Giriş
(3)

Boğulma/Orgazm ilişkisi?

ebucan
insan, kendini boğduğunda boşalıyor diye okumuştum bir yerlerde..bunun tıbbi açıklaması nedir, bilen var mı? hatta bunu denerken ölenler oluyormuş filan. sadece boğulmada gerçekleşen bir şey mi yoksa, ölen bir insanın vücudunun verdiği fizyolojik bir şey mi?bazı filmlerde de gördüm benzer temalar. ö
insan, kendini boğduğunda boşalıyor diye okumuştum bir yerlerde..

bunun tıbbi açıklaması nedir, bilen var mı? hatta bunu denerken ölenler oluyormuş filan. sadece boğulmada gerçekleşen bir şey mi yoksa, ölen bir insanın vücudunun verdiği fizyolojik bir şey mi?

bazı filmlerde de gördüm benzer temalar. örneğin ken park'ta, adam, kendini bir yandan boğup masturbasyon yapıyordu dilan.

nedir işin aslı astarı?
0
ebucan
(19.03.09)
boğulurken boşalmak diye birşey yok ama mastürbasyon esnasında orgazma ulaşırken beyne giden damarların anlık olarak kan akışını kesip, oksijen transferini engellemek diye birşey var. bunu yaşayanlar aldıkları hazzı kat be kat arttırdıklarını söylüyorlar, bense saçmalıktan başka birşey olmadığını söylüyorum. bu yüzden ölenler de işin cabası.

bunun adına "auto-erotic asphyxiation" deniyor, wikipedia'da da şöyle bir makale var: en.wikipedia.org

ama bunun hakkındaki en güzel yorumu george carlin'in life is worth losing şovunda izleyebilirsiniz.
0
demcan
(19.03.09)
soyledir ki başa yani kafaya (bildigimiz kafa bu) poset gecirilerek yapilaninda ki olay karbondioksit ile alakali. posette biriken karbondioksiti soludukca, vucutta ki karbondioksit orani arttigindan uyusturucu maddelerin gosterdigi etkiyi gostermesinden kaynaklaniyor. yanlis hatirlamiyorsam buna karbondioksit narkozu diyorlar.
0
anarquia
(19.03.09)
şeyi diyorsunuz kafaya poşet geçirip masturbasyon yapma. sözlüktede incelenmiş konu (bkz: asphyxiation). evet dediğniz gibi çok zevkli olduğu için o zevkle kafadan poşeti çıkarmayı unutup ölüyorlarmış. bende kısmetse en yakın zamanda deneyecem. denediğim zaman size de anlatırım.
0
camasir suyu
(19.03.09)
(28)

Karaborsaciyi Paket Yaptirsak?

zeykur valekov
Simdi bu Persembe oynanacak olan Galatasarayimiz-Hamburg macina bilet alamadim, zaten halihazirda fahis olan[60tl] bilet fiyatina karaborsacilar nedeniyle fahise fiyat ödemek zorunda kalacagim büyük ihtimal. Nasil bir pazar kurmuslarsa 120'den asagiya acik bileti satan da yok.Bu cakallar biletix'ler
Simdi bu Persembe oynanacak olan Galatasarayimiz-Hamburg macina bilet alamadim, zaten halihazirda fahis olan[60tl] bilet fiyatina karaborsacilar nedeniyle fahise fiyat ödemek zorunda kalacagim büyük ihtimal. Nasil bir pazar kurmuslarsa 120'den asagiya acik bileti satan da yok.
Bu cakallar biletix'lere gidip 100'er tane bilet alip cikiyorlar, kimse bir sey demiyor.

Madem kimse bir sey demiyor, biz mac günü bu arkadaslari paket ettirsek nasil olur? Yani, polisler filan bunlara bir sey yapabilir mi? Olmadi, Celalettin Cerrah'a gidip kisisel olarak "abi böyle böyle, yanima iki adam ver, ben göstereyim sen avla" desek, bunlari tek tek avlasak, en azindan bir para cezasi filan yediremez miyiz?

Acikcasi ilk defa isim düstü karaborsaya, bundan önce pasa pasa kombine, bilet giriyorduk, karaborsa hakikaten insana evlat acisi gibi koyuyor. Yani adam giseye gelip senin gözünün önünde 100 bileti alip gidiyor, kimse de bir sey diyemiyor. Poliste de tanidiklari vardir filan diyecek olanlar varsa, baska bir yerden polis getirsek nolur mesela? Olmaz mi o sekilde?
0
zeykur valekov
(17.03.09)
polisler o karaborsacıların kim olduğunu bilmiyor mu sanıyosun?
0
teritori
(17.03.09)
celalettin beyle ilgili biraz bilgi almak, başlığını karıştırmak bilgi verecektir sanırım olayla ilgili. zaten bunu biliyorsundur muhtemelen de, polise böyle bir şikayetle gitsen alacağın cevap ehehe mehehe falan olacaktır, dayak yemezsen şanslı çıkarsın.
0
tahsin sutcuoglu
(17.03.09)
polislerle işbirliğindeler
0
orange coffee
(17.03.09)
Yav iyi de bu polislerin arasinda hic mi adam yok? Benim tanidigim iyi polisler var, ne kadar cakal polis varsa bir o kadar da adam gibi polis var.
Peki ben kendi polisimi kendim getirsem nasil olur, eheh. Yani baska yerden tanidik, üst rütbeli polisi oraya getirsem, zaten karaborsaci cakallarin yüzü tanidik, o polisin orada yetkisi var midir?
0
🌸zeykur valekov
(17.03.09)
korsancılık karaborsacılık vs vs bilumum tüm işler polissiz olmaz.
korsan cdci bir çocuğa zabıtadan polisten korkmuyor musun yahu dediğimde "oho onlar bizden yav" demişti.
nöbette rüşvet toplamak için birbirlerine nöbet satan polislerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz unutmayınız.
0
domine deyus
(17.03.09)
şu yapılabilir, bunların kimliğini tespit edersin, sonra yalnız yakalayıp- biraz da kalabalık gidip- rahatlayana kadar döversin. bundan sonra buralar bizim gibi bir mesaj da verirsin eheh. zamanında böyle bir hırsızlık olayı oldu, biz polise teslim etmeden önce ağzını burnunu dağıttık öyle verdik polise. zaten polis yarım saat sonra bırakacak adamları muhtemelen, yapmak lazım böyle şeyler.
0
tahsin sutcuoglu
(17.03.09)
o polisler de böyle işlere giremezler, yoksa o bölgeye bakanları karşılarına almış olurlar. zannetmiyorum ki böyle bir kahraman çıksın. bir de polisi tutup hadi hacı ava çıkalım diyemezsin ki, bir şey yapabilecek olsa zaten yapar.
0
tahsin sutcuoglu
(17.03.09)
@ tahsin

ahaha bu cözüm de aslinda mantikli. ihkak-i hak diyorsun yani, madem yüce devletimiz cözüm bulamiyor, biz buluruz.

- yine de ben de biliyorum polisler bu isin icinde ama bütün mecidiyeköy, sisli cevresindeki polisler de degildir herhalde. benim derdim bunlara saglam ceza yedirtebilir miyiz? ama bir saat sonra birakirlar muhtemelen.
0
🌸zeykur valekov
(17.03.09)
Ulan ne boktan ülkeymis kardesim, resmen cözüm bulamiyoruz bu kadar adam. Valla belki degismistir bir seyler, ben gidip deneyecegim sansimi acik konusuyorum :) Böyle gider mi bu hayat`?
0
🌸zeykur valekov
(17.03.09)
şimdi düşündüm de, biz de besliyoruz kardeşim bu adamları. karaborsadan bilet alıyoruz, korsan cd alıyoruz, hatta ben de bizzat polise rüşvet verdim. sağolsun çok yol gösterdi, en başta anlamadım ama açık açık çorba parasından bahsedince haa deyip 10ytl vermiştim amcaya. sezen aksu'dan gelsin,
masum değiliz hiç birimiz.
0
domine deyus
(17.03.09)
Iyi de bize yapacak bir sey kalmiyor ki. Ben ceyrek finale cikacagimiz bu macta stadta olmak istiyorum, bu karaborsacilar olmasaydi, biletix'ten de alamasaydim, gecmis olsun der otururdum.
Ama adam yazmis foruma "25 adet yeni acik üst vardir" diye. Seve seve alacagim, ortada bilet kalmamis olsa evimde izleyecegim ama biliyorum ki orada bilet var, alasim geliyor.
0
🌸zeykur valekov
(17.03.09)
artık öyle bir duruma gelmiş ki olay, birkaç kişinin tepkisiyle falan engellenebilecek aşamayı çoktan geçmiş. hemen hemen her işte bir şekilde illegal işlere kıyısından köşesinden bulaşıyoruz. yapmasak, zarar gören yine biz olacağız, esas kaymağı yiyenler pek zarar görmeyecek. bu tip işlerde de insanları suçlayamıyorum artık, böyle gelmiş böyle gider bu iş. çünkü düzeltmek için tutunacak bir dalımız yok, yapacak bir şey yok.
0
tahsin sutcuoglu
(17.03.09)
almayın abicim karaborsadan bilet madem öyle.
talep etmeyin ki arz olmasın.
3 kere götünde patlasın 25 tane bilet de bak yapıyo mu bi daha karaborsacılık!
0
uyuzcan
(17.03.09)
Ben de diyorum "almayayim götünde patlasin" diye ama biliyorum ki organize bir is olmadigi icin o adam yine elbet birisine satacak. Ya büyük kampanya baslatacaksin ellerinde patlatmak icin, ya da baska bir cözüm.
Ben kendi kendime almadigimla kalmis oluyorum bir nevi sonra.
Bir de ultrAslan kendi sitesinde her gün "korsan almayin, aldirmayin" diye cazgirlik yapiyor kendi ürünlerinin korsanlari var diye. Karaborsanin kralini yapan kapali göbek müdavimleri.
0
🌸zeykur valekov
(17.03.09)
bir kere karaborsacilik tam olarak yasadisi degil. yani teorik olarak, elemanin birinin gidip bir yerden toptan mal almasi ve bunu piyasaya daha pahaliya surmesi hususunda devlete bir giren cikan yok. esas problem kacak satis, yani vergisiz satis olayi. devlet bir tek bu yuzden karaborsacilardan hazzetmez. ha ama dersin ki karaborsadan kazanilan paralarin gittigi yer devletin umrunda degil mi? umurunda, ama devlet de iste bunu bilmeyi tercih eder, organizasyonun kopeklerini yakalamaktansa patronunu yakalamayi, hatta terorle mucadelede ve guvenligi saglamakta buyuk hedeflerle karsi karsiya olan devlet, mumkunse patronunu kendisine calistirmayi tercih eder.

o yuzden, simdi polis bunun icindeyse polis rusvetcidir, ya da kotudur dememek lazim. karaborsa olayi her durumda, polis ne yaparsa yapsin olacaktir, talep var ise arz da var. eh madem bu adamlar olacak, bu adamlari bizden yapalim, ortaliga goz kulak olsunlar, arada biz de biraz para yiyelim.. ha yarin saha ici guvenlik sorunlari cozulur, kimse cam sise, telefon pili atmaz, pkk, ibda-c falan bomba koymakla tehdit etmez, hakemin dayakla oldurulme tehlikesi olmaz, o zaman polis isportacilarin pesinden gidecek bos zamani bulur, bence. (ayni sey bazi halka acik meydanlardaki isportacilar icin de gecerli)

bir de uzerine bu karaborsa isi organize bir is. sen simdi dusun, sahanin oraya 6 adam dikiyorsun, bunlarin hepsi 200 bilet alsa-satsa, bilet basindan 50 kagit marjin cikarsalar, her mac basina 60000 tl lik arbitraj var ortada. polisle de anlasmissin. sonra zeykur valekov, mugla polisi ve ugur dundar esliginde senin adamlarini avlamaya geliyor... yahu birakirlar mi oyle kolay parayi, millet iste bu gibi seyler yuzunden oto galerisi falan kursunluyor..

o bakimdan, bir anlami yok, karaborsa toplumun reddi ile, kurumsal duzenleme ile degisir, yani ya toplum olarak satin almama karari alacagiz karaborsacilardan, ya da bilet alimlari internetten kartla olacak, cok az bir kisim kapidan son dakikada sira ile satilacak, alan siradan cikamayacak falan..

