Giriş
(2)

javascript jquery bilen az gelsin.

neden 40 karakter ki
yapmaya çalıştığım sey facebookun sol tarafta bi anda beliren bildirimi. sorun şu: bildirim geliyor daha sonra if bloguna girmesi imkansız olmasına rağmen giriyor, if(result2!="hayir") // bildirim varsa kodları çalıştır diyorum ama bildirim olmadığı zaman da bu if bloğu içine giriyor.bi yerde bi hat
yapmaya çalıştığım sey facebookun sol tarafta bi anda beliren bildirimi.

sorun şu: bildirim geliyor daha sonra if bloguna girmesi imkansız olmasına rağmen giriyor,

if(result2!="hayir") // bildirim varsa kodları çalıştır diyorum ama bildirim olmadığı zaman da bu if bloğu içine giriyor.

bi yerde bi hata var ama nerede?

kodlar: pastebin.com

if(result2!="hayir"){
alert(result2) dediğim zaman "hayir" diye alert veriyor biri bunu bana açıklasın }

sorunu hayır yerine integer degerle karşılaştırarak çözdüm. tek yapdığım değişiklik de o.
0
neden 40 karakter ki
(15.11.11)
bildirim varsa kodları çalıştır dememişsin. bildirim yok değilse demişsin. bildirim tanımsızsa da kodları çalıştırıyor. result2 nin bildirim olduğundaki değeri "evet" dersek, doğru kod:

if(result2=='evet')

şeklinde olmalı.
0
suhreverdi
(15.11.11)
result2' ye ya herhangi bir yazı geliyor ya da hayir geliyor. hayır olmadığı zaman o kodları çalıştırmasını istiyorum işte.
0
🌸neden 40 karakter ki
(15.11.11)
(3)

turkcell araç takip

suhreverdi
hiç bir bilgim yok konu hakkında, sormak istediğim, araça takılan cihaz üzerinden merkeze bir mesaj veya sinyal gönderilebiliyor mu?
hiç bir bilgim yok konu hakkında, sormak istediğim, araça takılan cihaz üzerinden merkeze bir mesaj veya sinyal gönderilebiliyor mu?
0
suhreverdi
(14.11.11)
Esasında "araç takip cihazı" denilen şey, bildiğimiz anlamda bir cihaz değil. Bir SIM karttan oluşuyor aslında.
Hücre denilen 5 tane baz istasyonu arasında bulunan (bal peteği gibi düşünün) bir SIM kartının yeri, bu istasyonlara gönderdiği ping lerin milisaniye uzaklıklarına göre bulunabilir.
0
pozzecco
(14.11.11)
teşekkür ederim ama tam açıklayamamışım. bu yer bildiren verinin dışında manuel bir mesaj alışverişi yapılabilir mi merkezle araç arasında demek istemiştim.
0
🌸suhreverdi
(14.11.11)
gprs modem'lerin endüstriyel soyları var,
onları bir pc veya çip programlayarak her türlü haberleşmede kullanabilirsin,
hatta gps ile entegre edersen hücresel mevkiiden çok daha isabetli bir konum da alırsın, hatta çok paran varsa tüm bunları senin için ben de hallederim :)))
0
mhm
(14.11.11)
(14)

bi tarih sorusu daha

hepsenvardin
milli mücadelede ilk örgütlenme ve direnişler neden batı anadoluda başlamiştir
milli mücadelede ilk örgütlenme ve direnişler neden batı anadoluda başlamiştir
0
hepsenvardin
(06.11.11)
izmirin işgali bayağı koydu orada yaşayan halka.

yerli halkın bir kısmının da işgalcilerle birlik olması veya olmak zorunda kalması da insanların canını sıktı bayağı.

bir de işgallerle ciddi ölçüde ilk karşılaşan ve bu işgallerin toplumsal/ekonomik sonuçlarını ağır şekilde hisseden bölge batı anadolu oldu.

bunlar demek değil ki güneyde halk ayaklanmadı. hangisi önce başladı bilmiyorum ama izmir'in işgali ve ilk kurşun yan yana anıldığına göre ilk direnişlerin ege'de başlamış olması muhtemel.
0
mistreated
(06.11.11)
işgal edilen tüm bölgelerde örgütlenme ve direniş vardı.
(bkz: gazi) (bkz: şanlı) (bkz: kahraman)
0
g7mor
(06.11.11)
sebep batı anadolu'daki işgâlin yunan ordusu tarafından yapılması. ingiliz, fransız, italyan neyse... ama yunanlılar daha önce osmanlıya bağlıydı. yunan bağımsızlık savaşı, balkan savaşı vb. derken yunanlıların işgâl etmeleri ingilizlerden de diğer devletlerden de daha çok tepki çekmiştir. sözgelimi antep, maraş vb. bölgelerde ingilizlerin işgâli döneminde ciddi bir direniş olmuyor. ne zamanki ingilizler el değiştirip fransızlara devrediyorlar bölgeyi ve fransızlar da ermenilerle birlikte halka baskı uygulamaya başlıyor, işte o zaman ciddi anlamda direniş başlıyor.
0
microfiction
(06.11.11)
@microfiction

ermeniler gelince direniş başlamasına türklerin zorla göçmek zorunda kalan ermenilerin mallarına el koyması ve fransızlarla beraber geri dönen ermenilerin bu mallara sahip çıkmak istemesi de sebep gösterilir. resmi tarih bunu yazmaz sanırım. biraz tartışmalı bir konu, ben de çok emin değilim gerçek mi değil mi ama duydum böyle bir şey. " kes lan bizim atalarımız öyle şeyler yapmaz" diyecek arkadaşlar sağ olun demiş kadar oldunuz.
0
mistreated
(06.11.11)
bir de şu açıdan bakmak lazım. doğuda kazım karabekir komutasındaki ordu terhis edilmemişti sadece. diğer bütün askeri birlikler mondros mütarekesi gereğince dağıtılmıştı. düzenli bir ordu yok ve savaşma söz konusu olamaz. malum batıda efeler var.. microfiction'ın da dediği gibi işgalin yunan eliyle yapılmış olması büyük tepki çekti ve silah izmir'de patladı...
0
bilmemkacincinick
(06.11.11)
@mistreated böyle bir şey olabilir tabii. ama tek sebep veya temel sebep olarak bu gösterilemez. zira fransızlar işgâl ettikleri sırada ermeni azınlık halen mevcuttu antep'te.fransızlarla birlikte gelen ermeniler de yalnızca sivil ermeniler değil, ermenilerden müteşekkil ermeni taburları. bir de bazı tahrik edici olaylar oluyor. fransızların zorla türk bayrağını indirtmeleri gibi benzeri olaylar ingilizler döneminde yaşanmamış. benim kendi ailemden de duyduğum fransızlar döneminde müthiş tahrik edici olaylar (kadınlara sarkıntılık, sonradan şehit kamil olarak anılan çocuğun öldürülmesi vs.) ve müthiş bir baskı olduğu yönünde.

