her ikiside olabiliyor. ben hiç tanımadığım bi kıza teklif etmiştim bi defa, 2 gün düşüneyim ayağı çekti 3. gün sevgli olduk mesela. daha hızlısınıda gördüm, kızın tekine birinci ders teklif edip ikinci ders sevgili olmuştu bizim bi ark. kahpelik parayla mı amk?..

değişik türleri var, mesela lise yıllarında kıza yaklaşıp benimle çıkar mısın diyordun o da olur diyordu, sonra bir şeyler içmeye gidiyordunn 2 günsonra el ele tutuşup öpüşüyordun, sonra biraz büyüyünce öyle çıkmak falan tarzı kelimeler kalkıyor biraz daha felsefik oluyor olaylar, her şeyden anlam çıkarmalar falan vs, bir de direk hoşlanıp ilişkiye girilen tipler var a ilişkilerde zaten bir şeylerin gelişmesine gerek kalmıyor iki tarafta arsız olduğu için her şey hemen olup bitiyor, başka türleri de var bunların yani olaylar karışık biraz.

erkek yerine bay denilmediği için. "evet erkekler böyle böyle yapıyor, bayanlarsa şöyle şöyle" gibi kullanımlar var. sanki kadın demek ayıpmış da bayan denilince onu kibarlaştırıyormuş gibi davranıyor çoğu insan.

baağyan muhabetinden herhalde. ben saçma buluyorum. bağyanım

bir de kendisine bayan diyen kadınlar var ki düşman başına :)

bişeye takayım da, itirazım olsun da çok akıllı görüneyim demek için.

türkiye sakatlar derneği varken, sakat değil özürlü diyeceksiniz deniyordu.
özürlüler vakfı var, bu sefer de engelli diyeceksiniz çıktı.
görme engelliler vakfı var mesela, bi kısım insan şimdi engelli değil kısıtlı diyeceksiniz diyor.

politically correctliğin dibine vurmaca.

kadın dediğinde kükreyen bayanlar var, bayan dediğinde ben kimi baymışım diyen kadınlar. ha bi de ben kızım diyenler var, ona hiç girmiyorum.

hızımı alamadım devam ediyorum editi; ve hatta sen bana bunu dedin, hayır o yanlış bu doğru vs gibi tartışmaları çıkaranlar da bu kelimeyi ve tartışmasını kullanarak vicdan mastürbatörlüğü yapmaktalar. nasıl ki yürüyüşe katılmayıp, eylem yapmayıp, sözlükte yazarak devrim yapanlar, sansüre karşı olanlar, hayvan haklarına sahip çıkanlar ve nükleer santrallere karşı çıkanlar varsa; bu tartışmayı yapanlar da oturdukları yerden " feminist " oluyor, kadın haklarına ve kadına sahip çıkmış oluyor.

bazen öyle ortamlar oluyor ki hanımefendi kelimesi soğuk kalıyor. ben orada seslenirken;

"kadın" mı dicem. "bayan" derim abi..

@elalemin derdi, mesele hitap ederkenki kullanım değil. kadın denilmesi gereken yerde bayan denilmesi. erkek sözcüğünü rahatça kullandığımız yerde kadın da diyebilmek. yoksa hitap ederken kimseye "hey, erkek!" veya "adam!" diye de seslenilmiyor. ama "erkekler bunu böyle yapar" denilen yerde "bayanlar da şöyle yapar" diyorsan sorun vardır.

(bkz: bayan değil kadın/@boshi)

Kadının cinsel kimliğini göz ardı etmek adına bayan dendiği gerekçesiyle. Ben dişi bir insan olarak pek katılmıyorum. Zira eğer bu kadın/erkek kelimeleri cinsel kimliği vurgulayıcı olarak kullanılıyorsa ben resmi ortamlarda kadın diye anılmak istemiyorum. Niye? Çünkü insan ve bireyim, cinsel kimliğimden ziyade insan/birey kimliğimle ve profesyonel kimliğimle anılmak isterim. O yüzden bu argümandan da hiç hazzetmiyorum açıkçası.

