EC dersleriyle ilgim olmadığı için yorum yapamayacağım ama facebook'ta şöyle bir grup var, oraya sorarsan cevap alırsın büyük ihtimalle:
www.facebook.com

mumcu iyi diye duyuyorum ama bilmiyorum,ben de o dersi alacağım karar veremedim

bilmem ama. ben doctor who izlerken eğleniyorum iyi dizi :P

tarih seviyosan spartacus derim. gerçi daha sadece ilk bölümü yayınlandı ama güzel dizidir.

ilk bölümü yazmışım ama ilk sezonu dicektim, yanlış olmuş

Supernatural, Dexter, Jericho. Kesinlikle izlenmesi lazım.

coupling harikadır pişman olmazsın

anime denmiş devam edeyim :D

hikaru no go dan gonun nasıl oynanacağını öğrenebilirsiniz ^ ^

house demişsiniz, iki gün önce bir gecede nurse jackie'nin tamamını izledim, konuları da az buçuk benzer kesinlikle tavsiye ederim.

tarihi olarak da the pillars of the earth diyorum.

hala varsa philosophy and literature
bi de history of witchcraft diye bi ders vardı, sayko okulum benim.

non credit seramik dersleri vardı ayrıca, heykel yapıp durduydum, bi de galip tekin'in çizim dersleri vardı, öeah dinozor olmuşum sanırsam.

Eğer kitap okumayı, karakter çözümlemeyi biraz bile seviyorsan, Critical Reading - Meltem Gürle (AE ama kodunu hatırlamıyorum)
Hem çok eğlencelidir, hem öğreticidir hem sınavları çoktan seçmeli essaydir.. falan.

Bi seferinde uçağı kaçırmıştım, 2 saat sonraki uçak için havalimanında sormustum fiyat aynıydı ..

thy yapmaz gibime geliyor; marka imajına çok önem veriyorlar zira.

hayır, thy fiyat değiştirmiyor son dakika vs. gibi durumlarda. zaten bilette kalmaz büyük ihtimalle. bütün uçaklar overbook.

zamanında son dakika yoluyla çok uçak binmeme vesile olmuştur.
kıbrısa az ucak gittiği zamanlar 2gün içinde gidip gelmek zorundaydım
atlas jet ve thy son dakika 80 tl ye bindim
ki atatürkten kıbrısa son gün bu fiyata alma ihtimali yok çünkü 3 ay önceden 100tl fiyat veriyorlardı
bence yaz dönemi olduğu için kolay bulamazsın tabi ama olmayacağını söylememek gerek

Ulusoy'a uzun süredir binmiyorum. Bence Varan+bele koyulacak ufak yastık.

kesinlikle ulusoy. Tekli koltuk + PRIZ var abi daha ne olsun

otobus firmalarinin karsilastirmasindan cok otobuslerin karsilastirmasini yapmak gerekiyor.

genel olarak ulusoy ve varan'in otobusleri daha konforlu idi ancak kamil koc ve hatta metro ve diger bazi firmalarin yaptigi yeni otobus alimlari ile aradaki kalite farki cok azaldi

hangi otobuse bineceginiz cok onemli, benim onerim, uc firmadan herhangi birinin tekli koltuklarindan biriyle gitmeniz. boylelikle belinizin agrimamasi icin gerekli oturma/yatma pozisyonunu almaniz kolaylasacaktir

kâmil koç, metro turizm'e satıldı geçen gün.

edit: satılan hakiki koç'muş, sevindim aslında. herkesten özür dilerim.

Güzergah da önemli. Ulusoy büyük şehirler arasında iyiyse de bazı güzergahlarda saç baş yoldurtuyor. Varan, o olmazsa Kamil Koç.

Kamil Koç rahat hat kesinlikle tavsiye
Tekli koltuğu alıyorsunuz
Tv masanızda ister tv kanallarını izle ister film çeşitlerinden seç izle olmadı müzik dinle herşey var yiyeceklerde gırlaaa daha ne olsun

yazmamışsın gerçi ama boss turizm

wowturkey.com

öncelikle küçük bir düzeltme yapayım, metro turizm' e satılan kamil koç değil, hakiki koç firması.
duyurudaki soruya gelicek olursak, yıllardır 10 saat ve üzeri otobüs yolculukları yapıyorum. bir zamanlar gerek müşteri, gerek personel, gerek otobüs kalitesi olsun varan turizm tek tercihimdi, fakat son zamanlarda grubun taşımacılık dışında alanlara ağırlık vermesiyle (gıda, turizm) özellikle otobüs ve personel kalitesinde ciddi düşüşler başladı, bulunduğunuz yeri bilmiyorum ama istanbul avrupa yakası' ndaki çağlayan terminalini de kapatmasıyla servis saatleri ve otobüs saatleri arasında da uzun süreli beklemeler var.
güzergahınızda pamukkale turizm pamuk yol var mı bilmiyorum ama varan deluxe, ya da kamil koç rahat hat gibi otobüsün sol tarafındaki koltuklar tekli düzen, her koltuk arkasında kişiye özel usb girişli ekranlar var, fiyatı varan' dan daha uygun. tavsiye ederim.

ulusoy, tekli koltuk. (tek katliya denk gelmedim ama, cift katli olan modellerdekiler acaip rahatti)

(soylemeden edemiyciyym: varan kalitesi hk. spektakuler'in dediklerine %100 katiliyorum)

www.anadolu.com.tr bi incelemenizi tavsiye ederim.

kamil koç dandik be.
1-varan
2-ulusoy derim.

iyi yolculuklar.

Ben iş bankası kartımı yurt dışında kullandım bir kaç kez. Biraz yüksekten uyguluyor ama olması gerekene yakın bir yükseklikl yani, 1 euro ya 3-4 lira vermiyorsunuz, normaline yakın oluyor. Atıyorum merkez bankası 1,95 diyorsa, işbankası da 1,975 uyguluyor mesela, çok koymuyor.

en cok %5 falan fark eder ama yapi kredi gibi euro bazindaki harcamayi dolar olarak gosterip oradan tl'ye cevirirse 2 kere kur cevrimi oldugu icin daha fazla masraf olabilir..bende oyle oluyor.

ben kredi kartindan bahsediyordum ama para cekmede de ayi euro hesabindan almiyor yapikredidde. tabiki ben anlasmali subeden falan cekmedim oldugum yerde oyle bir sube yoktu.

Bu uçak olayına oldum bittim güvenmem. İki bulut, bir yağmur, iki saat, kar fırtınası bir hafta, dağ patlar, ova çatlar üç hafta!

Ben sizin yerinizde olsam paşa paşa otabisle giderdim.

