(bkz: Lazarus)'ta
memo1.text:=memo1.lines + [yeni veri];
yazınca yeni veriyi yeni bir satıra yazıyor.
ancak delphi'de olur mu, bilmiyorum.

Delphi hiç kullanmadım fakaaaat:

memo1.text := "ahmet#13#10sourtimes" olabilir mi?

(bkz: cr)
(bkz: lf)

daha başka bir şey buldum...

memo1.lines.add('yeni veri');

Kesin kisa yolu vardir ama char degeri olarak sirayla Chr(13) & Chr(10) degerlerine tekabul eden degerleri arka arkaya girersen olur galiba.

Şu belki işe yarar;

(bkz: writeln)

Huzursuz delphi ile alakalı bi şeyler yazmış ama bilmediğimden anlamadım: )

Tahminimce WriteLn stdout'a yazıyordur. Yine tahminimce Memobox denilen hadise bir GUI objesi. WriteLn oraya yazabilir mi emin değilim. Kahrolası dili öğrenip gelmiştim şimdiye kadar aslında...

bunu ancak veritabanıyla yapabilirsin. her login olana el yapımı bir id üretirsin ve bunu IP adresine atayıp veritabanına girersin. öteki siteye giren genç, aynı IP'yi kullandıkça bir veritabanı sorgusu ile login olup olmadığına bakarsın, login ise session id'sini veritabanından okursun ve kullanırsın.

php'ye bağlı session id yerine el yapımı bişey kullanman daha iyi olur,
$session_id = md5(microtime().rand());
gibi.

ancak IP tabanlı kontrolün kötü yanı, proxy kullananlar varsa birbirinin yerine login olup dururlar.

bir de ikinci yöntem var, aynı cookie'yi iki farklı sitede kullanmak. ancak hiç denemedim, o yüzden php.net'ten setcookie fonskiyonunu falan okursan fena olmaz.

farklı domainler için farklı id'ler üretilir sanırım.
ancak yine de kendi çözümünüzü üretmek isterseniz $_SESSION['domain']="www.domain1.com"; dersiniz, sayfa ilk açıldığında buna yönelik bir kontrol yaparsınız.

proxy'yi düşünmemiştim; kafam iyice karıştı. aynı cookie iki farklı sitede kullanılmasın istiyorum ya zaten...

firefox'da ancak özel veriler temizlenince yeni id oluşuyor. ie6'da her yeni pencere için yeni id oluşuyor. her domain için yeniden üretilmesi de nasıl sağlanır bilmiyorum. benimkinde olmuyor.

eskiden cookie kullanıyordum. session daha güvenli yazıyor kitaplarda filan. ama iki gündür içinden çıkamıyorum.

"peki, aynı kullanıcının, aynı serverda barınan iki siteden yalnızca birinde oturum açması nasıl sağlanır? id aynı olacak çünkü...?"

demişsin, amacın her sitenin kendi logini farklı olsun, birine login olan diğerine olamasın falan. ama session id'leri aynı olsun. bu mudur? değilse nedir? bizde çare tükenmez, harzem php consulting insurance anonim limited şeyşi.

efendim, amacımı uzun uzun anlatayım en iyisi.

kullanıcıların kendilerine has kullanıcı adı ve parolalarıyla ulaşabildikleri bir sayfa istiyorum. "üyelik sistemi" yani.

bunu yaparken, biri başka birinin hesabına giremesin. ayrıca, bir kullanıcı aynı serverda, aynı programcının elinden çıkma iki siteye de aynı kimlik bilgileriyle (bile) üye ise, bunların login bilgileri birbirine karışmasın; hangisine girmek istiyorsa sadece ona girebilsin. ikisine de girecekse, ayrı ayrı login olması gereksin yani.

güvenlik önemli.

aynı sunucuda aynı login bilgileriyle bile olsa zaten iki farklı site varsa ikisine de ayrı ayrı login olmak gerekir. birinin session'ı diğerini tutmaz. sen bir üyelik sistemi yaz, aynı sunucu üzerinde 10 tane siteye kur, her biri birbirinden farklı çalışır. en kötü ihtimalle $_SESSION['sessionid'] = md5(rand().microtime()); olarak kullanırsın güvenmiyorsan.

hosting işi yapıyorum bir yandan, 90+ tane forum barındırıyorum, hepsi aynı sunucuda ve üyelik gerekiyor, ama üyelikler hiç karışmıyor. merak etme.

deniyorum, deniyorum, olmuyor.
firefox'ta özel verileri temizlemedikçe, her sekmede, her pencerede aynı id var.

dediğiniz gibi sorun teşkil etmeyecek bir şeydir belki. ama ben beceremedim. neyse, denemeye devam ediyorum. ayrıca, dediğiniz proxy sorunu nasıl çözülecek, çok gözüm korktu.

teşekkür ederim cevaplar için.

