yaş:24
iş/güç: yok
spor: iş bulabilceğime inandığım zamanlar motive oluyorum ve spor yapmaya başlıyorum. nerdeyse her gün. ama her iş görüşmesinden çıkıp da olumsuz olduğunu hissettiğimde kendimi türk dizilerindeki işsizler gibi, hemen en yakın sahile atmak, hatta bırak sahili ayağıma taş bağlayıp denize atmak istiyorum. -ekşide bile çaylak olmuşum anasını satayım daha ne olsun-
(kızlar çok etklenmişlerdir eminim hepsine selam)

o değil de ekşi duyuru'da böyle bi şey olabiliyor mu yav?

sağda solda kaslı adam gördükçe eve gidip 5*5 lik set yapıyorum şahane oluyor. konsantre yemek yemek gibi birşey.

(bkz: 4chan)

yaş : 28
iş/güç : haftaiçi 09:00/18:00
spor : 3 gün ağırlık, 2 gün yüzme/kürek veya koşu bandı
ramazan'da 1 ay hiçbir şey yapmıyorum.

Yaş:21
İş/Güç:Haftanın 7 günü ders
Spor:2 günde bir bazen her gün

evde dambıllarım var 5 kiloluk onlarla çalışıyorum akşamları bi kaç mekik ve şınavda çekiyorum bu kadar.

insanların spor yapıp yapmadığını merak ediyorum onun peşindeyim.. sadece ben miyim evde aylak aylak oturan diye araştırma halindeyim. havuza denize giden spor yapan var mı diye yoklama yaptım. ek$i duyuru avına çıkmadım :)

yaş: 23
iş/güç: hem öğrenciyim hem çalışıyorum stress sahibiyim
spor: normalde program dahilinde set çalışıyordum ama bacağımda ağrılar var. doktora gidene kadar sadece 450-500 metre kadar yüzüyorum. haftada bu da 3-4 sefer oluyor.

bu arada hadi ben de yazayım=) (gelin itiraf edelim)
bende de 2 tane 10 luk dambıl var ayrıca 1 hafta öncesine kadar da düzenli spor salonuna gidiyordum. ama asıl yapmak isteyip de yapamadığım sabah gün doğarken kalkıp koşmak. ha bi de arada bir pilates topumla pilates yapıyorum. ısınma ve esneme için iyi oluyor.

Yaş: 26
İş: Yüksek lisansı bitirip doktoraya başlamak üzere olan gariban öğrenci
Spor: Haftada 6 gün, zaman zaman sabah erkenden kros idmanlarıyla sayısı artabiliyor.

yas: 23 du en son.
is/guc: ogrenci diyolar ama emin degilim. kismi zamanli calisiyorum ayni zamanda.
spor: her sabah yarim saat altbostanci duragina yuruyorum. niye dersen, otobusler bos oluyor, en arkaya gecip yatabiliyorum. bunun disinda, hali saha maclarimiz oluyor ayda bir.

yaş:24
iş/güç: mezun olmaya çalışmak
spor:arada okula gitmek için duraga yürüyorum.

yaş: 24
iş/güç: yok
spor: bütün gün evde oturuyorum, yakın zamanda havaların düzelmesiyle beraber yürüyüşe başlamayı düşünüyorum

d3O gel' den bahsediyorsun sanırım...
www.dailymail.co.uk

video.google.com

sanırım d3o'dan bahsediyorsunuz.

en.wikipedia.org
www.d3o.com

bu zaten hali hazırda kullanılan bir madde. google'dan aratınca da kendisiyle ilgili birçok bilgiye ulaşabiliyorsunuz.

bi tane de benden olsun ;

www.youtube.com

Kullandığınız virüs programı nedir?

(bkz: #14939394)
(bkz: avg nin eksi sozluk te virus bulmasi)
(bkz: avg nin eksi sozluk u threat olarak gormesi)

acaba?

tinyurl.com

eğer kullanmıyorsanız -ki sanmıyorum- windows'un faks servislerini kaldırın. program ekle/kaldır'dan windows bileşenleri içerisinde faks servislerini bulun, yüklenmiş vaziyetteyse yanındaki tiki kaldırarak servisi kaldırabilirsiniz.

o programı bilmiyorum ama bu siteden yapılabilen tüm item listesine ulaşabilirsiniz.

diablo2.diablowiki.net

özel olarak da;
runes: diablo2.diablowiki.net
rune list: diablo2.diablowiki.net
rune words: diablo2.diablowiki.net

video oynatıcınız nedir?

@demcan,

RealPlayer.

Tüm oynatıcılar için ortak bir ayar yok mudur. herhangi tam ekran bir şey oynayınca ekrankoruyucuyu devre dışı bırakan?

Tşk.

ortak ayar diye birşey duymadım, karşılaşmadım. real player da kullanmıyorum ama google'da dolanırken vista yüklü bilgisayarlarda bu sorun ile karşılaşıldığını gördüm. tatmin edici bir cevap da bulamadım.

onun dışında real player'da oynatırken ekran koruyucu'nun devreye girmemesi ile ilgili bir seçenek mevcutmuş ama kullanmadığım için emin değilim.

(bkz: gom player)

(bkz: anime izlenebilen streaming websiteleri)

bir kısmında türkçe altyazı da var.

o başlığa bakmıştım ben kaliteli arıyorum tabi varsa yoksa şapkamı alır giderim.

www.ovguide.com

hocam iki şartım var bir kaliteli olucak bide türkçe altyazı olucak.

www.hulu.com'da death note var ama ingilizce altyazili

www.cizgiport.com
çok geniş bir arşiv değil ama türkçe altyazılı.

Dün NTV'de Haydi Gel Bizimle Ol'a çıkmış, yarım saat soruları yanıtlamış.

bugün 15.10 ve 23.10'da ntv'de programın tekrarı var izlemek isterseniz.

youtube'a dusmemis video. imkansizliklar sebebiyle ntv de izleyemiyorum, bir internet sitesi varmidir acaba bildiginiz bakalim izleyelim?

kendisinden pek hazzetmesem de sipru'yu deneyin isterseniz.

edit: şurada da program metnini buldum.

www.ntvmsnbc.com

buldum izledim cok tesekk.

alır efenim.
gidip öğrenci belgenle hasanpaşa iett'ye başvurur alırsın.

şu adresten paso için başvurabilirsiniz: www.iett.gov.tr

daha sonrasında istediğiniz akbil gişesinden akbilinizi taktırabilirsiniz.

avrupa yakası'nda isen de, karaköy tünelin yanındaki iett'den çıkarabilirsin öğrenci belge +2 foto ile.

benim bildiğim kadarıyla başka şehirde geçmiyor pasolar. ama yine de bi sor.

internetten başvuruyla ugraşmayın, ogrenci belgesi ve okul kimliğinin fotokopisiyle hasanpaşa iett'ye gidin 10 dakika içinde alıyorsunuz.

başka şehirde geçmiyor doğru ama istanbulda kullanacaksanız alabilirsiniz..:)

maraş'ta oturup, kars'ta okusanız da, iett pasosu alabilirsiniz. ama doğal olarak sadece istanbul'da geçerli olur.

bi de gebze ilçe sınırlarındaki banliyö treninde kullanabilirsiniz.

hayır.

edit: kafanızı karıştırmayalım boşu boşuna. benim demek istediğim şuydu, yeni sistemde 6., 7. ve 8. sınıfta girdikleri sbs ile birlikte her sene sonu alacakları karne ve davranış notlarını harmanlayarak orta öğretim kurumlarından birine girebilmek için bir puan çıkartacaklar size. bunun teknik detayı kılavuzların içinde yazıyor zaten. dolayısıyla sadece sınavdan ya da sadece karne ile alacağı iyi notlar kimsenin işine yaramayacaktır. eğer ki üç senenin sonunda bu "harmanlanmış" notu iyi olursa yeğeninizin hem güzel bir okula gitme hem de özel okullardan burs alabilme şansı bulabilir.

evet.

edit: derece yaparsa özel okullar kendilerine geçmesi için indirim teklif edebilir.

Arkadaşın sormak istediği sanırım 6. sınıftaki SBS'den iyi puan alınca 7. ve 8. sınıflara özel okulda devam edip edemeyeceği.

Bence bu husus tamamen özel okullara kalmış birşey. Eğer yeğeninizi gerçekten başarılı görüp okullarına kazandırmak ve ilerisi için kullanmak isterlerse olabilir tabi. Ama okuldan okula değişir tabi. Burs için de devletin parasız yatılılık ve bursluluk sınavı var bildiğim kadarıyla, o sınava girebilir.