THY check-in ucustan 1 saat once kapansa bile 3 saatten fazla var arada bence bir problem olmaz. ama illa paranoya yaparim, otobus eziyeti de cekmem diyorsan renfe'ye niye bakmiyorsun? sabah erken tren vardir illaki..gerci otobusten kesin pahalidir ama. tabi bir de atocha/chamartin barajas arasi ulasim var..

edit: bir de havayollarinda hic ispanyol rahatligina denk gelmedim acikcasi, trenlerde de ayni sekilde tikir tikir isliyor genelde. hatta barajas'ta boardinge gec kaldiginizda anons vs yapmazlar dogrudan bavullarini ucaktan cikarip geride birakirlar sizi o yuzden rahat olun yetisirsiniz.

barnebeu'da restoran var, stat ayaklarının altında, gayet güzel.

nerede kaliyorsun? merkeze yakin mi degil mi onu soyle yazarim bir seyler. madrid'de daralirsan cok ayip olur:)

aksamlari la latina tarafina gidebilirsin, cava baja ve cava alta uzerindeki barlari ve restoranlari dene. emma y julia diye guzel bir italyan restorani var eger ispanyol yemekleri ile aran iyi degilse. ancak bir dolu guzel tapas bar var oralarda. yine malasaña ve chueca tarafinda da guzel yerler var..chueca gay mahallesi diye gecer ama takma o tur seyleri her cesit insan var biraz alternatif bir mahalle diger yerlere bakis o kadar.

onun disinda retiro parki gez, hem gunduzleri hem ogleden sonralari guzel olur hava da guzel nasilsa, iclerine dogru bir yerde gul bahcesi var haziran sonu gibi o guzel olabilir. ama parkin icinde sadece cimlerde yayilmak bile guzeldir.

muzelerden pradoyu gorebilirsin tek secim yapmak istiyorsan, aksam 6dan sonra bedava sanirim ama 8de kapaniyor..girerken brosurlerden al arkasinda en onemli eserlerin oldugu odalar vs yazili onlari gor 2 saatte ve cik:)

ayrica gunu birlik toledo ve segovia'ya gidebilirsin guzel kasabalar ikisi de, eger birini secmen gerekiyorsa toledo'ya git yuruyerek gezilebilecek kadar ufak ve guzel, tren ile kolayca gidiliyor.

pradoya ek olarak reina sofia'ya gidip guernica'yı gör derim.

casa labra !

buyrun
tinyurl.com
boy boy ama hep mavi renk hehe

ehue, şerrefsizim gugıl aklıma gelmişti! =)
şaka bi yana benim gördüğümde 'sıçtın' tadında bir metin vardı ona bakıyor idim ben. :)

bugüne kadar tek gördüğüm haydar baş'ın ekonomik modeliyle ilgili programı heheh
bir de michael moore'un capitalism'i var.

(bkz: zeitgeist addendum)

trust me... im an economist.
tavsiye ederim.

aklıma şu site geldi..

www.mytvblog.org

bir çok belgeselin dL adresleri var ve belgellerde çok çeşitli konularda. arama özelliği kullanarak değişik belgesellere ulaşabilirsin.

emre gibi ben de sana documentaryheaven.com ve bodocus.com adreslerini öneririm, online olarak izleyebileceğin belgesellerin güzel derlemeleri.

pbs'in 6 saatlik çok süper bi belgeseli var şurda: www.pbs.org rehber falan da var kim necidir bakabilirsin. bretton woods, keynes meynes falan anlatmışlar hepsini faydalı baya.

2008 krizini anlatan bi belgesel var

inside job

güzel bilgiler var

scott peck'ten az secilen yol'u

sevket sureyya aydemir'den suyu arayan adam'i

falih rifki atay'dan zeytindagi'ni

latife tekin'den berci kristin cop (coplukteki cop) masallarini

montaigne'den denemeler'i

atilla ilhan'dan hangi bati'yi

maksim gorki
ruslardan soz acilmisken goncarov'un oblomov'u geldi aklima.

gorki'yi severseniz/seviyorsaniz kemal tahir'i de sevebilirsiniz bir ihtimal.

Sadece yazar ismi verdim, kitap belirtmedim (biri hariç), siz de öyle yaptığınız için; kitaplarını görüp seçersiniz zaten. Bunların çoğu gidebilir (Tanpınar ve Kaygılı Atay'ın öncülleri sayılıyor, doğru veya yanlıştır o ayrı.):

Ahmet Hamdi Tanpınar
Osman Cemal Kaygılı (soyadı yeter:))
Yusuf Atılgan
Sabahattin Ali
Bilge Karasu
Leyla Erbil
Memduh Şevket Esendal
Vüs'at Bener
Herman Melville (Kâtip Bartleby)
Samuel Beckett

Biraz da farklı bir şeyler oku?

Chuck Palahnuik
Neil Gaiman

hakan günday oku. kinyas ve kayra. dua edersin.

degisik sulara acil zaman carki serisine basla. ortalama 800 sayfadan 12 cilt su anda. 14'te tamamlanacak. yazari robert jordan'dir.

hakan günday

kürk mantolu madonna.

-Tom Robbins(dur bir mola ver'den başla bence)
-Trevanian
-John Fante
-Douglas Adams
-Hermen Hesse
-W. Faulkner

bunlar seni bi süre oyalar ;)

İhsan Oktay Anar....
Tarikat olur bence yakında...
Amin Maloof...
kesinlikle yüzüncü ad' dan başla

cihangir, savoy balık derim. müziğin sesini ihtiyacın olduğunda duyuyorsun.
www.savoybalik.com

eski vakkoya arkanı ver asagı in sola don solda kalıyor: pala.
etini cok begenmiştim. muzigi hatırlamıyom ama, yanlış hatırlamıyorsam masada 3 buyuk ve hayvan kadar et yemiştik 10 kişi, 40 mi 45 mi ne verdik kafa başı.

Beşiktaş daha sakin evet; bir de Samatya olabilir, orada Günbilir Restoran var mesela.
Bir de Kurtuluş'ta Despina var.

Diğer sorduklarını bilmem de lomography'de olay zaten bişeye dikkat etmemek, vizörden bile bakmamak. ama makine diana ve film de 120mm olunca çok masraf olcağından harvurup harman savurmamak lazım tabi eheh

hayyamın hafifi yukarısında pamuk ticaret mi ne var. unuttum şimdi dışarda olduğum için kart viziti neyin de yok. ama öyleydi sanırım adı. oradan gerekli filmler falan alınabilir hatta banyo için vs de oraya götürülebilir.

ben kristal foto'nun 120 roll fimlerdeki baski+scanlerinden memnunum.

aylar geçmiş gerçi, hala devam ediyor musun bilmiyorum ama kadıköy çarşıda bir saatçi var o ümraniye'de bir yere yollayıp bastırıyor aklında olsun.

ayrıca 120 mm fazla masraflı olur denmiş, aksine öyle değil 2 liraya filmlerini bulabilirsin tarihi geçmiş de olsa - ki lomo için en güzeli tarihi geçmiş filmlerdir.

35 mm filmle çekmeyi de dene.

(bkz: st. pauli)

bir de hamburgdaki balık pazarından çok bahsetmişlerdi ama st pauli gecesinden sonra sabah uyanıp gidememiştik biz, onu da düşünebilirsiniz.

reperbahnnn

Denizin külleri 3 saat uzun bir süre umarım fazla yağmura mahzur kalmazsın, egzema tarzı cilt hastalıkların varsa bunları tetikleyebilir yada fazlalaştırabilir, cildine aşırı temas ettirmemeye çalış özellikle yüzüne, siperli bir şapka giyme ihtimalin varsa yardımcı olabilir diye düşünüyorum.

bu arada o küllerin akciğere de zararı varmış.

evet sadece cilde değil ciğerlere faln da şeysi var. tavsiyem o doktor ağızlıkları var ya. ne oluyorsa adı artık. işte onalrdan ağıza şey yapın, bir de şapka yeterli olur.

her külün ciğerlere zararı vardır, laf.

o kadar bi etkisi olucak mı emin misiniz? meteoroloji'nin sitesine baktım da uçuşları etkiler, insanlara pek bi etkisi olmaz paniklemeyin gibi bişi yazıyodu.

