Ben hiç dolmuş görmedim. 500t ile citiies durağı
Ya da Marmaray metro ile aynı durağa gelip orada otobüs ya da taksi yapılabilir. Otobüs numaralarını bilmiyorum ama olması lazım. En azından çok yakınına kadar var

Ben de baktım şimdi Uzunçayır metrobüs durağından 14BK veya 13M diye gösterdi.

Şurdan bakınca D61 olarak görünüyor aslında bahsettiğim dolmuş

application2.ibb.gov.tr
tuhim.ibb.gov.tr

1.Ayakları düzgün ayarlanmamıştır.
2.İçine dengesiz ve ağır bir halı, kilim tarzı yıkanacak eşya konmuştur.
3.Amortisörleri bozulmuştur.

Her köşesinden bastırdığında boşluk yapıyorsa zemin düzgün değildir, yürümeyen makina yer değiştirince yürür oldu yerini ayarlayınca (her köşesindne bastırıp ayarladım) altında ayakları var çevriliyor boşluk olan kısımda ayakları çevirerek düzlemelisin
lambo+1

1. Amortisörleri bozulmuştur. (Çok zor değil, kendiniz değiştirebilirsiniz.)

Sırbistan genel olarak güvenlidir. Gezmesi keyifli bir yer bana kalırsa. Noel pazarı kuruluyor mu, ne zaman kuruluyor emin olun gitmeden onun için gidiyorsanız.

sirbistan gibi yerlerde noel ocakta bu arada. aralik basinda falan gidersen belki pazar bulamayabilirsin.

Belgrad bana balon gelmişti. Novi Sad çok daha güzel ama Noel zamanı görmedim.

Hot potato: 25 kasim 26 aralik yaziyor nette ama baska yerlerden de arastiracagim bunu. Uzulmem ama bi gulerim yani o donemi yakalayamadigimi anlarsam djrj

en.wikipedia.org

7 ocak yaziyor.

O christmas galiba tam bakmadim ama. Belgradla novi sad bile farkli birbirinden. Nette cogunlukla kasim aralik arasi diyor ama yine arastiracagim

tr'de yasiyorsan paranoya falan degil.

Temkinli olmak iyidir.

Muhtemelen bir şey olmaz ama değiştirmekte fayda var.

Simdi ben de tedirgin oldum. Ben de ayni seyi yaptim gecen ay falan. Hic aklima anahtari degistirmek gelmemisti. Paranoya degil bence, rock n roll +1

O kadar normal ki asla paranoya falan değil.
Ülke özelinde de değil ya böyle şeyler hiç belli olmaz.
Önlem önlemdir ileride pişman olmaktan iyidir.

Bence biraz paranoya.

Maalesef evhamsa bile haklı bir evham. İyi yapmışsınız kafanız rahat eder.

Bir kere ben de tüm gece üstünde unutmuştum. Sabah 8'de kapım çalınca (tipik birine bir şey mi oldu acaba turk telasi) panikle açtım bir baktım komşu anahtari gösteriyor, ha tamam deyip girdim içeri.

10 sene falan olmuştur kapı hala aynı kapı.

Aslında dediğiniz çok mantıklı binada guvenlik vs varsa bile.. tr'de kesinlikle paranoya değil.

Ben olsam üşendiğim için "yaşayıp görelim bakalım neler olacak" deyip birkaç gün tedirginlik hissettikten sonra unuturdum ama senin yaptığın daha doğru bence.

O arada ev soyulmadiysa ek korkuya gerek yok bence.

bizde o kadar kaliteli hırsız yok, soyacak olsa hazır ev boş girer soyardı.

o kadar kaliteli hırsız yok +1

kopyalayıp geri getirip takması lazım, zor. Filmlerdeki gibi izini çıkarıp kopyalayan ajan tarzı biri de olamaz herhalde.

Yine de kafa rahatlığı iyidir tabii. Bu arada, kopyalayan biri olduysa evde yokken girmesinden daha korkuncu siz evdeyken girmesi. Gece yatarken anahtarı kapıda bırakmak(iç tarafında) iyidir bu açıdan. Hadi iyi geceler

tr'de hirsizlar kilit kopyalamakla ugrasmaz +1
bosuna ugrasma.

ben de yazdım, sonra göndermekten vazgeçtim.

bence de endişelenmekte haklısın ama bizde kopyaladığı anahtarı, "kopyaladığım anlaşılmasın da kilidi değiştirmesinler, birkaç gün sonra gelir soyarım" diye getirip geri takacak zekada hırsız yok. alır anahtarı gider, kopyalamakla da uğraşmaz, aldığı anahtarla girmeye çalışır.

anahtarın kaybolursa ve bulamazsan değiştir. ama kapının üstünde duruyor ise %99 bir sıkıntı olmaz.

ucuza 1000 mb internet için şükredeceğine...

haklısın bence. "bir şey olmaz yea" kafası. ciddiyim, trollük yapmıyorum.

izin isteyecekler
izin isteseler zaten koy abi tabii ki ne demek derim.
bina benim.
kimsenin babasının malı değil kafasına göre delemez binayı.

dava açsan temizi var galiba

Kabul ettiğiniz kullanıcı sözleşmelerine bir bakın. Orada bununla ilgili bir madde vardır diye tahmin ediyorum.

@burfak

ben abonesi değildim ki o zaman.
adamlar gelip çakıp gitmişti :D

apartmandan biri basvurduysa hatta cogunluk talep ettiyse?

@buenosdias

apartman benim.

kimse başvurmadı.
tüm mahalleye çekmişler ztn.

Aşağıdaki mevzuatta kamu yararı ve geçiş hakkı maddelerine bakabilirsin. 5809 Sayılı EHK (Elektronik Haberleşme Kanunu), özet olarak karşıdaki bir kurum olduğunda resmi yazı ile başvurup izin alıyorlar, dayanak noktası transmisyon altyapısını kurma ve işletme konularında kamu hizmeti & yararı kapmasına girmeleri.
Karşıda ki şahıs olduğundaki süreci nasıl işliyor bilmiyorum, firmaya mail yoluyla ulaş, dönüş olmazsa cimer üzerinden şikayet et, herşey yazılı olsun.

Yıllık para isteme gibi bir hakkın olduğunu zannetmiyorum.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Geçiş Hakkı

www.resmigazete.gov.tr

www.mevzuat.gov.tr

Binaya verilen bir zarar görmüyorum. Ayrıca hızlı internet getirmişler. Kimseye zararı olmayan bir kutu için bu kadar yaygaraya gerek var mı?

Fotoğraftaki en şık şey o siyah pano valla. Bence dursun.

yaw bu dandik havuz fayansini bina duvarlarinda kullanmayi hangi amele akil etti, senelerdir icimi kemiren bir sorudur.

bence de kutu binaya gizemli bir hava katmis, kalsin +1

hububrad ve cooperr da +1 ayrıca evet

kiracı ararsan haber ver, 1000'lik interneti olan daire ne güzel

@sealth
Bilerek konuşmuyorum, yorum yapıyorum. Yanlışsam düzelt

Bina şahsa aitse o kutu da binaya hizmet veriyorsa yani bir geçiş durumu yokken kamu yararindan bahsedilebilir mi hala?

Bu arada buna çirkin, hızlı İnternet geldi vs gibi yorumlar seks iscisine tecavüzu meşru görmek gibi geliyor.

Bina sahibinin rızası alınmadan sorulmadan al işte bak ne olacak deme hakkı olmamalı kurumların (hele kar amaçlı kurum)

@kısa çok uzun uzun anlatabilirim de özetle bu konuyu hizmet almak gibi düşünme bu bir altyapı&iletim işi ülke genelinde bu işlerin yapılabilmesi için çıkartılmış, belirli kurumlara tanınmış bir ayrıcalık bu, gözünün önüne enerji nakil hatları gelsin, dağdan ovadan, ormandan, her türlü araziden geçen hatlar bunlar, bu hatların olduğu yerlerde ki mal sahibleri de burada ki direklerden enerji almıyorlar ancak ülke genelinde bir iletim&dağıtım şebekesi kurulmuş oluyor, kendisi de diğer herkes gibi bu sistemden dolaylı olarak faydalanıyor.

daha basit örneği yapılan yollar, köprüler, geçitlerde birilerinin arazisinden geçiyor, mal sahibi ben bu yolu kullanmayacağım diyerek bu yatırımın yapılmasına engel olamaz, kamu yararı kararı alınır&kamulaştırma yapılır, arazinin bedeli ödenir, işler devam eder.

devlet&kamu harici su dağıtım şirketleri, elektrik dağıtım şirketleri, doğalgaz dağıtım şirketleri, internet&telekomünikasyon servis sağlayıcıları, organize sanayi bölgeleri de bu işlemleri yapabilir.

