Ekşi Duyuru

bakanlıkta çalışan kariyer meslek memurları zamdan önce 30k alıyordu. Asker polis zaten en az 30 alacaktır bu durumda. Öğretmenler ek ders hariç 22-23 alıyor sanırım emin değilim. ama ek ders vs ile 26-27 ye çıkıyorlar sanırım. Bu maaşlara %50 ilave ederseniz zamlı maaşlara ulaşabilirsiniz

Memurlukta kademe diye bir şey var. Başlangıç seviyesi biri değildir onlar. 15 yıl üstü kıdemi olanlar için olabilir

Başöğretmen unvanına sahip öğretmenin ek derssiz çıplak maaşı 42 küsür oldu.

Net.

o maaşların hepsi o ünvandaki en üst noktadaki insanların maaşları. yani en az 10-15 yıllık bir öğretmen o parayı alır. diğerleri çok daha az alacaktır.

Biraz önce bir sitede gördüğüm kadarıyla 1. derece 4. kademedeki öğretmen maaşından bahsediliyor. 28 yıllık öğretmen yani.

sormak istediğim, nasil net oluyor, kademeli vergi yok mu aydan aya artan? bu deger ortalama mi?

memurların brütle işi yok ki. Özel sektörde bile, bugün işverenin 42 net için atıyorum 55 brüt ödüyorsa, yeni dilime girince 65 brüt ödüyor olabilir. Onlar hesaplanıp ödeniyor. İşçi net alıyorsa eline hep aynı para geçiyor.

yıl sonuna doğru vergi diliminden dolayı ele geçen para düşüyor elbette.

annem öğretmen ama bordrosunu hiç görmedim tabii. Fakat yıl sonuna doğru vergi dilimini geçince memurların aldıkları para düşüyorsa bu daha büyük skandal bence :) Cidden öyle mi net bir cevap alabilir miyim?

edit: maaştan vergi kesilmesi ayrı konu, brüt maaşın her ay aynı olup yıl sonuna doğru eline geçen net maaşın değişmesi ayrı konu.

Gecen sene en dusuk ogretmen maasi 30 bin diye haber yapiyordu a haber. O sirada ele gecen para 21 kusurdu. Ordan hesaplayin artik ne kadar dogru.

@nhk Hacı vergi dilimine girince maaşın değişmesi brüt işte. net dediğin maaş vergiden etkilenmez her ay aynı maaşı alırsın.

Öğretmen olarak cevap vereyim. Devlette 4. Yılım hiçbir zaman tv deki maaşları almadım. O maaşlar 25 yıl üstü eşi çalışmayan 6 yaşından küçük iki çocuğu olan öğretmenin maaşı olarak hesaplanıyor genelde. Halbuki işe yeni başlayan öğretmen şuan 23 bin liranın altında alıyor. Yani maaşı yüzde 50 zamla 33-34 bandına gelecek. Tabi bu vergi dilimini geçene kadar. Daha sonra kademeli olarak düşecek. Ek ders mevzusu herkes için aynı değil mesela bizim okulda aylık 1000-1500 lira ek ders alan öğretmenler var. Çünkü girecek ders yok. Bunun yanında 6000 lira ek ders alan hocalar da var ama 40 kişiden 3-4 tanesi yani. İdareciler ise her zaman full ek ders alır.

@nhk

devlette doktorum. Evet yıl içinde aylar ilerledikçe vergi dilimine bağlı olarak aldığımız para azalıyor. Bu kişi vergi dilimine girdi, brütü artıralım mantığı olmuyor yani.

her ay vergi dilimi değiştikçe daha az maaş alıyorum +1

Ozeldeki gibi yilin basinda 40 aliyorsa yil sonunda 30 aliyor gibi bir durum soz konusu degil memurlarda. Yilin basinda 40 aliyorsa sonunda 39 aliyordur.

ben olsam binance kullanırdım.

Dövizcilerle bir konuşun. Benden 2 kere para kazanma, birini vereyim de. Kabul edebilirler.


.

binance e isvicre frangi nasil atacagim?

Binance’ın yapacağın işlemlerden aldığı komisyonlardan %20 indirim demek o

evet ama nasil anlayacagim tam komisyon mu veriyorum indirimli mi veriyorum diye?

al sat ekranında fiyat girdiğin alanın sağ üst köşesinde komisyon yazar ona tıkla açılan pencerede komisyon durumun (vip 0-12-3.) ve kaç indrim uygulandığını görebilirsin.

arkadaki tepeyi ve bayragi taniyan olabilir diye dusundum

gümüşlük diyerek arttırıyorum

bodrum gümüşlük, eminim.

storage.kucukoteller.com.tr

tesekkurler

1 ay önce gittiğimde dikiyorlardı.

Var çok güzel her zamanki gibi

şirince.