"firefox'ta özel verileri temizlemedikçe, her sekmede, her pencerede aynı id var."

Bu aynı domaine ait iki farklı pencerede mi yoksa farklı domainlerin pencerelerinde mi?

kendi bilgisayarıma wamp kurdum. apache filan kuruyor bu, biliyorsunuzdur.
buradaki farklı dizinlerde dosyalar.

arkadaşım şunu baştan söylesene local wamp diye :)

localde tek domain vardır, "localhost" adında. o yüzden o domainin içindeki tüm klasörler aynı domaine ait kabul edilir, ve sessionlar aynı olur.

sana gerçek bir sunucu lazım bu tip bir test için. var mı local olmayan bir hosting hesabın? yoksa mahkeme size bir tane hesap açacaktır.

eveet, ben de yeni fark ettim :)

peki subdomainlerde bu sorun yine olacak mı? :D

Subdomainlerde farklı olur (en azından ayarı vardı cookieler için). Eğer olmazsa, ayrı cPanel hesapları olarak bile açabilirsin subdomainleri, o zaman kesin farklı olur.

server yönetmeyeceğim ki, sadece programlama ile uğraşıyorum.
tekrar teşekkür ederim cevaplar için, çok zamanınızı aldım.

konfigürasyonu tam olarak yazınız adamı deli etmeyiniz. saygılarımla.
msi (model number? seri?)
harddisk ata sata pata?
kabloların yerleriyle oynandımı?
jumperlara müdahale edildimi?
dur bir bios'u mıncıklayım dendimi?
---------------------------

peki ben soruyu okudum mu? (-he? söyle bana)

msi sitesinden ürün sayfasına bak son anakart driverını indir.
geçmiş ooolsun. (bilinen bir problem o) (bios update tam bilmeyen tarafından yapılacaksa tehlikeli olabilir. üreticiler bizzat "zorunlu olmadıkça yapmayın!" derler. örnek : msi.

efendim dellenmeyiniz. soruyu okudunuz mu diye ben de merak ettim şimdi.

sata. jumperlarla, kabloyla, bios'la filan oynamadım. windoz xp var. amd xp 2800 var. anakartın modelini hatırlayamıyorum; nforce2, sata ve amd uyumlu, tümleşik ses kartı var. bios update yapamam, ups yok.

hatırladım galiba: k7n2 lsr'li bişeylerdi anakart.

işte dediğim gibi. bu olayla karşılaşan insanlar bios update ile sorunun halloduğunu yazıyorlardı. donanimhaber'de epeyce insan çözüm arıyordu da update işe yaramıştı onlarda.

bios'umu güncellemedim sanıyordum; ama nispeten kararlı elektriği olan bir yere geldim, güncelleyeyim diye bir baktım ki zaten güncelmiş.

henüz çözemedim, deniyorum hala.

biçimlendirme demek şekil verme demek, bilgisayar kendi kullanacağı şekle getirir onu, o yüzden kendi çalışma mekanizması olan aletleri, mp3 çalar, foto makinesi, ipod gibi.. bilgisayar ile değil kendi menüsünden biçimlendirmelisin.
sen mp3 çaları bilgisayar ile biçimlendirmişsin bilgisayar da onu sabit sürücü algılayıp çöp kutusu koymuş.

mp3 çaların kendi biçimlendirme menüsü varsa öyle biçimlendir. yoksa windows ile biçimlendirirken fat32 değil de fat olarak biçimlendir

önceden oluşturmuyordu zaten. ayrıca bildiğimiz flash disk gibi biçimlendiriliyor. bu dediğiniz worm'dan sanırım. silmeye çalışıyorum, bittorrent'ten daha gıcık birşey ama. ayrıca sabit diskin muhtelif bölümlerinde de aynı recycler dizininden oluşuyor.

evet. bu tur tasinabilirlerde autorun.inf cok klasik, lame bir virus isareti. device tan bagimsizligi kolayca sagliyor virus bu sekilde...

avast pro, antivir ve avg'nin free sürümleri temizlemiyor.
trend micro galiba temizledi, ama tüm sabit disk bölümlerinde yine recycler dizinleri mevcut.