@sealth,
Kafama oturmayan kısım şu,
Elektrik hattı oradan geçiyor.
Yani benim aramdan geçtikten sonra başka bir yerde birine hizmet götürüyor. Buna itirazım yok.

Burada o kutu bir son nokta. Yani oradan başka yere geçmiyor.
Dogalgaz kutusu gibi.
Yerim altından Dogalgaz borusu geçiyor. Bu tamam. Ama adam çıkarıp benim binama sadece benim binama satabilmek için saat koymuş. Buradan bir hizmet aktarımı olmuyor. Kafama takılan o oldu (hukukçu değilim)

yaw o benim binam değil.
o örnek :)

6 Kasim
06.11 seklinde. 06 Kasim olmaz

bunun yazılı bir kuralının olmaması ilginç. ama günümüzde genel kullanım 6 kasım 2024 veya 06.11.2024 şeklinde.

60'larda ay kısmı romen rakamıyla yazılırmış 6.XI.1965 diye. eski evraklarda rastlarsınız. 70-80'lerde yıldaki binler hanesi yazılmıyormuş 6.11.982 diye. başlarında sıfır var mı onu bilmiyorum.

Windows, tarih standardında Türkçe olarak 6.11.2024 diye yazıyor.
Almanca yaparsan 06.11.2024.
Yani bir standardı var diye düşünüyorum.

yazılı bir kuralı var mı bunun bilmiyorum ama ben ay da olsa gün de olsa tek hanelilerin başına mutlaka 0 koyuyorum değişiklik yapılmasının önüne geçmek için. hatta excel bazen otomatik 6.11.2024 formatında getiriyor, hemen değiştiriyorum, takıntı oldu bende :) format gg.aa.yyyy kafa ağrıtmaz.

Tdk 0 yazmadan kullanıyor tarihleri. Yazım kuralları bölümünde bulamadım ama aşağıdaki tdk sayfasında örneği var.
tdk.gov.tr

gpt sana matematiksel numara dolayısı ile 0 yazılmaz demiş.

türkiye tarih formatı olarak iso 8601-1 ve iso 8601-2 formatlarını kullanıyor,

d ve dd ile gösterim mümkün, iki farklı gösterim olması dökümanlarda görsel olarak tarihsel arama yaparken kolayca ayırt edebilmek.


en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

intweb.tse.org.tr

intweb.tse.org.tr

tse'nin standartlara ait bilgileri para ile satması da ne biliim biraz şey.

konudan anlamıyorum ama neden o kadar son dakikaya bırakıyorsunuz? bu ülkede 1 günle eytli olamayan binlerce insan var.

sizin yerinizde olsam bugünlerde yapıştırırdım dilekçeyi.

geçen gün haberlerde vardı bu olay
google derki;
Bu tahminlere göre de 2024 yılında emekli olacaklar ile 2025 yılında emekli olacaklar arasında maaş farkı yüzde 30 ila 36 arasında değişecek. Enflasyon yüzde 38 olursa maaş farkı yüzde 36, enflasyon yüzde 42 olursa maaş farkı yüzde 32 olacak.

edit: ben soruyu ters anlamışım, 2024te ol, bugünlerde vermen lazım +1

Emeklilik başlangıcı, bir sonraki ayın ilk günüdür. Dilekçenizi 1 Aralıkta da verseniz, 31 Aralıkta da verseniz, fark etmez. 1 Ocak 2025'ten maaşınız işlemeye başlar. Gününüz dolduysa işi riske atmayın, 28-29 Kasım gibi dilekçenizi verin.

2025'te emekli maaşında çok büyük kesinti olacak diyorlardı. Eğer gününüz Aralık'ta doluyor ise, bu sizin maaşınızı etkiler mi bilemiyorum. Profesyonel bir destek alın veya bir SGK şubesine gidip detaylı öğrenin. Hak kaybınız olmasın.


.

Özgür erdursun dan destek alıp ona göre bı planlama yapardım.
Online da hizmet veriyorlar,çünkü bu çok önemli konu,kulaktan dolma bilgi ile hareket etmezdim.

Ben kablonet kullanıyorum. Geçende taahhüt sona erecekti, bir baktım diğerlerine, yine en mantıklısı kablonet geldi, devam ettim.

Bir sürü var aslında ama çoğu TTNet altyapısı kullandığı halde TTNet hzinin altında her nedense. Şikayetvar da bir sürü yorum okudum, müşteri hizmetleri ve geri dönüş konusu da zayıf geldi. Çok sorun yaşamadığım için TTNet ten devam ettim

Beğenmeyen de var ama Comnet'e bakın, ben memnunum.

En ucuz neredeyse oradan almak mantıklı bence, tamamı aynı altyapıyı kullanıyor, müşteri hizmetleri dışında değişen birşey yok.

Comnet +1

comnet kullanıyorum, geçen sene 7-8 kere internet gitti. tt altyapısı var ama internet önce comnet'e gidip oradan çıkıyor. yedek yok, bakım filan da demiyorlar, iş yerine alınmaz ama evde kullanılabilir, netekim

Bu comnet on ödemeli diyor.
Bir senelik paket seçersem, 12 ayı peşin mi ödeyeceğim yani?

evet, öyle seçersen peşin ödeniyor, taşınırsan karmaşık bir süreç var, ucuz olacak diye peşin almana gerek yok. bir sene fiyat artmaz.

en ucuzunu bulmak için donanımhaberde her ay güncellenen bir liste var

forum.donanimhaber.com

kadın kuaförüne gideceksin hocam.

Ben uzun saçı hiç sevmiyorum ama pandemi dönemi berberler kapatılınca saçlarımı kestiremediğim için mecburen saçım uzadı ve istemeden uzun saçlı oldum bu süreçte, şimdi de ne zaman kestirmek için berbere gitsem ağlayarak "hayır hayır hayır!" deyip kaçıyorum dükkandan hem sevmiyorum hem de vazgeçemiyorum acayip bir simbiyotik ilişkimiz var saçlarımla ama iyi bir şey değil yani bu, 5 senede hayatımı kararttı, zira bende ayı evladı gibi 3 kişilik kıvırcık-dalgalı bir saç var her sabah düzeltmek için yeni bir mücadeleye girişiyorum ve bazen bu mücadeleyi kazanıp bazen de kaybediyorum, ayrıca servetimin büyük bir kısmı da saçlarımı düzeltmek için harcadığım ürünlere gidiyor bu paraları kenara koysam zengin olurdum şimdiye kadar, eğer senin de böyle saçların varsa uzun saça heveslenme ve kısa saçla mutlu ol, sen bunu hak ediyorsun çünkü.

Ben de pandemiden sonra uzattım.
Aslında erkek için büyük eziyet.
Bir de bizimkiler çok dökülüyor.
Üstlerde seyrelmeleri kapattığı için katlanıyorum ama çekilecek dert değil ya. tanrı kadınları korusun ve kutsasın valla.

Bize anlattığınız gibi anlattınız mı berbere? Şişlikleri indir deyip bıraktıysanız asker tıraşı yapar.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Uzun derken sağdaki model gibi. Yoksa Gandalf saçı istemiyorum.

@synesthesia

Evet hocam. Vallahi.

Bizim klasik berberler geçişli/katlı saç kesimi yapmayı pek sevmiyor böyle bir şey isteyince genelde keko rap/kriminal tip tıraşı yapıyorlar, fotoğrafı götür gözüne sok diyecem ama yine bir şey değişmez gibi iyi bir yere gitmek lazım bu tip kesimler için.

Hocam simsiyah ın gösterdiği gibi fotoğraf göstermeyi denedin mi ?

Buna yakın bir model için uzatıyorum uçlarında kırık varsa alın, ense ve favorileri düzeltin diyeceksin

Saç uzatmanın bir miktar zahmeti de var evet kabarıyor, belki yanları kısa bir süre bryantin gibi şekillendiricilerle az kullanarak kontrol altına alabilirsin

uğraşırım dersen kendı sacını kesmek o kadar da zor degıl

üstlere dokunma diyeceksin
istanbul'da isen bir berber öneriyim, saçın uygunsa gösterdiğin fotoya göre kesim yapabiliyor

Sac uzatmak istiyorsan o kadar pimpirikli olmaman lazim. Yok yani kabardi yok arkasi lule oldu falan diyip duzeltmeye calismaycaksin. Gidersen berbere kesicek tabi adam, bi is yaptigi belli olsun diye.
Olay cok kolay aslinda, onumuzdeki 4 ay berbere ugramiyorsun, kiriklari aldirmak icin bile gitmiyorsun berberi sil aklindan.
4 ayda bir sadece kiriklari aldirmak icin gidiyorsun. Orda da yok sunu yap yok bunu yap demiyorsun, sadece kirik aldir.
12 ayin sonunda, uzun saclarin olmus olur. Sonrasinda istedigin sekli verdirtirsin berberde.