edit: şimdi baktım, bölgeden göç eden ermeniler ingilizler döneminde dönmüş. ancak bu dönenlerin yanı sıra bölge ermenilerinden olmayan, erzurum, sivas gibi yörelerden suriye'ye tehcir edilen ermenilerden de büyük bir grup varmış. ve mallarını geri alan ermeniler de oluyor. resmi tarih ermeni malı olmadığı halde sivas ve erzurumlu ermeniler tarafından el konulmaya çalışılan mallardan bahsediyor. sonra ekmek bıçaklarına kadar türklerin silah olarak kullanabileceği her şeye el konuluyor. ama burada da kilit nokta ingiliz-fransız ayrılığında. kaynaklar ingilizlerin ermeniler ve türkler arasında bir işgâlci kuvvet adaleti ne kadar sağlayabilirse o kadar sağlamaya çalıştığından bahsediyor. fransızlarla birlikte gelen ermenilerse sivil halk değil, ermeni taburları ve çeteler.
0
microfiction
(06.11.11)
ilk direnisler bilakis dogu anadolu'da baslamadi mi?
0
huseyin riza
(07.11.11)
ilk direniş ve örgütlenme erzurum ve trabzonda başlamıştır diye biliyorum daha doğrusu yoğun olarak örgütlenme ve direniş,tepki.
0
riverside
(07.11.11)
ilk direniş batıda falan değil doğuda başlamıştır...o dönemli izmirli bağyanlar yunan subaylarlar sirtaki yapıp,gönül eğlendirirken;doğuda mücadele tüm hızıyla sürüyordu..izmirde ilk kurşunu atan hasan tahsininde izmirli olmakla uzaktan yakından alakası yoktur.şimdi milliyetçi geçinen izmirliler o dönemde sirtaki yapıp,cevizlerini kırdırırken o dönemde izmirde göreve yapan bir selanikli hasan tahsin bu gidişe bir dur demiştir
0
bsg
(07.11.11)
bsg güzel yazmış ne alakası var amk.ayrıca hasan tahsin dediğin adam mandacıdır bakın bakalım hangi cemiyete üye.
0
riverside
(07.11.11)
arkadaşlar bu soru odtüde zorunlu olarak verilern tarih dersinin online versiyonunun midterm sorusudur.soruda hata beklemek yanliş olur diye düşünüyorum
0
🌸hepsenvardin
(07.11.11)
çerkes ethem bu sorunun cevabı, ve kuvay i seyyare tabii.. ethem kahpece satılıp savaştığı yunan a teslim edilmeden evvel anadoludaki en güçlü adamdı.
0
suhreverdi
(07.11.11)
arkadaşlar, bölge milliyetçiliği yapmanın âlemi yok. izmirlilere veya izmir'in temsil ettiği birtakım şeylere laf edeceğim diye abartmayın. hele milletin geçmişine böyle iğrenç üslupla laf etmeyin! ayıptır.

p.s. izmirli değilim. batı anadolulu bile değilim.
p.s.2. fanatik akp partizanı (veya herhangi başka bir şeyin partizanı) veya şakirtseniz bu dediklerim bir şey ifade etmez biliyorum. sizin için memleket cehapeliler ve akepelilerden ibaret zaten.
0
microfiction
(07.11.11)
@hepsenvardin,

soruyu yazan bu sekilde degerlendirmisse cevap olarak bunu tartismak gereksiz tabi. ben dogu anadolu'da basladigini biliyorum.

nedeni icin ise hesaba katilmasi gerekn goruslerden biri su sekildedir, belki bati'ya da uydurulabilir: tehcir ile evlerinden yurtlarindan edilen ermenilerin, evine barkina malina mulkune kalanlar sahip cikmistir, bu kalmislarin uzerine bir hayat insa etmislerdir, ve isgal kuvvetleri ile birlikte geri donen ermenilerin de kendilerine yapilanin aynisini yapma iştiyaklarına sahip olacaklarını düşünüyorlardı: en azindan evleri barkları alınacaktı, hatta sürgün edilecekti belki. hemen örgütlenmeye gitmelerinin sebeplerinden birisi de bu.
0
huseyin riza
(07.11.11)
(6)

selçuk, tire civarı yemek yenecek yerler

patlicangil
selçuk, şirince, tire'de "mutlaka şurda yemek yemelisin" dediğiniz yerler var mı acaba? varsa çok mutlu olurum!
selçuk, şirince, tire'de "mutlaka şurda yemek yemelisin" dediğiniz yerler var mı acaba? varsa çok mutlu olurum!
0
patlicangil
(02.11.11)
tam bir adres veremem ama selçuk'ta çöp şiş yemeden gelme derim. zaten her taraf çöp şişçilerle dolu.
0
hizli sperm
(02.11.11)
elimdekiler pamuk büfe, seçkin ciğerci ve petek çöp şiş.
0
🌸patlicangil
(02.11.11)
seçkin ciğerci +1.