Ayrıca da cinsiyeti erkek olan ve sevgilim olmayan bi insana da erkek/kadın karşılaştırmalı konseptinde bakmam yani. O benim için "X bey"dir veya sadece "X"tir duruma göre. "Bay"dır yani. Niye? Çünkü daha kibar.

Nası bu duruma geldi anlamadım da "bayan" kelimesi benim bildiğim normalde saygıdan kullanılır. Aynı "bay" kelimesi gibi. Bana "bayan" diyen kimsenin de kötü niyeti yoktu. Şovenist falan değilim belirteyim. Şu halde bile bu takıntıyı buluttan nem kapmak gibi görmekteyim.

duyuruda belirli aralıklarla sorulan bir soru bu.aramaya inanarak bolca gereksiz tartışmaya ulaşabilirsiniz.

repins'e katılıyorum.
ayrıca "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.bunu bilir bunu söylerim arkadaş.

edit:

buf-e kür ;

dişi

sf. 1. anat. Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey). 2. Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki): Dişi kedi. 3. a. Kadın. 4. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden girintili olan: Dişi klişe. Dişi kalıp. 5. Yumuşak, kolay işlenen (maden). 6. mec. Verimli, doğurgan. 7. mec. Şuh, işveli, çekici.

erkek, -ği

a. 1. İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı. 2. biy. Sperma oluşturan organizma. 3. Yetişkin adam, bay, er kişi, kadın karşıtı: �Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar.� -O. C. Kaygılı. 4. Koca: Kadın erkeğini uğurladı. 5. sf. mec. Sözüne güvenilir, mert. 6. sf. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı. 7. sf. Sert, kolay bükülmez: Erkek demir, erkek bakır.

------------------

dişilik, -ği

a. 1. Dişi cinsten olma durumu: �Ne istediğini bilen iradeli bir kişiliği ve dişiliği vardı.� -H. Taner. 2. Cinselliğin özelliklerini ön plana çıkarma ve bundan yararlanma durumu. 3. mec. Kadına özgü olma durumu.

erlik, -ği

a. 1. Erkeklik, yiğitlik. 2. ask. Er olma durumu.


gördüğün üzere dişiliğe karşı erlik(erkeklik) kullanılır ama dişi kelimesinin karşıtı erkektir.dişilik ve dişi sözcükleri farklı anlamlara sahip olduğundan dolayı,erkek kelimesinin karşıtı dişiliktir diyemeyiz.erlik kelimesinin karşıt anlamlısı dişilik olur,doğrudur.
ben dedim ki; "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.burada mutabıkız sanırım...

*kaynak: TDK

TDK kaynaklı:
''bayan'': 1.Hanım yerine kullanılan bir unvan.
2.Kadın özel adları yerine kullanılır. (Bunu da Türkler için kullananı daha pek görmedim, ''Miss Smith'' tarzı bir kullanım bizde yoktur. Nurullah Ataç'ı okurken rastlamıştım sadece.)

Kısacası gereksiz bir kullanım. Kadın veya hanımefendi tercih edilmeli. Rahatsız olunacak kadar da seksist bir yaklaşımı var.

Düzeltme: @patriot dişiliğe karşı erlik kullanır.

@aileena siz hiç "bıyık bırakmak bayların çoğuna yakışmıyor" veya " meclisteki bay nüfusu çok fazla" gibi bir kullanım gördünüz mü? ayrıca konunun karşındaki kişiyi cinsiyetiyle görmekle ilgisi yok. kadın veya erkek demek zorunda kaldığınız yerde birey mi diyorsunuz? konuyu karıştırıp bambaşka bir yere götürmüşsünüz. bununla ilgisi yok.

kadın kullanılması gereken yerde (yani hitapta falan değil) bayan sözcüğünün kullanımı aslında bilinçaltını yüzeye çıkarır. erkek sözcüğünü gönül rahatlığıyla kullandığınız bağlamda kadın diyemiyorsanız bu saygı aslında kadın sözcüğünü kaba bir kullanım olarak gören mide bulandırıcı bir "kibarlık"tır.
sağlaması da çok basit. bayan kullandığınız cümlelerde bayanı bay ile değiştirin, bakalım oluyor mu?

kadın demenin ayıp olarak algılanmasının sebebi kız-kadın ayrımındandır ki bu yüzden bekarete kadar uzanır konu. bayan demek bu ikilemden kurtarıyor insanları, bu yüzden de kadınlardan tepki görüyor.

duyduğum en saçma tartışma ve inatlaşma.

