Soru 1: Şifreyi 1 TL'ye aldım, evde değiştirdim hemen, 2 hafta kadar önce. Şimdi her türlü kombinasyonu deniyorum olmuyo, 10 defa yanlış girince 1 saat bloke ediyo, 1 saat sonra 10 defa daha deniyorum falan filan.. Forumlarda ve sözlükte herkes kendi tanımladıkları şifrenin site tarafından kabul edilmemesinden şikayetçi, yanlış girmiyorum yani şifreyi.. Çok mu emek sarf etmeleri gerekiyor düzgün çalışan, güvenli site yapmak bilemiyorum..

SGK belgeleri için lazım e-devlet, o belgeler de 15 aralıktan sonra SGK'nın kendi sitesinden alınabilecekmiş eskiden olduğu gibi. Şimdi ben 10 TL bayılıp yenisini alayım mı e-devlet şifresinin sizce? (İşim acil değil, e-devlet başka zaman gerekir mi acaba diyorum..)

Soru 2: Başka biri şifremi bulup girmiş midir diye de düşündüm ama çılgın uzun ve karışık bir şifre tanımlamıştım her zaman yaptığım gibi, çözülmesi pek mümkün değil..

Şimdi (benden bağımsız) diyelim ki biri hesabına başka birisinin girdiğinden şüphelendi, nasıl öğrenecek e-devlet hesabında bir şey yapılıp yapılmadığını? Yani sonuçta şahısla alakalı işlem yapılıyor devlet kurumlarında, nasıl kontrol edilir birisi bir şey yapmış mı yapmamış mı diye? Kullanıcıya açık işlem kaydı falan tutuluyor mu?

Vindictus isimli oyunun Avrupa versiyonunun closed-beta versiyonu kullanıma açıldı bugün, 19 eylüle kadar closed-beta sürümü oynanabilecek. Nexon yapımı olduğu için de oyunu denemek istedim.

Sorun şu ki, Türkiye'den bağlanan kişiler için oyuna erişim izni sadece 18 ağustos tarihinde verilecek. Oyun sunucusuna IP adresimi farklı gösterip, başka bir Avrupa ülkesinden bağlanıyormuş gibi oynayabilme imkanım var mı?

Yapacağım şey internette gezinmeyle alakalı olmadığı için yeni duyuru açma gereği duydum IP değişikliği ile ilgili, malum Firefox için eklenti önerisi gelebilirdi internet tarayıcılarıyla işim olsaydı.

Oyunun web sitesinde Türkiye'den erişim ile ilgili duyuru mevcut: en.vindictus.nexoneu.com

Sözlükte AOL Desktop kullanarak North America versiyonun oynanabileceğinden bahsedilmiş, Avrupa versiyonu için uygulayabileceğim benzer çözümler arıyorum anlayacağınız.

Edit: Belirtmeyi unutmuşum, 4 gün olduğu için closed-beta aşaması ücret ödemek istemiyorum, ücretsiz halledilemiyorsa da sağlık olsun :D

İstanbul'da giyim alışverişinizi nerelerde yapmayı tercih ediyorsunuz?

Not: Gençliklerinin baharında olan kız ve erkek bireylerimiz, ayakkabıdan gömleğe uzanan geniş bir ürün yelpazesini kapsayan bir alışverişe çıkacaklar, evet. (günlük kıyafetler, çoğunlukla okulda giymek için)

BBC'nin Human Planet belgeselinin reklamını görünce bir hevesle gireyim dedim belgesel dedikleri dünyaya. Fakat Behzat Ç. gibi bütün günümü aslanların nasıl oturup kalktıklarını izlemekle geçirmek istemiyorum. Aslanlar olmasın demiyorum ama tadında bırakılsın aslan muhabbeti belgeselde.

Değişik şeyler izlemek istiyorum, Mariana Çukuru anlatılsın mesela, mercan resiflerinden bahsedilsin, kuşların kanat hareketlerinden dem vurulsun, Amazon ormanlarına girilsin. Sadece doğayla ilgili değil çeşitli bilimlerle alakalı belgeseller de olabilir.

1- Sizce hangi belgeselleri izleyeyim?

İlk izlediğim belgeselin bugüne kadar yapılmış en iyi belgesel olmasını da istemem açıkçası, Yüzüklerin Efendisi'ni izledikten sonra izlediği hiçbir filmi beğenmeyen insan sendromuna yakalanmak istemem belgesel konusunda da...

Seslendirme ile ilgili not: Ünlülere belgesel anlatımı yaptıran zihniyetten tiksiniyorum ve onlara laflar hazırladım. Televizyonda rastlamıştım ağzım açık kalmıştı, hemen kanalı değiştirdim. Bulabildiklerimi İngilizce seslendirilmiş olarak izlemek istiyorum, Türkçe altyazı desteği ile.

