Ekşi Duyuru

Metrobüs aktarması olan durakta ineceksiniz söğğütlü çeşme olması lazım. Oradan metrobüs Çağlayan durağı

Ankara'dan YHT ile Söğütlüçeşme.

Söğütlüçeşme'den metrobüs ile Çağlayan durağı.

uzun yıllar kullanacaksanız mantıklı.

Merhaba

Tam olarak aynı sebeplerle ben bir laptop aldım. Stabil, sorunsuz bir bilgisayar aynı zamanda da oyun ihtiyacımı rahatlıkla giderebilecek bir cihaz olsun istedim ve aşağıda paylaşacağım bilgisayarı aldım. Hem oyun bilgisayarı ama aynı zamanda da tasarımı çalışma bilgisayarı gibi. Öyle rengarenk değil. İşlemcisi Ryzen, daha stabil çalışma sunuyor. Fiyatı da tam sizin aradığınız düzeyde. Eğer imkanınız varsa alın.

www.amazon.com

i7 9 veya 10. nesil + gtx1650 oyun delisi herşeyi ultrada açıcam demiyorsan fazlasıyla yeterli. üstüne koyacağın 3-4 bin işlemci değil de kasa veya ekran kalitesini arttırıyorsa değebilir.

ayrıca oyun laptopunu iş için kullanmanın dezavantajları şunlar:

- adaptörü ağır ve büyük olacak.
- içindeki işlemci ve ekran kartı nedeniyle gündelik kullanımda bile ara ara fan açıp ses
yapacak, orta seviye yüklenince fanlar epey ses yapacak.
- pili benzer i5 veya ultrabook seviye cihazlara göre çok daha az gidecek.

(iş için oyun laptopu (lenovo Y530) kullanıyorum.

Dby Detailing var Ankarada. Seramik kaplama değil düz çizik giderme boya koruma yaptırmıştım 2 sene oluyor. Tavsiye ederim bu işte çok iyiler. İnstagram sayfalarına bakabilirsiniz.

evet haritasız appsiz kullanılır ama komple evi süpürür öyle olunca sadece bi bölgeyi süpürmesi için kapıları falan kapamanız lazım ki geçemesin. model olarak www.hepsiburada.com

bunu öneririm.

Almayın derim.
Pokemon go dışarıdaydı. Akıllı süpürgeler ise evde ve haritalama meselesi. Temizlikten daha başka şeyler oluyor.

RC arabalara bağlanan gırgır çok daha samimi geliyor

Haritalamaya yönelik sensörsüzler başına buyruk gezer, bir kez app ile harita oluşturup silersiniz en azından cihaz öğrenmiş olur.

www.hepsiburada.com

Bunu tavsiye ediyorlardı, 2400 e düşüyor arada bence f/p olarak iyi seçim olur.

kullanmadim ama haritalama yapmayinca bazi yerlerin uzerinden defalarca gecip bazi yerleri ise hic silmeden birakiyorlarmis. yani yarim yamalak is olacak haritasiz sekilde almazdim ben olsam.

adamlar bu müziği kendi kafalarına göre yaratmış olabilirler. bir adı bile olmayabilir.

İmpulse - Sidecar Tommy

a

Ayrıca uzaktan çalışılıyorsa çalışma ve uyku düzeni ve saatleri çok bozuluyor. Ben dün gece 3’ten sonra oturdum bir sürü iş yapıp ilgili yerlere notification gönderdim. Ekip olarak gece gelen notification’dan bunun dışında başka anlam çıkarmıyoruz.

sabah unutur diye şimdi atmıştır
emrivaki yaptığını düşünmem sabah cevaplarım

D

Mail bu saatte geldi diye size bu saatte yanıtlama zorunluluğu doğurmuyor ise D.

Uyku tutmamıştır birkaç is halledeyim demiştir. D şıkkı.

C

D

D. Zaten 23de telefonu rahatsız etme konumuna alıyorum.

zamanlı ve çok iş yöneten insanlar için gayet normal şeyler bunlar. her fırsatı (uyku tutmama da olabilir) iş üretmeye dönüştürmek gerekiyor. yanlış anlaşılmasın, ben onlardan biri değilim.

C

Gecenin 3'ünde bile iş düşünüyorsa bariz bir problem var bence ortada.

D

Benim Cumartesi günü gece 12de de mail atmışlığım çok. Müsait olunca, hafta içi şuna bakar mısın diye ekliyorum bunaltmamak için. Napalım iş çok bitmiyor aradan çıkması lazım.

A

Bişey düşünmem. Bazen uyku tutmuyor çalışıyorum. Ne de olsa uyanınca görecekler mailleri diye mail atıyorum ne var ki bunda.

a- mail sadece bana geldiyse olumlu düşünürüm. çalışıyor işte sonuçta.

b- cc'de yöneticiler ekliyse olumsuz düşünürüm. sırf çalıştığını göstermek için bu saatte mail atıyor.

c- normal şartlar altında olumsuz düşünürüm. mal mı ne bu saatte işi gücü yok gibi mail atmış.

d- bu pandemi günlerinde bir şey düşünmem. insanların psikolojisi bozuk, sadece bundan haberleri yok. anlayabilirim.

D
bir sey dusunmem. mail telefon aramasi ya da mesaj gibi degil. sabah kalkinca ya da ne zaman acarsan o zaman okunacak bir sey gibi.

C.

Kimsenin gece 3'te atılan maili hemen okuyacak hali yok. Karşı taraf bildirimleri açık unutmuş olabilir, uykudan uyandırabilirsiniz. Outlook'ta delay delivery diye bir özellik var. Siz maili gönderiyorsunuz, istediğiniz saatte sabah karşı tarafa iletiliyor. Böyle durumlarda ben onu kullanıyorum.

