Ekşi Duyuru

Ne demek istediğinizi anlamadım. İstanbulda metro tünelleri natm yöntemiyle açılarak inşa ediliyor. Açılan yerlere destek dayanak için önce hazır gelen beton bloklar, üzerine de betonarme kemer yapı yapıyorlar. İstasyonlar ise betonerme yapı yapılıyor. Zemin loglarını bilmiyorum ama zemine ekstra bir materyal kullanılacak bir durum yok. Ancak zemin iyileştirmesi için jetgrout falan yaparlar.

Hayir.

C1 olmalı

www.ielts.org

aşırı sağlam ve akademik olmasa da, günlükte rahatça konuşuyor olmak, akademik ya da günlük konularda makaleler yazabilmek, ingilizce metinler okuyup net bir şekilde anlayıp paragraf sorularını çözebilmek demek oluyor. rakamsal karşılığını soruyorsan da arkadaşlar açıklamış üstte

ucuz diyorsan kavaklidere leyla pembe.

pahalilari bilmiyorum.

suvla satıyorsa suvla premium kırmızı

Liste nerede? Son oneri korku ve dehset verici bu arada.

tigris kirmizi fena degil

Refurbished olsa açık açık yazmak zorunda ama iade edilen ürünler mevcuttur. Ayrıca Amazon deposuna mal çektiğinde siparişi 10.000 adetli rakamlardan başlıyor. Yani zamanında o cihazdan 3 liraya bolca stoklamıştır. Şimdi cihazın üreticisi kendi sitesindei 10'a satıyor diyelim. Amazon 6'ya 7'ye de satsa kâr ediyor.

telefon, saat ve kulaklık aldım sıfır jelatinliydi.(o zamanlar 300-500 lira ucuzdu) İade ürünü outlet kısmında satıyor olmalı, tekrar Apple gibi paketleyip satsalar dolandırıcılık olur sanmıyorum.

Bilgisayar alacaksan pt.com.tr'deki öğrenci/öğretmen indirimine bak.

diğer siteler genelde appledan ucuzdur zaten. aynı fiyat olsa herkes appledan alırdı.
toptan aldıkları için daha ucuza satabiliyorlar.

Amazon’un sattığı ürünleri Troy yolluyor. Her distribütör gibi troy da daha ucuz Apple Türkiye’ye göre.

Yoo. mahkemen var diye ydisi yasagi gelmez

turkcell veya vodafone'un anlaşmalı olduğu yurtdışı operatörlerden biriyse mümkün. ama roamingden dolayı masraflı olur.

ihtiyaç ebay veya benzer servisler için aktivasyonsa. bu işler için sms alabilen sanal numaralar satılıyor.

Mümkün.

Thy 657 ye tabi değil.

Beklentilerinize göre değişir. Mesai kavramları birbirinden apayrı olan iki meslek.

Bence mantıksız. Sürekli uçuyorsun abi. Havacılık stresli bir alan bence.

Çoğu öğretmenin kötü olduğu bu dönemde öğretmene resmen düşman gibi bakılıyor.
Sözlükteki başlıklarda birinci elden kanıtı...

Kabin memurluğu bambaşka bir dünya. Ama gezmek var işin ucunda.
Eğitimci ruhuna sahip değilseniz üstü kapalı şekilde hizmet sektörüne geçiş yapacaksınız ama hizmet sektörünün en kaymak tabakasına denilebilir.

Önemli olan ne istediğiniz.

Mantıklı değil

ikisinin de ne kadar kazandigini bilmiyorum kesinlikle gezme hevesiyle kabin memuru olunmaz.
1. 1-2 sene icinde cabucak bayar surekli gezmek zorunda olmak
2. buyuk ihtimalle surekli sao paula'ya new york'a falan gitmeyeceksin zaten. belki senelerce ordu giresun olacak.

Ne istedigine bagli. sisterim kabin memuru ben medya isindeydim birbirimizi gormuyorduk. sisterim on numara otellerde falan kaliyor hatta yurt disinda kendi arkadaslarina gidiyor vs. ama evini ozluyor. gayet iyi para kazaniyor saçiyor adeta jsjsj. ben de kendi isimde cok farkli ulkelerdrn bir suru insanla tanisabildim genel kultur anlaminda epeyi sey kattim diyebilirim.ama isim cok duzensizdi

simdi ogretmen oldum yeni yeniyim. sisterimin dedigi sey "o paraya calisilir mi?". hakli. ama ben o duzensiz hayatin sagliksiz sonuclatina katlanabilecek
kapasitede biri degilim, hassasim. sisterim tamtersi cok guclu bircok insanin kaprisiyle ugrasabilen
biri. benim kendime soyledigim sey denedik uc bes yil ve doydum diyorum. ama daha meslek degistirmeyecegime gore sittin sene cebim para gormeyecek.

keske soru tersine sorulsaydi bence kabin memuru ogretmenlik tercih etmez maastaki inanilmaz dususten dolayi. oncelik para kazanmalsa ogretmenlik isinde bu yok ne yazik ki. ama benim icin saglik var. rutin hayatim olsun diye cok dua ettim diyebilirim. ama bu fakir hayat olayini da es gecmemem gerekir.

icimden dusunurken uzun uzun bos yazdim ve su kanaate vardim. eger evin barkin varsa veya ailenin maddi durumu iyiyse kabin memuru olunur evet. ama kendini riske atamayacak durumdaysan ortalama alti hayatin varsa 657de kal

8 Eylül 2022 tarihinde saat 23.59'da

midjourney belli bir sayıya kadar herkese kullandırıyor discord üzerinden

www.youtube.com

şurada detaylı anlatıyor arkadaş nasıl üye olunur ne komut verilir.

sogutucu sprey. hissizlestiriyor sikildigi bolgeyi.

cinsiyetçi başlığına baktım, sözlükte bile kimse doğru düzgün tanımını yapamamış :)

bu tarz "x'ist, y'ci" gibi tanımlar kabaca "bizim kabileden değil" anlamına geliyor zaten.

demek ki insanlar, otisabi'yi cinsiyetçi olarak tanımlayanlara o kadar da sempati duymadıkları için, "x'ci bu" muhabbetini ciddiye almıyorlar.

ha ben sevmiyorum mesela, bayıyo beni çok. ama o da kişisel zevk işte.

