Giriş
(4)

Kitap nerede bastırabilirim?

biglord
Elimde 300-400 sayfa not var. Bunları kırtasiyelerin yaptığı gibi sipiral ile değil de normal kitap gibi bastırmak istiyorum. Yani A4 boyutunda olmayacak. nerede yaptırabilirim bunu?
Elimde 300-400 sayfa not var. Bunları kırtasiyelerin yaptığı gibi sipiral ile değil de normal kitap gibi bastırmak istiyorum. Yani A4 boyutunda olmayacak.

nerede yaptırabilirim bunu?
0
biglord
(30.08.13)
tez kitap haline getirilir falan gibi ilanlar veren kırtasiyeler var. nispeten daha büyük. kopyalama merkezi olarak geçiyor olabilir. ankarada'ysan mesela gür özalit var. o yapar bence. ankara de değilsen bilemeycen. yolda gezerken etrafa bakın tabela neyim görürsün mutlaka.
0
biyik
(30.08.13)
Pahalıya gelir ama topkapı matbaacılar siyesine sanat kitap matbaa diye bir yer vardı oraya bir uğrayabilirsin. Bazı dijitalciler kitap haline getirebilir ama ince olur onu bir de ciltlenmen gerekir bunun içinde internetten kitap ciktleme diye araştırma yapabilir veya 2000 lira vererek ikinci adam gibi yayınevleriyle anlaşabilirsin.
0
Solem
(30.08.13)
istanbul için söylüyorum.
beşiktaş ana meydandaki kartal heykeline gelin. mado ile tekel bayisinin olduğu yerden girin. first class internet kafeyi geçin. kartal kırtasiye var. onlar kitap işleri ile ilgileniyorlar. kartal kırtasiyede yapılmıyorsa;
(büyük ihtimalle yaparlar) necdet ozalit'de yaptırın. beşiktaş'ta ana durağın hemen arkasında kalıyor kime sorsanız gösterir.
0
tahsin baskan
(30.08.13)
tahsin baskan +1
0
cassidy fairylady
(30.08.13)
(19)

Eskiler nasıl dil öğreniyorlarmış?

biglord
Malumunuz dizi, film yok. kurs yok, gramer kitapları var mı? emin değilim. Pratik yapacak imkan çok az. Eski yazarlar, bilim adamları nasıl dil öğreniyorlarmış bir fikriniz var mı?
Malumunuz dizi, film yok. kurs yok, gramer kitapları var mı? emin değilim. Pratik yapacak imkan çok az.

Eski yazarlar, bilim adamları nasıl dil öğreniyorlarmış bir fikriniz var mı?
0
biglord
(28.08.13)
doğrudan. eskiden okumak öğrenmek öyle bugünkü gibi avam işi değildi. tutuyordun bir adet matmazel mösyö, sana dilin ıncığını cıncığını öğretiyor, sizin konakta yiyor içiyor, gurbet elde parasını biriktiriyordu.
0
i ve been mistreated
(28.08.13)
can yücel'in işi gücü yok matmazel, mösyö mü tutmuş?
0
🌸biglord
(28.08.13)
ya da edmond dantes misali denizlere açılıyor, biraz katalan biraz korsikaca, biraz ispanyolca biraz italyanca, artık iskorbüt seviyesinden denizkurdu operasyonu seviyesine kadar, kişisel çabana kalmış.
0
i ve been mistreated
(28.08.13)
kardeş hangi eski devirden bahsediyorsun? o adamı okusun diye cambridge'e gönderdiler yav. al ecnebi memleketlere seyahat etmek de var. can yücel idiyse derdin açıp vikiyi baksaydın.
0
i ve been mistreated
(28.08.13)
hangi eski devir olduğu önemli değil. 15. ya da 19. yüzyılda orta sınıf bir insan dil öğrenmek için ne yapıyormuş. soru bu. şimdi dizi açıp yattığın yerden öğreniyorsun olayı. o zaman böyle imkanlar yok. neler yapıyormuş insanlar, soru bu. süslü cümleler kurmadan mantıklı açıklamalar bekliyorum.
0
🌸biglord
(28.08.13)
gramer icin vs. kitap vardir? cok yeni bir sey degil kitap en nihayetinde. bazi diller icin telaffuz bile ogrenilebilir kitaptan. duydugunu anlama kismi olmaz ama tabi
ilk mesajda dendigi gibi bi hoca tutmak var, yerine gidip ogrenen var tabi..
0
babamasoliimbananickaldirsin
(28.08.13)
az önce vikiden baktım. can yücel ingilizce'yi breaking bad ve seinfeld'den öğrenmiş. american kültür'den de 3 kur almış.

soru: modern teknolojiye sahip olmayan ve kursa gitme imkanı olmayan, günümüz insanlarının kullandığı konvansiyonel metodları kullanma imkanı olmayan insanlar yabancı dili nasıl öğreniyorlarmış?

algı problemi olmayanlardan cevaplar bekliyorum. teşekkürler.
0
🌸biglord
(28.08.13)
pek öğrenemiyorlardı, osmanlı imparatorlu'ğunda daha sadece geçtiğimiz yüzyılın başlarında okuma yazma oranı %5'idi, yabanci dilden bahsetmiyorum, kendi dilleri.

osmanlı çökmekte olan bir imparatrluk olduğundan bu normaldi tabii, ama devrin en büyük imparatorluğu ingiltere'de bile bu oran %40-50 civarindaydi.

neyse, yabancı dil öğrenme oranı uzuuun bir süre sadece belli bir kesime %1-2 maximum mahsustu, onlar da kitaplar ve hocalar yolu ile öğreniyorlardı. matbaa sonrası gramer kitapları da hızla yayıldı, fakat 19. yüzyılda da oran pek farklı değildi. %5 diyebiliriz, gramer kitapları vardı fakat belirli bir kesim zaten kendi dillerini bile zor konuşuyorlardı, üst sınıflara mahsustu okumak.

dizi açıp izleyemiyordun demişsiniz ama cok geriye gitmenize gerek yok, 1980-1990'larda da özel okullarda gramer 17-18. yüzyıl mantığı ile öğretiliyordu, ekstra bir tek biraz daha renkli kitaplar ve kasetler vardı.

eğer daha detaylı bilgi istiyorsanız bir avrupa ülkesinin kütüphanesine gidip bakabilirsiniz 19. yuzyil gramer kitaplarına. fill in the blanks bugün ne ise o zaman da oydu. ali ata bak, smith topu tut vb.
0
kuja
(28.08.13)
@kuja aslında şunu merak ediyorum, çeviri yapan yazarlar mesala. saatlerce odalarına kapanıp sadece kitap okuyarak -anlamasalar bile- öğrenmek istedikleri dili geliştirebiliyorlarmış demek ki. yani bir insan isterse kendi başına da bir dili öğrenebilir gibi geliyor, eski devirlere bakarak.
0
🌸biglord
(28.08.13)
elbette geliştirebiliyorlardı, cok eskiden ülkeye gelen tüccarlarla da pratik yapıyorlardı mesela. tüccarlar da ticaret yaptıkları bölgelerde sevilmek istediklerinden hem istenilen kitapları yurt dışından getirebiliyorlardı hem de konuşuyorlardı. orta sinif ancak bu sekilde ogrenebilirdi...orta sinif da demeyelim, tuccar sinifi, dile ihtiyaci olanlar. %1-2...o da maksimum.

biraz daha ileri gelirsek, daha 20. yuzyilda yaşanan göç dalgasında bile kapak atmak amacı ile bir çok kişi kitap/sozluk kombinasyonu ile dil ogrenmistir. yani dediginiz gayet mumkun, tek bir hikaye kitabında bile orhun anıtları gibi yaklaşıp öğrenebilenler vardı.
0
kuja
(28.08.13)
redhouse nasıl çıkmış ilk araştır bence.
0
zazazaraeta
(28.08.13)
solcu aydınların hatırı sayılır kısmı hapiste öğrendi fransızcayı falan. vakit, konsantrasyon ve özveri. ondan sonra kısıtlı kaynak dinlemiyor gönül.
0
kaufman
(28.08.13)
ortalama bi insanın yaşantısı zaten dil öğrenme hevesi/lüzumu geliştirmesine izin vermiyordu. daha üst düzey ailelerin çocukları da yabancı kişilere, kitaplara ve sözlüklere ve çevirilere erişebiliyordu. zaten osmanlıda üst düzey doğduysan arapça, türkçe ve farsça bilerek 'dil öğrenme' becerini epey geliştiriyodun en başından. karşılaştırmalı çeviri okuyarak bir dili bulmaca gibi çözersin. (bkz. orhun yazıtları) çeviri bir nevi şifre çözme olayı ve dil öğrenmede tabi ki yardımcı olur ve tabi ki bi insan kendi çabasıyla, kaynakları mevcutsa bir dili öğrenebilir. günümüzün ekmek piş ağzıma düş insanı ise kursu kitabı, okulu ile dil öğrenme güzel bir ticaret fırsatı.
0
kediebesi
(28.08.13)
80 sene öncesinin İstanbul'undan bahsedeyim. Annem Arnavutça, Ladino, Ermenice ve Rumca'yı günlük sohbet kıvamında biliyormuş. Şimdi ancak tek-tük birkaç kelime aklında kalmış. Komşun yahudiyse çoluk-çocuk oynarken o türkçe öğreniyordu sen de ladino. Ama Türkçe hariç yazmasını bilmez. Bir de arkadaş, Can Yücel dediğin Türkiye'nin efsane milli eğitim bakanı Hasan Alî Yücel'in oğlu.
0
SiyamkedisiZorro
(28.08.13)
he o zaman ben de osmanlı dönemindeki kandiyanın ileri gelen ailelerinin kızlarını avrupa'da ekonomi okumaya gönderdiğinden bahsedeyim. hatta çikolatacının kızına aşık olup da zatüreden genç yaşında ölen, belçikada okumuş bi büyük dayıdan bahsediliyor. çoğu cumhuriyetin kurulmasında da görev almış kişiler. hasan ali yücel'in babasına da bi bakın hatta eliniz değmişken de can yücel diyince nasıl bir soydan bahsedildiğini anlayın :P
0
kediebesi
(28.08.13)
bence ya varlıklı/köklü ailelerden geldikleri için mürebbiye/ yurt dışı eğitim/ kolej
ya azim (yankı yazgan'ın görme engelli babasının yaşam hikayesi gibi).
0
pinkket
(28.08.13)
biglord öyle bir yazmışsınız ki sanki biz dili seinfeld izleyerek öğrendik..83'lüyüm anadolu lisesinin 7 sene olduğu zamanlarda hazırlıkta dil öğrendim bi tane dizi/film/yabancı müzik dinlemedim. Evimde tv müzikçalar yoktu zaten. köye doğmuş insanım.
bizim bi tane fiil listemiz vardı ezberle derlerdi ezberlerdik...bu kadar basit. ben her dili böyle öğrendim.--ha sonra yurtdışında yaşadım pratik yaptım gelişti o ayrı-
ve tercümanım.
0
niye ama
(28.08.13)
@niye ama ben 93luyum ben de ilkokulda oyle ogrendim :) dediginiz gibi liste vardi bi tane esek gibi ezberledik.
ha dizi film izlemeye baslayana kadar neredeyse hic dogru duzgun ingilizce duymamistik konusmamistik o ayri. dizi film olmadan soyleneni anlamak kismini gelistirmek cok zor etrafta birileri yoksa surekli konusan
0
babamasoliimbananickaldirsin
(28.08.13)
(13)