Kadın kuaförüne gideceksin +1

Ben saçlarım uzunken gayet iyi bir berbere giderdim. o bile hocam bayan kuaförü çağıralım derdi. O gelir katlı kesim yapar jiletle kesim yapar gerisini erkek kuaförüne bırakırdı.

Madem öyle, kadın kuaförüne gitmiş erkek tavsiyesi alırım.
Yani buna alışık, tuhaf bakışların olmayacağı bir ortam.

yolu çekebileceksen
@_cambarber instikram hesabı. bazen yüz şekline göre kesim önerileri de yapıyor.

saç uzarken şekilsiz olur zaten. o kısımları bere ile atlatabilirsin. hızlı uzaması için biberiye suyu ve karanfil kaynatıp saçlarına sıkarsan veya duştan sonra saça dökersen ayda 3-4 parmak uzayabiliyorlar.

fırsatın olursa yurtdışı berberlerini dene. gürcistan'da kadınlar erkek kuaförlüğü yapıyorlarmış. bir vizyonları vardır.

fiziki lokasyonu yok bildiğim kadarı ile. her şekilde online destek alınabilir

Binance TR'nin bir ara Şişli civarında bi ofisleri vardı ama açmış olmak için açtıkları bir ofisti diye hatırlıyorum, birkaç sene önce kripto borsası ayı sezonuna girince intihar edenler falan olmuştu haberlerde bu ofisi gidip görüntü almışlardı çalışan falan yoktu birkaç masa sandalye vardı.

annemde aynı durum vardı. doktor bir arkadaşım kortizonlu bi iğne ile hallederiz demişti. henüz yaptırmadı ama küçük bir operasyon dedikleri bu işlem olabilir

Sirbistan-Bosna sinirinda gumruge onaylatip yine sinirdaki global blue kutusuna atmaniz gerekecek. AB gibi olmadigindan olmaz

o iş yalan boşuna uğraşma. sırbıstan dan- bosnaya geçerken kara sınırında tax free yok. başka ülkede de yapamazsın.

Taktik bilmiyorum ama çok uzun metinler olduğu için pratik yapmak önemli çoğu kişi yetiştirmekte sorun yaşıyor.
Sözel mantık ayırt edici olabilir onun taktikleri tablo vs videoları var ihmal etmeyin en az 4 sorusu vardı sanırım.
Bir de matematik puanı da etkiliyor yeni sistemde diye biliyorum basit bir kaç tane yapabileceğiniz varsa bakın.

Sozeli müthiş olmayan biri olarak 90 almıştım, 10-15 sene önce ama. Bir de sistem aynı mı hala bilmiyorum.

Benim olayım matematik 1'de nerdeyse full yapmıştım. Oradan baya ilave gelmişti.

ikisi de güzel. ama avrupa'ya ilk kez gidilecekse paris-amsterdam-berlin (1. seçenek)

Prag-budapeste-viyanayi sonra 3lü de yapabilirsin.
Fransa hollanda almanya öncelik verirdim.

2. secenek daha ekonomik olur, bilmiyorum onemi var mi sizin icin. Ben 2. secenekle ilerlerdim sahsen. Turkiye'de yasiyor ve hepimiz gibi bazi seylerden cok rahatsiz oluyorsaniz, farkli bir bakis acisi icin 1. secenek daha iyi olur.

Fransa ve Almanya'da hangi sehirler? Süre ne kadar?

Her şehir 3 gün. Amsterdam ve Berlin. Berlin yerine şurası daha güzel ve mantıklı denilecek destinasyon varsa o da olur.

*Paris

paris amsterdam berlin 3üde hareketli şehirler. zaten paris amsterdam yeteri kadar hareketli birini daha alman bir şehire giderek tamamlayabilirsin. ya da paris amsterdam prag olarak değiştir. viyana yerine münih olabilir. ama 3 gün fazla buralara.

berlin almanya’nın en doğusu, diğer ikisine oldukça uzak. köln daha yakın bir üçüncü alternatif olur ilk tur için. budapeşte prag viyana üçlüsü ise 2-3’er saat mesafelik yerler. ben ikincisi diyorum, fiyat performans açısından. yol üstünde bratislava, salzburg da alternatif duraklar olabilir.

amsterdam bile bence paris’ten bağımsız brugge, antwerp, gent, utrecht gibi yerlerle birlikte yapılacak bir tura uygun olur.

ilki bence de.

Amsterdam bende ilah seviyesinde olduğundan en başta ayrı tutuyorum.

- Prag Budapeste Viyana üçlüsünden, bir tek Viyana bana pek sarmamıştı.
- Almanya genel olarak ilgimi çekmiyor komple. Fransa'da ise Paris cazip gelmiyor. Diğer şehirler olur sanki.

Valla bu durumda Prag - Budapeste kazanır gibi duruyor ikisi arası epey mesafe var Viyana olmadan olmuyor ://

Berlin çekici bir şehir değil bana kalırsa. Paris süper bir yer, yani sadece ışıltılı sokaklarından bahsetmiyorum, banliyöleri vs kendine has bir dokusu var. Amsterdam’a çok yakın yaşıyorum. 1-2 gün geçirilebilir.

Diğer 3’lüyü seçerdim ben olsam.

Genel olarak dusuk veriyorlar, vava’dansa letgo plus daha yuksek vermisti. Gidip bir gosterin, online teklif alin az bucuk fikriniz olur. Araci bilmeden net bir sey soyleyemeyiz. Ama piyasa fiyatindan dusugu verdikleri kesin. Aceleniz yoksa kendiniz satmaniz maddi olarak daha avantajli

5 dkda teklif alabilirsiniz netten. oraya gidince daha da düşürürler tabi.

Ben vavacars'a hem araç sattım hem de araç aldım (2 sene önce). şu an zaten araç satmıyorlar ama alıyorlar. satarken söyledikleri rakamdan sadece 10 bin düşük teklif etmişlerdi (ilk teklif 250, muayeneden sonra son teklif 240 bindi) ama piyasanın altında bir ücret değildi. ilk söylenilen tekliften daha yüksek verdiklerine hiç şahit olmadım. genelde düşüyor ama mesela 720 teklif ettilerse ve siz de doğru bilgileri vermişseniz o teklifi de 600'e falan çekmiyorlar.

bi sahibinden.com otobid bakabilirsiniz. açık artırmaya giriyor, o başlangıç fiyatı üzerine yüz küsür teklif alıyor.

Sahibinden otobid 810.000,
carvak 805.000 TL görmeden online fiyat verdi.

Bu aynı araca araç başında 870.000 TL verdiler.

Sadece fikir vermesi açısından sana verilen fiyatın %10 kadar yükseğine satabilirsin.

Takasta 770.000 TL galerici vermişti.

Aracın fiyatı 770-810 arası değişirken kendi ilanımda 870'e hemen satabiliyorum. Ama ben o kadar düşmek istemiyorum.

Ben 2 sene önce aracımı vavacars a satmıştım. O dönem kendim satmak istesem verdikleri fiyatın altında kalıyordu çok iyi fiyat vermişlerdi. Satış da kolaydı kafam rahat uğraşmadan satmıştım. Şu an nasıl fiyat verirler bilemiyorum ama piyasa durumuna göre çok dinamik oluyor sanırım fiyatlamaları.

@ilgeru Bu arada arkadaşım da benimle aynı anda satmıştı. Onun aracına online tekliften daha yüksek bir teklif yapıp almışlardı.

dermovate

doktor bana bu hastalığın tamamen beslenme ve yaşam tarzıyla alakalı olduğunu söyledi.
stres, uykusuzluk, abur cubur, hamur işi hayatında olduğu sürece sürekli ilaç da kullansan iyileşemezsin dedi. zaten kesin bir tedavisi de yok.
benim problemim saç derisinde olduğu için ilaç öneremeyeceğim.

elidel

@mustafa daha önceki doktor dermovate ağır gelir demişti bunun için
@elorelia evet haklısın çok detaylı bilgiye de sahibim ama yaşam tarzı iş güç imkan vermiyor maalesef. o yüzden geçici çözümler arayışındayım
@thesom.. elidel tehlikeli bir merhem :) daha önce bir iki kere kullandım bıraktım

rahatsızlığınızın derecesini bilmediğim için kendi kullandığımı yazdım. kortizonlu olmasın derseniz bepanthol sensiderm kremi deneyin. o da iyi geliyor.

hiç gastroenteroloji gittiniz mi endoskopi kolonoskopi yaptırdınız mı, bundan dertli olan arkadaşım bu işlemleri yaptırdıktan sonra verilen diyet ile baya sorununu çözdü, birde yiyecek alerji testi aklınızda bulunsun.

gluten, süt ürünleri, şeker falan bi kesmeyi deneyebilirsin. özellikle süt ürünlerini.

