri doludur protein ve rna ile. ekmekse baya yalan geliyo kulağa ne alaka diyebilirim mesela ben direk. çilek kromozomları 8x mesela onda daha fazla nükleik asit yapıtaşı var buğday 4x. bilmiyorum belki de öyledir. ama protein önemliyse yımırta bir adım önde.

kefir mı ne vardı.

bi de sperm var tabi de yenmıyor o.

derin arastirmalarim sonucu su gidalari buldum:
deniz yosunu, sprirulina, wolfberry, alfalfa, chia

ama arastirdikca farkli seyler cikiyor, ne zormus en besleyici seyi bulmak :)

anne sütüdür

@ the end of the dreams

bu cevapla tam 12'den vurmussun ama yeni bir soru daha geldi aklima. anne sutu icerigine baktim gercekten de etkileyici :) yalniz anne sutu denen gida yetiskinler icin de en besleyici besin midir acaba? (not: bunu ilerleyen zamanlarda ayri bir soru olarak acabilirim tatminkar cevap gelmezse)

yetişkinler icin durum nedir bilmiyorum ama insanın oran olarak en fazla büyüdüğü dönem 0-1 yaş aralıgı olması lazım düşün yani bebek metabolizması yetişkin bi insanın metabolizmasından daha hızlı olmak zorunda haliyle bu yüzden insanın en fazla besleyici maddeye ihtiyac duydugu donem bebeklık donemı ve sadece anne sutuyle beslenıyor teknik olarak kac kaloridir flan bilmiyorum ama bu soyledıklerım anne sutunun besleyıcılıgı hakkında fikir verebilmistir umarım :)

süt içerdiği doymuş yağ asitleri, kalsiyum, çeşitli enzimler ve fosfor bakımından iyi bir besin kaynağıdır. yumurtanın ise protein kalitesi yüksektir. sarısında a,b vitamini ve demir vardır. kurubaklagiller karbonhidrat, protein ve doymamış yağ asidi içerirler. kurubaklagiller haricinde yenilenler arasında et, yumurta bulunmadığı zaman iyi bir protein kaynağıdır. b vitamini, madenler, kalsiyum ve demir yönünden zengindir. enerji verirler. enerji-protein bakımından düşünürsek ,kurubaklagiller –özellikle fasülye- daha besleyici olabilir. süt ve ürünlerini de atlamamak lazım tabi… img222.imageshack.us

öncelikle not: şu an bi klinikte çalışıyorum ama sağlık personeli değilim.

bi prick dedikleri deriden yapılan test var ve ücreti 140 tl bi de kandan yapılan var 500 tl. ama genelde prick yaparlar. yaklaşık yarım saat süren bi test. iki kola da bir şeyler damlatıp ne kadar reaksiyon olduğunu ölçüyorlar. test sonrası da gerekirse aşı tedavisi öneriliyor. ama dediğim gibi sağlıkçı olmadığım için tam bilmiyorum yine de.

mekan şurası: www.ent.com.tr

ha bi de muayene ücreti de 125 lira ama testle birlikte 225 tl yaparlar.

alerji ucu açık çok büyük bir konu.. sorunuzda konuyu çok basit bir algılama var gibi bi durum var. milyon tane alerjen var. bu yüzden de alternatif tıp yöntemleri de çok yaygın. fakat çoğu bilimsellikten uzak. testler de en sık rastlanan şeylere karşı yapılıyor. dolayısyla neye karşı alerjiniz olduğunu test yaptırarak bulamamak da baya olası.
önerim şudur ki, kendi belirtilerinize göre araştırmanızı yapın. size daha uygun görünen özel bir alerji testi daha hedef odaklı olabilir. fakat bulunacak sonuç da çok işinize yaramayabilir. kendi adıma alerjik rinitim var. doktora test olmak istediğimi söylememe rağmen kendisi büyük olasılıkla toz, polen gibi mucadele edemeyeceğin şeyler çıkacak dolayısyla gerek yok demişti.
eğer ciddi belirtileri varsa daha çok araştırın testten önce..

test yaptırmadan en az 1 hafta önce antihistaminik almamış olmanız gerekir. yoksa yapmazlar (yapmamaları lazım).

ha aklıma gelmişken, steroid'i söylemiyorum bile.

2 farklı alerji testi var, yukarda denildiği gibi biri prick testi (deriden yapılır) digeri kan serumunda bakılır. prick test genelde gıda alerjisi ya da alerjik nezlesi olanlara yapılır ve daha çok tercih edilir. kan serumunda bakılan çok farklı test vardır. nerdeyse her alerjinin bir testi vardır. www.centro.com.tr sitesinden görebilirsiniz kanda yapılan alerji testlerini. kan verirken aç gitmeniz gerekmektedir.