D.

insanların kaçta mail atacağı bizi hiç ilgilendirmez, ota boka burnumuzu sokmamamız lazım.

d bişey düşünmem. takıntılı derim işle normal hayatını ayırt edemeyen biri derim.

c + d.

d

her türlü B
burası türkiye lan, nerde öyle iyi yürekli çalışma arkadaşı?
o maili bir gün bir şekilde sana patlatır o.

art niyetli veya normal olmayan bir birey olduğunu düşünürüm.

kimse kimseye durup dururken gece 3'de mail atmaz.

D

D

Sabah yanıtlarım.

çok acil durumlar dışında aramadığı sürece sıkıntı yok. cevabım D

D.

Son zamanlarda gece 1-1.30 kadar calisiyorum bazen. Yetişmiyor çünkü yogunluktan.
Zaten gece mail atti diye birini ovup bak ne güzel çalışıyor denilecek yerdeyseniz kolay gelsin.

Arçelik 2772 kti kullanıyorum. B sınıfı olması sizi korkutmasın 20 tl. Fark etti faturada. Kedi tüylerini olduğu gibi topluyor. Ancak bu şekilde kurtuldum kedi tüylerinden. Makine bulunduğu odayı çok ısıtıyor bu yüzden çocuk odası sıkıntı olabilir bilemedim. Eksi yönleri de çamaşırlar ilk kullanımda çekiyor. Bu yüzden aldığımız kıyafetleri ya bir beden büyük alıyoruz ya da kurutmaya atmıyoruz. Evde kedisi olan herkesin sahip olması gerek.

selam, arçelik çalışanı olarak yorum yapayım. kurutucuları felaket şekilde ihraç ediyor şirket. fabrika kapasitesini 2 katına çıkardılar öyle diyeyim.

1- her çeşit tüyü, kılı topluyor kıl haznesinde.
2- ısı pompalı bir model aldıgın müddetçe problem yaşamazsın. ben 3 sene önce aldıgım en ucuz modelle hiçbir sorun yaşamadım çok şükür. çocuk oldugu için hacim işini düşün derim.
3- ses harici bi zararı olmaz. sesine ifrit oluyorum bu cihazın.

1. Kedili evin baş tacıdır kurutma makinesi; ben her şeyi atıp kurutuyorum ya da tazeleme seçeneği ile tüyleri topluyorum, mis gibi oluyor. Kurutma olmasaydı o tüy ile baş etmem imkansızdı.

2. Biz de çok pahalı bir model almamistik; beko'dan aldık, memnunuz gayet. Zaten sürekli kullandığım 3 program var, diğerleri olmasa da olurmuş. Pompalı olsa yeterli. B sınıfı olmasi da çok sorun değil soylenildigi gibi, ben ki her şeyi sürekli kurutmaya atıyorum; faturada 20-25 lira oynama yapmıştır en fazla.

3. Ses konusu biraz sorun olabilir; bu modeli bilmiyorum ama bizdeki bayağı sesli. Çocuk uyurken filan çalıştıramazsiniz.

Bunun dışında herkese her yerde kurutma makinesi öneren bir insan olarak; butcenize uygun olanini alın ve rahat edin diyorum.

Edit: bizim kullandığımız modelde koku sorunu yok, su gideri ihtiyacı da yok. Kurutmali çamaşır makinesinin dezavantajı hem çamaşır yıkayıp hem de aynı anda kurutamamaniz. Benim yarım günde isim bitiyor. İki üç arkadaşım başka sorunları da olduğu için kurutmalı makineleri satıp ayrı ayrı aldılar. Bir de çamaşır makinenizin üstünde yer varsa direkt ona da monte edebiliyorlar.

Çekme konusunda da biz birkaç tişört ve çorap dışında pek sorun yaşamadık.

çamaşır kurutma makinesi tamamen gereksiz. yıkamalı kurutma makinesi almanız çok daha büyük bir kolaylık olur.
1-bende aşırı miktarda tüy döken bir kedi var. eşya kılıflarını (malum, tırnak meselesi) makineye atmadan önce bir kez fırçalarsanız gayet iyi sonuçlar verir, yoksa kapak çevresinde eldiven yapacak kadar tüy topaklanmış oluyor.
2-bu tarz ürünlerde en iyi marka miele. o da alınamayacak kadar pahalı. ben electrolux (italyan yapımı) kullanıyorum. hayat kalitem arttı. verilen her kuruşu hakediyor.
3-üretici yıkamalı kurutma (muhtemelen sadece kurutma için de geçerlidir) makinesini havalandırılmış alanlarda çalıştırın diye bir uyarı yapmış. çalıştığı zaman sesten öte çok belirgin ve kötü bir koku yayıyor. bu makineyi çocuk odasına koymak yapılacak çok büyük bir hata olur. muhtemelen su gideri de isteyecektir. eğer banyoda çamaşır makinesi varsa onu satıp bunu almak çok daha akıllıca olur.

Modelini bilmediğim electrolux kullanıyorum. Koku yaymıyor ama o çalışırken banyo inanılmaz ısınıyor, bu nedenle ben olsam çocuk odasına koymazdım. Çamaşır makinesinin üstünde gayet iyi oluyor imkanınız varsa öyle yapın. Ayrıca çok ses çıkarıyor, belki benimki çok yeni olmadığı içindir.
Ayrı ayrı olmasını da ben olsam tercih ederim çünkü arıza yapsa ikisinden de aynı anda mahrum kalmak kötü olur.
Sadece kedi tüyü değil, saç sakal toz pamuklanma vs. ne varsa alıyor. Mesela nevresimlerin köşelerine içine biriken gri toz yumaklarını dahi alıyor. Banyo paspasının içinde biriken kılları da alıyor. Kesinlikle alın pişman olmazsınız.