@44 teşekkür ederim.

kesinlikle dediğiniz gibi sormak istediğim oydu. okuduğu okuldan memnun değil(iz). dersleri de çok iyi olduğundan sbs sınavıyla başka bir okula göndermek.

özel okulların sınavlarına girsin. sadece sbs sınavı sonucu bir işe yaramaz. eğer çok yüksek bir puansa biraz düşürürler puanı ama, yemek masrafı, servis masrafı hariç derler, artırırlar parayı.

(bkz: #14973497 )
burada bende dile getirmiştim ama henüz bir netice yok.
ekşifink ise sadece kendi bilgisayarında olabilir, internete girebildiğin her bilgisayarda (yani sözlüğün içinde- bu özelliğin olması lazım.
kaç entry kaybettim bu yüzden hatırlamıyorum.

mükemmel bir çözüm olmayabilir ama entry numarasını kendinize mesaj olarak atıp, arşive kaydedebilirsiniz.

arşivle uğraşılmaz dolar gider. genelde kendi bilgisayarınızdan giriyorsanız ekşifink en güzeli bence.

favorilere ekleme özelliği getirilebilir.ve favoriler kısmına girerek beğendiğimiz entyrleri tekrar okuyabiliriz.kimi entryler de kaynak olarak kullanilebilecek bilgiler içerebiliyor sonuçta.

zamanında şöyle birşeyler yazmıştım (bkz: #9459141). ne yazık ki özellikle haber sitelerinde veya kişisel bloglarda başka yerlerden kaynak göstermeden yazılar eklenmeye devam ediyor. işin hukuki yönünü bilmemekle beraber, yapılanın en basit ifadeyle "ayıp" olduğunu düşünüyorum fakat herkesin -özellikle de bu fikir hırsızlığını yapanların- böyle vicdani bir ikileme düştüklerini sanmıyorum.

bi zamanlar sözlükteki bütün yazıların hakları michael jackson'a aitti..

whirlpool mutfak sanatları akademisi var. yalnız biraz tuzludur.

www.msa.tc

e zaten raporu yazdıktan sonra işi biter, yani yaptığı en son iş raporu düzenleyip ekrana getirmek, o kadar.

enter saltman: senin durumun beninkisinin aynı. forumlarda "raporu bi bilene gösterin o yardımcı olsun" diyor, ben hala beklemedeyim...

(bkz: #62506)

şoke edici gelişme editi: verdiğim bkz. benim bu sabah sorduğum soruya gitmek yerine beni sözlükten şuraya yönlendiriyor: siktir

8. her anlamda kullandigim bir laf olmasina ragmen ozellikle aklimda super bir entry warken onun kafamdan ucup gitmesi halinde yuksek sesle arka arkaya beynimin duvarlarinda yankilanan laf..
(ssg, 15.11.1999 23:30) #62506

ssg nin iltifatına mı mazhar oldum yoksa bkz fasilitesini yetkin bi biçimde kullanamadığımı mı ima ediyor..

@kabablanka: duyurulara link vermek için (git: ) kullanılıyor. başına da # koymayacaksınız.

ilk aklıma gelen şu oldu:

1- modeminizi kapatın.
2- dns ve ip ayarlarının otomatikte olduğundan emin olun.
3- start -> run -> "cmd" yazıp, enter'a basın, command prompt'u açın. buraya da "ipconfig -flushdns" yazıp enter'a basın.
4- modeminizi yeniden açın.

şuradan da hızınızı test edebilirsiniz: www.speedtest.net

benimde başıma aynı sorun geldi. telekoma gidin.eski hattınızız kapatın. yeni hat alın. (başka türlü düzelmiyor)

fikirler için çok teşekkür ederim. öncelikle flushdns'i denemiştim ama çalışmamıştı. yine denedim yine çalışmadı.

hattım yeni. daha önceki gün bağlattım.

moğollar'ın kendi sitesinde menajerlik bilgileri mevcut.

www.mogollar.net

moğollar için;

www.mogollar.net

tesekkurler arkadaslar. fakat hia nın verdigi linkte sadece site hakkında gorus belirtmek icin form mevcut. Edip Akbayram hakkında başka bi fikri olan?

Edip Akbayram'ı şahsi olarak Moda Bostan Sokak'taki Berber Besim'in yerinde haftanın 5 günü bulabilirsiniz. Besim Abi'den telefonunu da alabilirsiniz organizasyon ayarlayacaksanız.

denetim masasında, kullanıcı hesapları adıyla bir bölüm var sanırım. kullanıcı ayarları da olabilir. oradan.

style xp kurup login screen ayarlarindan degistirebilirsiniz.

start -> run -> "regedit" yazıp, registry ekranını açın. HKEY_USERS -> .DEFAULT -> Control Panel -> Desktop'a tıklayın. Sağ tarafta Wallpaper yazan key'i bulun, çift tıklayın, içinde bir girdi varsa onu silin, öylecene bırakın, çıkın ve bilgisayarı yeniden başlatın. eğer içini boş bırakmak yetmiyorsa "(None)" olarak doldurabilirsiniz.

not: bu yazıdaki hiçbir tırnak işareti kullanılmayacaktır.

mesaj attım.

ispiyonlanmıyor. ispiyon butonuna bastığın zaman çıkan gerekçelerden hiç biri senin ispiyon sebebin değilse o entry legaldir.

(bkz: #5539582)

bir entry sadece ve sadece ispiyon fasilitesinde gördüğünüz 9 adet sebepten biri yüzünden ispiyonlanabilir, diğer hususların hiçbirisi ispiyon kapsamına girmez.

ayrıca (bkz: #14389829).

spoiler in olmaması sorun değil mi yahu? çabuk değişmiş hayat, tabular yıkılmış da, benim haberim yok :)

ben şimdi gidip de herhangibir filmin sonunu yazarsam, problem yok mu?

@kobuzchu kız: ben spoiler olmamasını entry in silinme nedeni diye biliyordum senelerdir yaf.. şaşırdım. sağolasın.

ayrıca şu ikisini birleştirince voltran oluşuyormuş, duyanların söyleyenlerin yalancısım ben de. pek bir faydasını görenler varmış.

(bkz: spoyler ibaresi)
(bkz: spoiler hide show)

ister sonunu, ister komple senaryoyu yaz. hiç bir şey olmaz. ha bol bol * küfür yersin, o ayrı. :)

@hevipeyra aynen öyle. ben bir kere lost'un bir bölümünü spoiler koymadan yorumladım. mesaj yağdı resmen.

iyi de o "verification code"lar zaten birileri otomatik olarak sürekli giriş yapamasın diye varlar, aksi takdirde bir anlamları olmazdı.

öncelikle o kodun nasıl yaratıldığıyla ilgili ipuçları yakalayabilirseniz belki bu size yardımcı olabilir. örneğin benim ilk aklıma gelen:

en.wikipedia.org

bu işin şöyle bir çözümünü buldum. ctrl+b ile bookmarks pane'i açın. şimdi ister aratarak, ister recent tags kısmından istediğin etiketi bulun. altında çıkan bütün bookmark'ları silin. otomatikman etiketin kendisi de gidecektir.

bookmark'larınıza da birşey olmuyor, merak etmeyin.

edit: sorunu google'da arayınca da cevapların çoğunun bu şekilde verildiğini görebiliyorsunuz. ve evet ne tuhaftır ki kütüphaneden silinemiyorlar henüz, hem de sil seçeneği çıkmasına rağmen.

benim sorunum kutuphaneden silinememesi zaten.

add-on sayfasinda bu isi yaptiklarini iddia eden iki uc tane eklenti var ama denemedim, deneyip sonuc alabilen var mi peki?

Şöyle bir şey yapabilirsin. Kütüphaneden yer imlerini html olarak dışa aktar. (Ne olur ne olmaz diye json dosyası olarak da yedeğini al.) Bu html dosyalarında etiket bilgileri saklanmıyor. Yer imlerine dair her şeyi sil. Firefox'u kapatıp, profil klasöründeki bookmark'lara dair bulabildiğin dosyaları da sil. (json dosyalarını falan sil yani.) Sonra firefox'u açıp kütüphaneye girip ordan kaydettiğin html dosyasını içe aktar. Büyük bi ihtimalle etiketlerden kurtulmuş olacaksın.

Adamın biri şöyle demiş:
Click the tag in the left pane so all its associated bookmarks show up in the right pane. Ctrl+A in the right pane to select all the bookmarks, then Delete to delete them. The tag is then automatically deleted. This is exactly the same thing as "removing the tag from each bookmark that has it." You are not really deleting bookmarks this way, only the association between bookmarks and their tag.

Hakkaten de doğru demiş, denedim oldu.

