kamu ilişkilerinde kürtçe kullanabilmek falan olur, inşallah hükümet de bi kol saati kampanyasıyla cevap verir..

diğer maddeler zararlı gözükmüyor fakat kürt bölgesinin özerkliği zaten şuan yok.artar deil kazanılır.istenmeyen şey de bu zaten.kürt bölgesi denilen bölge türkiyeden tamamen ayrılsa ülkenin ciddi bir bölümü buna üzülmez.benim ve çoğu kişinin üzüldüğü şey devletin bu kadar ödün verecek kadar çaresiz kalabilmesi
soruya göre fazla siyasete girdim.ama görüşüm bu

T.C anayasasıyla işleri olmaz bence, özerk olması hatta daha fazlası bile olabilir
bir de şu an ortaokullarda ve liselerde seçmeli kürtçe dersleri var zaten.

bu saydıklarının hepsini isteyecekler öyle ya da böyle. merak etme.

bayan değil kadın. başlıkta doğru yazmışsın, sonra niye bozuyorsun?

ayrıca bence sana öyle geliyordur o, sen git biraz porno seyret, düzelir.

uğramadım. deneyeni döverim. açık ve net. tipe göre hareket ediyorlar galiba.

erkekler de çok fazla tacize uğruyor. bir keresinde otobüste kızın biri tanımadığı bir oğlanın üzerine neredeyse yatacaktı. oğlana gülüyor, eğiliyor, yanaşıyor. küçüktü bir de ikisi de büyük olsa ellerdi bence. oğlan oturuyordu, kız ayaktaydı. oğlan ilk durakta kaçtı. bazı ablaların iç ısısıyla o metrobüsler gidip gelir.

valla ben son 1 yıldır 8/10 kez yaşadım. 2'si genç kız. 1'i türbanlı teyze. kalanı erkek'ti. tabi sadece metrobüs değil. tramway, otobüs, minibüs'te yaşadım. öyle yakışıklı biri de değilim. meyilli olanlara ses çıkarmayarak teşvik ettiğim için bu kadar eminim.

ben toplu taşıma kullanıp da taciz edilmemiş hiçbir kadın tanımıyorum. o yüzden biraz para bulan hemen araba alıyor.

garip şekilde hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek de beni otobüste taciz edenler arasındaydı. yüzünü görünce bir an niye taciz ediyor ki diye düşünmedim değil.

taciz eden oldu,bağırdım,otobüsten attılar.kadınım.keşke biber gazı taşısaydım yanımda gözüne gözüne sıkardım.tabi arada başkaları da etkilenirdi o da kötü olurdu,üzücü.

bence ideal

olması gerektiği gibi

(bkz: bana açılma boğulursun diyen kız)

sanal bir platformda olmasın yeter. başımı hep bu işler yaktı.

az önce devilred'e açıldım yaktık birbirimizi.
+1

genel olarak, akşam-akşamüstü buluşmak üzere davet etsin erkek, baş başa buluşuluyorsa ve uzun süredir çok yakın arkadaş falan değilsek, durumu, hoşlantısını böylece anlar kız tarafı, ona göre buluşmayı kabul eder ya da etmez zaten. buluşunca da çok abartılı olmayan, iki tarafın da günlük hayatında gittiği kalitede (çok pahalı olursa, parayla kızı tavlamaya çalışıyormuş, kendine güvenmiyormuş gibi olur, çok ucuz bir yerse de özensiz gibi olur, buluşma değilmiş hakkaten iki lokma yemek yiyip kalkılacakmış gibi olur) yemek yemek üzere oturulsun.iki taraf da içki içiyorsa normalde, ya yemek alkollü bir yerde yenir, yemek uzar siz içkinize devam ederken, ya da yemekten sonra başka bir yerde oturup iki kadeh bir şey içilir.bu içki faslında, kızın elini tutmak, gözlerine bakmak falan durumu açıklar zaten, ayrıca ilkokuldaki gibi bak ayşenaz ben senden hoşlanıyorum benimle çıkar mısın demeye gerek yok.kız elini çekmez, direk ben artık eve gideyim demezse, kız da kabul etmiştir, dönüşte de emin olmak için kızı evine ya da taksiye bırakırken elini tutarsınız ya da o kolunuza girer zaten, vedalaşırken de tam yanağıyla dudağının kenarı arasından öpersiniz, bir daha buluşmak üzere sözleşirsiniz.böylece de kendiliğinden sevgili olursunuz zaten.

bağırsaklarından başlayarak.

İlginç bir yere davet et gelirse gelir gelmez işi olabilir o yüzden sonraki bir vakit bir kez daha dene yine gelmezse bırak gitsin, dönerse açıl dönmezse zaten açılamazsın.

önce bir yakın davransın,iltifat etsin.ben beğeniyorsam karşılık veririm zaten ben de iltifat ederim.benden gelen tepkilerde bir sonraki level e geçsin.sen bir adım o bir adım bu iş olur.

APA Style'ı yalayıp yutmanız gerek.

akademik dilde yani tez formatında olması lazım enstitünün tez yazım yönergesini incelemen lazım. içindekiler giriş temel bilgiler materyal ve yöntem kaynakça kısımları olması lazım. en son tartışma özet bulgular bölümünü yazıp yorumlamak ödevin asıl kısmı oluyor.

herkesin çalışma tarzı farklıdır ama önce esaslı bir kaynak taraması yapman lazım. bence kaynak taraması iyi yapıldıktan sonra ödevin yüzde 60'ı bitiyor. okuduğun makalelerde ve kitaplardan notlar çıkarman ya da altını çizmen artık sen nasıl çalışıyorsan sana kalmış. neden dipnot içermeyen demişsin anlamadım ya da yanlış anladım. içeriğe dikkat ettiğin kadar şekle de dikkat etmelisin, bunları biliyorsundur zaten. iyi bir ödev için de bence üretmek lazım. kimisi 3 makalenin kolajını yapar verir hocaya. okudukların ışığında bir yorum yapman beklenir aslında.

özelden mail adresi yolla sana birkaç örnek göndereyim...

"İstanbul'da 9'u devlet olmak üzere, toplam 44 tane üniversite ve meslek yüksekokulu vardır."

tr.wikipedia.org'daki_%C3%BCniversiteler_listesi

açıkçası; istanbulluyum, her iki yakada da işlerim oluyor, dolanıyorum epey, hani yollarda da bir sürü üniversite var da en fazla 20-25 tane sayabilirdim. 44 tane üniversite varmış vay be. gerçi çoğu yeni açılmış, o da var.

(bkz: İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi )bu üniversiteyi ODTÜ'yü kınamasıyla duyduk. Normalde kimse bilmiyordu. Düşün artık, üni.'de açmak ne kadar ve karlı iş.

türkiyede özel üni açmak yasaktır. bahsettiğiniz vakıf ünileridir. yanlışlık olmasın.

vakıf üniversiteleri evet. kar amacı birincil değil çoğunda. medeniyet, üsküdar, sabahattin zaim, fatih, süleyman şah, bezmi alem vd. nitelikli gençlerin cemaatlerine sempatilerini sağlayabilmek için. kalburüstü gençleri ileride cemaatte istihdam etme umuduyla okutmak için. çoğu da burslu okutuyolar galiba. karı geçtim, mevcut parayı eritmek için gibi.

uhahuuhauha
ismi vakıf ünisi olunca özel olmuyor mu?
anayasaya göre özel üni açmak yasak olduğu için isimleri vakıf sadece. yoksa özel üniversitesinin katmerlisi hepsi.

kar etmiyorlar büyük oranda, yani sabahattin zaim üniversitesinin kurucusu muhtemelen para kazanmıyordur. her holding açıyor çünkü 1 prestij, 2 eleman yetiştirme, 3 sosyal sorumluluk mevzuları falan filan.

galaxy 10.1 bunu zaten yapıyor. klavyenin sol alt köşesinde seçenek var, ordan el yazısı ile yazmayı seçersen klavye kısmına yazdıklarını metin olarak algılar ve yazar. programa ihtiyaç yok bunun için

olmadı detaylı anlatir misin ?