Izmir merkez :) alsancak, guzelyali, kemeralti gezersiniz, kordon'da deniz keyfi, inciraltinda yuruyus, sahilevleri'nde biraz daha yuruyus, asansor, teleferik, karsiyaka.

yok gorduk oralari diyorsaniz eski foca

Foça'da 1 lira olan şey Alaçatı'da 5 lira.. Foça daha mantıklı :)

izmir tarih diye bir app var onu indirin rota oluşturun. dinleye öğrene gezin :)

steamcommunity.com

Aile kütüphane paylaşımı yapabilirsiniz.

Cimer.

nick’i ne sözlükte?

kesin bir kişi hakkında yazmışsınızdır.
ben öyle çok çaylak oldum çünkü.

en son danla biliç hakkında yazdığım hakaret içermeyen bir entry sebebiyle atıldım sözlükten.

birileri g*tünden korkuyor.

AİHM

tüketici haklarına şikayet et. arkasını bırakma. hatta şikayet etmeden önce şikayet edeceğine dair tehditler et. aynı fiyata daha donanımlı televizyon almak için uğraş. süreçte ne kadar yırtık davranırsan senin faydana olacak. yoksa bu ibneler üstünü kapatmak için elinden geleni yapar.

Kendilerine ayırdıklarını sanmıyorum. Muhtemelen yanlışlık olmuştur.

Stok hatasıdır, neye dellendin bu kadar? Paranı gasp etmeyecekler sonuçta. Siparişi iptal edip para iadesi yapmak gayet yasal ve standart bir durum.

gani gani

Merhaba. Hayri usta.

kotadan düşmeyen ama bağlantıyı 2-3 mbps düşüren tivibu ev paketi kullanmaya başladım.

kendi smart tv si var evet tivibunun ama bana hitap etmediği için kullanmıyorum. evet kendi içeriği dahilinde internete girebiliyorsun.

Cihaz o kadar yavaş ki istediğin bilgiyi fiziken o bilginin bulunduğu sunucunun ülkesine gidip alman daha hızlı olabilir.

sahilde kahvaltı yapabileceğiniz bir çok yer var.

Albatros-Kordonboyu tarafinda Green House Cafe ve Hukilau guzel bir yer olabilir. O yol boyu bircok yer var zaten. Begenir gecersiniz birine. Ne ozledim oralari.

evet odeyeceksiniz.
evet oyle gorunuyor.
borc silinmez, faizleri silinir, o da silinirse yani torba yasayla oldugu gibi.

GSS yapsa ve evinize birkaç bin lira giriyorsa, ev araba varsa yandiniz zaten.

Sırf nakit girişi üzerinden hesaplayabilirsiniz kendiniz. Nette var. Toplam geliri evde yasayan kişi sayısına boluyosunuz vs.

Bir de benim erkek arkadaşım hesaplatirken evde yasayan üni öğrencisi erkek kardeşini gelir hesabında kisi olarak saymamislar. Doğal olarak primi yuksek çıkıyor.

Ödemeye niyetiniz varsa geliri az, tek yasayan bi tanıdığınız varsa ikametini oraya aldirsin. En azından düşük prim çıkar.

Ben hükümetin bu konuda geri adim atacağını sanmam. Muhalefetin bile umrunda değil. Ama olaylar olur, hükümet değişir, belki borçlar silinir. Ödeyip odememek size kalmis.

lieutenantmono +1

Ayrıca lisans eğitimine bağlı. Örneğin bir bilgisayar mühendisi full time çalışıp yüksek lisansa gittiği günün karşılığında cumartesi çalışabilir.
Öte yandan büyük kurumsal firmalar bu davranışı destekler ve maaş kesintisi yapmazlar. Yüksek lisans bedavaya gelir :)

2 tekerlekli valiz seklinde kullanabilecegin gibi duz zeminlerde, cok daha az enerji harcayarak 4 tekerlegi birden kullanabiliyorsun iste.. mis..

düz zeminde gitmesi için elinle hafifçe dokunman yeterli. ağır olsa da kolayca taşıyabiliyorsun. aslında sen taşımıyorsun, o kendini taşıyor, biz direksiyona geçiyoruz diyelim.

ustune binebilirsin.

iki tekerleklilerde oldugu gibi, egip agirligin birazini yuklenmek yerine egmeden surukleyebilirsiniz, duz zeminler icin cok rahat fakat egimli bir yerde sabit tutamiyorsunuz ya da otobuse metroya bindiginizde falan kayip gitmesin diye surekli tutmaniz ya da yan cevirip koymaniz gerekiyor.

gecen gun aldim bi tane bundan, ortada da bi tane oynayan tekerlegi var 5 tekerlek yapmislar. henuz ucakla yolculuk etmedim ama marketin yaninda bi yerden aldim, tabi market cikisi oldugu icin icine supermarket torbalarini (gulle gibi agir iki sirt cantasi icindeydiler) koyduk. cok agirken dahi kaymak gibi yolda cok guzel gidiyo, yani havaalanlari vs. icin ideal. ama sokaktaki "normal" bozuk yollarda gotururken yon verebilmek ve kontrol edebilmek icin biraz kol/bilek gucu istiyor. bozuk yollarda gotururken cekcekli olanlari yonetmek daha kolay gibime geldi.

