Ekşi Duyuru

özel bir bankanın gmsindeyim. Son kesilen cezalardan bize vuran olmadı ama bankada birilerinin canı yanması için cezaya da gerek yok :) üst yönetimin canını sıkar ceza daha alt beyaz yaka azar yer maksimum. Onay mekanizmasıyla alınıyor kararlar sonuçta. Daha çok canan yakan şeyler özellikle şu sıra tahsis bölümleri. Çok stresli bişey örneğin bir firmaya güveniyorsun finansalları iyi her şey mükemmel yüklü kredi kullandırıyorsun kredi batıyor. Ve sen tüm yönetim kurullarında bu firmayı savundun verilsin dedin finansallara güvendin vs ama kimsenin umrunda olmaz yüklüyse tutar canını yakarlar. Hiçbir hatan olmasa bile yanlış öngörüden. Ben tahsis alanında değilim asla olmak da istemezdim ama türkiyedeki bankaların işi damat ve bu mevcut ekonomik düzenle çok zor. Canı yanan çok insan olacak diye düşünüyorum ileride.

aslinda tahsisteki ekip diyelim 50 mtrl patlatti ne yapilabilir ki, isten atsan bir anlami yok, calistirsan para geri gelmeyecek

anlayamadigim nokta bu kisim aslinda, cezada da benzer kredi buyuklugu kismini yeterince buyutemedin al sana ceza dendiginde mesela finansmandan sorumlu gmy koltugu kaybetme riski tasimiyor mu?

Ben de batan kredilerin neden battığının soruşturmasını yapan ve gerekiyorsa disiplin kuruluna ceza önerisi ile beraber sevk eden ekipteydim. İşten atsan anlamı yok kısmı için yazıyorum. Anlamı olmayacaksa zaten işten atmıyorsun o kişiyi. Genelde mali tahlilini yapan ve tahsis yetkilisi (yetkili diyorum ama bu kredinin büyüklüğüne göre birim müdürü de olabilir) riski taşıyanlar oluyor.
Sizin görüşünüze göre, kredi zaten battı adamı işten atmak parayı getirmeyecek... e oeki adamın yeni krediler batırmayacağımın garantisi ne? Bu krediyi savunan kişi her şeyi yapmış olabilir. Firma batacaktır, bunu öngörmüştür ama firmadan rüşvet alıp bankayı kredi vermeye ikna etmiştir veya eski müşterisidir, güveniyordur, analizini iyi yapmamıştır. Bana kalırsa en kötüsü, çünkü bu ihtimalde birden fazla kredinin batma ihtimali vardır, adamı mali tahlil yapmayı bilmiyordur. Çünkü bu tahlil işi “hmm kkb’si iyi, asit test oranı 1’in üzerinde, o zaman verelim ya” şeklinde basit bir şey değil fakat ne yazık ki çoğu tahlil bu seviyede daha da üzücü olan, onaya gittiğinde bu kredi teklif formları gm birimleri de tahlili baştan yapmak yerine mevcut tahlil üzerinden baktıklarından krediye benim “körlük” olarak tabir ettiğim durumu yaşıyorlar.

Asıl milyon ve üstü cezalar sorunuza gelirsek, bundan kastınızın ne olduğunu az çok tahmin ediyorum. Bu tarz cezalar genelde bir suçlama ve dava sonucunda veriliyor. Olacak en kötü senaryoda gm gmy seviyelerinin emekliliği veya görev değişimi, daha alt kademelerde ise işten çıkarma olur. Ben farklı bir alternatif görmedim şu ana kadar. Ha belki bir de ceza ödeme sürecinde yönetim kurulunda değişiklik yapılıyordur.

cok tesekkurler oldukca aciklayici olmus

istersen c#'da sana özel program yazabilirim(excel csv olarak kaydeden), istersen vba ile direkt olarak siteden verileri çekip istediğin sheete aktaran program yazabilirim.

nickimin sonuna @gmail.com koyarak ulaşabilirsin. Elimde freelance proje var, bir kaç gün gecikmeli yazabilirim.

mail attim tesekkurler

lnb ya da kablo sıkıntılı olabilir mi?

canagin hassas ayari mi ne ondan okaynakli oluyor sanirim

cevabı kendi kendime buldum;