Cinsiyetçi değil de aşırı eril sanki. Aynı dünyayı kadın gözüyle anlatan bir seri hayal edelim gözümüze cinsiyetçi gelecek miydi, sanmam.

Abi bu kurgusal bi karakter cinsiyetçi de olur her şey de olur, bu karakterin bu özelliği nedeniyle nefret edilmesini gerektirmez çünkü kurgusal bi karakter, senin mantık biraz "Erol Taş ne kadar kötü bi adam ya" demek gibi bi şey. Misal Otisabi babasına tecavüz eden bir karakter de olabilirdi ve o zaman da insanlar nefret etmeyebilirdi ama gerçekte böyle bir şey olsa hepimiz "tüü Allah belanı versin" derdik, öyle bi şey bu.

Ciddiye alinmayacak kadar gercek dışı. O yuzden uzerinde dusunmeye degmeyecek bi seri.

Şöyle diyelim, bir ara blogger kadınlar vardı. Şöyle bir adam düşürdüm, böyle bir adam attım eve falan diye yazılar yazarlardı. İşte onlar ne kadar cinsiyetçiyse bu da o kadar cinsiyetçi. Hiç farkı yok içerik olarak.

Cinsiyetçilik biraz daha sert bir tanım. Bir durumu cinsiyetçi olarak tanımlamak için orada ciddi bir önyargı ve ayrımcılık olması lazım.

Bir de yani kurgu karakterlerde de artık takılmayalım bunlara. O zaman bütün filmler kitaplar diziler çok sıkıcı bir noktaya gitmez mi?

Konunun içinde 'bu sadece bir kurgu'dan fazlası var. Çizgileri yaşam düşüncesini de yansıtıyor. Şöyle dile getirmiş bir röportajında;

''Seks benim köşemde sonuç olarak işleniyor, onlarda ise süreç. Mesela hocalardan birisi sırf erkek ereksiyonunu “muhteşem” yapan duaların olduğu kitap yazdı ve sattı, başka bir hoca cennette inmeyen penisten bahsetti. Oral seksin ne kadar olacağına karar veremediler hala. Bir de kutsal topraklardaki otel odasında “dik duruşla” giden de var. Cinselliğin sadece erkeğin hakkı olduğunu düşünüyorlar. Ama sadece o birkaç dakika ile sınırlı sürece odaklanmışlar. Bir kadını tanımak, ona ulaşmak için bir takım meziyetlerin olması gerektiği akıllarına gelmiyor. Çünkü rekabet olsun istemiyorlar. Parası neyse bastırıp alır ya da daha çocuk yaşta hiçbir şeyin farkında değilken kapatırsın yatak odasına, oh şahane. Oysa doğada seçen taraf dişidir hep. Ve bu da medeniyetin gelişmesini tetikler.

Sorunuzun cevabına gelince, kadını sosyal hayattan çekip dört duvar arasına koyduğunda ne resim yapılır ne edebiyat ne de sinema. Marketten poşetleri doldurup TOKİ binalarından birindeki dairenizde akşam oturup televizyon izlersiniz o kadar. İnternet yasaklanmamışsa tuvalet kağıdını masaya koyup porno sitelere dalarsınız. Çünkü kadını tanımayan, dışarıda görmeyen erkek onun sadece içine girilen canlı olarak hayal eder. Eh fokur fokur kaynayan testosteronu yatıştırmak için kendisinden daha az kıllı olanı hedef seçecektir. İnanmayan sinekkaydı tıraş olup Afganistan’a gitsin, uçak bileti benden.''

ikibinler başı mizah dergilerinin kültürünü yansıtıyor. sosyal adalet icat edilmeden önceki zamanları. o yüzden normal. kötü kedi şerafettin, kunteper canavarı, üzeyir vs şu anda okusan kanın donar. otisabi yine onların yanında soft kalıyor.

Bazı insanlar görüyorum sosyal medyada (ki oturdukları semtlerden İzmir'e dışardan geldikleri belli) çöpümüz alınmıyor, yolumuz yapılmıyor vb. şikayetleri var BB'den. Ancak bu konular Büyük şehrin değil İlçe Belediyesinin sorumluluğundadır.

Bir de kokudan yoğun şikayet vardır. Ama Karaburun Foça arası deniz sığdır. Doğa körfezin suyunu sirküle etmekte yetersiz kalmaktadır. Sasalı bölgesin Bataklıktır ve kuş cenneti vasfı nedeniyle dokunulamaz. Bataklık gazlarının kokusu, sirküle edilemeyen körfezin kokusu artık İzmir'in bir parçası ya da kaderi haline gelmiştir ki Belediyenin çaresizliğine kimse ses çıkarmaz.

Tabi bir de 20 yıldır iktidarın nimetlerinden mahrum bırakılmışlık vardır ki bundan da gerçek İzmirliler gurur duyar.

Ben memnunum şahsen.

Hayır
Ankara da CHP’de ama belediyesi iyi, CHP en kötü adayını İzmir’e koysa da seçilir diye hep böyle insanları aday olarak koyuyor. Elden kaçırabileceği şehirlere daha çok önem veriyorlar

Eski belediyeyi beğenmezdim. Her koşulda eleştirirdim. Ama beterin beteri varmış. Tunç Soyer İzmir'in başına gelen en kötü şeylerden biri.

