hemen otopark karşısında kentpark vardır, orayı gezebilir, kafelerinde oturabilirsiniz.
aslında yarımşar saat geliş dönüş deseniz 1,5 saat için şehre de gelebilir, porsukta oturabilirsiniz ama yabancısı iseniz şehrin stres olur, otobüse yetiştim yetişemedim diye...

Oradan şehre gitmen 30 dakika, dönüşün 30 dakika. geriye kalan 1.5 saatte hiçbir şey yapılmaz.

Zaten şehirde yapacak bir şey yok. Millet neden bu kadar beğeniyor anlamıyorum.

kentpark da takilabilirsin. Ayakkabilarini cikarip cimlerin uzerinde kosarak cilginlar gibi eglenebilirsin mesela.

soğuk daha çok seviyorum ben patates püresini. sen de bir dene bence belki seversin:)

ısıtılır

benim bildiğim ısınır da. böyle sert sert olur. tat alamazsın. yanlış biliyorsam affola

sert olmasını istemiyorsan üzerine streç film sar
biraz sulanıyor yalnız o zaman, yemeden karştırman lazım

ben üstü hafif kurumuş seviyorum ondan streçlemiyorum mesela

2 dakika tuttum tam tıkırında oldu. ama sanırım biraz daha tutsaydım yamulacaktı :)
teşekkür ettim hepinize.

bazi doktora programlari seni kabul edebiliyor ama ilk sene master tezi yaptiriyor. Doktora yapmayi dusundugun universite ve programlarini incele.

Bu arada genel anlamda doktorayi lisans ve hatta yuksek lisans gibi dusunme. Calisacagin hocanin seni kabul etmesi onemli. O zamana kadar yaptigin iyi ve profesyonel islerin olmasi, akademiye olan yatkinligin, iyi yayinlarinin olmasi vb. durumlarda master tezine bakmadan kabul alabilirsin.

İstanbul şehir rehberine göre (sehirrehberi.ibb.gov.tr) Abide-i Hürriyet üzerinde 141 numarada bir üçler apartmanı var. Web sitelerindeki adres tutuyor. Muhtemelen yer yön duygusu olmayan bir arkadaş harita üzerinde yanlış yere işaretlemiş kendilerini.

ben gittim hacı, cevahirin biraz aşağısında, yolun karşısında. poğaça börek falan alınabilecek bir fırın var onun orada.

bence büyükdere caddesinde yani. cevahir'in olduğu caddede, ben de toefl a girmiştim orada. üstteki arkadaşı okuyunca şüpheye düşsem de, emin gibiyim.

Yandex de adresi teyit ediyor. Abide-i Hürriyet'te.
harita.yandex.com.tr

Cevahir'in önünden Abide'i Hürriyet'e çıktığını düşünürsek, caddeye çıktığında sol tarafa doğru 5-10 dakika yürüme mesafesinde. Numaralar o yöne yürüdükçe küçülüyor zaten, tek numaralar yolun karşı tarafında, karşıya geçip kapı numaralarını takip ederek yürürsen rahatlıkla bulabilirsin.

skammen'in bahsettiği mekandaymış,
herkese teşekkürler...

ustunde ataturk'lu pul var, Turkiye'den yollanmis

Scan edip OCR (optic character recognition) ile karakterleri okutun. Sonra copy paste ederek Google translate ten ne yazıldığını anlamaya çalışın.

... ama sizin yerinizde olsam sosyal ağlardan bir çinli bulup bu resmi gönderir ne yazdığını bana söylemesini isterdim. İngilizce bilen çinli bulmak biraz sorun olabilir sadece :)

Bu arada adres olarak Çin de bi adres girilmiş. Kartpostal türkiyeden alınma bi kartpostal. Muhtemelen burdan bi çinli memleketine göndermek istemiş. Ama neden sizin arkadaşınızın kapısında? İade olarak arkadaşınıza mı dönmüş acaba? Bizide çok merakta bıraktınız. Bu olayla ilgili bilinmeyenleri çözünce bizi de aydınlatın lütfen.