10 sayının içinde 3'lü ardışıklardan : 10-3+1 (8) tane var.
Formülün doğrusallığı sebebiyle bir sonraki sayı olan 4'lü ardışıklardan : 10-4+1 (7) tane var. Tek tek büyüdüğü için 10 tane ardışık sayıdan oluşan seriden 1 tane olacaktır, toplamı ise (10-3+1)*((10-3+1)+1)/2 (36) tane ortalamamız olacaktır diyebiliriz.

www.idefix.com

Beş para etmez bence(?) eğer işi biliyorsa niye orda sana anlatsın ki? Bilindik şeyleri tekrarlamıslardır.

dostum ahmet mergen'in kitabından başkası işine yaramaz oradan. aslı şafak'ı ya da ali ağaoğlu'nun medyatik yazılarını okumak, inan bu işle ilgilenen adama bir şey katmaz. bahsettiğim gibi, ahmet hoca gerçekten yılların kurdudur. ve teknik anlamda dikkat edilecek kavramları anlatmış o kitapta.

bende vardı bu seri, daha doğrusu bize numunelik gelmişti. hem de birkaç cilt. atmadıysam bir bakayım işte. yardımcı olmaya çalışırım ama söz vermiyorum.

Bana olabilir gibi geldi. Ama acil iniş durumlarında uçaktan indirmiyorlar diye biliyorum. Sizi uçağın içinden aradıysa doğru olabilir. Yok havalimanı binasında bekliyoruz diyorsa biraz sıkış olabilir.

Yogunluktan dolayi sabihaya inmisler iste. Yakit alma geyigini nerden cikarmis ki?

hiç bilgim yok ama
yoğunluktan pas geçti inemediyse belki sabihaya indiğinde yakıt sıkıntısı başlamıştı ?
bi ihtimal atatürkten de tekrar kalkacaktır uçak, yakıt olaynı sabihada halletmişlerdir

bakım varmış, atatürk bugünlerde rekor kırıyor rötarlarda, normalde olmayan şeylerin olabilitesi var.

yeni mi oldu olay? atatürk çok fena şu an. 2 saat rotarlı geldim trabzondan. hava da yarım saatten fazla döndük durduk.

sabihadan atatürke çok uçtum ama boş uçakla, tk sını söyle bakalım

Galiba BJK'nın rakibi ingiltere'den gelen bir takım önce Sabiha'ya inmişti, sonra tekrar havalanıp Atatürk'e inmişti.

@açık hava tımarhanesi, senin o dediğin uçuş mng nin atatürk sabiha uçuşuydu. her gece düzenli o seferi yapıyordu. şimdi baktımta bulamadım.

ucus kodunu bulamadim ama ucak tc-jgp kayitli 738 ve cidden boyle bir ucus gerceklesti. dun aksam 22:20 civari sabiha'dan kalkip 23:10 civari ataturk'e indi. hatta ayni aksam saat 21:00 civarinda farkli bir ucak daha ayni rotayi yurudu. benim aklim ermedi ama bir bildikleri vardir herhalde diyorum.

şöyle, insanları sabihaya bırakıp atatürk'e gidebilir çünkü normalde inmesi gereken yer orası, daha sonraki bir uçuş için aynı uçak kullanılacak olabilir(büyük ihtimalle öyledir) o yüzden gidecektir.

club foot - kasabian'mis.

bu herhalde.

www.youtube.com

edit: bulmuşsun zaten :)

O bölgede uzun süre eksiklik olduğu için ''horizontal(yatay) kemik'' kaybı oluyor ona blok halinde direkt kemik (toz filan değil direk kendi kemiğiniz) ekleser bile geri eriyor dolasıyla ara yüz fırçası ve diş ipi ile gezmeye devam. Diş kaybından en geç 6 ay sonra yapılsa idi bu problem olmayabilirdi ya da daha az olabilirdi. Şu aşamada seviye farkı var düzelmez.

elimden gelse silikon sıktıracağım o bölgeye doldurma amacıyla :)

oldukça rahatsız edici bir durum.

bu arada yine eriyor demişsiniz, uzun vadede implant dişler aşağıya doğru inecek anlamı mı çıkarmalıyım?

