1917 de rusya'dan sadece trabzon'a değil tüm karadeniz'e göç oldu. bu gelenler rus değil, laz, hemşinli, rum veya türk gurbetçilerdi. daha önce gittikleri gurbetten geri dönmüş oldular. yine bu tarhilerde, daha önce ve daha sonra çerkes, abhaz, tatar gibi topluluklar da rusya'dan kitleler halinde kaçmış ve maraş'tan eskişehir'e, amasya'dan adana'ya kadar geniş bir coğrafyada iskan edilmiştiler.
bunlarla birlikte çok az sayıda rusun da türkiye'ye geldiği doğru olabilir. ancak bu sayıda bir topluluktan türkçeye bir kelime geçtiği iddiası kuvvetle muhtemel mesnetli değil.
trabzonlular pastacılık bilmezler. pastacılık hemşinlinin alameti farikasıdır. rusya'da pastacılık öğrenen hemşinliler, döndükten sonra, sadece trabzon'da değil yoğunlukla tüm karadeniz'de ama sonuçta hemen tüm türkiye'de pastahaneler açtılar.
"milföy"ün de türkçe'ye trabzon'dan girmesi pek mümkün değil bence. günlük yaşama giren yabancı bir nesne genellikle o dildeki ismiyle çağrılır; çay, totem, fesbuk gibi. rusların bu çeşit yiyeceğe milföy demesinin sebebi zaten onu fransızlardan almasındandır. aynı zamanlarda istanbul'da çok yoğun bir fransız özentiliği ve fransızca etkinliği vardı. ve milföyün rusça'ya girişi, istanbul türkçesine girişinden daha eski değildir tahminimce.
"da"ya dönersek, bence romeika/pontus rumcası kökenli bir kullanım. ama azerbaycan türkçesinde de benzer bir kullanım mevcutmuş. trabzon havalisine girişi için daha çok bilgi lazım.
0