Şimdi efendim, bu hastalık insana yerleşince ömür boyu bırakmayan, iyi bakım, iyi beslenme, düzenli dinlenme vs şekilde uykuya geçen ama zaman zaman da bir yolunu bulup alevlenen bir hastalık.

Alevlendiği zaman, alevlenmenin şiddetine göre kortizonlu ilaçları 5-10 gün süreyle kullanılarak baskı altına alınabiliyor. Bu süreçte, düzensiz ya da daha uzun süre ilaç kullanılması durumunda, ilaç cildi incelterek daha hassas, hastalığa daha duyarlı hale getiriyor ki faydadan çok zarar veriyor.

Hastalık uyku halindeyken alevlenmesini mümkün olduğu kadar geciktirmek için de kullanılan ilaçlar vardır ve Elidel bunlardan biridir. Tehlikeli değildir. Alevlenmiş hastalığa iyi gelmez. Uykudaki hastalığı geciktirir.

Şu an alevlenme sürecindeyseniz, şunu süreyim geçsin demeyin. 5 gün süreyle daha önceki alevlenmede doktorun verdiği kortizonlu ilaçları düzenli kullanın.

vichy dercos denediniz mi?

Mirket haklı elideli gece canoleni gündüz sür demişti doktor

mecitefendi doğal organik ardıç katranlı sabunu

yukarıdakilerin hepsini denemişliğim vardır yirmi yıldır. uzun süreli rahat ettiren tek şey bu sabun oldu

ağğğbi hayatında ilk kez mi parmağın ezildi.. helalössün.. hiç voleybol falan da mı oynamadın? sonra kangrenin ne olduunu bildiimizden eminiz di mi?
neyse, bişiy olmaz merak etme 3-4 güne sarı yeşil arası renge gelir düzelir sonra

Bir haftaya kadar korkma
Bir şey olmaz

Hiçbir şey olmaz hirudoid krem sürseydin ilk olay olduğunda ne şişerdi ne morarırdı bu kadar.

Ayrıca velev ki kırık olsun diyelim. Phalanges kırığı olarak geçiyor bu el parmak kırıkları çoğunlukla alçı bile yapmazlar bir atelle düzgün duracak şekilde sararlar biter gider kendiliğinden iyileşir

Bence doktorluk bir durum, en azından röntgen çekilip kırık, çatlak var mı bakmak lazım. Atele gerek var mı doktor karar verir zaten.

2 3 gün takip et gerilemesi lazım giderek. Gerilemez de artarsa gidersin

abi tıbbi şeyler satan dükkanlarda 20 liraya parmak ateli satılıyo onlardan al. zararı olan bir şey de değil. sadece parmağının hareket etmemesini sağlıyo. şimdi iyileşirken sürekli hareket edecek hep canın acıyacak mesela, engellediği tek şey acı çekmen olacak zaten. rahat etmen için yani.

dövüşürken ben de böyle eziyorum sürekli de, evde atel var takıp morluk dağıtan krem sürüp geçiriyorum. ilk böyle oluşunda korkup röntgen çektirmiştim de bi daha uğraşmadım :D

Tabiki de kendi hedeflerini doldurmak için yapmıştır.

sms şifrelerini silmesi büyük sorun oluşturabilir.

Bankalarda aklınıza gelen gelmeyen her şeyin hedefi var. O yüzden yapmıştır. Bddk’ya şikayet ederseniz süreç şöyle olacak, BDDK, Banka Teftiş Kuruluna yazı yazacak, Teftiş Kurulu soruşturma başlatacak. Muhtemelen kamera kayıtları incelenecek (telefonu kendisi alıp yapmış dediğiniz kısım için) bu işlemler yapılırken annenizin imzaladığı bir kağıt varsa onlara bakılacak. Eğer olay gerçekten anlattığınız gibi gözüküyorsa bu kanıtlarda, bankacının işine son verilecek, bir daha da herhangi bir bankada çalışamama ihtimali çok yüksek.
Bu süreç müşteri hizmetlerine de şikayet ettiğinizde aynı şekilde yürümeli bu arada. BDDK’dan gelen yazıyla olursa bu işin affı olmaz da, konu BDDK’ya gitmezse belki kınama falan iş çözülebilir. Her iki ihtimalde de soruşturma duyulacak zaten kendi arkadaşları tarafından, o şubede tutmazlar onu artık.
Siz şikayet dosya takip numarası gibi bir şey alın işinizin peşini bırakmak istemiyorsanız.
Yani yazık ama cidden bir hedef tutturmak için hayatını kaydırıcak bir hareket yapmış. Anneniz de lütfen şube müdürü de olsa telefonunu kimseye vermesin ya da yanında yardımcı olacağını bildiği, güvendiği bir arkadaşı ile gitsin. Yani şuna benzer o kadar çok olay gördüm ki. Maalesef kimseye güvenmemesi gerekiyor.

İş Bankası değil mi? Maaş hesabı açmaya gittiğimizde defalarca istemiyoruz dememe rağmen bu şekilde yapma iznimiz var, başka türlü olmuyor diyerek bize de aynı işlemleri uyguladılar.

hangi banka?
denizbankda aynısı yapmıştı, bence şikayet etmelisiniz, önce kendi bankasına müdürüne/genel müdürlüğe sonra bddk ya, bankaların iç denetimleri aşırı sıkıdır, iş bankası ise o personeli öttürür.

Geçenlerde finans konulu bir videoda dinlemiştim.
Bankacılık sektörü mobingin en çok görüldüğü sektörlerden. Çalışanlara kotalar konup süresinde bu kotaların doldurulması isteniyormuş. O garipler de böyle saçmalıklara yöneliyorlar haliyle.

Telefonunu ona buna veren bir yaşlının telefonunda şifre bulunmasın diye silmesi çok mantıkı bence.

Bu zor zamanda bir çalışanın ekmeğiyle oynamayın, kimseye şikayet etmeyin. Bir memnuniyetsizliğiniz varsa hesabı kapatıp bankanızı değiştirin.

Bence 'Şifrenizi banka çalışanları ile dahi paylaşmayın.' diye her Allah'ın günü kafamız ütülenirken, telefonunu bir banka çalışanına verecek ve bu kadar işleme müsamaha gösterecek yaşlınızı ne olur tek başına bankaya falan göndermeyin.

lütfen şikayet et, bizimkilere de fatura ödemesi için zorunlu diye hesap açtırdılardı şubeyi başlarına yıkmadan silmemişlerdi. acıma sakın. kimbilir kimlerin canını yakıyorlar böyle. biz de primle çalışıyoruz şerefsizliğin lüzumu yok

BDDK'ya şikayet edebilirsiniz. Yatırım hesabında yatırıma dair birşey olmadıkça saklama ücreti alamazlar fakat kredi kartından yıllık ücret alabilirler. Kendi kotalarını doldurmak adına böyle birşeyler yaptıklarını düşünüyorum. Ayrıca SMS'leri silmesi birşeyi değiştirmek çünkü bunun kayıtları bankaya ait veritabanlarında tutuluyor. Onların da resmi kayıtlarını isteyiniz.

Şubeye tekrar gidin, aynı kişiden işlemleri iptal etmesini isteyin. SMSleri neden sildiğini sorun, öğrenin. Efendice iletişim kurun.

Ama, eğer efendice konuşmanıza rağmen ters davranırsa titanyum22+

bence etmelisin ama oncesinde subeye gidip dogrudan mudurle gorusup durumu izah da edebilirsin belki daha sakin sekilde cozulur. aksi durumda sikayet etmekten geri kalma

Üzerinizde anahtarlıksız anahtar, nakit para ve akbil kalabilir. Bu üçüyle işinizi görebilirsiniz.
Evde akbile para atın ve düşün yollara. Kolay gelsin başarılar dilerim.