google sürekli değiştiriyor kriterleri. bunun da etkisi olabilir.

bence sebeplerinden biri url değişikliği, google daha eksisozluk.com şeklindeki domainleri indexlemedi tam

kendi sayfanda sağ tarafta radar diye bi şey var orda sana başkalarını öneriyo. bunun dışında bi yolu var mı bilmiyorum.

birisi reblog ediyor sayfanda beğendiği şeyi, sonra onun arkadaşları görüp senin sayfana da bakıyorlar ve hoşlarına giderlerse takip ediyorlar.

etiketler. etiket kullanınız.

başlangıç olarak birkaç kişi takip etmen gerek. takip ettiğin kişiler de genelde seni takip ediyor. oradan adını duyurmaya başlıyorsun. bir de evet, gönderilerini bol bol etiketle.

uzun bence. boyunu yaptırmadan bende de böyle duruyor.

biraz uzun.
converse giyersen tamam ama başka türlü ayakkapnan olmaz gibi.
bilemedim.
biraz uzun.

uzun&çirkin

tinyurl.com

Bu gece organizasyonunu bir arkadaşımın yaptığı boğaz gecesi bot turu var. Fix Menü+Sınırsız içki Balkan müzikleri ( suzan kardeşler ) yapılacakmış katılmak isterseniz uygun fiyata ayarlarım size

kim demiş adlandırılamıyor diye?

tv izlemek de değil mesela? zaman öldürüyor diye bence. diğerleri ile vakit geçirirken biraz edinim oluşuyo bi şekilde.

bilgisayar oyunu oynayarak para kazanan insanlar olabiliyorsa hobi olarak da kabul edilebilir bence.. hobi değildir diyenin alnını karışlarım..

gayette hobidir yahu. bir counter strike, bir fm dedin mi hobidir o.

günde 150 saat oynayıp hiç bilgisayar başından kalkamıyosan, başka hiç bişi yapamıyosan hobilikten çıkmıştır diye editleyeyim cevabımı. o yüzden hobi demiyorlardır.

bilgisayar oyunu oynayan kişilerin bu konuda yeterli açıklamayı yapmamış\yapamamış olmasından da kaynaklanıyor olabilir. televizyon gibi bir kullanım amacı var. tembelleştiriyor gibi duruyor ama aslında gayet zihni de açıyor. hatta ileride hepimiz bir şekilde bu tarz simülasyon oyunlarla vakit geçireceğiz ya da işimizin bir parçası olacak. neyse konuyu dağıtmadan; bilgisayar oyunu oynamak ve bunu sevmek hobidir. gayet teknolojiktir ve pek çok hobiden de faydalıdır. elbette ne tarz oyunlar oynadığınız da etkili. mesela kitap okumak da bir hobi ama çeşitlerine göre insana bir şeyler katıyor. mesela kimya ile ilgili kitaplar okuyan biriyle sürekli teksas tommiks tarzı şeyler okuyan insan aynı frekansta ilerlemiyor.

2) daha piyasaya cikmadi ki turkiye'ye gelsin? hele bi sakin. ayrica piyasaya ciktiktan sonra da uzun surer gelmesi.
1) oynanistan cok fark etmiyor ama kollar fark yaratiyor. yetilerinizi tamamen kaybetmeseniz bile kollar arasi farktan oturu bocalama yasayabilirsiniz ama sirf bu yuzden oyun konsolunu farkli almayi dusunmek "acaip" bir durum olur.

slimin slimide mi çıktı ? slim kasa geldi yahu türkiyeye , yoksa bahsettiğiniz farklı bi slim model mi var benim bilmediğim ? 2. sorunun cevabı evet yani : www.vatanbilgisayar.com bu değil mi slim kasa ?

1 hakkında bişi diyemiycem ama bence ps3 al , xbox ın türkiyede hem garantisi yok hem de çabuk bozulan bir konsol diye biliyorum

kolay gelsin

keklenmemişsiniz, oradaki 50 Hz. şehir beslemesinin frekansı.

50 Hz şehir elektriğinin frekansı??
başka ülkelerde de 60 Hz??

bildiğim kadarıyla 100 hz dediği saniyede görüntüyü tarama frekansı. yani televizyonun sağ üst köşesinden sağ alt köşesine kadar saniyede 100 kere tarıyor. hani televizyonu kamerayla çekerken bir şey kayarmış gibi olur o kayma işte...

televizyonun arkasında yazan ise elektrikle ilgili bir bilgi. Sizinle alakası yok.

tv arkasındaki sebeke gerilimi/elektrikle ilgili bilgi, tv nın ozelligini oraya yazmazlar zaten.

amerkada 110v 60hz dir mesela, avrupada 220-230v 50 hz dir fln fln.