Her şey yolunda ve sağlıklı ise temiz bakarsanız 1-2 milimetrik oynama dışında (uzun vadede) bir şey olmaz.

ayarlar - ses bölümündeydi galiba

edit : net olarak oradaymış :)

birden fazla android cihaz bağlı görünüyor zaten, sizinki olmasa gerek o skype portları açık olan.

evdeki diğer telefonlarla beraber toplam 3 tane, kendi telefonumun kablosuz bağlantısını kapattığımda skype isimli olan da çıkıyor listeden, dolayısıyla o ismin benim telefonuma ait olduğu konusunda eminim.

abi aklima gelebilecek en büyük pizzanin maliyeti maksimum 4-5 lirayi gecmiyor, üründen kisma olmaz ondan dolayi da zaten.

Sözlükte bi entryde dominosta pizzalara konula sucuk gibi malzemelerin sayısı standart diye okumuştum. Hep aynı sayıda olmak zorunda imiş.

niye doğrudan ciddiye alınması zor ya. gencecik yaşlarında kaç kişi kanserden gidiyor.

bir kitlede kanser düşündüren şeyler: ağrısız ve hareketsiz olması. ağrılıysa ve elinizle dokunduğunuzda hareket ediyorsa enfeksiyon düşünüyoruz daha çok. her kitle kanser değildir. bence implantla ilgili bir hatadan dolayı enfeksiyon olmuş olabilir. kendinizi strese sokmayın boşuna.

kanser olabilir evet.

kendini hazırla panpa.

Bazen aynı videoları youtube da görüyorum. Bir bak istersen

evet gün içinde çok yavaş online derslere seminerlere bile girilmiyor zaten çoğu hoca iptal etti dersleri etmese bile sınıf doluluğundan giremiyorsun. Gece çalışman mümkünse gece çalış. Ben öyle yapıyorum.

aralık sonuna kadar başvurursan şubatta askersin, aralık geçtikten sonra başvurursam mayısta

emekli maaşın o prime göre belirleniyor

şu an o paralarla emeklilere bakılıyor. sana sıra geldiğinde allah kerim.

1) sağlık sigortanıza
2) işten çıkarılırsanız işsizlik ödeneğinize
3) vakti geldiğinde emekliliğinize

gidiyor. haybeye değil.

ilk sene otomatik atanıyor dersler. aöf öğrenci sayfasına giriş yapınca görebilmen lazım ders adlarını.

su an bolume kayitlarin acik olmasiyla ilgilidir belki ama kendi sayfama geldigimde derslerle ilgili bir kisim yok.

Kendi sayfanıza girebiliyorsanız eğer anadolu üniversitesi açık öğretim öğrenci otomasyonundan;
açık öğretim e-öğrenme hizmetlerine gelin ,giriş kısmından tc kimlik numaranızla giriş yapın daha sonra çalışma alanım diye bir yer çıkacak oraya tıklayın dersleri göreceksiniz.

tesekkurler. dediginiz gibi gorebiliyorum o dersleri ama derse kaydolma mantigini hala cozemedim. yarin bir gun benim vizeye girmem gerekince ben su su dersler icin vizeye girmek istiyorum diye tercih mi yapacagim mesela?

bileti satın alırken de seçebiliiyorsun koltuğunu. öyle olursa check-in yaparken koltuk seçneye gerek kalmadan next next next diyorsun oluyor.

var tabi, seyahat firmalarından, acentalardan falan satılırken oluyor

ama ben bileti alirken ucagin tipi bile belli degildi bileti alirken koltuk secebilir olmam mumkun degil.

Acentalar +1

kediler 4 ayaklıdır masa da 4 ayaklıdır, dolayısıyla kediler masadır.

futbol takımına sadık olunur ilişkide de sadık olunur, dolayısıyla bunlar karşılaştırılabilir şeylerdir.

ancak değildirler.

lakin magazin eklerinde falan insanlar eğlensin diye böyle benzerlikler bulunuyor doğrudur.

biri tek tarafli biri cift tarafli bir iliski. biri hayatinin yuzde 90una yayiliyorsa biri yuzde 1ini belki kapliyor. dusun bakalim yapilabilir mi.

juvee'nin kedi ornegi +1

Şöyle bir benzerliği şimdi uydurdum.