yazık ya, adam memleketine kart yollamak istemiş ptt nereye yollamış.

du bi oda arkadasim gelsin ona sorayim

postacı üşenip kapınıza atmış kaçmış olabilir mi?
merak ettim çince öğrenen türklere yönelik bi siteden falan sorun bence

Buralar çok güzel ama ben memleketimi özledim, kuzusunu koyununu diyor mesajda, ayrıca acip fotolar çektim diye de eklemiş kendisi sanki burdan Çinê kartpostal gidermiş gibi. :)

tianjin şehrindeki dozan nankia okulunda 372 nolu odada kalan yang mu ya yollamış kartı aslına bakarsan. ama yanlışlıkla nasıl olduysa sana gelmiş :) ptt işte

edit: adresten başka bir şey yazmıyor üzerinde.

hacı geri gönder ya..yazıktır... üzüldüm bak şimdi...

aga bence bi postaneye gidip çine gönderin ayıp olmasın adama, mutu kırılmasın

çinde internetler kesik miymiş . niye postayla kasmış ki.

@melodica çin'de internetler gidip geliyor :D sansür var. kuzusunu koyunun kartla övebiliyorsun ancak

vallah ya bi ptt dısında başka bir şekilde yollamak lazım yazık valla

Tianjin şehrinin Nankai ilçesinde, Wei Jin caddesi üzerinde bulunan Nankai üniversitesine yollanmış. 8 nolu yurt, 327 nolu oda.

bir iyilik yapayım diyorsanız zarfa koyun, zarfın üzerine de şunun çıktısını yapıştırın bu sefer düzgün gider herhalde (basitleştirilmiş çince encoding'i gerekir düzgün görebilmek için):

300071 Tianjin – P.R.China
300071 天津市南开区
卫津路94号 南开大学 8宿327室

bu ptt allahlık. utanmasalar keskin color'a yollayacaklar.

Cevaplar için teşekkürler,
Ancak kartın, resimde çıkmayan kısmında yakınımın latin alfabesi ile yazılmış tam adresi var dire numarası ile birlikte.
E şimdi Türkiye'den Çin'deki bir üniversiteye yollanmaya çalışılan kuzulu "miemie"li bir kartın üstünde neden yerel bir adres yazsın ki?! Hani gizli bir mesaj filan diyeceğim ama bahsettiğim yakınım 80 yaşında Çin ile alakasız bir insan :D
Neyse ben tekrardan quasiromantic'in verdiği adrese yollayayım en iyisi yapacak birşey yok, oradaki öğrenciye yazık olmasın bari.

Başta quasiromantic olmak üzere herkese tekrardan teşekkürler :)

Kartı görüp "haa bu Çin'e gidecek" diyen bizim memur. Tüm adresi yazdıktan sonra en üstüne veya altına "Çin Halk Cumhuriyeti" yazın Türkçe olarak. Böylece memur bunu Çin'e gönderir, sonrası Çin posta memurlarının sorunu olur.

bulamazsanız şayet, haritanın vektörel halini internetten bulup istediğiniz büyüklükte bastırabilirsiniz.

d&r'da nationla geographic'inkiler satılıyor. baya büyük. onlar olma mı?

atlas detgisi vermişti, 1 metreye 3 metre, hala satılıyor mu bir bakın...

şöyle bişeyler var belki işinize yarar:
upload.wikimedia.org
map.vbgood.com
pds13.egloos.com

tinyurl.com


bunlardan herhangi biri ile evi bile kaplarsın.

reklam ajanslarından çıktısını alabilirsin.