dostum simdi o ozellik zaten var. yani yazdigin heryerde kullanabilirsin onu ornegin buraya yazarken klavyenin sol alt kosesinde "SYM" tusu ile space tusu arasindaki tusabasili tutacaksin. 3 secenek sunacak sana orda "T" olana tik yapacaksin klavyedeki tuslar kalkacak yazi yazmalik satir gelecek karaina sen oraya kalemle yazarken yukarida yani burada normal karaktere donusecek. ekstra bir program yok yani. anlatabildim umarim. ahan da böyle
imgim.com

anladım şimdi dediğin şekilde yapıyorum. :=)

nedenler icin herkes bir sey soyleyebilir. ancak bu "herkesin" sorunlarinin hepsini cozmek imkansiz bence. hep imkansiz oldu.

ve alternatif kesinlikle yok. zaten olaylarin bu noktaya gelmesinin nedeni de bu bence.

bir şeyin alternatifinin olmaması ona mecbur olduğunuz anlamına gelmez. dünyada gıda olarak sadece bok kalsa bok mu yiyicez.
neden memnun değiliz münafıklık, hile, kul hakkı yeme, yalan dolan, ne ararsan var adamlarda. bir tane akp'li olup adam gibi adam görmedim hepsi troll kafalı laf anlatamazsın tartışamazsın dünyanın en büyük demogoji ustaları bunlardan çıkıyor. işin kötüsü çözümü yok bu topraklar bunu hak ediyor çünkü halk böyle taban neyse tavan odur.

chp, mhp, bdp, hepsi aynı b.. laciverdi.

Ayda beşbin ile dikkat çekmeyen kişiler biliyorum.

maliye açısından aylık değil, yıllık kazanç önemli, gelir vergisi beyannamesini yıllık veriyorsunuz.

bu yazının 25. sayfasından sonrasına bakabilirsin.
www.asmmmo.org.tr

ayrıca beyanname verilmeyecek durumlar linkteki tabloda özetlenmiştir.
www.ivdb.gov.tr

son olarak kira ve menkul kıymet gelirleri vergilendirilmesine ilişkin özet çalışmalar
www.vergidegundem.com
www.vergidegundem.com

asus çok iyi.

(bkz: eren bali)

çocuğumu keserdim nasıl para olm o öyle var mı ki o kadar para ?

35 milyon dolarım olsaydı değil bunu almak sefaköyü cümle içinde bile kullanmazdım.

gayrimenkule yatırım yapardım ve envayi çeşit apple ürünü, en güzelinden leicalar alırdım sonra illa ki birer nikon f3af, f4, f5, f6, f100 alırdım.

sonra yine nikon d4 ve d800 alırdım sonra işte envayi çeşit en güzelinden lensler...

o abi de sıfırları yanlış yazmış diyeceğim cık olmaz üçlü üçlü ayırmış kesinlikle eğlenmek isteyen birinin işi :)

e5 üzerinde trafiğin her gün tıkandığı bir yerden bahsediyoruz. Kar oranı çok çok yüksektir.

Hesaplayan adam oldum (günde eşit miktarda benzin mazot sattığını öngörerek) günde 60 bin liraya yakın para kazanıyor( benzinin öz kütlesi 0.88, mazotun 0.85 aldım). 35 mio dolar, 62,650,000 tl ediyor. Günde 60 bin liradan bu işletme 4 yıldan kısa bir sürede dönüyor. (işin içindeki abartıyı da düşünürsek 5 yıl) bu durumda fiyat makul.

ki "20 TON PAREKENDE ACIK HESAP CALISAN" kısmını katmadım. Oha lan çok karlı oluyor böyle de. Sanırım ya ben yanlış yaptım ya da ucuz. Hatamı görenler düzeltsin lütfen.

Edit: Vay arkadaş, kıçıma başıma sürerdim desem tik alacakmışım.

Cevap2 o zaman: Hepsiyle bira alır duşumdan yemeğime hayatta sadece bira kullanırdım.

o'nu filan almazdım, gider ada alırdım okyanustan. 3-4 milyon bir şey. kalanı ile de amerikada emlak işlerine girerdim.

ilanımı buraya taşıdığın için teşekkür ederim çok şaşırdım gerçekten :0 benzin fiyatları bizi de mahvetti. 35 milyonu tahsil edip ardahan'a taşınacağım hayırlısıya.

gerçek mi bu :s

dampire haklı, güzel hesaplamış. bence de eder.

asıl merak edilen konu adam neden satıyor, onu araştırmak lazım. kamulaştırma mı var, yoksa izinler falan mı gidici, iyi bakmak lazım hacıtlar.

ha net 35 milyonum olsa hiç bi bok yapmam. ciddiyim. başıma bela almam, gider yıllık bağış yaparım sağa sola, yeni mühendislerin şirket kurmasını falan desteklerim onlardan pay alırım. yatırımcı olurum yani. keyfime bakarım.

@leontikhos

öyle para var, o paranin 40 mislini sadaka olarak veren de var:

www.huffingtonpost.com

@compadrito bill gates e babalık davası açmaya gidiyorum ben

Kredi kartına taksit seçeneği var mı? Fiyatı çok uygun...

O değil de get açmamış, açaymış iyiymiş.

çünkü devlet onlara bakıyor.

garantili meslek. atsan atılmaz, satsan satılmaz. aldığın maaş belli, 2 sene sonra alacağın bile belli. emekliliği var. kapıcılar kralı gibi oldu ama neyse.

bir kamu bankasında çalıştıktan sonra "insanca yaşamak için" memur oldum.

edit: herkes neden ister onu bilmem ama.

özel sektörde genel müdürde olsan patronun iki dudağı arasındasındırda o yüzden. ben teknosadan kovulan bölge müdürü gördüm, bizzat kendim şahsen bu gözlerle gördüm.

kafa rahat, iş hayatı pasif. ha bana sorarsan özele ruhumu teslim etmeyi tercih ediyorum. daha çok dinamik adam işi özel sektör.

devlet onlara bakıyor denmiş de, bize bokmir mi ki, neden illa ki memuriyet yani.

Çok rahat, düzenli saatler, işten atılma durumun çok az bir olasılık.Bir şey yapsan en fazla sürerler seni, çok yüz kızartıcı bir olay olması lazım adam öldürmek gibi.
Ama hayata karşı da çok savunmasız.Özeldeki adamlara bak, canavar gibi.

yaşın ilerleyince evlenmeye yaklaşınca falan anlarsın anca...

güdümlü anne terliği her zamanki gibi 12den vurmuş hedefi, mevzuyu her neyse...

o değil de. Neden herkes memur olmayı tercih etmek istiyor nasıl bir cümle? türkçe nin bittiği an.

yan gelip yatmak + erken paydos + iş güvencesi + emeklilik güvencesi + yeşil pasaport gibi tonla avantajı var.