2-İnternetten indirilen belgesellere altyazı bulmak kolay mıdır?

Not: Okullarda izletilen çeyrek asırlık belgeseller de görüntü kalitesi iyi olmadığı için kötü bir izlenim uyandırıyor bende, ama güzelleri de var derseniz kabulümdür.

Elimde 4-5 adet vesikalık fotoğrafım var ancak çarşamba günü okula kayıt için 12 adet vesikalık gerekiyor.

Fotoğraf çektirirken inanılmaz kompleksli bir insan oluyorum, kötü çıkacağıma emin bir şekilde gidiyorum stüdyoya, evden çıkmadan önce yaptığım uzun hazırlık da cabası...

Elimdeki fotoğrafları çektirdiğim stüdyonun fotoğrafların dijital kopyasını sakladığını hiç sanmıyorum ama çok düşük bir ihtimal de olsa pazartesi uğrayıp soracağım saklayıp saklamadığını. (İsmimi aldı mı hatırlamıyorum, fotoğraf numarası da vermedi. Mart ayında çektirmiştim.)

Fotokopi olabiliyor mu vesikalıklarda, stüdyolarda kaliteli bir tarayıcı ile mesela? Oluyorsa hiç uğraşmam yenisini çekmek için...

Sevgili duyuru ahalisi, 6-7 kişilik bir öğrenci grubunun ortalama bir bütçeyle (kişi başı maksimum 25tl civarı diyelim) Beyoğlu'nda iftar buluşması yapabileceği mekanlar nelerdir?

Balık restoranından tutun Adana kebapçısına kadar her şeye açığız.

Öncelikle söylemeliyim ki geçen hafta "5000 TL ile en iyi ne yatırımı yapılır" duyuruda tartışılmıştı, farkındayım. Ben de benzer bir soru soracaktım, o duyuruyu görünce vazgeçtim, fakat sevgili dostlar, aradan geçen bir haftada kapıya dayanan kriz kendini iyice belli etti gibi (abarttığımı düşünen varsa düşüncesini belirtsin lütfen, "kriz olmayacak arkadaş" diyorsanız da ona göre yatırım önerisi beklerim ama söyleyeyim).

Yaşça bu yazıyı okuyan kişilerin çoğundan küçük olduğuma eminim, yani diyeceğim o ki, vadeymiş, mevduatmış, fonmuş, likidmiş, bono'ymuş, jon bon jovi'ymiş, bu tarz olayları yeni yeni anlamaya çalışıyorum.

Yemeyip, içmeyip biriktirdiğim 2000 TL civarında bir birikimim var. Üniversiteye de gelmişim, bakıyorum tüm öğrenciler fukara, dedim benim niye ihtiyacımı karşılayacak bir birikimim(lafın gelişi ihtiyaç dedim, zengin olma niyetim yok tabi, azıcık artsın işte..) olmasın, anne dedim, bizde niye yok dedim, bize niye almıyorsun dedim..

Neyse lafı uzattım yine, bu turuncu hesap dedikleri olay, krizde ne olur? "Faizi falan ne yönde değişir? Kriz döneminden önce parasını turuncu hesaba yatıranlara bir değişiklik yapılır mı? Kriz döneminde riski daha düşük olan bir yatırım aracı var mıdır?" gibi sorular var kafamda haliyle.

Buyrun meydan sizin, tüm ekonomi bilginizi dökünüz.

Bu sene bir anadolu lisesinden mezun oldum, diplomayı teslim etmek için 200 TL gibi komik bir ücret talep ettiler, gerekçeleri ise "yıl içinde ödenmesi gereken katkı payının ödenmemiş olması".

30-40 TL isteselerdi fazla uğraşmazdık ama 200 TL istediklerini duyunca şaşırsam mı, sinirlensem mi bilemedim.

Görüştüğüm arkadaşlarımın yarısından fazlasının diploması yok hala, tek yaptığımız yönetimle tartışıp evimize dönmek.

Uygun mudur yönetmeliklere, reva mıdır bize bu yapılanlar?

Sevgili gençler, bir ay sonra İngilizce hazırlık sınıfının seviye belirleme sınavı var. Ben de diyorum ki oturayım çalışayım da, iyi bir seviyeden başlayayım üniversitenin hazırlığına.

İngilizce seviyem hakkında bilgi vermek gerekirse, liseye kadar ingilizce eğitimini gayet iyi veren bir okulda okudum, hemen hemen upper-intermediate seviyesindeydim. (lise 1'de ingilizce dersi aldım bir dil okulundan, advanced sertifikası verdiler ama çok resmiyeti yoktu sertifikanın, yani kendime advanced diyemem kesinlikle.)