Bir futbol takımına tutku ile sadık oluyor insan. Futbolun sana verdikleri nedir, maç, rahatlama, birçok insanla aynı şeyi aynı anda hissetme gibi şeyler. Dolayısıyla sana verilen şeye tutku ile yaklaşınca seviliyor olabilir ama yetmez. Her sene oyuncu kadrosu değişiyor, her sene tezahüratın içeriği biraz biraz değişiyor (sonuçta 20 yıl önceki seyirci ile bugünkü aynı değil) dolayısıyla buradaki tutku da sürekli bir devinim getiriyor. Yine yetmedi, diyelim oyuncu kadrosu aynı. Maçların sırası da aynı. Ama yine de maçın skoru değişebilir. Bir yandan da umut ve bilinmezlik söz konusu.

Dolayısıyla "Gerçek acıdır, biber de acıdır, gerçek biberdir"den yola çıkarak şunu diyeyim: İlişkide de karşı tarafın sunduklarına karşı bir tutku duymak gerekebilir ve bu tutku da sürekli değişen bir şeylere karşı duyulmalı; bu şey de umut ve bilinmezlik içermeli. Bir de aynı anda 1000 kişinin sevdiği bir şey de olabilir.

Ama bunu inceleyenler vardı, görmüştüm uzunca bir zaman önce. Daha doğrusu iki tutku arasında nelerin salgılanıp nelerin salgılanmadığı gibi bir çalışma vardı. Sosyolojik değil de daha çok nörolojik bir çalışma hatırlıyorum. SOnuçta da aynı yerler tetikleniyordu çoğunlukla, bir iki fark vardı.

@aychovsky demek istediklerimi guzel yorumlamis, tesekkur ederim.

Paşabahçe'de kesin güzel ve kibar bir şeyler bulursunuz. Türk kahvesi fincanı ya da çok şık süsler var uygun fiyatlara.

fırsat sitelerindeki masajların normalden kısa ya da dandik olduğu hakkında şeyler duymuştum ama ne denli doğru bilmiyorum.

fırsat siteleri pek masum değildir.fiyatlar yükseltilir ve ona göre indirim yapılır.Masaj keyfiniz ise bi zahmet paraya kıyın ve alın kaliteli bi yerden.Satışı ya da hizmeti iyi olmayan firmalar veriyor zaten o ilanları oraya.

makineye atıp yıkanamaz mı? yün yastıksa yıkama kokar. bir de yastık kılıfı olmadan yatma. kılıfı yıkarsın.

Yastik kilifi denen bunun icin var. 2-3 gune bir kilif degistirin.

Yastığın üzerine yüz havlusu serip öyle yatın. Havluyu sabah havalandırın ve sık sık değiştirin.

öncelikle yastık koruyucular var. önce bunu geçireceksini sonra da yastık kılıfını.

atalardan dedelerden komşulardn gördüğüm sabah yataktan kalktıktan sonra güneşte bırakıyorlar yastıkları. güneş çok iyi bir çözüm.

ayrıca kumaşlara sıkılan güzel kokular var marketlerde bulabilirsiniz. ütü sonrası kullanılan. markası glade.

ancak öncelikle o kokmuş yastığı ya makine de yıkayacaksınız ya da temizleyiciye vereceksiniz.

sirke gibi kokuyosun di mi kanka?

kulak kepçelerinin ardını iyi yıka len.

yastığı havalandır. balkona güneşin altına koy.

yastik kilifini hergun degistiriyorum ama fayda etmiyor cunku yastigin icine islemis gibi.

havlu fikri hosuma gitti.

o yastık cortlamıştır artık, yenisini al önce. sonra her gün havalandır, güneş görsün biraz.

50 lira ne ya, biz max. 5 tl vermişizdir genelde de 1-2 tl falan. 10 günde bir geliyorlar zaten.

1-2 lira bozukluk verenler bile oluyor. Ben şahsen 5 lirayı uygun görürüm, fazlasını vermem. 50 lira çok geldi gözüme. Ramazan'ın başında, sonunda ve ortasında topluyorlar sonuçta para.

50 lira atarsan arkandan "gerizekalı 50 lira attı ahaha" diyebilir dayı. dikkat et bence :D

50 nedir arkadasim.

illa vereceksen 5 yeterli.

5 tl iyidir. Hele de oruç tutmayınca, sadece geleneğe saygı gibisinden veriliyor zaten...
Kolayda para yoksa 1-2 tl bile olabilir. (Bence ideali bu zaten ama davulcular dudak büküyor böyle verince).