ayrica bu ulkemizdeki futbol kluplerinin seffafliginin tartisilir oldugu son 10 yilda, kluplerle karaborsacilarin yapmis olabilecegi bir kar paylasimi antlasmasi bile olabilir; dunya havayollari son 50 senedir yasal olarak "karaborsacilik" yapiyor, ve bu olay gayet de ekonomik acidan dogal bir sey, havayollarina izin vermisiz, kluplere niye vermiyoruz?
0
bunubenyazdim
(17.03.09)
@bunubenyazdım: demek ben boşuna iktisat dersleri almışım. karaborsacılık dünya üzerindeki neredeyse bütün devletler(türkiye'de dahil) tarafından yasaklanan bir oluşumdur ve cezai yağtırımları vardır. burada devletin düşündüğü vergi kaçakçılığından çok halkıdır. bu işin içinde olan herkes, polis de dahil olmak üzere suçludur. görevi halkın güvenliği ve huzurunu sağlamak olan bir kurumum mensubu karaborsacılığa göz yumuyorsa suç işlemiş demektir.

ayrıca hiçbir futbol kulübü karaborsacılarla işbirliği yapıp bir ekonomik getiri beklemez zira belirttiğin 60.000 tl'lik kar futbol kulüpleri için çok ufak rakamlardır.
0
teritori
(17.03.09)
@bunubenyazdim teritori'nin de belirttiği gibi suç bu. en basitinden istanbulda rant olan her sektörde olduğu gibi adam bunu tek başına yapmıyor. zeykur valekov mesela ordan bir kişiyi yakalasa o bir kişinin ardından en az 10 kişi çıkacaktır ve zeykur dayak yediğiyle kalacaktır. onun için hiç tavsiye etmem. istanbulda büyük paraların döndüğü her sektör böyle. korsan cd mesela. gidin işte tahtakale, kadıköy tarafına biraz cd lere bakın sonra almaktan vazgeçin adam sırf almaktan vazgeçtin diye üzerine yürüyor. ordakiler zaten çete. bir durum olursa en az 20 kişi sana dalmak için hazır bulunuyor.(genellikle kürt ve doğulular) bu durum karborsacılar içinde geçerli.bunubenyazdım'ın dediğinin aksine bu bariz suç. valla zorlasan çıkar amaçlı suç örgütü kurmaya bile gider (adamlar nerdeyse örgüt) onun için zeykur bence hiç bulaşma. polisinde yapabileceği bir şey yok .ordakiler 1 ,2 kişi değil. polisin kararlı büyük bir operasyon düzenlemesi gerekiyor oraya.
0
camasir suyu
(17.03.09)
teritori, camasir suyu; yahu evet guzel, kanuna gore suc islemis demektir de, teorik bir devlet yapisinda, kanunlarin halk tarafindan yapildigi bir ortamda, polis, devlet ve ona bagli diger kurumlar halka hizmet icin var iken dogru dedikleriniz, ona karsi cikan yok.. tek devlet olsa idi dunyada, bu sistem boyle devam ederdi, guzel de olurdu. ama cok devletli bir dunya duzeninde bu kanunlar devletlerin varligi ve guvenliklerinden sonra ikinci plandadir. patriot act ozgurlukler ulkesi amerika'da nasil cikabiliyor ise, devletin gucu tehlikeye girdiginde hak ve ozgurlukler biter. anayasada vermisiz bu gucu devlete. bu baglamda karaborsacilik kanunda suc olsa da, daha ciddi suclarin var oldugu bir ortamda pesinden kosacak polis verilmedigi icin, polis verilse de sucun bitmesi icin uzerine fazla gidilmedigi icin de facto suc degildir demek istiyorum. devlet niye boyle yapiyor dersek: cunku devlete giren cikan tek kismi vergi vermemeleridir, ve devletin en buyuk problemi de su anda karaborsacidan alinamayan vergi degil.

biraz daha acarsam, ki uzun olacak: yani pratikte, devletlerin umurunda degildir halk diyorum ben. feodal rejimden ya da teokrasiden, diktatorlukten, komunizmden vb. den demokrasi dogdu diye artik guc halkin elinde falan sanilmasin, yonetme gucu baska bir isimle baska bir ust zumrenin eline gecer herhangi bir devlet yonetim degisikliginde, halk uzerinden kendini beslemeye devam eder bu yeni yonetim de.. halk kendi kendini yonetse idi otv'nin uzerinden kdv diye bir olay olmazdi, en baba kanunsuzluk bu olmali bence, daha otesi olamaz. neyse bu baglamda bu ust zumre icin gucun korunmasi herseyden once gelir, yonetmelikte "halkin huzuru" vb. gibi geyikler gecse de polisin ve ordunun gorevi oncelikli olarak devleti korumaktir, devlet olmazsa halki korumanin bir anlami olmaz. sonra insan haklari, yasa, kanun falan tamamen duzene uydurulmus geyikler ki milletin gozu boyansin. yani bunu tartisabiliriz daha da, geldigimiz nokta sudur ki, istanbul emniyet muduru kim olursa olsun, ben de olsam, onceliklerimi dusunmeliyim. bugun istanbul'da atiyorum 10 bin polisim var, ben bu gucun ne kadar miktarini neye kaydiracagim? en buyuk sorunlarim neler? terorist orgutlesmeler ve uyusturucu. niye? cunku terorist orgutlesme zaten dis ve ic amaclarin desteginde silahli eylemlerde bulunuyor, uyusturucu da cok buyurse meksika gibi devletin de uzerine gecer. devletin duzenini bozmak icin dini ayrimciliktan etnik ayrimciliga kadar her turlu yasadisi faaliyet donuyor, bombalar koyuluyor, universitelerde ideolojiler fikir alis verisi, aydinlanma kismini komple atlayip direk catismaya donuyor, ordunun imaji bozulmaya calisiliyor ergenekon ile, birbirinden “laikci” ve “dinci” diye bahseden buyuk gruplar olustu, sonra pkk'nin cokertilmesi icin uyusturucu dagitim yollari el degistirdi, transferi "pkk olmasin da kim olursa olsun" diye kontrollu ellere alindi 1992'ten beri, eh bunlar buyudu cetelesti, ciddi bir probleme donustu, ben boyle tehditler ile karsi karsiyayken gucumu stad onunde karaborsa bilet satan, bunu yaparken kimseyi oldurmeyen tiplere mi yollayacagim, yoksa elimdekiler ile once en buyuk tehditleri bertaraf edip sonra daha kucuklerine mi yonelecegim? ustelik karaborsaciyi yakalasam da iceri tikamiyorum uzun sure, ve bana reelde tek zarari vergi, niye bunun pesinden gideyim. daha kapkacci var ondan once toplumun uzerine buyuk dert olan.

bundan daha da onemli olan, ben bir guc unsuru devlet olarak karaborsaci eleman yasadisi olsa da, bunu yoketmeden once menfaatlerime uygun sekilde nasil kullanabilecegimi dusunmeliyim, simdi bir kere benim bu elemani temizlemem mumkun mu onu dusunmem gerekiyor. Pismanlik yasasi diye bir sey var, pkk itirafcilarina uyguladigimiz, onun gibi dusun, bazen suclunun da sucunu gozardi edip yararlanmak lazim bildiklerinden, karaborsa her zaman olacaktir, son dakikada gelen ve stada girmek isteyen adam oldugu surece. ben bunu zaten ancak denetim altinda tutabilirim, yokedemem. hadi kastim stadin icine yigdigim polis kadar disariya da yigdim, ve herifleri cokerttim, eh bunlar gidip baska bir yerde yine yasadisi is yapmayacaklar mi? bir karaborsaciyi kac sene iceride tutabilirim ki? cikinca o vasifsiz eleman vergisini veren duzgun vatandas mi olacak? onun yerine ne yaparim? kendi amaclarim icin kullanirim, isim dustugunde bana hizmet ettikleri surece yasamalarina izin veririm, istihbarat olur, baska amaclar olur (onceki mesajda anlattigim tarzda)..

tabii bu konuya tamamen turkiye sartlari icinde bir bakis acisi, dedigim gibi bu en buyuk tehditleri adam gibi eleyelim, o zaman bakilir duruma. ama burada, amerika'da bile karaborsaci var, olmaya da devam edecek. Hem esas polis devlet burasi, $30000 kisi basi gelir ile bunlar cozemedi ise ben mi cozecegim?

klupler acisindan da soyle bakmalisin konuya, ben klubum, 100 bilet satiyorum, bundan 1000 gelir elde ediyorum. fakat ortadaki pazar 1200 liralik, cunku birileri var son dakikada bilete iki kat para odeyen. simdi ben istersem bunu kendi adamlarimla da yapabilirim, kasadan da yapabilirim, her hafta 60000 tl gelir bir sezonda butun gencler idman yurdunun giderlerini karsilar. niye tanimadigim heriflere yediriyorum o parayi?

yani en sonunda demek istedigim, ortada bir talep var. bu talebin degerlendirilmesinden dogan bir gelir var. bu isin en baba mafyasi oldun diyelim, her hafta 4 onemli mactan onceki hesapla 60ardan 240bin tl para kaldirilabilecek bir pazardan bahsediyoruz. (yalniz pazar hacmini komple attim, 10bin falan cikarsa toplamda, gecenin bu saatinde yazdigimla kalirim) boyle bir para ile neler finanse edilir bir dusunelim. sonucta kim kaldiracaksa karaborsayi, o paranin uzerine de oturmak isteyecektir.

ayrica hazir baslamisken baska durumlari da bir dusunelim, mesela trafik polisi olayi. ben simdi ataturk havaalanindan istanbul'a dogru 120 ile gitsem hicbir sey olmaz. niye? cunku otobanda devriye polis gezmiyor. trafik polisi sistemimiz sehrin buyuklugu nedeniyle checkpointler uzerine kurulu. benim 120 ile gitmem, kaza yapip olmem devlet icin problem degil, mesele benim kaza yapip baskasinin da canini almam. o yuzden yuksek hiz kanun disi, aksi olsa idi yuksek hiz ozel pistte de kanun disi olurdu. (ayni sekilde, karaborsa halkin huzurunu falan bozdugu icin degil, devlete vergi vermedigi icin kanun disi. aynisini futbol klubu yapsa idi problem olmazdi. hem ayni sekilde son dakikada iki-uc kati fiyata bileti havayollari da satiyor, devlet acisindan bir problemi yok bunun, cunku vergisini veriyor) neyse bu trafik polisi orneginde neden polise cikismiyorsunuz, e-5 te millet yuksek hizlarda makas atiyor, halk sagligini tehlikeye atiyor diye?

hem al bir baska ornek daha: delil olarak youtube'a videolari konuluyor bunlarin, niye kalkip da devlet youtube'u kapattirmiyor "yasadisi aktivite videolari var" diye? ama oyle degil iste, "toplum huzurunu bozucu hareketler" adi altinda devleti temsil eden ideolojilere ve kisilere karsi provokasyonda bulunan videolara devlet ani ve kesin guc kullaniyor, geriye kalanlar ikinci planda.

ve bu yanlis degil. iki bucuk sene once yasar buyukanit buraya, dc'ye geldiginde bir aciklama yapti toplanti sonrasi. ne dedi? "kimse turkiye'yi bolemez, karsisinda bizi bulur, turkiye cumhuriyeti bolunmez bir butundur" niye dedi? yani genelkurmay baskani gayet guler yuzle amtrak'a biniyor, new york'tan dc'ye geliyor, burada temaslara giriyor, sonra birden bire boyle bir aciklamada bulunuyor.. ne dediler sizce kendisine o toplantida? ne gibi problemlerimiz var ulke olarak son alti senedir, devlet once kendisini korumak zorunlulugunda, halkin guvenligi su sirada ancak ve ancak politik bir etkisi olacaksa onemli, yani karaborsacilar nedeniyle duyulan guvensizlikten hukumet krize dusmez, ama ulkenin dort bir yaninda iki ayda on bomba patlatirsan, mecliste insan haklari geyikleri ile federal kurt devleti kurulmasi baskisi yaparsan, ulkeyi yok yere etnik parcalara bolersen hukumet gucunu kaybeder.

ben de hukumetin bir kolu olarak, yani polis olarak, onceligimi bu sebepten oturu teroru ve kutuplasmayi engellemeye ayirmaliyim, ve o sorun bitene kadar da devletin bakis acisi "bu amacta benim yanimda olan simdilik dusmanim degildir" olmali.

ne yazik ki adam gibi burokratlarla, etnik ve dini ideolojilerden bagimsiz olarak halkci bir sekilde devlet yonetecek durumda degiliz ulke olarak. kalkip bu avrupa da niye boyle degil der isek, bizde etnik cekisme silahli oluyor, belcika'da etnik olarak ayrilirken maksimum birbirlerine pasta atiyorlar protesto niyetine. isvicre'nin anayasasinda da belcika'dan toprak talebi yok. o devletin ne yapmasi gerektigini soyleyen haklar hukuklar kanunlar da esasta bu ulkeler ornek alinarak inceleniyor, biz o ulkeler gibi degiliz, olana kadar da olaya o bakis acisindan bakmamak lazim.