ben çok salak bir insanim.

biglord
sevgilime çok kötü davraniyorum. butun sevgililerime boyleyim. hiç geri vitesim yok. özür dileme huyum yok. naz çekemiyorum. trip çekemiyorum. aninda siktiri basip ana avrat kayiyorum. dilimin kemiği yok. bu böyle gider mi yoksa hayatim boyunca mutsuz bir insan mi olacagim.
sevgilime çok kötü davraniyorum. butun sevgililerime boyleyim. hiç geri vitesim yok. özür dileme huyum yok. naz çekemiyorum. trip çekemiyorum. aninda siktiri basip ana avrat kayiyorum. dilimin kemiği yok. bu böyle gider mi yoksa hayatim boyunca mutsuz bir insan mi olacagim.
0
biglord
(22.08.13)
hayat boyu 31 çekeceksin.
0
sarhosken alinan hesap
(22.08.13)
hayatın boyunca mutsuz eden bir insan olucaksın. yok yok yok sadece yok demişsin ama yok diye bişey yok piçsin piçliği isteye isteye yapıyosun sonra istemeden oluyo nasıl düzelirim ayağına yatıyosun. ben bunları yapmicam de kendine yapmazsın.
0
zlatanibrahimovic11
(22.08.13)
evet de burda önemli olan senin mutsuz olman değil başkalarına kötü davranman.
eminim bunları yaparken de kendini bir şekilde mağdur hissediyorsundur.
0
buhebu
(22.08.13)
efendi adam yerine seni tercih ediyorlar işte. daha ne istiyorsun?
0
ermanen
(22.08.13)
ya hayat öyle bişi ki öküzlerle hanımefendi kızları eşleştiriyor.

şanslısın yani. devam et :)
0
mea maxima culpa
(22.08.13)
salak türk kızları sever senin gibileri başkan, hiç durma böyle devam et. senden ayrılınca arkandan çok öküz, tam bir odun, çok kaba şeklinde konuşabilirler ama. sonra yine senin gibisini bulurlar. bu böyle gider.
0
baldur
(22.08.13)
mutsuzsun zaten.
0
rock n roll
(22.08.13)
naz ve trip cekmeme durumu bende de var. aninda soguyup yerine gore sirf bu yuzden bile siktir ediyorum. aman yalniz kalmayalim diye insanlara katlanmak zorunda degiliz bence. salla gitsin.
0
trinitrotoluen
(22.08.13)
kendinle sorunlarini aş.
0
chemnil
(22.08.13)
hayır, böylelerinden hoşlananlar da var.
0
nereye bu gidis
(22.08.13)
hayat boyu kızlar sana gelecek, ağzıma sıç biglord sana aşığım diyecekler. efendi adamlar da hayat boyu 31 çekecek.
0
gates
(22.08.13)
burası iyi niyetlilerin ağlama duvarına dönmüş.
0
buhebu
(22.08.13)
gün gelir devran döner horoz domalır tavuk siker.
0
maceradan tiksinen adam
(25.08.13)
(2)

Yıldırım Demirören nasıl bir insan?

biglord
bu nasıl bir insan böyle yahu. hiç yüzü falan kızarmıyor mu. beşiktaş'ı batırdı, federasyonu batırdı, hiçbir projesi yok, milli takımı batırdı. hala nasıl fatih terim'e teklif götürebiliyor? şaka mı
bu nasıl bir insan böyle yahu. hiç yüzü falan kızarmıyor mu. beşiktaş'ı batırdı, federasyonu batırdı, hiçbir projesi yok, milli takımı batırdı. hala nasıl fatih terim'e teklif götürebiliyor? şaka mı
0
biglord
(21.08.13)
işte böyle bir insan

www.youtube.com
0
discopolice
(21.08.13)
saka degil, simdi galatasaraya sira geldi cunku o has bir fenerbahceli. ayrica babasi tarafindan aman git sirketimi batirma da nereyi batirirsan batir diye gonderilmis bi adam.olur oyle.
0
cosmicgadin
(22.08.13)
(7)

Dexter'ı çok seven birisi başka hangi dizileri sever?

biglord
intikam olsun dexter'daki gibi. surukleyici olsun.
intikam olsun dexter'daki gibi. surukleyici olsun.
0
biglord
(19.08.13)
six feet under. intikam teması yok ama apayrı bi dünyası var.
0
lucky_meh
(19.08.13)
hannibal. konu kapanmıştır :)
0
brotha b
(19.08.13)
bates motel
sherlock
0
feykalade
(19.08.13)
(bkz: spartacus)

kendimden biliyorum.
0
vejeteryanvampir
(19.08.13)
hannibal
0
jamswety
(19.08.13)
Breakin bad
0
huzursuz adam sendromu
(19.08.13)
the mentalist
person of interest
0
albayrak
(19.08.13)
(13)

breaking bad dedikleri bu muymuş? Spoiler yok....

biglord
1. sezonu zor bitirdim. festival filmi gibi. o kadar sıkıldım ki anlatamam. bu dizi hep böyle mi gidiyor? walter white denen adamın suratına zoom yapıp 30 saniye bekliyorlar. başka bi şey yok.
1. sezonu zor bitirdim. festival filmi gibi. o kadar sıkıldım ki anlatamam. bu dizi hep böyle mi gidiyor? walter white denen adamın suratına zoom yapıp 30 saniye bekliyorlar. başka bi şey yok.
0
biglord
(18.08.13)
Tövbe ediyorsun hemen.
0
[silinmiş]
(18.08.13)
derin nefes alin, kafanizdaki yargilari bir kenara birakin.. senlik baslayacak.. o sezonu girizgah olarak kabul edin..
0
bigman
(18.08.13)
diziyi beğenmeyebilirsin saygı duyarım da, ciddi ciddi bunu mu diyorsun şimdi? arka sokaklar izle o zaman, hiç vaktini kaybetme walter'la falan.
0
der meister
(18.08.13)
breaking bad dogru zamanda baslanmasi gereken bir dizidir.
ben iki kez ilk bolumu izleyemeden bu ne yea demistim, 3. de tum sezonu oturup izlemistim ve jesse karakterini yasatiyordum icimde filan :) güzel oyunculuk ve iyi bir kurgusu var.. bagliyor insani.
0
tikican
(18.08.13)
izleme.
0
kamera motor
(18.08.13)
izleme.+1
0
trajikomix
(18.08.13)
ne bu breaking bad'e en süper dizi yorumları yapmak, beğenmeyenleri de git arka sokakları izle diye aşağılamak, sonradan açılıyor olabilir ama ben de büyük bi beklentiyle oturup izlemeye koyulmuştum, sonra kendimi sıkıntıdan kendimi jiletlerken buldum ve maalesef arka sokaklar'ı da sevecek biri değilim, dizi özürlüsü de değilim, hayatım boyunca 100'e yakın dizi bitirdim, buna buffy, angel, it's always sunny, it crowd, modern family ve sayısız dizi de dahil.
0
gebere jackson
(18.08.13)
ben breaking bad in ilk beş bölümünü geçen sene izlemiş ve acayip sıktığı için bırakmıştım. bu sene herkesin dilinde olunca ve bir arkadaşım da "yau bir dizi her sezon daha da güzelleşebilir mi" deyince dur devam edeyim bari dedim ve ilk sezonun sonuna gelince baya bir sardığını gördüm. beğenmediysen zorlama tabi ama benim de ilk görüşüm sıkıcı olduğu yönündeydi.
0
trinitrotoluen
(18.08.13)
dizinin temposu yavaş. bayabiliyor. bu dizinin özelliği o. sıkıntıda ileri sarmak istersin. fakat olay örgüsü karmaşıklaştıkça zevkli oluyor sarıyor... her sezon gittikçe güzelleşiyor. bu dizi sabır isteyen bir dizi.
0
inanmazsan inanma
(18.08.13)
Breaking Bad'in hızından şikayetçiysen ya ciddi anlamda hiperaktifsin (genelde ekranda aksiyon, bir olay göremeyince sıkılıyor hiperaktif insanlar), ya da izlediğin bir diziden beklentilerin 16 yaşında bir çocuğunkinden farksız. Darılma, gücenme; duymak istediğin bu olmayabilir ama gerçek bu. Breaking Bad cidden HİÇ yavaş bir dizi veya film değil, ne filmler var. Biraz daha o boşlukların ne ifade ettiğini anlamaya çalış veya hiç olmayacak gibiyse başka diziye geç derim.