Çocuk odasına kesinlikle konulmaz.

arçelik 3886 kt aldım, ilk kurutma az önce bitti. alet muhteşem. cevap veren herkese teşekkürler.

Ücretli otobüs var mecidiyeköyden havaş gibi

movie maker'la betimleme dosyasini video'ya gomun?

denemedim ama şunla istediğiniz olur gibi

play.google.com

olmazsa da vardır benzerlerinden

çatlaktır %80 bazı ince çatlaklar şişme morarma yapmaz..

mr,rönt lazım bence..

browser ı değiştir ya da sil, tekrar yükle. hala devam ederse bir temizlik yap. bizde çalışıyor.

Öyle ucuza bulamazsın. Zaten ucuz ise kesin bir bokluk vardır. Bazı büyük tekel bayileri, bazı içkilerin sadece kendilerinde en ucuz olduğunu iddia ediyorlar ama onlardan hiç almadım. Güvenmiyorum.

Ankara İstanbul Yolu üzerindeki Metro'ya git, normal fiyatından al. Ucuz olmaz belki ama kazık yemeyeceğin kesindir...

yok yok ucuzdan kastım şu,
kipa da 70 lira olan migrosta 75 carfurda 80 olur mesela. fiyatlar yakın olur ama mutlaka birisi diğerine göre 2-3 lira ucuz olur.

biraz toplu alım yapacağım için 2-3 lira bile önemli :)

City gross- gimat tarafında.
genelde içkiler yüzde 10 daha ucuz oluyor. ben orayı keşfettiğimden beri başka yerden almıyorum.

city gross +1 ama büyük olan.

city gross +1
tr.foursquare.com

b daha iyi, kırıkkale yolu virajlı ve çok kamyon var. iki yoldan da kapadokya'ya gittim.

3 hafta önce o güzergahı kullandım. Hala kimi yerlerde yol çalışması olmasına karşın a şıkkını tercih ederim.

b şıkkını tercih ettim, tertemiz yoldu, teşekkürler @cedex

pahali degil, seslendirme, produksiyon vs vs ucuz islemler degil. kaldi ki surumu de yuksek degil, maliyetler dusemiyor.

okuyanlar profesyonel insanlar ve gonullu degil, para karsiligi okuyor.

ucuz yollu indirme yolu ben bilmiyorum.

Ara sıra indirim oluyor takip edin, ben yüzde 25 indirimli aldım birkaç defa.

Şu an yüzde 30 indirim var mesela, bence değerlendirin

abone olduğun kanallardan notification gelmiş. sağ üstte notificationları görebilirsin. onun sayısı çıkıyor.

www.google.com.tr

burada yazılana göre youtube'un yeni değişikliğiymiş. okumadığımız bildirim/mesaj/yanıt sayısıymış.

abone olup bildirim almayı seçtiğin kanallardan biri yeni bir video paylaşmış ya da canlı yayında. veyahut yaptığın bir yoruma yanıt gelmiş. klasik bildirim işte. sağ üstteki zil işaretinden bakabilirsin

(bkz: senden bana kalan)

edit: Pardon ya zengin kız demişsin. Bunda adam hem zengin hem serseri.

bu değil ne yazık ki, oğlan çok fakir ya tamircilik yapıyo, bir şeyler çalıyo ama son derece mutlu halinden.

sevimli tehlikeli olabilir mi?

@sopiro hay ağzın bal yesin ya :) teşekkür ederim.

%95 kızgınlık, tam zamanı.

Kedinin yaşı 8 ayı geçtiyse kızgınlık dönemi bittikten sonra kısırlaştırın evet. Dönem içinde operasyon yapmayı pek tavsiye etmiyor veterinerler.

1 yaşını doldurdu, 14aylık suan. ne yapmamiz lazim bu durumda, kızgınlık donemi ne kadar sürer?

Tamam tam vakti, hatta biraz geç bile kalmışsınız. 2 haftaya kadar sürmesi normal kızgınlığın ama 1 haftada falan da bitebilir. Bu süreçte bence vakit kaybetmeden veterinerinizle görüşüp bir gün ayarlayın, biter bitmez operasyon yapılsın.

türkiye de insanların abartmak gibi huyu var.

benim bizzat tecrübe ettiğim gördüğüm şeyleri okuyorum bazen, ya diyorum ben acaba başka bir şeyi mi denedim ya da yaptım diye.

kısaca lamy nin o modelini ben denedim, öyle aman aman kötü değil, ama iyi de değil. bahsettiğiniz sertlik var. zaten giriş modeli, hepsi öyle o fiyatlarda. benim gözlemlediğim büyük markalar için giriş 10-50 euro, orta 50-200 euro, üst seviye 200-sonsuz fiyar aralığında.

girişlerde genelde benzer bir tecrübe elde edersiniz. cidden günlük kullanımda yazacak bir şey arıyorsanız çok değil 50-100 euro arasına gayet güzel modeller var. ama denemeniz lazım tek tek ürünleride.

kalemli murekkepli isleri buraya sorabilirsin;
www.banasikcayaz.com

biraz fazla bastırıyor gibisin. biraz da dik kullanıyor gibi. kalemi kullanırken biraz yatır, biraz daha az bastır.

kalemde bi sıkıntı da olabilir.

bosch aldık biz hepsini, memnunuz. aynı yerden alınca baya indirim de yapıyorlar

Evde hersey bosch. Supurge bozuldu aldik bosch. Memnunuz bosch larin kizi varsa talibim.

alman malı olanlar iyidir. bosch siemens falan. miele diye bir şey de varmış, hiç görmedim ama ocak söndürüyormuş.

yerli malı almada...

bosch. plase electrolux.