metastaz denilen dokular arasındaki taşınma bedenin bir sistemler ve maddeler bütünü olmasından kaynaklanıyor. yani mesela lenfoma çok hızlı yayılıyor çünkü yayılabilme kanalları vücudun her yerinde bulunuyor. bir yol lazım yani yayılma için. mesela kan, sıvılar, doku (aynı tip hücreler mesela deri), kemik vs.
belki virüs değil ama dnası dönüşüme uğramış bir hücre. ve dokunduğu hücrelerin dnasını da bozuyor. bu şekilde yayılıyor. virüs dediğiniz şey de bakteri gibi canlı değildir zaten. dna dır. cansızdır.

daha doğrusu hücrenin dnasını bozan ve hücreyi yanındaki diğer hücreler için zombiye dönüştüren bir "şey" kanser. :) bu bozulmanın dışarıdan bir etki mi yoksa beden içi bir durum mu olduğu araştırılıyor hala.

bazı kanser türlerinde bulaşıcı durum olduğu düşünülüyor mesela rahim ağzı kanseri gibi.
ama daha bilgili arkadaşlarım daha yeni bilgileri yazacaktır. bir de tabi radyasyon gibi hücre bozulmasına yol açan etkenlerin bir kısmını biliyoruz artık.

son edit: aralara bişiler ekledim.

senin için biraz araştırdım ve bazı anahtar sözcüklere ulaştım.
onkojenik
oncogenesis
oncovirus
bunları bir araştır özellikle vikiden :)

Kanser tek bi tane hastaligin adi degil.

Vucutta mesela 200 cesit doku varsa, belki bunlarin 2000 cesit kotu huylu hastaligi var. Sayilar kafadan atma. Daha az da olabilir, daha cok da olabilir. Ama cok var ve bunlarin her biri ayri ayri, bagimsiz birer hastalik.

Halk arasinda, hepsine birden kanser adi verilmis. Bilgisizlikten oluyo tabii. Acip okursan, boyle olmadigini sen de gorursun. Yani kanser diye bi tane hastalik yok, yuzlerce, belki de binlerce farkli hastalik var.

Bunlar arasinda gercekten viruslara bagli olanlar var. O agiz kanseri, dil kanseri saka degil. Serviks kanseri de o sekilde.

Mesela en bilinen ornek su:

en.wikipedia.org

Biraz okursan, sebepler arasinda meshur bir virusten bahsedildigini gorursun.

Ama vucutta bir noktadan baska bir noktaya atlama virus araciligiyla degil, dogrudan, kan ve lemf araciligiyla, bazen de komsuluk nedeniyle oluyor.

Nasi yani? Kanser hucresi kan dolasimina karisiyor, gidiyor, baska bir yeri mekan ediniyor, orada yerlesip orada cogalmaya basliyor.

Evcil hayvan kanseri ve sahibine bulasma konusunda bi sey bilmiyorum.

Ama sunu biliyorum: AIDS, on yillardir maymunlarla ciftlesen Afrikali insanlara gecti once. Sonra oradan da dunyaya yayildi. Dunyada ilk tanimlandiginda sene 1981 gibi bi seydi. Ama Afrika'da on yillardir biliniyordu.

AIDS'in sebep oldugu tumorler yani kotu huylu urlar da var. Adlarina ozellikle kanser demiyorum. Cunku kanser degil ama kotu huylu. Diger bir deyisle habis.

Ozet: Kanser tek bir hastalik olmadigi icin, "kanser bulasici mi?" sorusu yanlis bir soru. Ama insandan insana veya hayvandan insana gecen viruslara bagli olarak gelisen kanserlerin varligi da biliniyor. Dolayisiyla soruyu "Kanserler, daha dogru bir deyisle, habis hastaliklar arasinda, virusa bagli olanlar ve boylece bulasici olanlar var mi?" seklinde sorarsan, cevabi, evet var olur.

beyoğlu karakolunun tam karşısındaki sokaktan sapıp, ilk sağa dönerseniz karşınıza bir otopark çıkar, heh işte onun hemen yanında var bu dediğiniz yerden, ancak o mudur bilemem, ama gezmeye değer.

(bkz: çukurcuma)
(bkz: halep pasajı)

beyoğlu aslıhan pasajı ve aynalı pasajına giderseniz aradıklarınızdan zibilyon tane bulabilirsiniz.

burda bi tane makro var: download.cnet.com

önce textbox'ın olduğu excel dosyasını açın. sonra bu zip'in içindeki xla uzantılı dosyayı açın. eklenti menüsü belirecek sizin excel dosyanızda. o menüden normal find&replace gibi bir şey çıkıyor. 7 günlükmüş.

gngr.wordpress.com

burdakileri yaptım sorunsuz izliorm su an

beyazıt ta Çorlulu Ali Paşa Medresesi
www.facebook.com

taksimde kallavi var.. galatasaray lisesini geçince sağda starbucks'ın olduğu sokağa girince sağda 4. katta.. en üst katının manzarası fena değil..

tamamiyle tahmini konuşacağım. sadece barlara özel satıyorlardır onları biracı şirketler. yani ruhsat muhsat olmadan tekil satılacağını sanmıyorum. ama tamamiyle uyduruyor da olabilerim.