Bi önceki mesajda "denedim oldu" demiştim. Hakkaten de etiket siliniyor ve yer imleri silinmiyor. Ama şöyle bi sorun var. Etiketini sildiğiniz yer imleri awesomebar'da çıkmıyor. Ben crapimissedit sitesini yer imlerime ekleyip "crap" etiketini vermiştim. "crap" etiketini sildikten sonra awesomebar'a (firefox'un adres çubuğu) "crap" yazdığımda altta öneri olarak çıkmıyor.

3.5 surumuyle bu sorun ortadan kalkmis. nihayet!

(bkz: terslen/1)?

seçimi evir (allahım yarabbim)

üstüne gelince yazıyor.

mesaj fasilitesiyle deneme yapmak isteyen herkese de şunu hatırlatmayı bir borç bilelim: başkasından mesaj almayı/başkasına mesaj atmayı beklemeniz gerekmiyor, kendi kendinize mesaj atsanız da çok güzel çalışıyor bu fasilite. istediğiniz kadar deney yapabilirsiniz bu şekilde.

300 tane mesaj var diyelim mesaj kutunda. 300 ün içinden 25'i hariç diğerlerini silmek istiyorsun. kalmasını istediğin mesajları işaretliyorsun sonra terslene basıyorsun. noldu? 25'inin işareti kalktı geri kalan 275'i işaretlendi. bunun için var terslen.

teşekkür ettik. hiç de sandığım gibi bişi değilmiş lan. ben mesaj sahibine gider yapıyon falan sanıyodum.

sadece "değildir" yazarsa legal olmazdı ama sonrasında yazdıkları nedeniyle legal oluyor.

edit: entry silinmiş zaten. ben de dediklerimi yutuyorum o zaman.

evet ispiyonlanir.

(bkz: soru basliga cevap entry)

sadece "değildir" ifadesi olsa zaten saçma bir entry olurdu. ama, entry in devamında da başlığa bir açıklama yok gibi geldi bana?

aha da ispiyonlanmış zaten. bakalım silincek mi, silinmicek mi :)

kesinlikle legal değildir. içeriğinde başlığı tanımlamış olsa bile başlangıcı itibariyle illegale düşmüştür.

edit: ben yanlış söylemişim bişeyleri, aşağıda kibritsuyu doğrusunu söylemiş.

gitmiş bile.
(bkz: moderasyon çalışıyor)

ben yapmadım ispiyonu vallaha :)

kendi silmiş. ama legal değildi. kendi silmese de moderatör silerdi.

içeriğinde başlığa uygun tanım yapmış olsa da başlangıcı itibariyle cevap verdiği için entry silinmez. entry'nin bir yerinde legal olacak unsur varsa gerisinde saçmalayabilirsiniz.

yani "mp3 indirmek haram mıdır" başlığına "değildir. aynı zamanda çok saçma sorudur" yazarsanız o entry legal olur. "saçma sorudur" kısmı entry'i legal yapar. önceden veya sonradan cevap verirseniz verin.

sözkonusu entry'nin devamı da hala cevapverir şeklindeydi. başlığa uygun legal yapacak bir unsur (tanım falan) yoktu.

amaç illa ki excel değil de sayı üretimi ise şurayı önerebilirim, birazdan excel formülünü de bulabilirim sanırım.

www.random.org

bende office xp ingilizce yüklü, onun üzerinden anlatmaya çalışayım.

kullanacağımız fonksiyon RAND(). türkçe ismi farklı olabilir, rastgele deyip aratabilirsin. herhangi bir hücreye =RAND()*54 yazıyorsun (ama böyle yazınca sıfırı da dahil ediyor). sonra o hücreyi hiç ondalık basamak vermeyecek şekilde biçemliyorsun. (sağ tıkla, hücre özelliklerinden sayı, oradan da sıfır ondalık basamak)

şimdi hücreyi sağ alttan tutup, o ilginç artı işaretini görüp, 5 hücre daha kaplatıyorsun, böylece 6 sayının oluşacağı hücreler elde ediyorsun. artık her f9'a bastığında yeni 6 adet sayı elde etmiş oluyorsun.

winampa 54 şarkı atıp shuffle ile ilerle. çıkan numaraları da yaz. nasıl ama :)

@demcan; rep vermek istiyorum sana.

türk kahvesi'ne koymaya lüzum yoktur, türk kahvesi'nin yanına güzel bir likör daima daha iyi gider. sakın nescafe'ye karıştırmayın, çok kötü bir tat elde edersiniz. "e, o zaman ne kaldı daha" derseniz filtre kahve derim efendim. bu konyak (ya da bence kanyak) en güzel filtre kahve ile birlikte gider.

bir tatlı kaşığı katarsanız, tat ve koku verir, çarpmaz da insanı.

ben filtre kahve olarak irish cream ile içmeyi tercih ediyorum genelde. iki aroma birleşince hiç fena olmuyor. Ama kanyak fazla olmamalı tabi yoksa kanyak bütün kahve tadını kapatıyor.

Turk kahvesi zaten cok kucuk bir porsiyon. Icine baska bir sivi katmak cok zor olur bence. Onu bosverin.

Nescafe de iyi bir kahve degil. Yani konyaga yazik olur. Ama Turk kahvesi disinda ictiginiz tek kahve nescafe ise tabi ki ona ekleyin. Yalniz konyak kahveyle isininca kokusu epey kuvvetli olacak. Ilk basta bundan rahatsiz olabilirsiniz eger icki icen biri degilseniz.

En guzel sonuc demcan'in dedigi gibi iyi bir filtre kahve ile olur.

Carpma konusuna gelince, bir fincan kahve zaten 150ml civarinda bir sey. Ona ekleseniz ekleseniz 20-30ml konyak eklersiniz ki o pek carpmaz. Belki 3-5 dakikaligina bir sey hissedersiniz ama o kadar.

kahve kanyağın tadını pek kaldıramıyor. bu yüzden yoğunluğu açısından sıcak çikolata ile enfes oluyor. kesinlikle tavsiye ederim.

öğrenci belgesi alamazsınız ama transkript alamayacağınızı sanmıyorum, öğrenci işleri'yle konuştunuz mu? ancak onun sayesinde üniversitede okuduğunuzu belgeyebilirsiniz.

ayni durumdaydim, ogrenci isleri "size verebilecegim tek belge transkript" dedi ve verdi. kayit silme nedeni de belgede "diger nedenler" olarak geciyor.

Ben de benzer durumda bir süre önce transkriptimi aldım paşa paşa. Altında okula dair mühür, imza vs. de olduğu için gayet resmi ve işinizi görür bir belge olarak sayılabilir diye düşünüyorum.

evet öğrenci işleriyle konuştum ve transkript alamayacağımı, almak için okul ücretini yatırmam gerektiğini söyledi, dalga geçer gibi. kurallar böyleymiş. ha bu arada okul vakıf üniversitesi.

şimdi "vere vere böyle bir tavsiye mi verdiniz" diyeceksiniz ama çıngar çıkarın efendim. telefonda değil bizzat gidip yerinde konuşun, mümkünse kavga edin, olay çıkartın, böyle bir kuralın nerede olduğunu göstermelerini isteyin.

ama belki de bunları yapmadan önce gerçekten bu belgeyi neden istediğinizi, o okulda artık okumayacağınızı bir güzel dille anlatın öyle isteyin. ama bunları telefonda yapmayın, telefonda konuştuğunuz kişinin hiçbirşeyden haberi olmamama ihtimali yüksektir.

vakıf üniversitesi ya da devlet üniversitesi olmanın birşey farkettireceğini zannetmem, bu tamamıyla muhattap olduğunuz kişinin tavrı ile ilgili, siz deneyin bir şansınızı. ama sadece "transkriptimi verin bana" demeyin, dediğim gibi neden istediğinizi de anlatın. önce güzellikle, sonra arıza bir hâlde.

akılları sıra kekleyip para koparmaya çalışıyo galiba denyolar. git tepelerine bin al transkriptini. ben ayrıldığım bi vakıf üniversitesinden bi yıl sonra mı ne bile almıştım yani.

öğrenci işleri başkanıyla telefonda görüşüp derdimi anlattım ve gidip dilekçe verdiğimde ilgileneceklerini söylediler.

Polisiye filmler içinde HEAT , daha sonra tabii ki Twelve Monkeys ve matrix'de..

E tabii ki, The Shining ve A Clockwork Orange..

hong kong express
12 monkeys
brazil

the great train robbery - yanılmıyorsam konusu, senaryosu olan ilk film

citizen kane - senaryosunun güzelliğini geçtim film çekim tekniği açısından neresinden tutsanız ilkleri bulursunuz hep.

the kid - bu benim chaplin hayranlığımdan, oyunculuk ve kamera kullanımı açısından aslında herhangi bir filmi.