Her şeyi geçtim. Mülteci sevicisi olması bile başlı başına sorun.

İzmir'de çevirme Twitter/Instagram kanalını takip etmek yeterli belediyenin kötülüğü için. Bu kadar kötü yollar olamaz. Yani uğraşsan yapamazsın. Her geçen gün daha kötü bir şehir oluyor İzmir. Son 5 yılda bile inanılmaz çirkinleşti. Bunda en büyük sebep de belediyeden başkası değil.

bayraklı smyrna meydanındaki dönel kavşaktan folkart towers yönüne giderken 500mt kadar ilerde sol şeritte yol çökmüş rögar kapağı 25-30cm kadar yukarıda fark etmeden geçersen arabanın alt takımını eline alıyorsun bu yol 3 yıldan fazladır bu şekilde ve İzmir’in Manhattan'ı olacak diye reklam yapılan bölgeyi besliyor bu yol. aynı şekilde eski piyale pabrikası ile salhane metro durağı arasındaki yolda hayvan gibi kot farkı var burası ise 25 yıldır bu şekilde o yoldan liseye giderdim şimdi emekliğe 5 yılım kaldı :)

İzmirli değilim. 5 yıl İzmir'de yaşadım. İlk yılım gecekondu bölgelerinin çokluğuna, binaların çürük görüntüsüne, yeşil alan azlığına, şehirdeki ağır kokuya şaşırarak geçmişti. Yarısı kadar olumsuzlukla akp yönetiminde bir şehirde olsa saç baş yolacak insanlar aman chp'ye laf gelmesin, aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın modunda mutlu mesut yaşıyorlardı. Akıllıca yönetilse turizmle bile kendi kendine yetebilecek bir şehir. Eskişehir örneği ile kıyaslayınca İzmir'in imarı, altyapısı, temizliği çok daha iyi durumda olabilirdi. (Tunç Soyer döneminden önceki yönetimlerle ilgili bu yorumlarım.)

Not: Aday kim olursa olsun akp'nin kazandığı bir ilde yaşıyorum. Belediye yönetiminden memnun değilim. Azıcık rekabet iyi demek ki.

Son 1 sene hariç hayatım boyunca izmirde yaşadım. Son 1 senedir Denizlideyim.

İzmir büyükşehir belediyesinin eksiklikleri tabii ki var ve muhtemelen yukarıda yazan arkadaşlar haklıdır ama ben genel olarak memnunum. Özel arabam olmadığı için genelde toplu taşıma kullanıyorum ve şehirdeki toplu taşıma sistemini bi iki sorun dışında genel olarak beğeniyorum diyebilirim. Aktarma sistemi ilk geldiğinde çok eleştirildi ama genel olarak istenen en fazla 1 saatte gidilebiliyor genelde. Tam ulaşım kartlarında aktarma paralı hale gelmiş o kötü olmuş mesela bu kadar aktarma üzerine kurulan bir sistemde ama öğrenci kartlarında hala bedava olması güzel bir hizmet (aöf sağolsun :d)

Gecekonduların çokluğu ya da binaların eskiliği belediyenin tek başına çözemeyeceği minimum 50-60 yıllık sorunlar. Buna rağmen belediye elinden geldiğince kentsel dönüşüm yapıyor takip ettiğim kadarıyla.

İzmir'in meşhur kokusu beni hiç rahatsız etmediği için bir şey diyemeyeceğim ama Mirket'in dediği gibi bu şehirde koku olmaması imkansız gibi bir şey. Tüm şehir bataklık bölge üstüne kurulmuş, tüm yeraltı yer üstü sularını ıslah etsen bile koku devam edebilir.

Tunç Soyer'i genel olarak beğeniyorum ki Aziz Kocaoğlu'ndan sonra belediye başkanı olmasını istediğim iki üç kişiden biriydi. Şanssızlığı başkan olduğundan beri İzmir tarihinin en büyük orman yangını, depremi, en yağmurlu günü ve genel olarak pandemiye ve ekonomik krize denk gelmesi. Yine de yaptıklarından genel olarak memnun olduğumu söyleyebilirim. Toplu taşıma için önemli projeler yapıyor, raylı sisteme önem veriyor.

2012deki büyükşehir yasasıyla beraber perifer ilçelerin büyükşehire bağlanmasının en çok etkilediği illerden biri de İzmir muhtemelen. Merkezden uzak ama nüfusu azımsanmayacak önemli ilçeleri var ve özellikle tarımsal teşvik gibi konular çok etkiliyor.

Son bir senedir Denizlideyim dedim, mesela Denizli genel olarak akp belediyeciliği açısından övülen bir şehir ama bu bir senede belediyenin gerçekten hiçbir elle tutulur iş yaptığını görmedim. Belediyenin web sitesine düzenli olarak da bakıyorum kaçırdığım bi şey var mi diye ama yok yani tamamen boş. Ratlı sistem zaten yok, otobüs hatları çok kötü, şehrin ulaşım aksları rezil durumda vs. İzmir'e göre tek avantajı daha planlı büyüyen bir şehir olduğu için merkez denebilecek yeri ve bi iki mahallesi dışında evler güzel, gecekondu çok az ve yeşillik alan bol. Kontrolsüz göç almayan bir şehir olma durumunu iyi kullanmış. Bu da belediyenin çok etki ettiği bi alan değil :d

Tunç Soyer'e mülteci dostu denmesinin sebebi de bazı bol keseden atan popülist siyasetçilerin aksine konuya mantık çerçevesinde bakması. Yoksa herhangi bir mülteci seviciliği olduğunu düşünmüyorum

İzmir'de okudum. Belediyecilik faaliyetlerini çok önemsemiyorum aslında. Gideceğim yere gidip, yapacağım şeyi yapıyorsam benim için tamamdır.