Evet, günümüzde Avrupa'da B movie türü filmler çeken birkaç bağımsız yapım şirketi bulunuyor. Özellikle korku, bilim kurgu ve fantastik türlerinde yoğunlaşan bu şirketler, düşük bütçeli ama yaratıcı projelere imza atıyor. İşte bazı öne çıkan Avrupalı B movie yapımcıları:

Arrow Video (Birleşik Krallık): Düşük bütçeli filmleri restore ederek ve dağıtarak tanınan Arrow Video, retro B movie ruhunu seven bir izleyici kitlesine sahip. Genellikle klasikleşmiş korku ve bilim kurgu filmlerini yeniden sunarak modern B movie kültürüne katkıda bulunuyor.

Severin Films (İspanya/Birleşik Krallık): Hem düşük bütçeli korku ve bilim kurgu filmleri yapıyor, hem de bu tarz filmleri restore ederek Blu-ray/DVD formatında piyasaya sürüyor. Severin, B movie kültürüne sadık kalan ve yeni işler üreten bir yapım şirketi olarak öne çıkıyor.

EuroObscura (İtalya): Korku ve gerilim türlerinde özgün projeler üreten bu İtalyan şirket, özellikle Avrupa’ya has atmosferi taşıyan B movie projelerine odaklanıyor. Avrupa’nın çeşitli festivallerinde boy gösteren EuroObscura, eski tarz B movie ruhunu koruyarak, yenilikçi prodüksiyonlarla dikkat çekiyor.

Wicked Vision (Almanya): Düşük bütçeli korku ve aksiyon filmleri yayınlayan Almanya merkezli bu yapımcı, korku ve fantastik türlerinde başarılı projeler çıkararak Avrupa B movie pazarında kendine yer buldu. Ayrıca Almanya’da bir B movie kültürü oluşturmak için çeşitli film festivalleri ve etkinlikler düzenliyorlar.

Sizce bu yalpalama olayı uzun süre aynı konumda beklemekten ötürü mü olmuştur? Kalıcı bir problem yaşanır korkusundayım.

Aracınızı herhangi bir lastikçiye götürün, şöför kapısı içinde yazan lastik basınç değeri ne gösteriyorsa +2 psi daha ekleyerek lastiklere hava bastırın. Aracın uzun süre yatacağını söyleyerek kaçak kontrolü de yaptırın. Sonrasında bu şekilde park edersiniz. Tabii bunu söylerken yağ, antifriz, akü vs. her şeyin sorunsuz-eksiksiz olduğunu varsayıyorum.

Arabanın bu kadar uzun süre hareketsiz kalması lastikler için pek iyi değil, mümkünse arada bir tur atın. Yalpalama dediğiniz silkeleme gibi ise, aracın yakıtının raf ömrü dolmuş ya da dolmak üzere olabilir. En kısa sürede yakıt alıp eski yakıtın yeni yakıtla karışmasını sağlamanızda yarar var.

tahminen lastiklerin inmis, baska bir numara oldugunu sanmiyorum.
akusu bitmesin diye arada motoru calistirmanin faydasi yok, zarari var. onun yerine kucuk aku sarj cihazlarindan almani oneririm.
6 ay yatirmakla araclara bisey olmaz. 6 sene yatirirsan baska.

arac yalpaladi derken ne kastediyorsunuz tam anlamadim, bir de yerden kazinir gibi oldu ne demek tam? Elektronik el freni var ise onu indirmemissinizdir belki, kendisi indirmis olabilir. El freni yapismis, zorlayinca acilmis da olabilir

fren hidrolik yağı falan olabilir mi, benimkinin yağları azaldığında ilk kalkışta zorlanarak kalktı ve tak diye ses gelmişti.

araç kaç bin km? kaç yaşında bu da önemli.

uzun süre beklemelerde aracın süspansiyon sisteminde problemler olacağını okumuştum. o yüzden yalpalama olmuş olabilir.

lastikler yere yapışmış olabilir :)
Yeni lastikler aynı yerde bir süre durunca ilk bir iki turda durduğu yerdeki çökmeyi hissedebiliyorsunuz. Bir kaç metre sonra normale dönüyor. 3-5 gün duran araçlarda bile olur biraz lastiğe ve araç ağırlığına bağlı olarak.

Bir de el freni balataları yapışabiliyor korozyonla.
O yüzden uzun süre duracak şekilde bekleyecekse araç, el frenini çekmeyin, viteste/P konumunda bırakın (tabii düz bir zeminde).

lastikler dışında fren balataları yapışmış olabilir.

+kullanıcı/satış sözleşmesinde de yalnızca web sayfası ismi geçiyor, firma ismi yok.

bayraktarburak.com

Merhaba buradan öğrenebilirsiniz.

Mersis den baktın mı,

şahıs işletmesi ise zaten firma ismi yoktur kendi adı soyadı ile mükellefiyeti vardır ama bunları öğreneceğiniz en kolay veri fatura olur. Aldığınız hizmet / ürün için fatura talep edin imkanınız varsa yoksa tc no olmadan / vkn olmadan daha fazla detay öğrenmeniz zor.

exfat var mı listede? Exfat yap.

www.viofo.com

32gb altı için fat32, üstü için exfat diyor. Bir de tek video dosyası 4gb'dan büyük oluyorsa fat32'ye yazamaz zaten.

@nhk ni youkosu doğru demiş, kullandığınız Windows sürümü exFAT'i görmüyorsa rufus.ie adresinden Rufus'u indirip yapabilirsiniz.

genelde kamera ayarlarında sd kart formatla gibi bir seçenek olur ve cihaz kartı kendi kayıt türüne göre formatlayabilir. böyle bir seçeneğin olup olmadığını kontrol ettiniz mi?

@bravoteam akşam bakacağım hocam. diğer arkadaşların dediği gibi exfat yaptım. youtube'da gördüm şimdi arayüzünde format seçeneği varmış bir de onu deneyeceğim.

cevaplar için çok teşekkürler.

Ben olsam direkt yayınevlerine ulaşıp derdimi de anlatarak fiyat/destek isterim, kendi satış kanallarından ve Amazon'dan daha uygun bir fiyat verirler muhtemelen.

Kitap dağıtım firmalarına ulaşın yüzde 40-60 arası iskontolu alırsınız. Pazarlık gerekmez

Astteki arkadaşlara kaüılmakla birlikte yayınevi seçiminin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İmla hataları, yazım yanlışları vs yapılan hayır işini murdar etmesin.
Avm'lerde 10-20₺'ye satılan kitapların yayınevlerinden uzak durmayı öğrendim.

teşekkürler arkadaşlar zaten güncel kitap listesi hazırlayarak alım yapmak istiyoruz. yoksa 100 temel eser desek 100 kitabı bin liraya bırakan yerler de var. 10 tlye kitap almış olmak için değil gerçekten çocukların hevesle okuyacağı yazarlar kitaplar almak istiyoruz. Şermin Yaşar gibi, sevim Ak, Behiç Ak,Mustafa Orakçı, Rowling gibi güncel yazar kitapları pahalı maalesef. Türk Edebiyatı ve Dünya Klasikler her okulda bolca var ve maalesef çocuklara temelde çok hitap etmiyorlar. hepsinin yayın evi de farklı farklı olunca pazrlık sıkıntı oluyor.

lisanslı BES aracısıyım ve yok :)

Var.
Bozdurmayı düşünmüyorum.

en az 10 tane var, 10 yildan once bozmayacagim, sonrasinda duruma gore cocugun ihtiyaclari oncelikli olmak uzere parca parca kullanmayi hedefliyorum. baskalarinin akliyla cok hareket etmemek lazim. zamaninda yaptigim bes'i bozmasaydim su an ekstra bir evim olabilirdi. mevcut evimi de bu kafadaki insanlar yuzunden cok gec aldim. benim gibi birikim yapamayan insanlar icin bes'in faydali oldugunu dusunuyorum.

Bir tane var. Yakın zamanda bozdurma planım yok.

var, bozdurmayı düşünmüyorum.
birinin ricası üzerine ikinci bir bes başlattım düşük tutarlı. ihtiyaç olursa onu bozdururum.

bes yatırım konusunda bilgi becerisi kısıtlı olan insanlar için var. işi yatırım olanlar ya da finansal okuryazarlığı yüksek olanlar için bes'ten daha faydalı bir çok enstürman var.

yani lisanslı bes aracısı olsam ben de bes sahibi olmazdım sanırım. çünkü aracı kuruma işletme bedeli olarak çok büyük paralar ödenmiş oluyor kazancınızdan. devlet katkısı neredeyse bunu sübvanse etmek için var.

birden fazla bes'iniz olursa, ilkinin kazançları diğerleri için de geçerli oluyor (ilkini yaptıralı 5 yıl oldu, ikincisini bugün yaptınız, o da 5 yıldır var gibi oluyor). ikinciyi bozdurursanız ilkindeki süre avantajını kaybetmiyorsunuz.

o yüzden birden fazla bes sahibi olmak mantıklı denilebilir. biri emeklilik yatırımı ve hiç bozulmayacak, diğeri kötü gün için birikim ve lazım olursa bozulacak gibi.