4x2 metre hiç dağılma olmadan çıkartırsın. 1x2 büyütme yaptırsan yine dağılma olmaz.

hatta 1x4 - 1x8 e kadar sorun yaşayacağını sanmam. 1x4 demek 16 metre oluyor. o da yaklaık 5 katlı bina demek :D

genelde pahali, suradan bir fiyatlara bakin:
www.transglobal.org.uk

tax free için şuradan öğrenebilirsiniz..

forum.donanimhaber.com

öncelikle geçmiş olsun, shopto.net sitesinde bu tür güvenlik sorunları sıklıkla yaşanmakta. büyük ihtimal soğuk su içecek gibi gözüküyorsunuz. ama umarım böyle bir durum olmaz da 700 tl cebinizde kalır. fakat uğraşırım diyorsanız mahkemeye verebilirsiniz şirketi kimin bilet aldığını vs. öğrenebilirsiniz.

dogrudan hava yolu sirketi ile baglantiya gecin. rezervasyon yapilirken isim verilmis olabilir. veya en azindan mail adresi verilmistir bir sekilde takip etmenizi saglayacak bir bilgiye ulasma ihtimaliniz var.

Olan olmuş ama netten her bir alışveriş için farklı limitler belirleyebileceğiniz sanal kartları kullanmanızı tavsiye ederim.

700 * 3 gitmiş galiba, 700 tl degil.bence shopto ile görüşün

2000 yılında amcamın kredi kartımdan 15000$ çekilmişti. Hatta satışı yapan görevlinin adı da Michael bilmemneydi. Bizim banka (ykb) bizden önce işi uyanıp bize bu harcama bana ait değildir Michael bilmemneyi tanımıyorum gibisinden bi dilekçe yazdırıp olayı çözmüştü.Zaten harcamanın sana ait olduğunu da kanıtlayamazlar. Kredi kartları zaten bu gibi olaylara karşı belirli limitlere kadar sigortalı oluyorlar.

ne soğuk suyu yahu? harcama itirazı yapın bankanıza, birkaç ay içinde olay çözülüyor. siz yapmadıysanız neden ödeyeceksiniz?

gerekli itirazlarla o parayı geri alırsınız merak etmeyin.

Selamlar..
Dün bankaya anında dilekçe ile başvurmuştum. Bugün kendilerine danıştığımda olayın araştırma aşamasını başlattıklarını, işlemin ABD'de ki bir bankadan yapıldığını söylediler. Kesin olarak shopto.net'ten dolayı olup olmadığı ise şu anda bilinmiyor. Kart tabii donduruldu şu anlık, banka da şimdilik parayı kendisi ödeyecekmiş araştırma bitene kadar. ABD deki banka ile iletişime geçtikten sonra hangi şahıs yada şahısların bu işlemi yaptığını bulup yasal işlem başlatacaklarmış. Bu da 30-45 gün arasında sürer dedi kadın.
Araştırma sonuçlanıp durum çözümlendikten sonra sonucu bildiririm isteyen arkadaşlara.
Hepinize teşekkürler,

aynen öyle arkadaşım...dişteki sinirler alınarak ağrıların hissedilmesinin önüne geçiliyor sadece...dişin çeneyle olan bağlantısına herhangi bir müdahalede bulunulmuyor...ama o dişle ilgili hiçbirşey hissetmediğimiz için 'dişin sinirini alarak öldürmek' de diyebiliriz,sonuçta takma dişten bir farkı olmuyor his açısından...

olay şöyle.dişin içinde canlı kısmı olan pulpa var ve bu pulpa denen kısım dentin üreten odontoblastları e dolayısıyla da sizin deyiminizle dişi beslemiş oluyor.
kanal tedavisinde amac ceşitli nedenlerle etkilenen pulpanın cıkarılarak kanalların sızdırmaz bir sekilde doldurulması.kanal tedavisinden sonra, canlı dişlerde görülen ömür boyu dentin üretme mevzusu artık vuku bulmaz.cünkü bunları besleyecek damarları ve sinirleri hekim cıkarmıs olur.kanal tedavisinden sonra dentin kurumasına bağlı olarak dişin kırılganlıgı artar.
dişin cene ile bağlantısını kuran damar derken eğer kökün ucundan giren damar-sinir paketini kastediyorsanız oradan zaten kopartılıyor bu paket ve dişin iç kısmı dolduruluyor.
herneyse ikinci mevzu ise dişi ceneye bağlayan kısım diş olarak düşünülmez.oraya periodontal membran denir ve ayrı bir yapısı vardır.kanal tedavisinde bu bölgeye dokunulmaz.periodontal membran dişin kök cevresi ile kemiğin bağlantısıdır.
surada güzel bir resim var herseyi anlatıyor:
medicalimages.allrefer.com

once bi rontgen cektir, tahminim cekilen dislerden sonra oyle sallanmalar ve sizilar oluyor. bende 4 20'ligi 1 hafta arayla 2x2 cektirmistim. butun dislerimin oynadigini hissediyordum [: sonra oturuyorlar.