fiyat konusunda bir bilgim yok ama genel distribütörlerden temin edilir. en yakın efes tuborg ya da sevdiğiniz bir yere giderek temin edebilirsiniz diye düşünüyorum

aynen öyle birahane ruhsatı gerekli başka türlü alamazsın o dediğini ayrıca alsan bile onu karbonuydu, çeşmesiydi derken baya bi tuzlu gelir..

efes ile tuborg arasında fark bulunmakta ve efes tuborg ile kıyaslanınca daha seçici davranıyor fıçı ve birasını sattırması konusunda asıl konuya gelecek olursak. tuborg fıçı 150 tl civarında ayrıca fıçının depozito fiyatı var ortalama 20 30 arası. ayrıca tek başına fıçı bir işe yaramaz malesef. from brain to fingers'ın da dediği gibi çeşmesi var. ayrıca biranın o kadar soğuk akmasını sağlayan hava tüpünü de satın almanız gerekir ki bu da hayli masraflı olacaktır. ankarada yaşıyorsanız kişisel olarak gidip konuşup anlaşma sağlama ihtimaliniz olacak bir kaç yer söyleyebilirim.

Merhaba.

Sadece fıçıyı alıp içerisinden birayı çıkartmanız mümkün değil. Neden diyeceksiniz.

Fıçının içerisindeki bira normalde sıcak vaziyette, önce üzerindeki kilidi kırıp ters vaziyete getirmeniz gerekir ki tek seferde bitirmelisiniz. Normal şartlarda birahane veya barlara verilen biralar tesis halinde kurulur. Yani soğutucu kısım olan serpantin, kule, fıçı üzerine monte edilen kilit kolu ve co2 tüpü. Bira, tüpten fıçı içerisine basılan co2'nin etkisi ile soğutucu serpantinde mevcut bulunan soğuk su içerisindeki kendine ait borulardan geçerken soğur ve kuleden bardağa alınır. düzeneğin çalışma şekli budur. Bir 50 lt'lik fıçıdan da 115 bardak (50cl) bira çıkar.

Sonuç olarak düzenek olmadan o fıçıdan bira çıkartamazsınız.

e şöyle şeyler var pompa gibin:

cgi.ebay.com

fıçıyı da buz dolu birşeyin içine oturttunmuydu olmaz mı?

bir keresinde de ben o fıçının üzerindeki buton gibi şey e anahtarla bastırmıştım gayet üzerime başıma fışkırmıştı bira...

hatta içmeden iki gün önce buz dolabının raflarını çıkarıp içine koysan fıçıyı soğumaz mı ki?

allah seni inandırsın geçen gün ben de aynı seyi düşünmüştüm. acaba böyle 50litrelik fıçı daha hesaplı olmaz mı diye. fakat arkaşlar mantıklı seylerden bahsetmişler, ucuz olacağına aksine pahalı bile olablir. bence en iyisi bursa metro gibi yerlerden gidip toptan şişeyle falan almak sanırsam

yakaya bakılır. pantelonda ise kokmaya başlaması ya da çamur olması bir sınır oalbilir bilmiyorum :/

gömleklerin falan koltukaltını koklarım ben, pantolonda da içini..
kokuyorsa pistir işte, daha net bi kontrol yöntemi bilmiyorum.

kot - 3-4 giymede max
gomlek - max 2 kere, yaka; olmadı utusune bakarım
kazak - 3-5-7 gunune gore.
hırka - giymem.

koyu renk kazak ve kokmuyor diyelim?

Genelde 1 hafta giyiyorum pantolonlarımı falan hani böyle fazla dışarı çıkmazsam üstüne başına bişey sıçramazsa, zaten görülebilir çamur kir varsa direk atıyorum, eğer haftada 3 günden az giyersem 2 hafta da gideri oluyor. Hani net bi kirlenme olmadan atmıyorum genelde.

Gömlek, kazak, hırka kullanmıyorum bunları geçebiliriz. Evet

hem enerji tasarrufu hem de giysilerin sağlam kalması için pantolon, kazak ve hırka gibi giysileri sık yıkamamakta fayda var. gömlekler içe değil t-shirt üstüne dışa giyilmiş ve ter kokmadıysa 1-2 kez daha yıkanmadan giyilebilir. yıkamak yerine ters çevirip balkona asıp havalandırmak tercih edilebilir. pantolonların paçasına yalnızca bir kaç damla çamur sıçramışsa kuruyunca fırçalanıp yeniden kullanılabilir.

birşeyi birden fazla giymem. bir kere giyinince, çıkardığımda çamaşır sepetine gider.

kazak pek sık yıkanmaz. zaten kazağa sindirecek kadar terlemeniz zor. örgü ve yün gibi şeyler teri emmez çünkü. içine penye bi tişört ya da atlet giyerseniz kazağınız uzun süre terden filan etkilenmez kolay kolay.
kazak sık yıkanınca yarım senede ölür gider.