5 tlden fazla verme. kaç tane ev gezicek o adam, kaç evden para toplayacak. ki yaşadığın yerin belediyesinden de para almış olabilir.

ben oruç tutmuş olsam bile böyle bir geleneğe karşıyım. gürültüden başka bişey değil.
mümkünse kapıyı açmam. boşluğuma gelir açarsam 5 tl veririm.

1-2 tl değil ama 50 de değil.
5 ver 10 ver, nasıl istersen.

Ya amına koyim yeni mi çıktı bu adet? Sikerim davulunu amk sanki sözleşme yaptık. Ver 5 lira gitsin 50 lira nedir? İlla 50 vereceksen kalan 45'i de öğrencinin birine falan bayram harçlığı diye ver. Sikmişim davulunu ya. Davulunun amına koyayım amk.

bizim burda (ataşehir atatürk mah.) davulcu falan yok o yüzden rahatım. ama davulcunun olduğu bir yerde otursam kapıma geldiğinde bırak bahşiş vermeyi küfür ederim ya da şerefsizi rencide etmek için 10 kuruş falan veririm. 50 tl nedir la?

Bugün geldiler. Normalde 5 lira, 10 lira falan veririz ama girişteki tezgahın üstünde 20'lik vardı. Onun nasibindeymiş diyip verdik, hem bayram harçlığı.

50 lira düşünen biri olarak cömertliğinden dolayı tebrik ediyorum.

oruç tutmadım, kusura bakmayın, diyin. o 50 lirayla da, fakir bir öğreniciyi doyurun.

dostum lütfen verme. ufak da olsa seneye sahaha karşı rahat etme umudumuzu kaybetmeyelim ;)

yok gibi ufak bir fark vardır. teknolojik altyapı upgrade edilir zaten, bütün eski tarz kokpitler glass kokpitlere upgrade edildi geçmişte.

hiç kabus görmenize gerek yok. bir çok ülkenin bütün filosunun yaş ortalaması 15 civarında, hatta daha da fazla. çoğunun son kazaları hatırlanmıyor bile.

işin uzmanı olmamakla birlikte, zannetmiyorum. arabaya ya da otobüse benzemiyor uçaklar, milyon tane prosedürü var. sürekli olarak bakımları yapılıyor, güncellenebilecek her şey güncelleniyor vesaire. zaten böyle olması çok daha mantıklı ve gerekli. bir arabanın maliyeti 10 binse uçağınki 1 milyon falandır herhalde, "modası geçti aq yenisini yapalım" demiyordur firmalar.

Ne eski ucaklar kullaniliyor dunyanin hertarafinda. Bazi teknolojiler zaten yonetmeliklerde sart kosuldugu icin gerekirse upgrade ediyorlardir heralde.

şunu da eklemek isterim, bu upgrade'ler sadece teknolojik degil. mesela 20 senelik uçakları olan southwest, yeni uçak almak yerine filosunun motorlarını değiştirme yoluna gitti.

tüm gerekli upgrade'ler yapılır hatta yukarıdaki gibi yenileme işlemleri dahi yapılabilir.

günde 30,000'den fazla uçuşun yapıldığı abd'de ortalama yaş 15 civarı.

yok,

uçaklar düzenli periyotlarda komple yenilenir. çalışsın veya çalışmasın bazı parçalar saati gelince değişir.

(bkz: overhaul)

eskiyen otomobillerin genelde arızası motordan olur. yani eskidiği için kapısı düşen otomobil çok nadirdir. uçak motorlarında da belirli sürelerde değişmesi gereken parçalar vardır dolayısıyla uçak 15 senelik olsa da motorunun kritik parçaları sıkıntısızdır. elektronikle ilgili yeniliklerin ise aktarılması nispeten kolaydır. yani özetle uçağın sabit parçaları zamandan çok fazla etkilenmez. etkilenecek parçalar da sık sık değiştiğinden sorun olmaz.

Savaş uçakları bile modernize edilerek 30 yıla yakın süre kullanılır.