Ancak ne zaman ortalama üstü bir yağmur yağsa özellikle bornova metrodan kampüse seksek oynayarak geçmek zorunda kalıyorduk. Kaç kere ayağıma su doldu bilmiyorum.

Geçtiğimiz kasımda yine İzmir'deydim, arkadaşlarla bir mekana gittik yaşar üni civarında. Yine her yer göl olmuştu.

Hal böyleyken yıllar boyu bunu düzeltmemek nereden baksanız anlaşılmaz bir durum bence. Çok saçma.

Doğma büyüme izmirliyim. Memnun değilim. Yollar felaket kötü. Yeşil alan yok. Ormanlık olan yerleri de imara açıyorlar. Şehirdeki bok kokusu beni rahatsız etmiyor diyen insanlar olduğu sürece de belediye kendine çeki düzen vermez.

istanbulkart'a özel bir pos cihazı kullanıldığında diğer şehirlerde kullanılamıyormuş.

ama nfc destekli bir telefonla getir'de, starbucks hesabına bakiye yüklerken vs. her yerde kullanılabiliyor. tabi ne gerek var.

Sadece 5 yıllık ise linux işi fantezi olur. Temiz kurulum Windows 10 SSD ile uçar.

aynı senin gibiyim. şu an ubuntu 20.04 kullanıyorum. Windowsu komple sildim, bu sefer inat buradan devam edeceğim. Ama debian tabanlı bir linux öneririm. Ubunut veya mint arasında kalmıştım. Ubuntu tercih ettim herhangi bir driver sorunu yaşamadım.

Not: windows yüklü iken görünmeyen nvidia ekran kartını ubuntu çatırt diye görüp driver yükledi.

linux tercihi için site
distrochooser.de

linux mint gayet iyi. yıllardır kullanıyorum. bilgisayardan hiç anlamayan 67 yaşındaki babam da kullanabiliyor 8 yaşındaki oğlum da. temel ihtiyaçlar için fazlasıyla yeterli.
arayüz olarak windows'a epey benziyor

debian diyecektim ama ubuntu lts daha uygun senin icin

Niğde - Adana arasını iki gün önce geçtim. Temizdi. Ötesini bilmiyorum. Bolu temizse rahat geçilir.

Otobandan gidecekseniz gidilir, geçen sene karlı zamanda yaz lastiği ile gidip geldim.

Hangi il?

öncelikle hatay mükemmel bir seçim tebrik ederim. rota konusunda bir şey diyemem ama önerilerim şunlar:

antakya merkez'de ferah künefe'de künefe yiyin. saray caddesini şöyle bir yürüyün akabinde hemen yanındaki tarihi antakya evlerinin aralarından geçin. burada çok fazla kahveci/pub vs var. oturup bir bira ya da kahve içmek fena olmaz. bade şarap evi de güzel bir opsiyon. mutlaka tepsi kebabı yiyin. ara yerlerde daha güzel yapan mekanlar vardır ama uzun çarşı'daki kurşunlu han da gayet iyiydi. humusçu nedim usta meze konusunda iyidir. aklınızda bulunsun. arkeoloji müzesi baya sağlamdır. gitmezseniz pişman olursunuz. ilginiz varsa st. pierre kilisesi de görülmeli bence. defne'deki şelale ve samandağ titus tüneli/nekropol de gezilebilir. samandağ'da denize de girebilirsiniz. haritada isaretleyip kendi zevkinize göre bir rota çıkarın bence.

şu gün için oldukça yeterli ama senin de farkettiğin gibi şansın yaver giderse 5 sene 10 sene de kullanabiliyorsun, işte ilerde sıkıntı olur mu acaba diye insanın aklına takılmıyor değil.

ramler de lehimli yani değiştirme gibi bişey söz konusu değil ne yazık ki.

bu arada kronik mac sorunlarını da göz ardı etmemek lazım.

geçmişten günümüze, patlayan piller, şişip kasayı yamultan touch padi çalışmaz hale getiren piller, ekran soyulması, kelebek klavye(3 ayda bozulan klavye) ve m1lerde de sebepsiz yere ekranın kırılması çatlaması sorunu varmış.

bende mid 2015 macbook pro var 16 gb ramli, müzik için almıştım o yüzden 16gb önemliydi şugün de iyi kötü ihtiyaçlarımı karşılıyor ama senin için böyle bişey söz konusu değil. m1 de alıp denemedim ama çok güçlü bir işlemci olduğunu biliyorum.

8 senelik 4gb ramli macbook air ile saydığın işlerin hepsini yapabiliyorum. M1'li macbook air düşürüp kırmadığın, üstüne su dökmediğin sürece falan rahat rahat götürür 5 sene.

Elimde 7 senelik air var, zamaninin en ucuz modeliydi. sadece sarj kablosu zarar gordu tamir ettirdim. Bir tane de tusu kirildi apple bedavaya halletti. Evde hunharca kullaniyoruz, bir kac kere yere dustu, cocuk ustune birsuru sey doktu vs. 1200 cycle falan var pilde, hala 4 saat sarj tutuyor.

Cok cekinerek aldim ama windows ekosistemine kimse donduremez beni bu saatten sonra, tavsiye ederim. Al bir tane dertlerden kurtul diorum.

güncelleme konusunda ben high sierra kullanıyorum mesela, tüm ihtiyaçlarımı karşılıyor, bigsur kurdum ama beğenmedim, bilgisayar sıcaklıkları çok yükseldi ve basit şeylerde takılmalar oldu mesela youtube da izlerken, tekrar high sierra kurdum.

siz de hep en yeni güncellemeyi yapmak zorunda değilsiniz. benim felsefem bellidir bu tür konularda, programlarım çalışıyorsa, yapacağım güncelleme bana çok büyük bişey kazandırmıyorsa, 'çalışıyorsa kurcalama' der geçerim.

insanlar 8gb hafızalı intel air'leri hala sorunsuz kullanıyorlar. çekinme, fiziki bir sıkıntı olmazsa hiç değilse 5-7 sene dertsiz tasasız gider.

son 3 macbook'umu da 5+ seneden fazla kullandım, sonra da sattım başkaları hala kullanıyor. kesinlikle iyi bir tercih olur.