8 bucuk derim ben.Daha önce binmiştim.Rıhtımda o civarlarda oluyor..

pazartesi sabah olduğu için 8.45

olmuyor öyle bir şey. "takip etmek" zaten tweetlerini görebilmek için. acımayın, unfollow edin =P

destroy twitter programında var bu özellik

takip listenizden sadece istediğiniz kişilerin tweetlerini göstermesi için bir liste oluşturabiliyorsunuz.
destroytwitter.com

bana ortak payda relativism'mis gibi geldi. thomas more'un utopya'sinda cultural relativism varken machiavelli'nin prens'inde moral relativism var. alintiladigin paragraf da bana machiavelli'nin fortune/vise/virtue olayini hatirlatti, yanilmiyorsam ch.15 veya biraz daha ilerideydi.

alintiyi tekrar okuyunca fark ettim ki "ebedi secme ozgurlugu", "daha yuce bicimler" gibi kavramlar da hep thomas more'un utopia'sinda gecen seyler. yakin zamanda okumus olsam ya da kitap yanimda olsa tam yerlerini bulur karsilastirirdim ama degil, keske olsa ben de utopia'yi referans alarak kendi utopia'mi yazmaliyim odev olarak. hmm neyse more diyorduk; more'un devlet duzeninde insanlar gunde 6 saat calisiyorlar zorunlu olarak ve daha sonra evlerine gidip uyuduklari farzediliyor ancak yukselmek isteyen insanlar bos zamanlarinda da kendilerini egitiyor, ona gore adim adim yukselme sansin var her zaman ama bu tamamen senin cabana bagli; eger daha yuce bir bicimde hayatina devam etmek istiyorsan kendini bicimlendirip yoguracaksin.

machiavelli, iktidar kavramını tanrı'dan alıp insana vermiştir. kendisinden önce meşruiyetin kaynağı dinsel iken kendisi bu kaynağı tanrı'dan almıştır. ancak şu var ki machiavelli bu iktidarın kaynağını topluma, halka vb. vermemiştir. bu da onu ilk modernden ziyade modernizmin sıfır noktası yapar. yani tanrıdan alır meşruiyetin kaynağını, kabul. ancak topluma vermediği için tam anlamıyla da modern sayılamaz. onun iktidarı sadece vardır, ve meşruiyetinin kaynağı sadece iktidarın kendisidir. dolayısıyla iktidarı elinde tutan meşruiyeti de elinde tutar.

burada rönesans hümanizmine egemen olan insanın kaderini ve hayatını kendinin şekillendirmesinde machiavelli'nin ve yapıtı hükümdar'ın en önemli özelliği dediğim gibi iktidarın meşruiyet kaynağını tanrı'dan, yani kiliseden almasıdır. artık hükümdar, tanrı'nın inayetiyle değil, kendisinde içkin ve kendisinden başka bir meşruiyete gereksinmeyen iktidarıyla ilerleyecektir.

toshiba'nin boyle bir hizmeti yok sayet son zamanlarda yapmaya baslamadilarsa. normalde yasal olarak 15 is gunu gectikten sonra boyle bir talepte bulunabiliyorsunuz ama buna da uymuyorlar. bir yerlerden es dost bilgisayar bulmaniz gerekebilir. eskiden beko bayiileri bilgisayar kiraliyorlardi, hala devam ediyorlarsa oradan belki bir sans.

bunun disinda fatura isteyebilirler. sayet online olarak bir internet sitesinden aldiysaniz faturanin bir kopyasini cok rahat elde edebilirsiniz. yok dukkandan satin aldiysaniz zor biraz o is. aldiginiz tarihi hatirlamaniz gerekebilir.

ben aldığım dükkana götürdüydüm fatura falan da göstermeden, direk olarak bunun ana kartı yandı diyerek. aldı adam, ertesi gün yollamış, 28 gün sonra da(iş günü değil) haber etti gittim aldım. tabi benim bilgisayarı aldığım yer, daha önce de kendisinden epey alışveriş yaptığımdan ötürü bana kıyak geçmiş olabilir, bilemeyecem orasını. ama sağolsun al bununla idare et diyerekten herhangi bir bilgisayar verme girişimi olmadı.

galata kulesi olabilir mesela.
www.galatatower.net

kabataş'ta ''sosyete sofrası'' adında bir mekan var. dansözlü bir yer. ayırca tuzlu bir mekan olmasını istemiyorsunuz; lakin çağıracağınız dansöze illa ki birşeyler takarsınız. =)

kumkapıda adam başı 50 liraya sınırsız yerli içki, balık, meze, dansöz ve fasıl.
kişi saysına göre pazarlık da yapabilirsiniz.

öncelikle kolay gelsin. madde madde anlatayım.

1. hocanız eğer iyi bir buscom hocasıysa sizin ne anlattığınıza bakmaz. nasıl anlattığınıza bakar. bakması lazım. business communications dediğin ders onu gerektirir. zamanında bizim sunumlarımızda insanlar bir senede 3 milyon dolar kar elde ediyorlardı. ama bunu bir anlatıyorlar görmen lazım. biz efendi gibi hazırladık. herşey gerçek verilere dayanıyor falan. bunları hazırlayacağız diye canımız çıktı. konuşmaları ezberleyemedik. sonra dd. aynı dersin devamında, biz de 3 tane var bu dersten, sayıları bir attık sorma. 500 ml'lik meyve suyunu 10$dan satacağız dedim. ama ezberim sunumun çok iyiydi. ba geldi.

2. esas soruna gelirsek öncelikle şirket krizde ise ilk çözüm kaynak kullanımının verimliliğini arttırmak. işten işçi çıkarmak, overtime premiumları kısmak, mümkünse sıfıra yaklaştırmak. bunları azalttıktan sonra yeni müşteriler bulmak. bunun içinde fiyatınızı düşürmeniz gerekiyor. fiyatı düşürebilmek için masrafları azaltmak gerekiyor. masrafları azaltmak da proje başına ayrılan kaynak ve insan sayısını azaltmak. tabi reklam şirketinde nasıl olur bu tam bilmiyorum. mümkünse şirkete para girişini arttırmak. öncelikle aklıma gelen eski müşteriler ile seri şeklinde reklam anlaşması ya da kontratlar. 5 serilik reklam kampanyası. %50 peşin, %10ar da reklamlar yayına girdiği vakit. yeni müşteriler çekmek için kaynağı arttırmak. müşteri ile ilişkile departmana tecrübeli işi bilen adamlar almak. sonuçta sonuçlar sizin ne diyeceğinize bakıyor. şu departmanın kaynağını 100 bin dolar arttırdım ama bana ilk etapta 750 bin dolar getirdi, 2 sene boyunca da 2 milyon dolar getirecek dediğinizde kimse bakmaz. belli masrafları azaltın, bazılarını arttırın sonra da bu beni bu kadar masraftan kurtardı, bu da bana bu kadar getirdi deyin.

lazımsa sunum sırasında yapacakların hakkında da tüyolar verebilirim.

git gez toz, klüplere katıl felan gaza gelme fazla.. birinci sınıfta üniversiteye alış daha iyi yaparsın..

aslına bakarsan birinci sınıfta hobi edinmek daha mantıklıdır. hemen işe atılma boşver. yüksek öğretimin amacı yetenekleri sivriltmek, mesleki alan haricinde de bir şey üzerine uzmanlaştırmaktır bence. fotoğraf, sinema, tiyatro, müzik hep güzel meşgaleler. eğer illa çalışmak istiyorum diyorsan bi sivil toplum kuruluşunda işlerin ucundan tutabilirsin. başka bi önerim de, boğaziçi'nde çok ilgileneni var, aiesec'e kaydolabilirsin zamanını değerlendirirsin. avrupa birliği'nin gençlik programları'yla ilgilenebilirsin, hem uzun vadede kariyer yaparsın hem gezersin projelere katılırsın?

www.ua.gov.tr
www.aiesec.org.tr

kveldulv a katılıyorum sonuna kadar. boğaziçi gibi bi üniversite okuyorsun ve boş vakitten yakınıyorsun :/ tadını çıkar okulun. bittiğinde istemediğin kadar çalışcaksın zaten ;)

iyi bir masöre ihtiyacım var:)))

heyecan yapma daha erken. 3te 4te yap bunu.

tanıdığım çok iyi bir kanun hocası var.bir çok sanatçıyla çalışmış.doğal olarak tüm türk müziği nazariyatını yalayıp yutmuş.1,2 hafta sonra görüşcez.eğer ilgenirseniz 1,2 hafta sonra telefonunu alıp veririm.