Cevap, evet bu.

Not: Hiç sabır istemedi Breaking Bad benim için, tam tersine ilk bölümden itibaren bir bütün olarak oldukça hızlı ve keyifli geldi, bu kadar "sabır istiyor" diyeni görünce şaşırdım. İlginç, demek ki ana akım eğlence formları bu yüzden daha sofistike hale gelmiyor, bu kitleye hitap edebilmek için...
0
sharksmile
(18.08.13)
Konu belli, olay belli... Abartılacak bir dizi değil kanımca. Walter white ve jesse pinkman(özellikle) hatrına izliyorum bende. 4 bölüm kaldı şunun şurasında, sonunu öğrenmeden bırakmam fakat tekrar ediyorum aldığı 6 emmy'e rağmen benim nazarımda hala efsane değildir.

senin nazarında hangi dizi(ler) efsanedir dersen: prison break, lost ve oz derim.
0
papillon7
(18.08.13)
İzleme, herkes aynı şeylerden hoşlanmak zorunda değil. Ne breyking bet izleyip detaylarına bayılmak birini üstün kılıyor ne de izlemeyip üstüne nefret etmek.
0
adoramer3ku
(18.08.13)
ben de 1-2 sezon izleyip bırakanlardanım. sıkıcılığından değil de daha çok karakterlerle empati kuramamaktan şikayetçiydim özellikle walter white karakterinin değişimi acayip yüzeysel gelmişti. olmuyorsa zorlama yani herkesin sevebileceği bir dizi değil daha izlenecek bir sürü güzel dizi var.
0
feykalade
(18.08.13)
(21)

Yabancı dil bilen kimdir? Kime denir?

biglord
kime sorsam yabancı dil biliyor çevremde. bilmiyorum diyen yok. kimisi diyor ki playstation'dan öğrendim, kimi mmporg mudur nedir o oyunlardan öğrenmiş. kimi dizilerden öğrenmiş. bi insan playstation'dan ne kadar dil öğrenebilir ki? bu iş bu kadar basit mi ya allah aşkına. yetenek önemli elbette am
kime sorsam yabancı dil biliyor çevremde. bilmiyorum diyen yok. kimisi diyor ki playstation'dan öğrendim, kimi mmporg mudur nedir o oyunlardan öğrenmiş. kimi dizilerden öğrenmiş. bi insan playstation'dan ne kadar dil öğrenebilir ki? bu iş bu kadar basit mi ya allah aşkına. yetenek önemli elbette ama bana çok basite indirgeniyormuş gibi geliyor.

tamam iyi güzel öğrendin diyelim. peki reading, speaking, writing, listening yeteneklerinin hangisine bakarak bunu söylüyorsun. adama seviyesini soruyorsun upper-intermediate diyor. belki upper seviyesindeki makaleleri çok iyi anlayabiliyor, çeviriyor ama writing'i çok kötü. 2 cümle essay ya da herhangi bir yazı yazamıyor. speaking'te yok. eee şimdi bu adam nasıl upper-intermediate oluyor?

ya da ingilizce kurslarının yaptığı seviye sınavları. sadece reading'e bakarak senin seviyen şu diyorlar. başlıkta da sorduğum gibi yabancı dil bilmek tam olarak nedir?
0
biglord
(16.08.13)
yabanci dil bilmek bir kitabi alip okurken sözlük kullanmadan algilayabilmek, konusurken anadil seviyesinde muhabbet edebilmek, spontan olabilmektir o dil icin.
0
serabetan
(16.08.13)
iyi güzel de sözlük kullanmadan advanced kitapları okuyabilen ama iki kelime konuşamayanlar var. onlara ne diyeceğiz?
0
🌸biglord
(16.08.13)
yds'den 70 üstü alana denir...
0
inanmazsan inanma
(16.08.13)
ben sorumu anlatabildiğimi sanmıyorum. daha mı uzun yazsam acaba
0
🌸biglord
(16.08.13)
çok çok çok iyi bir reading yeteneğine sahip olmak bir dili bilmek anlamına gelir mi? bana çok saçma geliyor bu mantık.
0
🌸biglord
(16.08.13)
hocam sorunun cevabı gayet basit... Bizim lisede Edebiyatı 80 olup kompozisyonu sıfır olan insanlar vardı. bazıları çok iyi konuşmasına rağmen bazıları iki kelimeyi bir araya getiremezdi. Biz bunlara Türkçe'yi bilmeyen mi diyeceğiz. Hakkıyla yazmak, konuşmak cevaplamak farklı, yabancı dil bilmek farklı...
0
inanmazsan inanma
(16.08.13)
akıcı ya da akıcıya yakın konuşabilen, karşıdakinin söylediğinin en az 10'da 8'ini anlayabilen, ortalama bir konu hakkında 1 sayfaya yakın yazı yazabilen, bir internet sitesinde haberi okuyup ne ile ilgili olduğunu anlayabilen o dili biliyordur.
0
japon askeri
(16.08.13)
biliyorum diyenlerin %80'i beginner seviyesinde biliyordur herhalde. turkiyedeki "ben ingilizce biliyorum"culardan bahsediyorum tabi ki.
0
gec
(16.08.13)
bana gore yabanci dili bilmek sudur; o dille yapilan bir telefon gorusmesini hic sorunsuz gerceklestirebiliyorsan ve karsindaki de her seyi tamamen anliyorsa iste o zaman o dili biliyorsundur.
0
gec
(16.08.13)
öğrendiğin dilin ülke vatandaşı ile oturup konuşabiliyorsan evet orta seviye o dili biliyorsun denir. ha sen bi de televizyonlarını, gazetelerini, dergilerini, kitaplarını okuyabiliyorsan tamam zaten olmuşsun sen. ne yani o dilde içinden düşünmeye başlayınca mı yabancı dili biliyor olacaksın? 100de100 ana dilim gibi biliyorum diyebilmen için zaten o ülkede yaşamış vakit geçirmiş olman gerekir.

almanca öğrendin diyelim az çok. e daha bunun aksanları var. sokak ağzı var. deyimleri terimleri var. kısaltmaları, geyikleri var..

ha son olarak ufak bir tespit; adam gibi telesekretere mesaj bırakabilen adam o dili biliyordur lamı cimi yok.
0
herospower
(16.08.13)
Öncelikle yazdıkların içinde gizli gizli hissedilen "mükemmel yabancı dil bilen demek ona tüm bileşenleriyle -yazmak, konuşmak, anlamak, çevirmek, dinlemek vb.-sahip olmaktı" algısını aş derim..

Misal yukarıda yazılanlardan yola çıkalım listening nedir allah aşkına ne zamandan beri dil için bir kriter oldu? Dinlemeden nasıl anlaşılacak ha buradaki listening dinlemeyi değil duymayı tınılıyorsa ok ona kimse bir şey diyemez.

Memlekette eşşek yüküyle yabancı dil eğitimi verilir. Bu kesinlikle abartı değil eşşek yüküyle verilir bu ama bilen yok demek ki problem sistematik. aynı sistem içinde çözüm ders saati arttır, içeriği yoğunlaştır, dışarıdan destek gerek de kursa gönder, sınavları arttır, sınav başarı notlarını yükselt-düşür sözde başarı sağlat. Yabancı dil öğretemiyoruz zira kişiler problemli -hayır sorun sistem meselesi-

Peki bilenler nasıl biliyor. Açık ve net bilmiyor :) Aslında kimse bir başka yabancı dil bilmiyor -tam ve bütün olarak tabii-

Bak durum şöyledir. Yabancı dilde yazarsın ama konuşamazsın -en azından kafandaki ideal gibi konuşamazsın ama derdini anlatırsın- okursun ama yazamazsı ya da konuşamazsın vb vb. varyasyonlar değişir.

yabancı dilin kullanımının tepe yaptığı kurumlar dış işleri falandır. Orada bile anlık çeviri yapan çeviri yapılan metni metin okuycularına yönlendirir. Okuyan yazan çeviren konuşan dinleyen bir bütün olarak yoktur.

derdini anlat-derdini anla- yazılanları akıcı olarak oku bu yeterlidir.
0
clive
(16.08.13)
(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

bu yaziyi okursaniz, bu konuya takintili oldugumu goreceksiniz.

sordugunuz bu mukemmel soru icin tesekkur ederim. ayrica, verilen cevaplardan bazilarini tatminkar bulmadiginiz icin de tebrik ederim.

gec'in cevabini cok begendim cunku, telefonda anlasmak, hele havaalanindaki anonslara ve diger gurultulere ragmen telefonda anlasmak cok guzel bir kriter.

ben size bisey diyim mi? ak got kara got yurtdisinda yasamaya ve calismaya basladiginizda belli oluyor.

belki su size bir fikir verir: bana yurtdisinda yasayan bir arkadasim bir kizdan bahsetti. kiz ona demis ki, "buraya geldikten 14 sene sonra, ingilizce ile artik bir problemim kalmadigina karar verdim".

ote yandan, abd'de 20 sene yasamis ama hala abuk sabuk konusan insanlar gormuslugum de var.

benim katildigim kriterler sunlar:

- bir filmi altyazisiz izleyip, ozellikle espriler dahil olmak uzere, filmin en az %70-80'ini anlayabilmek. ama burada da diyeceksiniz ki, "nasil olculuyor o %70-80"? ben de orada sicacam tabii. o zaman soyle duzeltelim: filmi ve filmdeki esprileri rahat anlayabilmek.

- telefonda, ozellikle; zenci, teksasli, british, hintli, cinli, latino gibi degisik aksanla konusan kisilerle sorunsuz ve takilmadan, tekrar ettirmeden, tekrar etmeden anlasabilmek. tabii ingilizce icin gecerli bu soyledigim.

- TIME gibi bir derginin rastgele ama fotografsiz yani tam sayfa yazi olan bir sayfasinda, 3-5'ten fazla bilinmeyen kelime ile karsilasmamak ve yaziyi ozetleyebilecek kadar iyi anlamak.