Herkes bu şarkıyı aramakta.Şarkının adı CNBC-e tarafından Come On Down With Me olarak belirtilmiş ama internete bulunamıyo şu anda.

cnbc e ye mail atmıştım bu ne bulamıyoruz diye. universal ın özel olarak hazırladığı bir şarkıymış. yok yani bulamıyoruz bulamayacağız da kaldı öyle.

şöyle bişeyler var ama..

www.youtube.com

limewire den saving jane -come down to me diye aratınca çıkıyo ben buldum,sıra sizde.

@madrigal kesinlke bu şarkı değil sözü edilen. yeni sezon reklamlarında çalıyordu. adı da elbette ki come on down with me, come down to me değil :( olmadı maalesef

@sleep tanıtımı görmedim sadece verilen videodaki müziği bulmuşum ben :) heralde yanlış olmuş.

şarkı universal in özel jingle larından biri olarak biliyorum.come on down with me olduğu doğru ama piyasada bulunmuyo şu aralar.bilginize.

Nadia Fay - Honeycomb

www.mephisto.com.tr

(bir öneri) cd dışında- eğer jazzı seviyorsa, gitar ya da saksafon şeklinde anahtarlık veya küpe alabilirsin. eminim hoşuna gider ve böylece ucuza kapatabilirsin.

jazz i seviyorsa dnr'da ultimate jazz set var, 19 cd 30 ytl sanirsam.

var michael bublein cdleri dnrda.. illa d&rsa ve internetten isteyeceksen: www.dr.com.tr

aynı akbilden yararlanmanın fazladan götürüsü oluyor. yani mesela bir basışta x kadar alıyorsa ikinci kişi, ilk basıştan hemen sonra basıyorsa akbili, 2x kadar alıyor. yani iki kişi ortak akbil olayına girmeniz sizin yararınıza değil, zararınıza.

aylık akbilin limiti 300'ü en son sanırım?

edit: öeh 200'müş.

bir de fiyatı; tam 105,00 YTL, indirimli 55,00 YTL

sanırım aynı otobüste üst üste 2 kez basamıyorsunuz ama emin değilim.

edit: baya cevap gelmiş ben yazana kadar:)

bir de iett'nin sitesinde şunlar yazıyor;

"·aylık mavi akbil (31 günlük) geçişleri 200 yolculuktur.
·mavi kart’a yeni abonman yüklemesi, önceki yüklemeden kalan süre 4 gün veya daha az ise yapılabilir ve kalan süre yüklenen yeni süreye ilave edilir. şayet kullanılmayan süre 4 günden fazla ise yeni yükleme yapılamaz. (bunu sistem otomatik olarak yapacaktır)
·mavi kart’a yeni yükleme yapılırken eski yüklemeden kalan süre 4 gün veya daha az ise (4, 3, 2, 1 gün) bu yeni süreye ilave edilirken içinde bulunan ve kullanılmayan geçiş hakkı en fazla eklenen gün süresi çarpı 7 tutarı olarak yeni geçiş limitine eklenir. daha fazlası dikkate alınmaz. şayet kalan geçiş hakkı ilave edilen gün sayısının 7 ile çarpımından az ise hepsi yeni süreye ilave edilir. (7 rakamı, aylık 200 geçiş hakkının 31’e bölünmesi neticesinde elde edilmiştir. bu işlemi de sistem otomatik olarak yapacaktır)
·mavi kart’ta aktarma yoktur. her sisteme veya hat’a geçişte, geçilen hat indirimli veya normal tarifeli ise 1, çift tarifeli ise 2 geçiş hakkı azalır.
·mavi kart ile kapsama giren bütün hatlar ve sistemler arasında geçiş yapılabilir. burada bir sınırlama yoktur. günlük kullanım limiti de yoktur. vatandaş isterse 31 günlük süre için aldığı 200 geçiş hakkını 1 günde, 1 haftada veya 15 günde kullanabilir.
·yolcular yüklettikleri süreye göre elde ettikleri geçiş hakkını, mavi kart’ın geçerli olduğu hatlar veya sistemlerde kullanabilirler. (200 geçiş hakkının tamamını özel halk otobüslerinde veya iett otobüslerinde, metroda, deniz motorlarında ya da ido şehir hatları vapurlarında kullanabilirler)
·mavi kart’a yüklenen süreye göre elde edilen geçiş limiti, biniş sayısına göre değil kullanılan hattın tarifesine göre azalır. yani çift biletli boğaz hatlarında bir dokunuşta 2, normal veya indirimli tarifeli hatlarda ise 1 geçiş hakkı azalır.
·akbil, tam entegrasyonla birlikte bütün sistemlerde kullanılabilen tek bilet’tir. akbil’in (mavi ya da kontörlü akbil) kapsama giren bütün toplu taşıma araçlarında tek bilet olarak kullanılması hatların tarifeleriyle ilgili değildir. "

www.iett.gov.tr

Come On Down With Me imiş..

cnbc-e ye attığım mail sonucu söylediler..