kot 3-4 giymede yikanmaz, en seyrek yikanmasi gereken seydir :/ bozulur yoksa
tam ne derler oraya "ag yeri" orayi koklicaksin :s iyrenc kokuyosa kirlidir, onun disinda camur mamur da kirlilik gostergesi tabii
gomleklerin manset ve yakalari siyahlasir
kazaklar da kokar ya da etiket kismi siyahlasir yakanin icindeki

+ yikama her tur kiyafetin durusunun icine eden bi etkendir, mumkun oldugunca az yikamak lazim
koksun demiyorum tabii yanlis anlasilmasin
ama normal sartlarda 2 giymeyle bi tisort bi kazak yikamak yanlis

pasaklı cisterna

kirlenince, yün kıyafetlerin kokusu değişiyor.
kot pantalonların rengi, gömleklerin kol ve yaka içleri renk değiştiriyor.

hic de diilim!
camasirlariniza kirlenmeleri icin biraz zaman verin :/

c:/'nin içinde rapor olabilir.

birçok dosya var o klasörde? hangisi acaba?

www.tish-o.com.tr

tabii markadan markaya değişebiliyor bu ölçüler ama tish-o'nunkiler standart kabul edilebilir özellikte..

polisi arayın tabi. hastamız var kafamzı skty diin.

ver adresi hocam araba alarmı sürekli ötüyor, sahibini bulamadık deyin. birde kuşkulanıyoruz hırsızlıktan falan diye. onlar bir koşu gelirler, polnetten plaka sorgusundan araç sahibini bulabilirler. tabi bu anlattıklarım için memurların keyiflerinin yerinde olması da gerek. ;)

Silecegine sevginizi belirten ufak notlar ilistirin.. st.bit.ly

polisi arayın. polis amcalarda alarmı susturacak çeşitli materyaller mevcut. alarm şifresi mi neydi öyle bişeydi işte

komik olacak ama hakkaten böyle dürüm yemedim ben istanbulda :)

(bkz: fulya daki durumcu)

o zaman harbi adana mekanlarına gidicekler. şenol kolcuoğlu, küçükyalı. ya da yüzevler kebap.

Asmaaltı vardı Anadolu yakasında. Semti anımsayamadım, google bilir belki.

(bkz: ziya şark sofrası)
(bkz: adana dostlar kebapçısı)

dürüm için, (bkz: fırat dürüm)

(bkz: medi) karisik kebabi efsanedir.

beşiktaş sahil'de otobüs duraklarının olduğu yerde dürümce var. sahibi ve çalışanlarının çoğunluğu adanalı ben istanbul'da en adana'ya benzeyen adana'yı orda yedim (bu nasıl bir cümle oldu lan). bir adanalı olarak dürümceden sonra (bkz: fulya daki dürümcü) seçeneğini de 2 numaraya koyulabilir diyebilirim.

ayrıca dürümce tam adana işi bol salata, turşu, ezme ekstra lavaş ne istersen geliyor. ama sipariş verirken pilavsız olsun diye belirtin, malum adamlar istanbul'da olduğundan ve gerçek adana yememiş müşteriler kebabı pilavlı istediğinden default olarak vermek zorunda kalıyorlar.(lan bak canım çekti şimdi)
ayrıca 24 saat açık, üst katı deniz manzaralı, fiyatlarda efsanevi derecede uygun (sanki çok reklamını yaptım, ben gidim çileklerimi biçim :))

palladium'un karşısında adana dostlar sofrası

(bkz: hatay has kral sofrası)

adanadaki gibi bir servis olmayacağını önceden belirtin de hayalkırıklığı yaşamasınlar.
fulya'daki dürümcü önerisine ben de katılıyorum. ama şu an orada artık iki dürümcü var. meşhur olanı, ıhlamur kasrının duvarına tezgah açan dürümcüydü. adamlar parayı bulunca biraz daha ileride tam köşede bir mekan açtılar. adı YES, Yasin Eyüp Servet kısaltması. o mekana gidin. ıhlamur kasrının karşısında hala bir adet dürümcü var ama bunlar o meşhur dürümcü değiller.YES'e götürün misafirlerinizi, ama yine söylüyorum yüksek ihtimalle beğenmeyecekler. Bugüne kadar beğenen Adanalı görmedim. Çünkü Adana'dakilerle karşılaştırıyorlar. Oysa anlatamıyorsun, abi elimizdekinin en iyisi bu işte diye.

yok ben çok daha güzelini istiyorum dersen. misafirlerin için değil ama yolun düşerse senin için tarif edeyim. AĞVA'da otobüs durağının yanında Liman adlı bir restoran var. Ustası Adanalı'ydı. Eğer hala aynı Adanalı usta ile çalışıyorlarsa yolun düştüğünde dene. Şu ana kadar Adana'dakine en yakın tat ve servisi orada gördüm. tek geçerim. kebabın yanında limon veren İstanbul'da gördüğüm ilk ve tek restoran oldu.