çöp şişi değil ama ciğeri mutlaka yenmeli.
0
demcan
(02.11.11)
kaplan köyü'ne girerken, kaplan dağ restaurant diye bir yer var. biz gittiğimizde pazartesiydi ve o gün kapalı imiş ama emmi kendi yemeğini paylaştı bizimle. bir de manzarası ile meşhur.
www.kaplandag.com

şirince'de de nişanyan evleri'nde o gün yaptıysa muhakkak ümmü'nün böreğinden yiyin. gerçi ne yapsa güzel yapıyor, ama böreği başka.
0
suhreverdi
(02.11.11)
selçuk seçkin cierci artı 2

not: demcanın cevanı tiklenmemiş, bu da mı aynı akibete uğrayacak bakalım..
0
anonimyususer
(03.11.11)
tire'den tire köftesi ve çamur peyniri alın geçerken, kiloyla satılıyor. tadına doyamazsınız :)
0
marikaki
(03.11.11)
(6)

tarih nedir, neden tarih işleriz ?

zanzeita
sınavda çıkacak bir soru. sınavın puanlarının yarısını kapsıyor. hoca psikopat ve az buçuk kıl birisi. ben sayfalarda döküman buldum bununla ilgili. hatta oturup bikaç tane makale-deneme tarzında yazılar da yazdım alıştırma olsun diye. ama bilimsel açıklamalardan ziyade yorum lazım. o yüzden sizin d
sınavda çıkacak bir soru. sınavın puanlarının yarısını kapsıyor. hoca psikopat ve az buçuk kıl birisi. ben sayfalarda döküman buldum bununla ilgili. hatta oturup bikaç tane makale-deneme tarzında yazılar da yazdım alıştırma olsun diye. ama bilimsel açıklamalardan ziyade yorum lazım. o yüzden sizin de görüşlerinizi almak istedim.

not: "tarih tekerrürden ibarettir. geleceğin bir yansımasıdır." gibi cümlelere kıl kapıyor hoca. görür görmez bas sıfırı. öyle bir düşüncesi var. hatta bize sık sık m.akif'in "tarih tekerrürden ibarettir diyorlar. ibret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi ?" sözünü hatırlatıyor.
0
zanzeita
(02.11.11)
hocanın istemediği bir tür cevap belki emin olamadım ama "geçmişini bilmeyen geleceğini göremez" lafını güzelce açıklarsanız iyi bir cevap olabilir bir ihtimal.
0
fotrsapka
(02.11.11)
Tarihi, "Aman geçmişi bilelim de yarın öbür gün düşman kuşatırsa mancınıkları nasıl ayarlayacağımız konusunda sikko muhabbetlere girmeyelelim" diye değil; sırf insan olmanın zarurî neticesi olan meraktan işleriz, öğreniriz, biliriz. Tarih, reel bir kıyas, bir kıstas değildir. "Ulan bu mısırı böyle patlatmak kimin aklına geldi amk, hay babasına rahmet..."tir bize tarih öğreten. Leonidas'ın askerî birliğinin kaç kişi olduğu, Bonaparte'ın kaç gemiyi niye yaktığı, Ramses II'nin Nefertiti'den kaç çocuğu olduğu, Fatih'in kuşatmayı kaç gün sürdürdüğü reel hayatta önemli şeyler değildirler. Daha doğrusu meraktan başka bir şey değildirler. Toplumsal kine yönelik bir kaç detaycı araştırmanın ötesinde, o mısırı ilk patlatanın babasına rahmet okumak için girişilen bir çabadır yalnızca.
Bir tarihçi.
0
AhmetVural1987
(02.11.11)
tarih bir arabanın dikiz aynasıdır, ilerlemek ve başkalarını geçmek için ara sıra bakmanız gerekir.
0
mustasim billah
(02.11.11)
genel olarak tarihin tanimini yapip sonra tarih birligi millet birligine giden yoldur temali bir yazi yazarsan, milletce birlik olmamizin cok luzum ettigi bu zamanlar diye bitirirsen olabilir belki..
0
ntt
(02.11.11)
tarih dediğin geçmiş olayların bilgilerinin toplanması, derlenmesi ve haber edilmesidir.
toplumlar geçmişte yenilmiş, yokolmuş, geri kalmış toplulukların ayak izlerine basmamak için veya ileri gitmiş, büyümüş toplulukların ayak izlerini takip edebilmek için o ayak izlerinden haberdar olmalılar. bu nedenle tarih bilmek lüzumu doğar.

kişiler için soru iki türlü sorulabilir. devlet neden bize bu tarihi öğretiyor, neden bu tarih dersini işliyoruz sorusu önce: varsa ortak bir geçmişi konuşarak, hissederek, yoksa yaratıp paylaşarak ortak bir geleceğe yönelik ideal birliği sağlayabilme endişesi ile yapar devlet bunu.

diğer taraftan kişisel olarak biri; nihai olarak tarih insanlar etrafında örülmüş olaylardan mürekkep olduğu için, kişisel paylar çıkartabilmek, insanlık birikiminin geçtiği evreleri bilmek, göz önünde bulundurmak ve bugüne, yarına ait çıkarımlar yapabilmek için okur.
0
suhreverdi
(02.11.11)
her götü kalkanın indirildiğini gösteren yazıtlardır tecrübenin yaşanmış olanını anlatmaktadır.

Sosyo ekonomik yaşantımızda daha huzurlu olabilmemiz için tutulan belgeler ; birey,topluluk ,kavim ve ülkelerin geçmişte yaşamış olduğu olayları anlatan bir literatürdür,

hocayı etkilemek için sanat tarihine biraz göz kırp yazılarında sanatsal açıdan bak 20 lik kağıt ver 60 al iyi bilirim oylelerini kanaat kullanmam derler ama kullanmadan edemez kıl herifler
0
saz@n
(02.11.11)
(14)

Devrim

wessago
turk devrimini dunyadaki diger devrimlerden ayiran ozellikler nelerdir?
turk devrimini dunyadaki diger devrimlerden ayiran ozellikler nelerdir?
0
wessago
(02.11.11)
ataturk un yaptigi devrim. osmanlinin kulunden tc yi kurmasi
0
🌸wessago
(02.11.11)
devrim halk hareketidir, atatürkün yapığı iste, üstten halkı yönlendirme, halkı bir yöne sürükleme.

misal halk ayaklanıp biz latin harfleri istiyoruz, biz şapka takmak istiyoruz diyerekten mi aldı bu hak(!)ları.
0
efruz
(02.11.11)
Devrim dediğiniz şey sadece 1 tane değilki,

Türk kadınına seçme seçilme hakkı verilmesi var, şu anda kullandığımız modern harflere geçiş var, saat,tarih ölçü ağırlık birimlerinin düzenlenmesi var var oğlu var. Bunları anlamak için eskiyi bilmeli ve yeni ile karşılaştırmalı, sonra da diğer ülkelerle yine karşılaştırmalısınız. Kısacası soru kısa, ama cevabı o kadar kısa değil tam bir tez konusu.