1. yaptığı işi seviyordur
2. şefi / müdürü pamuk gibidir
3. aldığı maaş tatminkardır
4. shiftleri rahattır, o da denize vs girebiliyor, az da olsa tatil yapabiliyordur.

ilk etapta bunlar geldi aklıma.

voyage da bir barmenle konuşmutum geçen yaz. g*tlerinden kan aldıklarını söylemişti bana. tabi böyle demedi ama içinden çıkan anlam buydu. 'istersek iyi davranmayalım, canımıza okuyorlar' da demişti. ama ücretleri de iyidir mutlaka. bir de öyle bir otelde çalışmış olmakta var tabi. ama iyi niyetli Türk müşterileri çok seviyorlar ve artı özen gösteriyorlar.

edit: her 5 yıldızlı otel böyle değil. ultra her ey dahil konseptinde olanlar böyle. ayrıca bu otellere adım attıktan sonra çıkana kadar tek kuruş harcamıyorsun. he girerken sağlam bir miktar bırakyorsun o ayrı ama verdikleri hizmet muhteşem.

bir insanı zorla yardımsever yapma fikri aklıma hiç yatmadığı için patron/çalışan ilişkisi tarafını kabul edemiyorum.
neredeyse günün 10 saati sıcağın altıda çoluk çocuğa içecek taşımanın da malesef sevilecek bir tarafı yok.
geriye sadece yüksek getiri ve kariyer planlamasında şık duran bir cv eklentisi kalıyor sanırım.

Turist karilar "ar yu seks" diyince verdiginden.

Genellikle insanlar yüksek maaş demiş ama gülümsemek zorundalar. Zaten gülümsemek, bir yerden sonra alışkanlık yapıyor, sen de zevk almaya başlıyorsun. Çünkü gülümsediğin insan sana iyi davranıyor, iyilik görünce mutlu oluyorsun filan.
Çok polyanna gibi davrandım sanırım ama bende öyle oluyordu garsonluk yaptığım zamanlarda. Patronla bir şeyler konuşmak zorunda filan olmasam çok zevkli geçiyordu günler.

bir turizm çalışanı olarak söyleysbileceğim ilk şey işinı severek yapmaktır. motivasyonun yüksek olması da önemli. ama asıl kural şeflerin gülümseyin telkinleri. tabi tip beklentisi dd önemli. ayrıca herkese önerim hizmet sektöründe çalışanlara kölenizmiş gibi davranmayın. siz de gülümseyin. bir şey isterken emretmeyin. size gelen ürünün içinde ne olduğunu asla bilemeyebilirsiniz...

şimdi öncelikle, öğrenciyim ve yazın otellerde barmenlik yapıyorum. şefleriniz size gülümsyin der. fakat gülümsemediniz diye kimse size bir şey demez. insan işini severek yapıyorsa, müşteri kibarsa, şefi onu sıkıştırmayıp rahat bırakıyorsa, otel müdürleri iyi niyetle yaklaşıyor, çalışma saatleri uygun, maaşı iyiyse zaten bi insan gülümser. fakat insanın içinde olacak. müşterinin emir verme gibi bir hakkı vardır. fakat bunu kullanmanızı tavsiye etmem. emin olun bir gülümseme veya bahşiş sizi ilgi manyağı yapar. göremeyeceğiniz deneyimler yaşatabilir. bu yüzden otel personelini iyi süzün ve ona göre davranın. şunu unutmayın. palyaçolar hariç kimse yaptığı işte gülmek zorunda değildir.

kaymaz, ben öyle yapıyorum

kaymaz ama koordinasyon bozukluğu olur, yanlışlıkla fren yerine gaza basma gibi vakalara sebep olabilir. onun yerine hızlıca frenden çekip gaza basmaya alışmaya çalışın.

O sol ayagi kullanma isinden vazgecin.koordinasyonu mukemmel bir insansan ok ama giderken yanlislikla sol ayakla basarsin frene cama yapisirsin.cok dik bir yokus degilse arabayi gazla devirde tut kaymaz.acemiysen egimli bir yerde buna calis,cok dik yokus beklemeli bir alansa el frenini kullan.

el freni +1

el freni çekiliyken viteste normal kalkış prosedürü uygula. debriyajdan çekerken gaza bas hafiften. araba ileriye doğru yeltenince el frenini indir.

otomatik vitesli araçlarda (özellikle eski teknolojilerde) gaz ve frene aynı anda basmak şanzımanı bozuyormuş. Ustasından duymuştum.