Memleketin en iyi anadolu liselerinden birinde okumuş olsam da ingilizce olarak sıfıra yakın bir eğitim aldım, okulun artısı değil eksisi oldu yani. Benim gibi, liseye girerken İngilizcesi ortalama üstü olan arkadaşların hepsi şu anda dili unuttuklarını söylüyorlar.

Çok uzattım farkındayım... Kısaca, 1 aylık sürede hazırlık sınavına hangi kaynaklar ile çalışılır?

İstanbul'da Beşiktaş, Beyoğlu yakınlarında edebi eserleri ödünç olarak alabileceğim, akademik olarak da sosyal bilimler alanında (özellikle ekonomi) yararlanabileceğim kütüphaneler hangileridir?

Bu arada Taksim'deki Atatürk Kitaplığı ile ilgili bir site yapma gereği neden duyulmamış? İBB'nin Atatürk Kitaplığı tanıtım videosunda kapanış 19:30 olarak belirlenmiş, üye olmak için müthiş bir hevesle gittim bugün 18:45 civarında, kapıya A4 kağıt ile bir yazı asmışlar: Hafta İçi Kapanış 17:00. İnternetten edindiğim bilgiye göre İstanbul'un en iyi kütüphanesi seçilmiş, 17:00'de kapanan bir kütüphanenin neresi iyi anlayamadım.

Üyelik ücretini de biliyorsanız ve eklerseniz sevinirim.

Yaklaşık 2 hafta öncesine kadar filmleri orijinal ses ve türkçe altyazı ile izliyordum. 2 haftadır orijinal ses ve ingilizce altyazı ile izliyorum, fakat şöyle bir sorun var ki, anlamadığım bir cümle veya sözcük olduğunda şansıma küsmekten başka çarem yok. Her anlamadığım kelimeye filmi durdurup internetten bakmaya kalksam 2 saatlik film olur 3 saat.

Kendimce çözüm ararken, dedim neden hem türkçe hem de ingilizce altyazı ile izlemeyeyim ki? Biri ekranın alt tarafında, diğeri de üstte. İnternetten araştırdım soruşturdum ancak bir sonuca ulaşamadım. Daha doğrusu ulaştığım çözümler, anladığım kadarıyla, direkt olarak DVD'den izlenen filmlerde DVD'deki iki farklı altyazıyı ekrana yansıtmak üzerineydi. Ben filmleri internetten edindiğim için altyazılar film dosyasından bağımsız ve .srt uzantılı.

VLC Player'ı pek sevdiğim için ona özgü çözümler aradım ama kendi forumlarında da aynı mesele tartışılmış, böyle bir özellik geliştirilmemiş. Geliştirilecek gibi de gözükmüyor..

Herhangi bir şekilde iki farklı altyazıyı görüntüleyebileceğim bir program/yol var mıdır?

Sevgili Minas Tirithliler,
-bu sene hazırlık okuyacağı için bol vakti olacağını tahmin eden,
-boş vaktinin büyük kısmını bilgisayarda oyun oynayarak geçiren,
-arkadaşları tarafından kitapsever bir insan olarak tanındığı halde edebiyat konusunda su katılmamış bir öküz olan,
-kitap okurken bir paragrafı tam olarak anlayabilmek için birden fazla okumak durumunda kalan bir arkadaşıma nasıl bir tavsiyede bulunabilirim?

(bkz: bir arkadaşım)

Mesela kitap önerisi olur, "bak kardeş bu ilacı al dikkatini topla aklını başına al" şeklinde tavsiyeler olur, yeter ki doğru yolu bulsun.

Cin Ali serisi tarzında tavsiyelerde bulunacak olan arkadaşlara peşin not: "yuh, okumayı öğrenmiyoruz vatandaş"


mesela martin eden ve fareler ve insanlar'ı pek sevmişti bu arkadaşım. inciyi ise overrated bulmuştu. ek bilgi olarak; fantastik filmleri ve dramları sever, bir yararı dokunacaksa.

Sevgili gençler, filmin tamamını izlememiştim ama bir sahnesine rastlamıştım, savaşta kale tarzı bir yere doğru düşman ordusu ilerlerken savunan taraf savaş alanının ortasına çukur açıyordu, düşman ordusu oraya mı düşüyordu neydi, öyle bir şey...

Hafif fantastik ögeler de olabilir filmde ama tam emin değilim işin o kısmına.

Hatırlayabilen var mı hangi film olduğunu?

(Çok bilinen bir film olduğundan da şüphelenmiyor değilim)