Bağımlı gibi hissetmeniz normal çünkü şekerin insana yaşattıkları bağımlılık yapıcı maddelere epey benziyor (ödül mekanizması, alınan haz, eksik kaldığında yaşanan endişe vb)
Bir insan sıfır şeker ile hayatını idame ettirebilir. Biyokimyasal olarak şeker almanın hiçbir zorunluluğu yok. Bunu yağ ve protein için söylemek imkansız ama şeker için durum böyle. Ama yukarıdaki arkadaşların da dediği gibi sıfır şeker imkansız ötesi bir şey. Çünkü insanlarda şeker denince akla gelenler çay şekeri, lolipop, çikolata, ekmek, poğaca, pirinç vb'de kalıyor. Halbuki yine yukarıdaki arkadaşın söylediği gibi patates komple şeker mesela. Sıfır şeker diye uğraşmaya çalışmak çok sağlıklı değil.
En güzeli rafine/işlenmiş şekerden mümkün mertebe uzak durmak. Ben öyle yapıyorum mesela. Çikolata tüketmiyorum. Çayı-kahveyi şekersiz içiyorum. Ama pirinç pilavıymış, patates oturtmaymış falan; bunları yerim. Veya iş yerinde arada bir sabahları şekerli memengiç kahvesi içiyorum. Dışarıya çıktığımda şekerli bir salep içebiliyorum. Kendime eziyet etmiyorum işin doğrusu. Öyle olunca işin içinden mecburiyet ve suçluluk duygusu kalkıyor.
Örneğin çikolata yemiyorum dedim ya (geceleri çikolata kriziyle uyanıp nutella kaşıklayan insanlarız biz), canım da istemiyor artık, onu söylemem lazım. Gelgelelim diyelim ki biri çikolata sundu, almazsam ayıp olacak, veya tadını merak ettim, veya o an canım istedi. Yerim gider yani çok kafaya takmıyorum bunları. İşin özü diyetin sürdürülebilir olması. Kendinize eziyet edin yine hadi eyvallah da, ne kadar süreyle bu eziyeti devam ettirebileceksiniz? Önemli olan o. Sürdürülebilir bir diyet en sağlıklısı olur.
Yukarıdaki anlattığım diyetle, kendimi hiç ama hiç zorlamadan 1 ayda 10 kilo verdim.
Ek olarak -bu diyeceğimi diğer arkadaşlar linç edebilir ama olsun- şeker arzusu çok basarsa şekersiz limonata (uludağ'ın falan var) tavsiye edebilirim. Güzel baskılıyor. Veya Cola-Zero düşünülebilir. Tamam vurmayın.
0