çok basit. kadın kelimesi "seks yapmış kız" anlamına geliyor. kız-kadın ayrımı mevcut. bu cinsiyetçi bi bakış açısıdır. kadın kelimesine olumsuz bi anlam yüklenmiş durumda. kibarlık adı altında da dilde seksizm normalleştiriliyor. türkiye'de zaten kadınlara yönelik bu aşağılayıcı tavırlar hep kibarlığın arkasına saklanılarak yapılıyor. mesela dolmuşa kadın biniyor, hemen erkek kalkıp yer veriyor. bunun arkasındaki düşünce ne? "ben erkeğim, kadınlar ayakta duramaz ben durabilirim". o sırada erkek kişi bunu düşünmüyor ama o hareketin ardındaki mantık bu. kibarlıkla, nezaketle ne ilgisi var ki yoksa. böyle işte.

@microfiction Ben öyle kullanıyorum gerçi de genelde kullanılmadığı doğru. Kadın/kız/bayan tartışmasını hala anlamsız bulmamı engellemiyor bu. Yani her dilde var bu en nihayetinde. En basitinden "miss/madam/mam" gibi mesela. Fransızlarda da var(matmazel, madam). Avrupa'nın ahlaksızlığını almışız gibi bir durum da olmadığına göre ortada, bana cidden saçma geliyor. Kız/kadın muhabbeti daha ziyade yaşla ilgili gibi bi de. İngilizce'deki "girl/woman" muhabbeti gibi. Biz de elbette kız gelimesi bekaret işareti ama sonuçta bu kelimenin üstündeki etiket "Bayan değil kadın diyin"le geçecek bir şey değil. Kadın kelimesi için de aynı şey geçerli. Toplumsal bilinç oluştukça değişir bu tip şeyler. Bence bu tartışma da gerilim yarattığı için çok da faydalı değil. Yani sonuçta bi dünya insan var hala "bayan" kelimesini kullanan ama bunu kız/kadın cinsellik içerdiği için değil de karşısındaki insanla arasındaki mesafeden dolayı yapan. Ben bay kelimesinin kullanılmamasını da hoş bulmuyorum mesela. Yani diyeceğim o ki "bayan" kelimesinin kullanımı değil de "bay" kelimesinin kullanılmaması benim için rahatsız edici. Kediden bahsetmiyoruz sonuçta.

Tabii ki kız/kadın ayrımı bir toplumun cinselliğe bakış açısında bir etken ama bu kelimeler çok uzun yıllardır kullanılıyor ve artık cinsellikten ziyade yaşı ifade eder duruma gelmiş.

Beni dediğim gibi bayan kelimesinin kullanımı değil bay kelimesinin eksikliği rahatsız ediyor. Sebebi de tamamen kişisel. Bay deyince gözümün önüne son derece centilmen ve sofistike bir insan gelirken erkek kelimesi kediden bahseder gibi bi tuhaf. Yani şöyle bir durum var erkek kelimesinin karşılığı kadın değil de dişi benim gözümde. O yüzden kadın/kız/bayanlar için farklı kullanımların olması benim için sorun değil. Erkekler için de olsa güzel olur bence. Kişisel görüş tabii. Sorun tamamen benim bakış açımda da olabilir ama -belki de ben çok şanslı bi insan olduğumdan- hiç kadın demek ayıp olduğu için bayan diyen insan görmedim. Görmediğim için belki bana tuhaf gelmiyor. Görsem rahatsız eder tahminen ama görmediğim için insanların bahsedilen sebepten bayan dediğine inanasım gelmiyor.

bay kelimesinden türetilmiş olması bile yeter.

kadınlar erkeklerin yan ürünü değildir, bu yüzden kadına hitap ederken erkek unvanının yan ürünü olan bir unvanla hitap edilmesi kadına saygısızlıktır.