iki cevap geldi aklıma:
1- diş sallanması olaibliyor zaman zaman, sonra geçiyor. bende de oluyor.
2- dişlerinizi sıraya ve birden çektirirseniz sıralarını ya da tutunumlarını bozabiliyor ve bu yüzden sağlam dişlerinizi de kaybedebiliyor(muş)sunuz (kuzenimin başına geldi).
doktorunuz bilir yani en iyisini yine.

emin degilim ama sakarya nın uzaktan eğitimi de örgün eğitim gibi kabul ediliyor. öyle ise aynı anda iki programa kayıtlı olamazsınız. sakaryanın web sitesinden bakın sıkça sorulan sorular bölümünde yazması lazım.

hayır eğitim karma olarak verilmekte çünkü. düşündüğünüz gibi açıköğretimmiş sınava gelir giderim i yok.haftada 2 gün ders var ve zorunlu.

- bilimsel ilerlemeler. gün geçtikçe bilimin alanının genişlemesi, dinin alanının azalması. dinsel nosyonları savunan kesimlerin gerici örnekler teşkil etmeleri, bunların yarattığı olumsuz etki.

- dinlerin gerici muhtevası, gündelik yaşama karşılık verememeye başlaması.

- artan iletişim, bilimsel bilgiye erişimin, ateist insanlarla diyaloga girme ihtimalinin artması.

- kişinin içinde bulunduğu toplumun yönetenlerin dine karşı aldığı tavır, ateizm propagandası yapan ya da din propagandası yapan iktidarların bireyleri pozitif veya negatif etkilemesi.

- kişinin eğitim ve refah seviyesi. yaşadığı ortam, içinde yetiştiği ailenin öğretilerine duyduğu negatif veya pozitif tepkiler.

kolaylıklar.

dincilerin ortaya çıkan bazı karışık oluşumları, hiçbir şekilde sorgulamadan ruha, tanrıya bağlaması. Bilimin bu oluşumları incelemesinin zaman almasından dolayı, insanların bilimi işe yaramaz bulması.

din denen şeyin kurumsallaşması ve bu nedenle çok fazla "bidat" oluşması. yani, dinin de özünden uzaklaşıp, insan eliyle yapılmaya çalışılan hurafelere bulaşması. aynı nedenle, insanlara zor gelmişliği ve iticiliği de mevcut malesef. misal, namazın farziyeti kitapla kesindir, lakin türbe ziyareti, yok akşam vakti tırnak kesilmemesi, bilmemne.

bunun dışında, ergenlik psikolojisi de denebilir. bireyin, ailesinden, çevresinden farklı bir şeyler yapma isteği. hani, din konuşulurken "ben inanmıyorum" denildiğinde oluşturulan o hava, bunun bir nedenidir. vejetaryen olmayan bazı insanların, bazı yerlerde "ben et yemeyi sevmiyom" diyerek tribe girmeleri gibi düşün.