Özel eskisi gibi para vermediği için - ve eskisinden çok çok çok daha fazla sömürdüğü için -

Özelle kamu arasında çok fazla maaş farkı kalmadı artık.

nokia booklet 3g şarj konusunda çok iyi. turbo batarya mı ne var içinde. hattını takarak internete de girebiliyorsun her yerde. 1 kilodan biraz fazla galiba. ama fiyat-performans oranı tatmin edici değil. kendisi şu an elimde. ilgilenirsen anlatırım artısını eksisini.

portable power pack'ler var. ufak harici disk boyutunda. tabletini 1 veya 2 defa şarj edebilir. araçta kullanıyorsan araç şarjı alabilirsin.

bunun dışında genelde 1 günden fazla idare etmesini beklemek yanlış olur.

www.ehliyetim.gen.tr

söğütlüçeşmede inip yürüyecen. çünkü kadıköy' ün o taraflarına bırakıp toplu taşımayı araç bile girmiyor birçok yerine. en temizi yürümek. söğütlüçeşmede inip boğaya yürü. orda birine kadıköy şifa hastanesini sor. kadıköy şifadan yokuş aşağı doğru yürü. sol tarafında kalacak

bi de şey hep karisir, onu da senin araciliginla tekrarlayalim.

baris manco kultur merkezi sifa hastanesinin orda, kadikoye daha yakin.
ama baris manco muzesi, daha moda sahil taraflarinda, kadikoye biraz daha uzak.

ikisini karistiriyodu insanlar. karismasin.

söğütlüçeşmeden boğaya yürü. boğadan bahariye caddesine devam et. sağdan yürü, akbankı geçince karaca çantanın oradan sağa dön. hiç bi yere sapma düz devam et.solunda 3 sokak geride bırakacaksın. 3. sokağı da geçtikten 50 m. sonra solda

(bkz: politika)

dayısı isteme dedi yeğeni de istemiyo

kraldan cok kralci oldugu icin istemiyor.

ses kartının da bu kablolara karşılık gelecek kadar girişinin olması gerekiyor.

birleştirici alabilirsin. 2ses kablosunu birleştirip tek yapan birleştiriceler var. bundan 2 adet alırsan 3 kabloyu tek kabloya dönüştürüp hepsinden yeterli ses alırsın. ancak surround özelliği kaybolacaktır. birleştiricişeri de kaliteli almakta fayda var, cızırdı yapmaması bakımından

5.1 ses almak istiyorsanız, ya notebook üzerinde 5.1 çıkış olacak yani 3 adet jack girişi ya da 5.1 usb external ses kartı almanız gerekiyor.

Onun yerine eldeki mevcut imkanlarla bütün hoparlörlerden ses almak istiyorsanız da, notebook üzerindeki ses çıkışna tek jack girişini ikiye bölen adaptörlerden edinip(çok ucuz bir aparattır)yeşil ve siyah kabloyu bağlamanız gerekiyor. kırmızı kabloyu ise tamamen çıkartıp hiç kullanmayacaksınız. böylelikle bütün hoparlörlerden ses çıkacaktır. umarım anlatabilmişimdir.

ben bunu kullanıyorum:
(bkz: sound blaster x-fi surround 5.1 pro)

Yalnız benim mac olduğu için (Mac üzerinden PC) özellikleri çalışmıyor (harici kart üzerindeki ses açma kapama tekeri), ama hoparlörler çalışıyor. gittigidiyor'dan ya da sahibinden almıştım. 150 mi 170'mi öyle bişeydi.

Bunu gerçekten soruyor musun?

Ne bilelim amk. Töbe estağfurullah ya.

böyle bir şeye şahit olmuştum. adamın teki sürekli masturbasyon yapmak zorunda olduğunu söylemişti. aksi halde kasıklarıma ağrı giriyor demişti. beni yemediyse bu olayla karşılaştırınca hastalık olduğu sonucu çıkıyor. ama bence o gavatın aylığı. gastrit hastaları bile sosyal ortamlarda geyirmekten imtina ederken aleti çıkarıp asılmanın kabul edilebilir yanı yok

doğru olabilir.benimde bir arkdaaşım aynı şeyi söylemişti eğer sallamadıysa tabi doğruluk payı olabilir.

tıbben böyle bir rahatsızlık var. erkekler arasında testis ağrısı olarak geçer. Hatta ilerlemiş durumunda da varikosel olabilir.

Dediğinin doğru olma olasılığı var yani.

1. hayır : faiz geliri üzerinden % 15 vergi kesilir. yani eline geçecek para 10.850 TL
2. hayır: vade öncesinde paraya dokunursan hiç faiz alamazsın.

sitesine baktım. 32gün vadeli açılıyor. yani 32günde bir para çekebilirsin.

yıllık 850tl kazancın olacak. bunu 365e böl 32 ile çarp al sana 32 günlük kazancın.

ilk 32 günlük kazancın (850/365)*32=74.5 lira olmayacak tabi ki.

onun için de (bkz: basit faiz), (bkz: bileşik faiz)

adamlar 32 günlük faizi %10 181 günlük faizi %9,75 yapıyorlar. demek ki 32 günlük bağladıktan sonra vade dönüşü faizi %9a falan çekecekler.

neyse, parayı hiç ellemezsen ve faizi anaparaya katılırsa 352 gün sonunda toplam bakiyen 10850,96236.-TL olur. (32 günlük bağlayarak hep) ama tabi dediğim gibi faizi düşürecekler iyi reklam yaptıktan sonra. herkes de babayı almış olacak.

Soruyu da sorsaymışsın...

bi istatistik okumuştum, ortalama %30 etkiliyormuş abd'de.

yani yapmayan adam 2000 kazanıyorsa yapan 2600 kazanıyormuş ortalama.

türkiye şartlarında bir elektronik müh. için y.lisans maaşa bir katkı sağlamaz. akademik dereceye göre bir kıdem-kademe belirleme özelliği olan kamu kurumları hariç.

aynı sürede kazanılan iş tecrübesi daha çok maddi getiri sağlar.Ama y.lisans yaparken çalışma olasılığın da var ;)

şirketler türkiye'de yüksek lisansın hikayeden yapıldığını bildiği için önemsemiyor. eğer fark yaratacak yüksek düşünüyorsan mühendislik ve teknoloji y.l.'ye (örnek: www.boun.edu.tr ) veya mba'e bak.

bu arada 23 yaşında 2000-2500 makul, 3000 iyi para.

anladığım kadarıyla arkadaşının mezuniyeti iyi bir üniversiteden sanırım ve ingilizce seviyesi lafta değil gerçekten advanced. böyleyse yüksek lisans öğrencisi için gayet makul, ki bu çalıştığı alanla da alakalı. çocuk nokta atışı yapıp, şirket için kilit bi noktada çalışıp, yurtdışı bağlantılı bi iş yapıyosa gayet normal bi ücret bu.

şekilciliktir?

Kominist değil o komünist.

Komünist birinin alıp da ahlaki olarak ofsayta düşmeyeceği markaları bir saysana. Hayır adamlar ne yapsın sığır gibi mi yaşasın komünist olmak adına?

Şu an bir komunist düzen kurulsa herkese lüks araba, pahalı telefon düşüyor, dolayısıyla onlar da rahatça alıp kullanıyorlar.

öyle yaşamaya mecbur bırakılmıştır. ahlaki açıdan bile mahalle baskısı varken düşünsene yogi gibi gezip dolaşabilir mi kendi dünyasında yaşıyomuşçasına?

Onların komünist olduğuna emin misin? Sol cenahın tümünün komünist algılanması gibi bir durum söz konusu genelde.

komünist olmak=fakir olmak saçmalığına inandığın için olabilir... koministlerden beklentileriniz hasır kilim giyip çarıkla mı gezmeleri...?

hocam asiri luks neyse de, solcular ac yatsin mantigi eskiyeli cok oldu haberin olsun. ne kadar komunist olsan da kapitalist bir sistemde kapitalizmin sana sundugu firsatlarla yasayabiliyorsun. uygulamada baska bir sistem yok. ayakkabi ureten firmalarin hepsi kapitalist, sen kalkip solcuya niye bu botu giyiyorsun, ciplak dolas mi diceksin?

o kominist değilkomünist.ayrıca memlekette komünizm vardıda onlarmı yaşamadııı...

kot pantolon, converse ayakkabı giymeyen, bunları protesto eden komünistler de var.

ama sorunu mantıklı buluyorum, zira yukarıda bahsettiğim türde bir akrabam var ve adam gayet parasıyla diploma dağıtan bir özel üniversiteye gidiyor.

yine de ben bu insanları anlayabiliyorum, onlar şu anki koşullara uyum sağlamak durumunda hissediyorlar. ama bu durum bu kuşağın genel bir özelliği. sulandırılmış bir politik görüşe sahipler, 30-40 yıl önceki kuşakların aksine şahsi menfaatleri ve rahatları ideallerinin önüne geçmiş durumda. inandıkları şeyler için savaşabilecek kadar özverili değiller. sadece komünistler değil, ülkücüler, sağcılar, ulusalcılar da aynı durumda.

