[]

cöp atma hastaligi..

merhaba, biraz uzun bir yazi oldu ancak umarim okuyup fikirlerinizi baylasirsiniz..

aslinda cok uzun süredir sahip oldugum ancak son zamanlarda oldukca yogunlasan ve kafami karistiran bir huyum var.. cöp atmaya bayiliyorum.. hani poseti alip, assagi inip, cöp kutusuna firlatmaktan bahsetmiyorum.. söyle ki, evde gerekli gereksiz sürekli bir aranis icerisindeyim neyi atabilirim cöpe, hangi esyadan kurtulabilirim diye..

genel olarak inanilmaz düzenli ve titiz bir insanim.. hatta belki hastalik derecesinde.. evde her seyin ama her seyin yeri bellidir.. gömlekler hep sagda, pantalonlar hep solda asilidir ve mutlaka ayni yöne bakarlar yillardan beri.. parfüm siseleri, icki siseleri boy sirasina göre durur.. klasörler kullanim siralarina göre dizilir, kitaplar yazarlarina göre ve cikis tarihlerine göre siralanir kütüphanede.. sirt cantam da bile kalemler hep ayni yerde, defter, kitaplar ayni yönde durur.. playstation in contreller lari her zaman televizyonun sol alt kösesinde durur vs... hatta yatmadan önce dahi evde kisa bir tur atip, düzeni bozan, yerli yerinde durmayan bir sey var mi diye kontrol ederim.. neyse, varin gerisini siz düsünün.. bu arada yanlis anlasilmasin, sikayet ettigim sey kesinlikle bu düzenlilik degil.. gayet memnunum bu halimden.. (sansa bak ki sevgilim de olabildigine daginik ve cantasinda bile esyalarini kaybedebiliyor..)

simdi tekrar esas konuya dönecek olursak.. cöp atma durumu.. gene ayni sekilde cocuklugumdan beri odamda, evimde olabildigince dikkat ederdim, gereksiz ve kullanmayacagim bir esya olmamasina.. cünkü benim gözümde o kullanilmayacak sey bir fazlaliktir ve bulundugum ortamin düzenini bozar.. iste bu nedenledir ki alir o esyayi aninda cöpe atardim ya da verirdim cevremdeki insanlara, tabii kullanmayacagima emin oldugumda.. kücükken gerci durum daha farkliydi, ailemle yasamamdan dolayi sonuc olarak, tam bi kontrolüm yoktu ev icinde ve karisamazdim düzene kafamin istedigi gibi, ama odamda degisirdi bu durum tabii ki.. uzatmamaya calisiyorum bu arada ancak, durumu tam anlatabilmek icin de gerekli tüm ayrintilari yazmaya calisiyorum..

biraz da örnek vereyim.. son bir kac zamandir yasadigim bir sey.. evde duruyorum ve gözüm araniyor.. önce posterlere takiliyorum, ne geregi var ki, duvarda dursa ne olur durmasa ne olur diye kalkiyorum jack daniels, kiss ve bilimum grand theft auto haritalarini indirip, üzerine bir de yirtip cöpe atiyorum.. saklamak da yok bir kösede, illa gidecekler evden.. sonra iki de bir kalemlige bakip, acaba biten kalem var mi, hemen atayim diye, oturuyorum bütün kalemleri deniyorum.. ve illa atmam gerekiyor ya bir sey, hepsi yazsa bile, mürekkebi en azalmis olanlari secip, cöpe firlatiyorum.. bunlar gene kabul edilebilir gibi geliyor.. ancak son zamanlarda öyle bir artti ki bu aliskanlik, yillar önce severek aldigim ama o zamandan beri yüzüne bakmadigim esyalari aramaya basliyorum.. jonglör toplari, fazla fittnes eldivenleri, eski cüzdanlar, anahtarliklar, süs esyalari, biblolar, kahve fincanlari, fazla ayakkabi bagciklari.. eski dergiler zaten iki dakika durmuyor.. hele hele kullanmiyorsam esantiyonlara asla dayanamiyorum.. ve hatta bazen hizimi alamiyorum ve cok özel anisi olan seyleri dahi cop yapabiliyorum.. bazen dus jelinin, dis macununun dahi bitmesini bekleyemiyorum cope atmak icin.. gereksiz bütün dökümanlari, zamaninda bastigim yüzlerce notu vs. ne de olsa bir daha gerekmeyecek diye hic acimadan, bir de üstüne gücüm yettigince yirtip, parca parca edip, cöpe savuruyorum.. bu da bana bu isi yaparken ne kadar keyif aldigimi gösteriyor gibi geliyor.. bayiliyorum gereksiz buldugum seyleri yirtip, parcalayip cöpe atmaya..

cöpe atmaya kiyamadigim seyleri ise satiyorum.. oynadigim ps3 oyunlari, kullanmama ragmen masada durmasindan hoslanmadigim hoparlörler, kirk yilin basinda oynuyorum, degmez deyip psp vs..

giyebilecek olmama ragmen giymedigim ya da dolabimda durmasindan hoslanmadigima karar verdigim kiyafetleri, ayakkabilari, zamaninda hastasi oldugum ama bir daha ne olsa okumam dedigim kitaplari ise bagisliyorum..