Bu konuda bryan fury'nin kapsamlı bi entrysi vardı ve ben yine unuttum neydi başlık. Bir de sanırım nod32 bu konuda etkiliydi.

kaizer killer temizledi

cok eskiden fono'nun "fransizca birinci kurs" diye kurani kerim kalinliginda bir kitabi vardi. onunla biraz ogrenebildim ben, cok iyidir..

internetten ne seviyeye gelinir bilmem; ancak ben japonca, fince gibi dillere zaman zaman başladım, bıraktım, tekrar başlayacağım bir zaman. keyifli oluyor.

wikibooks.com
ocw.mit.edu

buralarda güzel kaynaklar mevcut.

iletişim kitabevinde var benim bildiğim kadarıyla, ingiltere basımlı yabancı kitaplar, ingilizce anlatımlı bir sürü dil kitabı var
fransızca da haliyle mevcut. sırf kitap ya da kitap+kaset seti şeklinde almak mümkün
misal
beginner's french, french grammar, french (advanced) şeklinde çeşitli kitaplara ayırarak paranınannınakoymayı görev bilmişler. güzel ama ben portekizcesini ve japoncasını okudum gayet yardımcı ve açıklayıcı

o kanalın "solo" düğmesi basılı kalmış olabilir mi?

hayır, değil.

Şuraya bir bakın isterseniz;
Üst menü > Edit > Preferences > Audio I/O tabı > Play other tracks while recording new one.

teşekkürler :) düzeldi.

(bkz: mediamonkey)
fazlası da var, muhtelif amazon sitelerinden albüm bilgileri de topluyor, yazıyor, düzenliyor.

arkadaşlar tekrar tekrar yazıyoruz bunu bir aratın öncesinde diyorum

ve önerimi söylüyorum

tag&rename

istediğin şekilde folder seçip içindeki şarkıları filan seçip tak tak tak ayarlayabilir yada tak f9 ile bişiy databaseinden yada f10 ile amazon.com databaseinden commentine kadar fotosu motosu hepsi dahil otomatik olarak yükleyebilirsin.

mp3tag var bi de

ben de ekşiduyuru sayesinde buldum, şiddetle tavsiye ederim

tag&rename

şöyle de bişey var:

sozluk.sourtimes.org

stüdyoda yapılan kayıtların temiz olmasından bahsediyorsan o programdan ziyade mekanın akustik design'ı, izolasyonu ve kullanılan teknik ekipmanla ilgili.

dip gürültüsü ya da benzeri kayıt problemlerinden bahsediyorsan eğer;
ses edit ve mix'i için kullanılan (bkz: pro tools), (bkz: cubase), (bkz: logic audio) gibi sequencer programların bazı plug-inleri bu işi görebildiği gibi Steinberg firmasının (bkz: wavelab) ve (bkz: clean) adlı programları audio restoration işi için ince işçilik yapabileceğin programlar. ses kirliliğinin niteliğine göre hazır presetleri de var ayrıca. duyacağın sesin doğruluğu ses kartına bağlı olmakla beraber, işlemin kendisini herhangi bir pc'de yapabilirsin.

apple'ın soundtrack'inde de var öyle şeyler. gürültüyü referans verip tüm ses kaydından o referansı çıkar gibi şeyler denilebiliyor.