Selanik'ten bir yetimin gelip çürümeye yüz tutmuş bir hanedanlığı silip geçtikten sonra onca zorluğun imkansızlığın içinde içerideki ve dışarıdaki düşmanlara rağmen sıfırdan pırıl pırıl bir ülke yarattığı için duygulanıp ağlıyoruz işte çok da sorgulamanın gereği yok Murat Bardakçı saçma sapan bir insan.

kaleci +1 ve bu adamın her kararının ne kadar doğru olduğunu, nelerle savaştığını 100 yıl sonra bize 4k izleten bir diktatöre maruz kalıyor oluşumuz bunun sebebi. 2000lerin ortalarında daha kurbağanın kıçı yanmaya başlamamışken ağlayan eden yoktu.

Bardakçıya ziyadesi ile katılıyorum.
Bazı şeyleri abarttığımızı düşünüyorum halk olarak. Sen bize gülmeyi öğrettin diye her yeri donatan bir Bursa bb görüyorum son zamanlarda sosyal medyada. Ne alaka abi? E her iyi şeyi Atatürk e bağlarsak ağlarız.

Suanki yönetim ve yaşananlar yüzünden değerini daha iyi anladığımız icin

"Ulus" dediğimiz şey inşa edilen bir şeydir. Hamurunda da vatan, bayrak, marş, ortak bir tarih, çeşitli kahramanlıklar, efsaneler vb. vardır. Türkiye Cumhuriyeti için bu hamurun mayası da Atatürk. Bu noktada Atatürk bir kişi olmaktan çıkıp bir kavram haline geliyor.

1- diğer ülkelerde her yıl uğruna ağlanan bir lider var mı?
Çok anlamlı bir soru değil; farklı ülkelerin kuruluş hikayeleri farklı şekilleniyor, haliyle bu ülkelerin varlıklarını üzerine şekillendirdikleri kavramlar da değişik. Yani Napolyon Fransa için neyse, Atatürk Türkiye için odur diyebiliyor muyuz, ya da Fransız aydınlanması Türk aydınlanmasıyla aynı mı gelişmiştir ki "Ama Fransızlar Napolyon'a ağlamıyor" diye çıkarım yapalım?

2- bu kadar duygusal olmak kültürel bir mevzu mu?
Bu halkın genetiğinde taşıdığı duygusallıkla alakalı bir şey değil bence. Yukarda da bahsettiğim gibi her ulusun özünü teşkil eden çeşitli şeyler vardır ve o ulusu oluşturan bireyler, hele de kişisel ya da bir ulus olarak zor geçen dönemlerde bu öze daha sıkı sarılırlar. Haliyle de ona karşı hassas davranmaları normaldir.

3- bu duygusallık çocukluktan beri öğretilen bir şey mi?
Ulus inşası önemli ölçüde okullarda olur. Adı üstünde "milli" eğitim sistemi. Bizim eğitim sistemimiz de belli dönemlerde Atatürk'ü yoğun bir şekilde kullanmıştır ve bu siyasi bir tercihtir. Her tercih gibi fayda ve zararları olur. En büyük zararı tabi ki o kişi, kavram ya da nesnenin anlamının kayması, statüsünün değişmesi vardır. Bu süreç neticesinde de o şey kimi zaman arkasına sığınıp istediğiniz şeyi yapabileceğiniz bir zırh, kimi zaman da birilerine yöneltip onları elimine edebileceğiniz bir silah olur.

4- bu duygusallık rasyonel mi?
Kendi içinde rasyonel; Türkiye Cumhuriyeti özelinde insanların Atatürk'e yoğun bir sevgi duyması hem ülkenin tarihi, hem Atatürk'ün kişiliği ve yaptıkları, hem de ülkenin mevcut durumu düşünüldüğünde mantıklı. Atatürk hikayelerle, efsanelerle, bir tane kahramanlığın abartılmasıyla "Atatürk" haline gelen bir kişi değil ya da daha kabaca "Müritleri tarafından uçurulan bir şeyh" değil. Gerçekten de bir çok açıdan istisnai becerileri olan büyük bir lider.

5- örneğin kerbela olayını anma törenlerinde de her sene insanlar ağlıyor. ikisi arasında bir fark var mı?
İkisi arasında çok büyük bir paralellik görmüyorum

1. Yaptıklarının ve yapmak istediklerinin değerinin anlaşılamalışının hüznü,
2. Duygusal olmamız,
3. Başımızdakilerin (doğal olarak toplum ortalamamızın) cumhuriyeti murdar etme merakı ve az buçuk bilinçlilerin bu duruma karşı çaresiz hissetmesi

kenbdimizi paralayalım yerlere vuralım, zincirle dövelim demiyorum ama; taşlanmadan, recm edilmeden rahatça hayatını yaşadığı halde, döndürülmek istendiğimiz ortaçağ karanlığından rahatsız OLMAYANLAR Atatürk'e duygulanmaktan daha garip bence

Murat Bardakçı gibi egolarının esiri olmuş ilgi budalası bir saray yanaşmasının yaptığı manipülasyonlar yine hedefi bulmuş gibi gözüküyor.

Bardakçı'nın Napolyon gibi emperyalist ve tek derdi imparator olmak olan biriyle, bir milletin sadece var olma değil bir benlik sahibi olma mücadelesinin önderini kıyaslaması bilgisizliğinden ya da analiz fukaralığından kaynaklanmıyor. Yanaşmalığını yaptığı siyasi gücün hoşuna gidecek zurna nağmelerini öttürüyor her zaman olduğu gibi. Depremde millet enkaz altında can çekişirken "bugün deprem bölgesinde koordinasyon sorunu falan kalmadı, hepsi çözüldü" derken de, ipini koparıp gelen afganları güzellerken de, haması kuvayi milliyeye benzetirken de aynı zurnayı çalıyordu kendisi.

Kendisi her devrin adamından başka bir şey değildir. Hadi onun ajandası farklı, peki napolyon ve atatürk kıyasının saçmalığının farkına varamayan tüm bu insanlara ne demeli?

dandik bir tv dizisine bile ağlanıyor. tamamen yaşanmış gerçek olayların akıllara gelip duygulanılması kadar doğal bir şey yok. Bununla problemi olanın muhtemelen "tamamen yaşanmış gerçek" olaylarla problemi vardır, sonuçtan memnun olmadığı için anlamayabilir.

Bence duygusallık konusu tartışılırken örneğin diyerek Atatürk gösterilmemeli. Başka bir benzeri bence dünyada yok çünkü. Başka bir kişi için böyle ağlamıyor ki. En yakınindakiler tarafından bile yeterince anlaşılamamış fikren hep yalnız kalmış bir adam. O kadar kısa zamanda ülkede yapılan devrimler, zamanın ilerisindeki bir bakış açısı. Bulunmaz bir adam ve aslında çok genç yaşta bir ölüm. Her zaman bir doyamamislik hissi var. Bir yirmi yıl daha var olsaydı toplumsal olarak nerelere varirdik düşüncesi mevcut. Milletin babası gibi. Her zorlukta bir öksüzlük hissi var. Şimdi hayatta olsaydı keşke duygusu var.Bu halkına sevgiden başka ne olabilir ki millete tüm hayatını adamış . Sevildiğini bildiği için halk tarafından Ona hep bir özlem var. Hangi devlet adamı böyle özleniyor ki. Duygusallık konusu ele alınırken bu ornek üzerinden konusulmamali. Hiç aynı değil...