Bosch iyidir.

miele

Pencerenize tente yaptırın. Mümkünse kediniz 8 9 kere atlayana ve en sonunda ölene&sakat kalana kadar beklemeyin. Çok zor değil.

Şimdi bi durum değerlendirmesi yaparsak,

Ankarada kış ekim ayının ortalarında veya sonlarında başlasa nisan gibi de biter dersek ısınma ihtiyacı yaklaşık 6 ay gibi bi süre için oluyor. fakat aralık ocak şubat aylarında bu ihtiyaç tavan yapıyor. yani odada konforu sağlamanız için ısıtıcı bu üç ay boyunca neredeyse sürekli yanmak zorunda. gece kapatayım derseniz büyük ihtimal sabaha donarsınız yorganınınz bile donar hatta.

Ayrıca yalıtımsız bir odadan bahsedilmiş duvarlardan inanılmaz bir ısı kaybı olacak. Pimapenede çok kaliteli değilse güvenmemek lazım bazı evlerde bildiğin camdan içeri rüzgar esiyor böyle kalitesiz olabiliyor pimapenler.

Son olarak 200 tl lik 2000W bir ısıtıcı aldığınızı varsayarsak, elektriğin KW saatide 40 kuruş dersek 6 ayda günde ortalama 12 saat yanarsa; 40kr x 2kw x 6ay x 30gün x 12saat = y gibi bi maliyet olur. Ve üstüne konforsuz bir odada ısınmaya çalışırsınız sürekli yüzünüze karşıdan sıcaklık vuracak. bu durumda kombi daha mantıklı gibi duruyor.

ankarayı bilemicem ama geçen sene istanbulda bozuk peteklerden dolayı (kombi ve petek bakımı ya da tamiri yaptırmayan bir ev sahibim var, sonunda yeni kombi alıp giderken de sırtlayıp alıcam yanıma) sonuna kadar yanan doğalgaza rağmen zangır zangır titrediğim günlerden sonra gittik veito bir ısıtıcı aldık, ufo vari bir şey işte. 1. kademesi pek bir şey hissettirmese de 2 ve 3 çok iyi ısıtıyor. şöyle ki, hem ısındık, hem de o cayır cayır değil de normal yanan doğalgazdan (doğalgazın yanması ne ola ki?) filan çok daha ucuza geldi. oha dedik baya kar ettik. tabi sadece yandığı sürece ısınıyorsun, kapattığında yavas yavas soğuyor ortalık, ama bizi kurtardı.

Bencede tekilanın tespiti doğru. Madem elinizde para var ısıtıcı yerine (eğer kartlı sistemse) gaz alın.

poposunu nemli bir pamukla silmeye çalışın.youtube'da videoları vardı.

yaş mama falan aldım koklayıp gitti. bi süreyim ağzına bakalım.

yok maalesef durum aynı..

kakasını yapmaması kötü. bir çay kaşığı zeytin yağı içirebilir misin? belki kum yedi ya da kağut vs yedi.

yavru kediler için ıslak mama alıp kuru mamayla karıştırıp verebilirsin.

inek sütü kedilere zararlı, lakto nedeniyle. suyla sulandırıyormusun, tebrik ederim. baya bol sulandır. fakat bence kuru mamayı yaş mamayla karıştırman daha mantıklı :)

bir de kumu değişrebilirsin belki. pudralı kum mu kullanıyorsun? sıkıştırılmış karton topaklı kum falan var, pet shoptakiler bilir. kristal kum için çok ufak, patiler zarar görmesin :)

yine arkadaşların dediği gibi popoyu bastırmadan silip karnına hafif dokunuşlarla masaj yapabilirsin :)
ben zeytinyağıyla siliyordum poposunu bebekken ilk kedimin. bana da 3 haftalıktı geldiğinde, daha doğrusu inşaattan çıkardığımızda :D
kolay gele.

kaka önemli...

yakınınızda pet shop varsa oraya sorun... bir çok şeyi biliyorlar ve yardımcı oluyorlar..

All that bass?

"kâr kapital için götümüzü dahi çinlilere kiralarız, viva la capitalisme" yazıyor.
(p.s. çince çok zengin bir dil)

Rockets

çin yılbaşı için yapılmış diye biliyorum. bu sene 19 şubat mıydı neydi. geçici olsa gerek.

(bkz: chinese new year)

kartımı vermediğim için hiç bu sorunla karşılaşmıyorum ama bazen iyiliğim tutarsa zaten parayı bozukluk verse de almıyorum.

ben almiyorum. 20 lira uzatsa tepkim notr olur. gercekten yoktur bozuk parasi. hemen "vay cakal" diye dusunmem

ben bi kere ergenkene dolmuşa binmiştim ve hagaten sadece 100 lira seviyesinde bi param vardı. çok acil çıktığım için de para çekmeye falan fırsat olmamıştı bozuk olarak. bir hanım abla yerime ödemişti, yoksa baya inecektim. hayatımda kahramanım olan bikaç kişiden biridir.

o gün bugündür, bu sıkıntıyı yaşayana biletimi veririm, parasını da almam.

eyyorlamam bu kadar.

almam, alana da tepki göstermem bana ne ki?

yardım etmeye çalışıyor işte. o anda imkanı oymuş. benim de başıma ara ara gelir. daha bugün bim'de kartına "bakiye yetersiz" uyarısı aldı diye bi amcanın aldıklarını ben ödedim. art niyet yok, ego yok, sadece "lan nolacak vereyim işte" duygusu var. hatta o kadar unutmuşum ki, duyuruyu görünce hatırladım.