Ha bu harfleri kullanmak istemeyenne arap ülkelerinin kapısı her daim açık. Tutanmı var? :)
0
Oguzhang
(02.11.11)
türkiyede yapılan bir devrim değildi... üst idari kadronun kararıyla yapılmış bir rejim değişikliği idi...
0
ruhibirbanyo
(02.11.11)
türk tarihinde devrime benzer herhangi bir olay vuku bulmamış benim bildiğim. ha alfabe değişikliği, sigorta primi affı, bazı kisvelerin giyiminin yasaklanması, özel radyo televizyon kanunu, müzikte yeni deneyimler gibi uygulamalara devrim diyorsanız eşi benzeri görülmemiş bir devrim diyebiliriz.
0
suhreverdi
(02.11.11)
Türk Devrimi’nin Sovyet ve Fransız devrimlerinden farklı olan yanı; üçüncü dünyacı, antiemperyalist ve antikapitalist ulusal kurtuluş mücadelelerinin ilk öncüsü olarak, Batılı olmayan yepyeni bir sosyalist devrim modeli yaratmasıdır.

Diğer bir açıdan, Sovyet ve Fransız devrimleri halkın sınıfları veya politik olarak ayrılan kesimleri arasındaki çatışmadan doğar. Türk Devrimi'nde ise, Türk Milleti ulus olarak emperyalist devletlere karşı savaşmıştır. Bunu laiklik veya demokrasi adına yapmadığı açık, ama buna karşı olmadığı da açık. Devrimin her adımı milletin büyük çoğunluğu tarafından kabul görmüşse de benimsenememiş. Bugünkü durum, karşı devrim dedikleri, bu kabul etmeyen kesimin güçlenmesi. ve zaten bu devrimleri özümseyememiş halkın bu durumu engelleyecek bir rejimi yürütememesinden kaynaklanıyor.
0
screamshot
(02.11.11)
:) 90 küsür eskiyi şimdinin aklı ile yorumlarken elbette "benim bildiğim" gibi kalıplar kurulur. :)) Asıl soru "ne biliyorsunuzki" olmalı aslında :)

Mesela bu kelimeleri arap harfleri ile,osmanlıca buraya yazmayı deneyin desem hiçkimse beceremez Şu anda kullandığımız harflerle paşa paşa dertlerini anlatırlar. Ama sonrada "Bumu devrim hıhh.." derler ki işte asıl devrim bunu söyleyebilme özgürlüğüdür. Bunu bile kavrayamamış olmak acı.
0
Oguzhang
(02.11.11)
devrim deyince komik oluyor ama olsun: misal kılık kıyafet devriminin mucidi mahmud ikinci'ydi. sene 1826. harf devrimi denen nanenin geçmişi daha eski. bu devrimin sahibi selim üçüncü'nün kızkardeşi hatice sultan ve antoine ignace melling isimli bir fransız mimar. çok partili serbest seçimler devrimi ilk kez 1908'de yapıldı. 1950'ye kadar bir daha yapılamadı.
0
suhreverdi
(02.11.11)
O mantıkla bakarsanız mikropları ilk bulanda Fatih Sultan Mehmed in hocası Akşemseddin dir ama nedense insanlar ondan 300 sene sonra gelen Pasteur u tanıyor.

Yani neymiş; mimar olmak değil uygulayan olmak önemliymiş.Zaten burda konuşulan devrim kelimesindeki amaçta o değilmi? icat etmekten,yaratmaktan değil uygulamaya koymaktan bahsedilmiyormu? Türk toplumu bu devrimleri benimsemiyorsa biz bugün nasıl latinharfleri ile aslanlar gibi yazıyor sonrada arabın,çinlinin, yahudinin alfabesine "kargacık burgacık" diye yan bakabiliyoruz?

Devrim denen şey halk oylaması ile yapılan,bir referandum değil halkın menfaati için uygulamaya koyulan tedbirlerdir.Uygulamaya koyulduğu dönemde bu ülkenin okuryazar oranı %10-20 lik rakamlarda iken bugün okuryazar oranı %99 u geçiyorsa o uygulama devrimdir başarılı olmuştur.

Vergi barışına atıfta bulunanların düşünmesi gereken şudur, bu uygulama o kadar başarılı olsa her sene vergi affı çıkarma ihtiyacı duymazlardı demekki başarılı olamıyor benimsenemiyor ki insanlar umursamıyor.Birde bu talep üzerine yapılan siyasi bir uygulama zaten,ne ülkeye ne insanlara nede ekonomiye zerrece faydası yok tamamen siyasi amaçlı... Ama öte yandan 90 küsür senedir uygulanan devrimlere bakıyoruz günümüzde arap harfi ile Türkçe okuyan kimse varmı? sokaklarda arapça istiyoruz diye protesto yapan varmı? veya her sene yeni bi,r alfabe getirilmesi ihtiyacı duyuluyormu? yooo...
0
Oguzhang
(02.11.11)
fransız ve sovyet devrimi aşağıdan yukarıya ( kaynağını halktan alan ) devrimlerdi. türk devrimi ise yukardan aşağıya doğru ( asker elitlerden halka ) gerçekleşmiştir. türkiyede kapitalsit araçların gelişememiş olması da devrimin bu şekilde gerçekleşmesine neden olan unsurlardan biridir.

ayrıca cumhuriyetin ilanından sonra yapılan yeniliklere "devrim" demek bence yanlış olur, "reform" ( inkılap ) demek daha doğru olur.