@aileena miss/madam/mam kullanımı bambaşka bir şey. bunlar zaten bayan karşılığı. ama gavuristanda kimse bunları kadın sözcüğü yerine kullanmıyor. madamlar geliyor, missler gidiyor demiyor. kadınlar geliyor vb. diyor. aynı biçimde mistırlar şöyle etti falan da denilmiyor. miss/mister vb. bunlar hitap biçimleri ve kişinin adıyla birlikte kullanılıyor. bayanın kadın sözcüğü yerine kullanımasıyla ilgisiz yani. yoksa kimsenin bayan brown, bay carver veya ayşe hanım, hüsamettin bey vb. şeklindeki bir kullanımla derdi yok.

Ben de bayan kelimesinden fazla hoşlanmam. Saygılı bir kelimeymiş gibi görünüyor ama nedense bana bu şekilde hitap edildiğinde bir dışlanma, küçümsenme hissediyorum. "Abla" deseler bu kadar alınmam doğrusu.

Ancak bir de şu var. Bu aralar bir grup da işi iyice abartttı, hiç bir şekilde "bayan" kelimesinin kullanılmasını istemiyor. Ben buna da karşıyım. Bazen bir ortamda "şuradaki adamlar" "şuradaki erkekler" diyemiyoruz,özellikle duyabileceklerse "şuradaki beyler" dememiz icap ediyor. Bu tür durumlarda "hanım" veya "bayan" kullanılabilir bence.

Erkek kelimesinin dildeki karşılığı dişi, bu kelimenin yalnızca hayvanlar için kullanılıyor gibi algılanmasının nedeni de dişilerin gereksiz hassasiyetidir. Kadın kelimesi İngilizce'deki "woman" kelimesine karşılık gelmektedir ki bunun erkekteki dengi "adam"dır. Cinsiyet sorulan formlarda vs. erkek kelimesinin karşıtı olarak dişi sözcüğü kullanılmalıdır.

repins +1

hayat facebook değil.

facebook ne kardesim, ne zamandan beri insanlarin hayatlari ile yargida bulunmak icin bir kıstas oldu. hemen iliski durumumu eseklerle zikisiyor olarak degistirecegim, bakalim benim arkadaslar duyuruda neler soracaklar?

kızmayın ama facebook üzerinden ilişki olabileceğini yorumlamak kadar saçma bir düşünce içindesiniz bence.
dışarda ne halt ederseniz edin de nedir bu her şeyi facebooktan duyurma ya da facebooktan öğrenme mantığı anlamadım. benim facebookumda ilişkisi var yazıyor en başından beridir, bu yüzden mi kısmetim kapalı :))
neyse 3-4 sene arkadaş olup birbirlerinin ilişkilerini bilememek de garip..
seviyorsan git konuş, utanılacak bir şey yok.

Rahat ol. Bunların arasında bir şey yok. Bunlar da sen gibi facebookta yaşıyor. git kıza açıl. haa diyelim aralarında bişr şey var. o zaman şu entariyi oku.

(bkz: abazan kardeşlerime ince tavsiyeler )

face'te ilişki durumu yazacak kadar siklemiyorum face'i şahsen. hiçbir şey yazmıyor.

siklemem mi gerekiyor?

erkek arkadaşımın ilişki durumuna dair en ufak bilgi yok,
birlikte sadece 2 o da arkadaşlarla fotoğrafımız var (benim hesabımda)
hiçbir gönderime yorum yapmaz,beğenmez ..etc.
ama hesabının şifresini bilirim arada açar bakarım o kadar da açıktır (kendisi verdi)
bir ilişkinin kuvvetini face bildirimle ölçemeyiz bence.