Siz de ihtiyacı olan birine basarsınız diyerek parayı almıyorum. O kişinin düşüncesi de iki yönlü kimi bozuk varsa bile vermez,bedavacılık yapar. Kiminde bozuk para gerçekten yoktur, vermek zorunda hisseder,bi ihtimal para üstü alabilme ihtimali var çünkü.

bi keresinde teyzenin biri böyle biletten çok fazla bi miktarda kağıt para uzattı (ne kadar olduğunu hatırlamıyorum) ben almak istemiyorum gerek yok dedikçe ısrar etti, artık tartışma boyutuna gelecekti aldım mecbur. sonra bilete yakın bi kısmı kalacak şekilde üzerini geri uzattım teyzeye, sorun çözülmüş oldu.

benim başıma çok geliyor.

yakın ve otobüs güzergahına uyan yere araba değil otobüsle gidiyorum, bozukluklar da ya vites kutusunun orada ya da evde masanın, sehpanın üzerinde durur ağırlık yaptığı için. sürekli de yanıma almayı unuturum, ama bozuk param yoksa istemekten utanırım ben, ne vericem karşımdaki insana? o otobüse binmem yani.

Bircok defa basima geldi bu olay. Hem ben akbil istedim, hem de istendim. Ortaya sesleniyorum "akbilinizi kullanabilir miyim?" diye. Akbili karsi taraftan almadan once 20 liram var yalniz, zor durumda kalmayin diyorum. Tepkisine gore alip basiyorum akbili. Tabi 20 yi almiyor, tesekkur ediyorum. Benden istendiginde, " para onemli degil, sizden ricam sizin de bu durumda kalmis birine ayni sekilde yardimci olmaniz." diyorum.

parayı görmeden akbili vermem. zaten prof. bir toplu taşıma kullanıcısıysan ya istediğinde elinde bozuklukları çıkarırsın millet görür o zaman verirler. diğer tarafsan bozukluklar görülmezse verilmez. bu işin yazılı olmayan kuralı böyledir.

akbilim yok bazen otobuse binmem gerekiyor, böyle düşünen denyolardan çekinip binmiyordum cebimde bozuk olmadığı zaman, kendi kendime de kızıyodum ne cekıngen herifsin diye, demek ki varmış bu tip adamlar haklıymısım.

20 tl veren insanınn tavrına göre durum değişir. Tavrı uyuzsa tepkim de öyle olur.

O değil de otobüslere de o kiosklardan koysalar bu dertler olmaz.

mümkün olduğunca kartımı vermiyorum. öğrenciyim. çalışmıyorum. bozuk para taşımayı sevmediğim için ve de o kişiden eğer para alırsam aldığım 2 lira, akbilime yükleyemediğimden bana hiçbir fayda getirmediğim için yardımcı olmuyorum. zaten genelde akbilimde beni 3-4 gün götürecek kadar para olur. hafta 1-2 gün harçlık olarak kullanmak istemediğim paramı akbile yatırdığımdan o 2 lira benim için önemli bir fark.

öte yandan 20 tl çıkardığında da "vay çakal" diye düşünürüm. çünkü türkiye'de yaşıyoruz. birbirimizi kandırmayalım. 20 tl çıkarayım da bozuk olayına girmesin de bedava seyahat edeyimcilerin sayısı gerçekten bozuk parası olmayanların rahat 5-10 katıdır.

Bi kere otobuse bindikten sonra kartimin bittigini fark edip istemeye karar vermistim ama 20 liram vardi bozugum yoktu. Karti isterken soyledim insanlara bozuk param yok 20tl var diye. Kimse kart vermedi kartim var dese de :) en son inicegim duraga geldik sofor neyse bu seferlik boyle olsun dedi. Bana yapilsa bilerek yapildigini dusunmem, zaten para uzatilinca ilk bi gerek yok falan diye reddederim, israr ederse alirim. Bence cok takilcak bi sey degil.

seçilmiş üye +1

iett yi sık kullanan bazı çakallar böyle 50 tl uzatıp neredeyse her gün beleş gidip geliyor. böyle bi düşüncem var.

ben para almıyorum böyle olunca. ama artık kart da basmicam kimse için. genç, öğrenci çocuk diye bastım en son. ben bastıktan sonra "bozuk yok yalnız" dedi, ben de "boşver" dedim. buraya kadar sorun yok. sonra insan bir teşekkür eder di mi? ya da bir gülümser. hiçbir şey yok.

ben de açıkçası sinir oldum. ufak da olsa hayatını kolaylaştıran bir yardım karşısında (bunun iyilik de olması şart değil, siparişimi getiren garsona da teşekkür ederim) teşekkür etmemek bana çok tuhaf gelen bir durum.

Çok sık kart vermiyorum; servisle ve metrobüsle gidip geliyorum çoğunlukla, orada da pek kart istemeler olmuyor. Otobüste de denk gelirse veriyorum kartı. Bozuuk veya değil, almıyorum çoğunlukla. "Siz de bir gün başkasına basarsınız nasıl olsa" diyorum.

Öğrenciyken çok koyardı, o yüzden hiç kimseye kart vermezdim de, şimdi 40 yılın başı birine kart verince koymuyor. Aklıma pek çakallığı gelmiyor. Ben de istemeden bir iki kere o durumda kalmışımdır.

bozukluk da olsa almıyorum. yardımseverlik bitmiş arkadaş. aynısı başıma defalarca geldi. para uzatınca karşıdaki utanıyor. uzatmazsan da söver muhtemelen. çok karışık bu işler.