Celal Perk en sağdaki.

Ben bunu isim benzerliği sanıyordum, filmde de gözüm o kadar aradı bulamadım. Gerçekten Cem Yılmaz'ın abisi olan Can Yılmaz mı o jenerikte adı yazan? Peki filmde nerede acaba?

eşkıya'da jenerikte adı yazan can yılmaz, şişman hayat kadını ablamızın oğlu hakan. baran'a "ekşiya ne?" diye soran, baran'ın dürbünle etrafı gösterdiği, kendi hikayesini anlattığı ufak velet. şimdi eşşek kadar olmuştur.

cem yılmaz'ın abisi değil, tamamen isim benzerliği.

vize tabii ki, kalkacak gibi de durmuyor hiç

biz 2020 basinda pandemi oncesi st. petersburg'a vizesiz gitmistik. gitmeden once online bir basvuru yapiliyordu sadece. ve sadece at. petersburg sinirlari icinde gecerliydi (moskova'ya girilemiyor o sekilde mesela). ama simdi ne oldu bilmiyorum. pandemi yoktu henuz ve st. petersburg'un deneme bolgesi oldugu, sonrasinda tum rusya'da bu uygulamanin baslamasinin dusunuldugu konusuluyordu o zaman.

türklerin tabi olduğu vize uygulamaları hakkında mutlaka dışişleri bakanlığı sayfasından teyit alın: www.mfa.gov.tr

Rusya Federasyonu:Umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir. Hususî ve hizmet pasaportu hamilleri her 180 günde 90 günü aşmamak şartıyla 30 gün süreyle vizeden muaftır. Diplomatik pasaport hamilleri 90 gün süreyle vizeden muaftır.

benim bahsettigim vizenin detaylari bu sekildeymis, ustteki cevaptaki linkte bu belirtilmemis ama gecerli bir uygulama idi (sure kisiti goremedim benim linkteki aciklamada)

turkey.mid.ru

çok üzülüyorum aşırı pahalı olmasına :(

Kaç sayfa , ebat ne bunlar önemli , nasıl cilt istediğiniz falan da fiyatı değiştirir .
Dijital copy center lardan fiyat alabilirsiniz .

İstediğiniz kitap türünü matbaalar basabiliyor. Sanırım dijital baskı yapan yerlerde böyle bir olanak yok. Onlar en fazla Amerikan cilt yapabilir ki, hiç tavsiye etmem. İki gün sonra elinizde kalır kitap.

Matbaalar konusunda da şöyle bir problem var: Ne yazık ki, size 4-5 tane basmazlar. En azından 500'lü falan seriler basabilirler. Tanıdık bir matbaa yoksa, paraya kıyıp böyle yapmaktan başka çare yok.

Kitap yok. Kimlik almana gerek yok. Sınava girerken zorun değil artık. İlla isityorum dersen 1 ay içinde büroya geliyor.

Kısaca hiç büroya uğramadan kayıt olabilirsin.

kitap yok kesin bilgi.2 yıldır kimlikte yok(2.üniversite)

teorik olarak mumkun ama pratikte kulubun kasasindan para nasil cikacak? hangi 70 milyonu gonderecek? kulubun mali kayitlarini denetleyenlere 70 milyonun olmadigini nasil aciklayacaklar? eger orada mantikli bir aciklama varsa paranin anonim olarak transferi saglanabilir. ama kayit disi olmaz. anonimde olsa blockchain de kaydi olur.

Psg zaten ffp'nin etrafından dolaşa dolaşa mundar etti. UEFA ne hikmetse araplara ses çıkaramıyor.

@kobretti

kulübün kasasından çıkmasına gerek var mı ki? belki patronun kasasından çıkacak?

anlamıyorum pek bu durumları, o nedenle soruyorum yine. patrondan çıkamaz mı bu para?

yani o durumda para kulubun degil patronun olur. patron boyle bi avantayi veriyorsa bile gunun sonunda o para sisteme girecekse, futbolcuya bu para nerden geldi diye sorulabilir. eu ve usa tarafinda kripto regulasyonlari daha sert, nispeten daha kontrol altinda ve vergilendiriliyor, tabi beyana bagli bildigim kadariyla. en azindan parayi sisteme sokuyorsan.

patrondan çıkamaz bu para. ffp'ye göre patronların kulübe para yatırması yasak. "al, 1 milyar dolar koydum kasaya" diyemiyor. patronlar da ne yapıyor, sponsorluklar vasıtasıyla kulübe para kazandırıyorlar. uefa buna bir şey demiyor ama inceliyor tabii, eğer sponsorluk ücreti, piyasa değerinin çok üstündeyse yine kabul etmiyor, cezayı kesiyor (yersen tabii. muhtemelen psg'ye, city'ye bir şey diyemiyorlar).

he dersin ki, ben işadamıyım, karşımdaki adam da işadamı. ben buna az bonservis vereyim, gideyim adamın şirketinden fahiş fiyata mal alayım. bu olabilir gibi gözüküyor dışarıdan bakınca. belki bunları yapanlar vardır. ama tabii büyük miktarlar için uygulanabilir mi bilemiyoruz.