bi de türk devrimi/ yönetim şeklinin cumhuriyet olarak ilan edilmesi sonrasında çeşitli ideolojik araştırmalarda, yönelmelerde sosyalizm kadar faşizm de (bkz: korporatizm) etkili olmuştur, en azından tek partinin ilk dönemlerinde (bkz: recep peker)..
0
toshiro
(02.11.11)
Yahu Murat Belge, Şerif Mardin vb. bile devrim diyor. Bunu da Türk Devrimini olumlayarak falan söylemiyorum. Ama Atatürk tek başına yapmadı her şeyi. Yalnızca üstten halkı yönlendirmeden ibaret değil. Latin harfleriyle ilgili tartışmalar ta Tanzimat sonrasından beri var zaten. Kadın haklarıyla ilgili olarak İletişim ve Metis yayınlarından Osmanlı feminist hareketi ve cumhuriyete uzantısını anlatan güzel kitaplar çıktı. Kongreler, 1. Meclis vb. halkın seçtiği gönderdiği adamlar bunlar. Sonradan Atatürk ipleri eline alıyor, başka mesele. Ama temelde teknik olarak devrim olarak kabul ediliyor. Hatta Murat Belge, "Bizde de devrimi Rus ve Fransız devriminden farklı olarak askerler yapmıştır." demişti.
0
microfiction
(03.11.11)
Ülke savaşlardan kırılmış,bir nesil, lisede, üniversitede okuyan bir nesil,okumuş aydın kişiler, bilim adamları zanaatkarlar,doktorlar vs. gibi önemli bir kesim cephelerde şehit olmuş.Okuryazar, eğitimli kişilerin yüzdesi tek rakamlarda Kim yapacaktı ya devrimleri? Takıntı olmuş habire asker asker denip duruyor, savaş bittikten sonra devrime öncülük yapan askeri ekibin büyük kısmı üniformalarını çıkarıp sivil olmuşlardı bundan bahseden yok sanırım.Savaş bitmiş,adam üniformayı çıkarmış sivil yönetime geçmiş,devrimleri yapmaya başlamış, yok efendim o asker devrimleri askerler yaptı... :) Bu iddiaları pompalayanlarda o askeri kesim tarafından cephelerde püskürtülen ülkelerin sözde aydın yazarları...

Devrim kelimesinin sözlük anlamına bakalım;
Devrim, belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik; ihtilal. Toplumsal değişimlerin insan iradesiyle hızlandırılması devrimleri oluşturur.

İnkılap, devrim kelimesinin farklı bir söylenişidir,Günümüzde, Devrim kelimesini genelde aşırı sol düşüncedeki kesim daha farklı anlamlara gelecek şekilde kullandığı için, İnkılap kelimesi yerleşmiştir dilimize, ortaokul-lise ve hatta üniversite döneminde İnkılap Tarihi dersleri okuya okuya İnkılap kelimesine aşina hale geldik.Yoksa sözlük anlamı olarak her ikiside aynıdır. Atatürk yapılan değişiklikleri Devrim olarak isimlendirmiştir, Bursa Nutkunda görülebilir.

Önemli olanın tartışmak fikir yürütmek değil ülke ve toplum anlayışına yabancı uygulamaları icraata sokabilmek uygulayabilecek iradeyi gösterebilmek olduğunu halen anlayamamışsak, bu konu daha uzar gider. Kimin ne düşündüğü, kimin ne tartıştığı önemli olamaz, düşünüleni,tartışılanı uygulayabilecek cesaret gerekir. Devrim veya İnkılapları uyguladı diye Atatürkü eleştirenler işlerine gelince "ya bunu Atatürk yapmadı başkası düşünmüştü zaten" deme kolaylığına sapıyor. O zaman Neden Atatürkü suçluyorsunuz? madem başkasının bulduğu bir olaydı bu? Sorusuna bir cevap aramak lazım, ama oda konu dışı :)
0
Oguzhang
(03.11.11)
şaşırmamızı gerektiren hususlar var:

kılık kıyafet değişikliği özelinde misal, bir devrim söz konusu olabilirse, bunun sahibi, ilk sahibi, en radikal ve en ucube sahibi mahmud ikincidir. lakin salim kafayla baktığımızda; kemalist terminolojide buna reform dendiğini öğreniyoruz. halbuki sözlük anlamıyla birebir örtüşen çok acayip bir devrimmiş bu. aynı işi daha radikal yapan reformcu padişah olurken, zaten tarihsel zemin üzerinde halka asker zoruyla dayatılan değişiklikleri yapan devrimci lider oluyor.

halbuki bok aynı bok. cari despot tarafından dayatılacak ve adına kılık kıyafette devrim denecek şey insanlığın görüp görebileceği en çukur noktadır. adına devrim dense de böyle, reform dense de.

burada açıklanmaya muhtaç olan şu: neden devrim demekte direniyor kamalistler? görünen o ki sosyalist bir süreç sanıyorlar bu tarihlerde olan biteni. devrim demek hoşlarına gidiyor, böyle bir şey sanıyorlar olan biteni.

batılılık saplantısı mustafa kemalle ortaya çıkmış bir şey değil. biz küfür ederken işte selim üçüncünün kızkardeşinden bile öncesine koyuyoruz alt limiti. onları kayırıp da bütün suçu mustafa kemal e atmak adaletsizlik. bu malak saray ahalisi erkeğiyle kadınıyla öyle bir kilitlenmiş ki batıya küloduna kadar özenmiş. burada herhangi bir bilimsellik falan aranmaz, en temel insan güdülerinden biri bu. kendinden üstün gördüğünü idealize, idolize etmesi insanın. şimdi ortadoğuda arapların türk yerli dizilerini salyalarını akıtarak izlemesine benziyor aşağı yukarı. evde sivri topuklu ayakkabı ile dolaştığında batılı oldum zannediyor kızcağız. nerden baksan ahmakça.

öte taraftan "harf inkılabı ile bugün okuma yazma oranı yüzde doksan dokuz oldu, öyleyse başarılıyız" gibi bir çıkarım, hakaret etmek istemem, yaşla ilgili bir problemin sonucu olsa gerek. bu şekilde ben de bir komiklik yapmak isterim. sarı selimin içtiği içkiler sayesinde bugün artık elsidi televizyon izleyebiliyoruz. demek ki sağlam içmiş, güzel içmiş pezevenk.

konu uzun da benim anlatmamla bitecek gibi değil.
en.wikipedia.org
şurada da bir şeyler yazıyor.
0
suhreverdi
(03.11.11)
:) Okuma oranı %99 oldu öyleyse başarılıyız çıkarımını yapan arkadaşlara da; "hangi yorumla bu çıkarımı yaptınız ki kendi çıkarımınız üzerinden kişileri tahlil etme yetisine sahip olasınız? " diye sormak lazım.

Eski yazı kullanılan dönemde, okuryazar oranları % tek rakamlarda iken Günümüzde %99 lara tırmandı ise o devrimin inkılabın kitlelerce tutulduğunu gösterir.