Stalker
Kagemusha
Man Bites Dog

kill bill 1-2
bin jip
spring summer fal winter and spring

(dört mü oldu lan?)

seyir zevkini, kişisel beğeniyi falan geçersek sinema tarihi açısından bakıp verilebilecek cevaplar şunlar olabilir. film indirip izleyecem, bana şukela tavsiye lazım diyorsanız dikkate almayın.

intolerance- d.w. griffith (kurgu adına ilk ve en önemli örneklerden)
potempkin zırhlısı- eisenstein (montaj nedir eğretileme nedir simgeleme nedir falan fıstık, bugünkü sinemaya ilk adımlardan )
citizen kane- orson welles (biçim biçim biçim, ışık gölge, kontrast, alan derinliği vs)

iyi, kotu ve cirkin
the pink panther serisi (sirf peter sellers yuzunden)
modern times

ben biraz klasikciyim aslinda, yeni filmlere sinemaya yon veriyor gozuyle bakamiyorum malesef. gelien teknoloji yuzunden film sektorunun buyumesi cok dogaldir. o acidan aksiyon, korku, bilim kurgu tarzi filmlerde yer alan gorsel efektler belki iyi oluyor ama sinemayi "sinema" yapan urunler degildir bence. filmlerdeki dogallik ve senaryonun guzelligi daha onemlidir benim icin.

taxi driver
fight club
a beautiful mind
slumdog millionaire (bu belki olmayabilir kararsız kaldım,bendeki de dört oldu adsf)

bir tanesi "alfred hiçkok" abimizden olsun bence.

her kurum kendi bünyesinde bunu denetleyen bir kişiyi seçmek zorunda. muhakkak resmi olarak vardır birisinin ismi. ona şikayet edeceksiniz.

restorandaki adama söyledim o da "ya gardaş burada içiliyo" dedi. bu kurumu nereye şikayet edeceğim o vakit

restaurantlar için yasak bir müddet sonra uygulanacaktı bildiğim kadarıyla. hatta restaurant ruhsatı almış kafeler de bu sayede rahat rahat içime izin verebiliyordu. yani şikayet sebebi olduğunu sanmıyorum. yanlışım varsa bir bilen düzeltir tabi.

rega.basbakanlik.gov.tr

ya şurada yanlış anlamadıysam belediyeye diyor ama kanun manun, kapasitem el vermedi kavrayamadım

cafe-restoranlarda sigara içmeyi yasaklayyan herhangi bir yasa yok, medyada duyduğunuz herşeye inanmayın.

zubundy;

rica ediyorum gönderdiğim linke bir bakınız. mesela:

"Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez. "

siz nereye inanarak yasa yok diyorsunuz?

@zubundy: 5727 sayılı kanun

nası ya. restoran, cafe ve barlarda yasak 2009 haziran'da mı ne başlayacaktı.

@la mer: hepsini okumamışsınız ama link verdiğiniz belgenin.

"MADDE 10 – Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer."

MADDE 10 – Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer:
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,

haklısınız. orayı kaçırmışım kusura bakmayın. 6. ayda falan oluyor yanlış hesaplamadıysam.

bırakın içsinler ya. en azından havalar ısınana kadar. sonra şikayet edin. götüm donuyo benim sigara içerken. yazıktır.

19 mayistan itibaren restoranlarda da yasak olacak. $imdilik serbest

@anakinskywalker: yukarıda kanun maddesini de verdik, yazılan da apaçık ortada. bu kanun 18.01.2008'de yayınlandı. 10. madde ne diyor?

"Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18 ay",

yani (takribi) 18.07.2009 tarihinde,

"diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer."

yani (takribi) 18.05.2008 tarihinde.

işte bu yüzden geçen sene 19 mayıs hem spor bayramı'na denk geldiğinden, hem de kanunun yürürlüğe girdiği tarihe denk geldiğinden "açık hava sahası" kampanyası yaparak restoran, bar gibi işletmeler dışında kanunda hükmü geçen yerlerde sigara yasağına başladı. işletmelerde ise bu kanun temmuz ortasında bir zamanda uygulanmaya başlayacak. 19 mayıs'ta değil.

ilk sorunu doğru anladıysam evet olur.

ikinci sorun içinse; yapıların proje ömürleri vardır. bu o yapı yapılmadan evvel hesaplanır ve hatta maliyet hesaplarına bile dahil edilir bu ömür. o ömür dolunca ya da dolmaya yaklaşınca, günün şartlarına göre yapıda iyileştirme yapılır ya da yapı iyileşemeyecek kadar yıprandı veya hasar aldıysa yıkılarak ortadan kaldırılır. eğer gerekirse yenisi yapılır.

1- iki köprüde de köprü gişeleri aynı yönde, yani avrupa'dan asya'ya geçişte. dolayısıyla asya'dan avrupa'ya geçersen ve geri dönüşü köprü üzerinden yapmazsan köprü bedavaya gelir. ama avrupa'dan asya'ya geçişte köprüyü kullanırsan para ödersin.

2- ömürlerini bilmiyorum ama hatırlayanlar da olacaktır '99 depreminin hemen ardından köprünün bağlantılarını (hani şu dikey doğrultudaki demir çubukları) kontrol edip, gerekli gördüklerini tamir etmiş/değiştirmişlerdi. ama yıkılmasını gerektirecek bir yaşa gelir mi, onu bilemiyorum.

bogaz koprulerinin omru yaklasik olarak 150 yil, bakim calismalariyla bu omur uzatilabiliyor. koprulerin bakimlari da yapiliyor hali hazirda. halatlar yenileniyordu, boyama yapiliyordu, hatta bir ara depreme karsi guclendirme calismalari yapilmisti sanirim, o siralar trafige kapatiliyordu Istanbullular hatirlar belki, ne zaman oldu ben tam bilmiyorum.

f.s.m konusunda emin değilim ama boğaziçi köprüsünün tahmini 25 yıl ömrü kaldı. ben üniversitedeyken betonarme hocaları arada bahsederlerdi bu durumdan.
köprüye uzun zamandır ağır vasıta sokulmuyor ve halatların sık sık kontrolleri yapılıyor ama boğaziçi köprüsü için durum pek iç açıcı değil.

son bir yıldır boğaziçi köprüsünün ve bağlı viyadüklerin ayakları japonlar tarafından kalınlaştırılıyor. bayağı da kalınlaştı aslında. ben o ayakların yanında oturuyorum, çok çalıştı çekik gözlü mühendisler gerçekten.

1. köprü yapıldığında metal yorulmasından dolayı 100 yıl ömür biçmişlerdi, tabii 1. köprüde ki çelik halatların bağlantıları 2. köprüde olduğu gibi değil çapraz şekilde ve o da daha fazla gerilim yarattığı için köprüdeki metal yorulma olayını hızlandırıyor. muhtemelen köprü ve boğaz trafiğe kapatılıp yıkılır diye düşünüyorum yoksa nasıl olsun ki? felaket olur.

ilk soruyu biz de çok düşündük. sonra gereksiz olduğunu düşündük.

ama sırf kafalar karışsın diye sirkeci-harem arabalı vapur seferlerini olaya katmak istiyorum. sonuçta çanakkale'ye giden bir arabanın da benzer bir vapura binmesi gerekecek. bildiğiniz gibi orada da boğaz var.

yani, evi avrupa yakasında, işi anadolu yakasında olan bir kişi, sabah arabalı vapur ile geçer, akşam da köprü ile dönüş yaparsa, köprülere hiç para vermemiş olur.

eğer köprülere sayaç takılmış olsaydı, anadolu'dan avrupa'ya geçen araç sayısı çok çok küçük bir farkla daha fazla olurdu ama üzerine kafa yoracak kadar büyük bir fark değil. mesela 1.000.000.000'a 1.000.100.000 gibi.%0.01 gibi bir fark yani.. vapurun yanında, türkiye'ye ithal edilen bütün arabaların anadolu yakasına indirildiğini, oradan avrupa'ya geçtiğini de belirtelim de iyice çorba olsun. yani avrupa yakasındaki arabaların her biri en az bir kere anadolu yakasından avrupa yakasına geçmiş oluyorlar.

çayan demirel'in dersim olayları'nın anlatıldığı "38" adında bir belgeseli vardır. 1938'de dersim'de olanlara canlı tanıklık eden insanları görebilirsiniz orada, anlatılanlar isteğinizi karşılayacaktır sanırım.

ben çanakkaleliyim. mükemmel hafızası olan bir dededen dinlemiştim bahsettiğiniz olayları.

kürtler birer ya da ikişer aile olarak bazı köylere dağıtılmış. baştan cami odalarına yerleştirilmişler. ilk geldiklerinde köylüler el birliğiyle bakmışlar. sonra onlar da işçi olarak tarım işleriyle bir süre uğraşmışlar. hakikaten çok zorluk çekmişler. çoğu tutunamamış, sürgün bittikten sonra yerlerine dönmüş. fakat tutunup sürgün yerlerinde kalmak isteyenleri de olmuş. hala bizim ordaki köylerde tek tük kürt ailelerine rastlanabilir.

dedem kardeşi ile sürülmüş, ailesinden kimse kalmadığı için yaşaması kolay olmuş. sonra gelmişler geri tekrar hayat kur, düzen filan . zor zamanlar.