2. Söylediğin külüp sahibinin kendi şahsi hesabından futbolcuya al sana bilmemkaç btc demesinde hiçbir sakınca yok çünkü btc'nin kimden kime gittiği kayıt altına alınamaz. Ha şu olur, futbolcu bunu bozduracak olduğunda eline geçen paradan gelir vergisi kesilir. Nerden geldi derlerse ve futbolcu da fi tarihinde almıştım derse kimse hiçbir şey diyemez.

Onu yapan adam nakitle de yapar kriptodan daha kayitsiz.

goat: The Greatest of All Time

Tüm zamanların en iyisi anlamında.

Not: Bu alemde tek bir The GOAT vardır. O da Roger Federer'dir.

Ben de keçi inatçılığı olan anlamında olduğunu düşünüyordum. Böyle bi eş anlamlılık yoksa büyük sallamışım. Teşekkürler @himmet dayı

goat kisaltma. dogal olarak keci kelimesinin ingilizcesi olan goat kelimesi ile de essesli oluyor. greatest of all time kalibindan geliyor. novak djokovic bir ornegi:D. ama tartismasiza yakin ornek olarak michael jordan daha iyi bir ornek.

ben de @olaylar olaylar gibi keçiyle bir alakası var diye düşünüyordum. tamamdır, teşekkürler.

keçiyle bir alakası yok ama kelimeler aynı olduğu için bazen sporculara keçi ile poz verdiriyorlar :) messi'nin bir keçiyle fotoğrafı vardı mesela.

evet. kazanirsa Avrupa ligi gruplari, kaybederse (eslesmeyi yani) konferans ligi gruplari.

vay arkadaş yenile yenile yine de gruplara kalmak da ne bileyim. ağanın “kovmirim ulan!” demesi gibi.

teşekkürler cevap için. (:

evet.

konferans ligi, küçük ülke kulüplerinin avrupa kupalarında daha çok şans bulabilmesi için yapıldı ki bence oldukça mantıklı. bu sayede 10-12 ülkenin daha gruplarda mücadele edeceği tahmin ediliyor. üstelik bu kupadan hatırı sayılır miktarda para da kazanacaklar.

misal bugün bir cebelitarık takımı, konferans ligi gruplarına katılmaya hak kazandı. geçen sezon avrupa ligi gruplarına kalmayı hayal bile edemezlerdi.

bir tur da geçti bu arada galatasaray, bugün elenecek olsa bile.

sarkiyi soruyorsaniz "eskilere elveda simdi ergul mobilya, yeni neslin tercihi artik ergul mobilya" diyor. bunu niye ezberledigimiyse hic bilmiyorum :)

“artık ergül mobilya.” diyor o zaman. tamamdır, teşekkürler.

barça dışında hiç denk gelmedim, şimdi birkaç büyük kulübe baktım yok. muhtemelen yok galiba.

Basel var en net hatırladığım hatta yanlış hatırlamıyorsam duyurudan biri yönetiyor.

Bir kac tane daha var ama hatırlayamadım su an.

Basel kulübünün türkçe hesabını ben yönetiyordum 2019’a kadar. Hesabı resmi yapabilmek adına çok çabaladım, St. Jakob-Park’ta iki kez kulüp yetkilileri, sosyal medya ekibiyle bir araya gelmeye kadar gitti süreç ama İsviçre’den kesin dönmüş olmam, temelli Türkiye’de yaşıyor olmam haneme eksi yazdı ve benim de hevesim kırılınca süreci sonlandırdım kendilerine teşekkür edip. Yoksa kulüp bünyesinde gönüllü (ücreti karşılığında) çalışmaya kadar gidebilirdi süreç.

Ayrıca Roma’nın vardı bir ara tr hesabı.

aynı sorun üçüncü kez yaşandığı için değişik hakkımı talep ediyorum dersin. ayrıca yeni alınmış, 1 aylık cihazı tamirli olarak kullanmak istemiyorum deyip yine değişim talep et. Değiştireceklerdir.

ekrandaki çıkıntı çok büyük problem aslında. Çünkü ekran koruyucu falan yapışmaz.

Değişiklik talep etmen daha mantıklı

3 kez onarim olursa (ama parca degisimi muhakkak olmali) Apple'i ara tuketici hakem heyetine gidecegim de, kutulu olarak degistirirler. biraz uzun surer ama sonunda yeni cihazi alirsin.

telefon değişimi yapıldı. özellikle sormama rağmen "hiç kullanılmamış telefon." dendi ancak telefonun sağında solunda ezik çizik var. akasya beni kendine bağladı, haftada iki kere ziyaret ediyorum. tekrar gideceğim salı günü bakalım.

süreç şöyle oldu:
1- ekran değişimi ve içinde toz bulunan arka kamera değişimi yapıldı.
2- takılan ekran eskisinden daha sıkıntılı olduğu için aynı gün ikinci ekran takıldı.
3- ekran değişimi esnasında ön kamera tozla dolduğu için cihaz değiştirildi.
4- yeni cihaz sıfır denilerek verildi ancak sağında solunda ezik ve çizik mevcut. salı günü yine randevu var. işimi gücümü bıraktım akasya peşinde koşuyorum bakalım ne olacak.

bir daha telefon değişimi yapıldı. bunun da ekranında sorun, kamerasında toz var.

(ah s**t. here we go again.)

artık ekran kalitesi konusunu kullanarak randevu da vermiyor sistem. apple'ı aradım, yine akasya’ya gidiyorum. sorun tespit edilirse kutulu sıfır cihaz vermek niyetindeler ama para iadesi istiyorum. başlarım iphone'una da 11'ine de.

apple yan çizdi, değişim yapmıyorlar.

allah belasını versin iphone’unun da 11’inin de, elmasının da.