maalesef konformizm hepimizin kanına girmiş durumda. yoksa insan zippo çakmağı olmadan da yaşayabilir, bunun yogi gibi gezmeyle sığır gibi yaşamayla alakası yok. savaşılan şey o lüks markalar değildir, onları bize pazarlayan ve almak zorunda hissettiren sistemdir. ve maalesef hepimiz o hapları birer birer yutmaktayız.

ihtiyaçtan doğan tüketim malları kapitalist düzen içinde üretiliyorsa sistemin ne kadar dışarısında olabilirsin? herkes eko köy mü kursun?
ayrıca
emek sömürüsü lüks mallarda daha fazla dandik mallarda daha mı az oluyor?
ayrıca 2
yerli malında emek sömürüsü yok, yabancı malda mı var?
ayrıca 3
- komünist o -

www.imdb.com

www.youtube.com

azcık popüler ama pursuit of happyness olur mu ki?

kisa araliklarla, az az yemek yeyiniz. Sanirim iyice acikinca yemege oturdugunuz icin, tika basa yiyorsunuz.

yavas yemek bir cozum olabilir. tokluk hissetmenize yardimci olacaktir.

Yavaş yemek +1

Bir lokmayi 25 kere cigneyereli
Yerken arada catal, bicagi elden birakip konusarak ya da durarak ara vermeli
Oturarak yemeli (ayakta degil)
Tv izlenmemeli, kitap okunmamali
Porsiyonlar yavas yavas insan :-) boyutuna indirilmeli

sende kurt var arap,biraz yedikten sonra bekle bi on dakka ondan sonra devam et

Gates için yazılımcı da diyebiliriz, gençliğinde tek başına yazdığı pek çok güzel program var. hatta ilk ciddi parasını trafik ışıklarına yazdığı algoritmadan fln kazanmış.

Jobs abi ise başlı başına bir pazarlama dehası.

katılıyorum ama bu işler ekip işi.

Gayet normal bir durum. Ben de atıyorum bir kıyafete fazla vermemek için bir sürü dükkan geziyorum ama kaç katı parayı yemeye içmeye göz kırpmadan harcıyorum. Olur öyle.

bana da oluyor o. özellikle yemek için verdiğim paralarda. ki az da yiyen bi insanım. bu yemek, su vs. genel ihtiyaç olaylarına bu kadar para veriliyor olması üzüyor beni.

fiyat/performans oranı karmaşası. harcadığın para elde ettiğin ya da etmeyi beklediğin sonuç/değer/ürün karşısında değecek gibiyse gözün görmez, değilse için sızlar, 10tl bile oturabilir.

tamamen psikolojik, olur öyle.

fazla obsesif olduğunu düşünmeye başladım bence sen pskoloğa git.

genelleme yapılmamamalıysa bile bizim ülkemizde bu tip kızların sayısı çok aga. dediğin tarzda kız çok.

6 yıllık ilişkim var ve para hiç sorun olmadı.en yakın örnk vermem gerekirse benim külüstür telefondan kurtulmam için amerikada ki arkadasına iphone ısmarladı.parasının hepsini o ödemeyecek sonuçta ama ben 5 kuruş vermesem, o da istemez.

gece barda takılıp tanıdığım/tanımadığım kızlara 2-3 bira/şarap/votka ısmarlayıp güzel gece/geceler geçirdiğim zamanlarda oldu.

Ama sanal ortam erkek özgüveni üzerine kurulmuş bir sistem.

kızların para yemesi olayı ise bambaşka bir durum.

valla aga ben bu yaşıma kadar:

bir erkekle bir kızın ilişkisinde erkeğin maddi olarak battığını çok gördüm ama

kızın maddi olarak battığını hiç göremedim.

bir ilişkide, kızın cep telefonu faturasının erkeğin faturasından büyük veya eşit olduğunu da göremedim.

küme, kendi gördüklerim.

kendi adıma konuşmam gerekirse, "sen kapat, ben arayayım" da dedim, hesabı 2 kere o ödediyse, 2 kere benim ödediğim de oldu.
ne kimseyi batırdım, ne de kendim battım.
bana da hediyeler alındı, ama ben de hediyeler aldım.

bence kiminle karşılaşıldığına göre çok değişen bir şey.
sanmıyorum ki herhangi biri benim arkamdan paramı yedi desin ya da onun yüzünden çok para harcadım desin.

sadece şu var; bu devirde artık herhangi bir ilişki yaşamak masraf.
yani evden çıktığın an para harcıyorsun.
bu kadın için de, erkek için de geçerli.
insanın bir ilişki yaşaması oraya buraya gitmesini gerektiriyor.
ama dışarı çıkmayalım, boşuna para harcamayalım demeyi de bilmek lazım tabii.

telefon faturası ya da ilişki içinde harcanan paraları bilemem, sonuçta kimsenin ilişkisinin içine o kadar girilmez, ama çevremde de para yiyen kız durumunda olan pek fazla kız görmedim.

İlk buluşmada hesap paylaşılmaz, erkek öder. bu Amerika'da Avrupa'da bile böyledir. Türk kızına özgü bir durum değil. Hatta ilişkiye başlanana kadar ki "date" ler erkeğin yönlendirmesinde gerçekleşmelidir.

İlişkiye başladıktan sonra ya da evlilikte para hesabı yapmak ise acizlikten başka bir şey değildir.

evlilik tamamen ayrı bir konu.

nedense evlilik söz konusu olduğunda bir söğüşlenme durumu olduğunu ben de fark ettim.
çevreye karşı oluşturulmak istenen imaj yüzünden adam-kadın birbirlerine kazık atıp duruyorlar.
zaten bence ilişki içinde değil, o zaman daha çok ortaya çıkıyor bu meseleler.
daha fazla masraf ve para söz konusu çünkü.

ha, ama zaten bu tip çiflerin evlilikleri de genelde pek sürmüyor gördüğüm kadarıyla. çünkü bu çift olmanın doğasına aykırı bir şey.

bulduğun kızla alakalı tamamen. senin sen olduğun için seven bir kız bulursan seninle yarım tavuk ayran ikilisiyle bile mutlu olur. ama yok para içinse iflahını kurutur, evlenirken beşi biyerdeleri önüne sermek durumunda kalırsın.

beyler yapmayın, en lüks lokantalarda da yemek yedim, sanayi de kokoreçle tükürük köftesi de yedim. hesapları ben de ödedim o da ödedi. 500 tl telefon faturası ödediğimi de bilirim, adamın kasko borçlarını ödediğimi de. ben de olur ben öderim, onda olur o öder.

kızın sizi söğüşlediğinizi düşünüyorsanız niye hala berabersiniz. demek ki ona layıksınız. beraberken yaptığınız harcamaları "kıza para yedirmek" olarak görüyorsanız demek ki o işin sonu görünmüş zaten.

evlilikte para,pul konusu ise bambaşka. hala senin paran, benim param bahsi oluyorsa en yakın aile mahkemesine uğramanızı tavsiye ederim.

ha douchebag'in dediği de doğru. özellikle ilişkinin başlangıç aşamalarında genellikle erkek öder hesapları, o da kızların genellikle kendini ağırdan satma (diycem olmayacak ama başka da bişey bulamadım) havasındandır.

Kazanç illa ki artar ancak bu artış enflasyon karşısında ne derece etkilidir ona bakmak gerek.

sabit bir işte kalırsa büyük ihtimalle artar. yani beterin beteri +1.

cakabo'ya da +1. ama enflasyon hesaplaması toplumdaki harcamaların ağırlıklarıyla sepet oluşturularak yapılıyor. örneğin beslenme %40, eğitim %20, sağlık %30, benzin %10 diye sallayalım (çok daha kapsamlı bir liste bu tabii. burada örnek olsun diye böyle verdim.) bir seneki bunlara yapılan toplam harcama, aynı hizmet ve ürünü aldığın diğer sene daha fazlaysa enflasyon artmış oluyor. genel bir terim yani. ama sen toplumdan farklı bir harcama potansiyeline sahipsen enflasyon sana tam olarak vurmuyor. atıyorum adam patlıcanla besleniyor ve patlıcan fiyatları her sene %30 artıyor diyelim. ama sen ekmekle besleniyorsun ve ekmeğin fiyatı o kadar da artmıyor. bu durumda senin parandaki artış sana yarıyor, ama ona o kadar da yaramıyor.

ama genel olarak artar gibime geliyor.