galiba alttan alttan hep optimal ve hatta minimal olmaya calisiyorum ev ortaminda ki aslinda gündelik hayatta hic öyle minimal birisi degilimdir..

simdi sorunumu umarim anlatabilmisimdir.. buraya yazmamin nedeni her seyden önce, durumun kontrolden cikmaya basliyor olmasi.. sürekli düsünüyorum baktigim seylere acaba atabilir miyim, ne geregi var ki bunun vs. diye.. eskiden rahatsiz etmezdi ama artik ediyor yavas yavas ve biraz da korkuyorum, anlik karar verip de kurtuldugum seylere iki gün sonra isim duserse diye ki su güne kadar olmadi da degil.. kimi zaman, evvelden cöp diye attigim veya sattigim/bagisladigim seyleri tekrar satin almak zorunda kaldim..

evet, durum bu.. nedir ki simdi bu? var mi bir adi? benden baska da yasayanlar var mi acaba? peki ben ne yapmaliyim? nasil önüne gecebilirim bunun? böyle gitmez cünkü..

vaktinizi ayirip da okudugunuz icin tesekkürler, bir de bir seyler yazarsaniz sahane olur..

 
  • i ve been mistreated  (17.07.10 21:05:31) 
klasik ocd gibi gozukuyor hakkaten. kontrolden cikmadigi, kisi ve cevresinin hayatini ciddi bicimde etkilemeye baslamadigi surece sorun yok bence. herkesin kendine has huylari vardir.

ama bu halin rahatsiz ediyorsa seni, evet benzer durumlarda cok cok fazla insan var. 5 dakikada bir elini yikayanindan tut, utuyu fiste unuttugu takintisiyla evden cikamayan ciksa da cok olmadan kontrol etmek icin geri donenine kadar. kimisi cok etkileniyor, kimisine fazla dert olmuyor.

ocd ile ilgili cok guzel bir kisa film: vimeo.com
(dikkat: animasyon ama biraz kanli)
  • kurukafa  (17.07.10 22:14:40 ~ 22:18:11) 
sizin bu yaptığınızı diğer insanların da başarabilmesini sağlamaya çalışan web sayfaları var: www.unclutterer.com, www.mnmlist.com, www.zenhabits.net
Ama bu sitelerde dahi, insanlar fazla eşyalardan arınmaya yöneltilirken bunun asıl amacının huzurlu ve verimli bir hayata ulaşmak olduğu vurgulanıyor. Bu sitelerde, bu dengeyi sağlayacak yazılar da var, özellikle zenhabits'de.

  • firez  (18.07.10 00:07:20) 
[]

bir umut sarikaya karikatürü...

merhaba, umut sarikaya nin bir katikatürünü ariyorum bir süredir deliler gibi.. söyle bir seydi:

heyecanli bir üniversite ögrencisi ilk karede sinavlara calismaya baslarken yeni aldigi markir la bütün önemli yerlerin üstünü cizecegini söylüyordu.. ikinci kare de ise hemen sinav sonrasinda(?) karakterimiz koridorda kosarken, bütün calismasi boyunca önemli dediklerinin üstünü cizmek durumunda kalmaktan ve notlarin tamamini dahi okuyamamaktan yakinirken bi arkadasi ona notlar asildi, kalmissin diyordu..

hatirlayan, kendisine sahip olan ve ya linkini bilen varsa ve bana yardim ederse cok sevinirim..

iyi geceler..

 
  • endless dream  (18.02.10 22:07:12) 
[]

domain name almak?

evet, soru aslında çok basit, şu an itibari ile hiç bir yararı olmasa da domain name almak istiyorum.. öyle efsane, yıllar sonra deli para edecek şeyler değil ama.. yani mesela www."ismim".com gibi.. ki ileriye kendi adıma yatırım yapayım..

bunların belli bir standartı var mı? ya da illa ki başvurulması gereken bir yer? öyle değilse nereye yönelmeliyim?

sevgiler, saygılar..

 
www.godaddy.com çok iyidir, sorunsuzdur. yıllık 7$ civarında masrafı vardır. türk şirketlerden alacaksan mutlaka iyi bir şekilde araştırma yapmalısın..

kredi kartınla ödeme yaparak satın alabilirsin.
  • enola gay  (09.04.08 16:53:35) 
godaddy iyiye benziyor, ve paypal la da ödeme yapılabilmesi bir artı bence..