@cigerdelen mahçubiyetini nasıl gösterdin? elini önünde bağdaştırıp yere mi baktın :D

3.bp.blogspot.com

www.eksiduyuru.com

benim anladığım şu,

ketçap, mayonez olsun mu?

sorusuna "sihirbaz mısın abi" sorusunu soran kişi şöyle ince düşünüyor:

"ketçabı mayoneze çevireyim mi?

Konusu hukuk olan bi film anlat. Ya da konusu ilginç olan çokça vaka var onlardan birini anlat. Hem hakim olduğun konu, hem de ilgi çeker diye düşünüyorum.

Film anlatmak pek iyi bir fikir değil. Başka bir seçeneği düşün bence.

12 angry men bence şahane olur. Filmden girersiniz, önyargılardan, bakış açısından çıkarsınız. Hem ilgi çekici olur, hem de hakim olduğunuz bir konu. Filmin konusunu söylemeniz bence spoiler oluşturmaz. Filmin en büyük özelliği sonu değil, sona giden yoldaki değişim. Bence bir hukukçunun gözünden filmin analizinden sonra o filmi, yapılan analizleri düşünerek izlemek daha bile etkili olur.

spoiler vermek olmaz bence. derinlemesine film anlatilmaz. anlatiliyorsa diger herkesin izlemis olmasi gerekir.

ronald opus'un hikayesini anlatırsan kimse baymaz bence. film anlatırken spoiler vermek kötü olur bence, izleyen, izlemeyen rahatsız olabilir.

bir de nasıl anlatıcaksın ki filmi? "şimdi şöyle oluyor, sonra o gidiyor bunu yapıyor, böyle oluyor" gibi mi? bence o bayabilir esas.

edit: çok fazla "bence" kullanmışım bence, pardon

şeytanın avukatı (bkz: devil's advocate) güzel bir anlatı olabilir, topluluk çok genç değilse muhakkak herkes izlemiştir o filmi.

İhtiyacım kameraysa, kamerası iyi telefonu alırım, banane diğer özelliklerden.
Ayrıca G3 dediğiniz cihaz Note 3'den kötü değil, adamlar donanım yarışına girdi, siz işinizi göreni alın.

kamera öncelikliyse sony xperia z2 ya da z3 önerebilirim.

Z3

z3 alacak kadar maddi durumum yok maalesef, z2 neyse de z3, cıks olmaz.

interstellar.

torrente düşmemiş, başka önerisi olan?

Now You See Me

aradığın dört özellik de var.

izledim onu, gerçekten o tarz bir film arıyorum:)

the purge: anarchy
the raid 2

Das finstere tal

edge of tomorrow

source code

eksin istiyorsan

suphesiz baskin ve baskin 2 den daha eksinli bir film olamaz.

baskin i aldigimda ilk 4 dakikadan sonra kapatmistim ne boktan film diye.

somradan izledim.
ve olamaz boyle bir sey.
hele baskin iki de sanirim duragan gecen sureler 2 3 dakikadir.

onun disinda hep eksin.

küfretme ama en son 2011 şubatta kullandım. gama iş merkezinin önündeki duraktan binerek belediye otobüsleriyle gittim. 20-25 dakikada bir geliyordu sanırım. 40-45 dakikada gitmiştim. en azından oradan geçerken falan duraktan geçen bir otobüsçüye falan sor. bi de yanılmıyorsam orada bir yerde hareket saatleri yazıyordu.

+ ek olarak bunu buldum: www.ego.gov.tr

442 numaralı belkoair hatları var. gama'nın az yukarısından kalkıyor. havalimanı durağı diye yazıyor zaten. en son 5.25'ti zam geldi ama. nakit yapıyorsunuz ödemeyi. sabah 11 gibi orada olacağınızı varsayıyorum, 10'da binseniz 1 saatte gidersiniz en fazla.

8 lira. Yolu 1 saat gibi düşünün. Normalde 40-45 dk ama ne olur ne olmaz. Yarım saatte bir geçiyor. Kızılay'da GAMA'nın önünde durağı.

N'olur bu olmasın;
www.youtube.com

hayır bu değil nakaratı çok daha damar benim aradığımın.

Cansever - ağlama bebeğim diye aratsana.

fake'in ağababası.

gerçek. o sondaki olay en kötüsü. ama çoğu göründüğü kadar kötü değil emin ol bundan birkaç yıl önce gitmiştim daha sonra hiçbir lunapark zevk vermedi bundan sonra.

şaka yav şaka fake tabii ki.

keşke gerçek olsaymış ya :/

Üstüne kütahya porselen yazmadığı kalmış sadece :(

baya yaratici bir calisma olmus, belli ki fake ama guzel.

belcika'dan gunubirlik paris biraz zor olur. gunun yolda gecer ama.
yalniz, paris icinde gideceginiz yere gore degisir.

once eyfel, sonrasinda sanzelize ve luvr hattinda yuruyecegiz. yer yer metroya da binebiliriz. iste park yeri neresi olur onu bilmiyoruz.