yani karaborsaci esas tehdit degil, ortadan kaldirilmasi guc, daha silahla zorla karaborsa bilet satan da gorulmedi. Ayrica karaborsa yapilan hareket ile kimsenin huzurunu bozmuyor, karaborsaciligi kanunsuz yapan iki husus var, birincisi haksiz kar saglamak, ki bu esas urunu sunan kurulusu, yani ekonomiyi, yani kapital sahibini korumak icin, halki degil, ikincisi de bu kazanctan vergisini vermemesi. Yoksa ben nasil gidip 5 arkadasima ayni anda bilet alabiliyorsam o da 100 arkadasina aliyor kagit uzerinde, baska da bir farki yok. Ha ne zaman karaborsaci kendi kendine mafya olur iste o zaman durum degisir, devlet tepesine biniyor ve binmeye devam eder, ama o zamana kadar da devletin umrunda olmayacak. keske olsaydi, devlet umursasa idi, yasadisi is yapan herkesin tepesine binse idi, cok daha guvenli, cok daha mutlu olurduk, ama ne yazik ki devlet su anda daha ciddi islerle mesgul.

ve butun bunlari dedikten sonra belirtmeliyim ki, bence her devlet ilk kurulusunda, ideolojisini yasarken guzeldir. o ulkenin kurucusunun devri herhangi bir nedenden oturu bitince, ideoloji de biter. geriye nema olayi kalir. herkes yonetime gecip menfaat edinmeye bakar. boyle gidecektir, 60 milyonluk ulkede her karari herkes oylamadigi surece. hatta daha da geriye gidelim, antik yunan demokrasisi gibi yalnizca egitimli zumrenin oy verebilecegi bir duzen olmadikca, gittikce sectigimiz zumre daha populist takilacaktir.. simdi gelip "polis niye beni korumuyor" diye sormanin anlami yok, herkes menfaat pesinde, polis de bir menfaat takipcisinin kolu, zeykur valekov da herkesten bagimsiz, arkasinda ugur dundar ve mugla polisi ile mecidiyekoy'de olay cikariyor...

yoksa ben de istiyorum karaborsaci olmasin, ama ondan once sunlarin da teker teker kalkmasini isterim: yurtdisi cikis harci, otv, atv, kdv, gelir vergisi, vergi iadesinden alinan gelir vergisi, besiktas'taki garip silindir anit (gerci kalkmis da olabilir gormedim uzun zamandir), istanbul'un trafik sorunu, teror, oss, turlu ayrimciliklar, toplum icerisinde kast sistemi, bodyguard ve cover muesseseleri, taco bell, gece tarifesi, sosyal sigorta, roaming charge, vize, yani daha sayarim da boyle, hepsinin mantikli bir aciklamasi var, hepsinin bir geregi olmus veya geregi devam ediyor, zamanin otesinde olan bazilarinin da degismesi o kadar cabuk ve kolay degil bazi dinamikler nedeniyle.
0
bunubenyazdim
(17.03.09)
hocam devletin polisin öncelikleri arasında 1 mayısta bilmem kaç bin polis toplayıp, hatta şehir dışından sırf 1 mayıs için polis getirtip fazla olay olmayınca o polislerin çimenlerde pineklemesini sağlamak da yer alıyor mu ? 1 mayıstaki durumu biliyorsunuz o kadar organize polisle kaç suç örgütüne baskın da düzenlenirdi. ama amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. sonra 2. yada 3. sırada dediğiniz sorunlar koca bir bölge. istanbulda tahtakala ve yazıcıoğlu işhanın oralar korsan cd ler tarafındna işgal edilmiş .koca bir bölge burası. adamlar artık mafya olmuş burada. sonra değnekçiler var. hocam bunlar daha arkaya atılacak sorunlar diye diye istanbul yaşanmaz bir hale geliyor.karborsacılarada bakın, emin olun onlardada kendi aralarında çeteleşme var. bir de polisin çok büyük bir beceriksizliği var. yani polis bir suçlama dosyası oluşturamıyor. bir suçlama dosyasında deliller, kanıtlar eksik. suçlama açık değil .tanıklar net değil. e savcı ne yapsın.adamları serbest bırakıyor. ben meselede tamamen polisin artniyeti ve beceriksizliği olduğunu düşünüyorum. öyle olmasa 1 mayısa o kadar polisi yığacak kararlılıkla neler neler yapılırdı.
0
camasir suyu
(17.03.09)
eklemek istediğim bir noktada amerika'daki polisler hakkında. ordaki durum çok farklı.(aslında farklı değil bizdekiyle aynı) mesela alpacino'nun oynadığı serpico filmnini izleyin. orda polislerin iç yapısı filan herşey anlatılıyor. hatta serpico (alpacino'nun oynadığı rol) filmin bir yerinde "eğer bu kadar rüşvet almak için harcadıkları enerjiyi suçluları yakalamaya harcasalardı suç kalmazdı" meailinde bir cümle söylüyor. bizde de durum buna benzer; "eğer ............ için harcadıkları enerjiyi suçluları yakalamaya harcasalardı suç kalmazdı" ( noktalı yerleri siz doldurunuz )
0
camasir suyu
(17.03.09)
önerilerim şunlar ;

1- karaborsacılara bulaşma ağzına sıçma olasılıkları çok yüksek.(acı ama gerçek)
2- karaborsadan bilet alma. kimse bilet almazsa böyle birşeye gerek kalmaz. ben kulüplerin bile bu işin içinde olduğunu düşünüyorum açıkcası. ömrüm bitti her bilet satış günü 4 saat ayakta dikilip en dandik yerden bilet almaktan.
0
pharaun mizzrym
(17.03.09)
ya insanın gözü önünde dönüp dönüp gişeye giriolar lan ne oluyor diyince de ordan polisler konuşma diye sana bana küfür ediyor bence bişeyler yapmak lazm görüntüleyip sağa sola dağıtsak falan olmaz mı emniyet müdürü savcısı da karaborsacıyla bir değildir heralde hadi emniyet gitmiş de savcı var basın var kamera falan birşey yapılamaz mı

karaborsacılar ve değnekciler bence asılmalılar, değnekci vale konusunda birseyler sormuştum da buna benzer cevaplar gelmişti poliste bir bunlarla diye herkes biliyor kimse bişey yapmıyor korkutmuşlar insanları
0
supuki
(17.03.09)
@supuki
görüntülemekten falan bahsetmişsin de zaten her büyük maç öncesi karaborsacıların haberlerini ulusal kanallarda veriyorlar milyonlarca kişi izliyor. e noluyor o karaborsacıya? hiç bişey. bu ultraslan, çarşı, genç fb liler falan diye gruplar var ya, hani maç zamanlarında birbirlerine girip tepişen gruplar, bunlar o kadar kalabalık adamlar neden engel olmuyorlar bu karaborsacılara ben de onu merak ediyorum. şimdi birisi çıkıp asıl karaborsa işini yapanlar o gruplar derse hiç şaşırmıycam.
0
rentts1
(17.03.09)
Emniyete, devlete, savcıya gerek kalmadan çok basit bir şekilde halledilebilecek mevzudur. Şöyle ki;

- Kulüpler bu işe çanak tutmaktan vezgeçerse,
- Biletix çalışanları büyük ihtimalle tehditlerden (veya menfaatlerinden) kaynaklı el altından bilet satışına izin vermezse ve/veya bir kişiye 5 bilet yerine 2 bilet gibi bir uygulamaya gecerse,
- Ve en önemlisi bu tür maçlarda biletler sadece ve sadece internetten satılırsa

olay %90 gibi bir oranla çözülmüş olacaktır.

Saygılar..
0
Tuncays
(17.03.09)
Iyi de ben bu adamlara gidersem "gelin lan ben tek siz hepiniz" diye gitmem, bu yüzden dayak yeme filan gibi ihtimalleri siliyorum.
Benim derdim su; Mecidiyeköy'de mac günü görev yapacak, devriye gezecek tanidigim polisler var diyelim mesela, bu adamlar da karaborsadan para yemeyen, isini ciddi yapan adamlar. Bunlara gösterdigim karaborsacilari toplasak, karakola gelseler, ifade verseler, bu dakikadan sonraki isleyis nasil olur acaba?
Yani bu adamlar toplaniyor, sonra ifade alinip serbest mi birakiliyor? Para cezasi vermiyorlar mi bu adamlara, ya da herhangi bir ceza?
0
🌸zeykur valekov
(17.03.09)
zeykur ifadesi alınsa yine şanslısın. ifadesi alınsa bile neyle suçlayacaksın adamı. hadi suçladın, savcı hemen serbest bırakacak. karaborsadan bilet satmak çok da önemli bir suç değil. ama bunların çete olduğunu, ne bilim üzerlerinde emanet taşıdığını filan tesbit ettirisen o zaman birşeyler olur. onun için tek polis yetmez. zaten onlar orda 10-15 kişidir. yani ordaki tek kişiyi yakalaıyp içeri almakla sorun çözülmüyor. istersen bir polis akrabana bu durumu sorabilirsin.
0
camasir suyu
(17.03.09)
ya senin dediğin şekilde yani o karborsacıyı yakaladın içerde ifadesinni aldılar olay adi bir olay olarak görülecek zaten onun bir cezası yok . ifadesinni alıp bırakırlar. ya burda polisin tutumu önemli. şimdi oreya baya bir polis gitse işte o stadyum çevresinde bir operasyon düzenlese o adamların üzerinden emanetde çıkacaktır onları filan tespit etse, tanık bulsa , bunların çete halinde bu işi yaptığını kanıtlarla filan destekleyip o dosyayı savcılığa yollasa o zaman iyi bir ceza alırlar. işte dediğmiz gibi burda polisin tutumu önemli. polisin bu işi bitirmek için kararlı olması lazım. en basitinden böyle bir operasyon düzenleyip o karaborsacıların her birini 2 yıl içerde tutsalar bakalım birdaha kolay kolay yapılabiliyor mu böyle bir şey
0
camasir suyu
(17.03.09)
Biz bu isin "amir" tarafin hic düsünmedik. Amirlerde bitiyor olay, o bölgenin amiri hep ayni oldugu icin polis degisse de amir kaliyor, amire de corba parasi verdin mi olay bitiyor demek ki
0
🌸zeykur valekov
(18.03.09)
(6)

Sanırım Birinden Nefret Ediyorum

sharon and hope
Merhabalar,Bir arkadaşım var, iyi niyetli, kibar vs. Ama ben kendisinden nefret ediyorum sanırım. Misal msnde ya da googletalkta her dakika bana bir şeyler yazıyor. Bazılarına cevap vermiyorum o offline olunca cevap veriyorum muhabbet etmeyelim diye. Bilmediğim bir yerin nerede olduğunu soran mesajl
Merhabalar,
Bir arkadaşım var, iyi niyetli, kibar vs. Ama ben kendisinden nefret ediyorum sanırım. Misal msnde ya da googletalkta her dakika bana bir şeyler yazıyor. Bazılarına cevap vermiyorum o offline olunca cevap veriyorum muhabbet etmeyelim diye. Bilmediğim bir yerin nerede olduğunu soran mesajlar atıyor cep telefonuma. Bunlar bir insandan nefret etmeye yetecek sebepler değil. Fakat adını gördüğüm zaman cinlerim tepeme çıkıyor.

Niye bu böyledir sizce? Size de oluyor mu?

