madem sorun tartışmayla ilgili o zaman onu düzelteceksiniz. sevgi emek ister, öyle kuru kuruya biz birbirimizi seviyoruzla ilişki yürümez.
tartışmak evliliğin olmazsa olmazı gibi bişey. aslında evlilik için olumlu da aynı zamanda. ama vırt zırt, olur olmaz şeyler için tartışıyorsanız altında yatan nedenleri araştırın.
bi şekilde başladınız alışkanlık oldu değiştirmeye yeltenmediniz mi acaba?
bir ihtimal de cinsel yaşamınızla ilgili sıkıntılarınız olabilir. genellikle olur olmaz tartışmaların altından başka bi konu çıkar ve o konu evliliklerde genellikle cinsel yaşamla ilgili olur. o konuyu da masaya yatırın bi.
(birbirinizin gözlerinin içine bakın. gözler canlı/ ışıl ışılsa sorun o konuda değildir.)
eski duyurularına baktım şimdi. bu sene başından beri evliliğinle ilgili sorgulama durumundasın. o zaman duyurunu görmemişim şimdi iki sorunu da birleştireceğim.
"Eskiyi çok Özler hale geldim, ailemi, arkadaşlarımı, grup görüşmelerinin aranan insanı Olmayı. Ama hepsi geride kaldı. Ben de kaybediyorum kendimi, ama beynim kabullenmiyor bir türlü."
kendini kaybediyor olmak konusu önemli. evlilikte hem erkekler hem kadınlar aynı hatayı yapıyorlar. sen sen olmaktan vazgeçmemelisin. evliliğin ikiniz için de geçerli olan kısmı birbirinize karşı sorumluluklarınız. bu kendinizden vazgeçmek değil ki. siz birbirinizi nasıl sevdiniz, yeni halinizle sevmediniz eski halinizle sevdiniz. değişim olacak bu normal, her insan süreç içinde değişiyor, değişmeli de zaten. yani değişim sizin kendi iradenizle, seçimlerinizle evli olmasanız da olacak olan değişim olmalı.
eşim ailemle mesafeli demişsin. kendince haklı nedenleri vardır yoktur bilemem. bu seni mutsuz ediyorsa eşinle bu konuyu konuşmanız lazım. bu durumun seni mutsuz ettiğini onun da bilmesi lazım. mutsuzluklarınızı içinizde yaşamayın, eşlerinizle paylaşın. çözümler üretin. o senin hangi nedenle mutsuz olduğunu bilmezse kendini düzeltme/ değiştirme şansı da olamaz.
eski arkadaşlarından uzaklaşman konusu:
karşı cinsle yakın arkadaşlıklar çoğu evlilik/ilişki için risk unsurudur, bu bir gerçek.
"sana güveniyorum
ama etrafa güvenmiyorum" denir mesela. evet, çok örnekler var böyle yuva bozan 3. kişilerle ilgili. bence kazın ayağı öyle değil, zira bunu yapan iki kişi.
eşlierin birbirine şunu diyebilmesi lazım: "etraf kötü
ama sana güveniyorum". eşinin senin için cümleyi bu şekilde kurması gerektiğini/ kurabileceğini düşünüyorsan eşinle bu konuda konuşmalısın. arkadaşlık çevren senin kendini iyi hissetmeni sağlıyor, kendini gerçekleştirdiğin alanlardan biri. öyleyse vazgeçmek yerine gerekli ayarlamaları yapıp ilerlemek gerekiyor ki mutsuz olma. sen mutlu değilsen eşin de mutlu olamaz, aynı şey ikiniz için de geçerli.
her yazında eşinle sorunun olmadığını, birbirinizi sevdiğinizi yazmışsın. ne güzel.
her evliliğin kendine özgü dinamikleri var, dinamiklerinizi birlikte oluşturun. sen empati kurup onu mutlu etme yoluna gidiyorsun, belki o yöne bakamadı o anda ya da bakamıyor. sessiz kalmakla eşinin hata yapmasına izin vermiş oluyorsun.
konuşun siz. birbirinize kendinizi ifade edin, birlikte çözümler arayın. bazen hatalı çözümler üreteceksiniz, onları düzelteceksiniz, bazen çözüm kendiliğinden gelecek... evlilik ilerledikçe daha çok kendiliğinden gelecek.
tek yapmanız gereken; "ben kalarak biz olabilmek". evliliğin sırrı, anahtarı, püf noktası, herbişeyi bu.
(56 yaş, kadın, 35 yıllık evlilik)