- bir tiyatro oyununu, bir romani, bir muzikali anlamak

- telefonda, felsefi, politik bir alanda gorus bildirebilmek. psikoloji, sosyoloji gibi sosyal bilimlerle ilgili bir alanda bir tartismaya katilabilmek.

- radyodaki reklamlari anlayabilmek

- sarki sozlerini anlayabilmek ve duyulan sarkinin sozlerini yaziya dokebilmek

- uluslararasi bir toplantida dinleyiciler arasindayken, ayaga kalkip, konusmaciya kompleks bir soru sorabilmek, orada, yuzlerce kisinin onunde o konusmaciyla fikir alisverisinde bulunabilmek, bir tartismaya girebilmek

- ders anlatabilmek, sunum yapabilmek

- karmasik bir konuyu, yalin ve anlasilir bir sekilde email ya da mektupla anlatabilmek

- sohbet ederken, akla gelen espriyi, hic ikinmadan, cekinmeden pat diye orada yapabilmek

- o dilde ruya gorebilmek

- o dilde dusunebilmek, kendinizi, farkinda olmadan o dilde dusunurken bulmaniz

simdilik aklima gelenler bunlar. bu soruyu silmezseniz sevinirim...

bu soylediklerimi yapamayanlar, "ehh iste, idare eder, ac kalmaz" seviyesinde yabanci dil biliyordur.

isin hazin tarafi ne biliyo musunuz? bu soylediklerimin birini bile yapamayan birisi, kalkip burada soru soruyor. diyor ki "ingilizceyi hallettim, bundan sonra hangi dili ogreneyim?"

cok uzucu bir durum...
0
compadrito
(16.08.13)
compadrito fazla detaylı yazmış.
cem yılmaz'ın son gösterisini izlediniz mi bilmiyorum ama orada yabancı dil bilmek ve konuşmak hakkında söylediklerine katılıyorum.
yani bizim türkler bir filmi altyazısız anlayabiliyorlarsa, ya da telefon görüşmesinde söylediklerini karşı tarafa tam olarak anlatabiliyorlarsa, ya da havaalanında pasaport görevlisiyle tam olarak anlaşabiliyorlarsa yabancı dili öğrenmiş kabul ediyorlar.
halbuki o kadar ağdalı bir dile gerek, gerektiğinde tarzanca anlaşarak da derdinizi anlatabiliyorsanız sorun yok demektir.
elin gavuru buraya gelip size "çultanahmet" dediğinde nasıl ki sultanahmet'e nasıl gidebilirim diye soruduğunu anlayabiliyorsak, bizde "hav maç" dediğimizde bunun fiyatı nedir oluğunu anlatabiliyoruzdur işte.
günlük dil için yeterli. ha iş için derseniz bu seviyeyi baya bi yükseltmek gerekir.
0
etna
(16.08.13)
yds'den almak, yabancı diziyi anlayabilmek falan değil. girersin ielts gibi bir sınava, en az 6.5 alırsın, o zaman belirli bir seviyede biliyorsundur mesela ingilizceyi. zira yabancı diziyi anlamak listening ve sözcük bilgisine dayanırken, writing çok daha ayrı bir klasman. hepsinin iyi olması lazım 'dil bilebilmek' için. writing, listening, speaking, vesaire tüm branşların en az belirli bir ortalamayı bulması lazım.

yabancı dizi anlayıp ingilizce biliyorum, ya da telefonda konuşabiliyorum çat pat deyip ingilizceyi hallettim diyenler de var, normaldir, olsun zaten. ülkedeki işletmelerin %90'ında o derece bir ingilizce bile yeterli, koca koca şirketlerde yapılan uluslararası yazışmaları falan görseniz ağlarsınız. türkiye zira burası. ama 'ingilizce biliyorum' olur mu, bence tam olarak olmuyor genel ortamalayı yakalayamadıysanız.

biglord, senin ikinci paragrafta bahsettiğin adam mesela upper int olamaz. writing'in elementary mi, o zaman senin seviyen odur. en düşüğe göre hesaplanır her zaman. ha yok ben üstünkörü şeyttireyim derseniz, ab yasaları şöyle diyor: en.wikipedia.org
0
roket adam
(16.08.13)
bana gore cogu bilmiyor.
ornek 1: "gramerim iyi ama konusamiyorum"
cevap: bilmiyor.

ornek 2: "catpat anlasiyorum"
cevap: bilmiyor

ornek3: "ingilizcem iyi"
cevap: bilmiyor.

nasil olculecek? muhtemelen uluslarasi kurumlarin yaptigi testlerle. devasa belirleyici olmasalar da, toefl, ielts'in gideri var.

gunluk konusma kaliplarini bilenler ve bunlari konusmalarina dogal yoldan dahil etmis insanlar bilirler o dili. geri kalanina itibar etmemek lazim.

seviyelere gelince, seviyelerden haberim hicbir zaman olmadi. cunku hicbir seviye belirleme sinavinda A'nin altinda not almisligim ve o siniflandirmaya maruz kalmisligim yok. hatta bu da belirleyici kriter. bir insan boyle seviyelerde zaman gecirdiyse, evet hep bir agizdan:
cevap: bilmiyor.

gelelim bolumlere. okuma, dinleme, yazma, konusma gibi alanlarin hepsinin iyi olmasi lazim bir dili bilmek icin.
aksi takdirde: 'konusabiliyorum ama yazamiyorum', 'dinledigimi anliyorum ama okurken aklim kayiyor' demek sacma.
konsantrasyon, duyma, gorme, elini kullanma, disleksi, ve sair sorunlar yasayan insanlari bile dahil edebiliriz bu sartlara. dil farkli bisey. sosyal kosullanmanin dil ogrenebilmede cok etkisi var.
neyse boyleyken boyle.
0
fauxhumanitas
(16.08.13)
öncelikle bu vesileyle compadrito'ya teşekkür etmek istiyorum, bana çok şey kattınız umarım hayatınızda hep siz de sizin gibi güzel insanlarla karşılaşırsınız.

soruya gelirsek de ben de kendimden örnek vereyim. ünide ingilizceyle alakam yoktu ama lise'de iyiydi temelim. sonra dizi- film alışkanlığım başladı ve bu şekilde bir aşinalığım oluştu. tabi ardından ingiltere'de master isteğim ortaya çıkınca 6 ay kursa, 6 ay bir alman'dan ing. dersi yaklaşık 8 ay da türk'ten ing. dersi alarak ve yaklaşık ielts'le ilgili 20 kitap bitirerek sınavdan istediğim sounucu alabildim. denemelerde daha iyi yapıyordum hatta. şu an mükemmel değilim tabi ama çok hevesliyim, okuyorum, araştırıyorum. bazen küsüyorum, sevgilim gibi yani. yakında da zaten ingiltere'ye taşınacağım, öyle işte. şu an istediğim şeyleri söyleyebiliyorum eskisi kadar düşünmeden, mesela vize görüşmesi için konferans diye bir şey varmış artık öğrencilerde. ingiliz kadınla 10 dk. konuştuk ve ben ne duraksadım hiç, ne de anlamadığım bir şey oldu. garipti aslında çünkü hissetmedim bile farklı bir dil konuştuğumu. beynim artık bunun normal bir şey olduğunu kabul ediyor sanki.
0
grimer
(16.08.13)
compadrito'nun yazdıkları derleyici-toparlayıcı olmuş sağolsun.

darknum'un bana hitaben yazdıklarına gelince toefl vb. sınavları kriter olması zaten yazdıklarım türettiği problemlerin ifşaası. Dil bilme ama sınavları geç memleket açısından ne kadar tanıdık bir mantık -özellikle memlekette sınavların nasıl hazırlandığı-sınavlara nasıl hazırlandırıldığı gördükçe-

compadrito'nun yazdıklarına dönecek olursak gerçekte tümünün yapılması demek yeni bir anadile doğru evrimleşme demek. Başka bir dilde yazma, düşünme, rüyalar görme vb. işte bu yüzden pedagoglar bir başka dil öğretmeyi çocukluktan başlayacak bir süreçle açıklamayı değerlendirmeyi gündemlerinde tutuyor.

Neyse compadrito zaten yazmış ama şerhim şudur. bunların gerçekleşmesi durumunda anadil neyse ondan uzaklaşılmış olunur ki normaldir. 20 yıl franızca konuşulan yerde yaşa tabii ki fransızca baskın olur ya da ingilizce konuşulan yerde yaşa ingilizce baskın olur vb vb.