@ccompiler

"sonra gelmişler geri tekrar hayat kur, düzen filan . zor zamanlar."

tekrar memleketlerine, dersime mi donmusler?

Aydın gibi bölgelere yerleşenlerden çoğu tutunamamış, belirli bir süre sonra dönüşlerine izin verilince geri dönmüş. Fakat Zonguldak'da oturup gayet bölgeye alışmış, hatta genelde memleketlerini soranlara Zonguldak'lı olduklarını söyleyen tanıdıklarım dahi var.

Genelde bakir bir konu olarak kalmış Tunceli'den sürülenlerin sürgün sonrası hayatı. Konuyla ilgilenen "araştırmacılar" da genelde militan tarzdaki kişiler, hemen hepsi örgüt sempatizanı ve faşizan Kürt milliyetçisi. Evet, pek Türkçe bilmiyorlardı ama Tunceli'deki yaşlıların hala çoğu Kürtçe de bilmez. Benim gördüğüm kadarıyla Zazaca veya bazı yaşlıların söylediklerine göre "Dimili" konuşuyorlar, ama konuyla ilgili tüm yabancı ve "yerli" kaynaklar Dersim isyanını basitçe Kürt bağımsızlık hareketine indirgemiş.

Genelde PKK'ya yakın sitelerde konuyla ilgili "araştırmalar" (!) var. Konuyla ilgili geçenlerde Evin Çiçek'in bir kitabına rastlamıştım PDF formatında sanırım. İsmail Beşikçi ile kontak kurabilirsen bu konuyla ilgili araştırmaları ve yanılmıyorsam kitabı vardı, yardımcı olabilir.

evet evet. hatta dedemin bir kızı aslında ölmemis. bir asker alıp buyutmus. daha sonra gelmis. roman gibi . yahu 38den ziyade benim tanık oldugum 94 vardir. sira sira cocuklar oylece duvar dibinde bir akrabasinin evlerinin onunde. halen zor zamanlar.

cevaplar icin tesekkurler.

demcan'in sayesinde Cayan Demirel'in 38 belgeselini izlemeye basladim..
yasli bir amca, bugun dahi yasadiklarini konusmaya anlatmaya korkuyor. "tehlikeli is kotudur" diyor, "kamerayikapat oyle anlatayim" diyor. ne dusunecegimi bilmiyorum..

bu memlekette kendilerini sivil polis diye tanıtan, sonra da lokantadan sürükleyerek götürdükleri bir kadına tecavüz eden insanlar yaşıyor.

sonra da "toplumsal paranoya"dan, "insanlara güvensizlik" sorunundan bahsediliyor. şaka gibi.

ben edirne'de çarşaflı 1:80 boyunda adam gördüm. yanında bir de ufak kız vardı. adam kızı düzgün yürüsün diye çekiştirirken çarşafı burnunun üstünden açıldı. bildiğin bir haftalık bıyığı vardı. şok oldum. annem eve bohçacı dilenci kılığında girdiklerini söyledi böyle insanların.

ayrıca paranoya iyidir. insanı her daim herşeye hazır tutar. belli olmaz insanların ne yapacağı siz tedbirinizi alın.

Kimliği ısrarla sorun böyle durumlarda. Kimlik sorunca içeri aldılar bir araba dayak yedim diyen kimselere açıkçası pek kulak asmayın. Tek sorun şu, kimlik sorarken devekuşu gibi boynu uzatıp bakmayın dibine kadar girerek, gözucuyla yazıları net bir şekilde okuyun, arada bir gözünüz de adamın diğer elinde olsun kesici/delici bir alet için ve siz okumadan kimliği kapatırsa uyarın, bıdı bıdı ederse üste çıkın çemkirin.

Eğer ısrara rağmen kimliği göstermiyor, "seni atarım" tarzı konuşuyorsa karşımdaki, açıkçası sokağı ringe çevirip yüzünde ve vücudunda onarılması güç yaralar bırakmaktan çekinmezdim, ardından da hemen polisi arardım başında beklerken. "Sivil" olayı sürekli olarak gizemli birşey görülüyor, bu kadar tedirgin olmayın. Zaten sivil kıyafetli de olsa polisler artık akademi mezunu olduklarından "he kardeş" "ben şey yapıyordum da" tarzı konuşmaz, net bir şekilde ve aşırıya kaçmayarak kendi jargonlarında konuşurlar.
Metropol ve büyük şehirler için konuşuyorum elbette.

istanbulda yaşamanın zorlukları hocam yapılacak bişey yok. bu kadar insanın içinde hangisinin ne tür harekette bulunacağını bilemessin. ha diyeceksin ki sadace istanbul mu bu kadar kalabalık.değil ama: orda yaşayan insanların bi sürü eksiklikleri var.paradan beyine kadar uzar gider.

öncelikle okulda değil iş hayatındasınız, sınava değil mülakata giriyorsunuz, herşeyden önce insanlarla iletişim kurduğunuzu unutmayın, güleryüzlü ve rahat davranın, sohbet etmek için orada olacaksınız sorguya çekilmek için değil, kendinizi sıkıntıya sokmayın.

klasik soruları da boşverin, güzel bir uyku çekin.

başarılar.

Yanlış bilgilendirmek istemem ama eğer iş müracatı tarzı sözlü mülakatsa daha çok hal ve tavırların önem kazanır. Portfolyonu iyi düzenle (tabi gerekiyorsa) ve ortamda orururken dik ama arkana yaslanmış şekilde olmaya özen göster... Kolay gele...

kariyer hedeflerin neler? gibi klişeler var bir de şirketin kendisi ile ilgili bilgi topla onun hakkında da soran çıkıyor.

yazılım grubuna gireceğin için (tahminen) takım çalışmasının faydalarını ve buna olan yatkınlığını övüp dur ufaktan.. teknik acidan eksikliklerin olsa dahi bu sekilde bir yaklasimla isi kapabilirsin. onun haricinde dedikleri gibi kariyer hedeflerinden guzel guzel bahsetmelisin eheh gorusmeye gidecegin sirketi daha onceden x yerden duydugunu ve zaten bildigini soyle bence ve internette de biraz arastir derim. teknik anlamda mulakatin iyi gecmese bile bu sekilde ikili diyaloglarla ustesinden gelebilirsin. ozellikle rahat davranip elinizle sacinizla oynamayin, espirilere de guzelce gulun derim

mülakat yapanları çıplak hayal et.
(bkz: coupling)

şaka bi yana ilk mülakat genelde teknik olmaz, dert etme. sadece "ne bekliyosun bizden, kariyer hedefin ne, sevdiğin özellik sevmediğin özellik" bunlara cevaplar hazırla.

yağda kavurup üzerine yumurta kır, pratik ve lezzetli olur.

yagda kavururken pastırma da katılaiblir.

ya da içlerine kasar rendeleyip fırında mıs gıbı olur.

ya da biraz tavukla mantarlı tavuk sote olur.

içine kaşar ko.. öhm.

az zeytinyağında soğanı kavur. üstüne doğranmış yeşil biber koy. mantarları küp küp doğra içine at. biraz kavur. rende domates de koy. suyunu bırakır zaten. biraz pişince ekmek bana bana ye.

sucuklu mantar yap derim çünki harika bir tat elde edeceğinden eminim

tabii ki kremalı mantarlı makarna!

sote ya da omlet yapılabilir leziz leziz. yalnız harlı ateşte pişiriniz, mantarlar sularını çabuk salsın, diri diri olsun, "season it with salt and pepper" diyor bbc'de yemek yapan yaşlı moruk.

kibritsuyu'nun tarifinde altını kapatıp, biraz bekletirken üzerine kekik de atarsan ve çok az dinlenmeye bırakırsan, yeme de yanında yat derim başka da birşey demem.

haşlayıp üstüne sarımsaklı yoğurt, onun üstüne de pul biberli hafif salçalı sos da mükemmel olur

mrtksn'nin dediği beyaz sos da beşamel olsa gerek.

kibritsuyu ve demcan'ın tarifinin tavuklu versiyonunu da (yani tavuk ilave ederek) yapabilirsin. yeşil bibere ek olarak kırmızı biber de atabilirsin içine, görünüş olarak da çogzel oluyor öyle.

kibritsuyu ve demcan ın tariflerini alıp sadece domatesi biraz bol tutarak spagettinin üzerinde değerlendirebilirsin. hoş olur.

mantarları kararmasın diye limonlu su içinde bekletiyorsunuz sanırım. eğer bekletme gibi bir zorunluluğunuz yoksa mantarı yıkadıktan sonra hemen kullanın. mantar içine su çekmeden kullanılırsa güzel oluyor.
piyazlık doğranmış kuru soğan ve ince ince doğranmış biber ve mantar sote yapılabilir.

sakın pişirme. küp küp kestikten sonra bol domates ve yeşillikle salata yap. alışınca çok güzel gidiyor.