Önemli bir bilgi mi bilmiyorum ama: Karşı cinsten biri. Öyle asılma filan da yok bana karşı hani ondan rahatsız oluyorum desem.

yorumlara ekleme: halihazırda sevdiğim biri var zaten. freudu ben de çok iyi bilirim, dediğinizle alakası yok.
0
sharon and hope
(12.03.09)
atasozu var ya, en buyuk asklar kavgayla baslar. sizinki de nefretle baslamasin? bir dusunun derim ben.
0
fdegir
(12.03.09)
belki de içten içe ondan hoşlanıyorsun, aşıksın.

ps: bu ara freud okuyorum çok.
0
zipirinsan
(12.03.09)
aynısı bana da olmuştu. çok yakın bir arkadaşıma bir an sinir olup her yaptığına gıcık olmaya başlamıştım. sanırım bilinçaltında bir kere buna sinir oluyorum ben dedikçe en ufak haraketi, en ufak lafı batmaya başlıyor. yani kendi kendimizi tetikliyoruz resmen. en iyisi msn de bloklamak ya da cevap falan yazmamak. yazdıkların gelmedi numarası her zaman işe yarar.
0
holly golightly
(12.03.09)
ya böyle insanlar çok. bir nevi ilgi manyaklığı , can sıkıntısı. işte sizin onla ilgilenmeniz için sürekli sizi rahatsız ediyor. halbuki ara sıra hal hatır sorsa muhabbeti uzatmadan ya da uzatacaksa karşı kişinin reflekslerini ölçerek muhabbet etse sizde zevkle muhabbet edeceksiniz. ama bazı insanlar öyle . sosyal hayattada var böyle insanlar . mesela otobüse binersiniz uyumayı yada kulaklığı takıp müzik dinlemeyi düşünürsünüz yol boyunca adam sizi sürekli muhabbette tutmaya çalışır. sizin ona duyduğunuz duygu nefret değilde yavaş yavaş nefret oluşmaya başlamış.
0
camasir suyu
(12.03.09)
bir insanı sevmek için neden olmaması diye birşey yok bence. bir insanı seviyorsanız yada sevmiyorsanız bariz nedenleri vardır. mesela bu olayda sharon arkadaş için iyi niyetli ve kibar demiş ama iyi niyetini bilmemde kesinlikle kibar değil. kibarlık sadece daha düzgün kelimeler konuşma, iltifat etme gibi şeyler değil. kibarlık ilk önce karşıdakini anlamayı gerektirir. mesela telefonla yaptığı resmen 'hanzoluk' ve tacizdir. bence bu kişi hiç kibar değil. bu resmen yapışkanlık. cinsiyetini bilmiyorumda eğer erkek ise bu şekilde karşı cinse sülük gibi yapışıp onu rahatsız ettiğini bilmeyen bir sürü hemcinsim var. kız onu kırmamak için muhabbet eder arkadaşta kızların kendisiyle muhabbet etmeye can attığını zanneder. birazda karakter meselesi. ( o kişi erkek ise bu söylediklerim gerçerli. eğer kızsa olay daha başka boyutta.)
0
camasir suyu
(12.03.09)
merhaba,
kendimden ve çevremden gözlemlediğim kadarıyla insan ilişkilerinde şöyle bir şey de geçerli olabiliyor. diyelim ki tanıdığınız, önem ve değer verdiğiniz biri, bir konuşmanız ya da birlikte durduğunuz bir zamanda sizin açıkça hoşuma gitmedi diye tanımlayamadığınız ancak canınızı sıkan bir şey yaptı ya da söyledi. o an için bunu unutuyorsunuz, ancak daha sonrasında o insanla karşılaştığınızda ya da internet/telefon üzerinden görüştüğünüzde o hareketi tanımlayamadığınız bir batma hissi uyandırıyor ve kendinize allah allah öyle bariz bir kötülüğünü de görmedim, iyi de bir insan ama tavırları neden hoş gelmiyor bana diye soruyorsunuz. demek istediğim, daha önceki muhabbetinizde hoşunuza gitmeyen bir sözünü ya da davranışını o an için önemsememiş olabilirsiniz, sonradan da onunla ilgili hatırladıklarınızda bir pürüz yaratmış olabilir bu durum.
0
marikaki
(13.03.09)
(11)

Şimdi biz sözlükteyiz ya, gerçekten ruh sağlığımız yerinde mi sizce?

diaspora
Arkadaşlar merhaba, Şimdi aslında bu konuya nasıl girilir? nereden girizgah yapayım diye çok düşündüm. Ama ben içimden gelenleri anlatacağım sadece ama sadece beni ilgilendiren kimseye yönelik bir kinim, nefretim olmadan hatta bu sözlük ortamını seven biri olarak dillendiriyorum. Bu sözlük macera
Arkadaşlar merhaba,
Şimdi aslında bu konuya nasıl girilir? nereden girizgah yapayım diye çok düşündüm. Ama ben içimden gelenleri anlatacağım sadece ama sadece beni ilgilendiren kimseye yönelik bir kinim, nefretim olmadan hatta bu sözlük ortamını seven biri olarak dillendiriyorum.

Bu sözlük maceram öyle yıllara dayalı bir durum değil. Yani sizler gibi bilmem kaç zamandır bu ortamların adamı değilim. çok kısa da değil aslında. her neyse..

Ekşi sözlükte dahil bir çok sözlükte bulundum. Sözlükteyken hikayesi olan her insanı dinledim. Gözlemledim. Bütün sonuçlar o kadar birbirine yakındı ki yani üzerinize alınıp sinirlenirsiniz diye hafiften çekiniyorum ama gerçek olan şu ki; hepsinde bir olmamışlık bir eksiklik hissettim, gördüm, dinledim.

Hayatımda antidepresan ilaçlar ile ilgili hayatımda ilk defa bu kadar bilgi sahibi bir grup gördüm. Hayatımda ilk defa "zirve" denilen hayatında yanından bile geçmemiş insanlarla tanışmak adına bir şehirden diğer bir şehire koşan insanları gördüm. O insanların buna duydukları nedenleri düşünmeye başladım. Dedim ya hep gözlemledim. Yılların vermiş olduğu rehaveti ve yaşamın içinde bağıra bağıra söyleyemedikleri durumları, halleri, düşünceleri, ifadeleri sözlüğe harıl harıl yazanları, sözlüğün içerisinde gülmeyi, eğlenmeyi, duygusallaşmayı, hüzünlenmeyi, sinirlenmeyi, siktir çekmeyi, kendi inancının ve ya düşüncesinin dışında olana bilinç dışı bir baskı uygulayanları, bir başka insanı küçük düşürmek ya da alay etmek adına adına "ayar vermek" denilen durumdan inanılmaz zevk alanları, ikili ilişkilerde karşı cinsle rahat bir iletişim kurulduğu için bunun için çabalayanları, hayatına giren iyi şeylerden daha fazla beğenmediği, sevmediği şeyleri yazma gereksinimi duyan insanları izledim.

En ufak bir menfi geliri olmamasına rağmen binlerce insanın emek verdiği, didindiği, imla hatalarına kadar dikkat ederek araştırmalarını, gözlemlerini yazdığı buna rağmen bu insanların emeğinden para kazananların, şaşırtıcı ve mantığa inanılmaz ters olarak bir hüküm sürdükleri ve emek verenlerin buradan atılmaktan(uçurulmaktan) inanılmaz korktuğu bir yer halini almış olmasıydı.


Sabahlara kadar sözlükte zamanını tüketenler, bu can sıkıntısı mastürbasyonunu burada harcayanlar, ekşi sözlükte yazar olmanın kendisini bir ayrıcalık durumuna soktuğunu düşünenler, zirvelerde boy gösterenler, çok eğlenceli bir gece geçirseler dahi gecenin köründe evlerine geldiklerinde yinede interneti ya da sözlüğü açanlar, kısacası sözlüğün hayatının damarlarından birisi haline gelenler...

Bazen, burayı seviyorum. 27 yaşıma kadar doğru olduğunu zannettiğim bazı şeylerin aslında yanlış bilgi olduğunu görmek, salt bir bilgiye binlerce insanın bakış açından görünenleri gözlemlemek çok güzel. Anlatmaya çalıştığım zaten sözlüğün bu güzellikleri değil. Sözlüğü sözlük yapan insanların iç yaşamlarındaki olmamışlıklar. Ruh sağlığının yerinde olmayan binlerce insanın bu platformu yaratması. Örneğin, burada bir parça soruyorum. Çevremdeki herkese dinletsemde bilemeyecekleri bir melodi ama burada dakikalar içerisinde bilen birileri çıkıyor. Kültür seviyesi harika! ama bu kültüre sahip insanlar mutlu mu değiller? Böyle mi oluyor yani? Hayattan soyutlanmak mıdır bu? Ya da hayattan soyutlananların hayatın anlamını dışarıda değilde içeride yaşamaları mı? tüm samimiyetimle soruyorum. Gerçekten ruh sağlımız yerinde mi sizce?
0
diaspora
(11.03.09)
insanı hiçbir şey hasta edemese de bir şeyin hastalıklı olduğu düşüncesi hasta eder. dünyada bu işten parayı kazanmak uğruna bir şeye biraz fazla ilgi duymanın hastalık olduğunu iddia edebilecek bir sürü psikiyatr varken sizin gibi insanların bu düşünce içerisine düşmesi şaşırtıcı değil. öyle ki bu sektör öyle bir hale gelmiş ki ot gibi yaşayan belli bir yaşam formatına sahip olmuş insanlar normal gösteriliyor bunun dışındakiler hasta. ben de tutup diyeyim ki hergün sabah 7.30 da kalkıp işe giden insanlar ruh hastasıdır. bunu 40 yıl boyunca 50 yıl boyunca yapanlar var? ama bu işler böyle olmaz, olmaması lazım.

bu tanımlamanız da kabül edilemeyen bir şey zaten. insanları direkt ruh hastası olarak fişlemişsiniz. hayatını sabahatan akşama kadar tv programı izleyerek ,hande yener dinleyerek, 3 kuruşluk eğlence anlayışına sahip olarak geçiren insanlar normal kabül edilecek, ama şu platformda bazı düşünleri ortaya koymaya, gerekirse hiçbir araştırmaya girişmeye çekinmeyecek insanlar diğer yaşam formlarından ayrılıp ruh hastası kabül edilecek. bence asıl ruh hastalığı bu kusura bakmayın. herkes halinden memnun bence.
0
muhammed eminoglu
(11.03.09)
hatalarımız var, yanlışlarımız var evet ama biz hatalarımız ve yanlışlarımızız zaten. biz hepimiz eksiğiz aslında. bir yerlerimiz hep yarım. sözlük bunu görmemizi sağlıyor sadece. o yüzden sanki sözlük yazarları hep eksiklermiş gibi görünüyor.
dışarıdaki dünyada hiç yanlışı olan bir müdür göremezsin. çünkü işi müdürlerin yanlışlarını görmek olan kimse yok. ama sözlükte bir moderatörün yanlışı göz önüne çıkartılabilir. hatta bir moderatör yanlış yaparsa daha arkasını dönmeden ayarı alır.
yanlış yazdığın bir entry'i düşün, daha "formata aykırı olmuş" diye biri sana mesaj yazmadan veya sen gönderdiğin entry'nin yanlış olduğunu anlamadan entry uçmuş oluyor. çünkü burda hatalarımızı sakla(ya)mıyoruz.

kimse mükemmel değildir ama nedense dışarda herkes mükemmelmiş gibi görünüyor.
0
buzkran
(11.03.09)
o kadar genis bir kitleyi genellemissinki yani nereden baslayip nereye uzanacagimi sasirdim. ruh sagligimin gayet yerinde olduguna inaniyorum, her insan gibi dalgalanmalar yasasakta o dalgalanmalar gayet olagan seyler. acikcasi en pasif sozluk yazarini bile gectim, sadece siteyi ziyaret eden icerigin ne oldugunu bilmeyen google aramasiyla karsilasmis insanlarin bile sozlugu sozluk yapma olgusuna katki sagladigini dusunuyorum.

sozlukte vardir muhakkak ruhsal sorunlar yasayan arkadaslarda bu gayet olasi bir durum, belki o bahsettigin arkadaslarin yaptigi paylasimlar daha cok dikkat cekiyordur ama onlardan bagimsiz bir suru farkliliklarda var. eminim sen de biliyorsundur bu farkliliklarin varligini tek bir yere kanalize olma bence, cok genis bir alandayiz.
not: yazdigina karsi herhangi bir kizginlik icerisinde filan degilim.
0
lejant
(11.03.09)
klasik tabirle ruh hastalığından bahsediyorsan, evet bence de buradaki çoğu insan hafif sıyırmış vaziyette ama muhammed eminoglu' nun dediği açıdan bakarsak, gerçek yaşantıda kim mükemmel bir ruh sağlığına sahip ki? 50 yıl boyunca aynı kadınla evli kalıp, aynı işte çalışıp, aynı arkadaşlarla takılıp, aynı hayatı her gün defalarca yaşayan insanlar mı?

sözlük, yazarların yapısı itibariyle, zaten derdi olan insanların toplandığı bir platform neticede. söyleyecek şeyi olmayan insan neden yazma ihtiyacı hissetsin ki?

bu anlattığın hastalıklı ruh durumunu zaman zaman kendimde tartmaya çalışırım. hayatım boyunca hiç psikiyatra ya da psikolog a gitmedim, hiç anti depresan ilaç kullanmadım ama klasik anlamıyla çok normal ve sağlıklı olmadığımı düşünüyorum ama çoğu insanın da bu durumda olduğunu düşünüyorum. yoldan 10 tane adam çevirip psikiyatr koltuğuna oturtsak eminim en az 8 i ilaç kullanması gerekecek seviyede hasta çıkar. bu yüzden sözlükte entry okurken yazarın ruh halini değerlendirmek yerine sadece yazdıklarını değerlendirmek daha doğru geliyor bana.

acaba yazarların hepsini toplayıp doktora götürsek kaçı potansiyel seri katil çıkar? bunun ne önemi var işte, güzel yazıyor mu benim için tek önemli olan bu.
0
hevipeyra
(11.03.09)
Teziniz, sözlükte yazmayan, "diğer" insanların tamamının şahane hayatları, mükemmel durumda akıl sağlıkları olduğunu işaret ediyor. Bir de bu yönden bakın. En azından "biz" sorunlarımızı, dertlerimizi, sıkıntılarımızı, garipliklerimizi aktarıp, paylaşıp "aa aslında ne kadar da aynıymışız" diyebiliyoruz. "diğerleri" bunu bile yapamıyor, asıl burada bir sorun var gibi. Dikkatinizi çekerim.
0
inshroud
(11.03.09)
(bkz: sağlıklı bir genelleme icin gerekli denek sayısı)

Ek yapayım bir de: Sözlükte yazan insanlarda var olduğunu iddia ettiğimiz kişilik bozukluklarının reel hayatta çevremizde olan insanlarda olmadığını düşünmek o kaddar yanlış ki o kadar olur. Normal hayatta da elini sallasan psikopata çarpıyor sonuçta.
0
sui
(11.03.09)
İlk yazar olduğumda iyi insanlar bulup arkadaş olabileceğimi düşünmüştüm. Ama ne yazık ki pek çoğunun ego şişirme, kendini ispat etme, kendi gibi düşünmeyen insanları aşağılama eğilimli olduğunu görmem beni pek çok şeyden soğuttu. Elbette herkes benim gibi düşünmeyebilir, elbette sözlükte iyi insanlar olabilir ama çoğunluk gerçekten ağır basıyor. Bazı yazarlar gerçekten konuşmayı bilmiyor; bir bakıyorsun 20 yıllık dostunmuş gibi sana özel mesaj atıyor, acayip laubali tavırlar, neden? çünkü onlar gibi düşünmüyorsun ve onlar bu hakkı kendinde bulabiliyor. Ha evet, tanıdığım mükemmel insanlar da var sözlükten. Ama gördüğüm kadarıyla pek çok yazar bu sözlük yazarlığını fazla ciddiye almış durumda. Bugun "kendimce" kime ayar versem, kime laf soksam, nasıl popüler olsam gibi kaygılar taşıdığından eminim pek çok kimsenin. Nesil fark etmeksizin.