fakat yabancı veya türk sitelerden almak arasında ne gibi bir fark var?
  • raizti  (09.04.08 17:09:40) 
şu fark var, türk firmalar baş belası olabilir domaini başka bir firmaya transfer ettiğinde. bir şekilde domainin kaybolabilir yok olabilir üstüne bir bardak su içmen gerekebilir. eğer domainin çok güzelse adamlar seni sorgusuz sualsiz sen spam yapıyorsun falan filan gibi sebeplerle hesabını suspend eder, eğer firma telefonlara cevap verecek kadar iyi hizmet veriyosa açar telefonu sorarsın neden suspend edildi diye, güvenlik nedeniyle derler, whois de verilen kimlik bilgilerini faxlanmasını isterler zorluk çıkartırlar yaparlarda yaparlar. godaddy fena bir firma değil domain için. 28 tane domainim şu anda godaddy de. ama hakikatten en iyi firmayı sorarsan www.namecheap.com derim. www.moniker.com derim. godaddy bunların yanına bile yaklaşamaz. godaddyninde nadiren yaptığı malesef çakallıklar var. bu örnekleri www.digitalpoint.com gibi forumlarda kendinde araştirabilirsin. Namecheap whois koruması için google gibi ekstradan 8 dolar yıllık masraf almaz. Aftermarketi ücretsizdir istediğin domaini anında satabilirsin ve satış işlemi 3 gün içinde gerçekleşir. Godaddy de domain satmak için aftermarket sitesi olan tdnam.com a yıllık 8 dolardan üye olman gerekir ve bir satış tahmini 1 ay sürer. Bazı satıcılara fraud muamelesi çekilri domaini alıcıya transfer ettiğin halde paranı bile alamazsın. Domain namecheap ten alınır 84 tane domainim namecheap de. Godaddy ve diğer firmalardaki domainlerimi de yavaş yavaş namecheap e taşıyorum. Bir not namecheap e türk ip lerden üye olamıyorsun sanırım. O yüzden proxy kullan ve bir üyelik al bi kere üyelik aldıktan sonrası kolay yani sadece üye olurken proxy kullan ip ni gizle sonrası için gerekmez.


  • crystalsoul  (09.04.08 17:27:59) 
türkiyeden domain alırsan başına gelecek en basit sorun için #12954921
domain alış olayı bir ağaç gibidir. a

edit: ya ben upuzun bişiy yazmıştım kalleş duyuru yemiş yazımı.

neyse efendim özet, en üst tabakadaki adamlardan domain alın, bayinin bayisinin bayisinden almayın.
  • darknum  (09.04.08 17:41:18) 
  • alkolik imam  (09.04.08 17:57:07) 
www.isimtescil.net
güvenilir...

  • cokpissuserim  (09.04.08 23:57:09) 
Ecnebi sitelerden almak istersen eğer netfirms.com dan 5.95$ a com, net, org, biz, info uzantılarında domain alabilirsin.Domainle beraber 25mb lık da bir alan veriyorlar ücretsiz olarak.Bir tane de email.Ya da Dreamhost.com dan 9.95'e alabilirsin ama ilk seferde yanlızca Google Checkout'la alabiliyorsun öyle bir dezavantajı var.Daha sonra host da alma ihtimaline göre siteleri incelersen daha faydalı olur senin için..Bir de 1and1.com vardı snrm oraya da bir göz at istersen..


  • noctiluca  (10.04.08 00:01:38) 
[]

yabancilara seyrettirebilecegim güzel türkiye filmleri ya da okutabilecegim kitaplar..

evet baslik biraz uzun ve sadece "güzel" sifati ile basit kaciyor ama sorun su: gene yabanci uyruklu insanlar ile gecen malum "midnight express" sohbetlerinden sonra, artik yorulmamdan da kaynaklanir sekilde; "yeter artik bana sormayin, gidin su filmleri seyredin ya da su kitaplari okuyun!" diyebilecegim, onlara da farkli bakis acilari kazandirabilek olan, öncelikle tarafsiz veya türkiye yi ve türkleri iyi yanlariyla -da- ön plana cikaran yabanci veya yerli film ve kitap önerileriniz var mi?




 
'orhan pamuk' malum onlar bizden daha iyi biliyorlar zaten


  • imparatorolmayikolaymisandin  (15.01.08 18:44:08) 
auf der anderen seite, im juli olur. test edilip onaylanmıştır.


  • anatomik durus  (15.01.08 19:01:56) 
organize işleri izlet beyinleri allak bullak olsun..noluyo burda falan olsunlar..


  • isott  (15.01.08 19:48:34) 
karpuz kabuğundan gemiler yapmak

dondurmam gaymak
  • ermanen  (15.01.08 20:10:11) 
hmm zor bir soru cidden. direkt olarak türkiye hakkında iyi şeyler düşündürecek film,kitap bulmak zor. bunlar tanıtım filmleri ve turist rehberlerini geçemez arasak da. ama türk sineması'ndan güzel örnekleri tercih edebiliriz. kendi açımdan düşündüğümde sinemasını beğendiğim ülkeye karşı bir sempati duyuyorum. bu ülkede böyle insanlar yaşıyor demek, hmm bunlar demek böyle düşünüyor, hissediyor diyorum. o yüzden türkiye'yi,türkleri tanıtma gibi bir ana gayesi olmasa da güzel türk filmlerini tavsiye edebilirsin diyorum. neler mi olabilir.

sevmek zamanı,muhsin bey,selvi boylum al yazmalım,yol,anayurt oteli...

uzak, mayıs sıkıntısı (hatta bilimum nuri bilge ceylan filmleri), babam ve oglum, yumurta gibi daha güncel örnekler de olabilir. bu filmlerle en azından bir bağ yakalayabilirler.

hah şimdi aklıma gelmişken, korkuyorum anne'yi izlesinler önce :) bak hemen nasıl sevecekler bizi.

ayrıca midnight express berbat bir film yahu.. türkiye'yi kötülediği için demiyorum. o filme bakıp da laf atanları kaale alma derim.
  • nihilanth  (15.01.08 20:33:44) 
nuri bilge ceylan_uzak


  • chavezding  (15.01.08 21:44:20) 
crossing the bridge the sound of istanbul


  • ravioli  (15.01.08 23:35:25) 
fasulye izletin.