-bu arada direkt "zaten tanrının olmaması" gibi bir cevap veren arkadaşı tebrik ediyorum. aydınlandık, erdik bi anda.-

din psikolojisi diye bir alan var. dünyada psikoloji dahilinde, türkiye de ise ilahiyat içerisinde lisansüstü düzeyinde eğitim veriyor. onların kitaplarını tavsiye ederim konuyla alakalı olarak.

ya bütün cevaplar mantıklı elbette ama aklıma başka bir şey geldi. mesela bu argümanlardan yanlızca birini seçip onu mu incelesen acaba. yani bunlar bunlar bunlar vardır ama en önemlisi şu şööledir bööledir diye anlatsan. ki bunları yaparken de diğer argumanları alt başlık olarak göstesen. mesela temeline iletişimi alsan ve iletişim çağının bireye olan etkilerinden bahsetsen. sonra yine iletişim temelli olarak diğer arkadaşların bahsettiği mesela din temelli kurumsallaşma vesaire gibi etmenleri bireyim iletişim çağının gereği olarak kolay öğrendiğinden hatta doğru-yanlış bi ton bilginin ortalarda dolaşıp elemanın kafasını karıştırdığından falan bahsetsen. sadece bi fikir tabii. sen daha iyi bilirsin nasıl yapacağını. ama her nasıl yaparsan yap. bildiğim bi belgesel var önce bi onu izlemeni tavsiye ederim. farklı bir vizyon kazandıracaktır sana. filmin içinde geçenler sana birşeyler anlatacağı gibi, böyle bir filmin var olması ve bireylere kolay ulaşıyor olması da ayrı bir arguman olarak işine yarar bence. hani bilgi-iletişim çağının bunları bireye sunarak ateizme sürüklemesi gibi. neyse kısa kesiim, belgeselin ismi zeitgeist

felsefe

Arkadaşlar tüm cevaplar için teşekkürler.

@follus cerebralis:
zeitgeist'i izlemiştim, hatırlattığın çok iyi oldu.
Araştırma konusunu değiştirme gibi bir olanağım yok ne yazık ki. Bu tarz göz önünde bulunan bir konunun kıt olabileceği aklıma gelmemişti en başında, araştırdığım hiçbir kaynakta birkaç kitap dışında işe yarar referans bulamadım.

Tekrardan teşekkürler.

Tabii diğer dinlerde bunun karşılığı ya da benzeri var mı bilmiyorum ama İslamiyet'teki ''kazâ ve kader'' olgusu yani bazı şeyleri değiştiremeyeceğin düşüncesi belki bireyi ateizme yöneltebilir.(Nacizane fikrimdir.)

bence kesinlikle kıt bir konu değil hatta o kadar geniş ki insanların ateizme kayma sebepleri. tabi hangi yönden incelediğinde önemli. ama sadece sebepleri bile araştırsan ( var mı bilmiyorum bakmadım ) senin yerine olsam insanların ateist olma sebepleri diye bir başlık açar ordaki dinci vs.. arkadaşların entry'lerini ayıklar sıralardım. eminim ki buradan aldığın cevaplardan daha fazla cevap alabilirsin.

kendimce nispeten özgür yetişmek şöyle ki hepimiz için ( hadi çoğumuz için diyeyim, dışarı çıkmayanlar olabilir küçükken :p ) din olgusu küçüklükten beri hayatımızda yer alan bir ııı.. olgu. bunu kırabilmek ufkun din olgusuna yer veremeyecek kadar genişlemesi çoğu insan için o kadar koaly değil. keza bunu sözlükte te görebiliriz ki bir insanın tanrı kavramına inanmadan yaşabileceğini görüp şaşıran içerikli bir sürü entry ile karşılaştım.