Deneyim, tecrübe, bilgi arttığından dolayı kazançta artar.

İşe, kişiye göre değişir tabi.

Örneğin bir futbolcu yaşlandıkça kazancı azalır.

Kıdemin önemli olduğu bir işteyseniz illai artacaktır. Sabit olmakla alakası yok, esnaflık da sabit bir meslek ama bir anda batma çok olası. Ama mühendis olun 5 senede bir iş değiştirseniz bile tecrübe ve kıdem arttığı için artar kazanç.

sırf sabit iş değil, biraz daha geniş düşünürsek bir sektörde sabit olunca da artar. yani üç gsm şirketi arasında fink atabilirsin misal, ama sektör deneyimin arttığı için gelirin genelde olumsuz etkilenmez pek.

gibi

öyledir çünkü. geçer dersin ama geçmeyecek. sen umutlan yine de. sonra hayal kırıklığın kocaman olur, daha çok zevk alırsın.

bunalim olur öyle eger uzun surerse doktora git

psikoloğa gidip, bu cümleleri söyleyen bir adama, psikoloğun cevabının olduğu bi karikatür vardı, bulamadım.

-hiçbir şeyin yok, sadece hayatın gerçekten çok boktan.

diye.

zumbara.com

www.zumbara.com

livemocha.com

yasadışı miting? kemalist akımın anarşist çelişkileri. cumhuriyetin temelini oluşturan yasalara uymayan cumhuriyetçi insanların hakettikleri. biber gazı değil aslında onlar, akıl fikir hep eheh

onlar da biliyorlar biber gazı yiyeceklerini. ama inadını yapıyorlar.
sonuçta miting izni çıkmamış. neden çıkmadığını tartışabilirsin ama miting izni çıkmadı diye de gidip orada yasadışı eylem yapamazsın. konu ne olursa olsun.

"miting izni çıkmamış. neden çıkmadığını tartışabilirsin ama miting izni çıkmadı diye de gidip orada yasadışı eylem yapamazsın"


bu kadar sığ bi bakış açısı anca sizlerde olur. ne yapacak, nerede tartışacak be adam? meydanlarda kitleler halinde olur bu tartışmalar. kaldı ki bu devletin KURULDUĞU GÜN bugün, devlet eliyle yok edilmek isteniyor. Sen neyi tartışacaksın?

Allahım ya rabbim, sizin gibilere cumhuriyet getirilmiş yanarım yanarım ona yanarım.

siz böylesiniz, biz böyle kafası da ancak "siz" de olur sanıyorum.

meydanların birine, devlet kolluk güçleri tarafından güvenli değildir ibaresiyle yasak konuluyor. meydan bol, yine de meydan bolluğu değil mevzu ya!! mühim olan o mitingi yapan ideoloji zaten, kılıçdaroğlu elinde bayraktan başka birşey olmayan adama ne diye tekme atıyor tarzı banel bir açıklamayla haklılığını savunuyor fakat yaptığı demagojiden kendi de farkında ki "sığ" sularda kafasına takılan "lan eldeki bayrak değil ona tekme attıran, kafadaki ideoloji" düşüncesini bir halk partisinin lideri "halkının" önünde dürüstçe dillendiremiyor.

mazideki milliyetçi tartışmalarda alevlenen faşizim tavırları, kendi partilerine odaklananınca ilk nemalanıcakları eylem "cumhuriyet elden gidiyor" mitingleri. ben vatandaş rıza olarak yemiyorum bu halleri. kimse de yemesin!

cumhuriyet mitinglerini faşizm öğesi yaptınız ya, pes doğrusu.
eleştirdiğiniz kılıçdaroğlunun liderliği değil de polisin bayrak taşıyan vatandaşına attığı tekmeyi ve attıranları kınamak olsun.

parti lideri sıfatıyla halkı galeyana getiren bir insan evladı ile vazifesi sadece asayiş sağlamak olan bir memuru mu kıyaslıyoruz, solo? bu mu oldu lan halkçılığın ifadesi?

densizlikle ne alakası var?

varmış demek ki öyle bir şey. densizlik değil insanlar eğleniyor.

kıskanma nolur, çalış senin de olur

öyle eğlenme mi olur amk. eğlenme görmesek :) bilgiğin gerzeklik, kalitesizlik. "enrique beni sik noolur" diye sahneye sütyen atan bir kadından hiç bi halt olmaz.

densizlik değildir.

yurtdışında böyle bi olay olsa 'vayy be işte insanlar ne kadar rahat orda, bi de bizim türk kızlarına bak hepsi kezban!!' diyecek olanlar bu haberdeki kızlara ahkam kesiyor şimdi. sorun türk kızlarında değil kamillerde.

densizlik değil, eğlence. ama aptalca.

sana göre süt, bana göre çikolata.

herşey herkesin kafasına yatmak zorunda değil.

Bırakınız atsınlar, bırakınız versinler.

3 tane sütyenin derdinde misiniz? Ben de bir şey sandım. 1600'lü yıllarda yaşamayın artık. 21. yüzyıla dönün.

tamam.

mesajlarin da bi ayari var, o ayari buldugundan emin olmalisin.
fazla mesaj, fazla ilgi ilk basta cok itici gelir kizlara. kendini biraz agirdan sat, arayan degil aranilan bi adam olmak icin ilk yol budur.
bi de flort ettigini dusundugun kisilerin sana ilgi duyduklarindan emin ol. sen arayinca konusan, sen mesaj atmadan mesaj atmayan bi hatunun sana karsi ilgi duydugunu dusunmen zaten bastan yanlis gibi.

anlıyorum

allah o kizlari bildigi gibi yapsin e mi

eski vakitlerde ilişkiler daha sağlıklı imiş, sevgili olma, flört etme vakitlerinde dahi bir nizam, bir intizam varmış. Saygı hiç eksik edilmez gerçek aşklar, özlemler yaşanır, küçük bir mektubun yolları gözlenir, buluşmalarda heyecandan düşeyazılacak gibi olunurmuş. Birbirlerinin üzerlerine titrerlermiş olm bu insanlar. Dün 52 yıllık evliliği olan insanlardan duydum bunları. Karşımızda yaşlı insanlar vardı ve birbirlerine bakarken gözlerinin içi parıldıyordu. Açık ara bu ilişkiye özendim ve yanımdaki sevgilimi süzdüm...
Özet geçiyorum: medeniyet insan ilişkilerini köreltiyor.

başlarda o atmadan da atıcaksın, o aramadan da aricaksın; bikaç ay sonra olanlara sen bile inanamicaksın her dk haber almak isteyecek, arayacak, mesaj yağmuru başlicak:)

bir arkadaşımda senin gibi düşünürdü ve hep derdi ki, kadınların beni köpekleştirmesine izin vermicem, aynen böyle. şu an yaş 35 ve hala yalnız:)

Bu mantikla dunyadaki en kotu durumdaki, en dipteki, en sefil olan kisi haric herkesin kendisinden daha da sefil birisi oldugu icin cok mutlu olmasi lazim.

Ya da tam tersi dunyanin en mukemmel, en yakisikli, en zengin, en akilli vs insani olmadigimiz icin surekli depresyona girmemiz lazim.

O sebeple mutlu olup olmamakla ilgili olarak (ya da daha farkli bir bakis acisiyla sukredip etmemek icin) dunya uzerindeki diger insanlari baz almak dogru bir yaklasim degil. Her koyun kendi bacagindan asilir, sen dunya uzerindeki diger insanlardan bagimsiz olarak hayatta olmak istedigin yere gelebildiysen kendinle gurur duy kafi.