orada ne yazdığı değil de sizin bunu ona soramamanız ilişkinizin olmadığını gösteriyor.

bence eleman kızla birlikte olmak istiyo, kız da onun etrafında dolaşmasından hoşlanıyo... ilişkileri yok, olacağa da benzemiyo...

yok lan bu benim kendi hayatımın hikayesi, senin hikayen hakkında bi' şey diyemem...

konuyu pek anlamadım kimin kiminle ilşkisi var noluyo...

neyse, benim sevgilimin de ilişki durumu hakkında facebook'da bir şey yazmıyor ama rahatsız olmuyorum. güvenmekle alakalı bu durum, orda yazıp yazmaması mühim değil.

@atmacaged +1

uzak dur!

lise mezunu bi memur yaklaşık 1490 tl maaş alır. ama bunun 900 tl'si gerçek maaş kalan 500 tl ise hükümetin verdiği maaş farkıdır. üniversite bittiğinde ise çalıştığın kurumun açacagı görevde yükselme sınavına girmeli ve o sınavı kazanmalısın. bu görevde yükselme tbitirdiğin bölüm calıstığın kurum/bakanlık ile alakalı ise kolay olabilir.

edit:sabah mali işler şefine sordum bekar bir memur 1200 - 13oo arası birşey alır dedi. ayrıca dönersermaye falan filan varsa döner sermaye durumuna göre değişebilir.

derece artışları maalesef 3 lira 6 lira fark ediyor. yani üniversite bitirince maaşında dramatik bir artış olmaz. ama yukarıda saydığın kadrolara geçebilirse, yani sınavlıysa sınavı kazanarak, torpilliyse bağlantılarını kullanarak, o zaman 2000 üzerinde para bankaya yatabilir.

bekar ve çocuksuz lise mezunu memur ocak zammıyla 1300 tl civarı alıyor diye biliyorum, o ilan edilen en düşük maaşlar evli ve iki çocuklu memur maaşı.

uzmanlık, teftiş gibi a tipi kadrolara geçmek için kurumun sınavına ve istisnai bir durum yoksa ondan önce tekrar kpss'ye (üniversite mezunları için olanına) girmeniz lazım.

Sorduğunuz sorunun o kadar çok cevabı var ki anlatamam. memurlar.net sitesinin forumu bu tarz sorularla dolu. Eğer düz memur denilen kadrodaysanız üniversite bitirmenizin nerdeyse hiç faydası olmaz. Ancak teknik ve sağlık hiametler sınıfı personeliyseniz yani meslek lisesi mezunu olarak öğreniminizi gördüğünüz mesleği yapıyorsanız ve üniversiteniz de yine teknik veya sağlık hizmetleri sınıfında bir üst öğrenimse maaşınızda ciddi artış olur. Örneğin elektrik teknisyeni olarak çalışıyorsanız teknik eğitim fakültesi, mühendislik fakültesi ya da teknik meslek yüksekokul bitirdiğinizde teknik öğretmen, mühendis, tekniker maaşı almaya başlarsınız.

Yine kadrolu değil de sözleşmeliyseniz muhtemelen okulunuzun bir faydası olmaz.

Eğer işgüzar olan veya görevini bilmeyen amirleriniz varsa maaş artışını haketseniz bile vermemek için bin dereden su getirip sıkıntı yapabilirler.

bir müzisyen olarak yanıtlayayım...

org dediğiniz klavyeler, esasen sahnede veya stüdyoda kullanılmak için tasarlanmıştır. amaçları gerçeğe yakın piyano sesinin yanı sıra diğer sesleri de üretir veya üretilmişleri veya sample edilmişleri çalar. yani iyi bir klavyede, çok kaliteli piyano sesleri (honky tonky'den steinway konser piyanosuna, bozuk akordlu bar piyanosundan kilise orguna, veya elektronik piyano modelleri); solo keman seslerinden viyana filarmoniye yakın soundda yaylı veya senfonik seslere, bakır enstruman gruplarından tahta enstruman gruplarına ve elbette synth seslere kadar çok çok çeşitli bankaları ve kullanıcıların yükleyebleceği, internetten veya cd & kart ile eklenebilecek sesler mevcut iken; diital piyano, sadece piyano amaçlı, gerek tuş hassasiyeti ile gerçek piyano tuşu ve basım anındaki hassaslığı, verdiği his bakımından gerçekliği ile piyanistlere veya evinde piyanosu olamayanlar ile stüdyo, sahne gibi ortamlarda piyano ihtiyacını giderebilecek bir enstrumandır...
genel kullanımda klavyede korg, roland ve üzeri kalitede cihazlar önerirken, piyanoda yamaha öneririm ilk etapta...
saygılar..