neyse kendi açımdan özetlersem ( ki nerden girip nasıl özetleyeceğim bilemiyorum ama girişeyim hele ) en başta bilimsellik gelmekte ateist olmamın sebepleri arasında. bilimsel düşünce ile gelişen ( ki bu esnada dinleri ve bununla bağlatılı olguları araştırma kaçınılmaz olduğunu söylemem mutlak gerekli. bilismel düşüncenin ilerleyişi de böyledir. ) beyne artık din olgusunun tüm sorularına cevap verememesi. ki burada mantık ta işin içine giriyor. çünkü dinde mantıksız bulunan bir sürü şeyle karşılaşıyoruz. ( şunu da söylemem gerek ki bunlar kendime yani geldiğim yere nasıl geldiğim konusunda düşünürken ortaya çıkan yol diyeyim ki bu da orta okul sıralarına kadar dayanır. ) sonraki araştırmalarımda ( çok ta araştırma denemez aslında sadece özgür bırakıp bir sürü düşünceyi, kitabı okuma dönemi diyelim ) polistzer'in felsefeni ntemel ilkeleri kitabıyla tanışmamla yeni bir milada yol aldım diyebilirim. ki şimdiye kadar ki tüm ( tam anlamıyla tüm olamaz tabi ki tüm sorulara cevap vermiş olsa din olmazdı ) sorularıma cevap verebilen bir kitaptı. daha önemlisi geliştirdiğim bilimzel mantık yönünde ilerleyen düşüncelerime çıakr yol sağlıyordu. ( çok yaşa politzer :) )
gerisi geldi sonra çorap ve sökük ikilisi gibi. tabi burada göz ardı edilmemesi gereken bir şey de ateistlerin çoğu belirli kalıplar halinde atesit olmuyorlar. beslenebilecek kaynaklar çok geniş olduğu için ( ki bu sadece kişinin kendi mantığı olsa bile ( az biraz felsefik görüşlerden de demlendiyse )) bu her ateistin ateizme farklı bir bakış açısı getirdiğini düşünüyorum.
ha tabi sonrasında dinlerdeki mantıksızlıklar daha iyi görülmesi destek oldu. dinin kullanılması. kazandığın düşüncelerde insanlar eşit doğmasa da eşit koşullar altında yetişmesi gerektiği, buna dinin engel olduğu gibi bir sürü sebep te sonrasında destekleyici yönde oldu hep.
pff daha bişeler dicektim de şimdi koptu hat ehehehe.

insanın rasyonel yetenekleri çok güçlü bir varlık olması, zaman içinde argümantasyon yeteneklerinin gelişmesi neticesinde kendisine daha fazla yalan söyleyemeyeceğini anlaması.
buna karşı argüman olarak da insanın bir savunma mekanizması olarak dine çok ihtiyaç duyması sunulabilir; varoluş soruları karşısında aşırı kaygı duyması (ölünce ne olacak, bu hayatta neler yapmalıyım neler yapmamalıyım), dinlerin bunlara paketlenmiş cevaplardan ibaret şeyler olması.

the root of all evil da şuna benzer bi laf geçiyodu "hiçbir çocuğa anne babasının politik görüşünden dolayı liberal ya da muhafazakar demiyoruz, öyleyse onlara yine ebeveynlerinin dini kimliklerinden ötürü müslüman, hıristiyan vs. demek niye" mevzuya çok uymadı sanki ama ufak da bi katkım olsun dedim:))

En yeni Elif Şafak'ın kitabı var. Kesinlikle incelenmeye değer buluyorum.

ödev için olduğundan fikrimi yazayım:) eğer bu ödev bütün sınıfa verilmişse, yani sizden başkaları da bu türden bir ödev hazırlayacaksa, naçizane önerim, Elif Şafak gibi çok popüler bir yazarın bir romanını incelememeniz yönünde olur. nedeni şudur; öğrenci kardeşlerimizin pek çoğu böyle bir ödev aldıkları zaman çok popüler, meşhur isimlere yönelirler. böylece aynı romanı inceleyen birden fazla kişi olabilir. (özellikle de adı "aşk" olan bu romanı incelemeye kalkacak birden fazla kız öğrencinin olacağından emin olun:)) bu da öğretmende karşılaştırma düşüncesini ortaya çıkarır. bu durum, her türlü sakıncalıdır, ya birbirinizden esinlendiğinizi düşünür, ya sizi ondan iyi bulur ve kendi başınıza yapmadığınızdan kuşkulanır ya da sizi ondan daha kötü bulur ve böylece notunuz düşük gelir, tecrübeyle sabittir:)) böyle durumlarda "tek" olmak iyidir. bunun yanısıra, holly golightly'ye de katılıyorum, şayet bu ödevi yapacak başka biri yoksa, bu roman gerçekten incelenmeye değer bir eser...

bir de Ayşe Kulin'in yeni romanı var, "Umut"...