@cruex çok sevinirim. en azından bi fikir sahibi olmuş olurum :)

pardon.az önce araştırırken gördüm.
www.ntokatlioglumusikidernegi.com

burada hocalık yapıyormuş.sanırım grup dersi veriyor.

benım cok yakın bır arkadasım kanuncu, aılecek oyleler hatta. o da verebılır ders, eger cruex ın tanıdıgı olmazsa telefonunu verırım.

üsküdar musiki cemiyeti?

hossada.com

Anadolu yakasında ama Muzaffer Hoca çok iyidir. (Muzaffer Keçecioğlu)

(bkz: türkiye'nin hatıra defteri)

devinim.tv ilginini bi kısmını karşılar

merkezi ve nispeten güvenli semtler: beşiktaş civarı, maçka, ortaköy, cihangir falan. ikinize de yakın olsun diye şey ettim. ama site şu bu istiyosanız ist ünide okuyan arkadaş biraz zorlanacak çünkü tarihi yarımadada yok öyle bi dünya. olmadı levent taraflarına falan bakın. ulus diyeyim ben yine de. site falan bolca var. iyidir.

bi arkadaşım üsküdar musıki cemiyetinden ders almıştı ve süper çalıyo şu anda hatta ders bile veriyo o dereceye geldi yani yardımcı olur mu bilmem ama bi bakabilirsiniz.

gidiyorsunuz bir köfteciye, bu durumu köfteciye açıyorsunuz, o halleder gerisini. yer neresi? silivri' ye yakınsa yardımcı olabilirim belki.

mekan mecburiyeti de var anlasilan...

ozon yüksek toksik özelliktedir. zehirlenme hattı 114 ü arayın. olmadı doktora gidin. ciddi bir şey bu.

bulaşık nasıl ozonla yıkanır yahu?

Bana da temizlik sonrasında saatlerce etki etmişti, kafam uğulduyor ve genzim yanıyordu, tat alma duyum da bozulmuştu. Herhalde 12 saaati buldu geçmesi, sadece bir bardak ayran içmiştim. (Ama bulantı yoktu.)

@sttc ben çamaşırsuyu olarak yorumladım. Bazı yörelerde de marka ile anılır, Hipo, Klorak gibi.

belki midenin ağrısı filan geçer ama uzun vadede ses tellerine zarar verdiğini duymuştum. Bence yine de bir doktora git derim. Şimdi gidebiliyorsan şimdi git hatta.

applications kısmında çamaşır temizliğinde kullanıldığı yazıyor:
en.wikipedia.org
çamaşır suyunu kastetmemiş bence.

araştırıp öğrenmeyi sevdiğin konuları, gittiğin tüm kursları, yaz okullarını filan yazabilirsin. varsa çalabildiğin enstrümanları, yaptığın sporları da koyabilirsin. bilgisayarla ilgili bildiğin her şeyi de yaz.
bir de mesela bazı özelliklerini yazabilirsin:
grup çalışmasını severim
araştırma yapmaktan hoşlanırım
girişkenim
gibi

hatta gelecek planlarını bile yazabilirsin bence.

feeling so real-moby

eye of the tiger

three days grace - animal i have become
lostprophets - wake up
nice disturbed şarkıları

london elektricity - just one second (apex remix)
sash - raindrops (kindervater remix)
vinylshakerz - hypnotic tango
the prodigy - first warning (mustang)

Ratm - Killing in the name of (Koşarken uçuşa geçirir)

push the tempo

50 kere soruldu ellincide de aynını söylüyorum;
hilite tribe- free tibet youtube da videosu da var.

Iron Maiden - Run to the Hills

böyle ajan filmlerinin soundtrack'leri (umarım doğru yazdım) vardır. 007 olsun, görevimiz tehlike olsun. bir de ben şeye hastayım matt damon un ajan filmlerine o filmlerin klişe olmuş bi müziği var. moby - extreme ways bu fena gaza getirir beni, içimde gizli bi ajan mı yatar yoksa çabuk mu gaza gelirim ya da özenti miyim ne..

www.bodytr.com
bana niye söylemiyonuz
yoksa ben tipsiz miyim ha?

karışık kaset hazırlayın, nostalji olsun..:P

bence photoshop'u hemen şu an indirip sen bişeyler karala. 19 yaşında falan ama bu yaptığının değerini bilir diye düşünüyorum.

zamanım yok dersen tabi, ayrı..

kayıtlarından birine klip çekebilirsin amatörce.. cep telefonuyla bile olur bak :)

Boş bi cd ye hatunun kayıtlarını yükle,bi de cd üzerine pcde bi baskı ayarla!onu çok cüzi bi fiyata bastırıyon cd üzerine zaten!
ooooooooooh mis mis dadından yenmez!
kısa yoldan albümü de çıkmış olr bayen arkadaşın;)

ahatarlık şeklinde amfiler satılıyor güzel ve teknolojik bir hediye olur diye düşünüyorum. hatta direkt link vereyim.

www.thinkgeek.com

tabii ki diğer hocaya girebilirsin. kitle dersleri için sınav da ortak oluyor. hangi hocaya gittiğin farketmez, saatlerin uysun yeter.

nasıl çalışıcaksın anlatayım.

ideal öğrenci isen:

önce hocayı dinleyeceksin. hocanın anlatmak istediğini derste kapacaksın. sonra kitabını açıcaksın konulara çalışıcaksın örnek çözümleri inceleyeceksin. her chapter dan assign edilen 15-20 soruyu çözeceksin. PS lere katılacaksın. soruların çözümünü göreceksin. office saatlerine gidip çözemediğin soruları çözdüreceksin. ondan sonra durak copyden MATH101 archive adlı fotokopiyi alacaksın. onun da hepsini çözeceksin. sınava gireceksin.

klasik öğrenciysen

derslere gideceksin. hocanın anlattıklarını muhtemelen anlamayacaksın. sorun değil. iyi not tutan bir arkadaşını bulup defterinin fotokopisini çektireceksin. çünkü senin notların eksiktir ya da birkaç derse gitmemişsinidr. deftere çalışacaksın. kitaptan çözümlü soruları inceleyip, yine durak copyden aldığın arşivi çözüceksin.

Ne yap ne et o matematik derslerini ilk aldığında vermeye bak sonra kafana çok vurursun. Bırakayım sonra alayım falan deme biraz çalış bişeler yap hiç değilse dd'yle falan geç, kurtul. Bir dahaki dönem ortaçgil verir falan sonra kalırsın yaz okullarına bide 102'si var uğraş dur bi sürü iş.