Olabilir, kimse mükemmel değil (ben de dahil), herkesin hataları olur, herkesin zayıf noktaları vs farklıdır ama bir noktadan sonra bu kişiliksizliğe dönüşüyor diye düşünüyorum.
0
trista
(11.03.09)
"En ufak bir menfi geliri olmamasına rağmen binlerce insanın emek verdiği, didindiği, imla hatalarına kadar dikkat ederek araştırmalarını, gözlemlerini yazdığı buna rağmen bu insanların emeğinden para kazananların, şaşırtıcı ve mantığa inanılmaz ters olarak bir hüküm sürdükleri ve emek verenlerin buradan atılmaktan(uçurulmaktan) inanılmaz korktuğu bir yer"
kimse bize lutfen gelin ugrasin didinin ve buraya bir seyler yazin, ki site cok okunsun biz de cok reklam alip para kazanalim nihahaha!! sizi gidi koleler!!! demedi. yaziyoruz, cunku: (bkz: #7526353) (bence en net boyle aciklanirdi)
bence siz yanlis anlamissiniz, mutlu olmak icin yaziyoruz mutlu etmek icin degil. sozluge yazmamak caba gerektiriyor, yazmak degil. yaziyoruz cunku normal sartlarda ayni masaya bile oturamayacagimiz bir suru insanla bir seyler paylasabildigimiz, dusuncelerine birinci agizdan ulasabildigimiz ve aynen belirttiginiz gibi hicbir cikarimiz olmadan, sadece fikrimizi soylemek icin soyledigimiz bi yer burasi.
kultur seviyesinin genel olarak belli bir duzeyin(o da muamma) ustunde olmasina sasirmanizi tam anlayamadim, kulturlu iinsanlar "evet ben oldum artik, kimseyle bir sey paylasmayayim evimde oturayim" diyerek ulasilmazliga mi oynamalilar. (ayrica "kulturlu" derken zaten cok bulanik bir ifade. egitimli diyelim?)
bence bu insanlar gayet mutlular, cunku kendilerini ifade edebilecekleri gorece ozgur bir ortama sahipler. gecenin korunde gelip sozluge bi iki satir bir seyler yazmak, butun gun hirgur icinde suruklendiken, butun yasadiklarin icinde patladiktan sonra, eve gelip yeter artik uyuyim de bitsin diye yataga girmekten cok daha saglikli oldugunuzu gosterir bence.
yalniz olabilirsiniz, mutsuz olabilirsiniz, asosyal olabilirsiniz ama sozlugu kesfettiyseniz en azindan biraz nefes alabilecginiz bi yer bulmayi basardiniz demektir. bu soylediginiz gibi bir "ic yasamdaki olmamislik" degil, tam tersine iyilesmedir (ayrica buradaki mutsuz insanlar gorebildigim kadariyla gercek hayattakinden cok cok daha az yogunlukta)
burada yazmaniza "ragmen" gunluk hayatinizda gayet mutlu da olabilirsiniz, ama belki gunde bes tane entry girmeden uyumazsiniz cunku soyleyecekleriniz vardir. ve dusuncelerinizi bu kadar cok insana bu kadar rahat sekilde ulastirabileceginiz baska bir yer yok.
sozluge karsi duyulan sey resmettiginiz gibi bir bagimlilik degil bence. olsa olsa bu bir baglilik. ha istisnalar her yerde olabilir tabii, durumu uc boyutlara tasiyanlar. manyak her yerde, burada da var.
birileriyle tanismak icin inanilmaz cabalar sarf eden insanlar ya da birilerini kucuk dusurmekten zevk alanlari, herhangi bir seye ait olmanin acayip bir ayricalik oldugunu dusunenleri sozluk disinda cok daha fazla goruyoruz, bence bu, bu konu icinde tartisilacak sey degil, disarda bu kadar varsa sozlukte neden olmasin.
bir de hayati boyle sanal-reel diye ikiye ayirma devri yavas yavas bitiyor bana kalirsa, internet artik hayatimizin bayagi bi icinde, ondan bagimsiz dusunulmuyor. bu baglamda sozlukte birkac saat gecirerek hayattan soyutlandigimizi dusunmuyorum, hayatin bir parcasi burasi. burada oluyor muyuz ki yani, hayat nedir? : )
0
cisterna
(11.03.09)
bircok insanin her aklina geleni yazdigi bir yer olunca boyle dusunesin gelmis ama genellemenin dozunu kacirmissin biraz. eh ruhumuzla dalga geciyoruz bazen ama sozluge yazmayan disarda bir suru bozuk insan var, burda sadece yazilar var ki sadece yazmak bir insanin tam olarak ne oldugunu ve butun dusuncelerini gostermez bence. zaten her yazdigi dalga veya her yazdigi hayatin ayrintili bilgileri olan objektif insanlar da var. neyse sonucta bunun uzerine de uzun uzun yazarsin ama bir sonuc olmaz, hayatin anlamsizligi anlamak gibi birsey, bak bu da sozluktendi:)
0
ermanen
(11.03.09)
var abiciğim böyle anomaliler. bana göre sözlükte çok garip insan var. mesela bu anket başlığı açıp dolduranlar. bana hakikaten çok garip geliyor .adam başlık açmış 'anneyle diyaloglar', 'babayla diyaloglar' hatta abartmış 'aile içi komik sms mesajları' evinde anne, babası, sms mesajlarını filan buraya yazma gereksinimi duymuş. niye? .tabi ki bunların okuyanıda vardır .ama kardeşim niye. çok mu canın sıkılıyor! ' heheee bak bugün annemle neler konuştum' diyip bunları sözlüğe taşıma ihtiyacı bence anomalidir. kimse senin 'aile içi komik sms ' mesajlarını okumak için can atmıyor. niye yazıyorsun bende anlamadım. ya 'en sevdiğim şarkılar' diyip başlamış en sevdiği şarkıları sıralamaya. niye buna ihtiyaç duyuyorsa. sonra sozluk yazarlarının her fırsatta televizyona çıkma ,roportaj verme güdüsü. bir başka anomali . televizyona çıkıyor,roportaj veriyor ; 'ben sozluk yazarıyım' ezikliğin son noktası. yok mu abicim senin sözlük yazarlığından daha önemli bir unvanın .sözlük yazarıyım diye çıkıyorsun televizyona. yani ne olmuş sözlük yazarısan. bende yazarım. bir s..k olmuyor valla. yani bazı kişiler gerçekten sözlük yazarlığının önemli bir mevki olduğunu sanıyor. sonra televizyona çıkıp hiçbirimizin yapmaycağı ajdar anık'la polemiğe girme gibi bir abukluk yapılıyor kimsede 'arkadaşım g..tüme benzemissin ' demiyor o yazara . yani sözlüğün değer yargıları, yazarları filan arkadaşın haklı olduğu noktalar var.
0
camasir suyu
(11.03.09)
"En ufak bir menfi geliri olmamasına rağmen binlerce insanın emek verdiği, didindiği, imla hatalarına kadar dikkat ederek araştırmalarını, gözlemlerini yazdığı buna rağmen bu insanların emeğinden para kazananların, şaşırtıcı ve mantığa inanılmaz ters olarak bir hüküm sürdükleri ve emek verenlerin buradan atılmaktan(uçurulmaktan) inanılmaz korktuğu bir yer"

yanlış düşünüyorsunuz. menfi geliri söyleyeyim; anlaşılmak ya da en azından bir süreliğine bile olsa anlaşıldığını hissetmek. insanlar kendilerini anlatmak, "ben de varım" diyebilmek için bir ömür harcarken, türkiye'de de oluşan sistemin çarpık ve tek tip insan yaratıp içe kapanmayı gerçekleştirmek amacında oluşunun yarattığı sistem kenarı insanları bu kadar çok iken insanların ekşi sözlük gibi bir mecradan başka düşüncelerini daha iyi ifade edebilecekleri pek bir yer yok. evet reel bir toplulukta da insan kendini dışa vurabilir ama eğer bunu kabullenmeyenler çoğunluktaysa ve bu çoğunluğun diktatörlüğündeki genel kanılarla damgalanıyorsa insan; kendi topluluğunu oluşturur. cemaatlerin ortaya çıkış nedeni de budur aslında. işte ekşi sözlüğün bize yarattığı bu fırsat buraya "aitlik" duygusuyla yazmamızı sağlıyor biraz.

21. yüzyılı'da düşünürsek insanların internet ortamında fazlaca bulunmaları ve bu nitelikleri taşıyan ekşi sözlüğün (anlaşılma dürtüsüyle yazılan ekşi sözlüğün) bu ortamda kolay ulaşılabilir olması buraya rağbeti arttırıyor. mesela vaktini çoğunlukla televizyon başında geçiren bir kişinin kendini izlediği programlarda ifade etmesi gibi. ya da izlediği programlarla ifade edilmesi... he sözlük bu işe de yarıyor bakınız; sosyal ortamdaki çoğu arkadaşlarımızın hep bir yanı bizi anlatır, burada okuduğumuz yazılarda da bazen kendimizi bulabiliyoruz.

ne kadar yazarsam yazayım geleceğim son nokta çarpık demokrasi; bunu tamamı ile siyaset açısından anlamayın. zamanla insanların buraya karşı da böyle kuşkular içine girmesi ortalamalaşan sözlükten dolayıdır. yine kaçan biz mi oluruz yoksa bu sefer onlar mı olur bilemem ama böyle çekinceler içine girmenin pek bir faydası olmaz.
0
garip biseyler
(11.03.09)
(3)

dns problemi allah rızası için telekomun etmediği yardımı edin

uckac
rabbimin dediği sevgili cleveland halkı, şöyle bir problemim var. ttnet abonesiyim. şu an kullandığım hattı yeni açtırdım. önceki hattımda yaşadığım sorun halen devam etmekte. sorunun başlangıcı, bir kez borcum nedeniyle internetim kesilip yeniden açtırdıktan sonra oldu. sözü geçen vakte kadar hiçbi
rabbimin dediği sevgili cleveland halkı, şöyle bir problemim var. ttnet abonesiyim. şu an kullandığım hattı yeni açtırdım. önceki hattımda yaşadığım sorun halen devam etmekte. sorunun başlangıcı, bir kez borcum nedeniyle internetim kesilip yeniden açtırdıktan sonra oldu. sözü geçen vakte kadar hiçbir problem yaşamamaktaydım. sorun şudur ki, bağlantımda bir dns sorunu var ve bağlantı çok yavaş. yerel ağ bağlantılarından bağlantıyı onar'a tıkladığımda dns sıfırlanamıyor. telekomu arayıp arıza raporu verdiğimde de dns sorunum olduğunu ve dns'imin sıfırlanacağını söylediler fakat altı ay boyunca ne sorun halloldu ne de arayıp soran oldu.

telekom'un yedi ceddine sövme kısmına girmeden direk sorularıma geçersem, bu sorunun benden, benim modemimden kaynaklanma olasılığı var mı? eğer var diyorsanız söylemek istiyorum ki diğer modemimi bağladığımda da aynı sorunu yaşadığımı belirtmeliyim. iki modemin markası da farklı üstelik.

son olarak yeni bir dns proxy adresi girdim modeme. yine de faydası olmadı. neyin faydası olur artık pek bir fikrim yok. bildiğim her şeyi denedim. tıkandım artık. bir bilgisi, fikri olan beri gelsin nolur.
0
uckac
(06.03.09)
ilk aklıma gelen şu oldu:

1- modeminizi kapatın.
2- dns ve ip ayarlarının otomatikte olduğundan emin olun.
3- start -> run -> "cmd" yazıp, enter'a basın, command prompt'u açın. buraya da "ipconfig -flushdns" yazıp enter'a basın.
4- modeminizi yeniden açın.