Bence fazla şükrediyoruz. Sürekli şükretmek insanı aşırı kanaatkar yapar. Daha fazlasını istemek yerine kendini hep daha aza koşullandırırsın sonra o az daha da azalır.

biz seni tutmayalım hacı..

Bunun "hah yeteri kadar oldu şimdi." diyebileceğimiz sınırı nedir acaba? Ben günde örneğin iki kez şükredersem yeterli olur mu? Ya da on altı kez şükredersem "ne yaptın abi abarttın sen de durumun o kadar iyi değil." derler mi?

Bir de kime şükrediyoruz o var tabii.

halbuki öleceğimiz gün yakın, neden yaşıyoruz ki? salı verelim gitsin.

Hep yalnızız aç elini dua olayı farklı, doğadaki tüm hayvanlar çiftlerini ara, insanlar da öyle. Dua edince biri bana sarılmış gibi mi hissediyorum, ya da cinsel isteklerim mi karşılanıyor.

İnsanlar şikayet eder ki daha iyilerini yapabilsinler vs.

Senin şu yazdıklarına sizin kafada cevap vereyim: kader, kısmet. Olacağı varsa olur kanka.

kime şükretmeliyiz.. aynı saniyede doğan cocuklardan birini afrikada xyz bir kabilede açlık alın yazısıyla mühürleyip diğerini monacoya prens yapan SÖZDE ilahi adalet sahibi olana mı ?
doğumumda beni yaklaşık 4 milyar insandan şanslı kıldıgı iddiasında ki bir ŞEYE neden şükrediyim ? şöyle mi demeliyim - > tanrım 4 milyar insanı benden beter seviyede tuttugun için sana şükürler olsun sağol varol ilahi kıyağınla !

birine bir şey anlattığımda karşılık olarak
-o da bir şey mi ben/bir arkadaş şöyle olmuştu
tesellisi ile karşılaşıyorum. yani başkalarının da benim gibi mutsuz olmasına ya da benden daha mutsuz olmasına nasıl sevinebilirim ki.
örneğin tacize uğradım, ama çok şükür ya tecavüze uğrasaydım diyemem. ya da buna benzer. bir gün öleceğim ve hayatımı mutlu bir şekilde yaşamak istiyorum. azına neden kanaat ediyim. bu sadece para için değil her şey için.

her şey olması gerektiği gibi olsaydı, tarihe gerek kalmazdı; sözünü en başa atalım ilk olarak.

insan bir şeyden mutsuzsa ondan şikayet eder, şikayet ettiği şeyi de değiştirmek için uğraş verir ve böylece değişimler ve tarih oluşur.

bizim ülkemize bakarsak, ekonomi de, politika da ve teknoloji de berbat durumda olduğumuz da gözetilirse, biz kesinlikle çok şükrediyoruz.

veyahut şükretmiyoruz ama memnun olmadığımız şeylere müdahale etmeyecek kadar karaktersiziz.

ikisinden birini seç.

aslında bir bölümden çok ortam senin sorduğun. (bkz: doktorlar) :)
hastane ortamı acaip hocam. gece nöbeti falan filan derken hastane evin gibi oluyor.

yıllık ufak bir miktar karşılığında organizatör lisansı alabilirsin ama üni organizatörlerinin genelde olmaz, kaçak çalışırlar çünkü takip edecek pek kimse olmaz, lisans daha çok büyük konser vs için lazım. sonra bağlantılar kurup parti cart curt düzenleyeceksin, afişler asacaksın falan filan. ama çevre çok önemli. ilk başlarda senin organizasyonun nasıl olacak bilinmediği için tanımadıklar pek gelmez, isim yapana kadar tanıdıkları ikna edip mekana doldurup memnun etmen lazım, sonra ismin kulaktan kulağa yayılır. o yüzden bütün gün o kafe senin bu kantin benim gezen, okulda herkesi tanıyan tipler yapar bu işleri.

www.radikal.com.tr

www.eksenbilgisayar.com

www.pcdepo.com

Özellikle PC Depo'da çok uygun fiyatlar var. Vatan'da da haftasonlarında büyük indirimler olabiliyor lakin çalışanlar vasıfsız elemanlar. O yüzden sizi de yanlış bilgilendirip, paranızı ve zamanınızı çarçur edebilirler. Bütçe de yazılmamış gerçi, tavsiye verilebilirdi.

eger bütceni normal bilgisayar fiyatina cekebilirsen, ultrabook olarak

www.hizlial.com

sunu öneririm.

diger türlü asagi yukari her netbook ayni sayilir.

onun disinda bence su cok iyi isini görür.
www.bimeks.com.tr

istanbulun semalarında bomba patlamaz, ama savaş çıkarsa her gün bir metrobüste bomba patlar kimse sokağa çıkamaz. 1 sene de etiyopya gibi olur memleket yiyecek ekmek bulunmaz.

www.haberedikkat.com

sanırım suriye buna bir karşılık verir.

analarını çükeriz o çapulcu sürüsünün.
1 haftada yerle bir ederiz onları.
götleri yemez saldırmaya.

hukumetin savasa girmek isteyecegini dusunmuyorum ama boylesi acik bir saldiriya da cevap vermemek zayiflik olarak gorunecegi icin karsi saldiri yapilmistir ama disardan tahrik devam etmezse bizim tarafin konuyu desecegini sanmam. onlar bizi vurdu biz onlari vurduk denir konu kapatilir.

iran-rusya denklemin içindeyken yemez o iş. kürsüden atıp tutmaya, bağırıp çağırmaya benzemez.

türkiye'de sağda solda bombalar patlayabilir, terör saldırıları artabilir. tüh tüh tam da akıllar başlara gelir gibi olup da teröristlere göstere göstere destekten vazgeçilir gibi olmuştu!..

plan işliyor. rusya ve iran uyanık olur da bir oldu bittiye izin vermezse bm-nato falan hiçbir şey olmaz.

esad'dan önce bop ve eşbaşkanı gidebilir, hiç belli olmaz. suriye'de yakılan türk bayrağının da, ölen pilotlarımızın ve sivil vatandaşlarımızın da sorumlusu hükümettir. ekti, gübreledi gübreledi gübreledi şimdi şaşırmış gibi yapıyor. milli gaza getirip savaşa kışkırtıyor halkı.

ya para vardır ya muhabbeti iyidir seviliyordur. ama benim kanaatim bu tarz arkadaşlar/arkadaşlıklar belli bir yaştan itibaren azalarak bitiyor.

(bkz: para )

şöyle oluyor genelde farklı ortamlarda yakın arkadaşlıklar geliştirmiş oluyor mesela bir liseden kalma tayfası var diyeli, bir dershaneden kalma, bir üniversiten, bir work and traveldan diye gidiyor bu. genel oalrak da takılmayı sohbeti muhabbeti seviyorsa ve arkadaşlarını sık sık arayıp görüşüyorsa onlar da onu arıyorlar ve sürekli telefonu çalan bir insana dönüşüyor.

kakao ve abandoned, ama mesela eşi çocuğu olup belli bi yaş üstündeki ünlülerin (oyuncu, müzisyen vs.) de çevresi çok geniş oluyor. mesela kadir inanır, halil ergün vs.

benimde var böyle bir arkadaşım, olayın parayla ilgisi yok. muhabbetinin güzel ve komik olmasıyla alakalı ama şöylede birşey var sürekli aynı şeyleri anlatıyor. bazı insanların inanılmaz hafızaları olur ve en küçük olayı bile akıllarında tutup bunu mizahi bi şekilde anlatabilirler. iyidir güzeldir ama 15 yıl boyunca en iyi arkadaşınsa bu kişi bütün hikayeleri sende ezberlersin artık. geçmişi anlatarak anı yaşan insanlar diyorum ben böyle kişilere :)

türkiye de öyle bir şey mümkün olmaz. bizde fransa daki kadar o.ospu ruhlu karı yok.