Yetkili servise götürme yeter. Çok güzel ağırlayıp çay kurabiye ikram edip güleryüzle karşılarlar. Sanayide dörtte bir fiyata daha iyi yaptırırsın. Is arkadaslarina komsulara falan danis.

youtube'da ara ara denk geldiğim birkaç yer var, belki çok masraf yapmadan kurtulabilir

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com (bu baba ile ogulun videolara cok denk geliyorum ama opel grubu calısıyorlar herhalde)

@yuyu ben o güleryüzlerden ne çektim, bilirim. aracın garantisi bu sene bitti, iyi niyet garantisi kazığına da kanasım yok. teşekkürler.

@Northern Mariner bakayım.

İzmit'e gelirsen akrabam var sanayide. Yönlendirebilirim.

@dissendium izmit zor olur, istanbul'un diğer ucundayım ama aklımda olsun. teşekkürler.

Bosch car servislerine bir sor, fena iş çıkarmıyorlar.

o fiyata güvenli az yakan zor sıfır zor olur. 2. el istersen seçenek çok.

Hafif ticari olur dersen peugeot rifter şahane. Donanım olarak 400-500 bin liralık araçlarla aynı seviyede, yakıt tüketimi gayet iyi. Genişlik dersen söze gerek yok. Ben fluence'den sonra aldım, eşşeğe biniyomuşum daha önce.

peugeot 2008

O paraya genis, güvenli, az yakan ve sürüş ekipmanli ben de bulamadim.
Jazz daha gelmediği icin 310bin diyor da geldiğinde asil fiyatı göreceğiz ben emin değilim.
340-350 civarina çıkarsanız kesinlikle hybrid corolla.

Türkiye'de olsa buna ek yaris cross derdim.

Bir de i20 hafif hybridli (mild hybrid deniyor galiba, suzukilerde vardi) versiyonu var gibi o paraya, bakmak lazim yakit tuketimine falan ama i20ler oldukça iyi araçlar gene.

0 citroen c4 derim (2021).
benzinli shine paket. (az yakması demişsin evet, ama aylık 200-250tl den fazla farkettirmez benzinli zaten. aradaki dizel/hybrid fiyat farkına değmez)

satış fiyatı 340k gözüküor. pazarlıkla 320lere düşeceklerine eminim.

yeni C4, crossland, mokka nın full paketleri alınabilir.

Ferahlık ve bagaj olarak 1.5 skoda scala da güzel olur ama onun pek güvenlik ekipmanı yoktu diye hatırlıyorum.

www.eksiduyuru.com

Dün oldum ilk dozu sol kolumda ağrı dışında başka birşey yok

2 doz oldum. İkisinde de asi yerinde hafif hassasiyet, ilk gece asi yapilan kolun uzerine yattigimda hafif agri disinda bir agrim, sizim olmadi.

birinci dozu dün öğlen oldum. aşıdan 2-3 saat sonra hafif kol ağrısı başladı. akşam arttı. şu an daha iyi olmakla birlikte ağrı var ama kolumu kaldırınca falan. öyle çok kötü bi ağrı değil. tetanoz aşısı bunun 2 katı ağrıyor, kıyaslanmaz bile.

dan diye istediğin kursa almazlar ki. a2 seviyesi b1'e başlar önce.

@bohr atom modeli

b2’ye kadar çıkarabilecek demek istemiştim aslında, eksik yazmışım.

Titanyum diye biliyorum

Konu manyetik tutucular ama şu tutucuyu 2 yıldır kullanıyorum.
www.akilliphone.com
Daha önce manyetik de dahil kullandım ama en beğendiğim bu oldu.
www.youtube.com

valla bende ucuzu var, anam babam bildiğin demir. diğer kısmı (arabadaki sabit kısım) mıknatıslı.

bildigin demirdir o miknatis olmaz. titanyum da olmaz. dunya para o.

aracın kaporasını vermeden elinizdeki araçları satmayın derim. belki çok saçma geliyor ama ben yapmadım ve aylarca arabasız kaldım. sıkıntı çektim.
dünya çapında olan yarı iletken sıkıntısı nedeniyle arabaların üretiminde bile sıkıntılar olduğu/olabileceği söyleniyor. stok sıkıntısı yaşanma ihtimali var yani.
www.nytimes.com

valla konuyu bilmiyorum ama başka şeyler yazmaya geldim. arıza kısmı diğer hondalar gibi sorunsuz olmayabilir sonuçta hibrit bir araç uzun vadede açacağı masrafları kestirmek zor oluyor malum 10 yıl kullanmayı düşünüyormuşsunuz. Yani bataryaların cortlayacağı neredeyse kesin 10 yılda aklınızda bulunsun diye söylüyorum

malesef cip sorunu yakinda cozulmez bu sebepten bence de arabalari satip hemen aliriz gibi dusunmeyin, oyle olmayabilir. bu cip durumundan etkilenmeyen sektor yok. ford custom arac yaparsaniz 2022 tarihi veriyor misal.
bu arada oldukca guzel arac. eger sarj konusu sikinti degilse sizi rahatca goturur. kafaniz rahat olsun. yalniz tuketim olayini iyice bir arastirin, onun oyle tam soylenen kadar dusuk olmadigini falan okumustum. reddit'te whatcarshouldibuy'a sorarsaniz cok guzel cevaplar alabilirsiniz.

Honda Jazz'ın kullandığınız modeli, yaklaşık 20-30 yıldır geliştirilen oldukça eski, antika diyebileceğimiz teknolojilere sahip, bu teknolojiler zaman içerisinde iyileştirilmiş, sağlamlığı artırılmış, arıza oranları düşürülmüş.

Alacağınız model ise hem popüler değil, hem ilk jenerasyon, hem de takdir edersin ki marjinal değişiklikler içeriyor. Ben olsam riskli olacak bu yatırımı yapmazdım, araç bayiye gelmeden de kesinlikle aracımı falan satmazdım zira bu tarz az satılan araçlarda temin süresi çok uzun olabiliyor, tr'de çok az satacağı için stoğa geleceğini sanmam size özel sipariş yapacaklardır.