1-bilmiyorum ve beni ilgilendirmiyor olmak zorunda da degil.
2-hayir, insani bir mevzu
3-hayir
4-evet
5-var

bardakçı saçmalamış. napolyon ve atatürk alakasız
tek ortak noktaları napolyon bazı devrimleri yapmış. o kadar
napolyon konsül olduktan sonra imparator oldu, atatürk olmadı.
napolyon sürekli savaştı, atatürk yurtta barış dünyada barış dedi
napolyon yayılmacıydı. atatürk değildi.
napolyon ülkeyi kurmadı. atatürk kurdu.

bir yerde de washington ile kıyaslıyor. o da alakasız. washington komutandı. ülkeyi kuranlar ise kurucu babalardı.
atatürk ise hem komutan hem kurucudur. cumhuriyeti yapayalnız kurdu. bu büyük inkılap onsuz olmazdı.

duygulanma işini abartanlar var evet. ama atatürk yukarıdaki isimlerle kıyaslanamaz.
ayrıca son yıllarda atatürkün önemini daha çok anladık. duygulanmamız bu yüzden

bizzat almadım ama arada bir girip bakıyorum. satıcı önemli.

satış sayısı ve yorumlara bakmanız gerek, satıcıyı internette aratıp güvenilir firmamı, kurumsal mı bakmanız gerekir.

bir de türkiye'deyseniz zaten alışveriş limiti 30 euro olduğu için yerli satıcılar dışında almak mümkün değil.

eğer emanet hizmeti yoksa parayı satıcıya yolluyorsunuz direkt, onlar da saati kargoluyor.

Hayır. Ama bahşiş bırakabilirsin

hayir, eger duvara ascaksiniz ama o aparat yoksa gelmeden once haber verin, o aparatin ucretini odersiniz.

Belirli bir büyüklük altındaki Tv'lerin garantisi için servis kurulumu şartı yok. Dolayısıyla servis kurulumu ücretli oluyor. Aldığınız Tv'nin boyutuna bağlı olarak bilgiyi satın aldığınız yer veya yetkili servisten alabilirsiniz.

Ha garanti için servise gerek yok ama kutuyu açarsınız ve kargoda olası bir kırık oldu ise sıkıntı yaşayabilirsiniz.

Valla ilk buluşmaya gitmeyeli uzun zaman olmuş ama en son bunları giydim.
Bilek boy uzun salaş elbise üzerine ceket
Bilek boy etek üzerine kısa hırka.

Jean,triko, kot ceket. 90lar mode on.

Hava sıcaksa uçuş uçuş bi elbise + espadril
Soğuksa bu sefer düz bir elbise + topuklu çizme/bot

Yani çıkacak olsam bunları giyerdim gibi

Son ilk buluşmamda baskılı tişört, kot pantolon, spor ayakkabı giymiştim. Makyaj yapmamıştım. Sonra evlendik.

Aboooo kimse de süslenip püslenmemiş, kıyafetine üstüne başına özenmemiş mi duyuruda? Kadın değilim ama yazmadan edemedim. Pantolon, gömlek, ceket ama takım elbise ceketi. Bunları giymeden dışarıya çıkmam, hele ilk buluşmaya gitmem. İş görüşmesine giderken süsleniyorlar, bizlere gelince salaş ve özensiz oluyormuş sözlük kızları?

@Shepard
Bazıları doğal sever. :))
Bence bir çok kadın sözlükte olup olmaması farketmeksizin hem rahatlık bakımından hem de giyim tarzı günlük hayatta nasılsa “beğenen böyle beğensin” diyor olabilir. Bu fikre yaklaşım tabi kişiden kişiye göre değişir.
Cevaplardan benim anladığım bu bakış açısıyla yaklaşanların olabileceği, günlük için giydiği bir kıyafet ve makyaj yapmadan da çekici olunabildiği.
Olacağı varsa zaten oluyor bir şekilde şekil şukul yapmadan bile.

mavi jean siyah trikomsu bluz beyaz sapka haki trenckot siyah vans bej canta, simsiyah goz makyaji. bu kombinle ayni gun 2 iyi date. ne giyersem giyeyim no make up makyaji da olsa makyaj yaparim

Ben günlük hayatımda da makyaj yapan biri değilim. Yine yapmıyorum.
Giyim olarak da zaten özel bir etkinlik yoksa her yere hemen hemen aynı şekilde giyinirim, iş kıyafetim de spor ve rahattır günlük kıyafetlerim de.
Özellikle kasmam ama renk uyumudur, şık bir parçadır vs. bir tık daha dikkat ederim tabii ki, atıyorum o gün iş için bir kuruma gitmem gerekecekse yine aynı şekilde bir tık daha düzgün giyinmeye çalışırım, date için de bunun aynısı.

Mesela kâküllerim gün içinde çok bozuluyor onların düzgün olmasını isterim dikkat ettiğim temel konu bu olur.

aralık ayında olduğum için kareli kışlık bir gömlek ve altına kısa mini kadife etek opak siyah çorap giymiştim altında topuklu bot vardı. Bence planlı ilk buluşmaya gidilecek mekan da göz önüne alınarak abartmaksızın bir özenle gidilmeli. En azından elbise/etek ve casual ayakkabı giyerim ben :) Şık görünmenin bir kuralı da tonsürton giyinmek.

Nereye gidilecegine bagli. Kahve iceceksek normal, kokteyl iceceksek bi tik daha iyi ama hep özenli.
Makyaj yaparim mesela, iyi bir taki takarim.

ben 3 first date yaptım şimdiye kadar, hep iş çıkışı oldu, o yüzden iş kıyafetlerimle gittim. business casual.

gömlek + kumaş pantolon, topuklu ayakkabı/bot
gömlek/bluz + kumaş etek, topuklu ayakkabı/bot

her zaman takı takarım, göz ve dudak makyajı yaparım.

ama bu özeni karşı tarafta bulamadım. saçları dağınık şekilde, kotla geldi ikisi mesela. ki söylüyordum iş çıkışı geleceğimi, o kadar zıt duruyorduk ki..

günde 1-2 tüp kullanıyorsanız çok ciddi göz kuruluğunuz ya da başka bir göz rahatsızlığınız vardır bence kullanmayı bırakın doktora görünene kadar. lasik ameliyatı sonrasında bile yarım tüp yetiyordu.

Thealoz duo denedin hiç o da mı işe yaramadı? 17 senelik lens kullanıcısıyım refresh ve novaqua tık demiyor artık, thealoz duo çözdü kuruluk problemimi.

Eczaciniza sorarsaniz daha iyi bilgilendirir sizi bu konuda

ankara- 20 tl/parça

izmir 20 TL olmus yeni, gecen ay 15 idi.

Bölge belirtilmemiş. Marmara’yı geçmek istedim nedense. Karadenizle ilgili bir fikrim yok. Ege’de bu fiyata zor. Akdenizde Anamur, Alanya, Mersin, Adana tarafları iyi araştırılırsa bulunur ama sıfır ev zor yine de. (Sadece 2+1 den bahsediyorum ek olarak)

Eskisehir'de güzel 2+1'ler var o fiyat araliginda.

Gazipaşa, Antalya.

Ayvalık, Erdek, Atakum, Şarköy, Seferihisar, Özdere, Urla

Sezon Dışı Deniz kenarındaki bölgeler

canakkale, mersin..

Bursa/Mudanya da sanki bulunabilir.

işletmeniz hangi sektörde? bazı sektörleri direkt olarak engelliyor.

NOH Radio - Gizli Bahçe
Mini Müzikhol
Castel denen yere gitmeyin, ya da gidin
En iyisi Frankhan olabilir

Biri yok yere herkesin ortasında zorbalamisti en son. İnsanların zorbaliklarinin bizle pek ilgisi olmuyor. Kendi rezil oldu, millet bana sempati beslemeye başladı.

Görümceme.

Kimseye demedim. Türkçe konuşuyoruz biz Türkiye'de.

agzimla kus tutsam mutlu olmayan isyerindeki ekibe yakin zamanda dedigim oldu.
pek iplemiyorum birkac tanesini artik, benim ustumdeki elemani ikna edebilsem kovacam birkac tanesini..

muhayyeri bir ara ağlatıp kaçırmışlardı buradan kafamız rahat etmişti üç beş gün geldi böyle kafa açıyor yine.

Artık direkt olarak beni ilgilendirmeyen her şeye ve kimseye tepkim bu.

@Bir ben var benden şurada

Kullanıcı adın bile Türkçe karakterli ama bana laf yetiştirmeye uğraşıyorsun. Hayırdır çok tutarsız ve serkeş gördüm seni??

Sizin bu hoyratlıklarınız bitirecek bu halkı. Sırf sizin bu hoyratlıklarınız. Sizin ve sizin gibilerin.

birbirinizi darlamayin yaw, hayat kisa.

Bizzat kullanmıyorum ama ugreen marka adaptörlerin açıklamalarında 5-7 cihaza kadar aynı anda çalışmayı destekler diyor. Amazon’da var.