  • deckard  (15.01.08 23:39:27) 
ravioli'ye katılıyorum "crossing the bridge" güzel bir başlangıç bence de; ayrıca her zevke de hitap eder!!

türklerin tarihini özlü bir şekilde ve tarafsız bir gözle medeniyet tarihi içindeki yolculuğu ile anlatan findley'in kitabı(başımdan geçti ordan biliyorum) tarihe meraklı olan yabancılar için gayet uygun :
www.amazon.com

şiir için talat halman'ın modern türk şiiri derlemesi başlangıç için yeterli çeşitlilikte ancak ingilizce çeviri yeterliliğini değerlendirmek için kendimi yetkin gördüğümü söyleyemem:
www.amazon.com

roman için "kara kitap" derim. herbiri bağımsız okunabilen köşe yazıları ile tekrar tekrar okunabilir.
  • uzerindeyuregindenbaskamuskatasimayan  (16.01.08 05:15:55) 
Kitap olarak Stephen Kinzer'dan Crescent and Star. Hatta bunu okumadiysan kendin de oku.

www.amazon.com
  • wpi  (16.01.08 08:05:53) 
hırvatistan devlet televizyonunda vizontele yayınlanmış. ordaki insanlar filme çok güldüklerini çok eğlenceli bulduklarını söylemişlerdi. Hani yabancı gözüyle şeyettirecek olursak.


  • parantez  (16.01.08 09:28:41) 
[]

istatistik manyağı oluyorum..

evet, böyle garip bir durumdayım.. misal günlük olsun olmasın, herşeyin istatistiğini merak ediyorum.. örnek olarak, en çok ölüm oranı olan extreme spor nedir? veya istiklal caddesi ni ziyaret eden insanların profilleri, ne yer ne içerler nerde yaşarlar? ya da dünyada ki böcek nüfusunun insan nüfusuna oranı? insan vücudundaki ortalama kıl miktarı ve cinsiyetlere göre birbirine oranı?

garip di mi?

hayır, sorularım bunlar değil, sorum bu tür gerekli gereksiz istatistiklere ulaşabileceğim toplu bir kaynak olup olmadığı? google var ama oradan böyle ıvır zıvır şeylere ulaşana kadar pek vakit alıyor, ya da hiç bir şey bulunamıyor.. var mı böyle bir kaynak?

sevgiler, saygılar..

 
www.nationmaster.com
www.worldometers.info
www.infoplease.com

Genelde insanlar ve dünyanın gidişatı ile ilgili istatistikler var, ilk verdiğim site baya kapsamlı..
  • ermanen  (29.12.07 13:35:02) 
[]

winamp sozluk plugini?

selamlar herkese.. bundan yaklasik 3-4 sene önce bir tanidigimda görmüstüm.. winamp da bir pencerede, o an calan sarkinin sozlukteki basligi cikiyordu, ve normal bir explorer i kullanir gibi o pencerede bütün yazilanlari okuyabiliyordunuz.. var mi böyle bir sey? varsa nerede bulabilirim? kim tarafindan yapildi? veya ben yanlis mi hatirliyorum?

sevgiler, saygilar..


 
  • zakk  (25.09.07 12:31:45) 
[]

insaat mühendisligi vs. bilgisayar mühendisligi

su anda bilgisayar mühendisligi okuyan birisi olarak, biraz da cok da basarili olamamam nedeniyle inanilmaz bir karasizlik icerisindeyim.. yol yakinken dönmek degimini de aklima getirdigim de, belki de dogru bölümü okumadigimi ve eger öyle ise alternatiflerimi degerlendirmem gerektigini düsünüyorum.. ve söyle bir baktigim zaman birbirlerine her ne kadar uzak alanlar olsalar da yillardir kafamda ikinci sirada olan insaat mühendisligi ve belki de mimarliga kayiyorum.. fakat bilgisayar müh. de bu kadar cabuk vagecemeyecegim kadar, sansimi zorlamami, bu riski göze almami gerektirecegini düsündügüm bir alan.. neyse benim kafamdakilerden öte, ben bu durumda sizin kafanizdakilerle ilgileniyorum..

bilgisayar veya insaat mühendisiligi okumus ya da su anda okumakta olan kisiler varsa aranizda, özellikle onlarin, hem akademik hem de üniversite sonrasi kariyer konularindaki fikirlerine danismak isterim.. mümkünse ayrintili bir sekilde.. ya da bu konu ile ilgisi olan kisilerin düsünceleri, kisisel görüsleri vs. de oldukca yardimci olur.. yardimlariniza gercekten ihtiyacim var su anda.. kafam corba gibi cünkü.. simdiden tesekkürler..

sevgiler, saygilar..

 
ikisinde de okumadim, ancak zor bir bolum okuyan biri olarak: vazgecme abi. bitirmeye bak bir an once bilgisayari.. derim.