(bkz: mantar mantı)

gözleme yap. güzel oluyor o da.

beşamel soslu tavuklu mantar sote mi deniyo ne mükemmel bişey biber de at içine süper oluyor

ilk aklıma "kullanıcı: admin, şifre: admin" geliyor. kullanım kitapçığında belirtmemişler mi?

edit: şu kılavuzun ikinci sayfasında şöyle yazıyor;

"When you have identified the correct Wireless Access Point, note the IP address that is listed.
Launch a Web browser on the computer that is physically connected to the 802.11g Wireless
Turbo Multi-function Access Point. Enter the IP address for your Wireless Access Point. This will
open the Web Configuration Utility. The default user name is admin. There is no default password."

ama sen "şifre yok dedim laftan anlamadı" dediğine göre bilemedim şimdi.

www.usr.com

kitapçığına bakmayı denedin mi? admin admin gibi default kullanıcı adı şifresi olması lazım

default olarak admin admin denedim olmadı. Fabrika ayarlarında boş olarak geldiği yazıyor kitabçığında, o şekilde de olmadı. Nasıl olacak anlamış değilim.

Edit: Kullanıcı adı:admin, şifre: boş olarak denedim oldu.

Başka bir browser ile normal mi çalışıyor?

proxy ayarlarından olmasın?

ıhıh biraz önce bir iş için outlook'u açtım aynı problem başıma geldi. Internet ayarlarıyla alakalı bir durum sanırım. proxy ayarlarım defaultta.

dnsleri degistirip flushdns cekip bir de oyle deneyin bi?

sayfa refreshden sonra açılıyorsa DNS ile alakalı değildir.

baslat -> calistir -> cmd -> ping 66.249.93.104 -t yazin mesela google.com'a surekli bir ping atin burada hic zaman asimi oluyor mu? bi kontrol edin eger duzensiz pingliyorsa hattinizin ya hiz problemi ya da fiziksel olarak sinyal seviyesinde problemi olabilir. servis saglayiciniza ariza bildirmenizi tavsiye ederim, veya ihtimal varsa baska pc ile denemenizde sorunu daraltir.

my end, burada mecazi anlamda "benim tarafıma" anlamında kullanılıyor. Yani kısaca, "Benim için uygun" diye çevirebiliriz.

bence "on my end"den kasıt, "bence", "benim tarafımdan" demek. birebir çevirmeye çalışırsak "benim tarafımdan saat uygun" gibi birşeye denk gelebilir. ama kısacası "zaman uygundur" demek istennmiş.

bunun altına tarafsız yazacağına taraf'ın altına "tarafsız olduğuna inandığım gazete", "tarafsızlığına inandığım için okuduğum gazete", "tarafsız gazete" gibi birşeyler yaz. yok bu tür bin tane entry zaten var ise hiç yazma, ne gerek var.

teknik olarak da sadece "tarafsız" yazmak legal değildir çünkü bu bir tanım, örnek vs. değildir tek başına.

diyalog veya bkz fasilitesi ile legalleştirilebilir.

kapı gibi duruyorlar,ispiyonlanmış çogu zaten.

kendim kullanmıyorum ama şöyle birşey buldum, belki işinizi görür.

addons.mozilla.org

tinyurl.com gibi bir arama yaparsanız, sonuca ulaşırsınız. Mesela ben şunları buldum:
addons.mozilla.org
addons.mozilla.org

google earth'e koordinatları girerseniz, noktalar arasındaki kuşbakışı mesafeyi hesaplatabilirsiniz.

www.movable-type.co.uk
buradaki kodlari dongu icinde kullanarak hesaplatabilirsiniz.

google mapsde deneyebilirsiniz rota çizdirerek gps destekli herhangi bi alet varsa elinizde garmin ile deneyip rota çizdirip yol tarifi alabilirsiniz ama bildiğim kadarı ile türkiyede rota tarifi yapan internet üzerinden bişe yok denildiği gibi kuşbakışı hesaplanabilri sadece

mapinfo

(bkz: ArcMap)

(bkz: total commander/#6045594)

glary utilities - ücretsiz

www.glaryutilities.com

tc kimlik no ile çatır çatır açtı valla. ie7 kullanıyorum bu arada.

sımdı kontrol ettım kımlık no'm ıle, bende acılıyor sayfa ama bu hatayla cok sık karsılasıyorum. ust uste bırkac defa daha deneyın bence, ya da bır sure bekleyıp sonra deneyın, duzelır.

ufak bir katkı da benden olsun, sgk'nın sayfaları firefox ile pek iyi geçinemiyor, bilginize.

edit: alkolik imam ile assert h kafama kafama vurdular sonra, yazıktır, hastayım, unutkanım, dikkatsizim.

ve evet no script'i tamamıyla unutmuşum :)

Sicil numarasıyla firefox ile çatır çatır giriş yapabiliyorum efenim.

ben de firefox ile tc kimlik numarami sorgulattim, sorun yok. cikardi dokumu.

ilginçtir, şimdi ben de aldım (:

herkese teşekkürler.

evet hakkı var. ödemelisiniz, hele de binada görevli varsa onun maaşı da ordan ödendiği için bu konuda aslında hassas olmanız gerekiyor. ayrıca o işin de bir kanunu yönetmeliği falan var, yönetici kafasından uydurmuyordur yani.

geciktirdiğiniz takdirde borcunuza aylık %10 faiz uygulanabilir, kanuni hakları vardır.

www.cevikyonetim.com
Madde 20, c bendi.

tesekkur ederim arkadaslar. ben zamaninda bir kere geciktirmistim bankadan para cekmeyi unuttugum icin. yani aliskanlik haline getirenlerden degilim. zoruma gitti yani sonucta oyle demesi.

kasım 2007'den beri gecikme faizi yüzde 5'e indirildi. söylendiği gibi ödemek zorundasınız. sizden icra yoluyla alır onu. faizler, avukat ücreti vs. sıkıntınız daha da artar.

benim ilk link'lediğim kanunda son değişiklikler yok, aklimdan zorum var'ın da belirttiği hususun yer aldığı son değişiklikleri içeren metni burada bulabilirsiniz. faiz %10 değil, %5.

www.hukuki.net

@want2die: yok abi sozlesme falan imzalamadim ben. burasi da oyle site falan degil yani. aidat da 20 lira bi sey. onemli olan paranin kucuklugu degil sonucta. benim adama gicik gitmem. o kim ki bana oyle saygisizca abuk subuk hareketler yapiyor.

sitelerde zaten sözleşme ile vurgulanıyor, ancak apartmanlar için de aynı şey geçerli. hatta yöneticiye belirli bir miktar ücret ödenmesi de gerekiyor yasal olarak. bu durumdan şikayetle mahkemeye başvurulduğunda, dışarıdan biri bu apartmana yönetici olarak atanabiliyor hatta.
(bkz: oha)

20 tl için değer mi? adam haklı ama madem sinir yaptın al 2 lira benden çay içersin ahah hatta içemezsin bile diyip adama lafı koyabilirdin ;) biraz large olmak lazım bu durumlarda. bankaya talimat vermiştim yatmamış mı güzel bir geçiştirme lafıdır misal (banka ile kabul ediyorlarsa ödemeyi). yaratıcı olun yöneticilerinizi baştan yaratın.

heralde vereceksin aidati odeyenler gerizekalida bir senmi akillisin?. topluluk olan her yerde yonetmelikte vardir. adam heralde faizi cebe atmayacaktir.

(bkz: everything2)

(git: 54282)

(bkz: the dict)

the dict yabancılar tarafından yapılmamış, hatta gil kurucusu. sadece dili ingilizce. not düşeyim dedim

Böyle bir şey söyleneceğini tahmin etmiştim. Evet, dili İngilizce.

mağazayı o gün aramış olsaydın bu akşam buraya duyuru girmek yerine o hatunla kahve içiyor olabilirdin belki. ara şu colins i sen de kurtul biz de! :)

adını biliyorsanız eğer oradaki çalışanlardan birine sorsaydınız keşke, hatta bi daha giderseniz şöyle bir yöntem olabilir;

"geçen gün bir kazak bakmıştım, nasıl oldugunu tam hatırlamıyorum, şu renkti galiba, ama emin de değilim, x hanım ilgilenmişti o yok mu acaba, hangi kazak oldugunu ona sorsam" gibilerinden, daha değişik şekillerde de senaryo yazılabilir tabiki de.

bir de bence de mağazayı aramak en mantıklısı, sırf siz aradınız diye kızı işten atmazlar.