Bir başka konu ise dikkat edilecek olursa cevapların büyük kısmı ingilizce düşünülerek verilmiş cevaplar ama dil başka bir şey. bugün git getir dışişlerinin bm daimi temsilciğinde çalışan çevirmeni-metin yazarını-okuyucusunu toefl-ielts-delf-dalf vb sınavlarında o müthiş notları alamayabilir. Zira sınavlar belli kalıplar üzerinden düşünmekle bağlıdır. Mükemmel dil öğrenimi ancak mükemmel olarak öğrenmek istediğin dilin egemen olduğu yerde yoğrulmakla olur ki bu da mükemmel bir dil için geçerli değildir. Kuramsal olarak lehçe-ağız farklıkların etkisi vb. vb. tartışılabilr

sonuçta sınavlar belirleyici mi? he yav he...
0
clive
(16.08.13)
dil bilmek kişiden kişiye değişen bir kavram anladığım kadarıyla. özellikle ingilizce konusunda çok büyük karmaşa. ben ikiye ayırmayı seviyorum: ingilizce bilenler ve ingilizce anlaşanlar.

ingilizce hakkaten bilenler, türkiye'de ve avrupa'da çok küçük bir azınlık durumunda (ana dil olarak konuşanlar hariç). genelde insanlar ingilizce "anlaşıyor". adam "i am going berlin tomorrow" diye bir cümle kuruyor mesela. ingilizce katliamı, ama anlaşıyor işte. "i went to the germany" diyor. tüm gelecek zamanları "will" ile kuruyor, nereye the koyacağını bilmiyor vs. benim kulağımı korkunç şekilde tırmalıyor, ama adam söylemek istediğini anlatıyor. ama ciddi bir konu konuşulacağı zaman adam orada tıkanıyor. misal, geçen almanya'daki türklerin sosyal hayattan dışlanmasıyla ilgili konuşuyoruz. almanlar ve türkler var masada, almanlar çatır çatır takip ediyor tartışmayı, türkler melül melül bakıyor mesela. adamlar ingilizce biliyor, bizimkiler "anlaşabiliyor" çünkü. "hadi bu gece içelim, off şu kıza bak ne güzel, kakara kikiri" muhabbeti yapabilen "ingilizce biliyorum" diyor işte, ama durum pek öyle değil. gerçi türkler bilmiyor dedim de, avrupa'da da dediğim gibi %80 falan pek bilmiyor. bir espri yapıyorsun anlayan yok, bir deyim kullanıyorsun, bir phrase kullanıyorsun öyle suratına bakıyorlar falan. esasen ingilizce az bilenler aralarında daha iyi anlaşıyor.

neyse konuyu dağıttık. bence dil bilen kişi, o dili gramer hatası yapmadan ve akıcı konuşabilen (meşhur yanlışlar hariç, mesela ana dil olarak türkçe bilen çoğu kişi yazarken -de'leri ayıramıyor, ya da "ne-ne de" kalıbını konuşurken yanlış kullanıyor), o dilde söylenen her şeyi anlayan, altyazı olmadan dizi veya film izlerken espri vs. kaçırmayan, sözlük kullanmadan en azından bir cinayet romanı okuyabilen kişidir. bunları yapamayan kişi anca o dilde "anlaşabiliyordur".

geçen gün facebook status'una "is anyone can reccomend me movie?" yazan bir arkadaşım var mesela. bu adam toefl verip çift diploma programına katılmaya hak kazandı. ama "ingilizce biliyor" dersek shakespeare mezarından kalkıp suratımıza tükürür. öyle.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(16.08.13)
gittim buldum... tartıştığınız durumun özeti biraz şöyle;

fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net
0
herospower
(16.08.13)
grimer ve clive hocalarim, kadirsinas ve yureklendirci sozleriniz icin cok tesekkur ederim. cevabimin eksik kalmis oldugunu farkettim ve geri dondum bu soruya. iyi ki de geri donmusum!



ilk cevabimi edit edersem, gozden kacabilir dusuncesiyle, ilaveleri bu cevapta yazacam.

bir kadin ya hamiledir ya da degildir. ama lisan bilen sifir ve bir gibi kodlanamaz. yabanci lisan, bir omur boyu suren bir yolculuk, bir seruvendir. sifir gibi kodlanir aslinda, 1 gibi de kodlanir ama Yes ile No arasinda uzuuuuuun bir gri bolge var.


ilk cevabimda cok onemli bir olcutu unutmusum. o olmazsa, yabanci dil bilen kime denir? sorusunun cevabi cok eksik kalir.

usage!

Turkcede bi laf vardir hani "Onu oyle demezler, peynir ekmek yemezler" diye...

Bildiginizi zannettiginiz dilde oyle bi laf yumurtlarsiniz ki, anadili o dil olan adamin hissettigi tam da bu olur. "o oyle denmez, dogrusu su" diye duzeltesi gelir. ABD'de, %50'si sahte ama %50'si de samimi kibarliklarindan dolayi pek duzeltmiyolar. Bi de ABD gocmenler tarafindan kurulmus ya, yeni jenerasyon gocmenin veya turistin, 4. kusak gocmene, "ne yani? senin buyuk deden cok mu guzel ingilizce konusuyodu? sen benim kadar falanca dil biliyon mu bakalim?" deme hakki var. bunu cok iyi bildikleri icin, ne zaman ingilizcenizden sikayet edecek, yetersizliginizden dem vuracak olsaniz, hemen "it's better than my ..." lafini yapistirirlar. o bosluga, bazen Turkish gelir, bazen Spanish, French, Portugese, Arabic filan. Her kime hitab ediyolarsa, o anda, onun anadili gelir o bosluga yani.

Lafin basina geri donecek olursak, usage cok onemli sevgili hocalarim. Kullanilis yani. Kelimenin hangi baglamda nasil kullanilacagi ve nasil anlam degistirdigi. Bu cok uzmanlik isteyen bir beceri iste! Ornek, TOMER'de Turkce ogrenmis sevimli bir yabanci kiz dusunelim. Bu kiza, "yanagini sikmak" ve "topuguna sikmak" kavramlarindaki sikmak kelimelerinin farklarini nasil izah edersiniz? Yasar Nuri Ozturk'ten araklamak istedigim mukemmel bir usage ornegi var: Kalp ve yurek kelimeleri esanlamli di mi? Ya kalpsiz ve yureksiz kelimeleri???

Buna benzer cok guzel ornekler gelir arada sirada aklima... simdilik bunnarnan yetinelim.

usage'in bir adim otesinde, idiomatic usage and slang var.

yani deyimlerle konusma ve argo. simdi argo, neredeyse aylarla olculebilecek bir suratte degisen, ve seksen cesit "alt kultur"un kendine ozgu olusturdugu bir konfor alani, bir iletisim kanali. tamamini kapsamak mumkun degil. anadili ingilizce olanlar icin bile mumkun degil. ama gunluk hayatta kullanilan oyle kelimeler ve deyimler var ki, onlar artik argoluktan cikmis, yavastan yavastan dilin "asli" unsurlari haline gelmeye baslamis. onlari bilmek ve "cuk oturacak" sekilde kullanmak, deyimleri de tasi gedigine oturtacak sekilde kullanabilmek, yabanci dil ogrenmedeki en ileri asamalardan biri. TOMER'de Turkce ogrenen sevimli kizimiza, "tasi gedigine oturtma" lafini kolay annatabilir misiniz? o hissi yakalayabilir mi? anlatsaniz bile, yakin bir gelecekte, bu deyimi kendiliginden ve tam yerinde kullanabilir mi?

TOEFL konusuna da deginecektim.

TOEFL'in bir kriter oldugunu soylemis bazi dostlar. Ben o fikirde diilim. Eski puanlama usulune gore, TOEFL esdegerinden 550 puan almistim. Texas Tech 590, Harvard 600 puan istiyordu. Harvard'dan daha yuksek isteyen bir yer de yoktu. Keza TUS'un ingilizcesinden ve ceviri sinavlarindan bi kac defa full cekmisligim, KPDS'den de 92 almisligim vardi. Ama ne oldu? ABD'ye gelince yerlerde surundum, 10 seneden sonra hala da surunmeye ve kendimi amele gibi hissetmeye devam ediyorum.

Birazdan, Manhattan'a gidip, TOEFL'dan bu sene 110 cekmis bi abimizle bulusacam ve Ingilizce konusunda nasil sictigini gozlerimle gorecem ve kulaklarimla duyacam. Cunku ABD'ye ilk gelisi. Ilk cevabimda dedigim gibi: Ak got, kara got, tam manasiyla, ABD'deki isyerinde ve gunluk hayatta belli oluyor.

Benim su anda calistigim isyerinde, 4 ABD'li is arkadasim var. Bir de ABD'ye 4 yasinda gelmis bir arkadasim var. Bunlardan, dogma buyume Brooklynli ve universite mezunu olan arkadasi bi gorseniz, kendinizi Robert De Niro filmi seyrediyomus zannedersiniz. Mukemmel bir Brooklyn aksaniyla konusuyor. Iste bu arkadas, gecenlerde beni "The king of emails" ilan etti. Birine bir sey yazmak istediginde, bana soruyor. Baska bi tanesi gelip, sunu nasil yazarim, nasil derim diye bana soruyor. Durun, hemen atarlanmayin, birazdan annatacam durumu...

Ben hic bi tanesinin yazdigi emaili begenmiyorum. Anlatmak istenen seyi tam olarak ifade edemiyolar. Simdi ben Ingilizce biliyo mu oluyorum? Ehh, ekmek parami kazanacak kadar! Vaziyeti idare edecek kadar. is konusmaya gelince, kendimi onlarin yaninda bayaa bi ezik hissediyorum. Tabii ki, bende akicilik, kelime haznesi, gramer, telaffuz filan onlara gore yerlerde surunuyor ama asil yerlerde surunen, idiomatic usage ve slang. Bi de tabii, KODLAR!

Deyeceksiniz ki, nedir bu kod konusu?

TOMER'de Turkce ogrenmis sevimli kizimiz sokakta birinin, baska birine, "Seni tokat manyagi yaparim!" dedigini duysa, bu sozun kaynagini ve aslinda hangi soze gondermede bulundugunu annayabilir mi? Yani lisan ogrenmek, sadece gramer, telaffuz, kelime haznesi, hatta deyimler, usage ve argo ile bitmiyor. O kodlari da ogrenmek ve anlamak zorunda kaliyosunuz. Zaten cogunu da annayamadiginiz icin, bel bel bakiyosunuz. Siz aralarina girmediginiz zaman, o 3 Amerikali, ya da 4 Amerikali, firsattan istifade, mukemmel geyik ceviriyolar. Konusmaya siz de dalmaya kalkarsaniz, o geyigin sahiciligi bozuluyor, gazi kaciyor. Sirf o geyigin tadi kacmasin diye, siz de uzaktan onlari dinliyor, kulak kabartiyosunuz neler kacirdiginiza...

Dun bunnardan biri, dun bana "it's gonna be a breeze to me" dedi. Assaa yukari tahmin ettim konusmanin baglamindan ama ogrenmek icin ne demek istedigini sordum.

Kutsal bilgi kaynagimizdaki

eksisozluk.com

anlamini kastediyormus. Buradan suser phanaxa selam olsun. Daha da dumani ustunde bi entry!