  • hlathguth  (07.08.07 04:57:49) 
Ben olsam "Bilgisayar mühendisliğinde neden başarısızım ve inşaat mühendisliği okumak tam olarak başarısızlığımın sebebi olan bu şeyi çözüyor mu?" diye düşünür cevabıma göre hareket ederdim.


  • kurukafa  (07.08.07 07:20:32) 
ikisi çok alakasız meslek dallarıdır. birinde genelde ofiste vakit geçirmeyi güzel ve rahat hayat sürmeyi beklerken diğerinde hayatınızı ofiste geçirmeniz yanlış anlaşılabilir. ofiste inş.müh.liği yapan birisiyim ama zaman zaman sahada oluyorum ve min. 1 senem sahada geçti diyebilirim. sırf bu kısmını bile bilg. müh. ile kıyaslayamadığımız için tamamen içinizden ne geliyorsa öyle davranın diyebilirim.


  • ozdek  (07.08.07 09:00:12) 
dogru bolum diye bir sey yok zaten aslinda...emin ol ayni seyleri insaat muh. veya mimarlikta da yasarsin, ki zaten bu soylediklerini hemen hemen her universite ogrencisi dusunuyor, ayni kararsizliklara dusuyor.

bu yuzden bence, eger insaat muh. senin idealin degilse hic gecme oralara, kendi mesleginde devam et, degisen bir sey olmayacak cunku.
  • alpinsamuray  (07.08.07 09:07:18) 
Valla insaat okumus ve yazilim uzerine calismaya calisan biri olaraktan hepsi ayni bok demek istiyorum. Insaat okusan onada muhtemelen isinamayacaktin. Eger bu kadar icinde bu potansiyel varsa secmelilerini insaattan alip bitirme projeni ortak birsey yapabilirsin mesala. Insaat dedigin statik zaten, fizikle icli disliysan hic dersini almadan bile neredeyse yapabilecegin seyler oluyor genelde. Ama insaat alaninda hatimi kazanicam diyorsan bilgisayardan insaat alanina kaymak oldukca zor olabilir ama herhangi bir muhendislikten bilgisayara kayabilirsin.

Insaat olayinda hic calismadim ama genel gozlemim olarak en buyuk avantaji hemen rusya ve benzeri yerlerde is bulabilmen olur. Yurtdisinda fena parada vermiyorlar ama calisma sartlari oldukca zor oluyor. Ozellikle sahada calisiyorsan hayattan baglantini bir sure kesmen gerekir. Ama bilgisayarda da biraz kendini gelistirdiysen daha kalifiye bir sekilde avrupa ya da amerikaya gidebilirsin.

Neyse simdilik bole.
  • badseed  (07.08.07 10:22:50) 
kurukafa arkadasimizin yönelttigi soruyu sordugumda kendime "hayir" cevabinin veriyorum.. korkum suradan kaynaklaniyor.. okudugum üniversite de bir dersi sadece iki kez alma hakkiniz var ve bu iki seferde basarili olamazsaniz, ipinizi kesiyorlar.. ve acik söylemek gerekirse üniversitenin icindeki mühendislik bölümlerinun en zorlarindan birisi bilgisayar en kolaylarindan birisi ise insaat.. evet, aslinda bu cok kötü bir bakis acisi, gelecekte icra etmek istedigin meslegi secmek icin, ama bu uc noktalarda olan mesleklerin ikisi de ilgi alanima girince ve ben bilgisayar okuyacagim derken, daha gec bir zamanda ortada dimdizlak kalakalirim bir dersi yapamadim diye korkusu beni kararsizliga itiyor..


  • raizti  (07.08.07 12:30:43) 
simdi ben bir dersten iki kere kaldi diye okuldan atilan birini ne duydum ne gordum, ne de boyle bir uygulamasi olan bir okuldan haberdarim. bu konuda emin misin?

yani boyle bir uygulamayla memleketin bir cok iyi universitesinden mezun genc, mezun filan olamazdi soyleyeyim..
  • alpinsamuray  (07.08.07 13:00:33) 
hmm galiba koçtasın. neyse valla fabrika fabrika dolaşan biri olarak bilgisayar mühendisliği yapan abimin temiz ofislerine ofisten daha temiz server odalarına hayran hayran baktığımı. her akşam üstümdeki toz ve pisliği çıkartırken bilgisayar mühendislerini çok güzel andığımı belirtirim.

inşaat içinde durum çok çok farklı değildir ama ofiste çalışma ihtimalin düşükte olsa var.
  • darknum  (07.08.07 13:41:05) 
almanya da okuyorum ben, türkiye de böyle bir uygulama olmadigini biliyorum.. bu nedenle simdiden ileri de yapabilecegim bir hatanin önüne gecmek istiyorum, eger mümkünse..