(bkz: noise canceller)
(bkz: noise gate)

mızıka tiplerini öğrenmek gerekir karar verebilmek için önce. diyatonik, kromatik, tremolo mızıka gibi.

kromatik mızıkalarda yarım tonlarla tüm sesler çıkabilir (do-do#-re-re#-...). jazz, klasik gibi müziklerde kullanılır daha çok. pompalı mızıka işte.

diyatonik mızıkalarda ise sadece do-re-mi-sol-si-do-re... gibi gider sesler, diyez-bemol bulunmaz. "bend" yaparak diyezler filan çalınabilir, ancak hemen uygulanabilecek bir teknik değildir. bunlar genellikle 10 delikli olur. blues filan çalmak için uygundur.

tremolo mızıkalar da diyatoniktir, ama "bend" yapılamaz onlarda pek. 24 delikli olur genelde. daha başka mızıka türleri de mevcuttur.

bir grupla birlikte çalmak için 3-4 tane diyatonik mızıka gerekebilir, farklı anahtarlarda ("in the key of C" olarak filan geçiyor nette). ama zaten çok pahalı bir enstruman değil nasıl olsa.

istanbul'da tüneldeki müzikçilerde vardır. internette mızıka metotları var web sitesi şeklinde. adresleri hatırlayamıyorum ama gugıldan hemen bulunuyor. ben öğrenmeyi çok istedim, araştırdım, okudum filan biraz biraz; ama fazla uğraşamadığım için çalamadım. şimdilik erteliyorum.

hohner'i iyi kullanabiliyorsan her turlu blues band'de yerin var demektir.

beyoglu'nda satan yerlere sor abi.

ben de ba$lami$tim bi ara. minus idiot nickli yazarin bi suru entrysi vardi yeni ba$layanlar icin mizika ba$liginda ama sonra uctu ya da uyeligini kapattigi icin entryleri de gitti. onunla ileti$im kurabilirsen cok faydasi olabilir.

geçen yaz çerkezköy'de staj yaptım, avcılar'dan her gün gidip gelmeyi düşündüm, ancak mesai saatleri yüzünden bu pek gerçeklenebilir değil. çorlu'da kalıp haftasonları dönüyordum.

şimdi... yenibosna-silivri ve silivri-çorlu arası çalışan midibüsler var, çok sık. ayrıca dolmuşlar görüyorum bu aralar, üzerinde "çorlu" yazan. onlar daha bi sürekli gidip gelen insanlar için görünüyor.

yol o midibüslerle 2-2,5 saat sürüyordu sanırım.

kalebirlik miydi neydi o midibüs firması. bir de istanbul seyahat'in olabilir. başka var mı bilmiyorum.

sozluk.sourtimes.org güzel bişiler yazılmış.

(bkz: shoutcast)

bununla ilgili web siteler var, "my online radio" veya "my internet radio" seklinde aratirsan uygun birini secebilirsin

jetcast'ı da tavsiye ederim.

www.icecast.org

çok basit. açık kaynak hem de.

cakewalk pro audio bunu gayet güzel yapıyordu. ama daha profesyonelleri de vardır sanıyorum.

söylediğiniz şeye miksaj diyebiliriz. yeni başlayan biri için adobe audition'ı tavsiye ederim.

cubase filan yok yere kastırır şimdi.

sony acid

modplug tracker olabilir.

biraz prof. olsun dersen (bkz: sound forge) ve hatta abartıp (bkz: cubase) derim...

yapmışken cubase ile yapmanızı öneririm.
hem daha profesyonel olur, hemde aten programı çözmeye uğraşacakken ileride de işinize yarayan bir programı çözmüş olursunuz.
yalnız sistemi zora sokmaması açısından eski versiyon cubase öneririm.

tekirdag-müreftenin leziz üzümlerinden üretilen gayet ucuz ve bilinenin aksine gayet güzel, güzel marmara etiketi adı altında beyazının yeşil kırmızısının borda şişede satıldığı bir şarap cinsi...
beyazını muhtelif yemeklerde kullanmak sureti ile değişik bir lezzet de katmak mümkün pişirdiklerinize...

(bkz: kopekolduren/5)

edit: hic icmedim, icmem de ondan.

Pahalı bir şaraptan daha fazla zarar vermez; verseydi beyaz saçlı-sakallı şarapçı görmememiz gerekirdi. Rahatlıkla içiniz, afiyet olsun.
(Günün ipucu: 3 ölçek şarap-1 ölçek çamlıca gazoz karışımı şampaya gibi bir şey olur. Tadı ve kafası süperdir.)
Ek: Beyaz şarap haliyle.

ben içiyorum bu 2 ytl'lik şaraplardan. kısa vadede bi zararını görmüş değilim ama ilerde ne olur bilinmez.