Betül Tanbay iyi anlatır, çok zor sormaz yani kısacası iyi bir hocadır. Coşkun'la birlikte verseler bile ortak sınav vs. olacak ve notlama da ortak yapılacak o yüzden telaş etmeye gerek yok gidip Betül Tanbay'ın derslerine gir ama önemli olan kendi çalışman. Eğer hocadan dinleyeyim ben bunu anlayayım yeter falan dersen kalırsın ortada. Kitaptaki soruların sadece söylenenlerini değil hepsini çözmeye çalış. Eğer saçma sapan, gereksiz sorular dışında sınavda hocanın çözdüklerine benzeyen yani sınavda çıkması muhtemel soruları çözebiliyorsan, sorun yok demektir. Dersi geçmek de sorun olmaz büyük ihtimal hatta iyi bir notla geçersin.

Registration'dan eski senelerde Betül Tanbay'ın math101 verdiği sene var mı diye bak, sonra arşivden o senenin sorularına bakıp nasıl sorduğunu görürsün ki zaten Ortaçgil'in soruları dışında genel olarak hocaların tarzları birbirine benzer. Eğer arşivde bu ne yaw hiçbirini çözemiyorum dersen Ortaçgil'in senesine denk gelmişsindir başka bir sayfayı çöz, öyle de Ortaçgil mağduruyum, gıcık oluyorum=).

Başka sorduğun bişe yoktu herhalde. Gerekirse ekleme yaparız, sor tekrar. Hayde kolay gelsin...

durak copy den arsivlerini al. sinavdan uc gun once ezberle. ba garantili :)

arşivleri çözmeye çalış. çözemediklerinin çözümüne bak. anlayamadıklarını arkadaşlarına sor. bunu son 3 sene için yap. yeterli. ders-hoca-kitap gerekmiyor. tabi bu maksimum bb için, daha üstü değil.

ud çalsana. gitar çalan kardeşim buna da başlamıştı. şimdi baya baya çalıyor bunu da:)

çabuk ısınırsın gitar çaldıysan o yüzden diyorum.

şehir olarak nerdesiniz? okuyo musunuz?ne kadar zaman ayırabilirsiniz?ona göre cevap veriyim

geçen sene radyoya gel dediğim insana tavsiye yazabilmek çok güzel bişey öncelikle :p

derslere gidicem, harbiden öğrenicem diyorsan altunel.

yok not alayım yeter diyorsan diril. :)

1 ve 2'yi bilemem de hum101 dediğiniz arkadaşı tek bir hoca vermeyecek olabilir. zamanında psikoloji 101'i "staff" verirdi, her hafta başka bir hoca gelip anlatırdı.

Hoca seçimi konusunda yardımcı olamayacağım. Ancak hum101 humanity olsa gerek. Kendinize yatırım yapmak istiyorsanız bu dersten faydalanın derim. Öğrenci psikolojisi; ilave ders diye burun kıvırıyor ama bence bütün dersler içinde bir 101 varsa hum101 dir.

1. erzan varken başkasından ders mi alınır, la havle..

2. ayakta selendi favorim, soruşbay süpriz yapabilir.

bilmiyorum senin istediğinle alakalı mı, okur musun ama benim son okuduğum kitaplar arasında olasılıksız' ı tavsiye ederim beğendiğim bir kitaptır.
ha kafa falan boşaltmaz o ayrı=)

alakasız ama önemli not: bol bol staj yap. dua edeceksin bana. bu arada, kitap: şolohov - don hikayeleri öneririm.

uuu çok feci anket olmuş. sözlükte "ok* kitaplar" şeklinde bi arama yaparsan kendine uygun bişeyler bulabilirsin. çorbada benim de tuzum bulunsun madem; ahmet hamdi'den huzur. bir de orhan pamuk üzerine yoğunlaşılabilir. rus klasiklerine abanılabilir, öyle..

mutlaka okunması gerekenler listemin mutlaka okunması gereken kitaplarında birinci sırada;
ahmet hamdi tanpınar - saatleri ayarlama enstitüsü. şiddetle tavsiye ederim.

onun dışında, hem kolay/keyifli, hem de düşündürecek kitaplar;
anthony burgess - otomatik portakal
chuck palahniuk - dövüş kulübü

4 sene sonra okulunu bitirebilen bir insan olmak istiyorsan tavsiyem okuyacağın şeyler ders notların olsun.

daha önce yazılmış ama teyit edeyim: rus klasikleri mutlaka okunacak kitaplar arasında bir de şu var:
www.idefix.com

boğaziçi'nin kayıt sayfasında (registration.boun.edu.tr) zaten ders kayıtlarının nasıl yapılacağı ile ilgili bir demo hazırlamışlar (registration.boun.edu.tr), her şeyden önce ona bakmanızı tavsiye ederim. çetrefilli değildir, hele ki ilk sene ilk dönem kayıt yaptıranlar için hiç değildir çünkü alacağınız dersler zaten bellidir. ileriki dönemlerde de danışmanınıza sorarak, özellikle de seçmeli derslerle ilgili bilgi alabilirsiniz.

edit: prof'a girmek proficiency sınavına girmek anlamına geldiğinden, anlamsız kalan cevabım silindi.

İşletme öğrencileri ilk dönem zaten belli dersleri belli hocalardan alıyorlar, senin seçeceğin bir ders olacak bu da AE dersi. Ekonomi, politika, sosyoloji dersleri zaten sana dayatma şeklinde geleceği için alman gereken dersleri aldıktan sonra boş zamanlardan birine uyan AE dersi alacaksın. AE dersini Ilgaz'dan alabilirsin ki zaten bunu herkes söyler, bana kalırsa Mitchell'den alma. Tanlı iyidir ama sanırım 112 veriyor. Yani sorunun cevabı çok kasmaya gerek yok zaten sistem gayet basit. Dersin kodunu girdikten sonra quick add'a basacaksın ki bunu sadece kapış kapış olan dersler için yap. Gerisini zaten alırsın, alamasan da konsent alırsın çünkü zorunlu dersler.

Proficiency sınavı için biraz geç oldu gibi umarım çalışmışsındır. İngilizcesi iyi olmayanlar için teknik bilmek önemli, bu yüzden bolca pratik yapmak gerekiyor ama sanırım senin ingilizcen iyidi. Essay genelde insanlar için sorun olur bunun için güncel konularda essayler yazabilirsin çünkü güncel konulardan soruyorlar. Eğitim konularından da sıkça soru geliyor genel olarak essay pratiği yap kısacası. Diğer türlerde de aynı öneride bulunacağım.

Kolay gelsin.

ilk sınıfta dersler öğrenciler için ayarlanmış gibi oluyor. yani kayıtı erken ya da geç bitirmek önemli değil. mutlaka almanız gereken dersler, çakışmalar vesaire olmadığı için karşınıza çıkan ekranı şöyle 3-5 dakika kurcalasanız olayı çözersiniz, gayet basit bir sistem. ben genelde alacağım derslerin kodlarını önceden hazırlayıp quick add'den bir kerede giriyorum. (advisor'a göndermeyi unutmayın)

listening'de cevabın ne zaman söyleneceği çok belli oluyor, reading'de sorulan soruda geçen kelimeleri metin içinde bulup uygun forma soksan bile halledersin, writing sana kalmış ama çok kasmıyorlar zaten...

başarılar :)

2 aydır öyle ve hala silip kurmadınız mı=) sabır denilen şey bu olsa gerek..

silip kurun..

uğur mumcu'nun kürt dosyası adlı eseri tamamlanamamış fakat bir o kadar'da değerli bir çalışmadır.kitap'ta apo'nun bilinmeyenleri ve atatürk döneminde doğuda-özellikle dersim'de- yapılmış devlet çalışmaları ayrıntılarına kadar anlatılmıştır.fakat mumcu bu değerli eseri tamamlayamadan-bence eserden rahatsız olanlarca-öldürülmüştür.kitabı genel olarak tavsiye edebilirim.kürt çalışmalarıyla ilgili kaynak eserdir.cem ersever'in kitabı ise genel hatlarıyla birazcık hamasi bir dille yazıldığı için soner yalçın varidir.yalçın küçük ve soner yalçın'ın dilini seviyorsan sıkmaz.mustafa akyol'un eserleri ise birazcık akademik olduğu için okuması lezzetli fakat bir o kadar kılçıklı balığı yemeye benzer.akyol bu kitabında kürt sorununda farklı perspektiflerle bakmış.olayların detaylarına çok fazla sirayet etmeden çözüm yolları sunmaya çalışmıştır.eser liberal bakış açısıyla yazılmıştır.bir 4.eser'de okumak istiyorsan hasan cemal'in kürtler kitabı'da ve ayrıca saygı öztürk'ün ismet paşa'nın kürt raporu'da adeta ''tadında yenmez''eserlerdir.