  • raizti  (07.08.07 13:51:39) 
bilgisayari bilmem ama insaat muhendisligi de mimarlik da agir meslekler. hem okul hayatinda hem de is hayatinda


  • chavezding  (07.08.07 19:05:23) 
atılma mevzusuna değineyim sadece, evet almanya'daki sistem o şekilde.bi sınava 2 kez yazılı girme hakkı var sonrası şut.


  • vampyria  (07.08.07 23:26:37) 
degiştir hemen, kimya oku. gec kalmıs degilsin bence.


  • hubble  (30.07.10 01:25:01) 
[]

programlayamayan bilgisayar mühendisi..

olur mu?

daha dogrusu biraz daha sorumu acmak, dallandirmak istiyorum.. tamamen teori odakli, sadece algoritmalarla ve sorunlarin cözümü veya gerekli sistemlerin kurulmasi gibi islerde iyi olan, yani bir nevi isinin ne oldugunu bilen, ama pratige gelince bunu koda dökemeyen bir bilgisayar mühendisi olur mu? ha bu bilgisayar mühendisi gene koda bakinca anliyordur, o herhangi bir dilde yazilan programin ne is yaptigini, nasil yaptigini, ne kadar hafiza ve zaman gerektirdigini de biliyordur, hatta daha da gelistirebilir ama, kodu kendi yazamaz.. ama pseudo ile cok iyi calisir mesela.. mümkün mü böyle bir sey?

mümkün degil diyorsaniz, bir an önce ciddi anlamda programlamayi cözmem lazim.. ama programlamadan bahsettigim basit matematiksel islemler veya "hello world" ler degil.. cünkü okudugum üniversite ne yazik ki teori odakli ve her ne kadar programlamayi önceden bilmeyi sart kosmuyoruz deseler de, genel olarak hic bir sey ögretmeyip bu konuda deli gibi kod ödevi vermeleri ve finalde yaz lan java da bir b-baum demeleri böyle olmadigini gösteriyor.. ya da en azindan "evet önceden bilmeniz gerekmezdi, ama simdi.. hadi ögrenin lan.. ama kendiniz.." i üstü kapali belli ediyorlar.. sonuc olarak eger ilk paragrafta yazdigimi sorunun cevabi hayir ise, ikinci paragrafta yazdigim duruma karsilik önerileriniz nelerdir? en hizli ve stabil sekilde, anlayarak da, sahip oldugum teorik bilgiyi kod a nasil dökebilirim?..

sevgiler, saygilar..

 
Programlayamayan bilgisayar mühendisi olmaz bence. Zira mezun olup mühendis sıfatını kazanmak için programlayabiliyor olman lazım. Teorik bilgilerini pratik işlere dökmekte zorluk çekiyorsan amacına giden yolda sana ağırlık oluşturacak etkenlerden kurtulmaya bak. Örnek vermek gerekirse, ilk yirmi fibonacci sayısını kullanıcıya vermen gereken bir ödev aldığını düşünelim. Bu durumda Window yaratmakla falan uğraşmamalısın. Gereksiz GUI, struct, class gereksiz olan ne varsa kafandan çıkarmalısın. Sadece amaca konsantre olup olabilecek en basit kodu yazmayı hedeflemelisin. Bu şekilde kod bilgini de geliştirerek sonuca ulaşabilirsin. Bir de, C öğren.


  • fredi  (07.08.07 04:04:04) 
Dediğin şeyleri yapabildikten sonra bir dilin sentaksını öğrenip programlamaya oturmak işin en kolay kısmı zaten?


  • kurukafa  (07.08.07 07:21:46) 
evet orasi dogru aslinda.. fakat java nin sentaks ini kavramis olmama ramgen bir program yazmakta zorlaniyorum.. sentaksini kaptip derken java library i ezberlemedim henüz.. o da olacak isallah da..:) daha dogrusu söyle diyeyim.. sanirim ben ögrenirken bir hata yaptim.. kitaptan okudum sadece.. yani bir nevi neyin ne oldugunu ögrendim ama nafile.. sorum sudur ki, daha basit olarak, bu konuda kendimi nasil gelistirebilirim? ip uclari var midir vs..?


  • raizti  (07.08.07 12:34:00) 
Şu dünyada yanlış bir anlama var. Programcıların dilin her nanesini ezberlediğini sanıyorlar halbuki programcı bir dile sadece "alışır". 3 yıl sonra hala dilin manualini okurken bulabilir kendini. Hiç bir yere bakmadan yazmalıyım deme sakın yani.


  • fredi  (07.08.07 14:12:56) 
bilgisayar programcılığı diye ayrı bir bölüm var.

windows başlangıç disketi oluşturamayan bilgisayar mühendislerinden Türkiye'de en az iki tane var.
  • can see  (07.08.07 17:51:03) 
sorunun cevabı : olmaz.

programlamak için gerekenler :

1) Derleyici
2) Programcı
3) Google

kitaba ihtiayaç bile yok, syntax ı kaptıysanız nesnelerin vs nin kullanımını çok temel örneklerle öğrenebilirsiniz.

pratik yapmak gerek yoksa kolay bir program için bile normalden çok fazla vakit harcaman gerekir, karşılaşacağın hataları çözmek için zaman kaybedersin.