@light beam: ikinci kez gittik magazaya ama kiz yoktu. aynen dedim iste bende gecen sefer x hanim ilgilenmisti vs vs.. dediler bugun calismiyo o. hatta hic ihtiyacimiz yokken kot pantolon aldik. pacasini katlatmaya verdik dediler yarim saat sonra gelin. yarim saat sonra kuzenim gitti direk sordu orada olan bir calisana burada calisan birinin soyadini isteyebilirmiyim diye. onlarda kisisel bilgileri veremiyoruz beyfendi demisler. magazayi aricamda sorun su ki: ben telefonda konusamam yahu. elim ayagima dolanir ama yuz yuze olsaydi cok rahat konusurdum. yuz yuze olma sansida yok zaten su an istanbulda degilim.

şu an istanbul'da değilseniz yine telefon kalıyor tek çare sanki, ya da buradan belki olivium'da çalışan çıkar, bilemedim :)

bir de şöyle bir durum var, telefonla arayın dedim de, düşününce bu da saçma geldi, herhangi bir sebep olmadan ne diyeceksiniz ki, "şey ben mağazaya gelmiştim ve sizden hoşlandım kaç gündür sizi bulmaya çalışıyorum" mu? kızın hiç tanımadıgı biriyle bu şekilde konuşmaya devam edeceğini zannetmiyorum. bir de yine herhangi bir tanışıklık olmadığı için başka bir sebep de bulmak zor. kolay gelsin valla, zor işmiş.

yalnız sadece hayal olabilir benimki ama. tanışsanız, sonra masalvari bir beraberlik yaşanız feci mutlu olurum. umuyorum tanışırsınız en azından=)

neyse ne yapabilirsiniz. madem ki istanbul'da da değilsiniz tek çare aramak gibi. ama aramadan önce düşünün iyice ne diyeceksiniz. yani o'nun verebileceği her olası cevaba karşı bir soru/cevap hazırlayın. evet uzunca bir liste olacak ama bunu yapın..

heh aklıma bişey geldi, saçma olabilir baştan söyleyeyim.

şimdi arayacaksınız collinsi, x hanımla görüşmek istiyorum diyeceksiniz. sonra da x hanım çıkınca heycanlanmadan diyeceksiniz ki "x hanım ben geçen gün sizin çalıştığınız mağazaya gelmiştim, benimle siz ilgilenmiştiniz (sizi hatırlayacağı spesifik bir örnek lazım buraya). onun için sizin ilgilenebileceğinizi düşündüm, olay şu; kuzenim sizin çalıştıgınız mağazaya iş başvurusunda bulunmak istiyor, ama emin olamadığı durumlar var, şartları nasıl falan bu gibi konularda bilgi almak istiyor, mail adresinizi verseniz size sormak istediklerini sorsa olur mu?"

bu saatte ancak böyle bişey geldi aklıma, en azından denenebilir gibi geliyor bana :)

@light beam: ya zaten amac o'na ondan hoslandigimi soylemek. yoksa ben italya'da yasiyorum. turkiye'ye ne zaman donecegim belli degil. 10 aydir turkiye'ye gitmemistim mesela sadece 9 gun icin gecen hafta geldim, geldigimdede o'nu gordum. amac bi birliktelik olmasi degil. sadece ona ondan hoslandigimi soylemek, icimde kalmasini hic sevmem boyle seylerin. buyuk ihtimalle erkek arkadasi vardir, nisanli olabilir. orasini bilmiyorum ama parmagina baktik, yuzuk falan yoktu. telefonda da 10 saniyede icimi dokemem stres olurum buyuk ihtimal.

**@ light beam: o durumdada mudurle direk olarak konusun diyebilir. sanmiyorum ki bi kiz birine direk mail adresini versin.

@dambil: nikah sahidimiz sensin o zaman :p

eğer şu an aynı şehirde değilsen telefonla arama. hatta düşününce telefon işi komple saçma gelmeye başladı. aynı şehire gelince tekrar git dükkana ve bir şekilde tanış kaynaş, en mantıklısı bu. yılışmadan tatlı bir şekilde ısrarcı olursan en azından alışveriş merkezinin cafesinde bir kahve koparırsın gibi geliyor.

siz bu konuyu kafanıza takmışsınız, sizi vazgeçirmeye çalışmayacağım ama iki duyurununuzda da pembe düşlerle dolu yazılar gördükçe ben tedirgin oluyorum, baştan beri de böyle bir "buluşmaya çalışma ortamı yaratılması" havasını tasvip etmiyorum.

ama farkında mısınız, bugün önce kuzeniniz gitmiş, kendisni üstü kapalı sormuş, bir pantalon almış, geri gelmiş, "burada çalışan birinin soyadını öğrenebilir miyim" minvalinde bazı sorular sormuş. bu karşı taraf açısından ne kadar tedirgin edici bir durum bunu düşünüyor musunuz? orada çalışanlar üç maymun'u oynayıp, o kadar hengamenin içerisinde bu tür şeyleri gözden kaçırıyorlar sanmayın, çok feci tufaya düşersiniz. bu tür soruşturmaların kızın kulağına gidebileceğini ve onu tedirgin edeceğini de düşünün. "onunla buluşacağız, çok güzel bir ilişkimiz olacak" türünden masallara da kendinizi kaptırmayın, sırf bu yüzden ne kendinizin ne de bir başkasının hayatını bunca anlamsız bir adrenalin salgınına boğmayın.

belki kalpsiz ve duygusuz biri gibi gözükebilirim size, mucizelere ya da hayatta yaşanan güzel şeylere inanamayan biri gibi de gözükebilirim. ama bunları yazmamın nedeni bunlar değil, işi tek taraflı düşünmemek ve mantıklı çıkarımlar yapabilmek için yazıyorum.

tabii ki ne dersem diyeyim, ne yapacağınızın kararı size kalmış.

@demcan: aslinda cok haklisiniz. iki tarafli dusunmek lazim. o yuzden magazayi aramak istemiyodum. direk internetten ulasmak istiyodum. muhtemelen bi iliskisi vardir zaten, oyle pembe hayallerimde yok. boyle seyleri direk gidip soylerim ben. icimde kalmasi beni sinir eder ama dediginiz gibi kizida tedirgin edebilir. bu isin pesini birakmak lazim sanirim. kismet artik bigun biyerde karsilasirsak soyleriz.

zaten mail adresini kuzeninizin olmayacak olan iş başvurusu için istemeyeceksiniz ki, telefonda konuşamıyorum dediniz, maille çok daha rahat derdinizi anlatabilirsiniz diye düşündüm. ama sonra düşününce de demcan'a da hak verdim. işte iyice düşünün tartın, kızdan hoşlandıgınızı söylediniz tamam rahatladınız, ee sonra? kız sallamayabilir, veya boş hayallere kapılabilir, yani biraz bencillik olacak gibi geldi sonradan. bence çok fazla üstüne düşmeyin, hayatın koşturması içinde bir süre sonra nasıl olsa unutacaksınız.

keşke seninle ilgilendiği günün akşamında ya da en azından ertesi günü sabahında gidip söyleyeceğin şeyi söyleseydin..

telefonla arama.. seni hatırlamayacağı gibi telefon sapığı damgası yemek de var, ki gerek yok durduk yere..
olur da bi kaç ay sonra gelirsen yine git oraya, ordaysa bekleme zaten, çıkmışsa da nereye gitti naptı etti öğren bul..

telefon açma yeter ki..

ya italya'da yasiyorsun, tek istegin de icinde kalmamasiysa ara bence magazayi. duzgun konustun mu telefon sapigi damgasi niye yiyesin. ac telefon, 'ben su gun gelmistim, siz benle ilgilenmistiniz. hatta sizi tekrar gorebilmek icin bir daha geldim, yoktunuz. belki soylemislerdir, kuzenimi gonderip soyadinizi bile ogrenmeye calistim. kusura bakmayin sizi tedirgin ettiysem ama ben italya'da yasadigim ve geri donecegim icin bu kadar aceleci davrandim. ama sizden cok hoslandim. mail adresim su, mail atarsaniz sevinirim' de bitsin gitsin. iste bu kadar. yurt disinda olmasan neyse de bir daha turkiye'ye geleceksin,kizi tekrar goreceksin ohooooo zor is. ya unut gitsin ya da telefon et icinde kalmasin.