bugune kadar sahte rakıdan zehirlenen duydum gordum ama sanırım şarap o kadar ucuza malolabiliyor ki sahtesinin yapılma gereği duyulmuyor bile
o sebepten ben de zarar vereceğini sanmıyorum

2 ytl olmasa da 5 ytlye tellibağ var. iyidir.

hepimize yarasin afiyet olsun : #10576771

tüm cevaplar için teşekkür ederim. şimdi naçizane özfikirlerimi paylaşayım sizlerlen.

efenim, öyle çok bi içici değilimdir, arasıra, arkadaş meclislerinde, muhabbet ortamlarında ve bahar şenliklerinde içerim, hani sosyal olanındanım.

içtiğim en pahalı şarap doluca ya da eşdeğer birşeylerdir sanırım. şu an elimdeki 3,5ytl'ye aldığım zeugma. iki yıl önce keşfedip avcılar'da neslini tükettiğimiz ayı kanı ile aynı yerde imal edildiğini söyledi satıcı. bazen 7-8ytl'lik şarapların ilk yudumu midemi bulandırır. tabi mide bulantısı, sarhoş olmak filan tamamen bünyenin anlık durumuyla ilgili, yediğimiz şeylerle, ruh halimizle filan ilgili. ama lezzet aramayan, kaliteli şarap nedir bilmeyen biri buyursun içsin suratını ekşite ekşite, sonra da kafa güzel zaten.

henüz "aman hocam, naptın sen, o içilir mi, karaciğer iflas eder, böbrekleri çürütürsün alimallah, ölürsün maazallah" filan diyenle karşılaşmadım. bilen varsa bi zahmet söylesin de yeni koşullarla bir optimum arayalım...

statiktir.

takıldığı prizin toprak hattı yoktur. hatta monitör tüplü bir modelse ekranını parmağınızın üst tarafıyla okşamayı deneyin. tırrr tırrr diye bir his oluşacaktır parmağınızda. kısa vadede çözüm için fişini çıkarıp ters takmanızı önereceğim.

benzer bir sorunla saatlerdir uğraşıyorum, önceki cevabımı silerek bol bol soru ile tekrar katılıyorum aranıza.

düzgün toprak hattı ve sağlam bir bilgisayarda kontrol kalemini kasanın muhtelif yerlerine, crt monitörün camına filan değdirince yanar mı? kasanın elektrik bağlantısı olmasa bile monitör bağlantısı kalemi yakmaya yetiyor.

elektrogitarı line in'den bağladığımda gitarın telleri de kontrol kalemini yakıyor.

prizdeki toprak metal şeyleri de yakıyor kontrol kalemini. ayrıca o metal şeylerle deliklerden herhangi biri arasında da voltmetre gerilim gösteriyor. toprak-nötr arası şebekeyle aynı, faz-toprak arası çok daha fazla.

adaptörü 3V'a ayarladığımda 5V, 4.5V'a ayarladığımda 7V gösteriyor voltmetre.

bilgisayarın kasası ve gitarın telleri çok hafif çarpıyor, bu şekilde fark ettim. önceden kontrol kalemiyle hiç bakmamıştım ama gitar çarpıyor olsaydı kesin fark ederdim, yoktu öyle birşey hiç.

bugün elektrik kesildi, acaba onarırken birşeyleri yanlış mı yaptılar, yoksa bunlar normal şeyler mi?

efenim, sorularımın bir kısmı yanıtlarına kavuştu, düzen sağlanmaya başladı entropi mentropi hesabı.

prizdeki toprak hattının metal parçalarından, bilgisayar kasasının arkasından, gitarın tellerinden, crt monitörün camından kontrol kalemi yanmıyor, yanmamalı.

şirin ama hassas, narin pek sevgili mp3 çalarımı dün elektrik henüz onarılmadan bilgisayarıma takmıştım. 2 gb disk ağzına kadar doluyken şimdi 200 küsür mb veri var içinde. kasa düzgün topraklanmıyorken taktığım için olmuş olabilir diyorum, çünkü usb girişleri de kontrol kalemini ışıldatıyordu. ne dersiniz? geri getirmenin bir yolu var mıdır? pc inspector file recovery diye bi program denedim ama mp3 çalar bilgisayara takılıyken diskleri tarama sırasında kapanıveriyor program. başka bir yol lazım yani...

