bir adam varmış. ressammış. başka bir admaa aşıkmış. aşık olduğu adam ferdi tayfurmuş. intihara "kesin" kararlıymış. ama acı çekmekten çok korkuyormuş. bir gün bir torba dolusu jilet alıp evinin banyosuna girmiş. küveti ılık/sıcak su ile doldurup içine uzanmış. sağ eli ile, ayak bilekleri, dizler, kasıklar, sol dirsek, sol koltuk altı ve en sonunda boynunu keserek intihar etmiş.
bunun bende bıraktırdığı izlenim: acı, "kesin" kararlı bir insana engel olamaz.
başka bir adam daha varmış. soyadı zweig'mış. yaşlanmış bu. kalem tutamaz, yazı yazamaz olmuş. elindeki bardağı düşürüyormuş falan. unutkanlık da başlamış. e adam epeyce iz bırakacak işler de yapmış şu koca dünyada, kitaplar falan. dolu dolu da bir hayat yaşamış, o ülkeden o ülkeye. doymuş yani bu adam yaşamaya. zor bela bir mektup denkleştirmiş. sonra bir yerlerden az biraz morfin tedarik etmiş. hop damar içine enjekte. sonsuz uykuya dalmış.
izlenimim: kendinize ne kadar iyi bakarsanız bakın, vücut ölmeye programlı. yani malesef hz. muhammed "her ölümlü ölümü tadacaktır" demekte yerden göğe kadar, allah'ına haklı. yaşlılığın ve ölümün; ilacı, tedavisi, çaresi yok. ama onurlu ölüm diye bir şey var... ama intihara teşvik suç olduğu için, lütfen yaşlılarımızı intihar teşvik etmeyelim, edenleri uyaralım.
0