Jazz her zaman b segmentinin polo ile birlikte en pahalı arabası oluyordu ama vergi oranları nedeniyle iyice uçtu fiyatı. Önerim, %50 vergi dilimine giren yani fiyatı 231.500'den düşük olan bir b hatchback bulmaya çalışın. Araya gereksiz 50.000 ötv ödememiş olursunuz. Liste fiyatı 231.500 olmasına gerek yok, liste fiyatı 290.000 olanlarda dahi indirim yakalayabilirsiniz.

Peugeot 208 olabilir, geniş isterseniz crossover olarak c3 aircross ya da seat arona olabilir.

Ben bir sorun olacağını sanmam. Daha bugün bu işle uğraştım. Bir tane mıknatıs araca tutunan kısımda, telefonun arkasına da ince metal bir plaka yapışıyor. Ha dersen ki telefona bir şey yapıştırmak istemem, o zaman kullanma. Ben telefon kılıfının üstüne yapıştırdım, sorun olmuyor. İnceliği 1mm'den az. Bu klima ızgarasına takılanlardan iki tane aldım, ikisi de ızgarayı çizdi. Bence ondan alma. Ben de bunun üstüne arkasındaki kıskacı çıkarıp biraz düzleştirip mıknatıslı dalgayı çift taraflı bant ile konsola yapıştırdım. Şu an çok iyi oldu. Manyetik alan konusuna gelince, kılıf kullanıyorsan zaten bir ölçüde mıknatıs etkisini kaybeder. Telefonun sorun çıkarmasını sağlayacak kadar güçlü bir manyetik alan da oluşturmaz. Daha fazlası araba hoparlöründen aracın konsoldaki elektrik aksamina kadar her yerde var. Telefonun çalışmasını engelleyecek ya da kalıcı hasar bırakacak bir manyetik alan değil o mıknatıs. Pusulayı da etkileyip etkilemediğini de pusulayı açıp bir mıknatıs yaklaştırarak görebilirsin.

Ben kullanıyorum bir süredir. henüz olumsuz bir etkisini görmedim.

2012'den beri kullanıyorum. Kocaman mıknatıslı eski nesil bir şey bendeki.

Sıfır sıkıntı.

Kullanıyorum, spigen markası bi sıkıntı yaratmadı. Zaten mıknatıs değil hexa neodymium core denen bir madde kullanıyor.

yıllarca kullandım, kablosuz şarj özelliği de dahil hiçbir sıkıntı yaşamadım.

Çok uzun zamandır iPhone 4 / 5s / 6 / 6s / x ile kullanıyorum, hiç bir problem yok.

4-5 senede belki yapabilir ama ekran bence asıl kafanı kurcalaması gereken yer olmalı. gerçekten kötü.

onun haricinde ben 5g yok diye almamazlık yapmazdım, baktın 5g çok yaygınlaştı onsuz olmuyor, anında satarsın iphone sonuçta alıcısı hep var.

6s'ten geçtim iphone 11'e.
ekranda sıkıntı filan görmedim. gayet memnun kullanıyorum.

5Gnin trde yayılması min 3 sene ona göre hesabınızı yapın.

Basınçlı veya basınçsız su tutma +1

Yağmur ve çamur görmediği için sökülüp mazota yatırmak gerekmez genelde, tozunu al kirini pasını temizle. sonra hareketli yerleri çok akıcı olmayan bir yağ ile yağla.

İnce temizlik için eski diş fırçaları birebirdir.

zincir temizliği için asperox, yağ olarak HHS2000 öneririm.

geri kalan her yerin temizliğinde, basınçlı su kullanmadan, nemli bez veya sabun ve sünger ile silebiliriniz.

yıkadıktan sonra tüm hareketli aksamlar için WD-40.(fren balataları ve pabuclar hariç).

açıkcası çok uzun süre karanlık ya da havasız bir yerde ıslak kalmayacaksa köpüklü su ile yıkayıp sonra da düzgün bir bisiklet yağı ile zincirlerini diş fırçası ile yağlamanı ve bisikleti de gözden cıkaracağın bir bezle kurulamanı öneririm..

uğraşamam dersen bisikletçiler yardımcı olur sanırım

Once cekip sonra kullanmak icin istiyor olabilir

izin almıyolar genelde, balatta birileri bıçaklanacak bu yüzden hala duymadığıma çok şaşırıyorum milletin evinin içini çekip duruyolar

youtu.be

Soyunma odasında bırakılanlar toplanıyor yıkanıp tekrar sonraki maça hazırlanıyor. Oyuncu değiştirmişse başka takım oyuncusuyla ya da götürüp birine vermişse yenisini asıyorlar soyunma odasına

Buyuk takimlar bir kere kullanir.
Her futbolcuya belli bir sayida verilir. O sayi bitirilip yeniden istenirse parasi hakedisinden dusulur.

Tabii ronaldoya filan forma hesabi yaptirilmaz o ayri.

1-2 sezondur dikkat ediyorum forma önünde tarih, maç, stadyum da yazıyor. onlar da yıkanmıyordur sanırım ben de merak ettim şimdi :)

@sabenburak o daha çok özel maçlarda oluyor sanki.

Müziğe diyorlar şarkıdaki fon müziğine

söz = verse
müzik = beat

beat= -döv, -dövmek. buradan vurmalı çalgıları, buradan da ritmi anlamak lazım. müzik manasında kullanıldığı oluyor ama tam karşılığı alttaki ritmik melodidir. rapçiler önce beat yapıp üzerine söz yazarlar. ritm çok önemlidir yani.

Arayıp teyit alıyorlar yoksanız ertesi gün getiriyorlat