Seitkaliyev - Waltz Of The Butterfly

yorumları okuyunca bulabiliyosun :)

Seitkaliyev - Waltz Of The Butterfly

edit: peh ben youtube'dan bakmıştım. çok zaman kaybetmişim sdklfjsdkljfsl

@dambil. 7 ağustosta verdiğin linkteki konser. hani benim için imkansız olan :)

mısır püskülü saçlara sahip biri olarak şunu demek istiyorum. hep saçım dalgalı olsun istedim, en kıvırcığından en açığına bir çok kere perma yaptırdım. çok fena da olmadı. hafif koyun modu :) ancak en son saçımı kestirdim, boynumun hizasında filan. daha doğrusu şekil verdiler. ve artık saçlarım dalgalı!! inanılmaz bir şey ama öyle güzel kesti ki abla, saçım dalgalı baya. eskiden hepsi bir yöne bakardı küt kesimde, kat kat bile kesilse. ama karışık karışık kesti. tavsiye ediyorum.
ankara'da. ayrıca da çok tuzlu bir yerde. tanıdık çıktılar biraz indirim yaptılar. tunalının girişinde sağda ikinci katta bir kadın/erkek kuaförü var, oradaki bayan kuaför kesti. adını anımsamıyorum mekanın ama ünlü epey. FJX kuaförmüş dün baktım :)
nasıl kestiğine gelince önce kup çıkardı, yani modeli belirledik düz makasla. önleri uzun küt bir model. (ben bi de yarım kakül gibi bişi kesmiştim, burun hizasında) sonra da ara makasla baya girişti :) kısalı uzunlu. şimdi saçımı yıkayıp çıkıyorum, kurutmasam bile kuaförden çıkmış gibi görünüyor. gerçi çok hoşlaşmıyorum, normal saç gibi dursun isterim ama en azından dalgalı :D artık ben de ara makası aldım, bakalım becerebilecek miyim.

ben de kediebesiyle aynı durumdayım. ve nerde, nasıl kestirdiğini söylersen çok mutlu olacağım. evet yanıt yerine soru soruyorum affedin. ekleyeyim, maşayla yapılmış gibi yapan bir yer ben bulamadım henüz.

Macmillan sözlüğünde kelimenin anlamlarının yanında görülen T simgesine basınca eşanlamlıları veriyor:
www.macmillandictionary.com

Wolfram Alpha da işe yarayabilir. Eş anlamlı kelimeleri bir ağ üzerinde gösteriyor:
www.wolframalpha.com

sigara içme yasağı

münevver karabulut cinayeti

ya bi kere kesin ekonomi terimi öğren biraz.konu ne olursa olsun -ki ekonomiyle ilgili olma ihtimali çok yüksek- bi şekilde ekonomiye bağlanıyor,işsizlik,açlık ilintili hepsi..

sonra internettir,iletişim,bilgi çağıdır vs bunlar da önemli.

ahlaki konular;boşanmalar,dost hayatı,dini günler...aklıma gelenler

www.buowl.boun.edu.tr

ingilizce altyazılı dizi izle listening için. gerçi listening kolay bence, yani girmeden önce çok daha zor olduğunu düşünmüştüm en çok oradan korkuyordum.

reading için ingilizce kitap okumak en iyisi. ben ilk ingilizce kitap okuduğumda (ortaokul) ilk 50 sayfadan pek bi şey anlamamıştım ama sonra açılıyorsun birden, 1200 sayfalık kitabı bitirmiştim ardından. kitap olarak seveceğin bir romanın ingilizcesini oku, john steinbeck zor değildir ayarındadır bence, okumadıysan of mice and men'i falan oku. ya da 1984 veya animal farm da olabilir george orwell'den.

writing kısmı için, benim bildiğim konu hakimiyetinden daha önemli olan senin essay yazma kurallarını ne kadar uygulayabildiğin. yani başlık, toplamda 5 paragraf, giriş ve sonuç'un toplam yazının 1/3'ünü oluşturması, girişin son cümlesinde 3 adet tez ortaya koyman, tezlerin hepsini kısaca birer paragrafta açıklaman, sonuç kısmında da toparlaman. essay bağlaçlarını iyi kullanman (böyle bir liste vardı kitabın birinin arkasında). bence bunlar ve kitap okumaktan kazanacağın vocabulary ile kesin geçersin. geçmemen imkansız gibi geliyor.

(bkz: hotel room service)

bir inna - hot furyasıdır gidiyor..

bana gore tum akcent parcaları...

kid cudi - day&night var bir de

yoav-club thing
the ting things-thats not my name
nicole scherzinger-hush hush
kanye west ft. young jeezy-amazing
sophie ellis bextor-heartbreak make me a dancer
enrique iglesias ft. ciara-takin' back my love
edard maya ft. alicia-stereo love
david guetta ft. kelly rowland-when love takes over
aysel&arash-always
cascada-evacuate the dancefloor
desaparecidos-fiesta loca
desaparecidos-ibiza(geçen yazdan beri hit)

şimdilik hatırlayabildiğim kadarıyla hergün radyoda,orda burda duyduğumuz şarkılardan bazıları bunlar.içlerinden bazıları güzel,bazılar kötü ama hepsi hit oldu.türkçe hitleri yazmıyorum eğer istersen onlara da bi el atarım :)

lady gaga - pokerface + love game

inna "hot" gibi; "keep on rising" de hala çalınıyor.

Guru Josh Project - Infinity 2008


bu da sayılır 2008 sonuydu çünkü :)

aşırı olur. bence hiç zorlamayın kendinizi. ama sus be çalışacağım ben derseniz:

dizi filme alternatif audio book olabilir. reading için kısa kısa ingilizce yazılar bulabilirsiniz birkaç paragraftan oluşan. essay için biraz bilgi gerekiyor açıkçası.

prof için kitaplar vardı ya onlardan bulabilirsiniz rahatlıkla..

heh şu hatta: building skills for proficiency

reading için harry potter'dan ziyade okulun reading tarzına yakın şeyler daha iyi olabilir gibi geliyor bana. mesela bertrand russel'in sceptical essays, kütüphanede vardı. harry potter kötü olur demiyorum da proficencye 1 ay kala ben olsam dediğim gibi okulun readinglerine benzer okumayı tercih ederdim. sene boyunca dağıtılan worksheetlere falan da göz atılabir. writing için de essay örneklerine göz gezdirilebilir, değişik kalıplar görmek açısından.

listening: sex and the city yi izle yine ama bence online lecture lar bul sosyoloji psikoloji vs üzerine onları dinle.google da arat bisürü çıkıyor.sonuçta bi lecture okuyacaklar sana.