Yanlis hatirlamiyorsam her aletten cikan la sesinin frekansi ayni. Seslerin farkli olmasinin sebebi muzik aletlerinin saf bir sinus dalgasi cikarmamasi. La sesinin ana frekansi en kuvvetli oluyor la calarken, ama aletin ozelliklerine gore baska frekanslarda sesler de uretiliyor. Bunlar da aletlerin arasindaki ses farkini yaratiyor.

#7517232 nolu entryden arkadasimin tablosunu incelersen notalarin frekanslarini gorebilirsin. bahsettigin enstrumanlardaki hangi perdedeki la lari tinlattigina gore degisir frekans.

enstrumanlar arasi ses farki diyorsan frekanstan bagimsiz olarak, enstrumanin karakteristik ozellikleri ile alakali o biraz da.

(bkz: tini)

yamulmuyorsam harmoniklerinin farklı olmasından kaynaklanıyor.

nota frekansları çalgıdan bağımsızdır. bir sesi çalınca temel frekansın -ki bu notaya ismini verir- yanında harmonikler (doğuşkanlar) de oluşur. ama o da mesela la çalınca do'nun da çıkmasından ibarettir. gitarda da kemanda da telin tam orta noktasına hafifçe dokunarak teli titreştirseniz boş telin oktavını duyarsınız, bu bir doğuşkandır. (bkz: flajole)

iki enstruman arasındaki ses farkı frekanstan bağımsızdır, tek "tını" ile tanımlanır.

belki onu kötüleyen yazar uçmuştur sözlükten. Tabi verdiği kötü oylar da beraberinde.

bildiğim kadarıyla sözlükten uçan kişilerin verdiği oylar da siliniyor,ya da kaydı silinen okurların falan verdiği oylar da siliniyor. bu durumda senın entryni kötü oylayan kişi veya kişiler bir şekilde sözlük dışına uçmuşlarsa,entryin de zamanın ötesi olmaktan çıkmıştır.

bu arada sık yapılan bir hata olarak, zamanın ötesinde değil zamanının ötesindedir o. madalyamı bekliyorum.

moderasyon tarafından da ucurulmus olabilir mi ki entry ?

enteresan bir sekilde ben de yeni ogrendim yillarin sozluk okuyucusuyum zamaninin otesindeymis.

efenim cevaplar için çok teşekkür ederim herbirinize.
işte entry'm kanlı canlı burada: www.eksisozluk.com

"zamanının ötesi" olduğunu sanırım bir kez farketmiştim ama yine unutmuşum, kafamda hiç yer etmemiş. "Zamanın ötesinden gelen edit" kalıbı yanlış oluyor böylece.

4 ihtimal var;
1) yazar ucmustur
2) kayitli okur ucmustur
3) o entry e daha evvel cok kotu veren birisi oeh veya sokella surmustur.
4) ssg x=5 vermistir
bunlarin disinda bir sey olamaz. (4. nun yakin zamanda olmadigini biliyoruz)

kayıtlı okur nasıl uçar?

bazen sayilari birden bire dusuveriyor, demek ki bir sekilde ucuyorlar. nasil ucarini tam olarak bilmiyorum ama sirf birilerini kotulemek icin veya yuceltmek icin acilan hesaplar olabilir. en olmadi ssg hdd ye porno atacaktir yer kalmamistir ondan ucurur.

kayitli okur aldigi hesaba sanirim 3 ay giris yapmazsa, hicbir faaliyet gozukmezse hesap ile ilgili ucuyor.