ayrıca sözlükte format atmayı bilmeyen bilgisayar mühendisi gibi fantastik bir başlık var göz at derim :)
  • kimlanbu  (07.08.07 18:37:15) 
[]

lost in translation dan diyalog?

arkadaslar, "lost in translation" isimli güzide filmde bill murray nin oynadigi bob karakterinin tokyo dan ayrilmadan önce scarlett johanson adindaki güzellik tarafindan canlandirilan charlotte karakterinin sokakta kulagina fisildadigi ve kizimizin aglamasina neden olan sözler nelerdir? internette arastirdim fakat bulamadim.. bi fikri olan veya nerede bulabilecegimi bilen birileri cikarsa cok mutlu olacagim..

sevgiler, saygilar..


 
filtrelenmiş hali şurada var ses olarak : members.optusnet.com.au

"Don't lose faith that things get easy. help to fight back. tell the truth. okay?"

islerin kolaylasacagina inancini yitirme; mucadele ise yarar. Dogruyu anlat, tamam mi?

bir rivayete göre de şöyle

"Promise me you won't give up hope that the things get easier. On the flight back, you tell the truth, ok"

ikisi de aynı kapıya çıkıyor.
  • nihilanth  (07.08.07 03:43:08) 
cok tesekkürler gercekten.. güzel konusmus ama..


  • raizti  (07.08.07 03:44:42) 
rica ederim.


  • nihilanth  (07.08.07 03:46:07) 
[]

quicksort vs. mergesort

arkadaslar son care olarak buraya basvuruyorum, hocalara sormaktan utaniyorum cünkü.. farki bir türlü göremiyorum.. aranizda konuyla ilgili olanlar varsa ve yardim ederlerse cok sevirinirim.. soruya gelince..

her ikisi de divide-and-conquer tipinde siralama algoritmasi olan quicksort ile mergesort arasindaki fark nedir? hayir O-Kalkül de de hem worst hem de best case lerde ikisi de ayni.. ikisi de bir pivot secip, rekursiv olarak bölünen parcalara geri dönüyor vs..

arada gercekten bir fark yok mu yoksa ben bir yerde cok büyük bir hata mi yapiyorum?

sevgiler, saygilar..

 
wikipedia'daki karşılaştırması şöyle,
Quicksort, however, is considered by many to be the fastest general-purpose sort algorithm. On the plus side, merge sort is a stable sort, parallelizes better, and is more efficient at handling slow-to-access sequential media. Merge sort is often the best choice for sorting a linked list: in this situation it is relatively easy to implement a merge sort in such a way that it requires only Θ(1) extra space, and the slow random-access performance of a linked list makes some other algorithms (such as quicksort) perform poorly, and others (such as heapsort) completely impossible.

bizim öğrendiğimiz mergesort'un sıralı iki diziden sıralı bir dizi elde etmenin genel ismi olduğuydu. üstte wikipedia'da bir algoritma olduğu yazıyor.

bence üstte yazan özellikler içerisinde en önemlisi paralelliğe izin veriyor oluşu.

bir bakın,
en.wikipedia.org
  • iron  (04.08.07 23:10:12) 
quicksort yazması cok daha kolay geliyor bana
merge de divide ve de merge kismi icin taklalar attirabiliyorsun.
(tabi bunlar yazokulunda olan 1.sinif ogrencisi fikri degisir herhalde ilerde)
  • kolpazan  (04.08.07 23:50:28) 
öncelikle sorunda iki hata var. merge de pivot yoktur array ortadan ikiye bölünür.her bir array bir eleman içerince bu arrayler ikişer ikişer birleştirilir. merge sort hep nlogn olarak çalışır.

quick te ise pivot seçilir. pivottan küçük olanlar sola büyük olanlar sağa atılır. daha sonra pivottan küçük ve bülyük elemanlar için kullanılır. o yüzden quick pivot tesadüfen mesela hep en küçükler olmuşsa n^2 olarak çalışır(worst case). ama ortalamada nlogn çalışır. n^2 çalışma riskine rağmen array kopyalama gereği olmadığından tercih edilir.
  • yoldan gecen adam  (05.08.07 00:07:04) 
evet simdi hatami gördüm ve utandim kendimden, resmen gözümün önündeymis..

o halde ikinci kisima gecmekte bir sakinca görmüyorum.. quicksort u O(nlogn) e olabildigince yaklastirmak icin bir ramdomQS olayi var.. burada pivot eleman ramdom olarak seciliyor ve bu sekilde worst-case den kacinmak hedefleniyor.. e peki secilen pivot eleman nasil hem random oluyor hem de mümkün mertebe en büyük elemanlar seciliyor da, en kücük elemanin sürekli secilmesi durumundaki O(n^2) engelleniyor? yani random nasil gidip de sürekli en büyük elemani secmeyi basariyor? random bunun neresinde?
  • raizti  (05.08.07 00:20:42) 
random üç eleman seç. ortadakini pivot yap. sana kalmış. 5 7 falan seçsen daha iyi pivot olur da bu sefer de pivot seçerken zamandan kaybedersin.


  • yoldan gecen adam  (05.08.07 01:23:48) 
[]

Informatik nedir?