Şanzelize üstünde yeraltı otoparkları mevcut. oradan istediğiniz yerlere yürüyerek bile gidersiniz zaten. olmadı atlarsınız metroya. Metro kartı alırsanız ressamlar tepesine gitmeden dönmeyin.

park yerleri ucretsiz mi peki pazar gunu? ucretli ise ucret nedir?

www.parkingsdeparis.com

sırbistan vize istemiyor zaten. sorun olmaz normal koşullarda.

aynı mantıkla tunustan italyaya geçiym dedim bin dert yaşadım.

araştır öyle git bence.

mümkün.
www.mfa.gov.tr

metroya 1 kez binecekseniz, metro durağından jeton alıp binebilirsiniz. 4 tl galiba.

havalimanı yönüne binip son istasyonda ineceksinzi.

metro nerde tam olarak?

ortada bulunan yapinin altinda. utanma sor metro nerde diye, hemen onunde oldugunu goreceksin

esenler otogarda in. yukarda in ama. sonra orda couch station yazıyo tam ortada zaten görmemen mümkün değil

grindhouse ikilemenin adi, eski filmlere saygi durusu tarzi..

death proof ve planet terror olmak uzere iki filmden olusuyor.. death proof tarantino'nun, planet terror ise robert rodriguez'in..

farkli filmler tamamen, sirasi onemli degil o yuzden

buzzlightyear +1
ama önce deathproof izle, planet terror'u hiç beğenmemiştim çünkü

Ben de tam tersi planet terror'u tavsiye ederim. Death proof biraz sıkıcı ama o da güzeldir.

bildiğim bir zararı yok. ama dini kaynaklarda zarardan söz edilebilir.

Yemekten hemen sonra içilebilir. Ama yemekten yarım saat kadar sonra içilmesi sakıncalı. Çünkü mide ortamı sindirime hazırlanmış oluyor. pişmiş aşa su katmış oluyorsun :)

dotadan da twitchten de izlersin. 4 saat sonra diyor lounge

pardon eki: all starı görmemişim uykudan kalktım :/

cloud9-navi maçı diyo orda?

A Fistful of Dollars'ı izlediysen For a Few Dollars More derim ben.

Alien süperdir ama ilk yarısı aşırı yavaş ilerliyor, Deer Hunter da fazla uzun :)

the sting

Fargo dan basla.

gone with the wind

bilet otomatik geliyordu sanırım here hesaba.dota profiline girip sol üste bak. olması lazım.

var elbette, the international herkese beleş.

Chief Executive Officer

Hukuktaki yeri mesul müdür olabilir. bilmiyorum, fikir yurutuyorum.

Icra kurulu başkanı

officer yani memur. birinin altında çalışıyor. eninde sonunda emir eri. (bkz: chair), (bkz: board)

executive yani sorumluluk sahibi, irade kullanabiliyor. karar alabiliyor.

chief yani baş. karar alabilen memurların en tepedekisi.

bi tür tam sorumlu yönetici işte. ben de çok bilmiyorum çevirerek buraya vardım.

CEO, patron şirketi ile profesyonel yönetim arasındaki farktır. Birinde patron ölünce varisler şirketi batırır diğerinde yeni CEO ile şirket yoluna devem eder. Olay sermayenin kendi adına işleri yönetecek bir vekil ataması.

Şirkette çalışan en üst düzey işçi. Yani şirketin sahibinden bir düşük

En genel müdür gibi düşünmek gerek. Genelde Yönetim Kurulu'nun da başkanı olur. Bazı bazı (nadir) iş sahibinin kendini CEO yaptığı da görülür. Onun üstünde bir işletme, holding, vb sahibi var, altında herkes. Ama tabii ki sonuçta işçi.

en yuksek, maasli calisan kisaca. holding sahibinden sonra gelen birinci kisi oluyor.

genelde ottururler bunlar

madonnanın yagli zencisi

icranın başı COO, chief operation officer olarak geçiyor.

I ve been'in yürüttüğü mantık doğru. şirketin yönetim kuruluna karşı sorumluluk taşıyan ve talimatları şirket yönetim kurulundan alan ve şirketi bilfiil yöneten profesyonel, taşşaklı maaşlı, taşşaklı ikramiyeli ve bazen de hisse senetleri verilmiş kişidir CEO.

şirket sahibinden bir düşük demek tam doğru olmayabilir. çünkü arada yönetim kurulu vardır.

yalnız bu şirketin çok büyük bir şirket olması gerekir. 100 kişilik şirketi yöneten kişi, kendisine CEO diye kart bastırırsa, biraz komik durur. CEO büyük bir şirketler topluluğunun en tepesindeki profesyonel yöneticidir. diğeri GM'dir, genel müdür ya da general manager.

CEO'nun altında, VP, COO, CFO, CSO, CIO, CTO (vice president, chief operation officer, yürütmenin, icranın başı, chief finance officer, paranın başı, chief scientific officer Ar-Ge'nin ya da bilimsel departmanların tamamının başı, chief information officer, IT ve bilgi ile ilgili bütün departmanların bağlı olduğu başgan, chief technical officer, teknik servislerin ve teknolojinin başganı) gibi adamları olur.

Misal, bir şirketler grubunda, COO, CFO gibi unvanlar ya da buna benzer görevler yoksa, misal, nakit akışı ve operasyon da şirketin en tepesindeki kişinin sorumluluğundaysa, bu kişiye CEO denmesi biraz özenti, biraz zorlama durur.

CEO günlük operasyonla ilgilenmez. Strateji tayin eder, büyüme planları yaptırır ve o planların icrasını takip eder. Adamlarına hesap sorar, yönetim kuruluna hesap verir.

Yönetim kurulu başkanı ve CEO'nun aynı başgan olması hallerindeyse, President & CEO diye daha taşşaklı bir kartvizit bastırırlar bu abiye ya da aplaya.

klasik burger whopper hamburgerinin sadece paketini değiştirmişler ama sanki içeriği de değişmiş gibi "proud whopper" adını vermişler.

insanlar ilk önce almaya tereddüt ediyorlar, sanki içinde özel, farklı bir et, sos falan varmış gibi, yerken de "sanki eti biraz daha tatlı" gibi yorumlar yapıyorlar farkı bulmak için ama aslında normal whopperdan hiçbir farkı yok. sonra hamburgerin paketini açıyorlar içinde şunlar yazıyor "hepimiz aslında aynıyız." yani bu whopper hamburgerinin diğerlerinden paketi dışında farkı olmadığı gibi lgbt bireylerin de diğer tüm insanlardan farkı yok demeye getiriyor burger king.