Öte yandan bu yorumlarda da görüyoruzki,okuryazar olmak okunanı anlamakla eşdeğer değildir, kişinin yazı okurken aklı nerde ise yazıları o mecrada yorumlaması ile alakalıdır. :) Zaten,Okuryazar oranının IQ yu artırabileceği gibi bir yorumda yazılmamıştır. :)

Devrim lafı Bizzat Atatürk tarafından kullanılan bir terimdir, Atatürk döneminde de inkılap vs. değil devrim sözcüğü sıkça kullanılmaktadır. Yapılan icraatların asıl dillendiriliş şekli Devrim dir. Burdan bakınca aslında olay , Türk milliyetçiliğini ön plana çıkaran bir devlet yapısı kuran Atatürk ün sosyalizme özentisinden değil, Türk devrimlerinden sonra hatta Atatürkten sonra oluşan sürece sosyalistlerin "devrim" adını takmalarından kaynaklanmaktadır.

700 Küsür yıllık osmanlı tarihinde hiç ama hiç bir başarı,hiçbir yenilik yapılmamış hiçbir bilimsel çalışmada bulunulmamışki sadece zihinsel özürlü bir sultan üzerinden 700 senenin muhasebesi yapılıyorki oda başka bir mevzu.

Kısacası konu daldan dala atlıyor, konu devrimler iken osmanlı tarihine ordanda sapıklıkları ile meşhur arapların hayatına kayıyor, sahi arapları da amerikalıların tarif ettiği kadar tanıdığımız için hepsini çarşaflı,eğitimsiz cahil cühela sanıp sonra giydikleri topuklu ayakkabılarla vs dalga geçme ihtiyacı doğuyor ama göt kadar iran kendi otomobilini üretiyor hatta bize ihraç ediyor, kendi silahlarını üretiyor,kimseye eyvallahı yok canını sıkana siktiri çekebiliyor,öyle ki Türkiyeden yollanan kalitesiz ürünlerden dolayı Türkiyeye kapı gibi kota koyabilmiş. Türkiyeye tatile gelen basit bir iranlı işçinin altında son model mercedes,toyota cip var karısını çocuklarını sülalesini alıp geliyor, üstüne kendisi ile dalga geçenlere bahşiş veriyor Bizim vatandaşımız ise götünü şahin otodan başkasına oturtabilmek için %180 vergi ödemesini sağlayan bir hükümet için ölüp ölüp bitiyor.Arabın 35.000 dolara aldığı Jeep'i 120.000 EURO ya anca rüyalarında görüyor,pc sine masaüstü yapıp öyle rahatlıyor.

İğne-çuvaldız muhabbeti yapılması gereken durumlardan biri bu.Zaten başkasına iğneyi batırmada bir mantık ta yok, çuvaldız ile biraz fazlaca samimi olmak önemli.İran devrim yapmış,amerikaya siktiri çekmiş kendi işine bakar olmuş,kimselere eyvallahları yok, Türkiyede devrim yaptı kimseye eyvallahımız yoktu Dünya liderleri,başbakanlar,krallar,prensler ülkemize Atanın ayağına gelirdi. Atatürk öldü Sonra ne oldu? Herşeyimiz başkasına bağımlı. Ha sahi biz neyi konuşuyorduk? devrimleri..90 Küsür sene önce yapılmöış devrimleri bugünkü konjoktüre göre yorumlayınca işte konu böyle herkesin herbişeyi bildiği hale gelir :)
0
Oguzhang
(03.11.11)
(1)

Sayfa içerisindeki linki yeni sekme ve yeni pencerede açmak

reyals
Linkleri "Target, blank" ile yeni pencerede açtırabiliyoruz. Fakat yeni bir sekmede açmak için ne yapmamız gerekiyor? Google'dan ulaştığım sonuçlar genelde birazcık kodlama ve javascript önermiş. Yok mu bunun target, blank gibi basit bir hali?
Linkleri "Target, blank" ile yeni pencerede açtırabiliyoruz. Fakat yeni bir sekmede açmak için ne yapmamız gerekiyor? Google'dan ulaştığım sonuçlar genelde birazcık kodlama ve javascript önermiş. Yok mu bunun target, blank gibi basit bir hali?
0
reyals
(02.11.11)
html yeni pencerenin sekmede mi pencerede mi açılacağını söyleyemez. bu tamamen browser keyfiyeti. firefox, opera target="_blank" i yeni sekmede açarken internet explorer yeni pencerede açar.
0
suhreverdi
(02.11.11)
(8)

Karadenizlilerin "da" demesi ile Rusçadaki "da" kelimesi bağlantılı mıdır?

robinbook
Karadenizlilerin cümle sonunda "da" demesi ile Rusçadaki "da" kelimesi arasındaki benzerliğin bir açıklaması var mıdır?
Karadenizlilerin cümle sonunda "da" demesi ile Rusçadaki "da" kelimesi arasındaki benzerliğin bir açıklaması var mıdır?
0
robinbook
(29.10.11)
yoktur. coğrafik olarak rusçanın, trabzon dialektinden evvel laz dialekti veya ondan evvel direkt lazcaya etki etmesi beklenir. ama böyle bir şey yok. sadece trabzon dialektinde böyle bir kullanım mevcut.
0
suhreverdi
(29.10.11)
peki Trabzonlu pastaneciler milföy demeyi nası öğrenmişlerdir?

tabii ki bağlantılıdır. Rusça'da da, laz şivesinde de "DA" kelimesi tıpa tıp aynı bağlamlarda, yani "öyle değil mi?" manasında "DA???" şeklinde kullanılır. 1917 Ekim devriminden kaçan Ruslar Trabzon'a yerleşmiş ve Trabzonlular pastacılığı bu Ruslardan öğrenmiştir. Milföy demeyi de tabii. Mille feuille, bin yaprak demek bilindiği üzere. Fransızca. Peki Ruslar neden Fransızca isim takmışlar? O sıralardaki Fransızca modası öyle icab ettirmiş.
0
compadrito
(29.10.11)
değildir. karadeniz ağızlarındaki "da", "daha" sözcüğünün deforme olmuş halidir.
0
amateur
(29.10.11)
1917 de rusya'dan sadece trabzon'a değil tüm karadeniz'e göç oldu. bu gelenler rus değil, laz, hemşinli, rum veya türk gurbetçilerdi. daha önce gittikleri gurbetten geri dönmüş oldular. yine bu tarhilerde, daha önce ve daha sonra çerkes, abhaz, tatar gibi topluluklar da rusya'dan kitleler halinde kaçmış ve maraş'tan eskişehir'e, amasya'dan adana'ya kadar geniş bir coğrafyada iskan edilmiştiler.