Mesela,Home run guzel bi ornek sevgili hocalarim. Bilmiyodum abi, naapiyim? Cahilim iste! Herif home run, home run diyo, meger futboldaki golun beyzboldaki karsiligiymis. Ucuz ayakkabi bulmus ona home run diyo herif. Ben de mal mal bakiyorum suratina, o kadar ucuza ayakkabi buldum ki, eve kadar kosacam mi demek istiyo acaba? gibi dusunceler geciyo kafamdan. Home run'in ne oldugunu sordum. Ne kastettigini anlayinca, vaziyeti idare edebilmek icun, haaa, slam dunk gibi bisey, desene! dedim, "slam dunk"i o anlamda kullanmama cok sevindi.

Gunluk hayatta buna benzer onlarca durumla yani kulturel kodla karsilasiyosunuz. Kuvvetle tahmin ediyorum ki, TOEFL'dan baba puan cekmis olan abimiz, iste bu yuzden cuvallayacak. TOEFL tek kriter degil.

Usage dedik, idiomatic usage dedik, slang dedik, kulturel kodlar dedik, gelelim article ve preposition konusuna.

Saint Joseph'te Fransizca ogrenmis sevgili bir dostum, bir gun bana soyle demisti: "Lisani unutmaya ilk olarak prepositionlardan basliyosun."

Su on, in, at, beneath, under, underneath, behind, front gibi yer tarif eden kelimelerin gramerdeki adi her neyse, onlari hatasiz kullanmak bayaa bi zaman aliyo. bi de article'lari hatasiz kullanmak.

Psikolojide ve psikiyatrideki frustration kavramini ele alalim. Eger uluslararasi bir toplantida, ahalinin gozu onunde, is ortaminizda, sokakta, ise dair veya gunluk hayata dair telefon konusmalarinizda, gazete okur, televizyon seyreder, sarki dinler, muzikal dinlerken, frustration hissine kapilmiyosaniz, o dili artik ogreniyorsunuz demektir. bi seyleri ifade etmek istiyor, birinle cata cat fikir munakasasina girmek istiyor ve cok iyi bildiginiz veya cok hakli oldugunuz bir konuda eline vermek istiyosaniz, ama konusmanin sonunda iciniz hala sis olarak kaliyosaniz, daha gitmeniz gereken cok yol, yemeniz gereken cok firin ekmek var demektir.


Ulan ne ezikmisim be!
0
compadrito
(17.08.13)
compadrito'nun entry'si uzerine bir iki sey karalamak istedim.

türkiye'de ingilizce'yi belirli bir seviyenin üzerinde konuşanlar ve pek iyi konuşamayanlar/kendilerini gelistirme çabası içinde olanların arasında anlamsız bir savaş vardır. ingilizce bilenler icin dil bir namus gibidir, altini pek kabul etmezler. bu konuda biraz daha rahat olmakta fayda var :)

kendi dil öğrenme hikayemden kısaca bahsedeyim, daha ilkokuldayken (80ler, 90'larin basi) ingilizce öğrenmek bir gereklilik olmuştu beni için. babam kaptandı, yurt disindan getirdigi her halt ingilizceydi. bilgisayarin kitapçığı, şusu busu..zaten senede bir kaç kez görüuyordum babamı ona da soramıyordum, sozlukten suradan buradan cat pat her kelimeyi cevirerek bir seyler yapmaya calistim kendi kafamdan.

ortaokul'da turkiye'nin ingilizce konusunda zamaninin iyi okullarindan birinde temeli az cok soktukten sonra (derslerim not olarak pek parlak degildi) ogrenimim hiz kazandi, o zamanlar sirf iceriginin kalitesini kesfettigimden cnn'in, bbc'nin teletext'ini okuyordum, sozluk'e ihtiyac duymadim o gunden sonra. 10 kelimeden 5'ini anlamasam da cumleyi anliyordum. sonra internet geldi, the nyt, cnn...aman tanrim, maden!

yine hizli ileri saralim, 20'li yaslarima geldigimde okudugumu anlama, ozellikle de konusma alanlarinda cok iyi bir noktaya geldim. abd'ye gitmeye karar verdigimde dil zaten oturmustu diyebilirim. adapte olmakta hic gucluk cekmedim. orasi zaten tam bir madendi benim icin, periyodik yayinlar, dergiler, kutuphane duzenleri..oradaki yabancılara ingilizce ders veriyordum harcligimi cikarmak icin, bazan ogrenciler kendi dersleri ile ilgili makaleler getiriyordu onları bile meraktan okuyordum. atm'lerin tarihini bile siralayabilirim :)bir noktadan sonra hali ile ülkede yaptığım iş başvurularına seviye olarak native yazacak, hatta native'in de ötesinde iletişimi artı bir varlık olarak sunacak duruma geldim (burada okuduklarimin cok faydasi olmustur, dili native konuşan ülke vatandaşları da türkiye de olduğu gibi belirli bir kelime grubunun dışına pek çıkmıyorlar) . abd'de uzun yillar gecirdikten sonra is icin avrupa'ya döndüm ve aman tanrım, burada cogu kisinin ingilizcesi turkiye'den cok daha geri seviyede ama sorsan herkes advanced, herkes native. turkiye'ye ozgu bir durum degilmis bunu anladim.

özetlemek gerekirse, ne zaman dili tamamen öğrenmiş oldum bilmiyorum. yeteneğim var mıydı onu da bilmiyorum çünkü şu an bulunduğum ülkenin dilini öğrenmek için pek bir itici güç yok içimde, zor da geliyor. ingilizce öğrenmek kendiliğinden gelişen bir zorunluluktu çünkü ilgi duyduğum her şey o dildeydi.

hayatım boyunca yabancı dilimin sorgulandığı tek mecra türkiye, veya daha spesifik olarak eksi sozluk olmustur. sonuna smiley ekledigim bir espri sonrasi "hayirrr yanlissin!, ben ingilizce ogretmeniyim cv'mi gondereyim de gor!" tarzi onlarca mesaj almistim. hepsine "peki haklisiniz" duzleminde verdigim cevaplar da tatmin etmemis olsa gerek ki isi hakarete kadar goturmustu millet.

bir insan, ingilizce seviyesini kendi belirler. o nedenle gidip de şu şu şu şartları yerine getiren ingilizce biliyordur veya tersi maddeler sıralamayacağım. yine de illa ki zorlarsanız, bir gazetede okudugunu anlayan, ve iyi bir sekilde konusabilen biliyordur derim. çat pat anlayan ve kusursuz olmadığının farkında olan da, "bilecektir" derim. hic bir sey bilmeyen, konusamayan fakat "Biliyorum" diyene de "peki" derim.
0
kuja
(19.08.13)
(3)

Sürükleyici ingilizce kitap?

biglord
herhangi bir tür olabilir lakin klasiklerden olmasın. gezi olabilir, biyografi olabilir, roman olabilir. çağdaş ve günümüz ingilizcesine uygun olsun. ve en önemlisi sürükleyici olsun.
herhangi bir tür olabilir lakin klasiklerden olmasın. gezi olabilir, biyografi olabilir, roman olabilir. çağdaş ve günümüz ingilizcesine uygun olsun. ve en önemlisi sürükleyici olsun.
0
biglord
(14.08.13)
adam fawer'in 2 adet kitabi var. empathy ve improbable.

ikisi de oldukca surukleyici. turkce cevirileri en cok satanlar listesindeydi uzun sure. okumadiysan eger ingilizcelerini bulabilirsin.
0
emfuzi
(14.08.13)
harry potter serisi. hem ingilizcesi agir degil hem de sürükleyici gayet
0
dilaraa
(14.08.13)
harry potter serisi +1
0
timburton
(14.08.13)
(6)

Dizileri nereden izliyorsunuz?

biglord
İngilizce alt yazılı dizileri nereden izliyorsunuz? torrent'ten mi yoksa bildiğiniz sağlam bir site var mı türk/yabancı?
İngilizce alt yazılı dizileri nereden izliyorsunuz? torrent'ten mi yoksa bildiğiniz sağlam bir site var mı türk/yabancı?
0
biglord
(12.08.13)
torrent'ten izliyorum hep. online için dizimag tercih edilir.
0
xenophobe
(12.08.13)
torrent. eğer türk dizisi ise (ki sadece behzat ç. izledim şimdiye kadar) dizinin yayınlandığı kanalın sitesi.
0
devilred
(12.08.13)
*//dizinin adı*// 720p izle şeklinde googlede aratıyorum. amacıma her seferinde ulaşmışımdır.
0
cetoxim
(12.08.13)
torrent.
0
lord
(12.08.13)
dizimag
0
uzunuzunilgi
(12.08.13)
ingilizce altyazılı izlemiyorum genelde.

türkçe altyazılı izlediklerim de genelde dizimagda.
0
wiillii
(12.08.13)
(9)

İstanbul'da kadın öğretmen için yapılabilecek en iyi tercih??