reading: decoding proficiency kitabını edinebilirsin ben kullanmadım ama tutuluyor baya.gerçi deniz kenarı bi yerde bulman zordur.o zaman yine netten essay okumak en iyisi.bi kaç paragraflık yazılar gerçekçi olmaz prof ta 6 7 sayfa essay verdikleri düşünülürse.harry potter okuyacak kadar da vaktin yok bence.

writing: çoğu insan için en zor kısım.vocabulary çok önemli o da kitap okumaya bakıyor tabi netten örnek essayler okuyabilirsin.yeni başlıyosan buowl da işine yarayabilir.

kolay gelsin.

bence de zorlama kendini.soyledıgın seyler cok daha eglencelı aktıvıteler evet ama boun'un kendıne has bır sıstemı var zaten. butun yıl da hocalar ve kıtaplarla buna hazırlıyorlar ogrencılerı. sen yıne okulun kıtaplarından ve dagıtılan handoutlarından calıs bence. cok calısmana da gerek yok, onların mantıgını kavra, yazdıklarında hocalar nelerı cızmıs, nelere dıkkat etmıs onların uzerınde dur. gırıs-gelısme-sonuca ve yazdıgın yazının bır ana fıkır cumlesı olmasına cok onem verıyorlardı mesela. yazıkların hep bu formatta olsun. baska seylerı de eglence ıcın yaparsın. basarılar ve bol sanslar sımdıden:)

bir arkadaş bowl dan bahsetmiş, ben de linkini vereyim

www.buowl.boun.edu.tr

writing e buradan çalışabilirsin.

bende baya işe yaradı. tevsiye ederim..

bahsettiğiniz gibi çakal bir elemansa dükkanı ağzına kadar korsan yazılım doludur. gerisi malum.

microsoft türkiye'den arıyormuş gibi arayın adamları, "böyle böyle duyumlar aldık" diyin.

önceden bir text hazırlayıp tok bir ses tonuyla konuşursanız olur, ayrıca bilişim suçları Bilisim Suçlari Sube Müdürlügü'ne(636 2973) şikayet edeceğinizi söyleyin.

hatta şöyle yapın, bizi Bilisim Suçlari Sube Müdürlügü'nden aradılar, MSN'in paralı olup olmadığını sordular falan diyin, bize sizin şirketinizin ismini verdiler diyin.

işte böyle gider bu...

bunun dışında gidip herifle takışmak gibi bir opsiyon da mevcut. çok yakınımdan biri olsaydı muhtemelen bu seçeneği uygulardım, ama genele faydası olması açısından yukardaki gibi bir uygulama seçebilirsin.

hatta ve hatta sen telefonunu yaz o bilgisayarcının buraya, biz de arayalım cümleten.

Ayrıca iş yeri ruhsatları vs evraklarıda büyük ihtimalle eksiktir.

www.bsa.org.tr şurdan bi form doldurun, nası olsa bu elemanlar lisanssız yazılım kuruyorlardır felan. Öyle bi mekanda illa açık bulunur.

Microsoft Türkiye'ye bi mail atıp şurda sizin messenger'ı parayla satan biri var diyebilirsiniz.

Dövebilirsiniz (en temizi)

Bi gece vitrinine sprey boyayla msn ücretsizdir yazabilirsiniz.

MSN lisansinin satisini kagit uzerinde belgeleyin
Sonra dava acabilirsiniz

eve çık yanına kesinlikle sorun çıkarmayacağından emin olduğun birisini al. çıkmadan önce al karşına konuş bak ben böyle böyleyim abim gelir annem gelir bıdıbıdı etmek yok de anlaşırsan çık. nolursa olsun evde ses olmazsa sıkılırsın emin ol =)

kımseyı alma evıne:) yalnız yasamak hayattakı en buyuk lukslerden bırı bence. bunca secenek de saymıssın bence sıkılmazsın. en yakın arkadasınla bıle eve cıksan bır sure sonra pek cok sey gozune batmaya baslayabılır. bence ımkanın da varsa kesınlıkle tek basına ol. cok depresıf bırı degılsen, ılle de etrafımda ınsanlar olsun fılan dıyen bırı degılsen tek basına keyfıne bakarsın, rahat rahat evıne de arkadaslarını cagırırsın ıstedıgınde.

çok gelenim gidenim olur diyorsan (ve bunlar sana yetecekse) neyse de bence ev arkadaşı çok çok gerekli bir şey. benim de imkanım olmasına rağmen kimin girip kimin çıktığı belirsiz bir evde kalıyorum. ama yapıyla alakalı, mesela yurtta kendi odamda takılırken sıkılmıştım ben (ortak salon vsye rağmen) tek başıma eve çıksa idim sıkıntıdan patlardım heralde

böyle bir fırsat bulmuşken kaçırma derim. dünyada yalnız yaşamak kadar güzel birşey yok. insan bazen ailesiyle yaşarken bile aynı evde zorlanıyor, bir başkasıyla yaşarken bir çok şey size batmaya başlayacak ister istemez sorunlar çıkacaktır.

kesinlike yalnız çıkın eve. zaten öğrenci evi gelen giden çok olur yalnızlık çekmezsiniz.

Yalnızlık allaha mahsustur.

Çok iyi anlaşabileceğin bir arkadaşınla çık. Üniversite hayatını iyi bir arkadaşla birlikte yaşamak kadar zevkli birşey yoktur.

tek başına çık, eve çıktığın insan dünyanın en sorumluluk sahibi insanı, en düzenli tertipli insanı bile olsa, en eğlenceli insanı bile olsa, evlilik aşkı öldürüyor misali ev arkadaşlığı da dostluğu bir süre sonra öldürür. demedi demeyin 7 senelik tecrübe konuşuyor.

imkanın varken tek başına çık, hem gelenin gidenin de çokmuş, mis gibi yaşarsın. evin içini bok da götürse dersin ki ulan ben kirlettim ben temizliyorum, ama öbür türlü, ev arkadaşının her yaptığı batmaya başlayacak bir süre sonra demedi deme...

7 sene yurt hayati , 3 sene ev arkadaşlariyla geçen zaman ve 2 sene bekar yaşamış biri olarak tek başına çık derim.

Tek başına yaşıyor olman sosyal hayatını etkilemez ama ev içerisinde başkasi oldugu zaman fedakarlik yapmak zorunda olacaksin. O da öyle. İlk başlarda lafını bile yapmayacağın(ız) şeyler gözüne(üze) batar olacak. Tek olursan bunlar olmaz. Istedigin zaman eve arkadaşlarını veya aileni davet edersin. Kısacasi kaliteli yaşarsin.

Tek yaşamanin bana gore en kötü (ve tek) yani yemek. Şahsen yemek yapmaya bayılan biriyim. Yiyenlerde çok beğenirler yemeklerimi... Ama tek olunca geçmiyor bazen boğazından insanin. Onun çözümü de basit aslinda.. Birilerini çağırırsın yemeğe olur biter ))
Tek çık sen evine...

madem tek başına masrafları karşılamak sorun olmayacak, ev arkadaşı işine hiç bulaşma.. yalnız yaşamak kesinlikle daha rahat..