Ara bi' dükkani, telefonu hemcinsin acarsa yengenin telefonundan acik adresine kadar her türlü bilgiye ulasirsin zaten, lavukta yengeye yavsamiyosa tabi (: Kasma, babanin ogluymus gibi konus, olumlu dusun..

Hagaten bastan okudum da fena kasmisin olayi hic yere sen birader, hani sen bu medeni cesaret ozrunle bi de o kizi tavlarsan ayar olurum hea.. Zavallim telef olucak odunlarin elinde..

en temizi is cikisi bir daha gidin. cuma mesela izinli olmaz muhtemelen. carsamba da olur o kadar beklemeyeyim diyorsan. su noktada facebook ya da telefon isi olmaz gibime geldi, ustunden zaman gecti. tamam sen unutmadin ama o nerden, nasil hatirlasin. konusma sansin olsa bile hatirlatma fasli seni komik duruma dusurebilir. riske girme, kalkip git bence. ask tembellige gelmiyor :P

şöyle birşey buldum ki ziraat bankası amerikan posta çeklerini bir para transfer aracı olarak kullanıyor.

www.ziraatnewyork.com

tabii bu sayfa oradayken türkiye'ye para yollamak için gerekli prosedürü açıklıyor. ama belki de anlaşmaları dahilinde o çeki ziraat bankası'nda da bozdurabiliyor olabilirsiniz, bir sormakta fayda var.

atmosfer de dönüyor ki... döner durursunuz sanırım dünya ile birlikte.

ohooo, sinan sağıroğlu çoktan işledi bu konuyu, siz geç kalmışsınız.

www.youtube.com
(bkz: #7526276)

yerçekimi kuvveti siz ne kadar zıplarsanız zıplayın sizi dünyaya doğru çeker, sadece sizi değil o zıplama mesafesindeki bütün parçacıkları da çeker, dolayısıyla siz havadayken bu etkiden -zıplayarak- kurtulmuş olmuyorsunuz.

diyelim ki öyle bir noktaya havalandınız ki hiçbir kuvvet yok üzerinizde. o zaman olması mantıklı gibi görünüyor değil mi? tabii ki değil, çünkü nerede olursanız olun cisimler arası etkileşim her zaman olacaktır, kimini farketseniz kimini farketmeseniz de sizi bu kuvvetlerden bağımsız kılacak bir yapı -en azından benim bildiğim kadarıyla ve yardımcı bir dış güce ihtiyacınız olmaksızın- yoktur.

senin zipladigin andaki yatay hizin, dunyanin donus hizi. ki bu oyle bi hiz ki, senin ziplamanin hizindan kat be kat fazla.

o yuzden sen cok cok cok yuksek hizlarla ziplamadikca, hizinin yatay bileseni yuzunden dunyayla beraber hareket etmeye devam edersin. zaten daha hizli ziplayabilsen uzay mekigi olursun. :)

yahu diyelim balonla yükseldik dünyanın dönüş yönü doğrultusunda roketle yol alıyoruz, dünyanın dönüş yönünün tersine yol almaya çalışsak daha hızlı gitmez miyiz?

eğitim durumunuzu bilmiyorum ama sorduğunuz sorular güzelken, lise düzeyinde herhangi bir fizik dersinde bunların cevabının verilmesi, öğrencinin bununla ilgili düşünebilmesinin sağlanması gerekiyor zaten. biz ise bindik bir öss'ye gidiyoruz cehennemin dibine.

önce şurada bir kavram karmaşıklığını gidermek istiyorum. siz, "daha hızlı gitmez miyiz" diye sorarken, asıl sormak istediğiniz şey "belirli bir noktadan (balonla havada olduğumuzu düşünerek) dünyanın dönüş istikametinde ve tam zıttı yönde hareket edersek, eşit mesafedeki uzaklıklara farklı zamanlarda varır mıyız?". burada önemli olan hız değil, eşit mesafedeki bir uzaklığa, eşit hızda farklı istikamette hareket edersek katedeceğimiz zamandır.

bu arada rüzgar, sürtünme, coğrafi farklılıklar gibi etmenleri konu dışında tutuyoruz, bunda hemfikiriz sanırım. çıktığınız yüksekliğin de atmosfer sınırları içerisinde yer aldığını düşünürsek, zaman farklı olmayacaktır. çünkü dünya kapalı bir sistemdir (gerçekte böyle olmasıjı değil, yaptığımız modellemede öyle olduğunu düşünmenizi istiyorum) ve dünyanın kendi çevresindeki dönüşü, etkisi altındaki (hadi bu etkiye de yerçekimi diyelim ama daha geniş bir ölçüde düşünmek isterseniz mrtskn'in bahsettiği yörünge konusunu hesaba katmalısınız) bütün parçacıklara "aynı şekilde davranır". etrafınızdaki hava molekülleri, cisimler, siz bu sistemden bağımsız değilsiniz, o yüzden de birbirlerinden bağımsız düşünemezsiniz - halbuki siz bizim üzerimizdeki hız ile dünyanın kendi etrafında dönme hızının ayrı ayrı işin içine katılması gerektiğini varsayıyorsunuz (açık açık söylemeseniz bile).

bu kapalı sitemlerle ilgili klasik bir de örnek vereyim belki daha yardımcı olur gözünde canlandırmanızda. araba ile seyahat ederken, arabanın içi kapalı bir sistemi oluşturur. onun yol üzerinde hareket etmesi ile sizin arabanın içinde hareket etmeniz arasında bir bağlantı yoktur. arabayı dünya olarak düşünün. sizin araba içerisindeki hareketiniz, arabada katettiğiniz mesafe, arabanın yol üzerinde aldığı mesafe ile alakasızdır. hatta siz oturuken ve hareket etmezken arabaya göre hiçbir yol katetmiyorsunuzdur. araba ise yola göre konum değiştiriyordur ama başta dediğim gibi arabayı dünya olarak düşünürseniz, bu katedilen yolun siz ve arabayla ilgili hiçbir alakasının olmadığınız göreceksiniz.

sanırım biraz karışık oldu anlattıklarım, ama aklınıza yatmayan hususlar varsa daha detaylı anlatmaya çalışabilirim. herkes anasının karnından feynman doğamıyor sanırım.

şimdi benim fizikten bildiğim şey arabanın içinde rahatsız olmamamızın sebebi eylemsizlik prensibi yani otobüsler tam hızlanırken zıpladığımızda da geri uçmamızın sebebi bu diye biliyorum aynı geyik dünyada olmaz mı? yani dünya hızlanmasın da biz yavaşlayalım hesabı..

meclis başkanının açıklamasında siyasi partiler kanununa aykırı davranıldığı belirtiliyor (www.tbmm.gov.tr)

"Madde 81:

c) Tüzük ve programlarının yazımı ve yayınlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçe’ den başka dil kullanamazlar; Türkçe’den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar. Ancak, tüzük ve programlarının kanunla yasaklanmış diller dışındaki yabancı bir dile çevrilmesi mümkündür. "

Bunun haricinde içtüzükte de bir hüküm varsa bilmiyorum. belki yeni içtüzük taslağında olabilir.

çok teşekkürler, yani atıfta bulunulması gereken yer siyasi partiler kanunu, yoksa içtüzükte böyle bir madde yer almıyor.

81. maddedeki "açık veya kapalı salon toplantılarında" ibaresi de sanırım zaten tbmm genel kurul ya da grup toplantılarını kapsıyor. ya da kapsayacak bir biçimde yorumlanabilir.

yalnız şu entryi okuyun. yayını trt3 değil tbmm tv kesmiştir.
(bkz: #15546590)

(bkz: #15261542) !!!!11!!!1!!!!!!!1!!!!

(bkz: i love you)

ben de merakımdan sorayım:

1- peki neden hala orada duruyor?
2- zararsız ise neden nod32 sürekli uyarıp, sayfanın görüntülenememesine neden oluyor?
3- nod32 bazı script'leri muhtemel virüs olarak yorumlayabiliyor, bu da onlardan biri midir?

bu da kendin sor, kendin cevapla gibi oldu ama, neyse.

Avira da kırmızı alarm veriyor, kaynak kodundan bile tırsıyor vay be...

avastta da durum aynı:)

bende de aynı. antivirus yok üstelik direk içgüdüsel kapatıyorum sayfayı

zonealarm'da tık yok.

edit: aha salak demeyin, security suit ;) kaspersky powered :)

internet üzerinden sipariş vermek istersen pandora'da bulunuyor kitap, kargoyla getirtebilirsin.

www.pandora.com.tr