biglord
şehir dışından gelen ve ilk defa atanacak olan kadın öğretmen adayı için hangi ilçeleri veya semtler yazabilir? kira, ulaşım, güvenlik açısından düşündüğümüzde 'şuraları yazabilirsiniz' diyebileceğiniz yerler nerelerdir?
şehir dışından gelen ve ilk defa atanacak olan kadın öğretmen adayı için hangi ilçeleri veya semtler yazabilir? kira, ulaşım, güvenlik açısından düşündüğümüzde 'şuraları yazabilirsiniz' diyebileceğiniz yerler nerelerdir?
0
biglord
(10.08.13)
kadıköy, üsküdar, sarıyer
0
jimjim
(10.08.13)
yeni başlayan öğretmen için İstanbul bence iyi bir tercih değil.
0
ya ben lan neyse
(10.08.13)
neden değil? neresi olmalı peki?
0
🌸biglord
(10.08.13)
bahçelievler, bakırköy, sarıyer +1, levent, beşiktaş, ortaköy, belki beylikdüzü ya da büyükçekmece ama istanbul'un merkezinde olmadıkları için, pek tavsiye etmem, genelde site düzeni ve hafiften yazlık yer havası olduğu için önerebilirim. anadolu yakasında göztepe, acıbadem, erenköy olabilir belki ama karşı tarafı çok da ayrıntılı bilmiyorum. bu arada ortaköy ve civarı sarıyer içinde falan da yer alıyor olabilir ilçe merkezi olarak. şişli-mecidiyeköy civarı cehennem gibidir, tavsiye etmem. nişantaşı olabilir. taksim'i de tavsiye etmem, tehlikeli olabilir istanbul'a yaşamak için ilk kez gelecekseniz. bu arada, seçimi nasıl yapacağınızı bilmediğim için, böyle yazdım, eğer ilçeler baz alınarak seçecekseniz, daha genel bir seçim olacağından, tek başına kadın ya da erkek yaşamanın zor olduğu bir yere de denk gelebilir. mesela atıyorum, bahçelievler ilçe olarak seçilecekse, şirinevler de dahil olabilir buna, bahçelievler merkez de, ömür civarı da. şirinevler'e gitmeyin mesela. bu arada ataköy, yeşilköy, yeşilyurt, florya da çok güzeldir, ama kiralar pahalıdır. aynı pahalılık ve güzellik etiler, bebek civarı için de geçerli.

istanbul şundan dolayı zordur: hayat çok pahalı cidden. ben bir senedir ailemden ayrı olarak özel bir üniversitede çalışıyorum, kira ve faturaları okul ödemesine rağmen, elime geçen para yol ve yemekle bitiyor, ki kira ve fatura parasını elden alan arkadaşlarım da var -okulun ödemesi durumunda, okulun seçtiği evlerde yaşamak zorundasınız, öbür türlü kendi seçtiğiniz yerde yaşayabiliyorsunuz- parayı elden alan arkadaşlarım hiç geçinemiyorlar, ki iki kişi-üç kişi ev arkadaşıyla yaşayan ya da evli/sevgisili-nişanlısı ile yaşayanlarda eve bir kaç maaş girmesine rağmen zorlanıyorlar. bir de, istanbul'da hangi semtte olursanız olun, kapınızı sıkıca bir kaç kere kilitleyip yatarsınız, hangi katta oturuyor olursanız olun, camlara alarm ya da demir taktırırsınız, yani güvenlik çoğu şehre göre çok çok azdır. evet, büyük şehirler çoğu zaman pahalı ve güvenliksizdir zaten, ama istanbul aralarında en öne çıkıyor genelde. eğer küçük şehirde yaşamaya ve çalışmaya alıştıysanız, burayı tercih etmeyin, derim. ben ciddi ciddi küçük şehirdeki bir üniversiteye gitmeyi düşünüyorum buradaki işim bitince. ama burası sizi çekiyorsa ona da bir şey diyemem tabi, ben de hala buradayım sonuçta :)
0
pasp
(10.08.13)
teşekkür ederim. peki beylikdüzü yazılabilir mi?
0
🌸biglord
(10.08.13)
göztepe, acıbadem, erenköy, nişantaşı +1 fakat kiralar biraz (örtmen maaşı için oldukça) yüksektir.

beylikdüzü tavsiye edilmez. neden? ulaşım zor, hayat yok. beylikdüzünde yaşayacaksan neden ist.a gelesin? strese, masrafa değmez. ayrıca geçmişi çok uzak olmadığı için bir semt kültürü yok; ipsiz sapsız çok insan var.
0
jimjim
(10.08.13)
beylikdüzü çok geniş bir ilçe, belli bir kısmı güzel, ama bazı yerleri hala gelişmekte olan yerler, oraya da denk gelebilirsin. orada ev fiyatları biraz daha düşük oluyor, site içi evler de güvenli ve güzeldir, ancak senin okulunun denk geleceği yerleri bilemiyorum, dediğim gibi geniş bir ilçe olduğu için, okulunla evinin arası uzak da kalabilir -gerçi ne kadar uzak kalacak ki? o da var. sonuçta istanbul'da herhangi iki nokta arası trafik ya da olağanüstü hallerin çokluğu yüzünden bir kaç saate kadar çıkabilir :) - o yüzden orayı yazman riskli de olabilir. mesela beylikdüzü'nden öncesi avcılar'dır, kesinlikle yazma, beylikdüzü'nün karşısı esenyurt'tur, gene kesinlikle yazma. küçükçekmece'yi de yazma, sefaköy'ü de yazma mesela.

ayrıca gözüne ayrı olarak çarparsa, bağcılar, yeni bosna, güneşli, ikitelli kesinlikle yazma. haznedar, güngören, merter olabilirdi ama kötü yerine denk gelme ihtimalin çok yüksek, bazı sokaklar ekvator gibi: altı şeriat, üstü medeniyet. zeytinburnu gene yazma -bakırköy'ün içinde olabilir, dikkat et- fındıkzade, aksaray, beyazıt kesinlikle yazma -beyazıt'ta istanbul üni. var tabi, oraya da öğrenciler, hocalar gidiyor mesela, ama beyazıtta bir okula gidip gelmek için fındıkzade vs.'de oturmak durumunda kalabilirsin mesela. ne bileyim, sirkeci-bakırköy arasını hiç yazma mesela, sahil kesimine denk geliyor, samatya, cankurtaran falan var, oraları yazma. aklıma gelenler bunlar.

beylikdüzü işte dediğim gibi geniş bir yer. akrabalarım ve tanıdıklarımdan oturan çok orada, ama hep site içi yerlerde oturuyorlar. son zamanlarda ayrı bir ülke gibi oldu, çok değişti ve gelişti, ama misal gürpınar'da okulun olsa, sen de sitelerde kalıyor olsan, siteler güvenli ama okulda mutlu olabilecek misin? ona bir şey diyemem misal. öğrencilerinin geldiği yer de önemli. ha ben "çalıkuşu in da istanbul" falan takılırım diyorsan, istanbul'da çok fazla kötü durumda okul var, gecekondu mahallelerinde, hacıhüsrev'de -sakın gitme, sakın!- dolapdere'dir, kağıthane'dir vs., ama ona varana kadar doğuda bir sürü yer var, hem de öğrencileri daha düzgün olan, oraya giderdin zaten.
0
pasp
(10.08.13)
fındıkzade o kadar da berbat değil yaa abartmayın :D
0
jimjim
(10.08.13)
ilk atama olduğu için büyük ihrimalle Sultanbeyli, sultangazi, tuzla gibi yerlere gideceksin. 12 yaşındaki çocuk akşam evlere hırsızlığa gidip sabah derse gelecek, okullarda uyuşturucu, sigara, hap kullanan bir sürü öğrenciyle karşılaşacaksın. bir de bayan için zorluk katlanacak... hele bir de liseyse aman aman.

doğuya gidersen hem yüksek puan alacaksın, hem insanından, öğrencisinden daha çok saygı göreceksin.

hem artık doğu Anadolu da neredeyse her şehirde havaalanı var. en uzak şehirden istanbul a 2 saatte varırsın.
0
ya ben lan neyse
(11.08.13)
(1)

Notefull'u daha önce kullanan birisi var mı ?

biglord
Yardımcı olabilecek birisi var mı acaba oralarda?
Yardımcı olabilecek birisi var mı acaba oralarda?
0
biglord
(08.08.13)
ben birkaç video seyretmiştim. sayılır mı?
0
nacht des todes
(09.08.13)
(8)

Bayramda tek başına evde oturmak?

biglord
Süper bir şey değil mi. Çevremde ne gideceğim kimse var ne de bana gelecek kimse var. Sanki benim haricimde herkes bayram kutluyormuş gibi geliyor.
Süper bir şey değil mi. Çevremde ne gideceğim kimse var ne de bana gelecek kimse var. Sanki benim haricimde herkes bayram kutluyormuş gibi geliyor.
0
biglord
(06.08.13)
Bize de bayram gelmiyo boşver takma.
0
indescribable
(06.08.13)
üzülme kardeş, artık o eski bayramlar yok zaten. etrafımda insanlar olsa da ben artık o eski coşkulu çocuk muyum ki? büyüyünce bayramlar da coşkusunu yitiriyor büyük ölçüde.
0
inawen
(06.08.13)
Komşulara git bence. Bi çay içer kalkarsın.
0
inugard
(06.08.13)
bayramda ne ben gidiyim ne kimse bana gelsin.her bayram evde yokum taktiği uyguluyorum.ama yine de o zil çalıyor yani.
0
rock n roll
(06.08.13)
bayramda acilde nöbet tutan doktoru düşün.
0
the kene
(06.08.13)
indescribable +11

bize 11 yıldır gelmiyor :(
0
ron dennis
(06.08.13)
huzurevlerine git? çok ilginç bir tecrübe olabilir hatta hiç beklemediğin sohbetlere girip çok acayip şeyler öğrenebilirsin.

bir de;
geçen bayram 6-7 tane liseli grup bayramlaşmaya geldi bize :D evet kapı kapı gezdiler apartmanı (ve muhtemelen sokağı da)...
tamam dalgasına çıkmışlar ama bence çok tatlılardı.
ayrıca bayramı çok da büyütmeyin ya eskiden ne oluyormuş ki? çikolata baklava..
0
jimjim
(07.08.13)
çılgınlar gibi kutluyoruz biz.

huzurevine git.
0
japon askeri
(07.08.13)
(2)

Ankara'da traş makinesi nereden alınır?

biglord
İstanbul'da sirkeci, doğubank tarafı var mesala elektronik eşya vs almak için. Ankara'da böyle bir yer var mı? saç kesme makinesi almak istiyorum. tercih moser.
İstanbul'da sirkeci, doğubank tarafı var mesala elektronik eşya vs almak için. Ankara'da böyle bir yer var mı? saç kesme makinesi almak istiyorum. tercih moser.
0
biglord
(01.08.13)
izmir2 caddesinde gratisin bir iki üst yanındaki iş hanındaki dükkanlarda var çeşit çeşit.