4 senedir tek başımayım. eve çok gelenim gidenim olmaz, nadirdir yani. annemlerle aynı şehirdeyim bir de üstelik, onlar da gelmez pek, ben giderim olursa. diyeceğim odur ki, çok iyi düşünün tek başına yaşamadan önce. ilk zamanlar şahane gibi geliyor, sonradan saçmalıyorsunuz. benim canım inanılmaz sıkılıyor mesela, ama bir yandan da evime ve yalnızlığa bağımlı hale geldim. resmen psikolojik bagımlılık yani. bi yere gitsem hemen eve dönmek istiyorum -annemlerin evi dahil-, hiç bir yerde kalamıyorum rahat edemiyorum. yani dışardan göründüğü kadar hoş değil bence yalnız kalmak. eğer gercekten sevdiğin güvendiğin birileri varsa beraber kalın, en güzeli. ben en baştan yapmadığıma pişmanım, ama bu saatten sonra da kimseyi istemiyorum. iki ucu boklu değnek durumu yani. bir gün olur da evlenirsem, ayrı evim olur falan gibi garip fikirler var aklımda düşün yani. kısacası yalnızlık insanı ele geçiren bir şey.

tek başına çıkarsan yalnızlıktan sıkıldığın zaman arkadaşlarını eşi dostu eve çağırabilirsin.
biriyle eve çıkarsan ondan sıkıldığında zaman onu evden atmak zor oluyor.
tek başına çık gayet mutlu olursun. banyoda kıl kaldı, bulaşığı yıkamamış itin oğlu, bu ne gürültü bu saatte zikik, lan erkenden yatılırmı, faturayı ödemedinmi abi yuh vsvs gibi konularla muhatap olmazsın. evini mümkün olduğunca merkezi bir yerden tutki evde bir insan evladı olsun istediğinde gidip gelmeleri kolay olsun. iyi yemek yap. bilmiyorsan öğren. bu eve gelen insan evladı kişileri iyi yemek yapılan evleri çok severler :)

uzun süredir yalnız yaşayan kedili (!) bir kadın cevap yazıyor.

arkadaşların çoğunluğuna katılıyorum. imkanın varsa yalnız yaşa. güzel bir hayat tecrübesidir. insanın kendisini tanıması için çok iyi bir fırsat. ancak çok uzatma bunu. birkaç sene sonra bayıyor.

anahtar kaybetme, hasta olma, yoğun çalışma dönemlerinde zorluklar oluyor. yedek bir anahtarını ya komşuya ya da yakın oturan bir arkadaşına ver. ilk başlarda evi güzel temizler, toparlarsın, 3 öğün yemek yaparsın. sonra @nemtersis'in dediği üzere ev çöp ev olma yoluna girer usul usul. yine de bunlar hep hayat tecrübesidir. insanın kendisini tanıması için yaşanmalı diyorum.

ek öneri: kedi al. süfer oluyor.

kesinlikle tek başına çıkmalısın. nedenleri zaten üstte sayılmış, tekrar yazmıcam. ama illa birini alcam diyosan yakın arkadaş alma. en fazla 3-4 sene sonra biter arkadaşlığınız, bitmese bile aranızda birşeyler eksilir. aynı evi paylaşmak sadece yiyip içip eğlenmekten ibaret değil, bir sürü sorumluluğu var ve hem kendimde hem de çevremdeki herkeste gördüğüm yegane gerçek şu ki insanların çeşitli huyları birbirine batıyor. bu yüzden birini alacaksan bi tanıdık referansıyla gelen yakın olmadığın bi kişi olsun. yürümediğinde koptuğunuza üzülmezsin.

tek başına çık, sessizlikten sıkılırsan yemekteyiz'i aç. o kadar çok konuşuyorlar ki asla yalnızlık çekmezsin.

tek başına eve çıkmanın kazandırdığı erdemlerden bahsedilmiş ama arkadaşlarınla eve çıktığında başka bir insana tahammül etme, anlayış gösterebilme ortak fikirlerde buluşabilmeyi öğretir insana. ben tek çocuğum yeni öğrendim sayılır bunları.

deviantart'a para ödeyince pek fazla bir şey değişmiyor, sadece thumbnailli journal yapamıyorsun o kadar, gayet iyi bir site, takip sistemi açısından. favori ve izleme seçenekleri sayesinde mükemmel fotoğraflar sana yağmaya başlıyor, insanlar da seni takip edebiliyorlar, para falan ödemen gerekmiyor.

deviantart biraz daha illüstrasyon amaçlı olduğundan fotoğraf için flickr öne çıkıyor. ayrıca flickr'da iyi arkadaş çevresi edinirsen gayet profesyonel fotoğraf yorumları geliyor, deviantart'da böyle bir şey var mı pek emin değilim.

flickr yurtdisinda daha cok bilinir, daha cok kullanilir. özellikleri daha kullanisli ve cesitlidir. deviantart, 12-18 yas arasi gotik genclerin sitesi gibi görünse de cok iyi fotografcilar var arada, ama o gürültüde kaynayip gidiyor. ikisinden birisi olacaksa eger flickr derim ben, bir de photo.net ve altphotos a bak. yerli sitelere hele fotokritik gibi mecralara hic bulasma.

ha bir de belgeselciyim, fotojurnalistin önde gideniyim diyorsan visionaries var, viiphoto.com adresinde.

deviantart'ı ne için kullanırsan onun için iyidir. senin takip ettiğin kişiler fotoğrafçıysa hiç illüstrasyonla karşılaşmayabilirsin bile. beğendiğin bir fotoğrafçıyı izleyen kişileri ya da onun izlediği kişileri bulup onları da izleyerek neredeyse kendi siteni yaratıyorsun. ara yüzleri de çok sayıda fotoğrafa bakmak için çok uygun, birkaç ay önce yeniden düzenlendiğinden beri. bir de şimdi kritik özelliği eklendi, "ayy çok güzeeel" dışında mantıklı şeyler söylenmesini istiyorsan aktive edebiliyorsun. bir ed klüplere katılabiliyorsun, yarışmalara falan..

ha iş gelir mi, bilmiyorum, belki..

en kolay fulya besiktas hisar gibin.

fulya var fulya var. balmumcu tarafina yakinsa yol acayip kisalir. besiktasa kasmaya gerek kalmaz.

maslak bence direk elenmeli. her yere uzak :).

sisliden hisara en son direk giden otobusler vardi benim zamanimda ama bi check etmek lazim.

kurtulus nere ki?

a) önce m.köy sonra 59r ile hisarüstü
b) önce pangaltı metro sonra metro ile 1. levent sonra ordan gecen herhangi bir otobusle hisarüstü
c) a nın aynısı yada önce beşiktaş ordan 43r ile hisarüstü
d) 59rs ile direkt hisarüstüne

osmanbey civarından uzun süredir hisarüstü otobüsü yok artık diye biliyorum. sanırım bir tek ortaköye giden dt2'ler geçiyor oradan o da akmerkeze kadar işinize yarar. şişli - hisarüstü arasında ise ring seferler var. adliyenin önünden veya cevahir'in önünden 59'lara binilebiliyor.

$i$li'den 1. levent'e gidin. (hem de metro ile) Hafif bir yürümeyle nisbetiye cadddesine gidip ilk durakta (yakınında pelit pastanesi , Jaguar bayii olan duraktan bahsediyorum. Bu durak sanırım biraz daha akmerkeze doğru kaydırılmı$ olabilir.) beklemeye ba$layın. Tüm R.hisarüstü otobüslerini yakalarsınız.

@robinbook'un söylediği metro seçeneğine ufak bir düzeltme yapayım istedim. metrodan inince pelitin ordaki durak baya bi uzak kalıyor.
levent çarşıdan nispetiye caddesine inin, karşıya geçip yıldız kolejinin yanındaki merdivenlerden inin, yola varınca sağa dönün. levent durağını az ileride göreceksiniz.

Bahsettiğin yerlerden yenikapı - hacıosman metro hattına ulaşabilirsen levent durağından hisarüstüne metro var artık. hiç trafiksiz ulaşabilirsin.