bunlarla birlikte çok az sayıda rusun da türkiye'ye geldiği doğru olabilir. ancak bu sayıda bir topluluktan türkçeye bir kelime geçtiği iddiası kuvvetle muhtemel mesnetli değil.

trabzonlular pastacılık bilmezler. pastacılık hemşinlinin alameti farikasıdır. rusya'da pastacılık öğrenen hemşinliler, döndükten sonra, sadece trabzon'da değil yoğunlukla tüm karadeniz'de ama sonuçta hemen tüm türkiye'de pastahaneler açtılar.

"milföy"ün de türkçe'ye trabzon'dan girmesi pek mümkün değil bence. günlük yaşama giren yabancı bir nesne genellikle o dildeki ismiyle çağrılır; çay, totem, fesbuk gibi. rusların bu çeşit yiyeceğe milföy demesinin sebebi zaten onu fransızlardan almasındandır. aynı zamanlarda istanbul'da çok yoğun bir fransız özentiliği ve fransızca etkinliği vardı. ve milföyün rusça'ya girişi, istanbul türkçesine girişinden daha eski değildir tahminimce.

"da"ya dönersek, bence romeika/pontus rumcası kökenli bir kullanım. ama azerbaycan türkçesinde de benzer bir kullanım mevcutmuş. trabzon havalisine girişi için daha çok bilgi lazım.
0
suhreverdi
(29.10.11)
pastacılık konusunda suhreverdi nin dedikleri doğru. bu yüzden hemen her ilde "hemşin unku mamülleri" diye bie yer mutlaka vardır.

"da" sadece trabzonda kullanılmıyor Samsunda da var. ama arada giresin espiye taraflarında yok. buranın ahalisi çepni türkleri olduğu için olabilir. samsuna dek olan alanda görünmesi ise pontus-rum kırması ihtimalini güçlendiriyor.

özet olarak, rusçadaki "evet" anlamındaki da ile aynı kefeye koyamazsın işte DA,
bak oluyo mu hiç, EVET.
0
anonimyususer
(29.10.11)
o "da" bir nevi "yahu" değil mi da?
0
unbeknown the black
(29.10.11)
tuhaf bir nokta, doğu karadeniz'de ve samsun'da "da" sözcüğünün (bağlaç oluyor sanırım) kullanım alanları tam olarak aynı değildir.
0
amateur
(30.10.11)
yine herkesin her konuda fikri var.

kesinlikle bağlantılıdır. Kırım yüzünden Osmanlı Ruslarla içli dışlı olunca Karadeniz ve Ruslar arasında ufak tefek kelime alışverişi olmuştur. sözgelim "gelduk da" daki da pekiştirmesi Kesinlikle Rusça'dan geçmiştir. Rusça da her zaman evet anlamına gelmez, fiilden sonra kullanılırsa pekiştirme anlamı verir. Aynı zamanda Rusça'da "fındık", "funduk" demek. düşün bir bakalım Türkiye'nin neresinde fındığa funduk deniliyor?
0
nikator81
(27.03.15)
(4)

kaddafi

sir gawain
kaddafi libya halkına ne yaptı ve neden öldürüldü? biri salağa anlatır gibi anlatabilir mi?
kaddafi libya halkına ne yaptı ve neden öldürüldü? biri salağa anlatır gibi anlatabilir mi?
0
sir gawain
(25.10.11)
özetle diktatörlük yaptı ve halkı siklemedi.
bir gün üniversite mezunu işsiz bir genç kendini yakınca da olaylar gelişti.
insanlar ayaklandı, bu da silahla bastırınca sonu ölüm oldu.
0
desdinova
(25.10.11)
temel olarak kaddafi ailesinin ve ülkedeki varlıklı kesimin sefa sürmesi, bunun dışında kalan kesiminse ekonomik açıdan pek iç açıcı halde olmayışı ve siklenmemeleri... batılı güçlerin olayları kışkırtmasının da çok büyük etkisi var tabii.
0
zgrydn
(25.10.11)
halkına yaptığı şeyle ilgili değil akıbeti. petrolü dolar yerine "altın dinar" diye tüm afrika'da kullanılacak bir para ile satmak istedi kaddafi, olan biten bu yüzden.
en.wikipedia.org
0
suhreverdi
(25.10.11)
zeke +1

tunus ve mısır'daki isyanlar demokrasiyle anlaşılabilirdi. hatta mısır için de o kadar problem yoktu da neyse. ama libya halkı kışkırtılmasa şu anda kaddafi sarayında kafasına göre takılıyor olurdu.
0
sanzelize canavari
(25.10.11)
(5)

hiç bir şey yemeyen kedi yavrusu

suhreverdi
bir yavru kedimiz var 2 aylık falan. 2-3 gündür hiç bir şey yediğini görmedim neredeyse. haşlanmış tavuk verdik az evvel onu dahi yemedi.. pek hareket de etmiyor, kuyruğunu kıstırıp bir köşede oturuyor hemen, hareket minimum seviyede. ne tür bir derdi olabilir, illa veterinerlik midir?
bir yavru kedimiz var 2 aylık falan. 2-3 gündür hiç bir şey yediğini görmedim neredeyse. haşlanmış tavuk verdik az evvel onu dahi yemedi.. pek hareket de etmiyor, kuyruğunu kıstırıp bir köşede oturuyor hemen, hareket minimum seviyede. ne tür bir derdi olabilir, illa veterinerlik midir?
0
suhreverdi
(19.10.11)
sütü sulandırıp vermeyi deneyin.
0
kahin ahtapot paul
(19.10.11)
sulandırılmış sütten çok az içti ama içtiğinin daha fazlasını kustu maalesef.
0
🌸suhreverdi
(19.10.11)
yavrular hassas oluyor, bir an önce veterinere götürseniz iyi olur.
0
kahin ahtapot paul
(19.10.11)
kusuyorsa sıkıntı var gibi. yavru kedi mamalarını denediniz sanırım?
0
good room beautiful
(19.10.11)
kesinlikle üşüyor. ısıtın çok çok. sıcak su torbası hazırlayın. (çok sıcak yapın ama havluya sarın) üşüyen kedi tamamen sizin dediğinizi yapar. dokunduğunuzda veya kaldırdığınızda kıpırdıyor ama sonra bırakınca hemen kıvrılıp yatıyor değil mi? beni haberdar edin. 2 aylık kedi çok kolaylıkla üşür, üşütür. süt falan vermeyin. önce ısınsın. bir şey olmaz açlıktan merak etmeyin.
0
ben smyrna
(19.10.11)
(3)