kesinlikle çapa da miço.
kesinlikle ama kızılayın karşısından giriyosunuz içeriye doğru bayağı bir gidiyosunuz cadde üstünde solda kalıyor.orada kime sorsanızda söyler zaten.lezzeti inanılmazdır.sahibi yusuf usta da şeker ötesidir.hem fiyatları da çok uygundur.

aynı kebabı kesinlikle yiyemezler. eti yenilen hayvanın beslenme şeklinden dolayı

etiler'deki yüzevler harika.

ama fiyatlar biraz tuzlu tabi.

bu iş yaş bence. ligin ortasında takım düşürülür mü ya? silersin 15 puanını olur biter. ne boktan iş bu? gençlerbirliği ve oftaş at koşturuyordu ligde o zaman bişi diyen çıkmadı?

eğer bu federasyon galatasaray ın 3 puanını silerse çok pis şeyler yaparım... ya da herkese +3 verirse. direkt haksız rekabet kardeşim.

yeni lider fener die hürriyet sitesinde yazmış güya sözlükte yazıyor?

onlarla yapılacak ve yapılan takımlar hükmen galip sayılıyo diye okudum ben. hatta kim dedi lan onu, hah: (bkz: #16880304)

ama dediğin şey çok doğru, adam ankarasporla oynanan maçta kırmızı kart görmüşse bi sonraki maçta oynamadığından takım kaybetmişse nolcak? hayır sarı kart bile önemli. bok oldu.

her takıma +3 puan veriliyor.
bir yerde oynayıpta yenmis takımların hakkı yeniyor.

anlamadığım herkese +3 veriyorsa bu takımla oynamış olanlar zarar görecek. bu karar çıkarsa tüm galatasaray camiasının ayağa kalkması gerek. susup otururlarsa cidden yazıklar olsun. ligin başı gibi görünebilir ama bu çok şeyi değiştirebilir. böyle karar olmaz.

arkadaşlar ankaraspor kesin düşmedi ki ligden. sadece karar çıktı. federasyon onaylarsa bu kararı ligden düşecek

sakin olun

3 ihtimal var. ya herkes kazanmış sayılacak. ya maçlar hiç oynanmamış kabul edilecek lig 17 takım üzerinden hesaplanacak. ya da oynanan maçlar tescillenip kalan maçlarda rakipler 3 puan alacaklar.

omegle.com

a-b ve c-d gruplarının ilk üçleri eşleşti altılı iki grup oldu, grup sonuncusundan alınanlar hariç puanlar da taşındı. şimdi diğer gruptan gelen takımlarla üç maç daha yapacak her takım ve ilk dörtler çapraz eşleşecek çeyrek finalde (1-4 2-3 3-2 4-1), sonra da yarı final final klasik tek maç eleme usulü tabii.

www.eurobasket2009.org

fps diyorsa o her oyunda ayrı olur.
xfire göseriryor ayrıca.

dediğin sayı fps oluyor. 30 üzeri gayet iyi, kırk elliler şahane sınıfına giriyor. bir de altmışlar da var onlara hiç girmiyorum.

ne kadar kaliteli bilmiyorum ama ben bilgisayarda oyun oynadığım zamanlarda fraps adlı programı kullanıyordum bunun için. sonra konsola geçtim rahat ettim. yalnız kendisi çalıştığı için performanstan da biraz götürüyor bu programlar, çok gerek yok bence.

bot atma olarak değil de oyun türü seçerken vardı o seçenek.

tam çıkartamadım şimdi, kurcalayın yaparsınız rahatça ama..

co-op mode mu? oldu sanırım ama kaç bot girecek nasıl ayarlarız?

o da toplam oyuncu sayısı seçeneğinden ayarlanıyordu galiba. bir de oyunun seçtiğin zorluğuna göre takımlardaki oyuncu sayısı değişiyordu. (çok çok az hatırlıyorum yanlış olabilir ama doğru olma ihtimali daha yüksek=)) oyunu kuran çok zor seçerse modu kendi takımında az bot karşıdaki takımda çok bot oluyordu..

ya da teleport pro gibi proramla sitenın icerigini komple indireiblirsin. alt steler, reismler muzıkler v hersey dahil.

"file> save as" yaparak sayfayı tam olarak kaydedemiyorsun. mesela bi sayfayı kaydettin, sonra internet bağlantını kestin, tarayıcının cache'ini falan her bi şeysini temizledin, sonra kaydettiğin sayfayı açtığında sayfayı kaydettiğin gibi bulamıyorsun. ama senin için sadece yazılar önemliyse sorun yok, yazılar duruyor.

internet explorer'ın kaydedebildiği ve açabildiği mht diye bi format var. mht olarak kaydedince tıpkısının aynısı olarak kaydedebiliyosun. mht olarak kaydetmenin başka bi güzelliği de; tek bir mht dosyası oluşturması. yani html olarak kaydederkenki gibi html dosyasının yanında bir klasör oluşturmuyor.