Bilgisayar parcasibalacaksan ugreen alacaksin altina imzami atarim bence dunyanin en kalitelisi

Eger aldigin bi parca yeterli calismazsa git ayni urunun ugreen markasini al calisiyor denendi

gamer koltuk rahatsa da görüntüsünü sevmiyorum. Ikea markus kullanıyorum memnunum.

ziogaming.com

Boyum 190 olduğu için epey bir canlarını sıktım satın alma sürecinde. Çünkü genel olarak 170-180 civarına uygun olarak üretiliyor bu tip koltuklar gördüğüm kadarıyla. Benim bir koltuk için o kadar talep karşısında bana tahammül edebileceğimden çok daha iyi bir şekilde güler yüzlü ve ilgiliydiler. Ek bir iki parça ve ayar gerekti. Bir süredir kullanıyorum ve memnunum.

hawk future almayı planlıyorum. gittim, denedim iyidi. satış yapan arkadaş kasımda indirim gelecek dedi, onu bekliyorum bakalım

90 kg, boyum 180 bu arada. Xl modellere mi bakmalıyım ?

gaming koltuk alcaksaniz yerli markalardan uzak durun.

dxracer file olanlara bakabilir misiniz. eger eviniz klimali ise o deri olanlardan da alabilirsiniz.

bel destegi cok onemli. ikealardaki bel destegi yetersiz. ikinci el bulabilirseniz herman miller bakabilirsiniz.

nurus metoo ve dxracer tank kullaniyorum.

iyi markaların alt markalarına bakabilirsiniz. örneğin Profilo tr'de Bosch fabrikasında üretiliyor. Altus Arçelik'te. Regal Vestel'de.

biz köydeki ikinci eve profilodan aldık genelde memnunuz.

altus iyidir. ekonomiktir. Profilo biraz pahalı gelebilir.

iptal oldu

Iptal edildi o

Geri adım attılar.

100 bin, k değil

Krem keten pantolon, açık mavi gömlek, Lacivert/ siyah ceket, beyaz sneaker.
Şöyle bir ceketten söz ediyorum, blazer değil kastettiğim: www.mavi.com

ya da şu:
www.mavi.com

@Amaranta ursula +1 (siyah ceket hariç)

en azindan zara basic seyler al. markasiz giyinmeyi birak acill

koyu lacivert bir tane blazer al, desensiz olsun, torba cep olsun.

spor&casual olsun dersen ceketin altına basic beyaz veya ceketten bir ton açık mavi tişört al. biraz daha klasik olsun dersen düz beyaz gömlek de olabilir.

pantolon koyu krem veya kahverengi, gabardin veya kot olabilir.
alternatif mavi tonlarından gitmek istersen slim veya tapered kesim lacivert düz bir jean de iş görür.

kemer ve çorap ayakkabı ile aynı renk olsun.

ayakkabı, koyu kahverengi kalın tabanlı brogue olabilir, beyaz veya lacivert düz desensiz, logosuz sneaker uygun olur.

Abi belli ki hanımefendi senin bir üst liginde, sen şu an Yeni Çemişgezek Spor gibi Trendyol 1. Lig'inde oynarken hasbelkader Türkiye Kupası'nda Süper Lig ekiplerinden Fenerbahçe ya da Galatasaray'la eşleşmiş gibisin ne yapayım da bunlarla mücadele edebileyim diye soruyorsun, karşındaki 400 milyon euro'luk takım var sen 50 bin euro'sun hala diyorsun ki rakip Dzeko'yla Osimhen'le geliyor ben ne yapayım durdurayım bunları 10 bidon çökelek karşılığında stopere aldığım Abdulkerim Fındık'la mı durdurayım bunları diyorsun, olmuyor yani. Normalde bir date'e nasıl çıkıyorsan öyle çık, yani senin hayatının doğal akışında olmayan bir şeyler giydin diyelim, ki muhtemelen daha önce hiç böyle bir tecrüben olmadığı için patlayacaksın ama hadi patlamadın diyelim, süreci sonradan nasıl devam ettireceksin sürekli nasıl uyum sağlayacaksın bu akışa, bunlar hep sıkıntılı konular. Sorry.

Abi sakın linkteki şeyleri alma, neye benzediği belli değil ve plastikten yapılmış. Çok kötü. Erkeğe yakışacak şeyi sen daha iyi bilirsin ama bize sorduğun için kot olmayan bir pantolon giy. Üzerine gömlek ve takım elbise ceketi veya blazer ceketi gibi bir ceket giy(özellikle takım elbise ceketi diye yazıyorum linkteki de güya ceket...). Ayakkabı için ise kundura ama modern olanlarından. Pierre Cardin bu konuda bence iyi. Oxford tarzı ayakkabı olabilir.

Bu dediklerimi giymeye başladığın zaman hem sen hem de çevren çok daha farklı bakacaklar sana. Torba cep diyenlere bakma. Boy kilo önemsiz, ceket gömlek pantolon giyen kim olursa olsun yakışıyor. Mümkünse terzide üstüne göre ayar verdirt.

teknesiz olabiliyor gayet tekne şart değil. zemine ekstra taş döşenmesi gerekebilir sadece.

İmkan varsa duşakabin alma yaptır ama onun iicn fayansı sökülmesi, yalıtım yapılması üzerine kaydırmaz fayans döşemesi lazım. Sonra da dusakabinci gelip etrafını kapatacak.
Duşakabinden su sizmaz.
Böyle, teknesiz daha güzel bence ama dediğim yalıtım şart

Bu arada kırmadan yalıtım ve yeni fayans üzerine döşenebikir doğru ama yalıtım şart

Oluyor şuan kiracı olduğum evde öyle

www.koctas.com.tr

Şunlardan mı diyorsun? Bunlar ya da tek tarafı kapalı olanları otellerde yaygın olarak kullanılıyor. Bazı yeni evlerde de böyle.

Oluyor.

Ama suyun dogru akmasi icin zemine verilecek egimi yapmasi ustalik istiyor.

Turk tipi ustaya dert anlatamazsiniz, eline verdiginiz cizimi anlamaz, kendi bildigini yapar, her banyo sonrasi daireyi su basar.

YouTube dan Alman ustalarin videolarina bakin derim

fayans kırılması geremiyor sadece gider için yer açılıyor var olan fayans üzerine kaydırmaz fayans döşeniyor sadece önemli olan duşu yapacak olan adam fayanscıyı ayarlasın çünkü fayansı kabin ölçülerinde yapması gerek
biz eski akuziyi atıp bu şeilde düz yaptırdık ama baya uğraştırdı fayansçıyı ayrı çağırdığımız için

Öyleyse fayans işiyle uğraşmayıp direkt tekne dahil duşakabin almak daha mantıklı sanırım.

Ek
Duşa kabin ölçüsü istediğin ölçülerde olabildiği için fayans sonrası da yaptırabilirsin
O kısım dert değil
Ama 4 ya da 6 parça fayans dosenecektir. 1 günlük iş. Kendi evin ve uzun süre kullanacaksan bence tekneden çok çok daha iyi

Benim kaldığım evde, mevcut fayansın üzerine duşakabin koymuşlar. Ekstra kaymaz fayans vs döşenmemiş. Ancak daha da önemlisi gider eğimi. Benim duşta eğim gidere ayarlanmamış. Her duş sonrası çekçek paspas ile suyu gidere itiyorum. Yoksa başka köşede birikiyor.

Hemzemin duş diye arat örnekleri çıkar karşına.

ben de virüsten korktuğumdan işimi şansa bırakmamak için youtube to mp3 sitesinden yapıyorum bunu. linki pcden eklicem bi sn

tr.savefrom.net

brave browser kullanıyorum hiç reklam falan görmüyorum

Doktora savunması mı doçentlik mi ne jürisi ona göre değişiyor ama genelde ikram bol tutuluyor

Yemek arası varsa kurabiye gibi
Yoksa tuzlu kanepe mini poğaça gibi şeyler daha makbule geçer sanırım.

Master yahu onu söylemeyi unutmuşum

Bir şey alma.

Ben su dışında hiçbir şey almadım, danışman hocam da özel olarak belirtti; "bir şey getirme" diye.

Zaten son zamanlarda kimden duysam en fazla su götürüyor.

Koca koca hocaların ikram beklemesi de ayrıca tuhaf geliyor bana.

Kuruyemiş (kaju, fındık, badem, kuru üzüm) ve su.
Başarılar..

Ben bir şey almamıştım diye hatırlıyorum (10 yıl olmuş neredeyse) ama bizde labden kimin savunması olur ise onun için diğerlerimiz bir şeyler getiriyorduk o şekilde halloluyordu.

Kolay gelsin!