türkiye'de olsa ben birini alırım. maşallah taş gibi adamlar. :)

ben konsepti tam anlamadım, arkadaşlık sitesi yani ortada paralı bir durum yok herhalde. eh paralı bir durum yoksa bu adamların hepsi nasıl bu kadar yakışıklı, model gibiler? mükemmelmiş. türkiye'de benim için tutmaz çünkü erkekler böyle olmaz ama fransızları da görmesek yicez yani, resmen reklam. adamların hepsi en 1.80, mükemmel vücut, yakışıklı yüz. nasıl arkadaşlık sitesiymiş bu =)

la fransız erkekleri böyle değil ki...kimi yiyorlar bunlar...mankenleri çıkarmışlar....töbe töbe...

bu pek çok değişkene bağlı aslında ama dine inananların sayısı her geçen gün azalıyor. bence ilerleyen yıllarda islam diğer dinlerden daha baskın olsa bile, diğer dinler gibi zayıflayacak. dolayısıyla avrupa bence islam kıtası olmaz. umarım yani en azından.

edit: açıklamaya baktım da, türkiye nüfusunun ab'ye girersek o zaman 80 milyona varmış olacağından, 80 milyon müslümanlık bir etkiden falan bahsedilmiş. hikaye bu tamamen. "islam kıtası" dediğin yer islam kurallarının uygulandığı, diğer dinlere mensup kişilerin rahat edemediği ortamdır. türkiye'de dinin gereklerini yerine getirenler %20, aşırılar da yine %20 falandır. yani memleketin büyük çoğunluğu zaten dini umursamıyor ya da direkt dinsiz.

ancak bizim gibi diktatörlükle yönetilen ülkelerde sıkıntı yaşanır. yoksa koskoca avrupa birliği'nde türkiye'nin %50'si dindar/dinci diye avrupa'da sıkıntı yaşanmaz. adamın götünü keserler.

olabilir ama şöyle olur, nasıl kürt kökenli insanlar çok fazla üreyip artık türkiye'den hak talep ediyorlarsa belki avrupa'da da 30,40 yıl sora çok fazla müslüman olursa böyle bir hak talep edebilir. şimdi 70 milyon kişinin yaşadoğı bir ülkede 35 milyon kürt varsa hak talep etmekte normaldir.

hayır. bu videonun avrupa versiyonu ; www.youtube.com

neo-nazizm her şeyden önce islam karşıtı. birbirlerine karşı olamıyorlar, artık alman-fransız değil avrupalılar. en yakınlarında islam var. ona karşılar. tabii eski düşmanları siyahlar ve yahudileri unutmuyorlar.

Avrupa'nin hristiyan kitasi oldugunu dusunuyorsaniz yanlis yoldasiniz bence. Hele ki kitalari dinlere göre ayirmak?

Ateist la hepsi..

Bence şunu demek istemiş,
Şimdi kadınlar "yasli kel cirkin ve parali" erkeklere gittiği için çocukları bi boka benzemiyormuş (isteksiz sikişten burunsuz çocuk doğar)
ya da çocuklar çok çalışmaya hevesli falan olmuyormuş(anası da çakal ya)
Ama inşaatlarda tabanca gibi(çok iyi, çalışkan, belki yakışıklı da olabilir) çocuklar çalışıyormuş. Bunların aileleri arasında para mevzuu olmadığı için anne-babaları birbirini seviyormuş.

Tiple alakalı değil de kişilik/çalışkanlıkla alakalı sanırım. yazarken öyle düşündüm

Toroğluna göre: kadınlar erkekte güzellik, çakı gibi olmasından ziyade parayı önemsiyorlar. Çirkin olsun ama cebi dolu olsun modunda kadınlar

170 üniversitenin 150si liseden hallice olunca, üniversite okumaya giden her 10 insanın 5i aptal veya apaçi olunca, işsizlik çığrından çıkıyor.

Ülkemizde Üniversiteler ve meslek yüksekokulları son bi kaç yıldır sadece şehirleri geliştirmek,piyasayı,alışverişi canlandırmak için açılıyor.

degisir eger mezunu yurtdisina rahatlikla ciksin diplomasi heryerde kabul gorsun dersen turkiyede universite yok. eger en iyi mezunlari yurtdisina ciksin ve guzel isler bulsun dersen 5 veya 6 univerrsite var gerisi copluk. eger mezunu mermer isinde calissin dersen 170 universite var.

universitelerin sorunu cokluk degil kalitesizlik de bence ana etken degil. ana etken akademisyenlerin kalitesiz olmasi da degil.

ANA ETKEN NEREDE BEYINSIZ, TEMBEL, MEMUR KAFALI, TORPILLI, yane gelip yatmayi seven HIYARAGA VARSA BUNLARIN BIR YOLUNU BULUP UNIVERSITEYI VIZYONSUZLASTIRMASI.


fakulten yok labaratuvarin yok kalkip neden deney agrlikli calisma bolumu kuruyorsun teorik kur. yok olmaz illa kuracam bolume de amca oglunu alacam.

bu kafayla birsey olmaz bazi okulllarda mesela hoca yoktur illa fakulte mi kuruyorsun atiyorum bir biyoloji bir biligsayar hocasiyla bilg. muhendisligi kurdun ulan it herif bioinformatik uzerine yogunlastir derslerini ama olmaz gider berkeley mit gibi bir okulun curriculumunu araklar aptal sonra da bu dersleri amca oglu kizina verdirir.

pek cok okulda lab yok alamiyorlar pahali ama gercek veriden simulasyonla yine birseyler yapmak mumkun sen de kendini buna adapte et olmaaaz bu salaklarda hayali lab yapar deney yoktur ezberletirler yine lab dersi verirler.


bizde sorun universite coklugu degil sekilcilik surekli taklit ve ambalaj ici bos olsada o dersi koyuyor.bunun sebebi de vizyonsuz rektorler bolum baskanlari falan iste bu adamlar batiriyor sistemi.

ayri ayri bolumlesmek hele gerzeklik ya mit de berkeleyde bile eecs departmani diye gecer adamlar hoca bollugunda ee ve cs yi birlestirmis. bizde ise hala bilgisayar, ee, elektrik,elektirk haberlesme, bilgi sistemi, bilgi yoinetimoi, mat bilgisayar, yazilim diye 100 kola bolunur bolundukce icinde tukenirsin

üniversite mezunu işsiz çok var.arkeoloji,felsefe,fizik mezunlarının %80 i işsiz zaten.

benim dedigime geliyor iste sorun universitedeki yoneticide fizik bolumlerine git bak ezber ezber ezber adam 100 yil onceki fizigi anlatiyor..

adam olsa o bolum baskani gider piyasadan adam kiralar atiyorum ek bilisim dersleri koyar, isletme koyar adam cikinca hic olmazsa ihtiyac olan bir yere girer ama her fizik bolumu teorik fizikci yetistirmek gibi salakca ve beceremedikleri bir amac icin ugrasir matlab goster aq ee bolumunden sinyalci getir yap extra birsey.


BU VIZYONSUZ ADAMLAR YUZUNDEN HERSEY SORUN OKULDA DEGIL BASINDAKILERDE.


abd de adam mateamtik okuyor ama pure math okumuyor scientific computingden bile anliyor, icabinda radar sistemi analizi yapiyor. suc mufredatta acilen yenilenmesi lazim sanki tabela olmayan okullrda durum cok mu ii .

biolog tarimdan anlamiyor tohum yetistirmeyi ogrensin yok olmaz aptal biyoloji kitabini ogrenecek ve atanamayan ortmen veya laborant olacak

sorun sayısı değil üniversitelerin niteliği. çoğu üniversitede iyi bir anadolu lisesinde aldığınız eğitimi bile alamazsınız. ortaöğretim kalitesini yükseltmeden üniversite yapıyolar sanki olay diplomadaymış gibi. iş olmaması mevzuna girmiyorum bile.