şuradan da hızınızı test edebilirsiniz: www.speedtest.net
0
demcan
(06.03.09)
benimde başıma aynı sorun geldi. telekoma gidin.eski hattınızız kapatın. yeni hat alın. (başka türlü düzelmiyor)
0
camasir suyu
(06.03.09)
fikirler için çok teşekkür ederim. öncelikle flushdns'i denemiştim ama çalışmamıştı. yine denedim yine çalışmadı.

hattım yeni. daha önceki gün bağlattım.
0
🌸uckac
(07.03.09)
(10)

Kasa içi temizleme

sesee
Nasıl bir şey önerirsiniz(Yani, profesyonel malzemeler gerekiyor mu). Bütün parçaları çıkarıp baştan takmam gerekir mi?İstediğim hiçbir şey çıkarmadan, genel bir temizlik yapmam. Kartların üstünde falan da hafif toz var.
Nasıl bir şey önerirsiniz(Yani, profesyonel malzemeler gerekiyor mu). Bütün parçaları çıkarıp baştan takmam gerekir mi?
İstediğim hiçbir şey çıkarmadan, genel bir temizlik yapmam. Kartların üstünde falan da hafif toz var.
0
sesee
(04.03.09)
Zarar verir diye duymuştum elektrik süpürgesiyle yaparken?
Gerçi ben de yapmıştım bir kere, sorun çıkmamıştı.
0
🌸sesee
(04.03.09)
kompresör. yapışan toz ancak basınçlı havayla temizlenir. hem bilgisayara bi zararı da olmaz. hiç bişi çıkarmadan kapağı açıyorsunuz içine havayı üfletiyorsunuz. kuru hava olmasına özen gösterilecek tabii.
0
talemon
(04.03.09)
bütün parçaları çıkarıp takmana gerek yok. belli ki amatörsün. işlemciyi çıkarma mesela. işlemcinin fanı stok mu? stoksa onu bile çıkarmadan temizleyebilirsin. elektrik süpürgesinden fazlası lazım olur fakat. fan tozla kaplıysa mesela, varsa toz çeken bezlerden, yoksa da normal bir peçete ile toz tabakasını kaldırın. onlar birbirilerine çok kenetlenmişlerdir, hepsini almadan aralarını açın işte. sonra süpürgeyle alın tozları. tozları rahatsız etmeden süpürgeyle almaya çalışırsanız hiçbir tozu çekemez makine (tabii acme'nin süper emici süpürge makinesi falan değilse).

anakartın altını falan da iyice temizleyin. uzun bir zamazingoyla oradaki tozları da hareket haline geçirebilirsiniz. dediğim gibi, genelde uzun süreli kapalı kalan kasalarda tozlar birbirlerine kenetlenir. önce onları hareket haline geçirin, sonra süpürge ile tozları alın.

aylar önce temizleme işlemiyle ilgili bir makale yazmıştım. ona da bir göz atın derim ben;

www.techno-labs.com
0
deckard
(04.03.09)
bence parçaları ne çıkarın ne üzerlerini bezle filan silin . çünkü silerken lehimlere filan zarar verebilirsiniz. komprosörü tutun temizleyebildiğiniz kadar temizleyin.çokda pırıl prıl olmasına gerek yok. bunu 3 haftada bir yaparsanız hiçbir derdiniz kalmaz.
0
camasir suyu
(04.03.09)
cok onemli bir uyari eklemek isterim. bi $ekilde hava ufleyen bir alet elinize gectiyse, fanlari bununla temizlerken arasina kalem falan siki$tirin. yoksa fanlarin dengesi bozulur veya fanin donebilme hizindan guclu uflerse direkt kirilir. tikkat!
0
anakinskywalker
(04.03.09)
ben de buradan sorayım madem; benim notebook a arada bir fan kısmının oradan kompresörle hava vuruyorum. bayağı bir toz atıyor sağdan soldan ama bir zararı var mıdır?
0
hevipeyra
(04.03.09)
@hevipeyra, sağdan soldan toz çıkıyorsa iyidir fakat o tozların tehlikeli yerlere kaçma ihtimali de çok büyük. her defasında daha da toz birikir oralarda, sonra ısınma problemleri başlar. en sonunda da mundar olur güzelim laptop.
0
deckard
(04.03.09)
Şimdi, elimde elektrik süpürgesi var temizlemeyi yapabileceğim. Sağdan soldan tozları kaldırıp, süpürgeyle çekeyim diyorum. Buraya kadar sorun yok herhalde.
Peki, mesela ekran kartının üstünde toplanan tozlara n'apim? Onlar muhtemelen çekilemez süpürgeyle.
0
🌸sesee
(04.03.09)
üstünde toplanan tozlar? senin hd4870'in vardı yanlış hatırlamıyorsam.

www.exa.com.tr

hanım ablanın olduğu yüzeyi mi diyorsun? oranın içinde biriken tozlara bir şey yapamazsın. süpürge tut yine. alt tarafına da (kondansatörlerin olduğu yere) çok dikkatlice süpürge tut işte.
0
deckard
(04.03.09)
Kondansatörlerden bahsediyordum.
Peki. Süpürgeyle, dokunulabilecek yerlerdeki tozları alıyorum. Kartlara da değdirmeden üstünden geçiriyorum.
0
🌸sesee
(04.03.09)
(5)

aynı bölümde iki kere okumak

bordeaux
böyle bir olay mümkün mü? yapan var mıdır? yapılıyorsa salaklık olarak nitelendirilebilir mi yoksa bunda bir keramet var mıdır?böyle bir şey yapacagımı dusunmeyin zira ben birini zor bitirdim.misal ankara kamu yonetimini bitiriyorsunuz. iki sene sonra bi daha sınava girip aynı okula kayıt yaptırmak
böyle bir olay mümkün mü? yapan var mıdır? yapılıyorsa salaklık olarak nitelendirilebilir mi yoksa bunda bir keramet var mıdır?

böyle bir şey yapacagımı dusunmeyin zira ben birini zor bitirdim.

misal ankara kamu yonetimini bitiriyorsunuz. iki sene sonra bi daha sınava girip aynı okula kayıt yaptırmak istiyorsunuz, ya da ankara deil de istanbul kamuya giresiniz var? manyak mısın git kardeşim mi derler yoksa ilişkimeyin okusun manyak mı derler. nedir?


not: lejant'ın uyarısıyla başlığı düzelttim
0
bordeaux
(04.03.09)
pek de mümkündür efendim. öğrenciliğin pek çok güzel tarafı var, hayat neredeyse yarı yarıya ucuz.

hem kişi okulunu ve hocalarını seviyordur, alışkanlıklarına da ölesiye bağlıdır, yeni deneyimler/maceralar ( okulu bitirip iş hayatına atılmak )yerine, bildiği alıştığı heyecanları ( aynı derslerin sınavına hazırlanmak ) tercih ediyor olabilir.

aynı bölümü başka okulda okumak isteyenler de ortam sohbetlerinde, fransız kalmaktan sıkılan kimselerden oluşuyor olabilir. Örneğin ankara'da hukuk fakültesini bitiren bir kimse, istanbul'da avukat meslektaşları ile okuldan sohbet etmek istediğinde, kimse ile ortak dili konuşamayacaktır. bu da önemli bir eksiklik olarak yorumlanabilir.

o sebeple bırakınız okusunlar derim ben.
0
yalniz okur
(04.03.09)
30 yaşından önce 2. bir fakulte okuyamazsınız çünkü diyelim 4 yıllık bir fakulte bitirdiniz askere gitmeden bir 4 yılık fakulte okuyamıyorsunuz. 2 yıllıklarda durum ne bilmiyorum. 2 yıllık okuyup 4 yıllığa geçişte askerlikte sorun yok ama 2 yıllık okuyup bir daha 2 yıllık okuyacam derseniz askerlik sorun olur mu bilmiyorum.
0
camasir suyu
(04.03.09)
pardon 4 yıllık bir fakulteyi bitirip askere gidip bir 4 yıllık fakulte daha okuyabilirsiniz. önceki cevabım biraz nşa'da oldu sanırım :)
0
camasir suyu
(04.03.09)
aöf kabul etmiyor aynı bölümü
0
can see
(04.03.09)
benim aytaç adında dangalak bir arkadaşım vardı, konyayı kazanmıştı ama okuldan memnun olmadığı için tekrarössye girmişti 3. sınıfta. son tercihe de konya yazmış mal, ve son tercihi tutturmuştu, herkes dalga geçmişti herifle.
isterse yeniden kayıt yaptırıp 1.sınıftan başlama hakkı vardı, hatta gectiği derslerden muaf olup, 3 sınıftan başlama hakkı da vardı, ama o kayıt yaptırmadı ve eski sınıfında okumaya devam etti diye biliyorum
0
zubundy
(04.03.09)
(5)

bir film arıyorum .

camasir suyu
küçüklüğümde izlemiş olduğum bir filmi arıyorum. filmi 90-95 senesi arasında izledim. kısaca konusundan bahsedeyim; filmi izlemeye başladığım noktadan itibaren; bir adamın bir eve kızgın bir şekilde girdiğini ve içerideki bakıcı kadına şiddet uygulamaya başladığını ve bakıcı kadını kovduğunu görüyor
küçüklüğümde izlemiş olduğum bir filmi arıyorum. filmi 90-95 senesi arasında izledim. kısaca konusundan bahsedeyim; filmi izlemeye başladığım noktadan itibaren; bir adamın bir eve kızgın bir şekilde girdiğini ve içerideki bakıcı kadına şiddet uygulamaya başladığını ve bakıcı kadını kovduğunu görüyoruz. sonra anlıyoruz ki (hatırladığım kadarıyla ) bu adamın 3 çocuğu var (ikisi erkek biri kız olması lazım) ve bakıcı kadın eve erkek atmış adamda işte çalıştığı için işten geldiğinde bundan haberi olmuş. yine anlıyoruz ki çocukların annesi yok sadece babaları var. sonra bu bakıcı kadın o adamı yalan yanlış ifadelerle, kendisini amerikan sosyal hizmetlilere şikayet ediyor. sonra bu adam hakkında işkem yapılıp çocukları yetimhaneye veriliyor. yetimhaneye verilirken çocuklar çok ağlıyor hatta babayla çocuklarını zorla ayırıyorlar. neyse sonra baba çocuklarını yetimhaneden kaçırmaya çalışıyor. çocuklarıyla beraber arabasına atlıyor ve şahir dışına çıkmak isterken sosyal hizmetliler önlerine kesiyor ve çocukları yine alıyor. sonra çocuklar tamamen yetimhaneye veriliyor. yetimhanede çocuklara kötü davranılıyor. hatta bir sahnede hani bizdeki çocuklara kötü davranılan yetimhaneler olur onun gibi bir sahne vardı. neyse sonra çocuklar yıllarca kalıyor burda baya bir büyüyorlar.sonra adamın en büyük oğlu yetimhane koşullarına dayanamayıp kaçmaya çalışıyor. kaçmaya çalışırken düşüp bacağını sakatlıyor ve sakat kalıyor. en sonundada duruma bakarak sosyal hizmetliler çocukların babaya geri veirlmesine karar veriyor. son sahnede kızın ve küçük kardeşin babayla ilk kez buluşmalarında sürekli önlerne baktığı ,psikolojilerinin iyi olmadığı, konuşmadıklarını eski neşli hallerinden hiç iz olmadığını görüyoruz. sonra en son büyük oğlu geliyor uzaktan babasını görüyor. seyirci olarak onunda konuşmayacağını sanıyoruz çünkü onunda psikolojik olarak bu olaylardan etkilendiğinin anlıyoruz ve son sahnede babasına 'babaaaaa' deyip topallayıp koşuyor ve sarılıyorlar .film bitiyor. ( ne acıklı filmmiş lan bu böyle :( ) bu filmi bilen varsa bana ismini söylerse müteşekkir olurum.
0
camasir suyu
(04.03.09)
(bkz: cocukken izlenip net hatirlanmayan filmler)