Anladığım kadarıyla eşcinsellikle ilgili "proud whopper" büyük ihtimalle eşcinselliği çağrıştırcak bir şey içinden sonradan çıkan kağıttaysa hepimizin aslında içimizde aynıyız diyor yani kısacası eşcinselliği desteklemek üzere yapışmış bir kampanya. umarım yardımcı olabilmişimdir

Tam yapilan su,

Yapilan etkinligin adi gay pride,onur yuruyusu kisaca.proud-pride la ayni anlamda ama daha cok senden onur duyuyorum gibi kullaniliyor,

Bildigimiz whopper i proudburger diye gokkusagi kagida sarmislar,buda sembollerinden birisi.tadi farkli falan diyorlar ama @legend'in anllattigi gibi ici ayni ve herkes ayniymis ne farki var ki gibi tepki veriyor.

Kisaca disinin ne oldugunun onemi yok icimiz ayni ve gurur duyuyoruz diyor.

Guzel kampanya olmus.

ya 'hmm eti de farkli sanki' diyince aklima geldi, yanilmiyorsam kanada'da da yapiyorlar zamaninda boyle bisi. normalde kare olan bi yiyecek var, onun yeni modelini diamond diye tanitiyolar ama bildigin karenin 45 derece cevrilmis hali yani. insanlara tattiriyolar iste yeni diamond model diye, mm daha lezzetli sanki diyo millet. acaip.

Sırası da doğru, başka filmi de yok.

spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler olenna tyrell spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler spoiler

bilmiyoruz henüz

tabiki büyükanne öldürdü. nerden mi biliyorum Sibel kankam ağzından kaçırdı geçen gece.

spoiler içerir. linke tıklayıp sonra ağlamayın: imgur.com

eksisozluk.com
az araştırın

Aydinlandigim bir duyuru daha. Teşekkürler

olenna tyrell ile margaery ortak yaptılar bu işi.

olenna tyrell kadehe uzak oturuyor zehiri onun atması imkansız. dikkat edin pasta gelince joffrey kadehi margaery e veriyor tam o anda pastacı margaery ve kameranın arasına giriyor. olay orada beyler!!

not: duyuruyu silme hacı dediydi dersin!!

Dizide ne çıkar bilmem ama kitabı söyleyeyim istersen? Hatta söylemeyeyim. Game of thrones başlığına yazdım. Bakarsın istersen

Bildiğim kadarıyla yok

www.epubor.com

öğrendim, arka tarafında 1de kindle 2de amazon yazıyor imiş.

1) Paperwhite alırdım; çok büyük bir fark yok ama paperwhite hem daha iyi çözünürlüğe sahip hem de arkadan aydınlatması nedeniyle daha kullanışlı. (Papaerwhite 2 almalı tabi)

2) 300 lira çok ben n11'den hediye çeki falanla birlikte reklamlı modelinin 0 ını aşağı yukarı o paraya almıştım; şimdi baktım 360 lira.

3) PDF sıkıntı, bunları Calibre ile diğer formatlara çevirebilirsiniz ama hali mulis mobi'nin tadını vermiyor; sağı solu biraz kayıyor. Tabi Türkçe kitapların e-kitap versiyonlarının olmaması olanların da mal gibi PDF olarak satılması ayrı bir eksiklik.

4) Bence yok, Kindle bana göre fiyat performans oranı en iyisi.

ben de kindle almayı planlıyorum,
bu pdflerin calibre ile formatlarını çevirdikten sonra sorunlar devam ediyor mu salihdt?

bu arada
onedrive.live.com
disk.yandex.com.tr

seytan ayrintida gizlidir isimli ekşisözlük yazarının entrysinde gördüm bu iki linki. güzel kaynak. bir sürü mobi.

Calibre gerçekten güzel bir uygulama olsa da PDF'leri süper bir şekilde çeviremiyor. Orijinal mobi kullanırken içindekiler bölümünü göüyor, sayfa numaralarını takip edebiliyor, mesela bölüm sonuna ortalama kaç dakika kaldığını falan görebiliyorsunuz. Ama pdf'ten çevirilerde bunlar ya olmuyor ya da sağlıklı çalışmıyor. Hadi bunlar çok elzem şeyler değiller, sonuçta aslolan kitabı okumak ama bazı PDF'lerde baya baya sorun oluyor, özellikle kitabın OCR yazılımıyla taranması ile oluşturulmuş olanlarda örneğin normalde PDF versiyonunda satır sonunda kelime - işaretiyle kesilip yeni satırdan devam ediliyor ya, kindle'da bu ekranın ortasına falan denk gelebiliyor mesela. Nihayetinde öyle "Bu ne ya okunmaz bu" denilecek şeylerle çok nadir karşılaşılıyor ama karşılaşılıyor sonuçta.

bak bi de bu gelecekmis.

techcrunch.com

doktora git

Nöroloji.

Kapal tünelden, kalp rahatsızlıklarına kadar bin türlü sebebi olabilir. Bir doktora görünmen lazım.

www.itusozluk.com

farklı bi sarılık geçiriyor olabilirsiniz, mesela çocukken hepatit a geçirmişsinizdir, şimdi hepatit b geçiriyorsunuzdur, ya da çocukken geçirdiğiniz hepatit kronikleşmiştir (taşıyıcısınızdır) ve tekrarlıyordur, ya da mesela çocukken viral hepatit geçirmişsinizdir ama şimdiki karaciğer, safra yolları, pankreas vs. ile ilgili bir sorun vardır.
her durumda acilen doktora gitmelisiniz intaniye ya da dahiliyeye.