çok fazla üniversite var'dan ziyade, çok fazla kalitesiz öğretim üyesi ve yönetim ekibi var. o 170 üniversitenin 170'i de şu anda internette var olan mit'nin, ne bileyim tum'ün videolarından bakıp öyle ders verseler, türkiye çok daha iyi bir yere gelir.

eğitim standart değil yani, x üni ile y arasında aşırı fark var.

roketadam,

o dedigini hindistan egitim konseyi suan uyguluyor ders veren cok kaliteli hocalar var utubeda, onlarda da bizdeki gibi kalite sorunu var ama onlar uni mezununu alakali outsourcing sektorune kaydiriyorlar ve ulke yukseliyor, bizde ise ne egitim bakanligi ne tubitak para harcayip da su universitelere ders videolari falan yollamaz ama aptalca bir pardus projesi icin bile milyon dolar harcadilar sonunda proje batti zaten basarisiz oldu o parayi egitim ve online derslere harcsalar milyonlarca linux uzmani cikardi ortaya.

dedigim gibi vizyonsuz yoneticiler turkiyeyi mahva goturuyor, bunun nedeni osmanli sisteidir elde tutmak sikinti yaratmayacak adam secmek

kız biraz kovalanmayı kendi için mücadele eden erkek istiyor. çok fazla peşinde koşmadığın kızın biraz sana ilgi duyması ile bir anda oluşmuş ilişkide hatun kişi sen benim hiç peşimden koşmadın diye çemkirebiliyo. fedakarlık gösteren affeden taraf isteyen taraf hep kız tarafı ise zor oluyor.

erkek ilk adımı atmalı ama kız da karşılık vermeli bana göre.

ilk erkek başlar genelde ama kızında ilgisi varsa karşılık vermeli oğlanın babadan para beklediği gibi olursa olmaz.

Ortada dönen dolapları gözardı edersek özel tim kursan da Güneydoğu'da teröristi ve sivili ayırt edemeyeceği için bu durumu çözemez. savaş diye bir şey olmaz zaten. Ordu ya da tim ne ise artık onun karşısına çıkmak gibi bir dertleri yok. Bence olay siyasi boyutta çözülebilir sadece. Bu şekilde devam edilerek bir sonuca varılamaz. Kaldı ki devam ettiğimiz bir politikamız var mı onu da bilmiyorum. Bıçak kemiğe dayanıyor her seferinde. Profil resimleri siyah kurdele yapılıyor 3 gün sonra her şey unutuluyor.

pkkyla savaş arazide bitmez.

olay pkkyı bitirmek değil, emperyalist güçlerin ortadoğu ve mezopotamyadaki emellerinin bitmesi, bu tür devletler ve süper güçler olduğu sürece buralardaki kargaşaların bitmesi imkansız, pkkyı, müslüman kardeşleri vesaire destekleyen eylemlerini planlayan cia gibi örgütler, türkiyedeki amaç türk halkı ile kürt halkını, muhafazakar ve laikler falan diye kutuplaştırarak bölmek, amaç böl parçala yönet. taa ki 1. dünya savaşından beri hatta petrolün bulunmasından beri süregelen gizli doğal kaynak planları, sanayileşmiş devletleri bu tür kaynak planlarına itti. pkk gibi örgütlerinde kurulma amacı abd gibi devletlerin doğal kaynak sömürüsüne hizmettir. türk ve kürt halkı arasında her hangi bir anlaşmazlık yokken birden bire böyle bir örgütün oluşması, kürdistan gibi bi devletin kurulmak istenmesi mantıklı düşünüldüğünde bölge yönetimini kolaylaştırmaktan başka bir şey değildir. ne yazık ki, pkk kürt oldugundan dolayı kürt halkı ister istemez kendini bu olaya alet ediyor ve etmeye devam edecek, asıl vahim olan bu. insanların olaya sadece yüzeysel bakması. tabloya uzaklaşıp bakmak lazım asıl olaylar nedir diye. haa bunun çözümü ise büyük bir devlet olup bu planlara alet olmamak ve kesin tavır almak, şunun bunun eş başkanı olmamak, başbakanın kendi ülkesini satmaması. halkının bilinçli ve aydın olması

genelde sıyası partıler benı ıktıdara getırın sorunlarınızı cozeyım der dımı ???? pekı cozenı gordunmu ??? amaçlarının sipali olduğunun farkına varamadınmı ?

bu adam eger bu konuda yeteneklıyse yeteneklı oldugu kulvarda yetenegını gostermelı --- iyi bir kasap iyi bir berberlik yapabılırmı aynı zamanda koskoca bır devlet ehıl olmayanlara teslım edılebılırmı ? ayrıca bu adam sıyaset de bılmıyor . devletı kısla gıbı yonetırse ne oloacak sonra ...ben suna ınanırım herkes meslegını yapmalı ... ben eskıden olaganustu bır kasaptım sımdı emeklı oldum sımdıde hastanede amelıyat yapıyorum demek cok sacma dımı ?

çözüm özel orduyla kandili kazımaktan geçmiyor ki. dağda 5bin insan var diyorlar hepsini öldürsen 10 bin anne baba yapar. bu anne babaların 2 şer kardeşi komşuları falan 100bin insan yapar. bunların psikolojisini nasıl düzelteceksin.

olmaz senin iş hacı ..


profil farklı , karıyer hedefleri farklı.. orası icin şu tarz bir cv gerekiyor ;

www.youtube.com

Ateist ol daha iyi oğlum, bu adama yaklaşma.

10.00tllik takım elbiseyi günlük giyebilecek kadar paran varsa ve tipin oldukça iyiyse neden olmasın

Kocaman bir kedi misin? Kocaman bir kediysen olabilir tabii.

1- erkek kişiysen özel uni öğrencisi yada işinde başarılı biri olman lazım yani kısaca maddi durumun ortalamanın üstünde olmalı
2- yakışıklı - hoş görünümlü olmalısın fiziksel kusurun olmamalı
3- boşlukta olmalısın , seni dilediklerince manipüle edip kullanabilecekleri bir imaj çizmelisin.
4- yanına yaklaşırlar sen onların adnancı oldugunu bilmezsin bile seni gözlemlerler , asla ve asla sana belli bir güven duyana kadar kendilerini açmazlar.
5- olduda açtılar diyelim , önce sana h y nin kitaplarını yayınlarını verirler parlak kuşe kağıda baskılı yanarlı dönerli saçmaları yani .. ve sohbetlerinizin konusu yavaştan bu kitaplarda yazılı olanlar olur.
6- altdan alta sana yapman ve yapmaman gerekenleri söylerler , mesela sigara kullanıyorsan bıraktırmaya çalışırlar , bırakamıyorsan azaltmana vesile olurlar.
7- 5. ve 6. stepler başarıyla tamamlanırsa seni yeni 'kardeşlerinle' tanıştırırlar bunlar medyada adı sanı duyulmuş insanlar olabilir. bütün bu 5.-6. ve 7. safhalarda aynı zamanda seni pohpohlarlar ve ne kadar kıymetli bulunmaz biri olduguna seni inandırma gayretinde bulunurlar.
8- bu yeni tanıdıgın ''kardeşlerinden'' biri senin yeni öğretmenin olur bu sırada ''kardeşlerin'' maddi manevi senin yanındadır.. bu safhada oyunu dogru oynarsan maddi kazanım yapman mümkün olabilir. ancak o yeni öğretmeninde daima yanındadır. yine denerler seni belli etmemeye çalışırlar . mesela caddeye çıktıysanız beraber ''piyasa'' yapmaya özellikle oyalanarak ve seni oyalayarak akşam ezanına kadar seni tutar ve beraber camiye gidip namaz kılıp kılmadıgını görmek ister.
9- bu sınavları da geçersen eğer , telefonun çalar bir pazar günü.. ''işin yoksa sarıyer'e gidelim dayıyla tanıştırıcaz seni bugun'' derler dayı adnan'ın ''kardeşleri'' arasında ki ismidir.