bu başlığa da yazarsanız daha cabuk cevap bulabilirsiniz.
0
bordeaux
(04.03.09)
ya pek anket taraftarı değilim sözlüğü bu amaçla kullanmayayım dedim :)
0
🌸camasir suyu
(04.03.09)
aynı filmi ben de izledim ve çocukken çok ağladığımı hatırlıyorum. son sahnede babanın sakat kalmış çocuğa kavuşma sahnesi de hala aklımda ama bende orjinal ismini yıllardır bulamadım (belki de üstüne çok düşmediğimden) hatırladığım şey türkçesinin ya dönüş ya da eve dönüş şeklinde olduğu.
0
irbat
(04.03.09)
irbat sanırım senle ikimizden başka izleyen yok. mesaj 137 kere gösterilmiş .sadece senden cevap geldi :) . ama gerçekten güzel bir film olduğunu hatırlıyorum .çocukken baya etkilenmiştim.
0
🌸camasir suyu
(04.03.09)
vallahi ben de camasir suyu ve irbat gibi izleyip cok etkilenmistim. takipte olucam dogru yanit icin.
0
boshi
(05.03.09)
(7)

açılamayan lg flatron monitör

hia
bu sabah sevgili bilgsayarımı açmaya çalıştığımda bilgisayar (kasa kısmı) açıldı fakat monitör açılmadı. kabloları takılı, iki üç kez denedim söküp tekrar taktım ama monitörün power tuşuna bastığım halde elektrik gitmiyor (köşesindeki led lambası yanmıyor). dün gece bilgisayar açıkken aniden kapanmı
bu sabah sevgili bilgsayarımı açmaya çalıştığımda bilgisayar (kasa kısmı) açıldı fakat monitör açılmadı. kabloları takılı, iki üç kez denedim söküp tekrar taktım ama monitörün power tuşuna bastığım halde elektrik gitmiyor (köşesindeki led lambası yanmıyor). dün gece bilgisayar açıkken aniden kapanmış (kullanan ben değildim) bi daha gelmemiş. monitör fişinin takılı olduğu priz 6'lı ve 6.sında 3'lü bir priz daha takılı. fakat hepsi dolu değil. 4 fiş takılı şimdi. bundan dolayı birşey olmuş olabilir midir? garantisi bitmedi henüz, garanti kapsamına girer mi? şuan eski bozuk tüplü monitörü taktım beni idare ediyor ama çok gıcık görüntüsü.

birde bundan önce monitörün sağ kısmı bulanıklaşıyordu. çok değildi ama tam ekran bir yazı açtığında sağda kalan harflerin kalınlaşıtı farkedilebiliyordu. bununla alakadar olabilir mi? olsa bile dün sorunsuz çalışırken bugün aniden bozulmuş olması mümkün mü?

şu; www.macrocomonline.com

teşekkürler
0
hia
(04.03.09)
monitrünüz lcd mi? yok normal tüplü bilgisayar monitörü mü? eğer lcd ise lcd' lerin arkadaki güç kablosu takılıp çıkarılabilir. bir bilgisayarcıdan o kablodan bulabilirsiniz. farklı bir kablo deneyin.yada bir lcd monitörünüz varsa o kablolar genellikle standart oluyor o kablıyou o lcd monitörde deneyebilirsim. eğer tüplü bilgisayar monitörü ise yine farklı bir güç kablosu deneyin. eğer bu tür bir monitöe ise elektiği direk prizden mi yoksa bilgisayar kasasınddan mı alıyor. her halikürda kabloları değiştirin. olmazsa garantiden o kesinlikle yapılır. içten bir arıza olmuş olabilir.
0
camasir suyu
(04.03.09)
pardon lcd monitör imiş. ilk dediklerimim uygulaayın .farklı bir kabloyla monitörünüz deneyiz.elektrikçi yada bilgisayarcılardan o güç kablosundna bulabilirsiniz.
0
camasir suyu
(04.03.09)
monitörüm (şimdiki bozulmuş olan çalıştırmaya çalıştığım) lcd. 2 kablosu var biri bilgisayara biri prize bağlanıyor. fişlerin her ikisini çıkartıp taktığımda şey olmamıştı. başka kablo var mı onu arayacağım şimdi...

edit: şuan takılı olan monitörün güç kablosunu denedim birşey değişmedi. güç kablosuyla ilgili değil anladığım kadarıyla. fakat bilgisayara bağlanan kablolarının girişleri farklı onu deneyemiyorum.
0
🌸hia
(04.03.09)
ikisini çıkarmaya gerek yok .kablolardan biriisi bilgisayarla monitör arasında bağlantıyı sağlayan kablo diğeri monitör elektrik sağlayan kablo. led ışığ yanmadığına göre senin monitöre elektrik gelmiyor. elektrik kablosundna olabilir. o kablolar zaten standarttır. elektrikçiden bulabilirsin. bilgisayla monitör arasındaki kabloya dokunma. o kablıyu zaten tanıyorsundur . iki tarafında aynı olan soket var.eğer bunlardan değilse monitörün içinden bir arıza olabilir. garantiden yaptırırsın.
0
camasir suyu
(04.03.09)
evet elektirik gitmiyor ama şuan takılı olan monitörün (tüplü olan) güç kablosunu (ki çalışıyor) denediğimde çalıştırmadı. kablodan değil yani. galiba içerde sorun. bu iyi değil.
0
🌸hia
(04.03.09)
içinden bir sorun var. garantiden yaptırabilirsiniz. içindeki bir parça yanmıştır.
0
camasir suyu
(04.03.09)
evet 1 ayın sonunda servise gitti geldi. evin elektrik hattında sorun var, bu yüzdenmiş. karakutu gerekiyormuş.
0
🌸hia
(03.04.09)
(13)

Caylak bekleme sirasini beklemeden yazar olmak ?

nochristrequiress
caylak olan sabirtasi onuncu nesil bir yazar, cok cok gerilerdeyken nasil oluyor da yeniden yazar olabilirken dokuzuncu nesil sabirtasi yazar hala sirada bekleyebiliyor?nick vermeye luzum yoktur herhalde, soru basit.torpil de demeyin, bastan 2 ay caylak beklemezdi degil mi? eger moderatorler burada
caylak olan sabirtasi onuncu nesil bir yazar, cok cok gerilerdeyken nasil oluyor da yeniden yazar olabilirken dokuzuncu nesil sabirtasi yazar hala sirada bekleyebiliyor?

nick vermeye luzum yoktur herhalde, soru basit.

torpil de demeyin, bastan 2 ay caylak beklemezdi degil mi?

eger moderatorler burada gorup de "hmm akli basina gelmis" bunun demislerse aynisini baskalari icin de demelerine yonelik ne yapilmali? her eksi sozlukle ilgili soruya cevap mi verilmeli duyuruda? her gun yazar alimlariyla ilgili yeni bir fikirle mi gelmeli? her gun sozlukle ilgili bir soru mu sormali? okulda, metroda, otobuste her an aklindan sozlugun gectigini mi belli etmeli? cok hevesliymis gibi mi gorunmeli / hevesini belli mi etmeli?

nedir? hos olmuyor boyle gercekten.
0
nochristrequiress
(04.03.09)
referansı vardır birinden. torpil harici başka nasıl olabilir ki? 47 bin kişiden tombala mı çekecekler? aklı başına gelmiş mi diye inceleyememişlerdir. hatta onay bekleyenlerin ilk 10 entry'sini okumaktan başka vakit ayırmıyorlardır. ben de olsam takip etmezdim, edemezdim. ama kafadan torpil demek de yanlış. moderatörler yanlış yapabileceklerini söylediler. eğer ki çaylak olan onuncu nesil sabırtaşı yazar yanlışlık sonucu çaylak yapıldıysa hatalarını düzeltmişlerdir.

benim fikrim, toplu alım yapılmadan bu onay bekleyen çaylaklar azalmaz. 47 bin küsür kişi var şuan. yeni kayıt olanlar da var, çaylak yapılanlar da var. yamulmuyorsam galadnikov yazarlıktan çaylaklığa düşürülenlere yeni bir sistem geliştireceklerini söyledi. yani tam olarak nasıl bir şey olacak bilemiyorum. ama bir şekilde ayrım yapılacak sanırım.
0
krizalider
(04.03.09)
krizalider dogru soyluyor, referans olayi cok belirleyici bu konularda. sizin dile getirdiginiz olay ile cok karsilastim hatta entry silinme istatistikleri benim istatistikleri 2 ye 3 e katliyordu, ama hala sabirtasiydi, catlamamisti.. bunun haricinde caylak edilen yazarlarin farkli bir standart uzerinden degirlendirilecegi bir sistemin olmasi sahane olur, eger boyle birsey varsa araba alirim.
0
kobrettii
(04.03.09)
onay bekleyen çaylaklar tam olarak kayıt sırası ile alınmıyor diye hatırlıyorum. şimdi üşendim orayı buraya okumaya. tek hatırladığım eskilere öncelik veren ama ara ara yenilerden de alan bir sistem olduğu.

burada iki noktayı hatırlamakta fayda var. öncelikle sözlükte yazmak için kimse para vermiyor, kimse sizi yazmak için zorlamıyor. yani bir hak iddia etmek zor. ssg yarın gelse, "hadi arkadaşım güle güle, yolumuza ilk 5 nesille devam ediyoruz, diğer herkesi kovduk" dese kim ne diyebilir?

ikincisi de, sözlükte yazar olmak, statü getiren, para getiren, bir şey getiren bir sıfat değil. yazdınız diye kimse size para vermiyor, devlet vergi muafiyeti sağlamıyor, ya da cv'nize yazamıyorsunuz, atla deve bir şey değil, bu kadar heyecanlı olmaya gerçekten gerek yok. gerçekten çok önemsiz bir şey. bugün laptop almam lazım mesela, dolar 1.73 olmuş. geçen hafta 2250 tl olan laptop, bu hafta 2420 lira falan olmuş. teknosa'ya girsem "ben sözlük yazarıyım, bu laptop'ı bana geçen haftaki dolar kurunda hesaplayıp verir misiniz?" desem, adam "sözlük ne?" diyecek. hayatın gerçeği bu. gerisini sallayın gitsin.

hoş olsun, olmasın. gerçekten..
0
co2s2
(04.03.09)
çaylak sırasını bırak 40-50 tane götümüze girebilir sebebiyle silinmiş entrysi bulunan ve hala yazar olanlar var.

yani nerden tutsan elinde kalıyor.
0
rectoa
(04.03.09)
takmayin bunlari hocam, bi sekilde halolur ben alistim caylakliga.. ilk entry'mi kasim 2007 de girmisim ve 7 bin kisinin arkasinda siradayim..
0
kobrettii
(04.03.09)
bence olaya öyle bakmamak lazım. bahsettiğin yazarın hatası yazar tanıtmaktan kaynaklanmaktaydı. gerçi bunu hata olarak görmek de pek doğru değil aslında. yani formata aykırı bir durum söz konusu değil ve böyle yazar tanıtan çok yazar var. ne bilsin adam "xinci nesil yazar" diyince çaylak edileceğini? bir moderatör mesajla "artık tanıtmasan?" dese, bir daha yapmazdı bence. kısacası, hatalı entry girip çaylak edilenlerle aynı kefede olmaması doğaldır. çünkü sözlük formatında "yazar tanıtmayın kardişim" gibi bir cümle yok ama entry silinme sebepleri*** açık açık yazmakta. yani senin uyarın çok önceden yapılmış. e sen belirtilen uyarılara uymadan hatalı entry girersen, çaylak edilirsin. onun uyarısı yoksa neden çaylak edilsin ki?
0
turtle
(04.03.09)
@co2s2

2001 yilinda 15 yasindayken uye olmustum sonra 2004'de uctum. belki dediginiz gibi magazalarda eksisozluk yazarina yonelik indirim olmayabilir fakat sozluk benim cocukluk anilarimi tasidigindan kendimce ozel bir yer.
0
🌸nochristrequiress
(04.03.09)
@rectoa co2s2 doğru söylüyor yani pek bir şey olmuyor yazar olunca .ben 3 aydır yazarım henüz .çaylaklık dönememideki entrylerimimde sildim. toplam 2 entryleri ile duruyorum. ne yapıyım gazete başlıklarına girip herkes bir şey sallıyor bende mi sallıyım. kimse birbirinin yazdığını okumuyor zaten.herkes yazmak için yazıyor, anket yapıyor yani tamamen gürültü. sadece eksibition'a giriyorum işte geyik yapıyoruz, biraz forum yapıyoruz olan bu.
0
camasir suyu
(04.03.09)
pardon kobrettii diyecektim. :)
0
camasir suyu
(04.03.09)
pardon kobrettii sende değilsin. turtle diyecektim :9. biri şu mesajlar nerden editleniyor göstersin bana.
edit : @krizalider yaptım . teşekkürler :)
0
camasir suyu
(04.03.09)
@camasir suyu mesajın tarih saat kısmının sağında "/msg" "..." "X" var. "..." olan link mesaj değiştirmek için dizayn edilmiş. :)
0
krizalider
(05.03.09)
@nochristrequiress