veya eğer atatürk bulvarı tarafından gelirsen köşedeki dönercinin bir iki yanında.
0
tuborg yesili
(01.08.13)
Ulus'ta Rüzgarlı Sokak taraflarında elektronik eşyalar satan birçok yer var belki oralara bakılabilir. Emin değilim.
0
gokyuzu gibi
(01.08.13)
(8)

Writing nasıl gelişir dostlar?

biglord
YDS'den 80 alıp da ingilizce yazamamak ve tıkanmak diye bir şey olur mu? evet olur. karşınızda net örneği. çok fazla ingilizce okuyorum ama yazma konusunda başarısızım. neden bu böyle? gerizekalı mıyım ben?
YDS'den 80 alıp da ingilizce yazamamak ve tıkanmak diye bir şey olur mu? evet olur. karşınızda net örneği. çok fazla ingilizce okuyorum ama yazma konusunda başarısızım. neden bu böyle? gerizekalı mıyım ben?
0
biglord
(23.07.13)
Yazarak gelisir..
0
degisim90
(23.07.13)
çok yazmanız lazım, yazıdıkça gelişir ama türkçede ki yazma yeteneğinizede bakmak lazım.
0
emesbin
(23.07.13)
türkçe yazma konusunda hiçbir sıkıntım yok da konu ingilizceye gelince tıkanıp kalıyorum.
0
🌸biglord
(23.07.13)
ingiliz/amerikan bir hatunla facebook tan chat yaparak
0
seljax
(23.07.13)
80 pek yüksek bir not değil ayrıca yds yazma yeteneğinizi ölçmüyor

hatta yds gerçek ingilizce seviyenizi gösterecek ciddiyette bir sınav değil.
0
mistreated
(24.07.13)
Daha çok okuyarak
0
safsafinaz
(24.07.13)
1-vocab. geliştireceksin.
2-grammarda yanlışın olmamalı.
3-tekniğini öğreneceksin. thesis statement'ından topic sentence'ına kadar. oturup haldır haldır yazmayacaksın. önce planını yapacaksın. mesela attention grabber'ını bulacaksın önce. sonra intro.'da olacak olan thesis'ını yazacaksın. o thesis'a göre 3 tane konunu bulup onların topic'ini yazacaksın. paragrafları bitirince conclusion'da toparlama yapacaksın. introduction'ın benzeri gibi olur, intro'da konuyu açıklarsın, concls.'da toparlarsın. purdue'nun sitesinde açıklamalar vardı gibi hatırlıyorum bak istersen.

amerikan hatunla chat yapmanla veya türkçe'de yazma yeteneğin olup olmamasıyla bir alakası yok. olay tamamen teknik.
0
p girl
(25.07.13)
Hocam neyi geliştirecek onu çalışacaksın.konuşmada problemin varsa alırsın bir kitabı sesli okursun,yazmada problemin varsa açarsın interneti chatroulette gibi sitelerde rastgele sohbet edersin. anlamada sorun varsa yine bol bol okur ve altyazısız film izleyebilirsin.
İş konusunda yazmada sıkıntım var diyorsan o biraz yaza yaza oluyor. Şimdi müşteriye mail atarken "Could you please kindly" diye başlıyorum o derece kibarlık, çılgınlık..
0
makarnaci
(25.07.13)
(9)

ingiliz aksanı

biglord
bu aksan bi tek beni mi rahatsız ediyor acaba? kulaklarımı tırmalıyor resmen.
bu aksan bi tek beni mi rahatsız ediyor acaba? kulaklarımı tırmalıyor resmen.
0
biglord
(17.07.13)
benim çok hoşuma gidiyor.
0
materyalist imam
(17.07.13)
how dare you!
0
sendelemeden
(17.07.13)
cogu insan icin sofistike ve karizma.. tek degilsiniz ama azinliksiniz
0
babamasoliimbananickaldirsin
(17.07.13)
kuzey ingiltere beni de rahatsiz ediyor biraz. yine de yavsak agiz amerikan'dan bin kat iyidir.
0
modlar bu benim feykim silebilirsiniz
(17.07.13)
ingilizceyi konuşan ingilizlerden neden rahatsız oluyorsun ki?

türkçe'yi doğru düzgün konuşan türklerden rahatsız olmak gibi bir şey.
0
baldur
(17.07.13)
tahrik bile oluyorum.
0
repentance
(17.07.13)
bayılırım.
0
sutlu nescafe
(17.07.13)
ingiliz aksanı candır. ama sevmiyosan da sevmiyosundur. hele iskoç aksanıysa ben de hoşlaşmam:)
0
vizdilva
(17.07.13)
ilk nefret ederdim şu an bayılıyorum. ve de ingiliz aksanı da tek 1 tane değil, bir sürü var. kimi çok asil kimi afedersiniz çok köylü.

avustralya aksanı ise bambaşka bişiy.
0
mukrime
(17.07.13)
(2)

"Yes, I want FREE Two-Day Shipping with Amazon Prime" bu ne demek?

biglord
Amazon'da add to cart ibaresinin üzerinde yazıyor. Free Two-Day shipping ne ki?
Amazon'da add to cart ibaresinin üzerinde yazıyor. Free Two-Day shipping ne ki?
0
biglord
(12.07.13)
Amazon prime diye bir sey var, para verip uye oluyorsun. Iki gunde adrese teslim ediyorlar. Lakin Turkiye'de yasiyorsan tabii ki mumkun degil.
0
fortisvita
(12.07.13)
eger ogrenciysen ilk 6 ay bedava bosuna para verme prime icin.
0
aero dynamik
(12.07.13)
(2)

PDF için en iyi e-book reader hangisi?

biglord
Elimde 500 tane pdf kitap var ama saatlerdir araştırmama rağmen bir tane bile cihazda karar kılamadım. Bu hususta bana yardımcı olabilecek var mı acaba? Hangi e-book reader'ı almalıyım?
Elimde 500 tane pdf kitap var ama saatlerdir araştırmama rağmen bir tane bile cihazda karar kılamadım. Bu hususta bana yardımcı olabilecek var mı acaba? Hangi e-book reader'ı almalıyım?
0
biglord
(02.07.13)
sanırım kindle dx artık üretilmiyor?
0
🌸biglord
(02.07.13)
ben de 6 inch olanlara ısınamadım bir türlü.
0
qazwsx
(02.07.13)
(1)

yds 90 üstü

biglord
puan almak için tavsiye edebileceğiniz kitap var mı? alabildiğine zorlayıcı olmasını istiyorum. - pros & cons- more to read 1-2, read at work 1-2' kitaplarını okudum. bunlardan başka ne okunabilir?
puan almak için tavsiye edebileceğiniz kitap var mı? alabildiğine zorlayıcı olmasını istiyorum.

- pros & cons
- more to read 1-2, read at work 1-2' kitaplarını okudum. bunlardan başka ne okunabilir?
0
biglord
(24.06.13)
www.ingilizceyayin.com

ilk ikisi bende işe yaradı.
0
vrykolakas
(24.06.13)
(5)

Yabancı diziler alt yazılı mı alt yazısız mı izlenmeli?

biglord
Alt yazıdan kastım ingilizce alt yazı. Okuyarak dinlemek mi daha faydalı olur yoksa yazıyı görmeden anlamaya çalışmak mı?
Alt yazıdan kastım ingilizce alt yazı. Okuyarak dinlemek mi daha faydalı olur yoksa yazıyı görmeden anlamaya çalışmak mı?
0
biglord
(26.05.13)
Ben hep türkçe altyazıyla izledim. eğer ki altyazısı yoksa veya kötüyse çeviri altyazısız izliyorum. ingilizce altyazı daha anlaşılmaz geliyor bana. hem hareketler mimikler hem de konuşmalar senkronize takip edilirse anlamak çok daha kolay. ing altyazı dikkat dağıtıyor.
0
buzbebek
(26.05.13)
ingilizce seviyesi iyi degilse altyazisiz cok sey kacirmaniz mumkun. zira okulda ogretilmeyen milyonlarcaaa kalip-kelime var.. bir sure ing. altyaziyla izleyin..
bence kesinlikle turkce altyaziyla izlemeyin cunku turkce bambaska seyler yaziyor dizide olanlardan :) ben iyi ceviriye pek denk gelmedim acikcasi.

"you're welcome"i hosgeldin diye ceviren cevirmenler oldukca bu dunya'da, ben turkce altyaziya karsi duracagim orta seviye ingilizce bilen bireyler icin.

ing. altyazinin faydasi hangi kelimenin nasil okundugunu cok iyi ogreniyorsunuz. neyin yutuldugunu duyuyor neyin soylendigini goruyorsunuz. tahmin edersiniz ki bu ingilizce gibi alakasiz okunuslar bulunduran bir dilde cok onemli
0
babamasoliimbananickaldirsin
(26.05.13)
ingilizceyi takip edebiliyorsan, ne dedi yahu demiyorsan altyazısız izle.
ama şu dediklerinin yazılı halini de göreyim, hem yazılışı hem telaffuzu aynı anda kafama kazınsın diyorsan ingilizce altyazılı izle.
iki türlü de yeterince anlayamıyorsan türkçe altyazılı.

mesela bazı dizilerde çok hızlı konuşuyorlar, ya da teknik/tıbbi terim var, onları ing. altyazılı izleyebilirsin. bazı dizilerde ise çok akıcı bir ingilizce kullanıyorlar, dhaa güzel vurguyla konuşuyorlar, onları altyazısız izlemek daha kolay oluyor.
0
goldentitan
(26.05.13)
ben abartıp hem ingilizce hem türkçe altyazılı izliyordum. bs player'da multi subtitle özelliği var. ingilizceyi filmin altına, türkçeyi üstüne koyuyordum. ingilizce altyazılı izleyip, takıldığım yerde pause yapıp türkçesine bakıyordum.
0
youshookmeallnightlong
(29.05.13)
dublajlı :D
0
secilmis uye
(29.05.13)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.