Şimdi sözlüğün en gereksiz özelliği olarak bulduğum bu özelliğini bir de soru yapmışsınız öncelikle tebrik ediyorum. Öncelikle okurların vs. olmasının tamamen duygusal olduğunu ve okur bağımlılığını yaratmanın yolunun da böyle bir ekstra özellikler sunmaktan geçtiğini biliyorum. Burada yöneticileri tebrik ediyorum.
Fakat sorun şurada: Bu okur arkadaşlar zaten sözlük kalitesine tutunamamış eski yazarlardan vs. de oluşabiliyor. Çoğu ahaha çok güzelmiş bu sözlük ya falan diyip kaynak belirtmeden forward yapan kişilerle aynı zihniyette, tabi gelişmiş bir sense of humor ya da espri anlayışından yoksun olduklarını ve popüler olana tapmak fiiline anlam verdikleri de bir gerçek(bkz. ssg entrylerinin oyları). Neyse sonuçta karmanın büyüsüne başta kapılmış olan ben dahi bu durumdaki entarilerimi editleyerek naptınız yuh size tadında mesajlar vererek eğleniyorum. Zaman içinde böyle bir grup geliyor ki eskiden beğenilmemiş olan entarilerinize şukela veriyorlar. Bu neticede nötrlenen oylarınız bazen zamanının ötesinde olmaktan çıkarıyor bazen ise en beğenilenlere girebiliyor. Bu tamamen hedef kitlenize ne anlatabildiğinize bağlı. Bazen x yazarın oh bu ne yani yazmasıyla, y yazarının oeh bu ne yani yazması nın oylara yansıması arasında dağlar kadar fark oluyor. ssg zaten bunu bilerek en son kötülenen entryleri kaldırarak en son oylanan entryleri koydu. böylece hangisi yüceltilmiş hangisi kötülenmiş bilemediğimiz için zamanının ötesinde olana kadar duruma uyanamıyoruz.
Bu konuda bir örnek benim 300 için yazığım bir entaridir. Filmi kötüleyenlere inat gittiğim filmi ters psikoloji yaratacak şekilde sözlüğe aktardım. Ne oldu önce kötülendi baya üstlere çıktı, sonra altına oha be diye bir not düştüm sinirle. Haftalar içinde döndü dolaştı nötrlendi. Böyle seviyeli muhabbet olduğu zaman bu sistemi sevebiliyorsunuz.
Başka bir örnek mesela aek adlı benle uğraşmaktan haz duyan ve ayar manyağı yaptığım bir arkadaşımız vardı. ben buna bir gün uçacaksın diye entry dizmiştim. sonra gittim bu uçtuktan sonra bunu hatırlatan bir entari girdim. sozluk.sourtimes.org ne oldu aylardır yıllardır en kötü listemde 3. olarak duruyor bazen liste başı oluyor. Bu aek adlı arkadaş zaten sevilmeyen bir tipti (benle yarışır mı bilemiyorum ama ben sevmezdim) neden böyle olduğunun açıklaması bence bir entry kötüleme mafyasına kurban gitmiş olabileceğim sonucu olabilir.
Neyse işte örneklerle açıklaması böyle bir şey. 3-5 kayıtlı okurun uçmasıyla ilgili olduğunu pek sanmıyorum ama olabilir de.

efendim yukarıda da belirttiğim gibi, o entry oylanmadı çoook uzun zaman boyu.
muhtemelen oylayan kişiler uçuruldu ve oylar silindi, yapılan açıklamalar gibi.
tekrar teşekkür ederim.

föy, fransızca feuille sözcüğünden gelmektedir. TDK'ya göre anlamı "kısa bilgileri içeren belge" olmakla beraber, Türkçe'de sayfa-yaprak-dosya anlamında da kullanılmaktadır.

Mediko ODTÜ ve Hacettepe'de kullanılıyor. Diğer üniversitelerde ne kullanılıyor yerine bilmiyorum ama Bilkent'te sağlık merkezi kullanılıyor.

deu'de de mediko var.

mediko üniversitenin kendi sağlık kuruluşudur. aslında medikososyalden geliyor sanırsam

itü-maslak kampüsünde de mediko var

istanbul ve selçuk üniversitelerinde de o şeyin adı mediko, ya da medikososyal.

Mediko genel bi isimlendirme olsa gerek. Bursa- Uludağ Üniversitesi'nden selamlar.

Bu universitelerde okuyan arkadaslardan biri Mediko'ya gidip, akli basinda birini bulup "hoca mediko ne demek ya?" diye sorsa ne guzel olur.

Ama dedigim gibi cevap verebilecek kapasitede birini bulmak lazim.

valla bu mediko tam olarak "mediko-sosyal tesisler" şeklinde geçiyor, en azında itü'de. medikal'den çevirmişler ama bilmem niye?

kast ettiğiniz "pentatonik gamların yoğun olarak kullanıldığı şarkılar" ise, aradığınız blues'dur. blues dinleyiniz.

efenim cin, japon muzikleri de gayet pentatonik gamlarda olabilir; bruce lee izleyin derim ben.