ödevi bütün sınıf yapacaksa, yani herkes bir roman inceleyecekse, okumamış olmakla beraber, Cormac McCarthy' nin dilimize yeni çevrildiğini düşündüğüm romanını öneriyorum. "İhtiyarlara Yer Yok" hatırlarsınız, bu geçen sene sinemaya da uyarlandı,4 veya 5 tane de oscar aldı... romanı okuduktan sonra, filmi de izlemenizi öneririm izlemediyseniz. fakat bu kitap tam olarak bir - bir buçuk ay önce mi basıldı, bunu bilemiyorum...

bir de zülfü livaneli'nin "son ada" sı var, aklıma gelen. o da çıkalı bir aydan daha fazla oldu yalnız.. bu şart mı? yani çok yeni olması ??
orda elim kolum bağlanıyor tavsiye verirken.. bir buçuk ay.. .neden ki? hmm incelemesini bulamayın diye galiba:))

kolay gelsin, hiç de yardımcı olamadım aslında kusura bakmayın. çok konuşup hiçbir şey söyleyemedim:((

Cevaplarınız için teşekkürler, en kısa zamanda inceleyeceğim bu kitapları.
yattara valli, son bir ay içinde olması gerektiği konusunda bende şikayetçiydim ilk başlarda, sonra araştırdığımda bu tarz bir ödevin diğer amacının da okulda her ay çıkan bir edebiyat derginisin "kitap incelemeleri" gibi bir kısmı olmasıymış. Hoca beğendiği ödevleri derleyip bu dergiye koyuyormuş. Hem eski basım kitapların incelenmiş olma ihtimalleri yüksek olduğundan, hem de dediğiniz gibi kısmen incelenmiş versiyonlarını bulabileceğimizden muhtemelen böyle bir kural koydular.

Tekrardan teşekkürler.

lenovo v200

asus eee pc 1000h

LG E300 var 13,3 inchlik ve
asus P80S 200DV 14 inchlik .
teknosanın sitesinden veya hepsiburadanın sitesinden bakabilirsin.PCGOLD da da bulabilirsin.

dell xps m1330

hunharca öneririm. ama fiyat aralığına uyacağını pek sanmıyorum. biraz, mm, nasıl derler; bahalı.

kesinlikle eeepc
linuxlu kullanıyorum kendisiyle çok mutluyum

Native kurman şart mı? VMware Fusion veya ile veya Parallels ile bir virtual machine e kurmak daha ağrısız sızısız olacaktır, native kurmak şart değilse.

evet haklısınız çok dha pratik ancak o şekil kurunca da sistem olarak bilgisayar zorlanıyor zaman zaman. hiçbir zaman gerçek performansta kullanamıyoruz ne yazık ki..

1. visual studionun mümkün olduğu kadar yeni bir versionu edin.
2. yeni bir asp.net projesi yaratıp proje içinde yeni bir aspx uzantılı sayfa yarat.
3. iletişim formu için gerekli kodlar şu iki yöntem ile bulunabilir :
a) www.ctrfx.com
b) www.google.com.tr

mushmula mümkün olduğu kadar yeni bir versiyon demiş ama web sitesinin hostu .net frameworks 1.1 kullanıyorsa site visual studio 2003 gerekiyor sanırsam.

framework 2.0 kullanmiyorsa o hostu zaten degistir.

ornek kodlari codeproject.com 'dan bulabilirsin. solution 'la beraber hem de. direk ac ve calistir.

herhangi bi bluetooth kulaklık işini görür, default desteği var ps3ün. ben mesela sony ericsson'un en ucuz blututunu aldim, hem telefonda işe yariyor hem ps3te. sony hbh-pv702 modeli.

windows icin powerdvd olmasi lazim (yuksek ihtimalle)
fakat onunla denk mac'te ne olur bilmiyorum.

edit: quicktime destegi varmi$ sanirim?
www.apple.com

edit 2: o halde $u linki de verir kacarim. daha da bir bilgim yok malesef.
filext.com

vlc player'ın son sürümünü denediniz mi mac'te?