Şöyle bir bilgi de var:

"Take Me As I Am" - Samantha Farrell
Official Site: www.samanthafarrell.com
MySpace: www.myspace.com

Heard during the Gag Reel for the season five DVD. (Released: August 26, 2008)

Kaynak: www.oth-music.com

Bu şarkıyı pek çok kişi arıyo,cnbc'ye de pek çok kişi mail atmış.Şarkının adı Come On Down With Me ama internette yok.Ben yahoo answer'da da sordum,cevap gelmedi.Şarkı internette yok sanırım.

meçhul şarkı bulundu; Nadia Fay - Honeycomb
www.dailymotion.com

sonny j - handsfree (if you hold my hand) mi acaba?

"eddie murphy & antonio banderas - thank you" geldi aklıma direk.

Rednex - Cotton Eye Joe
Rednex - The Way I Mate
eğlencelik, cıvır cıvır

loituma - ievan polkka

jim carrey - cuban pete
rhcp - love rollercoaster

Ray Charles - Hit The Road Jack

Shantel - Disco Boy (cooldur, candır aslında birazda duygusal şarkıdır yada ben mi öyle hissediyorum))
Shantel - Disco Partizani
David Vandetta - Break for Love
Tarkan - Çat Kapı (mesela dimi farklı ama güzel)
Sezen - Menajer (Al sana cıvırın kralı 50 kere üst üste dinle yine dinle, sezen sevmeyenlere selam ederim:)
Martin Solveig & Stephy Haik - Cabo Parano (mesela)
Foo Fighters - The Pretender (Kaşları çatık gaza getirici şarkıdır)

Geçen arabaynan gezerkene dinledim, çok fena kaza yapıyodum, Gta San andreas gibiydi o biçim.

iki hatunun söylediği bi şarkı vardı - secret.
hatırladım: the pierces - secret.

sucuğun markası ne ?

mikrodalgada, et ve et iceren birsey isitirken uzerini bir tabakla kapamak gerekir diye biliyorum. ben oyle kullaniyorum, hic birsey de olmuyor.

sucuk konulur niye konulmasın, hatta tavadan çok daha iyi oluyor, ev kokmuyor.

nasıl bir tabak-kap içine koydun ki sucuğu? şimşek tabaktaki malzemeden çakmıştır

ve kaç derecede ne kadar yaptın?

valla koyabilirsin bi zararı olmuyor sağlık acısından. ancak tad olarak soruyosan hiç tavsiye etmem. onun yerine sucuğu kes ikiye yar! çatala tak ocağı yak! çatalı ateşin üstüne tut sucuk pişsin sonra götür işte. mikrodalgada o tadı yakalayamazsın.

:) tavada, ocakta sucuk pişirince bir tek benim mutfağım mı kokuyormuş. ilginç. hele çatal takıp ocakta pişirmenin nasıl olacağını düşünemiyorum. ocağa yağlar damlıcak. damlayan yağlar yanacak ve daha bir kokacak. ay ay ay. sonra nasıl temizlenecek onlar? tam bir orman kampı yaptınız mutfağı.

tam erkek ve öğrenci tavsiyeleri bunlar :))

benim fırınım kendi kendini temizliyor. içinde pişirilen şeyden kokmuyor. sucuk kokusu yok yani. zaten 40-50 saniyede ne kokusu sinecek.

ben buzu çözmek için koydum fazla uzatmışım süreyi sucuk tekrar pişti :)
çok güzel oldu tadı gerçi ama tabi çat pat sesleri geldi durdu içerden =)

üzerine bir de kaşar koyacaksın. Sonrasında cuk ekmek arasına :)

Tosttan bile daha çok yapıyorum hızlı ve leziz :)

cevaplar icin tesekkur ederim.. biraz gec olucak ama.. her zaman koydugum tabakalrdan biriyle koydum.. sucukun markasini hatirlamiyorum ama evet sucuktan olabilir daha once yemedigim bir marka.. heralde ondandir.. bu arada mikrodalgada sucuk hic fena olmaz koku ve tavanin temizligindense mikrodalgayi tercih ediyorum..
pinar sucukla yaptim bide bu sefer eskisi gibi oldu.. pat pat ses devam ediyo ama:s