Tuş hassasiyeti bakımından dijital piyanolar daha iyi diye biliyorum. Mesela eğer kulak çalışacaksan orgda mümkün değil gibi...

bir de dijital piyanolar ağır tuşlu olur bildiğim kadarıyla, gerçek piyano gibi.
gerçi o kaliteli orglardan çalmadım hiç, belki onlar da ağır tuşludur.

varmış böyle bir şey, denemek lazım.

"İtalyan Pisa Üniversitesi'nin araştırması: Aşk ve tutku iki senede bitiyor... Uzun ilişkilerin sırrı "sarılma hormonu" olarak adlandırılan "oksitosin"de gizli. Bu hormon, bekârlarda görülmüyor. Oksitosin, çiftlerin ayrılmasını önleyen bir yapıştırıcı görevi görüyor."

iş hayatı öyle bir vuracak ki o arkadaşları ne olduklarını şaşıracaklar. oradaki güzel kadınlar adamlar ne kıskançlıklar, ne gönül kaymaları yaratacak. işe başladıktan sonra 1 sene veriyorum.

hayat buna benzer yasanmisliklarla dolu, ya da bana hep oyleleri denk geldi
birbirlerine duyduklari sevgi buna neden olabilir
birbirlerinin esiri olmak yerine, birakmak, daha farkli ve fazla sey deneyimlemesi icin vazgecilebilinir (bu en az oranda rastlanan)
artik yuruduklari yol ortak degildir, hedefler degismistir, neticede iliskiye basladiklarindaki kisiler degillerdir artik aradan yillar gecmis
farkli noktalara bakiyorlardir
en ya da evlendikten sonra ayrilirlar
hem ne denmis ayriliklar da sevdaya dahil

noktalanmaz.

lise 1'den beri çıkan farklı şehirlerde farklı üniversitelerde okuduğu halde bunu yürütebilen fakat mezun olduktan 1 sene sonra ayrılan bir çift tanıyorum.

Niye mi ayrıldılar?

Kız ya öğretmen ya da polis olacaktı. Polis olmayı seçti. Erkek ise mühendisti ve amerika'ya gitme şansı vardı kızı da götürmek istiyordu. kıza eğer o polislik sözleşmesine imza atarsan biter dedi. hatta o imza odasına girmeden önce aramış. yine iknaya çalışmış. fakat kız polis oldu ve ayrıldılar. 1,5 sene sonra kız başka bir polisle 6-7 ay çıktıktan sonra evlendi. bana kalırsa o mühendis olan eleman hem tip hem kültür hem de kişilk olarak o polise bin basardı ama olmadı işte.

önemli not: hikayedeki kimse ben değilim.

"hangi kuvvet ayırabilir?
ayrılmalarına ne vesile olabilir?"

ayirmak mi istiyorsun anlamadim ki

Valla çok bahane bulunur ayrılmaları için de, ya biri ya diğeri ya da ikisi birden sebep olur ayrılığa, istemezlerse başka hiçbir şey de ayıramaz.