firefox'a mht özelliği katmanın yolu da unmht eklentisinden geçiyor.
addons.mozilla.org

başka bi seçenek de; bütün sayfayı resim olarak kaydetmek olabilir, png formatında kaydediniz ki kayıp olmasın. firefox'ta bunu yapan şöle eklentiler var:
(bkz: Pearl Crescent Page Saver Basic) - addons.mozilla.org
(bkz: FireShot) - addons.mozilla.org
(bkz: Abduction!) - addons.mozilla.org
(bkz: Screengrab) - addons.mozilla.org

ben hepsini denedim, Pearl Crescent'te karar kıldım. ama fireshot'ın da fantastik özellikleri var.

duyuruda sekmeleri açamıyor ama bu şekilde

3000 mAh olanları varken çabuk biter tabi.

eskisine göre daha çabuk tükenir doğal olarak

www.referansgazetesi.com

2008'de premier league 3,5 milyon dolara gitmiş.

2. gerekli altyapi (server, bandwidth, vs) olduktan sonra 20 milyon yazar bile barindirilabilir. bunun pratikte tam bir ust limiti yok.

1. yazar alımı olayının site yönetiminin bundan sağladığı yarardan daha çok insanların yazar olmayı talep etmesiyle ilgisi var.

daha önce yaşanana toplu yazar alımları ve bunu takip eden dönemde de en ufak hatada ve yanlışta uçurmak suretiyle düzeni geri sağlama durumu.

daha önce yaşandı; belirli kriterlere göre toplu yazar alımları yapılır, sonra da bu toplu alımlardaki yazarlar en ufak hatalarında doğrudan uçurulurlar. böylece 500.000 küsür entry onunmaktan kurtulunulur, ama yeni yazarların en ufak hatalarında gözlerinin yaşına bakılmaz.

siteye daha cok girilmesi degil muhtemelen tek amac, sozlugun kutsal bilgi kaynagi olarak devam etmesi,
5. nesilden sonra yazar almayi biraktilar diyelim, tamam biz olduk boyle, bu kadar iyiyiz super tik aliyoruz cosuyoruz egleniyoruz diye karar verdiklerini dusun.
ilk yazar oldugunda ortalama yasi 18-25 arasinda degisen yazarlar, 5 yıl sonra 25-30 olacaklar, herkes mezun çalışıyor evleniyor vs, sozlukte lise ogrencisi yok,

ondan sonra sozlukte dugun dernek iş guc felsefe bilim muhabbetleri donecek hersey sahane ama millet össden, kolbastidan, kitesurfingden, teenage terminolojiden bihaber, hem sozluk bilgi kaynagi olma amacindan da uzaklasır, hem daha az tıklanır haliyle, daha az reklam alır yine haliyle, en onemlisi elitist aristokratik bi ortam olur, katilimcilik biter, sozluk yaslanir gider

yeni nesiller de sozlugu bozdugundan(!)(evet, ben de o sabirtasi caylaklardan biriyim)yeni yazar almayı kesmeyelim ama bi hatasında caylak yapalim, sozlugu koruyalim diyolar, bu da hem etik hem kutik bi cozum yolu iste, ne yalan soyliym aylardir sira bekledigim icin sovsem de bence mantikli

* siteyi düzenli okuyan birisi yazar olursa komünün gerçek bir parçası olur, haliyle daha düzenli bir 'müşteri' olacaktır. sözlüğü çekip çevirenlerin kalite gibi bir şeyi umursamadıkları zaten biliniyor. tıklanma sayısıyla alakalı bana göre. herhangi bir düzenli okur ile yazarın tıklama sayısı arasında sanıyorum uçurum vardır. sonuçta, x için sözlük olan bir yer y için ekşi şeyler teknoloji aş'dir. zaten bunu takip etmek de mümkün değil gibi bir gerekçe kabul edilemez.

* ikinci soruyu assert h net şekilde cevaplamış zaten. ben kalanına devam edeyim: neden bekliyorlar? altyapı yetersiz kalır ve sözlük hantallaşırsa asli kullanıcılar bu sefer daha az giriş çıkış yapacaktır. tabii bir de bu yazarların kontrol sorunu var. yazılan yazılar sonuçta herhangi bir editörel süreçten geçmiyor.

* yıllara yayılarak topluca alımlar yapılıyor zaten. söz gelimi 20.000 kişi büyük bir rakam. bunun için büyük hazırlıklar gerekiyordur. şu haliyle bile ekşi engine hata veriyorken, yeni yazarların kapıda bekletilmesi doğal. kaldı ki bekleyenler de komüne girince daha özenli oluyorlar diğer sözlüklere göre. çünkü beklemiş, pembe panter olmuş sözlüğe alınana değin.

ben yazarlığı beklemekten sıkıldığım bi ara klon sözlüklere takılmıştım. yaklaşık bir ay ekşi sözlüğe hiç uğramadığımı bilirim. hiç alınmayacak olsam belki de hiç işim olmazdı ekşiyle. dünyanın devamlılığı için isanın üremesine, ekşi sözlüğün devamlılığı için de yazar alımlarının devam etmesine ihtiyacı var, tehanu'nun da açıkça belirttiği gibi.