Evet, Almanya'da yaklasik bir senedir okumakta oldugum bölümün tam olarak ne oldugu konusunda kafamda hala soru isaretleri var.. Söyle basliyayim.. Okudugum bölüme bilgisayar mühendisligi diye girdim.. Cünkü bildigim kadari ile Almanya'da ve Avrupa genelinde, Türkiye'de oldugu gibi "Bilg. Müh." ya da Computer Engineering diye bir bölüm yok.. Ayrica ögrenci dosyamda okudugum alan Türkce'ye gene "Bilg. Müh." diye cevirildi ve bildigim kadari ile YÖK informatik diplomasina bilgisayar mühendisligi denkligi veriyor.. Gene ODTÜ ve ITU nün bilgisayar müh. dersleri ile su anda aldiklarimi ve alacaklarimi karsilastirdigim zaman, cok kücük farkliliklarla beraber derslerin neredeyse tamaminin ayni oldugunu görüyorum.. Ama gelin görün ki bu bölümü bitirdiginde bir kisi Almanya sinirlari icerisinde mühendis(Dipl.-Ingenieur) degil, informatikci(Dipl-Informatiker) oluyor.. Ve mesela Informatik kelimesini Ingilizce'ye cevirdigimiz zaman da "Computer Science and Information Technology" gibi bir karsiligi oluyor üniversitelerde yanilmiyorsam.. Yani kafam karismis durumda.. Bu konuda bilgisi olan arkadaslar yardim edebilirlerse sevinirim.. Simdiden tesekkürler..




 
Dediğiniz gibi bu bölümler genelde yurt dışında Bilgisayar Mühendisliği olarak adlandırılmıyor. Sizinkilerin informatik, Amerikalının Computer Science dediği şey Wikipedia'da "Bilginin ve hesaplamanın teorik temellerini ve bunların bilgisayar sistemlerindeki uygulamalarını inceleyen dal" olarak tanımlanmış. Yani aslında bizim Türkiye'de bilgisayar mühendisliği dediğimiz şeye çok yakın. Eğitimin ve müfredatın içeriğini karşılaştırdığınızda da bu ortaya çıkıyor zaten. Bunun dışında, yurt dışında Bilgisayar Mühendisliği denince bilgisayarın nasıl çalıştığı, parçalarının nasıl yapıldığı, donanımın nasıl işlediği vb. konuları inceleyen, elektronik ağırlığı da olan bir bölüm kastediliyor.

Yani olay eğitimin farklılığından çok bir isimlendirme farkından ibaret, ki bu tip farklılıklar başka bölümlerde de var. Örneğin bizim "Makine Mühendisliği" dediğimiz şey "Mechanical Engineering", yani mekanik mühendislik olarak geçiyor.

Sonuç olarak, sizi endişelendirecek bir durum söz konusu değil. Yurt içinde çalışmayı düşünüyorsanız zaten bilgisayar mühendisiyim deyip geçer, illa soran olursa da YÖK denkliğini gösterirsiniz. Yurt dışında ise zaten kimsenin bu tip nüansları umursadığı yok. Örneğin ABD'de herhangi bir işe girerken diploma yerine transcript istendiği söylenir, yani bölümün adından ziyade eğitimin içeriği ve notlar dikkate alınıyor. Ya da Örneğin ben Bilkent'in "Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri" bölümünden mezun olduğum halde dünyaca tanınan büyük bir şirkette işe girebildim, şu an Prag'da çalışıyorum. Türkiye'deki işverenler ise bu konularda biraz daha şekilci/şüpheci/cahil/kıl vs. olabiliyor duruma göre.
  • 386 dx  (20.06.07 12:30:30) 
bahsettiğiniz bölüm , işletme + iktisat + bilgisayar mühendisliğinin karışımıdır. iş sahası çok geniştir içiniz rahat olsun..


  • cagkan  (21.06.07 00:01:44) 
yaniliyorsunuz.. sizin bahsettiginiz isletme+iktisat+bilg. müh., mesela marmara üniversitesinde enformatik diye geciyor, fakat burada ve genel olarak avrupa da informatik ile ayni sey degil, sizin bahsettiginiz, türkiye de de son zamanlarda popüler olmus bölümün almancasi wirtschaftsinformatik, türkceye yanlis cevirimi ise enformatiktir.. misal benim okudugum alanda hic bir isletme ve iktisat dersi yok, sadece cesitli matematik ve bilgisayar ile alakali dersleri görüyoruz..


  • raizti  (21.06.07 10:20:28) 
Wirtschaftsinformatik Türkçe'ye ne yazık ki enformatik olarak geçmiştir. Marmara'daki bölüm kendi içinde bölümün adını İşletme Enformatiği olarak düzeltmiş fakat ne Marmara Üniveritesinin geneline ne de YÖK'e kabul ettirememiştir.(En son öyleydi sonra ne oldu bilmiyorum)

Informatik söylendiği üzere direk Bilgisayar Mühendisliği'dir.
  • wahrsager  (21.06.07 11:05:22) 
evet, ben de böyle biliyorum.. cevaplariniz icin tek tek tesekürler..


  • raizti  (21.06.07 16:21:24) 
12   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.