ızgaramsı birşey varsa, ona koysan ya, mis.
şimşek için, eski cd'lerden birini koy. dikine. o da mis.

yazmayacaktım ancak bir arkadaş alüminyum folyoya sar demiş. bildiğim kadarıyla mikro dalgalarda alüminyum rezonansa girdiğinden mikrodalga fırınkara kesinlikle alüminyum koyulmaz.

bu arada ben de sucuk yerim çok mikrodalgadan. şimşek bence aletin kalitesizliğinden.

bende de var bunun aynisi yillardir kullaniyorum dandik degildir ya.

soyle ki o cat cat ses hani bazi tabagin kenarinda altin olsun baska maddeden olsun bir serit olur ya ondan kaynaklanan bir sey. aliminyum folyoya sakin sarma, yansima vs. olmamasi gerekiyor bildigim kadariyla.

Pekosbil'in iki onemli yanlisini duzeltmek zorundayim:
1. Ustte de soylenmis ama mikrodalga firina aluminyum konmaz.
2. Mikrodalga firin "bekerel" ile olculen radyasyon yaymaz, o tip radyasyonla calismaz.

Asil soruya gelince, mikrodalganin icinde simsek cakmasi iyi veya normal degil. Ufak bir patlama olmus olabilir mi simsek yerine? Sucuk, ici homojen olmayan bir sey oldugu icin belli ufak bir parca etrafindan once asiri isinmis olabilir.

Onun disinda sucugu mikrodalgada dusuk kuvvette pisirmek iyi bir sonuc verir herhalde diye dusunuyorum. Yine de ben tava isini tercih ederim. Cok bir zahmet farki yok arada bana gore.

celil oker'in kitaplarını tavsiye ederim.

(bkz: cenk kayakuş) - (bkz: av)

jeffery deaver'in tas maymunu gayet guzel ve heyecanli. bir de nicci french'in memory game kitabi var, o da iyidir.

Oya Baydar - Sıcak Külleri Kaldı (sürükleyiciydi diye hatırlıyorum)

David Morrell - Taşların Kardeşliği (elinde olan varsa mesaj atsın hatta)

robin cook - vector

adam fawer - olasılıksız

Jean Paul Sartre - Akil Cagi ( Ozgurluk Yollari uclemesinin ilk kitabi)

belli bir konu var denilemez, ama bir kac kisinin 3 gunluk hayatlarinda, daha dogrusu matthieu DeLarue da bir seyler buluyor insan)

olasılıksız pek iyidir bu konuda, okumadıysan tabii..

AMAT

tess gerritsen teyzenin dedektif rizolli maceraları vardır, lawrence block un da bernie rhodenbarr hikayeleri iyidir.

(bkz: frederic beigbeder)

eğer lost seviyorsanız ve izliyorsanız
watership tepesi diye bir kitap var. lost'a esin kaynağı olduğu söyleniyor.

trevanian - shibumi

agatha christie serisi

sidney sheldon'i hayatinda hic kitap okumayan kuzenim bile cok sevdi iki gunde bitirdi, edebi kitaplar degil ama, bildigin boyle sonunda ne olacak kiz kurtulacak mi, o mektuplari kim gonderiyor tarzi, bence guzel yine de, insan arada bir suru tuhaf sey ogreniyor

sabahattin ali kitapları bir solukta okunur.
sezgin kaymaz'ınkileri de siddetle tavsiye ederim.

blue oyster cult-(don't fear)the reaper

bu değil ama güzel şarkı

o diye hatirliyordum ama? neyse, bir de days like these-one in one thousand diye bir sarki var supernatural promosunda calan. bu da degilse, bilemeyecegim :)

"Carry On My Wayward Son" olabilir.

himym'den hatırlarsanız "80ler kanadaya 92'de gelmişti"
muhtemelen bu yüzden dalga geçiyorlardır, sosyal açıdan daha geri bi yer.

yakın oldukları için. her anlamda.

south park'ta da yerden yere vururlar kanadalıları, kanadalı sanatçıları falan. yapabildikleri için bence. kübayla rusyayla falan böyle kafa bulmuyorlar pek. sonuçta küçük kardeşimize ya da amcaoğlumuza pis şakalar yaparız ama karşı dairenin delikanlı oğluna yapamayız.

kanada'nin ulke ekonomisi onemli olcude amerika'ya bagimli, bunun nedeni de sermayenin buyuk bir bolumunun amerikalilarin elinde bulunmasi.
bu yuzden, kanada gokkusagi gibi gozukurken, amerika onun altinlarini calan cin durumunda. ee amerikalilar birazcik ukelalik yapinca, kanada yerin dibine geciyor dogal olarak.

(bkz: north america union)