çocukluk anılarını sözlükte mi yaşadın? kötü.
0
co2s2
(05.03.09)
@nochristrequiress : arkadasım sen daha sozlugun konseptini cozememissin ki..
neyin muhasebesini yapıyorsun anlayabilmis degilim. ayrıca,''ben cocukluk anılarımı sözlükde yaşadım'' demen, bi hayli güldürücü.. allah iyiligini versin :)
0
scp
(05.03.09)
(5)

söğütlüçeşme metrobüs

ebizlanka
sevgili istanbullular,bugün rte gelip söğütlüçeşme-zincirlikuyu metrobüs hattını açacaktı. ne oldu acaba bilen var mı? açıldı mı? akşam işten çıkıp metrobüsle anadolu yakasına geçebilecek miyiz gerçekten? yoksa biraz bekleyip öyle mi kullansak, yollarda rezil mi oluruz ilk günden?
sevgili istanbullular,
bugün rte gelip söğütlüçeşme-zincirlikuyu metrobüs hattını açacaktı. ne oldu acaba bilen var mı? açıldı mı? akşam işten çıkıp metrobüsle anadolu yakasına geçebilecek miyiz gerçekten? yoksa biraz bekleyip öyle mi kullansak, yollarda rezil mi oluruz ilk günden?
0
ebizlanka
(03.03.09)
İki gün önce boğaz köprüsünden geçtiğimde köprüde şerit ayırmadıklarını farkettim. Yani köprüde metrobüs sıkışıklıkta gidecek. Köprüden hemen öncesine kadar ayrılmış şeritten gelecek ve hemen sonrasında ayrılmış şeride girecek gibi izlenim bıraktı şahsımda. Bir yakınımın ifadesine göre metrobüs 3 bilet olacakmış köprü geçişlerinde.Bugün çıkar kokusu! Takip edeceğiz.
(bkz: zincirlikuyu sogutlucesme metrobus hatti)
0
girisimci ruh
(03.03.09)
@girisimci ruh
köprüde çekeceği yol 1-2 km maks. gideceği hız da 60 km/sa olsa 2 dakika sürüyor. 15 km/sa olsa ki bu genelde köprü üstündeki hızdan düşük 5 dakika civarı vakit kaybeder. nedir yani o kadar kazancın yanında ki genelde 60 ı tutturabilmeli diye düşünüyorum. köprü çıkışı zaten trafik açık.
0
ozdek
(03.03.09)
3 bilet olduğunu hiç sanmıyorum. 1 mi 2 mi merak ediyorum keşke binen biri yazsa.
0
dumur
(03.03.09)
hat çalışıyormuş, şu an için ücretsiz diyor binenler. aşağıdaki linkte de değişik bilgiler mevcut. işten erken çıkarsam denemeyi düşünüyorum ben bugün.

wowturkey.com
0
🌸ebizlanka
(03.03.09)
hocam istanbulun trafiğide toplu taşım araçlarıda çekilmez. paranız varsa bir araba alın .yoksa motosiklet fiyatları makul. motosiklet alın .kullanmayı bilmiyorsanız 2 haftada öğrenirsiniz. koruma önlemlerini alın birde dikkatli gidin birşeycik olmaz. bunları 10 ay öncesine kadar toplu taşım araçlarında her gün sürten, milletle akraba halinde giden biri söylüyor. şimdi bir motorsikletim var ve kıçım 10 aydır otobüs yüzü görmedi bir depo benzinle bütün istanbul'u turlayabiliyorum. vitesli motosiklet kullanmayı bilmiyorsanız scooter alın fazlada hız yapmayın.bunlar benim nacizane tavsiyelerim.
0
camasir suyu
(04.03.09)
(9)

kızlarla tanışma yolları vol. 1

ntfs
pek sevgili pek romantik duyuru ahalisi. malum önümüz bahar. gönül yayları gevşemeden şunları gergin tutsam dedim ve okul sınırları içinde bir hanımefendiyi gözüme kestirdim. ama problem şu ki kendisiyle sohbetimiz, ortak noktamız sıfırdan biraz daha aşağıda. kendisinin bilgisayarında bir kere proxy
pek sevgili pek romantik duyuru ahalisi. malum önümüz bahar. gönül yayları gevşemeden şunları gergin tutsam dedim ve okul sınırları içinde bir hanımefendiyi gözüme kestirdim. ama problem şu ki kendisiyle sohbetimiz, ortak noktamız sıfırdan biraz daha aşağıda. kendisinin bilgisayarında bir kere proxy ayarı yapmışlığım vardır tümü bu. şimdi bana akıl verecek olan yardımseverlerden talebim kendisiyle tanışma tüyolarıdır. sözlük bayanları da yardımını esirgemezse pek bir mutlu olacağım.
0
ntfs
(28.02.09)
ben tersten giden bir durumdan bahsedeyim. psikoloji bölümündeki bir bağyan arkadaş grubuyla deney yapıyordu, kafeteryada gidip bir erkeğin yanına oturacak ve hiçbir şey yapmayacaktı. ben de merak ettim seyrettim hatta. kız erkek birşey demediği sürece konuşmayacaktı filan.. yarım saat oturdu orda ve çocuk kıza msnini bile vermiş. yani üstteki arkadaşa katılıyorum mutlaka konuşulacak bir şeyler bulunur. konuş.
0
drink the stars
(28.02.09)
Gözüne kestirdiğin hanım arkadaşın özele girmeden genel yapısını anlatırsan belki yardımcı olunabilir. Ama bilgisayar manyağı gibi görünmemeye çalış, genelde ters tepiyor. Zayıf noktası vardır muhakkak onu öğren. Aşırı milliyetçiyse milliyetçilik damarına gir, komçekse Marksizm hakkında biraz oku. Spordan hoşlanıyorsa hoşlandığı sporu takip et. Hayvan aşığıysa hayvanlarla ilgilen, örneğin arabadaysan ve bir şekilde seni görüyorsa arabayı durdur, süt ekmek falan al plastik tabak içinde hayvanın önüne koy iki okşa sonra kıza bakmadan ayrıl ortamdan. Tiki ciks tarzıysa bence hiç bulaşma ama ısrarlıyım dersen ciks mekanları öğren, starbucks tarzına adapte olmaya çalış. Yeri gelince de yapmacık olmayan şekilde hafiften sondaya başla. Bu arada gerekli bilgileri de toplamayı unutma, erkek arkadaşı veya hoşlandığı biri varsa projeyi iptal etmek gerekir etik açıdan. İkna ve telkinle ilgili kitapları okuyabilirsin, yalniz piyasadaki "8 dakikada nasıl evet dedirtirsiniz" tarzı ucuz, bilimsel dayanağı olmayan kitaplara bulaşma. Bir süre okursan elbette Hannibal Lecter olmazsın elbette ama karşıdakini istediğin yöne çekebilirsin. Belirli bir konu konuşulurken vücut hareketlerine dikkat et, gözbebekleri ve saç oynamaları en açık ipuçlarıdır.

Anahtar kelime: Zayıf noktayı bul.

Başarılar. Unutma, sen bir Türk erkeğisin. Genlerinde bu konuda yeteri kadar yetenek var. Güven kendine.
0
tekosin
(28.02.09)
neden ortak noktanız sıfırdan aşağıda olan biriyle muhabbet kurmak istiyorsunuz? proxy ayarı yapamamasını geçtim.
0
leylak sarabi
(28.02.09)
hocam iyi güzel anlatalım da vol 2 vol 3 de ne gelecek? "yatağa atmanın yolları" "threesome yapmanın yolları" ? :D

şaka bir yana bir yolu olduğunu nerden çıkardın abi? üç adım atacaksın potaya yaklaşınca smaçı basacaksın değil ki olay. bodoslama gireceksin.

ha değerli tavsiyeler istiyorsan "ne yapmamalıyım" diye soracaktın. mesela kabında yemeği bitmiş köpek gibi gitmeyeceksin. "hocam malum bahar geliyor, sokacak delik lazım, bi el atıver" mantalitesi ahlaki boyuttan da falan önce senin buna ihtiyacın olduğunu gösterdiği için sakıncalı.

bir iki temel noktaya sahipmişsin gibi davran:
1- kıza falan ihtiyacın yok arkadaşım senin. akşam eve gidince 2 süper kız sana sakso çekecek adeta (geçenlerde bi başkasına da aynı tavsiyeyi vermiş olabilirim, kusura bakma)
2- kızdan bişey bekleyerek gitme, "yahu bu kız eğlenceli miymiş? bi yanına gidip muhabbet edip bakayım" diye git. hem dangozun tekiyse ne işin var allasen? muhabbetin de proxy kurmaktan ibaretmiş hem, sen bu kız neye göre gözüne kestirdin ki? götüne bakıp kestirdiysen, ona göre yaklaş. (hayır arkadan değil). "ya benimsin ya toprağın", "reddedilirsem kendimi asarım" vs. değil. götüne bakarak seçtiğin kızı ne kadar ciddiye alabilirsen o kadar.
3- sen de eğlenceli ol. biliyorum eğlenceli bi insansın arkadaş ortamında falan, ama mevzu kızın yanında korkup da eğlenceli seni tuvalette rahatsız edilip de b.ku kaçmış insan gibi kaybetmemek. eğlenceli sene sahip çık.
4- bu yüzden kızla taşak geçmen gerekcek. bunu da iyi ayarla. kendine güvenmediği noktalardan incecik vur. ("götün de kocamanmış" deme de mesela "aa susam sokağındaki minik kuşa benziyosun" gibi ne idüğü belirsin yarı iltifat mıdır artık hakaret midir belli olmayan şeyler de mesela)
5- üzerine de zklemez havalarını serptin mi (dikkat et megoloman, süper voltran ıssız adam havaları değil, sadece çok zklemeyen adam) bu kek kabarır da afiyetle yenir arkadaş.

hey gidi gençlik.
0
lhun
(28.02.09)
fikirler süper de uyguluycak bi adam lazım (: sırayla cevap veriyorum;

@ohm; bilgisayar teknikeri modunda takılmıyorum ama belkide beni ancak onu söyleyince hatırlar. ne halt ediciğiz o durumda :) ayrıca ne alfa ne beta erkek olma konusunda hiç bi iddiam da yok

@tekosin; özel yapısını bilsem elbette anlatırım ama kendisiyle ilişkim koridorda rastlamaktan öteye gitmedi. öyle ciks falan diil, tersine oldukça mütevazi. kıyafeti bile anlatıyo. haftanın iki-üç günü aynı kot-kazakla takılıyo. saçları fönlü falan diil. normal takılan biri işte. hoşlandığı biri ihtimalini pek düşünmüyorum çünkü genelde yalnız takılıyo. pek fazla arkadaşı da yok yada ben rastlamadım.

leylak sarabi; belki de çevredekilerden en hoş veya aklı başında o görünmüştür.

lhun; yok be hocam. cinsel düşüncem 0 duygusal düşüncem 100. delik melik aradığım yok.
0
🌸ntfs
(28.02.09)
ahah biz evleniyoruz evi mi bu? boka nazaran tezek zihniyetiyle yaklaşmayın arkadaşım, bekleyin çıkar size uygun biri.
0
leylak sarabi
(28.02.09)
abi benim nacizane önerim eğer kızdan belirgin bir işaret almadıysan sakın bu işlere girme. öyle erkeğin kızı ilk tanışmada şaşırttığı, başını döndürttüğü durumlar ancak filmlerde oluyor. yani senden önce kaç erkek ona bu türk teklifle yaptığını düşün ve sana belirgin bir işaret vermemisse o erkeklerin kategorisine çöp gibi fırlatabileceğini düşün. (çoğunluklada böyle oluyor zaten. bana ilk tanışmasında başarılı olmuş kaç erkek var söyleyebilir misiniz? )
0
camasir suyu
(28.02.09)
şunu net söyliyim, bi kızdan hoşlanıyorsun, 1 gün bakıştın, 2.gün bakıştın, hadi 3.gün bakıştın,
4.gün'de bakışırsan o olay bitti,
git naber de.
tabiki senden hoşlanıyorum, akşam sinemaya gidelim, hobilerin nedir falan deme.
kimya'damıydın de, dersler nasıl de.
0
thefirstfbli
(28.02.09)
benim kadınlar hakkında öğrendiğim en önemli şey insandaki özgüvenin kokusunu erkeklerden daha iyi alabilmeleridir. kendinden ve yapacaklarından eminsen erkekte olsa kadında olsa insanları etkilersin. ama kadınları etkilemek daha kolay. bu yüzden otur kendinle hesaplaş sen. güçlü yönlerini zayıf yönlerini bil. kadına yaklaşacağın zaman ne istediğini bil ve ona göre davran yeter. senden hoşlanmasa bile en kötü ihtimalle sana saygı duyar.
0
s e ff a f
(28.02.09)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.