Osmanlıca bilenlerden basit bir çeviri ricası.

vita vinum est
Merhaba, Aşağıdaki metni çevirebilecek ya da metinde ne anlatıldığını özetleyebilecek birini arıyorum. Yardımınız çok makbule geçecek.------------"Silistre ve Rusçuk ve Yerköyü kaleleri vera-yı düşmanda kalıp refte refte küffar-ı haksar berülere gelmektedir. Hamiyet-i İslamiye ve gayret-i diniye bun
Merhaba,

Aşağıdaki metni çevirebilecek ya da metinde ne anlatıldığını özetleyebilecek birini arıyorum. Yardımınız çok makbule geçecek.

------------
"Silistre ve Rusçuk ve Yerköyü kaleleri vera-yı düşmanda kalıp refte refte küffar-ı haksar berülere gelmektedir. Hamiyet-i İslamiye ve gayret-i diniye bunlara nice tahammül eder? Eslaf-ı izamım ve memaliki teshir etmiş iseler hasılatını nefs-i hümayunlarına hasretmeyip ve âşar ve rüsumatını ve cizye-yi şeriye ve mahsulat-ı sairesini gaza ve cihad eden kullarına ve vüzerasına layıkı vechle ihsan ve inayet buyurup menabir ve mehafilde nam-ı Muhammed aleyhisselamın ve ism-i samilerinin tezkirine kani olarak şiar-ı İslamın takviyesine sarf-ı makdur eylemişlerdir. İşbu memalik-i mahrusede nida-yı ezan-ı Muhammedi münkatı olup yerine sada-yı nakus ikame ettirmek gayret-i diniyesi olanlara düşer mi? Bir kere mülahaza oluna ve memalik eyadi-i küffarda olduğu halde zeamet ve tımar ve mukataa ve kulların mevacibi nereden alınır verilir? Cümle-i ahali-yi İslamdan madudiyet iddiasını ederken ezan-ı Muhammedinin inkıtaına nice razı olunur? Bunun encamı külli yevm hakaretle vakit geçirmekten ise şimdi din yolunda can feda eylemek dahi âla değil mi?"
------------
(II. Mahmud'un 1810 yılında Rus Savaşı vesilesiyle Fatih Camii'nde divanı toplayıp okutturduğu fermanından bir bölümdür.)
0
vita vinum est
(15.10.11)
çok iddialı değilim ama edebi çeviri şeklinde kasmadan ve bire bir çeviriye girişmeden sözlükten de yardım alarak çevirmeye çalışayım. ama hatalarım olabilir.

Silistre, Rusçuk ve Yerköy kaleleri düşmanlarda kaldı ve kafirler git gide yaklaşmaktalar. İslam şeriatı(hakimiyeti islamiye dediği şeriat sanırım, emin değilim) ve din uğrunda yapılan çabalar bunlara daha ne kadar katlansın? Aziz atalarım bu memlekete hakim olmuşlarsa gelirlerini (padişahın)mübarek zatına mahsus kılmayıp aşar, gümrük vergisi, cizye ve diğer hasılatı gaza ve cihat eden kullarına ve vezirlerine layıkıyla bağışlayıp minberlerde ve mahfillerde(yani hutbelerde vs.) Muhammed aleyhisselamın ve islamın adının(aslında burda uzunca bir tamlama var ama kısaca "islamın adı" vs. diyebiliriz. yani islamın yüce varlığı gibi bişey işte) kuvvetlendirilmesine sarfetmiştir. Bu korunan memleket, ezan sesini kesip de yerine kilise çanı sesi koyma amacında olanlara bırakılır mı? Bir kere dikkatlice düşünülsün; memleket kafirlerin elinde olduğu halde zeamet, tımar, toprak vergisi ve kulların aylıkları nereden alınıp verilir? Tüm halkı müslüman sayarken ezanın kesilmesine nasıl razı olunur? Bunun sonucunda her gün hareketle zaman geçirmektense şimdi din uğrunda can feda etmek daha iyi değil mi?
0
daysleeper
(15.10.11)
meali diyeyim:

silistre, sursçuk ve yerköyü kaleleri düşman topraklarına katıldı ve kafir düşmen toprakları gitgide büyümekte, bize yanaşmaktadır. islam anlayışı ve din çabası buna daha ne kadar tahammül eder. evvelki büyüklerim bir toprağı ele geçirmiş iseler topladıkları ganimeti kendi servetlerine katmayıp, ganimeti, vergileri ve toprak gelirlerini savaşan askerlerine layıkıyle dağıtıp, bağışlamış ve camilerde minberlerde mahfillerde muhammed aleyhisselamın adının yaşatılmasına, islam anlayışının takviyesine harcamışlardır. bu korumamız altındaki topraklar ve ülkeler ezan seslerini kesip onun yerine çan sesleri getirmek çabasıyla dini hareket edenlere düşer mi? düşünülsün ki gavur ellerine geçmiş ülkelerden vergiler ve asker maaşları nasıl alınabilir? islam toplulukların tümünde sayılma iddiasındayken ezanın kesilmesine nasıl razı olunur? bunun sonunda bütün günü hakaret işitmekle geçirmektense, şimdi din yolunda can vermek daha iyi değil mi?
0
suhreverdi
(15.10.11)
ben "hakaret"i "hareket" diye okumuşum yanlışlıkla yahu. bu arada suhreverdi benden kat be kat güzel çevirmiş. tebrik ediyorum kendisini:)
0
daysleeper
(15.10.11)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.