ümidinizi kesin bence, ayrılmazlar.

hangi kuvvet vs bilemem tabii ama benim üni sınıfımda olan 4 çift mezuniyet ardından teker teker ayrılmışlardı. içlerinde nişanlanan dahi vardı sevgilerinden şüphe etmemişlerdi kuşkusuz ama ayrılık malesef olabiliyor.
ayrıca unutmamak lazım ilişkiler pamuk ipliğine bağlıdır, karşılıklı özen gösterilmezse kopar ve bunun sevgiyle de cok cok ilgisi olmadıgını dusunuyorum... kısmet kısaca.

ayrılır tabii neden ayrılmasın. fazla muhabbet tez ayrılık getirir malumunuz. herkes ayrılabilir ayrıca. hiçbir şeyi o kadar kutsallaştırmamak gerekir.

bu tarz hikayelerden bol ne var? başlayan her şey biter. bu aşk meşk olaylarını bu kadar idealize etmeyin kafanızda. hayalkırıklığına uğrarsınız. geçmişini, geleceğini sorgulamaya çalışmaktansa o anın tadını çıkarın derim naçizane.

benim çok samimi iki arkadaşım. üniversiteyi beraber okudular, farklı bölümlerdendi gerçi, 1. sınıftan mezuniyete kadar beraberlerdi. 4,5 sene sonunda ayrıldılar.
birlikte yaptıkları:
interraille avrupayı dolaşmak
almanca dil kursuna gitmek
amerikaya gitmek
dans kursuna gitmek (hatırladığım kadarı ile salsa idi)

ve daha nicesi.

aldatma-aldatılma ile ilgili değildi ayrılık. alışkanlık haline gelmiş rutin giden bişeyleri değiştirme pahasına olduğunu söylemişlerdi. bi garip dünya.

Beraberlikleri 3 seneyi aşmış, aynı bölümden birinin mezun olup diğerinin devam ettiği, tatiller atraksiyonlar her türlü dolu dolu yaşamış olan bir çift, ayrılıyor gayet.

yirmi yıl aynı yatakta yatmış, çocuk, torun filan büyütmüş insanlar boşanabiliyorsa, onlar da ayrılabilir sanıyorum.

Bir sürü örnek sayabilirim. Ayrılmaları gerekiyorsa ayrılmalılar zaten.

Bu soruyu soran genelde terk edilen taraf olur. Umarım olmaz ama hiçbir şeyi gidişine veya ölümüne kendini harap edeceğin, çok fazla üzüleceğin kadar sevme, bağlanma !

Her şey fani
Anı yaşa yani

bir örnek de ben. evet ayrılıyolar gayet de.

madde 7 a bendine göre görevden ayırma.
www.yok.gov.tr

düzeltme: iyice baktım da o madde değil. meraktan okuyorum yönetmeliği, o maddeye rastlarsam yazarım.

rastladım sanıyorum yazıyorum eklemesi:
Üniversite Öğretim Mesleğinden veya Kamu Görevinden Çıkarma:
Madde 11 - (Değişik:RG-07/11/1998-23516)
6) Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,

bunun icin durumun belgelenmis olmasi da gerekiyor. daha önce cok söylenti duyduk böyle (ben mesela sınıf gecirme karsiligi cinsel iliski teklif eden ve amacına ulasan hocalar da duydum) ama somut bir delil olmayinca yapacak bir sey de olmuyor. delil olursa görevden uzaklastirma yaninda ünvanin geri alinmasi da söz konusu bildigim kadari ile. ögrenciyi ise fakülte disiplin kuruluna sevkederler, oradakilerin insafina kalmis biraz.

öğrencinin geçmesi gerekiyor da bunun için para alıyorsa tck 257 (görevi kötüye kullanma)
geçmeyecek öğrenciyi para karşılığı geçiriyorsa tck 252 (rüşvet) suçu olur.
öğrenciyi "para vermezsen geçemezsin" diye tehdit de ettiyse bu kez tck 250 (irtikap) suçu oluşur.

devlet üniversitesi ise bunlar mutlaka olur. vakıf üniversitesindeki hocalar da yök kanununa tabi oldukları için, onlar açısından da büyük ihtimalle olur (tartışmalı).

dikkat: 2'nci şıkta rüşveti veren de suç işlemiştir, ama soruşturma başlamadan bunu gidip ihbar ederse cezalandırılmaz.